imam Ahmed b. Hanbel

(el~Fethufr-Rabbânî Tertibi)

Mestlere Mesh - Abdesti Bozan Haller

Gusül -Teyemmüm-Namaz

H. No: 627-957

Terceme ve Açıklama RIFAT ORAL

Selçuk Eğitim Merkezi Arapça-Fıkıh öğrt.Görv.

Tahkik ve Tahric SÜLEYMAN SARI

Selçuk Eğitim Merkezi Arapça-Hadis Öğrt.Görv.

İÇİNDEKİLER

h)-MESTLER ÜZERİNE MESH ETMEK

1-  Mestler Üzerine Mesh Etmek Caizdir................................................2

2-  Mestler Giyilmeden Önce Temiz (Abdestli) Olma Şartı......................14

3-  Mestlere Mesh Etmenin Geçerlilik Süresi.........................................16

4-  Mestlere Mesh Etmede Süresizlik...................................................20

5-  Mestlerin Üstüne Mesh Etmek.......................................................21

6-  Mestlerin Altına ve Üstüne Mesh Etmenin Cevazı..............................24

7- Çoraplara ve Pabuçlara Mesh Etmek..............................................24

0-ABDESTÎ BOZAN ŞEYLER/HALLER

1- Ön ve Arka Yoldan Çıkan Necaset ile Abdestin Bozulması..................30

İdrar ve Büyük Tuvalet İhtiyacından Dolayı Abdest Almak................30

Yellenmekten Dolayı Abdest Almak................................................32

Mezî, Vedî ve İstihâze Kanından Dolayı Abdest Almak......................37

2- Abdestin Bozulmasından Şüphelenmek...........................................38

3-  Uyku Sebebiyle Abdest Almak.......................................................41

Oturarak Uyumak Abdesti Bozmaz.................................................41

Hz. Peygamber'in Uykusu, Yatarak da Olsa Abdesti Bozmaz..............45

Yatarak Uyuyan Kişi (İhtiyaten) Abdest Almalıdır.............................48

4- Cinsel Organına Dokunan Kişinin Abdest Alması...............................52

5- Cinsel Organına Dokunan Kişinin Abdest Alması Şart Değildir............56

6-  Hanımına Dokunan ve Öpen Kişinin Abdest Almaması......................59

7-  Kusmak veya Burun Kanamasından Dolayı Abdest Almak.................61

8-  Deve Eti Yemek Sebebiyle Abdest Almak........................................63

9- Ateşte Pişen Yiyeceklerin Yenmesinden Dolayı Abdest Almak.............68

Bu Konuda Hz. Peygamber'in Eşlerinden Gelen Rivayetler................72

10- Ateşte Pişen Yiyeceklerin Yenmesinden Dolayı Abdest Almak

Şart Değildir.............................................................................75

j)-CÜNÜPLÜK VE DİĞER SEBEPLERDEN DOLAYI GUSÜL ALMAK

1-  İlk Dönemde (Cinsel Birleşmede) Meni Gelmedikçe

Gusül Alınmazdı...........................................................................96

2-  Daha Sonra (Cinsel Birleşmede) Meni Gelmedikçe Gusül

Alınmaz Ruhsatının Hükmü Kaldırıldı..............................................99

3-  Meni Gelmese de (Erkeğin) Sünnet Uzvu (Kadının) Sünnet

Uzvunu Aşarsa/Girerse Gusül Gerekir..........................................103

4-  İhtilâm Olduğunda (Rüya Gördüğünde) Menisi Gelen Kişinin

Gusül Alması.............................................................................107

5-  Cünüp Olmayan Kur'ân Okuyabilir.........,.....................................115

_____________________________________________________________V

6- Gusül Alırken Perde Çekmek Gerekir............................................120

7- Gusül ve Abdest Alırken Kullanılan Su Miktarı................................124

8-  Gusül Alma Şekli ve Öncesinde Abdest Almak...............................128

9- Gusül Anında Saçları Yıkamak ve Kadınların Örgülü Saçlarını Açmaksızın Köklerini Yıkaması.....................................................135

10- Gusül Mekânı Dışında Ayakları Yıkamak, Mendil/Havlu ile Kurulanmak ve Namaz Kılmak İsteyene Guslün Abdest Yerine Geçmesi............143

11- Gusülden Sonra Farkedilen Kuru Yerin Yıkanması.........................146

12-  Hanımlarını Dolaşan Kişiye Bir ya da Birden Fazla Guslün

Yeterli Olması..........................................................................146

13- Cünüp Olan Kişinin Uyumak ya da Yemek veya Yeniden Cima

Yapmak İsterse Yapması Gereken Şeyler...................................148

Uyumak İsteyen Cünüp Kişinin Abdest Alması Müstehabdır...........148

Yemek Yemek ya da Yeniden Cima Yapmak İsteyen Cünüp

Kişinin Abdest Alması Müstehabdır............................................152

Gusül Almayı Gecenin Sonuna Kadar Geciktirmek Caizdir.............152

14- Gusül ile İlgili Sünnet Olan Haller...............................................158

Bu Konuda Genel Bilgi.............................................................158

Cenaze Yıkanması Nedeniyle Gusül ve Taşınması Nedeniyle de

Abdest Almak.........................................................................160

Yeni Müslüman Olan Bir Kişinin Gusül Alması..............................162

15- Çarşı Hamamlarında Yıkanma Âdabı...........................................166

k)- HAYIZ, İSTİHÂZE VE NİFAS

1-  HAYIZ VE İSTİHÂZE ..................................................................178

Hayız ve İlgili Hükümler.............................................................178

Hayız Günlerinde Cinsel İlişki Haramdır........................................183

Hayızlı Hâlde Yapılan Cinsel İlişkinin Kefareti................................186

Hayızlı Döneminde İzar Üzerinden Faydalanmak............................188

Kişi Hayızlı Eşiyle Yemek Yer ve Hayızlmın Artığı Temizdir...............196

Erkeğin Hayızlı Karısına Yaslanarak Kur'ân Okuması ve

Hayızlı Kadının Mescide Girmesi..................................................197

Hayızlı Kadının Kan Mahalli Dışında Bedeni ve Elbisesi Temizdir.......201

Hayızlı ya da Nifaslı Kadının Gusül Alma Şekli...............................203

Âdet Dışı Kan (îstihâze) Gören Kadının Hayız ve Sonraki Hâli..........207

Âdet Günlerini Bilen/Ayıran İstihâzeli Kadının Durumu...................211

Âdet Günlerini Bilemeyen/Ay ıra mayan İstihâzeli Kadının ,

Durumu...................................................................................212

Gücü Yeten İstihâzeli Kadın Bir Gusülle İki Namazı Cem'

Ederek Kılar..............................................................................215

2-  NİFAS (LOHUSALIK) ..................................................................218

Nifas Müddeti ve Hükümleri........................................................218

VI

I)- TEYEMMÜM

Meşru Kılınma Sebebi ve Yapılış Şekli..........................................226

Teyemmüm İçin Namaz Vaktinin Girmesi ve Kendisiyle

Teyemmüm Edilebilen Maddeler.................................................235

(Su Olmadığında) Teyemmüm Nifaslı, Hayızlı ve Cünüp

Olana da Yeterlidir....................................................................241

Su Bulunmakla Birlikte Yara veya Soğuk Korkusuyla

Teyemmüm Almak...................................................................243

Su Bulamayan Cimâdan Sonra Teyemmüm Yapabilir,

Su Bulunduğunda ise Teyemmümün Hükmü Sona Erer.................247

Su Bulunmadığında Teyemmüm Alarak Namaz Kılınması Gerekir.... 249

2. NAMAZ

Namazın Tarihçesi ve Fonksiyonları- Rıfat ORAL...........................254

a)- NAMAZIN FAZİLETİ

Farz Olmasıriin Tarihi..............,.................................................262

Farz Namazların Fazileti ve Küçük Günahlara Keffâret Olması........268

Namazın Öne,mi.......................................................................281

Namaz Vaktini Beklemenin ve Mescitlere Gitmenin Fazileti.............290

Namazın Vaktinde Kılınmasının Fazileti........................................305

Namazda Kıyamı Uzun, Rükû ve Secdeyi Fazla Yapmanın

Fazileti....................................................................................312

Sabah ve İkindi Namazlarının Faziletleri......................................323

Nafile Namazların Önemi ve Farz Namazların Eksiğini

Gidermesi................................................................................329

Namaz Emrini Önemsememe ve Vaktinde Kılmama ile

İlgili Tehdit..............................................................................335

Namaz Kılmayı Bilerek ya da Sarhoş Olduğu için Terk

Edene Tehdit...........................................................................346

Namazı Sürekli Terk Edenin Küfre Girme (Tehlikesi).....................348

Namazı Terk Eden Tekfir Edilmez, Günahkâr Olur.........................351

Rasûlullah Döneminde Namazın Değişen Halleri...........................352

Namazla İlgili Çocukların Durumu ve Sorumlu Olmayan

Diğer Kişiler.............................................................................355

* Çocuk ve Namaz - Rıfat ORAL.......................................................361

VII

KISALTMALAR

age.

: Adı geçen eser   

b.

:Bin

bk.

: Bakınız

bt.

:Bint

çvr.

: Çeviren

DİA

: Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi

h.

: Hicrî yıl

H.no

: Hadis numarası

Ht.

: Vicâde yolu ile alınan hadis

Hz.

: Hazreti

î.

: İmam

m.

: Milâdî yıl

md.

: Maddesi

Nşr.

: Neşreden

Thk.

: Tahkik

Thr.

: Tahric

Trc.

: Terceme

Trc.no:

: Terceme numarası

Ts.

: Tarihsiz

s.

: Sayfa numarası

Thk.

: Tahkik eden

es.

: Tarihsiz

V.

: Vefat tarihi

vb.

: Ve benzeri

vd.

: Ve devamı

yy-

: Baskı yeri yok

z.

: Oğlu Abdullah'ın Müsned'e ziyâdeleri

VIII

ONSOZ

Müsned Tercemesinİn III. cildine başlama imkânı veren Rabbimize hamd, doğru yolu göstermesi ve açıklaması için gönderdiği Hz. Muhammed'e, onun Ehl-i beytine ve ashabına da salât ü selâm ederiz.

Allah'ın yardımı, sizlerin dua ve destekleriyle zorlu çalışmamız devam etmekte, belirli bir hız kazanmaktadır, II. ciltte İslâm Akaidi konusu bitmiş, İslâm Fıkhı-îbâdet bölümüne başlamıştık. İbadet öncesi temizlik Allah ve Rasûlü'nün emri olduğu için konuyu naslardan anlamak gerekir. Bu açıdan hadislerin önemi tartışılmaz. Ancak konuyu Kur'ân bağlamından koparmamak için ilgili ayetler konu başlıkları altına eklenmeye devam edildi. Ayrıca bu konuda sahabe, tabiûn ve etbâi başta olmak üzere müctehid imamların görüşleri de zikredildi. Bu çalışmada her zaman olduğu gibi temel kaynaklara, Özellikle imamların kendi kitaplarına ya da kendi talebelerinin çalışmalarına müracaat edildi. Fıkıh eğitiminde naslara ve kaynaklara inilmeksizin metin çalışmasının yapıldığı günümüzde böyle bir çalışma umarız ki ilmî yapımıza belli bir ivme kazandırır.

Çalışmalarımızda zaman zaman yeni kaynak kitaplara ulaşmanın heyeca­nını/sevincini yaşadık. Her yeni kaynak, doğruya biraz daha yaklaşmak demektir. Selef alimlerimiz bize bu noktada hazineler bırakmıştır. Ancak dil problemi ve kaynak kitapların azlığı gibi sebeplerle çalışmalar bazı kitaplar etrafında örülmüştü, biz daha çok kaynağa ulaşma çabasıyla bu sarmalı aşmaya çalışıyoruz. Konu ile ilgili yüzlerce kaynak kitap, kütüphane yanında bilgisayar ortamında taranmakta, sonra bu bilgiler belli bir ilmî disiplin altında toplanmakta ve sıralanmaktadır.

Bu ciltte sizlere vermek istediğimiz bir başka güzel haber de III. cilt ile birlikte ek bir kitapçığın sizlere hediye edilmesidir. Bu kitapçık Ensar/Hadis Araştırmaları adı altında sunulacak, hadisle ilgili ek bilgiler değişik makale ve söyleşilerle sizlere ulaştırılacaktır.

Müsned Tercemesinİn II. cildinde okuyucuya yardımcı olması için konulan "İslâm Fıkhında Sünnet'in Bağlayıcı Rolü" ve "İbadet Fıkhında Sünnet'in Rolü" isimli iki makale uzun süreli bir çalışmanın sonucu olarak sunulmuş ve sizlerin beğenisini kazanmıştı. Bu ciltte de "Namazın Tarihçesi ve Fonksiyonları" ile "Namaz ve Çocuk" makaleleri eklenmiştir.

Hadislerin tahrici ile rivayetlerin sıhhati ve istinbattaki gücü belirlendi. Tahriç çalışması sizlerin büyük takdirini kazanmıştı ve bize gelen temenniler de her hadis tercemesinin bu şekilde ciddi bir tahricinin yapılması şeklindeydi. Umanz ki biz bu konuda bir başlangıç yapmış ve İyi bir çığır açmış oluruz.

Ahkâm konusundaki farklı rivayetler sebebiyle müctehid imamların söz konusu hadisleri anlayışı, mezheplerin bakış açıları incelendi, analiz edildi; ittifak ve ihtilaf edilen meseleler konu sonlarında açıklandı, ayrıca tablo olarak da ünite sonlarına eklendi.

Bu ciltte; Mestler Üzerine Mesh Etmek, Abdesti Bozan Hâller, Cünüplük ve Diğer Sebeplerden Dolayı Gusül Almak, Hayız, İstihâze ve Nİfas, Teyemmüm, Namaz ve Namazın Tarihçesi konulan bulunmaktadır.

Çalışmamızın tüm insanlığa faydalı olması temennisiyle dua ve desteklerinizi bekleriz.

Terceme Heyeti

h)-MESTLER ÜZERİNE MESH ETMEK

1- Mestler Üzerine Mesh Etmek Caizdir

2-Mestler Giyilmeden Önce Temiz (Abdestli) Olma Şartı

3-Mestlere Mesh Etmenin Geçerlilik Süresi 4- Mestlere Mesh Etmede Süresizlik 5-Mestlerin Üstüne Mesh Etmek

6-Mestlerin Altına ve Üstüne Mesh Etmenin Cevazı

7- Çoraplara ve Pabuçlara Mesh Etmek

Mestler Üzerine Mesh Etmek

H- MESTLER ÜZERİNE MESH ETMEK 1- Mestler Üzerine Mesh Etmek Caizdir

319/627-Hemmam'dan:1

' Sened: jU*Q â* 'j^& ı&- Af^ / ı&-

Sahih: Müsned, IV/358, H.no:I9069; Benzer rivayetler için bk. IV/358, H.no:19069; IV/363, H.no:19118, 19120; IV/364-365, H.no:19131-19134: (£f j; ^ > İır £> üi >f>); İV/361, H.no:19101: ( Jj> J~ *iı£-j ^ıs"ıij* .ş/ji'Jjıx£Lji^îÇj»^'ij-ıijıiai îıîî. OS^-ir*&£&xi.'Ji';>_?<■ i^'fj üjüı); Sü/ıân, Salât, 25; AftfeKm, Taharet, 72; Tirmizî, Taharet, 70, H.no:93 (Tirmizî, bu konuda Hz.Ömer, Ali, Huzeyfe, Muğîre, Bilâl, Sa'd, Ebû Eyyûb, Selmân, Büreyde, Amr b. Ümeyye, Enes, Sehl b. Sa'd, Ya'lâ b. Mürre, Ubâde b. es-Sâmit, Üsâme b. Şeıîk, Ebû Ümâme, Câbİr, Üsâme b. Zeyd ve İbn Ubâde (İbn İmâra ve Übey b. İmâra da denilir) isimli sâhâbilerden (Raclıyatlahü animin) de rivayetlerin nakledildiğini, Cerir'in hadisinin ise "hasen-sahih" olduğunu belirtir. Tirmizî, 94.hadiste (Ayrıca bk. Tirmizî, Cum'a, 77/2, H.no:611-612 -garib-) ise Şelır b. Havşeb'den benzer bir rivayet nakleder. Bu rivayette şaşkınlığı içeren soruyu soranın Şelır b. Havşeb olduğu görülmektedir. Tirmizî: "Bu hadis müfessirdir. Çünkü, mestlere mesh etmeyi inkâr eden kimseler, Allah Rasûlü'nlin mestlere meshedişini, Mâide suresinin nüzulünden önce olması İle tevil ediyorlardı. Bu hadiste ise Cerir, Allah Rasûlü'nün mestlere meshedişinin Mâide'nin nüzulünden sonra da olduğunu bizzat gördüğünü ifade etmektedir" der); Ebû Dâvûd,Taharet, 60, H.no:154; Nesâî, Taharet, 96, H.no:l 18: ('^^Jâırj

js_; ^Lj 4^ -JJ' J> '^ &s J^ jj> f£-! tâ'j ^ Sj ^JJ â oŞ.); Kıble, 23, H.no:772; İbn Mâce, Taharet, 84, H.no:543; Îbnü'l-Cârûd, H.no:81-82; Dârekutnî, 1/193; Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, 1/270, 273-274; Hâkim, Müstedrek, 1/275-276, H.no:604 (Hâkim, hadisin sahih, senedindeki Bükeyr'in de sika olduğunu ifade eder. Zehebî de aynı bilgileri verir.)

Seneddeki Hemmâm, Hemmâm b. Hâris'tir. Cerir b. Abdullah'a soru yöneltenin de bu zât olduğu Taberânî'deki rivayette kayıtlıdır. Bk. İbn Hacer, Feihu'l-Bârî, 1/651-652; Ahmed b. Hanbel'in rivayetlerinde soru soran şahıs belirli değildir. Tirmizî'nin biraz önce verdiğimiz rivayetinde ise Şehrb. Havşeb'dİr.

Ayrıca Cerir'den "seferî için üç, mukîm için bir günlük mesh müddetinin" ruhsatına dair rivayet Taberâni tarafından nakledilir. Mecma', 1/259.

Tirmizî'nin Sünen'inin şerhinde Ahmed Muhammed Şâkir mestlere mesh etmenin mütevâtir olduğunu belirterek Zeylaî'den şunları nakleder (Bk.Nasbu 'r-râye, 1/84); "İbn Abdilber İstizkâr'da bu konuda hadis nakleden sahâbinin sayısının kırk olduğunu, İbnü'l-

Mestler Üzerine Mesh Etmek

Cerîr b. Abdullah (Radıyaiiahu anh) bevletti, sonra abdest aldı, mestlerine mesh etti ve kendisine denildi ki:

'Bevlettiğin hâlde böyle mi yapıyorsun (abdestten sonra mesh mi ediyorsun)?' Cerîr şöyle cevap verdi:

'Evet. (Çünkü) Rasûlullah'ın (SaiMiaha aleyhi ve seiiem) bevlettikten sonra abdest alıp mestlerine mesh ettiğini gördüm.'

§Râvilerden İbrahim şunu ekledi: 'Bu rivayet orada bulunanları şaşırttı, çünkü Cerîr'in Müslüman oluşu Mâide sûresinin inişinden sonradır.'

AÇIKLAMA

Rivayette söz konusu edilen âyet, (Mâide 5/6) abdest/teyemmüm âyetidir ve Benî Müstalik savaşının olduğu h.4. ya da 5. yılda nazil oldu. Halbuki Cerîr b. Abdullah h.10. yılda (Ramazan ayında) Müslüman oldu. Orada bulunan bazı kişiler Cerîr'in uygulamasına şaşırdılar. Çünkü mestlerin üzerine mesh etme konusunun Mâide sûresi ile mensûh olduğunu (kaldırıldığını) zannediyorlardı.

Başka tarikle gelen benzer rivayette, Cerîr b. Abdullah: 'Ben Rasûlullah'ı (Sallallahü aleyhi ve sellem) mesh ederken gördüğüm hâlde (artık) beni mesh etmekten ne alıkoyabilir? ' dedi. Kendisine: 'Ancak bu (mesh etmenin cevazı) Mâide süresindeki âyetin inmesinden önceydi (galiba)1 denilince:

'Ben Mâide süresindeki âyet indikten sonra Müslüman oldum' diye cevap verdi.'

Bu hadis rivayeti, mesh konusundaki kapalılığı açıklar. Çünkü bazıları mestlere mesh etme konusunun Mâîde süresindeki âyetten sonra mensûh olduğunu zannediyorlardı. Bu rivayet kesin olarak açıklamaktadır ki mestlere mesh etmek her zaman caizdir ve hükmü kaldırılmamıştır. Önce inen âyet sonra devam eden bir hükmü hükmü neshetmez/'

320/628-Ibn Abbas'tan (Radtyallahüanküma)-.

.3

MUnzir'in ise Hasan'dan yetmiş sahâbiden nakledildiğini, hattâ elliyi aşkın sahâbînin rivayetlerini senedi ile birlikte verdiğini söyler. Suyûtî Tedrîbü'râv?Ğ& (bk. s.354) "el-Ezhâru'l-mütenâsira fî'l-ahbâri'l-inütevâtira" isimli eserinde yetmiş sahâbiden naklettiğini belirtir."

2 Müslim, Taharet, 72; Ebû Dâvûd, Taharet, 60; Tirmizî, Taharet, 70; Nesâî, Taharet, 96; îbn Mâce, Taharet, 84. Sened: ^i Jl j**i* '£■ siki- 'Ji- *,<£. J\ ıi!ıi- jü^ı jjf t&i.

Sahih: Müsned, 1/323, H.no:2977; Tabemnî, el-Mu'cemü'l-kebtr, XI/454, H.no:12287; el-Mu'cemü'l-evsat, III/442-443, H.no:2952; Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, 1/273; Heysemî, hadisi sadece Taberânî'nin el-Mu'cemü'l-evsat isimli eserine nisbet etmiştir. Bk. Mecına',

Mestler Üzerine Mesh Etmek

Rasûlullah (Saiiaiiahü aleyhi ve sdtem) mestlerinin üzerine mesh etmişti. Şu iddia sahiplerine sorun, Hz. Peygamber Mâide süresindeki âyetten önce mi, yoksa sonra mı mesh etti? Vallahi o Peygamber Mâide sûresinin nüzulünden sonra mesh etmedi. Bence çölde binek hayvanının sırtına4 mesh etmem mestlere mesh etmemden daha iyidir.

1/256. Ayrıca Taberânî'nİn el-Mu'cemü'l-kebîr isimli eserinde İse: "O, Allah ruhunu teslim alana kadar mestlere mesh etmeye devam etti" lafzı bulunmaktadır. Bk. Mecma', 1/257.

Ahmed b. Hanbel'in İbn Abbas'tan (Radıyallahü anhüma) naklettiği şu rivayet de, onun Mâide sonrası metlere meshin neshedildiği görüşünde olduğunu te'kid eder:

 iü; jî j-jj jûî jıi)? iiü; f f ;jjıiîı jş

"İbn Abbas: "Ben, Sa'd ve İbn Ömer'in mestlere mesh konusunu gündeme getirdik­lerinde Ömer'in huzurundaydım. Ömer, Sa'd lehine hükmetti. Ben de dedim ki: Ey Sa'd! Hz. Peygamber'in (Sallallahii aleyhi ve sellem) mestlerine mesh ettiğini biliyoruz. Fakat Mâide'den önce mi, sonra mı mesh ettiğini bilemiyoruz." O: "Mâide indirildikten sonra Hz. Peygamber'in (Sallallahü aleyhi ve sellem) mestlerine mesh ettiğini sana kimse anlatamaz"dedi. Bunun üzerine Hz. Ömer sustu." BkMüsned, 1/366, H.no:3462 (Bu rivayet 321-322/629-630. hadisle birlikte mütalaa edilmelidir); Taberânî'nİn el-Mu'cemü'l-kebîr İsimli eserinde mesh müddetinin yolcu için Üç, mukim için bir gün olduğu da İbn Abbas'tan nakledilir. Bk. Mecma', 1/259.

Bennâ hadisin isnadının ceyyid olduğunu, İbn Abbas, Ebû Hüreyre ve Âişe'nin Mâide'dekİ âyetin nüzulünden sonra meshin uygulanmadığını iddia ettiklerini, ancak bu görüşlerinden daha sonra döndüklerini belirtir. Bk.Bülâğu 'l-emânî, 11/58.

