BİR MALI SADAKA OLARAK VERİP SONRA ONUNSATIŞA ARZ EDİLDİĞİNİ GÖREN KİŞİ O MALISATIN ALABİLİR Mİ?. 1

BİR SADAKA VERİP SONRA ONA MİRASÇI OLANIN BABI. 2

BOÇLUYA KEFİL OLMAK BABI. 5

BORÇLANMA HAKKINDA TEŞDİD BABI. 7

BORCU  GÜZELCE ÖDEME   (FAZİLETİNİN BEYÂNI) BABI. 9

BORCUNU ÖDEMEK NİYETİYLE BORÇLANAN KİMSE.. 6

HAK SAHİBİ   (HAKKINI İSTEMEKTE»  BİR NÜFUZA SÂHİBTİR, BABI  10

HAKKI GÜZELCE İSTEMEK VE GÜNAHLARA GİRMEKTEN SAKINARAK ALMAK BABI  9

KÎM BÎB BORÇ VEYA BAKIMA MUHTAÇ ÂÎLE BIRAKIR(ÖLÜR) İSE (BORCUNU ÖDEMEK VE AİLESİNE BAKMAK) ALLAH'A VE RESULÜNE ÂİTTÎR.. 7

ÖDEME NİYETİNDE OLMAYARAK BİR BORÇ İLE BORÇLANAN KİMSE   6

ÖLÜ YERİNE BORÇ ÖDEME.. 13

REHİN (BORCUN ÖDENMESİ SURETİYLE) GERİ ALINABİLİR.. 15

REHİN.. 14

TİCÂRET EDİP KÂR SAĞLAR, BABI. 4

VEDİA (HIFZ EDİLMEK ÜZERE BIRAKILAN EMÂNET)  BABI. 3

 

 

 

BİR MALI SADAKA OLARAK VERİP SONRA ONUNSATIŞA ARZ EDİLDİĞİNİ GÖREN KİŞİ O MALISATIN ALABİLİR Mİ?

2392)    "... Ömer  (bin el-Hattâb)   (Hadtyallâhü anh)'âen  rivayet edildiğine göre :
Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) hayatta iken kendisi (yaya bir mücâhide) bir atı sadaka olarak vermiş, bir süre sonra at sahibinin atı noksan fiyatla satmak istediğini görmüş ve bunun üzerine Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'e giderek ata müşteri olmasının hükmünü sormuştur. Resûl-i Ekrem (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) de (Ömer'e) :
«Sadakam satın alma,» buyurmuştur."

2393) "... Zübeyîr bin el-Avvâm (Radtyallâhü anhyden rivayet edildiğine Röre:
Kendisi gamr veya gamre denilen bir atı sadaka olarak (birisine) vermiş sonra o attan olduğu söylenen erkek veya dişi kir tayın satışa arz edildiğini görmüş ve (onun atından olduğu için) tayı satın almayı bırakmıştır."


 

BİR SADAKA VERİP SONRA ONA MİRASÇI OLANIN BABI

2394)    "... Büreyde   (bin el-Husayb)   (Radıyallâkü anh)'âen; Şöyle demiştir :
Bir kadın, Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'e gelerek: Yâ Resul al lan! Ben anneme  (genç)  bir cariyeyi sadaka olarak verdim. Annem de öldü  (ve o cariyeyi bıraktı), dedi. Bunun üzerine Resûl-i Ekrem (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)   (kadına) şöyle buyurdu i
-Allah seni sevablandırdı ve (cariyeyi) mirasla sana geri verdi.-"

2395)    "... Amr bin Şuayb'ın dedesi (Abdullah bin Amr bin el-Âs) (Radt-yallâhü ankümyden; Şöyle demiştir :
Bir adam Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) 'e gelerek: Yâ Resûlallah! Ben anneme bir bahçemi verdim. (Sonra) annem de öldü ve benden başka mirasçı bırakmadı, dedi. Resûlullah  (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) de (adama) şöyle buyurdu: «Senin sadakan tam oldu. Bahçen de sana döndü"

