ADAM (KARISINI) BOŞADIĞINI İNKÂR EDER  BABI 7

ADAM.  BOŞAMAK HUSUSUNDA) KARISINI MUHAYYER KILAR, BABI 11

BABA OĞLUNA KARISINI BOŞAMASINI EMREDER, BABI 23

BİR CARİYEYİ İKİ TALÂKLA BOŞAYIPSONRA ONU SATIN ALAN ERKEK (HAKKINDA GELEN HADİS) BABI 22

BİR OTURUMDA ÜÇ TALÂKLA BOŞA YAN ADAM (İNETTİĞİ BOŞAMANIN HÜKMÜNÜN BE YÂNİ J BABITERCEMESİ 3

BOŞAMA SAYILAN SÖZ (HAKKINDAGELEN HADÎS)  BABI 10

BOŞANAN HÂMİLE KADIN DOĞUM YAPINCA İDDETİ BİTMİŞ OLUR, BÂBI 4

CARİYENİN TALÂK  (SAYTS)I VEİDDET (SÜRESÎİ BÂB1. 21

ELBETTE   (KELİMESİNİN ÎLÂVE EDİLDİĞİ) BOŞAMA  BABI 10

EVLİ CÂRİYE ÂZAD EDİLDİĞİ ZAMANNİKÂHINI FESHETMEKTE SERBEST OLDUĞU (NA DÂİRGELEN HADİSLER) BABI 19

HUL1 EDİLEN KADIN, KOCASININ KENDİSİNEVERDİĞİ (MEHİRİ)  (HUL1 BEDELİ OLARAK KOCASINA)VEREBİLİR, BABI 12

İS — MATUH  (= DELİ), ÇOCUK VE UYUYANIN BOŞAMASI BABI 8

KADIN İDDETTE İKEN BULUNDUĞU EVDEN ÇIKABİLİR Mİ, BABI 6

KADIN, KOCASINDAN BAŞKA BİRKİMSENİN ÖLÜMÜ DOLAYISIYLA İHDÂD (= MATEM) EDER Mİ? BABI 23

KALBİNDE KARISINI BOŞAYIP DÎLf İLE BOŞAMAYAN ADAMA AİT BÂB.. 8

KOCASI ÖLEN HÂMİLE KADIN DOĞUM YAPINCA ERKEKLERLE EVLENMESİ HELÂL OLUR, BABI 4

KOCASI ÖLEN KADIN İDDETİ SÜRESİNCE NEREDE DURUR, BABI 5

KOCASI ÖLEN KADINrN  (ÎDDETÎNCE) SÜSLENMESİNİN YASAKLIĞI  BABI 22

KÖLENİN (KARISINI)   BOŞAMA (YETKİ)Sİ BABI 21

NİKAHTAN ÖNCE BOŞAMA OLAMAZ BABI 9

ŞAKA OLARAK  (KARISINI)  BOŞAYAN VEYA(BİR KADINLA)  NİKAHLANAN YAHUT KARISINARAC'AT EDEN  (DÖNÜŞ YAPAN)  ERKEK(HAKKINDA GELEN HADÎS) BABI 8

TALAK.. 2

ZİHÂR YEMİNİ EDEN ADAM KEFÂRETÎÖDEMEDEN ÖNCE KARISI İLE CİNSEL İLİŞKİDE BULUNUR, BABI 15

ZORLANANIN VE UNUTANIN BOŞAMASI BABI 9

 

 

 

TALAK

2016) -... Ömer hin el-Hattâh (RadtyaUâhü anh)'öen rivayet edildiğine göre :
Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem), (Ömer bin el-Hattâb'ın kızı) Hafsa (Radıyallâhü anhâ)'yı (rec'î talâk ile) boşadı, sonra ona rücû (dönüş) yaptı."

2017)    ;*... Ebû Musa (el-Eş'ârî)  (Radıyaüâkü anhyfen rivayet edildiğine göre; Resülullah (Sallailahü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir:
-Bâzı kimselere ne oluyor ki Allah'ın kanunları ile oynuyorlar. Onlardan birisi (karısına) : Seni boşadım. Sana rücu (dönüş) yaptım. Seni boşadım, diyor"
2018)       ... Abdullah hin Ömer (Rmlıyullâhü atıİiihtıâ)\hın  rivayet edildiğine göre;  Resûlullah (SalhıHahii Mryh't vr Srffcm) çnylr buyurdu, demiştir :
*Helâl (yâni haram olmayan) şeyler içinde Allah Teâlâ'nın ençok buğzettiği şey   (sebebsiz yere yapılan)  boşamadır.»"

2019) "... (Abdullah) bin Ömer (RadıyaUâhü ankümâ)'<\an; Şöyle demiştir :
Karım aybaşı âdeti içinde iken ben onu (bir talâk ile) boşadım. (Babam) Ömer bu durumu Resûlullah (Sallallahü Aleyhive Sellem)'» anlattı. Bunun üzerine Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) :

2020)    "... Abdullah (bin Mes'ûd) (Radtyallâhü anh)'den; Şöyle demiştir:
Sünnet (hadîs)'e uygun olan boşama karısı (aybaşı ve lohusa-lık hâlinden) temiz iken ve onunla cinsel temasta bulunmaksızın erkeğin ettiği boşamadır."

2021) "... Abdullah (bin Mes'ud) (Radtyallâhü anh)'ın sünnet (hadîs)e uygun boşama hakkında şöyle söylediği kendisinden rivayet edilmiştir :
Erkek, karısını her temizlik hâlinde (onunla cima etmeksizin) bir talâkla boşar. Kadın üçüncü kez temizlenince (yine onunla cima etmeksizin) kocası onu (son bir talâkla) boşar. Bu son boşamadan sonra (iddet olarak) kadına bir kere aybaşı âdeti görmesi gerekir. (yâni bir kere hayız görüp temizlenince iddeti bitmiş olur.)"

2022) "... Yûnus bin Cübeyr Ebû Ğallab (Radtyallâhü anh) şöyle demiştir :
Aybaşı âdeti içinde iken karısını boşayan adamın durumunu Abdullah bin Ömer'e sordum. Abdullah (Radıyallâhü anh) :
Sen Abdullah bin Ömer'i (yâni beni) tanıyor (mu) sun? (İşte Abdullah), karısını hayız hâlinde iken (bir talâkla) boşadı. Sonra (babası) Ömer, Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Selîem)'in yanına vararak (durumu arzetti). Bunun üzerine Peygamber, Abdullah'ın, karışma geri dönmesini emretti, diye cevap verdi. Ben (Abdullah'a) :
(Adam ettiği boşamadan dönüş yapınca) o talak, adamın aleyhinde hesablanır mı? diye sordum .Abdullah t (Radıyallâhü anh) :
Eğer adam (boşama yemininden sonra) karısına geri dönmekten âciz ise veya. dönebildiği halde ahmaklık edip dönüş yapmazsa (o talâk adam aleyhinde hesablanmaz mı?) Evet o talâk hesablanır."

2023) "... (Abdullah) bin Ömer (Radıyatlâhü anhiimâ)'dan rivayet edildiğine göre;
Kendisi karısını, aybaşı âdeti içinde iken boş a m iş. Sonra Ömer
(Radıyallâhü anh), durumu Peygamber    (Sallallahü Aleyhi ve Sel-lem)'e anlatmış, Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) de:
«Oğlun Abdullah'a söyle, karısına geri dönsün. Sonra karısı âdetten temizlenmiş (boy abdesti almış) iken (—onunla cima etmeksizin—) veya hâmile iken boşasın (boşayabilir buyurmuştur."