San'ânî, Mâide sûresinden sonra Allah Rasûlü'nün mestlere mesh etmediğini, dolayısıyla meshin neshedildiğini söyleyenlere şu cevabı verir: "İbn Abbas'tan nakledilen bu rivayet munkatıdır. Bununla birlikte, mesh ettiğine dâir kendi rivayeti ile de çelişmektedir. Aynı zamanda, daha sahih olan Cerir el-Becelî'nin rivayeti ile de çelişkilidir." Bk.Sübülii's-selâm, 1/120. San'ânî'nin dediği gibi senedde bir inkıta zahiren görülmemektedir. Seneddekİ ricalde ise herhangi bir tenkid de bulunulmamıştır. Şu hâlde rivayet sahih olabilir, fakat hadis diğer sahih nakillerle çelişmektedir.

Ebu'l-Mehâsin Yusuf el-Hanefî Mâide suresinden sonra meshin yasaklandığına dair bir hükmün bulunmadığını, İbn Abbas'ın bu rivayetinin ise şöyle yorumlanacağını ifade eder: "îbn Abbas bizzat kendisi Hz. Peygamber'in (Sallallahü aleyhi ve sellem) mesh ettiğini görmemiş olabilir. Kendine âit bir özellik olarak meshi terk etmeyi tercih etmiş olabilir." Bk. Mu'tesaru'l-Mulıtasar, 1/15.

Ebu'l-Ferec İbnü'l-Cevzî ise sahabeden Hz.Ali'nİn:

(j*- d* ı> j1 ^iiı J* ^— ^ l-) "Ha mestlere mesh etmişim, ha merkebin sırtına mesh etmişim ne fark eder!" sözü ile, İbn Abbas'ın (buradaki rivayetine benzer):

ğjjlil -Ou *.__•

"Allah'ın kitabı (Mâide süresindeki âyet) mesh konusunun önüne geçmiştir. Artık mestlere mesh etmemle şu iyi cins hayvanıma mesh etmem arasında ne fark var! Evet, Allah Rasûlü mestlere mesh etmişti. Fakat Vallahi, Mâide'den sonra mesh etmedi" görüşünü vererek bu rivayetlerin aksinin yine aynı sahâbilerden de nakledildiğini belirtir. Bk.et-Tahkîk fi ehâdîsi'l-hılâf, 1/206.

4 İbn Abbas'ın bu sözü mesh imkânının bulunmadığını ifade eder. Bu söz bazı rivayetlerde: (;^uil jş. j^t jt) "çölde merkebin sırtına" şeklinde geçmektedir. Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, XI/454, H.no:12287; Ebu'l-Mehâsin Yusuf el-Hanerî, Mu'tesaru'l-Muhtasar, 1/15.

Mestler Üzerine Mesh Etmek

AÇIKLAMA

Hz. Âişe, Ali, Ebû Hüreyre ve Abdullah b. Abbas'ın (Radtyallahü anhüm)\ mest üzerine mesh etmenin caiz olmadığına dair sözleri İle ilgili haberler metin olarak şaz, sened açısından da zayıf ya da uydurmadır. Dolayısıyla meshin cevazına dair tevatür derecesine ulaşmış rivayetler yanında etkisiz kalmaktadır. Ayrıca mest üzerine meshin caiz olmadığını nakleden dört sahabiden İbn Abbas dışındaki üç sahabînin meshin cevazına dair rivayetleri de bulunmaktadır.5

İbn Münzir, Abdullah b. Mübârek'ten; 'meshin cevazı konusunda sahabe arasında ihtilâf olmadığı' sözünü nakleder. İbn Hacer bu konudaki rivayetlerin seksen sahabiden, Nevevî İse yetmiş sahabiden geldiğini ve mütevatir olduğunu belirtir.6

Müsned'de mestlere mesh etmenin cevazını rivayet eden bazı sahabîler:

Hz. Âişe, Meymûne, Ömer b. Hattab, Cerîr b. Abdullah, Abdullah b. Ömer, Bilâl el-Habeşî, Büreyde, Sa'd b. Ebî Vakkas, Amr b. Ümeyye ed-Damrî, Ali b. Müdrik, Muğîre b. Şu'be, Safvan b. Assâl el-Murâdî, Huzeyme b. Sabit, Avf b. Mâlik el-Eşceî, Evs b. Ebû Evs.

Mest üzerine meshi inkâr edenler İmâmiyye ve Hâriciyye mezhepleri ile birlikte Ebû Bekir b. Dâvud ez-Zâhirî'dir ve bunlar da azınlıkta kalmışlardır.

5 Söz konusu dört sahabeden gelen zıt rivayetler metin olarak şaz, sened açısından zayıf ya da

uydurmadır;

a-Hz. Âişe'den;" u^ ^—i oi ^ 41 ^~'\ j*j ^Jü! & "

'Onların üzerine mesh etmektense ayaklarımın kesilmesi daha iyidir' rivayetinde Muhammed b. Muhacir bulunmaktadır ki İbn Hıbbân; 'bu kişinin hadis uyduranlardan

olduğunu' bildirmektedir.

b-Hz. Ali'den;" cxM-^ v^ı j- "

'Kitabın hükmü, mestler üzerine mesh etme hükmünü kaldırdı'rivayeti munkatıdır.

c-İbn Abbas'tan nakledilen rivayet yukarıda geçti. Bk. 320/628; Bu rivayet sened olarak sahih de olsa, metin olarak diğer tevatür derecesinde olan rivayetlere aykırı olup, tek kaldığı için şaz sayılır. (Geniş bilgi için bk. 320/628 nolu rivayetin tahrici.)

d-Ebû Hüreyre'nin meshi inkârı hakkında rivayet sabit olmadığını Ahmed b. Hanbel ve İbn Abdilber haber vermektedir. (Bk. Şevkânî, Neylü'l-evtûr, 1/222-223)

Bu rivayetlerin zayıf ve uydurma olmaları yanında, mestler üzerine meshin mensûh olduğuna ya da yasaklandığına dair bir açıklık bulunmamaktadır. Ancak 319/627.hadisİn açıklamasında da geçtiği gibi Rasûlullah'ın Ömrünün sonuna kadar mestlere mesh ettiği rivayetleri o kadar çok ve kuvvetlidir ki bunlar tevatür derecesine ulaşmıştır. (Bk. Mecmu', 1/477-478; Bennâ, age., 11/58-59)

fı Nevevî, Ebû Bekir el-Beyhakf den naklen mest üzerine mesh rivayeti bulunan sahabenin isimlerini şu şekilde vermiştir: "Hz.Ömer, Ali, Sa'd b. Ebî Vakkas, İbn Mes'ûd, İbn Abbas, Huzeyfe b. el-Yeman, Ebû Eyyûb el-Ensârî, Ebû Mûsâ el-Eş'arî, Ammar'b. Yâsir, Câbir b. Abdullah, Amr b. el-Âs, Enes b. Mâlik, Seni b. Sa'd, Ebû Mesûd el-Ensârî, Muğîre b. Şu'be, Berâ b. Âzib, Ebû Saîd el-Hudrî, Câbir b. Semüra, Ebû Ümâme el-Bâhilî, Abdullah b. Haris b. Cez', Ebû Zeyd el-Ensârî.

Nevevî, farklı olarak Tirmizî'den de şu isimleri ilâve eder: Selman, Büreyde, Amr b. Ümeyye, Ya'lâ b. MUrre, Ubâde b. es-Sâmit, Üsâme b. Şerik, Üsâme b. Zeyd, Safvân b. Assâl, Ebû Hüreyre, Avf b. Mâlik,  İbn Ömer, Ebû Bekir, Bifâl ve Huzeyme b. Sabit (Radıyallahü anhüın). 7 Şevkânî, Neylü 'l-evtâr, 1/ 223

Mestler Üzerine Mesh Etmek

321/629-îbn Ömer'den {RadtyallahüanMmay}

Sened: tx. ^ 'Ji- ji-Sı ^f ^ «i^i ^j'ı vıîjJ- j_«^ ^ O ûji.

Sahih: Müsned, 1/14-15, H.no:87; Hadisin senedinde İbn Lehîa bulunmaktadır. Bu râvî ile ilgili geniş bilgi için bk.22/64.hadis. Mâlik, Taharet, 74 (Mâlİk'in rivayeti hâdiseyi daha ayrıntılı olarak verdiği İçin burada metnini de vermeyi uygun bulduk:

*J Jlii ıJi- İJJj jSjIi ^j^JI jjÜ tÜ!>j ^Lc >^ jlll jIi oîy lijı>ı ^ij ,/>tfj ^jt jî jûlı (Ji ÜjSsJI i jİ ^lt jjî -dJl ile O1 1İI ^li JUi Jll jl* ÜU-İ li JUj İİLİ cJt.1 JUi !w fOi Ji>- ÜJi jî- ]^i JC^' 01 ^-Ii *İ!ı İ|p faü 4ü c-^J* lil Üljl Ji iw JılüJl ^» İS"J^-I eli- ılılj ftü ^li Jlii iıJlill ^. lJjj-1 CU- OJj «1)1 Jİİ- Jli Vİ*Ji ^IJ-ü JlT^i ilij ^jjjjl ,ji in^-j oiiji

Abdullah b. Ömer, Küfe emİri Sa'd b. Ebî Vakkas'ın huzuruna çıkmak üzere Kûfe'ye gitti. (Ziyaret esnasında) İbn Ömer onu mestlerine mesh ederken gördü ve bunun doğru olmadığını aktardı. Sa'd ise: "Babanın yanına vardığında ona bir sor!" dedi. Abdullah (babsının yanına) geldi. (Fakat) bu konuyu Hz. Ömer'e sormayı unuttu. Nihayet (bir gün) Sa'd geldi ve "Babana sordun mu?" dedi. O"da "Hayır" cevabını vererek durumu babasına sordu. Bunun üzerine Hz. Ömer: "Abdestli İken ayaklarına mestleri giydiğinde onlara mesh et!" dedi. Abdullah: "Peki bizden biri büyük abdest bozmaktan / tuvaletten gelse de mî (böyle yapar?)" diye sorunca: "Evet, sizden biri tuvaletten gelse de (mestlerine mesh eder)" cevabını verdi.

Bu rivayet olayın diğer kahramanı Sa'd b. Ebî Vakkas'tan (Radtyallahü anlı} da nakledildiği halde Bennâ bu hadise tertipte yer ayırmamiştır (EK).

'Ji-'j£ J *ü\ jŞ'Ji- JS-'ji SŞ- J[ ilL y,f 'Ji- jlbâl J, 'Jf- ijl^Jı jj jp- 'Jc ,_ij y l&- Jlİ                       l

^jj Ju« Ü)j 'J* <Ji <JJı ,-jj ^li Ju. '^S ^J *JJı Â* oij

j^j- ili- Jlii Ui lîi J—j -u^ 'JJ' (J-f ■JJ| Jj—j

Müsned, 1/15, H.no:88 (Ahmed b. Hanbel, bu rivayetin konuyla İlgisi olduğu ve Hz. Ömer'in de görüşünden bahsedildiği İçin Hz. Ömer'in hadisleri içinde nakletmİştir); Heysemî, bu konuda Ebû Ya'lâ'dan da bir rivayetin bulunduğunu belirtir. Bk. Mecma', 1/255. İbn Ömer'den meshin müddeti ile ilgili bir hadise işaret eden Heysemî, Katîî'nin Ahmed b. Hanbel'in Müsned'indekİ ziyadesinde, Ebû Ya'lâ ve Bezzâr'ın Müsned'inde, Taberânî'nin Kebîr ve Evsafında nakledildiğini Bezzâr ve Ebû Ya'lâ'nın râvilerinin sika olduklarını ifade eder. Bk. Mecma', 1/258.

Olayın bir diğer kahramanı Hz. Ömer'den (Radıyailahii anh) şahidi için bir sonraki 322/630.hadise bk.

Mestler Üzerine Mesh Etmek

Sa'd b. Ebî Vakkas'ı (Radtyaiiahu anh) Irak'ta abdest alırken mestlerine mesh ettiğini gördüm ve bunu reddettim/kabul etmedim. Hz. Ömer'in yanında toplandığımızda Sa'd bana dedi ki:

'Reddettiğin/kabul etmediğin mest üzerine mesh etme hakkında babana sor, (bakalım).' Ben de konuyu babama anlatınca bana şöyle dedi:

'Sa'd sana bir şey aktanrsa onu reddetme, şüphesiz Rasûlullah (SaiiaiiaMaleyhi ve sellem) mestleri üzerine mesh ederdi.'

322/630-Nâfî'den:9

İbn Ömer bir keresinde Sa'd b. Mâlik'i (Radiyaiiahu anhum)10 mestleri üzerine mesh ederken gördü ve ona:

'Siz böyle yapıyorsunuz, (öyle mi?)' dedi.

9 Sened: '^ 'J, âlı '£* üüî jı"j

Sahih: Müsned, 1/35, H.no:237; Hocası Ebû Dâvûd Tayâlisî'den naklettiği benzer bir rivayet için bk. 1/32, H.no:216:

/ö/i Mâce, TalıSret, 84, H.no:546 (Bûsiri, İbn Mûce'deki hadisin isnadının sahih, râvilerinin de sika olduğunu, Buhârî'de Sünen'deki siyakının dışında nakledildiğini, senedinde müdellis olan Saîd b. Ebî Arûbe'nİn bulunduğunu, bu zatın an'ane yaptığını ve son dönemlerinde ihtilâl ettiğini belirtir.)

Bir rivayetle de bunun seferde/yolculukta olduğu kayıtlıdır. Bk. Müsned, 1/54, H.no:387:

 yj uf <j- «liı ^>'j '^j- Jü

Aynca bir önceki 321/629 ve 324/632.hadisIere bk.

10 Bu sahabî Sa'd b. Ebî Vakkas'tır. Bir önceki rivayette de ismi böyle geçmektedir. Bk. îbn Ebî Hatim, el-Cerh ve't-tâdü, IV/93.

8___________________________________________________Mestler Üzerine Mesh Etmek

Sa'd da: 'Evet' diye cevap verdi.

İkisi (beraber) Hz. Ömer'in huzurunda bir araya geldiler ve Sa'd dedi ki:

'Ey Mü'minlerin emîri! Yeğenime11 mestlere mesh etmek hakkında fetva ver!'

Hz. Ömer şöyle dedi:

'Biz Hz. Peygamber'le (Saiiaiiahtı aleyhi ve seiiem) beraberken mestlerimize mesh ederdik.'

Bunun üzerine İbn Ömer sordu:

'Büyük ve küçük tuvalet ihtiyacını giderdikten sonra da (mesh edilebilir mi)?'

Hz. Ömer:

'(Evet) büyük ve küçük tuvalet ihtiyacını giderdikten sonra da (mesh edilebilir).''

§ (Râvi) Nâfî* şöyle dedi: 'Bundan' (tuvalet ihtiyacından) sonra İbn Ömer mestlerini çikartmaksızm üzerlerine mesh ediyor ve bunu belli bir süreyle de sınırlamıyordu.'

323/631-BW fen (RadtyaUalıBanh):12

'Rasûlullah'ı (Saiiaiiaha aleyhi ve seüem) mestlerine ve başındaki örtüye / sarığa mesh ederken gördüm.'

1' Metindeki kardeşinin oğlu olmadığı hâlde kullanılan bu ifade yeğen olarak terceme edildi.

Sened; '^-ij'i\ ^ jt çın ^ı 'j* ^y ıi'Jü <s, 'j\ ^ Sili- £ü- oup £jJ-

Salıih: Müsned, VI/15, H.no:23802; Bu rivayet 277/585.hadiste zikredildi.

Müsnedİn rivâyetindeki lafız farklılıkları:

a- Müsned, VI/12-I3, H.no:23778; VI/12, H.no:23777; VI/13, H.no:23781; VI/I4, H.no:23793:

b- Müsned, VI/12, H.no:23776:

\ş\ İ'J^-i iÜ ^' j^Ş Ju j^J1 ^j* |U1-j 4^ *Ûl J^> ^ ç^S Liİ' UÜ, jt-J j|^ 'J, jjü-^l il* j*— ^' *U' -M y;' ö*

ülliJl jUji Jİj "~İj>i Ji j»—< ^ 'jJ'         JİJ âlî]

A/fcrtcd, VI/13-14, H.no:23788

c-Müsned, VI/14, H.no:23789; 23796 Çıl^O o&* J^ C~^' r

d-Müsned,  VI/15,  H.no:2380I;  VI/15,' H!no:23803;  VI/15,  H.no:23800;   VI/12, H.no:23769; VI/13, H.no:23783; Müslim, Taharet, 84; 7îmi/zf, Taharet, 75, H.no:101; Taharet, 86, H.no:104406; İbn Mâce, Taharet, 89, H.no:561; Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, 1/61.

Ayrıca bk. 327/635.hadis.

Mestler Üzerine Mesh Etmek

324/632-Hz. Ömer'den (Radıyatiahn anh):13

'Tuvalet ihtiyacını giderdikten sonra, Rasûlullah'ı (SaiiaiiaM aleyhi ve  abdest alıp mestlerine mesh ederken gördüm' dediği rivayet olunur.

325/633-Hz. Ömer'den

.14

Sened: *&■ 'ji- *J 'je <Ui xi ^ ^»»ıi ^ jV'j ^f J.

Hasen: Müsned, 1/20, H.no:128; Benzer rivayet İçin bk. 1/49, H.no:343; Bu rivayette "baba veya dedesinden" şeklinde şek vardır. Bu şek ise Yezid'den kaynaklanmıştır.

oJij ; Jü <ü «Lı ^>j ]^i ^ âjjj ^- ^i&Jl 4-^r jl «J '^j. «ili -Çİ jj p^li ji jÇj ^1 jj İjjÎ tfÇİ ^li ^" ^ü- iL'îıJ-.

Hadisin senedinde Hz. Ömer'in torunlarından Asım b. Ubeydullah bulunmaktadır. Bu râvi sebebiyle hadisin isnadı zayıf sayılmıştır. İkinci senedde ise Ahmed b. Hanbel'in hocası Ali b. Asım bulunmaktadır. Ayrıca her iki senedde Yezid b. Ebî Ziyâd vardır. Bu râvi de hafızası sebebiyle tenkide maruz kalmıştır.

a-Heysemî, "Âsim b. Ubeydullah'ın zayıflığı sebebiyle hadis zayıftır," der. Bk. Mecma', V/223-224. Âsim b. Ubeydullah: Mizzî: "Hafızası hakkında tenkidler yapılmıştır. Mâlik ve Şu'be başta olmak üzere birçok âlim kendisini tenkid eder" der ve İbn Adiy'in "zayıf olmakla birlikte âlimler hadisini almıştır" sözünü nakleder. 'Bk.Tehzîbü'l-Kemâl, XIII/500; İbn Hacer, bu zâtın zayıf olduğunu söyler. Bk. Takrîb, Trc.no:3065. Zehebî ise İbn Maîn'in "zayıf, Buhârî ve diğer âlimlerin "münkeru'l-hadis" dediklerini nakleder. Bk.Kâşif, Trc. no:2506. Tirmizî sekiz, Nesâî bir, Ebû Dâvûd altı, İbn Mâce on, Ahmed b. Hanbel ise 47 yerde Âsım'ın rivayetini verir. Tirmizî hadislerini hasen ve hasen-sahih olarak değerlendirir. Bk.Sünen, Savm, 29, H.no:725 (hasen); Cenâiz, 14. H.no:989 (hasen-sahih); Nikâh, 22, H.no:1113 (hasen-sahih); Edâhî, 16/2, H.no:1514 (hasen-sahih); Kader, 3, H.no:2135 (hasen-sahih); Deavât, 109, H.no:3562 (hasen-sahih). Bu râvî için 34/76 ve 179/487.hadislere bk. Bennâ da hadisinin hasen olduğunu isbât eder. Bk.Bülûğu 'l-emânî, 1/298.)

b-Ali b. Âsim b. Suhayb el-Vâsıtî (v.201/816) ise, Ahmed b. Hanbel'in hocasıdır. Tirmizî ve İbn Mâce iki, Ebû Dâvûd bir, Ahmed b: Hanbel 103 yerde rivayetini verir. Tirmizî hadislerinden birinde Âli b. Âsim sebebiyle hadisin tenkide uğradığını belirtir. Bk.SUnen, Cenâiz, 71, H.no:1073; Zehebî "zayıf saydılar, yüzbin hadisi vardır " demekle yetinir. Bk.Kâşif, Trc. no:3935. İbn Hacer, "sadûktur, hata yapar, hatada ısrar eder, Şîî olmakla itham edildi" der. Bk. Takrîb, Trc.no:4758. Ahmed Muhammed Şâkir sika oluşunu tercih etmiştir.

c-Yezid b. Ebî Ziyâd: Hafızası sebebiyle tenkide maruz kalmıştır. Fakat Müslim bir, Tirmizî 14, Nesâî üç, Ebû Dâvûd 19, İbn Mâce 21, Dârimî sekiz, Ahmed b. Hanbel ise 110 yerde Yezid'in rivayetini verir. Tirmizî hadislerini hasen ve hasen-sahih olarak değerlendirir. 'Bk.Sünen, Taharet, 83, H.no:114.

Bütün bunlarla birlikte hadis mütevâtirdİr ve sahih hadislerden şâhidleri vardır. Kısaca hadis hasen li gayrihî seviyesine yükselir. Sened: «£ ■ii' ^j '^ ^ Je ^C ^* <Uı jI>

Mestler Üzerine Mesh Etmek

'Rasûlullah'ı  (SaiiailaM aleyhi ve setiem)  yolculukta  mestlerine  mesh ederken ben gördüm.'

326/634-Amr b. Ümeyye ed-Damrî'den

Hasen: Müsncd, 1/54, H.no:387; Hadisin senedinde Hz. Ömer'in torunu Asım b. Ubeydullah bulunmaktadır. Bu râviye göre hadisin isnadı zayıf sayılmıştır. Ancak hadis mütevâtirdir ve sahih hadislerden şâhidleri vardır. Dolayısıyla hadis hasen li gayrihî seviyesine yükselir. Bu konuda bir önceki hadisin tahricine bk. Bennâ ise hadisin senedinin ceyyİd olduğunu ifade eder. Bk.Bülûğu'l-emûnî, 11/60.

Hz. Ömer'in mestlerine mesh ettiğini gösteren (kendi döneminde olduğu kuvvetle muhtemel) bir hâdise: ^ \$ l; ^ *İiı ^.j ^ jıîi j£s jıi» jû^ît L$j J\ jıîî jV, ;$ «i âiı ^ ^i ^ 'Jk jıi JŞ   f        >

 jt/i Ui ^jt

 £ ijç»3*)I jd lj 41)1} J*j

Müsned, İ/28-29, H.no: 193;

 Jjk ^ ^JS" Jlİ JÜ J          >

Jlî L'

 

Müsned, 1/44, H.no:307; Bu iki rivayet munkatı olduğu için zayıf sayılmıştır. Çünkü Abdurrahman b. Ebî Leylâ, Hz. Ömer hayatta iken çok küçük yaşta biri İdi. Bk.Hatîb, Târîhu Bağdâd, X/300. Abdul-a'lâ b.- Amir es-Sa'lebî, saduklur, bazen hata yapar. Ahmed ve Ebû Zür'a "zayıf", Tirmizî "hasen", Hâkim ise "sahih" saymıştır. Ahmed Muhammed Şâkir ise Müsned'in 307.hadisinde: "Uzak bir ihtimal bile olsa, hâdiseye Berâ b. Azib'in de iştiraki dikkate alındığında şu neticeye ulaşılabilir: İbn Ebî Leyla'nın küçük bir yaşta da olsa aldığı hadis {tahammülü'l-hadis) makbuldür. Berâ bu hadisiyi ona sonradan tekrar hatırlatmış olabilir. Böyle olmasa dahi, usûl kuralı gereğince, küçük bir çocuğun tahammülü, büyüdükten sonra gördüğü, duyduğu veya şâhid olduğu bir şeyi edası caizdir. Buna göre İnkıta da ortadan kalkmış olur" der.

Hz.Ömer'le İlgili bu rivayetlere Abdurrahman b. Avfın şu hadisini de ekleyebiliriz:

Müsned, 1/192, H.no:1668-1669. Bu hadisin senedinde de Hz. Ömer'in torunu Âsim b. Ubeybdullah bulunmaktadır.