2396) "... (Abdullah) bin Ömer (Radıyallâhü anhümâ)'dan rivayet edildiğine göre:
(Babası) Ömer bin el-Hattab (m ganimet payı) Hayber'de (Semg denilen hurmalık) bir araziye isabet etti. Sonm Ömer (Radıyallâhü anh), Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve SeüemVİn yanına gidereki
Yâ Resülaliah! Hayber'de(ki ganimetten) öyle bir mal bana isabet etti ki benim nazarımda bundan daha azizi ve güzel bir malı şimdiye kadar hiç elde etmedim.    Bana ne emir buyurursun? diyerek
(araziyi hayır için değerlendirme şekli hakkında)    O'ndan emir istedi.    Bunun üzerine Resûl-i Ekrem  (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)
(kendisine) :
«Dilersen arazinin aslını vakfedersin ve onun mahsullerini sadaka edersin,» buyurdu.
İbn-i Ömer demiştir ki: Sonra Ömer bu arazi hakkında şu (şartlı vakıf) işlemi yaptı: Malın aslı satılamaz, hibe edilemez ve ona mirasçı olunamaz. Ömer onun gelirini fakirlere, vâkıfın yakın akrabasına, esaretten kurtulmak isteyen kölelere, Allah yolunda savaşan mücâhidlere, yolculara ve konuklara sadaka kıldı. Bu maun mütevellisi olan kimsenin bundan mal biriktirmeksizin ve mülkiyetine tecâvüz etmeksizin gelirinden örfe göre yemesinde veya bir dostuna yedirmesinde bir günah yoktur."


2397) "... 1(Abdullah) bin Ömer (Radtyallâhü anhümâyâan rivayet edildiğine g.'ire (babası) Ömer bin el-Hattâb:
Yâ Resûlullah! Şüphesiz ben, Hayber'deki yüz sehimdik malım) -dan bana daha sevimli bir malı hiç bir zaman elde etmedim. Ben bunu sadaka etmek istedim, dedi. Bunun üzerine Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)  (ona) :
«Onun aslını vakfet ve mey vasim Allah yoluna tahsis eti» buyurdu.                            .

2398) "... Ebû t'mâme (Radtyallâhü anhyden rivayet edildiğine göre kendisi :
Ben Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'den işittim şöyle buyurdu, demiştir:
«Âriye  (sahibine) ödenir. Minha da (sahibine)  iade edilir.»"

2399) "... Enes bin Mâlik (Radtyallâhü «w/t/den rivayet edildiğine gö-re kendisi :
Ben, Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve SellemKden şöyle buyururken işittim, demiştir:
«Âriye (sahibine) ödenir ve minha (sahibine)  iade edilir.»"

2400)    "... Semûre  (bin Cündüb)   (Radtyallâhü anhyden rivayet edildiğine göre; Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Selletn) şöyle buyurmuştur;
«El, (başkasına âit) aldığı malı, (mâlikine) ödeyinceye kadar o maldan sorumludur.»1*

 


VEDİA (HIFZ EDİLMEK ÜZERE BIRAKILAN EMÂNET)  BABI

2401) "... Amr bin Şuayb'm dedesi (Abdullah bin Amr bin el-Âs (Radt-valfâkü anhümâ)'den rivayet edildiğine göre: Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Srllem), şöyle buyurdu, demiştir :
«Bir mal hıfz edilmek üzere kimin yanma emaneten bırakılırsa o kimse üzerine tazminat yükleme yoktur.»"

 


TİCÂRET EDİP KÂR SAĞLAR, BABI

2402) "... Örve el-Rârıkî (bin ebi'l-Ca'd) (Radtyaifâhü fl«A)'den rivayet edildiğine göre :
Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Seli em) kendisi için bir koyun satın almak üzere ona bir dinar verdi. O da (gidip) Resûl-i Ekrem (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) için (o dinarla) iki koyun satın aidi. Sonra bir koyunu bir dinara sattı ve Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'e bir koyun ile bir dinar getirdi. Bunun üzerine Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) (alış verişinin) bereketli olması için ona dua etti.
Râvî demiştir ki: Artık Örve ve toprak alsaydı onda kâr ederdi." ... "Örve bin Ebi'l-Ca'd el-Bârıkî   (Radıyallâhü anh)'den; Şöyle demiştir î
Satılmak üzere bir koyun sürüsü geldi. Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) de bana bir dinar verdi ve râvi bunun mislini anlattı."

