AĞACI ÜZERİNDEKİ MEYVE VE HURMAGÖBEĞİ (NÎN ÇALINMASI HÂLİ)NDE HIRSIZIN ELİ KESİLMEZ. 18

BABASINDAN BAŞKASINA NESEB İDDİA EDEN(YÂNİ BABAM BUDUR, DİYEN) KİŞİ VE KENDİSİNİÂZADLAYANLABDAN BAŞKASININ ÂZADLISI OLDUĞUNU SÖYLEYEN KİMSE   23

BABASININ ÖLÜMÜNDEN SONRA KARISIYLA EVLENEN KİMSE.. 22

BİR ADAMI KABİLESİNDEN NEFİY EDEN (YÂNİ ONLARDAN DEĞİLDİR DİYEN) KİMSE   24

HAD CEZALARI MESCİDLERDE İNFAZ ETMENİN YASAKLIĞI. 20

HAD   (CEZÂ)LARIN DOSDOĞRU YERİNE GETİRİLMESİ (NİN ÖNEMİNE AİT HADÎSLER) 3

HAD  (CEZÂ)LARÜN UYGULANMAMASI YOLUN) DA ARACI OLMAK.. 5

HÂİN (EMÂNET EDİLEN MALA HİYÂNET EDEN),MÜNTEHİB   (MALI GASBEDEN)  VE MUHTELİS   (ELÇABUKLUGUYLA VE HİS ETTİRMEDEN MALI AŞIRAN) KİMSELER (İN ELLERİNİN KESİLİP KESİLMİYECEĞÎNE DÂÎR.. 18

İSLÂM  DİNİNDEN ÇIKAN KİMSE (NÎN               'HÜKMÜNÜN  BEYÂNI) 2

KENDİ  KARISININ   (MÜLKİYETİNDEKİ) CÂRİYESİYLE CİNSEL İLİŞKİDE BULUNAN ERKEK HAKKINDA GELEN HADÎSLER.. 7

KENDİSİNE HAD   (CEZA)  VÂCİB OLMAYANLARIN.. 4

MAHREMİ (YÂNÎ KENDİSİYLE EVLENMESİ HARAMKILINAN YAKIN AKRABASI)  OLAN BİR KADINLA ZİNAEDEN VE BİR HAYVANLA CİNSEL İLİŞKİDE BULUNAN KİMSE   12

MÜSLÜMANKN AYRTNT) ÖRTMEK VE HAD(CEZÂ)LARI ŞÜPHELERLE   (YÂNİ  SUÇ  DELİLLERİNİN KIFÂYETSİZLIGİYLE)  DEFETMEK.. 4

SÜBÛT BULMAMAKLA BERABER ZİNAKÂRLIĞIŞÜYU BULAN KİMSE   10

SUÇ İŞLEMEYE  ZORLANAN KİMSE.. 20

TAZÎR   (TEDÎB) 21

ÜÇ   (SUÇ)   DIŞINDAKİ   (HUYLARDANDOLAYI) HİÇ BİR MÜSLÜMANIN KANUNİ AKITMAK) HELÂL OLMAZ. 1

ZİNA EDEN YAHÛDÎ ERKEK VE KADINI RECMETME.. 9

ZİNA EDENİ   RECMETME.. 8

 

 

 

 

ÜÇ   (SUÇ)   DIŞINDAKİ   (HUYLARDANDOLAYI) HİÇ BİR MÜSLÜMANIN KANUNİ AKITMAK) HELÂL OLMAZ

2533) "... Ebû Ümâme (Es'ad) bin Sehl bin Huneyf (Radıyallâkü ank)'-den ; Şöyle demiştir :
(Halîfe) Osman bin Affân (Radıyallâhü anh) (fitneciler yüzünden evine kapandığı günlerde) bir ara onlara yukardan baktı ve onların (kendisini) öldürmekten sö^etmekte olduklarını işitti. Sonra (bize) şöyle söyledi:
Onlar şüphesiz beni ölümle tehdîd ediyorlar. Niçin beni öldürüyorlar? Halbuki ben Resülullah   (Sallallahü Aleyhi ve Sellemî'den:
«(Şu) üç (suç)dan başka (suçlar)dan dolayı hiçbir müslümanm kam (m akıtmak) helâl olmaz: Sahih bir nikâh ile cinsel ilişkide bulunmuş olduğu halde zina edip recmedilen adam, haksız olarak bir inşam katleden adam ve müslüman olduktan sonra dinden çıkan adam (öldürülürler.)» buyururken işittim. Allah'a yemin ederim ki, ben ne câhîîiyet devrinde ne de İslâmiyet döneminde zina ettim. Müslüman hiç bir kimseyi de öldürmedim ve müslüman olduğum andan bu ana kadar dinden çıkmadım."

2534) "... Abdullah bin Mes'ûd (Radıyallâhü ««///den rivayet edildiğine snre Resülullah (Sallallahü Aie/hi ve Srltem) şöyle buyurdu, demiştir:
«Allah'tan başka ilâh olmadığına ve benim Allah'ın Resulü olduğuma şehâdet eden hiç bir müslüman kişinin kanı (m akıtmak) helâl olmaz. Ancak (şu) üç kişiden birisinin kam helâl olur i Maktulün hayatına karşılık (öldürülecek! katil, zina eden seyyib (yâni sahih bir nikâh ile cinsel ilişkide bulunmuş kişi) ve İslâm cemaatından ayrılıp dinini terkeden kimse"

 


İSLÂM  DİNİNDEN ÇIKAN KİMSE (NÎN               'HÜKMÜNÜN  BEYÂNI)

2535)    ■"...   (Abdullah) bin Abbâs (Radryallâhü anhümâ)\\an rivayet edildiğine jîÖre; Resûlullah (Sallal/n/tii Aleyhi vr Sel t cm) şöyle buyurdu, demiştir; «Her kim (hak olan) dinini değiştirirse, onu hemen öldürünüz.-"

2536) "... Behzbin Hakînvin dedesi (Muâviye bin Hayda) (Raâtyallâkü anhümyden rivayet edildiğine göre; Resûlullah (Saüallakü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir :
Müslüman olduktan sonra (Allah'a) ortak koşan bir müşrik kâfirlerden ayrılıp müslümanlar (camiasın) a katılmadıkça Allah onun hiç bir amelini kabul etmez.»"

 


HAD   (CEZÂ)LARIN DOSDOĞRU YERİNE GETİRİLMESİ (NİN ÖNEMİNE AİT HADÎSLER)

2537)    "...  (Abdullah)  bin Ömer (Radıyallâhü ankümâyâan rivayet edildiğine göre; ResûluUah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
(2)   Son hadîs râvîsi Muâviye bin Hayda (B.A.)'m hâl tercemesl 1820 nolu hadîs bölümünde geçti.
«Allah'ın (koyduğu) had (cezâ)Iarmdan birisini dosdoğru infaz etmek Allah Azze ve Celle'nin beldelerinde kırk gece (süreyle) yağan) yağmurdan daha hayırlıdır.»'*

2538)    "... Ebû Hüreyre (Radıyallâhü <7«//)'den rivayet edildiğine göre; ResûUiUah (Sallallakü Aleyhi ve. Scllcm) şöyle buyurdu, demiştir :
«Yer yüzünde uygulanan (ilâhî)  bir had   (ceza), yerdekiler için kendilerine kırk gün yağmur verilmesinden daha hayırlıdır.»"

