ADAM
(KARISINI) BOŞADIĞINI İNKÂR EDER BABI
ADAM.
BOŞAMAK HUSUSUNDA) KARISINI MUHAYYER KILAR, BABI
BABA
OĞLUNA KARISINI BOŞAMASINI EMREDER, BABI
BİR
CARİYEYİ İKİ TALÂKLA BOŞAYIPSONRA ONU SATIN ALAN ERKEK
(HAKKINDA GELEN HADİS) BABI
BİR
OTURUMDA ÜÇ TALÂKLA BOŞA YAN ADAM (İNETTİĞİ
BOŞAMANIN HÜKMÜNÜN BE YÂNİ J BABITERCEMESİ
BOŞAMA
SAYILAN SÖZ (HAKKINDAGELEN HADÎS) BABI
BOŞANAN
HÂMİLE KADIN DOĞUM YAPINCA İDDETİ BİTMİŞ
OLUR, BÂBI
CARİYENİN
TALÂK (SAYTS)I VEİDDET (SÜRESÎİ BÂB1
ELBETTE
(KELİMESİNİN ÎLÂVE EDİLDİĞİ)
BOŞAMA BABI
EVLİ
CÂRİYE ÂZAD EDİLDİĞİ ZAMANNİKÂHINI FESHETMEKTE
SERBEST OLDUĞU (NA DÂİRGELEN HADİSLER) BABI
HUL1
EDİLEN KADIN, KOCASININ KENDİSİNEVERDİĞİ
(MEHİRİ) (HUL1 BEDELİ OLARAK KOCASINA)VEREBİLİR,
BABI
İS
— MATUH (= DELİ), ÇOCUK VE UYUYANIN BOŞAMASI BABI
KADIN
İDDETTE İKEN BULUNDUĞU EVDEN ÇIKABİLİR Mİ, BABI
KADIN,
KOCASINDAN BAŞKA BİRKİMSENİN ÖLÜMÜ DOLAYISIYLA İHDÂD
(= MATEM) EDER Mİ? BABI
KALBİNDE
KARISINI BOŞAYIP DÎLf İLE BOŞAMAYAN ADAMA AİT BÂB
KOCASI
ÖLEN HÂMİLE KADIN DOĞUM YAPINCA ERKEKLERLE EVLENMESİ HELÂL OLUR,
BABI
KOCASI
ÖLEN KADIN İDDETİ SÜRESİNCE NEREDE DURUR, BABI
KOCASI
ÖLEN KADINrN (ÎDDETÎNCE) SÜSLENMESİNİN YASAKLIĞI
BABI
KÖLENİN
(KARISINI) BOŞAMA (YETKİ)Sİ BABI
NİKAHTAN
ÖNCE BOŞAMA OLAMAZ BABI
ZİHÂR
YEMİNİ EDEN ADAM KEFÂRETÎÖDEMEDEN ÖNCE KARISI İLE CİNSEL
İLİŞKİDE BULUNUR, BABI
ZORLANANIN
VE UNUTANIN BOŞAMASI BABI
2016) -... Ömer hin el-Hattâh (RadtyaUâhü anh)'öen rivayet edildiğine göre :
Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem), (Ömer bin el-Hattâb'ın
kızı) Hafsa (Radıyallâhü anhâ)'yı (rec'î talâk ile)
boşadı, sonra ona rücû (dönüş) yaptı."
2017) ;*... Ebû Musa (el-Eş'ârî) (Radıyaüâkü
anhyfen rivayet edildiğine göre; Resülullah (Sallailahü Aleyhi ve Sellem)
şöyle buyurdu, demiştir:
-Bâzı kimselere ne oluyor ki Allah'ın kanunları ile oynuyorlar.
Onlardan birisi (karısına) : Seni
boşadım.
2018) ... Abdullah hin Ömer (Rmlıyullâhü
atıİiihtıâ)\hın rivayet
edildiğine göre; Resûlullah (SalhıHahii Mryh't vr Srffcm) çnylr
buyurdu, demiştir :
*Helâl (yâni haram olmayan) şeyler içinde Allah Teâlâ'nın ençok buğzettiği
şey (sebebsiz yere yapılan)
boşamadır.»"
2019) "... (Abdullah) bin Ömer (RadıyaUâhü ankümâ)'<\an; Şöyle demiştir :
Karım aybaşı âdeti içinde iken ben onu (bir talâk ile)
boşadım. (Babam) Ömer bu durumu Resûlullah
(Sallallahü Aleyhive Sellem)'» anlattı. Bunun üzerine Resûlullah
(Sallallahü Aleyhi ve Sellem) :
2020) "... Abdullah (bin Mes'ûd) (Radtyallâhü anh)'den;
Şöyle demiştir:
Sünnet (hadîs)'e uygun olan boşama karısı (aybaşı ve
lohusa-lık hâlinden) temiz iken ve onunla cinsel temasta bulunmaksızın
erkeğin ettiği boşamadır."
2021) "... Abdullah (bin Mes'ud) (Radtyallâhü anh)'ın sünnet (hadîs)e uygun boşama hakkında şöyle söylediği
kendisinden rivayet edilmiştir :
Erkek, karısını her temizlik hâlinde (onunla cima etmeksizin)
bir talâkla boşar. Kadın üçüncü kez temizlenince
(yine onunla cima etmeksizin) kocası onu (son bir talâkla) boşar.
Bu son boşamadan sonra (iddet olarak) kadına bir
kere aybaşı âdeti görmesi gerekir. (yâni
bir kere hayız görüp temizlenince iddeti bitmiş olur.)"
2022) "... Yûnus bin Cübeyr Ebû Ğallab (Radtyallâhü anh) şöyle demiştir :
Aybaşı âdeti içinde iken karısını boşayan
adamın durumunu Abdullah bin Ömer'e sordum. Abdullah (Radıyallâhü anh) :
Sen Abdullah bin Ömer'i (yâni beni) tanıyor (mu) sun? (İşte
Abdullah), karısını hayız hâlinde iken (bir talâkla)
boşadı. Sonra (babası) Ömer, Peygamber (Sallallahü Aleyhi
ve Selîem)'in yanına vararak (durumu arzetti). Bunun üzerine Peygamber,
Abdullah'ın, karışma geri dönmesini emretti, diye cevap verdi. Ben (Abdullah'a) :
(Adam ettiği boşamadan dönüş yapınca) o talak, adamın
aleyhinde hesablanır mı? diye sordum
.Abdullah t (Radıyallâhü anh) :
2023) "... (Abdullah) bin Ömer (Radıyatlâhü anhiimâ)'dan rivayet
edildiğine göre;
Kendisi karısını, aybaşı âdeti içinde iken boş a
m iş. Sonra Ömer
(Radıyallâhü anh), durumu Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve
Sel-lem)'e anlatmış, Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) de:
«Oğlun Abdullah'a söyle, karısına geri dönsün. Sonra
karısı âdetten temizlenmiş (boy abdesti almış) iken
(—onunla cima etmeksizin—) veya hâmile iken boşasın (boşayabilir)» buyurmuştur."