 

2403) "... Ebû Hüreyre (Radtyallâhü anh)'den rivayet edildiğine göre; Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir :
Zulüm, borcunu ödemeye muktedir olanın Özürsüz olarak borcunu Ödemeyi geciktirmesidir. Ve (alacaklı durumda olan) biriniz varlıklı ve güvenilir bir kimseye havale edildiği zaman, havale işini kabullensin"

2404) "... (Abdullah) bin Ömer (Radtyallâhü anhümâ)'âan rivayet edildiğine göre; Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sel/cm) şöyle buyurdu, demiştir :
«Borcunu Ödemeye muktedir olanın özürsüz olarak borcunu ödemeyi geciktirmesi bir zulümdür. Ve sen (alacaklı durumda iken) varlıklı ve güvenilir bir kimseye havale edildiğin zaman ona havale edilmeni kabullen"

 


BOÇLUYA KEFİL OLMAK BABI

2405)    "... Ebû Ümâme el-Bâhilî (Radtyallâhü anh)'den rivayet edildiğine göre kendisi:
Ben, Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'den şöyle buyururken İşittim, demiştir:
«Kefil, taahhüd ettiği borcu yüklenmiştir ve borcun ödenmesi vâ-cibtir.»"

2406)    "... (Abdullah) bin Abbâs (Radtyallâhü anhümâ)'dan; Şöyle demiştir :
Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) hayatta iken bir adam 10 dinar alacaklı olduğu borçlusunun yakasına sarıldı. Borçlu şahıs
(alacaklısına) :
Benim yanımda (mülkiyetimde) sana vereceğim hiç bîr şey yoktur, dedi. Alacaklı adam da (borçlusuna) :
Hayır! Vallahi sen alacağımı ödeyinceye veya bir kefil bana getirinceye kadar senden ayrılmıyacağım, dedi. Sonra onu Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) 'in huzuruna çekip götürdü. Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) borçluya *
«Sen alacaklından ne kadar mehil istersin buyurdu. Borçlu t Bir ay, dedi. Bunun üzerine Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) :-O halde ona ben kefil olurum.» buyurdu. Sonra borçlu. Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'in dediği vakitte huzura geldi (veya borcunu getirdi). Bunun üzerine Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) ona:
«Bu (altını) nereden elde ettin?» buyurdu. Adam t Bir madenden, diye cevab verdi. Resûl-i Ekrem (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) :
«Bunda hayır yoktur,» buyurdu ve onun yerine borcunu ödedi."

2407)    "... Ebû Katâde (Radtyaîlâhü anh)'den rivayet edildiğine göre:
Bir cenaze. Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'e getirHe-rek üzerine namaz kılması arzulandı. Fakat Resûl-i Ekrem (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) Csahabîlere) :
«Arkadaşınız üzerine (siz) namaz kılınız. Çünkü onun üzerinde bir borç vardır buyurdu. Bunun üzerine Ebû Katâde
O borcu ben tekeffül ederim, dedi. Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) :
•ödemeyi (mi?)» buyurdu. Ebû Katâde >
(Evet) ödemeyi (tekeffül ederim), dedi. Cenazenin zimmetindeki borç on sekiz veya on dokuz dirhem idi. (Sonra Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) onun üzerine namaz kıldı.)"


 

BORCUNU ÖDEMEK NİYETİYLE BORÇLANAN KİMSE

2408) "... İmrân (1) bin Huzeyfe (Radtyallâhü a*kütnâ)'âa.n; Şöyle demiştir :                                                                                                      Müzminlerin anası Meymûne (Radıyallâhü anhâ) borçlanıyordu. Onun ev halkından birisi (bir gün) kendisine i Yapma, diyerek onun böyle borçlanmasına karşı çıktı. Meymûne t
(1) îmrânbin Huzeyfe. Hz. Meymûne anamızdan rivayette bulunmuştur. HA-vt Ziyad bin AmrMır. İbn-i Maceh ile Nesal Onun hadisini rivayet etmişlerdir. (Hulasa: 895)

2409) "... Abdullah (2) bin Cafer (bin Ebl Tâlib) (Radtyallâhü anhü-*«d>'dan rivayet edildiğine göre; Resûlullah (Sallaliahü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir :
«Borçlu Allah'ın rızâsına aykırı bir şeye Aid olmadıkça borcunu ödeyinceye kadar Allah onunla beraberdir.»