2539) "... (Abdullah) bin Abbâs (Radıyallâkü ankümâ)'âan rivayet edildiğine göre; Resûlullab (SailaUahü Aleyhi ve Scfle.m) şöyle buyurdu, demiştir:
«Kim Kur'an'dan bir âyet'i inkâr ederse şüphesiz onun boynunu vurmak (öldürmek) helâl olur. Kim de: Allah'tan başka (hak) üâh yoktur, O birdir, ortağı yoktur. Şüphesiz Muhammed (Sallalla-
hü Aleyhi ve Sellem) de Allah'ın kulu ve Resulüdür, derse artık kimse ona dokunamaz.
Meğer ki bir (suç işlemekle) bir had (cezây)a uğrar da cezası infaz edile.»"

2540) '... Ubâde bin es-Sâmıt (Radıyaîlâhü anh)}den rivayet edildiğine göre; Resûlullab (SailaUahü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir;
*(Ey müslümanlar) Siz Allah'ın had (cezâ)larım (Akrabalıkta veya güçlülükte ve güçsüzlükte size) yakın olan ve uzak olan herkes hakkında dosdoğru infaz ediniz. Sakın hiç bir kınayanın kınaması sizi Allah (m hükmünü uygulamak) konusunda tutmasın (yâni ala-koymasın.)-"


 

KENDİSİNE HAD   (CEZA)  VÂCİB OLMAYANLARIN


2541)    "... Atiyye el-Kurazî (Radtyallâhü (7w//,)'den;  Şöyle demiştir:
Kurayza (savaşı) günü (müslümanlarca esir edilen) bizler Re-sûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'e arzedildik. (Durumumuz kontrol edildi.) Sonra avret yerinde tüy biten erkek (esirler) öldürüldü ve avret yerinde tüy bitmeyen oğlan (esirler) salıverildiler (yâni öldürülmediler). Ben de avret yerinde tüy bitmeyenlerin içinde idim. Bu nedenle salıverildim."


2542)    "... Atiyye el-Kurazî (Radıyallâhü anh)'den rivayet edildiğine göre şöyle demiştir:
(Ey müslümanlar!)   Bilmiş olun ki işte ben aranızdayım."

2543)    "...  (Abdullah)   bin Ömer (Radtyallâhü anhümâydasi; Şöyîe mistir:. ,,                                        r:
Uhud (savaşı) günü ben on dört yaşında iken Resûlullah (Sal-lallahü Aleyhi ve Sellem)'e arz edildim (Yâni durumum O'nun tarafından gözden geçirildi). O, bana icazet vermedi. (Yâni yaşça ergin değilim, diye savaşa katılmama izin vermedi.) Hendek [savaşı) günü de ben on beş yaşında iken O'na arz edildim. Bu defa bana icazet verdi. (Yâni savaşa katılmama izin verdi.)


 

MÜSLÜMANKN AYRTNT) ÖRTMEK VE HAD(CEZÂ)LARI ŞÜPHELERLE   (YÂNİ  SUÇ  DELİLLERİNİN KIFÂYETSİZLIGİYLE)  DEFETMEK

2544)    "... Ebû Hüreyre  (Radıyallahü an/ı)'c\en  rivâyeı edildiğine ı^iire ; Resûlullah (SaUaUahü Aleyhi ve Scllem) şöyle buyurdu, demiştir :
-Kim bir müslüman  (kardeşinin aybın)ı örterse Allah da onutn aybmı) dünyada ve âhirette Örter.»"

2545) "... Ebû Hüreyre (Radıyallâhü atıh)'den rivayet edildiğine göre; Resûlullah (SaUaUahü Aleyhi ve. Scllem) şöyle buyurdu, demiştir:
«Had (cezây)ı defedebildiğiniz sürece (yâni suç sabit olmadıkça)  defediniz.»"

2546) "... (Abdullah) bin Abbâs (Radtyallâhü an humâ) 'dan rivayet edildiğine göre; Peygamber (SaUaUahü Aleyhi ve Srllem) şöyle buyurmuştur:
«Kim müslüman kardeşinin avreti (aybı)m örterse Allah  da kıyamet günün onun aybım örter. Kim müslüman kardeşinin  avreti (aybı)m açığa vurursa Allah da onu aybmdan dolayı evinin  içinde bile rezil etmekle kusurunu meydana çıkarır.»"

 


HAD  (CEZÂ)LARÜN UYGULANMAMASI YOLUN) DA ARACI OLMAK

2547)    "... Âişe (Radtyallâhü ankâ)'dan; Şöyle demiştir:
Benî Mahzûm kabilesinden hırsızlık eden (Fâtıma isimli) kadının durumu Kureyş (kabilesin) i cidden üzdü, ızdıraba soktu. Bunun üzerine bunlar:
Bu kadın (in el kesme cezasının affı veya fidyeye çevirilmesi konusu)   hakkında kim Resûhıllah   (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)  ile
konuşabilir, diyorlardı. (Kendi aralarında böylece görüştükten sonra) dediler ki: Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'in mahbûbu (sevdiği) Üsâme bin Zeyd (bin el-Hârise) (Radıyallâhü anhümâ) 'dan başka kim bunu arz etmeye cesaret edebilir? (Sonra Kureyş, konuyu Üsâme ile görüşüp aracı olmasını istediler.) Üsâme de (kadının affı veya cezasının paraya çevirilmesi için) Resûl-i Ekrem (Salîalla-hü Aleyhi ve Sellem) ile konuştu. Bunun üzerine Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)   (Üsâme'ye) :
«Sen Allah'ın (koyduğu) had (cezâ)lardan birisi (nin terkedil-mesi) hakkında mı aracı oluyorsun?» diyerek onu kınadı. Sonra kalktı ve (halka)  yüksek sesle hitabede bulunarak:
«Ey insanlar! Sizden öncekiler — İsrail oğulları — şöyle davrandıkları için helak oldular: Bunlar kuvvetli adam aralarında hırsızlık ettiği zaman onu bırakırlardı da zayıf adam aralarında hırsızlık ettiği zaman onun aleyhinde had (ceza) uygularlardı. (Yâni elini keserlerdi.) Allah'a and olsun ki eğer Muhemmed'in kızı Fâtıma çalmış olsayds şüphesiz ben o (kızım Fâtıma) nm elini keserdim buyurdu.
(Müellifin şeyhi) Muhammed bin Rumh dediki: Ben el-Leys bin Sa'd'dan; Allah (Azze ve Celîe) Resûl-i Ekrem (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'in kızı Fâtıma'yı hırsızlık etmekten şüphesiz korumuştur, sözünü söylerken işittim.  Her müslüman  da bunu  söylemelidir."

2548) "... Mes'ûd bin el-Esved (Radıyallâkü ank)'âcn; Şöyle demiştir: (Fâtıma isimli) kadın Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'in evinden o kadifeyi çaldığı zaman biz bunu büyük (bir olay olarak) gördük. Bu, Kureyş (kabilesin) den bir kadın idi. (Kureyş kabilesine bir leke olmasın düşüncesiyle) biz Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'in yanma gidip O'nunla konuştuk ve: Bu kadım kurtarmak için biz kırk okka (altın veya gümüş) fidye veririz, dedik. Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) :.
«(Cezasını çekmekle) temizlenmesi onun için daha hayırlıdır buyurdu. Sonra biz Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Seiîem)'in sözünün yumuşaklığını işitince (cesaretlendik ve) Üsâme'nin yanına gidip (ona) : Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) ile sen konuş (aracı ol) dedik. Resûlulîah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) bunu görünce bir hitabede bulunmak üzere ayağa kalktı ve (bize) :
^Allah'ın cariyelerinden bir câriye üzerine vâcib olan Allah Azze ve Celle'nin (koyduğu) cezalardan birisi (nin terk edilmesi) hakkındaki bu İsrarınız nedir? Muhammed'in nefsi (canı, kudret) elinde olan (Allah) a yemin ederim ki o kadının tenezzül ettiği şey (hır-sızhğ)a Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'m kızı Fâtıma tenezzül etmiş olsaydı şüphesiz Muhammed (Salîallahü Aleyhi ve Sellem) onun elini keserdi,» buyurdu."