 


BİR OTURUMDA ÜÇ TALÂKLA BOŞA YAN ADAM (İNETTİĞİ BOŞAMANIN HÜKMÜNÜN BE YÂNİ J BABITERCEMESİ

2024)    ''... Amir eş-Şabî (Radtyallâhü anh)'den; Şöyle demiştir:
Ben, Fâtıma bint-i Kays (Hadıyallâhü anhâ) 'ya Bana boşanman (olayın)ı anlat, dedim. Fâtıma: Kocam Yemen tarafına çıkmış iken beni üç talâkla boşadı. Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) de bunu geçerli saydı, dedi."

2025)    "... Mutarrtf bin Abdillah bin eş-Şıhhîr (Radıyallâhü ank)'den rivayet edildiğine göre :
İmrân bin el-H us ay n (Radıyallâhü anh)'a şöyle bir soru soruldu : Bir adam karısını (bir veya iki talâkla) boşar. Sonra (henüz iddet bitmemiş iken) karısına dönüş yapıp onunla cinsel ilişkide bulunur. Halbuki, adam ne boşamayı ne de rac'atı (geri dönüşü) şâhidlendir-memiş   (şâhidlerin huzurunda yapmamış) tır.

 




BOŞANAN HÂMİLE KADIN DOĞUM YAPINCA İDDETİ BİTMİŞ OLUR, BÂBI

2026)     '... Zübeyr bin el-Avvâm (Radıyallâhü anh)'den rivayet edildiğine göre :
Ümmü Külsum bint-i Ukbe (Radıyallâhü anhâ) onun nikâhı altında idi. Ümmü Külsum (Radıyallâhü anhâ) hâmile iken (bir gün) Zübeyr (Radıyallâhü anh»a: Bir talâkla (beni boşamak sureti ile) nefsimi hoşlandır (gönlümü açıver) diye talebte bulunmuştur. Zübeyr (Radıyallâhü anh) de onu bir talâkla boşadıktan sonra namasa çıkmış ve namazdan d ön ünce ye kadar karısı doğun yapmıştır. Bunun üzerine Zübeyr (Hadıyallâhü anh) : Bu kadına ne ohıyor? Beni aldattı, Allah onun cezasını versin, demiş, sonra Peygamber (Saltel-lahü Aleyhi ve Sellem) in yanına varmış (da başından geçeni anlatmıştır) Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) ona -.
«İddet süresi beklenmedik bir anda sona ermiştir. I Artık) «en ona (yeniden) talip ol» buyurmuştur."

 


KOCASI ÖLEN HÂMİLE KADIN DOĞUM YAPINCA ERKEKLERLE EVLENMESİ HELÂL OLUR, BABI

2027)    "... Ebü's-Senâbil (bin Ba'kek)  (Radtyallâhü anh)'den; Şöyle demiştir :
Sübey'a el-Eslemiyye bint-i el-Hârîs (Radiyallâhü anhâ), kocasının vefatından yirmi küsur gece sonra doğum yaptı. Sonra lohu-galık hâlinden çıkınca evlenme tekliflerini almaya hazırlandı. Onun bu durumu kınandı ve Resûlullah S ali ali ah ü Aleyhi ve Sellem) 'e de anlatıldı. Bunun üzerine Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu t
«Eğer (evlenme işini) işlerse (bunu yapabilir) çünkü iddet süresi bitmiştir*'

2028)    "... Mesrûk ve Amr bin Utbe (Radtyallâhü anhümâ)'6a.n rivayet edildiğine göre:
İkisi Sübey'a bint~i el-Haris (Radıyallâhü anhâî'ya mektup yazarak onun iddetle ilgili durumunu sordular. Sübey'a (Radıyallâhü anhâ) onlara şöyle cevap yazdı: Sübey'a, kocasının ölümünden yirmi beş gün sonra doğum yaptı. Sonra da hayırlı bir koca ile evlenmek arzusu ile hazırlandı. Bu esnada Ebü's-Senâbil bin Ba'kek (Radıyallâhü anh), ona uğradı ve (hazırlandığını görünce) : Sen acele ettin. Uzun iddet olan dört ay on gün bekle, diyerek (Sübey'a (Radıyallâhü anhâl'nın doğum yapmakla iddetten çıkmasına karşı çıktı.) Sübey'a (Radıyallâhü anhâ) (demiştir ki) Bunun üzerine ben, Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'in yanına vararak:
Yâ Resul ali ah! Benim için istiğfar buyur, dedim. O -.
«İstediğin istiğfar ne hakkındadır diye sordu. Ben de durumu O'na arz ettim. Bunun üzerine buyurdu ki •.
«Eğer sen sâlih bir koca bulursan.evlen"

2029)    "... Misver bin Mahrama (Radtyallâhü aniden rivayet edildiğine göre:
Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)   (kocası ölen) Sübey'a (Radıyallâhü anhâ)'ya,    loğusalığından çıkınca evlenmesini emret-

 



KOCASI ÖLEN KADIN İDDETİ SÜRESİNCE NEREDE DURUR, BABI


2031) ''... Zeyneb bint-i Kâ'b bin Ücra (Radtyallâhü ankâ)'dan rivayet edildiğine göre; Kocası Ebû Saîd-i Hudrî (Radtyallâhü anh)'m kız kardeşi Fu-ray'a bint-i Mâlik (Radtyallâhü anhâ) şöyle demiştir :
Kocam, (kaçan) kölelerini aramaya çıktı ve Kadûm tarafında onlara yetişti. Köleler kocamı (orada) öldürdüler. Kocamın ölüm haberi geldi. Ben o sıralarda babamın evine uzak düşen Ensar'ın evlerinin birisinde ikâmet ediyordum.   Bunun üzerine ben. Peygamber
(Sallallahü Aleyhi ve Seliem) 'in yanına vararak •.
Yâ Resûlallah! Kocamın ölüm haberi geldi. Ben babamın evinden ve kardeşlerimin evinden uzak olan bir evdeyim. Kocam ne bana harcanacak bir mal bıraktı, ne mirascıhk yolu ile sahip olduğum bir mal bıraktı, ne de maliki bulunduğu bir ev bıraktı. Babamın evine ve kardeşlerimin evine taşınmama izin verirseniz şübhesiz bunu çok arzularım ve bazı isterim yönünden iyi olur, diye müsaade İstedim. Efendimiz *
«Ditersen (taşınma işini) yap,- buyurdu. Furay'a demiştir İd t Re-sttlullah (Sallallahü Aleyhi ve SeUemKta diü ile Allah'ın benim için
verdiği bu hükme sevinçli olarak Peygamberin huzurundan ayrıldım.
Nihayet ben mescidde veya evin sahanlığında iken, Efendimiz beni (geri) çağırarak :
«Sen nasıl söyledin?» buyurdu. Furay'a demiştir ki: Ben söylediklerimi tekrar anlattım. Bunun üzerine O, bana s
«Yazılı (yâni süresi Kur'an da belirli) iddet süresi tamamlanıncaya kadar, sen kocanın ölüm haberini aldığın evinde dur» buyurdu. Furay'a demiştir ki: Ben o evde dört ay on gün iddet olarak durdum."

