KİTÂBÜ-L CENÂİZ
CENAZE HAZIRLANDIĞI ZAMAN TEHİREDİLMEMESİ VE ARKASINDA ATEŞ GÖTÜRÜLMEMESİ HAKKINDA
CENAZE İÇİN AYAĞA KALKMAK HAKKINDA
CENAZE NAMAZINDA EEŞ DEFA TEKBÎR ALAN HAKKINDA
CENAZE NAMAZINDAKİ DUÂ HAKKINDA GELEN HADİSLER BÂBI
CENAZE NAMAZINDAKİ KIRAAT HAKKINDA
CENAZE NAMAZINI KILANIN VE DEFNİNİ (N SONUNA KADAR) BEKÜYENİN SEVABI HAKKINDA
CENAZE ÜZERİNDE (KILINAN NAMAZDA) DÖRT TEKBİR ALMAK HAKKINDA
CENAZELERDE HAZIR BULUNMAK HAKKINDA
CENAZENİN ÖNÜNDE YAYA YÜRÜMEK HAKKINDA
CENAZEYE KATILMAK ÜZERE BÂZIELBİSELERİ SOYMAKTAN NEHİY HAKKINDA
ÇOCUK ÜZERİNDE CENAZE NAMAZI KILMAK HAKKINDA
ERKEĞİN KENDİ HANIMINI VE KADININKENDİ KOCASINI YIKAMASI HAKKINDA
İMÂMIN. CENAZE NAMAZINI KILDIRACAĞIZAMAN NEREDE DURACAĞI HAKKINDA
KABİR ÜZERİNDE NAMAZ KILMAK HAKKINDA
KIBLE EHLİ ÜZERİNDE NAMAZ KILMAK HAKKINDA
MEZARLIĞA GİRİLDİĞİ ZAMAN NE SÖYLENECEĞİ HAKKINDA
NECÂŞÎ (RADIYALLÂHÜ ANH) ÜZERİNDE (KILINAN) NAMAZ HAKKINDA
ÖLÜMÜ CÂHİLİYYET DEVRİNE GÖREİLÂN ETMEKJDEN NEHİY HAKKINDA
ÖLÜYE KEFENLERİNE DÂHİL EDİLDİĞİ ZAMAN BAKMAK HAKKİNDA
PEYGAMBER (SAS)'ÎN CENAZESİNİ YIKAMAK HAKKINDA
PEYGAMBER (SAS)'İN KEFENİ HAKKINDA
ŞEHİTLER ÜZERİNDE NAMAZ KILMAK VE ONLARI DEFNETMEK HAKKINDA
ÜZERİNDE MÜSLÜMANLARDAN BİRCEMÂATİN NAMAZ KILDIĞI CENAZE HAKKINDA
GENEL HADİSLER
-Onu yıkamaya sağ tarafından ve abdest uzuvlarından
başlayınız.» buyruğu vardır. Yine Hafsa'nın
hadisinde Ümmü Atiyye (Radı-yallâhü anhâ) şöyle demiştir: Ve biz
Ümmü Gülsüm (Radıyallâhü anhâ)'nın saçını taradık, üç
örgü yaptık.''
1460) "... Alî bin Ebî Tâlib (Radıyallûhü anh)âen rivayet
edildiğine göre; Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) şöyle
buyurdu, demiştir:
«Uyluğunu açma. Ne dirinin ne de öiünün uyluğuna bakma.»"
1461) ... Abdullah bin Ömer (Radtyallâhü anhümâ)'ûa.n rivayet edildiğine
göre; Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu,
demiştir :
«Ölülerinizi güvendiğiniz kimseler yıkasın.-"
1462) '... Ali bin Ebi Tâlib (Radıyaltâhü anh)'den rivayet
edildiğine gü-re: Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve ScUem) şöyle
buyurdu, demiştir:
«Kim bir ölüyü yıkar, onu kefenler, kefenine güzel koku saçar, cenazesini
taşır, üzerinde namaz kılar ve (kötü belirtilerden)
gördüğünü ölü aleyhinde yaymazsa, anasından doğduğu gün
gibi hatâlarından çıkmış olur.»"
,1463). ... Ebû Hüreyre -(Radıyallâhü anhj'dşn rîyâyet
edildiğine göre: Resûlullafr (SaUallakii Aleyhi ve .SeMept) şöyle
kyyurdı&! demiştir : «Bir ölüyü yıkayan kimse
(yıkadıktan sonra) gusletsin.-"
ERKEĞİN KENDİ HANIMINI VE KADININKENDİ
KOCASINI YIKAMASI HAKKINDA
1464) "... Âişe (Radıyallâhü anhü)^an: Şöyle
demiştir:
Bana şimdi beliren görüş, daha önce belirseydi Peygamber {Sallallahü
Aleyhive SelIemJ'ifn cenazesini) hanımlarından başkası
yıka-mıyacaktı."
1465) "... Âişe (Radtyallâhü anhâ)'âan; Şöyle
demiştir:
Resûlullah {Sallallahü Aleyhi ve Sellem) Baki'den döndü, beni basımdaki
ağrıdan hasta olarak buldu. Ben o esnada: Vay başım!
diyordum. O:
«Yâ Âişe! Bil'akis ben vay başım demeliyim.» buyurdu. Sonra :
*(Yâ Âişe!) Eğer sen benden önce ölmüş olsan da senin
başında durup seni yıkasam, seni kefenlesem ve senin cenaze
namazını kıldırıp seni defnetsem,
PEYGAMBER (SAS)'ÎN CENAZESİNİ
YIKAMAK HAKKINDA
1466) "... Büreyde (Radıyallâhü
anh)'den: Şöyle demiştir: (Vefat eden)
Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'i
yıkamaya başlamak istedikleri zaman, dâhilden seslenen birisi
onlara: Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'in
gömleğini soymayınız! diye seslendi."
1467) "... Alî bin Ebî Tâlib (Radıyallâhü anhyden rivayet edildiğine
göre:
Peygamber {Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'i yıkadığı zaman
ölüde aradığı (idrar ve gaitayı) onda aradı da
aradığını bulamadı ve: Babam sana feda olsun. Sen çok
temizsin. Diri iken temizdin, ölü iken de temizsin, dedi."
1468) "... Alî (bin Ebt Tâlib) (Radıyallâhü anh)Wen rivayet
edildiğine göre; Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) şöyle
buyurdu, demiştir:
«Öldüğün zaman beni Ğars adlı kuyumdan yedi kırba suyla
yıkayınız.»"
PEYGAMBER (SAS)'İN KEFENİ HAKKINDA
1469 'Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) Yemen ma'mulü beyaz üç parça bez
içinde kefenlendi. Bunlar içinde gömlek ve sarık yoktu.* Âişe
(Radıyallâhü anhâ)ya: Diyorlar ki: Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)
hibere (çizgili hırka) içinde kefenlenmiş, denildi. Bunun üzerine
Âişe (Radıyallâhü anhâ) : Hibere hırkasını gelirdiler
de onu kefen yapmadılar, dedi."
147Q "... Abdullah bin Ömer (Radtyallâkü anhümâ)'dan; Şöyle
demiştir:
Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) Sehuliyye (denilen) üç parça beyaz ve
ince bez içinde kefenlenmiştir."
