2450.
[4:166, Hadîs No: 4906]
Karada şehid olanın
kul hakkı ve emânet hariç bütün günahları affedilir. Benizde şehid olanın ise
kul hakkı ve emânet de dahil bütün günahl arı, affedilir.[1]
Şehitlerin pekçok
faziletleri vardır. Bunlardan birisi de Allah'a âit haklarının bağışlanmasıdır.
Hadislerde karada şehid olanların kul haklarının bağışlanmayacağı bildirilir.
İzahını yaptığımız hadiste ise denizde şehid olan kimselerin kul haklarının da
affedileceği bildirilmektedir. Bunun sebebi, kara şehidi her hangi bir âletle
yaralanıp vefat ettiği halde, deniz şehidinin hem yaralanma, hem de denizde
boğul ma, kendisin i kurtaramama gibi ikinci bir zahmete katlanmasıdır.
Gerçekten de deniz
savaşma katılmak bilhassa Peygamberimizin (a.s.m.) devrinde çok zahmetliydi.
Bunu Amr bin Âs'ın (r.a.) Hz. Ömer'e yazdığı şu mektuptan öğreniyoruz:
Suriye Valisi Muâviye
(r.a.), fetih hareketlerinin denizde devam etmesi hususunda Halife Hz. Ömer'e
ısrarda bulunmuştu. Hz. Ömer de, Mısır valisi Amr bin Âs'a (r.a.), "Bana
deniz ve denizde seyreden gemiler hakkında bilgi ver" diye bir mektup
yazmıştı. Hz. Amr, denizin tehlikelerinden bahseden şöyle bir mektup yazdı:
"Ben, denizde
kalabalık insanların küçücük birşeye bindiklerini gördüm. Bunların altlarında
su, üstlerinde gök yüzü vardır. Suların sakinleştiği esnada kalpler endişe ile
titrer, dalgalandığı zaman da İnsanların aklını çeler. Böyle anlarda insanların
Allah'a olan bağlılıkları biraz daha artar, fakat korkuları da artar. Dalgalı
zamanlarda gemide olanların hali, bir sopa üzerinde bulunan kurtçuklara benzer.
Eğer kıpırdarlarsa batar, kurtulurlarsa, korkudan ve dehşetten göleri görmez
olur."
Bu mektubu alan Hz.
Ömer, Muâviye'ye (r.a.) bir mektup yazarak kesinlike deniz seferine çıkmamasını
emretti.
Deniz şehidinin
kullara olan borcunun da bağışlanacağını ifade eden bu hadisten, alacaklının
hakkının zayi edildiği anlaşılmamalıdır. Çünkü Allah mutlak adalet sahibidir ve
hiçbir kuluna zulmetmez. Deniz şehidinin kul haklarıyla ilgili borcunu
bağışlayınca, alacaklılara da kendi hazinesinden haklarını öder. Ya günahlarını
affeder veya Cennetteki derecelerini yükseltir. Dünyada da, hak sahibinin
rızkını bereketlendirmek, musibet vermemek suretiyle, şehitteki hakkını öder.
2451.
[4:167, Hadîs No: 4908]
Ata el-Horasanî (r.a.)
rivayet ediyor:
Sohbetlerinizde
lezzetleri bulandıran ölümden de bahsedin.[2]
2452.
[4:169, Hadîs No: 4916]
Enes'den (r.a.)
rivayetle:
Hûd Sûresi ve
kardeşleri olan Vakıa, Hakka, Tekvir, Meâric sûreleri beni ihtiyarlattılar.[3]
2453.
[4:170, Hadîs No: 4922]
Enes (r.a.) Peygamber
Efendimizin (a.s.m.) şöyle buyurduklarını rivayet ediyor:
Koyun ve keçi
berekettir. Kuyu berekettir. Tandır berekettir. Ocak berekettir.[4]
2454.
[4:172, Hadîs No: 4930]
Ebû Said'den (r.a.)
rivayetle:
Kış mü'minin
baharıdır: Gündüzleri kısa olduğu için oruç tutar. Geceleri de uzun olduğu için
kalkar ibadet yapar.[5]
2455.
[4:172, Hadîs No: 4931]
Ibni Ömer (r.a.)
rivayet ediyor: Hasis ve cimri Cennete giremez.[6]
2456.
[4:172, Hadîs No: 1932]
Ebû Said'den (r.a.)
rivayetle:
Gizli şirk kişinin,
makam sahibi birisinin gözüne girmek için amel işlemesidir.[7]
2457.
[4:172, Hadîs No: 4933]
îbni Abbas (r.a.)
rivayet ediyor:[8]
2458.
[4:173, Hadîs No; 4934]
Ebû Bekir'den (r.a.)
rivayetle:
içinizde şirk
karıncanın yürüşünden daha gizlidir. Sana yaptığında senden şirkin küçüğünü
de, büyüğünü de giderecek bir şeyin yolunu göstereyim mi? Şöyle dersin:
"Allah'ım, Sana bilerek ortak koşmaktan yine Sana sığınırım. Bilmediğim
şeyler için de Senden bağışlanmamı dilerim." Bunu üç defa söylersin.[9]
2459.
[4:174, Hadîs No: 4935]
Aişe (r.a.) rivayet
ediyor:
Ümmetimde şirk
karanlık gecede tepeciğin üzerinde karıncanın ürümesinden daha gizlidir. En
aşağı derecesi zulmün azıcık bir şeyi-ıe dahi sevgi göstermen veya adaletin
azıcık bir şeyine de buğz et-aendir. Din, Allah için sevmek ve Allah için buğz
etmekten başka bir şey midir? Yüce Allah şöyle buyuruyor: "Eğer Allah'ı
seviyorsanız bana tabi olunuz ki, Allah da sizi sevsin.m[10]
2460.
[4:175, Hadîs No: 4939]
Aişe'den (r.a.)
rivayetle:
Şiir söz gibidir:
Güzeli güzel söze, çirkini de çirkin söze benzer.[11]
2461.
[4:176, Hadîs No: 4942]
Ebu Hüreyre (r.a.)
rivayet ediyor:
Şefaatçiler beştir:
Kur'ân, akrabalarla iyi ilişkiler içinde bulunmak, güvenilir olmak,
Peygamberiniz ve onun Ehl-i Beyti.[12]
2462.
[4:178, Hadîs No: 4952]
Cabir bin Atik'den
(r.a.) rivayetle:
Allah yolunda
öldürülmenin dışında yedi çeşit şehidlik vardır: Allah yolunda öldürülen
şehiddir. Taundan Ölen şehiddir. Suda boğulan şehiddir. Zâtü'1-cenb hastalığından
ölen şehiddir. Yıkık altında kalıp ölen şehiddir. Hamileyken veyahut da doğumda
ölen kadın şehiddir.[13]
2463.
[4:180, Hadîs No: 4955]
Ömer (r.a.) rivayet
ediyor:
Şehidler dört
derecedir: îmanı sağlam mü'min bir kişi düşmanla karşılaşır, Allah'a verdiği
söze sadık kalarak öldürülünceye kadar çarpışır. îşte bu kimse Kıyamet günü
insanların gözlerini dikip yukarı doğru kedisine baktıkları kimselerdir.
îmanı sağlam mü'min
bir kişi düşmanla karşılaşır, korkusundan sanki derisine sivri dikenler vurulur
gibidir. Nerden geldiği belli olmayan bir darbe kendisine isabet ederek
öldürülür. Bu ikinci derecededir.
Salih ameli kötü
işlerle karışık olarak işleyen mü'min bir kişi düşmanla karşılaşır, Allah'a
verdiği söze sadak kalarak öldürülünceye kadar çarşıpır. Bu üçüncü derecededir.
Diğeri de aşırı
derecede günah işleyerek nefsine zulmetmiş mü'min bir kişidir. Düşmanla
karşılaşır, Allah'a verdiği sözde sadakat göstererek öldürülünceye kadar
çarpışır. Bu da dördüncü derecededir.[14]
2464.
[4:180, Hadîs No: 4956]
îbni Abbas'dan (r.a.)
rivayetle:
Şehidler, [Kabir
âleminde] Cennetin kapısında akan bir nehrin kıyısında yeşil bir çadırın
içindedirler. Rızıkları sabah akşam Cennetten kendilerine gelir.[15]
2465.
[4:181, Hadîs No: 4957]
Ebû Hüreyre (r.a.)
rivayet ediyor:
Şehidler, Allah
katında ve gölgesinden başka|gölgenin bulunmadığı Kıyamet Gününde Arş'in
gölgesinde miskten bir tepe ve Yakut'tan minberler üzerinde otururlar. Rabb
onlar ader: "Size verdiğim sözde durmadım mı? Size olan va'dimi yerine
getirmedim mi?" Onlar, "Rab-bimize yemin olsun ki verdiğin sözde
durdun, bize olan va'dini yerine getirdin" derler.[16]
2466.
[4:181, Hadîs No: 4958]
Nuaym bin Hebbar'dan
(r.a.) rivayetle:
Allah yolunda ilk
safla ve yüzünü çevirmeden öldürülünceye kadar savaşıp şehid olanlar Cennetin
enyüksek köşklerinde buluşacaklardır. Rabbin onlara rahmetiyle gülecektir.
Yüce Allah mü'min kuluna gülerse artık onun için hesap yoktur.[17]
2467.
[4:183, Hadîs No: 4963]
Ebû Hüreyre (r.a.)
rivayet ediyor:
Şehid hemen kanının
ilk fışkıran damlasıyla birlikte affedilir, iki huriyle evlendirilir.
Akrabalarından yetmiş kişi hakkında da şefaati kabul edilir. Kişi Allah yolunda
düşmana karşı savaşırken ölürse, kendisine Kıyamete kadar yaptığı işten dolayı
mükâfatı yazılmaya devam edilir. Sabah akşam rızkı kendisine getirilir. Yetmiş
huriyle evlendirilir. Ve kendisine şöyle denilir: "Dur! Hesap bitinceye
kadar şefaata devam et!"[18]
2468.
[4:184, Hadîs No: 4966]
Câbir'den (r.a.)
rivayetle:
Şeytan elbiselerinizi
kullanırlar. Öyleyse biriniz elbisesini çıkardığında bir daha giyinceye kadar
onu katlasın. Çünkü şeytan katlanmış bir elbiseye giremez.[19]
Bu hadis-i şerif
Müsiümanı derli topluluğa, düzenli, tertipli olmaya sevk etmektedir.
Derbederlik, dağınıklık Müslümana yakışmaz. Bu konuda dahi düzenlilik Müslümana
belli, güzel bir alışkanlığı empoze etmek, yerleştirmeye yöneliktir. Herşeyden
önce dağınık bir görünüm dağınık bir İç dünyasını aksettirir. Düzenlilik ise
titizliğin ifadesidir. Şeytanın katlanmamış, bir köşeye fırlatılmış veya
rastgele atılmış, konulmuş elbiseyi giymesi, katlanmış elbiseyi giyememesi
kararlı ve düzenli halden korktuğunun ifadesidir. Çünkü şeytan nerde bir aksaklık
varsa oradadır.
2469.
[4:184, Hadîs No: 4967]
Abdullah bin Amr'dan
rivayetle:
Ağarmış saç mü'minin
nurudur. Bir kişi îslâm yolunda saçını ağartırsa, ağaran her kıl karşılığında
bir sevap kazanır ve bir derece yükseltilir.[20]
2470.
[4:185, Hadîs No: 4969]
Ebû Rafî. (r.a.)
Peygamber Efendimizin (a.s.m.) şöyle buyurduklarını rivayet ediyor:
Halkı içerisinde
ihtiyar, ümmeti içerisindeki peygamber gibidir.[21]
Ağacın meyveli dönemi
gibi insan ömrünün olgunluğa ulaştığı dönem de ihtiyarlıktır. İhtiyarlık bir
kısım hastalık ve sıkıntılar, güçsüzlük, zayıflık yanında engin tecrübe ve
bilgi birikimlerini de getirir. Hayatı açılarıyla, sevinçleriyle birlikte
yaşamış, gün görmüş, insanlığı nokta nokta yaşamış kimselerdir yaşlılar. Hele
ömürlerini hak yolunda harcamış, saçını bu yolda ağart mı şlarsa, onlardan
alacağımıza öğreneceğimiz çok şeyler vardır ve onlar herkesten çok sevgiye,
hürmete lâyık kimselerdir. Cenab-ı Hak bir kudsî hadisinde, Kendi yolunda saçını
ağartmış kimseye azap vermekten haya edeceğini bildirmektedir.
Böylesi ihtiyarlar,
hürmetin, itibarın, kadir kıymetin ne olduğunun bilindiği toplumlarda halkın
arasında peygamberlerin gördükleri saygı gibi saygı görürler. İlgi toplar, yol
gösterir, rehberlik ederler. Onların tecrübelerinden faydalanmak, ona göre
hayata yön vermekte birçok faydalar vardır.
2471.
[4:186, Hadîs No: 4971]
Ebû Hüreyre'den (r.a.)
rivayetle:
Yaşlının bedeni
kuvvetten düşer. Fakat gönlü şu iki şeye karşı gençtir: Uzun yaşama arzusu ve
mal sevgisi.[22]
2472.
[4:188, Hadîs No: 4977]
Berâ bin Âzib (r.a.)
rivayet ediyor:
Borçlu borcu sebebiyle kabrinde hapistedir. Yalnızlıktan
Allah'a yakınır.[23]
2473.
[4:188, Hadîs No: 4978]
Ebû Said'den (r.a.)
rivayetle:
Borçlu kabrinde
zincire vurulmuştur. Ancak borcunun ödenmesiyle kurtulur.[24]
2474.
[4:188, Hadîs No: 4980]
Ebû Hüreyre (r.a.)
Resûlullah Efendimizin (a.s.m.) şöyle buyurduklarını rivayet ediyor:
Bir şeyin sahibi, onu
taşımaya herkesten daha fazla lâyıktır. Ancak zayıf olup taşıyamıyorsa,
Müslüman kardeşi kendisine yardım eder.[25]
2475.
[4:189, Hadîs No: 4982]
Enes'den (r.a.)
rivayetle:
îlim sahibi için
denizdeki balığa varıncaya kadar herşey istiğfar eder.[26]
2476.
[4:189, Hadîs No: 4983]
Berâ bin Âzib (r.a.)
Peygamber Efendimizin (a.s.m.) şöyle buyurduğunu rivayet ediyor:
Surun sahibi israfil
yaratıldığından beri ağzım surun üzerine koymuş, "Ne zaman üfürme emri
verilecek de üfüreceğim" diye bekliyor.[27]
2477.
[4:189, Hadîs No: 4984]
Ebû Ümame'den (r.a.)
rivayetle:
Sağ taraftaki melek
sol taraftaki meleğin âmiridir. Kul bir iyilik yaptığında onu on kat olarak
yazar. Bir kötülük yapıp sol taraftaki melek onu yazmak istediğinde ise sağ
taraftaki melek "Dur!" der. O da altı saat bekler. Şayet kul bu
günahından dolayı Allah'tan bağışlanmasını dilerse hiçbir şey yazmaz. Eğer
bağışlanmasını dilemezse tek bir günah yazar.[28]
2478.
[4:193, Hadîs No: 4994]
Selman bin Amir (r.a.)
rivayet ediyor:
Akrabanın akrabaya
vereceği sadaka, hem sadaka ve hem desıla-i rahim sevabını kazandırır.[29]
2479.
[4:193, Hadîs No: 4995]
Ebû Said'den (r.a.)
rivayetle:
Gizlice verilen sadaka
Rabbin gazabım dindirir.[30]
2480.
[4:193, Hadîs No: 4996]
Amr bin Avf(r.a.)
rivayet ediyor:
Müslüman kişinin
verdiği sadaka Ömrünü uzatır, kötü ölümü önler ve Allah onunla övünme ve kibir
duygusunu giderir.[31]
2481.
[4:194, Hadîs No: 4997]
Ebû Hüreyre'den (r.a.)
rivayetle:
Bulûğa ermeden önce
ölen çocuklar, Cennette çok canlı ve hareketli balıklar gibidir. Birisi
babasını karşılar, elbisesinden tutar, Allah, babasını da kendisiyle birlikte
Cennete koyuncaya kadar bırakmaz.[32]
2482.
[4:195, Hadîs No: 4999]
tbni Mes'ûd (r.a.)
rivayet ediyor:
Önceki semavî
kitaplarda şöyle belirtilmiştir: "O Allah'a hakkıyla güvenen Ahmed'dir. Ne
kaba ve ne de katı kalblidir. İyiliğe iyilikle karşılık verir. Kötülüğe ise
mukabele-i bilmisilde bulunmaz. Doğum yeri Mekke'dir. Hicret yeri ise Tayyibe
denen Medine'dir. Ümmeti çok çok hamdeden kimselerden meydana gelir. Etekleri
baldırlarının yansına kadar iner. El, ayak ve yüzlerini abdestle parlatırlar.
Kitaplarım ezberleyerek göğüslerinde saklarlar. Savaş için saf tuttukları gibi
namaz için de saf tutarlar. Bana yaklaşmaya vesile kıldıkları kurbanları
kanlarıdır. Gecenin rahipleri, gündüzün aslanlarıdırlar.[33]
Peygamber Efendimiz
(a.s.m.) en son ve en büyük peygamberdir. Cenâb-i Allah katında hususî yeri
olan bir elçidir. "Sen olmasaydın kâinatı yaratmazdım" hitabına
mazhar olmuştur. Hz. Âdem (a.s.) gibi büyük bir peygamber Allah'tan af
diierken onun adını zikretmiş, affa mazhar olmuştur. Doğduğu zaman ağzından
"Ümmetim! Ümmetim," kelimeleri çıkan o yüce Resul, dünyada ümmeti
için çırpındığı gibi herkesin kendi derdine düştüğü mahşerde de yine ümmeti
için çırpı nacaktır. Hayatı boyunca gece gündüz demeden, bıkmadan usanmadan,
bin bir türlü sıkıntılara maruz kalarak insanlığın saadeti için didin-miştir.
Peygamberlik nuranî
ağacının kökleri mahiyetinde olan peygamberler, Allah'tan getirdikleri İlâhî
kitaplarda Peygamberimizden söz etmiş, onu müjdelemişlerdir.
Ümmeti de seçkin bir
ümmet olan yüce Resulün diğer peygalberler ve İlâhî kitaplar tarafından
müjdelenmiş olması tabiîdir. Aslında insanlık böyle bir peygamberi
yüzyıllardır beklemiş, içerisine düştüğü bataklıktan kurtulmayı arzula-mıştır.
Bugün insanlık onun 1400 sene önce getirmiş olduğu İlâhî mesaja ondaki
hakikatlere her zamankinden daha çok muhtaçtır. Birçok Avrupalı düşünürün
itiraf ettiği gibi, insanlık, içine düştüğü bunalımdan, ancak onun getirdiği bu
hakikatlerle kurtulabilecektir.
2483.
[4:195, Hadîs No: 5001]
Aişe'den (r.a)
rivayetle:
Akrabalarla iyi
ilişkiler, güzel ahlâk ve hoş komşuluk, memleketleri mamur ve ömürleri uzun
eder.[34]
2484.
[4:196, Hadîs No: 5003]
Amr bin Sehl (r.a.)
rivayet ediyor:
Akrabalarla iyi
münasebetler içinde bulunma malı çoğaltır, akrabalar arasında sevgiye vesile
olur ve ömrü uzatır.[35]
2485.
[4:196, Hadîs No: 5004]
Ali'den (r.a.)
rivayetle:
Senden irtibatını
koparana iyi ilişkilerini sürdür. Sana kötülük yapana iyilik yap. Ve aleyhinde
de olsa hakkı söyle.[36]
2486.
[4:197, Hadîs No: 5007]
îbni Ömer (r.a.)
Peygamber Efendimizin (a.s.m.) şöyle buyurduklarını rivayet ediyor:
Hayata veda eden bir
kimsenin namazı gibi ve Allah'ı görüyormuşçasına namaz kıl. Çünkü sen Onu
görmesen de O seni görüyor.
insanların
elindekinden ümidini kes ki, zengin olarak yaşasın. Özür dilenecek şeyden
sakın.[37]
2487.
[4:203, Hadîs No: 5030]
İbni Ömer (r.a.)
rivayet ediyor:
"Lâ ilahe
illallah" diyen kimsenin cenaze namazını kılın. "Lâ ilahe
illallah" diyen kimsenin arkasında namaz kılın.[38]
2488.
[4:203, Hadîs No: 5031]
Ebû Hüreyre (r.a.)
rivayet ediyor:
Bana salavat getirin.
Çünkü bana getirdiğiniz salavatlar sizin için berekettir.[39]
2489.
[4:204, Hadîs No: 5032]
Ebû Hüreyre'den (r.a.)
rivayetle Resûlullah Efendimiz (a.s.m.) şöyle buyurmuşlardır:
Bana salavat getiriniz
ki Allah'da size merhamet etsin.[40]
2490.
[4:204, Hadîs No: 5033]
Zeyd bin Harice (r.a.)
rivayet ediyor:
Bana salavat getirin.
Dua için son derece gayret gösterin. Ve şöyle deyin: "Allah'ım! İbrahim'e
ve İbrahim'in âline bereketini indirdiğin gibi Muhammed'e ve Muhammed'in âline
rahmet eyle! Muhammed'e ve Muhammed'in âline bereketini indir. Şüphesiz Sen
kullarının hamdlerine bol sevapla karşılık veren, dilleriyle övülen Hamid ve
sonsuz şeref ve büyüklük sahibi Mecidsin."[41]
2491.
[4:204, Hadîs No: 5034]
Enes'den (r.a.)
rivayetle:
Allah'ın nebî ve
resullerine salavat getirin. Çünkü Allah beni peygamber olarak gönderdiği gibi
onları da göndermiştir.[42]
2492.
[4:205, Hadîs No: 5038]
Müslim el-Kureşî
(r.a.) rivayet ediyor:
Ramazan'ı ve onu takip
eden Şevval ayını ve Çarşambayla Perşembeyi oruçlu geçir. Böyle yaparsan bütün
sene oruç tutmuş gibi olursun. [43]
2493. [4:206,
Hadîs No: 5039]
îbni Ömer'den (r.a.)
rivayetle Peygamber Efendimiz (a.s.m.) şöyle b uyurmuşlardır:
Oruçlunun susması
teşbih, uykusu ibadet, duası makbul ve amelinin mükâfatı da kat kattır.[44]
2494.
[4:208, Hadîs No: 5043]
Ebû Ümame (r.a.)
rivayet ediyor:
Ümmetimden iki sınıf
vardır ki onlara şefaatim ulaşmaz. Zalim ve katı yürekli idareci. Dinde
aşırılığa kaçan ve zorlama tevillerle dinden çıkan kimse.[45]
2495.
[4:209, Hadîs No: 5046]
Enes'den (r.a.)
rivayetle Resûlullah Efendimiz (a.s.m.) şöyle buyurmuşlardır:
Ümmetimden iki sınıf
vardır ki, Kevser havuzunun başına varamazlar, Cennete de giremezler. Bunlar
Kaderiyye ve Mürcie'dir.[46]
2496.
[4:210, Hadîs No: 5049]
Ebu Hureyre (r.a.)
rivayet ediyor:
Horozun sesi ve
kanadım çırpması onun rükûu ve secdesidir.[47]
2497.
[4:211, Hadîs No: 5052]
Ebû Katade'den (r.a.)
rivayetle:
Ramazanın yanında her
ay üç gün oruç tutmak diğer Ramazan'a kadar olan yıl boyunca gündüzü oruçlu
geçirip akşam iftar etmek kadar sevaplıdır.[48]
2498.
[4:211, Hadîs No: 5054]
Ali (r.a.) rivayet
ediyor: Sabır ayı Ramazanla birlikte her aydan üç gün oruç tutmak; kalbin kin,
haset, nifak gibi her türlü kirini giderir.[49]
2499.
[4:211, Hadîs No: 5055]
Ebû Katade'den (r.a.)
rivayetle:
Arefe günü oruç tutmak
biri geçmişte, biri gelecekte olmak üzere iki senenin; Aşura günü oruç tutmak
ise geçmiş bir senenin günahlarını affettirir.[50]
Arefe günü, Kurban
Bayramının bir gün öncesidir. Hacıların ihramları içerisinde Arafat'ta el açıp
Rablerİne duâ ettikleri gündür. Böyle bir günü oruçlu geçirmek büyük bir sevap
kazanmaya vesîledir. Hadiste, biri geçmişte, biri de gelecekte olmak üzere iki
senenin günahlarının affedileceği bildirilerek, bu sevaba dikkat çekilmektedir.
Affedileceği bildirilen günahlar küçük günahlardır.
Ramazan Bayramının bir
gün öncesi ise, Arefe değildir. Halk arasında Ra-.nazan Bayramı öncesine Arefe
denilmesi yanlış bir kullanımdır. Zaten bu hadiste kastedilenin Kurban Bayramı
öncesi olduğu açıktır. Çünkü, Ramazan Bayramı öncesinde oruçlu olmak zaten
farzdır.
Hadiste dikkat çekilen
bir diğer husus da, Aşure Günü orucudur. Aşure Günü, Hicrî senenin ilk ayı
olan Muharrem ayının 10. günüdür. Muharrem ayının diğer aylar arasında ayrı bir
yeri olduğu gibi, Aşure gününün de diğer günler içerisinde ayrı bir yeri
vardır. Aşure Gününe fazilet kazandıran pekçok hâdise bulunmaktadır. Meselâ Hz.
Musa ve Isrâiloğulları bu günde Firavun'un zulmünden kurtulmuşlar, Hz. Nuh'un
gemisi Cûdi Dağına bu gün demirlemiştir. Hz. Yunus balığın karnından bugün
kurtulmuş, Hz. Âdem'in tevbesi Aşure günü kabul edilmiştir. Daha pekçok güzel
hâdise bu gün gerçekleşmiştir.
Bunun içindir ki,
Muharrem ayı ve Aşure günü, Yahudilerce ve Hıristiyanlarca da mukaddes
sayılmıştır. Nitekim Peygamberimiz Medine'ye hicret buyurduğunda, Yahudilerin
oruçlu olduklarını öğrenmişti. "Bu ne orucudur?" diye sordu.
Yahudiler, "Bu gün Allah'ın Musa'yı düşmanlarından kurtardığı ve Firavun'u
boğdurduğu gündür. Hz. Musa (a.s.) şükür olarak bu gün oruç tutmuştur"
dediler. Bunun üzerine Resûlullah (a.s.m.), "Biz Musa'nın Sünnetini yaşatmaya
sizden daha yakın ve hak sahibiyiz" buyurdu ve Aşure Gününde oruç tutmaya
başladı ve Ashabına da tutmalarını emretti.[51] O
tarihte henüz Ramazan orucu farz kılınmamıştı. Peygamberimiz ve Sahabîler vacip
olarak o gün oruç tutmaya başladılar. Ramazan orucu farz kılındıktan sonra ise
Peygamberimiz, "İsteyen tutar, isteyen terk edebilir" buyurarak
herkesi serbest bıraktı.[52]
Aşure günü tutulan
orucun faziletiyle ilgili pekçok hadis vardır. İzahını yaptığımız hadis de
bunlardan birisidir Peygamberimiz bu hadislerinde Aşure Günü oruç tutmanın bir
senelik geçmiş günahları affedebileceğini bildirmektedir.
Ancak Yahudilere
benzememek için, Aşure gününden bir gün öncesini veya sonrasını da oruçlu
geçirmek tavsiye edilmiştir. Ibni Abbas bununla ilgili olarak şöyle bir hadis
rivayet eder:
"Aşure günü oruç
tutun, fakat Yahudilere muhalefet edin. Ondan bir gün önce veya sonrayı da
oruçlu geçirin."[53]
2500.
[4:212, Hadîs No: 5059]
Ebû Müleyke (r.a*)
rivayet ediyor:
Oruç tutun. Şüphesiz
oruç Cehennem ateşine ve: dünyanın kötülük ve musibetlerine karşı kalkandır.[54]
2501.
[4:212, Hadîs No: 5060]
Ebû Hüreyre'den (r.a.)
rivayetle:
Oruç tutun ki sıhhat
bulaşınız.[55]
2502.
[4:213, Hadîs No: 5062]
Katade bin Milhan
rivayet ediyor:
Ayın on üç, on dört ve
on beşinci günleri olan eyyamü'l-bîdda oruç tutun. Bunlar zamanın
hazineleridir.[56]
2503.
[4:216, Hadîs No: 5071]
Osman bin Ebî Şevde
rivayet ediyor:
Evine girince ve
evinden çıkarken ikişer rekat namaz kılmak hayırlı insanların namazıdır.[57]
2504.
[4:216, Hadîs No: 5074]
İbni Ömer'den (r.a.)
rivayetle:
Cemaatle kılman namaz
tek başına kılman namazdan yirmiyedi derece daha faziletlidir.[58]
2505.
[4:217, Hadîs No: 5077]
Ebû Hüreyre (r.a.)
rivayet ediyor:
Kişinin cemaatle
kıldığı namazı evinde ve işyerinde tek başına kıldığı namazından yirmi beş
derece daha üstündür. Bunun sebebi şudur: Biriniz güzelce abdest alıp sonra
yalnızca namaz gayesiyle camiye gelirse her adım atışında Allah mutlaka onu
bir derece yükseltir ve bir günahını düşürür. Bu durum camiye girinceye kadar
devam eder. Camiiye girince namaz için orada bulunduğu sürece namazda sayılır.
Namaz kıldığı yerde durduğu ve kimseye sıkıntı vermediği veya abdesti
bozulmadığı sürece de melekler kendisine dua ederek şöyle derler:
"Allah'ım, günahlarım bağışla! Allahım ona merhamet et! Allah'ım Tövbesini
kabul et."[59]
2506.
[4:219, Hadîs No: 5079]
Enes'den (r.a.)
rivayetle:
Kişinin evde kıldığı
namazı bir namaza, mahalle mescidinde kıldığı namazı yirmi beş namaza, Cuma
namazlarının kılındığı camideki namazı beş yüz namaza, Mescid-i Aksalda kıldığı
namazı beş bin namaza, benim şu mescidimde kıldığı namazı elli bin namaza,
Mescid-i Haramda kıldığı namazı ise yüz bin namaza bedeldir.[60]
2507.
[4:220; Hadîs No: 5082]
Süheyb (r.a.) rivayet
ediyor:
Kişinin insanların
görmediği yerde kıldığı nafile namazı, insanların gözü önünde kıldığı
namazının yirmibeş katma denktir.[61]
2508.
[4:225, Hadîs No: 5100]
Âişe'den (r.a)
rivayetle:
Misvak kullanılarak
kılman bir namaz misvak kullanılmaksızın kılman yetmiş namazdan daha
faziletlidir.[62]
2509. [4:225,
Hadîs No: 5101]
îbni Ömer (r.a.)
rivayet ediyor:
Nafile olsun, farz
olsun sarıkla kılman bir namaz, sarıksız kılman 25 namazın derecesine denktir.
Sarıklı kılınan bir Cuma namazı, ise sarıksız kılınan yetmiş Cuma namazına
denktir.[63]
2510.
[4:227, Hadîs No: 5108]
îbni Ömer'den (r.a.)
rivayetle:
Benim şu mescidimde
kılman bir namaz Mescid-i Haram hariç onun dışındaki bir mescidde kılman bin
namaz gibidir. Medine'de tutulan bir Ramazan ayının orucu onun dışındaki bir
yerde tutulan bin Ramazan ayının orucu gibidir. Medine'de kılman bir Cuma
namazı onun dışındaki bir yerde kılman bin Cuma namazı gibidir.[64]
2511.
[4:230, Hadîs No: 5119]
Aişe (r.a.) rivayet
ediyor:
Arefe günü oruç tutmak
bin gün oruç tutmak gibidir[65].
2512.
[4:231, Hadîs No: 5121]
Ebu'd-Derda'dan (r.a)
rivayetle:
Kişinin Allah yolunda
cihad ederken oruç tutması onu yetmiş yılda alınabilecek bir mesafe kadar
Cehennemden uzaklaştırır.[66]
2513.
[4:231, Hadîs No: 5124]
ibniAbbas (r.a)
rivayet ediyor:
Ramazan'dan sonra oruç
tutan kişi savaşta geri çekilip yeniden hücum eden kimseye benzer.[67]
Ramazan ayı, hadisin
tabiriyle, şeytanların bağlandığı, iyiliklerin kötülüklere galip geldiği,
mü'mînin en büyük düşmanı olan şeytanın mağlup edildiği bir savaş meydanıdır.
Mü'minler, genellikle bu savaşta galip gelirler.
Ramazan'dan sonra ise,
şeytan yine şiddetli hücuma geçer. İşte Peygamberimiz bu hadislerinde,
Ramazan'dan sonra oruç tutan kimsenin taktik gereği savaşta geri çekilip
tekrar hücuma geçen kimseye benzediğini bildirmektedir. Bilindiği gibi, yerine
göre savaşta taktik olarak geri çekilen kimse, hem düşmanı yanıltmış, hem de
dinlenmiş olarak saldırıya geçeceğinden başarı kazanma ihtimali kuvvetlidir.
Oruç da, şeytana karşı en tesirli bir silahtır. Ramazan'dan sonra bu silahla
şeytana saldıran bir kimse, onun hîle ve vesveseleri karşısında mağlup olmaz.
2514.
[4:231, Hadîs No: 5125]
Enes'den (r.a)
rivayetle:
Oruçlu, yatağı
üzerinde uykuda bile olsa ibâdet halindedir.[68]
2515.
[4:231, Hadîs No: 5126]
Ebû Hüreyre (r.a.)
rivayet ediyor:
Oruçlu bir Müslümanı
çekiştinnedikçe veya ona sıkıntı vermedikçe ibadet halindedir.[69]
2516.
[4:232, Hadîs No: 5128]
Enes'den (r.a.)
rivayetle:
Gerçek sabredici,
musibetin ilk çarpılışı ânında sabreden kişidir.[70]
2517.
[4:232, Hadîs No: 5129]
Enes (r.a.) rivayet
ediyor:
Günün ilk saatlerinde
uyumak rızkı engeller.[71]
2518.
[4:232, Hadîs No: 5130]
Ibni Mes'ud'dan (r.a.)
rivayetle:
Sabır imanın yarısı,
Allah'ın her türlü hükmüne gönülden teslimiyet de îmanın tamamıdır.[72]
2519.
[4:233, Hadîs No: 5131]
Ebû Musa el-Eşâri (r.a.)
rivayet ediyor:
Sabır rızadır.[73]
Bunda iki ihtimal söz
konusudur. Sabır Allah'ın rızası gibi yüksek bir makama ulaştırmaya vesile
olur. Gerçek sabır Allah'ın takdirine rıza göstermek, Ondan gelen herşeyi
gönül hoşluğu ve memnuniyetle karşılamaktır.
Sabır üç makamdan
ibarettir: Birincisi yakınmayı terk etmektir. Bu, tövbekarların sabrıdır.
İkincisi kazayı gönül hoşluğuyla karşılamaktır. Bu dünyaya önem vermeyen salih
insanların makamıdır. Üçüncüsü Allah'tan gelen herşeyi sevmek, muhabbetle
karşılamaktır. Bu da sıddıkların makamıdır.
2520.
[4:233, Hadîs No: 5132]
Hakim bin Umeyr (r.a.)
rivayet ediyor:
Sabır ve musibetin
mükâfatını Allah'tan bekleme, köleleri âzad etmekten daha faziletlidir. Allah
bu özellikleri taşıyan kimseleri sorgusuz sualsiz Cennete koyar.[74]
2521.
[4:234, Hadîs No: 5136]
Enes'den (r.a.)
rivayetle Peygamber Efendimiz (a.s.m.) şöyle buyurmuşlardır:
îmanda sabrın yeri,
vücutta başın yeri gibidir.[75]
2522.
[4:2347 Hadîs No: 5137]
Ali (r.a.) rivayet
ediyor:
Sabır üç çeşittir:
Musibete karşı sabır, Allah'a itaatta sabır, haramlardan uzak durmada sabır.
Kim ki Allah def edinceye kadar güzel bir teselliyle musibete karşı sabred[76]ers,e
Allah onun için üç yüz derece yazar, iki derecenin arası gökle yer arası
kadardır. Kim de Allah'a itaatta sabrederse Allah onun için altı yüz derece
yazar. İki derecenin arası yerin sathından yedi kat yerin dibine kadardır. Kim
de günahlardan uzak durmada sabır gösterirse, Allah onun için dokuz yüz derece
yazar. İki derecenin arası iki defa yerlerin en alt kısmından arş'ın son
noktasına kadardır.
2523.
[4:236, Hadîs No: 5141]
FadVdan (r.a.)
rivayetle:
Benden sonra doğruluk,
Ömer nerdeyse ordadır.[77]
2524.
[4:236, Hadîs No: 5142]
Rafı' bin Hadic (r.a.)
rivayet ediyor:
Sadaka yetmiş çeşit
kötülüğü önler.[78]
2525.
[4:237, Hadîs No: 5146]
Ali'den (r.a.)
rivayetle:
Usûlüne uygun olarak
sadaka vermek, akıl ve dinîn güzel karşıladığı işleri yapmak, anne-babaya
iyilik etmek ve akrabalarla iyi ilişkiler içerisinde bulunmak bedbahtlığı
saadete çevirir, ömrü uzatır ve kötü ölümlerden korur.[79]
2526.
[4:237, Hadîs No: 5147]
Enes (r.a.) rivayet
ediyor:
Güne başlarken sadaka
vermek felaketleri giderir.[80]
2527.
[4:238, Hadîs No: 5150]
Pehlivanlar pehlivanı
şiddetle öfkelendiğinde, yüzü kıpkırmızı kesildiğinde ve tüyleri diken diken
olduğunda öfkesini yenendir.[81]
2528.
[4:240, Hadîs No: 5157]
îbni Ömer'den (r.a.)
rivayetle Peygamber Efendimiz (a.s.m.) şöyle buyurmuşlardır:
Susmak hikmettir.
Fakat bunu yapanlar azdır.[82]
2529.
[4:241, Hadîs No: 5159]
Mıhrez bin Züheyr
(r.a.) rivayet ediyor: Susmak âlimin süsü, cahilin Örtüşüdür.[83]
2530.
[4:241, Hadîs No: 5160]
Enes'den (r.a.)
rivayetle:
Susmak ahlâkın
efendisidir. Ölçüsüz şaka yapan hafife alınır.[84]
2531.
[4:242, Hadîs No: 5166]
Osman bin EbVl-As
(r.a.) rivayet ediyor:
Oruç bir kalkandır.
Kul onunla kendisini Cehennem ateşinden korur.[85]
2532.
[4:243, Hadîs No: 5167]
Âmir bin Mes'ûd'dan
(r.a.) rivayetle:
Kışın oruç tutmak,
meşakkatsiz elde edilen bir ganimettir.[86]
2533.
[4:243, Hadîs No: 5168]
Enes (r.a.) rivayet
ediyor:
Oruç iç organları
inceltir. Eti eritir ve Cehennem ateşinin hararetinden uzaklaştırır. Şüphesiz
Allah'ın hiçbir gözün görmediği, hiçbir kulağın işitmediği ve hiçbir insanın
hatır ve hayaline gelmeyen nimetleri ihtiva eden bir sofrası vardır. Bu
sofraya, ancak oruçlular otururlar.[87]
2534.
[4:243, Hadîs No: 5170]
Ebû Hüreyre*den (r.a.)
rivayetle:
Beş vakit namaz, iki
Cuma namazı ve iki Ramazan ayı büyük günahlardan sakmıldığı sürece
aralarındaki küçük günahları affettirirler.[88]
2535.
[4:246, Hadîs No: 5180]
Enes (r.a.) rivayet
ediyor: Namaz mü'minin nurudur.[89]
2536.
[4:247, Hadîs No: 5182]
Ali'den (r.a.)
rivayetle:
Namaz her takva sahibi
için Allah'a yaklaşma vesilesidir.[90]
2537.
[4:248, Hadîs No: 5184]
Bera (r.a.) Peygamber
Efendimizin (a.s.m.) şöyle buyurduklarını rivayet ediyor:
Haramdan sakınmada
titizlik gösteren kimsenin arkasında namaz kılmak makbuldür. Böyle bir kimseye
hediye vermek makbuldür. Onunla beraber oturmak ibadettir. Onunla fikir
alışverişinde bulunmak sadakadır.[91]
2538.
[4:248, Hadîs No: 5187]
Ali'den (r.a.)
rivayetle Resûlullah Efendimiz (a.s.m.) şöyle buyurmuşlardır:
Namaz îmanın
direğidir. Cihad amelin zirvesidir. Zekât ise, bu ikisinin arasında yer alır.[92]
2539.
[4:249, Hadîs No: 5188]
îbni Abbas (r.a.)
rivayet ediyor:
Namaz îmanın ölçeğidir.
Kim o ölçeği tam doldurursa mükâfatını da tam alır.[93]
2540.
[4:249, Hadîs No: 5189]
îbni Ömer'den (r.a.)
rivayetle:
Namaz şeytanın yüzünü
karartır. Zekât ve sadaka onun belini kırar. Allah için karşılıklı sevgi ve
güzel işler yapmak suretiyle kendini Allah'a ve insanlara sevdirme onun soyunu
keser. Bunları yaptığınızda o sizden Güneşin doğduğu yer ile battığı yer
arasındaki mesafe kadar uzaklaşır.[94]
2541.
[4:249, Hadîs No: 5191]
Ebû Hüreyre (r.a.)
rivayet ediyor:
Namaz Sırat Köprüsü
üzerinde nurdur. Kim ki Cuma günü bana seksen defa salavat getirirse seksen
yıllık küçük günahları affedilir.[95]
2542.
[4:250, Hadîs No: 5196]
Ebû Ubeyde'den (r.a.)
rivayetle:
Oruç, kişi onu
günahlarla delmedikçe, bir kalkandır.[96]
2543.
[4:250, Hadîs No: 5199]
Aişe (r.a.) Peygamber
Efendimizin (a.s.m.) şöyle buyurduklarını rivayet ediyor:
Oruç, Cehennem ateşine
karşı bir kalkandır. Oruç tutan kişi, o gün kimseye karşı bir sataşmada
bulunmasın. Herhangi bir kimse kendisine sataşırsa ona dil uzatıp sövmesin ve
"Ben oruçluyum" desin. Muhammed'in canı kudreti elinde bulunan
Allah'a yemin ederim ki, oruçlunun ağız kokusu Allah katında misk kokusundan
daha güzeldir.[97]
2544.
[4:251, Hadîs No: 5201]
Ebû Hüreyre'den (r.a.)
rivayetle:
Oruç sabrın yarısıdır.
Herşeyin bir zekâtı vardır. Bedenin zekâtı da oruçtur.[98]
2545.
[4:251, Hadîs No: 5202]
Ebû Hüreyre (r.a.)
rivayet ediyor:
Oruçta riya yoktur.
Yüce Allah şöyle buyuruyor: "O benim içindir. Onun mükâfatını da Ben
veririm. Oruç tutan yemesini ve içmesini Benim için terk etmiştir."[99]
2546.
[4:251, Hadîs No: 5203]
İbni Ömer'den (r.a.)
rivayetle:
Kıyamet günü oruç ve
Kur'ân, kula şefaat edecekler. Oruç şöyle diyecek: "Ey Rabbim! Ben onu
gündüzleyin yemesinden ve nefsanî isteklerinden alıkoydum. Hakkında şefaatimi
kabul eyle!" Kur'ân da şöyle diyecek: "Ey Rabbim! Ben onu geceleyin
uykusundan alıkoydum. Hakkında şefaatimi kabul eyle!" İkisinin de şefaati
kabul edilir.[100]
2547.
[4:252, Hadîs No: 5204]
İbni Amr (r.a.)
rivayet ediyor:
israil oğullarından
birisine bir misafir geldi. Kapısında doğurması yakın dişi bir köpek vardı.
Köpek kendi kendine şöyle dedi: "Allah'a yemin ederim ki, ben sahibimin
misafirine havlamayacağım." Bunun üzerine karnındaki yavrular havlamaya
başladılar. "Bu da ne?" diye soruldu. Allah o kavimden bir peygambere
şöyle vahyetti: "Bu sizden sonra gelecek olan ve cahilleri, aklı başında
olanlarını bastıracağı bir ümmetin misâlidir. "[101]
2548.
[4:253, Hadîs No: 5211]
Nüvas bin Sem'an'dan
(r.a.) rivayetle:
Yüce Allah, dosdoğru
bir köprü misâlini veriyor: Köprünün iki tarafında kapıları açık iki sur
bulunur. Kapılarda sarkıtılmış perdeler vardır. Köprünün girişinde bir dellal
şöyle sesleniyor: "Ey insanlar! Hepiniz sağa sola sapmaksızm köprüye
girin! Köprünün üst tarafin-da da bir dellal aynı şekilde sesleniyor, insanlar
o köprüden geçerken içlerinden biri o kapılardan birini açmak istediğinde
dellal,
zıklar olsun sana! O
kapıyı açma. Çünkü açarsan ordan düşersin diye uyarıyor.
işte o köprü tslâmdır.
Etrafındaki iki sur Allah'ın çizdiği sınırlardır. Açık kapılar ise, Allah'ın
haram kıldığı şeylerdir. Köprünün başındaki dellal ise, Allah'ın kitabıdır.
Üst taraftaki dellal ise, Allah'ın her Müslümanın kalbine koyduğu öğütçüdür.[102]
2549.
[4:255, Hadîs No: 5214]
Ebû Hüreyre (r.a.)
rivayet ediyor:
Kıyamet günü
Cehennemde kâfirin dişi Uhud Dağı, derisinin kalınlığı 70 arşın, pazusu Beyda
Dağı, diz kapağı Verkan Dağı, Cehennemde oturduğu yer ise benim şu andaki
yerimle Ribze arası kadardır.[103]
2550.
[4:256, Hadîs No: 5220]
Osman bin Ebi'l-As'dan
(r.a.) rivayetle:
EJini bedeninin
ağrıyan yerinin üzerine koy ve üç defa "Bismillah" de, yedi defa da
şu duayı oku: "Eûzü billahi ve kudretini min şerri mâ ecidü ve ühaziru =
Hissettiğim acıdan ve korktuğum şeyden Allah'a ve kudretine sığınıyorum."[104]
2551.
[4:256, Hadîs No: 5221]
Osman bin Ebi'l-As
(r.a.) rivayet ediyor:
Sağ elini rahatsızlık
duyduğun yerin üzerine koy. Yedi defa elini sürerek her defasında şu duayı oku:
"Eûzü biizzetillâhi ve kudretihî min şerri mâ ecidü = Hissettiğim şu
ağrının şerrinden Allah'ın izzet ve kudretine sığınıyorum."[105]
2552.
[4:257, Hadîs No: 5224]
Esma binti Ebî
Bekir'den (r.a.) rivayetle:
Elini ağrıyan yerin
üzerine koy. Sonra da üç defa şu duayı oku: "Bismillâhi Allâhümme ezhib
annî şerre mâ ecidü bidaVeti Nebiyyi-ke't-Tayyibi'1-Mübareki'l-Mekîni mdeke bismillah
= Allah'ın adıyla. Allah'ım, pak, mübarek ve Senin katında büyük bir yeri olan
Peygamberinin daveti hürmetine hissettiğim ağrının şerrini benden gider.
Allah'ın adıyla..."[106]
2553.
[4:257, Hadîs No: 5225]
Meymune binti Ebî
Useyb (r.a.) Peygamber Efendimizin (a.s.m.) şöyle buyurduğunu rivayet ediyor:
Sağ elini kalbinin
üzerine koy ve şöyle de: "Bismillâhi dâvinî bide-vâik. Ve'şfinî bişifâik.
Veeğninî bifazlike ammen sivak. Ve ahdir annî ezâk=Allah'm adıyla. Allah'ım!
Devanla beni tedavi et! Şifanla bana şifa ver. Fazlanla beni Senden başka hiç
kimseye muhtaç olmayacak derecede zengin kıl. Ve verdiğin sıkıntıyı benden
gider."[107]
2554.
[4:257, Hadîs No: 5226]
Ebu'd-Derda'dan (r.a.)
rivayetle Resûlullah Efendimiz (a.s.m.) şöyle buyurmuşlardır:
Allah, şu dört şeyi
kullarının boynuna bir borç olarak yüklemiştir: namaz, zekât, Ramazan orucu ve
cünupluktan yıkanma. Bunlar, Allah'ın haklarında, "Sırların ortaya
çıktığı gün" diye buyurduğu sırlardır.[108]
,
2555.
[4:258, Hadîs No: 5231]
Enes (r.a.) Peygamber
Efendimizin (a.s.m.) şöyle buyurduğunu rivayet ediyor:
Camide gülmek, kabirde
karanlığa maruz kalmaya sebeptir.[109]
2556.
[4:259, -Hadîs No: 5232]
Hasan-ı Basrî'den
(r.a.) rivayetle:
iki çeşit gülme
vardır: Bir gülme vardır ki Allah sever. Bir gülme de vardır k,i Allah ona
gazap eder. Allah'ın sevdiği gülme şudur: Kişi görmeyi arzuladığı bir din
kardeşiyle ansızın karşılaşır ve sevincinden güler. Allah'ın gazap ettiği
gülme ise kişi incitici, kaba ve boş bir sözü hem gülmek, hem de başkalarını
güldürmek için söyler. Bu yüzden yetmiş sene Cehennem uçurumundan aşağı
yuvarlanır.[110]
2557.
[4:259, Hadîs No: 5234]
îbniAbbas (r.a.)
rivayet ediyor:
Vasiyette varislerden
birine zarara sokmak büyük günahlardandır.[111]
Yüce Allah, ölümü
ânında kişiye malının üçte birisine kadar vasiyet etme hakkı vermiştir. Kişi
malının üçte birinden fazlasını vasiyet ederse, mirasçılarına haksızlık etmiş
olacağından günahkâr olur. Zaten böyle bir vasiyet de geçersizdir.
İşte kişinin vasiyetle
mirasçılarına yapacağı haksızlıklardan birisi de, hayatta iken malının bir
kısmını veya kıymetli bir bölümünü çocuklarından birinin alması için vasiyette
bulunması, çocuklar: arasında adaletli davranmamasıdır. Mirasçıyı hakkı olan
paydan mahrum bırakıcı vasiyetler caiz olmadığı gibi, mirasçıya mirastan hak
ettiği malın dışında, ayrıca bir malın verilmesini vasiyet etmek de, insanın
ebedî hayatını tehdit eder. Peygamberimiz izahını yaptığımız hadisine böyle
yapmanın büyük günahlardan olduğuna dikkat çekmiştir.
Diğer taraftan, böyle
bir vasiyet zâten geçerli değildir. Çünkü vasiyetin şartlarından birisi de,
mal verilmesi vasiyet edilen kimsenin mirasçı olacak kadar yakın akraba
olmamasıdır. Zira bu tip akrabaların hakkını Yüce Allah zâten tayin etmiştir.
Nitekim Peygamberimiz bir hadislerinde bununla ilgili olarak şöyle buyurur:
"Cenâb-ı Hak, her
mirasçıya mirastan olan nasibini tâyin etti. Artık hiçbir mirasçıya vasiyet
etmek caiz değildir."[112]
Bununla beraber, bir
kimse vârislerden birine fazla birşey verilmesini bir maslahata binâen uygun
görürse, diğer vârisler de bunu kabul edip razı olurlarsa, bunu sağlığında
iken yapabilir. O zaman malından tasarruf hakkına sahip olduğundan, vermek
istediği şeyi sağlığında iken teslim edebilir. Fakat bunda da adaleti
gözetmeli, diğer mirasçılarını incitmemelidir.
2558.
[4:260, Hadîs No: 5235]
Muaz'dan (r.a.)
rivayetle:
Kabirin kişiyi sıkması
her mü'min için daha önce affedilmeyip üzerinde kalmaya devanı eden bütün
günahlara keffarettir.[113]
2559.
[4:260, Hadîs No: 5238]
İbni Mes'ud (r.a:)
rivayet ediyor:
Misafirlikte kalma
hakkı üç gündür. Bundan fazlası ev sahibi için sadakadır. Her iyilik de
sadakadır.[114]
2560.
[4:261, Hadîs No: 5242]
Ebu'd-Derda'dan (r.a.)
rivayetle Peygamber Efendimiz (a.s.m.) şöyle buyurmuşlardır:
Misafir rızkıyla
gelir. Ev halkının günahlarını götürerek gider. Günahlarını silip süpürür.[115]
2561.
[4:262, Hadîs No: 5245]
Ebû Hüreyre (r.a.)
rivayet ediyor:
Allah'a itaat babaya
itaattir. Allah'a karşı gelme babaya karşı gel-medır.[116]
2562.
[4:262, Hadîs No: 5246]
Ebû Hüreyre'den (r.a.)
rivayetle Resûlullah Efendimiz (a.s.m.) şöyle buyurmuşlardır:
Allah'a karşı gelmeyi
emretmedikçe idareciye itaat Müslüman kişi üzerinde bir haktır. Fakat Allah'a
karşı gelme sayılabilecek bir şeyi emrettiğinde ise, artık ona itaat edilmez.[117]
2563.
[4:263, Hadîs No: 5250]
Hassan bin Ebî Sinan
rivayet ediyor:
Cahiller arasında ilim
öğrenen kişi ölüler arasındaki diri gibidir.[118]
2564.
[4:263, Hadîs No: 5251]
Enes'den (r.a.)
rivayetle:
Allah için ilim
öğrenen kişi Allah katında fîsebilillah cihad eden kimseden daha üstündür.[119]
2565.
[4:263, Hadîs No: 5253]
Enes (r.a.) rivayet
ediyor:
İlim Öğrenen kişi
rahmetin peşindedir. İlim öğrenen kişi îslâmın temel direğidir. Mükâfatı
peygamberlerle birlikte verilir.[120]
2566.
[4:264, Hadîs No: 5255]
Ebû Hüreyre'den (r.a.)
rivayetle:
iki kişilik yemek üç
kişiye, üç kişilik yemek de dört kişiye yeter.[121]
2567.
[4:265, Hadîs No: 5257]
İbni Ömer (r.a.)
Resûlullah Efendimizin (a.s.m.) şöyle buyurduklarını rivayet ediyor:
İki kişilik yemek dört
kişiye, dört kişilik yemek sekiz kişiye yeter. Birlikte yiyin, ayrı ayrı
yemeyin.[122]
2568.
[4:265, Hadîs No: 5258]
İbni Ömer'den (r.a.)
rivayetle:
Cömert kişinin yemeği
şifadır. Cimrinin yemeği ise hastalıktır.[123]
2569.
[4:265, Hadîs No: 5259]
İbni Ömer (r.a.)
Peygamber Efendimizin (a.s.m.) şöyle buyurduklarını rivayet ediyor:
Deccal zamanında
mü'minlerin gıdası Allah'ı teşbih ve takdis etmektir. O gün kimin konuşması
Allah'ı teşbih ve takdis ise, Allah açlığını giderir.[124]
2570.
[4:267, Hadîs No: 5264]
Hüseyin bin Ali'den
(r.a.) rivayetle:
İlim öğrenmek her
Müslüman üzerinde farzdır.[125]
2571.
[4:267, Hadîs No: 5265]
Enes (r.a.) rivayet
ediyor:
îlim öğrenmek her
Müslüman üzerine farzdır. İlmi layık olmayana öğreten domuzun boynuna yakut,
inci ve altın takan kimse gibidir.[126]
2572.
[4:268, Hadîs No; 5266]
Enes'den (r.a.)
rivayetle:
îlimi öğrenmek her
Müslümana farzdır. Şüphesiz ilim öğrenen için denizdeki balıklara varıncaya
kadar herşey Allah'tan bağışlanma diler.[127]
2573.
[4:268, Hadîs No: 5267]
Enes (r.a.) rivayet
ediyor:
Allah mazlumun ve
darda kalmışın imdadına koşulmasını sever.[128]
2574.
[4:268, Hadîs No: 5268]
Ibni Abbas'dan (r.a.)
rivayetle:
îlim Öğrenmek, Allah
katında nafile namazdan, oruç, hac ve aziz ve celil olan Allah yolunda cihad
etmekten daha faziletlidir.[129]
2575.
[4:269, Hadîs No: 5269]
Ibni Abbas (r.a.)
rivayet ediyor:
Bir saat ilim Öğrenmek
bir geceyi ibadetle geçirmekten; bir gün ilim öğrenmek de üç ay oruç tutmaktan
daha hayırlıdır.[130]
2576.
[4:269, Hadîs No: 5270]
Ali'den (r.a.)
rivayetle:
Hak ve hakikatin peşinde
olmak, garip ve yalnız kalmak demektir. [131]
2577.
[4:270, Hadîs No: 5272]
Enes'den (r.a.)
rivayetle:
Helâlin ne olduğunu
öğrenip onu kazanmaya çalışmak her Müslü-mana gereklidir.[132]
2578.
[4:270, Hadîs No: 5273]
îbni Ömer (r.a.)
rivayet ediyor: Helâli arama cihaddır.[133]
2579.
[4:270, Hadîs No: 5274]
Ebû Hüreyre'den (r.a.)
rivayetle: Talha, yeryüzünde dolaşan bir şehiddir.[134]
2580.
[4:271, Hadîs No: 5276]
Ali (r.a.) Peygamber
Efendimizin (a.s.m.) şöyle buyurduklarını rivayet ediyor:
Talha ve Zübeyr
Cennette komşulanmdır.[135]
2581.
[4:271, Hadîs No: 5278]
îbni Ömer'den (r.a.)
rivayetle:
Vücudlarmızı
temizleyiniz ki Allah da sizi günahlardan temizlesin. Herhangi bir kul uyumak
üzere yatağına temiz olarak yatarsa, mutlaka elbiseleri arasında bir melek
geceler. Gecenin herhangi bir saatinde sağına veya soluna dönerse melek mutlaka
şöyle der: "Allah'ım, kulunun günahlarını bağışla! Çünkü o temiz olarak
geceledi."[136]
2582.
[4:271, Hadîs No: 5279]
Sa'd bin Ebî Vakkas
(r.a.) rivayet ediyor:
Avlularınızı ter temiz
yapınız. Şüphesiz Yahudiler evlerin avlularını temizlemezler.[137]
2583.
[4:273, Hadîs No: 5283]
Abdullah bin Cerad'dan
(r.a.) rivayetle:
Temiz ve helâl
yiyecek, yiyeceği, dini ve rızkı arttırır.[138]
2584.
[4:274, Hadîs No: 5288]
îbniAmr (r.a.) rivayet
ediyor:
Gariblere müjdeler
olsun. Onlar çok sayıdaki kötü insanlar arasında bulunan salih kimselerdir.
Onlara karşı gelenler itaat edenlerden daha fazladır.[139]
2585.
[4:274, Hadîs No: 5289]
Sevban'dan (r.a)
rivayetle:
îhlaslılara müjdeler
olsun. Onlar fitne karanlıkları içerisinde parlayan doğru yolu gösteren
kandillerdir.[140]
2586.
[4:275, Hadîs No: 5290]
Aişe (r.a.) rivayet
ediyor:
Allah'ın arşı'nın
gölgesine Önce varanlara müjdeler olsun. Onlar kendilerine hak söz söylendiği
zaman kabul edenler, birşey istendiğinde bolca verenler, kendileri için
verdikleri hükmü insanlar için de verenlerdir.[141]
2587.
[4:275, Hadîs No: 5292]
Ebû Hüreyre'den (r.a.)
rivayetle Resûlullah Efendimizin (a.s.m.) şöyle buyurmuşlardır:
Ahirzamanda İsa (a.s.)
indikten sonraki hayat ne güzeldir! Yağmur yağdırması için gökyüzüne izin
verilir. Bitki bitirmesi için yeryüzüne izin verilir. Tohumunu düz bir taşa
ekersen yeşerir. Yine kişi arslanm yanından geçer arslan ona zarar vermez.
Yılanın üzerine basar, onu sokmaz, insanlar arasında menfaat mücadelesi,
karşılıklı hased ve kin olmaz.[142]
2588.
[4:276, Hadîs No: 5294]
Muaz bin Cebel (r.a.)
Peygamber Efendimizin (a.s.m.) şöyle buyurduklarını rivayet ediyor:
Allah yolunda cihad
ederken Allah'ı çokça anan kimseye müjdeler olsun. Şüphesiz söylediği her
kelimeye karşılık kendisine yetmiş bin sevap verilir. Allah'ın kendi katında
vereceği fazlalığın yanında bu sevaplardan herbirisi de ona katlanır. Mah
harcamak da bu ölçüye göre mükâfatlandırılır.[143]
2589.
[4:276, Hadîs No: 5296]
Enes'den (r.a.)
rivayetle:
Müslüman olup da
geçimi kendisine yetecek kadar olan kimseye müjdeler olsun.[144]
2590.
[4:276, Hadîs No: 5297]
Ebû Hüreyre (r.a.)
rivayet ediyor:
Hac yapmış gibi sevap
kazanarak geceleyen, Allah yolunda savaşa çıkmış gibi mükâfat alarak sabahlayan
kimseye müjdeler olsun. Bu, kimsenin, durumunu bilmediği, harama iltifat
etmemeye gayret gösteren, az bir dünyalıkla kanaat eden kimsedir. Çoluk
çocuğunun yanma gülerek varır. Yanlarından gülerek ayrılır. Nefsim kudreti
elinde bulunan Allah'a yemin ederim ki böyle kimseler, aziz ve celil olan
Allah yolunda hac yapıp cihad edenlerle aynıdırlar.[145]
2591.
[4:277, Hadîs No: 5298]
Zeyd bin Eslem'den
(r.a.) rivayetle Peygamber Efendimiz (a.s.m.) şöyle buyurmuşlardır:
Cehaleti terk eden,
malının fazlasını veren ve adaletle iş gören kimseye müjdeler olsun![146]
2592.
[4:278, Hadîs No: 5299]
Rakb el-Mısrî (r.a.)
rivayet ediyor:
Zillete düşmeden
tevazu gösteren, miskinliğe kapılmadan nefsine boyun eğdiren, biriktirdiği
malından, Allah'a isyana girmeden başkalarına veren, dinde ince anlayış ve
hikmet sahibi kimselerle haşir-neşir olan, zelil ve miskin kimselere merhamet
edene müjdeler olsun! Nefsine boyun eğdiren, kazana helâl olan, iç dünyası
güzel, görünüşüyle de iyilik ve asalet timsâli olan, insanlara kötülük yapmaktan
uzak duran kimseye müjdeler olsun! ilmiyle amel eden, malının fazlasını veren,
fuzulî sözünü içinde tutan kimseye müjdeler olsun![147]
2593.
[4:278, Hadîs No: 5300]
Abdullah bin
Hantab'dan (r.aj rivayetle:
Allah'ın kendisine kıt
kanaat geçineceği bir rızkı verip de buna sabreden kimseye müjdeler olsun![148]
2594. [
4:279,Hadis No:5301]
Ebû Umame (r.a.)
rivayet ediyor:
Beni görüp de bana
îman getiren bir defa, beni görmediği halde bana îman eden kimseye de üç defa
müjdeler olsunî[149]
2595.
[4:281, Hadîs No: 5306]
Enes'den (r.a.)
rivayetle: Kd
sden (r.a.) rivayetle:
Kendi kusurlarıyla
uğraşıp başkalarının kusurlarını kurcalamaktan kendisini alıkoyan, malının
fazlasını veren, sözünün fazlasını içinde tutup söylemeyen, Sünnet dairesi
kendisine yetecek kadar geniş gelip bid'alara sapmayan kimseye müjdeler olsun![150]
2596.
[4:281, Hadîs No: 5307]
Abdullah bin Büsr
(r.a.) rivayet ediyor:
Ameli salih olup da
ömrü uzun olana müjdeler olsun![151]
2597.
[4:282, Hadîs No: 5308]
Sevban'dan (r.a.)
rivayetle Resûlullah Efendimiz (a.s.m.) şöyle buyurmuşlardır:
Diline hâkim olan,
evinde çoluk çocuğuyla bulunmaktan zevk duyan ve günahlarına ağlayan kimseye
müjdeler olsun![152]
2598.
[4:282, Hadîs No: 5310]
Aişe (r.a.) Resûl-ü
Ekrem Efendimizin (a.s.m.) şöyle buyurduklarını rivayet ediyor:
Amel sayfasında çokça
istiğfar bulacak olan kimseye müjdeler olsun![153]
2599.
[4:282, Hadîs No: 5311]
Ebû Hüreyre den (r.a.)
rivayetle Peygamber Efendimiz (a.s.m.) şöyle buyurmuşlardır:
Kıyamet günü, içi,
okuduğu Kur'ân, işlediği farzlar ve öğrendiği ilimle dop dolu olan kimselere
müjdeler olsun![154]
2600.
[4:282,Hadis No:5312]
Ebû Said (r.a.)
rivayet ediyor;
Tuba, Cennette bir
uçtan diğer uca kadar olan mesafesi yüz sene çeken bir ağaçtır. Cennetliklerin
elbiseleri onun tomurcuklarından çıkar.[155]
2601.
[4:283, Hadîs No: 5315]
îbni Ömer'den (r.a.)
rivayetle:
Tuba, Cennette öyle
bir ağaçtır ki, uzunluğunu ancak Allah bilir. Dallarının birinin altında bir
süvari yetmiş sene yol alır. Yapraklan Cennetin kıymetli elbiseleridir.
Dallarına deve boynu büyüklüğünde kuşlar konar.[156]
2602.
[4:283, Hadîs No: 5316]
Ibni Ömer (r.a.)
rivayet ediyor-
Euzun zaman
bekleyişleri
2603. [4:284,
Hadîs No: 5319]
Vadin binAta'dan
(r.a.) rivayetle:
Ağızlarınızı ter temiz
tutunuz. Çünkü ağızlarınız Kur’ân'm yollarıdır.[157]
2604.
[4:285, Hadîs No: 5325]
îbni Ömer (r.a.)
rivayet ediyor:
Mühür, arşın
ayaklarında asılı durmaktadır. Haramlar çiğnenince, günahlar işlenince ve
Allah'a karşı cüretkâr davranıhnca, Allah o mührü gönderir, kişinin kalbini
mühürler. Bundan sonra kişi iyi şeyleri düşünemez.[158]
2605.
[4:286, Hadîs No: 5328]
Üsame'den (r.a.)
rivayetle:
Salgın hastalık, bir
grup israil Oğullarına gönderilen azab ve musibetin kalıntısıdır. Siz bir
yerde bulunurken, orada böyle bir hasta-[159]
2606.
[4:286, Hadîs No: 5329]
Enes (r.a.) rivayet
ediyor:
Taundan ölmek her
Müslüman için şehitliktir.[160]
2607.
[4:288, Hadîs No: 5335]
Amr bin Hureys'den (r.a.)
rivayetle:
Temiz ve abdestli
olarak uyuyan, gündüz oruç tutup gece
ibadet yapan kimse gibidir.[161]
2608.
[4:289, Hadîs No: 5339]
Rabl el-Ensari (r.a.)
rivayet ediyor:
Yaralanarak, taunla,
yıkık altında kalarak, yırtıcı hayvanların yemesiyle, suda boğulmakla, ateşte
yanmakla, karın sancısıyla, zâtül-cenb hastalığıyla Ölmek şehidliktir.[162]
2609.
[4:290, Hadîs No: 5341]
Enes'den (r.a.)
rivayetle:
Aşırı mal sevgisi
âlimlerin kalbinden hikmeti alıp götürür.[163]
2610.
[4:290, Hadîs No: 5343]
Ebû Malik el-Eş'ârî (r.a.)
rivayet ediyor:
Temizlik îmanın
yarısıdır. Elhamdülillah amel terazisinin sevap kefesini doldurur. Sübhanellah
ve Elhamdüllah gökle yerin arasını doldurur. Namaz nurdur. Sadaka yol
göstericidir. Sabır ışıktır. Kur'ân ya lehinde veya aleyhinde delildir. Bütün
insanlar sabahleyin evlerinden çıkarlar, ya kendilerini azaptan âzâd eder
veyahut da azaba mâruz bırakırlar.[164]
2611.
[4:294, Hadîs No: 5351]
İbni Ömer'den (r.a.)
rivayetle Peygamber Efendimiz (a.s.m.) şöyle buyurmuşlardır:
u, üzerlerinde hiç
kimsenin bir alacağı olmadığı halde, kuşlar gagalarını yukarı dikerler,
kuyruklarını yere vururlar, içindekileri dışarı atarlar. O halde [165]
2612.
[4:295, Hadîs No: 5355]
Enes (r.a.) rivayet
ediyor:
Zulüm üç türlüdür. Bîr
zulüm vardır ki Allah onu bağışlamaz. Bir zulüm vardır ki Allah bağışlayabilir.
Bir zülüm daha vardır ki Allah onu ihmal etmez. Allah'ın affetmediği zulüm Ona
ortak koşul ma sı-dır. Allah şöyle buyurur: "Şüphesiz şirk büyük bir
zulümdür."[166] Allah'ın
affedebileceği zulüm kulların Rablerine karşı olan bir görevlerini ihmal etmek
suretiyle kendi kendilerine yapmış oldukları zulümdür. Allah'ın ihmal etmediği
zulüm ise kulların biribirlerine yapmış oldukları zulümdür. Allah mazlumun
hakkını zalimden alır.[167]
2613.
[4:296, Hadîs No: 5356]
Huzeyfe'den (r.a.)
rivayetle:
Zalimler ve
yardakçıları Cehennemdedir.[168]
2614.
[4:296, Hadîs No: 5358]
Sevban (r.a.) rivayet
ediyor:
Hastayı ziyarete giden
kişi dönünceye kadar Cennetin meyveleri arasında yürümektedir.[169]
2615.
[4:297, Hadîs No: 5359]
Ebû Ümame'den (r.a.)
rivayetle:
Hasta ziyaret eden
kişi rahmete dalar. Hastanın yanına oturunca rahmet onu kaplar. Hasta
ziyaretinin mükemmel olması, birinizin elini hastanın yüzünün veya elinin
üzerine koyması ve halini sorma-sıyladır. Aranızdaki selamlaşmanın mükemmel olması
da mûsafaha etmekledir.[170]
2616.
[4:299, Hadîs No: 5369]
Ali (r.a.) rivayet
ediyor:
İlminden faydalanılan
bir alim, kendini ibadete vermiş bin kişiden daha hayırlıdır.[171]
2617.
[4:300, Hadîs No: 5372]
Numan bin Beşir'den
(r.a.) rivayetle:
Ey Allah'ın kulları!
Ya saflarınızı dosdoğru tutarsınız, ya da Allah kalblerinizi birbirinden
ayırır.[172]
2618.
[4:300, Hadîs No: 5373]
Üsame bin Şüreyk
(r.a.) Resûl-ü Ekrem Efendimizin (a.s.m.) şöyle buyurduklarını rivayet ediyor:
Ey Allah'ın kulları!
Tedavi olunuz. Şüphesiz Allah, hiçbir hastalık vermemiştir ki, ilacını da
vermemiş olsun. Birtek hastalık hariç, o da ihtiyarlıktır.[173]
2619.
[4:300, Hadîs No: 5374]
Muaz bin Cebel'den
(r.a.) rivayetle Peygamber Efendimiz (a.s.m.) şöyle buyurmuşlardır:
Abdullah bin Selâm Cennette
[Cennetle müjdelenen on kişiden sonra] onuncudur.[174]
2620.
[4:301, Hadîs No: 5375]
Abdullah bin Abbas
(r.a.) Peygamber Efendimizin (a.s.m.) şöyle buyurduğunu rivayet ediyor:
Abdullah bin Ömer,
Rahman olan Allah'ın hakkı tebliğle görevli seçkin bir kuludur. Ammar bin Yasir
Cennete ilk gireceklerdendir. Mikdad bin Esved ibadette, dine destek olmada ve
dinî hükümleri anlamada büyük gayret gösterenlerdendir.[175]
2621.
[4:301, Hadîs No: 5377]
Cabir'den (r.a.)
rivayetle:
Osman bin Afvan,
dünyada da dostumdur, âhirette de.[176]
2622.
[4:302, Hadîs No: 5380]
Ebû Hüreyre (r.a.)
Resul-ü Ekrem Efendimizin (a.s.m.) şöyle buyurduklarını rivayet ediyor:
Osman, büyük bir haya
sahibidir. Melekler de ondan haya ederler.[177]
2623. [4:302,
Hadîs No: 5381]
İbni Ömer'den (r.a.)
rivayetle:
Osman, ümmetimin en
hayalısı ve cömerdidir.[178]
2624.
[4:302, Hadîs No: 5382]
Suheyb (r.a.) rivayet
ediyor:
Mü'minin haline
şaşılır. Onun her işi hayırdır. Bu, mü'mınden başkasına nasip olmaz. Çünkü ona
bir nimet verildiğinde şükreder. Bu onun için bir hayır olur. Başına bir
musibet geldiğinde de sabreder. Bu da kendisi için bir hayır olur.[179]
2625.
[4:303, Hadîs No: 5384]
İbni Mes'ûd'dan (r.a.)
rivayetle:
Allah, fîsebîlillah
savaşırken arkadaşları bozguna uğrayıp geri kaçan, fakat kendisi taşıdığı
sorumluluğu bilip düşmana karşı yeniden hücuma geçen ve sonunda şehid edilen
bir kişiye hoşnutluğundan hayret eder. Aziz ve celil olan Allah meleklerine
şöyle der: "Kuluma bakın! Katımdaki mükâfata olan arzusu ve azabımdan
korkusu sebebiyle yeniden hücuma geçti ve sonunda şehid edildi."[180]
2626.
[4:304, Hadîs No: 5388]
İbni Mes'ûd (r.a.)
rivayet ediyor:
Hastalıktan dolayı
sızlayan mü'mine hayret ederim. Eğer hastalıktaki mükâfatı bilseydi ölüp aziz
ve celil olan Allah'a kavuşuncaya kadar hasta kalmak isterdi.[181]
2627.
[4:304, Hadîs No: 5389]
İbni Mes'ûd'dan (r.a.)
rivayetle:
Meleklerden iki
meleğin haline hayret ederim. Bunlar yeryüzüne inerek bir kulu seccadesinde
ararlar. Sonra Rablerinin huzuruna çıkıp şöyle derler: "Ya Rabbi! Falan
mü'min kulun için her gece ve gündüz şu kadar, şu kadar amelin sevabım
yazardık. Şimdi ise onu, verdiğin hastalığın ipiyle bağlamış olduğunu gördük ve
kendisi için hiçbir şey yazmadık. Aziz ve celil olan Allah şöyle buyurur: "Kulum
için daha önce gece ve gündüz işlemiş olduğu ameli yazmaya devam edin. Amelinin
sevabından hiçbir şeyi eksiltmeyin. Onu hasta tuttuğum sürece mükâfatı bana
aittir. Daha önce işlemiş olduğu amelin mükâfatı kendisi için geçerlidir."[182]
2628.
[4:305, Hadîs No: 5390]
Sa'd bin Ebî Vakkas
(r.a.) rivayet ediyor:
Müslümanm haline
hayret ederim. Başına bir musibet geldiğinde, sabrederek bunun mükâfatını
Allah'tan bekler. Kendisine bir nimet geldiğinde ise Allah'a şükrederek
hamdeder. Şüphesiz Müslüman ağzına götürdüğü lokmaya varıncaya kadar herşey
için mükafatlandırılır.[183]
2629.
[4:306, Hadîs No: 5393]
îbni Mes'ûd'dan (r.a.)
rivayetle:
Ölüm kendisini
kovaladığı halde dünyayı kovalayan kimseye şaşarım. Kendisinden gafil
olunmadığı halde gaflete dalan kimseye şaşarım. Allah, kendisinden razı mıdır,
kızgın mıdır bilmediği halde kahkahayla gülene şaşarım. [184]
-
2630.
[4:306, Hadîs No: 5394]
îbni Ömer (r.a.)
rivayet ediyor:
Köleleri para verip
satın alarak hürriyetine kavuşturduğu halde, hür olan insanları iyiliklerle
kazanmayan insanların haline şaşarım. Halbuki bu, daha sevaplıdır.[185]
2631.
[4:306, Hadîs No: 5396]
Ebû Hüreyre'den (r.a.)
rivayetle:
Bir taş sızlanarak
Allah'a şöyle yakındı: "Allah'ım, Efendim! Sana şu kadar, şu kadar sene
kullukta bulundum. Sonra da beni bir tuvaletin temeline koydun." Allah
şöyle buyurur: "Seni kötü bir hâkimin meclisinden uzaklaştırdığıma razı
değil misin?"[186]
2632.
[4:307, Hadîs No: 5397]
Ümm-ü Hakim (r.a.)
rivayet ediyor:
İftarı vakit geçirmeden
yapınız. Sahuru da mümkün olduğunca geciktiriniz.[187]
2633.
[4:308, Hadîs No: 5402]
Eyyub bin Meysere'den
(r.a.) rivayetle:
Seni ziyaret etmeyeni
ziyaret et. Sana hediye vermeyene hediye ver.[188]
2634.
[4:308, Hadîs No: 5405]
Aişe (r.a.) rivayet
ediyor;
Cennetin dereceleri
Kur'ân'm âyetleri sayısıncadır. Cennete giren Kur'ân ehlinin üzerinde hiçbir
derece yoktur.[189]
2635.
[4:310, Hadîs No: 5411]
Abdullah bin Zeyd'den
(r.a.) rivayetle: Ümmetimin azabı dünyadayken verilir.[190]
2636.
[4:310, Hadîs No: 5413]
Enes (r.a.) rivayet
ediyor:
Çocuğun küçük iken
yaptığı yaramazlık, büyüdüğünde aklının çok olacağına işarettir.[191]
2637.
[4:311, Hadîs No: 5417]
Ebû Ümame'den (r.a.)
rivayetle:
Rabbim, Mekke'nin
çakıllarını benim için altın yapmayı teklif etti. Ben "Hayır, ya Rabbi!
Aksine birgün tok olayım, birgün aç. Aç kaldığımda Sana yalvarayım ve Seni
anayım. Tok olduğumda da Sana hamdedip şükredeyim" dedim.[192]
2638.
[4:312, Hadîs No: 5418]
Ebû Hüreyre (r.a.)
rivayet ediyor:
Bana ilk Cennete
girecek üç kişiyle, ilk Cehenneme girecek üç kişi gösterildi, ilk Cennete
girecek üç kişi şunlardır: Şehid, hem Rabbine güzelce ibâdet eden, hem de
efendisinin iyiliğini dileyen hizmetçi, harama iltifat etmeyen ve insanlardan
da birşey dilenmeyen kimse. Cehenneme girecek ilk üç kişi ise şunlardır:
despot idareci, malmdaki Allah'ın hakkını ödemeyen servet sahibi, kibirli ve
övünen fakir.[193]
2639.
[4:312, Hadîs No: 5419]
Enes'den (r.a.)
rivayetle;
Bana biraz önce şu
duvarın kenarında Cennet ve Cehennem gösterildi. Bugünkü kadar hayrın yapılması,
serden de kaçınılmasının gerektiğini görmedim. Eğer benim bildiğimi
bilseydiniz, az güler çok ağlardınız.[194]
2640.
[4:313, Hadîs No: 5420]
Ebû Zer (r.a.) rivayet
ediyor:
Ümmetim iyi, kötü
bütün amelleriyle bana gösterildi. Güzel amelleri arasında insanlara sıkıntı
veren birşeyi yoldan kaldırmak, kötü ameller arasında da camide kaldırılmamış
kir, pasın bulunduğunu gördüm.[195]
2641.
[4:314, Hadîs No: 5422]
Huzeyfe bin Esid'den
(r.a.) rivayetle:
Akşamleyin şu odanın
yanında ümmetim bana gösterildi. Öyle ki ümmetimden herbir kişiyi birinizin
arkadaşını tanıdığından daha fazla tanırım.[196]
2642.
[4:315, Hadîs No: 5429]
Ebû Hüreyre (r.a.)
rivayet ediyor:
Ümmetimden, kesinlikle
kader konusunda bilir bilmez konuşmamalarını istiyorum. Kader konusunda ancak
ümmetimin âhirzaman-daki kötüleri ileri geri konuşur.[197]
2643.
[4:315, Hadîs No: 5430]
Âişe binti Kudame'den
(r.a.) rivayetle:
Kulunun iki gözünü
alıp da sonra da onu Cehenneme sokmak, Allah'ın gücüne gider.[198]
Nice göz nimetine
kavuşmuş insan, o büyük nimetin kıymetini bilemediği, şükrünü îfa edemediği
gibi nice gözsüzler vardır ki, o nimetten mahrumiyetin ız-dtraplarını yaşayıp
dururlar.
Ne göz nimeti insanı
küîran-ı nimete götürmeli ve ne de gözsüzlük şikâyete, isyana sevk etmelidir.
Her iki hal de imtihan
içindir. Önemli olan imtihanı kazanabilmektir. Bu nimete erip de imtihanı
kazananlar olabileceği gibi bu nimetten mahrum kalıp da yine imtihanı
kazananlar olabilir. Neticede her ikisi de kazançlı çıkar. Bunun tersi de söz
konusudur.
Bir defa Allah hiçbir kuluna
zulm etmez. Bir nimeti ihsan ediyor veya etmiyorsa bunda birçok hikmetler
vardır. Her iki halde de kulunu denemektedir.
Kul bilmelidir ki
herhangi bir nimetten mahrumiyet, sadece şu geçici dünya için söz konusudur.
Önemli ofan ebedî hayatta ondan mahrum kalmamaktır. Diyelim ki âmâ olan bir
mü'min bu halini sabır ve şükürle karşılıyorsa, sonsuz bir hayatta o nimete hem
de daha güzel bir şekilde kavuşacaktır. Dünyada mahrum kalınan süre göz
kırpması gibi kısa bir süreyi ancak alır. Mü'min îmanının kuvvetliliği
ölçüsünde bu musibetlere sabreder.
Yukardaki hadis de
mü'min için büyük bir müjdeyi ihtiva etmektedir. Kul görememesi yüzünden
isyana gitmediği, kulluğunu îfada yanlışlığa girmediği takdirde Cennete
girecektir. Allah böyle bir kulunu Cehenneme koymaz. Bu mühim husus da mü'mini
sabra teşvik etmesi açısından önemlidir.
2644.
[4:316, Hadîs No: 5433]
Hasan-ı Basrî rivayet
ediyor:
On şey vardır ki Lut
kavmi onları işledi ve bu yüzden helak oldular. Ümmetim bunlardan başka birşey
daha yapacaktır. Livata (homoseksüellik), sapanlarla ve parmaklar arasına
alarak birbirlerine taş atmak, güvercinle oynamak, def çalmak, içki içmek,
sakal traş etmek, bıyıkları uzatmak, ıslık çalmak, el çırpmak, ipek giymek. Ümmetim
bunlara bir tane daha ekleyecek. O da lezbiyenlik (sevicilik).[199]
2645.
[4:317, Hadîs No: 5437]
Ebû Eyyub'dan (r.a.)
rivayetle:
Büyük mükâfat, büyük
musibetlerle beraberdir. Allah bir topluluğu sevince onlara belâ verir.[200]
2646.
[4:318, Hadîs No: 5438]
Âişe (r.a.) rivayet
ediyor:
Allah'ın affı senin
günahından büyüktür.[201]
2647.
[4:318, Hadîs No: 5439]
Ali'den (r.a.)
rivayetle:
Bir idareci ne kadar
çok affederse, idaresi o kadar uzun ömürlü olur.[202]
2648.
[4:318, Hadîs No: 5441]
Aişe (r.a,) rivayet
ediyor:
Siz iffet ve namuslu
olunuz ki, kadınlarınız da iffetli ve namuslu olsun. Siz babalarınıza karşı iyi
davranınız ki, evlatlarınız da size iyi davransın. Kim Müslüman kardeşine
yapmış olduğu bir kötülükten dolayı özür diler, o da özrünü kabul etmezse, o
kişi başında bulunduğum Kevser havuzunun yanma varamaz.[203]
2649.
[4:320, Hadîs No: 5449]
Bekr bin Buneys'den
rivayetle Peygamber Efendimiz (a.s.m.) şöyle buyurmuşlardır:
Bu ümmetin
"ebdal" denilen salihlerinin alâmeti, hiçbirşeye asla lanet okumam
alandır.[204]
2650.
[4:320, Hadîs No: 5450]
Enes (r.a.) rivayet
ediyor;
Allah'ın kulunu
sevmesinin belirtisi, Allah'ı anmayı sevmektir. Allah'ın kula buğz etmesinin
belirtisi ise, kulun aziz ve celil olan Allah'ı anmaktan hoşlanmamasıdır.[205]
2651.
[4:322, Hadîs No: 5461]
İbni Abbas'dan (r.a.)
rivayetle:
Âdemoğlunun her
mafsalı için vermesi gereken bir sadaka vardır. Kuşluk vaktinde kılman iki
rekat namaz, bunların hepsinin yerine geçer.[206]
2652.
[4:323, Hadîs No: 5463]
Cabir (r.a.) rivayet
ediyor:
Her Müslüman kişinin
yedi günde bir defa yıkanması gerekir. O gün de Cuma günüdür.[207]
2653.
[4:323, Hadîs No: 5464]
Ebû Musa'dan (r.a.)
rivayetle:
Her Müslüman yardım
elini uzatmalıdır. Eğer yerecek birşey bu-lamıyorsa, çalışıp kendi kendine
yardım eder. Böylece yardım yapma görevini yerine getirmiş olur. Eğer bunu yapamazsa
yardım isteyen ihtiyaç sahibine fiilen yardım eder. Bunu da yapamazsa hayır ve
iyilik yapılmasını tavsiye eder. Bunu da yapamazsa en azından başkasına
kötülük yapmaktan sakınır. Bu da onun için bir iyiliktir.[208]
2654.
[4:324, Hadîs No: 5466]
Ebû Ümâme (r.a.)
Peygamber Efendimizin (a.s.m.) şöyle buyurduğunu rivayet ediyor:
Neden din kardeşinizi
gözünüzle öldürüyorsunuz. Biriniz kardeşinde çok hoşuna giden birşey görürse,
gördüğünde ona mübarek olması için dua etsin.[209]
Bu hadis, nazarın hak
ve gerçek olduğunu göstermektedir. Kıskançlık veya hayranlık dolu bakışların
karşıdaki kişi ve cisimde etkili olduğu bilinen gerçeklerdendir. Nazar kişiyi
hasta edebilecek, bazı musibetleri çekebilecek, hatta Öldürebilecek derecede
zararlara sebep olabilmektedir. Kıskanç bir bakışa dinin müsaadesi yoktur.
Hayran bakışa ise "Mâşâallah" demek suretiyle bakmaya müsaade
edilmiştir. Mâşâallah bir dua niteliğindedir. "Allah ne güzel yaratmış,
mübarek eylesin" mânâsını taşır.
Mâşâallah demeyen
kimse manen mes'ûl olur. Çünkü hayranlıkla baktığı kişi veya eşyada bir kısım
değişikliklere, zararlara sebep olmakta, vebal yüklenmektedir.
2655.
[4:325, Hadîs No: 5470]
Îbni Ömer'den (r.a.)
rivayetle:
Başkalarına
Öğretilmeyen veya uygulanmayan ilim, harcanmayan hazine gibidir.[210]
2656.
[4:325, Hadîs No: 5471]
îbni Mes'ûd (r.a.)
rivayet ediyor:
Payda vermeyen ilim,
harcanmayan hazine gibidir.[211]
2657.
[4:326, Hadîs No: 5472]
Ebû Said el-Hudrt'den
(r.a.) rivayetle:
İsla mm sembolü
namazdır. Namaz kılarken kalbini başka düşüncelerden arındıran, onu
farzlarına, vaktine ve sünnetlerine titizlikle uyarak kılan kimse gerçek
mü'mindir.[212]
2658.
[4:326, Hadîs No: 5473]
Ali (r.a.) rivayet
ediyor:
Ilm-i ledün aziz ve
celil olan Allah'ın sırlarından bir sır, hükmünden bir hükümdür. Allah onu
kullarından dilediğinin kalbine bırakır.[213]
Elim kesbî ve vehbî
ilim olmak üzere iki kısma ayrılır. Kesbî ilim, çalışılarak öğrenilen ilim;
ledün de ilhamla insan iradesi karışmadan sırf Allah tarafından ilham edilen
ilimdir.
Ilm-i ledün kalbe
ilham edilen bir kısım incelikler, sırlar ve gizliliklerdir. Bu herşeyden önce
bir Allah vergisidir. Manen yükselmiş, kalbi temiz, ihlaslı ve samimî
kutlarına Allah'ın bir ihsanından ibarettir. Zaman olur, bu ilme sahip olan
kimse, kişinin kalbini okur. Zaman olur gaybdan haber verir. Zaman olur dilinden
hikmet, kaleminden fikir şimşekleri parlar. Ona mazhar olan âlim öyle bir ilmî
inkişaf sergiler ki akıl ve ilmî kapasiteyle öyle bir eser ortaya koymak mümkün
değildir. Günlerce, aylarca süFecek çalışmaların birkaç saat içerisinde ortaya
çıktığını, kâtiplerin yazarken yetiştirmede güçlük çektiklerini görmek şaşırtır
insanı. Öyle izahlar, öyle ispatlar, öyle misallerle karşılaşılır ki hayran kalmamak
mümkün değildir. Bu ilme başta Peygamber Efendimiz (a.s.m.) olmak üzere
peygamberler ve Allah'ın birçok veli kulları mazhar olmuşlardır.
2659.
[4:327, Hadîs No: 5476]
Sebire bin Mâbed'den
(r.a.) rivayetle:
Yedi yaşına girince
çocuğa namaz kılmayı Öğretin. On yaşma girdiğinde kılmazsa hafifçe döğün.[214]
2660.
[4:327, Hadîs No: 5477]
îbni Ömer (r.a.)
rivayet ediyor:
Erkek çocuklarınıza
yüzmeyi ve ok atmayı, kız çocuklarınıza da ip eğirmeyi öğretin.[215]
2661.
[4:327, Hadîs No: 5478]
Bekr bin Abdullah'dan
(r.a.) rivayetle:
Annen ve baban seni
çağırdıklarında önce annenin çağrısına uy,[216]
2662.
[4:328, Hadîs No: 5480]
îbni Abbas (r.a.)
rivayet ediyor:
ilim Öğretiniz,
kolaylaştırınız, güçleştirmeyiniz. Sevindiriniz, nefret ettirmeyiniz. Biriniz
öfkelendiğinde sussun.[217]
2663.
[4:328, Hadîs No: 5481]
Ebû Hüreyre'den (r.a.)
rivayetle Resûlullah Efendimiz (a.s.m.) şöyle buyurmuşlardır:
Öğretiniz, fakat sert
davranmayınız. Çünkü öğretici kişi sert davranan kişiden daha hayırlıdır.[218]
2664.
[4:328, Hadîs No: 5482]
Mücahid rivayet
ediyor:
Erkeklerinize Mâide
Sûresini, kadınlarınıza da Nur Sûresini öğretiniz.[219]
2665.
[4:329, Hadîs No: 5484]
Ebû Hüreyre (r.a.)
Peygamber Efendimizin (a.s.m.) şöyle buyurduklarını rivayet ediyor:
Güçlük halinde,
kolaylık halinde, sevinçliyken, sıkıntılıyken ve başkalarının senden üstün
tutulduğunda bile meşru idarecine kulak verip itaat etmek senin üzerine bir
borçtur.[220]
2666.
[4:329, Hadîs No: 5485]
Sa'd bin Ebî
Vakkas'dan (r.a.) rivayetle:
İnsanların elindeki
şeylere karşı bir beklenti içerisinde olma. Açgözlülükten sakın. Çünkü bu
peşin bir fakirliktir. Namazım dünyaya veda eden bir kimsenin namazı gibi kıl.
Sonradan özür dileyeceğin şeyi yapmaktan sakın.[221]
2667.
[4:331, Hadîs No: 5491]
İbni Abbas (r.a.)
rivayet ediyor:
İlme sarıl. Çünkü ilim
mü'minin dostudur. Hilm onun veziridir. Akıl onun yol göstericisidir. Salih
amel onun doğru yolda sabit kılıcıdır. Şefkatlilik babasıdır. Yumuşaklık
kardeşidir. Sabır maddî ve manevî duygularının kumandanıdır.[222]
2668.
[4:331, Hadîs No: 5493]
Zührî'den (r.a.)
rivayetle:
Uygun bir fîat
verildiği takdirde ilk müşteriye satmaya bak. Çünkü kazanç hoşgörülülükle
beraberdir.[223]
2669.
[4:332, Hadîs No: 5495]
Ebû Said el-Hudrî
(r.a.) rivayet ediyor:
Allah'tan korkmaya
bak. Çünkü bu her hayrı kendisinde toplamıştır. Cihada sarıl. Çünkü o,
Müslümanların ruhbaniyetidir. Allah'ı anmaya ve okumaya önem ver. Çünkü bu
yeryüzünde senin için nur, gökte ise senin için şandır. Hayır söylemenin
dışında dilini sıkı tut. Çünkü sen bununla şeytanı yenmiş olursun.[224]
2670.
[4:332, Hadîs No: 5496]
Muaz bin CebeVden
(r.a.) rivayetle:
Aziz ve celil olan
Allah'tan gücün yettiğince korkmaya çalış. Her taşın ve ağacın yanında Allah'ı
an. Bir günah işlediğinde hemen arkasından tövbe et. Gizlice işlediğin günaha
gizlice, açıkça işlediğin günaha açıkça tövbe et.[225]
2671.
[4:332, Hadîs No: 5497]
Muaz bin Cebel (r.a.)
Peygamber Efendimizin (a.s.m.) şöyle buyurduklarını rivayet ediyor:
Güzel ahlâka sarıl.
Çünkü insanların ahlâk bakımından en güzel olanı dince de en güzel olanıdır.[226]
2672.
[4:333, Hadîs No: 5498]
Enes'den (r.a.)
rivayetle Resûlullah Efendimiz (a.s.m.) şöyle buyurmuşlardır:
Güzel ahlâk ve hayırlı
söz söylemenin dışında uzun uzun susmaya bak. Nefsim kudreti elinde olan
Allah'a yemin ederim ki insanlar bu iki şeyde manen güzelleştikleri kadar
hiçbirşeyle güzelleşmezler.[227]
2673.
[4:333, Hadîs No: 5499]
Hani* bin Zeyd (r.a.)
Resûl-ü Ekrem Efendimizin (a.s.m.) şöyle buyurduklarını rivayet ediyor:
Güzel söz söylemeye ve
bolca yemek yedirmeye çalış.[228]
2674.
[4:333, Hadîs No: 5501]
Ebu'd-Derda'dan (r.a.)
rivayetle:
Sübhanellah (Allah'ı
her türlü noksan sıfattan tenzih ederim), Elhamdülillah (Hamd Allah'a
mahsustur), Lâ ilahe illallah (Allah'tan başka hiçbir ilah yoktur), Allah ü
ekber (Allah en büyüktür) demeyi elden bırakma. Çünkü bunlar ağacın
yapraklarını döktüğü gibi günahları dökerler.[229]
2675.
[4:334, Hadîs No: 5502]
Ebu'd-Derda (r.a.)
Peygamber Efendimizin (a.s.m.) şöyle buyurduklarını rivayet ediyor:
Çokça secde etmeye
bak. Çünkü sen Allah için bir defa secde ettiğinde Allah mutlaka o secde ile
seni bir derece yükseltir ve bir günahını düşürür.[230]
2676.
[4:334, Hadîs No: 5503]
Âişe'den (r.a.)
rivayetle:
Yumuşak huyluluğu
elden bırakma. Çünkü yumuşak huyluluk hangi şeyde bulunursa mutlaka onu süsler.
Hangi şeyden de çekilip alınırsa onu da mutlaka çirkinleştirir.[231]
2677.
[4:334, Hadîs No: 5504]
Âişe (r.a.) rivayet
ediyor:
Yumuşak huyluluğa dört
elle sarıl. Sertlikten ve hayasızlıktan uzak dur. [232]
2678.
[4:335, Hadîs No: 5505]
Ümm-ü Enes'den (r.a.)
rivayetle:
Namaza dört elle
sarıl. Çünkü o cihadın üstünüdür. Günahlardan da uzak dur. Çünkü bu en
faziletli hicrettir.[233]
2679.
[4:335, Hadîs No: 5506]
Aişe'den (r.a.)
rivayetle Resûlullah Efendimiz (a.s.m.) şöyle buyurmuşlardır:
Özlü ve şümullü
duaları yapmaya çalış. De ki: "Allah'ım, hemen verileniyle, sonra
verüeniyle, benim bildiğim ve bilemediğim bütün hayırları Senden diliyorum.
Şimdi olanıyla, ilerde verileniyle, benim bildiğim ve bilemediğim bütün
serlerden Sana sığınıyorum. Cenneti ve ona yaklaştıracak her türlü sözü ve
davranışı Senden diliyorum. Cehennemden ve ona yaklaştıracak her türlü söz ve
davranıştan Sana sığınıyorum. Hz. Muhammed'in istediği herşeyi ben de Senden
diliyorum. Hz. Muhammed'in Sana sığındığı herşeyden ben de Sana sığmıyorum.
Benim için her neyi takdir ettiysen sonunu hayırlı eyle.[234]
2680.
[4:337, Hadîs No: 5514]
Enes (r.a.) rivayet
ediyor:
Evlenin. Evlenmeye
gücü yetmeyen ise oruç tutsun. Çünkü bu şehveti frenler.[235]
2681.
[4:337, Hadîs No: 5515]
Semüre bin Cündüb
(r.a) Peygamber Efendimizin (a.s.m.) şöyle buyurduklarını rivayet ediyor:
Size beyaz elbiseyi
tavsiye ederim. Dirileriniz onu giysin, ölülerinizi onunla kefenleyin. Çünkü o
elbiselerinizin en hayırlısıdır.[236]
2682.
[4:338, Hadîs No: 5517]
Ebû Ümame (r.a.)
Peygamber Efendimizin rivayet ediyor: Tevazuu elden bırakmayın. Şüphesiz tevazu
kalbdedir. Bir Müslüman diğer Müslümana eziyet vermesin. Nice. yırtık pırtık
elbiseler içerisinde hor görülen kimseler vardır ki, Allah'a yemin ederek «Şu
şöyle olacaktır" derse mutlaka Allah onu haklı çıkarır.[237]
2683.
[4:338, Hadîs No: 5519]
Ebû Ümame'den (r.a.)
rivayetle:
Allah yolunda cihada
dört elle sarılın. Çünkü o Cennet kapılarından bir kapıdır. Allah cihad
sayesinde üzüntü ve kaygıyı giderir.[238]
2684.
[4:339, Hadîs No: 5521]
îbni Abbas (r.a.)
Peygamber Efendimizin (a.s.m.) şöyle buyurduklarını rivayet ediyor:
Allah ve âhiret
korkusundan ileri gelen gönül kırıklığını elden bırakmayın. Çünkü bu kalbin
anahtarıdır.[239]
2685.
[4:340, Hadîs No: 5525]
Sa'd bin Ebî
Vakkas'tan (r.a.) rivayetle:
Ok atmaya dört elle
sarılınız. Çünkü bu oyunlarınızın en hayırhsıdır.[240]
2686.
[4:340, Hadîs No: 5526]
Ali (r.a) rivayet
ediyor:
Kuru üzüm yemeyi ihmal
etmeyin. Çünkü o aklı kuvvetlendirir, balgamı giderir, sinir sistemini
kuvvetlendirir, yorgunluğu giderir, ahlâkı güzelleştirir, gönlü hoş eder,
kaygıyı giderir.[241]
2687.
[4:342, Hadîs No: 5531]
Enes'ten (r.a)
rivayetle:
Misvak kullanmayı
ihmal etmeyin. Misvak ne güzel bir şeydir! Dişlerin kirini giderir, balgamı
söker, gözü aydınlatır, diş etlerim güçlendirir, ağız kokusunu yok eder, mide
faaliyetlerini düzenler,
Cennetteki dereceleri
arttırır, meleklerin övgüsüne vesile olur, Rabbi hoşnut eder, şeytanı kızdırır.[242]
2688.
[4:342, Hadîs No: 5534]
İbni Mes'ûd (r.a.)
Peygamber Efendimizin (a.s.m.) şöyle buyurduklarını rivayet ediyor:
İki şifa kaynağını
elden bırakmayın: Bal ve Kur'ân.[243]
2689.
[4:343, Hadîs No: 5535]
Ebû Bekir'den (r.a.)
rivayetle Resûl-ü Ekrem Efendimiz (a.s.m.) şöyle buyurmuşlardır:
Doğruluğa sun sıkı
sarılın. Çünkü o iyilikle beraberdir ve ikisi de Cennettedir. Yalandan da uzak
durun. Çünkü o kötülükle beraberdir, îkisi de Cehennemdedir. Allah'tan
sarsılmaz îman ve afiyet dileyin. Çünkü hiçkimseye sarsılmaz îmandan sonra
afiyetten daha üstün bir nimet verilmiş değildir. Birbirinize hased etmeyin,
birbirinize kin beslemeyin, bağlarınızı koparmayın, birbirinize sırt
çevirmeyin. Ey Allah'ın kulları! Allah'ın size emrettiği şekilde kardeş olun.[244]
2690.
[4:343, Hadîs No: 5536]
İbni Mes'ûd (r.a.)
rivayet ediyor:
Doğruluğa sim sıkı
sarılın. Çünkü doğruluk iyiliğe, iyilik de Cennete götürür. Kişi doğru söyleye
söyleye ve doğruyu araştıra araştıra nihayet Allah katında özü sözü doğru bir
kimse olarak yazılır. Yalandan da sakının. Çünkü yalan kötülüğe, kötülük de
Cehenneme götürür. Kişi yalan söyleye söyleye, yalanın peşinde gide gide
sonunda Allah katında çok yalana olarak yazılır.[245]
2691.
[4:344, Hadîs No: 5537]
Ebû Bekir'den (r.a.)
rivayetle:
Doğruluğa dört elle
sarılın. Çünkü doğruluk Cennet kapılarından bir kapıdır. Yalandan da uzak
durun. Çünkü yalan Cehennem kapılarından bir kapıdır. [246]
2692.
[4:344, Hadîs No: 5539]
Selman (r.a.) rivayet
ediyor:
Akşamla yatsı arasında
nafile namaz kılmaya bakın. Çünkü bu gündüzleyin söylenen boş söz ve
davranışlara keffaret olur.[247]
2693.
[4:344, Hadîs No: 5540]
Şeddad bin
Abdullah'tan (r.a.) rivayetle:
Oruç tutmaya bakın.
Çünkü o şehveti dizginler, taşkınlığı önler.[248]
2694.
[4:344, Hadîs No: 5541]
Ibni Ömer (r.a.)
rivayet ediyor:
Sarık sarmanızı tavsiye
ederim. Çünkü o melekler bu alâmetleriy-le görünürler. Sarığın ucunu da
sırtınıza doğru sarkıtın.[249]
2695.
[4:345, Hadîs No: 5543]
Ali'den (r.a.)
rivayetle Peygamber Efendimiz (a.s.mj şöyle buyurmuşlardır:
Kur'ân'a sim sıkı
sarılın. Onu önder ve rehber edinin. Çünkü o alemlerin Rabbi olan Allah'ın
kelâmıdır. Ondan gelmiş ve Ona döneçektir. Onun ancak teville anlaşılabilecek
müteşabih âyetlerine de îman edin. Verdiği misallerinden ibret alın.[250]
2696.
[4:346, Hadîs No: 5547]
Cabir (r.a.) rivayet
ediyor:
Kanaati elden
bırakmayın. Çünkü kanaat tükenmez bir servettir.[251]
2697.
[4:347, Hadîs No: 5554]
Ibni Abbas'dan (r.a.)
rivayetle:
iyilik yapmayı âdet
edinin. Çünkü bu kötü ölümü önler. Gizlice sadaka vermeye bakın. Çünkü bu aziz
ve celil olan Allah'ın gazabını dindirir.[252]
2698.
[4:348, Hadîs No: 5559]
îbni Ömer (r.a.)
rivayet ediyor:
Ter temiz taharet
yapın. Çünkü bu basuru giderir.[253]
2699.
[4:349, Hadîs No: 5563]
îyad'dan (r.a.)
rivayetle:
Rabbinizin adını
dilinizden düşürmeyin. Namazınızı vakit girer girmez kılın. O zaman Allah
mükâfatınızı kat kat verir.[254]
2700.
[4:349, Hadîs No: 5566]
Enes (r.a.) rivayet
ediyor:
Kuşluk vaktinde iki
rekat namaz kılmaya bakın. Çünkü bunda arzu edilmeye değer büyük bir sevap ve
mükâfat vardır.[255]
2701.
[4:350, Hadîs No: 5572]
Cdbir'den (r.a.)
rivayetle:
Az konuşmaya bakan.
Sakın şeytan sizi uçuruma firlatlamasın.[256]
2702.
[4:351, Hadîs No: 5573]
Cabir (r.a.) rivayet
ediyor:
Gece kalkıp ibadet
yapmayı ihmal etmeyin. Çünkü bu sizden önceki salih insanların âdetidir. Yüce
Allah'ın yakınlığına vesiledir. Kötülüklerden ahkoyucudur. Günahlara karşı
keffarettir. Bedenden hastalıkları kovucudur.[257]
2703. [4:352,
Hadîs No: 5577]
Mikdam'dan (r.a.)
rivayetle:
Sahuru ihmal etmeyin.
Çünkü sahur yemeği gerçekten mübarek bir gıdadır.[258]
2704. [4:352,
Hadîs No: 5579]
Ebû Ümame (r.a.)
rivayet ediyor:
Şu ilim çekiliç
alınmadan ve yeryüzünden kaldırılmadan onu Öğrenmeye bakın. Âlim ve talebe
mükâfatta ortaktırlar. Geri kalan insanlarda hayır yoktur.[259]
2705.
[4:353, Hadîs No: 5581]
Ebû Musa'dan (r.a.)
rivayetle:
Şu beş şeyi dilinizden
düşürmeyin: "Sübhanellah" [Allah'ı her türlü noksan sıfatlardan
tenzih ederim], "elhamdülillah" [hamd Allah'a mahsustur], "Lâ
ilahe illallah [Allah'tan başka hiçbir
ilah yoktur], ve Lâ havle velâ kuvvete illâ billâh [Güç ve kuvvet ancak
Allah'tandır.].[260]
2706.
[4:353, Hadîs No: 5584]
Büreyde (r.a.) rivayet
ediyor:
Orta bir yolu size
tavsiye ederim. Çünkü herkim bu dini çok ince eleyip sık dokursa din onu
yener. [261]
2707.
[4:354, Hadîs No: 5586]
Ebû Bekir'den (r.a.)
rivayetle:
Lâ ilahe illallah'ı ve
günahlarınızdan mağfiret dilemeyi ihmal etmeyin. Onları çokça söyleyin. Çünkü
îblis şöyle der: "İnsanlar, günah yüzünden helak olurlar. Beni de
"Lâ ilahe illallah** ve istiğfarla helak ederler. Onların, bunları
dediğini gördüğümde kendilerini bu defa da nefsin kötü arzularıyla helak etmeye
çalışırım. Onlar ise doğru yolda olduklarını sanırlar.[262]
2708.
[4:355, Hadîs No: 5587]
Yüseyre binti Yasir
(r.a.) rivayet ediyor:
Ey kadınlar
"Sübhanellah", "La ilahe illallah" demeyi ve Allah'ı tazim
etmeyi ihmal etmeyin. Bunları parmak boğumlarınızla sayarak yapın. Şüphesiz
bunlar Kıyamet günü şahit olarak dinlenecek ve konuşturulacaklardır. Gafil
olmayın ki rahmet dağıtıldığında unu-tulmay asınız.[263]
2709.
[4:356, Hadîs No: 5593]
İbni Abbos'dan (r.a.)
rivayetle: Ali ilmin kasasıdır.[264]
2710.
[4:356, Hadîs No: 5594]
Ümmü Seleme (r.a.)
Peygamber Efendimizin (a.s.m.) şöyle buyurduklarını rivayet ediyor:
Ali Kur'ân'la beraber,
Kur'ân'da Ali ile beraberdir. Kevser havuzunun başında yanıma gelinceye kasar
ikisi birbirinden ayrılmazlar.[265]
2711.
[4:358, Hadîs No: 5597]
Ebû Said'den (r.a.)
rivayetle:
Musa için Harun ne ise
benim için de Ali odur. Şu farkla ki benden sonra peygamber gelmeyecektir.[266]
2712.
[4:358, Hadîs No: 5598]
îbni Abbas (r.a.)
rivayet ediyor:
Ben kimin dostuysam
Ali bin Ebî Talip de onun dostudur.[267]
2713.
[4:358, Hadîs No: 5599]
Enes'den (r.a.)
rivayetle:
Sabah yıldızlarının
dünyadakilere parlak gözüktüğü gibi Ali de ennette öyle parlak gözükecektir.[268]
2714.
[4:359, Hadîs No: 5603]
Aişe (r.a.) rivayet
ediyor:
Ammar bin Yasir, iki
durumla karşılaştığında mutlaka en doğru olanım tercih eder.[269]
2715.
[4:359, Hadîs No: 5604]
Ali'den (r.a.)
rivayetle:
Ammar bin Yasir
gırtlağına kadar îmanla doludur.[270]
2716.
[4:359, Hadîs No: 5606]
Ali (r.a.) rivayet
ediyor:
Allah îmanı Ammar'ın
tepeden tırnağa bütün vücuduna sindirt-miştir. îman onun et ve kanına
karışmıştır. O hak nerdeyse orada yer alır. Onun vücudundan herhangi bir şey
yemesi Cehenneme yakışmaz.[271]
2717.
[4:360, Hadîs No: 5609]
Ebû Hüreyre'den (r.a.)
rivayetle:
Hattab oğlu Ömer
Cennet ehlinin kandilidir.[272]
2718.
[4:360, Hadîs No: 5610]
Fadl bin Abbas (r.a.)
rivayet ediyor:
Ömer benimledir. Ben
de Ömer'leyim. Benden sonra Ömer ner-deyse hak ordadır.[273]
2719.
[4:361, Hadîs No: 5613]
Câbir'den (r.a.)
rivayetle:
Ramazan'da yapılan bir
umre, sevap bakımından bir hacca denktir.[274]
2720.
[4:362, Hadîs No: 5616]
Enes (r.a.) rivayet
ediyor:
Bütün iyilikleri
işleme ibadetin yansı, dua da öbür yarısıdır. Al-îh bir kulu için hayır murad
ederse kalbini duaya meylettirir.[275]
2721.
[4:362, Hadîs No: 5617]
îbni Amr'dan (r.a.)
rivayetle:
Cennetlik amel
doğruluktur. Kul doğru söyleyince iyilik etmiş olur. iyilik edince, gerçekten
îman etmiş olur. îman edince de Cennete girer.
Cehennemlik amel de
yalandır. Kul yalan söyleyince kötü olmuş olur. Kötü olunca küfür yolunu tutmuş
olur. Kâfir olunca da Cehenneme girer.[276]
2722.
[4:362, Hadîs No: 5618]
îbni Mes'ûd (r.a.)
rivayet ediyor:
Sünnete uyularak
yapılan az amel, bid'aya girerek yapılan çok amelden daha hayırlıdır.[277]
2723.
[4:363, Hadîs No: 5620]
Îbni Mes'ûd'dan (r.a.)
rivayetle:
Selâmı ve aksırıp
"Elhamdülillah" diyene "Yerhamükellah" demeyi
yaygınlaştırımz.[278]
2724.
[4:364, Hadîs No: 5625]
Amr bin Abese (r.a.)
rivayet ediyor:
Peygamber ve şehid
olmadıkları halde Allah'ın sağında oturan— Allah'ın her İki tarafi da sağdır
ya—bazı kişiler vardır. Nurları kendilerine bakanların yüzünü kaplar.
Peygamberler ve şehidler, onların makamlarına ve Allahu Taâlâya olan
yakınlıklarına gıpta ederler. Onlar değişik kabilelerden olup Allah'ı anmak
için toplanmış ve hurma yiyen kişinin en güzellerini seçtiği gibi en güzel
sözleri seçe seçe konuşan kimselerdir.[279]
2725.
[4:364, Hadîs No: 5626]
Sehl bin Sa'd'dan
(r.a.) rivayetle Resûl-ü Ekrem Efendimiz (a.s.m.) şöyle buyurmuşlardır:
Allah katında hayrın
ve şerrin hazineleri vardır. Bunların anahtarları insanlardır. Allah'ın,
kendisini hayrın anahtar; şerrin ise kilidi yaptığı kimseye müjdeler olsun.
Allah'ın, kendisini şerrin anahtarı, şerrin de kilidi yaptığı kimseye de
yazıklar olsun.[280]
2726.
[4:365, Hadîs No; 5630]
Enes (r.a.) Peygamber
Efendimizin (a.s.m.) şöyle buyurduğunu rivayet ediyor:
Her hatim
indirildiğinde gerek okuyan ve gerekse dinleyenler için kabul edilecek bir dua
hakkı vardır.[281]
[1] Ziyadan ve Ibni Şahinin Tergîtf'mden.
[2] Ibni Ebi'd-Dünya'nın Zikru't-Mevt'mden.
[3] Ibni Mürdeveyhten.
[4] Hatib'in 7anWinden.
[5] BeyhakVnin Sünerfinden.
[6] Hatibin Taritilnden.
[7] Hâkim'in MöstedreKMen.
[8] Hakînföen.
[9] Hakînföen.
[10] Ebû Nuaym'ın Htly4s\ ve Hâkim'in Müstedretkinten.
[11] Buharînin Edetil ve Taberânînİn Evsafından
[12] Deytemrnİn Müsnedü'l-FirdevgMsn.
[13] Ebû Davud, Cenâiz: 11; Taberânî, Cenâir. 36; Müsned,
5:446.
[14] Buharı, Rikak: 51; Müslim, Cennet: 10; Tirmizî,
Cennet: 19; Dârimî, Rikak: 107; Müsned, 3:87; 5:340.
[15] Müsned, 1:266.
[16] Müsned, 1:266.
[17] Taberâfifnin Evsafından.
[18] Taberânfnin Evsafından
[19] hniAsikiföen
[20] Beyhakînin $fbü7-/marfından.
[21] Halili'nin Meşihstı ve bnönneccafdan.
[22] Abdü'1-ganî bin Sa'd'ın e/-/za//ından.
[23] Taberânrnin Evsafından.
[24] Deylemfnin Müsnedö'l-Firdevg'mden.
[25] Taberânfnin fvsat'ı ve Ibni Asakifâen.
[26] EbûYa'lâ'nın 6İ-Kâmif inden.
[27] Hatîb'in Tariflinden.
[28] Taberânî'nin Kabil'i ve Beyhak?nin Şi'bü'l-lmârfmöan.
[29] Taberânî'nin Evsafından.
[30] IbniSa'd'ın Tabakat\ ve Askerînin Sera/finden.
[31] Ebû Bekir tin Muksim'in Cttfün'den.
[32] Müslim, Birr: 154; Müsned, 2:477,510.
[33] Taberânrnin Kefa/Vinden.
[34] Müsned,5:291;6:159.
[35] Taberânfnin Evsafından.
[36] bnünneccafĞan.
[37] Ebû Muhammed Ibrahimînin Kitabû's-Salâtı ve
hnünneccatüan.
[38] Taberânrnin Kebîfi ve Ebû Nuaym'ın Hz/ye'sinden.
[39] İbni Ebi Şeybe ve
İbni Mürdeveyh’ten.
[40] İbni Adiyy'in el-Kâmü'möen.
[41] Neseî, Sehv: 52; Müsnsd, 1:199.
[42] Hatibin 7anffinden.
[43] Beyhakl'nin Şi'bû'l-îmârt\(\öan.
[44] Ibni Mende'nin Emaresinden.
[45] Taberânînin Kedinden.
[46] Taberâitfnin Kefe/finden.
[47] Eböş-ŞeyhvB fen/Mürdeveyhlen.
[48] Buharı, Savm: 59; Müslim, Siyam: 187,197; Neşet,
Siyam: 78,82; Mösned, 4:22,217.
[49] Taberânrnin /Cebrinden.
[50] Mösned, 5:296, 297.
[51] Ibni Mâce, Siyam: 41.
[52] Müslim, Siyam: 117.
[53] Câmiö's-Sagîr 4:215.
[54] fonünneccafdan.
[55] fbnû's-Sünnîve Ebû Naîm'in ef-T/Öbından.
[56] Ebû Zer el-Hsrevînin Cüzünden.
[57] !bnö'l-Möbarek\en.
[58] Buharı, Ezan: 30; Müslim, Mesâcid: 245; Ateşe/, İmame:
42; Taberânî, Cemaat: 1; Müsned, 2:65,112,475.
[59] Buharî, Salât: 87; Ezan: 36; Büyü": 49; Bed'ü'l-Halk:
7; Müslim, Mesâcid: 272; 273;
Ebû Davud, Salât: 20;
IbniMâce, Mesâcid: 14.
[60] IbniMâce, İkâme: 198.
[61] Ebû Ya'lâ'nın Müsneâlnöen.
[62] Ibni Zenceveytiten.
[63] fbni Asâkifden.
[64] BeyhakVnin Ş/'6ü'/-İmarfından.
[65] hni Hıbbarf dan.
[66] TaberânFnin KebMnden.
[67] BeyhakVnin Ş/'büV-fmarfından.
[68] Deylemî'nİn Müsnedü'i-Firdevg'mdan.
[69] Deytemfn
[70] Bu/ıarfnin Edeb'inden.
[71] Ibni Adiy/in &I-Kâmitı ve Beyhakl'nin
Şi'bö'l-haıimdm.
[72] Ebû Nuaym'tn H/freFsi ve BeyhakVnin Şi'böUmartmdan.
[73] Hakem ve Ibnİ Asakifden.
[74] Taberânrnin Kefekinden.
[75] Deylemînrn Mûsnedü'l-Firdetâl ve Beyhaki'nİn
Şi'bö'l-îmarîmöm.
[76] bni Ebi'd-Dünya'nm es-Saİtfı ve Ebû'ş-Şeyh'ın
e$-Sevab' ından.
[77] fanünneccaı'dan
[78] Taberânînin Kebîrinden.
[79] Ebû Nuaym'ın tfz/ye'sinden.
[80] Deylemfnİn Mûsnedû'l-Fİrdevfmden.
[81] Mûsnod, 5:367.
[82] Deylemînin Müsnedü'l-Fİrdevg'md&n.
[83] Ebû'ş-Şeyb\en.
[84] Deylemînin Müsnedü'i-Firdev&nöen.
[85] Taberânînin Kebenden.
[86] Timizi Savm: 73; Müsned, 4:335.
[87] Taberânî"nin Evsafından.
[88] Müslim, Tahâre: 16; Müsned, 2:359,400,414.
[89] Kaziî ve Ibni Asakiföen.
[90] Kaztfden.
[91] Deylemînin Müsnedü'l-Firdevs"\r\der\.
[92] Deylemrnin Müsnedü'l'Firdevs"mden.
[93] Beyhaki'nin Şi'bû'l-îmarîmdan
[94] DeylerTrînin Müsnedû'l-Firdevfınöen.
[95] Dârekutnfnin Efradından.
[96] Neseî, Siyam: 43; Mösned, 1:195,196.
[97] Buharı, Savm: 2,9; Libas: 78; Müslim, Siyam: 162,164;
Tirmizî, Savm: 54; Neseİ, Siyam: 41,
[98] Beyhaki'nin Şi'bü'i-lmarfmdan.
[99] Beyhaki'nin Şi'bü'l-İmartMdan.
[100] Müsned, 2:174.
[101] Müsned, 2:170.
[102] Mösned, 4:182,183; Tirmizî. Edeb: 76.
[103] Muşum, Cennet: 44; Müsned, 2:328,334, 537.
[104] Taberânî, Ayn: 9.
[105] Taberânî"nin Ke6;7i ve Hâkimin MüsfedreKİnden.
[106] Ibni Asakitden.
[107] Taberânînin Kebîrinden.
[108] Beyhaki'nin Ş/'öü'A/marfından.
[109] Deytemînin Müsnedü'l-Firdev&\nden.
[110] Hünaddan.
[111] IbniCerirve Ibni Hâtem'in et-Tefsİflnden.
[112] İbni Mâce, Vasâya: 6.
[113] er-Rafifnin far/frinden.
[114] flezza/'dan.
[115] Ebû'ş-Şeytften.
[116] Taberânî'nin Evsafından.
[117] Beyhakl'nin Ş/'6ü'/-/marfından.
[118] el-Askeıfnin es-Sahab&smden.
[119] Deylemfnin Müsnedü'l-Firdevglnden.
[120] Deylsmînin Müsnedü'l-Firdev&nden.
[121] Buhari, Efıme: 11; Taberânİ, Sıfalü'n-Nebiyyi: 20;
Müsned, 2:244.
[122] Taberânînin Kebîrinden.
[123] Hatb'in Kitabö'l-Bühaiâve Ebû'İ-Kasım el-Harakînin
Fevâ/rfinden.
[124] Hâkimin Müstedrettinden.
[125] Ibni Adiy/in el-Kâmifı ve BeyhakVnin
Ş/'bü7-/marfından.
[126] IbniMâce, Mukaddime: 17.
[127] Ibnü Abdi'l-Berrin el-llrrf\nden.
[128] BeyhakVnin Şi'bü'i-fmartından
[129] Deylemînin Müsnedü'l-Firdertmden.
[130] Deylemfnin Mösnedü'I-Firdevg\r\d&n.
[131] fbniAsakifâen.
[132] Deylemîmn Mösnedö'l-Firdevg'mden.
[133] Ebû Nuaym'ın tf//yflfsinden.
[134] fcn/Afâceve IbniAsakiföen.
[135] 7ffmiz/,Menakıb:21.
[136] Taberânfnin Kefe/Zinden.
[137] Taberânfnin Evsatmöan.
[138] EbtTş-Şeyhten.
[139] Müsned, 1 ;184,398; 2:177, 222, 389; 4:73.
[140] Ebû Nuaym'ın H//yeısinden.
[141] Hakînfden.
[142] Ebû Said en-Nakkaş'ın Fsvâ'idü'l-lrakıyyirimöm.
[143] Taberânfnin Kûbîf'möen.
[144] Razfntn Meşihat ından.
[145] Deylemî’nin Mûsnedü't-Firdev&nâen.
[146] Ebû Nuaym'ın H//yeFsinden.
[147] Buharînin Tarihİ ve Taberântnin Keöft'inden.
[148] Deylemrnin Mösnedû'l-Firdev^\t\öen.
[149] Deylemî'nin Müsnedü'l-Firdev binden.
[150] Deytemînin Müsnedü'l-FirdevĞinden.
[151] TaberânFnin Kebîri ve Ebû Nuaym'ın Hılyöslnden.
[152] İbnİ Sa'd'ın labakM' ve Ebû Nuaym'ın Hı/ye'sİnden.
[153] fon/Mâce,Edeb:57.
[154] Deylemînin Müsnedü'i-Firdev&nöen.
[155] Müsned, 3:71.
[156] Ibni Mörd&veytüen.
[157] es-Sioz?nin eZ-fcane'sinden.
[158] Beyhaki'nin Şi'bö'Hmartmdan.
[159] Cenâiz: 66; Müsned, 1:180,186.
[160] Buharı, Cihad: 30; Tıb: 30; Müslim, İmare; 166; Neseî,
Cenâiz: 112; Dârimî, Cihad: 21; Müsned, 2:310; 3:150.
[161] Deylemrnin Müsnedü'!-Firdevs'\nder\.
[162] fbni Kani'âen.
[163] Nüshaî-i Sem'arfdan.
[164] Müslim, Tahare: 1; Tirmizi Daavât: 86; Dârimî, Vuzû:
2; Müsned, 4:260; 5:362.
[165]Taberânînin Ksbîf\ ve Ibni Adiy/in el-Kâmİtinöen.
[166] Lokman Sûresi, 13.
[167] Bezzafdan
[168] DeylemPnin Mönedü'l-Firdev&nden.
[169] Müslim, Birr: 39; Müsned, 5:276,179.
[170] Ibni Mâce, Cenâiz: 2; Müsned, 1:81; 5;268.
[171] Deylemînin Mûsnedü'l-Firdev&nden.
[172] Buharı, Ezan: 71,72; Neseî, İmame: 26; Taberânî, Cuma:
8; Sefer: 44.
[173] Ebû Ya'lâ'nın Müsnerfinden.
[174] Ahmed bin Hanbefin Müsneöl, Taberânî'nin Kebîri ve
Hâkİm'in Mûstedrekioöen.
[175] Taberânînin KeöıVinden.
[176] Ebû Ya'lâ'nın Müsnerfinden.
[177] Ibni Asakifden.
[178] Ebû Nuaym'ın M/yasinden.
[179] Müslim, Zühd: 64; Müsned, 4:332, 333; 6:15.
[180] Ebû Davud, Cihad: 36; Tirmizî, Cennet: 25.
[181] Taberânfnin £vsaf ından.
[182] Taberânî'nin Evsafından.
[183] Beyhakİ'nİn Şi'bü'l-îmariından.
[184] Ibni Adiy/in el-Kâmil\ ve Beyhaki'nin
Ş/'bö'/-/marfından.
[185] Ebû'l-Ganâimü'n-Nevsî'ninKa/âüV-Havâ/tfinden.
[186] Temmam ve IbniAsakifden
[187] Teberânrnin Kebîrinden.
[188] Buharfnin Tarifti ve BeyhakVnin Şi'bü'l-îmarîmĞan
[189] BeyhakVnin Şft>ü7-/man'ından.
[190] Taberânfnin Kebîft ve Hâkimin Müstedrek'mtien.
[191] Hakînfâen.
[192] Tirmizt Zühd: 35; Musned, 5:254.
[193] Müsned, 2:425.
[194] Buhar!, Salât: 51; ['tisam: 3; Mevakıt: 11; Müslim,
Fezâil: 134; Küsûf: 9; Nesei, Küsûf: 20; Müsned, 2:159,188.
[195] fbniMâce, Edeb: 7; Müsned, 5:178,180.
[196] Taberânî'nin Keb/Vİnden.
[197] Ibni Adiyy'in e/-Kam;7inden.
[198] Müsned, 6:366.
[199] fbni Asâkifden.
[200] el-Mehamilî'nin &nâ//ye'sinden.
[201] Deylemi'ninMösnedü7-F/rc/ev's'inden.
[202] er-Hafiî'âen.
[203] Ibni Adiyy'in
[204] Ibni Ebi'd- Dünya 'n in Kitabü'l-Eviİyâ'sindan.
[205] Beyhaki'nin Şi'bü'l-îman'möan.
[206] Taberani’nin
Evsaf’ından.
[207] Müsned, 3:304; Ateşe/, Cuma: 8.
[208] Buharı, Zekât: 30; Edeb: 33; Müslim, Zekât; 55; Nesei,
Zekât: 56; Dârimî, Rikak: 34; Müsned, 4:395,411.
[209] IbniMâce, Tıb: 32; Mûsn&d, 3:448.
[210] bniAsâkiı'öen
[211] Hatİb'in far/rt'inden.
[212] Halib'in Tarihinden.
[213] Deylemî'nin Müsnedü'l-Firdev^'mden.
[214] Timizi, Mevakıt: 182; Ebû Dâvûd, Salât: 26; Dârimî,
Salât: 141.
[215] Beytıakl'nin Şi'bü'l-fmarfmdan.
[216] bni Mende'nin Marife'si ve Deylemî'nin Müsnedö'l-Firdev&nden.
[217] Buhar!, Cihad; 164; Meğazî: 60; Edeb: 80; Ahkâm: 22;
Müslim, Cihad: 71; Ebû Dâvûd, Edeb: 17; Dârimî, Mukaddime: 24; Müsned, 1:229;
3:131,209; 4:399,412,417.
[218] İbniAdiyyln el-Kâmitıve Beyhakl'nİn Şi'bü'l-îmarimdan.
[219] Beyhakİ'nin Şi'bü'l-İmari\ ve Said bin Mansur'un
Sünen'\r\den,
[220] Müslim, Imare: 41; Nesei, Bey'a: 1-3; ibniMâce, Cihad:
41; Taberânİ, Cihad. 5; Müsned, 5:314,319; 6:413.
[221] Hâkim'in MüstedreK\nden.
[222] Ha/cim'den.
[223] ibni Ebî Şeybe, Beyhaki'nin Şi'bü'l-imari\ ve Ebû
Davud'un Merasitinöen.
[224] Ebü Ya'lâ'nın Müsned'inden.
[225] Taberânî'nin Kebîf\ ve Ahmed bin Hanbel'in
Zü/ırfûnden.
[226] Taberânfnin KieöjVinden.
[227] Ebû Ya'lâ'nın Mösnorfinden.
[228] Buharfnm Edebi ve Hâkim'İn MüstedreK'mden.
[229] IbniMâce, Edeb: 56; Mösned, 1:381,441,455; 3:152;
5:437,439.
[230] Buharı, Salât: 87; Müslim, Salât: 224; Birr: 87;
Timizi Salât: 169; Cuma: 70; Neseî, Tatbik: 80; Mûsned, 5:263.
[231] Müslim, Birr: 78; Mûsned, 6:58,125,171,222.
[232] Buhari, Edeb:38-
[233] Mehamîlî'nin Emaliye'smden.
[234] Buharfnm Edeb'inden.
[235] Taberânî'nin Evsaflndan.
[236] Ebû Dâvûd, Tıb: 14; Libas: 13; Tirmizî, Cenâiz:18;
Edeb: 46; Neseî, Cenaiz: 38; Zînet: 97; IbniMâce, Cenâiz:12; Libas: 5; Mösned,
1:247,274.
[237] Taberânî'nin Keö/Vinden.
[238] Taberânî'nin Evsafından.
[239] Taberânînin Keb/7inden.
[240] Taberânî'nin Evsafından.
[241] Ebû Naim'den.
[242] Abdülcebbar Havlânföen.
[243] ibni Mâce, Tib:7.
[244] Müsned, 1:3; İbni Mâce, Dua: 5.
[245] Buharl Edeb: 69; Müslim, Birr: 103,105; Ebû Dâvûd,
Edeb: 80; Timizi, Birr: 46; ibni Mâce, Mukaddime: 7; Dârimî, Rikak: 7.
[246] Hatib'in Tan/Zinden.
[247] Deylemî'nin Müsnedü'l'Firdev$>\nden.
[248] Ebû Naîm'in st-Tıb'bmöân.
[249] Taberânî'nin Kefc/Vinden.
[250] Ibni Şahin'in Sünnetinden.
[251] Taberânî'nin Evsafından.
[252] İbni Ebİ'd-Dünya'nın KazâöV-Havâ/c'inden.
[253] Ebû Ya'lâ'nın Müsned'mden.
[254] Taberânfrıin Kefe/finden.
[255] Hatibin Tarih'lnöert
[256] S/radden.
[257] bni Asâkirtien.
[258] Müsned,4:132.
[259] Dâimi, Mukaddime: 19.
[260] Taberânî'nin Keö/Vinden.
[261] Müsned, 5:350,361; 6:422.
[262] Ebû Ya'lâ'nın Mûsned'mden.
[263] EbûDâvûd, Vrtr: 24; Timizi, Daavat: 71,120; Müsned,
6:371.
[264] Ebû Ya'tâ'nın Müsned'möen.
[265] Taberânî'nin Evsat\ ve Hâkim'in Mûstedrefânöen.
[266] Ebû Bekir el-Mutrî'nin Cöz'ünden.
[267] ef-MehamilTnin Emaftye'sinden.
[268] Deylemî'nin Mûsnedü'i-Firdev&'mien.
[269] bni Mâcs, Mukaddime: 11; Müsned, 1:389,445; 6:229.
[270] Ebû Nuaym'ın fMytfsinden.
[271] fbni Asâkittsn.
[272] Ebû Nuaym'ın Hıly4s\ ve hniAsâkifden.
[273] Taberânî'nin Kebîri ve bni Adiyy'İn e/-Ka/m7inden.
[274] Timizi, Hacc: 95; Ebû Dâvûd, Menasik: 79; Nesei,
Siyam: 6; fon/Mâce,.Menasik: 45; Mösned, 1:308
[275] bni Mâce'den.
[276] Müsned, 2:176.
[277] Râfiîve Deylemi'nin Müsn&dü'l-Ftrdev&nden.
[278] Ihni Asâkiföm.
[279] Taberânfnin Kebîrinden.
[280] Taberânfnin Kebîrinden.
[281] Ebû Nuaym'ın Misinden.