Sened: <j 'J*- J^jliJı v' Ji j,A* J* fi* ^ ~^~" y* o* ^ ^ ^ ^^- o* ^*'jj   ^^ ^ü v*-*' 'c/. '■&*^ ^J^-Sahih: Müsned, IV/139, H.no:17179; Benzer rivayetler için bk. V/288, H.no:22380-22382, 22385; IV/139, H.no:17180, 17181, 17178; IV/179, H.no:17547, 17548; IV/179, H.no:17551; V/287,  H.no:22377;  V/281,  H.no:22318;  Buhârî,  Vudû',  48;  İbn  Mâce,  Taharet,  89, H.no:562; Dûrimî, Vudû', 38, H.no:716; Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, 11/91, H.no: 1409.

Mestler Üzerine Mesh Etmek

'Rasûlullah'ı (Saiiaiiaha aleyhi ve seiiem) mestlere ve (başındaki) örtüye mesh ederken gördüm.'

321/635-BİlâVd&n<Radıyallabü anlı):16 RaSÛlUİlah (Sallallahü aleyhi ve sellem) dedi ki:

"Mestlere ve (baştaki) örtüye mesh edin/edebilirsiniz!" §Diğer rivayette: RasüJullah mesh etti, şeklinde geçmektedir.

Ayrıca 274-275/582-583.hadîslere bk.

Utbe Ebû Ümeyye ed-Dımaşkî'yi aşın hatası sebebiyle zayıf sayıldı. Heysemî, adı geçen bu zâtın maktu rivayetlerde bulunduğunu, İbn Hıbbân'ın Sikât'ında zikrettiğini belirtir. Bk. Mecma', 1/255. Fakat hadisin mütâbî ve şahidi vardır:

a-Bilâl'den (Radıyallahü anh) şahidi için bk. Abdürrezzâk, 1/188, H.no:735-737; İbn Ebt Şeybe, 1/28, H.no:219; Tirmizî, Taharet, 75, H.no:101; Şâşî, Müsned, 11/359, 362, H.no:962, 966; Nesâî, Taharet, 86, H.no:104-106; es-Sünenü'l-kübrâ, 1/91, H.no:125; İbn Mâce, Taharet, 89, H.no:561; Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, 1/359, H.no:1100.

b-Muğîre b. Şu'be'den (Radıyallahü anh) şahidi için bk. Müslim, Taharet, 75-84;

Tirmizî, Taharet, 75, H.no:100 (Tirmizî hadisin "hasen-sahih" olduğunu belirttikten sonra, bu konuda hadis nakleden sahâbilerin Amr b. Ümeyye, Selman, Sevban ve Ebû Ümâme olduklarını söyler); Nesâî, Taharet, 87-88, H.no:107-109.

c-Selman'dan (Radıyallahü anh) şahidi için bk. İbn Mâce, Taharet, 89, H.no:563;

d-Enes b. Mâlik'ten (Radıyallahü anh) şahidi için bk. İbn Mâce, Taharet, 89, H.no:564 Sened: j&>- ji ^' '^ ■ı/i>^ tij>£^ *^^Z, Ju j-ııj J> jSSJ- ıilii j_»i. 'J, Jıâi ı3ji

Sahih: Müsned, VI/12, H.no:23777; Diğer rivayet: VI/13, H.no:23783; Benzer rivayetler için bk. VI/12, H.no:23769, 23776, 23777; VI/13, H.no:23781, 23783; VI/13-14, H.no:23788; VI/14, H.no:23789, 23793, 23796; VI/15, H.no:23800-23803; Abdürrezzâk, 1/188, H.no:735-737; İbn Ebî Şeybe, 1/28, H.no:219; Müslim, Taharet, 84; Tirmizî, Taharet, 75, H.no:101; Nesâî, Taharet, 86, H.no:104-106; İbn Mâce, Taharet, 89, H.no:561; Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, 1/61; Tirmizî, Taharet, 75, H.norlOl; Şâşî, Müsned, H/359, 362, H.no:962, 966; Nesâî, Taharet, 86, H.no:104-106; es-Sünenü'l-kübrâ, 1/91, H.no:125; İbn Mâce, Taharet, 89, H.no:561; Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, 1/359, H.no:1100. Ayrıca 277/585. ve 323/63 l.hadisle zikredildi.

Yİ____________________________________________Mestler Üzerine Mesh Etmek

328/636-Abdullah b. Büreyde babasından (RadıyaUaM aııhumy}1 Necâşî Hz. Peygamber'e (Saiiaitaim aleyhi ve seiiem) saf siyah renkli bir çift mest hediye etti. Rasûlullah da onları giydi, sonra abdest alıp üzerlerine mesh etti.

329/637-Sa'db. Ebî Vakkas'tan (

Hz. Peygamber (Saiiaiiahü aleyhi ve seiiem) dedi ki:

"Mestlere mesh etmekte sakınca yoktur."

330/638-Alib.Müdrik'ten;

19

17 Sened: İ$S&i\ «in

Hasen: Müsned, V/352, H.no:22877; Ebû Dâvûd, Taharet, 60, H.no:155; Tirmizt, Edeb, 55, H.no:2820 (Tirmizî "hasen" olduğunu belirtir); Şemail, H.no:69; İbn Mâce, Taharet, 84, H.no:549; Libâs, 31, H.no:3620; Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, 1/15.

Aslında hadisin senedi zayıftır. Çünkü Deİhem b. Salih el-Kİndî zayıftır. Zehebî, Ebû Davud'un: 'Bİr beis yoktur' sözünü naklederek: "Zayıflığı bulunan biridir" der; İbn Hacer ise zayıf hükmü verir. Bk.Kâşif, Trc.no:1478; Takrîb, Trc.no: 1830; Burada zikri geçen eserlerden başka bir rivayeti de yoktur.

Huceyr b. Abdullah el-Kİndî ise meçhuldür. Zehebî, "sadûk", İbn Hacer ise "makbul" hükmü verir. Bk.Kâşif, Trc.no:954; Takrîb, Trc.no:1148;

Bununla birlikte hadis mütevâtirdir ve sahih hadislerden şâhidleri vardır. Dolayısıyla hadis hasen İİ gayrihî seviyesine yükselir.

Ayrıca 331/639. ve 312/620.hadislere bk. Sened:

Sahih: Müsned, 1/169, H.no:1452; Mükeırer için bk. 1/169-170, H.no:1459; Bir başka rivayet ise şöyledir:

oli iÇi* £j*J SÎjtjJb &£. kl»VS"j Jli JÜ y. -iL^S '^, ^l^iı JÛİ J> JJ*i jf- İU>jl jj ^l»Jf liÇl üjjli y_ j^jj' £jJ-

Müsned, 1/186,' H.no:16İ7;

Ayrıca 321-322/629-630. hadislere bk. 1  Sened: j*0 jî v^-^1 o* ^*^^ ^'^- -^ c^' ^-« ^:^

Sahih: Müsned, V/421, H.no:23464; Heysemî, eserinde yer verdiği bu hadis için "Ahmed b. Hanbel rivayet etti" dedikten sonra, herhangi bir tenkid ve yorumda bulunmamış, ancak Taberânî'nin Kebİr'İndeki ziyâdeyi ifade ederek, râvîlerin sika olduklarını belirtmiştir:

Mestler Üzerine Mesh Etmek

Ebû Eyyûb'u (Radıyaiiaha anh) gördüm, mestlerini çıkarıyor ve etrafın­daki kişiler de kendisine (hayretle) bakıyordu. Şöyle dedi:

'Ben Rasûlullah'ı (SaiiaiiaM aleyhi ve seüem) mestlere mesh ederken gördüm, ancak (ayakları) yıkamam bana daha hoş geliyor.'

331/639-Süleyman b. Büreyde babasından

Rasûlullah (Saiiaiiaha aleyhi ve seitem) fetih günü, yani Mekke'nin fethi günü abdest aldı ve mestlerine mesh etti. Kendisine Hz. Ömer:

'Ey Allah'ın Rasûlü! Bugün seni önceden yapmadığın bir şeyi yaparken gördüm' deyince şöyle buyurdu:

"Bunu bilerek yaptım, ey Ömer! "21

 «1 Jj» «_U-j J—vıj jJi

Bk. Mecma', î/255; Eserinin bir başka yerinde ise, Ali b. Müdrik'in sahabenin herhangi birinden hadis işittiğine rastlayamadığını ifade eder. Bk. Mecma', VII/19; Taberânî'nin Kebir'inde rivayet edilen bir diğer hadisin senedinde metruk olan Salt b. Dinar'ın bulunduğuna dikkat çeker. Bk. Mecma', 1/257

Sened: £J* J-. *iiİp ji- yç£- Cai- %£"j ^■^~ Sahih: Müsned, V/351, H.no:22869; Bir başka rivayet İçin bk. V/358, H.no:22925:

. t. ^li İl JLİ* Jj-Ij tyo'y. ojI^vJi j-°'} •&*■ j* JJ~'J "'J' r?*'1 fj* ö'S' Uii ölCa JS" Üt LâjŞ jÛ-j Ji *Ul ,J^s IJ^ Cllî"

Müslim, Taharet, 86; Ebû Dâvûd, Taharet, 65, H.no:172; Tirmizî, Taharet, 45, H.no:61 (hasen-sahih); Nesâî, Taharet, 101, H.no:133; es-Sünenü'l-kübm, 1/93, H.no:134; îbn Mâce, Taharet, 72, H.no:510; Dârimî, Vudû', 3, H.no:665; Tayâlisî, s.108, H.no:805; İbn EbîŞeybe, 1/34, H.no:298; Ebû Avâne, 1/200, H.no:646; îbn Huzeyme, 1/9, H.no:I2; Îbnü'l-Cârûd, H.no:l; Tahâvî, Şerhu meâni'l-âsâr, 1/41; Taberânî, el-Mu'cemü'l-evsat, IV/221, H.no:4032; Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, 1/162;

Ayrıca 328/636. ve 312/620.hadislere bk.

21  Rasûlullah'm bunu, kolaylık/ruhsat olduğunu göstermek için yaptığı anlaşılmaktadır, unutma ya da hata sonucunda yapılan bir şey değildir.

14                                                                                        Mestler Üzerine Mesh Etmek

2-Me.stler Giyilmeden Önce Teiniz (Abdestli) Olma Şartı

332/640-Muğîre b. Şu'be'den

Bir yolculukta Rasûlullah'ın (SaiMiaM aleyhi ve seitem) abdest almasına yardımcı oldum (yani su getirdim/döktüm); yüzünü ve kollarını yıkadı, başına ve mestlerine mesh etti. Ben dedim ki:

'Ey Allah'ın Rasûlü! Mestlerini çıkartmayayım mı?' Şöyle buyurdu:

"Hayır, ben onları temiz olarak (ayaklarımı yıkayarak) giydim."

§[Râvi: 'Ben de bundan sonra yalın ayak yürümedim, (mest giydim dedi)] ve ekledi; 'Sonra da (Rasûlullah) sabah namazını kıldı.'

Sahih: Müsned, IV7245, H.no:18059; Benzer rivayetler için bk. IV/244, H.no:18052; IV/255, H.no:18158, 18152; IV/251, H.no:18il2; Şafiî, Müsned, 17; Onun, 1/32-33; Buharı, Vııdû', 48; Ebû Dâvûd, Taharet, 60, H.no:I51; İbn Huzeyme, 1/95-96, H.no:190-191; İbnü'l-Cârûd, H.no:83, 85; Dârekutnî, 1/195; Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, 1/291.

Heysemî, senedindeki râvilerin sahih hadis ricali olduklarını belirtir. Ahmed b. Hanbel'in Ebû HUreyre'den naklettiği (11/358, H.no:8680) rivayetin senedinde müphem bir râvinin bulunduğunu söyler. Huzeyme b. Sâbit'ten Taberâni'nin yaptığı rivayet için de: "İbn Ebî Leylâ'nın hafızası kötüdür" der. Bk. Mecma\ 1/254-255, 260.

Bu konuda Muğîre b. Şu'be'den nakledilen diğer rivayetler için bk. 54/362, 233/541, 278/586, 333/641, 342/650, 345/653, 346/654.hadİsler.

Mestler Üzerine Mesh Etmek____________________________________________15

333/641-Muğîre b. Şu'be'den (Radıyaüaim anhy.22

Kendisi Rasûlullah'la (Saiiaiiaha aleyhi ve seiiem) birlikte yolculuğa çıkmıştı. (Yolda) Hz. Peygamber bir vadiye yöneldi, orada ihtiyacını giderdikten sonra (Muğîre'nin yanına) geldi. Abdest aldı, mestlerini çıkardı ve ayaklarını yıkadı, (mestlerini tekrar giydi). Sonra abdesti bozulunca döndü, tekrar abdest aldı ve mestlerine mesh etti. Ona:

'Ey Allah'ın Rasûlü! Mestleri çıkarmamayı unuttun' deyince şöyle buyurdu:

"Hayır/kesinlikle (unutmadım) bilâkis sen unuttun, izzet ve celâl sahibi Rabbim bana bunu emretti."

334/642-Ebû Hüreyre'den

oened: ^ ^> ^ ^-^-.p1 -m- ö* j=*j ^-^~ -^ y. -ui^> üi-ıj-

Hasen: Müsned, IV/246, H.no:18063; Mükerrer için bk. IV/253, H.no:18l36; £&d ZJÛvûd, Taharet, 60, H.no:156; Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, XX/374, 416-417, H.no:872, 1000, 1002; Hâkim, Müstedrek, 1/276, H.no:606 (Hâkim: "İsnadı sahihtir" demiş, Zehebî de bunu onaylamıştır); Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, 1/271.

Senedindeki Bükeyr b. Âmir el-Becelî zayıftır. Zehebî "zayıf sayıldı" der. İbn Hacer ise "zayıf hükmü verir. Bk.Kâşif, Trc.no:643; Takrîb, Trc.no:759; Ahmed b. Hanbel bu râvinin sadece bu rivayetini, Ebû Dâvûd ise üç hadisini nakleder (H.no:154, 156, 3402). Buna göre hadisin isnadı zayıftır. Ancak hadis, şahid ve mütabileri ile kuvvetlenerek hasen li ğayrihî seviyesine yükselir.

Bu konuda Muğîre b. Şu'be'den nakledilen diğer rivayet için bk. 332/640 oened: ij.^ ,jy ^Jy ı^-1^ J^'     J** îh' ts*^ ^- ^jJj" jstj^ cf- *^' "^ y- J-*-'v ^•■^~

Hasen: Müsned, 11/358, H.no:8680; Heysemî Alımed b. Hanbel'in Ebû Hüreyre'den naklettiği bu rivayetin senedinde müphem bir râvinin bulunduğunu söyler. Bk. Mecma', 1/254.

Bu rivayet, 145/453.hadis ile birlikte mütâlâa edilmelidir.

Cerirb. Abdullah el-Becelî1 den (Radıyallahü anlı) şahidi:

Bk. Nesâî, Taharet, 43, H.no:51 (Nesâî, Şerik'in rivayetine göre doğruya en yakın olanın bu rivayet olduğunu söyler); İbn Mâce, Taharet, 29, H.no:359; Dârimî, Vudû', 16, H.no:685. Hadis Şerîk ve İbrahim b. Cerir sebebiyle hasendir.

J;6____________________________________________Mestler Üzerine Mesh Etmek

RaSÛlullah (Saltallahü aleyhi ve sellem)'.

"Abdest almama yardımcı ol!" deyince kendisine abdest suyu getirdim. (Bu su ile tuvalete gidip) istinca yaptı, (sonra döndü) elini toprağa daldırdı ve eline mesh etti, ardından abdest aldı ve mestlerine mesh etti. Kendisine: 'Ey Allah'ın Rasûlü! Ayaklarını yıkamadın' deyince şöyle buyurdu: "Ayaklarım temiz (abdestli) olduğu hâlde mestleri giymiştim."

NOT: Mestin tam bir temizlikle giyilmesinde ittifak vardır. Tam temizlik, gusül ve abdest gerektiren hallerden temizlenmektir. Bu hükümler abdestte ayağın yıkanmasına/geçerli olmasına benzer, zira mest üzerine mesh etmek ayağı yıkamanın bedelidir. Asıl olmazsa ya da asla benzemezse bedelin hükmü ibtâl olur. 'Mest, belli süreyle ayağa hadesi geçirmez' esası da mestlerin mesh edilebilmesi için önceden ayağın hadessiz (yani abdestte yıkanarak temiz) olmasını gerektirir.25

3-Mestlere Mesh Etmenin Geçerlilik Süresi

335/643-Şureyh b. Hâni'den:

26

Hadis, senedindeki müphemlik sebebiyle zayıftır. Ancak şahidi İle hasen li ğayrihî seviyesine yükselir. 25 Şîrâzî, Mühezzeb, 1/21; Merğınânî, Hidâye, 1/28; İbn RUşd, Bidâyetü'l-müctehid, 1/15.

"6 Sened: i>^> J- ^-ü'ı £. p&Jı J* *&S ^ 1^ ısüi.

Sahih: Müsned, f/96, H.no:748; Benzer rivayetler için bk. 1/96, H.no:749; 1/100, H.no:780, 781; 1/113, H.no:906-907; 1/118, H.no:949; 1/120, H.no:966; 1/133, H.no:1119; 1/134, H.no:1126; 1/146, H.no: 1244; 1/149, H.no: 1276.

Hz. Ali'nin müsnedinde zikredilen bu hadis Hz.Âİşe'nin müsnedinde de yer alır:

Müsned, VI/110, H.no:24677 (tf û* Ji }CZî 'd ıTJC ıîı ı^t fa} d* Jiı J^ ^ j'i* jıîî ŞS Jıî) lafzı ile.

Abdürrezzâk, 1/202-203, H.no:788-789; Müslim, Taharet, 85; Nesâî, Taharet, 99, H.no:128-129; İbn Mâce, Taharet, 86, H.no:552; Dârimî, Vudû', 42, H.no:720; İbn Huzeyme, 1/97, H.no:194; Humeydî, 1/25, H.no:46; Ebû Ya'Iâ, Mu'cem, 39, H.no:5; Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrû, 1/275-277 (Müslim'e göre "Şurayh b. Hânî'nin Hz.Ali'den (Radıyallahü anh) naklettiği bu rivayet, bu konuda rivayet edilen hadislerin en iyisidir).

Bu konuda Hz.Ali'den nakledilen rivayetleri bir arada değerlendirebilmek için bk.343-344/65i-652.hadisIer.

Meshin süresi ile ilgili diğer rivayetler:

Mestler Üzerine Mesh Etmek

Hz. Âişe'ye (Radıyallahü anM) mestlere mesh etmeyi sorunca şöyle dedi:

'Bunu Ali'ye sor, bu konuda o benden daha bilgilidir. (Çünkü) o, Rasûlullah'la (Saiiaiiaha aleyhi ve seiiem) birlikte yolculuk yapıyordu.'

Ben de Hz. Ali'ye sordum. O şöyle dedi:

'Rasülullah, (mestlere mesh etme süresinin) yolcu için üç gün üç gece ve mukîm için ise bir gün bir gece olduğunu,   söyledi.'

28

336/644-Safvân b. Assâl el-Murâdî'den (Radıyaitahaank):

a-Huzeyme b. Sâbit'ten (Radıyallahü a«/iJ:338/64Ğ.hadise bk. Ayrıca 340/648. hadise bk. (Sürenin artırılabileceğine dâir rivayet)

b-Safvân b. Assâl'dan (Radıyallahü anh):336-337/644-645.hadislere bk.

c-Avf b. Mâlik el-Eşcaî'den (Radıyallahü anh):339/647.hadise bk.

d-Ebû Hüreyre'den (Radıyallahü anh): îbn Mâce, Taharet, 86, H.no:555.

e-Ebû Bekre'den (Radıyallahü anh): İbn Mâce, Taharet, 86, H.no:556; Bezzâr, IX/90, H.no:3621; Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, 1/216, 281; Zeylaî, hadisi İbn Huzeyme ve Taberâni'ye de nisbet eder. Bk.Nasbu'r-râye, 1/88.

f-İbn Abbas'tan (Radıyallahü anhüma): Abdiirrezzâk, 1/208, H.no:802; Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, 1/273 (İsnadı sahih), 277.

g-İbn Mes'ûd'dan (Radıyallahü anh): Abdürrezzâk, 1/207, H.no:799-801; Bezzâr, V/22, 34, H.no:1578, 1592; Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrû, 1/276;

h-Ömer'den (Radıyallahü anh): Abdürrezzâk, 1/205, H.no:794; Ebû Ya'lâ, 1/158, H.no:171.

ı-Übey b. îmâra'dan (Radıyallahü anh): Ebû Dâvûd, Taharet, 61, H.no:158; İbn Mâce, Taharet, 87, H.no:557 (belli bir süre sının yok).

i-Ukbe b. Âmir'den (Radıyallahü anh): îbn Mâce, Taharet, 87, H.no:558 (Hz. Ömer Mısır dönüşü kendisine yöneltilen bir soruya "cumadan cumaya mestlerini çıkartmadığı" şeklinde cevap vermiş ve bu hareketi ile de sünneti İcra ettiği kendisine ifade edilmiştir).

j-Meymûne'den (Radıyallahüanhâ):34l/649.hixdiS (süre sının yok). 27 Yani yolcu için süre 72, mukîm İçin 24 saattir.

Sened: $)£* jıi '^'^- u*^ tf & '^'-^^ -i'İj ^ 'J* *jj-'j ^'J^ Jü j& 'û-- >'**' ^~

Sahih: Müsned, IV/240, H.no:17400; Benzer rivayetler için bk. IV/240, H'no:18015; IV/240-241, H.no:180l7; IV/239, H.no:18009; Nesâî, Taharet, 98, H.no:126-127; Taberânî, el-Mu'cemü'l'kebîr, VIII/84, H.no:7397; Eeyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, 1/276;

Ebu'l-Garîf in ismi, Ubeydullah b. Halîfe el-Hemedânî el-Murâdî'dir. Tabiinden sika biridir. Fakal, Şiîlikle itham edilmiştir.

Hadisin birinci bölümü için bk. Ebû Dâvûd, Cihâd, 82, H.no:2613 (Büreyde'den nakledildi); îbn Mâce, Cihâd, 38, H.no:2857 (Safvân'dan nakledildi).

Bennâ hadisin isnadının ceyyid olduğunu belirtir. Ek.Bülûğu 'l-emânî, 11/65.

Bir sonraki 337/645.hadis de bu rivayeti destekler.

_18____________________________________________Mestler Üzerine Mesh Etmek

Rasûlullah (SaiMiahü aieyiü ve seiiem) bizi bir seriyye (askerî grup) ile gönderirken29 şöyle dedi:

"Allah yolunda Allah'ın düşmanlarıyla savaşmak için, Allah'ın İsmiyle hareket edin, ganimet mallarında hainlik yapmayın ve çocukları öldür­meyin! Yolcu, temiz olarak (abdestli) giydiği takdirde mestlerine üç gün üç gece ve mukîm de bir gün bir gece mesh eder (mesh etme hakkı vardır)."

337/645-Safvân b. Assâl el-Murâdî'den (Radıyaiiahüanhy?Q Hz. Peygamber (Sallallahü aleyhi ve seiiem) biz yolcu31 olduğumuzda mest­lerimizi üç gün üç gece çıkarmamamızı emrederdi/tavsiye ederdi. Ancak

29 Lafız olarak ...diyerek bizi gönderdi, şeklindedir. Ancak anlaşılması için ...gönderirken dedi, şeklinde terceme edildi.

Sened: ,j~~>- 'Jı jj ?-*~ "*■*& ıSji- Ju *^c y, oÇi- LS-ıâ-

Sahih: Müsned, IV/240, H.no:18013; Benzer rivayetler için bk.IV/239, H.no:18007, 18009; IV/239-240, H.no:18011; IV/240, H.no:18012, 18016, IV/241, H.no:18018. Hadisin baş tarafı İlim (14/211) konusunda zikredildi: ciî LJÎW C ü=j jjUı ._Jiy \&JJ '££ &O ijî jıi [JJı eUii Üîî il İıi C jûî ^ji^j'ı Jdi ^ Öi^ÎU o2f jıî

İJJ Jü bli İUi jj *I> öJul> Ji İJJU.I iiŞti

Zir b. Hubeyş'den: Safvân b. Assai el-Murâdî'ye (Radıyallahü anh) gittim. Bana dedi ki: 'Seni buraya ne getirdiT 'İlim talebi,' dedim. {'Sana bir müjde vereyim mi,' dedi ve şu hadisi Rasûlullah'tan (Sallallahü aleyhi ve sellem) rivayet etti: "Melekler, ilim talibinin çalışmalarını sevdikleri için, kanatlannı onun ayakları altına sererler.") Ben ona: "İçimi kurcalayan, büyük ve küçük abdest bozduktan sonra mestler üzerine mesh etme konusu (hakkında ne dersin? Çünkü) sen Allah Rasûlü'nün (Sallallahü aleyhi ve sellem) ashabından birisin. Bu konuda herhangi bir şey duyup duymadığını öğrenmek İçin geldim," dedim. O da "evet" cevabını verdi." Hadisin devamı yukarıda işleniyor.

