3483. [6:3, Hadîs No: 8198]

Fudâle bin Ubeyd (r.a.) rivayet ediyor:

İncil'de şöyle yazılıdır: İnsanlara nasıl davranırsan öyle karşılık görürsün. Hangi ölçüyle verirsen sana da o ölçüyle verilir.[1].

 

3484. [6:3, Hadîs No: 8200]

îbni Abbas'den (r.a) rivayetle Peygamber Efendimiz (a.s.m.) şöyle buy ur m uş lardır:

Tevrat'ta şöyle yazılıdır: Ömrünün uzun, rızkının bol olmasını is­teyen kişi, akrabalarına iyilik etsin.[2]

 

3485. [6:4, Hadîs No: 8203]

İbni Mes'ûd (r.a.) rivayet ediyor: Ammar tepesine kadar îmanla doludur.[3]

 

3486. [6:4, Hadîs No: 8206]

Ebû Bekir'den (r.a.) rivayetle:

Bir mü'mine zarar veren ve ona hile yapan Allah'ın rahmetinden kovulmuştur.[4]

 

3487. [6:5, Hadîs No: 8207]

îbniAbbas (r.a.) rivayet ediyor:

Babasına söven mel'ûndur [Allah'ın rahmetinden koyulmuştur], annesine söven melundur, Allah'tan başkası için kurban kesen melundur, yerin sınır taşlarını değiştiren mel'ûndur, gözü görmeye­ni yoldan saptıran melundur, hayvanla birleşen mel undur, Lût Kav­minin yaptığı işi [livata] yapan mel'ûndur,[5]

 

3488. [6:6, Hadîs No: 8210]

Enes'den (r.a.) rivayetle:

Kur'ân için vekil tayin edilmiş bir melek vardır. Okuyan Arap ol­sun, olmasın doğru okuyamazsa o melek onu düzeltir ve doğru ola­rak yükseltir.[6]

 

3489. [6:6, Hadîs No: 8213]

Enes (r.a.) rivayet ediyor:

Baba dostuna iyilik etmen, babaya iyilik sayılır.[7]

 

3490. [6:7, Hadîs No: 8218]

Hasan-ı Basrî'den rivayetle:

Güleryüzle insanlara selâm vermen sadakadır.[8]

 

3491. [6:8, Hadîs No: 8220]

Ebû Hüreyre (r.a.) rivayet ediyor:

Kişinin bir Müslümanın şerefine dil uzatması büyük günahlar­dandır. Bir sövmeye iki sövme ile karşılık vermek büyük günahlar­dandır.[9]

 

3492. [6:8, Hadîs No: 8222]

Enes'den (r.a.) rivayetle:

Kendisine hitaben konuştuğunda din kardeşine kulak vermek şahsiyetli olmanın ifadesidir. Kişinin yolda beraber yürürken ayak­kabısının bağı kopan din kardeşini beklemesi de güzel yol arkadaşlı­ğının ifadesidir.[10]

 

3493. [6:9, Hadîs No: 8228]

îbni Mes'ûd (r.a.) rivayet ediyor:

Kişinin camiye girip de iki rekât namaz kılmaması, tanıdığı kim­selerden başkasına selâm vermemesi ve küçüklerin yaşlılara iş bu­yurması Kıyametin alâmetlerindendir.[11]

 

3494. [6:9, Hadîs No: 8230]

Îbnü'l-Münkedir'den rivayetle:

En faziletli amellerden bir tanesi de. mü'mini sevindirmektir: Bir borcunu ödemen, bir ihtiyacını karşılaman ve bir sıkıntısını gider­menle olur[12]

 

3495. [6:10, Hadîs No: 8234]

Abdurrahman binAmr el-Ensarî rivayet ediyor:

Yağmurun çoğalıp bitkinin az olması, Kur'ân okuyanların çok, di­ni bilenlerin az, idarecilerin çok, emin olanlarının ise az olması Kıya­metin yaklaştığının delillerindendir.[13]

 

3496. [6:12, Hadîs No: 8241]

Muâz'daıi (r.a.) rivayetle:

Cennete girmek ve Cehennemden kurtulmak nimetin tamamlan­masıdır.[14]                                                           

 

3497. [6:13, Hadis No: 8244]

Enes (r.a.) rivayet ediyor:

Hüsn-ü.zan sahibi olması, kişinin kulluğunun güzelliğindendir.[15]

 

3498. (6:15;Hadîs No: 8252]

Sa'd bin Ebî Vakkas'dan (r.a.) rivayetle:

Allah'tan hayırlısını dilemesi insanoğlunun iyi olduğunun işareti­dir. Allah'ın takdir ettiğine rızâ göstermesi insanoğlunun iyi olduğu­nun işaretidir. Allah'tan hayırlısını dilememesi, insanoğlunun kötü olduğunun işaretidir. Allah'ın takdirine hoşnutsuzluk göstermesi de insanoğlunun kötü olduğunun işaretidir.[16]

 

3499. [6:16, Hadîs No: 8257]

Ebû'd-Derdâ rivayet ediyor:

Geçimini yoluna koyması kişinin dindeki ince anlayışmdandır. Se­ni geçindirecek şeyi araman dünya sevgisinden değildir.[17]

 

3500. [6:16, Hadîs No: 8258]

îbni Ömer'den (r.a.) rivayetle:

Elbisesinin temiz olması ve aza kanaat etmesi mü'minin Allah ka­tındaki değerinin işaretidir.[18]

 

3501. [6:17, Hadîs No: 8261]

Câbir (r.a.) rivayet ediyor:

Aç Müslümanı doyurmak, Allah'ın bağışlamasını gerektiren hu­suslardandır.[19]

 

3502. [6:19, Hadîs No: 8269]

Enes'den (r.a.) rivayetle:

Bir Müslümana eziyet veren bana eziyet vermiş demektir; bana eziyet veren de Allah'a eziyet vermiş demektir. [20]

 

3503. [6:19, Hadîs No: 8271]

Amr bin Humk rivayet ediyor:

Birisine canı hususunda teminat verip de sonra onu Öldüren kimse ile benim hiçbir alakam kalmaz, isterse öldürülen kâfir olsun. [21]

 

3504. [6:20, Hadîs No: 8273]

îbni Abbas'dan (r.a.) rivayetle:

Bir veya iki yetimi yanında barındırıp mükâfatını Allah'tan bekle­yerek sıkıntılarına sabreden kişi ile ben Cennette şu iki parmak gibi birbirimize yakınız. [22]

 

3505. [6:20, Hadîs No: 8276]

Ka'b bin Mâlik (r.a.) rivayet ediyor:

Her kim ki, âlimlere karşı övünmek, câhillerle cedelleşmek veya insanların sevgisini kazanmak için ilim öğrenirse onun âkibeti Ce­hennemdir. [23]

 

3506. [6:21, Hadîs No: 8279]

Ümmü Seleme'den (r.a.) rivayetle:

Kim ki, Müslümanlar arasında hüküm vermekle imtihan edilirse, onlara karşı bakışında, işaretinde, oturma yerleri göstermesinde âdil davransın. [24]

 

3507. [6:21, Hadîs No: 8280]

Ümmü Seleme (r.a.) rivayet ediyor:

Kim ki, Müslümanlar arasında hüküm vermekle imtihan edilirse, taraflardan birine, diğerine hitap ettiğinden daha yüksek sesle hitap etmesin. [25]

 

3508. [6:22, Hadîs No: 8281]

Sahbere'den (r.a.) rivayetle:

Kendilerine musibet verildiğinde sabreden, nîmet verildiğinde şükreden, zulme uğradığında bağışlayan, haksızlık yaptığında af di­leyen kimseler emniyete kavuşanlar ve hidâyete erdirilenlerdir. [26]

 

3509. [6:23, Hadîs No: 8288]

Ebû Hüreyre (r.a.) Peygamber Efendimizin (a.s.m.) şöyle buyur­duklarını rivayet ediyor:

Bir falcıya gidip onun dediklerini doğrulayan, aybaşı halindeki ha-nımıyla cinsî münasebette bulunan ve hanımına arkadan yaklaşan kimse Muhammed'e indirilenden uzaklaşmıştır. [27]

 

3510. [6:24, Hadîs No: 8290]

Hakim bin Ümeyr'den (r.a.) rivayetle:

Size bir iyilik yapana iyilikle karşılık verin. Verecek birşey bula­mazsanız ona duâ edin. [28]

 

3511. [6:24, Hadîs No: 8292]

Ebû Hüreyre (r.a.) Resûl-ü Ekrem Efendimizin (a.s.m.) şöyle bu­yurduklarını rivayet ediyor:

Din kardeşi kendisine özür dilemek üzere gelen kişi, bunda ister samimî olsun, isterse olmasın kabul etsin. Böyle yapmazsa Kevser Havuzunun başında yanıma varamaz. [29]

 

3512. [6:25, Hadîs No: 8294]

İbni Abbas'dan (r.a.) rivayetle Peygamber Efendimiz (a.s.m.) şöyle buyurmuşlardır:

Allah'ın Kitabına uyanı Allah'ın kitabı sapıklıktan hidâyete erdi­rir ve Kıyamet gününde kötü hesaptan korur. [30]

 

3513. [6:27, Hadîs No: 8297]

Ali (r.a.) rivayet ediyor:

Allah'ın yasaklarından sakınan kişi güçlü olarak yaşar ve memle­ketinde emin olarak yürür. [31]

 

3514. [6:27, Hadîs No: 8299]

Hakim bin Vasile'den rivayetle:

Allah, Kendisinden korkanların heybetini herşeyin kalbine koyar. Allah'tan korkmayanları ise herşeye karşı korkak yapar. [32]

 

3515. [6:27, Hadîs No: 8300]

Sehl bin Sa'd (r.a.) livâyet ediyor:

Allah'tan korkanın dili kırıcı olmaz ve öfkesinin gereğim yapmaz. [33]

 

3516. [6:27, Hadîs No: 8301]

İbni Abbas'dan (r.a.) rivayetle:

Allah'ın emrine karşı gelmekten sakınanları Allah herşeyden korur. [34]

 

3517. [6:28, Hadîs No: 8303]

Enes (r.a.) rivayetle:

Siz kimi över, hayırla anarsanız ona Cennet vacip olur. Kimi yerer ve kötü diye anarsanız ona da Cehennem vacip olur. Siz, Allah'ın yer yüzündeki şahitlerisiniz. [35]

 

Birgün Resûlullahın huzurundan bir cenaze geçmişti. Sahabîler hüsn-ü şehadette bulunup, "iyi insandı merhum" dediler. Resûlullah da "Cennet vacip ol­du" buyurdular.

Bir süre sonra başka bir cenaze geçti. Bu defa kötülüğünden bahsettiler. Resûlullah da "Cehennem vacip oldu" buyurdular.

Sahabe nasıl bir şehâdette bulunuyordu ki, Resûlullah onların şehadetlerine dayanıp birisi hakkında Cennetlik, diğeri hakkında da Cehennemliktir hükmünü veriyordu?

Herşeyden önce yalan söylemeleri muhtemel olmayan Sahabîlerin bir kimse hakkındaki şehadetleri, verdikleri hüküm o ölçüde doğru ve isabetliydi. Sahabî­ler mübalağaya, ifrata, tefrite girmeden herşeyi olduğu gibi vasfeder, kişi nasıl­sa onu öylece tavsif eder, aşırı hiçbir beyanda bulunmazlardı. Bir kimsenin "iyi" veya "kötü"lüğü hakkında kullandıkları ölçü ve kıstas kişinin Kur'ân'a ve Sünne­te olan bağlılılığından başka birşey olamazdı. Resûlullah da, Allah'ın yüryüzün-deki şahitleri mevkiinde olan böyle kimselerin şehadetlerine dayanarak o kişiler­den birinin Cennetlik, diğerinin de Cehennemlik olduğuna hükmetmişti.