BİR OTURUMDA ÜÇ TALÂKLA BOŞA YAN ADAM
(İNETTİĞİ BOŞAMANIN HÜKMÜNÜN BE YÂNİ J
BABITERCEMESİ
2024) ''... Amir eş-Şabî (Radtyallâhü anh)'den;
Şöyle demiştir:
Ben, Fâtıma bint-i Kays (Hadıyallâhü anhâ) 'ya Bana boşanman
(olayın)ı anlat, dedim. Fâtıma: Kocam
2025) "... Mutarrtf bin Abdillah bin eş-Şıhhîr
(Radıyallâhü ank)'den rivayet edildiğine göre :
İmrân bin el-H us ay n (Radıyallâhü anh)'a şöyle bir soru
soruldu : Bir adam karısını (bir veya iki talâkla) boşar. Sonra (henüz iddet bitmemiş iken) karısına
dönüş yapıp onunla cinsel ilişkide bulunur. Halbuki, adam ne boşamayı ne de rac'atı (geri
dönüşü) şâhidlendir-memiş (şâhidlerin huzurunda
yapmamış) tır.
BOŞANAN HÂMİLE KADIN DOĞUM YAPINCA
İDDETİ BİTMİŞ OLUR, BÂBI
2026) '... Zübeyr bin el-Avvâm (Radıyallâhü anh)'den
rivayet edildiğine göre :
Ümmü Külsum bint-i Ukbe (Radıyallâhü anhâ) onun nikâhı altında
idi. Ümmü Külsum (Radıyallâhü anhâ) hâmile iken (bir gün) Zübeyr
(Radıyallâhü anh»a: Bir talâkla (beni
boşamak sureti ile) nefsimi hoşlandır (gönlümü açıver) diye
talebte bulunmuştur. Zübeyr (Radıyallâhü anh) de onu bir talâkla
boşadıktan sonra namasa çıkmış ve namazdan d ön ünce
ye kadar karısı doğun
yapmıştır. Bunun üzerine Zübeyr (Hadıyallâhü anh) : Bu kadına ne ohıyor? Beni aldattı, Allah
onun cezasını versin, demiş, sonra Peygamber (Saltel-lahü Aleyhi
ve Sellem) in yanına varmış (da başından geçeni
anlatmıştır) Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) ona -.
«İddet süresi beklenmedik bir anda sona ermiştir.
I Artık) «en ona (yeniden) talip ol»
buyurmuştur."
KOCASI ÖLEN HÂMİLE KADIN DOĞUM YAPINCA ERKEKLERLE
EVLENMESİ HELÂL OLUR, BABI
2027) "... Ebü's-Senâbil (bin Ba'kek)
(Radtyallâhü anh)'den; Şöyle demiştir :
Sübey'a el-Eslemiyye bint-i el-Hârîs (Radiyallâhü anhâ), kocasının
vefatından yirmi küsur gece sonra doğum yaptı. Sonra lohu-galık hâlinden çıkınca evlenme
tekliflerini almaya hazırlandı. Onun bu durumu
kınandı ve Resûlullah S ali ali ah ü Aleyhi
ve Sellem) 'e de anlatıldı. Bunun üzerine Peygamber (Sallallahü
Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu t
«
2028) "... Mesrûk ve Amr bin Utbe (Radtyallâhü anhümâ)'6a.n
rivayet edildiğine göre:
İkisi Sübey'a bint~i el-Haris (Radıyallâhü anhâî'ya mektup yazarak
onun iddetle ilgili durumunu sordular. Sübey'a (Radıyallâhü anhâ) onlara
şöyle cevap yazdı: Sübey'a, kocasının ölümünden yirmi beş gün sonra doğum yaptı. Sonra
da hayırlı bir koca ile evlenmek arzusu ile hazırlandı.
Bu esnada Ebü's-Senâbil bin Ba'kek (Radıyallâhü anh), ona uğradı
ve (hazırlandığını görünce) :
Sen acele ettin. Uzun iddet olan dört ay on gün bekle, diyerek (Sübey'a
(Radıyallâhü anhâl'nın doğum yapmakla
iddetten çıkmasına karşı çıktı.) Sübey'a
(Radıyallâhü anhâ) (demiştir ki) Bunun üzerine ben, Peygamber
(Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'in yanına vararak:
Yâ Resul ali ah! Benim için istiğfar buyur, dedim. O -.
«İstediğin istiğfar ne hakkındadır?»
diye sordu. Ben de durumu O'na arz ettim. Bunun
üzerine buyurdu ki •.
«
2029) "... Misver bin Mahrama (Radtyallâhü aniden rivayet
edildiğine göre:
Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) (kocası ölen) Sübey'a
(Radıyallâhü anhâ)'ya, loğusalığından
çıkınca evlenmesini emret-
KOCASI ÖLEN KADIN İDDETİ SÜRESİNCE
NEREDE DURUR, BABI
2031) ''... Zeyneb bint-i Kâ'b bin Ücra (Radtyallâhü ankâ)'dan rivayet
edildiğine göre; Kocası Ebû Saîd-i Hudrî (Radtyallâhü anh)'m kız
kardeşi Fu-ray'a bint-i Mâlik (Radtyallâhü anhâ) şöyle demiştir
:
Kocam, (kaçan) kölelerini aramaya çıktı ve Kadûm tarafında
onlara yetişti. Köleler kocamı (orada) öldürdüler.
Kocamın ölüm haberi geldi. Ben
o sıralarda babamın evine uzak düşen Ensar'ın evlerinin
birisinde ikâmet ediyordum. Bunun üzerine
ben. Peygamber
(Sallallahü Aleyhi ve Seliem) 'in yanına vararak •.
Yâ Resûlallah! Kocamın ölüm haberi geldi. Ben babamın evinden ve kardeşlerimin evinden uzak olan
bir evdeyim. Kocam ne bana harcanacak bir mal bıraktı, ne
mirascıhk yolu ile sahip olduğum bir mal bıraktı, ne de
maliki bulunduğu bir ev bıraktı.
Babamın evine ve kardeşlerimin evine taşınmama izin
verirseniz şübhesiz bunu çok arzularım ve bazı isterim yönünden
iyi olur, diye müsaade İstedim. Efendimiz *
«Ditersen (taşınma işini) yap,-
buyurdu. Furay'a demiştir İd t Re-sttlullah
(Sallallahü Aleyhi ve SeUemKta diü ile Allah'ın benim için
verdiği bu hükme sevinçli olarak Peygamberin huzurundan
ayrıldım. Nihayet ben mescidde veya evin
sahanlığında iken, Efendimiz beni (geri)
çağırarak :
«Sen nasıl söyledin?» buyurdu. Furay'a demiştir ki: Ben
söylediklerimi tekrar anlattım. Bunun üzerine O, bana s
«Yazılı (yâni süresi Kur'an da belirli) iddet süresi
tamamlanıncaya kadar, sen kocanın ölüm
haberini aldığın evinde dur» buyurdu. Furay'a demiştir ki:
Ben o evde dört ay on gün iddet olarak durdum."