2549) "... Ebû Hüreyre, Zeyd bin Hâlid ve Şibl (Radtyallâhü anhüm)'-den rivayet edildiğine göre (bu üç sahâbî) şöyle demişlerdir:
Biz Resûlullah (Salîallahü Aleyhi ve SellemJ'in yanında idik. (Bedevilerden) bir adam (hasmı ile birlikte) geldi ve Resûl-i Ekrem
(Sallailahü Aleyhi ve Sellemî'e:
(Yâ Resûîallah), Allah'a yemin ederek Allah'ın kitabı (yâni hükmü) ile aramızda hüküm etmeni diliyorum, (Benimle hasmın arasında sulh yoluyla değil de Allah'ın hükmü ile hüküm etmedikçe bu dileğimde İsrar edeceğim), dedi. Hasmı daha dirayetli ve edebli idi. O da i
(Yâ Resûîallah) aramızda Allah'ın kitabı ile hükmet ve bana izin ver ki (durumu) arzedeyim, dedi. îtesûl-i Ekrem (Sallailahü Aleyhi ve Seliem) de (buna hitaben) :
«Söyle», buyurdu. Bunun üzerine söz verilen hasım (yâni ikinci kişi) :
Benim oğlum bunun yanmda işçi (çoban) idi Ve bunun karısı Üe zina etmiş. Bu nedenle ben (bu adama) yüz koyun ve bir hadim (câriye) vererek oğlumu kurtardım. Sonra ben ilim ehlinden birkaç adama sordum. (Henüz bekâr olan) oğluma yüz değnek had (cezası) ve bir yıl sürgün, bu adamın karışma da recim (taşlamak suretiyle öldürülme cezası) nın gerektiği (bu âlimler tarafından) bana haber verildi, dedi. Bundan sonra Resûlullah (Salîallahü Aleyhi ve Seliem),:
•Hayatım, (kudret) elinde olan (Allah) a yemin ederim ki, çüp-hesiz ben, aranızda Allah'ın kitabı (yâni hükmü) ile hükmedeceğim: Verdiğin yüz koyun ve hadim (câriye) sana iade olunur. Oğluna da yüz değnek vurmak ve bir yıl sürgün gerekir» buyurdu. (Sonra sa-hâbüerden Üneys'e de) :
«Yâ Üneys bu (bedevi) nin karısına git. Eğer (isnad edilen suçu) itiraf ederse onu recmet», buyurdu.
(Râvî Hişâm demiştir ki: Sonra Üneys kadına gitti. Kadın da (îsnâd edilen suçu işlediğini) itiraf etti. Üneys de kadım recmetti,"

2550) "... Ubâde bin es-Sâmit (Radtyallâhü anhyâen rivayet edildiğine göre; Resûlullah (Sallailahü Aleyhi ve Seliem) şöyle buyurdu, demiştir:
«(Zina cezasının hükmünü) benden alınız. Allah şüphesiz o (zina eden) kadınlar için bir yol açtı. Bekâr (erkeğin) bekâr (kadın) la (zina etmesi cezası)  yüz değnek ve bir yıl sürgündür. Seyyib  (sa-
hîh nikâhla evlenip bir defa olsun eşiyle birleşen erkeğin) seyyib (kadın) la (zina etmesi cezası) yüz değnek ve recim (taşa tutulmak suretiyle öldürülmesi) dir.»"                                        ,        ,.,.-..     ■


 

KENDİ  KARISININ   (MÜLKİYETİNDEKİ) CÂRİYESİYLE CİNSEL İLİŞKİDE BULUNAN ERKEK HAKKINDA GELEN HADÎSLER

2551) "... (Küfe emîri Nûmân bin Beşîrin kâtibi) Habîb bin Sâlim'den rivayet edildiğine göre :
Karısının cariyesi ile cinsel ilişkide bulunan bir adam Numân bin Beşîr (Radıyallâhü anhümâ) 'nın huzuruna getirildi. Numân bin Be-şîr (Radıyallâhü anh) :Ben bu olay hakkında ancak Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) 'in hükmü ile hükmedeceğim, diyerek şunu söyledi ■.
Eğer kadın kendi cariyesini kocasına helâl etmiş ise, ben kocasına yüz değnek vurdururum. Şayet kadın kocasma (anılan temas için) izin vermemiş ise ben kocasını recmederim, dedi."

2552) "... Seleme bin el-Muhabbık (Radıyallâhü anh)'den rivayet edildiğine göre :
ftesûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'e, karısının câriyesiyle cinsel ilişkide bulunan bir adamın dâvası arzedildi. Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) adamı had (cezası) ile cezalandırmadı."

 


 ZİNA EDENİ   RECMETME

2553) "... (Abdullah) bin Abbâs (Radıyallâhü anhümâ)'dan rivayet edildiğine göre :
Ömer bin el-Hattâb (Radıyallâhü anh) (halîfe iken Medîne-i Mü-nevvere'deki Mescid-i Nebevfde bir Cuma hutbesinde) şöyle demiştir:
(Ey müslümanlar) Şüphesiz ben şundan korkarım: Halkın üzerinden uzun bir zaman geçer de nihayet bir adam; Ben Allah'ın kitabında (zina eden evliyi) recmetme (hükmünü) bulmuyorum, der ve bu yüzden halk Allah'ın farizalarından birisini terketmekle dalâlete giderler. Bilmiş olun ki (Zina eden) kişi muhsan (evlenmiş) olup beyyine (dört erkek şâhtdî, veya gebelik, ya da itiraf olduğu zaman şüphesiz recmetmek haktır. Şüphesiz ben recm âyetini okudum. Âyet şudur»
«Şeyh ve Şeyha (yâni muhsan erkek ve kadın) zina ettikleri zaman onları muhakkak recmediniz
Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) recmetti ve O'ndan sonra da biz recmettik."


2554) ''•... Ebû Hüreyre (Rodıyaüâhü oh///den rivayet edildiğine .»öre; Mâiz bin Mâlik (el-Eslemî). Peygamber (SalJallahü Aleyhi ve Srltctu)"ın yanına gelerek:
(Yâ Resûlallah) ben şüphesiz zina ettim, dedi. Resûl-i Ekrem (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) ondan yüz çevirdi. (Yâni söylediği söz üzerinde durmadı.) Sonra Mâiz (gene) : Şüphesiz ben zina ettim, dedi. Resûl-i Ekrem (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)' (gene) ondan yüz çevirdi. Daha sonra Mâiz (tekrar) : Ben şüphesiz zina ettim, dedi. Resûl-i Ekrem (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) (tekrar) ondan yüz çevirdi. Sonra Mâiz: Ben zina ettim, dedi. Peygamber (Saîlaîlahü Aleyhi ve Sellem) Cgene) ondan yüz çevirdi. Nihayet Mâiz dört defa ikrar edince Resûl-i Ekrem (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) onun recme-dümesini emretti. Sonra Mâiz (götürülüp) taşlanınca, (dayanamayıp) geri kaçtı. Elinde bir deve çene kemiği bulunan bir adam (Abdullah bin Üneys) ona yetişip vurdu ve yere yığdı. (Böylece öldürüldü.) Taşlann kendisine verdiği ızdıraba dayanamayıp kaçışı sonradan Resûl-i Ekrem (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'e anlatılınca buyurdular kİ :
«Niçin onun peşini bırakmadınız» (belki itirafından dönüş yapardı. Allah da onun tevbesini kabul ederdi-"

2555)      ... İmrân bin Husayn (Radtyallâhü anh)'âen  rivayet edildiğine
Bir kadın Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Selîem)'in huzuruna gelerek zina ettiğini itiraf etti. ResûM Ekrem (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) kadının üstündeki elbisenin onan üzerinde sıkıca bağlanmasını emretti. Sonra kadını recmettirdi. Daha sonra kadının cenazesi .üzerine namaz kıldı."