 



KADIN İDDETTE İKEN BULUNDUĞU EVDEN ÇIKABİLİR Mİ, BABI

2032)    "...Urve (bin Zübeyir) (Radtyallâhü ank&mâyâan rivayet edildiğine göre şöyle demiştir:
Ben (Medine-i Münevvere valisi) Mervân (bin el-Hakern)*tıı y*-nına girerek ona şöyle dedim: Senin ailenden bir kadın boşanmış (iddette)dir. Ctea uğradım evini değiştiriyordu. Sonra kadın şöyle dedi : Fâtıma bint-i Kays evimizi değiştirmemize müsaade ederek kendisinin (iddette iken) ev değiştirmesine Resulullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'in müsaade ettiğini bize haber verdi. (Urve demiştir ki:) Bunun üzerine Mervân: (Evet.) Fâtıma onlara ev değiştirmelerini emretti, dedi. Urve demiştir ki: Mervân'ın bu sözü üzerine ben şöyle dedim: (îyi) ama Allah'a yemin ederim ki Âişe, Fâtıma'nın bu fetvasını kınadı ve dedi ki: Fâtıma ıssız ve ücra bir evde idi. Onun o evde durmasından korkuldu. Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sel-lem) de bundan dolayı Fâtıma'nın ev değiştirmesine müsâade etti

2033)    "... Âişe (Radtyallâkü anhâydzn rivayet edildiğine göre şöyle demiştir :
Fâtıma bînt-i Kays : Yâ Resûlallah! (îddet için durduğum ey ıssız olduğundan) zorla evime girilmesinden korkuyorum, dedi. Bunun üzerine Ftesûlullah onun ev değiştirmesine müsaade etti."
2034) "... Câbir (bin Abdiilah bin Amr bin Haram el-Ensârî) (Radtyallâ-hü anhümâydan: Şöyle demiştir :
Teyzem (üç talâkla) boşanmıştı. Hurmalığındaki hurmaları kesmek için (evden dışan) çıkmak istedi. Fakat bir adam onu (iddetteolduğu gerekçesi' ile) hurmalığına çıkmasına mâni oldu. Bunun üzerine teyzem Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) 'in yanına gitti (ve durumu ona arzetti). Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) • «Hayır. Hurmalarını kes. Çünkü şübhesiz (hurmalarından) sadaka vermen veya başka hayır yapman umulur buyurdu."

2035)    "... Fâtıma bint-i Kays (Radtyallâhü <wAfl)'dan rivayet edildiğine
göre;
Kocası kendisini üç talâkla boşamış da Resûlullah    (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) o(nun iddet süresi) için ne mesken ne de nafaka göre:Ay(hakkını) kıldı."

2036)    ' ... Fâtıma bint-i Kays (Radtyallâhü anhâ)'âan; Şöyle demiştir: Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) hayatta İken kocam beni (üç talâkla) boşadı. Bunun üzerine Resûlullah  (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) (bana) :
«Senin İçin ne mesken ne de nafaka (hakkı) vardır» buyurdu."

2037)    "... Âişe (Radtyallâhü anhâyd&n; Şöyle demiştir:
Cevn kızı Amra, BesûluIIah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) (e nikâh olunup O'n)un huzuruna konulunca Amra, senden Allah'a sığınırım, dedi. Bunun üzerine Resûl-i Ekrem:
«(Ey Amra) sen (sânı çok yüce olan) bir sığınılana (yâni Allah'a) sığındın» buyurduktan sonra onu boşadı ve Üsâme veya Enes'e emredip ona râzıkkıyye (denilen beyaz keten kumaştan mamul) üç kat elbise giydirdi."

 


ADAM (KARISINI) BOŞADIĞINI İNKÂR EDER  BABI

2038) "... Amr bin Şuayb'ın dedesi (Abdullah bin Amr bin el-Âs) (Radt-yallâhü anhüm)'6an rivayet edildiğine göre Resûlullah (Sattallahü Aleyhi ve Sel-lem) şöyle buyurdu, demiştir :
Kadın, kocasının kendisini boşadığım iddia edip, sonra buna dâir âdil bir erkek şahit getirdiği zaman, kocasına yemin teklif edilir. Eğer kocası (onu boşam adı gına) yemin ederse şahidin şahitliği geçersiz olur ve eğer kocası yemin etmekten imtina ederse, imtina etmesi başka bir şahit yerine geçer ve boşamaya hükmedilir1'

 



ŞAKA OLARAK  (KARISINI)  BOŞAYAN VEYA(BİR KADINLA)  NİKAHLANAN YAHUT KARISINARAC'AT EDEN  (DÖNÜŞ YAPAN)  ERKEK(HAKKINDA GELEN HADÎS) BABI

2039)    "... Ebû Hüreyre (Radtyallâhü anhydea rivayet edildiğine göre; Resûlullah (Sallattahü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir:
«Üç şey vardır ki ciddisi de ciddîdir, şakası da ciddîdir: Nikâh,
boşama ve rac'at.»"

 


KALBİNDE KARISINI BOŞAYIP DÎLf İLE BOŞAMAYAN ADAMA AİT BÂB

2040)    "... Ebû Hüreyre (Radıyallâhü anh)\\en rivayet edildiğine göre; Resulullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellern) şöyle buyurdu, demiştir:
«Ümmetimin kalblerinden geçen şeyleri  (fiilen) işlemedikçe veya (dillen ile) söylemedikçe Allah Te&Ia şüphesiz Affeylemiftir.»"

 


İS — MATUH  (= DELİ), ÇOCUK VE UYUYANIN BOŞAMASI BABI

2041) •■... Aişe (Radıyallâhü anhây&an rivayet edildiğine göre Resûlul-lah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir :
•Üç sınıf mükelleftik kalemi kaldırılmıştır: Uyanıncaya kadar uyuyandan, erginlik çağına varıncaya kadar çocuktan ve akıllanın-caya veya ayıhncaya kadar deliden.»
2042) "... Ali bin Ebî Tâlib (Radtyallâhü anh)'den rivayet edildiğine göre; Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Selletn) şöyle buyurmuştur:
«Çocuktan, deliden ve uyuyandan sorumluluk kalemi kaldırılıyor.» "

 


ZORLANANIN VE UNUTANIN BOŞAMASI BABI

2043)    Ebû Zerr-i Ğifârî (Radtyallâkü anh)'den rivayet edildiğine göre; Resûllulah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir :
«Ümmetimin yanılmasını, unutmasını ve zorlandığı şey (in günahın)! Allah Teâlâ şüphesiz affetmiştir"

2044) "... Ebû Hüreyre (Radtyallâhü ank)'âen rivayet edildiğine göre: Resulullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir:
«Ümmetimin gönüllerinden geçen (günah işleme) temayülleri (fiilen) işlemedikçe, yahut (dilleri ile) söylemedikçe, bir de onların zorlandıkları şeyleri Allah Teâlâ şüphesiz affey lemistir.»"

2045) "... (Abdullah) bin Abbas (Radtyallâhü anhümâydan rivayet edildiğine göre Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir:
«Ümmetimin yanılmasını, unutmasını ve zorlandığı şey (in günahın) ı Allah Teâlâ affeylemiştir.-"

2046) ı;... Âişe (Radtyallâhü anhâ)'dan rivayet edildiğine göre; Resûlullah (Sallallahü Aleyhive Sellem) şöyle buyurdu, demiştir:
«Zorlama altında ne boşama olabilir, ne de (köle ve cariyeyi) âzad etmek.»"

 



NİKAHTAN ÖNCE BOŞAMA OLAMAZ BABI


2047) "... Anır bin Şuayb'ın rle.lesi (Abdullah bin Amr bin el-Âs) (Radı-yallâhü anhüm) dan rivayet edildiğine göre; Resûlullah (SallalhhÜ Aleyhi ve Sellcm) şöyle buyurmuştur :
«Adamın nikahlanmadı^ bir kadın hakkında boşama (yetkisi) yoktur.-"

. 2048)    "... Misver bin Mahrama (Radıyallâhü anh)'den rivayet edİldiğine göre; Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur :
«Nikâh kıyılmadan önce boşamak yoktur ve (köleye - cariyeye) mâlik olmadan önce (onları) azad etmek yoktur.»"