1471 "... îbn-i Abbâs (Raâıyallûhü anhiimâ)'dan:
Şöyle demiştir: Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)
(şu) üç parçada kefenlenmiştir : İçinde vefat ettiği gömlek
ve Necrân ma'mulü hülle."
MÜSTEHAB OLAN KEFEN HAKKINDA
1472) "... İbn-i Abbâs (Radıyallâhü anhümâydan
rivayet edildiğine göre: Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)
şöyle buyurdu, demiştir :
-Elbiselerinizin en hayırlısı beyaz olanıdır. Bunun
için ölülerinizi beyaz elbise içinde kefenleyiniz ve beyaz elbise
giyiniz.»"
1473) "... Ubâde bin es-Sâmit (RadıyaUâhü anh)'den
rivayet edildiğine re: Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) $üyle
buyurdu, demiştir : •Kefenin hayırlısı hülledir.»"
1474) "... Ebû Katâde (Radtyallâhü an
k)'den rivayet edildiğine göre; KfsûUıllah (Salt al
I ahit Aleyhi ve Seİtem) şöyle buyurdu, demiştir :
«Sizden birisi (ölen) din kardeşinin teçhiz ve tekfini işini üzerine
aldığı zaman onun tekfinini güzelce yapsın.»"
ÖLÜYE KEFENLERİNE DÂHİL
EDİLDİĞİ ZAMAN BAKMAK HAKKİNDA
1475) "... Enes bin Mâlik (Radıyallâhü anh)'âen;
Şöyle demiştir: Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve
Sellem)'in oğlu vefat edince Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)
sahâbilere:
«Ben ona (oğluma) bakmadıkça onu kefenlerinin içine dâhil etmeyiniz»
buyurdu. (Yıkama işi bitip kefenlerine sarılacağı
zaman) Efendimiz onun yanına geldi ve üzerine eğilip durdu ve
ağladı."
ÖLÜMÜ CÂHİLİYYET DEVRİNE GÖREİLÂN
ETMEKJDEN NEHİY HAKKINDA
1476) "... Hilâl hin Yahya (RadıyaUâhü
atıh)'âen; Şöyle demiştir :
Huzeyfe (bin el Yernân) (Radıyallâhü anh), bir cenazesi olduğu zaman
şöyle derdi: Ölümünü kimseye ilân etmeyiniz. Bunun nai olmasından
cidden korkarım. Ben şu iki kulağımla Resûlullah
(Sallallahü Aleyhi ve Sellem) den işittim. Naiden nehiy etti."
CENAZELERDE HAZIR BULUNMAK HAKKINDA
1477) "... Ebû Hüreyre (Radıyallâkü ank)'den rivayet edildiğine
göre; Resûlullah (Saiallahü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir
:
-Cenazeyi sür'atle naklediniz. Eğer ölü iyi bir kimse ise Önünde
hayır vardır, onu bir an önce o hayra ulaştırmış
olursunuz. Eğer cenaze iyi bir kişi değilse bu bir serdir, (Bir
an önce) omuzlarınızdan indirmiş olursunuz.»"
1478) ... Abdullah bin Mes'ud (Radıyallâhü an/t)'den:
Şöyle demiştir:
Cenazeyi takip eden kimse, na'şın bütün taraflarını
(sırayla) tutarak taşısın. Çünkü böyle yapmak sünnettendir.
Sonra dilerse (tekrar taşımakla) nafile yapsın. Dilerse
taşımayı bıraksın."
1479) "... Ebû Mûsa
(el-Eşarî) (Radtyallâhü ank)'<\en rivayet
edildiğine göre :
Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) sahâbilerin bir cenazeyi
hızlı olarak götürdüklerini görmüş ve -.
«Gidişiniz vakarlı olsun.» buyurmuştur.'1
1480) ',.. Resûluilah (Sallnllahü Aleyhi ve Setlem)"m mevlâsı Sevbân
(Radtyallâhü an/r)\]en; Şöyle demiştir:
Resûluilah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem), bâzı kimselerin binek
hayvanlarına binerek bir cenazeye katıldıklarını gördü
ve (onlara) :
«Sizler binici olduğunuz halde Allah'ın meleklerinin ayakları
üzerinde yürümelerinden haya etmiyor musunuz?» buyurdu."
1481) "... El-Muğire bin Şu'be (Radtyallâhü a»///den rivayet
edildiğine göre, şöyle demiştir : '
Ben, Resûluilah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) den işittim. Buyurdu
ki:
«Binici cenazenin arkasında gider. Yaya, cenazenin dilediği
tarafında yürür.»"
CENAZENİN ÖNÜNDE YAYA YÜRÜMEK HAKKINDA
1482) "... Salimin babası (Abdullah bin
Ömer) (Radtya'iâhü anhumâ)'-dan; Şöyle demiştir ;
Ben, Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'i; Ebû Bekir ve Ömer
(Radıyallâhü anhümâ)'yı cenazenin Önünde yaya olarak yürürlerken
gördüm."
1483) "... Enes bin Mâlik (Radtyallâhü anhy&en;
Şöyle demiştir: Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem),
Ebû Bekir, Ömer ve Osman (Radıyallâhü anhüm) cenazenin önünde yaya
yürürlerdi."
1484) ... Abdullah hin Mes'ûd (Radıyallûkü anhj'den rivayet
edildiğine göre: Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Setlem) şöyle
buyurdu, demiştir:
«Cenaze, metbû (uyulan)dur. Tabi (uyan) değildir. Cenazenin önünde
gidenler cenazeye katılmış olmazlar.»"
CENAZEYE KATILMAK ÜZERE
BÂZIELBİSELERİ SOYMAKTAN NEHİY HAKKINDA
1485) "... İnırân bin el-Hıısayn ve Ebû Herze
(RadıyaİlıVtii anhümâ)'-tlan ; Şöyle demişlerdir :
Biz, Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve SellemJ'in beraberinde bir cenazeyi
teşyie çıktık. Efendimiz ridâlarım atıp gömlekle
yürüyen bâzı kimseleri gördü. Bunun üzerine Resûlullah (Sallallahü Aleyhi
ve Sellem) (onlara) :
«Sizler câhiHyyet devrinin fiilini mi tutuyorsunuz? Yoksa câhi-liyyet devrinin
işinin benzerim yapmakla onlara benzemeye mi çalışıyorsunuz?
Şu suretinizden başka bir surette (kabristandan) dönmeniz için
aleyhinizde beddua etmeyi cidden arzuladım.» buyurdu. Bunun üzerine
adamlar ridâlarım aldılar ve bir daha böyle yapmadılar.
CENAZE HAZIRLANDIĞI ZAMAN
TEHİREDİLMEMESİ VE ARKASINDA ATEŞ GÖTÜRÜLMEMESİ
HAKKINDA
1486) "... Alî bin Kbî Tâlib (RadıyaUâhü anh)'den
rivayet edildiğine ffö-re. Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)
şöyle buyurdu, (lemistir:
«Cenaze hazırlandığı zaman onu te'hir etmeyiniz.»"