Abdürrezzâk, Musaiınef, 1/205, H.no:795; Tirmizî, Taharet, 71, H.no:96 (hasen-sahih); Deavât, 98, H.no:3536, (hasen-sahih); Ebû Dâvûd, İlim, 1, H.no:3641; Nesâî, Taharet, 113, H.no:158; İbn Mâce, Mukaddime, 17, H.no:226 (Bûsİrî, son döneminde ihtilâl eden Âsim b. Ebİ'n-Necûd -Behdele- haricinde diğer râvîlerin sika olduğunu ifade eder); Taharet, 62, H.no:478; Dârimî, Mukaddime, 32, H.no:369; İbnü'l-Mübârek, 387, H.no:1096; Şafiî, 17; Onun, 1/34-35; Humeydî, 11/389, H.no:881; Saîd b. Mansûr, Sünen, V/119, H.no:940; DârekutnU 1/197, H.no:15, İbn Ebî Şeybe, 1/162, H.no:1867; V/284, H.no:26112; Makdisî, Muhtara, VIII/32-34, H.no:23-26; V1II/36, H.no:29; Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebtr, VIII/55-60, H.no:7349-7365. Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, 1/114.

Âsim b. Behdele -îbn Ebi'n-Necûd- hakkında bilgi için bk. 14/21 l.hadis. 31 Metinde râvinin şekki görülmekte, (>-) ve (î>3jlJ) aynı manadadır. "Yolcu" anlamına

kullanılan (>u) (>l—) kelimelerinin çoğuludur.

Mestler Üzerine Mesh Etmek____________________________________________19_

cünüplük durumunda (mestler) çıkartılır. Ama büyük, küçük tuvalete gitmek ve uyku (sebebiyle mestler çıkartılmaz).

338/646-Huzeyme b. Sâbit'ten (Radıyaiiaha anhy?2 Rasûlullah (SaiiaUahu aleyhi ve seiiem) şöyle derdi:

"Yolcu üç gece, (bir rivayette; üç gün üç gece) mukîm ise bir gün bir gece mestlere mesh eder."

339/647-Avf b. Mâlİk'ten (Radıyallahü anhyP

Rasûlullah (Saiiaiiaha aleyhi ve seüem) Tebûk savaşında (yolcu için) üç gün ve gece, mukîm için ise bir gün ve gece mestlere mesh etmeyi emretti.

Sened: ^

Salıih: Müsned, V/213, H.no:21748; Diğer rivayet: V/213, H.no:21756 (ruhsat lafzı ile); V/215, H.no:21777; Benzer rivayetler için bk. V/214, H.no:21759, 21765-21767; V/213, H.no:21749-21750; V/215, H.no:21772; (Bu son rivayette, Hz. Peygamber'in (Sallallahü aleyhi ve selleın) ruhsat olarak verdiğinden (>V, '<$) lafzı ile söz edilmektedir). Abdürrezzâk, 1/203,

H.no:790-791; Ebû Dâvûd, Taharet, 61, H.no:157; Tirmizî, Taharet, 71, H.no:95 (Tirmizî "hasen-sahih" hükmünü verdikten sonra bu konuda hadis rivayetinde bulunan sahabenin isimlerini verir: Hz.Ali, Ebû Bekre, Ebû Hüreyre, Safvân b. Assâl, Avf b. Mâlik, İbn Ömer ve Cerir); İbn Mâce, Taharet, 86, H.no:553-554; İbnü'l-Cârûd, H.no:86.

Heysemî, sadece Taberâni tarafından nakledildiğine yer verir, Ahmed b. Hanbel'den nakledildiğine değinmez. Bk. Mecma', 1/260.

Ayrıca 340/648.hadise bk.

32 Sened: ^ıJ^Jı 0-o'J! ,J > ^-'P^Jı *Î!' ■&■ J J-î j* jp- 'J> "/> vîtîî ju j^i ısii. Sahih: Müsned, VI/27, H.no:23877; Bezzâr, VH/189, H.no:2757; Taberânî, el-Mu'cemü'l-evsat, 11/33, H.no:1145; el-Mu'cemü'l-kebîr, XVIII/40, H.no:69; Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, 1/275 (Beyhaki, Tirmizî'nin: "Hocam Buhâri'ye bu hadisi sordum. '"Hasendir" cevabını aldım" dediğini nakleder).

Heysemî, hadisin Bezzâr ve Taberânî tarafından nakledildiğini, râvilerinin ise sahih hadis ricali olduklarını söyler, Ahmed b. Hanbel'den nakledildiğini belirtmez. Bk. Mecma', 1/259.

20                                                                                        Mestler Üzerine Mesh Etmek

4- Mestlere Mesh Etmede Süresizlik

340/648-Huzeyme b. Sabit el-Ensârî'den (Radıyaiiahuanhy?A

RaSÛlUİlah (Saltallaha aleyhi ve sellem)'.

"Mestlere üç gün mesh edin!" dedi. Eğer sürenin artırılmasını istesey­dik artırırdı.

§Huzeyme'den (Radıyaiiaha anh) gelen ikinci rivayet:

Hz. Peygamber (saiMiaM aleyhi ve sellem) meshin süresini yolcu için üç gün ve mukîm için bir gün bir gece olarak emretti. Allah'a yemin olsun ki soran kişi sorusuna devam etseydi, Rasûlullah kesinlikle bu süreyi beş güne çıkartırdı.

Sened:

Sahih: Müsned, V/213, H.no:21754; İkinci rivayet: V/215, H.no:21778; Benzer rivayetler için bk. V/215, H.no:21778; V/214, H.no:21768; V/213, H.no:21756; Abdürrezzâk, 1/203, H.no:790-791; Ebû Dâvûd, Taharet, 61, H.no:157; Tinnizî, Taharet, 71, H.no:95; İbn Mâce, Taharet, 86, H.no:553; Tayâîisî, s.169, H.no:1218; îbn Ebî Şeybe, 1/162, H.no:1863-1864; Tahâvî, Şerhu meâni'l-âsâr, 1/81; Humeydî, 1/207, H.no:434; Taberânî, el-Mu'cemii'l-kebîr, IV/92-94, H.no:3749, 3751, 3754-3757; İbn Hıbbân, IV/158, 161, H.no:1329, 1332; Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, 1/277-278.

Ayrıca 338/646.hadise bk.

Mestler Üzerine Mesh Etmek                                                                                        21

341/649-Ömer b. İshâk b. Yesâr'dan:35

Atâ' b. Yesâr'ın kitabından onunla birlikte okudum, şöyle dedi:

Hz. Peygamber'in eşi Meymûne annemize (Radıyaiiahu emhâ). mestlere mesh etme konusunu sordum, dedi ki:

'Ben Rasûlullah'a (Saiiaiiaha aleyhi ve seiiem), 'Bir insan mestlerini çıkart-maksızın her an mesh edebilir mi?' diye sorunca bana:

"Evet" dedi.'

AÇIKLAMA

Bu konuda; 'Eğer sürenin artırılmasını isteseydik artırırdı1 ya da 'Allah'a yemin olsun ki soran kişi sorusuna devam etseydi, Rasûlullah kesinlikle bu süreyi beş güne çıkartırdı' şeklindeki rivayetlerde sahabenin zannı nakledilmektedir:

Ayrıca 341/649 nolu hadiste açıklık yoktur. İmam Mâlik ve Leys b. Sa'd 'mestin süresi yoktur' görüşündedirler.36 Ama süreye sınırlama getiren diğer hadis­ler çok açık ve kuvvetlidir. Dolayısıyla cumhurun görüşü tercih edilir; yolcu mestle­rine üç gün üç gece (72 saat), mukîm ise bir gün bir gece (24 saat) mesh edebilir. Bu süre, mestin giyilmesi ile değil, abdestin ilk bozulduğu andan itibaren başlar.37

5- Mestlerin Üstüne Mesh Etmek

" Sened:

Sahih: Müsned, VI/333, H.no:267Ö6; Dârekutnî, 1/199.

Hadisin senedinde yer alan Ebû Hafs Ömer b. İshâk b. Yesâr (v. 154/771), Meğâzî yazarı Muhammed b. îshak'ın kardeşidir. İbn Hıbbân sika sayar, ancak Dârekutnî "kuvvetli değildir" der. Bk. Mecma', 1/258; İbn Hacer, Lisânü'l-Mîzân, IV/285, Trc.no:811; Ta'cM'l-menfaa, 296, Trc.no: 1766; Ömer b. İshâk b. Yesâr'ın Müsned'deki rivayeti sadece bu hadistir. Kütübü sitte musanniflerinin ricalinden değildir. Buhârî, herhangi bir cerh ve tadilde bulunmaz. Bk.et-Târîhu'1-kebîr, VI/141, Trc.no:1957; Abdullah b. Ahmed b. Hanbel'in babasına bu zâtın kim ve nasıl biri olduğunu sorduğunu, onun Muhammed b. İshak'ın kardeşi olduğunu söylediğini, sorusunu yinelediği zaman da sükût ettiğini nakleder. Bk. Ahmed b. Hanbel, el-Ilel ve ma'rifetü'r-ricâl III/107, Trc.no:4423; Râzi, el-Cerhu ve't-ta'dîl, VI/98, Trc.no:507; İbn Hıbbân, Meşûhîru ulemâi'l-emsâr, 133, Trc.no:1044; Sikât, VII/167, Trc.no:9496; Zeylâî ise hadisi illetli bulmamıştır. Bk.Nasbu'r-râye, 1/180.

Bennâ ise daha sahih ve şahinliğinde ittifak olan diğer hadislerle hükmen çeliştiği için Meymûne annemizden nakledilen hadisle delil getirilemeyeceğini ifade eder. Her ne kadar bu konuda Ebû Dâvûd, Hâkim ve Beyhakî'de nakledilen hadisler bulunsa da bunların her birinin zayıf olduğunu, hattâ mevzu rivayetlerin bile bulunduğunu ve bunlarla delil getirileme­yeceğini söyler. Mesh müddeti için sahih ve doğru olan görüşün, seferî/yolcu için üç, mukîm için bir gün oluşadur.Bk.Biilûğu'l-emânî, 11/68.

36 Sehnûn, Müdevvene, 1/15; İbn RUşd, Bidayetti'l-müctehid, 1/15.

37 Merğınânî, age., 1/28; Kâsânî, Bedâiu's-sanâî', 1/8; Şîrâzî, age., 1/20; İbn Kudâme, Muğnî, 1/282-287,291.

22_________________________________________________Mestler Üzerine Mesh Etmek

342/650-Muğîre b. Şu'be'den (Radıyaiiahuanhy?*

Rasûlullah'ı (Saiiaüahu aleyhi ve seiiem) mestlerinin üstüne mesh ederken gordum.

3S Sened: jfj\

Sahih: Müsned, IV/254, H.no:18I44; Mükerrer için bk. IV/246-247, H.no:18074; Tayâlist, s.95, H.no:692; Ebû Dâvûd, Taharet, 63, H.no:161; Tirmizî, Taharet, 73, H.no:98 ("hasen" Bazı rivayetlerde "hasen-sahih" olarak geçmesini Ahmed Muhammed Şâkir tasvib etmez. Bunun sebebi olarak da şu kaynakları delil gösterir: Nevevî, Mecmu', I/5I7; İbnü'l-Arabî, Şerhu't-Tinnizt, 1/146; İbn Teymiyye, el-Münîekâ (Şevkânî, Neylü'l-evtâr, 1/232); Dârekutnî, 1/195; İbnü'l-Cârûd, 32, H.no:85; Taberânî, d-Mu'cemü'l-kebîr, XX/377, H.no:882.

Sa'd b. Ebî Vakkâs'ın Hz.Ömer'e (Radıyallahü anhüm) mestler hakkındaki sorusuna Hz. Ömer'in cevâbı olarak nakledilen rivayet İçin bk. Ebû Ya'lâ, I/I58, H.no:170; Şâşî, Müsned, 1/120, H.no:57; Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, 1/292.

Ahmed Muhammed Şâkir Tirmizî'nin Siinen'İnin şerhinde yukarıda kaynaklarını gösterdiğimiz eserlerdeki hadislerin senedlerinin bir kısmında Urve b. Zübeyr, diğer bir kısmında ise Urve b. Muğîre yer almaktadır. Bu usul açısından bir ızdırabdır, ancak her iki râvinin de sika olmasının senede zarar vermediğini ifade eder.

Ahmed Muhammed Şâkir yine Tirmizî'nin Siinen'İnin şerhinde Abdurrahman b. Ebu'z-Zinâd'ın (v.174/790) bazı âlimler tarafından zayıf gösterildiğini, bunların başında İmam Mâlik'in geldiğini, bunun da akranlıktan kaynaklandığını söyler. İmam Şafiî'nin: "Abdurrahman b. Ebu'z-Zinâd'ın Mâlik'in mezhebini zemmetmede neredeyse haddi aşacaktı" sözü aralarındaki ilişkinin hangi boyutta olduğunu göstermeye kâfidir. Musa b. Seleme'nin anlattıkları ise farklı bir bakış sunmaktadır: "Medine'ye geldim, İmam Mâlik'e uğradım ve: "Senden ve senin göstereceğin bir zâttan ilim almak için geldim" dedim. Bunun üzerine o: "İbn Ebu'z-Zinâd'a git" dedi." Gerçek şu kî İbn Ebi'z-Zinâd sika biridir, zayıf diyenlerin ellerinde bir delil yoktur, Ahmed b. Hanbel: "Hadisleri sahihtir"; Yahya b. Maîn ise: "Abdurrahman'ın babasından, onun da A'rac kanalıyla Ebû Hüreyre'den rivayetleri hüccettir" der. Iclî ve Tirmizî sika sayar. İsnadı sahihtir. Tirmizî'nin hocası Buharı'den naklettiği: "Mâlik b. Enes Abdurrahman'ı işaret ediyordu" sözünden Ahmed Muhammed Şâkir zayıf sayma anlamını çıkarmış, ancak bu sözden "ondan hadis yazma" anlamı çıkarmak daha doğru olur. Çünkü Tİrmİzî hadislerini "hasen-sahih" olarak da telakki ettiği olmuştur. Ayrıca şunu da söylemiştir: "Abdurrahman sikadır. Mâlik b. Enes sika saydı ve ondan hadis yazılmasını emretti." Bk.Sünen, Libâs, 21, H.no:1755.

Abdurrahman b. Ebi'z-Zinâd'in Buhârî on (her biri mütâbî olarak), Tirmizî on dört, Ebû Dâvûd on sekiz, İbn Mûce on bir, Dârimî sekiz, Ahmed b. Hanbel 81 rivayetini nakleder. Zelıebî, İbn Maîn'in olumlu, Ebû Hâtim'in ise olumsuz kanâatlerini nakleder. Bk. Kâşif, Trc.no:3193; İbn Hacer ise: "Saduktur, Bağdat'a gelince hafızası değişti. Fakih biri idi" der. Bk. Takrib, Trc.no:3S6l. 39 Hadisin sonunda senedle ilgili şu bilgi de verilmektedir: (ı^f^gij^ .ıi;j^)

§ Abdullah dedi ki: Babam Ahmed b. Hanbel, kendisine ayrıca hocaları Süreye ve el-Hâşİmî'nin de bu hadisi rivayet etliklerini bildirdi.

Mestler Üzerine Mesh Etmek_______________________________________________23_

343/651-Hz. Ali'den (Radtyallaha anh):40

Ben mestlerin altına mesh etmenin, üstüne mesh etmekten daha uygun olacağı düşüncesindeydim, ancak Rasûlullah'ı (Saiiaiiahu aleyhi ve seiiem), mestlerinin üstüne mesh ederken gördüm.

344/652-(Z.) Abdülhayr'dan:41

Hz. Ali'yi (Radtyallaha anh) abdest alırken gördüm, ayağındaki (mestlerin) üstüne mesh etti ve dedi ki:

'Rasûlullah'ı (SaitaiiaM aieyki ve seiiem) ayağındaki (mestlerin) üstüne mesh ederken42 görmeseydim, (mestlerin) altına mesh etmenin daha uygun oldu­ğunu zannederdim.'

40 Sened:

Sahih: Müsned, 1/95, H.no:737; Benzer rivayetler için bk. 1/114, H.no:917-918; 1/116, H.no:943; 1/124, H.no:1013-1015; 1/148, H.no:1263; EbÛ DâvÛd, Taharet, 63, H.no:163-164; Nesâî, es-Sünenü'l-kübrâ, 1/90, H.no:l 19; Dârimî, Vudû', 43, H.no:721 (Dârimî, bu hadisin abdest âyeti ile neshedİldiğini söyler); İbn Ebî Şeybe, 1/25, H.no:183; İbn Kuteybe, Te'vîlü Muhtelifü'l-iıadîs, 56; Dârekutnî, 1/199; Ebû Ya'lÛ, 1/287,455, H.no:346, 613; Bezzâr, 1X1/36-37,43, H.no:789, 794; Beyhakî, es-Süncnü'l-kübrâ, 1/292; Makdisî, Muhtara, 11/283, H.no:663 (isnadı sahih);

İbn Hacer hadisin isnadının hasen olduğunu söyler. Bk.Bülûğu'l-merâm, H.no:65; Telhîs'te ise isnadının sahih olduğunu ifade eder. Ebû Davud'un lafzı: |İ3 4* «üı Ji* <î>ı j>-j ojfj j^'j *ıîtf ^ «lj\ Jjl tjÂİı jl-f öıSJ ^b ^jjı öıs" y': jıî *£ Jüt ^ y^. y.

«-i*- ^> ^ j^-—i jU—j si* *i)ı J^a *ii' Jj^-j ^y'j t/1" J~»^^ j»-1 uı jjjiiı y»ıj t^j( c-Âs" ^ ;Jiî         ^  i Ayrıca 344/652 ve 335/643.hadislere bk.

Sahili: Müsned, 1/124, H.no:1014; Benzer rivayetler için bk. İ/114, H.no:917-918; 1/116, H.no:943; 1/124, H.no:1013-1015; 1/148, H.no:1263; Şafiî, Müsned, 385; Abdürrezzâk, 1/19, H.no:57; Nesâî, es-Sünenü'l-kübrâ, 1/90, H.no:I20; Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, 1/292.

Hadis Abdullah b. Ahmed b. Hanbel'in babasının Müsned'ine yaptığı ziyadelerden biridir. Bennâ râvilerin her birinin sıka olduğunu belirtir. Bk.Bülûğu 'l-emânl U/69.

Ayrıca 343/651 ve 335/643. had islere bk.

42 Bu rivayette,J~* kelimesi mesh etmek olarak terceme edildi. Zira konu, mestlere mesh etmektir, ayrıca bu rivayeti Beyhakî (1/73) £— mesh etmek lafzıyla rivayet etti:

: jiî jf«—. j ij'j 4ip «ili -^j lji Uj: jı» _^

24                                                                                               Mestler Üzerine Mesh Etmek

AÇIKLAMA

Mestlerin altına değil de üstüne mesh etmek asıldır ve altına mesh etmek sünnet değildir; İmam Ebû Hanîfe, Evzaî ve bir rivayette Ahmed b. Hanbel bu görüştedir. İmam Mâlik'e göre mestin üstüne mesh yeterlidir, ancak altına da mesh edilebilir. İmam Şafiî'ye göre ise mestin altında necaset varsa altı da mesh edilir.

İmam Ebû Hanîfe'ye göre mesh için en azından el parmaklarından üçüyle mesh edilmesi gerekir, İmam Ahmed'e göre ise mestin çoğunu mesh etmek gerekir.43

6-Mestlerin Altına ve Üstüne Mesh Etmenin Cevazı

345/653-Muğîre b. Şu'be'den Rasûlullah (Saiiaiiahü aieyiü ve seiiem) abdest aldı, mestlerinin altına ve üstüne mesh etti.

7- Çoraplara ve Pabuçlara Mesh Etmek

43 Şîrâzî, age., 1/22; Merğınânî, age., 1/28; İbn Rüşd, age., 1/13; İbn Kudâme, age., 1/302; Şevkânî, Neylü'l-evtâr, 1/ 231; Benııâ, age., 11/70 Sened: ı'^\\ ^ıs' 'Je- \'£~ J eü-j j* Jjy £jJ- ,X-i 'Ji jJ^Ji \££-

Hasen: Müsned, IV/251, H.no:18113; Ebû Dâvûd, Taharet, 63, H.no:I65 (Hadisin başında: 'Tebük Savaşında Hz.Peygamber'e (Sallallahü aleyhi ve seltem) abdest aldırdım" ziyâdesi vardır. Ebû Dâvûd, Sevr'in Raca b. Hayve'den hadis işitmediğini söyler); Tirmizî, Taharet, 72, H.no:97 (Tİrmizî, bu hadisin İlletli olduğunu söyledikten sonra sebebini şu şekilde açıklar: "Velid b. Müslim'in dışında hiç kimse Sevr b. Yezîd'den hadis nakletmedi. Ebû Zür'a ve Bulıârî'ye bu hadisin hükmünü sordum. Sahih olmadığını, Abdullah b. Mübârek'in bu hadisi yine Sevr kanalı ile Raca b. Hayve'den, onun Muğîre'nin kâtibinden, onun da mürsel olarak Hz.Peygamber'den naklettiğini, Muğîre'yi senedde zikretmediğini söylediler); İbn Mâce, Taharet, 85, H.no:550; İbnü'l-Cârûd, H.no:84; Dârekutnî, 1/195; Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, 1/290; Hadisin zayıf olduğunu iddia edenlerin görüşleri için bk. Ebû İshâk el-Huveynî el-Eserî, Gavsü'l-mekdûd bi Tahrîci Müntekâ li'bni'l-Cârûd, 1/78-84.

Ahmed Muhammed Şâkir Tirmizî'nin Sünen'inin şerhinde hem Ebû Davud'un hem de Tirmizî'nin illetlerini kabul etmediğini delilleri ile ortaya koyar ve özetle şunları söyler: "Mestlerin altına mesh, sikanın ziyâdesidir ve sikanın ziyâdesi de makbuldür. Hadis vücûbiyete delil değildir. Mestlerin Üstünü mesh yeterlidir. Mestin hem altını hem de üstünü mesh güzel bir davranıştır."                                                                                               '"

Ayrıca 332/640.hadise bk.

Mestler Üzerine Mesh Etmek____________________________________________25

346/654-Muğîre b. Şu'be'den (Radıyaiiahüanh):45

Rasûlullah (Saitaiiaha aleyhi ve seiiem) abdest aldı, çoraplara ve pabuçlara mesh etti.

AÇIKLAMA

Çorap üzerine mesh etmenin cevazında İhtilâf edildi; İmam Ebû Hanîfe, Mâlik ve Şafiî'ye göre ancak deriden mamul ya da deriyle kaplanmış veya pabuç haline getirilmiş olursa mesh caizdir. İmam Ebû Yusuf, Muhammed ve Ahmed'e göre kalın olur ve yürürken ayaktan düşmezse caizdir.46

Sonuç olarak çorap üzerine mesh etmek bazı şartlarla caizdir: 1-Abdestli giyilmeli,

2-Ayağı kaplamalı ve mest gibi ayaktan düşmemeli,

3- Yün çorap gibi kalın olmalı,

4-Mesh edildiği zaman ayağa su geçmemelidir.

Pabuç üzerine meshe gelince, çorabın üstünde olmalı ya da mest şeklinde ayağı topukların üstüne kadar örtmelidir. Tîbî, Hattâbî ve İbn Kayyim gibi âlimler de bu görüştedir.47

Mestlere mesh etme konusu daha önceden geçmişti. Sevban (H,no. 274/582), Huzeyfe b. Yemân (H.no. 102/410) ve Selmân (H.no. 276/584) gibi sahabilerden nakledilen hadislere bakılabilir.