 

ÖDEME NİYETİNDE OLMAYARAK BİR BORÇ İLE BORÇLANAN KİMSE

2410) '... Suhaybü'1-Hayr (3) (bin Sinan) (Rodtyallâkü enk)'âen rivayet edildiğine göre: Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Seîlefn) şöyle buyurmuştur:
«Herhangi bir adam ödünç alacağı şeyi sahibine ödememek karan ile borçlanırsa Allah'ın huzuruna hırsız olarak çıkar.»
Bu hadis başka bir senedle de Suhayb'den, merfû olarak rivayet edilmiştir."

2411)    ■*... Ebû Hüreyre (Radtyallâhü anjt)'den rivayet edildiğine göre; Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Seller») şöyle buyurmuştur :
-Her kim halkın mallarını, telef etmek niyetiyle alırsa. Allah onu telef ettirir'*


 

BORÇLANMA HAKKINDA TEŞDİD BABI

2412) *'... Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Settem)'m mevlâsi (azadh kölesi) Sevbân (Radıyallâhü ank)'den rivayet edildiğine göre; Resûlullah (Sallat-lahü Aleyhi ve Settem) şöyle buyurmuştur:
«Kim (şu) üç şeyden uzak iken ruhu cesedinden aynlırsa, cen-net'e giren Kibir, ganimet mauna hıyanet ve borç.»"

2413)     "... Ebû Hüreyre (RadtyoUâhü on*J'den rivayet edildiğine göre: Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir:
«(Ölen) mü'min'in ruhu. zimmetindeki borç ödeninceye kadar borçluluğundan dolayı tutukludur"

2414) "... (Abdullah) bin Ömer (Radıyallâhü anftüntâ)'(\an rivâyel edildiğine göre; Resûluilah (Salİaİhhü Ahyki ve Sel/em) şöyle buyurdu, demiştir:
«Üzerinde bir dinar veya bir dirhem (borç) bulunduğu halde Ölen kimsenin borcu onun hasenatından (hayırlarından) ödenir. Orada (Yâni kıyamette) ne dinar var ne de dirhem"


 

KÎM BÎB BORÇ VEYA BAKIMA MUHTAÇ ÂÎLE BIRAKIR(ÖLÜR) İSE (BORCUNU ÖDEMEK VE AİLESİNE BAKMAK) ALLAH'A VE RESULÜNE ÂİTTÎR

2415 Hüreyrt (Radıyallâkü ankl'den; Şöyle demiştir:
Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) hayatta iken mü'm in kimse borçlu olarak öldüğü zaman Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Selem) :
«Bu ölü, borcunu karşıhyacak bir mal bıraktı mı?» diye sorardı. Eğer oradakiler: Evet, deseydiler Resûl-i Ekrem (Sallallahü Aleyhi ve Sellem} onun üzerine namaz kılardı. Ve eğer: Hayır, deseydiler Resûl-i Ekrem (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) oradakilere:
«Arkadaşınız üzerine siz namaz kılınız,* buyururdu. Sonra Allah Teâlâ Resûl-i Ekrem (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) 'ine (mâlî) fetihler verince Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
-Ben mü'minlere kendi nefislerinden daha yakınım. Her hangi bir mü'min borçlu ölürse, borcunu ödemek bana aittir. Mal bırakırsa, veresesinin hakkıdır"

2416) "... Câbir (Radıyallâhü <z»AJ'den rivayet edildiğine göre; Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir:
«Kim (ölürken) bir mal bırakırsa, bu onun mirasçılarınındir ve kim (ölürken) bir borç veya bakıma muhtaç aile ferdleri bırakırsa (borcunu ödemek ve çoluk çocuğuna bakmak) benim üzerimdedir ve (işi) bana aittir. Ben mü'minlere (kendilerinden) daha yakınım"

2417)    "... Ebû Hüreyre (Radıyallâhü anh)'den rivayet edildiğine göre: Resûlulîah (Sallallahü Aleyhi ve Şellem) şöyle buyurdu, demiştir :
-Kim fakir bir borçluya kolaylık gösterirse Allah (da) ona dünyada ve âhirette kolaylık ihsan eder.»"

2418) "... Büreyde el-Eslemî (4) (Radıyallâhü ankyden rivayet edildiğine göre; Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellent) şöyle buyurmuştur:
«Kim bir fakirin borcunu ertelerse (erteleme süresince) her gün karşılığında o kimseye bir sadaka sevabı olur. Kim onun borcunu vâdesi geldikten sonra ertelerse (bu sürece) her gün karşılığında o kimseye borç mikdarının bir misli sadaka sevabı olur."