2049)    ';... Ali bin Ebî Tâlib (Radıyallâhü anhyâen rivâyetrfdildiğine göre; Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Scllem) şöyle buyurmuştur:
«Nikâh kıyılmadan önce boşamak yoktur.»11

 



BOŞAMA SAYILAN SÖZ (HAKKINDAGELEN HADÎS)  BABI

2050)    "... Evzâî: Ben Zühri'ye :
Peygamber (Saüallahü Aleyhi ve Sellem)'in hangi zevcesi O'n-dan Allah'a sığınmıştır? diye sordum. Zührî şöyle cevap verdi, demiştir : Âişe (Radıyallâhü anhâ) 'nın şöyle dediğini bana Urve haber vermiştir •.
Cevn kızı (Amra) Resulü ilah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) (e nikâh olunup O'nî un huzuruna konulup Resûl-i Ekrem (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) ona yaklaşınca, Cevn kızı: Senden Allah'a sığınırım, dedi. Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) de:
«(Ey Cevn'in kızı) sen (şanı) büyük olan (Allah)'a sığındın. Artık ailen gile git.- buyurdu."

 



ELBETTE   (KELİMESİNİN ÎLÂVE EDİLDİĞİ) BOŞAMA  BABI

2O5İ) ... Abdullah bin Ali bin Yczîd bin Kükâııe (Radıyallâhü an-hüm)'ün dedesi (Rükâne)'den rivayet edildiğine güre:
Kendisi (Süheyme isimli) karısını "Elbette boşamak" sözü ile bo-şamış (Yâni boşama yemininde elbette kelimesini de kullanmış), sonra Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'in huzuruna varıp ettiği yeminin hükmünü sormuştur. Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) ona:
—  -Elbette kelimesi ile neyi kasdettin?» buyurmuş. Rükâne (Radıyallâhü anh) :
—  Bir talâkı (kasdettim), demiş. Resûl-i Ekrem (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) :
—- «Bununla yalnız bir talâkı kasdettiğine Allah Teâlâ'nın ismi ife yemin eder misin?» buyurmuş. Rükane  (Radıyallâhü anh) :
—  Vallahi, ben elbette kelimesi ile yalnız bir talâk kasdettim, (birden fazla talâkı kasdetmedim) diye cevap vermiştir.

 



ADAM.  <BO$A\'MAK III Sl'SUNDA) KARISINI MUHAYYER KILAR, BABI

2052) "... Aişe (Radıyaİtâbii anJıâ)'f\nn rivayet edildiğine güre şöyle de-nıişlir :
Resûlullah (Sdllallahü Aleyhi ve Sellem), bizi (yâni muhterem zevcelerini, kendisi ile beraber kalmak ve kendisinden ayrılıp boşanmak hususunda) muhayyer bıraktı, biz (tüm zevceleri) kendisini (yâni Onun nikâhı altında kalmayı dünyalığa ve süse tercih edip) seçtik. Resül-i Ekrem, kendisini seçmemizi talâk olarak görmedi. (Yâni bunu talâk saymadı.)"

2053)    "... Aijt* {Um!ıyallahü anhâ)\\ı\n: Şöyle demiştir: aSj^jj 4il j$j •—< j\j    âyeti inince Resûlullah (Sa)lallahü Aleyhi ve Sellem) benim odama girdi ve s
«Yâ Âişe! Ben sana bir durumu anlatacağım. Bu durum hakkında baban ve ananın emirlerini sormadan karar vermeye acele etmemende senin için bir mahzur yoktur» buyurdu.
Âişe demiştir ki: Vallahi O, biliyordu ki babam ve anam Ondan ayrılmamı emredecek değiller. Âişe demiştir ki: Resûl-i Ekrem (bu tenbihten sonra);
âyetlerini bana okudu. Bunun üzerine ben dedim ki: Bu hususta (yâni dünyalığı ve ziyneti veya Allah'ı ve Resulünü seçmek hakkında) babam ve anamın emirlerini mi soracağım. Ben Allah'ı ve Resulünü (dünyalığa)  kesinlikle tercih edip seçtim."

2054)    "...  (Abdullah) bin Abbâs (Radtyallâhü anhümâ)'dan rivayet edildiğine göre; Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur :
«Boşanma talebinde mazur gösteren bir durum yokken, kocasından boşama isteğinde bulunmakla beraber cennet kokusunu bulan bir kadın yoktur.»"

2055) "... Sevbân (Radtyaltâhü a«/r>'den rivayet edildiğine göre; Resû-lullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir:
«Hangi kadın (Boşanmayı gerektiren) çetin bir durum bulunmadığı halde kocasından boşama isteğinde bulunursa ona cennet kokusu haramdır.»"

 

 

HUL1 EDİLEN KADIN, KOCASININ KENDİSİNEVERDİĞİ (MEHİRİ)  (HUL1 BEDELİ OLARAK KOCASINA)VEREBİLİR, BABI

2056) "... (Abdullah) bin Abbâs (Radtyallâhü anhumüydan; Şöyle demiştir :
Cemile bint-i Selûl, Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'e gelerek t
Yâ Resûlallah! Vallahi ben (kocam) Sabit (bin Kays) 'i ne diyaneti (nin noksanlığı), ne de huyuCnun kötülüğü) açısından kınıyorum. (Yâni ondan ayrılmak istememin sebebi bu değildir.) Lakin (onun yanında kalırsam) küfrü mucip bir duruma düşmemi çirkin görüyorum, (çünkü) Ondan nefret etmemeye gücüm yetmiyor. (Bu cihetle ondan ayrılmak istiyorum), dedi. Bunun üzerine Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) Cemileye t
-Sâbit'in mehlr olarak sana vaktiyle vermiş olduğu bostanım kendisine geri verir misin diye sordu. Kadın t
— Evet veririm, dedi. Bunun üzerine Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem), Sabit bin Kays'a, bostanı Cemîle'den (geri) almasını ve bundan fazla bir şey almamasını (ve buna karşılık kadını boşamasını) emretti. (Kadın bostanı, Sabit de talâkını verdi.l"

2057) "... Amr bin Şuayb'm dedesi (Abdullah bin Amr bin el-As) (Radı-yallâhü anhüm) 'den; Şöyle demiştir :
Habîbe bint-i Sehl, Sabit bin Kays bin Şemmâs'ın nikâhı altında idi. Sabit kısa boylu çirkin bir adam idi. Habîbe:
— Yâ Resûlallah! Vallahi eğer Allah korkusu ol m as avdı kocam sabit yanıma girdiği zaman (yaratılışı itibarı ile çirkinliğinden) onun yüzüne tükürürdüm, dedi. (Bu yüzden ondan ayrılmak istediğini söyledi) Bunun üzerine Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Seîlem), ka~ dına:
-Sâbit'in, vaktiyle mehir olarak sana verdiği bostanını kendisine geri Verir misin diye sordu.
Kadın -. Evet veririm, dedi.
Râvi demiştir ki: Bunun Üzerine kadın bostanı Sabit'e geri verdi. Râvi demiştir ki: Bundan sonra Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) Sabit ile Habîbe'yi biribirinden ayırdı."