' Sened: j=^> j J

Safaih: Müsned, IV/252,H.no:18122; Ebû Dâvûd, Taharet, 61, H.no:159 (Ebû Dâvûd hadisi zikreder ve:"jİJi Jc ^- '^'} 4* Â\ J^ y» 31 v^p,\ J. Lij^jı oı " "Muğire'den nakledildiği belli olan sadece "Hz. Peygamber (Saltallahü aleyhi ve sellem) mestlere mesh elti" bölümüdür" der); Tinnizî, Taharet, 74-75, H.no:99 ("Hasen-sahih" hükmünü veren Tirmizî, bu konuda Ebû Mûsâ el-Eş'arî'den de rivayetin bulunduğunu söyler ve Salih Muhammed et-Tirnıizî kanalı ile şu hâdiseyi nakleder: "Ebû Mukâtil es-Semerkandî anlatıyor: Ölüm döşeğindeki hastalığında Ebû Hanîfe'nin huzuruna girdim. Su İstedi ve onunla abdest aldı. Ayağında da çorap vardı. Bunlara mesh etti ve: "Şu âna kadar yapmadığım bir şeyi yaptım, kalın olmayan çoraplara mesh ettim" dedi); Nesâî, Taharet, 97, H.no: 125 {Nesâî hadisi zikrettikten sonra:

"Bu rivayette Abdurrahman b. Servân (Ebû Kays)'a nıütâbî olan birini bilmiyoruz. Muğire'den sahih olarak rivayet edilen sadece şu kısmıdır: "Hz. Peygamber (Sallallahü aleyhi ve sellem) mestlere mesh etti"); İbn Mâce, Taharet, 88, H.no:559; Ebû Dâvûd, Ebû Mûsâ el-Eş'arî'den nakledilen rivayeti verir. (Bk. Ebû Dâvûd, Taharet, 61, H.no:159):

İbn Mâce'nin rivayeti ise şu şekildedir (bk. Taharet, 88, H.no:559):

Ebû Dâvûd çoraplara mesh eden sahabenin isimlerini de zikreder: Ali b. Ebû Tâlİb, İbn Mes'ûd, Berâ b. Âzib, Enes b. Mâlik, Ebû Ümâme, Sehi b. Sa'd ve Amr b. Hureys. Ayrıca Hz.Ömer ve İbn Abbas'tan da nakillerin bulunduğu söyler.

Ayrıca 3 32/640. hadise bk.

40 İmam Şafiî, Ümm, 1/29; Sehnûn, age., 1/44; Merğınânî, age., 1/30; İbn Rüşd, age., 1/14; İbn Kudâme, age., 1/298. 47 Mübârekfûrî, Tuhfetü'l-ahvezî, 1/272; Bennâ, age., 11/71

26                                                                                               Mestler Üzerine Mesh Etmek

347/655-EVS b. Ebî Evs'ten (Radıyaltahüanh)^

Rasûlullah'ı (Saiiaiiahu aleyhi ve seiiem) abdest alırken gördüm, pabuçlarına mesh etti, sonra namaz kılmaya kalktı.

§Evs'ten gelen ikinci rivayet:

Hz. Peygamber (SaUaiiaha aleyhi ve setim) abdest aldı ve pabuçlarına mesh etti.

§Evs'ten gelen üçüncü rivayet:

Rasûlullah'ı (Saiiaiiaha aleyhi ve seiiem) gördüm, insanların abdest aldığı yere/kabın yanına49 geldi ve orada abdest aldı.

Sened: «-.ı jt- *ıw y. Jk l;.^ Jıi ^

Sahih: Müsned, IV/8, H.no:16103; İkinci rivayet: IV/9, H.no:16113; Üçüncü rivayet: IV/8, H.no: 16101; Dördüncü bir rivayet de şöyledir: IV/10, 16125 (Fakat senedinde Şerik vardır):

EM Dâvûd, Taharet, 62, H.no:160 (v^j) ziyadesiyle; Tirmizî, Taharet, 74, H.no:199;

İbn Mûce, Taharet, 88, H.no:559; Dâriınî, Vudû', 43, H.no:96.

Tirmizî Ilel'inde bu hadisi, âlimlerin ittifakla amel etmediği hadisler arasında sayar.

Tahâvî vd. âlimlerin de bu kanaatta olduklarını belirtir. Bk. İbn Receb el-Hanbelî, Şerhu

Ileli't-TinnizîjnA,

Hz. Ali'den (Radıyallahü anlı) nakledilen rivayet için bk.228/536. hadis

Bu konuda tekrarı uygun olacak hadisler için bk. Sevbân (273-274/581-582); Amr b.

Ümeyye ed-Damrî (275/583); Huzeyfe (102/410); Selman (276/584); Bilâl (277/585) ve

Muğîre b. Şu'be (278/586) hadisleri.

4'J Kızâme (uiiS'); Kuyu veya abdest alınan kap anlamındadır. Bk. Azİmâbâdî, Avnü'l-Ma'bûd,

1/90-91.

Mestler Üzerine Mesh Etmek                                                                                               27

FIKHI HÜKÜMLER

Mest üzerine mesh etmede ittifak ve ihtilâf edilen konular vardır:

A-hîifak edilen konular.

1-Tam bir temizlik ile (abdestli olarak) giyilmelidir.

2-Mestin temiz, kalın olması ve ayağı tümden inciklerle beraber kaplaması şarttır.

3-Mûtad bir yürüyüşe dayanmalıdır.

4-Mestin üstüne mesh edilmelidir.

5-Mest ayağa giyildiğinde durmalı ve kendisini salmamalıdır

6-Yolculukta mest üzerine mesh etmenin cevazında, ayrıca ikâmet halinde meste mesh etmede de İmam Mâlik'ten gelen bir rivayet dışında ittifak vardır.50

B-İhtilaf edilen konular.

1-Meste mesh edilmesine mani olan az delik/sökük hakkında ihtilâf edildi; Şâfiîler ve Hanbelîlere göre az da olsa delik olan meste mesh edilmesi caiz değildir, Hanefî ve Mâlikîlere göre ise az delik/yırtık meshe mani değildir. Büyük delik konusunda Mâlikîler, yürümeye mani olandır derken, Hanefıler, ayak parmakla­rından en küçüğünden üç tanesi kadar olursa meshe manidir, derler.51

2-Mestin üzerinde bir şey olmamalı, ancak Hanefî, Mâliki ve Hanbelîlere göre zayıf bir şey giyebilir. Mest üzerindeki çizmeye meshe de cevaz verildi, sadece İmam Şafiî sonraki görüşünde (kavl-i cedîdinde) çizmeye meshin yeterli olmadığını söyler.52 Pabuç üzerine meshin cevazına gelince, mesh edilebilen çorabın üstünde olmalı ya da mest gibi ayağı topukların üstüne kadar örtmelidir; Tîbî, Hattâbî ve İbn Kayyim gibi âlimler de bu görüştedir.

3-Meshin süresi cumhura göre yolcu için üç gün üç gece (72 saat) ve mukîm İçin bir gün bir gece (24 saat) devam eder. Bu süre, mest temiz giyildikten sonra ilk hades (abdest bozulması) hali ile başlar. İmam Mâlik'e göre ise süresizdir.54

4- Çorap üzerine mesh etmede ihtilâf edildi. İmam Ebû Hanîfe, Mâlik ve Şafiî'ye göre ancak deriden mamul ya da deriyle kaplanmış veya pabuç haline getirilmiş olursa mesh caizdir. İmam Ebû Yusuf, Muhammed ve Ahmed'e göre kalın olur ve yürürken ayaktan düşmezse caizdir.55

5-Mestlerİn altına değil de üstüne mesh etmek asıldır ve altına mesh etmek de sünnet değildir; İmam Ebû Hanîfe, Evzaî ve bir rivayette Ahmed b. Hanbel bu görüştedir. İmam Mâlik'e göre mestin üstüne mesh yeterlidir, ancak altına da mesh edilebilir. İmam Şafiî'ye göre ise mestin altında, necaset varsa mesh edilir.

50 Şîrâzî, age., 1/22; Merğmânî, age., 1/28-29; İbn Rüşd, age., 1713; İbn Kudâme, '1/284,300-302. M Şîrâzî, age., 1/21; Merğınânî, age., 1/28-29; İbn Rüşd, 1/14; İbn Kudâme, 1/287. 32 Şîrâzî, age., 1/21; Merğınânî, age., 1/29; İbn Kudâme, 1/296-297; İbnü'l-Hümâm, Fethu'l-Kadîr, 1/108; Şirbînî, Muğni'l-muhtâc, 1/66; İbn Âbidîn, Reddü'l-muhtar, 1/241.

53 Mübârekfûrî, Tııhfetü'l-ahvezt 1/272; Bennâ, age., 11/71.

54  Sehnûn, Müdevvene, 1/15; Merğınânî, 1/28; Kâsânî, Bedâiu's-sanâî', 1/8; İbn Rüşd, 1/15; İbn Kudâme, age., 1/282-287, 291.

55  İmam Şafiî, Ümm, 1/29; Sehnûn, age., 1/44; Merğmânî, age., 1/30; İbn Rüşd, age., 1/14; İbn Kudâme, age., 1/298.

Mestler Üzerine Mesh Etmek

İmam Ebû Hanîfe'ye göre mesh İçin en azından el parmaklarından üçüyle mesh edilmesi gerekir, İmama Ahmed'e göre ise mestin çoğunu mesh etmek gerekir.

6-Mestler abdestli iken çıkarıldığında sadece ayaklan yıkamakla Hanefî, Mâlikî ve Şâfıîlere göre abdest devam eder, ancak İmam Mâlik, ayaklan yıkamak geciktirilirse yeterli olmadığını ifade eder, zira muvâlât (abdest uzuvlannı peş peşe yıkamak) ona göre şarttır.5Ö

%Meshin hükmünü bozan (mani) haller.

1-Mesh süresinin sona ermesi,

2-Cünüplük hali,

3-MestIeri çıkarmak,

4-MestIerde delik ve sökük meydana gelmesi.57

36 Şîrâzî, age., 1/22; Merğınânî, age., 1/28-29; İbn Rüşd, age., 1/13,16; İbn Kudâme age., 1/302; Şevkânî, Neylü'l-evtâr, 1/ 231; Bennâ, age., 11/70.

57 Merğınânî, age., 1/28-29; İbn Rüşd, age., 1/15-16; İbn Kudâme age., 1/282-287, 291,302; Meydânî, Liibâb, 1/56-58.

O-ABDESTİ BOZAN ŞEYLER/HALLER

1- Ön ve Arka Yoldan Çıkan Necaset île Abdestin Bozulması

  İdrar ve Büyük Tuvalet

  İhtiyacından Dolayı Abdest Almak

  Yellenmekten Dolayı Abdest Almak

  Mezî, Vedî ve İstihâze Kanından Dolayı Abdest Almak

2- Abdestin Bozulmasından Şüphelenmek

3- Uyku Sebebiyle Abdest Almak

  Oturarak Uyumak Abdesti Bozmaz

  Hz. Peygamberin Uykusu, Yatarak da Olsa Abdesti Bozmaz

  Yatarak Uyuyan Kişi (İhtiyaten) Abdest Almalıdır

4- Cinsel Organına Dokunan Kişinin Abdest Alması

5- Cinsel Organına Dokunan Kişinin Abdest Alması Şart Değildir

6- Hanımına Dokunan ve Öpen Kişinin Abdest Almaması

7- Kusmak veya Burun Kanamasından Dolayı Abdest Almak

8- Deve Eti Yemek Sebebiyle Abdest Almak

9- Ateşte Pişen Yiyeceklerin Yenmesinden Dolayı Abdest Almak

   Bu Konuda Hz. Peygamberin Eşlerinden Gelen Rivayetler

10- Ateşte Pişen Yiyeceklerin Yenmesinden Dolayı Abdest Almak Şart Değildir

_30_______________________________________________Abdesti Bozan Şeyler/Haller

I-ABDESTİ BOZAN ŞEYLER/HALLER 1-Ön ve Arka Yoldan Çıkan Necaset ile Abdestin Bozulması

Allah Teâlâ buyurdu:

"Ey İman edenler! Namaza kalktığınızda (abdestîniz yoksa); yüzünüzü, dirseklere kadar kollarınızı yıkayın, başınızı mesh edin ve ayaklarınızı da topuklara (aşık kemiklerine) kadar yıkayın. Eğer cünüp olduysanız iyice temizlenin/yıkanın. (Ancak) siz hasta ya da yolculukta veya sizden biri hacet yerinden gelmiş yahut da kadınlara dokunmuş-sanız/beraber olmuşsanız ve su da bulamadıysanız, bu durumda temiz toprağa yönelin/teyemmüm yapın; (onunla) yüzlerinize ve ellerinize mesh edin. Allah size zorluk çıkartmak istemez, ancak sizi temizlemek ve nimetini

tamamlamak ister ki belki siz de şükredersiniz." (Mâİde 5/6)

(Maide süresindeki bu âyet; bazı hallerde su bulunmazsa teyemmüm yapılması gerektiğini öğretmektedir. Bu durumlardan birisi, hacet yerinden (tuvaletten) dönüldüğü zamandır ki icma ile ön ve arkadan gelen şeylerin abdesti bozduğunu gösterir. Aşağıdaki rivayetler de bunu tekid etmektedir.)

* İdrar ve Büyük Tuvalet İhtiyacından Dolayı Abdest Almak

Abdesti Bozan Şeyler/Haller

348/656-Zirb. Hubeyş'ten:58

Safvan b. Assai el-Murâdî'nin (itadıyaiUıhü anlı) yanma gelip mestlere mesh etme konusunu sordum. Bana dedi ki:

'Rasûlullah'in (SaiiaiiaM aieyiu ve seiiem) yamndayken bize, cünüplük dışında mestlerimizi üç gün çıkartmamayı tavsiye etti.. Ancak büyük-küçük ihtiyaçtan ve uykudan dolayı çıkartmayı emretmedi.59 Gür sesli bir bedevi geldi ve:

'Ey Muhammed, kişi bir topluluğu sever de onlara katılamazsa, (yaptıklarını yapamazsa ne olur?) dedi. Peygamberimiz şöyle buyurdu:

"Kişi sevdiği ile beraberdir."60

NOT: Bu hadiste söz konusu bedevi, Rasûlullah ve Müslümanlara olan sevgisini açıklamaktadır. Ancak onlara katılamamaktan ve yaptıklarını yapama­maktan şikâyet edince, Rasûlullah: "Kişi sevdiği ile beraberdir" buyurdu.

Sahih: Müsned, IV/239, H.no:18009; Benzer rivâyeiler için bk. IV/239, H.no:18007; 1V/239-240, H.no: 18011; IV/240, H.no:18013, 18015-18016; IV/241, H.no:18018; İbnü'l-Mübârek, 387, H.no:1096; Tayâlisî, s.160, H.no:l 165; Şafiî, 17; Ümm, 1/34-35; Abdürrezzâk, Musannef, 1/205, H.no:795; İbn Ebî Şeybe, 1/162, H.no:1867; V/284, H.no:26112; EbÛ Davûd, İlim, 1, H.no:3641; Tirmizî, Taharet, 71, H.no:96 (hasen-sahih); Deavât, 98, H.no:3536, (hasen-sahih); Nesât, Taharet, 113, H.no:I58; İbn Mâce, Mukaddime, 17, H.no:226 (Bûsirî, son döneminde ihtilât eden Âsim b. Ebi'n-Necûd - Behdeie- haricinde diğer râvîlerin sika olduğunu ifade eder); Taharet, 62, H.no:478; Dârimi, Mukaddime, 32, H.no:369; Humeydî, 11/389, H.no:881; Saîd b. Mansûr, Sünen, V/119, H.no:940; Dârekutnî, 1/191, H.no:15, Makdisî, Muhtara, VIII/32-34, H.no:23-26; VIII/36, H.no:29; Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, VIII/55-60, H.no:7349-7365. Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, 1/114.

Heysemî, Taberâni'nin rivayetinde zayıf sayılan Abdulkerİm b. Ebu'l-Mehârik'in bulunduğunu belirtir. Bk.Mecma', 1/123. Âsim b. Behdeie -İbn Ebi'n-Necûd- hakkında İbn Hacer: "Sadûktur, ancak bazen hata yapar. Kırâaüa delildir. Buhârî ve Müslim'in râvîleri arasında bir başka rüvî İle destekli olarak yerini alır." (Bk. Takrîb, Trc.no:3054) Zehebî ise, "Sika sayılır. Ancak Dârekutnî, hafızasında biraz problemin bulunduğunu söyler" der (Bk. Kâşif, Trc.no:2496).

Ayrıca 14/211 ve 337/645. had ise bk.

5y Bilâkis abdest alıp üzerine mesh etmeyi emretti. Bk. 'Mest üzerine mesh' konusu. 60 Hadisin Müsned'dekî bir başka rivayeti şöyledir:

Bk. Müsnecl, IV/240, H.no:18013; (Zir b. Hubeyş'in Safvân b. Assâl el-Murâdî'den benzer rivayeti için bk. 14/211.hadis).

_32____________________________________________Abdesti Bozan Şeyler/Haller

Enes'ten (Radıyattahü anh) aynı hâdiseyi hatırlatır mâhiyette bir rivayet de nakledilmektedir.61

* Yellenmekten Dolayı Abdest Almak

349/657-Hz. Ali'den (Radıyallahüanhy.

62

Bu rivayet şöyledir:

/, IH/222, H.no:13249.

62 Sened: *J ^ yi£j'ı jjl-i ^ iO ii ı&i. ^Tj ûji

Sahih: Müsned, 1/86, H.no:655; £60 Dâvfirf, Taharet, 81, H.no:205; Salât, 187, H.no:1005 (Ebû Davud'un her iki yerdeki metni şu şekildedir: ( ilCJi j J^iU cS ıiı jji-j 4* ^ J^- *üı J^-^ Jıi

 ); Tiruıizî, Radâ', 12, H.no:1164:

 jlîî |Û-'j şk «Ut yb ^I ^>f */ JÛ jîî» J yit j*

 Xİî-f ili ıîı jX. j 4* *Bı JİU Jjı jjl-j jûî Hi (di

(Tirmizî, Ali b. Talk'tan rivayet edilen bu hadis için "hasen" hükmü vermiş ve bu konuda Hz. Ömer, Huzeyme b. Sabit, İbn Abbas ve Ebû Htireyre'den (Radıyaüahü arihiim) rivayetlerin bulunduğunu belirtmiştir. Ayrıca hocası Buhârî'den şunları nakleder: "Ali b. Talk'ın Hz. Peygamber'den bu bir tek hadisten başka rivayetinin bulunduğunu bilmiyorum ve yine Talk b. AH es-Sühaymî'nin hadislerinden biri olduğunu da bilmiyorum. Zannedersem Vekî' bu zâtı Allah Rasûlü'nün bir başka ashabından biri olduğunu gördü ve bu hadisi nakletti"); H.no:1165:

^*jlüf ^ İCJl l/lî Uj Vİ^di jÛ'j^-İ ûj lil jXj 4* -il' Jt» ■JJ' Jj^-j JÛ Jli yli y-

(Ali'den nakledilen hadis: Tinîiizî bu zâtın Ali b. Talk olduğunu söyler); H.no:1166 (Hasen); Dârimt, VudÛ', 114, H.no:1141;/ûn flı&Mn, V/514-515, H.no:4199, 4201; Beyhakî, eS'Sünenü'l-kübrâ, V/324-325, H.no:9023-9026;

Ahmed b. Hanbel ve Beylıakî'nin 9023.hadisinin senedinde Vekî'-Abdülmelik b. Müslim el-Hanefî - babası (Müslim b. Sellâm) - Ali silsilesi bulunmaktadır. Ebû Dâvûd, Dârinıî, Tirmizî, İbn Hıbbân ve Beylıakî'nin 9024-9026. had islerin in senedinde ise: "...îsâ b. Hıttân - Müslim b. Sellâm - Ali b. Talk" vardır. İbrahim el-Huseynî hem Hz.Ali ve hem de Ali b, Talk'tan rivayetine dikkat çeker. Bk.d-Beyân ve't-ta'nf, 1/74.

Abdesti Bozan Şeyler/Haller____________________________________________33

Hz. Peygamber'e iSaiiaiiahu aleyhi ve seiiem) bir bedevî geldi ve dedi ki:

'Ey Allah'ın Rasûlü! Biz çölde yaşıyoruz. Birimiz yellenirse63 (ne gerekir?)'

Rasûlullah şöyle buyurdu:

"İzzet ve celâl sahibi Allah doğruyu ifade etmede hayayı emret­mez64, biriniz böyle yaparsa abdest alsın, eşlerinize (cinsel olarak) arka­dan yaklaşmayın!"

§Bir rivayette: "Gerilerinden (dübürlerinden) yaklaşmayın!" şeklinde geçmektedir.

Heysemî de hadisin Hz.Ali'den gelen rivayetine yer vererek sünenlerde Ali b. Talk el-Hanefî'den nakledildiğini, asıl Hz.Ali rivayetinin Abdullah b. Ahmed b. Hanbel'in Müsned'e yaptığı ziyâde olduğunu, ayrıca bu hadisin râvilerinin de sika olduklarını belirtir. Bk. Mecma', 1/243; IV/299. Heysemî'nin bahsettiği ziyâde şu hadistir:

Müsned, 1/138, H.no:1164; Taberânî, el-Mu'cemü'l-evsat, 11/274, H.no:1965; Dârekutnî, //e/, IH/189; Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, 1/220, H.no:993; Heysemî hadisin senedinde yer alan Husayn hakkında Yahya b. Maîn'in "Onu tanımıyorum" dediğini nakleder. Bk. Mecma', 1/243 (Bu rivayet Namaz bahsinin 801/1671.hadisi olarak zikredilecektir).

Ali b. Talk b. Münzir (veya Talk b. Ali b. Münzir) el-Hanefî'nin (Radıyattahü anh) Ahmed b. Hanbel yirmi, Tirmizî altı, Ebû Dâvud altı, Nesâî üç, İbn Mâce ve Dârimî bir rivayetini nakleder. Bu şahabının biyografisi için bk.İbnü'1-Esîr, Üsdü'l-ğâbe, IV/117-118, Trc.no:3790;

Mecdüddin b. Teymiye ihtiyatla hadisin hem Hz. Ali'den, hem de Ali b. Talk'tan rivayet edildiğini gösteren iki hadis verir (Bk.Müntekâ, H.no:3648, 3650). Ahmed Muhammed Şâkir, Ali b. Talk'a nisbet edenlerin hatalı olduğunu iieri sürmektedir. Fakat senedlerin ifade ettiği görüntü hadisin Ali b. Talk'tan nakledildiğini belgeliyor.

Hadisin son bölümünün:

a-Huzeyme b. Sâbİt'ten (Radıyalkıhü anh) şahidi için bk. Müsned, V/2I3, H.no:21747, 21751-21752, 21755; V/214, H.no:21762; V/215, H.no:21771; Dârimî, Vudû', Nikâh, 30, H.no:2219.

b-İbn Abbas'tan (Radıyallahü anlmma) şahidi:

>jı ^ ;'> jf it/, J jij J\ &\ 'j& u ^i.3 -i iı ju Jjı jjLj jû jıi ^ j\ j,

Bk. Tirmizî, Radâ', 12, H.no:1165 (Hasen-garib)

c-Ebû Hüreyre'den (Radıyailahü anh) şahidi için bk. Müsned, 11/479, H.no: 10158.

63  Bu cümle tasğîr (küçültme) sigası iledir ve tam tercemesi; 'yelcik çıkarsa'dır. Ancak Türkçeye, 'yellenirse' şeklinde terceme edildi.

64 Bu mana için bk. Müsned tr. H.no: 427/735 ve ilgili dipnot.

34                                                                                         Abdesti Bozan Şeyler/Haller

350/658-Muhammed b. Amrb. Atâ'dan:65 Sâib b. Habbab'ı (Radıyaiiahu anhum) elbisesini koklarken gördüm. 'Neden böyle (yapıyorsun)?' deyince şöyle cevap verdi: 'Rasûlullah'ın (SallallaM aleyhi ve sellem) şöyle dediğini duydum: "Abdest ancak yelin kokusu ya da sesi olduğunda gerekir."'

351/659-Ebû Hüreyre'den (Radıyaiiahuanh):66

Hz Peygamber (Saitatiaha aleyhi ve setiem) dedi ki:

"Ancak tuvalete gitmek67 ya da yellenmekten dolayı abdest gerekir."