2419) "... Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'in sahabisi Ebü'l-Yeser (Ka'b bin Amr) (Radtyallâhü anh)'âen rivayet edildiğine göre; Resûlulîah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir:
«Kim Allah'ın kendisini (kıyamet günü Arş'ın) gölgesinde gölgelemesini severse bir fakirin borcunu ertelesin ya da (borcunu kısmen veya tamamen) düşsün.-"   „
2420) "... Huzeyfe (Radtyallâhü ank)'den rivayet edildiğine göre; Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur :
«(Sizden önceki ümmetlerden) bir adam ölmüş (ve cennete girmiş) sonra kendisine: Sen ne (hayır) işledin (ki cennetlik oldun)? diye sorulmuştur. Adam — işlediği hayrı — (ya hatırlamış veya kendisine hatırlatılmış) da: Ben (istihkakım olarak) dirhemleri, dinarları ve nakid para (yi aldığım) da müsamaha ve kolaylık gösterirdim. Fakir borçluya da mehil verirdim, diye cevab vermiş. Bunun için Allah kendisini bağışlamıştır.
(Huzeyfe (Radıyallâhü anh) bu hadisi rivayet ederken orada bulunan Ukbe bin Amr el-Ensârî) Ebû Mes'ûd (Radıyallâhü anh) : Ben (de) bunu Resûlulîah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'den işittim, demiştir."


 

HAKKI GÜZELCE İSTEMEK VE GÜNAHLARA GİRMEKTEN SAKINARAK ALMAK BABI

2421) "... (Abdullah) bin Ömer ve Âişe (Radıyallâhü anhüm)'den rivayet edildiğine göre; Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur :
-Kim hakkini taleb ederse bunu imkân nisbetinde günahlara girmekten sakınarak istesin.»"

2422) ... Ebû Hüreyre (Radtyallâhü anh)'öen rivayet edildiğine göre, Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) hak sahibine :
«Sen hakkını, imkân dâhilinde günahlara girmekten sakınarak al.» buyurdu."


 

BORCU  GÜZELCE ÖDEME   (FAZİLETİNİN BEYÂNI) BABI

2425) "... Ebû Hüreyre (Radıyallâhü anh)'6ea rivayet edildiğine göre; Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir :
«Şüphesiz sizin en hayırlınız borcunu en güzel şekilde verenleri-nizdir. (Veya borcunu en güzel şekilde verenleriniz sizin en hayırlı olanlannızdandır."

2424)    "... Abdullah bin  Ebî Rebîa el-Mahzûmî  (Radtyallâhü aw*)'den rivayet edildiğine göre :
Peygamber  (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)  Huneyn savaşma giderken kendisinden otuz veya kırk bin (dinar veya dirhem)  ödünçalmış ve savaştan dönünce bu borcu kendisine ödemiş sonra Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) kendisine:
«Allah senin için ailene ve malına bereket ihsan eylesin. Şüphe-siz borcun karşılığı (borçlunun) bunu tam olarak (alacaklıya) Ödemesi ve teşekkür etmesidir"


 

HAK SAHİBİ   (HAKKINI İSTEMEKTE»  BİR NÜFUZA SÂHİBTİR, BABI

2425) ... (Abdullah) bin Abhâs (Rarftyalİâhü anhümâ)'<\an; Şöyle demiştir :
Bir adam gelip Allah'ın Nebisi (Sallallahü Aleyhi ve Sellern) 'den bir alacak veya bir hak taleb etti de (yüce huzura münâsib olmayan kaba) bâzı sözler söyledi. Resûlullah (Sallalİahü Aleyhi ve Sellem)'in sahâbîleri o adamın haddini (fiil veya sözle) bildirmek istediler. Bunun üzerine Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) (Sahâbîlerine hitaben) :
«Susunuz, bırakınız. Çünkü kişi borcunu ödey İnceye kadar alacak sahibinin onun üzerinde bir nüfuzu (yâni edep çerçevesinde alacağını taleb etme hakkı) vardır buyurdu."