2058)    "... übâde bin Sâmit (Radtyallâhü anA)'den;  Şöyle demiştir:
Ben Rübeyyi1 bint-i Muavviz bin Afra'  (Radıyallâhü anhâ) *ya ■• Bana, (kocanın seni hul' etmesi) olayını anlat, dedim. Rubeyyi' şöyle dedi: Ben hul' yolu ile kocamdan ayrıldım. Sonra Osman (bin Af-fân)  (Radıyallâhü anhl'ın yanına vardım ve: Bana ne kadar iddet gerekir? diye sordum. Osman, bana: Senin üzerinde hiç bir iddet yoktur. Ancak kocan yakın bir zamanda sana yaklaşmış (yâni cinsi iliş-kide bulunmuş) ise sen bir defa aybaşı âdetini görünceye kadar onun hakkı altında bekliyeceksin, dedi. Rubeyyi dedi ki: Osman bu fetvasında, Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) 'in Meryem el-Mağâ-liye hakkında verdiği hükme uydu. Meryem, Sabit bin Kays'ın nikâhı altında idi, hul' yolu   ile ondan ayrıldı idi."

2059)    "... Aişe (Radtyallâhü anhö)'da.n; Şöyle demiştir:
Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem), kadınlarının odalarına bir ay girmemeye yemin etti. Bu yemin üzerine, Resû-i Ekrem (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) yirmi dokuz gün bekledi. Nihayet otuzuncu günün sonuna doğru benim odama teşrif buyurdu. Ben : Bir ay oda* 1 arımıza girmemeye şüphesiz yemin ettin, dedim. Resûl-i Ekrem (Sal* lallahü Aleyhi ve Sellem) üç kez:
-Ay (bazen) şöyledir buyurdu ve her defasında elinin on parmağını salıveriyordu. (Sonra yine üç kez) :
«Ve ay (bazen) şöyledir,» (buyurdu) ve parmaklarının tamamını salıverdi, üçüncü defasında bir parmağını yumdu."

2060)    "... Âişe (Radtyallâkü atıhâ)'dan rivayet edildiğine göre; Resûîul-lah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) ancak şu sebeble îlâ etti:
(O'nun kadınlarından) Zeyneb (bint-i Cahş) O'nun hediyesini O'na iade etti. Bunun üzerine Âişe. Resûl-i Ekrem'e : Zeyneb şüphesiz senin hediyeni küçümsedi. dedi. Efendimiz (Sallallahü Aleyhi ve Sel-İem) de kızdı ve bütün kadınlarından İlâ etti."

2061) "... (MiTminlerin anası) Ümmü Seleme (Radtyallâhü atıhâ)'dan rivayet edildiğine göre şöyle söylemiştir:
Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) bâzı kadınlarının odalarına bir ay girmemeye yemin etti. (Bu süre) yirmi dokuz gün olunca (otuzuncu) günün sonuna doğru veya evvelinde (Âişe'nin odasına) gitti. (Aişe tarafından) :
—  Yâ Resülallah (aydan) ancak yirmi dokuz gün geçti, denildi Bunun üzerine Resûl-i Ekrem (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) :
—  «Bu ay yirmi dokuz gündür,- buyurdu."

2062) "... Seleme bin Sahr el-Beyâzî (Radıyallâhü ankyden; Şöyle demiştir :
Ben (helâlim olan) kadınlara karşı çok şehvetli bir adamdım. Benim kadar helâli ile temasta bulunan bir erkeğin varlığını sanmıyorum. Bu durumum dolayısıyla Ramazan ayı girince, (gündüzleri bir hatâya düşmemek için) Ramazan ayı çıkıncaya kadar karımdan zi-hâr'da bulundum. Bir gece karım benimle konuşurken onun şehvet getirici bir tarafı açılıp o yere gözüm ilişti. Bunun üzerine ben de karımın üstüne atlayıp temasta bulundum. Sabah olunca kavmimin yanma gidip başımdan geçeni anlattım ve:
—  Benim için (bu durumu) Resülullah (Sallallahü Aleyhi ve Sel-lem)'e sorun, diye ricada bulundum. (Fakat) Onlar:
—  Biz bunu yapacak değiliz. (Çünkü) bunu yaptığımız zaman, (bakarsın) Allah, hakkımızda âyet gönderir veya hakkımızda Resülullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'in bir kavli (~ hadisi) olur da bunun lekesi bizim üzerimizde kalır ve lâkin, biz seni günahınla baş-başa bırakacağız. Sen git de hâlini Resülullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'e anlat, dediler. Seleme demiştir ki:
Artık ben (onların yanından) çıktım ve nihayet Resûl-i Ekrem (Sallallahü Aleyhi ve SellemJ'in huzuruna varıp başımdan geçen olayı O'na arzettim. Resülullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem), bana:
•— *(Yâ Seleme) Sen (mi) bu fiili işledin?» buyurdu. (Bu söz kınama mahiyetindedir.) Ben de ı
  (Evet) bunu yapan benim. Ve Yâ Resûlallah! İşte ben (hazırım), Allah'ın benim aleyhimdeki hükmüne sabrederim, dedim. Re-sûM Ekrem (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) :
—  «Şu halde bir rakaba (köle veya câriye)yi âzad et», buyurdu. Seleme demiştir ki ben:
—   (Yâ Resûlallah!)  Seni hak (din)  ile gönderen   (Allah)'a yemin ederim ki, kendi nefsimden başka hiç bir şeye mâlik değilim, dedim. Resûl-i Ekrem (Saîlallarü Aleyhi ve Sellem) ;
—  «O halde aralıksız iki ay oruç tut», buyurdu. Seleme demiştir ki, ben:
—  Yâ Resûlallah! Başıma gelen belâ oruç tutmamdan başka bir sebeble mi geldi? dedim. Resûl-i Ekrem (Saİlallahü Aleyhi ve Sellem) :
—  «Bu durumda sen yetmiş yoksula sadaka ver veya yemek yedir», buyurdu. Seleme demiştir ki ben:
—  Seni hak ile gönderen (Allah)'a yemin ederim ki, bu (geçen) gecemizi akşam yemeğimiz bulunmadığı halde geçirdik, dedim. Buyurdular ki:
—  «Öyle ise Benî Zürayk (kabilesinin) zekât âmili (memuru) na git de ona söyle, onların zekâtını sana ödesin. Sen de (bundan) altmış yoksulu yedir ve kalanından yararlan"

2063)    "... Âişe (Radtyallâhü anAâ)fdan; Şöyle demiştir:
İşitmesi her şeyi kaplayan (Allah Teâlâ) çok yücedir. Havle bint-i Salebe, kocasını Resûluliah (Sallallahü Aleyhi ve SeUeml'e şikâyet ederken (öyle yavaş fısıltı ile söylüyordu ki yanlarında bulunduğum halde) ben gerçekten onun sözlerini işitiyordum da bir kısmını duya-mıyordum. Havle şöyle diyordu :
'Yâ Resûlallah! Kocam gençliğimi yedi, karnım ona saçıldı (yâni ona evlâd doğurdum). Nihayet yaslanıp çocuktan kesildiğim zaman kocam bana zihâr yaptı. Al I ahım, ben şüphesiz hâlimi sana. arzediyo-
rum
.
Kadın (böyle demeye devam edip) henüz oradan ayrılmadan nihayet Cebrail (Aleyhisselâm) şu âyetleri indirdi •.
(Mücâdele 1, 2, 3 ve 4. âyet)
(1) «(Ey Muhammed) Kocası hakkında seninle tartışan ve hâlini Allah Teâlâ'ya arzeden kadının sözünü Allah şüphesiz işitti ve Allah ikinizin (seninle kadının) karşılıklı konuşmanızı işitir. Şüphesiz Allah (her şeyi) hakkı ile işitici ve görücüdür"