1487) "... Kim Hürde
(Radıyailâhü anh)\\en, Şöyle demiştir: Ebû Musa
el-Eş'arî (Radıyallâhü anh) vefat edeceği zaman : Cenazenin
arkasında micmer (ateş) götürmeyiniz, diye vasiyet etti. Oradakiler
kendisine : Sen bu hususta bir şey işitmiş misin
diye sordular. Dedi ki: Evet, Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve
Sellemi'den (işit tim.)"
ÜZERİNDE MÜSLÜMANLARDAN BİRCEMÂATİN
NAMAZ KILDIĞI CENAZE HAKKINDA
1488) "... Ebû Hüreyre ( Rudiyal/âhü anh)'den rivayet
edildiğine göre; Peygamber (Sallattahü Aleyhi w Sellcm) şuyle
buyurdu, demiştir :
«Üzerinde müslümanlardan yüz kişinin namaz kıldığı
cenaze, mağfiret olunur.-"
1489) '... Abdullah bin Abbâs'ın mevlâsı Küreyb
(Radtyallâhü anbüm)'-den; Şöyle demiştir :
Abdullah bin Abbâs (Radıyaljâhü anhümâ)'nın bir oğlu öldü.
Sonra Abdullah (Radıyallâhü anh) bana:
Yâ. Küreyb! Kalk da bak, oğlum (un cenazesi) için kimse
toplanmış mı? dedi.
Ben de (baktım ve) Evet, dedim. Bunun üzerine:
Vah sana! Toplananları kaç kişi sanıyorsun? Kırk (kişi
var) mı? diye sordu. Ben:
Hayır, onlar daha fazladır, dedim. Bunun üzerine dedi ki:
O halde oğlumun cenazesini çıkarın. Ben şehadet ederim ki
Re-sûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'den şöyle buyururken
işittim :
«Allah Teâlâ bir mü'mine şefaat eden kırk kişilik mü'min
cemâatin şefaatim behemehal kabul buyurur.»"
1490) "... Mersed bin Abdillah el-Vezenî (Radıyallâhü anh)'den
rivayet edildiğine göre şöylfe demiştir :
.
Mâlik bin Hubeyre eş-Şâmî (Radıyallâhü anh)'a—Bu zât sahâ-bî
idi. — bir cenaze getirildiği zaman cenazeyle gelenleri az gördüğünde
onları üç saffa ayırırdı. Sonra cenaze namazını
kıldırırdı. Ve şöyle derdi: Şüphesiz Resûlullah
(Sallallahü Aleyhi ve Sellemî buyurdu ki:
«Müslümanlar üç saf hâlinde dizilip bir cenaze üzerinde namaz
kıldığında onların dizilişi, behemahal (ölünün
mağfiretini veya Cennetlik olmasını) vâcib (= sabit)
kılar.»
ÖLÜYÜ ÖVMEK HAKKINDA
1491) "... Knes hin Mâlik
(Radtyallâhü tw//)\\en: Şİnle (lemistir: (Bir defa) Peygamber
(Sallallahü Aleyhi ve Sellem) (ile bâzı sahâbiler) in yanından
bir cenaze geçirildi. (Orada bulunan sahâbiler tarafından)
cenaze hayır ile anıldı. Efendimiz:
«Vâcib (sabit) oldu.» buyurdu. Sonra başka bir cenaze oradan geçirildi.
Orada bulunan sahâbiler tarafından o cenaze şer ile anıldı.
Resûl-i Ekrem (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) de (yine) :
«Vâcib (sabit) oldu.» buyurdu. Bunun üzerine Ömer bin el-Hat tâb
(Radıyallâhü anh) tarafından: Yâ Resûlallah! O (ilk) cenaze için :
"Vâcib oldu." buyurdun. Bu (son) cenaze için de : "Vâcib oldu.'
buyurdun. Resûl-i Ekrem (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) :
«Kavmin şahitliği veya gereği (vâcib ve sabit oldu
) Mü'minleı yeryüzünde Allah'ın şahitleridir.»
buyurdu.»"
1492) "... Ebû Hüreyre (Radiyallâhü anh)'den;
Şöyle demiştir:
(Bir defa) Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) (ile bâzı sa-hâbîlerHn
yanından bir cenaze geçirildi. (Orada bulunan sahâbiler tarafından)
cenaze hayır hasletlerinden sayılan bir iyilik ile anıldı.
Resûl-i Ekrem (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) :
* Vâcib (= Sabit) oldu» buyurdu. Sonra Onun yanından başka bir cenaze
geçirdiler. (Oradaki sahâbiler tarafından) bu cenaze şer fiillerden
sayılan bir kötülükle anıldı. Efendimiz:
«Vâcib (= sabit) oldu. Şüphesiz sizler yeryüzünde Allah'ın
şahitlerisiniz» buyurdu."
İMÂMIN. CENAZE NAMAZINI KILDIRACAĞIZAMAN NEREDE
DURACAĞI HAKKINDA
1493) "... Semûre bin Cündüh el-Fezârî (Radıyalluhu
<ınh)'(\en: Şöyle demiştir :
Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) lohusalık hâlinde ölen (Ensar'dan
Ümmü Ka'b adlı) bir kadının cenaze namazım
kıldırdı. (Namazda) Cenazenin tam ortası hizasına
doğru durdu."
1494) "... Ebû Galip (Radtyallâhü anh)'den; Şöyle
demiştir:
Ben, Enes bin Mâlik (Radıyallâhü anh)'ı şöyle yaparken gördüm :
(Abdullah bin Umeyr adlı) bir erkeğin cenaze namazını
kıldırırken cenazenin başının hizasına
doğru durdu, sonra (Ensâr'dan) bir kadına âit başka bir cenaze
getirildi. Cemâat Enes bin Mâlik (Radıyal-lâhü anh)'a: Yâ Ebâ Hanıza!
Bunun namazını kıldır, dediler. Enes (Radıyallâhü anh)
na'şın (tam) ortasının hizasına doğru namaza
durdu. Sonra el-Alâ' bin Ziyâd (Radıyallâhü anh) ona:
Yâ Ebâ Hamza! Resûlulİah (Sallallahü Aleyhi ve SellemKin erkeğin
cenaze namazım kıldırırken şenin durduğun yerde
durduğunu, kadının cenaze namazım
kıldırırken senin durduğun yerde durduğunu ve senin
yaptığın gibi yaptığını gördün (mü) dedi.
Enes (Radıyallâhü anh) :Evet, dedi. Bunun üzerine el-Alâ'
(Radıyallâhü anh) bize dönerek: (Bunu) Belleyiniz, dedi."
CENAZE NAMAZINDAKİ KIRAAT HAKKINDA
1495) ... Ebıı-i Abbâs (Radıyallahü
anhümâyâan; Şöyle demiştir.
Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) cenaze üzerinde
(namaz kıldırırken) Kur'an-ı Kerîmin Fatiha
(sûre)sini okudu."
1496) .... O'iınıü Şerîk
el-Knsûriyr (Rtidıytitlahii unhâ)'dan:
Şöyle demiştir :
Resûlullah (SallaJlahü Aleyhi ve Sellem) cenaze üzerinde (namaz
kıldığımızda) Kuranı Kerîm'in Fatiha (sûre) sini
okumamızı emretti."