'■ Sened: i'fc- eUı* J }^i 'j, ii^ of .üjl; ^ *uı jIi J,

Hasen: Müsned, III/426, H.no:15445; İbn Mâce, Taharet, 74, H.no:516 (İbn Mâce'de sahâbinin ismi es-Sâib b. Yezid olarak zikredilmiştir. Bûsırî, Muhammed b. Amr b. Ata'nın talebelerinden Muhammed b. Abdullah b. Mâlik'in Sünen'deki mütâbii Abdülaziz b. Ubeydullah'ın zayıf olduğunu belirtir. 'BkMisbâhu'z-Zücâce, 1/74); Haris b. Ebî Üsâme, Müsned, 1/221; Taberânî, et-Mu'cemü'l-kebîr,WWl40,R.no\6622;Mü.medü'ş-Şâmiyyîn, 11/286, H.no:1354;

Heysemî de hadisin Taberânî tarafından rivayet edildiğini, (İbn Mâce'nin senedinde tenkid edilen) Abdülaziz b. Ubeydullah'ın zayıf olduğunu, kendisini sika sayan birini görmediğini belirtir Bk. Mecma', 1/242. Fakat Taberânî'nin bu rivayetinde ise sahâbinin ismi es-Sâib b. Hallâd'dır.

Hadisin senedinde İbn Lehîa bulunmaktadır. Bu râvî ile ilgili geniş bilgi için bk.22/64.hadis.

Hadisin râvisi es-Sâib b. Habbâb'dır. İbn Mâce ve Taberâni'de verilen isimler doğru değildir. İbnü'1-Esîr, es-Sâib b. Habbâb'dan sadece bu hadisin nakledildiğini söyler. Bk.Osdü'1-ğâbe, U/390, Trc.no:1907

Ebû Hüreyre'den (Radıyaiiahu anh) şahidi için bk. 351/659 ve 359/667.hadisler.

Abdullah b. Zeyd'den (Radıyaiiahu anh) şahidi için bk.359/667.hadis.

Hadis şâhid ve mütâbii ile hasen seviyesindedir. Sened: j-J j* -ijj^j «JCa ^1 ^ jl^_ Jiî CÜ ıüji- _,iii- 'J> xS^ ıi'ai-

Sahih: Müsned, 11/410, H.no:9283; Benzer rivayetler için bk. 11/471, H.no:10049; 11/435, H.no:9580; Tirmizî, Taharet, 56, H.no:74 (Hasen-Sahih); İbn Mâce, Taharet, 74, H.no:515; Beyhakî, es-Sünenü't-kübrâ, 1/117, 220.

Ebû Hüreyre'nin (Radıyaiiahu anh) sözü (mevkuf) olarak nakledilen muallak rivayet için bk. Buharı, Vudû', 34;

Abdullah b. Zeyd'den (Radıyaiiahu anh) şahidi için bk.359/667.hadİs.

Sûib b. Habbâb'dan (Radıyallalıü anh) şahidi için bk. 350/658.hadis.

Ayrıca 3 56/664. had İse bk. 67 Tuvalete gitmekten kasıt, küçük veya büyük tuvalet İhtiyacını gidermektir.

Abdesti Bozan Şeyler/Haller_____________________________________________35

NOT: Ön ve arkadan çıkan idrar, dışkı, mezi, vedi ve yellenmek gibi necis şeyler icma ile abdesti bozar. Ancak Hanefî âlimleri arkadan değil de önden gelen yelin abdesti bozmadığı görüşündedirler. Mâlikîlere göre mutad olmayan kurt ve kum gibi şeyler hastalık halinde değil de sağlıklıyken gelirse abdesti bozmaz.68

352/660-Ebû Hüreyre'den

RaSÛlullah (Sallallalıii aleyhi ve seiiem) buyurdu ki:

"Abdesti bozulan kişi, yeniden abdest alıncaya kadar namazı kabul olmaz."

Hadramevt'li biri Ebû Hüreyre'ye sordu: 'Ey Ebû Hüreyre! Abdesti bozma nedir?' 'Sessiz ya da sesli yellenmektir.'

NOT: Bu rivayette Ebû Hüreyre "hades" kelimesini yellenmek şeklinde kayıtlamıştır. Ancak kelimenin mutlak manası, manevî pislik durumudur ki bu da

68  Şîrâzî, Mühezzeb, JJ22; Merğınânî, Hidâye, 1/14; İbn Rüşd, Bidâyetü'l-müctehid, 1/24; İbn Kudâme, Muğnî, 1/160/162; Meydânı, lübâb, 1/36.

69 Sened: 'Syi îx* 4 '•^-3-Ş- y. fa 1> '^ ^' jO^1 -£ &&•

Sahih: Müsned, 11/308, H.no:8064; Mükerrer için bk. 11/318, H.no:8206; Benzer bir rivayet

ise şöyledir:

«İiı iİ 'J& Jjı î&ıûjı Jjî! îıİUlı 'j&_ ÎÛijİ ^ jır & iıL. ^ i^ît Jı^' ü Jıi jX.'j *İ *îl| J^ *ûı J^-j o' s^^i ^î 'J*

Müsned, 11/415, H.no:9344; Şu rivayet İse daha kapsamlıdır:

Müsned, 11/289-290, H.no:7879 (Bu rivayet 37/907. hadiste zikredilecektir. Vehb b. Münebbih'cen duyan râvînin müphem oluşu sebebiyle hadisin isnadı zayıftır. Fakat hadisin şâhid ve mü tabileri vardır. Bunlarla sahih li gayrihi seviyesine yükselir); Hemmâm, Sahîfe, H.no:113; Buharı, Vudû', 2, 34, 135; Müslim, Taharet, 225; Ebû Dûvûd, Taharet, 31, H.no:60 (Hocası Alımed b. Hanbel'den naklettiği hadislerden biridir); Tirmizî, Taharet, 56, H.no:76 (Gaıib-Hasen-Sahİh).

Bu rivayetin Ebû Saîd el-Hudrî'den (Radtyallahü anlı) şahidi için 38/908.hadise bk. Bu hadis de burada zikredilebilirdi.

Ayrıca 37/907.hadise bk.

Abdesti Bozan Şeyler/Haller

abdestsizlik, cünüplük, hayız ve nifâs hallerinden biri ile olur. Küçük hades denilen abdestsizlik halinden abdest ile, büyük hades denilen cünüplük, hayız ve nifâs halinden ise gusül ile temizlenmek mümkündür. Su bulma imkânı olmadığında teyemmüm söz konusu iki hades için de geçici temizlik aracıdır.70

353/661-Peygamberimizin eşi Hz. Âişe annemizden (Radıyaiiaha anhâyJ1

Rasûlullah'ın (Saiiaiiahtt aleyhi ve seüem) mevlâsi Selmâ72 kendisine vuran kocası Ebû Râfî hakkında konuşmak için Peygamberimiz'den izin istedi. Peygamberimiz Ebû Râfî'e:

"Ey Ebû Râfî! Sana ve ona ne oluyor?"deyince o: 'Ey Allah'ın Rasûlü! Bu (kadın) bana eziyet ediyor'dedi.

Peygamberimiz onun eşine:

"Ey Selmâ, ona nasıl73 eziyet ediyorsun?"diye sordu.

70 İbn Rilşd, Bidâyetü'l-müctehid, 1/5.

Sahih: Müsned, VI/272, H.no:26217; Taberânî, eUMu'cemü'l-evsat, 11/575, H.no:1986.

Heysemî, hadisin Bezzâr ve Taberânî tarafından da nakledildiğini, Ahmed b. Hanbel'in râvilerinin sahih hadis ricali olduklarını, fakat senedinde Muhammed b. İshak'ın bulunduğunu, bununla birlikte bu zatın da tahdis sigası ile naklettiğini belirtir. Bk. Mecma', 1/243.

72 ya da Rasûlullah'ın mevlâsı Ebû Râfi'in eşi

73 Lafız manası, "..ona ne sebeple/hangi gerekçeyle..." şeklindedir.

Abdesti Bozan Şeyler/Haller

'Ey Allah'ın Rasûlü! Ben ona hiçbir şeyle eziyet etmedim. Ancak namaz kılarken abdestini bozdu. Kendisine: 'Ey Ebû Râfî, Rasûlullah Müslümanlardan biri yellendiği zaman, ona abdest almasını emretti' dedim, kalkıp bana vurdu.'

Bunun üzerine Rasûlullah (kendisini tutamayıp) gülmeye başladı ve: "Ey Ebû Râfî, o sana ancak hayrı/doğruyu söylemiş" dedi.

* Mezî, Vedî ve İstihâze74 Kanından Dolayı Abdest Almak

354/662-Hz. Ali b. EbîTalib'den (RadıyaitahüanhyP Ben, mezisi çok gelen bir kişiydim ve durumu76 Rasûlullah'a (Saiiaüahu aleyhi ve sellem) sorunca şöyle buyurdu:

"Menide gusül ve mezide abdest almak gerekir."

74 Mezi: Cinsel yakınlaşma/oynaşma sebebiyle gelen sıvı,

Vedi: İdrardan sonra gelen biraz koyu akıntı,

Meni: Cinsel birleşme sırasında şehvetle çıkan sıvı,

İstihâze: Hayız ya da nifas kanı dışındaki özür/hastalık kanıdır.

Sened: J$^f Jh J^-^ ■&■ j* j^'j ,J Jl \£'J* oıîJait ^ijli-j\$-f}\ ^>ü /\ ü'üi-Sahih: Müsned, 1/87, H.no:662; 'Mâlik, Taharet, 53; Buhâri, îli'm, 51; Gusl, 13; Vudû\ 34; Müslim, Hayz, 17-19; Ebû Dâvûd, Taharet, 82, H.no:206-207; Tirmizî. Taharet, 83, H.no:114 (hasen-sahih); Nesâî, Taharet, 112, H.no:)52-157; 130, H.no:193-194; Gusl, 28, H.no:435-438; İbn Mâce, Taharet, 70, H.no:504;

Ayrıca 81-84/389-394.hadislere bk.

82/390.hadis: (Müsned, î/107, H.no:847; (İkinci rivayet): 1/125, H.no:1028; (Üçüncü rivayet (Z.)): 1/111, H.no:891; Benzer rivayetler için bk. 1/125, H.no:1029; 1/121, H.no:977; 1/111-112, H.no:893 (Z.); 1/109, H.no:868 (tf> ^ J- (ıülı j j-^î tiüJ) ziyadesiyle; 1/108,

H.no:856; 1/103, H.no:811 (Z.) (iü.ıî jU j- &£.ı) ziyadesiyle; 1/109-110, H.no:869.

76 Mikdad b. Esved ya da Ammar b. Yasir aracılığıyla, bk. Müsned Trc. no:81/389, 84/392

Abdesti Bozan Şeyler/Haller

355/663-Hz. Âİşe'den (RadıyallahU anhây?1

Fâtıma bt. Ebû Hubeyş Rasûlullah'a (Saiiaiiahu aleyhi ve seiiem) gelip:

'Ben devamlı kan görüyorum' deyince:

"Hayız günlerinde namaz kılmayı bırak, sonra yıkan ve her (farz) namaz (vaktin)de yerdeki sergiye (kan) damlasa da bir abdest al, (bu yeterlidir)" buyurdu.

2-Abdestin Bozulmasından Şüphelenmek

. 356/664-Ebû Hüreyre'den (Radıyaiiahü on/o:78

RaSÛlUİlah (Sallallahü aleyhi ve seîlem) dedi kî:

"Sizden biri namaz kılarken dübüründe bir hareket hissedip, abdestinin bozulup bozulmamasından şüpheye düşerse, (yellenme) sesi işitmedikçe veya kokusunu duymadıkça namazı bırakmasın!"

77 Sened: i'j}- '£■

Sahih: Mümed, VI/42, H.no:24027; Mükerrer için bk. VI/262, H.no:26133; Benzer rivayetler için bk. VI/137, H.no:24940; VI/204, H.no:25557: VI/194. H.no:25498; VI/187, H.no:25421; VI/128-I29, H.no:24853; VI/82, H.no:24404; Mâlik, Taharet, 104; Buharı, Vudû', 63; Hayz, 8, 19, 24, 28; Müslim, Hayz, 62; Ebû Dâvüd, Taharet, 107-109, 115, H.no:280, 282, 286, 304; Tirmizî, Taharet. 93, H.no:125 (Hasen-Sahih); Nesât, Taharet, 120, H.no:21I-212; Hayz, , H.ııo:358-359, 363, 366-367; İbn Mâce, Taharet, 115, H.no:620-624; Dârimî, Vudû', 86, H.no:774,779; İbn Sa'd, Tabakât, VIII/178.

Hadisin değerlendirmesi için bk. Zeylaî, Nasbu'r-râye, 1/106; İbn Hacer, et-Telhîsu'l-habîr, 62;

Benzer bir rivayet için bk. 44/848.hadis

Ayrıca 37/841 .hadiste tekrar edilecektir.

78 Sened: of 'J* ^^ d 'J> J^!- ^~ Ju cL 'Ji JCU- ıİji ûu*. ıiji-

Sahîh: Milsned, U/414, H.no:9326; Müslim, Hayz, 99; £6ö Dâvûrf, Taharet, 67, H.no:177; Tirmîzî, Taharet, 56, H.no:74-75 (Hasen-Sahih); İbn Mâce, Taharet, 74, H.no:515; Dârimî, Vudû', 47, H.no:727; Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, 1/117, 220;

Hadisin şâlıidleıi:

a-Ebû Hüreyre'den (RadıyallahU anlı) benzer rivayetler için bk. 351/659.hadis.

b-Abdullah b. Zeyd'den (RadıyallahU anlı) şahidi için bk. Buhârî, Vudû', 4, 34; Müslim, Hayz, 98; İbn Mâce, Taharet, 74, H.no;513 (359/667.hadis)

c-Ebû Said el-Hudrî'den (Radtyallahü anh) şahidi için bk. İbn Mâce, Taharet, 74, H.no:514(358/666.hadis);

d-Sâib b. Habbâb'dan (Radıyallahü anh) şahidi için bk. 350/658.hadis.

Abdesti Bozan Şeyler/Haller                                                                                                  39

357/665-Ebû Hüreyre'den

RaSÛlllllah (Sallallalm aleyhi ve seliem) dedi ki:

"Sizden biri namazdayken80 kendisine şeytan gelir ve kişinin havya­rımı (sürmek İçin)81 tahrik ettiği gibi tahrik eder, kendisine boyun eğince kabalarının arasını yellendirir ki onu namazdan alıkoysun. Biriniz böyle bir şey hissederse, (yellenme) sesi İşitmeden ya da varlığından şüphe edil­meyen bir koku duymadıkça namazdan ayrılmasın!

§Bir rivayette: "Eğer şeytana bir boyun eğerse, hemen kendisini köstekler ya da bir gem takar (ve dilediği şekilde onu yönlendirir)" diye nakledilmektedir.

358/666-Ebû Saîd el-Hudrî'den (RadıyaiiaManhy.

82

Sened: ;^y>

Sahih: Müsned, 11/330, H.no:8351; Benzer rivayet için bk. 11/330, H.no:8352 (Bu hadiste sened aynı olmasına rağmen lafız 320/119O.hadİste zikredilecektir).

Heysemî, Ahmed b. Hanbel tarafından rivayet edilen hadisin senedindeki râvilerin sahili hadis ricali olduklarını, hadisin özetinin Ebû Davud'un Sünen'inde bulunduğunu belirtir. Bk. Mecma', 1/242.

Ayrıca bk. 320/119O.hadis.

80 Bir rivayette, mesciddeyken

81  İbnü'1-Esir, Nihaye, 1/14; Ayrıca Arapçada; (^) fiili hayvanı sürmek ya da durdurmak için

kullanılır ve bu durumda ona; G-î ^4) bes! bes! ya da bis! bis! denir. (Bk. Razİ, age., 52) ~ Senedi ■~J~~-J' jt ->jl1-^i- ıj^ ,j' ji- xj^ ji 'j* siji- jj siü- ıiijj- jup Uîji-

Hasen: Müsned, IH/96, H.no:11852; Diğer rivayet için bk. 111/96, H.no:11851; İbn Mâce, Tahâı-et, 74, H.no:514;

40________________________________________________Abdesti Bozan Şeyler/Haller

RaSÛIullah (Sallallatıü aleyhi ve seltem) dedi ki:

"Sizden biri namaz kılarken, şeytan kendisine gelir ve onun maka-dından bir kıl çekip, (vesvese vermek için) o kılı (kişinin makadına) uzatır. Bu kişi de abdestinin bozulduğunu zanneder. Sakın bir ses işitmedikçe veya koku duymadıkça namazını bırakmasın!83"

359/667-Abdullah b. Zeyd (Radıyaiiahu anhy}

Heysemî, Ebû Ya'lâ tarafından rivayet edilen hadisin senedindeki Ali b. Zeyd ile ihticacta İhtilaf edildiğini, hadisin özelinin İbn Mâce'nİn Sünen'inde bulunduğunu belirtir. Ahmed b. Hanbel tarafından rivayet edildiğine değinmez. Bk. Mecma', 1/242. Heysemî, bir başka hadisin senedinde Ali b. Zeyd'in zayıf olduğunu, kendisiyle delil getirilip getirilme­yeceğinde ihtilafın varlığını ifade eder. Bk. age., 1/128; Bûsiri de aynı şeyleri söyler. Bk. Misbâhu'z-zücâce, IV/228. Buhârî bu zat hakkında herhangi bir değerlendirme yapmamıştır. Bk.et-Tâıihu'l-kebîr, VI/275, Trc.no:2389; İbn Hacer, "zayıftır" derken (Bk.Takrîb, Trc.no:4734); Zehebî: "Hadis hafızlarından biridir; fakat sebt/hafızası kuvvetli değildir" der ve Dârekutnî'nin şu görüşünü nakleder: "O, benim nazarımda leyyin/zayıf olarak kalacaktır." Bk.Kâsif, Trc.no:3916. İmam Müslim, bu râviyi (Sâbil el-Bünâni İle birlikte) mütâbaat açısından eserine almıştır. Bk.Sahih, Cihâd, 100; Tirmizî ise: "Saduktur; fakat bir başkasının mevkuf yaptığı haberleri merfû yapar" diyerek sadece zaptını tenkid etmiştir. İşte bu sebeble bazı âlimler, bu râvînin hadislerini hasen olarak telakki etmişlerdir. Fakat Tirmizî, bu râvînin de yer aldığı hadislere "hasen-sahih" hükmü de verir. Bk.Sünen, Taharet, 80, H.no:109 (Ahmed Muhammed Şâkir, sika olduğunu; hakkında tenkidde bulunanların ise delilsiz hareket ettiklerini İfade eder); Cuma, 39, H.no:545.

Ayrıca 3 8/908.had iste tekrar edilecektir.

Müsned'de rivayet edilen bir başka hadis ise şöyledir:

Müsneil, III/12, H.no:11024 (Bu hadis Namaz bölümünde 883/I753.hadis olarak zikredilecektir); Müslim, Mesâcid, 88; Ebû Dâvûd, Salâl, 191-192, H.no:1024, 1026, 1029; Tinnizî, Salât, 174, H.no:396 (Hasen-Sahih); Nesât, Sehv, 24, H.no: 1236-1237; İbn Mâce, İkâme, 129, 132, H.no:l204, 1210; Dârimî, Salât, , H.no:1495; Dârekutnî, 1/374; Hâkim, Müstedrek, 1/227, H.no;464-466 (Hâkim, Buhârî ve Müslim'in şartına/râvisine uygun olduğunu söyler. Zehebî de aynı görüştedir).

Ali b. Zeyd için 29/180.hadisin tahririne bk.

83 Lafız olarak namazını bırakmaz, manasindadır. Ancak bı cümleler her ne kadar haberî de olsa inşa anlamında olduğu için talep manasında namazı bırakmasın, şeklinde terceme edildi.

Sened: ^ JJi ^j < jij J *üı jIij ^ii '^ ^J Ji jû- ^i ^jiı J* cnX c!^- Ju

Sahih: Müsned, IV/40, H.no;16402; Benzer bir rivayet için bk. IV/39, H.no:16394; Buhârî, Vudû', 4,34; Müslim, Hayz, 98; Nesât, Taharet, 115, H.no: 160; İbn Mâce, Taharet, 74, H.no:513.

Abbâd b. Temİm'in amcası, Abdullah b. Zeyd b. Asım'dır (Radıyallahii anh).

Abdesti Bozan Şeyler/Haller____________________________________________41_

Rasûlullah'a (SaiiaiiaM aleyhi ve seiiem), bir kişinin namazda (abdestinin bozulmuş) olduğundan şüphelenmesi durumunu anlattı/şikâyet etti. Rasûlullah buyurdu ki:

"Sakın bir ses işitmedikçe veya koku duymadıkça namazını bırakmasın!"

AÇIKLAMA

Bu ve benzeri nasiardan temel bir kaide doğdu:   "jJ-iJl J^ o^f'Kesin bilgi

şüphe ile ortadan kalkmaz'. Bir kişi abdestli olduğunu kesin bilir, ancak abdestinin bozulup bozulmadığı konusunda şüpheye düşerse bu kişi abdestlidir. Ama abdestsiz olduğunu kesin bilen kişi, abdest alıp almadığında şüpheye düşerse, bu kişi de abdestsizdir.85

Kavâid ilminde, âlimlerin titiz çalışmaları sonucunda birtakım kesin bilgiler toplandı ve bunlar dışında kalan konular ise zan ifade eden içtihadla halledilmeye çalışıldı. Bu kaide, fıkıh usûlünde îstishâb delili olarak geçmektedir.

3- Uyku Sebebiyle Abdest Almak * Oturarak Uyumak Abdesti Bozmaz

Hadisin şâhidleri:

a-Ebû Said el-Hudrî'den (Radıyallahü anh) şahidi için bk. 358/666.hadis;

b-Sâib b. Habbâb'dan (Radıyallahü anh) şahidi için bk. 35 0/65 8.1ı adi s.

c-Ebû Hureyre'den (Radıyallahü anh) şahidi için bk. 351/659 ve 3 56/664. had isler.

Heysemî'nİn, senedindeki râvilerinin sahih hadis ricali olduklarını belirttiği, Taberânî ve Bezzâr'ın İbn Abbas'tan (Radıyallahü anhüma) rivayet ettikleri hadisi de şâhİd olarak gösterebiliriz. Taberânî'nin İbn Mes'ud'dan (Radıyallahü anh) rivayet etliği hadisin ise senedinde sika-müdellis olan Haccâc b. Erlât'ın bulunduğunu söyler. Bk. Mecına', 1/242. Taberânî'nin İbn Mes'ud'dan (Radıyallahü anh) rivayet ettiği bir diğer hadisin ise râvilerinin sika olduğunu belirtir:

Bk. Mecma \ 1/242-243. İbn Nüceym, el-Eşbâh ve'n-nazâir, 62.

Abdesti Bozan Şeyler/Haller

360/668-İbn Abbas'tan (Radıyallahü anhüma)^

Rasûlullah (Saiiaitahu aleyhi ve seilem) bir gece yatsı namazını (işinden dolayı) geciktirdi ve (mesciddeki)87 topluluk uyukladı, uyandı, sonra tekrar uyuklayıp uyandılar.

Râvilerden Kays dedi ki: Hz. Ömer Peygamberimiz'in yanına gelip:

'Namaz! Ey Allah'ın RasûlüT dedi.

Rasûlullah çıkıp (yanlarına geldi) ve onlara namaz kıldırdı.

(Râvi yeniden) abdest aldıklarına dair bir şey nakletmedi.

Senedi t-Çj ^ ^ tüsi- ^i ^j~*'j ^j*1 ^j?*-' '^- J** ^^* J^ ^^ 'J* **i-* [y. '&>*- ^z&- uu j Sahih:  Müsned, İ/244, H.no:2195; Benzer rivayetler için bk. 1/221, H.no:1926; 1/366, H.no:3466; Buhârİ, Mevâkît, 24; Müslim, Mesâcid, 225; Nesât, Mevâkît, 20, H.no:529-532; Dârimî, Salât, 9, H.no:1218;

İbn Abbas'tan (Radıyallahü anhüma) nakledilen bir başka rivayet ise şöyledir:

Heysemî, hadisin Taberânî'nin Kebir'inde nakledildiğini, râvilerin sika olduklarını belirtir. Bir başka rivayet (î-^Ji »u o^Sf rJ—J* ,^-j o^-iJi ^«^ Mj!) için de; 'Taberânî'nin Kebir'inde nakledildiğini, senedinde zayıf olan Muhammed b. Küreyb'in bulunduğunu ifade eder."Bk.Mecma',I/313.

İbn Abbas'ın burada zikredilen rivayeti namaz bahsinde 157/1027.hadiste diğer rivayetleri ile birlikte tekrar edilecektir. Bu bölümde sadece Enes b. Mâlik'ten (Radıyallahü anh) şahidi verilmiştir. Bk.361-362/669-670.hadisler.