 



ZİHÂR YEMİNİ EDEN ADAM KEFÂRETÎÖDEMEDEN ÖNCE KARISI İLE CİNSEL
İLİŞKİDE BULUNUR, BABI


2064) "... Seleme bin Sahr el-Beyazî (Radtyallâhü anhyden rivayet edildiğine göre:
Kefaret ödemeden Önce karısı ile cinsel ilişkide bulunan ziharcı (zihâra yemin eden) adam hakkında Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) :
«Bir kefaret (yeter) dir- buyurmuştur."
Havle      {Baştarafı  619. cu  sahifede)beraberinde bir cemâat olduğu halde çıkıp yolda giderken çok yaşlı bir kadının yanından geçmek istedi, Kadın onu durdurmak istedi. O da durdu ve kadın ile karşılıklı bir Hayli konuştular. Sonra oradan ayrılınca bir adam : Ey mü'minlerîn emlri! Sen o ihtiyar kadının başında cemâati hapsettin, dedi. Bunun üzerine halîfe : Yazıklar olsun sana, o kadının kim olduğunu biliyor musun? O öyle bir kadındır ki Allah Teâlâ yedi gök tabakasının Üstünden onun şikâyetini işitti. O, Havle bint-i Sa'lebe'dir. Allah onun hakkında şu âyetleri İndirdi: (Halife, Mücâdele suresinin ilk âyetlerini okudu) Vallahi eğer o kadın geceye kadar dursaydı, ben ondan ay-nlmıyacaktmı. Ancak, namaz,, kılmak için ayrılır, namazdan sonra onun yanına dönerdim, diye cevab vermiştir.

2065) "... (Abdullah) bin Abbâs (Radtyallâhü ankümâ)'âan rivayet edildiğine göre :
Bir adam — Seleme bin Sahr — karısı hakkında zihâr yemininde bulunmuş ve kefaret ödemeden önce onunla cinsel temas etmiştir. Daha sonra Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'e gelerek bu durumu O'na anlatmıştır. Resûl-i Ekrem (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)  (adama) :
«Ne sebeple öyle ettin? (= Yâni zihâr kefaretini ödemeden kan-na yaklaştın buyurmuş. Adam:
Yâ Resûlallah! Ay ışığında katımın ayak bileziklerinin beyazlığını gördüm, bunun etkisi ile nefsime hâkim ol a m ay ip onunla cinsel temasta bulundum, demiş. Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem), gülürasemiş ve kefaret ödey inceye kadar kadına yaklaşmamasını ona emretmiştir."

2066) "... Sehl bin Sa'd-i Sâidî (Radtyalâhü anhümâ)'daa rivayet edildiğine göre şöyle demiştir:
(Aclân oğullarından) Uveymir, (Aclân oğullarının başı olan) Âsim bin Adî'ye gelerek: Benim için Resulullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'e şu soruyu sor, dedi s
(Yâ Resûlallah!) ne dersin? Bir kimse, karısının beraberinde bir adamı bulsa (zina ettiklerini muhakkak bilse) ve (zâni) adamı öldürse, bu Öldürme nedeni ile kadının kocası kısas olarak öldürülür mü? Yoksa kadının kocası ne yapar?
Âsim da gidip bu soruyu Resul ullah (Sallallahü Aleyhi ve Sel-lernJ'e sordu. Fakat Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Seliem), bu soruları ayıpladı. (Bundan hoşlanmadı.) Sonra Uveymir, Asım a rastladı ve: Ne yaptın? diye sordu. Âsim ona: Sen bana iyi bir iş getirmedin. Ben (senin sorunu) Resul ullah (Sallallahü Aleyhi ve Seliem)'e sordum. Ama O, bu soruları ayıpladı (böyle meseleleri sormayı çirkin gördü), dedi. Bunun üzerine Uveymir ı
  Vallahi ben kendim Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Seliem)'e gidip bu soruyu muhakkak soracağım, dedi ve Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Seliem)'in hu zurna çıktı. Baktı ki kendisi ile karısı hakkında Resul-i Ekrem (Sallallahü Aleyhi ve Seliem)'e Kur'an âyetleri indirilmiş. (9)    Bunun üzerine Resul-i Ekrem (Sallallahü Aleyhi ve Seliem), Uveymir ile karısı (Havle) arasında Liân işlemini icra etti. Bu işlemden hemen sonra Uveymir ■■
  Ey Allah'ın Resulü! Allah'a yemin ederim ki eğer ben bu kadım götürse m (yâni nikâhım altında tutsam) onun aleyhinde yalan söz söylemiş olurum, (yâni artık onunla yaşıyamam) dedi. Râvi demiştir ki: Ve Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Seliem), Uveymir'e (karısını boşamasını)    emretmeden önce kendisi karısından ayrıldı (yâni üç talâkla boşadı). Artık lânetleşen karı, koca hakkında bu şekil boşama, uyulan bir yol oldu. Sonra Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Seliem) (orada bulunanlara) :
«Bu kadma nezâret ediniz. Eğer vücudu siyah, gözlerinin siyahı koyu, kalçaları iri (ve baldırları kaba) bir çocuk getirirse (doğurursa) ben Uveymir'in bu kadına zina isnadında gerçekten doğru olduğunu sanırım. Eğer kadın keler nevinden kızılca kurt gibi kızılca bir
çocuk getirir (doğurur) ise ben Uveymir'in yalancı olduğunu sanırım» buyurdu. Râvi demiştir ki sonra kadın (Havle) hoşlanılmayan (Yâni zina isnadını doğrulayıcı) surette bir çocuk getirdi."



2067) "... (Abdullah) bin Abbâs (Radtyailâhü ankümâ)'dan rivayet edildiğine göre:
Hilâl bin Ümeyye (el-Ensâri), karısı (Havle)'nin Şerik bin Sah-mâ ile zina ettiğini Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'in huzurunda iddia etti. Bunun üzerine Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) Hilâl'e î
«Dört şahidini hazırla veya sırtına had (vurulur buyurdu. Hilâl, Peygamber {Sallallahü Aleyhi ve Sellem) "e;
— (Yâ Resûlallah!) Seni hak (din) ile gönderen (Allah)'a yemin ederim ki ben (bu isnadımda) muhakkak doğru sözlüyüm ve muhakkak Allah Teâlâ bu meselemde benim sırtımı (şahsımı) hadden kurtaracak âyet göndercektir, dedi. îbn-i Abbâs demiştir ki: Hemen
sonra; pf^İİ VI <=\^i ,J> ^ jjj ,^>ljjl jj*,, jjJİ\j     âyetinden ta?  jl IjJU 4i\ ywic jl <L**LMj âyetine  kadar olan
Nazm-i İlâhî indi. Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Slelem) de (bu âyetlerin kendisine indiği yerden) hemen ayrılıp Hilâl ile karısına haber gönderdi (onları huzura getirtti.) İkisi de geldi. (Önce) Hilâl ayağa kalkarak (âyetlerde emredildiği şekilde) liân yemininde bulundu. Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) de (eşlere hitaben) : Allah, ikinizden birisinin yalancı olduğunu şüphesiz bilir. Bu itibarla (ikinizden) tevbe edip bu liân yemininden imtina eden var mıdır? buyuruyordu. Hilâl liân yemini ettikten sonra karısı ayağa kalktı ve liân yeminini (âyetlerde emredildiği gibi dört defa) etti. Beşincisinde : "Eğer Hilâl (zina isnadında) doğru sözlü ise Allah'ın gazabı Havle'nin üzerinde olsun" demeye sıra gelince, orada bulunanlar kadına.- (Ey kadın bil ki) bu (beşinci) yemin şüphesiz elim azabı mûcibtir, diye uyardılar. îbn-i Abbâs demiştir ki: Bu uyan üzerine kadın durakladı ve biraz geriledi. Hattâ biz kadının (kocasını tek-zib etmekten) dönüş yapacağım (ve beşinci yemini yapmadan gerisin geriye gideceğini) sandık. Fakat kadın (kendini toparladı ve) :
—  Vallahi ben kabilemi ömür boyunca rezîl ve rüsvay etmem, dedi, (ve beşinci yemini de etti). Sonra Resul i Ekrem (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) orada bulunanlara:
—  «(Hâmile olan bu kadının doğuracağı çocuğun)    durumuna dikkat edin. Eğer gözleri sürmeli, kalçaları iri ve baldırları kaba bir çocuk getirir ise, çocuk Şerik bin Sanmaya aittir», buyurdu. Kadın da hakikaten bu şekilde bir çocuk doğurdu. Bunun üzerine Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) :
—  «Eğer Allah'ın kitabının (liân) hükmü yerine getirilmemiş olsaydı benim ile bu kadın için bir durum  (kadını recmettirmek işi) olacaktı.» buyurdu."