CENAZE NAMAZINDAKİ DUÂ HAKKINDA GELEN HADİSLER BÂBI
1497) -... Ebû Hüreyre (Radtyallâhü ank)'den; Şöyle
demiştir:
Ben, Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'den işittim
Buyurdular ki :
«Ölü üzerinde namaz kıldığınız zaman ihlâsla ona duâ
ediniz.»"
1498) "... Khû Hüreyre
(Radıyallâhü anh)\\ca\ Söyle elemiştir : Resûlullah
(Sallallahü Aleyhi ve Sellem) bir cenaze üzerinde namaz
kıldığı zaman şu duayı okurdu :
«Allah'ım! Dirimizi ve ölümüzü burada hazır
olanlarımızı ve olmayanlarımızı, küçüğümüzü
ve büyüğümüzü, erkeğimizi ve kadınımızı
mağfiret eyleî
Allah'ım! Bizden yaşattığın kimseleri İslâm dînî
üzere yaşat! Bizden öldüreceklerim de îman üzere öldür!
Allah'ım! Bu cenazenin ecrinden bizi mahrum etme ve ondan sonra bizi
dalâlete götürme.»"
1499) "... Vasile bin el-Eskâ' (10) (Radıyallâhü
anh)'den ; Şöyle demiştir: Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve
Sellem) müslümanlardan bir
adam üzerinde cenaze namazı kıldırdı. Ben onun şöyle
duâ ettiğini
kendisinden işitiyordum :
= «Allah'ım! Falan oğlu falan senin hıfz-u himâyendedir. Senin
selâmetine götürücü kitabına bağlıdır. Artık onu kabir
fitnesinden ve ateş azabından koru. Sen (ahde) vefa edicisin ve
hakkı gerçekleştiricisin. Ona mağfiret eyle, ona rahmet eyle.
Şüphesiz Sensin Gafur. Sensin Rahim.»"
1500) "... Avf hin Mâlik el-Kşcaî (11) (Radıyailâhü
titıfı)'<\en; Şöyle demiştir :
Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve SellemJ'in Ensârdan (ölen) bir adam üzerinde
cenaze namazını kıldığına şahit oldum. Ve
(cenaze namazında) şu duayı okuduğunu
(kulağımla) işittim:
Allah'ım! Ona selat {— ıahmet/1 pl.. Onu mağfiret eyle. Ona rahm
eyle. Onu belâlardan koru. Onu afv eyle. Su, kar ve dolu me-sâbesindeki rahmet
çeşitleriyle onu (günahlardan) pak eyle. Beyaz elbisesinin kirden
temizletildiği gibi onu günahlardan ve hatâlardan teiniz eyle. (Dünyada
bıraktığı) evine karşılık olmak üzere (ona)
evinden daha hayırlı bir ev ver, (Ona) ailesinden daha
hayırlı bir aile ver, onu kabir fitnesinden ve ateş
azabından koru.»
1501) "... Câbİr (Radtyallâhü ank)'âen; Şöyle
demiştir: Ne Rcsûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem), ne Ebü Bekir ve ne
de Ömer (Radıyallâhü anhümâ) cenaze namazı hakkında cevaz
verdikleri kadar hiç bir şey hakkında bize cevaz vermediler. Yâni
(cenaze namazını) bir vakte bağlamadılar."
CENAZE ÜZERİNDE (KILINAN
NAMAZDA) DÖRT TEKBİR ALMAK HAKKINDA
1502) "... Osman bin Attan (12)
(RadıyathıliH atıh)\\e\ı\ Şöyle demiştir:
Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve
Sellem) Osman bin Maz'ûn (Radıyallâhü
anh)'ın (cenazesi) üzerinde namaz kıldı.
Ve (namazda) cenaze üzerine dört defa tekbir aldı."
1503) ... EI-Hecerî (Radıyaltâhü anh)
(13)'den: Şöyle demiştir :
Ben, Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'in ashabından Abdullah bin
Ebi Evfâ el-Eslemi (Radıyallâhü anh) ile beraber kızının
cenaze namazını kıldım. Abdullah (Radıyallâhü anh)
onun cenazesi üzerinde (namazda) dört defa tekbir aldı. Dördüncü tekbirden
sonra (hemen selâm vermeyip) biraz durdu. Ben safların müteaddit
yerlerinden cemâatin imamı uyarmak için 'Sübhânallah' seslerini
işittim. Sonra selâm verdi. Daha sonra : Siz benim beş defa tekbir
alacağımı mı sanıyordunuz? dedi. Cemâat: Bundan endişelendik,
dediler. Kendisi: Ben (beş defa tekbir) alacak değilim. Lâkin
Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) dört defa tekbir alırdı,
sonra bir süre durup demesini Allah'ın dilediği (kelimeleri)
söyledikten sonra selâm verirdi."
1504..Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) cenaze namazında dört defa
tekbir aldı."
CENAZE NAMAZINDA EEŞ DEFA TEKBÎR ALAN HAKKINDA
1505) "... Abdurrahman bin Ebî Leylâ (Radıyallâhü anh)}den;
Şöyle demiştir :
Zeyd bin Er kam (Radıyallâhü anh) cenazelerimiz üzerinde dört defa tekbir
alırdı. (Bir defa) bir cenaze üzerinde beş defa tekbir
aldı. Bunu kendisine sordum. Dedi ki: Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve
Sellem) beş defa tekbir alırdı."
1506) "... Kesir hm
Alulijlah'ııı dedesi
(Aııır hin A\ I
ı?l Yrşkuri) (14) (Raıhyallâhü anhüm)'dvn rivayet edildiğine
göre: ,
Hesûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Selleri]) (cenaze namazında) beş
defa tekbir almıştır.
ÇOCUK ÜZERİNDE CENAZE NAMAZI KILMAK HAKKINDA
1507) "... El-Muğîre bin Şu'be (Raâtyailâhü
anh)\\en: Şöyle demiştir: Ben, Resülullah
(Sallallahü Aleyhi ve Sellernl'den
işittim. Buyurdu ki :
-Tıfıl üzerinde cenaze namazı kılınır.-"
1508'... Câbir bin Abdİllah (Radıyallıihiı onhümâ)'(\an
rivayet edildiğine yöre; Resûhıllah (Suttal/ahü
Aleyhi ve Sr/lenı) şöyle buyurdu, demiştir'
«Çocuk doğarken istihlal ettiği (- hayat belirtisi gösterdiği)
/a man üzerinde cenaze namazı kılınır. Ve mirasçı olur
»"
1509) Ebû Hüreyre (Radtyallâhü ««A/'den rivayet
edildiğine göre Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Seiiem) şöyle
buyurdu demiştir
«Tıfıllarınız üzerinde cenaze namazını
kılınız. Çünkü şüphesiz onlar, sizin farat (=
öncüHarınızdandırlar.»" (15)
RESÛLULLAH (SALLALLAHÜ ALEYHİ VE SELLEMJ'İN OĞLU
ÜZERİNDE CENAZE NAMAZINI KILMAK VE ÖLÜMÜNÜ ANLATMAK HAKKINDA
1510) "... İsmail bin Ebî Hâl id (Radıyallâhü anhümâ)\}an;
Şöyle de-' mistir :
Ben, Abdullah bin Ebî Evfâ (Radıyallâhü anhümâ)'ya:
Sen Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Selleml'İn oğlu İbrahim'i
gördün (mü?) dedim.