2426)    "... Ebû Saîd-i Hudri (Radıyallâkü ö«A>'den :
Bir bedevi Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) e gelerek Resûl-i Ekrem (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'in uhdesinde bulunan alacağını istedi de O'na karşı sert davrandı. Hattâ O'na t
Borcumu ödemezsen (veya: Borcumu ödediğin zaman dışında) seni sıkıştıracağım, dedi. Bunun üzerine sahâbiler (o kaba) bedeviyi azarladılar ve (kendisine) :
Yazıklar olsun sana kimle konuştuğunu biliyor (mu)sun? dediler. Bedevi:
Ben şüphesiz hakkımı istiyorum, dedi. Bundan sonra Peygamber
(Sallallahü Aleyhi ve Sellem)   (sahâbîlerine) :
«Niçin hak sahibi ile beraber (ondan yana) olmadım*? (olmahy-

18
— BORÇTAN DOLAYI   (BORÇLUYU)  HAPSETMEKVE MÜLÂZEME (ALACAKLININ ONUN
YAKASINA YAPIŞMASI) BABI

2427) "... Eş-Şerîd (bin Süveyd es-Sakafî —S — ) (Radıyallâkü anh)'-den rivayet edildiğine göre Resulullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir:
«Borcunu ödemeye gücü yeten kişinin borcunu Ödemeyi geciktirmesi (alacaklısı tarafından) şikâyet edilmesini ve cezalandırılmasını helâl kılar.»

2428) "... El-Hirmâs bin Habîb'in dedesi (Radtyallehü anküm)'den; Şöyle demiştir:
Ben bir borçlumu (yakalayıp) Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'e götürdüm. Resûl-i Ekrem (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) bana ı
«Borçlunun peşini bırakma,- buyurdu. Sonra gündüzün sonunda bana uğrayarak ı
«Yâ Ahâ benî Temim!
Senin esirin ne yaptı (Yâni borcunu ödedi mi? buyurdu."

2429)    "... Kâ'b bin Mâlik (Radtyallâhü anh)'den rivayet edildiğine göre:
Kendisi (Bir gün) Mescid-İ Nebevi'de (Abdullah) bin Ebî Hadred (el-Eslemi)'den alacağını Ödemesini istemiş (ve aralarında ileri geri konuşma geçmiş), hattâ sesleri yükselmiş ve nihayet Resûlullah (Sal-lallahü Aleyhi ve Sellem) evinde olduğu halde seslerini işitmiş ve bunun üzerine onların yanına teşrif ederek t
Yâ Kâ'b, buyurmuştur.
Kâ'b de: Emrindeyim, Yâ Resûlallah! diye cevab vermiştir. Re-sul-i Ekrem (Sallallahü Aleyhi ve Sellemî   (ona) :
«Alacağın  (meblâğ) dan şu kadarını bırak,» buyurmuş ve istihkakın yansını mübarek eliyle İşaretlemiştir. Kâ'b de:
Yaptım (yâni alacağımın yarısını bıraktım) demiş,  (bunun üzerine) Resul-i Ekrem (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)   (borçluya) : «Kalk da bunu (yâni kalanı) öde,- buyurmuştur.**

2430)    "... Kays bin Rûmî'den; Şöyle demiştir:
Süleyman bin Üzünân, Alkame (bin Kays bin Abdülah —6—)'a Ödeneği çıkıncaya kadar bin dirhem borç vermiş idi. Sonra Alkame'-nin Ödeneği çıkınca Süleyman alacağını kendisinden İstedi ve onu sıkıştırdı. Bunun üzerine Alkame borcunu ödedi. (Ama) Alkame kızmış gibiydi; bir kaç ay durdu. Sonra Süleyman'ın yanma gidereki Benim ödeneğim çıkıncaya kadar bana bin dirhem ödünç ver, dedi. Süleyman da: Peki, memnuniyetle (dedikten sonra ailesine.) Yâ Ümme Ut be! Senin yanmda bulunan mühürlü keseyi getir, dedi. Bunun üzerine Ümmü Utbe keseyi getirdi. Süleyman (bana hitaben:) Bilmiş ol ki: Allah'a yemin ederim bu (para), şüphesiz senin bana ödediğin dirhemlerdir. Ben bundan tek bir dirhemin (bile) yerini değiştirmedim (kullanmadım), dedi. (Bunun üzerine) Alkame t Allah babandan razı olsun. O halde (alacağının tahsili için) beni sıkıştırmanın sebebi ne idi? dedi. Süleyman t
  (Sebebi senden işittiğim  (hadis) dir deyince, Alkame <
—  Sen benden ne işittin? diye sordu. Süleyman t
—  Ben senden İşittim, sen fbn-i Mes'ûd (Radıyallâhü anh)'den rivayetle Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve S«llem)'in şöyle buyur-du&unu naklettin:
«Bir müslumana bir şeyi iki kez borç olarak veren hiç bir nuis-lüman yoktur ki onun bu davranışı, o şeyi bir defa sadaka etmesi gibi (sevab) olmasın.»
Alkame: İbn-i Mes'ûd bana böyle rivayet etti, dedi."