Aynı hüküm Kur'ân'a ve Sünnete bağlı herkes için geçerlidir. Çünkü böyle mü'minler Allah'ın yeryüzündeki şahitleridir.

 

3518. [6:28, Hadîs No: 8304]

Enes (r.a.) rivayet ediyor:

Şu dört şeyden sakınan Cennete girer: Bunlar; Cana kıyma, ha­ram yeme, zina etme ve içki içmedir. [36]

 

Yukarıdaki hadiste yer alan günahların herbiri büyük günahlardandır. Bu gü­nahlardan sakınma îmanda olgunlaşmanın, belli bir mesafeye ulaşmanın, Allahkorkusunun, manevî hassasiyetin neticesidir. îman kuvvetlendikçe, ibadetlerle desteklendikçe kişi artık hadiste sayılan ve sayılmayan bütün büyük günahlar­dan kaçınmaya başlar. Meselâ hırsızlık, rüşvet gibi bir günaha tevessül eden kimse, Allah'ın gördüğünü, Onun vazHeli meleklerinin yaptıklarını kaydettiğini ve birgün bunların hesabını vereceğini düşünse o günahları işlemekten sakına­caktır.

Bir kimse hiç şüphe yok ki sırf Allah'tan korktuğu ve Allah yasakladığı için bu günahlara girmezse Cennete lâyık hale gelmiş olur.

 

3519. [6:28, Hadîs No: 8305]

Hz. Hasandan (r.a.) rivayetle:

Allah kimin eliyle bir Müslümanm sıkıntılarını gidermişse, onun dünya ve âhiret sıkıntılarını giderecektir. [37]

 

3520. [6:29, Hadîs No: 8306]

Ebu Bekre (r.a.) rivayet ediyor:

Kim Allah'ın hâkimiyetine saygı gösterirse, Allah da Kıyamet Gü­nü onu yüceltir. [38]

 

3521. [6:29, Hadîs No: 8308]

Ebû Umâme'den (r.a.) rivayetle:

Allah için seven, Allah için düşmanlık eden, Allah için veren ve Allah için vermeyen kimse îmânını kemâle erdirmiştir. [39]

 

3522. [6:29, Hadîs No: 8309]

Ubâde bin Samit (r.a.) rivayet ediyor:

Kim Allah'a kavuşmayı severse, Allah da ona kavuşmayı sever. Kim Allah'a kavuşmayı sevmezse, Allah da ona kavuşmayı sevmez. [40]

 

Allah, kullarına niyet ve davranışlarına göre muamele eder. Bir kudsî hadis-i şerifte de, "Kulum beni nasıl zannederse ben ona öyle muamele ederim" buyu-rulmuştur. Zât, sıfat ve isimleriyle herşeyden çok sevilmeye lâyık Allah'a kavuş­mayı isteyen, bunun iştiyakı içerisinde yanıp kavrulan kimseye Allah da iştiyak duyar, onu bir an önce huzuruna almak ister. Kendisini seven kullarına Allah ce­malini gösterecektir.

Ama bir kimse Allah'ı tanıyamamış, beşerî varlıkların sevgisi ve aşkına takı­lıp kalmış, sonsuz güzelliklerin sahibi ve bütün güzellikler Esmâ-i Hüsnâsının bir nevi gölgesi olan Allah'a kavuşmayı arzu etmişse, Allah da ona muhabbetle bakmaz ve ona kavuşmayı sevmez. Boğazına kadar günahlara dalmış, adetâ onlarla ünsiyet etmiş, hep kötü şeyleri arzulayan, kötü şeyleri isteyen, iştiyak duyan, Allah'a kavuşmak için yanıp kavrulmayan, günahlardan vazgeçmeyen bir kimseye Allah Cennet kapılarını açmaz, cemalini göstermek istemez.

 

3523- [6:31, Hadîs No: 8313]

Ebû Musa'dan (r.a.) rivayetle:

Dünyasını seven âhiretine zarar verir. Ahiretini seven dünyasına zarar verir. Siz ebedî olanı fânî olana tercih edin. [41]

 

Burada söz konusu edilen dünya sevgisi, dünyanın fânî, günahlarla dolu, Al­lah'tan ve âhiretten alıkoyucu ve âhiretin kuması olarak nitelendirilen dünyadır.

Bu yönüyle dünyayı seven insan bu sevgisinin derecesi ölçüsünde âhiretine zarar verir. Bazıları vardır ki bu sevgi sebebiyle dünyaya öylesine dalarlar ki farzları dahi terkeder, boğazlarına kadar haram bataklığına gömülürler.

Bazıları vardır ki dünyaya düşkünlükleri sebebiyle haram helal demeden bir hayat yaşar; haramlardan kaçınmada, helallere yönelmede bir titizlik içerisine girmezler.

Bazıları da vardır ki ibadetlerini yarım yamalak yapar, daha çok kazanma hırs ve heyecanı içerisinde dinî vazifelerinde ihmalkârlıklara girer, Kur'ân ve faydalı kitapları okumada gevşek davranır, îman ve Kur'ân hizmetinde rehavete dalar, maddeten ve manen beklenen fedâkârlığı göstermezler.

İşte böyle insanlar dereceleri ölçüsünde âhiretlerine zarar vermiş olurlar. Belki dünyadan azıcık birşey kazanmış olurlar, ama âhiretlerinden çok şey kay­bederler. Ama ister meşru, ister gayr-i meşru tarzda kazanmış olsunlar kaybet­tikleri yanında kazandıkları çok çok küçük kalır.

Bir de âhiret sevgisiyle hareket etme vardır. Ebedî saadeti, Cenneti, cema-lullahı düşünüp aşkla şevkle âhirete yönelmek; ibadet, taat ve kullukta bulun­mak, mânevi konularda titiz davranmak âhiret noktasında insana çok şeyler ka­zandırır. Ama bu arada dünyadan bazı şeyleri de kaybedebilir insan. Zamanı­nın büyük bir kısmını âhirete yönelik işlere ayırdığı için belki dünyevî noktadan zarara uğrayabilir, daha az kazanç elde edebilir. Bütün himmet ve gayretini dün­yaya sarfetmiş olsaydı, belki daha çok şeyler kazanmış olacaktı, işte o bütün bunlardan mahrum kalır. Veya helal haram demeden dünyaya dalsaydı para­dan, makamdan, şandan, şöhretten çok şeyler kazanmış olabilecekti. Âhirete yöneldiği için bunlardan da mahrum kalır. Fakat kaybettikleri kazandıkları ya­nında çok çok küçüktür. Çünkü haram âhiret için bir ateş olduğu gibi dünyada da ateştir. İnsan onun hayrını görmez.

Bütün bunlar dünyayla âhiretten birini tercih etme söz konusu olduğunda ge­çerlidir. Meselâ bir memur âmiri içki sunduğunda ahiretini düşünüp uygun bir üslupla onu reddetmesini bilmelidir ki ahiretini tercih etmiş olduğunu göstersin. Âmirinin hatırı için Rabbini gücendirmesin.

 

3524. [6:31, Hadîs No: 8314]

Âişe (r.a.) rivayet ediyor:

Sürekli didinip sâlih amel işleyen kimseyi geçmek isteyen günah­lardan sakınsın. [42]

 

Hadiste iki sınıf insana işaret edilmektedir: Biri: devamlı didinip salih amel iş­leyen kimse. Diğeri: günahlardan sakınan kimse.

Devamlı didinip salih amel işleme bir amel-i salihtir. Haranrve günahlardan kaçınma ise takva adıyla ifade edilir. Hadiste dikkat çekilen husus takva sahibi kimsenin amel-i salihe düşkün kimseden daha ilerde olacağıdır.

Bir insan gece gündüz ibadet edebilir, birçok hayırlar yapabilir, salih amelle­re koşabilir, hatta bu konuda oldukça hassas da olabilir. Ama günahlardan sa­kınma konusunda bu hassasiyeti göstermeyebilir.

İşte böyle bir kimseyi günahlardan sakınmayı esas alan kimse kolayca ge­çebilir. Çünkü günahlardan kaçınmak çok daha zor ve çok daha sevaplıdır. "Def-i şer, celb-i nef'a râcihtir," yâni "Şerri, günahı defetmek, faydalı olanı cel-betmekten daha üstündür" kaidesi bu hususu teyid eder. Bu konuda Bedîüzza-man Hazretleri şöyle der: "Her zaman def-i şer, celb-i nef'a râcih olmakla bera­ber; bu tahribat ve sefahet ve cazibedar hevesat zamanında bu takva olan, def-i mefasid [fenalıkları, bozuklukları def etmek] ve def-i kebâir üssü'l-esas [temel] olup büyük bir rüchaniyet [üstünlük] kazanmış.

"Bu zamanda tahribat ve menfî cereyan desteklendiği için takva bu tahribata karşı en büyük esastır. Farzları yapan, kebireleri [büyük günahları] işlemeyen kurtulur. Böyle kebâir-i azîme içinde amel-i şalinin ihlasla muvaffakiyeti pek az­dır. Hem az bir amel-i salih, bu ağır şerait [şartlar] içinde çok hükmündedir.

"Hem takva içinde bir nevi amel-i salih var. Çünkü bir haramın terki vaciptir. Bir vacibi işlemek, çok sünnetlere mukabil sevabı var. Takva böyle zamanlarda binler günahın tehacümünde bir tek içtinab, az bir amelle, yüzer günah terkinde, yüzer vacib işlenmiş oluyor. Bu ehemmiyetli nokta niyet ile takva namıyla ve gü­nahtan kaçınmak kasdiyle menfi ibadetten gelen ehemmiyetli a'mâl-i salihadır.

Elbette yüzlerce günahın hücum ettiği, kötülüklerin dört bir yanı sardığı bir zamanda haramları terk etmek büyük bir önem taşır. Nefse hoş gelen haramla­rı terk edip nefse zor gelen farzlara yönelebilmek büyük bir fazilettir ve imkânsız da değildir. Günahların birer manevî mikrop olduğu, manevî hayatı zehirlediği düşünülür ve onlarla mücadele gaye edinilir; bu dünyada bulunuş gayemizin ebedî hayatı kazanmak olduğu hatırlanırsa Allah'ın izniyle üstesinden gelinir, yükseklere doğru ilerlenir.

Günahlardan sakınma bir titizliğin, takvanın, Allah sevgisi ve korkusunun ifa­desidir. Tahkîkî îmanı kalbine yerleştiren insan, davranışlarını kontrol etmesini bilir, daima nefis muhasebesi içerisinde bulunur ve hedefe ulaşır.