 

ZİNA EDEN YAHÛDÎ ERKEK VE KADINI RECMETME

2556) "... (Abdullah) bin Ömer (Radtyallâhü anhümâ)'dan) Şöyle demiştir :
Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve- Selîem) (zina eden) bir ya-hûdî erkek ile bir yahûdî kadını recmettirdi. Ben onları recmeden-lerdenim, (And olsun ki) ben, recmedilen erkeğin (atılan) taşlara karşı kendini recmedilen kadına siper ettiğini gördüm."

2557)    "... Câbir bin Semûre (Radıyallâhü a»A)'den;  Şöyle demiştir:
Gerçekten Peygamber CSallallahü Aleyhi ve Sellem)  (zina eden) bir yahûdî erkeği ve bir yahûdî kadını recmettirdi."

2558)    "... Berâ' bin Âzib (Radıyallâhü anh)'âen\ Şöyle demiştir:
Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem), yüzü kömür ile karartılmış ve değnekle dövülmüş bir yahûdî erkeğin yanından geçti. Sonra yahûdîleri çağırtıp Conlara) :
«Siz kitabınız (Tevrat) da zina edenin cezasını böyle (mi) buluyorsunuz?» buyurdu. Yahudiler:
Evet, diye cevab verdiler. Bunun üzerine Resûl-i Ekrem (Aleyhi's-salâtü ve's-selâm) onların âlimlerinden (Abdullah bin Surya isimli) bir adamı çağırtıp (ona) :
«Musa'ya Tevrat indiren Allah'a yemin ettirerek sana soruyorum. Siz (Tevrat'ta) zina edenin cezasını böyle mi buluyorsunuz buyurdu. Adam:
Eğer bana böyle yemin ettirmen olmasaydı ben (gerçeği) sana bildirmezdim, biz kitabımız (Tevrat) da, zina edenin cezâsmı recmet-mek olarak buluyoruz. Lâkin eşrafımız arasmda recim cezası çoğaldı. Bunun üzerine artık eşraftan olan kimseyi (zina suçuyla) yakaladığımız zaman onu bırakıyorduk ve zayıf kimseyi (zina suçundan) yakaladığımız zaman onun hakkında recim cezâsmı uyguluyorduk. Sonra biz Gelin eşraftan olana ve olmayana tatbik edeceğimiz bir ceza şekli üzerinde ittifak edelim, dedik. Sonra recim cezası yerine yüzü kömürle karartma ve değnekle dövme cezası üzerine ittifak ettik, dedi. Bundan sonra Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) :
«Allahım, Yahudiler senin emrini Öldürdükleri (uygulamadıkları) zamanda, senin emrini ilk ihya eden (uygulayan) benim,» buyurdu ve zâni yahûdînin recmedilmesine hükmetti de bu hüküm infaz edildi.*'


 

SÜBÛT BULMAMAKLA BERABER ZİNAKÂRLIĞIŞÜYU BULAN KİMSE

2559) "... (Abdullah) bin Abbâs (Radıyallâhü anhümâ)'Ğan rivayet edildiğine göre; Resûlullah (Sattallahü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir:
«(Zina suçundan dolayı) herhangi bir kimseyi şâhidsiz (ve iti-rafsız) recmetmiş olsaydım falan kadını recmedecektim, Çünkü konuşma tarzından, vaziyetinden ve yanına girenlerden dolayı cidden kendisinden şüphe meydana gelmiştir.»

2560) "... d-Kâsım bin Muhammed (bin Ebibekr-i Sıddık) (Radıyallâhü anhüm)'den\ Şöyle demiştir:
(Abdullah) bin Abbâs (Radıyallâhü anhümâ) liân işlemi usulünce lânetleşen karı-koca kıssasını anlattı. Bunun üzerine (Abdullah) bin Şeddâd  (bin el-Hâd), İbn-i Abbâs'a;
Hakkında, Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) 'in: «(Zina suçundan dolayı) her hangi bir kimseyi şâhidsiz (ve itirafsız) recmetmiş olsaydım bu kadını recmedecektim» buyurduğu kadm o (anlattığın kadm mı) dır? diye sordu. İbn-i Abbâs:
(Hayır). Rivayet ettiğin hadîste sözü edilen kadm, (kötülük belirtilerini) açığa vuran bir kadındır."

2561)    "... (Abdullah) bin Abbâs (Radıyallâhü anhümâyâm rivayet edildiğine göre; Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
«Kimin Lût kavminin amelini işlediğini bilirseniz, bu (çirkin) fiili işleyeni de kendisi ile bu fiil işleneni de öldürünüz.»"


2562)    Ebû Hüreyre (Radıyallâhü anh)'den rivayet edildiğine göre:
Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) Lût kavminin (çirkin) amelini işleyen kimse hakkında:
«Üsttekini ve alttakini recmediniz. Her ikisini de recmediniz» buyurmuştur."

2563) "... Câbir bin Abdillah (Radıyallâhü anhümâ)'dan rivayet edildiğine göre; Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir:
«Ümmetim için en çok korktuğum şeyüerden birisi) Lût kavminin ameli (ni işlemesi) dir.»M


 

MAHREMİ (YÂNÎ KENDİSİYLE EVLENMESİ HARAMKILINAN YAKIN AKRABASI)  OLAN BİR KADINLA ZİNAEDEN VE BİR HAYVANLA CİNSEL İLİŞKİDE BULUNAN KİMSE

2564)    "...  (Abdullah) bin Abbâs (Radtyallâhü anhümâ)'dan rivayet edildiğine göre; Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir:
«Mahremi olan kadınla zina edeni katlediniz. Bir hayvanla cinsel ilişkide bulunan kimseyi de katlediniz ve o hayvanı da öldürünüz"

2565) "... Ebû Hüreyre, Zeyd bin Hâlid ve Şibl (RaâtyaHâiıü anhüm)'-den rivayet edildiğine göre şöyle demişlerdir :
Biz, Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'in yanında idik. Bir adara, O'na evlenmeden önce zina eden cariyenin (had edilip edilmemesi)  hükmünü sordu. ResûH Ekrem  (Sallallahü Aleyhi ve
Sellem) :
«(Zina ettiği sabit ise) cariyeyi (elli değnekle) döv. Sonra (tekrar) zina ederse (gene elli değnekle) döv» buyurdu. Sonra Resûl-i Ekrem (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) (ya) üçüncü defasında veya dördüncüsünde:
«Câriye tekrar zina ederse artık (aybını beyân ederek) onu kıldan (mamul) bir ip (değeri) ile de olsa sat,» buyurdu."

2566) "... Âişe (Radıyallâhü ankâ)'dan rivayet edildiğine göre; Resûlul-lah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
-Câriye zina ettiği zaman onu (elli değnekle) dövünüz. Eğer (yine) zina ederse yine onu (elli değnekle) dövünüz. Sonra (tekrar) zina ederse (yine) onu (elli değnekle) dövünüz. Sonra (yine) zina ederse (tekrar) onu (elli değnekle) dövünüz. Sonra (aybını beyân ederek) bükülmüş bir ipe de olsa satınız
Dafir, (bükülmüş)  ip anlamınadır."

2567)    "... Aişe (RadıyaUâhü anhâ)'d<m :
(İtham edildiğim suçtan) berâatime (masumiyetime) dâir âyetler inince Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) minber üzerinde ayağa kalkarak masumiyetimi anlattı ve (inen) Kur'ân (âyetlerin) i okudu. Minberden inince (beni itham eden) iki erkeğin ve bir kadının hadde dilmelerini (cezalandırılmalarını) emretti. Bunlar (kâzif) haddi olarak dövüldüler."

2568) "... (Abdullah) bin Abbâs (Radıyaüâhü ankümâ)'d&n rivayet edildiğine göre; Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
«Bir adam bir adama yâ muhannes dediği zaman o (diyen) adamı yirmi (kırbaçla) dövünüz. Ve bir adam bir adama yâ lûtî (livâ-tacı)  dediği zaman o  (diyen)  adamı yirmi  (kırbaçla)  dövünüz.»"

2569)    "... Ali bin Ebî Tâlib (Radtyallâhü anh)'den; Şöyle demiştir:
Hadd (cezası) nı infaz ettiğim (ve bu cezadan dolayı ölen) hiç kimsenin diyetini (hayat pahasını) vermiş değilim. Ancak şarap içen (ve ona uyguladığım haddan dolayı ölen) kimsenin diyetini öderim. Çünkü Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) şarap içen hakkında (sayısı sınırlı) bir had koymamıştır. O (şarap içene belirli bir sayı ile vurduğumuz) had bizim kendimizin (ictihadla) koyduğumuz bir cezadır."

2570)    "... Enes bin Mâlik (Radtyallâhü ankyden;  Şöyle demiştir:
Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) şarap içme (cezasın) da (suçluyu) ayakkabılarla ve yapraklarından soyulmuş hurma dallarıyla (kırk darbe) vurmayı emrederdi."

2571) "... Hudayn bin el-Münzir er-Rakkaşî (Radıyallâhü anh)'den Şöyle demiştir :
El-Velîd bin Ukbe, (halîfe) Osman (bin Affân) (Radıyallâhü anh)'in huzuruna getirilerek, (şarab içtiğine dâir) şâhidler onun aleyhinde ifâde verince, Osman, Ali (bin Ebî Tâlib) (Radıyallâhü anh) 'a: Amcan oğlunu (yâni el-Velîd'i) al da onun hakkında (şarab içme) cezasını infaz et, dedi. Ali de onu dövdürdü ve dedi ki: (Şarab içene) Resûlullah (Salîallahü Aleyhi ve Sellem) kırk dayak attı, Ebû Bekir kırk dayak attı ve Ömer seksen dayak attı. Kırk dayak da seksen dayak da sünnet (yâni uygulanması meşru ceza) dır."

2572)     "...  Ebû  Hüreyre   (Radtvallâhü  anlı)'fen   rivayet edildiğine Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve. Sellem) şöyle buyurdu, demiştir :
«Kişi sarhoş olduğu zaman ona dayak atınız. Eğer tekrar sarhoş olursa (gene) ona dayak atmız. Sonra tekrar sarhoş olursa (tekrar) dayağa çekiniz» Resûl-i Ekrem (Sallallahü Aleyhi ve Seîlem) dördüncü defasında buyurdu ki: «Sonra sarhoşluğa dönüş yaparsa boynunu vurunuz {öldürünüz)"

2573) ■... Muâviye bin Ebî Süfyân (Radıyallâhii anhümâ)'âan rivayet edildiğine göre Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sc/lrnt) şöyle buyurmuştur :
-Kişiler şarab içtikleri zaman onlara dayak atınız. Sonra (şa-rab) içtikleri zaman (tekrar) onlara dayak a&mız. Sonra (şarabî içtiklerinde (gene) onlara dayak atınız. Bundan sonra (şarab) içtikleri zaman artık onları öldürünüz.-"

2574) "... Saîd bin Sa'd bin Ubâde (Radıyallâhü arthümâydm; Şöyle demiştir :
Evlerimiz arasında vücût yapısı noksan ve zayıf bir adam vardı. (Bir defa) binanın cariyelerinden birisiyle kötü vaziyette aniden yakalandı. Bunun üzerine (babam) Sa'd bin Ubâde onun durumunu Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'e arz etti. Resûl-i Ekrem  (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) :
•— «Ona yüz sopa atınız.» buyurdu. Sahâbîler:
—  Ey Allah'ın nebisi adam bu dayağa dayanamıyacak derecede çok zayıftır, ona yüz sopa atmış olsaydık ölecekti, dediler. Resûl-i Ekrem (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) ■
  «O halde onun için yüz salkı m h bir hurma dalım alınız ve
onu (o dal ile) bir defa dövünüz.» buyurdu.
Bu hadîsin benzeri Ebû Ümâme bin Sehl tarafından doğrudan doğruya (yâni Saîd bin Sa'd'ın aracılığı olmaksızın) Sa'd bin Ubâde'-den merfû olarak ve kısmen değişik bir sened ile de müellifimize intikal etmiştir."

2575)    "... Ebû Hüreyre (Radtyallâhü anhyâen rivayet edildiğine göre; Peygamber (Sallallakü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
-Kim biz (mü'minler)e silâh çekerse artık o bizden değildir.»"

2576)    "...  (Abdullah) bin Ömer (Radtyallâhü anhümâydzn rivayet edil-e göre; Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir:
«Kim   biz (mü'minler) e silâh çekerse artık o bizden değildir.»"

2577) "... Ebû Musa el-Eş'arî (Radıyallâhü anh)'den rivayet edildiğine göre; Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir :
«Kim biz  (mü'minler) e silâh çekerse artık o bizden değildir."


2578)    "... Enes bin Mâlik (Radıyallâkii A)'den; Şöyle demiştir
Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) hayatta iken Ureyne (kabilesin) den bâzı kimseler Medîne-i Münevvere'ye geldiler. Sonra Medîne (nin su ve havası onlara dokunduğu için bu şehir) de kalmak istemediler. Bunun üzerine Resûl-î Ekrem (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) onlara:
«Bize âit bir deve sürüsünün bulunduğu (Gâbe denilen) yere gidip develerin sütlerinden ve idrarlarından içiniz», buyurdu. Onlar da (böyle) yaptılar. (Bu vahşîler sıhhat bulunca) İslâmiyet'ten (küfre) döndüler ve Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'in (Yesâr isimli) çobanını öldürüp develerini de önlerine katıp götürdüler. (Bundan haberdar olunca) Resûlulîah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) onları yakalamak için (bir fırka) gönderdi. On2578)    "... Enes bin Mâlik (Radıyallâkii A)'den; Şöyle demiştir
Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) hayatta iken Ureyne (kabilesin) den bâzı kimseler Medîne-i Münevvere'ye geldiler. Sonra Medîne (nin su ve havası onlara dokunduğu için bu şehir) de kalmak istemediler. Bunun üzerine Resûl-î Ekrem (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) onlara:
«Bize âit bir deve sürüsünün bulunduğu (Gâbe denilen) yere gidip develerin sütlerinden ve idrarlarından içiniz», buyurdu. Onlar da (böyle) yaptılar. (Bu vahşîler sıhhat bulunca) İslâmiyet'ten (küfre) döndüler ve Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'in (Yesâr isimli) çobanını öldürüp develerini de önlerine katıp götürdüler. (Bundan haberdar olunca) Resûlulîah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) onları yakalamak için (bir fırka) gönderdi. Onlar yakalanıp huzura getirildi. ResûM Ekrem (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) onların ellerini ve ayaklarını kestirdi, ateşte kızdırılmış çivilerle gözlerini sürmeletti ve ölünceye kadar onları Harre (denilen yer) de bıraktırdı."


2579)    "... Âişe (Radtyallâhü anhâ)'â&n; Şöyle demiştir:      ^İ>> wç
Bir güruh insan Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Selîem) ıin sa-ğim develerine baskın yapıp kaçırdılar. Sonra Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) (yakalattığı bu vahşî) topluluğun ellerini ve ayaklarını kestirdi ve gözlerini oydurdu."                                   ■

2580)    "... Saîd bin Zeyd bin Amr bin Nüfeyİ (Radıyallâhü anhyûtn rivayet edildiğine göre; Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Seİlem) :
«Malı(nı koruma) uğrunda öldürülen kimse şehîddir» buyurmuştur."

2581) "... (Abdullah) bin Ömer (Radtyaüâhü anhümâ)'âan rivayet edildiğine göre; Resûluîlah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir:
«Kim ki malının yanına gidilip (gasbedilmesi için) kendisiyle savaşılır, kendisi de (malını korumak için) savaşır ve öldürülürse o kimse şehîddir.»"

2582) "... Ebû Hüreyre (Radıyallâhü anh)'ı\ex\ rivayet edildiğine güre; Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sclletn) şöyle buyurdu, demiştir :
«Kimin malı zulüm yoluyla (elinden) alınmak istenip de (bu uğurda) Öldürülürse o kimse şehîddir.»"

2583)    "... Ebû Hiireyre (Radtyallâhü anh)'âen rivayet edildiğine göre; Resûlullah (Sallattahü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir :
«AHah hırsıza lanet etsin. O yumurta çalar da eli kesilir, bir ip çalar de eli kesilir"

2584)    "...  (Abdullah)  bin Ömer  (Radtyallâhü anhümâydzn;  Şöyle demiştir :
Peygamber (Saîlallahü Aleyhi ve Sellem) üç dirhem değerindeki bir kalkan (in çalınması olayın) da hırsızın elini kestirdi."

2585)    "... Âişe (Radıyallâhü anhâyd&n rivayet edildiğine göre; Resûlul-Uh (Saîlallahü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir :
«Hırsızın eli ancak dinarın dörtte biri ve daha fazla (değerdeki malı çalması olayın) da kesilir.*"

2586 Âmir bin Sa'd'ın babası (Sa'd bin Ebî Vakkas (Radtyallâhii anhümâ)"dan rivayet edildiğine göre: Peygamber (SaUallakü Aleyhi ve SelUm) $öyle buyurmuştur :
-(Üç dirhemlik) kalkan değerifnin çalınması olayılnda hırsızın eli kesilir.-"
Zevâid'de şöyle denilmiştir : Bunun senedinde Ebû Vâkıd bulunur. Bu râvl zayıftır. Bunun zayıflığını belirten, bir kişi değildir. Bu hadisin aslı Buhâri, Müslim ve diğer hadis kitablannda Âişe, Ebû Hüreyre ve îbn-i Ömer (R.A.)'un hadîsi olarak rivayet edilmiştir.

2587)    "...  (A bd ur rahman) bin Muhayrîz'den Şöyle demiştir: Hırsızın elini (kestirdikten sonra) boynuna takmanın hükmünü Fadâla bin Ubeyd  (el-Ensârî)   (Radıyallâhü anh) 'a sordum. Fadâla :
Sünnettir, Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) (hırsızlık eden) bir adamın elini kestirdi sonra adamın boynuna taktırdı, diye cevap verdi."

2588)    "... Sa'lebe el-Ensârî (Radıyallâhü anh)'den; Şöyle demiştir:
Amr bin Semûre bin Habîb bin Abd-i Şems (Radıyallâhü anh), Resûlullah  (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) 'in yanma gelerek:
Yâ Resûlallah! Falanın oğullarına ait bir deveyi çaldım. (Cezamı vermekle) beni (günahtan) temizle, dedi. Bunun üzerine Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) (Amr'ın dediği) kabileye adam göndererek soruşturdu. Adamlar: Gerçekten bir devemizi bulamadık, dediler. Bunun üzerine Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'in emriyle Amr'in eli kesildi.
Sa'lebe demiştir ki: Amr'ın eli (kesilip) yere düştüğü zaman ben ona bakıyordum, kendisi şöyle söylüyordu: (Ey hırsızlık eden el) Beni senden temizleyen Allah'a hamd olsun. Sen cesedimi cehennem ateşine sokmak istedin."

2589)    "... Ebû Hüreyre (Radıyallâhü anh)'den rivayet edildiğine göre; . Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir:
«Köle hırsızlık ettiği zaman onu neşş  (yirmi dirhem, yâni yan fiyatla)  da olsa satınız.»"

2590) "... (Abdullah) bin Abbâs (Radıyallâhü anhümâydzn; Şöyle demiştir :
Ganimet malının humus (beşte bir) hissesinden olan kölelerden biri, humus malından bir şey çaldı. Durum Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) 'e arz edildi. Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sel-îem) onun elini kestirmedi ve:
«Allah Azze ve Celle'nin malıdır, bâzısı bâzısını çalmıştır,» buyurdu."


 

HÂİN (EMÂNET EDİLEN MALA HİYÂNET EDEN),MÜNTEHİB   (MALI GASBEDEN)  VE MUHTELİS   (ELÇABUKLUGUYLA VE HİS ETTİRMEDEN MALI AŞIRAN) KİMSELER (İN ELLERİNİN KESİLİP KESİLMİYECEĞÎNE DÂÎR

2591) "... Câbir bin Abdİllah (Radıyallâhü anhümâ)'âa.n rivayet edildiğine göre; Resûlullah (Saüallahü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
«Ne hâin (kendisine mal emânet edilen) in, ne müntehib (malı gasbedenHn ne de muhtelis (el çabukluğuyla, his ettirmeden mal aşıran) in eli kesilir.»   (Yâni hiçbirisinin eli kesilmez.)"

2592)    *'.,. Abdurrahman bin Avf (Radıyallâhü anh)'âen; Şöyle demiştir:
Ben, Resûlullah   (Sallallahü  Aleyhi ve  Sellem)'den  işittim, buyurdu ki :
«Muhtelis   (el çabukluğuyla, hissettirmeden mal aşıran)  kimseye el kesme  (cezası) yoktur.»"


 

AĞACI ÜZERİNDEKİ MEYVE VE HURMAGÖBEĞİ (NÎN ÇALINMASI HÂLİ)NDE HIRSIZIN ELİ KESİLMEZ

2593)    "... Râfİ bin Hadîc.(Radıyallâhü anhyden rivayet edildiğine göre; Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir:
-Ne ağacı üzerindeki^ meyveyi ne de keser (denilen hurma göbeğini çalması hâlin) de hırsızın elini kesmek yoktur.»"

2594)    "... Ebû Hüreyre (Radıyallâhü anh)'den rivayet edildiğine göre: Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir :
«Ne ağacı üzerindeki meyveyi ne de keser  (denilen hurma göbeğini çalması hâlin) de hırsızın elini kesmek yoktur.»"

2595) "... Safvân (bin Ümeyye) (Radıyallâhü ö«A)'den rivayet edildiğine gnre bir kere :
Kendisi Mescid-i Nebevî'de ridâsım (abasını) başına yastık edip uyumuş ve ridâsı başının altından alınmış. Sonra Safvân hırsızını yakalayıp Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve SellemJ'e götürmüş. Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellenı) de (suçu sübut bulan) hırsızın elinin kesilmesini emretmiştir. Bunun üzerine Safvân:
Yâ Resülallah! Ben bunu (yâni elinin kesilmesini) istemedim. Ridâm ona sadaka olsun, deyince Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)   Safvân'a:
-Adamı bana getirmeden önce (bu işi) yapmalıydın» buyurdu (ve hırsızın elini kestirdi)."

2596) ■... Amr bin Şuayb'ın dedesi (Abdullah bin Amr bin el-As (Radı~ yallâhü atıhüm)'den rivayet edildiğine göre:
Müzeyne'den bir adam meyveler (i çalmanın) hükmünü Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'e sordu. Resûl-i Ekrem (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) :
«(Ağacı üzerinde ve) kapçıkları içinde iken alınıp götürülen (çalınan) meyvelerin değeri ve bununla beraber bir katı (hırsıza ödettirilir.) Harmandan olan meyve kalkan bahâsına ulaşınca bu değerdeki meyveyi çalmak (olayın) da hırsızın elini kesmek (cezası) vardır. Kişi (fakir ve muhtaç olduğu halde) meyveden yiyer ve (bundan bir şey) alıp götürmezse ona bir şey lâzım gelmez buyurdu. Adam ı
Harise (yâni meradan çalman) koyun (hakkında ne buyurursun) Yâ Resûlallah?
diye sordu. Resûl-i Ekrem (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) :
«Koyunun bahası, bununla beraber bahasının bir katı ve ceza (yâni tazir cezası) var. Ağılda olan (koyunu çalmak) ta da hırsızın aldığı koyunun değeri kalkanın bahası kadar olunca el kesme cezası vardır.» buyurdu."

2597)    "... Sbft Üraeyye (6)   (Radıyallâhü anh)yden rivayet     edildiğine
hırsız Resttlullah (Sallallahü Aleyhi ve Seilem)'in huzuruna getirildi. Hırsız suçunu sıhhatli bir şekilde itiraf etti. Fakat çalmaneşya onun beraberinde, yanında bulunmamıştı. Bunun üzerine Re-sûlullah   (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)   (kendisine hitaben) :
«Senin çaldığını zannetmiyorum», buyurdu. Hırsız t
—  Bilâkis   (ben çaldım), dedi. Sonra ResûH Ekrem   (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)   (tekrar) :
«Senin çaldığını sanmıyorum.» buyurdu. Hırsız.-
—  Bilâkis (ben çaldım), dedi. Bunun üzerine Resûl-i Ekrem (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) 'in emriyle onun eli kesildi. Sonra Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Seîlem)   (hırsıza) :
De ki;    aUi uJİ« «üiijuiLpİ   — «Ben Allah'tan mağiret dilerim ve
Ona dönüş yaparım» buyurdu. Hırsız:   dedi.
Resûl-i Ekrem  (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) de iki kez: «Allahım onun tevbesini kabul eyle»  diye duâ etti."


 

SUÇ İŞLEMEYE  ZORLANAN KİMSE

2598) "... Vâiİ (bin Hucr el-Hadramî) (Radıyallâhü ank)'den; Şöyle demiştir :
Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) hayatta iken bir kadın (zinaya) zorlandı. Resûl-i Ekrem (Sallallahü Aleyhi ve Sellemî had cezasını kadından defetti ve kadında zina eden adama had (rec-metme) cezasını verdi. Râvî, Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) 'in kadına bir mehir (hakkını) kıldığını anlatmadı."

 

 

 

 

HAD CEZALARI MESCİDLERDE İNFAZ ETMENİN YASAKLIĞI

2599)    "...  (Abdullah) bin Abbâs (Radıyollâhü anhümâ)'dan rivayet edildiğine göre; Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Selîem)  şöyle buyurmuştur:
«Had cezaları mescidlerde infaz edilmez.»"

2600)    "... Amr bin Şuayb'm dedesi (Abdullah bin Amr bin el-Âs)   (Ra~ dtyallâhü anhüm)'âen rivayet edildiğine göre:Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) had cezasını mescidlerde infaz etmeyi yasaklamıştır."


 

TAZÎR   (TEDÎB) 

2601)    "... Ebû Bürde bin Nîyâr (Radıyallâhü anh)'den rivayet edildiğine göre; Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyururdu:
-Allah'ın (koyduğu) had cezalarından başka hiç bir cezada, kimseye on değnekten fazla vurulamaz"

2602)    "... Ebû Hüreyre  (Radıyallâhü anh)'den rivayet edildiğine göre; Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir :
«On kamçıdan fazla tezîr cezası vermeyiniz.»"

2603) "... Ubâde bin Sâmıt (Radıyallâhü anh)'den rivayet edildiğine göre; ResûluIIah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir :
«Sîzden herhangi birisinin (işlediği suçtan dolayı) basma had gelmekle cezasını dünyada çekerse o ceza onun (günahının) kefaretidir. Şayet (işlediği suçun) cezâsmı dünyada çekmezse artık (âhi-rette) onun işi Allah'a kalır

2604) "... Ali (bin Ebî Tâlib) (Radtyallâhü anh)'âen rivayet edildiğine göre; ResûluIIah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir :
«Kim dünyada (küfürden başka) bir günah işler de (had veya tazîr) cezası infaz edilirse Allah, kuluna azabını çiftleştirmekten çok daha âdildir. (Yâni âhirette ikinci kez tazib etmez.) Ve kim dünyada bir günah işler de Allah onun o günahını (insanların gözlerinden) örterse Allah bağışladığı bir şey (den dolayı cezalandırmayla dönüş yapmaktan pak, çok kerem ve afıv sahibidir"

ADAM KARISININ YANINDA (YABANCI) BİR ERKEK BULUR

2605)    "... Ebû Hüreyre (Radıyallâhü anh)'âen rivayet edildiğine göre; Sa'd bin Ubâde (bin Deylem) el-Ensârî (Radıyallâhü anh) (7) :
Yâ Resûlallah! Adam karısının yanında  (yabancı) bir erkek bulur, onu öldürebilir mi? diye sordu. Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve
Sellem) :
«Hayır»   (öldüremez),» buyurdu. Sa'd:
Sana Hak dini ikram eden Allah'a and olsun ki (adam kıskançlığı dolayısıyla) bilâkis öldürür, dedi. Bunun üzerine Resûlullah (Saî-
lallahü Aleyhive Sellem)   (orada bulunanlara hitaben) :
«Büyüğünüz  (olan Sa'd) in söylediği sözü işitiniz,»  buyurdu."

2606) "... Seleme bin el-Muhabbık (Karizmatik(Radtyallâhü anh)'âen; Şöyle demiştir :
Had cezalan âyeti inince kıskanç bir adam olan Ebû Sabit Sa'd bin Ubâde'ye:
Söyle bakalım, sen karının beraberinde (yabancı) bir erkek bulmuş olursan ne yapmış olursun? diye soruldu. Sa'd
Ben karımı ve erkeği kılıçla vurup tepelemiş olurum. Ben gidip dört erkek şahidi getirinceye kadar bekler (miy)im? O zamana kadar adam işini bitirip gider. Veya: Ben (karım ile falan erkeği zina hâlinde) şöyle böyle gördüm, diyeceğim. Siz de kazif cezası olarak beni (seksen değnek) döveceksiniz ve ebedî olarak hiç bir şâhidli-ğimi kabul etmiyeceksiniz. (Yâni bunu yapmam, ikisini de derhal öldürürüm.)  diye cevap verdi.
Râvî demiştir ki: Bu konuşma, Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Selienı)'e anlatıldı. Bunun üzerine Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) :
«Şâhid olarak kılıç kâfidir» buyurdu. Daha sonra: «Hayır. Sarhoşun ve kıskancın bu işte biribirini takip etmelerinden korkarım buyurdu.
Ebû Abdillah, yâni İbn-i Mâcete dedi ki: Ben Ebû Zur'a'yi şöyle söylerken işittim: Bu, Ali bin Muhammed et-Tanâfisî'nin hadîsidir. Ben bu hadîsi kendisinden dinlemeyi kaçırdım."




 

BABASININ ÖLÜMÜNDEN SONRA KARISIYLA EVLENEN KİMSE

2607)    "... e!-Berâ bin Âzib (Raıhyallâhii a»*/den: Şöyle demiştir:
Dayım (râvî Hüşeym kendi rivayetinde onun isminin el-Haris bin Amr olduğunu belirtmiştir.) bana uğradı. (Bu seferinde) ona Peygamber (Sallailahü Aleyhi ve Sellem) bir sancak tahsis etmiş idi. Ben dayıma: Nereye gitmek istiyorsun? diye (yolculuğunun nedenini) sordum. Dayım şöyle dedi: Resûlullah (Sallailahü Aleyhi ve Sellem) beni babasın (m ölümün) den sonra onun karısıyla (yâni üvey anasıyla) evlenen bir adama gönderdi ve onun boynunu (kılıçla)  vurmamı emretti."

2608) u... Kurre( hin Eyâs bin Hilâl) (Radtyallâhü ankyâen; Şöyle demiştir :
Resûlullah (Sallailahü Aleyhi ve Sellem) beni, babasının (ölümünden sonra) karısıyla evlenen bir adamın boynunu vurmak ve malmı müsadere etmek üzere ona gönderdi."


 

BABASINDAN BAŞKASINA NESEB İDDİA EDEN(YÂNİ BABAM BUDUR, DİYEN) KİŞİ VE KENDİSİNİÂZADLAYANLABDAN BAŞKASININ ÂZADLISI OLDUĞUNU SÖYLEYEN KİMSE

2609) "... (Abdullah) bin Abbâs (Radtyallâhü ankümâydan rivayet edildiğine göre; Resûhillah (Sallallahü Aleyhi ve Selîem) şöyle buyurdu, demiştir:
«Kim babasından başkasına intisap eder (yâni onun evlâdı olduğunu iddia eder) ise veya kendisini âzadlayan kimselerden başkasının âz adlısı olduğunu söylerse Allah'ın, meleklerin ve bütün insanların laneti onun üzerine olsun (veya onun üzerindedir.)»»"

2610) "... Ebû Osman (Abdurrahman bin MÜH) en-Nehdi (Radtyallâhü anhyden: Şöyle demiştir:
Ben Sa'd (bin Ebî Vakkas) ve Ebû Bekre (Nüfey' bin el-Hars bin Kelede) (Radıyallâhü anhümâ)'dan (ayrı ayrı) işittim. Her biri şöyle dedi: Muhammed  (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) :
«Her kim babasından başkasına — babası olmadığını bile bile — neseb iddia ederse (yâni onun evlâdı olduğunu iddia ederse) o kimseye cennet haramdır (yasaktır).»"

2611) "... Abdullah bin Amr (bin el-As) (Radtyallâhü attkiimâydan rivayet edildiğine göre; Resûlullah (Saüallahü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir:
«Kim babasından başkasına neseb iddia ederse o kimse cennet kokusunu almayacaktır. Halbuki cennet kokusu beşyüz senelik mesafede şüphesiz bulunur"
Not; Zevâid'de şöyle denilmiştir: Bunun senedi sahihtir. Çünkü Muhammed bin Sabbâh isimli râvî Ebû Cafer e]-Cürcâni eî-Tâcir'dir. Onun hakkında îbn-s Muin : Onun rivayetinde bir beis yoktur, demiş ve Ebû Hatim de : Onun rivayeti işe yarar, demiştir. Senedin kalan râvileri meşhur zâtlar olduğu için durumlarım  soruşturmaya gerek yoktur,


 

BİR ADAMI KABİLESİNDEN NEFİY EDEN (YÂNİ ONLARDAN DEĞİLDİR DİYEN) KİMSE

2612)    "... El-Eş'as bin Kays (Radıyallâhü a»*)'den; Şöyle demiştir:
Ben kendi elçileri içinde Resûluliah (Sallallahü Aleyhi ve Sel-lem) 'in yanına vardım. Elçiler beni kendilerinden üstün görürlerdi.
Ben:
Yâ Resûlallah! Siz bizden değil misiniz? dedim. Resûl-i Ekrem
(Sallallahü Aleyhi ve Sellem) :
*Biz en-Nadır bin Kinâne oğullarıyız. Biz anamızı iffetsizlikle itham etmeyiz ve babalarımıza nisbetimizi red etmeyiz (veya biz babalarımızın sülâlesine intisab etmeyi bırakıp analarımızın sülâlesine intisab etmeyiz), buyurdu
Râvİ demiştir ki: Bundan sonra el-Eş'as bin Kays şöyle derdi: Kureyş kabilesinden her hangi bir adamın en-Nadr bin Kinâne (sülâlesin) den olmadığını iddia eden kim bana getirilirse onu  (kazif cezası olarak) had ederim (seksen değnek döverim)."

2613) "... Safvân bin Ümeyye (bin Halef) (Radtyallâhü anh)'den: Şöyle demiştir:
(Bir kere) biz Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'in yanında idik. (Bu arada) Amr bin Mürre geldi ve :
Yâ Resûlallah! Allah şüphesiz benim kaderimde musibet yazmıştır. Çünkü ben elimle tef çalmaktan başka hiç bir yolla rızık I anmamı sanmıyorum. Bu nedenle hayâsızlık durumu olmaksızın şarkıcılık etmem için bana izin ver, dedi. Bunun üzerine Resûlullah (Sal-lallahü Aleyhi ve Sellem)   (ona) :
«Sana izin vermem, (sana) ikram yok ve hoşnutluk da yoktur. Yalan söyledin, ey Allah'ın düşmanı Allah şüphesiz sana helâl ve güzel rızık edilme imkânını vermiştir. Ama sen Allah Azze ve Celle*-nin sana helâl kıldığı, rızık yerine Allah'ın sana haram kıldığı rızkı tercih ettin. Eğer bu yasaklama hükmünü daha önce sana iletmiş ol-
saydım şimdi sana (hak ettiğin) cezayı verirdim. Kalk benim yanımdan ve Allah'a tevbe et. Bilmiş ol ki, bu yasağı duyduktan sonra (bu işi) yaparsan seni fena bir şekilde dövdüreceğim, ibret olarak senin başını (usturayla) traş ettireceğim, seni aile" ferdlerinden uzaklaştırıp sürgün edeceğim ve senin (yağmaladığın malını) ganimet olarak Medine gençlerine helâl kılacağım» buyurdu.
Râvî demiştir ki: Resûl-i Ekrem (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)in bu buyruğundan sonra Amr (bin Mürre) öyle kötü ve rezil bir durumda kalktı ki bunun derecesini ancak Allah bilir. Amr defolup gidince Peygamber  (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)  şöyle buyurdu:
«Bunlar âsilerdir. Bunlardan kim tevbe etmeden ölürse Allah Azze ve Celle onu kıyamet günü dünyada olduğu gibi muhannes, çıplak ve insanlara karşı bir ince yaprakla olsun örtünmez vaziyette haşredeçektir, ayağa kalktıkça yere yıkılacaktır"

2614) "... (Peygamber'in zevcelerinden) Ümmü Seleme (Rqdtyallâhü an-Aâ)'dan rivayet edildiğine göre :
(Tâif'in muhasarası esnasında) Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) onun yanına girdi.
O esnada —Ümmü Seleme'nin kardeşi Abdullah bin Ebî Ümeyye ve kölesi muhannes orda idiler. — Muhan-nes'in Abdullah bin Ebî Ümeyye'ye şöyle söylediğini işitti.
Eğer Allah yarın Tâif'in fethini nasîb etse sana öyle (genç) bir kadın göstereceğim (yâni senin için yakalıyacağım) ki dört büklümle karşılar ve sekiz büklümle arkaya döner.
Bunun üzerine Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) : • (Ey  mü'minler)   bu   (muhannes)   herifleri evlerinizden   çıkarınız.» buyurdu."