2431) "... Enes bin Mâlik (Radtyaüâkü ank)'den rivayet edildiğine gire Resûhıllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir:
«Miraca çıkarıldığım gece Cennet'in kapısı üzerinde "Sadaka karşılığı (nda) on misli (sevab var) dır. Borç karşılığı (nda) da on sekiz misli (sevab var) dır." ifâdesinin yazılı olduğunu gördüm. Bunun üzerine Cebrail'e:
Borç vermenin sadakadan üstün olmasının hikmeti nedir? diye sordum. Cebrail dedi ki ı
Çünkü sadaka dileyen kişi (bazen) yanmda (bir şey) bulunduğu halde dilenir. Fakat borç isteyen kimse, ancak ihtiyaçtan dolayı borçlanmak ister."

2432)    "... Yahya bin Ebî îshâk el-Hünâi'den; Şöyle demiştir:
Ben En es bin Mâlik (Hadıyallâhü anht'a şunu sordum t Bizden bir adam, (din) kardeşine mal ikraz eder (yâni mislini geri almak üzere bir mal verir). Sonra malı alan kişi, ikraz edene bir hediye verir? Enes dedi ki t Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur i
«Biriniz bir mal ikraz edip sonra malı alan şahıs ikraz edene bir hediye verdiği veya onu bineğine bindirmek istediği zaman salan o bineğe binmesin ve o hediyeyi kabul etmesin. Meğer ki, ikraz isinden önce bunlar arasında bu nevi iş cereyan etmiş ola"


 

ÖLÜ YERİNE BORÇ ÖDEME

2433) "... Sa'd bin el-Atval (7) (Radtyallâhü anh)'den rivayet edildiğine göre '
Kardeşi vefat etmiş, üçyüz dirhem (mal) bırakmış ve baloma muhtaç çoluk çocuğu bırakmıştır. (Sa'd demiş ki:) Bunun üzerine ben bu parayı kardeşimin çoluk çocuğunun nafakasına harcamak istedim. Fakat Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)   (bana) :
■Senin (ölen) kardeşin borcundan dolayı hapsedilmiştir. Artık sen onun yerine borcunu öde», buyurdu. Sa'd da t
Yâ ResOlaUaht Ben onun yerine borcunu ödedim. Yalnız bir kadının iddia edip şâhidlendiremediği iki dinarı ödemedi m. dedi. Bunun üzerine Resûl-i Ekrem (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)   (Sa'd'a) :
«Sen kadına (iddia ettiğini) ver. Çünkü kadm şüphesiz gerçeği söyleyendir (veya bunu hak edendir)» buyurdu/'

2434)    "... Câbir bin Abdillah (bin Amr bin el-Harâm) (Radtyallâkü a«-A*wnd)'dan rivayet edildiğine göre :
Babası (Abdullah) bir yahûdi adamın (alacaklı) olduğu otuz vesk (kuru hurma) borcunu kendisinin boynunda bırakıp vefat etti (şehid edildi). Câbir bin Abdillah, borcun ertelenmesini yahûdî-den taieb etti ise de yahûdî ona mehil vermekten imtina etti. Bunun üzerine Câbîr Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) "e müracaat ederek kendisi İçin yahüdî ile görüşüp aracılık etmesini diledi. Sonra Resûlullah (Salîallahü Aleyhi ve Sellem) Câbir'in yanına giderek boynundaki borca karşılık hurmalığının meyvasım almayı yahudiye teklif etti. Fakat (hurmalıktaki hurma az olduğundan) ya-hûdi bundan imtina etti. Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) yahûdî ile (tekrar) konuştu. (Câbir'e mehil vermesini istedi) Yahudi borcu ertelemeyi de kabul etmedi. Bunun üzerine Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) Câbir'in hurmalığına girdi ve içinde dolaştıktan sonra Câbir'e:

Ağaçlardaki hurmaları yahûdi için topla ve onun borcunun tamamını ver-, buyurdu. Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) (hurmalıktan çıkıp) döndükten sonra Câbir de yahûdi için otuz vesk hurma topladı ve on iki vesk de kendisi için arttı. Sonra Câbir olup biten bu durumu Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'e haber vermek üzere O'nun yanına gitti. Fakat Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'i (yerinde) bulamadı. Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) (gittiği yerden) dönünce Câbir O'nun yanına vardı, yahu-dînin borcunun tamamını ödediğini haber verdi ve on iki veskin arttığını arz etti. Bunun üzerine Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)   (Câbir'e) :
«Bu durumu Ömer bin el-Hattâb'a haber ver,- buyurdu; Câbir de Ömer (Radıyallâhü anhJ'a gidip haber verdi. Ömer, Câbir'e t And olsun Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) hurmalıkta dolaştığı zaman kesin olarak bildim ki Allah muhakkak hurmalığı bereket-lend irecektir"


 

ÜÇ ŞEY VARDIR Kİ KİM BUNLAR İÇİNBORÇLANIRSA ALLAH (KIYAMETTE) ONUN YERİNE BORÇLARINI (HAZÎNESİNDEN) ÖDER

2435) "... Abdullah bin Amr (bin el-As) (RadtyaUâhü anhümâyâan rivayet edildiğine göre Resûlullah (Sallatlahü Aleyhi ve Seüem) şöyle buyurdu, demiştir:
-Şüphesiz borç sahibi ölünce kıyamet günü borcu kendisinden tahsil edilir. Fakat (şu) üç haslet için borçlanan (müslüman) bir kimse bu hükmün dışındadır: Adamın gücü Allah yolunda (savaşta) zayıflar ve bu nedenle borçlanıp bununla Allah düşmanına ve kendi düşmanına karşı kuvvetlenir ve adamın yanında bir müslüman Ölür ve onun tekfin ve defni için borçtan başka bir şey bulamaz. Bir de adam bekârlık yüzünden nefsinin günaha girmesinden korkar da dînini korumak gayesiyle evlenir. Şüphesiz Allah Teâlâ kıyamet günü bunların yerine borçlarım öder.*"

 

 

 

REHİN

 

2436)    "... Aişe (Radtyallâkü anhâ)*dan; Şöyle demiştir: Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)   (Ebü'g-Şahm isimli)
bir yahûdî'den bir mikdar zahire (arpa) vadeli olarak satın aldı t»
(demir) bir zırhını ona rehin verdi."

2437)    "... Enes (bin Mâlik)  (Radtyaltâhü anh)'den; Şöyle demiştir:
(And olsun) Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Seli em) (demir) zırhını Medine-i Münevvere'de (Ebü'ş-Şahm isimli) bir yahûdinin yanına rehin bırakarak ondan aile ferdi eri (nin nafakası) için arpa aldı."

2438) "... Esma bint-i Yerid (bin Seken — I —) (Radıyallâhü ankâ)'-dan; Şöyle demiştir:
Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem), zırhı bir mikdar zahire karşılığı bir yahûdinin yanında rehinde iken vefat etti."

2439)  "... (Abdullah) bin Abbâs (KadıyaUâhü attkümâ)'dan; Şöyle demiştir: Resûlullah .(Sallallahü Aleyhi ve Sellem), zırhı otuz sa arpa karşılığı bir yahûdinin yanında rehinde iken vefat etti.'*

2440) "... Ebû Hüreyre (Radtyallâhü anh)'den rivayet edildiğine göre Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir:
«Binit hayvanı rehin olunca (yemi verilmesi karşılığında) binilir. Sağım hayvanı da rehin edildiği zaman (yemi verilmesi karşılığında) sütü içilir. Rehin edilen hayvanın nafakası (ona) binen ve (sütünü) içen kimse üzerine vâcibtir.-"

 

REHİN (BORCUN ÖDENMESİ SURETİYLE) GERİ ALINABİLİR

2441)    -... Ebû Hüreyre (Radmüâhü ank)^n rivlyet
Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) : «Rehin (borcun ödenmesi suretiyle)  geri alınabilir.» buyurmuştur."