KADIN İDDETTE İKEN BULUNDUĞU EVDEN
ÇIKABİLİR Mİ, BABI
2032) "...Urve (bin Zübeyir) (Radtyallâhü ank&mâyâan
rivayet edildiğine göre şöyle demiştir:
Ben (Medine-i Münevvere valisi) Mervân (bin el-Hakern)*tıı
y*-nına girerek ona şöyle dedim: Senin ailenden bir kadın
boşanmış (iddette)dir. Ctea uğradım evini
değiştiriyordu. Sonra kadın şöyle dedi :
Fâtıma bint-i Kays evimizi değiştirmemize müsaade ederek
kendisinin (iddette iken) ev değiştirmesine Resulullah (Sallallahü
Aleyhi ve Sellem)'in müsaade ettiğini bize haber verdi. (Urve
demiştir ki:) Bunun üzerine Mervân: (Evet.)
Fâtıma onlara ev değiştirmelerini
emretti, dedi. Urve demiştir ki: Mervân'ın bu sözü üzerine ben
şöyle dedim: (îyi) ama Allah'a yemin ederim ki Âişe, Fâtıma'nın bu fetvasını kınadı
ve dedi ki: Fâtıma ıssız ve ücra bir evde idi. Onun o evde durmasından korkuldu. Resûlullah
(Sallallahü Aleyhi ve Sel-lem) de bundan dolayı Fâtıma'nın
ev değiştirmesine müsâade etti
2033) "... Âişe (Radtyallâkü anhâydzn rivayet
edildiğine göre şöyle demiştir :
Fâtıma bînt-i Kays : Yâ Resûlallah! (îddet için
durduğum ey ıssız olduğundan) zorla evime girilmesinden
korkuyorum, dedi. Bunun üzerine Ftesûlullah onun ev
değiştirmesine müsaade etti."
2034) "... Câbir (bin Abdiilah bin Amr bin Haram el-Ensârî) (Radtyallâ-hü
anhümâydan: Şöyle demiştir :
Teyzem (üç talâkla) boşanmıştı. Hurmalığındaki
hurmaları kesmek için (evden dışan) çıkmak istedi.
Fakat bir adam onu (iddetteolduğu gerekçesi' ile)
hurmalığına çıkmasına mâni oldu. Bunun
üzerine teyzem Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) 'in yanına gitti
(ve durumu ona arzetti). Peygamber (Sallallahü Aleyhi
ve Sellem) • «Hayır. Hurmalarını kes.
Çünkü şübhesiz (hurmalarından) sadaka vermen veya başka
hayır yapman umulur.» buyurdu."
2035) "... Fâtıma bint-i Kays (Radtyallâhü <wAfl)'dan
rivayet edildiğine
göre;
Kocası kendisini üç talâkla boşamış da Resûlullah
(Sallallahü Aleyhi ve Sellem) o(nun iddet süresi) için ne mesken ne de
nafaka göre:Ay(hakkını) kıldı."
2036) ' ... Fâtıma bint-i Kays (Radtyallâhü anhâ)'âan;
Şöyle demiştir: Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) hayatta
İken kocam beni (üç talâkla) boşadı.
Bunun üzerine Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve
Sellem) (bana) :
«Senin İçin ne mesken ne de nafaka (hakkı) vardır»
buyurdu."
2037) "... Âişe (Radtyallâhü anhâyd&n; Şöyle
demiştir:
Cevn kızı Amra, BesûluIIah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) (e nikâh
olunup O'n)un huzuruna konulunca Amra, senden Allah'a
sığınırım, dedi. Bunun üzerine Resûl-i Ekrem:
«(Ey Amra) sen (sânı çok yüce olan) bir sığınılana
(yâni Allah'a) sığındın» buyurduktan sonra onu
boşadı ve Üsâme veya Enes'e emredip ona râzıkkıyye (denilen
beyaz keten kumaştan mamul) üç kat elbise giydirdi."
ADAM (KARISINI) BOŞADIĞINI İNKÂR
2038) "... Amr bin Şuayb'ın dedesi (Abdullah bin Amr bin el-Âs)
(Radt-yallâhü anhüm)'6an rivayet edildiğine göre Resûlullah (Sattallahü
Aleyhi ve Sel-lem) şöyle buyurdu, demiştir :
Kadın, kocasının kendisini boşadığım iddia
edip, sonra buna dâir âdil bir erkek şahit getirdiği zaman,
kocasına yemin teklif edilir.
ŞAKA OLARAK (KARISINI) BOŞAYAN
VEYA(BİR KADINLA) NİKAHLANAN YAHUT KARISINARAC'AT EDEN
(DÖNÜŞ YAPAN) ERKEK(HAKKINDA GELEN HADÎS) BABI
2039) "... Ebû Hüreyre (Radtyallâhü anhydea rivayet
edildiğine göre; Resûlullah (Sallattahü Aleyhi ve Sellem) şöyle
buyurdu, demiştir:
«Üç şey vardır ki ciddisi de ciddîdir, şakası da ciddîdir:
Nikâh,
boşama ve rac'at.»"
KALBİNDE KARISINI BOŞAYIP DÎLf İLE BOŞAMAYAN
ADAMA AİT BÂB
2040) "... Ebû Hüreyre (Radıyallâhü anh)\\en rivayet
edildiğine göre; Resulullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellern) şöyle
buyurdu, demiştir:
«Ümmetimin kalblerinden geçen şeyleri (fiilen) işlemedikçe veya
(dillen ile) söylemedikçe Allah Te&Ia şüphesiz Affeylemiftir.»"
İS — MATUH (= DELİ), ÇOCUK VE UYUYANIN
BOŞAMASI BABI
2041) •■... Aişe (Radıyallâhü anhây&an rivayet
edildiğine göre Resûlul-lah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) şöyle
buyurdu, demiştir :
•Üç sınıf mükelleftik kalemi kaldırılmıştır:
Uyanıncaya kadar uyuyandan, erginlik çağına varıncaya kadar
çocuktan ve akıllanın-caya veya ayıhncaya kadar deliden.»
2042) "... Ali bin Ebî Tâlib (Radtyallâhü anh)'den rivayet edildiğine
göre; Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Selletn) şöyle buyurmuştur:
«Çocuktan, deliden ve uyuyandan sorumluluk kalemi kaldırılıyor.»
"
ZORLANANIN VE UNUTANIN BOŞAMASI BABI
2043) Ebû Zerr-i Ğifârî (Radtyallâkü anh)'den rivayet
edildiğine göre; Resûllulah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) şöyle
buyurdu, demiştir :
«Ümmetimin yanılmasını, unutmasını ve zorlandığı
şey (in günahın)! Allah Teâlâ şüphesiz affetmiştir.»"
2044) "... Ebû Hüreyre (Radtyallâhü ank)'âen rivayet edildiğine göre:
Resulullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir:
«Ümmetimin gönüllerinden geçen (günah işleme) temayülleri (fiilen)
işlemedikçe, yahut (dilleri ile) söylemedikçe, bir de onların
zorlandıkları şeyleri Allah Teâlâ şüphesiz affey
lemistir.»"
2045) "... (Abdullah) bin Abbas (Radtyallâhü anhümâydan rivayet
edildiğine göre Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) şöyle
buyurdu, demiştir:
«Ümmetimin yanılmasını, unutmasını ve
zorlandığı şey (in günahın) ı Allah Teâlâ
affeylemiştir.-"
2046) ı;... Âişe (Radtyallâhü anhâ)'dan rivayet edildiğine göre;
Resûlullah (Sallallahü Aleyhive Sellem) şöyle buyurdu, demiştir:
«Zorlama altında ne boşama olabilir, ne de (köle ve cariyeyi) âzad
etmek.»"
NİKAHTAN ÖNCE BOŞAMA OLAMAZ BABI
2047) "... Anır bin Şuayb'ın rle.lesi (Abdullah bin Amr bin
el-Âs) (Radı-yallâhü anhüm) dan rivayet edildiğine göre; Resûlullah
(SallalhhÜ Aleyhi ve Sellcm) şöyle buyurmuştur :
«Adamın nikahlanmadı^ bir kadın hakkında boşama
(yetkisi) yoktur.-"
. 2048) "... Misver bin Mahrama (Radıyallâhü anh)'den
rivayet edİldiğine göre; Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur :
«Nikâh kıyılmadan önce boşamak yoktur ve (köleye - cariyeye)
mâlik olmadan önce (onları) azad etmek yoktur.»"
2049) ';... Ali bin Ebî Tâlib
(Radıyallâhü anhyâen rivâyetrfdildiğine göre; Peygamber (Sallallahü
Aleyhi ve Scllem) şöyle buyurmuştur:
«Nikâh kıyılmadan önce boşamak yoktur.»11
BOŞAMA SAYILAN SÖZ (HAKKINDAGELEN HADÎS) BABI
2050) "... Evzâî: Ben Zühri'ye :
Peygamber (Saüallahü Aleyhi ve Sellem)'in hangi zevcesi O'n-dan Allah'a
sığınmıştır? diye
sordum. Zührî şöyle cevap verdi, demiştir :
Âişe (Radıyallâhü anhâ) 'nın şöyle dediğini bana Urve
haber vermiştir •.
Cevn kızı (Amra) Resulü ilah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) (e nikâh
olunup O'nî un huzuruna konulup Resûl-i Ekrem
(Sallallahü Aleyhi ve Sellem) ona yaklaşınca, Cevn kızı:
Senden Allah'a sığınırım, dedi. Peygamber (Sallallahü
Aleyhi ve Sellem) de:
«(Ey Cevn'in kızı) sen (şanı) büyük olan (Allah)'a
sığındın. Artık ailen gile git.-
buyurdu."
ELBETTE (KELİMESİNİN ÎLÂVE
EDİLDİĞİ) BOŞAMA BABI
2O5İ) ... Abdullah bin Ali bin Yczîd bin Kükâııe (Radıyallâhü
an-hüm)'ün dedesi (Rükâne)'den rivayet edildiğine güre:
Kendisi (Süheyme isimli) karısını "Elbette
boşamak" sözü ile bo-şamış (Yâni boşama yemininde
elbette kelimesini de kullanmış), sonra Resûlullah (Sallallahü Aleyhi
ve Sellem)'in huzuruna varıp ettiği yeminin hükmünü sormuştur.
Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) ona:
— -Elbette kelimesi ile neyi kasdettin?» buyurmuş. Rükâne
(Radıyallâhü anh) :
— Bir talâkı (kasdettim), demiş. Resûl-i Ekrem (Sallallahü
Aleyhi ve Sellem) :
—- «Bununla yalnız bir talâkı kasdettiğine Allah Teâlâ'nın
ismi
— Vallahi, ben elbette kelimesi ile yalnız bir talâk kasdettim,
(birden fazla talâkı kasdetmedim) diye cevap vermiştir.
ADAM. <BO$A\'MAK III Sl'SUNDA) KARISINI MUHAYYER KILAR,
BABI
2052) "... Aişe (Radıyaİtâbii anJıâ)'f\nn rivayet
edildiğine güre şöyle de-nıişlir :
Resûlullah (Sdllallahü Aleyhi ve Sellem), bizi (yâni muhterem zevcelerini,
kendisi ile beraber kalmak ve kendisinden ayrılıp boşanmak hususunda)
muhayyer bıraktı, biz (tüm zevceleri) kendisini (yâni Onun
nikâhı altında kalmayı dünyalığa ve süse tercih edip)
seçtik. Resül-i Ekrem, kendisini seçmemizi talâk olarak
görmedi. (Yâni bunu talâk saymadı.)"
2053) "... Aijt* {Um!ıyallahü
anhâ)\\ı\n: Şöyle demiştir: aSj^jj 4il j$j •—< j\j
âyeti inince Resûlullah (Sa)lallahü Aleyhi ve Sellem) benim odama girdi
ve s
«Yâ Âişe! Ben
Âişe demiştir ki: Vallahi O, biliyordu ki babam ve anam Ondan
ayrılmamı emredecek değiller. Âişe demiştir ki:
Resûl-i Ekrem (bu tenbihten sonra);
âyetlerini bana okudu. Bunun üzerine ben dedim ki: Bu hususta (yâni dünyalığı
ve ziyneti veya Allah'ı ve Resulünü seçmek hakkında) babam ve
anamın emirlerini mi soracağım. Ben Allah'ı ve Resulünü
(dünyalığa) kesinlikle tercih edip
seçtim."
2054) "... (Abdullah) bin Abbâs (Radtyallâhü
anhümâ)'dan rivayet edildiğine göre; Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve
Sellem) şöyle buyurmuştur :
«Boşanma talebinde mazur gösteren bir durum yokken, kocasından
boşama isteğinde bulunmakla beraber cennet kokusunu bulan bir
kadın yoktur.»"
2055) "... Sevbân (Radtyaltâhü a«/r>'den rivayet edildiğine göre;
Resû-lullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir:
«Hangi kadın (Boşanmayı gerektiren) çetin bir durum
bulunmadığı halde kocasından boşama isteğinde
bulunursa ona cennet kokusu haramdır.»"
HUL1 EDİLEN KADIN, KOCASININ KENDİSİNEVERDİĞİ
(MEHİRİ)
(HUL1 BEDELİ
OLARAK KOCASINA)VEREBİLİR, BABI
2056) "... (Abdullah) bin Abbâs (Radtyallâhü anhumüydan; Şöyle demiştir :
Cemile bint-i Selûl, Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'e gelerek t
Yâ Resûlallah! Vallahi ben (kocam) Sabit (bin Kays) 'i ne diyaneti (nin noksanlığı), ne de huyuCnun
kötülüğü) açısından kınıyorum. (Yâni
ondan ayrılmak istememin sebebi bu değildir.) Lakin (onun yanında kalırsam) küfrü mucip bir duruma
düşmemi çirkin görüyorum, (çünkü) Ondan nefret etmemeye gücüm yetmiyor.