 

3525. [6:32, Hadîs No: 83171

Ebû Kırsafe'den rivayetle:

Kim bir topluluğu severse, Allah onu o toplulukla birlikte haşr eder. [43]

 

3526. [6:32, Hadîs No: 8318]

Ebû Hüreyre (r.a.) rivayet ediyor:

Hasan ve Hüseyin'i seven beni sevmiştir. Onlara düşmanlık besleyen bana düşmanlık beslemiştir. [44]

 

3527. [6:32, Hadîs No: 8319]

Selman'dan (r.a.) rivayetle:

Ali'yi seven beni sevmiştir. Ali'ye düşmanlık besleyen bana düş­manlık beslemiştir. [45]

 

3528. [6:33, Hadîs No: 8322]

Zübeyir (r.a.) rivayet ediyor;

Amel sayfasının kendisini sevindirmesini isteyen kimse çokça is­tiğfar etsin. [46]

 

3529. [6:34, Hadîs No: 8325]

Rabah'dan rivayetle:

İnsanlardan saklanan idareci Cehennemden muhafaza edilmez. [47]

 

3530. [6:35, Hadîs No: 8331]

Ebû Hüreyre (r.a.) rivayet ediyor:

Kim Müslümanlara daha pahalı satmak niyetiyle bir malı piyasa­ya sürmez de depolarsa günahkârdır, Allah ve Resulünün himayesin­den mahrum kalmıştır. [48]

 

3531. [6:36, Hadîs No: 8333]

Aışe den (r.a.) rivayetle:

Bu dinimizde ondan olmayan bir şey uyduran kimsenin bu uydur­duğu şey reddedilmiştir. [49]

 

3532. [6:37, Hadîs No: 8337]

îbni Mes'ûd (r.a.) rivayet ediyor:

İnsanların gördüğü yerde namazı güzelce kılan, tek başına iken ise onu baştan savma kılan kimse Rabbini hafife almıştır. [50]

 

3533. [6:37,HadîsNo: 8338]

îbni Mes'ûd'dan (r.a.) rivayetle:

Müslüman olduktan sonra iyi olan kimse İslâm öncesi hayatında yaptıklarından sorumlu tutulmaz. Müslüman olduktan sonra da kö­tü olmaya devam eden hem öncesinden, hem de sonrasından sorum­lu tutulur. [51]

 

3534- [6:37, Hadîs No: 8339]

îbni Amr (r.a.) rivayet ediyor:

Kim Allah ile kendisinin arasım düzeltirse Allah da onunla insan­ların arasını düzeltmeyi üzerine alır. Kim iç dünyasını düzeltirse, Al­lah da onun dışım düzeltir. [52]  

 

3535. [6:39, Hadîs No: 83431

Ubâde bin Sâmit'den (r.a.) rivayetle:

Ramazan ve Kurban bayramı gecelerini ibâdetle geçiren kimsenin kalbi, kalblerin öldüğü günde ölmez. [53]

 

3536. [6:40, Hadîs No: 8346]

Enes (r.a,) rivayet ediyor:

Sünnetimi yaşatan beni sevmiştir. Beni seven Cennette benimle beraberdir. [54]

 

3537. [6:41, Hadîs No: 8349]

îbni Ömer'den (r.a.) rivayetle:

Kim bir mü'mini korkutursa, onu Kıyamet Gününün korkuların­dan emin kılmamak, Allah üzerine hak olur. [55]

 

3538. [6:41, Hadîs No: 8353]

Yala bin Mürre (r.a\) rivayet ediyor:

Kim zulmen bir arazi parçasını ele geçirirse, Kıyamet Günü onun toprağım sırtında taşıyarak mahşer yerine gelir. [56]

 

3539. [6:42, Hadîs No: 8354]

Hakem bin Hars'den rivayetle:

Kim Müslümanların yolundan bir parçayı gasbederse, Kıyamet günü yedi kat yerin aşağısına kadar sırtında taşıyarak gelir. [57]

 

3540. [6:42, Hadîs No: 8357]

Ömer (r.a.) rivayet ediyor:

Sünnetimi tutan bendendir. Sünnetimden yüz çeviren benden de­ğildir. [58]

 

3541. [6:43, Hadîs No: 8361]

Ebû Eyyub'den (r.a.) rivayetle:

Kim kırk gün ihlâsla Allah'a kulluk ederse, kalbinden diline hik­met pınarları akar. [59]

                                                         

3542. [6:244, Hadîs No: 8363]

IbniAbbas (r.a.) rivayet ediyor:

Kim bir sünneti ayakta tutmak veya bir bid'atı çürütmek için üm­metime bir hadis naklederse, Cennettedir. [60]

 

3543. [6:46, Hadîs No: 8372]

Ebû Zer'den (r.a.) rivayetle:

Kim ki, kendisine âit olmayan birşeyi benimdir diye iddia ederse, bizden değildir. Ve Cehennemdeki yerine hazırlansın. [61]

 

3544. [6:46, Hadîs No: 8375]

Sehl bin Hüneyf (r.a.) rivayet ediyor:

Kim ki, yanında bir mü'min ezildiği halde ona yardım etmeye gü­cü yeterken yardım etmezse, Allah onu Kıyamet Günü insanların gö­zü önünde zelil kılacaktır.[62]

 

3545. [6:47, Hadîs No: 8376]

İbni Abbas'dan (r.a.) rivayetle:

Kim yedi sene, sevabını Allah'tan umarak müezzinlik yaparsa, Al­lah onun Cehennem ateşinden beraatını yazar.[63]

 

3546. [6:47, Hadîs No: 8379]

Enes (r.a.) rivayet ediyor:

Kim ki bir sene bir ücret taleb etmeden müezzinlik yaparsa, Kıya­met günü çağırılır, Cennetin kapısında bekler ve kendisine şöyle de­nilir: 'Dilediğin kimseye şefaat et. [64]

 

3547. [6:48, Hadîs No: 8382]

İbni Abbas'dan (r.a.) rivayetle:

Kam gülerek günah işlerse, ağlayarak Cehennem ateşine girer. [65]

 

3548. [6:48, Hadîs No: 8383]

Ebû Zer (r.a.) rivayet ediyor:

Kim ki, kendisini insanlara, olduğundan daha fazla Allah'tan kor­kar gösterirse, o, münafıktır. [66]

 

3549. [6:49, Hadîs No: 8385]

Fadl'dan rivayetle:

Hacca gitmek isteyen acele etsin. Çünkü kişi hastalanır, niyeti bo­zulur, ihtiyaçlar baş gösterir.... [67]

 

3550. [6:49, Hadîs No: 8386]

Enes (r.a.) rivayet ediyor:

Allah katındaki hissesini Öğrenmek isteyen kimse, Allah'ın kendi­sinin yanındaki hissesine baksın. [68]

 

3551. [6:50, Hadîs No: 8390]

îbni Ömer'den (r.a.) rivayetle:

Kim ki, duasının kabul edilmesini, sıkıntısının giderilmesini isti­yorsa, maddî sıkıntı içerisinde olan birinin sıkıntısını gidersin. [69]

 

3552. [6:50, Hadîs No: 8391]

îbniAbbas (r.a.) rivayet ediyor:

Kim ki, bir iş yapmak istediğinde Müslüman bir kimseyle istişare ederse, Allah onu işlerin en doğrusuna iletir. [70]

 

3553. [6:51, Hadîs No: 8395]

Enes'den (r.a.) rivayetle:

Anne babasını razı eden Allah'ı razı etmiştir. Anne ve babasını kızdıran Allah'ı kızdırmış olur. [71]

 

3554. [6:52, Hadîs No: 8397]

Ali (r.a.) rivayet ediyor:

Kim ki, ilmini artırır da dünyanın gayr-i meşru lezzetlerinden uzaklığını arttırmazsa, ancak Allah'tan uzaklığını arttırmış olur. [72]

 

3555. [6:54, Hadîs No: 8406]

Enes'den (r.a.) rivayetle:

Kim ki, dinini ve şerefini malı ile korumaya gücü yeterse, korusun. [73]

 

3556. [6:54, Hadîs No: 8407]

Câbir (r.a.) rivayet ediyor:

Sizden din kardeşine faydalı olmaya gücü yeten, faydalı olsun. [74]

 

3557. [6:55, Hadîs No: 8409]

Câbir'den (r.a.) rivayetle:

Sizden, elbisesinin ucuyla da olsa, mü'min kardeşinin kusurunu örtebilen örtsün. [75]

 

3558. [6:55, Hadîs No: 8411]

îbni Ömer (r.a.) Resûl-ü Ekrem Efendimizin (a.s.m.) şöyle buyur­duklarını rivayet ediyor:

Allah'ın adını vererek size sığınanı koruyun. Allah için sizden bir-şey isteyene verin. Sizi davet edenin dâvetine uyun. Size iyilik yapa­nın iyiliğine karşılık verin. Verecek birşey bulamazsanız karşılığını verdiğinize kanaat getirinceye kadar ona dua edin. [76]

 

3559. [6:55, Hadîs No: 8412]

Hasan-ı Basrî'den rivayetle: Acele eden hatâ yapar. [77]

 

3560. [6:56, Hadîs No: 84151

Büreyde (r.a.) Peygamber Efendimizin (a.s.m.) şöyle buyurdukları­nı rivayet ediyor:

Bizim bir iş için tayin ettiğimiz ve karşılığında bir ücret belirledi­ğimiz kimsenin, bunun dışında aldığı birşey haksız kazançtır. [78]

 

3561- [6:56, Hadîs No: 8416]

Adiyy bin Amire den (r.a.) rivayetle:

Sizden bir iş için tayin ettiğimiz kimse, bizden bir iğne ve daha ufağını bizden saklarsa bu, haksız kazanç olur ve Kıyamet Gününde onu öder. [79]

 

3562. [6:57, Hadîs No: 8417]

Berâ bin Azib (r.a.) rivayet ediyor:

Kim ki, her namazdan sonra üç defa Allah'tan bağışlanma dileye­rek şöyle duâ ederse, savaştan kaçmış bile olsa günahları affedilir. "Kendisinden başka hiçbir ilah bulunmayan, hayat sahibi ve kâinatı ayakta tutan Allah'tan bağışlanma diliyorum ve Ona tevbe ediyo­rum." [80]

 

3563. [6:57, Hadîs No: 8419]

Ubâde bin Sâmit'den (r.a.j rivayetle:

Kim mü'min erkekler ve kadınlar için Allah'tan bağışlanma diler­se, Allah onun için bütün mü'min erkek ve kadınlar sayısınca sevap yazar. [81]    

 

3564 [6:57, Hadîs No: 8420].

Ebû'd-Derdâ (r.a.) rivayet ediyor:

Kim İd, her gün mü'min erkekler ve kadınlar için yirmi yedi defa Allah'tan bağışlanma dilerse, duaları kabul edilen ve yeryüzü ahali­sine kendilerinin yüzü suyu hürmetine rızık verilen kimselerden olur. [82]

 

3565. [6:59, Hadîs No: 8425]

Ebû Hüreyre'den (r.a.) rivayetle:

Kim Allah'ın kitabından bir âyet dinlerse, kendisi için kat kat se­vap yazılır. Kim ki, Allah'ın kitabından bir âyet okursa, bu, Kıyamet Günü onun için bir nur olur. [83]

 

3566. [6:62, Hadîs No: 8435]

Ukbe bin Âmir (r.a.) rivayet ediyor:

Kimin eliyle bir kimse Müslüman olursa, onun için Cennet vacip olur. [84]

 

3567. [6:63, Hadîs No: 8442]

Ali'den (r.a.) rivayetle:

Cenneti özleyen hayırlara koşar. Cehennemden korkan gayr-i meşru lezzetlerden kaçar. Ölümü bekleyene, lezzetler önemsiz gelir. Dünyaya so^ıık bakana musibetler hafif gelir. [85]

 

3568- [6:64, Hadîs No: 8443]

Ebû Hüreyre (r.a.) rivayet ediyor:

Kim çalıntı bir malı, çalıntı olduğunu bile bile satın alırsa, hırsı­zın ayıbına ve günahına ortak olur. [86]

 

3569. [6:67, Hadîs No 8452]

İbni Abbas'dan (r.a.) rivayetle:

Kim ki sabahleyin kalkarken düşüncesi günahlardan titizlikle sa­kınmak olduğu halde o gün bir günah işlerse, Allah bunu bağışlar. [87]

 

3570. [6:67, Hadîs No: 8453]

İbni Mes'ud (r.a.) rivayet ediyor:

Kim ki sabahleyin kalkarken düşüncesi Allah'tan başka birşey olursa, onun Allah'ın hoşnutluk ve yakınlığından nasibi yoktur. Kim ki, sabahleyin kalkarken Müslümanların sıkıntılarını kalbinden his­setmezse onlardan değildir. [88]

 

3571. [6:67, Hadîs No: 8454]

îbni Abbas'dan (r.a.) rivayetle:

Kim ki, sabahleyin Allah rızâsı için anne ve babasına itaatkâr ola­rak güne başlarsa, ona Cennetten iki kapı açılır. Anne ve babadan biri varsa, bir kapı açılır. [89]

 

3572. [6:69, Hadîs No: 8458]

İbniAbbas (r.a.) rivayet ediyor:

Kim ki, malında veya bedeninde bir musibete uğrar da bunu giz­ler ve insanlara yakınmazsa onu affetmek Allah üzerine bir hak olur. [90]

 

Bu dünya imtihan meydanıdır. Cenab-ı Hak bazan nimetlerle, bazan da mu­sibetlerle kullarını imtihan eder. Kullardan istenen nimet ânında şükretmek, mu­sibet ânında da sabretmektir.