2068)    "... Abdullah (bin Mes'ûd) (Radtyallâkü anh)'den; Şöyle demiştir: Biz bir Cuma gecesi Mescid-i Nebevide İdik. (Meseid'e giren) bir adam (oradaki cemaata hitaben) : Eğer bir erkek, karısının yanında (zina hâlinde) bir erkeği bulup zâniyi Öldürürse siz (katil diye kısas olarak) adamı öldürürsünüz. Eğer karısının zina ettiğini söyler (ve şâhidler getiremez) seniz onu kazif haddi ile cezalandırırsınız. Vallahi ben muhakkak bunu Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'e anlatacağım, dedi. Sonra bunu Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sel-lem)'e anlattı.    Bunun üzerine Allah Teâlâ Hân âyetlerini indirdi. Âyetler indirildikten sonra adam (Peygamber'e) gelip karısının zina ettiğini iddia etti. Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) de adam İle karısı arasında Hân hükmünü uyguladı ves
•Bu kadının (kıvırcık saçlı) siyah bir çocuk doğıvması (ve böylece zina olayının doğrulanması) umulur,- buyurdu. Sonra kadın kıvırcık saçlı ve siyah bir çocuk doğurdu."

2069) "... (Abdullah) bin Ömer (Radtyaİlâhü anhümâydan; Şöyle demiştir :
Bir erkek karısı ile liân yemininde bulundu ve çocuğun kendisinden olmadığını söyledi. Bunun üzerine Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) eşleri birbirinden ayırdı ve çocuğu tneseb ve mirasta) kadına ilhak eyledi.'1

2070) "... (Abdullah) bin Abbâs (Raâtyallâkü anAtimlJ'dan; Şöyle demiştir :
Ensâr'dan bir erkek Beliclân (Beni Aclân) kabilesinden bir kadınla evlendi. Sonra yanma girip bir gece onunla yattı. Sabahleyin adamı Ben kızı bakire olarak bulmadım dedi. Kadının bu durumu Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem )'in huzuruna arzedildi. Bunun üzerine Resul i Ekrem (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) genç kadını çağırtıp (bu durumu) kendisine sordu. Kadın : Hayır. Ben bakire idim, dedi. Bunun üzerine Peygamber koca ile karının liân etmelerini emretti. Onlar da liân yeminleri ettiler ve koca, kadına mehir verdi."

2071) "... Amr bin Şuayb'ın dedesi (Abdullah bin Amr bin el-As) (Ra-dtyaHâhü ankümâ)'âan rivayet edildiğine göre: Peygamber (SaUaUahii Ah-yhi ve Scltem) şöyle buyurmuştur :
«Kadınlardan dört sınıf vardır ki onlar (ile kocaları) arasında Hân (yeminlerinin icrası) yoktur: Müslüman erkeğin nikâhı altındaki Hristiyan kadın, m uslum an erkeğin nikâhı altında bulunan yahüdî kadın, kölenin nikâhı altındaki hür kadın ve hür erkeğin nikâhı altındaki câriye.*

2072)    "... Âişe (Radtyattâhü anhâ)'dan; Şöyle demiştir:
ResûluIIah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) karılarından İlâ etti (onlann odalarına bir ay girmemeye yemin etti) ve haram etti, böylece (kendisine) helâl olanı haram eyledi ve (böyle) yemin için kefaret ödemeyi (gerekli) kıldı."


2073)    "...  (Abdullah) bin Abbâs (Radtyaltâkü anhümâ)'dan; Şöyle demiştir ;
(Kişinin helâl olan bir şeyi kendisine) haram etmesinde yemin (kefareti ödemesi) vardır.
Ve İbn-i Abbâs : And olsun ki şübhesiz Resûlullah, sizin İçin güzel bir örnektir, diyordu."

 


(EVLİ) CÂRİYE ÂZAD EDİLDİĞİ ZAMANNİKÂHINI FESHETMEKTE SERBEST OLDUĞU (NA DÂİRGELEN HADİSLER) BABI
2074)    "... Âişe (Radtyallâkü anhâ)'ddn rivayet edildiğine göre:
Kendisi (cariyesi) Beri re'yi âzad etmiş, bunun üzerine Resulü 1-lah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) Berîre'y». (nikâhını feshetmesi hususunda) muhayyer bırakmıştır. Berîre'nin hür kocası var idi."

2075) "... (Abdullah) bin Abbâs (Radtyallâhü anhümâydan; Şöyle demiştir :
(Âişe'nin cariyesi) Berîre'nin kocası Muğîs isimli bir köle idi. (Berire âzad edilip kocasından ayrılmayı tercih edince) zavallı Muğîs (in perişan durumu hâlâ gözümün önünde, kendisin) e bakıyor gibiyim. (Berîre'yi aşırı seven) Muğîs, ağlıyarak ve göz yaşları yanağının üzerinden akarak, (Medine sokaklarında ve çevresinde) Berîre'nin arkasında dönüp dolaşırdı. (Berîre ise ondan nefret ederdi.) Bir gün Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)   (babam)  Abbâs'a:
—  «Yâ Abbâs Muğîs'in Berire'ye aşın muhabbetine ve Berîre'nin ona olan nefretine hayret etmiyor musun?» buyurdu.   Sonra  (Mu-
ğis'in baş vurusu üzerine) Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) Berîre *ye j
—  «(Ey Berîre!) keski Muğîs'e dönüş yapsan. Çünkü senin çocuğun babasıdır buyurdu. Berîre:
—  Yâ Resûlallah! (Ona dönüş yapmam için) bana emir ediyor musun? dedi. Resûl-i Ekrem (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) :
—  «(Ben emretmiyorum). Ancak şefaatçi (aracı) oluyorum» buyurdu. Berîre i
  Muğîs'e ihtiyacım yoktur, dedi."

2076)    "... Âişe (Radtyallâhü anhâ)'dan; Şöyle demiştir:
(Cariyem) Berire dolayısıyla üç sünnet (şer'i hüküm) tamamlandı s Berire âzad edildiği zaman nikâhının feshi hususunda serbest kılındı, kocası da köle idi. Sahâbîler Berîre'ye (cariyem iken) sadaka verirlerdi» kendisi de (bu sadakadan) Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'e hediye ederdi, O da t
«Bu, Berire'ye sadakadır, bize de (Berîre'nin) bir hediye (si) dir buyurdu. Bir de s                                                                                «Velâ (yâni âzad edilen köle ve câriye'ye mirasçı olmak hakkı) âzad edene aittir buyurdu."