(Bu cihetle ondan ayrılmak istiyorum), dedi. Bunun üzerine Peygamber
(Sallallahü Aleyhi ve Sellem) Cemileye t
-Sâbit'in mehlr olarak
— Evet veririm, dedi. Bunun üzerine Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem),
Sabit bin Kays'a, bostanı Cemîle'den (geri) almasını ve bundan
fazla bir şey almamasını (ve buna karşılık
kadını boşamasını) emretti. (Kadın bostanı,
Sabit de talâkını verdi.l"
2057) "... Amr bin Şuayb'm dedesi (Abdullah bin Amr bin el-As)
(Radı-yallâhü anhüm) 'den; Şöyle demiştir :
Habîbe bint-i Sehl, Sabit bin Kays bin Şemmâs'ın nikâhı
altında idi. Sabit kısa boylu çirkin bir adam
idi. Habîbe:
— Yâ Resûlallah! Vallahi
-Sâbit'in, vaktiyle mehir olarak
Kadın -. Evet veririm, dedi.
Râvi demiştir ki: Bunun Üzerine kadın bostanı Sabit'e geri verdi. Râvi demiştir ki: Bundan sonra
Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) Sabit ile Habîbe'yi biribirinden
ayırdı."
2058) "... übâde bin Sâmit (Radtyallâhü anA)'den; Şöyle demiştir:
Ben Rübeyyi1 bint-i Muavviz bin Afra' (Radıyallâhü anhâ) *ya
■• Bana, (kocanın seni hul' etmesi) olayını anlat, dedim.
Rubeyyi' şöyle dedi: Ben hul' yolu ile kocamdan ayrıldım. Sonra
Osman (bin Af-fân) (Radıyallâhü
anhl'ın yanına vardım ve: Bana ne kadar iddet gerekir? diye
sordum. Osman, bana: Senin üzerinde hiç bir iddet yoktur. Ancak kocan
yakın bir zamanda
2059) "... Aişe (Radtyallâhü anhö)'da.n; Şöyle
demiştir:
Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem), kadınlarının
odalarına bir ay girmemeye yemin etti. Bu yemin üzerine,
Resû-i Ekrem (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) yirmi dokuz gün bekledi. Nihayet otuzuncu günün sonuna doğru benim odama teşrif
buyurdu. Ben : Bir ay oda* 1 arımıza
girmemeye şüphesiz yemin ettin, dedim. Resûl-i Ekrem (Sal* lallahü Aleyhi
ve Sellem) üç kez:
-Ay (bazen) şöyledir,» buyurdu ve her
defasında elinin on parmağını salıveriyordu. (Sonra
yine üç kez) :
«Ve ay (bazen) şöyledir,» (buyurdu) ve parmaklarının
tamamını salıverdi, üçüncü defasında bir
parmağını yumdu."
2060) "... Âişe (Radtyallâkü atıhâ)'dan rivayet
edildiğine göre; Resûîul-lah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) ancak şu
sebeble îlâ etti:
(O'nun kadınlarından) Zeyneb (bint-i Cahş) O'nun hediyesini O'na
iade etti. Bunun üzerine Âişe. Resûl-i Ekrem'e : Zeyneb şüphesiz senin hediyeni küçümsedi. dedi. Efendimiz (Sallallahü Aleyhi ve
Sel-İem) de kızdı ve bütün kadınlarından İlâ
etti."
2061) "... (MiTminlerin anası) Ümmü Seleme (Radtyallâhü
atıhâ)'dan rivayet edildiğine göre şöyle söylemiştir:
Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) bâzı kadınlarının
odalarına bir ay girmemeye yemin etti. (Bu süre) yirmi dokuz gün olunca
(otuzuncu) günün sonuna doğru veya evvelinde (Âişe'nin
odasına) gitti. (Aişe tarafından) :
— Yâ Resülallah (aydan) ancak yirmi dokuz gün geçti, denildi Bunun
üzerine Resûl-i Ekrem (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) :
— «Bu ay yirmi dokuz gündür,- buyurdu."
2062) "... Seleme bin Sahr el-Beyâzî (Radıyallâhü ankyden; Şöyle demiştir :
Ben (helâlim olan) kadınlara karşı çok şehvetli bir
adamdım. Benim kadar helâli ile temasta bulunan
bir erkeğin varlığını sanmıyorum. Bu durumum
dolayısıyla Ramazan ayı girince, (gündüzleri bir hatâya
düşmemek için) Ramazan ayı çıkıncaya kadar
karımdan zi-hâr'da bulundum. Bir gece karım benimle
konuşurken onun şehvet getirici bir tarafı açılıp o
yere gözüm ilişti. Bunun üzerine ben de
karımın üstüne atlayıp temasta bulundum.
— Benim için (bu durumu) Resülullah (Sallallahü Aleyhi ve Sel-lem)'e
sorun, diye ricada bulundum. (Fakat) Onlar:
— Biz bunu yapacak değiliz. (Çünkü) bunu
yaptığımız zaman, (bakarsın) Allah,
hakkımızda âyet gönderir veya hakkımızda Resülullah
(Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'in bir kavli (~ hadisi) olur da bunun lekesi
bizim üzerimizde kalır ve lâkin, biz seni günahınla
baş-başa bırakacağız. Sen git
de hâlini Resülullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'e anlat, dediler. Seleme
demiştir ki:
Artık ben (onların yanından) çıktım ve nihayet Resûl-i
Ekrem (Sallallahü Aleyhi ve SellemJ'in huzuruna varıp başımdan
geçen olayı O'na arzettim. Resülullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem), bana:
•— *(Yâ Seleme) Sen (mi) bu fiili işledin?» buyurdu. (Bu
söz kınama mahiyetindedir.) Ben de ı
— (Evet) bunu yapan benim. Ve Yâ Resûlallah!
İşte ben (hazırım), Allah'ın benim aleyhimdeki hükmüne
sabrederim, dedim. Re-sûM Ekrem (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)
:
— «Şu halde bir rakaba (köle veya câriye)yi âzad et», buyurdu.
Seleme demiştir ki ben:
— (Yâ Resûlallah!) Seni hak (din) ile
gönderen (Allah)'a yemin ederim ki, kendi nefsimden başka hiç
bir şeye mâlik değilim, dedim. Resûl-i Ekrem (Saîlallarü Aleyhi ve
Sellem) ;
— «O halde aralıksız iki ay oruç tut», buyurdu. Seleme
demiştir ki, ben:
— Yâ Resûlallah! Başıma gelen belâ oruç
tutmamdan başka bir sebeble mi geldi? dedim.
Resûl-i Ekrem (Saİlallahü Aleyhi ve Sellem) :
— «Bu durumda sen yetmiş yoksula sadaka ver veya yemek yedir»,
buyurdu. Seleme demiştir ki ben:
— Seni hak ile gönderen (Allah)'a yemin ederim ki, bu (geçen) gecemizi
akşam yemeğimiz bulunmadığı halde geçirdik, dedim.
Buyurdular ki:
— «Öyle ise Benî Zürayk (kabilesinin) zekât âmili (memuru) na git de ona
söyle, onların zekâtını
2063) "... Âişe (Radtyallâhü anAâ)fdan;
Şöyle demiştir:
İşitmesi her şeyi kaplayan (Allah Teâlâ) çok yücedir. Havle bint-i Salebe, kocasını Resûluliah (Sallallahü
Aleyhi ve SeUeml'e şikâyet ederken (öyle yavaş fısıltı
ile söylüyordu ki yanlarında bulunduğum halde) ben gerçekten onun
sözlerini işitiyordum da bir kısmını duya-mıyordum.
Havle şöyle diyordu :
'Yâ Resûlallah! Kocam gençliğimi yedi, karnım ona saçıldı
(yâni ona evlâd doğurdum). Nihayet yaslanıp
çocuktan kesildiğim zaman kocam bana zihâr yaptı. Al I
ahım, ben şüphesiz hâlimi
rum.
Kadın (böyle demeye devam edip) henüz oradan
ayrılmadan nihayet Cebrail (Aleyhisselâm) şu âyetleri indirdi •.
(Mücâdele 1, 2, 3 ve 4. âyet)
(1) «(Ey Muhammed) Kocası hakkında seninle
tartışan ve hâlini Allah Teâlâ'ya arzeden kadının sözünü
Allah şüphesiz işitti ve Allah ikinizin (seninle kadının)
karşılıklı konuşmanızı işitir.
Şüphesiz Allah (her şeyi) hakkı ile işitici ve görücüdür.»"
ZİHÂR YEMİNİ
İLİŞKİDE BULUNUR, BABI
2064) "... Seleme bin Sahr el-Beyazî (Radtyallâhü anhyden rivayet
edildiğine göre:
Kefaret ödemeden Önce karısı ile cinsel ilişkide bulunan
ziharcı (zihâra yemin
«Bir kefaret (yeter) dir- buyurmuştur."
Havle {Baştarafı 619.
cu sahifede)beraberinde bir cemâat olduğu halde çıkıp
yolda giderken çok yaşlı bir kadının yanından geçmek
istedi, Kadın onu durdurmak istedi. O da durdu ve kadın ile
karşılıklı bir Hayli konuştular. Sonra oradan
ayrılınca bir adam : Ey mü'minlerîn emlri!
Sen o ihtiyar kadının başında cemâati hapsettin, dedi.
Bunun üzerine halîfe : Yazıklar olsun
2065) "... (Abdullah) bin Abbâs (Radtyallâhü ankümâ)'âan rivayet edildiğine göre :
Bir adam — Seleme bin Sahr — karısı hakkında zihâr yemininde
bulunmuş ve kefaret ödemeden önce onunla cinsel temas etmiştir. Daha sonra Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'e gelerek bu
durumu O'na anlatmıştır. Resûl-i Ekrem (Sallallahü Aleyhi
ve Sellem) (adama) :
«Ne sebeple öyle ettin? (= Yâni zihâr kefaretini ödemeden kan-na
yaklaştın?» buyurmuş. Adam:
Yâ Resûlallah! Ay ışığında katımın ayak
bileziklerinin beyazlığını gördüm, bunun etkisi ile nefsime
hâkim ol a m ay ip onunla cinsel temasta bulundum,
demiş. Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem), gülürasemiş ve
kefaret ödey inceye kadar kadına
yaklaşmamasını ona emretmiştir."
2066) "... Sehl bin Sa'd-i Sâidî (Radtyalâhü anhümâ)'daa rivayet
edildiğine göre şöyle demiştir:
(Aclân oğullarından) Uveymir, (Aclân oğullarının
başı olan) Âsim bin Adî'ye gelerek: Benim için Resulullah (Sallallahü
Aleyhi ve Sellem)'e şu soruyu sor, dedi s
(Yâ Resûlallah!) ne dersin? Bir kimse, karısının beraberinde bir
adamı bulsa (zina ettiklerini muhakkak bilse) ve (zâni) adamı
öldürse, bu Öldürme nedeni ile kadının kocası kısas olarak
öldürülür mü? Yoksa kadının kocası ne yapar?
Âsim da gidip bu soruyu Resul ullah (Sallallahü Aleyhi ve
Sel-lernJ'e sordu. Fakat Resûlullah (Sallallahü Aleyhi
ve Seliem), bu soruları ayıpladı. (Bundan
hoşlanmadı.) Sonra Uveymir, Asım a rastladı ve: Ne
yaptın? diye sordu. Âsim ona: Sen bana iyi bir iş getirmedin. Ben
(senin sorunu) Resul ullah (Sallallahü Aleyhi ve Seliem)'e sordum. Ama
O, bu soruları ayıpladı (böyle meseleleri sormayı çirkin
gördü), dedi. Bunun üzerine Uveymir ı
— Vallahi ben kendim Resûlullah (Sallallahü
Aleyhi ve Seliem)'e gidip bu soruyu muhakkak soracağım, dedi ve
Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Seliem)'in hu zurna çıktı. Baktı ki kendisi ile karısı hakkında Resul-i Ekrem
(Sallallahü Aleyhi ve Seliem)'e Kur'an âyetleri indirilmiş.
(9) Bunun üzerine Resul-i Ekrem (Sallallahü Aleyhi ve Seliem),
Uveymir ile karısı (Havle) arasında Liân işlemini icra
etti. Bu işlemden hemen sonra Uveymir ■■
— Ey Allah'ın Resulü! Allah'a yemin ederim
ki
«Bu kadma nezâret ediniz. Eğer vücudu siyah, gözlerinin siyahı koyu,
kalçaları iri (ve baldırları kaba) bir çocuk getirirse
(doğurursa) ben Uveymir'in bu kadına zina isnadında gerçekten
doğru olduğunu sanırım.
çocuk getirir (doğurur) ise ben Uveymir'in yalancı olduğunu
sanırım» buyurdu. Râvi demiştir ki sonra
kadın (Havle) hoşlanılmayan (Yâni zina isnadını
doğrulayıcı) surette bir çocuk getirdi."