Ayrıca 150-159/1020-1029.hadislerde de diğer şâhidleri zikredilecektir:

a-Hz. Âişe'den (Radıyallahü anlıâ) şahidi için bk. Buhârî, Mevâkît, 24; Müslim, Mesâcid, 218; Dârimî, Salât, 19, H.no:1216-1217; (158-159/1028-1029.hadisler)

b-İbn Ömer'den (Radıyallahü anhüma) şahidi için bk. Buharı, Mevâkît, 24, 40; Müslim, Mesâcid, 221; Ebû Dâvûd, Taharet, 79, H.no:199; Salât, 7, H.no:420; (151-152/1021-1022.hadisler)

c-Nu'man b. Beşîr'den (Radıyallahü anh) şahidi için bk. Ebû Dâvûd, Salât, 7, H.no:419;

d-Muâz b. Cebel'den (Radıyallahü anh) şahidi için bk. Ebû Dâvûd, Salât, 7, H.no:421; (156/1026.hadİs)

e-Ebû Saîd el-Hudrî'den (Radıyallahü anh) şahidi için bk. Ebû Dâvûd, Salât, 7, H.no:422;(154/1024.hadis)

f-Enes'ten (Radıyallahü anh) şahidi için bk. Buhârî, Mevâkît, 25, 40; (361-362/669-67O.hadisler)

g-Ebû Hüreyre'den (Radıyallahü anh) şahidi için bk. 150/1020.hadİs

h-Câbİr b. Abdullah'tan (Radıyallahü anh) şahidi için bk.41/911

ı-Ebû Bekre'den (Radıyallahü anh) şahidi için bk. 15 5/1025.hadi s

i-îbn Mes'ûd'dan (Radıyallahü anh): BkMüsned, 1/396.

87 Aynı rivayetin Abdullah b. Ömer'den (Radıyallahü anhüma) gelen şahidinde, sahabenin durduğu yer 'mescid' olarak açıklanmaktadır. Bundan, sahabenin mescidde oturarak cemâatle namaz kılmayı beklerken uyukladığını ve bunun da abdestî bozmadığını anlıyoruz. (Bk. Buhârt, Mevâkît, 24; Müslim, Mesâcid, 221, 225)

Abdesti Bozan Şeyler/Haller_______________________________________________43_

AÇIKLAMA

Bu olayı daha iyi anlamak için, 150/1020 - 159/1029 numaralı hadislere bakmak gerekir. Bu gecikme hadisesinin düşündürdükleri:

1-Allah Rasûlü bunu bilerek yaptı, zira en faziletli vakte dikkat çekmek istiyordu (ya da başka rivayette geçtiği gibi; gelen elçiler sebebiyle biraz gecikti ve eğer ümmete ağır gelmemiş olsaydı, o vakitte namaz kılınmasını emredecekti).

2-Bu rivayetlerde sahabenin, o vakte kadar Rasûlullah'ın imamlığında yatsı namazı kılmak için bekledikleri, hatta uyuyup uyandıkları/uyukladıklan müşâhade edilmektedir. Yeryüzünde eşine az rastlanacak bir vefakârlık örneği gösteren bu bahtiyar topluluk, mescidde hazır bulundukları sürece her hâlde meleklerin dua ve istiğfarlarına mazhar oldular.

361/669-Enes b. Mâlik'ten (y

Bir gece yatsı namazı için toplanıldı.89 Bir kişi Peygamberimiz'in

(Sallallahü aleyhi ve sellem) yanına gelip:

'Ey Allah'ın Rasûlü! (Yardımına) ihtiyacım var' dedi.

Rasûlullah yardım etmek için onunla beraber kalkıp (gitti) ve (gecikince de mesciddeki) kişiler ya da bir kısmı uyukladı. (Peygamberimiz dönünce) onlara namaz kıldırdı, ancak abdest almalarını söylemedi.

88 Sened: ojC tf^i oji- ^ jılt jıî "^dı ojii ^ Sili- nfri- uıi öıîi'j j>ıi" jfı ıiji-

Sahih: Müsned, III/160, H.no: 12570; Benzer rivayetler için bk. III/I01, H.no:11926; III/182, H.no:12816; 111/113, H.no:12067; III/205, H.no:13067; III/182, H.no:12815; HI/129-130, H.no:12254; III/199, H.no: 12994; IH/268, H.no:13766; Buhârî, Mevâkît, 25, 40; Ezan, 27-28, 36, 156; Müslim, Hayz, 123-126; Ebû Dâvûd, Salât, Taharet, 79, H.no:200-201; Salât, 45, H.no:542, 544; Tirmizî, Cum'a, 21, H.no:518 (Hasen-Salıilı).

Benzer bir rivayet 1483/2353.hadİste zikredilecektir.

Ayrıca bir sonraki 362/67O.hadise de bk.

89 Râvilerden Affan; *ya da yatsı namazı geciktirildi' diye nakletti.

44________________________________________________Abdesti Bozan Şeyler/Haller

362/670-EneS b. Mâlİk'ten (Radıyattahü twlı)?°

Hz. Peygamber'in (Saiiaiiahü aleyhi ve seüem) ashabı (mescidde cemaatle namazı beklerken) bazen uyuklarlar, sonra kalkıp abdest almaksızın namaz kılarlardı.

363/671-Hz. Ali'den (Radıyallahüanl^

91

1)0 Sened: ctit 'J, ^jf oi*ı. jıi ssıs uöâ- vi ıiüi. o,^ ^ ^ŞJ uÎji.

Sahih: Müsned, IIT/277, H.no:13876; M«s/wn, Hayz, 123-126; £&« Dâvâd, Taharet, 79, H.no:200-20i; 77mn'zf, Taharet, 57, H.no;78 (Hasen-Sahih);

Bir önceki 361/669 ve 1483/2353.!ıadislere bk.

91 Sened: ciii ^ <iı ^j [p <TA '^'} *) &■=- ö* ^&& ^ o* J$ d '$ ^ ^-^' ^ '<* ^~- ^ Hasen: Müsned, I/Ill, H.no:892; Heysemî, Hz. Ali'nin sürriyyesinin (Sürriyye -odalık-: Efendisi  için özel bir odada kalan cariyeye verilen isimdir) mechûl olması ve İbn Ebî Leylâ'nın hafızasının zayıflığı sebebiyle hadisin zayıf olduğuna hükmetmiştir. Bk. Mecma', 1/314. Ahmed Muhammed Şâkir ise hasen hükmü verir.

İbn Ebî Leylâ: Abdurrahman b. Ebî Leylâ el-Ensârî (v.83/702) meşhur sika bir râvİdir. Kûfe'nin âlimidir. Babası Ebû Leylâ, Hz. Ömer ve Muâz'dan rivayetleri vardır. Buhârî'de 38, Müslim'de 32 rivayeti bulunmaktadır. Bk.Zehebî, Kâşif, Trc.no:3300; İbn Hacer: "Sika biridir. Ancak Hz.Ömer'den hadis işitip işitmediği hususunda ihtilâf vardır" der. Takrîb, Trc.no:3993; Bu râvi daha Önce geçen hadislerin metinlerinde de yer almştı. Örnek olarak bk.61/369 ve 47/244.hadis.

Bu zatın oğullan da İbn Ebî Leylâ olarak biliniyor. Meselâ bu hadisin senedinde zikredilen Küfe kadısı Muhammed b. Abdurrahman b. Ebî Leylâ (v.148/765) hakkında Tirmizî: "Babasından hiçbir hadis işitmemiştir. Onun babasından rivayetleri mutlaka bir aracı vâsıtası yi ad ir" der. Bk.77/"mızf, Salâl, 28, H.no:I94; Meselâ kardeşi îsâ b. Abdurrahman vasıtasıyla hadis almıştır. Bk.Tirmizî, Edeb, 3, H.no:274l; Tirmizî diyor ki: "Biz onu hafızası sebebiyle zayıf sayıyoruz. Ahmed b. Hanbel'in bu zatla delil getirilemeyeceğini söylediğini Hocam Ahmed b. el-Hasan nakletti." Bk. el-Ilelü's-sağtr, 745-746 (Sünen'in sonunda) Tinnizî, Cum'a, 76, H.no:609 (garîb); Heysemî, Muhammed b. Abdurrahman b. Ebî Leylâ'nın hafızasının kuvvetli olmadığını, ancak Ebû Hâtim'in sika saydığını ifade etti. Bk. Mecma', 1/218. Zehebî, Ahmed b. Hanbel'in bu râvi hakkında; "Hafızası kötüdür", Ebû Hâtim'in ise: "Sadûk makamındadır" dediklerini nakleder. Bk. Kâşif, Trc.no:5000; Şu'be: "İbn Ebî Leylâ'nın bana naklettiği hadisler makbuldür" der. Bk.Buhârî, ei-Târîhu'l-kebîr, I/I/162.

Diğer oğlu îsâ b.Abdurrahman b.Ebî Leylâ'dır. Bu zâtın, babasından naklettiği bir rivayet için bk.73/381 .hadis.

Buhârî'deki bir rivayette Ebû Berze: "Hz. Peygamber (Sallallahü aleyhi ve sellem) yatsıdan önce uykuyu, yatsıdan sonra sohbet/oturup konuşmayı hoş karşılamazdı" demiştir. Bk. Buharı, Mevâkît, 23; İbn Hacer bu iki hadisin aralarının uzlaştırılması hakkında şunları dile getirir. "Tirmizî: "İlim ehlinin birçoğu yatsıdan önce uyumayı mekruh saydı. Bazıları da özellikle Ramazan gecelerinde bu uykuya ruhsat verdiler. Ruhsat verenler şu kaydı koydular: "Kendine uyandıracak biri bulunmalı veya bir kimsenin uyku âdeti vaktin tamamını kapsamamalı." İbn Hacer bu şartlı ruhsatı uygun bularak yasağın İlletinin, vaktin çıkma endişesi olduğunu

Abdesti Bozan Şeyler/Haller__________________________________________________45_

Ben çok uykucu bir kişiydim. Akşam namazını kıldıktan sonra, üzerimde elbisem olduğu hâlde uyuklardim.92

Rasûlullah'a (Saiiaiiaha aleyhi ve seiiem) bu durumu sorunca bana ruhsat verdi (böyle uyuklamanın abdesti bozmadığını belirtti).

* Hz. Peygamber'in Uykusu, Yatarak da Olsa Abdesti Bozmaz

364/672-İbn Abbas'tan (RadıyallahU anbümavP

Hz. Peygamber (Saiiaiiahu aleyhi ve seiiem) bir keresinde uyukladı, hatta nefes (alıp vermesi) arttı/horladı94. Sonra kalkıp abdest almadan namaz kıldı.

365/673-Hz. Âişe'den (Radtyaüahüanhây?5

Hz. Peygamber (Saiiaiiahü aleyhi ve sel/em) uyuklar,  hatta nefes (alıp vermesi) artardı. Sonra kalkıp abdest almadan namaz kılardı.

belirtmiştir. Tahâvî de bir başka açıdan hâdiseyi değerlendirir: Yatsı vakti henüz girmemişse uykuya ruhsat vardır. Yatsı vakti girmişse uyku mekruhtur. Bk.Fethu'1-Bârî, U/62.

92 Râvİlerden Yalıya b. Sâîd; 'yatsı namazından önce uyuklardım' şeklinde nakleder.

93 Sened: ^'/ > Ş& J,. cL > ööl > y^'} €'£-

Sahih: Müsned, V234, H.no:2084; Buhârf, İlim, 41; Vudû', 5, 36; Ezan, 57-58, 77, 79, 161; Müslim, Müsâfirûn, 181-194; Ebû Dâvûd, Taharet, 79, H.no:202; Tatavvu', 26, H.no:1357. Ayrıca yine İbn Abbas'tan (Radıyallalıii tvıhüma) nakledilen 366-367/674-675.hadislere bk.

94 Hadisler birbirini açıklamaktadır: Bu rivayetteki (^a ^) lafzı 367/675 nolu hadiste (J^ -J çf ,y-)

ve Tinnizi, Taharet, 57. No: 77'de ise («^^ o-i- &-) şeklinde geçmektedir ve hepsi horlamak manasındadır.

95 Sened: j^-Gı ji. j^*ı^ı ^ ^i& iSji ^/'} &*■

Sahih: Müsned, VI/135, H.no:249I7; İbn Mâce, Taharet, 62, H.no:474; İbn Mes'ûd'dan (Radıyallalıii anh) şahidi için bk. ibn Mâce, Taharet, 62, H.no:475;

Bennâ, hadisin isnadının ceyyid olduğunu söyterMülûğu'l-emânî, 11/80.

46                                                                                               Abdesti Bozan Şeyler/Haller

366/674-İbn Abbas'tan (Radtyaiiahaanhuma):

.96

9(1 Sened:

Sahih: Müsned, 1/220, H.no:1912; İkinci rivayet: 1/220, H.no:1911; Benzer rivayetler için bk. 1/244-245, H.no:2196; 1/242, H.no:2164; 1/215. H.no:1843; 1/284, H.no:2567; 1/234, H.no:2083; 1/285-286, H.no:2572; 1/287, H.no:2602; 1/257, H.no:2325-2326; 1/252, H.no:2276; 1/369, H.no:3490; 1/330, H.no:3061; 1/341, H.no:3169-3170, 3175; 1/343, H.no:3194; 1/370, H.no:35Ö2; 1/371, H,no:3514; 1/373, H.no:3541; Rivayetlerin birinde bu uykunun yan tarafına yatarak olduğu nakledilir: "ı^-kii }\1 'S jCj. J,\ jî" Müslim, Müsâfirûn, 186; Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, 1/121-122;

Ayrıca 364/672 ve 367/675.hadislere bk.

Namaz bahsinde 1020/1890.hadis olarak da tekrar edilecektir.

İkinci rivayet (Allah Rasûlü'nün (Sallallahü aleyhi ve sellem) gözlerinin uyuduğu,fakat kalbinin uyumadığı) ile ilgili hadisler: Müslim'in İbn Abbas'tan (Radıyallahii anhüma) rivayetinde "Gözlerin uyuyup kalbin uyumaması Hz. Peygamber'e has bir özellik olduğu vurgulanmaktadır:

Müslim, Müsâfırûn, 186;

Hz.Âişe'den (Radıyallahii anhâ) şahidi için bk.

Lj-il Jllj Üj ıjLilİf "jCi ûj CiJlİ Ij JUİ 'yy üt Jj fUîl *İJ| Jji-j lj OİÎî <iîli tiJü

Mâlik, Salâtü'1-leyl, 9; Ahmed b. Hanbel, Müsned, VI/36, 73, 104; İbn Ebî Şeybe, 1/123, H.no:1401; Bulıârî, Teheccüd, 16; Terâvîh, 1; Menâkıb, 24; Müslim, Müsâfirûn, 125; Tirmizî, Salât, 208, H.no:439; Ebû Dâvûd, Tatavvıf, 26, H.no:1341; Taharet, 79, H.no:202; NesâU Kıyâmü'1-leyl, 36, H.no:1695.

İbn Mes'ûd'dan (Radıyallahii caî\\) gelen rivayetle ise Mekke'de İbn Mes'ûd ve Allah Rasûlü'nün (SalUıllahü aleyhi ve sellem) birlikte oldukları bir gecede meleklerin ikrân olarak zikrediliyor

'      '    ' "   it"        '       t-t-      *         t       '    '           t      '   *          I   *      '      t          t

CjUüÎ <Jij üüU; v^1 ^! ^J1 '■** [jy ^ J^ [yjl -1" '-W*- IJÎO ^ f, Edeb, 76, H.no:2861 (Hasen-sahih). Meleklerin   hazır  bulunduğu  geceki  bu  rivayet  Câbir'den  (Radıyallaha  anh)  de nakledilir. Bk.Buhâri, İ'tisâm, 2.

Abdesti Bozan Şeyler/Haller

(Bir gece Hz. Peygamber'in (Saitaiiaha aleyhi ve seium) eşi olan) teyzem Meymûne'nin yanında kalmıştım.

Peygamberimiz gece kalktı,97 hafif bir abdest aldı ve (namaza) durdu. İbn Abbas da Rasûlullah'ın yaptığı gibi yaptı, geldi ve (sol yanına) namaza durdu. Peygamberimiz onun98 yerini değiştirip, sağ tarafına aldı. İbn Abbas Rasûlullah'la beraber namaz kıldı. Sonra Rasûlullah yatıp uyudu ve nefes (alıp vermesi) arttı. Bir müddet sonra müezzin99 geldi, Peygamberimiz de namaza kalktı, (ancak yeni bir) abdest almadı.   

§İbn Abbas'tan gelen diğer rivayet:

Rasûlullah (Saiiaiiahu aleyhi ve seiiem) iki rekât sabah namazını (yani sünnetini) kıldı ve yatıp uyudu, hatta nefes (alıp vermesi) arttı.

(Ahmed b. Hanbel'in hocası Süfyan b. Uyeyne diyor ki:) Bu hadis üzerine biz de (hocamız) Amr (b. Dinar)'la Rasûlullah'ın:

"Benim gözlerim uyur, ama kalbim uyumaz" sözünü konuştuk.100

NOT: Bize gelen haberlerden peygamberlerin rüyalarının da vahiy olduğunu anlıyoruz. Hz. İbrahim'in rüyasında oğlunu kurban etmesi, Rasûlullah'ın vahiy gelmeden altı ay önce gördükleri rüyanın ertesi günü aynı şekilde tecelli etmesi gibi hadisler bunun en güzel Örnekleridir.101

İbn Abbas'tan nakledilen rivayette Yahudilerin dört (bir rivayette beş) soru ile Hz. Peygamber'i (Sallallahu aleyhi ve sellem) smamalarındaki sorulardan biri de bu özelliği idi.

MUsned, 1/278, H.no:2514; 1/274, H.no:2483 (Bu rivayetin tamamı, Kur'ân'm Faziletleri bölümünde 165/7080 ve Peygamber Efendimiz başlığı altında 204/9613.hadislerde zikredilecektir. Hadisin bir parçası için bk. 432/740.hadİs).

Enes b. Mâlİk'ten (Radıyallahü aıüı) rivayet edilen hadiste İsrâ gecesi Hz. Peygamber Mescİd-i Haram'da uyurken üç kişinin gelişinden bahsedilir. Bu rivayette bahsedilen özelliğin sadece Allah Rasûlü'ne hâs olmadığı, diğer peygamberlere de verilen bir özellik olduğu İfade edilmektedir:

illİJl Jl v ç^i '^ Jj,_^>- tÜ'jj J^j'jİİ fö Uj J*İÎİı fil" tllîül İUJÎ'j iiî flî Uj öilc İJL; 'fX*'j "il* «îl( J-» ^0- ■ ■

Buhârî, Menâkıb, 24.

Bu özelliğin Deccâl'e de âit olduğunu belirten hadisler için bk. Müsned, V/40, H.no:20297; V/49, H.no:20382; V/51-52, H.no:20399; Tirmizî, Fiten, 63, H.no:2248 (Ebû Bekre'den, "hasen").

97 (Râvi sözlerine devamla şöyle dedi;)

98 Yani sol tarafına namaza duran İbn Abbas'ın

99 Bilâl Habeşî

100 Lafız olarak; konuşurduk, şelindedir.

Beyhaki'nİn rivayetinde bu konuşmanın metni de verilmiştir: VTîj JyŞ jIip jî j^p c.i..*» j_^i Jlî ^Jj j-lJ Üj «^i- fiilî ICj *I£ <Uı ı^Ca *Uı Jj-j ûj Jjlji' Clr DJ jj^JJ &* Jti-- Jü

*Jj

, Vudû', 5; Ezan, 161; Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, 1/122. 101 Bir önceki dipnota bk.

48                                                                                                Abdesti Bozan Şeyler/Haller

367/675-İbn Abbas'tan ytadıyaiiahu anhtima):102

Rasûlullah (Saiiaiiahu aleyhi ve seiiem) uyudu, hatta horultusu duyuldu. Sonra kalktı, namaz kıldı, (ancak) abdest almadı. Râvîlerden İkrime dedi ki: Zira Rasûlullah korunmuştur, (bu durumda abdesti bozulmaz.)

* Yatarak Uyuyan Kişi (İhtiyaten) Abdest Almalıdır

o /^ ey l ü^ı £.   ti_       ı iı        5,                                              İUJ

JDo/O/O-lDn ADDas tan (Radtyallahü annüma).'

102 e       a   '■ öeneu: o^

Sahih: Müsned, 1/244, H.no:2194; Buhârî, İlim, 41; Abd b. Humeyd, Müsııed, 209, H.no:616; Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrû, 1/121-122;

Bennâ   Nevevî'nin   hadisi   sahih   saydığını   söyler.   Bk.Bülûğu'l-emânî,   11/81. Müsned'deki şu uzun rivayet de bu hadisi desteklemektedir:

, 1/369, H.no:3490. Ayrıca 364/672.hadise bk. Sened: jŞ- J> '-h^. 'J* •-//- y. fûİJi i^- ^^- •*-« oi -JJ* -^ ^ uı ü-i-j -û^-f ^| Jiı jIp Jü ^1iJ

Hasen: Müsned, 1/256, H.no:23i5 (Ahmed b. Haııbel'in oğlu Abdullah, babasının hocası Abdullah b. Muhammed'den kendisinin de bu hadisi işittiğini söyler); Ebû Dûvûâ, Taharet, 79, H.no:202 (Ebû Dâvûd hadisin değerlendirmesinde şunları söylen "ıL»kii fi 'j. Ji- <.£e'j\ "

Abdesti Bozan Şeyler/Haller                                                                                               49

kısmı münkerdir. Yezîd ed-Dâlânî'nin bu rivayetini hocam Ahmed b. Hanbel'e sordum. O da bu zatı zayıflıkta ileri noktada gördüğü için beni bu hadise karşı uyardı ve şunları söyledi:

"(Ahmed b. Hanbel) bu hadise aldırış etmemesine rağmen Yezid ed-Dâlânî'yi Katâde'nin talebeleri arasında gösteren sebeb nedir?"; Ebû Davud'un metni:

Tirmizt, Taharet, 57, H.no:77 (Tirmizî herhangi bir hüküm vermez. Ancak Hz.Aişe, İbn Mes'ûd ve Ebû Hüreyre'den şâhidlerinin bulunduğunu söyler); İbn Ebî Şeybe, 1/122-123, H.no:1397; Ebû Ya'lâ, IV/477, H.no:2610; TaberÛnî, el-Mu'cemü'l-kebîr, XII/157, H.no: 12748; Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ'MMV.

Senedde yer alan râvilerden Ebû Hâlid Yezid b. Abdurrahman ed-Dâlânî el-Esedî sika biridir. Nesâi ve İbn Mâce bir, Dârimî iki, Ebû Dâvud on, Tirmizî beş (ki hadisleri için "hasen-sahih" hükmü verir. Örnek olark bk.Sünen, H.no:2419, 3611), Ahmed b. Hanbel ise yedi hadisini rivayet eder. Zehebî, Ebû Hâtİm'in "sika" (bk.el-Cerhu ve 't-ta 'di!, Trc.no: 1167), İbn Adiy'İn "hadisinde leyyini i k/zayıflık var" (bk.el-Kâmil, Trc.no:2732) dediklerini nakleder. İbn Hacer İse "sadûktur, çok hata yapar, tedlis de yapardı" der. Bk.Kâşif, Trc.no:6600; Takrîb, Trc.no:8072; Iclî Sikât'ında zikreder. Bk.Sikât, Trc.no:2133; Fakat Katâde'den hadis işitmediği iddia edilmektedir. Şu'be'nin belirttiğine göre Kalâde b. Diâme b- Katâde (v.117/735) de Ebu'l-Âliye Rufey' b. Mihrân er-Riyâhî'den (v.90/709) (Tirmizî'nin nakline göre) üç rivayetin dışında hadis işitmedi. Bu hadisler: Hz. Ömer ( j* J£ '^L-'j 4* *Î!i J^ ^ ^

 ç£oi\ jJJj ^-ÜJi Ij'Js Ji^ jUJt jiS ;ı£aJı) hadisi ki 187/1057.hadiste zikredilecektir; İbn

Abbas (J- û >V j* > ırf J^ öf ai-tı jfî ü) hadisi ki 59/9236 ve 107/9516. hadiste zikredilecektir; Hz. Ali (lÜ: iCiiİi) hadisi. Bk.Tirmizî, Salât, 20, H.no: 183. Ebû Dâvûd bu sayıya yine Şu'be'den yaptığı bir nakle göre bir ilâvede bulunmuştur: (îıîUJi j yS Ji\ ^jİj) Bk.