Hadiste tavsiye edilen husus mü'minin malı veya bedeni konusunda bir mu­sibete uğradığında onu gizlemesi, olur olmaz kişilere anlatmaması, insanlara şi­kayet etmemesi, yakınmaması, dişini sıkması, sabretmesidir. Elbette mü'min malına bir felaket geldiğinde o felaketten kurtulmak için tedbir ve çarelere baş­vuracaktır. Haksızlığa uğradığında da hakkını alabilmek için gayret gösterecek­tir. Vücudunda bir hastalık veya sıkıntı başgösterdiğinde de doktora gidip çare­sine baktıracaktır. Ama buna rağmen iyi olmamışsa, hiçbir kimseye dert yan-maksızın, şikayete girmeksizin sabır ve tevekkülle karşılayıp dayanmalıdır. Böyle davranırsa Allah'ın affına mazharolur.

Bu güzel tavsiyeye uymadır ki mü'mini musibetlere karşı dirençli kılar, hayat mücadelesinde güç kazandırır. Allah'ın sevgili kulları binbir türlü musibet ve be­lâlara maruz kaldıkları halde bir an için olsun şikayete girmemiş, kimseye dert yanmamışlar, "Güzelden gelen güzeldir. Hayır Allah'ın murad ettiğidir" deyip sa­bır içinde şükretmişlerdir.

 

3573. [6:67, Hadîs No: 8453]

Hz. Hüseyin'den (r.a.) rivayetle:

Kim ki, bir musibete uğrar da bu musibetin üzerinden zaman geç­miş olsa bile onu her hatırladığında "Innâ lillahi ve innâ ileyhi râciûn [Şüphesiz biz Allah'a aidiz ve yine Ona döneceğiz]" derse, Allah onun için musibete uğradığı günde kazandığı sevap gibi sevap yazar. [91]

 

3574- [6:71, Hadîs No: 8464]

Ebû Said (r.a.) rivayet ediyor:

Kim aç bir Müslümana yemek yedirirse, Allah da ona Cennet meyvelerinden yedirir. [92]

 

3575. [6:71, Hadîs No: 8469]

lbniAbbas (r.a.) rivayet ediyor:

Kim din kardeşinin mektubuna onun izni olmaksızın bakarsa Ce­hennem ateşine bakmış gibi olur. [93]

 

3576. [6:72, Hadîs No: 8470]

Sehl bin Hüneyfden (r.a.) rivayetle:

Kim ki, Allah yolunda cihad eden; çoluk çocuğunu geçindirmek uğrunda borçlanan veya kölelikten kurtarmak için efendisiyle anlaş­tığı parayı ödemeye çalışana yardım ederse, gölgesinden başka gölge­nin bulunmadığı Kıyamet Gününde Allah onu gölgesinde gölgelendi­rir.[94]

 

3577. [6:72, Hadîs No: 8471]

Ebû Hüreyre (r.a.) rivayet ediyor:

Kim ki, yarım kelime ile de olsa bir mü'minin öldürülmesine yar­dım ederse, Allah'ın huzuruna alnında "Allah'ın rahmetinden ümidi kesilmiş" yazılı olarak varır. [95]

 

3578. [6:72, Hadîs No: 8472]

İbni Mes'ûd'dan (r.a.) rivayetle:

Kim bir zâlime yardım ederse, Allah o zâlimi ona musallat eder. [96]

 

3579- [6:72, Hadîs No: 8473]

İbni Ömer (r.a.) rivayet ediyor:

Kim zulmen yapılan bir düşmanlığa yardım ederse, bundan vaz geçinceye kadar Allah'ın gazabına hedef olmaya devam eder. [97]

 

3580- [6:72, Hadîs No: 8474]

îbni Abbas'dan (r.a.) rivayetle:

Kim ki, temsil ettiği bâtıl ile bir hakla ortadan kaldırmak için bir zâlime yardım ederse, Allah ve Resulünün koruyuculuğundan mah­rum kalır. [98]

 

3581. [6:73, Hadîs No: 8476]

Ömer (r.a.) Peygamber Efendimizin (a.s.m.) şöyle buyurduklarını rivayet ediyor:

Kim insanlara dayanarak izzet kazanmaya çalışırsa Allah onu ze­lil kılar.[99]

                                                                                              

3582. [6:74, Hadîs No: 8480]

Âişe'den (r.a.) rivayetle:

Kim inanarak ve sevabını Allah'tan bekleyerek i'tikaf yaparsa geç­miş günahları bağışlanır. [100]

 

3583. [6:75, Hadîs No: 8482]

Ebû'd-Derdâ (r.a.) rivayet ediyor:

Karne yumuşaklıktan nasibi verilmişse, hayırdan nasibi verilmiş­tir. Yumuşaklıktan nasipsiz bırakılan da hayırdan nasipsiz bırakıl­mıştır. [101]

 

3584. [6:76, Hadîs No: 8486}

Ebû Abs'dan rivayetle:

Kimin ayakları Allah yolunda tozlanırsa, Allah onu Cehennem ateşine haram kılar. [102]

 

3585. [6:77, Hadîs No: 8489]

Enes (r.a.) rivayet ediyor:

Kim ki, yanında Müslüman kardeşinin gıybeti yapıldığı halde, gü­cü yeterken ona yardım etmezse Allah onu dünya ve âhirette zelil kı­lar. [103]

 

3586. [6:77, Hadîs No: 8490]

Ebû Hüreyre'den (r.a.) rivayetle Peygamber Efendimiz (a.s.m.) şöy­le buyurmuşlardır:

Kim ki, kendisine bilgisizce fetva verilirse, günahı fetva verenin boynunadır. Kim de kendisine danışan din kardeşine doğru bildiği­nin dışında bir yol gösterirse, ona hıyanet etmiş olur. [104]

 

3587. [6:77, Hadîs No: 8491]

Ali (r.a.) rivayet ediyor:

Kim bilgisizce fetva verirse, göğün ve yerin melekleri ona lanet okur. [105]

 

3588. [6:78, Hadîs No: 8497]

Ebû Hüreyre'den (r.a.) rivayetle Resûl-ü Ekrem Efendimiz (a.s.m.) şöyle buyurmuşlardır:

Kim sattığı malı geri getiren müşterisinden kabul ederse, Allah da Kıyamet Gününde onun günahlarını affeder.[106]

 

3589. [6:80, Hadîs No: 8501]

Talha (r.a.) rivayet ediyor:'

İktisad edeni Allah zengin eder, israf edeni Allah fakir kılar, teva­zu göstereni Allah yükseltir, zulmedeni Allah parçalar. [107]

 

3590. [6:81, Hadîs No: 8503]

îbni Ömer'den (r.a.) rivayetle Peygamber Efendimiz (a.s.m.) şöyle buyurmuşlardır:

Kim sürü bekleyen veya av yakalayan köpek dışında bir köpek beslerse, amelinden her gün belli bir miktar eksiltmiş olur. [108]

 

3591- [6:81, Hadîs No: 8504]

lbnü'l-Mübârek rivayet ediyor:

Kim bir mü'mini sevindirirse, Allah da Kıyamet Günü onu sevin­dirir.[109]

 

3592. [6:82, Hadîs No: 8508]

İbni Abbas'dan (r.a.) rivayetle:

Kim Allah'tan çokça bağışlanma dilerse, Allah onun için her üzün­tüden bir kurtuluş, her sıkıntıdan bir çıkış kapısı verir ve onu um­madığı yerden rızıklandırır. [110]

 

3593. [6:82, Hadîs No: 8509]

 

Ebû Hüreyre (r.a.) rivayet ediyor:

Kim Allah'ı çokça zikrederse, münafıklıktan kurtulmuş olur. [111]

 

3594- [6:83, Hadîs No: 8511]

Vudeyn bin Ata'dan rivayetle:

Kim kıbleye saygı gösterirse, Allah da ona değer verir. [112]

 

3595- [6:85, Hadîs No: 8519]

Nübeyşe rivayet ediyor:

Kim bir kabda yemek yer, sonra da onu iyice sıyırırsa o kab kendi­si için Allah'tan bağışlanma diler. [113]

 

3596. [6:85, Hadîs No: 8520]

İbni Ömer'den (r.a.) rivayetle:

Kim bir toplulukla hurma yerse, onların izni dışında ikişer ikişer yemesin. [114]

 

3597- [6:86, Hadîs No: 8522]

Ebû Said (r.a.) rivayet ediyor:

Kim helal yer, Sünnet çerçevesinde amel eder ve insanlar da onun şerrinden emin olursa, Cennete girer. [115]

 

3598. [6:87, Hadîs No: 8525]

Enes'den (r.a.) rivayetle:

Haya örtüsünü atan kimsenin arkasından konuşmak gıybet değil­dir. [116]

 

3599. [6:88, Hadîs No: 8530]

Ebû Saîd (r.a.) rivayet ediyor:

idarecilerden biri size Allah'a isyan sayılan birşey yapmanızı em­rederse ona itaat etmeyin. [117]

 

3600. [6:88, Hadîs No: 8531]

İbni Amr'dan (r.a.) rivayetle:

İyi işleri tavsiye eden kimsenin kendisi de iyi işler yapsın. [118]

 

3601. [6:89, Hadîs No: 8534]

Ebû Reyhane (r.a.) rivayet ediyor:

Kim kâfir olan dokuz atasını onlarla izzet ve şeref kazanmak dü­şüncesiyle sayarsa, Cehennemde onların onuncusu olur. [119]

 

3602. [6:89, Hadîs No: 8535]

Âişe'den (r.a.) rivayetle:

Kim bir ilmi Öğrenmek için yolculuğa çıkarsa, henüz adımını at­madan günahları bağışlanır. [120]

 

3603. [6:89, Hadîs No: 8536]

Câbir (r.a.) rivayet ediyor: Soygun yapan bizden değildir. [121]

 

3604. [6:89, Hadîs No: 8537]

 

Ebü'l-Yüsr'den (r.a.) rivayetle:

Kim ki, eli darda olana alacağı konusunda süre tanır veya alaca­ğından vaz geçerse, Allah, gölgesinden başka gölgenin bulunmadığı Kıyamet gününde onu gölgesinde gölgelendirir. [122]

 

3605. [6:89, Hadîs No: 8538]

İbniAbbas (r.a.) rivayet ediyor:

Kim ki, eli darda olan borçlusuna, durumu düzelinceye kadar süre tanırsa, Allah da ona günahına tevbe edinceye kadar süre tanır. [123]

 

3606. [6:90, Hadîs No: 8539]

Büreyde'den (r.a.) rivayetle:

Eli darda olan borçlusuna belli bir güne kadar süre tanıyana o gün gelinceye kadar her güne karşılık bir sadaka sevabı; süre girdik­ten sonra tanıdığı her gün için de iki sadaka sevabı kadar sevap var­dır. [124]

 

3607. [6:90, Hadîs No: 8541]

Ukbe bin Âmir (r.a.) rivayet ediyor:

Kim ki, Allah kendisine bir nimet verir de, bu nimetin devam et­mesini dilerse, çokça "La havle ve lâ kuvvete illâ billah" desin. [125]

 

3608. [6:90, Hadîs No: 8542]

Hüzeym bin Fâtik'den rivayetle Resûl-ü Ekrem Efendimiz (a.s.m.) şöyle buyurmuşlardır:

Kim Allah yolunda bir harcamada bulunursa, kendisi için bunun yedi yüz katı sevap yazılır. [126]

 

3609. [6:91, Hadîs No: 8546]

Enes (r.a.) rivayet ediyor:

Kim helâl kazanç için yorgun ve bitkin olarak akşamlarsa günah­ları bağışlanmış olarak akşamlamış olur. [127]

 

3610. [6:92 Hadîs No 8551]

Vâsile'den (r.a.) rivayetle Peygamber Efendimiz (a.s.m.) şöyle bu­yurmuşlardır:

Kim ki, kusurlu bir malı kusurunu açıklamadan satarsa, sürekli Allah'ın gazabına maruz kalır. Melekler de devamlı olarak ona lanet ederler. [128]

 

3611. [6:93, Hadîs No: 8555]

Umâme (r.a.) rivayet ediyor:

Önce selâm veren Allah ve Resulüne daha yalandır. [129]

 

3612- [6:94, Hadîs No: 8558]

İbni Abbas'den (r.a.) rivayetle:

Kırsal kesimde yaşayan kaba olur, av peşinde koşan gafil olur. Hükümdarların kapısına gelen fitneye maruz kalır. [130]

 

Hadiste, kırsal kesimde yaşayan kimselerin kaba olacaklarına dikkat çekilir. Bu, izaha gerek duymayacak kadar açıktır. Hadiste dikkat çekilen ikinci husus avlanmaktır. Cenâb-ı Allah bütün hayvanları insanların emrine vermiş, istifade­sine sunmuştur. Bu sebeple, gerek denizdeki balıkları, gerekse evcil olmayan kara hayvanlarını etlerinden, derilerinden ve diğer kısımlarından istifade etmek için avlamak caizdir.

Bir ihtiyaca dayanmadan, keyfî olarak avlanmak her ne kadar caiz olsa da, İslâm âlimleri, lüzumsuz avlanmanın kalbe katılık verip şefkat duygusunu azal­tacağından, böyle bir davranışı uygun görmezler. Nitekim yukarıdaki hadiste "av peşinde koşanın gafil olacağına" dikkat çekilmiştir. Gerçekten de avcılığı vaz geçemeyeceği bir meşgale haline getiren kimseler, çoğu zaman ciddiyetten uzak bir hâle bürünür, gaflete düşer, avını nasıl kovaladığını, onu nasıl vurdu­ğunu anlatıp durur. O kadar ki, manevî âlemini ilgilendiren şeyleri düşünmeye vakit bile bulamaz. Bu ise büyük bir gaflet örneğidir.

Hadiste dikkat çekilen üçüncü husus, hükümdarların kapışma gelenin fitne­ye maruz kalacağıdır. Çünkü zaruret olmadan hükümdar kapısına gelen kişi burada bâzı yanlış davranışlarla karşılaşabilecek, zulümlere şahit olabilecektir. Eğer bunlara ses çıkarmaz, idarecinin zulmüne alkış tutarsa, fitneye düşmüş olur.

 

3615. [6:98, Hadîs No: 8571]

Kim ki, can boğaza gelmeden önce Allah'a tevbe ederse, Allah bu­nu kendisinden kabul eder. [131]

 

3616- [6:101, Hadîs No: 8585]

îbni Abbas'dan (r.a.) rivayetle:

Kim bir namazı terkederse, Allah'ın huzuruna Allah kendisine ga­zap etmiş olarak varır. [132]

 

3617. [0:102, Hadîs No: 8589]

Ebû'l-Ca'd rivayet ediyor:

Kim önemsemeyerek üç Cuma namazını kılmazsa, Allah kalbini mühürler. [133]

 

3618. [6:104, Hadîs No: 8593]

Huzeyfe'den rivayetle:

Bir kavme benzemeye çalışan onlardandır. [134]

 

3619. [6:106, Hadîs No: 8596] Huzeyfe (r.a.) rivayet ediyor:

Kim ki, bilgisi ve tecrübesi olmadığı halde tabiblik yapar da bir hastaya zarar verirse, o zarardan sorumludur. [135]

 

3620. [6:106, Hadîs No: 8598]

îbni Amr'dan (r.a.) rivayetle:

Kim kendisini büyük görür ve böbürlenerek yürürse, Allah'ın hu­zuruna Allah kendisinden gazap etmiş olarak varır. [136]

 

3621. [6:107, Hadîs No: 8601]

Îbni Ömer (r.a.) rivayet ediyor:

Kim Allah rızası dışında bir gaye için bir ilmi öğrenirse Cehen­nemdeki yerine hazırlansın. [137]

 

İlim niçin öğrenilir? Belli makam ve mevkilere uiaşmak için mi? Gösteriş ol­sun diye mi? Büyüklenmek, kibirlenmek, kendini başkalarından üstün görüp gu­rurlanmak için mi? Para, pul, mal, mülk kazanmak için mi? Yoksa vatana, mille­te, insanlığa hizmet için ve nihayet Allah rızası için mi?

Allah rızası dışında ilim öğrenme her ne kadar insanı arzu ettiği hedetlere uiaştırsa, maksadını elde etmesine sebep olsa da bu maksatla ilim öğrenmenin Allah katında hiçbir değeri yoktur.

Elbette insan öğrendiği ilimle belli makam ve mevkilere ulaşacak, maddeten ve manen istifadeler görecek, para pul kazanacak; hele hele vatana, millete, in­sanlığa hizmet için koşacaktır. Ama bütün bunları yaparken temelde Allah rıza­sını gözetecektir. Esas maksat Allah rızası olacaktır. Bu esas alınınca diğerleri zaten peşinden gelir. Gelmese de kişi Allah rızasına ereceği için âhirette büyük sevaplara erer.

İlim öğrenmede niçin Allah rızası gözetilmelidir?

Allah, yaratıklar içerisinde sadece insana öğrenme kabiliyeti vermiştir. O hal­de insan bu kabiliyeti kendisine kim vermişse, öğrenilecek şeyleri kim yaratmış­sa, elbetteki öğreneceklerini Onun rızasını kazanmak için öğrenecektir. Sonra ilim yoluyla varmak istediği hedefleri elinde tutan da Allah'tır. Her ne kadar rıza­sı dışında öğrenmeye yeltense de Allah dilemedikçe maksatlarına ulaşamaya­caktır.

İlmi başka maksatlarla öğrenmek İlmin şanına da yaraşmaz. Böyle bir hare­ket kudsî maksatlarla öğrenilmesi gereken ilmi basit, değersiz metalar seviyesi­ne düşürmek mânâsına gelir. Herşeyden önce ilme hakarettir.

İlmi Allah için öğrenmenin şartı, ilmi Allah emrettiği için öğrenmektir ve onu Allah'ı daha iyi tanımaya, yâni marifetullaha vesile yapmaktır. Bu müsbet ilimler de dahil her ilim için geçerlidir.

İlmi Allah için öğrenmenin şartı, onunla hem kendimize, hem topluma, hem de insanlığa yararlı hizmetler yapabilmek, insanlığın zararına kullanmamaktır. Gösterişten, şöhretten uzak kalmaktır. Allah'ın rızasına uygun olan da, ilmin şa­nına lâyık olan da budur.

 

3622. [6:108, Hadîs No: 8603]

Aışe den (r.a.) rivayetle: Sünnete sarılan Cennete girer. [138]

 

3623- [6:109, Hadîs No: 8607]

îbni Ömer (r.a.) rivayet ediyor:

Kim abdestliyken abdest alırsa, kendisine on sevap yazılır. [139]

 

3624. [6:114, Hadîs No: 8620]

Enes'den (r.a.) Rivâyetle Peygamber Efendimiz (a.s.m.) şöyle buyur­muşlardır:

Kur'ân'ı ezberleyeni Allah, ölünceye kadar aklından faydalandırır; şuurunu elinden almaz. [140]

 

3625. [6:115, Hadîs No: 8625]

Enes (r.a.) rivayet ediyor:

Kim ki, Allah'a isyan sayılan bir metodla bir şeyi elde etmeye çalı­şan kişi umduğundan daha da uzaklaşır ve korktuğu şeyin başına gelmesine daha da yaklaşır. [141]

 

3626. [6:116, Hadîs No: 8628]

îbni Ömer'den (r.a.) rivayetle Resûl-ü Ekrem Efendimiz (a.s.m.) şöyle buyurmuşlardır:

Kim hacca gider de kabrimi ziyaret ederse, beni hayatta iken ziya­ret eden gibi olur. [142]

 

3627. [6:116, Hadîs No: 8630]

İbni Abbas (r.a.) rivayet ediyor:

Kim anne ve babası yerine hac yapar veya onların yerine bir bor­cunu öderse, Allah Kıyamet Günü onu anne ve babasını razı eden salih kimseler arasında hasreder. [143]

 

3628. [6:117, Hadîs No: 8634]

Ebû Hilreyre'den (r.a.) rivayetle:

Yanında Allah'a isyan sayılan bir iş yapılıp bunu çirkin gören kişi orada bulunmayan gibidir. Kim de orada bulunmadığı halde hoşnut­luk gösterirse orada bulunmuş gibidir. [144]

 

3629. [6:118, Hadîs No: 8636]

İbni Abbas (r.a.) Peygamber Efendimizin (a.s.m.) şöyle buyurduk­larını rivayet ediyor:

Kim ki, ümmetime iletmek üzere kırk hadis ezberlerse, Kıyamet Günü ben onun şefaatçisi ve şahidi olurum. [145]

 

3630. [6:118, Hadîs No: 8639]

Ebu'd-Derdâ'dan (r.a.) rivayetle:

Kehf Sûresinin başından on âyet ezberleyen Deccal fitnesinden muhafaza edilir. [146]

 

3631 - [6:118, Hadîs No: 8640]

Ebû Hüreyre (r.a.) Peygamber Efendimizin (a.s.m.) şöyle buyur­duklarını rivayet ediyor:

Kim ki, Arefe Günü dilini, kulağım ve gözünü haramdan korursa, iki Arefe arasındaki küçük günahları bağışlanır. [147]

 

3632- [6:120, Hadîs No: 8644]

İbni Mes'ud'dan (r.a.) rivayetle:

Kim ki, yemin etmesi istenir de, o da bir Müslümanın malını zim­metine geçirmek için yalan yere yemini ederse, Allah'ın huzuruna, Allah kendisine gazap etmiş olarak vanr. [148]

 

3633. [6:121, Hadîs No: 8647]

îbni Ömer (r.a.) rivayet ediyor: Bize silah çeken bizden değildir. [149]

 

 3634. [6:123, Hadîs No: 8656]

Huzeyfe'den (r.a.) rivayetle: Oruçlu iken ölen Cennete girer. [150]

 

3635. [6:124, Hadîs No: 8661]

Enes (r.a.) rivayet ediyor:

Kim hamama peştemalsız girerse, iki melek ona lanet eder. [151]

 

3636. [6:125, Hadîs No: 8663]

Ebû Hüreyre'den (r.a.) rivayetle:

Kim bir doğru yola davet ederse, çağrısına uyanların sevabı kadar sevap kazanır. Onların sevabından da birşey eksilmez. Kim de bir sapıklığa davet ederse, çağrısına uyanların günahı kadar günah ka­zanır. Onların günahından da eksilmez. [152]

 

3637. [6:126, Hadîs No: 8666]

Ümeyr bin Sa'd (r.a.) rivayet ediyor:

Kim bir Müslümanı ismiyle değil de çirkin bir lakapla çağırırsa melekler ona lanet eder. [153]

 

3638. [6:126, Hadîs No: 8668]

Enes'den (r.a.) rivayetle:

Öfkesini yutandan Allah azabını çevirir. Dilini koruyanın da Al­lah kusurlarım örter. [154]

 

3639. [6:127, Hadîs No: 8671]

Esma binti Zeyd (r.a.) rivayet ediyor:

Kim bulunmadığı yerde din kardeşinin şerefim savunursa, Cehen­nem ateşinden korumak Allah üzerinde bir hak olur. [155]

 

3640. [6:128, Hadîs No: 8674]

Enes'den (r.a.) rivayetle:

Kim ki Allah'ı anar da Allah korkusundan dolayı gözleri dolar ve göz yaşları yere dökülürse, Allah Kıyamet günü ona azap vermez. [156]

 

3641. [6:128, Hadîs No: 8676]

Ebû Derdâ (r.a.) rivayet ediyor;

Kim ki, ayıplamak maksadıyla birisini onda olmayan bir kusurla anarsa Allah, söylediğini ispat edinceye kadar onu Cehennem ateşin­de hapseder. [157]

 

3642. [6:129, Hadîs No: 8680]

Enes'den (r.a.) rivayetle:

Yanında ismim anılan kimse bana saîavat getirsin. Bana bir defa salavat getirene Allah on defa rahmet eder. [158]

 

3643. [6:130, Hadîs No: 8687]

Ebû Said (r.a.) rivayet ediyor:

Sizden her kim bir kötülük görürse onu eliyle düzeltsin, gücü yet­mezse diliyle düzeltsin, buna da gücü yetmezse, kalbiyle buğzetsin. Bu, îmanın en zayıf derecesidir. [159]

 

3644. [6:131, Hadîs No: 8688]

Enes'den (r.a.) rivayetle:

Beni rüyada gören gerçekte görmüştür. Çünkü şeytan benim sure­time giremez. [160]

 

3645. [6:136, Hadîs No: 8699]

Ebu'd-Derda (r.a.) rivayet ediyor:

Kim din kardeşinin şerefini savunursa, bu, Cehennem ateşine karşı ona perde olur. [161]

 

3646. [6:136, Hadîs No: 8701]

îbni Amr'dan (r.a.) rivayetle Peygamber Efendimiz (a.s.m.) şöyle b uyurmuşlardır:

Uğursuzluk düşüncesinin kendisini ihtiyacı olan bir işi yapmak­tan alıkoyan kimse Allah'a şirk koşmuştur. [162]

 

3647. [6:137, Hadîs No: 8704]

Enes (r.a.) Resûl-ü Ekrem Efendimizin (a.s.m.) şöyle buyurdukları­nı rivayet ediyor:

Allah İrime sâliha bir hanım ihsan etmişse, dininin yansını yerine getirmek için kendisine yardım etmiştir. Diğer yansı için de Al­lah'tan korksun.

Hâkim'in MüstedreK'möen.

Dinimiz aklı, dini, nefsi, nesli ve malı muhafazayı emreder. Bir yandan zinayı haram kılıp onu büyük günahlar arasında sayarken, diğer yandan evliliği mües-seseleştirip, neslin muhafazasını temin eder, fuhuş yolunu kapar.

Şeytanın insanı Allah yolundan uzaklaştırmak için baş vurduğu en cazip va­sıtalardan birisi şehvettir. Evlenen biri ise, fıtratındaki "şehvet" arzusunu meşru yoldan karşılar, dolayısıyla şeytanın tuzağına düşmemiş olur. Bunun içindir ki, Peygamber Efendimiz (a.s.m.) bir hadislerinde evliliğin gözü haramdan daha çok koruyacağını, namusu en iyi şekilde muhafaza edeceğini bildirmiştir. [163]  İşte yukarıdaki hadiste de sâliha bir kadınla evlenen birisinin "Dininin yansını koru­duğuna" dikkat çekilmiştir.

 

3648. [6:139, Hadis No: 8714]

Enes'den (r.a.) rivayetle:

Kim bir mü'mini korkutursa, Allah Kıyamet Günü onun korkusu­nu emniyete çevirmez. Kim ki, bir mü'mini bir idareciye ispiyon eder­se Allah, Kıyamet Günü onu zillet ve hakaret yerine oturtur. [164]

 

3649. [6:140, Hadîs No: 8715]

îbni Ömer (r.a.) rivayet ediyor:

Kim kabrimi ziyaret ederse, şefaatim ona vacip olur. [165]

 

3650. [6:141, Hadîs No: 8717]

Ebû Bekir'den (r.a.) rivayetle:  

Kim Cuma Günü anne ve babasının veya onlardan birisinin kabri­ni ziyaret eder ve orada Yâsîn okursa günahları bağışlanır. [166]

 

3651 - [6:144, Hadîs No: 8726]

Ebû Hüreyre (r.a.) rivayet ediyor:

Ahlâkı kötü olan nefsine azap eder. Kaygısı çok olanın bedeni has­ta olur. insanlarla sürtüşmeye girenin şerefi gider, kişiliği yok olur. [167]

 

3652. [6:144, Hadîs No: 8727]

Sehl bin Huneyfden (r.a.) rivayetle:

Samimî olarak Allah'tan şehidlik dileyen kimse yatağında da ölse Allah onu şehidlerin mertebesine ulaştırır. [168]

 

3653. [6:144, Hadîs No: 8728]

Enes (r.a.) rivayet ediyor:

Kim ki üç defa Allah'tan Cenneti isterse, Cennet şöyle der: "Al­lah'ım onu Cennete koy." Kim de üç defa Cehennemden Allah'a sığı­nırsa, Cehennem şöyle der: "Allah'ım, onu Cehennemden koru." [169]

 

3654. [6:145, Hadîs No: 8730]

Habeş-i ibni Cünade'den rivayetle:

İhtiyacı olmadığı halde dilencilik yapan, ateş yiyor gibidir. [170]

 

3655. [6:146, Hadîs No: 8732]

Ebû Hüreyre (r.a.) rivayet ediyor:

Kim ki, kendisinden ilmî bir mesele sorulurda söylemeyip gizler­se, Kıyamet günü Allah onu ateşten bir gem ile gemler. [171]

 

3656. [6:146, Hadîs No: 8734]

İbni Abbas 'dan (r.a.) rivayetle:

Allah'ın, meleklerin ve bütün insanların laneti, Ashabıma dil uza­tanların üzerine olsun. [172]

 

3657. [6:147, Hadîs No: 8736]

Ümmü Seleme (r.a.) rivayet ediyor:

Ali'ye dil uzatan bana dil uzatmıştır. Bana dil uzatan da Allah'a dil uzatmıştır. [173]

 

3658. [6:149, Hadîs No: 8742]

îbni Abbas'dan (r.a.) rivayetle:

İnsanların en güçlüsü olmak isteyen kimse Allah'a tevekkül etsin. [174]

 

3659. [6:150, Hadîs No: 8743]

Ebû Hüreyre (r.a.) rivayet ediyor:

Sıkıntı ve üzüntü ânında Allah'ın duasını kabul etmesini isteyen, genişlik zamanında çok duâ etsin. [175]

 

3660. [6:151, Hadîs No: 8745]

Ebû Hüreyre'den (r.a.) rivayetle:

imanın tadına ermek isteyen kimse, insanları sadece Allah rızâsı için sevsin. [176]

 

3661. [6:151, Hadîs No: 8747]

Câbir (r.a.) rivayet ediyor:

Cennet gençlerinin efendisini görmek isteyen kimse Hz. Hasan'a baksın. [177]

 

3662. [6:151, Hadîs No: 8748]

Ebû Hüreyre'den (r.a.) rivayetle:

Hz. isa'nın tevazûsunu görmek isteyen kimse Ebû Zer'e baksın. [178]

 

3663. [6:152, Hadîs No: 8751]

Ebû Musa (r.a.) rivayet ediyor:

iyilikleri kendisini sevindiren, kötülükleri ise kendisini üzen kimse mumındır. [179]

 

3664. [6:157, Hadîs No: 8765]

Kays bin Sa'd'dan (r.a.) rivayetle:

Kim ki hakimiyetini Allah'a isyanla kuvvetlendirirse, Allah, Kıya­met Günü onu çaresizlik içinde bırakır. [180]

 

3665. [6:157, Hadîs No: 8767]

Kaya bin Sa'd (r.a.) rivayet ediyor:

içki içen kimse Kıyamet Günü susamış olarak mahşere gelir. [181]

 

3666. [6:159, Hadîs No: 8773]

îbni Abbas'dan (r.a.) rivayetle Resûl-ü Ekrem Efendimiz (a.s.m.) şöyle buyurmuşlardır:

Kim ki Müslüman bir kişinin malını başkasına yedirmek veya bi­rinin kanını heder etmek için bir şahitlikte bulunursa, Cehennem ateşini kendisine vacip kılar. [182]

 

3667. [6:160, Hadîs No: 8775]

Ebâ Hüreyre (r.a.) Peygamber Efendimizin (a.s.m.) şöyle buyur­duklarını rivayet ediyor:

Kim iman ederek ve sevabını Allah'tan bekleyerek Ramazan ayın­da oruç tutarsa, geçmiş günahları bağışlanır. [183]

 

3668. [6:161, Hadîs No: 8777]

Ebû Eyyub'den (r.a.) rivayetle:

Kim ki, Ramazan ayını ve Şevval ayından altı günü oruçlu geçirir­se bütün seneyi oruçlu geçirmiş gibi olur. [184]

 

3669. [6:161, Hadîs No: 8780]

Ebû Said (r.a.) rivayet ediyor:

Kim Allah rızâsı için bir gün oruç tutarsa, Allah onu yetmiş sene Cehennem ateşinden uzaklaştırır. [185]

 

3670. [6:165, Hadîs No: 8794]

îbni Ömer'den (r.a.) rivayetle:

Sabah namazını kılan kimse akşama kadar Allah'ın koruması al­tındadır. [186]

 

3671. [6:165, Hadîs No: 8795]

Osman (r.a.) rivayet ediyor:

Yatsı namazını cemaatla kılan gecenin yarısını ibâdetle geçirmiş gibidir. Sabah namazını cemaatla kılan kimse bütün geceyi ibâdetle geçirmiş gibidir. [187]

 

3672. [6:166, Hadîs No: 8799]

Enes'den (r.a.) rivayetle:

Öğle namazından önce dört rekât sünneti kılan kimsenin o günkü küçük günahları bağışlanır. [188]

 

3673. [6:167, Hadîs No: 8804]

Muhammed bin Münkedir rivayet ediyor:

Akşamla yatsı arasında namaz kılan kimsenin bu namazı Allah'a çokça tevbe edenlerin namazıdır. [189]

 

3674. [6:168, Hadîs No: 8807]

Enes'den (r.a.) rivayetle Resûl-ü Ekrem Efendimiz (a.s.m.) şöyle buyurmuşlardır: Kim ki kuşluk namazını 12 rekat olarak kılarsa, Allah onun için Cennette altından bir köşk yapar. [190]

 

3675. [6:168, Hadîs No: 8808]

Cabir (r.a.) rivayet ediyor:

Kim ki Allah ve meleklerinden başka kimsenin görmediği tenha bir yerde iki rekat namaz kılarsa, Allah onun için Cehennem ateşin­den kurtuluş beratı yazar. [191]

 

3676. [6:169, Hadîs No: 8811]

Ebu'd-Derda'dan (r.a.) rivayetle:

Kim sabah ve akşam bana on defa salavat getirirse, Kıyamet Gü­nü şefaatim ona ulaşır. [192]

 

3677. [6:170, Hadîs No: 8812]

Ebû Hüreyre (r.a.) rivayet ediyor:

Kabrimin yanında bana salavat getirenin sesini işitirim. Uzakta bana salavat getirenin salavatı ise bana ulaştırılır. [193]

 

3678. [6:170, Hadîs Ng: 8813]

Ali'den (r.a) rivayetle:

Bana salavat getirene Allah bir kîrat sevap yazar. Kırat ise Uhud dağı kadardır. [194]

 

3679- [6:171, Hadîs No: 8818]

îrbad (r.a.) rivayet ediyor:

Bir farz namazı kılan kimsenin bir makbul dua hakkı vardır. Kur'ân'ı hatmeden kimsenin de bir makbul dua hakkı vardır. [195]

 

3680. [6:171, Hadîs No: 8819]

Abdullah ibni Amr'dan (r.a.) rivayetle:

Susan kurtulur. [196]

 

3681. [6:172, Hadîs No: 8820]

Üsame bin Zeyd (r.a.) rivayet ediyor:

Kim ki kendisine bir iyilik yapılır da bu iyiliği yapana "Cezâkellâ-hü hayran=Allah seni hayırla mükâfatlandırsın" derse onu fazlasıyla övmüş olur. [197]

 

3682. [6:173, Hadîs No: 8824]

Ebâ Sırma'dan (r.a.) rivayetle:

Kim ki başkasına zarar vermeye çalışırsa Allah da onu zarara dü­şürür. Kim ki başkasına zorluk çıkarırsa Allah da onu zorluğa maruz bırakır. [198]

 

3683. [6:173, Hadîs No: 8825]

Hasan bin Ali (r.a.) rivayet ediyor:

Kim ki gönül hoşluğuyla ve kestiği kurbanın sevabını Allah'tan umarak kurban keserse bu onun için Cehennem ateşine karşı perde olur. [199]

 

3864. Hüreyre'den (r.a.) rivayetle Peygamber Efendimiz (a.s.m.) şöy­le buyurmuşlardır:

Kim ki haksız yere birine bir kamçı vurursa, Kıyamet Gününde ona kısas uygulanır. [200]

 

3685. [6:174, Hadîs No: 8831]

Adiy bin Hâtem (r.a.) rivayet ediyor:

Kim ki kendisine veya başkasına ait bir yetimi, başının çaresine bakacak yaşa gelinceye kadar bağrına basar, büyütürse kendisine Cennet vacip olur. [201]

 

3686. [6:174, Hadîs No: 8832]

Abdullah bin Habib'den rivayetle:

Rim ki bir malı hayır yollarında harcamakta cimrilik hisseder ve­ya gece kalkıp ibadet etmeye üşenirse şunu [çokça] desin: "Sübhanel-lahi ve bihamdihî." [202]

 

3687. [6:174, Hadîs No: 8833]

Muaz bin Enes (r.a.) rivayet ediyor:

Kim ki bir evde darlık meydana getirir veya bir yolu keser, ya da bir mü'mine eziyet verirse onun yaptığı cihad cihad değildir. [203]

 

Bu hadis, cihad yapan bir kimsenin uyması gereken önemli birkısım husus­lara dikkat çekmektedir. Cihad etmek demek Allah'ın dinini en güzel şekilde kul­larına ulaştırmak, Onun sözünün en üstün olması için çaba göstermektir. Bu da herşeyden önce cihad yapan kişinin İlâhî emirleri hal ve hareketleriyle göster­mesiyle olur.

Yoksa kaş yapayım derken göz çıkarma kabilinden "Cihad ediyorum" düşün­cesiyle zulümlere, haramlara, haksızlıklara girmenin hakla, hukukla, adaletle ol­duğu gibi cihadla da alâkası yoktur. Bu, insanın kendi kendisini aldatmasından başka birşey değildir. Hedefi meşru olanın vasıtası da meşru olmalıdır.

Yukardaki hadis bize bu gerçekleri hatırlatıyor. Bir Müslümanın "Cihad edi­yorum" düşüncesiyle evini sıkıntıya sokması, ev halkını huzursuz etmesi, bık­tırması; cihada para toplamak düşüncesiyle eşkıyalık yapıp yol kesmesi, hak­sız yere başkalarının mallarına el koyması ve başkalarına eziyet etmesi; hak ve hukuklarını çiğnemesi, canlarına, mallarına zarar vermesi cihadla bağdaş­maz. Cihad yapan kimse Islâmın gösterdiği meşru ölçüler içerisinde hareket et­mekle mükelleftir. Gerisi nefsin aldatmacasıdır.

 

3688. [6:175, Hadîs No: 8834]

îbni Ömer'den (r.a.) rivayetle:

Kim ki Kâbeyi yedi defa tavaf eder ve iki rekat namaz kılarsa bir köle azad etmiş gibi olur. [204]

 

3689. [6:175, Hadîs No: 8836]

Enes (r.a.) rivayet ediyor:

Kim ki içtenlikle şehid olarak ölmeyi arzu ederse, şehid edilmese bile kendisine şehidlik sevabı verilir. [205]

 

3690. [6:175, Hadîs No: 8837]

Sahbera'den (r.a) rivayetle:

Kim ilim öğrenmeye çalışırsa bu onun geçmiş günahlarına keffaret olur. [206]

 

3691. [6:175, Hadîs No: 8838]

Zeyyad bin Hars (r.a.) rivayet ediyor:

İlim öğrenmeye çalışanın rızkına Allah kefil olmuştur. [207]

 

3692. [6:176, Hadîs No: 8839]

Enes'den (r.a.) rivayetle:

ilim öğrenmeye çalışan evine dönünceye kadar Allah yolundadır. [208]

 

3693. [6:177, Hadîs No: 8843]

Sevban (r.a.) rivayet ediyor:

Kim bir hastayı ziyaret ederse,. dönünceye kadar Cennet bahçesi içerisindedir. [209]

 

3694. [6:177, Hadîs No: 8846]

Ali'den (r.a.) rivayetle:

Kim bir gün ve bir gece Müslüman ev halkının geçimini sağlarsa, Allah günahlarım bağışlar. [210]

 

3695. [6:178, Hadîs No: 8847]

Ebû Said (r.a.) rivayet ediyor:

Kim ki üç kız çocuğunu geçindirir, onları terbiye eder, evlendirir ve onlara iyilikte bulunursa ona Cennet vardır.[211]

 

3896. [6:178, Hadîs No: 8850]

Ebû Berze'den (r.a.) rivayetle:

Kim ki çocuğu ölmüş bir kadını teselli ederse Cennette ona bir aba giydirilir. [212]

 

3697. [6:179, Hadîs No: 8851]

îbni Mes'ud (r.a.) rivayet ediyor:

Kim ki musibete uğramış birisini teselli ederse onun sevabı kadar sevap kazanır. [213]

 

3698. [6:182, Hadîs No: 8863]

Muza bin Enes'den (r.a.) rivayetle:

Kim bir ilmi öğretirse, o ilimle amel edenin sevabı kadar sevap ka­zanır. Amel edenin sevabından da birşey eksilmez. [214]

 

3699. [6:182, Hadîs No: 8864]

Ebû Said (r.a.) rivayet ediyor:

Kim ki Allah'ın kitabından bir âyet veya ilimden bir mesele öğre­nirse Allah Kıyamete kadar onun mükâfatını sürekli büyütür. [215]

 

 



[1] Deylemi’nin Müsnedü'l-Firdevs’nden

[2] Hâkim'in Müstedrek'inden.

[3] Nesei, man: 17; İbni Mâce, Mukaddime: 11.

[4] Tirmizi, Birr: 27.

[5] Müsned, 1:108,217,309,317.

[6] Şirazi’den.

[7] Taberânî'nin Evsat’ından.

[8] Beyhaki'nin Şuabü’l-İman’ından.

[9] Ibni Ebi’d-Dünya’dan.

[10] Hatib'in Tarih’inden

[11] Taberâninin Kebîrinden

[12] Beyhakl'nin Şuabü'l-îmarfmdan.

[13] Taberânînin Kebirinden.

[14] Tirmizi, Daavât: 93; Müsned, 5:231,235.

[15] Ibni Adiyy"in el-Kâmil ve Hatib'in Tarih’inden.

[16] Müsned, 1:168; Tırmizî, Kader: 15; Müslim, Hacc: 402.

[17] Ibni Adiyy'İn ei-Kâmil’i Beyhaki'nin Şuabü’l İman’ından.

[18] Taberânînin Kebir’inden.

[19] Hakîm'in Müstedrekinden.

[20] Taberânfrıin fvsahndan

[21] Müsned, 5:224,437.

[22] TaberânîYıin ta/lndan.

[23] Hâkimin MûsîedreK'ı ve BeyhakVnİn Şuabû'Hmarfmdm.

[24] Darekutnînin Sünerfi, Taberânînin KebİS't ve Beyhakı'nin Şuabü'i-İmaılmâdn.

[25] Taberânînin Kebîri ve Beyhakl'nin Sünerfİnden.

[26] Taberânînin Kebtti ve Beyhakt'nin Şuabü'l-tmartından.

[27] Ebû Davud, Tıb:21.

[28] Taberânrnin Kebîrinden.

[29] Hâkimin MüstedreKinden.

[30] Taberânfnin Evsafından.

[31] Ebû Nuaym'ın Hılyefsınâert.

[32] Hakîm'den.

[33] İbni Ebi'd-Dünyâdan

[34] İbnünneccar’dan.

[35] Buhar!, Cenaiz: 85; Müslim, Cenâiz: 60; Neseî, Cenâiz: 50.

[36] Bezzar’dan

[37] Hatibin Tari/rtndan.

[38] TaberânFnin Kebffinden.

[39] Ebû Davud, Sünnet: 15; Tirmizi, Kıyame: 60; Müsned, 3:438,440.

[40] Müslim, Zikir: 14-18; Timizi, Cenâiz: 67; Zühd: 6; Neseî, Cenâiz: 10; Dârimİ, Rikak: 43; Taberâni,, Cenâiz: 51.

[41] Müsned. 4:412.

[42] Ebû Nuyam'ın Hz/ytfsinden.

[43] Taberânînin Kebenden.

[44] fen/Mâce, Mukaddime: 11.

[45] Hâkim'in Müşterekinden.

[46] Beyhaki'nin Şuabü't-lmarfmdan.

[47] Ibni Mende/Ğen.

[48] Müsned, 2:351

[49] Buharı, Sulh: 5; Müslim, Akdiye: 17; IbniMâce, Mukaddime: 2; Müsned, 6:270.

[50] EbûYa'lâ'mn Müsnedi ve Beyhaki'nin Şua6ü'/-İrnarfından.

[51] Buharı, Islitâbe: \;MüslimMan: 189,190; IbniMâce, Zühd: 29; Dâriml Mukaddime: 1; Müsned, 1:379,409.

[52] Hâkim'in Müstedretfinden.

[53] Taberânfnin Keb/Vinden.

[54] sicziden.

[55] Taberânrnin Evsafından.

[56] Buharı, Bed'ü'l-Halk: 2; Mezalim: 13; Müslim, Müsakât: 138-141.

[57] Taberânrnin Keb/Vinden.

[58] Ibni Asakk'öen

[59] Ebû Nuaym'ın H/Asinden.

[60] Ebû Nuaym'ın H/Asinden.

[61] Müslim, îman: 112; Müsned, Ahkâm: 6.

[62] Müsned, 3:487.

[63] Tırmizî, Salât: 38; ibniMâce, Ezan: 5.

[64] İbni Asakir’den.

[65] Ebû Nuaym'ın H//ye'sinden.

[66] Ibnûnneccaı'dan.

[67] Dirimi, Menasik: 1.

[68] Dârekutnî'nin Sünerfı ve Ebû Nuaym'ın Haşinden.

[69] Müsned, 2:22.

[70] Taberâni'nin Evsafından.

[71] İbnünneccar’dan.

[72] Deylemrnin Müsnedü't-Firdevg'mdBn.

[73] Hâkim'in Müstedrekhden.

[74] Müslim, Selâm: 60, 62,63; Müsned, 3:302, 334, 382, 393.

[75] Deylemi’nin Müsnedü’l-Firdevs’inden.

[76] Ebû Davud, Zekât: 38; Edeb: 108; Ateşe/. Zekât: 72; Müsned, 1:250, 2:68, 99,127.

[77] Hakîm'den.

[78] Ebu Davud, hare: 10.

[79] Ebû Davud, Imare: 10; Akdıye: 5; Müslim, Imare: 30; Müsnad, 4:192.

[80] Ebû Ya'lâ'nın Müsnedmden.

[81] Taberânİ'nin. Kebirinden.

[82] Taberânİ'nin Kebîrinden.

[83] Müsned, 2:341.

[84] Taberânrhin Kebîrinden.

[85] Beyhakl'nin £uabü7-/marfından

[86] Hâkim'in MüstedreKl ve Beyhakl'nin Sünerfinden.

[87] İbni Asakir'âen.

[88] Hâkim'in Müstedrekhden.

[89] İbni Asakitden.

[90] TaberânPnin KebrVİnden.

[91] Ibni Mâce, Cenâiz:55.

[92] Ebû Nuaym'ın H/Asinden.

[93] Taberânînin Kebîrinden.

[94] Müsned, 3:487.

[95] hniMâce, Diyât;1.

[96] İbni Asakifâen.

[97] Ebû Davud, Akdıye: 14; İbni Mâce, Ahkâm: 6; Mösned, 2:70.

[98] Hâkim'in MöstedreK inden.

[99] Hakimden.

[100] Deyİemînin Müsnedü'l-Firdevs"\fvAen.

[101] Tirmizî, Birr: 67; Mösned, 6:159,451.

[102] Buharı, Cuma: 18; Cihad: 16; Tirmizî, Fezâilü'l-Cihad: 7; Neseî, Cihad: 9; Dirimi, Cihad: 8; Mösned, 3:367; 5:225,226.

[103] Ibni Ebi'd-Dünya'nın Zemmü'l-Gıybeftnden.

[104] Ebû Davud, İlim: 8.

[105] Ibni Asakif den.

[106] Ebû Davud, Büyü: 52; IbniMâce, Ticâret :26.

[107] Bezzazdan.

[108] Buharı, Hars: 3; Bedü'l-Halk: 17; Zebâih: 6; Müslim, Müsakât: 50-54; Timizi, Sayd: 17; A/esef, Sayd: 12-14; Ibni Mâce, Sayd: 2.

[109] Ibnö1-Mübarek\en.

[110] Ebû Davud, Vflr: 26; fbniMâce, Edeb: 57; Mûsned, 1:248.

[111] Taberânfnin Satj/Vinden.

[112] Dârekutnrnin Süne/Tinden.

[113] Tırmizî, Et'ıme: 11; IbniMâce, Et'ıme: 10; Dârimî, Et'ıme:7.

[114] Taberârtfnin Kebîf'mden.

[115] Tirmizî, Kıyame: 60.

[116] Beyhakl'nİn Sönerimden.

[117] Ibni Mâce, Cihad:40.

[118] Beyhakl'nİn Şuabü'l-fmarfmdan.

[119] Mösned, 5:128.

[120] ŞirazMen.

[121] Ebû Davud, Hudud: 14; Timizi Nikâh: 29; Siyer: 40; Neseİ, Nikâh: 60, Hayi: 15; IbniMâce, Fiten: 3; Müsned, 3:140,197.

[122] Müslim, Zühd: 74; Mösned, 1:327,2:359,3:427,5:351,360.

[123] Buhan, Büyü1:18; Müslim, Zühd: 74; Tirmizî, BCıyû': 65; IbniMâce, Sadakat: 14; Dârimî, Büyü': 50; Müsned, 1:327.

[124] IbniMâce, Sadakat: 14; Müsned, 1:327; 2:359.

[125] Taberânînin Keö/rinden.

[126] Tirmizî, Fezâilû'l-Cihad: 4; Neşe;, Cihad: 45; Müsned, 1:195,196; 4:322,345.

[127] Ibni AsakifĞen.

[128] İbni Mâce,Ticarât:45.

[129] Mösned, 5:254,261,264,269; Ebû Davud, Edeb: 133.

[130] Tirmizî, Fiten: 69; Neseî, Sayd: 24.

[131] Hâkimin MüstedreR'mden.

[132] Taberânfrıin Kebirinden.

[133] Ebu Davud, Salât; 204; Tirmizi, Cuma; 7; Nesei, Cuma: 2; IbniMâce, İkame: 93.

[134] Ebu Dâvud, Libas: 4; Müsned, 2:50.

[135] Ebö Dâvud, Diyat: 23; Neseî, Kasame: 41; bni Mâce, Ttb: 16.

[136] Müsned, 2:118.

[137] Tirmizi, İlim: 6.

[138] Dârekutnfnin Süne/Tinden.

[139] Ebû Davud, Tahare: 32; Tkmizî, Tahare: 44,45; IbniMâce, Tahare: 73.

[140] Ibnİ Adiyy'in â/-/Câm//inden.

[141] Ebû Nuaym'm Hf/ye'sinden.

[142] Taberânrnin K&bît\ ve BeyhakVnin Sünerfinden.

[143] Taberânrnin Evsafı ve Dârekutnînin Sünerfinden.

[144] Taberânrnin Evsafı ve Dârekutnînin Sünerfinden.

[145] İbni Adiy/in «/-Kam/inden.

[146] Müslim, Müsâfirin: 257; Ebû Davud, Melahım: 14; Mösned, 5:196; 6:449,450.

[147] Beyhakî'nin £uafaü7-/martından.

[148] Buharı, Şehadal: 19,23,25; Müsakat: 4,10; Husumaf: 4; Tefeir-i Sûre: 3; îman: 11 ,İman:220;EbûDavud,]man

[149] Buharı, Fiten; 5; DiyaJ: 2; Müslim, iman: 161,163,164; Ren: 16; Neşet, Tahrim: 26,29; Tirmizî, Hudud: 26; ibni Mâce, Fiten: 11; Dârimi, Siyef: 26; Müsned, 2:3,53,184,185.

[150] Bezzazdan.

[151] Şiraziden.

[152] Mûslîm, İlim: 16; Zikir: 1; Ebû Davud, Sünnet: 6; Timizi, İlim: 15; IbniMâce, Mukaddime: 14; Dârimî, Fezailü't-Kur'ân: 1.

[153] Ibnö's-Sünnîden.

[154] TaberânTnin Keöi/inden.

[155] Müsned, 6:461; Ebû Davud, Edeb: 36.

[156] Hâkim'in MüsfedreKinden.

[157] Taberânİ'nin Kebirinden.

[158] Tırmizî.

[159] Müslim, îman: 78; Ebû Davud, Salât: 232; Melahim: 17; A/ese/, İman: 17; IbniMâce, İkame: 155; Fiten: 20; Müsned, 1:2,3; 3:20,49,53.

[160] Buharı, İlim: 38; Edeb: 109; Tâbir: 10; Müslim, Rüya: 10,11; Timizi, Rüya: 4,7; Ibni Mâce, Rüya: 2; Dârimî, Rüya: 4; Müsned, 1:375,400.

[161] BeyhakVnin Süneıiinöen.

[162] Müsned, 2:220.

[163] Müslim, Nikâh: 3; Ibni Mâce, Nikâh: 1.

[164] BeyhakVnin Şuabü'l-fmart\Mİan.

[165] İbni Adiy/in e(-Kâmit\ ve BeyhakVnin Şuabû'l-fmarîmdan.

[166] Ibni Adiy/in el-Kâmit'mden.

[167] Ebû Nuaym'ın et-Tıbtt) ve fonü's-Sûn/ı/tien.

[168] Müslim, Imare: 157; IbniMâce, Cihad: 15.

[169] IbniMâce, Zühd: 39; Tirmizî, Cennet: 27; Ateşe?, istiaze: 56.

[170] İbni Huzeyme ve Ziyadan.

[171] Ebû Davud, İlim: 9; Tirmizî, İlim: 3; IbniMâce, Mukaddime: 24; Mösned, 2:263; 305,344,353,495.

[172] Taberânrnin Keö/Vinden.

[173] Müsned ve Hâkim'in MüstedreK'mden.

[174] Ibni Ebi'd-Dünya'nın et-Tevekkülünden.

[175] Tirmizî"nİn Söneril ve Hâkim'in MüstedreK'mden.

[176] Müsned, 2:520.

[177] Efaû Ya'Ja'nm Müsnetfinden.

[178] Ebû Ya'lâ'nm Mûsnerfinden.

[179] Taberânfnin Kebi/lnden.

[180] Müsned, 6:6.

[181] Müsned, 3:422.

[182] Taberânfnin /Cefa/finden.

[183] Buharı, îman: 28; Leyletü'l-Kadr: 1; Savm: 6; Müslim, Siyam: 203; Müsafirin; 175; Ebû Davud, Ramazan: 1; Savm: 57; Tirmizİ, Savm: 1.

[184] Müslim, Siyam: 203; Ebû Davud, Savm: 58; Timizi, Savm: 52.

[185] Buharı, Cihad: 36; Nesei, Siyam: 44.

[186] Taberânînin Kaolinden.

[187] Müslim, Mesacid: 250; Buharı, Ezan: 34; Timizi, Salât: 51; IbniMâce, Mesâcid: 18.

[188] Hatibin far/Hinden.

[189] İbni Nastdan.

[190] Tim'ızî, Vitir: 15; bniMâce, İkâme: 187.

[191] Ibni Asâkiföen.

[192] Taberânfnin Keö/Vinden.

[193] Beyhaki'nin Şuabü'l-Imartından.

[194] Abdürrezzak'ın e/-Cam/lnden.

[195] Taberânrnin Keö/Yinden.

[196] Timizi, Kıyame: 50; Dârimî, Rikak: 5; Müsned, 2:159,177.

[197] Tkmizî, Bİrr: 87.

[198] Tirmizî, Birr: 27.

[199] Taberânînin Ke6/7inden. 3684. [6:174, Hadîs No: 8830]

[200] Buharînin EdeÖ\ ve Beyhakı'nin Şuabü't-îmarfinûan.

[201] Taberânînİn Elyafından.

[202] Ebû Nuaym'tn e/-Afarite'sinden.

[203] Ebû Davud, Cihad: 89; Müsned, 3:441.

[204] İbni Mace, Menasik: 32.

[205] Müslim, Imare: 156,157; Ebû Davud, Vitir: 26; Neseî, Cihad: 36.

[206] Tirmizî, İlim: 2

[207] Hatibin Tan/finden.

[208] Ebû Nuaym'ın H//ye'sinden.

[209] Müslim, Birr: 40,42; Tirmizî, Cenâiz: 2; Müsned, 5:277,281,283,284.

[210] IbniAsakifüen.

[211] Buharı, İstikraz: 18; Neseî, Büyü1:77; Müsned, 3:97,148; Ebû Davud, Edeb; 121.

[212] Timizi, Cenâiz: 74.

[213] İbni Mice, Cenâiz: 56; Timizi, Cenâiz: 71.

[214] Ibni Mâce, Mukaddime; 20.

[215] Ibni Asakifden.