2077)    "... Âişe (Radtyallâhü anhâf'dan; Şöyle demiştir:
Berire (nikâhını feshettiğinde) üç kez aybaşı âdetini görünceye kadar beklemesi (yâni bu süre bitmeden başka bir adamla evlenmemesi) kendisine (Resûl-i Ekrem (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) tarafından) emredildi."

2078)    "... Ebû Hüreyre (Radtyallâhü anh)yden rivayet edildiğine göre:
Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) Berîre'yi (âzad edildi ğinde nikâhının feshi hususunda) serbest kıldı."

 


CARİYENİN TALÂK  (SAYTS)I VEİDDET (SÜRESÎİ BÂB1                                      ,;

2079) "... (Abdullah) bin Ömer (Radtyallâhü anhümâydan rivayet edildiğine göre; Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir :
«Cariyenin talâkı ikidir, iddeti de iki hayız hâlidir.»

2080)    "... Âişe (Radıyallâhü anhâ)'dan rivayet edildiğine göre Peygamber (SallaUahü Aleyhi ve Scllem) şöyle buyurdu, demiştir :
«Cariyenin talâkı ikidir, iddeti de iki kez aybaşı âdetidir

 


KÖLENİN (KARISINI)   BOŞAMA (YETKİ)Sİ BABI

2081) "... (Abdullah) bin Abbâs (Radtyallâhü anhümâydan; Şöyle demiştir :
Bir adam Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve SellemHn yanına gelerek:
— Yâ Resul ali ah! Benim efendim, beni cariyesi ile evlendirdi. Şimdi de o câriye ile beni birbirimizden ayırmak ister, diye şikâyette bulundu. İbn-i Abbâs demiştir ki: Bunun üzerine Resulullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)   (hemen) minbere çıktı ve:
«Ey insanlar! Sizden birisine ne oluyor ki kölesini cariyesi ile evlendirir, sonra onları birbirinden ayırmak ister- Şüphesiz boşama (yetkisi) ancak kadının bacağını tutan (kocasın) a aittir, (yâni kölenin efendisine âit değildir."

 



BİR CARİYEYİ İKİ TALÂKLA BOŞAYIPSONRA ONU SATIN ALAN ERKEK (HAKKINDA
GELEN HADİS) BABI


2082) "... Nevfel oğullan azadlısı Ebü'l-Hasan (Radtyallâhü anh)'dtn rivayet edildiğine göre şöyle demiştir :
Bir köle (câriye olan) karısını iki talâkla boşadıktan sonra ikisi de âzad edilmiştir. Bu erkek bu kadınla (tekrar) evlenebilir mi? sorusu İbn-i Abbâs (Radıyallâhü anhümâ)'ya soruldu. İbn-i Abbâs t
  Evet (evlenebilir), dedi. Bunun üzerine İbn-i Abbâs'a:
—  (Bu hükmü) kimden (rivayet ediyorsun)? diye soruldu. O: Eesûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) bununla hükmetti, diye cevap verdi.

2083)    "... Amr bin el-Âs (Radıyaitâhü anhyâen; Şöyle demiştir: Peygamberimiz Muhammed (Sallallahü Aleyhi ve Selleml'in sünnetini (yolunu) bize bozmayınız. Ümmü'l-Veled'in idtieti dört ay on gündür,"

 


KOCASI ÖLEN KADINrN  (ÎDDETÎNCE) SÜSLENMESİNİN YASAKLIĞI  BABI

2084) '■',.. (Peygamberin zevcelerinden) Ümmü Seleme ve İJmmü Habîbe (Radtyalldhü anfıümâ)'âan rivayet edildiğine göre;
Bir kadın Peygamber (SallaJlahü Aleyhi ve SellemJ'e gelerek kızının kocasının öldüğünü, kızının gözünün ağrıdığını ve bu nedenle gözüne sürme çekmek istediğini, söyledi. Bunun üzerine Restilullah (SaİIaliahü Aleyhi ve Sellem) :
«Ey kadınlar (Câhiliyyet devrinde ve islâmiyet'in ilk döneminde sizden birisinin kocası öldüğünde bir yıl nâmüsâid şartlar altında beklerdi ve) bir yıllık iddeti bittiğinde (yerden aldığı) hayvan tezeğini (omuzundan arkaya) atardı (ve böylece yastan çıkardı.) Şimdi ise size kolaylık sağlanmıştır ve iddet ancak dört ay on gündür

 

 


KADIN, KOCASINDAN BAŞKA BİRKİMSENİN ÖLÜMÜ DOLAYISIYLA İHDÂD
(= MATEM) EDER Mİ? BABI


2085)    "... Aişe (RadtyaUâhü ankâydun rivayet edildiğine göre Peveam-ber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) :                '
— «Bir kadının, kocasından başka Wr ölü için üç günden fazla yas tutması helâl değildir,- buyurdu."                          ı

2086) "... Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellemy'm karısı Hafsa (Ra* dtyallâhü anhây&an rivayet edildiğine göre; Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir :
— «Allah'a ve âhiret gününe îman eden bir kadının, kocasından başka bir ölü için üç günden fazla yas tutması helâl değildir.»

2087)    "... Ümmü Atiyye (Nesîbe bint-i el-Hârîs) (RadtyaUâhü rivayet edildiğine göre; Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir:
— «Kadın kocasından başka bir ölü için üç günden fazla yas tutamaz, kocası için (ise) dört ay on gün yas tutar, (bu sürece süs için) boyanmış elbise giyinmez, lâkin (Yemen'in bir nevî boyalı kumaşı olan) asb elbisesini giyinebilir. Gözüne sürme çekmez ve güzel koku sürünmez, ancak aybaşı âdetinden temizlendiği vakit (buhurun birer çeşidi olan) kust veya azfar'dan azıcık bir parça kullanabilir"

 

 

BABA OĞLUNA KARISINI BOŞAMASINI EMREDER, BABI

2088)    "... Abdullah bin Ömer (Radıyallâhü anftümâ)'dat\; Şöyle demiştir.
Benim nikâhım altında bir karım var idi ve ben onu severdim, babam da ona buğzederdi. Sonra (babam) Ömer (Radıyallâhü anh) bu durumu Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'e anlattı. Bunun üzerine Resûl-i Ekrem (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) bana bu karımı boşamamı emretti. Ben de onu boşadım."

2089)    "... Ebû Abdirrahman (es-Sülemî)  (Radtyallâhü anhyden rivayet
edildiğine göre:
Bir adamın babası veya annesi Crâvi Şube tereddüd etmiş) kendisine karısını boşamasını emretti. Adam da (karısını boşamak istemediği için) karısını boşaması hâlinde yüz köleyi âzad etmeyi adadı. Adam sonra Ebü'd-Derdâ (Radıyallâhü anh)'in yanına vardı. Baktı ki EbÜ'd-Derdâ kuşluk namazını kılıyor ve namazını uzatıyor. Öğle ile ikindi arasında da namaz kıldı. Sonra adam (durumu) ona sordu. Ebü'd-Derdâ; Adağını ifa et ve baban ile annene itaat et, dedi.
Ebü'd-Derdâ şöyle de dedi: Ben Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'den işittim, buyurdular ki s
«Baba, cennet kapılarının en hayırlısı (ndan girmeye vesile) dir, artık (dilersen) baba ve annenin hukukunu iyice koru veya (iyice korumayı) terk et"