Ebû Dâvûd, Taharet, 79, H.no:202. Beyhakî bu sayıya iki hadis daha ilâve eder: Kerb/sıkıntı esnasında okunan dua hadisi ile İsrâ gecesinde Mûsâ ve diğer peygamberlerle ilgili mülakat hadisi ki 51/9337 ve 108/9517..hadiste zikredilecektir.

Buradaki hadis ise bu altı hadisten biri değildir. Dolayısıya senedi munkatıdır.

Azîmâbâdî, hadisin münker sayılan "Onun yatar vaziyetteki uykusu abdesti bozar" bölümü: "Hz.Âişe'nin "Gözlerim uyur ama kalbim uyumaz", İbn Abbas veya İkrime'nin "Hz.Peygamber korunuyordu" hadislerine muhaliftir" dolayısıyla münker olması ile birlikte hadisin son kısmı üzerinde ittifak edilen sahih hadislere mana açısından da zıttır" der ve Münzirî'den şu nakillerde bulunur: Dârekutnî: "Yezid, Katâde'den bu rivayetinde tek kaldı ki bu sahih değildir"; İbn Hıbbân: "Yezid çok hata yapan biri idi, sika râvilere muhalefet eder, öylekİ bu ilme yeni başlayan biri bile sika râvilere uygun nakilde bulunsa dahi rivayetinin illetli olduğunu, kalb yaptığını (sened veya metinleri birbirine karıştırdığı, kelimelerin yerini değiştirdiği) ve kendisi ile delil getirilmeyeceğini rahatlıkla fark edebilir. Peki mu'dal rivayetle rivayette tek kalırsa durumu nasıl olur?", Ebû Ahmed el-Kerâbîsî: "Hadislerinin bir kısmına mutabaat yapılmaz", Ebû Hatim er-Râzî: "Sadûk, sika biridir", Ahmed b. Hanbel, Yalıya b. Maîn ve Nesâî: "Bu râvide bir beis yoktur", derler. Beyhakî: "Hadis hafızlarının hepsi bu hadisi ed-Dâlânî'den dolayı münker saydılar ve Ahmed b. Hanbel ve Buhârî gibi âlimler bu zâtın Katâde'den hadis işitmediğini İfade ettiler" der. Dâlânî'nin sağlam biri olduğunu var sayarsak, isnadında inkıta, ızdırâb ve sikalara muhalefet bulunmaktadır. Avnü'l-Ma'bûd, 1/237-239

İbnü'l-Mülakkin hadis âlimlerinin bu hadise zayıf hükmü verdiğini söyler. Bk. Hulâsatü'l-Bedri'l-münîr, \I5?>, H.no:157; Ahmed Muhammed Şâkir, Tirmizî'nin Sünen'ine yaptığı haşiyede, Azîmâbâdî'nin Münzirî'den yaptığı nakillere de yer vererek sahih olan rivayetin İbn Abbas1 m (Meymûne annemizin evindeki gece namazını anlattığı) nakli olduğunu söyler. Bk.Sünm, Taharet, 57, H.no:77;

50________________________________________________Abdesti Bozan Şeyler/Haller

Hz. Peygamber (Saiiaitâhu aleyhi ve seüem) şöyle buyurdu: "Secde hâlinde uyuyan kişinin, yatmadıkça abdesti bozulmaz. Zira yattığı zaman mafsalları gevşer, (abdesti bozulurda farkında olmaz)."

369/677-Hz. Ali'den (Radıyaiiaha anh):

104

İmam Mâlik Hz.Ömer'in şu sözünü nakleder: "li>^İî ıUUii j^-" fi ıiı" Bk. Muvatta',

Taharet, 10; BkAbdürrezzâk, 1/129, H.no:482; îbn Ebî Şeybe, 1/123-124, H.no:1404, 1423; Beyhakî,  es-Sünenü'l-kübrâ,  1/119; İbn Ebî Şeybe ve Tirmizî de Enes'ten şu rivayeti

nakleder: "tij&'ji \i'} ûjtai öyjZ. p ü^i '^'j ^ *üı Jc» *Uı J^-j LjIiw>i iiî^'Bk. An ££f Şeybe, 1/123, H.no:1398; Tirmizî, Taharet, 57, H.no:77 (hasen-sahih); İmam Şâfı de İbn Ömer'den şu nakillerde bulunur: "Uji Vj ^U* { j*ü y.j rb oır l+* iı ^ ^ ^ı oi ^li ^" Bk. Şafiî, Müsned,

228; Abdürrezzak'ın İbn Abbas'tan nakli şöyledir: " j*^î j* Mj ,ju Jf J* fT*J\ ._^j Jiî ^-u ^ı ^ *-ij, ui^" BkAbdürrezzâk, 1/129, H.no:479; Ebû Hüreyre'den nakli: " f>Ji j=^-ı ^ Jü i^j* ^1 jp c>j.j!i a^" Bk.Ai<iü>rezzât, 1/129, H.no:480; Ebû Yusuf ise ibrahim en-Nehâî'nİn şu sözünü nakletmiştİr: "*jj>^ «J-i u*Jaju ^ j-j u* tjjj îü ij*.u y ı-s*ij y u*ı* y uju ru ^ ju *;ı ^ı^ı ^" Bk.Ebû Yusuf, Kitâbü'l-Âsâr, 12, H.no:52; Beyhakî de İbn Abbas'ın ",^kji ^.tin^j^^yjf^ tjj»jjı *jui" sözünü naklederek bu konuda Zeyd b. Sabit, Ebû Ümâme ve Ebû Hüreyre'den de

nakillerin bulunduğunu ifade eder. Bk. İbn Ebî Şeybe, 1/123, H.no:1399; Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, 1/120; Hz.Âişe'den: "U^ Mj ^uj rji, ^ ^b. ^ ^ ^j *J* &\ j^> ^jı oıT' Bk. îbn

Ebî Şeybe, 1/123, H.no:1409; Ebû Hüreyre'den:

"^jr ^j ıii Jui ^y)ı jLbo-ı jp üt-» tjjjiri Jü sip ^ı >ij t^J»j" s^ v*j -^ ^j* t?*^-1 ,>■ J1* •>/,,}' o*" Bk. /fcrc EbîŞeybe, 1/124, H.no:1416; Abdullah b. Amr'dan:

Heysemî, Taberâni'nin Evsat'ında, Ebû Ümâme'den gelen rivayeti ise Kebir'inde naklettiğini söyler: "ç*k^\ ^ J* iy*}\ \i\ Ju { ^ &. ^ ^} a* & J-» ^ oî s-U ^1 ^p" Bk.Mecma',

1/247-248.

Bennâ, İbnü't-Türkmânî Alâüddîn b. Ali el-Mardînî'nin (v.745/1347) el-Cevheratü'n-nakî fı'r-reddi ale'l-Beyhdkî (Beyhakî'nin es-Sünenü'l-kübrâ'sı ile) isimli eserinde ed-Dâlânî'nin Katâde'den hadis İşittiğini söylediğini belirtir. Aynı şekilde İbn Cerir et-Taberi de bu hadisi delil gösterek sahih saydığını zikreder. Bu rivayet şâhidleri İle desteklenmektedir. Heysemî, hadisin Ahmed b. Hanbel ve Ebû Ya'lâ tarafından nakledildiğini ve râvilerinin ise sika olduklarını söyler (Bennâ'nın Mecmau'z-zevâid'den verdiği bilgiyi bu eserde özellikle konu ile ilgili bölümde bulamadık) Zehebî, Muğnî'sinde Dâlânî için "hadisi hasendir" ifadesini kullanır. Yukarıda şâhidlerini zikrettiğimiz hadislerin bir kısmına da değinerek bu hadisin kendisiyle delil getirilmeye müsait olduğunu söyler. Bk.Bülûğu'l-emânî, 11/82. Sened: '^'j^ ist J, J-^)\ ji 'ji. *iüp ^ iyiJ *j- (ıü 'j: j^'^ j^- ^-^ jŞ£ y. <& &£■}~ ^İ J*ı2^-

Hasen: Müsned, l/l 11, H.no:887; Ebû Dâvûd, Taharet, 79, H.no:203; İbn Mâce, Taharet, 62, H.no:477; Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, 1/121.

Bakıyye b. Velid el-Hımsî sika müdellistir. Burada tahdis sigası ile naklettiğini görüyoruz.

Abdestî Bozan Şeyler/Haller

RasÛlullah (Sallallahü aleyhi ve sellem) dedi ki:

"Makat göze bağlıdır.105 Kim uyursa abdest alsın!

370/678-(Ht.) Muâviye b. Ebû Süfyan'dan (Radıyaiiahüanhumay.m

RaSÛlullah fSallallahU aleyhi ve sellem) dedi ki:

"Gözler107, makadın bağıdır. Gözler uyursa bağ çözülür."108

Suyûtî, Hz. Ali'den nakledilen hadisin zayıf, Muâvİye'den nakledilen hadisin ise sahih olduğuna hükmeder. Bk.el-Câmiu's-sağîr, H.no:5749-5750; Münâvî İse, Suyûti'nin Hz.Ali'den nakledilen hadise sahih dediğini, fakat bunun böyle olmadığını söyleyerek şunları ekler: Abdülhak: "Hz.Ali'nin rivayet ettiği hadis muttasıl değildir", İbnü'l-Kattân: "Bakıyye ve Vadîn zayıftır", Bâcî: "Hadis münkerdir" derler. İbn Hacer: "Ebû Zür'a ve Ebû Hatim Hz. Ali ile tâbîî arasındaki inkıta/kopukluk sebebiyle illetli gösterdiler" der. Zehebî de: "Vadîn leyyindİr. İbn Âiz, Hz.Ali'ye yetişmedi" der. Bk.Feyzu'l-kadîr, IV/522-523. Muâviye'nin rivayetinde de Suyûtî hata etmiştir. Hadis zayıftır. Çünkü Ebûbekİr b. Ebî Meryem zayıf biridir. İbn Abdilber, hem Hz.Ali'nin hem de Muâviye'nin rivayet ettiği hadisi zayıf sayarak bu hadislerle delil getirilemeyeceğini söyler. Moğultay da Hz. Ali'nin hadisini daha sağlam bulur. İbn Hacer ve Zehebî Muâviye'nin rivayet ettiği hadisi çok zayıf bulurlar. Bk.Fe;yz«7-kadîr, IV/523.

Muâviye b. Ebû Süfyan'm rivayeti için bk.370/678.hadis.

Azîmâbâdî, Münzirî'den naklen der ki: "Senedinde Vadîn b. Ata ve Bakıyye b. el-Velîd bulunmaktadır ve her ikisi hakkında tenkidler yapılmıştır. " Cüzcânî de Vadîn'in "vâhî" olduğunu söyler. Azîmâbâdî, kendi kanaatini şu şekilde yansıtır: Her İki râviyi de sika sayanlar vardır. Ebû Zür'a, Yahya b. Maîn, Ahmed b. Hanbel sika sayanlardan birkaçıdır. îbn Adiy, Vadîn hakkında "Hadisinde bir beis görmüyorum" derken, Bakıyye için "Saduktur, çok tedlis yapar" der. Bk. Avnü'l-Ma'bûd, 1/239

Bennâ ise hadisin hasen olduğunu ifade eder. Bk.Bülûğu'l-emânî, 11/83. 105 Meşhur rivayetle (--Ji tis'j jyJi) şeklindedir. Ancak yukardaki rivayette kalb olma ihtimali vardır ve bu farklılık Arapçada normal karşılanmıştır. Türkçede, güneş ısı ve ışık kaynağıdır ya da ısı ve ışık kaynağı güneştir, şeklinde kullanım buna örnektir. Bennâ tertibinde başka bir Müsned nüshasını esas almış olacak ki (*-Ji ^j ^) şeklinde zikretmiştir.

Sahih:  Müsned,  IV/96-97,  H.no: 16822;  Tayâiisî,  s.58,  H.no:207;  Dârimî,  Vudû',  48, H.no:728;

Heysemî, senedinde ihtilâli sebebiyle zayıf kabul ettiği Ebû Bekif b. Ebî Meryem'in bulunduğunu belirtir. Bk. Mecma', 1/247.

107  Lafız olarak İki göz manasmdadır, ancak Türkçe'de gözler şeklinde kullanıldığı için yukarıdaki şekilde terceme edildi.

108   Bu  rivayeti  Abdullah,  babası  Ahmed  b.  Hanbel'in  kitabında kendi  el  yazısından vicâde/bulma yolu İle nakletti. Bu sebeple (Ju*) (Ht.) kısaltması ile bu duruma İşaret edildi.

52________________________________________________Abdesti Bozan Şeyler/Haller

AÇIKLAMA

Yatarak veya bir şeye dayanarak uyumak ittifakla abdesti bozar. Zira insan yatarak/dayanarak uyuduğu zaman vücudu gevşer, ne yaptığını bilemez ve bundan dolayı abdest alır.

Namaz kılarken ya da böyle bir hâldeyken (bir şeye dayanmaksızın) uyuyan kimsenin abdestinin durumunda müctehidler ihtilâf etti; İ. Ebû Hanîfe'ye göre uzun da olsa namazda kaldığı sürece abdesti bozulmaz, İ. Mâlik'e göre kıyam (ayakta durma) ve kuûd (oturma) halinde abdesti bozulmaz, ancak rükû ve secde halinde uyursa bozulur, İ. Şafiî'ye göre kuûd (oturma) halinde bozulmaz, diğer rükünleride bozulur, t Ahmed'den bu konuda birden fazla rivayet vardır; a-Kıyam, oturma, rükû ve secdedeki uyku hafıfse bozmaz, ama uzarsa bozar, b-Rukû ve secde halinde uyuyan kişi o rekâtı iade eder, namazı değil, c-Ayakta ve oturarak uyku abdesti bozmaz, d-Sadece oturarak uyku bozmaz. î. Ahmed'in bu dört görüşünü ayakta ve oturarak uyuklama hafif olursa abdesti ve namazı bozmaz, sadece o rekâtı iade etmek gerekir, şeklinde anlayabiliriz.ıoy

4- Cinsel Organına Dokunan Kişinin Abdest Alması

371/679-Zeyd b. Hâlid el-Cühenf den (RadıyaUahu<mhy}w Rasûlullah'm (Saitatiaim aleyhi ve settenı) şöyle dediğini işittim: "Kim cinsel organına dokunursa abdest alsın!"

109 Salih b. Ahmed b. Hanbel, Mesûil, 1/178; Şîrâzî, age., 1/23; Merğınânî, age., 1/15; İbn Rüşd, age, 1/26; Nevevî, Mecmu', 11/14; İbn Kudâme, age., 1/160,165 'l0 Sened: £}\ J ;}> > ^>jjı ^- y. ^ J>&- '^-\ oî1 o* J} ^- '^y* &%■ Sahih: Müsned, V/194, H.no:21585; IbnEblŞeybe, 1/150, H.no:1723; Tahâvî, Şerhu meâni'l-âsâr,   1/73;   Taberânî,   el-Mu'cemü'l-kebîr,   V/243,   H.no:5221-5222;   Bezzâr,   IX/219, H.no:3762. Heysemî, bu hadisin râvîlerinin sahih hadis ricali olduklarını, fakat İbn İshak'ın müdellis olduğunu, ancak "haddesenî" lafzı ile naklettiğini belirtir. Bk.Mecma', 1/244-245; Dolayısıyla tedlisİn hiçbir Önemi kalmamış, hadis ise sahih olmuş olur.

Hz.Âişe'den (Radıyallahü anltâ) şahidi için bk. İshâk b. Râhûye, Müsned, M/990, H.no:1716.

Abdesti Bozan Şeyler/Haller__________________________________________________53_

372/680- Amr b. Şuayb babası kanalıyla dedesinden (Radıyaiiahuanhüm):Uİ Rasûlullah (Saiiaiiahu aleyhi ve seiiem) bana dedi ki: "Kim cinsel organına dokunursa abdest alsın! Hangi kadın fercine dokunursa abdest alsın!"

373/681-Ebû Hüreyre'den (Radıyaiiahu anh)\m Hz. Peygamber (SaiiaUaha aleyhi ve seiiem) şöyle dedi:

Sened: l

Sahih: Müsned, U/223, H.no:7076; İbnü'l-Cârûd, s.18, H.no:19; Dârekutnî, 1/146; Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, I/I33, H.no:626. Heysemî, senedindeki Bakıyye b. Velid'in müdeilis olduğunu ve an'ane yaptığını ifade eder. Bk. Mecma\ 1/245. Fakat hadis şâhidleri ile kuvvet kazanır. Ayrıca Dârekutnî ve Beyhakî'nin rivayetinde ise talıdis sigası ile nakletmiştir. Bk. Dârekutnî, 1/146; Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, 1/132-133;

İbn Hacer râvilerinin sika olduğunu fakat Amr b. Şuayb'de ihtilâf edildiğini belirtmiştir. Bk.ed-Dirâyefi tahrîri ehâdîsi'l-Hidâye, 1/41.

Amr b. Şuayb b. Muhammed b. Abdullah b. Amr b. el-As es-Selımî hakkında Yahya b. Main şöyle der: "Amr b. Şuayb'in babası kanalıyla dedesi Abdullah b. Amr b. el-Âs'tan nakleliği hadisler bir kitap gibidir, dedesi ve babası kanalı ile naklederse zayıftır. Saîd b. el-Müseyyib, Süleyman b. Yesâr veya Urve kanalı ile naklederse sikadır." Bk. Zehebî, el-Müntekâjî serdi'l-künâ, 1/57.

Buhârî İse bu râvinin tercüme-i hâlinde Alımed b. Hanbel, Ali b. Abdullah, Humeydî ve îshak b. İbrahim'in Amr b. Şuayb'in babası ve dedesi kanalı ile naklettiği rivayetleri delil olarak aldıklarını nakleder. Bk.et-Târihu'l-kebîr, VI/342, Trc.no:2578 Sened: İ^Uı j^. ^' J, j_»i. 'jî- iyi *J 'j- ^ı»y!i ^ jxJı jii- jJ \% 'Ji J?J ıl'ii.

Hasen: Müsned, 11/333, H.no:8385; Tahâvî, Şerha meâni'l-âsâr, II1A; Dârekutnî, 1/146; Deylemî, III/616, H.no:5926; Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, 1/133-134, H.no:631.

Yahya b. Yezid b. Abdülmelik en-Nevfelî'de bir beis olmamasına karşın, babası Yezİd b. Abdülmelik en-Nevfelî'nin zayıflığını ekseri âlimler ifade ettiler. Heysemî de bu kanaatini belirttikten sonra Yahya b. Maîn'in bir rivayete göre bu zatı sika saydığım, hadisin Bezzâr ve (Evsat ve Sağîr'de) Taberânî tarafından nakledildiğini söyler. Bk. Meana', 1/245.

Beyhakî rivayeti verdikten sonra sika râviler tarafından nakledildiğini Yezîd hakkında eleştirilerin bulunduğunu beyân eder ve bu râvî hakkında Ahmed b. Hanbel'in şu sözünü aktarır: "^ L <, ^ i*aii j*l y ^-i" (Medîne âlimlerinden bir şeyhtir. Kendisinde bir beis yoktur).

Beyhakî Ebû Hüreyre'den mevkuf olarak da nakleder. Bk.Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, 1/130, 133-134. Yezid b. Abdülmelik en-Nevfelî'den İbn Mâce bir, Ahmed b. Hanbel ise üç rivayet nakleder. İbn Mâce'nin rivayeti için Bûsırî: "Her ne kadar İbn Sa'd sika saysa da Ahmed, Yalıya b. Maîn ve Halef zayıf saymışlardır" der. BkJbn Mâce, Cenâiz, 58, H.no:1607. Hâkim'in Müstedrek'inde Nâfi' b. Ebû Nuaym kanalı ile mutâbaatı vardır. BkMüstedrek, 1/233, H.no:479 (Hâkim, sahih olduğunu söyler. Zehebi de bunu onaylar).

Hz.Aişe'den (Radıyalkıhü anhâ) şahidi için bk. "t^^ ^A^ b.u \^.j ı\j,\ ^—. iiı" Bk. Müstedrek, 1/234, H.no:480-481 (Zehebî Telhîs'te "sahihtir" der).

_54____________________________________________Abdesti Bozan Şeyler/Haller

"Kim elini cinsel organına, arada bir perde bulunmaksızın götürür de (dokunursa) abdest alması gerekir."

Abdesti Bozan Şeyler/Haller                                                                                         55

374/682-Büsre bt. Safvân'dan (RadıyaUahü anhây.113

RaSÛlUİlah (Saltellahü aleyhi ve sellem) dedi ki:

"Kim cinsel organına dokunursa abdest almadan namaz kılmasın!' §(Ht.) İkinci tarikle gelen rivayet:

Sened: 'i'^ ^'y^ ^ ı'JJ J ^' ^'ü- jı» fıij. 'Ji- j^l 'Ji J^i Cji.

Sahih: Müsned, VI/407, H.no:27170; İkinci rivayet: VI/407, H.no:27170 (vicâde yoluyla nakledilen rivayet); Üçüncü rivayet: VI/406, H.no:27168; Dördüncü rivayet: VI/406, H.no:27I69; Mâlik, Taharet, 58; Şafiî, Ümm, 1/15; Ebû Dâvûd, Taharet, 69, H.no:181; Tirmizî, Taharet, 61, H.no:82-84 (Tirmizî hadis hakkında "hasen-sahih" hükmünü verdikten sonra şunları söyler: "Ümmü Habîbe, Ebû Eyyûb, Ebû Hüreyre, Ervâ bt. Üneys, Aişe, Câbir, Zeyd b. Hâlid ve Abdullah b. Amr'dan (RadıyaUahü anhiim) da nakiller vardır. Hocam Buhârî, bu konuda en sahih rivayetin Büsre'nin nakli olduğunu belirtti"); Nesâî, Taharet, 118, H.no: 163-164; Gusl, 30, H.no:442-445; îbn Mâce, Taharet, 63, H.no:479 (İbn Mâce, Büsre hadisinden sonra sırasıyla Câbir, ÜmmU Habîbe ve Ebû Eyyûb rivayetlerini verir. Bûsirî ise bu hadislerin her birinin zayıflık gerekçesini açıklar. Bk. İbn Mâce, Taharet, 63, H.no:480-482); Dârimî, Vudû', 50, H.no:730-731; Dârekutnî, I/146-I47; Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, V/243, H.no:5221; XXIV/193-194, H.no:4S6, 489; Hâkim, Müstedrek, 1/229-233, H.no:472-479 (Hadisin İbn Ömer, Ebû Hüreyre, Zeyd b. Hâlid el-Cühenî, Sa'd b. Ebû Vakkâs, Câbir b. Abdullah, Ümmü Habîbe ve Ümmü Seleme gibi şâhidlerine de işaret ederek sahih olduğunu söyler); îbn Hıbbân, III/398,400, H.no: 1114, 1117; Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, 1/129430.

İbn Hacer, Dârekutnî'nİn Büsre hadisi için on tarik naklettiğini belirtir. Bk.Dirâye, 1/38; Telhis, 1/122-123; Hadis için bk. Ahmed b. Hanbel, llel, 11/579, H.no:3743-3744; Zeylaî, Nasbü'r-râye, 1/54-55.

Hz. Âişe'den (RadıyaUahü anhâ) şahidi için bk. Hâkim, Müstedrek, 1/234, H.no:480-481 (Zehebî Telhîs'te "sahihtir" der);

Ebû Hüreyre'den (RadıyaUahü anlı) şahidi için bk. Hâkim, Müstedrek, 1/233, H.no:479 (Zehebî sahih olduğunu söylemiştir. Zehebi de bunu onaylar);

Tirmizî'ye ek olarak, abdestin gerekliğini belirten rivayetler, İbn Ömer, Sa'd b. Ebî Vakkâs ve Ümmü Seleme'den de nakledilir. Bk. Hâkim, Müstedrek, 1/233, H.no:479.

Talk b. Ali'den nakledilen rivayet için bir sonraki 375/683. hadise bk. Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, 1/134; Heysemî, Mecma', 1/245.

San'ânî İbn Hazm'dan naklen abdestin gerekliliğini belirten rivayetleri nakleden sahabenin sayının 17 olduğunu söyler. Bk.Sübülü's-selâın, 1/140.

Heysemî Büsre bt. Safvân kanalı ile rivayet edilen hadisleri verir. Bir kısmının zayıf, bir kısmının da sahih olduğunu gerekçeleri ile belirtir. Bk.Mecma', 1/245.

Büsre bt. Safvân b. Nevfel el-Esediyye el-Kuraşiyye, