AĞACI
ÜZERİNDEKİ MEYVE VE HURMAGÖBEĞİ (NÎN ÇALINMASI HÂLİ)NDE
HIRSIZIN ELİ KESİLMEZ
BABASININ ÖLÜMÜNDEN SONRA
KARISIYLA EVLENEN KİMSE
BİR ADAMI KABİLESİNDEN
NEFİY EDEN (YÂNİ ONLARDAN DEĞİLDİR DİYEN)
KİMSE
HAD CEZALARI MESCİDLERDE
İNFAZ ETMENİN YASAKLIĞI
HAD (CEZÂ)LARIN
DOSDOĞRU YERİNE GETİRİLMESİ (NİN ÖNEMİNE
AİT HADÎSLER)
HAD (CEZÂ)LARÜN
UYGULANMAMASI YOLUN) DA ARACI OLMAK
İSLÂM DİNİNDEN
ÇIKAN KİMSE (NÎN
'HÜKMÜNÜN BEYÂNI)
KENDİ
KARISININ (MÜLKİYETİNDEKİ) CÂRİYESİYLE
CİNSEL İLİŞKİDE BULUNAN ERKEK HAKKINDA GELEN HADÎSLER
KENDİSİNE HAD
(CEZA) VÂCİB OLMAYANLARIN
SÜBÛT BULMAMAKLA BERABER
ZİNAKÂRLIĞIŞÜYU BULAN KİMSE
ÜÇ (SUÇ)
DIŞINDAKİ (HUYLARDANDOLAYI) HİÇ BİR
MÜSLÜMANIN KANUNİ AKITMAK) HELÂL OLMAZ
ZİNA EDEN YAHÛDÎ ERKEK
VE KADINI RECMETME
ÜÇ
(SUÇ) DIŞINDAKİ (HUYLARDANDOLAYI)
HİÇ BİR MÜSLÜMANIN KANUNİ AKITMAK) HELÂL OLMAZ
2533) "... Ebû Ümâme (Es'ad) bin Sehl bin Huneyf (Radıyallâkü ank)'-den ; Şöyle demiştir :
(Halîfe) Osman bin Affân (Radıyallâhü anh) (fitneciler yüzünden evine
kapandığı günlerde) bir ara onlara yukardan baktı ve
onların (kendisini) öldürmekten sö^etmekte olduklarını
işitti. Sonra (bize) şöyle söyledi:
Onlar şüphesiz beni ölümle tehdîd ediyorlar. Niçin beni
öldürüyorlar? Halbuki ben Resülullah (Sallallahü Aleyhi ve
Sellemî'den:
«(Şu) üç (suç)dan başka (suçlar)dan dolayı hiçbir müslümanm kam
(m akıtmak) helâl olmaz: Sahih bir nikâh ile cinsel ilişkide
bulunmuş olduğu halde zina edip recmedilen adam, haksız olarak
bir inşam katleden adam ve müslüman olduktan sonra dinden çıkan adam
(öldürülürler.)» buyururken işittim. Allah'a yemin
ederim ki, ben ne câhîîiyet devrinde ne de İslâmiyet döneminde zina ettim.
Müslüman hiç bir kimseyi de öldürmedim ve müslüman olduğum andan bu ana kadar dinden çıkmadım."
2534) "... Abdullah bin Mes'ûd (Radıyallâhü ««///den rivayet
edildiğine snre Resülullah (Sallallahü Aie/hi ve Srltem) şöyle
buyurdu, demiştir:
«Allah'tan başka ilâh olmadığına ve benim Allah'ın
Resulü olduğuma şehâdet
İSLÂM
DİNİNDEN ÇIKAN KİMSE (NÎN
'HÜKMÜNÜN BEYÂNI)
2535) ■"... (Abdullah) bin Abbâs
(Radryallâhü anhümâ)\\an rivayet edildiğine jîÖre; Resûlullah
(Sallal/n/tii Aleyhi vr Sel t cm) şöyle buyurdu, demiştir; «Her kim
(hak olan) dinini değiştirirse, onu hemen öldürünüz.-"
2536) "... Behzbin Hakînvin dedesi (Muâviye bin Hayda) (Raâtyallâkü
anhümyden rivayet edildiğine göre; Resûlullah (Saüallakü Aleyhi ve Sellem)
şöyle buyurdu, demiştir :
Müslüman olduktan sonra (Allah'a) ortak koşan bir müşrik kâfirlerden
ayrılıp müslümanlar (camiasın) a katılmadıkça Allah
onun hiç bir amelini
HAD
(CEZÂ)LARIN DOSDOĞRU YERİNE GETİRİLMESİ
(NİN ÖNEMİNE AİT HADÎSLER)
2537) "... (Abdullah) bin Ömer (Radıyallâhü
ankümâyâan rivayet edildiğine göre; ResûluUah (Sallallahü Aleyhi ve
Sellem) şöyle buyurmuştur:
(2) Son hadîs râvîsi Muâviye bin Hayda (B.A.)'m hâl tercemesl 1820
nolu hadîs bölümünde geçti.
«Allah'ın (koyduğu) had (cezâ)Iarmdan
birisini dosdoğru infaz etmek Allah Azze ve Celle'nin beldelerinde
kırk gece (süreyle) yağan) yağmurdan daha
hayırlıdır.»'*
2538) "... Ebû Hüreyre (Radıyallâhü <7«//)'den
rivayet edildiğine göre; ResûUiUah (Sallallakü Aleyhi ve. Scllcm)
şöyle buyurdu, demiştir :
«Yer yüzünde uygulanan (ilâhî) bir had (ceza), yerdekiler
için kendilerine kırk gün yağmur verilmesinden daha
hayırlıdır.»"
2539) "... (Abdullah) bin Abbâs (Radıyallâkü ankümâ)'âan rivayet
edildiğine göre; Resûlullab (SailaUahü Aleyhi ve Scfle.m) şöyle
buyurdu, demiştir:
«Kim Kur'an'dan bir âyet'i inkâr ederse şüphesiz onun boynunu vurmak
(öldürmek) helâl olur. Kim de: Allah'tan başka (hak) üâh yoktur, O birdir,
ortağı yoktur. Şüphesiz Muhammed (Sallalla-
hü Aleyhi ve Sellem) de Allah'ın kulu ve Resulüdür, derse artık kimse
ona dokunamaz. Meğer ki bir (suç işlemekle) bir had (cezây)a uğrar da cezası infaz edile.»"
2540) '... Ubâde bin es-Sâmıt (Radıyaîlâhü anh)}den
rivayet edildiğine göre; Resûlullab (SailaUahü Aleyhi ve Sellem)
şöyle buyurdu, demiştir;
*(Ey müslümanlar) Siz Allah'ın had (cezâ)larım (Akrabalıkta veya
güçlülükte ve güçsüzlükte size) yakın olan ve uzak olan herkes
hakkında dosdoğru infaz ediniz. Sakın hiç bir
kınayanın kınaması sizi Allah (m hükmünü uygulamak)
konusunda tutmasın (yâni ala-koymasın.)-"
2541) "... Atiyye el-Kurazî (Radtyallâhü (7w//,)'den; Şöyle demiştir:
Kurayza (savaşı) günü (müslümanlarca esir edilen) bizler Re-sûlullah
(Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'e arzedildik. (Durumumuz
kontrol edildi.) Sonra avret yerinde tüy biten erkek (esirler) öldürüldü
ve avret yerinde tüy bitmeyen oğlan (esirler) salıverildiler (yâni
öldürülmediler). Ben de avret yerinde tüy bitmeyenlerin
içinde idim. Bu nedenle salıverildim."
2542) "... Atiyye el-Kurazî (Radıyallâhü anh)'den
rivayet edildiğine göre şöyle demiştir:
(Ey müslümanlar!) Bilmiş olun ki işte
ben aranızdayım."
2543) "... (Abdullah) bin Ömer (Radtyallâhü
anhümâydasi; Şöyîe mistir:. ,,
r:
Uhud (savaşı) günü ben on dört yaşında iken Resûlullah
(Sal-lallahü Aleyhi ve Sellem)'e arz edildim (Yâni durumum O'nun
tarafından gözden geçirildi). O, bana icazet vermedi. (Yâni yaşça
ergin değilim, diye savaşa katılmama izin vermedi.) Hendek [savaşı)
günü de ben on beş yaşında iken O'na
arz edildim. Bu defa bana icazet verdi. (Yâni
savaşa katılmama izin verdi.)
MÜSLÜMANKN AYRTNT) ÖRTMEK VE HAD(CEZÂ)LARI
ŞÜPHELERLE (YÂNİ SUÇ DELİLLERİNİN
KIFÂYETSİZLIGİYLE) DEFETMEK
2544) "... Ebû Hüreyre (Radıyallahü
an/ı)'c\en rivâyeı edildiğine ı^iire ; Resûlullah
(SaUaUahü Aleyhi ve Scllem) şöyle buyurdu, demiştir :
-Kim bir müslüman (kardeşinin aybın)ı örterse Allah da
onutn aybmı) dünyada ve âhirette Örter.»"
2545) "... Ebû Hüreyre (Radıyallâhü atıh)'den
rivayet edildiğine göre; Resûlullah (SaUaUahü Aleyhi ve. Scllem)
şöyle buyurdu, demiştir:
«Had (cezây)ı defedebildiğiniz sürece (yâni suç sabit
olmadıkça) defediniz.»"
2546) "... (Abdullah) bin Abbâs (Radtyallâhü an humâ) 'dan rivayet
edildiğine göre; Peygamber (SaUaUahü Aleyhi ve Srllem) şöyle
buyurmuştur:
«Kim müslüman kardeşinin avreti (aybı)m örterse Allah da
kıyamet günün onun aybım örter. Kim müslüman kardeşinin avreti (aybı)m açığa vurursa Allah da
onu aybmdan dolayı evinin içinde bile rezil etmekle kusurunu meydana
çıkarır.»"
HAD (CEZÂ)LARÜN
UYGULANMAMASI YOLUN) DA ARACI OLMAK
2547) "... Âişe (Radtyallâhü ankâ)'dan; Şöyle
demiştir:
Benî Mahzûm kabilesinden hırsızlık
Bu kadın (in el kesme cezasının affı veya fidyeye
çevirilmesi konusu) hakkında kim Resûhıllah
(Sallallahü Aleyhi ve Sellem) ile
konuşabilir, diyorlardı. (Kendi aralarında böylece
görüştükten sonra) dediler ki: Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'in
mahbûbu (sevdiği) Üsâme bin Zeyd (bin el-Hârise) (Radıyallâhü anhümâ)
'dan başka kim bunu arz etmeye cesaret edebilir?
(Sonra Kureyş, konuyu Üsâme ile görüşüp aracı olmasını
istediler.) Üsâme de (kadının affı veya
cezasının paraya çevirilmesi için) Resûl-i Ekrem (Salîalla-hü Aleyhi
ve Sellem) ile konuştu. Bunun üzerine Resûlullah (Sallallahü Aleyhi
ve Sellem) (Üsâme'ye) :
«Sen Allah'ın (koyduğu) had (cezâ)lardan birisi (nin terkedil-mesi)
hakkında mı aracı oluyorsun?» diyerek onu kınadı.
Sonra kalktı ve (halka) yüksek sesle
hitabede bulunarak:
«Ey insanlar! Sizden öncekiler — İsrail oğulları — şöyle
davrandıkları için helak oldular: Bunlar kuvvetli adam
aralarında hırsızlık ettiği zaman onu
bırakırlardı da zayıf adam aralarında hırsızlık
ettiği zaman onun aleyhinde had (ceza) uygularlardı. (Yâni elini keserlerdi.) Allah'a and olsun ki
(Müellifin şeyhi) Muhammed bin Rumh dediki: Ben el-Leys bin Sa'd'dan;
Allah (Azze ve Celîe) Resûl-i Ekrem (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'in
kızı Fâtıma'yı hırsızlık etmekten
şüphesiz korumuştur, sözünü söylerken işittim. Her
müslüman da bunu söylemelidir."
2548) "... Mes'ûd bin el-Esved (Radıyallâkü ank)'âcn; Şöyle
demiştir: (Fâtıma isimli) kadın Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve
Sellem)'in evinden o kadifeyi çaldığı zaman biz bunu büyük (bir
olay olarak) gördük. Bu, Kureyş (kabilesin) den bir
kadın idi. (Kureyş kabilesine bir leke olmasın
düşüncesiyle) biz Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'in yanma gidip
O'nunla konuştuk ve: Bu kadım kurtarmak için biz kırk okka
(altın veya gümüş) fidye veririz, dedik. Resûlullah (Sallallahü
Aleyhi ve Sellem) :.
«(Cezasını çekmekle) temizlenmesi onun için daha hayırlıdır,» buyurdu. Sonra biz Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve
Seiîem)'in sözünün yumuşaklığını işitince
(cesaretlendik ve) Üsâme'nin yanına gidip (ona) :
Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) ile sen konuş (aracı ol)
dedik. Resûlulîah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) bunu görünce bir hitabede
bulunmak üzere ayağa kalktı ve (bize) :
^Allah'ın cariyelerinden bir câriye üzerine vâcib olan Allah Azze ve
Celle'nin (koyduğu) cezalardan birisi (nin terk edilmesi) hakkındaki
bu İsrarınız nedir? Muhammed'in nefsi (canı, kudret) elinde
olan (Allah) a yemin ederim ki o kadının tenezzül ettiği
şey (hır-sızhğ)a Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'m
kızı Fâtıma tenezzül etmiş olsaydı şüphesiz Muhammed
(Salîallahü Aleyhi ve Sellem) onun elini keserdi,» buyurdu."
2549) "... Ebû Hüreyre, Zeyd bin Hâlid ve Şibl (Radtyallâhü
anhüm)'-den rivayet edildiğine göre (bu üç sahâbî) şöyle
demişlerdir:
Biz Resûlullah (Salîallahü Aleyhi ve SellemJ'in yanında idik.
(Bedevilerden) bir adam (hasmı ile birlikte) geldi ve Resûl-i Ekrem
(Sallailahü Aleyhi ve Sellemî'e:
(Yâ Resûîallah), Allah'a yemin ederek Allah'ın kitabı (yâni hükmü)
ile aramızda hüküm etmeni diliyorum, (Benimle hasmın arasında
sulh yoluyla değil de Allah'ın hükmü ile hüküm etmedikçe bu
dileğimde İsrar edeceğim), dedi. Hasmı
daha dirayetli ve edebli idi. O da i
(Yâ Resûîallah) aramızda Allah'ın kitabı ile hükmet ve bana izin
ver ki (durumu) arzedeyim, dedi. îtesûl-i Ekrem
(Sallailahü Aleyhi ve Seliem) de (buna hitaben) :
«Söyle», buyurdu. Bunun üzerine söz verilen hasım (yâni ikinci kişi) :
Benim oğlum bunun yanmda işçi (çoban) idi Ve bunun karısı
Üe zina etmiş. Bu nedenle ben (bu adama) yüz koyun ve
bir hadim (câriye) vererek oğlumu kurtardım. Sonra ben ilim ehlinden birkaç adama sordum. (Henüz bekâr
olan) oğluma yüz değnek had (cezası) ve bir yıl sürgün, bu
adamın karışma da recim (taşlamak suretiyle öldürülme
cezası) nın gerektiği (bu âlimler
tarafından) bana haber verildi, dedi. Bundan sonra Resûlullah (Salîallahü
Aleyhi ve Seliem),:
•Hayatım, (kudret) elinde olan (Allah) a yemin ederim ki, çüp-hesiz ben,
aranızda Allah'ın kitabı (yâni hükmü) ile hükmedeceğim:
Verdiğin yüz koyun ve hadim (câriye)
«Yâ Üneys bu (bedevi) nin karısına git.
(Râvî Hişâm demiştir ki: Sonra Üneys kadına gitti. Kadın da (îsnâd edilen suçu işlediğini) itiraf etti.
Üneys de kadım recmetti,"
2550) "... Ubâde bin es-Sâmit (Radtyallâhü anhyâen rivayet edildiğine
göre; Resûlullah (Sallailahü Aleyhi ve Seliem) şöyle buyurdu,
demiştir:
«(Zina cezasının hükmünü) benden alınız. Allah
şüphesiz o (zina
hîh nikâhla evlenip bir defa olsun eşiyle birleşen erkeğin)
seyyib (kadın) la (zina etmesi cezası) yüz değnek ve recim
(taşa tutulmak suretiyle öldürülmesi) dir.»"
,
,.,.-.. ■
KENDİ
KARISININ (MÜLKİYETİNDEKİ) CÂRİYESİYLE
CİNSEL İLİŞKİDE BULUNAN ERKEK HAKKINDA GELEN HADÎSLER
2551) "... (Küfe emîri Nûmân bin Beşîrin kâtibi) Habîb bin Sâlim'den
rivayet edildiğine göre :
Karısının cariyesi ile cinsel ilişkide bulunan bir adam
Numân bin Beşîr (Radıyallâhü anhümâ) 'nın huzuruna getirildi.
Numân bin Be-şîr (Radıyallâhü anh) :Ben bu
olay hakkında ancak Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) 'in hükmü ile
hükmedeceğim, diyerek şunu söyledi ■.
Eğer kadın kendi cariyesini kocasına helâl etmiş ise, ben
kocasına yüz değnek vurdururum. Şayet kadın kocasma
(anılan temas için) izin vermemiş ise ben kocasını
recmederim, dedi."
2552) "... Seleme bin el-Muhabbık (Radıyallâhü anh)'den rivayet edildiğine göre :
ftesûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'e, karısının
câriyesiyle cinsel ilişkide bulunan bir adamın dâvası arzedildi.
Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) adamı had (cezası) ile
cezalandırmadı."
ZİNA EDENİ
RECMETME
2553) "... (Abdullah) bin Abbâs (Radıyallâhü anhümâ)'dan rivayet
edildiğine göre :
Ömer bin el-Hattâb (Radıyallâhü anh) (halîfe iken Medîne-i Mü-nevvere'deki
Mescid-i Nebevfde bir Cuma hutbesinde) şöyle demiştir:
(Ey müslümanlar) Şüphesiz ben şundan korkarım: Halkın üzerinden
uzun bir zaman geçer de nihayet bir adam; Ben Allah'ın kitabında
(zina eden evliyi) recmetme (hükmünü) bulmuyorum, der ve bu yüzden halk
Allah'ın farizalarından birisini terketmekle dalâlete giderler.
Bilmiş olun ki (Zina eden) kişi muhsan
(evlenmiş) olup beyyine (dört erkek şâhtdî, veya gebelik, ya da
itiraf olduğu zaman şüphesiz recmetmek haktır. Şüphesiz ben recm âyetini okudum. Âyet şudur»
«Şeyh ve Şeyha (yâni muhsan erkek ve kadın) zina ettikleri zaman
onları muhakkak recmediniz.»
Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) recmetti ve O'ndan
sonra da biz recmettik."
2554) ''•... Ebû Hüreyre (Rodıyaüâhü oh///den rivayet edildiğine
.»öre; Mâiz bin Mâlik (el-Eslemî). Peygamber (SalJallahü Aleyhi ve
Srltctu)"ın yanına gelerek:
(Yâ Resûlallah) ben şüphesiz zina ettim, dedi. Resûl-i
Ekrem (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) ondan yüz çevirdi. (Yâni söylediği söz üzerinde durmadı.) Sonra Mâiz
(gene) : Şüphesiz ben zina ettim, dedi. Resûl-i Ekrem (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)' (gene) ondan yüz
çevirdi. Daha sonra Mâiz (tekrar) : Ben
şüphesiz zina ettim, dedi. Resûl-i Ekrem (Sallallahü
Aleyhi ve Sellem) (tekrar) ondan yüz çevirdi. Sonra Mâiz: Ben zina
ettim, dedi. Peygamber (Saîlaîlahü Aleyhi ve Sellem) Cgene)
ondan yüz çevirdi. Nihayet Mâiz dört defa ikrar edince
Resûl-i Ekrem (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) onun recme-dümesini emretti.
Sonra Mâiz (götürülüp) taşlanınca,
(dayanamayıp) geri kaçtı. Elinde bir deve çene kemiği
bulunan bir adam (Abdullah bin Üneys) ona yetişip
vurdu ve yere yığdı. (Böylece öldürüldü.)
Taşlann kendisine verdiği ızdıraba dayanamayıp
kaçışı sonradan Resûl-i Ekrem (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'e
anlatılınca buyurdular kİ :
«Niçin onun peşini bırakmadınız» (belki itirafından
dönüş yapardı. Allah da onun tevbesini
2555) ... İmrân bin Husayn (Radtyallâhü anh)'âen rivayet edildiğine
Bir kadın Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Selîem)'in huzuruna gelerek zina
ettiğini itiraf etti. ResûM Ekrem (Sallallahü Aleyhi ve
Sellem) kadının üstündeki elbisenin onan üzerinde sıkıca
bağlanmasını emretti. Sonra
kadını recmettirdi. Daha sonra
kadının cenazesi .üzerine namaz kıldı."
ZİNA
2556) "... (Abdullah) bin Ömer (Radtyallâhü anhümâ)'dan) Şöyle demiştir :
Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve- Selîem) (zina
2557) "... Câbir bin Semûre (Radıyallâhü a»A)'den; Şöyle demiştir:
Gerçekten Peygamber CSallallahü Aleyhi ve Sellem) (zina
2558) "... Berâ' bin Âzib (Radıyallâhü anh)'âen\
Şöyle demiştir:
Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem), yüzü kömür ile
karartılmış ve değnekle dövülmüş bir yahûdî
erkeğin yanından geçti. Sonra yahûdîleri çağırtıp
Conlara) :
«Siz kitabınız (Tevrat) da zina edenin cezasını böyle (mi)
buluyorsunuz?» buyurdu. Yahudiler:
Evet, diye cevab verdiler. Bunun üzerine Resûl-i Ekrem (Aleyhi's-salâtü
ve's-selâm) onların âlimlerinden (Abdullah bin Surya isimli) bir
adamı çağırtıp (ona) :
«Musa'ya Tevrat indiren Allah'a yemin ettirerek
«Allahım, Yahudiler senin emrini Öldürdükleri (uygulamadıkları)
zamanda, senin emrini ilk ihya
SÜBÛT BULMAMAKLA BERABER ZİNAKÂRLIĞIŞÜYU BULAN
KİMSE
2559) "... (Abdullah) bin Abbâs (Radıyallâhü anhümâ)'Ğan rivayet
edildiğine göre; Resûlullah (Sattallahü Aleyhi ve Sellem) şöyle
buyurdu, demiştir:
«(Zina suçundan dolayı) herhangi bir kimseyi şâhidsiz (ve
iti-rafsız) recmetmiş olsaydım falan kadını
recmedecektim, Çünkü konuşma tarzından, vaziyetinden ve yanına
girenlerden dolayı cidden kendisinden şüphe meydana gelmiştir.»
2560) "... d-Kâsım bin Muhammed (bin Ebibekr-i Sıddık)
(Radıyallâhü anhüm)'den\ Şöyle demiştir:
(Abdullah) bin Abbâs (Radıyallâhü anhümâ) liân işlemi usulünce
lânetleşen karı-koca kıssasını anlattı. Bunun
üzerine (Abdullah) bin Şeddâd (bin el-Hâd),
İbn-i Abbâs'a;
Hakkında, Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) 'in: «(Zina suçundan
dolayı) her hangi bir kimseyi şâhidsiz (ve itirafsız)
recmetmiş olsaydım bu kadını recmedecektim» buyurduğu
kadm o (anlattığın kadm mı) dır? diye
sordu. İbn-i Abbâs:
(Hayır). Rivayet ettiğin hadîste sözü edilen kadm, (kötülük
belirtilerini) açığa vuran bir kadındır."
2561) "... (Abdullah) bin Abbâs (Radıyallâhü anhümâyâm
rivayet edildiğine göre; Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)
şöyle buyurmuştur:
«Kimin Lût kavminin amelini işlediğini bilirseniz, bu (çirkin) fiili
işleyeni de kendisi ile bu fiil işleneni de öldürünüz.»"
2562) Ebû Hüreyre (Radıyallâhü anh)'den rivayet
edildiğine göre:
Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) Lût kavminin (çirkin) amelini
işleyen kimse hakkında:
«Üsttekini ve alttakini recmediniz. Her ikisini de
recmediniz» buyurmuştur."
2563) "... Câbir bin Abdillah (Radıyallâhü anhümâ)'dan rivayet
edildiğine göre; Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) şöyle
buyurdu, demiştir:
«Ümmetim için en çok korktuğum şeyüerden birisi) Lût kavminin ameli
(ni işlemesi) dir.»M
MAHREMİ (YÂNÎ KENDİSİYLE EVLENMESİ
HARAMKILINAN YAKIN AKRABASI) OLAN BİR KADINLA
ZİNAEDEN VE BİR HAYVANLA CİNSEL İLİŞKİDE
BULUNAN KİMSE
2564) "... (Abdullah) bin Abbâs (Radtyallâhü
anhümâ)'dan rivayet edildiğine göre; Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve
Sellem) şöyle buyurdu, demiştir:
«Mahremi olan kadınla zina edeni katlediniz. Bir hayvanla cinsel
ilişkide bulunan kimseyi de katlediniz ve o hayvanı da öldürünüz.»"
2565) "... Ebû Hüreyre, Zeyd bin Hâlid ve Şibl (RaâtyaHâiıü
anhüm)'-den rivayet edildiğine göre şöyle
demişlerdir :
Biz, Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'in yanında idik. Bir adara,
O'na evlenmeden önce zina
Sellem) :
«(Zina ettiği sabit ise) cariyeyi (elli değnekle) döv. Sonra (tekrar)
zina ederse (gene elli değnekle) döv» buyurdu.
Sonra Resûl-i Ekrem (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) (ya) üçüncü defasında
veya dördüncüsünde:
«Câriye tekrar zina ederse artık (aybını beyân ederek) onu
kıldan (mamul) bir ip (değeri) ile de olsa sat,» buyurdu."
2566) "... Âişe (Radıyallâhü ankâ)'dan rivayet edildiğine
göre; Resûlul-lah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
-Câriye zina ettiği zaman onu (elli
değnekle) dövünüz.
Dafir, (bükülmüş) ip
anlamınadır."
2567) "... Aişe (RadıyaUâhü anhâ)'d<m :
(İtham edildiğim suçtan) berâatime (masumiyetime) dâir âyetler inince
Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) minber üzerinde ayağa kalkarak
masumiyetimi anlattı ve (inen) Kur'ân (âyetlerin) i okudu. Minberden
inince (beni itham
2568) "... (Abdullah) bin Abbâs (Radıyaüâhü ankümâ)'d&n rivayet
edildiğine göre; Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) şöyle
buyurmuştur:
«Bir adam bir adama yâ muhannes dediği zaman o (diyen) adamı yirmi
(kırbaçla) dövünüz. Ve bir adam bir adama yâ lûtî (livâ-tacı) dediği zaman o (diyen) adamı
yirmi (kırbaçla) dövünüz.»"
2569) "... Ali bin Ebî Tâlib (Radtyallâhü anh)'den;
Şöyle demiştir:
Hadd (cezası) nı infaz ettiğim (ve bu cezadan dolayı ölen)
hiç kimsenin diyetini (hayat pahasını) vermiş değilim. Ancak şarap içen (ve ona uyguladığım haddan
dolayı ölen) kimsenin diyetini öderim. Çünkü Resûlullah (Sallallahü
Aleyhi ve Sellem) şarap içen hakkında (sayısı
sınırlı) bir had koymamıştır. O (şarap içene
belirli bir sayı ile vurduğumuz) had bizim kendimizin (ictihadla)
koyduğumuz bir cezadır."
2570) "... Enes bin Mâlik (Radtyallâhü ankyden; Şöyle demiştir:
Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) şarap içme (cezasın) da
(suçluyu) ayakkabılarla ve yapraklarından soyulmuş hurma
dallarıyla (kırk darbe) vurmayı emrederdi."
2571) "... Hudayn bin el-Münzir er-Rakkaşî (Radıyallâhü anh)'den
Şöyle demiştir :
El-Velîd bin Ukbe, (halîfe) Osman (bin Affân) (Radıyallâhü anh)'in
huzuruna getirilerek, (şarab içtiğine dâir) şâhidler onun
aleyhinde ifâde verince, Osman, Ali (bin Ebî Tâlib) (Radıyallâhü anh) 'a:
Amcan oğlunu (yâni el-Velîd'i) al da onun hakkında (şarab içme)
cezasını infaz et, dedi. Ali de onu dövdürdü ve dedi ki: (Şarab
içene) Resûlullah (Salîallahü Aleyhi ve Sellem) kırk dayak
attı, Ebû Bekir kırk dayak attı ve Ömer seksen dayak attı. Kırk dayak da seksen dayak da sünnet (yâni uygulanması
meşru ceza) dır."
2572) "... Ebû Hüreyre
(Radtvallâhü anlı)'fen rivayet edildiğine
Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve. Sellem) şöyle buyurdu,
demiştir :
«
2573) ■... Muâviye bin Ebî Süfyân (Radıyallâhii anhümâ)'âan rivayet
edildiğine göre Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sc/lrnt) şöyle buyurmuştur :
-Kişiler şarab içtikleri zaman onlara dayak atınız. Sonra
(şa-rab) içtikleri zaman (tekrar) onlara dayak
a&mız. Sonra (şarabî içtiklerinde (gene) onlara dayak atınız. Bundan sonra (şarab) içtikleri
zaman artık onları öldürünüz.-"
2574) "... Saîd bin Sa'd bin Ubâde (Radıyallâhü arthümâydm; Şöyle demiştir :
Evlerimiz arasında vücût yapısı noksan ve zayıf bir adam
vardı. (Bir defa) binanın cariyelerinden birisiyle
kötü vaziyette aniden yakalandı. Bunun üzerine (babam) Sa'd bin Ubâde onun durumunu Resûlullah (Sallallahü Aleyhi
ve Sellem)'e arz etti. Resûl-i Ekrem (Sallallahü
Aleyhi ve Sellem) :
•— «Ona yüz sopa atınız.» buyurdu. Sahâbîler:
— Ey Allah'ın nebisi adam bu dayağa dayanamıyacak derecede
çok zayıftır, ona yüz sopa atmış olsaydık ölecekti,
dediler. Resûl-i Ekrem (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) ■
— «O halde onun için yüz salkı m h bir
hurma dalım alınız ve
onu (o dal ile) bir defa dövünüz.» buyurdu.
Bu hadîsin benzeri Ebû Ümâme bin Sehl tarafından doğrudan
doğruya (yâni Saîd bin Sa'd'ın aracılığı
olmaksızın) Sa'd bin Ubâde'-den merfû olarak
ve kısmen değişik bir sened ile de müellifimize intikal
etmiştir."
2575) "... Ebû Hüreyre (Radtyallâhü anhyâen rivayet edildiğine
göre; Peygamber (Sallallakü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
-Kim biz (mü'minler)e silâh çekerse artık o
bizden değildir.»"
2576) "... (Abdullah) bin Ömer (Radtyallâhü anhümâydzn
rivayet edil-e göre; Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) şöyle
buyurdu, demiştir:
«Kim biz (mü'minler) e silâh çekerse artık o bizden
değildir.»"
2577) "... Ebû Musa el-Eş'arî (Radıyallâhü anh)'den rivayet
edildiğine göre; Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) şöyle
buyurdu, demiştir :
«Kim biz (mü'minler) e silâh çekerse artık o bizden
değildir."
2578) "... Enes bin Mâlik (Radıyallâkii a»A)'den; Şöyle demiştir
Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) hayatta iken Ureyne (kabilesin) den
bâzı kimseler Medîne-i Münevvere'ye geldiler. Sonra Medîne (nin su ve havası onlara dokunduğu için bu
şehir) de kalmak istemediler. Bunun üzerine Resûl-î Ekrem (Sallallahü
Aleyhi ve Sellem) onlara:
«Bize âit bir deve sürüsünün bulunduğu (Gâbe denilen) yere gidip develerin
sütlerinden ve idrarlarından içiniz», buyurdu. Onlar da
(böyle) yaptılar. (Bu vahşîler sıhhat bulunca) İslâmiyet'ten (küfre) döndüler ve Resûlullah (Sallallahü
Aleyhi ve Sellem)'in (Yesâr isimli) çobanını öldürüp develerini de
önlerine katıp götürdüler. (Bundan haberdar olunca) Resûlulîah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) onları yakalamak için
(bir fırka) gönderdi. On2578) "... Enes bin Mâlik
(Radıyallâkii a»A)'den; Şöyle demiştir
Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) hayatta iken Ureyne (kabilesin) den
bâzı kimseler Medîne-i Münevvere'ye geldiler. Sonra Medîne (nin su ve havası onlara dokunduğu için bu
şehir) de kalmak istemediler. Bunun üzerine Resûl-î Ekrem (Sallallahü
Aleyhi ve Sellem) onlara:
«Bize âit bir deve sürüsünün bulunduğu (Gâbe denilen) yere gidip develerin
sütlerinden ve idrarlarından içiniz», buyurdu. Onlar da
(böyle) yaptılar. (Bu vahşîler sıhhat bulunca) İslâmiyet'ten (küfre) döndüler ve Resûlullah (Sallallahü
Aleyhi ve Sellem)'in (Yesâr isimli) çobanını öldürüp develerini de
önlerine katıp götürdüler. (Bundan haberdar olunca) Resûlulîah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) onları yakalamak için
(bir fırka) gönderdi. Onlar yakalanıp huzura
getirildi. ResûM Ekrem (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) onların
ellerini ve ayaklarını kestirdi, ateşte
kızdırılmış çivilerle gözlerini sürmeletti ve ölünceye
kadar onları Harre (denilen yer) de
bıraktırdı."
2579) "... Âişe (Radtyallâhü anhâ)'â&n; Şöyle
demiştir: ^İ>> wç
Bir güruh insan Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Selîem) ıin sa-ğim
develerine baskın yapıp
kaçırdılar. Sonra Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve
Sellem) (yakalattığı bu vahşî) topluluğun ellerini ve
ayaklarını kestirdi ve gözlerini oydurdu."
■
2580) "... Saîd bin Zeyd bin Amr bin Nüfeyİ
(Radıyallâhü anhyûtn rivayet edildiğine göre; Peygamber (Sallallahü
Aleyhi ve Seİlem) :
«
2581) "... (Abdullah) bin Ömer (Radtyaüâhü anhümâ)'âan rivayet
edildiğine göre; Resûluîlah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) şöyle
buyurdu, demiştir:
«Kim ki malının yanına gidilip (gasbedilmesi için) kendisiyle
savaşılır, kendisi de (malını korumak için)
savaşır ve öldürülürse o kimse şehîddir.»"
2582) "... Ebû Hüreyre (Radıyallâhü anh)'ı\ex\ rivayet
edildiğine güre; Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sclletn) şöyle
buyurdu, demiştir :
«Kimin
2583) "... Ebû Hiireyre (Radtyallâhü anh)'âen rivayet
edildiğine göre; Resûlullah (Sallattahü Aleyhi ve Sellem) şöyle
buyurdu, demiştir :
«AHah hırsıza lanet etsin. O yumurta çalar da eli kesilir, bir ip
çalar de eli kesilir.»"
2584) "... (Abdullah) bin Ömer
(Radtyallâhü anhümâydzn; Şöyle demiştir :
Peygamber (Saîlallahü Aleyhi ve Sellem) üç dirhem değerindeki bir kalkan
(in çalınması olayın) da hırsızın elini
kestirdi."
2585) "... Âişe (Radıyallâhü anhâyd&n rivayet
edildiğine göre; Resûlul-Uh (Saîlallahü Aleyhi ve Sellem) şöyle
buyurdu, demiştir :
«Hırsızın eli ancak dinarın dörtte biri ve daha fazla
(değerdeki malı çalması olayın) da kesilir.*"
2586 Âmir bin Sa'd'ın babası (Sa'd bin Ebî Vakkas (Radtyallâhii
anhümâ)"dan rivayet edildiğine göre: Peygamber (SaUallakü Aleyhi ve
SelUm) $öyle buyurmuştur :
-(Üç dirhemlik) kalkan değerifnin çalınması olayılnda
hırsızın eli kesilir.-"
Zevâid'de şöyle denilmiştir : Bunun senedinde Ebû Vâkıd bulunur.
Bu râvl zayıftır. Bunun
zayıflığını belirten, bir kişi
değildir. Bu hadisin aslı Buhâri, Müslim ve
diğer hadis kitablannda Âişe, Ebû Hüreyre ve îbn-i Ömer (R.A.)'un
hadîsi olarak rivayet edilmiştir.
2587) "... (A bd
Sünnettir, Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) (hırsızlık
2588) "... Sa'lebe el-Ensârî (Radıyallâhü anh)'den;
Şöyle demiştir:
Amr bin Semûre bin Habîb bin Abd-i Şems (Radıyallâhü anh), Resûlullah
(Sallallahü Aleyhi ve Sellem) 'in yanma gelerek:
Yâ Resûlallah! Falanın oğullarına ait bir
deveyi çaldım. (Cezamı vermekle) beni
(günahtan) temizle, dedi. Bunun üzerine Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)
(Amr'ın dediği) kabileye adam göndererek
soruşturdu. Adamlar: Gerçekten bir devemizi bulamadık, dediler. Bunun
üzerine Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'in emriyle Amr'in eli kesildi.
Sa'lebe demiştir ki: Amr'ın eli (kesilip)
yere düştüğü zaman ben ona bakıyordum, kendisi şöyle
söylüyordu: (Ey hırsızlık
2589) "... Ebû Hüreyre (Radıyallâhü anh)'den rivayet
edildiğine göre; . Resûlullah (Sallallahü Aleyhi
ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir:
«Köle hırsızlık ettiği zaman onu neşş
(yirmi dirhem, yâni yan fiyatla) da olsa satınız.»"
2590) "... (Abdullah) bin Abbâs (Radıyallâhü anhümâydzn; Şöyle demiştir :
Ganimet malının humus (beşte bir) hissesinden olan kölelerden
biri, humus malından bir şey çaldı. Durum
Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) 'e arz edildi. Peygamber
(Sallallahü Aleyhi ve Sel-îem) onun elini kestirmedi ve:
«Allah Azze ve Celle'nin malıdır, bâzısı
bâzısını çalmıştır,» buyurdu."
HÂİN (EMÂNET EDİLEN MALA HİYÂNET
2591) "... Câbir bin Abdİllah (Radıyallâhü anhümâ)'âa.n rivayet
edildiğine göre; Resûlullah (Saüallahü Aleyhi ve Sellem) şöyle
buyurmuştur:
«Ne hâin (kendisine mal emânet edilen) in, ne müntehib (
2592) *'.,. Abdurrahman bin Avf
(Radıyallâhü anh)'âen; Şöyle demiştir:
Ben, Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'den
işittim, buyurdu ki :
«Muhtelis (el çabukluğuyla, hissettirmeden mal aşıran)
kimseye el kesme (cezası) yoktur.»"
AĞACI ÜZERİNDEKİ MEYVE VE HURMAGÖBEĞİ
(NÎN ÇALINMASI HÂLİ)NDE HIRSIZIN ELİ
KESİLMEZ
2593) "... Râfİ bin Hadîc.(Radıyallâhü
anhyden rivayet edildiğine göre; Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)
şöyle buyurdu, demiştir:
-Ne ağacı üzerindeki^ meyveyi ne de keser (denilen hurma
göbeğini çalması hâlin) de hırsızın elini kesmek
yoktur.»"
2594) "... Ebû Hüreyre (Radıyallâhü anh)'den rivayet
edildiğine göre: Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) şöyle
buyurdu, demiştir :
«Ne ağacı üzerindeki meyveyi ne de keser (denilen hurma
göbeğini çalması hâlin) de hırsızın elini kesmek
yoktur.»"
2595) "... Safvân (bin Ümeyye) (Radıyallâhü ö«A)'den rivayet
edildiğine gnre bir kere :
Kendisi Mescid-i Nebevî'de ridâsım (abasını) başına
yastık edip uyumuş ve ridâsı başının
altından alınmış. Sonra Safvân
hırsızını yakalayıp Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve
SellemJ'e götürmüş. Peygamber (Sallallahü Aleyhi
ve Sellenı) de (suçu sübut bulan) hırsızın elinin
kesilmesini emretmiştir. Bunun üzerine Safvân:
Yâ Resülallah! Ben bunu (yâni elinin kesilmesini) istemedim.
Ridâm ona sadaka olsun, deyince Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)
Safvân'a:
-Adamı bana getirmeden önce (bu işi) yapmalıydın» buyurdu
(ve hırsızın elini kestirdi)."
2596) ■... Amr bin Şuayb'ın dedesi (Abdullah bin Amr bin el-As
(Radı~ yallâhü atıhüm)'den rivayet edildiğine göre:
Müzeyne'den bir adam meyveler (i çalmanın) hükmünü Peygamber (Sallallahü
Aleyhi ve Sellem)'e sordu. Resûl-i Ekrem (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) :
«(Ağacı üzerinde ve) kapçıkları içinde iken
alınıp götürülen (çalınan) meyvelerin değeri ve bununla
beraber bir katı (hırsıza ödettirilir.) Harmandan
olan meyve kalkan bahâsına ulaşınca bu değerdeki meyveyi
çalmak (olayın) da hırsızın elini kesmek (cezası)
vardır.
Harise (yâni meradan çalman) koyun (hakkında ne buyurursun) Yâ Resûlallah?
diye sordu. Resûl-i Ekrem (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) :
«Koyunun bahası, bununla beraber bahasının bir katı ve ceza
(yâni tazir cezası) var. Ağılda olan (koyunu çalmak) ta da
hırsızın aldığı koyunun değeri kalkanın
bahası kadar olunca el kesme cezası vardır.» buyurdu."
2597) "... Sbft Üraeyye (6) (Radıyallâhü anh)yden rivayet edildiğine
hırsız Resttlullah (Sallallahü Aleyhi ve Seilem)'in huzuruna
getirildi. Hırsız suçunu sıhhatli bir
şekilde itiraf etti. Fakat çalmaneşya onun beraberinde,
yanında bulunmamıştı. Bunun üzerine Re-sûlullah
(Sallallahü Aleyhi ve Sellem) (kendisine hitaben) :
«Senin çaldığını zannetmiyorum», buyurdu. Hırsız
t
— Bilâkis (ben çaldım), dedi. Sonra
ResûH Ekrem (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) (tekrar) :
«Senin çaldığını sanmıyorum.» buyurdu.
Hırsız.-
— Bilâkis (ben çaldım), dedi. Bunun üzerine
Resûl-i Ekrem (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) 'in emriyle onun eli
kesildi. Sonra Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Seîlem)
(hırsıza) :
De ki; aUi uJİ« «üiijuiLpİ — «Ben Allah'tan
mağiret dilerim ve
Ona dönüş yaparım» buyurdu. Hırsız: dedi.
Resûl-i Ekrem (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) de
iki kez: «Allahım onun tevbesini
SUÇ İŞLEMEYE ZORLANAN KİMSE
2598) "... Vâiİ (bin Hucr el-Hadramî) (Radıyallâhü ank)'den; Şöyle demiştir :
Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) hayatta iken bir kadın (zinaya)
zorlandı. Resûl-i Ekrem (Sallallahü Aleyhi ve Sellemî had
cezasını kadından defetti ve kadında zina
HAD CEZALARI MESCİDLERDE İNFAZ ETMENİN
YASAKLIĞI
2599) "... (Abdullah) bin Abbâs (Radıyollâhü
anhümâ)'dan rivayet edildiğine göre; Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve
Selîem) şöyle buyurmuştur:
«Had cezaları mescidlerde infaz edilmez.»"
2600) "... Amr bin Şuayb'm dedesi (Abdullah bin Amr bin
el-Âs) (Ra~ dtyallâhü anhüm)'âen rivayet edildiğine göre:Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) had
cezasını mescidlerde infaz etmeyi yasaklamıştır."
TAZÎR (TEDÎB)
2601) "... Ebû Bürde bin Nîyâr (Radıyallâhü anh)'den
rivayet edildiğine göre; Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)
şöyle buyururdu:
-Allah'ın (koyduğu) had cezalarından başka hiç bir cezada,
kimseye on değnekten fazla vurulamaz.»"
2602) "... Ebû Hüreyre (Radıyallâhü
anh)'den rivayet edildiğine göre; Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)
şöyle buyurdu, demiştir :
«On kamçıdan fazla tezîr cezası vermeyiniz.»"
2603) "... Ubâde bin Sâmıt (Radıyallâhü anh)'den rivayet
edildiğine göre; ResûluIIah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) şöyle
buyurdu, demiştir :
«Sîzden herhangi birisinin (işlediği suçtan dolayı) basma had
gelmekle cezasını dünyada çekerse o ceza onun (günahının)
kefaretidir. Şayet (işlediği suçun) cezâsmı dünyada
çekmezse artık (âhi-rette) onun işi Allah'a kalır
2604) "... Ali (bin Ebî Tâlib) (Radtyallâhü anh)'âen rivayet
edildiğine göre; ResûluIIah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) şöyle
buyurdu, demiştir :
«Kim dünyada (küfürden başka) bir günah işler de (had veya tazîr)
cezası infaz edilirse Allah, kuluna azabını
çiftleştirmekten çok daha âdildir. (Yâni âhirette ikinci
kez tazib etmez.) Ve kim dünyada bir günah işler de Allah onun o
günahını (insanların gözlerinden) örterse Allah
bağışladığı bir şey (den dolayı
cezalandırmayla dönüş yapmaktan pak, çok kerem ve afıv sahibidir.»"
ADAM KARISININ YANINDA (YABANCI) BİR ERKEK BULUR
2605) "... Ebû Hüreyre (Radıyallâhü anh)'âen rivayet
edildiğine göre; Sa'd bin Ubâde (bin Deylem) el-Ensârî (Radıyallâhü
anh) (7) :
Yâ Resûlallah! Adam karısının yanında
(yabancı) bir erkek bulur, onu öldürebilir mi? diye
sordu. Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve
Sellem) :
«Hayır» (öldüremez),» buyurdu. Sa'd:
lallahü Aleyhive Sellem) (orada bulunanlara hitaben) :
«Büyüğünüz (olan Sa'd) in söylediği sözü işitiniz,»
buyurdu."
2606) "... Seleme bin el-Muhabbık ((Radtyallâhü
anh)'âen; Şöyle demiştir :
Had cezalan âyeti inince kıskanç bir adam olan Ebû Sabit Sa'd bin
Ubâde'ye:
Söyle bakalım, sen karının beraberinde (yabancı) bir erkek
bulmuş olursan ne yapmış olursun? diye soruldu. Sa'd
Ben karımı ve erkeği kılıçla vurup tepelemiş
olurum. Ben gidip dört erkek şahidi getirinceye kadar bekler (miy)im? O zamana kadar adam işini
bitirip gider. Veya: Ben (karım ile falan erkeği zina hâlinde)
şöyle böyle gördüm, diyeceğim. Siz de kazif cezası olarak beni (seksen değnek) döveceksiniz ve ebedî olarak hiç
bir şâhidli-ğimi
Râvî demiştir ki: Bu konuşma, Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve
Selienı)'e anlatıldı. Bunun üzerine Peygamber (Sallallahü Aleyhi
ve Sellem) :
«Şâhid olarak kılıç kâfidir» buyurdu. Daha sonra: «Hayır.
Sarhoşun ve kıskancın bu işte biribirini takip etmelerinden
korkarım.» buyurdu.
Ebû Abdillah, yâni İbn-i Mâcete dedi ki: Ben Ebû Zur'a'yi şöyle
söylerken işittim: Bu, Ali bin Muhammed et-Tanâfisî'nin
hadîsidir. Ben bu hadîsi kendisinden dinlemeyi
kaçırdım."
BABASININ ÖLÜMÜNDEN SONRA KARISIYLA EVLENEN KİMSE
2607) "... e!-Berâ bin Âzib (Raıhyallâhii a»*/den:
Şöyle demiştir:
Dayım (râvî Hüşeym kendi rivayetinde onun isminin el-Haris bin Amr
olduğunu belirtmiştir.) bana
uğradı. (Bu seferinde) ona Peygamber (Sallailahü
Aleyhi ve Sellem) bir sancak tahsis etmiş idi. Ben dayıma:
Nereye gitmek istiyorsun? diye (yolculuğunun
nedenini) sordum. Dayım şöyle dedi: Resûlullah (Sallailahü Aleyhi ve
Sellem) beni babasın (m ölümün) den sonra onun karısıyla (yâni
üvey anasıyla) evlenen bir adama gönderdi ve onun boynunu
(kılıçla) vurmamı emretti."
2608) u... Kurre( hin Eyâs bin Hilâl) (Radtyallâhü
ankyâen; Şöyle demiştir :
Resûlullah (Sallailahü Aleyhi ve Sellem) beni, babasının (ölümünden
sonra) karısıyla evlenen bir adamın boynunu vurmak ve malmı
müsadere etmek üzere ona gönderdi."
BABASINDAN BAŞKASINA NESEB İDDİA EDEN(YÂNİ
BABAM BUDUR, DİYEN) KİŞİ VE KENDİSİNİÂZADLAYANLABDAN
BAŞKASININ ÂZADLISI OLDUĞUNU SÖYLEYEN KİMSE
2609) "... (Abdullah) bin Abbâs (Radtyallâhü ankümâydan rivayet
edildiğine göre; Resûhillah (Sallallahü Aleyhi ve Selîem) şöyle
buyurdu, demiştir:
«Kim babasından başkasına intisap eder (yâni onun evlâdı
olduğunu iddia eder) ise veya kendisini âzadlayan kimselerden
başkasının âz adlısı olduğunu söylerse
Allah'ın, meleklerin ve bütün insanların laneti onun üzerine olsun
(veya onun üzerindedir.)»»"
2610) "... Ebû Osman (Abdurrahman bin MÜH) en-Nehdi (Radtyallâhü anhyden:
Şöyle demiştir:
Ben Sa'd (bin Ebî Vakkas) ve Ebû Bekre (Nüfey' bin el-Hars bin Kelede)
(Radıyallâhü anhümâ)'dan (ayrı ayrı) işittim. Her biri
şöyle dedi: Muhammed (Sallallahü Aleyhi ve
Sellem) :
«Her kim babasından başkasına — babası
olmadığını bile bile — neseb iddia ederse (yâni onun
evlâdı olduğunu iddia ederse) o kimseye cennet haramdır
(yasaktır).»"
2611) "... Abdullah bin Amr (bin el-As) (Radtyallâhü attkiimâydan rivayet
edildiğine göre; Resûlullah (Saüallahü Aleyhi ve Sellem) şöyle
buyurdu, demiştir:
«Kim babasından başkasına neseb iddia ederse o kimse cennet
kokusunu almayacaktır. Halbuki cennet kokusu beşyüz senelik mesafede
şüphesiz bulunur.»"
Not; Zevâid'de şöyle denilmiştir: Bunun senedi sahihtir. Çünkü
Muhammed bin Sabbâh isimli râvî Ebû Cafer e]-Cürcâni eî-Tâcir'dir. Onun
hakkında îbn-s Muin : Onun rivayetinde bir beis
yoktur, demiş ve Ebû Hatim de : Onun rivayeti işe yarar,
demiştir. Senedin kalan râvileri meşhur zâtlar olduğu için
durumlarım soruşturmaya gerek yoktur,
BİR ADAMI KABİLESİNDEN NEFİY EDEN (YÂNİ
ONLARDAN DEĞİLDİR DİYEN) KİMSE
2612) "... El-Eş'as bin Kays (Radıyallâhü a»*)'den;
Şöyle demiştir:
Ben kendi elçileri içinde Resûluliah (Sallallahü Aleyhi ve Sel-lem) 'in
yanına vardım. Elçiler beni kendilerinden
üstün görürlerdi.
Ben:
Yâ Resûlallah! Siz bizden değil misiniz? dedim.
Resûl-i Ekrem
(Sallallahü Aleyhi ve Sellem) :
*Biz en-Nadır bin Kinâne oğullarıyız. Biz anamızı
iffetsizlikle itham etmeyiz ve babalarımıza nisbetimizi red etmeyiz
(veya biz babalarımızın sülâlesine intisab etmeyi
bırakıp analarımızın sülâlesine intisab etmeyiz),
buyurdu.»
Râvİ demiştir ki: Bundan sonra el-Eş'as bin Kays şöyle derdi:
Kureyş kabilesinden her hangi bir adamın en-Nadr bin Kinâne
(sülâlesin) den olmadığını iddia
2613) "... Safvân bin Ümeyye (bin Halef) (Radtyallâhü anh)'den: Şöyle
demiştir:
(Bir kere) biz Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'in yanında idik.
(Bu arada) Amr bin Mürre geldi ve :
Yâ Resûlallah! Allah şüphesiz benim kaderimde musibet
yazmıştır. Çünkü ben elimle tef
çalmaktan başka hiç bir yolla rızık I anmamı sanmıyorum.
Bu nedenle hayâsızlık durumu olmaksızın
şarkıcılık etmem için bana izin ver, dedi. Bunun üzerine
Resûlullah (Sal-lallahü Aleyhi ve Sellem) (ona) :
«
saydım şimdi
Râvî demiştir ki: Resûl-i Ekrem (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)in bu buyruğundan sonra Amr (bin Mürre) öyle kötü ve
rezil bir durumda kalktı ki bunun derecesini ancak Allah bilir. Amr
defolup gidince Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve
Sellem) şöyle buyurdu:
«Bunlar âsilerdir. Bunlardan kim tevbe etmeden ölürse Allah Azze ve Celle onu
kıyamet günü dünyada olduğu gibi muhannes, çıplak ve insanlara
karşı bir ince yaprakla olsun örtünmez vaziyette haşredeçektir,
ayağa kalktıkça yere yıkılacaktır.»"
2614) "... (Peygamber'in zevcelerinden) Ümmü Seleme
(Rqdtyallâhü an-Aâ)'dan rivayet edildiğine göre :
(Tâif'in muhasarası esnasında) Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)
onun yanına girdi. O esnada —Ümmü Seleme'nin kardeşi Abdullah
bin Ebî Ümeyye ve kölesi muhannes orda idiler. — Muhan-nes'in Abdullah bin Ebî
Ümeyye'ye şöyle söylediğini işitti.
Bunun üzerine Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) :
• (Ey mü'minler) bu (muhannes)
herifleri evlerinizden çıkarınız.»
buyurdu."