2067) "... (Abdullah) bin Abbâs (Radtyailâhü ankümâ)'dan rivayet
edildiğine göre:
Hilâl bin Ümeyye (el-Ensâri), karısı (Havle)'nin Şerik bin
Sah-mâ ile zina ettiğini Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'in
huzurunda iddia etti. Bunun üzerine Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)
Hilâl'e î
«Dört şahidini hazırla veya sırtına had (vurulur)» buyurdu. Hilâl, Peygamber {Sallallahü Aleyhi ve Sellem)
"e;
— (Yâ Resûlallah!) Seni hak (din) ile gönderen (Allah)'a yemin ederim ki ben
(bu isnadımda) muhakkak doğru sözlüyüm ve muhakkak Allah Teâlâ bu
meselemde benim sırtımı (şahsımı) hadden
kurtaracak âyet göndercektir, dedi. îbn-i Abbâs
demiştir ki: Hemen
sonra; pf^İİ VI <=\^i ,J> ^ jjj ,^>ljjl jj*,,
jjJİ\j âyetinden ta? jl
IjJU 4i\ ywic jl <L**LMj âyetine kadar olan
Nazm-i İlâhî indi. Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Slelem) de (bu
âyetlerin kendisine indiği yerden) hemen ayrılıp Hilâl ile
karısına haber gönderdi (onları huzura
getirtti.) İkisi de geldi. (Önce) Hilâl ayağa kalkarak (âyetlerde emredildiği şekilde)
liân yemininde bulundu. Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) de
(eşlere hitaben) : Allah, ikinizden birisinin
yalancı olduğunu şüphesiz bilir. Bu itibarla (ikinizden) tevbe
edip bu liân yemininden imtina
— Vallahi ben kabilemi ömür boyunca rezîl ve rüsvay etmem, dedi, (ve
beşinci yemini de etti). Sonra Resul i Ekrem (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)
orada bulunanlara:
— «(Hâmile olan bu kadının doğuracağı
çocuğun) durumuna dikkat edin.
— «
2068) "... Abdullah (bin Mes'ûd) (Radtyallâkü anh)'den;
Şöyle demiştir: Biz bir Cuma gecesi Mescid-i Nebevide İdik.
(Meseid'e giren) bir adam (oradaki cemaata hitaben) :
•Bu kadının (kıvırcık saçlı) siyah bir çocuk
doğıvması (ve böylece zina olayının
doğrulanması) umulur,- buyurdu. Sonra kadın kıvırcık saçlı ve siyah bir
çocuk doğurdu."
2069) "... (Abdullah) bin Ömer (Radtyaİlâhü anhümâydan; Şöyle demiştir :
Bir erkek karısı ile liân yemininde bulundu ve çocuğun
kendisinden olmadığını söyledi. Bunun üzerine Resûlullah
(Sallallahü Aleyhi ve Sellem) eşleri birbirinden ayırdı ve
çocuğu tneseb ve mirasta) kadına ilhak eyledi.'1
2070) "... (Abdullah) bin Abbâs (Raâtyallâkü anAtimlJ'dan; Şöyle demiştir :
Ensâr'dan bir erkek Beliclân (
2071) "... Amr bin Şuayb'ın dedesi (Abdullah bin Amr bin el-As)
(Ra-dtyaHâhü ankümâ)'âan rivayet edildiğine göre: Peygamber (SaUaUahii
Ah-yhi ve Scltem) şöyle buyurmuştur :
«Kadınlardan dört sınıf vardır ki onlar (ile kocaları)
arasında Hân (yeminlerinin icrası) yoktur: Müslüman erkeğin
nikâhı altındaki Hristiyan kadın, m uslum an erkeğin
nikâhı altında bulunan yahüdî kadın, kölenin nikâhı
altındaki hür kadın ve hür erkeğin nikâhı altındaki
câriye.*
2072) "... Âişe (Radtyattâhü anhâ)'dan; Şöyle
demiştir:
ResûluIIah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) karılarından İlâ etti
(onlann odalarına bir ay girmemeye yemin etti) ve haram etti, böylece
(kendisine) helâl olanı haram eyledi ve (böyle) yemin için kefaret ödemeyi
(gerekli) kıldı."
2073) "... (Abdullah) bin Abbâs (Radtyaltâkü
anhümâ)'dan; Şöyle demiştir ;
(Kişinin helâl olan bir şeyi kendisine) haram etmesinde yemin
(kefareti ödemesi) vardır.
Ve İbn-i Abbâs : And olsun ki şübhesiz
Resûlullah, sizin İçin güzel bir örnektir, diyordu."
(EVLİ) CÂRİYE ÂZAD EDİLDİĞİ
ZAMANNİKÂHINI FESHETMEKTE SERBEST OLDUĞU (NA DÂİRGELEN
HADİSLER) BABI
2074) "... Âişe (Radtyallâkü anhâ)'ddn rivayet
edildiğine göre:
Kendisi (cariyesi) Beri re'yi âzad etmiş, bunun üzerine Resulü 1-lah
(Sallallahü Aleyhi ve Sellem) Berîre'y». (nikâhını
feshetmesi hususunda) muhayyer bırakmıştır. Berîre'nin hür kocası var idi."
2075) "... (Abdullah) bin Abbâs (Radtyallâhü anhümâydan; Şöyle
demiştir :
(Âişe'nin cariyesi) Berîre'nin kocası
Muğîs isimli bir köle idi. (Berire âzad edilip
kocasından ayrılmayı tercih edince) zavallı Muğîs (in
perişan durumu hâlâ gözümün önünde, kendisin) e bakıyor gibiyim.
(Berîre'yi aşırı seven) Muğîs, ağlıyarak ve göz
yaşları yanağının üzerinden akarak, (Medine
sokaklarında ve çevresinde) Berîre'nin
arkasında dönüp dolaşırdı. (Berîre ise
ondan nefret ederdi.) Bir gün Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve
Sellem) (babam) Abbâs'a:
— «Yâ Abbâs Muğîs'in Berire'ye aşın muhabbetine ve
Berîre'nin ona olan nefretine hayret etmiyor musun?» buyurdu. Sonra (Mu-
ğis'in baş vurusu üzerine) Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)
Berîre *ye j
— «(Ey Berîre!) keski Muğîs'e dönüş
yapsan. Çünkü senin çocuğun babasıdır.»
buyurdu. Berîre:
— Yâ Resûlallah! (Ona dönüş yapmam için) bana emir
ediyor musun? dedi. Resûl-i Ekrem (Sallallahü
Aleyhi ve Sellem) :
— «(Ben emretmiyorum). Ancak şefaatçi (aracı)
oluyorum» buyurdu. Berîre i
— Muğîs'e ihtiyacım yoktur,
dedi."
2076) "... Âişe (Radtyallâhü anhâ)'dan; Şöyle
demiştir:
(Cariyem) Berire dolayısıyla üç sünnet (şer'i hüküm)
tamamlandı s Berire âzad edildiği zaman nikâhının feshi
hususunda serbest kılındı, kocası da köle idi. Sahâbîler
Berîre'ye (cariyem iken) sadaka verirlerdi» kendisi de (bu sadakadan) Peygamber
(Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'e hediye ederdi, O da t
«Bu, Berire'ye sadakadır, bize de (Berîre'nin) bir hediye (si) dir,» buyurdu. Bir de s
«Velâ (yâni âzad edilen köle ve câriye'ye mirasçı olmak
hakkı) âzad edene aittir,» buyurdu."
2077) "... Âişe (Radtyallâhü anhâf'dan; Şöyle
demiştir:
Berire (nikâhını feshettiğinde) üç kez aybaşı âdetini
görünceye kadar beklemesi (yâni bu süre bitmeden başka bir adamla
evlenmemesi) kendisine (Resûl-i Ekrem (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)
tarafından) emredildi."
2078) "... Ebû Hüreyre (Radtyallâhü anh)yden
rivayet edildiğine göre:
Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) Berîre'yi (âzad edildi ğinde
nikâhının feshi hususunda) serbest kıldı."
CARİYENİN TALÂK (SAYTS)I VEİDDET (SÜRESÎİ BÂB1
,;
2079) "... (Abdullah) bin Ömer (Radtyallâhü anhümâydan rivayet
edildiğine göre; Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) şöyle
buyurdu, demiştir :
«Cariyenin talâkı ikidir, iddeti de iki hayız hâlidir.»
2080) "... Âişe (Radıyallâhü anhâ)'dan rivayet
edildiğine göre Peygamber (SallaUahü Aleyhi ve Scllem) şöyle buyurdu, demiştir :
«Cariyenin talâkı ikidir, iddeti de iki kez aybaşı âdetidir
KÖLENİN (KARISINI) BOŞAMA (YETKİ)Sİ BABI
2081) "... (Abdullah) bin Abbâs (Radtyallâhü anhümâydan; Şöyle demiştir :
Bir adam Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve SellemHn yanına gelerek:
— Yâ Resul ali ah! Benim efendim, beni cariyesi ile
evlendirdi. Şimdi de o câriye ile beni
birbirimizden ayırmak ister, diye şikâyette bulundu. İbn-i Abbâs
demiştir ki: Bunun üzerine Resulullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)
(hemen) minbere çıktı ve:
«Ey insanlar! Sizden birisine ne oluyor ki kölesini cariyesi ile evlendirir,
sonra onları birbirinden ayırmak ister- Şüphesiz boşama
(yetkisi) ancak kadının bacağını tutan (kocasın)
a aittir, (yâni kölenin efendisine âit değildir.)»"
BİR CARİYEYİ İKİ TALÂKLA
BOŞAYIPSONRA ONU SATIN ALAN ERKEK (HAKKINDA
GELEN HADİS) BABI
2082) "... Nevfel oğullan azadlısı Ebü'l-Hasan (Radtyallâhü
anh)'dtn rivayet edildiğine göre şöyle
demiştir :
Bir köle (câriye olan) karısını iki talâkla boşadıktan
sonra ikisi de âzad edilmiştir. Bu erkek bu kadınla
(tekrar) evlenebilir mi? sorusu İbn-i
Abbâs (Radıyallâhü anhümâ)'ya soruldu. İbn-i Abbâs t
— Evet (evlenebilir), dedi. Bunun üzerine
İbn-i Abbâs'a:
— (Bu hükmü) kimden (rivayet ediyorsun)? diye
soruldu. O: Eesûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) bununla hükmetti, diye
cevap verdi.
2083) "... Amr bin el-Âs (Radıyaitâhü anhyâen;
Şöyle demiştir: Peygamberimiz Muhammed (Sallallahü Aleyhi ve
Selleml'in sünnetini (yolunu) bize bozmayınız. Ümmü'l-Veled'in
idtieti dört ay on gündür,"
KOCASI ÖLEN KADINrN (ÎDDETÎNCE) SÜSLENMESİNİN
YASAKLIĞI BABI
2084) '■',.. (Peygamberin zevcelerinden) Ümmü Seleme ve İJmmü Habîbe
(Radtyalldhü anfıümâ)'âan rivayet edildiğine göre;
Bir kadın Peygamber (SallaJlahü Aleyhi ve SellemJ'e gelerek
kızının kocasının öldüğünü,
kızının gözünün ağrıdığını ve bu
nedenle gözüne sürme çekmek istediğini, söyledi. Bunun üzerine Restilullah
(SaİIaliahü Aleyhi ve Sellem) :
«Ey kadınlar (Câhiliyyet devrinde ve islâmiyet'in ilk döneminde sizden
birisinin kocası öldüğünde bir yıl nâmüsâid şartlar
altında beklerdi ve) bir yıllık iddeti bittiğinde (yerden
aldığı) hayvan tezeğini (omuzundan arkaya) atardı (ve
böylece yastan çıkardı.) Şimdi ise size kolaylık
sağlanmıştır ve iddet ancak dört ay on gündür.»
KADIN, KOCASINDAN BAŞKA BİRKİMSENİN ÖLÜMÜ
DOLAYISIYLA İHDÂD
(= MATEM)
2085) "... Aişe (RadtyaUâhü ankâydun rivayet
edildiğine göre Peveam-ber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)
: '
— «Bir kadının, kocasından başka Wr ölü için üç günden
fazla yas tutması helâl değildir,- buyurdu."
ı
2086) "... Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellemy'm karısı
Hafsa (Ra* dtyallâhü anhây&an rivayet edildiğine göre; Resûlullah
(Sallallahü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu,
demiştir :
— «Allah'a ve âhiret gününe îman
2087) "... Ümmü Atiyye (Nesîbe bint-i el-Hârîs) (RadtyaUâhü
rivayet edildiğine göre; Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)
şöyle buyurdu, demiştir:
— «Kadın kocasından başka bir ölü için üç günden fazla yas
tutamaz, kocası için (ise) dört ay on gün yas tutar, (bu sürece süs için)
boyanmış elbise giyinmez, lâkin (Yemen'in bir nevî boyalı
kumaşı olan) asb elbisesini giyinebilir. Gözüne sürme çekmez ve güzel
koku sürünmez, ancak aybaşı âdetinden temizlendiği vakit
(buhurun birer çeşidi olan) kust veya azfar'dan azıcık bir parça
kullanabilir.»"
BABA OĞLUNA KARISINI BOŞAMASINI EMREDER, BABI
2088) "... Abdullah bin Ömer (Radıyallâhü anftümâ)'dat\;
Şöyle demiştir.
Benim nikâhım altında bir karım var idi ve ben onu severdim,
babam da ona buğzederdi. Sonra (babam) Ömer
(Radıyallâhü anh) bu durumu Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'e
anlattı. Bunun üzerine Resûl-i Ekrem (Sallallahü
Aleyhi ve Sellem) bana bu karımı boşamamı emretti. Ben de onu boşadım."
2089) "... Ebû Abdirrahman (es-Sülemî)
(Radtyallâhü anhyden rivayet
edildiğine göre:
Bir adamın babası veya annesi Crâvi Şube tereddüd etmiş)
kendisine karısını boşamasını emretti. Adam da (karısını boşamak istemediği için)
karısını boşaması hâlinde yüz köleyi âzad etmeyi
adadı. Adam sonra Ebü'd-Derdâ (Radıyallâhü
anh)'in yanına vardı. Baktı ki
EbÜ'd-Derdâ kuşluk namazını kılıyor ve
namazını uzatıyor. Öğle ile ikindi
arasında da namaz kıldı. Sonra adam
(durumu) ona sordu. Ebü'd-Derdâ; Adağını ifa et
ve baban ile annene itaat et, dedi.
Ebü'd-Derdâ şöyle de dedi: Ben Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve
Sellem)'den işittim, buyurdular ki s
«Baba, cennet kapılarının en hayırlısı (ndan
girmeye vesile) dir, artık (dilersen) baba ve annenin hukukunu iyice koru
veya (iyice korumayı) terk et.»"