Dedi ki = Küçük iken öldü. Eğer Muhammed (Sallallahü Aleyhi ve SellemJ'den
sonra bir peygamber'in olmasına ilâhî hüküm olmuş olsaydı
Muhammed (Sallallahü Aleyhi ve SellemJ'in oğlu
yaşıyacak-tı. Lâkin Efendimizden sonra hiç bir peygamber
yoktur."
1511) "... Abdullah hin
Ahhâs (Radıyallâhü anhümâ)\h\n:
Şöyle rle-
Resülullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) "in oğlu İbrahim vefat
edince Resûlullah (Sallailahü Aleyhi ve Sellem) cenaze namazını
kıldırdı. Ve şöyle buyurdu :
«Şüphesiz Cennette onu emziren vardır. Eğer
yaşamış olsaydı, sıddîk bir nebî olacaktı.
Eğer yaşamış olsaydı kıbtî dayıları
azat ola çaktı. Ve hiç bir kıbtî köle olarak
kullanılmıyacaktı.»"
1512) "... Hüse\in hin
Alî hin Khî Talih
(Rtuh\allâhü anhiinuıJdan ; Şöyle demişi ir :
Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) in oğlu Kasım vefat
edince (annesi) Hatice (Radıyallâhü anhâ) :
— Yâ Resûlallah! Kâsım'ın az sütü taştı. Süt
ça^mı ikmâl edinceye kadar keşke Allah onu yaşatsaydı,
dedi. Resüiullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) :
— Onun, sütünü tamamlaması Cennettedir.» buyurdu.
Hatice
(Radıyallâhü anhâ) :
— Yâ Rtsûiallah: Eğer ben bunu bılebı'sem bu bilgi,
onun (vefat) işini bana kolaylaştıracak, dedi.
ftesûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) :
— «Dilersen ben Allah Teâlâ'ya dua edeysm de onun sesini sana
duyurayım» bayurdu. Hatice (Radıyallâhü anhâ) :
— Hayır Ben Allah'ı ve Resulünü tasdik ederim,
dedi."
ŞEHİTLER ÜZERİNDE NAMAZ KILMAK VE ONLARI
DEFNETMEK HAKKINDA
1513) "... Abdullah bin Abbâs
(Radıvallâhü anhiimû)\\-dn; Şöyle
demiştir :
Uhud (savaşı) günü şehidlerin cenazeleri Resülullah (SalIaJIahü
Aleyhi ve Sellem)'in yanına getirildi. Resûlullah (Sallallahü
Aleyhi ve Sellem) sırayla onar cenaze grubu üzerinde namaz
kıldırmaya başladı. Hamza (Radıyallâhü anhJ'ın
cenazesi olduğu gibiydi. Diğer cenazeler (namaz
bitiminde) kaldırılıyor (ve yerlerine
başka cenâ zeler konuluyordu ) Hamza (Radıyallâhü anh)'ın
cenazesi, konuldu ğu gibiydi."
1514) -... Câbir bin Abdillah (Radıyaflâhü anhümâ) 'dan ;
Şöyle demiştir: Resûhıllah (Sallallahü Aleyhi ve
Sellem) Uhud (savaşı) şehid-lerinden
ikişer ve üçer kişiyi bir kabirde yerleştiriyordu. Ve (bize) :
«Eunlarin hangisi Kuranı daha çok öğrenip hıfzetmiş?» diye
soruyordu.
Bu ikişer ve üçer şehidlerden birisine işaret edilince, onu
kabre önce (ve kıble tarafına) koyuyordu ve :
- (Kıyamet günü) Ben bunların hayatlarım feda ettiklerinin
şahidiyim.» buyuruyordu. Ve şehitlerin yıkatılmadan,
üzerlerinde namaz kılmadan kanları içinde defnedilmelerini
emrediyordu."
1515) '... İbn-i Abbâs (Radtyallâlıü anhümâ
)\\an: Şöyle demiştir:
Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) Uhud şehidlerinin üzerlerindeki
demir ve deri aksamının soyulmasını ve onların,
elbiseleri içerisinde, kanlarıyla defnedilmelerini emretti."
1516) ... Câbir bin Abdillah (Radıyallâhü anhümâ)'da.n;
Şöyle demiştir: Uhud şehitleri, Medine'ye nakledilmiş
oldukları halde Reaûlul-lah (Sallalahü Aleyhi ve Sellem), onların
şehid edildikleri yerlere ge-
ri götürülmelerini emretti."
1517) "... Klııi Hüıcyn-
(Kaıhyullâhü tn/h)\\en rivayet edildiğine göre:
Kesûlullah (Sallallahü Aleyhi w ScUcm) şöyle buyurdu, demiştir :
«Kim bir cenaze üzerinde mescidde namaz kılarsa, ona bir şey
yoktur.»"
1518) ... Âişe (Rıuiıynttîhü
anhâ)'(\nn: Şöyle demiştir :
Vallahi Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) Süheyl bin Bey-da
(RadıyaUâhü anh) üzerinde mescidden başka hiç bir yerde namaz
kılmadı.
İbn-i Mâceh demiştir ki: Âişe (Radıyallâhü anhâJ'mn hadîsi
daha kuvvetlidir."
ÖLÜ
ÜZERİNDE NAMAZ KILMANIN VE ÖLÜYÜ DEFNETMENİN YASAK OLDUĞU
VAKİTLER HAKKINDA
1519..l'khe hin Amir cl-Ciihenî
(Rndıynltâhü av/ifden: ŞÖvle rle-
mistir :
Üç saat vardır ki, Resülullah (Sallallahü Aleyhi
ve Sellem) o saatlerde ölülerimiz üzerinde namaz
kılmamızdan veya o saatlerde Ölülerimizi defnetmemizden bizi
menederek : (Bu saatler) Güneş tam doğduğu zaman (dan göz
ayarıyla bir mızrak boyu yükselinceye kadar), istiva (17)
gölgesinin (görünüşte) durduğu zaman
(dan), gü neş batıya kayıncaya kadar ve güneş batmaya
eğildiği zaman (dan) hatun ay a. kadardır."
1520) ... İbn-i Abbâs
(Radıyallâhü antrii mâ )'dnn; Şöyle demiştir:
Resülullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem), ölen bir adamı geceleyin kabre
bizzat dâhil etti ve kabirde (defin işinde aydınlık
olsun diye) lâmba yakıldı."
1521> "... Câbir bin Abdillah (Radtyaîâhü
anhümâ)'âan rivayet edildiğine göre: Resûlullah (Sallallahü
Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir :
«Sizler bir zaruret ile karşılaşmadığınız
müddetçe Ölülerinizi geceleyin defnetmeyiniz.-"
1522) "... Câbir bin Abdillah (Radtyailâhü anhümâ)'dan rivayet
edildiğine göre; Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) şöyle
buyurdu, demiştir:
«Gece ve gündüz Ölüleriniz üzerinde namaz kılınız
(kılabilirsiniz.)»"
KIBLE EHLİ ÜZERİNDE NAMAZ KILMAK HAKKINDA
1523) ;(... İbn-i Ömer (Radtyailâhü anhümâ)\\ax\\ Şöyle
demiştir : Abdullah bin Übeyy öldüğü zaman oğlu
(Abdullah) (Radıyallâ-hü anh) Peygamber (Sallallahü
Aleyhi ve Sellem)'e gelerek:
Yâ Resûlallah! (Mübarek) gömleğini bana ver. Bab amı onunla
kefenleyim, dedi (Efendimiz gömleğini verdi). Sonra Resûlallah
tSal-lallahü Aleyhi ve Sellem) buyurdu ki:
«Cenaze hazırlanınca bana haber veriniz (namazını
kılayım.) Sonra Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) Onun cenaze
namazım kılmak isteyince Ömer bin el-Hattâb (Radıyallâhü anh),
efendimize (anladığımız kadarıyla) :
Bunun namazını kılmaman gerekir, dedi. Sonra Peygamber
(Sallallahü Aleyhi ve Sellem) namazını kıldı. Sonra
Peygambar (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) Ömer (Radıyallâhü anh)'a:
«Ben şu iki şey arasında muhayyerim : (Allah Teâlâ buyurmuş
ki:) Münafıklara sen ister istiğfar et, ister istiğfar etme.»
(18) buyurdu. Bunun üzerine Allah Sübhâneh :
-O münafıklardan ölenlerin hiç birisinin üzerinde namaz kılma.
Mezarı üstünde de durma.» (ı9) âyetini indirdi."
1524) "... Tâbir (Radtyallâhü ««///den; Şıİyie
demİMİr ; Medine'deki münafıkların reisi (Abdullah bin
Übeyy) öldü ve Peygamber (Sallaİlahü Aleyhi ve Sellem)'in kendi
gömleğini ona kefen yapmasını vasiyet etti. Bunun üzerine
Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) onun cenaze namazını
kıldı. Kendi gömleğiyle onu kefenledi ve kabri başında
durdu. Bunun üzerine Allah Teâlâ :
«Münafıklardan ölen hiç birisinin üzerinde namaz kılma, mezarı
basında da durma.» âyetini indirdi-"
1525) ...Vasile bin el-Eskâ (Radıyallâhü anh)'dex\
rivayet edildiğine göre; Resûlullah (Sallallahü Aleyhi
ve Seilem) şöyle buyurdu, demiştir:
«Her müslüman Ölü üzerinde namaz kılınız ve her emîrle beraber
cihâd ediniz.»"
Not : Zevâid'de şöyle denilmiştir : Bunun senedinde bulunan Utbe bin
Yek zân zayıftır. Haris bin Nebhân'in
1526) "... Câbir bin Semûre (Radtyallâkü ank)'den; Şöyle
demiştir: Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Seilem) in ashabından bir
adam yaralandı. Yara ona eziyet verdi. Bunun üzerine yaralı,
okların demir kısımlarının bulunduğu yere
yavaş yavaş giderek bunlarla kendini boğazladı. Peygamber
{Sallallahü Aleyhi ve Seilem) onun üzerinde namaz kılmadı. Câbir
(Radıyallâhü anh) demiştir ki: Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve
Seilem)'in namaz kılmayışı bir te/dib idi."
KABİR ÜZERİNDE NAMAZ KILMAK HAKKINDA
1527) "... Ebû Hüreyre (Radtyallâhü anh)'den; Şöyle
demiştir: Siyah bir kadın Mescidi Nebevî'yi süpürüyordu. Resûlullah
(Sallallahü Aleyhi ve Sellem) onu geremedi. Bir kaç gün sonra kadını
sordu. Denildi ki: O kadın öldü. Efendimiz (Sallallahü Aleyhi ve Sellem} :
«Neden bana haber vermediniz?» buyurdu. Sonra Onun kabrine giderek üzerinde
namaz kıldı."
1528) "... Zeyd bin Sâbit'in büyük kardeşi Yezîd bin Sabit (20)
(Radtyallâhü ankümâ)'dan ; Şöyle demiştir :
(Bir gün) Biz, Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) ile beraber
(dışarı) çıktık. Efendimiz Baki'a varınca yeni
bir kabirle karşılaştı ve kime ait olduğunu sordu.
Dediler ki: Falan kadınındır. Efendimiz, o kadını
tanıdı ve:
«Neden onun cenazesinden bana haber vermediniz?» buyurdu. Dediler ki: Sen
gündüzün ortasında uyuyordun. Oruçlu idin. Bu sebeple sana haber vermekten
hoşlanmadık. Efendimiz:
«Yapmayınız (bir daha böyle bir şey) bilmiyeyim. Ben
aranızda olduğum müddetçe sizden herhangi bir kimse öldüğünde
mutlaka Onu bana haber veriniz. Çünkü üzerinde kıldığım
namaz, onun için rahmettir." buyurdu. Sonra kc.brin yanına
vardı. Biz de Onun arkasında saf olduk. Kabir üzerinde dört tekbir
aldı (namaz kıldı.)»
1529) "... Âmir bin Rabîa (Radtyallâhü anh)'den; Şöyle
demiştir:
Siyah bir kadın öldü. Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'e haber
verilmedi. Definden sonra haberdar edildi. Bunun üzerine:
«Niçin bunu bana haber vermediniz?» buyurdu. Sonra ashabına -.
«Kadınlın kabri) üzerinde saf olunuz.» buyurdu ve üzerinde namaz
kıldırdı."
1530) "... Abdullah bin Abbâs
(Radtyallâhü anhümâ)'dan \ Şöyle demiştir :
Bir adam öldü. (Hasta iken) Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sel-lem) onu
ziyaret ediyordu. Onu gece defnettiler. Sabah olunca ölümünü Peygamber
(Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'e haber verdiler. Efendimiz:
Bana (geceleyin) haber vermenizden sizi alıkoyan ne idi?» buyurdu. Dediler
ki: Gece idi, karanlık vardı. Sana meşakkat etmek istemedik.
Bunun üzerine Efendimiz, adamın kabrine vararak üzerinde namaz
kıldı."
1531) "... Enes (Radtyallâhü anh)'den; Şöyle
demiştir : Bir ölü defnedildikten sonra Peygamber (Sallallahü
Aleyhi ve Sellem) kabir üzerinde cenaze namazını
kıldı."
TERCEMESİ 1532) "... Büreyde (Radtyallâhü anh)'den;
Şöyle demiştir :
Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) bir ölü üzerinde definden sonra cenaze
namazını kıldı."
1533) "... Ebû Saîd (Radıyallâhü anh)'den;
Şöyle demiştir:
Siyah bir kadın. Mescidi Nebevî'yi süpürüyordu. Geceleyin vefat etti.
Sabahleyin Resûlullah (Sallallahü Aieyhi ve Sellem)'e kadının ölümü
haber verildi. Efendimiz (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) :
•Niçin (geceleyin) bana haber vermediniz?* buyurdu. Sonra as-habıyla
beraber çıkıp, kadının kabri üzerinde durdu. Cemâat onun
arkasında olduğu halde kadın üzerinde tekbir aldı (cenaze
namazını kıldırdı). Ona dua etti, sonra dönüp
geldi."
NECÂŞÎ (RADIYALLÂHÜ ANH) ÜZERİNDE
(KILINAN) NAMAZ HAKKINDA
1534) "... Ebû Hüreyre (Radıyallâhü anh)'âen rivayet edildiğine
göre; Resûlüllah (SaUaUahü Aleyhi ve Sellem) :
«Şüphesiz Necâşî Öldü» buyurdu. Sonra Resûlullah (Sallallahü Aleyhi
ve Sellem) ve ashabı Bakî'a çıktılar. Efendimiz bizi
arkasında saf dizdi ve Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) önümüze
geçerek (namaza durdu) dört tekbir aldı."
.1535) ... İmrân bin el-Husayn (Radtyallâhü ank)'den rivayet
edildiğine göre; Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) şöyle
buyurdu demiştir:
«Şüphesiz kardeşiniz Necâşî öldü. Üzerinde namaz
kılınız.» İmrân (Radıyallâhü anh) demiştir ki:
Efendimiz namaza kalktı. Biz de Onun arkasında namaz kıldık.
Ben ikinci safta idim. İki saf hâlinde Onun namazını
kıldırdı."
1536) "... Mücemmi' bin Câriye
el-Ensârî (21) (Radtyallâkü anh)'den rivayet
edildiğine göre: ResûluHah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) şöyle
buyurdu, demiştir :
«Şüphesiz kardeşiniz Necâşî öldü. Kalkın üzerinde namaz
kılınız.» Efendimiz arkasına bizi iki saf hâlinde dizdi.'1
1537) "... Huzeyfe bin Esîd (22) (Radtyallâhü anh)'den
rivayet edildiği ne göre; Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)
sahâbîleri (dışarı) çıkararak :
«Yerinizden başka bir yerde ölen bir kardeşinizin üzerinde namaz
kılınız.» buyurdu. Sahâbîler: Kim O? diye sordular. Efendimiz:
«Necâşî!» buyurdu."
1538) ■... İbn-i Ömer (Radtyallâhü
anhümâ)'âan; Şöyle demiştir: Peygamber (Sallallahü
Aleyhi ve Sellem) Necâşî (Radıyallâhü anh) üzerinde
(gıyabî) cenaze namazı kıldı da (namazda) dört tekbir
aldı."
CENAZE NAMAZINI KILANIN VE DEFNİNİ (N SONUNA KADAR)
BEKÜYENİN SEVABI HAKKINDA
1539) "... Ebû Hüreyre (Radtyallâhü anh)'den rivayet edildiğine göre:
Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir :
«Kim bir cenaze namazını kılarsa Ona bir kırat (sevap)
vardır. Kim cenazenin defin işi bitinceye kadar beklerse Ona iki
kırat (sevap) vardır.» Sahâbîler: İki kırat nedir? diye
sordular. Buyurdu ki:
•İki dağ mislidir.»"
1540) "... Sevbân (Radıyallâhü anh)'den rivayet edildiğine göre;
Resû-lullah (Saİlallahü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu,
demiştir :
«Bir cenaze üzerinde namaz kılana bir kırat (sevap) vardır ve
cenazenin defninde (de) bulunana iki kırat (sevap)
vardır.»
Sevbân (Radıyallâhü anh) demiştir ki: Peygamber (Saİlallahü
Aleyhi ve Sellem) e kıratın ne olduğu soruldu. Buyurdu ki:
«Uhud (dağı) mislidir.»"
1541) "... Übey bip Ka'b (Radıyallâhü anh)'den rivayet
edildiğine göre; ResûluJIah (Sallallakü Aleyhi ve Sellem) ş'öyle
buyurdu, demiştir:
«Bir cenaze üzerinde namaz kılana bir kırat (sevap) vardır.
Defin işi bitinceye kadar cenazede hazır bulunana iki kırat
(sevap) vardır. Muhammed'in nefsi kudret elinde olan (Allah) a yemin ederim
ki kırat, şu Uhud dağından büyüktür.»"
CENAZE İÇİN AYAĞA KALKMAK HAKKINDA
1542) "... Âmir bin Rabîa (Radıyallâhü anh)iden rivayet
edildiğine göre; Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) şöyle
buyurdu, demiştir:
«Cenazeyi gördüğünüz zaman, cenaze geçip sizi arkasında
bira-kıncaya kadar veya (yere) indirilinceye kadar ayağa
kalkınız. (Aya*k-ta durunuz.)»'1
1543) "... Ebû Hüreyre (Radıyallâhü
anh)'detı; Şöyle demiştir: Peygamber CSallallahü
Aleyhi ve Sellem)'in yanından bir cenaze geçirildi. Kendisi ayağa
kalktı ve (bize) :
«Ayağa kalkınız. Çünkü şüphesiz ölüm için korku ve
dehşet vardır.» buyurdu."
1544) "... Alî bin Ebî Tâlib (Radıyallûkü anhyûen;
Şöyle demiştir:
Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) bir cenazenin geçmesi
dolayısıyla ayağa kalktı, biz de kalktık. Nihayet
ayağa kalkmayı ter-kedip oturdu. Artık biz de ayağa
kalkmayı terkedip oturduk."
1545) "... Ubâde bin es-Sâmit (Radtyailâhü anh)'der\
Şöyle demiştir: Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) bir cenaze
ile gittiği zaman; cenaze kabre indirilinceye kadar oturmazdı. Sonra
bir Yahudi âlimi Ona uğrayıp:
Yâ Muhammedi Biz böyle yaparız, dedi. Bundan sonra Resûlullah
(Sallallahü Aleyhi ve Sellem) oturdu ve (bize) :
«Yahudilere muhalefet ediniz. (Oturunuz.)» buyurdu."
MEZARLIĞA GİRİLDİĞİ ZAMAN
NE SÖYLENECEĞİ HAKKINDA
1546) "... Aişe (Radtyallâhü anhâ)'dan; Şöyle
demiştir:
Ben bir defa Onu —yâni Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'i evde—
bulamadım da (aradım.) Baktım ki Bakî'
mezarlığın-dadır. Şöyle buyurdu:
= «Selâm sizlere ey mü'mîn bir kavmin kabristan (halk)ı! Siz bizim için
faratlarsınız (23) ve biz muhakkak size iltihak edicileriz.
Allah'ım! Bizi onların sevabından mahrum etme. Ve bizi onlardan
sonra hak yoldan saptırma.»
Farat: Yola çıkacak bir kavmin varacağı yerde gerekli
hazırlığı yapmak üzere oraya gidecek öncülere
denilir.
1547) ... Büreyde (Radıyallâhü anh)'den; Şöyle
demiştir: Rcsûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) sahâbilerine, kabristana
çıkacakları zaman (ne söyleyeceklerini) öğretirdi. (Onlardan
mezarlığa gideni) şöyle derdi:
= «Selâm sizlere ey bu diyarın mü'min ve müslüman halkı! Biz de
inşâallah sizlere iltihak edicileriz. Allah'tan kendimize ve sizlere
afiyet dileriz.»"
1629. Enes bin Mâlik (Radtyallâkü att/r/den; Şöyle demiştir :
Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) (vefat
edeceği gün) ölüm ızdırabını duyunca
(kızı) Fâtıma (Radıyallâhü anhâ) : Vay babamın
ızdırabına! dedi. Bunun üzerine Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve
Sellem) :
-Bu günden sonra babanın üzerinde hiç ızdırap olmayacaktır.
Kıyamete kadar hiç bir canlıyı bırakmıyacak olan ölüm
şüphesiz, babana yaklaşmıştır.» buyurdu."
1630) "... Enes bin Mâlik (Radtyallâhü «w/r)'den rivayet
edildiğine göre şöyle demiştir.
(Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Seüem)'in kızı)
Fâtıma (Ra-dıyallâhü anhâ) bana :
Yâ Enes! Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) in üstüne top rak »açmaya
gönülleriniz nasıl razı oldu? dedi.
Sabit (Radıyallâhü anh) in Enes (Radıyallâhü anh)den bize tan-dis
ettiğine göre Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'in vefat
ettiği zaman Fâtıma (Radıyallâhü anhâ); Ey Cebrail'e
vefatım haber verdiğimiz baba! Ey. şaşılacak derecede
Rabbine yaklaşmış olan babam! Ey makamı Cennetü'l-Firdevs
olan babam! Ey Rabbinin dâvetine icabet eden babam, diye üzüntüsünü
açıklamıştır.
Hammâd demiştir ki; ben Sabit (Radıyallâhü anh)'ı bu hadisi
anlattığı zaman gördüm. O kadar ağladı ki
kaburgalarının gidip geldiğini gördüm."
1631) -... Enes bin .Mâlik (RadtyaUâhii anh)'ı\en; Şöyle
demiştir ; Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'in Medine'ye
girdiği gün Medine'nin her şeyi parladı. Sonra Onun vefat
ettiği gün olunca Medine'nin her şeyi kapkaranlık oldu. Ve biz
Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve SellemKin defin işini henüz
bitirmemiş iken gönüllerimizi eski durum üzerinde bulmadık."
1632) "... Abdullah bin Ömer (Radtyallâkii ankümâ)'dan; Şöyle
demiştir :
Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) hayatta iken hakkımızda
Kur'an (âyeti) nin indirileceği korkusuyla biz, hanımlarımıza
açılmaktan ve konuşmaktan sakınırdık. Resûlullah
(Sallallahü Aleyhi ve Sellem) vefat edince (onlarla serbestçe) konuştuk/'
1633 ... I bey bin Ka'b (RıuhyaUâhü unh)'ı\en; Şöyle
demiştir : Biz, Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)
ile beraber iken hedef ve gayemiz tek idi. O, vefat edince biz şöyle
baktık, böyle baktık. (Hedeflerimiz ayrıldı.)"
Not : Zevâid'de şöyle denmiştir : Bunun isnadı Müslim'in
şartı üzerine sahihtir, Ancak el-Hasan ile Ubey bin Ka'b
(R.A.)'nın arasında inkıta (kopukluk) vardır. Bunlar
arasına Yahya bin Damre girer. -
1634) "... Peygamber (Sallallahü Aleyfii ve Sellem)'in
muhterem eşi İ'm-mü Selemi* binti Ebî t'meyye (Radıyallâhü
anhâ)'ânn; Şöyle demiştir :
Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) hayatta iken insanlar namaza
kalktıkları zaman hiç birisinin gözü kendi ayaklarının
olduğu yerden öteye geçmezdi. Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve
Sel lem> vefat edince insanlardan birisi namaza kalktığı
zaman hiç birisinin gözü (secdede) alnını
koyduğu yerin ötesine geçmezdi. Son ra halife Ebû Bekir (Radıyallâhü
anh) vefat etti. Ve Ömer (Radıyal lâhü anh) (devri) oldu.
Artık insanlardan birisi namaza durduğu zaman hiç birisinin gözü
kıble yönünden sapmazdı. Osman bin Affan (Radıyallâhü anh)
(devri) oldu. (Bu devirde) fitne oldu. İnsanlar ziyadesiyle
sağa, sola baktılar."
1635) "... Enes (Radtyallâhü anh)'den rivayet edildiğine
göre şöyle demiştir :
Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'in
vefatından sonra Ebû Bekir (Radıyalâhü anh), Ömer (Radıyallâhü
anh)'a:
Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) nasıl Ümmü Eymen (50)
(Radıyallâhü anhâJ'mn ziyaretine gidiyorduysa, gel beraberce biz de onun
ziyaretine gidelim, dedi. Enes (Radıyallâhü anh) demiştir ki: Hepimiz
O (Ümmü Eymen) (Radıyallâhü anhâ)'nın yanma
vardığımız zaman Ümmü Eymen (Radıyallâhü anhâ)
(Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'in vefatı üzüntüsüyle)
ağladı. Ebû Bekir ve Ömer (Radıyallâhü anhümâ) Ona :
Niçin ağlıyorsun? Allah katındaki saadet, Resûlullah (Sallallahü
Aleyhi ve Sellem) için (dünyadan) hayırlıdır, dediler. O:
Allah katındaki saadetin resulü için daha iyi olduğunu şüphesiz
bilirim. Lâkin gökten vahyin kesilmiş olmasından dolayı
ağlıyorum, dedi. Enes (Radıyallâhü anh) demiştir ki:
Ümmü Eymen (Radıyallâhü anhâ) Ebû Bekir ile Ömer (Radıyal-lâhü
anhümâ) nın ağlamalarına sebep oldu. Onlar da kendisiyle beraber
ağlamaya başladılar."
1636) "... Evs bin Evs (es-Sakafî) (Radıyallâhü a«A)'den rivayet
edildiğine göre, Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) şöyle
buyurdu, demiştir :
«Şüphesiz Cuma günü en faziletli günlerinizdendir. Âdem (Aley-hisselâm)
onda yaratılmıştır. Nafha (ikinci sûr üfürülmesi)
ondadır. Ve Sa'ka (birinci sûr üfürülmesi) ondadır. Artık onda
benim üzerime bol bol salâvat getiriniz. Çünkü (o günkü) salâvatınız
bana sunulur.» Bir adam •.
— Yâ Resûlallah! Senin bedenin yer tarafından yenmişken
(Şed-dâd (Radıyallâhü anh), dedi ki) yâni çürümüşken bizim s al
a vatı m iz nasıl sana sunulur? diye sordu. O :
— «Allah, Peygamberlerin cesedlerini yemesini yere yasak etmiştir.»
buyurdu."
1637) "... Ebü'd-Derdâ' (Radıyallâhü ınıh)\ier\ rivayet
edildiğine göre: Resûhıllah (Sallallahü Aleyhi vı: StUem)
şöyle buyurdu, demiştir :
-Cuma günü benim üzerime bol salavât getiriniz. Çünkü o sala-vatta melekler
hazır buiunur. Ve şüphesiz, her hangi (mümin) bir kimse benim üzerime
salavât getireceği zaman behemehal onun sa-lavâtı bitinceye kadar
(aynı anda) bana sunulur.» Ebü'd-Derdâ* (Ra-dıyallâhü anh)
demiştir ki: Ve ölümünüzden sonra da (böyle mi)? dedim. Efendimiz ■.
-Ölümümden sonra da. Şüphesiz Allah Teâlâ, Peygamberlerin cesedlerini
yemesini yere yasak etmiştir. Allah'ın peygamberi diridir,
rızıklanır.» buyurdu."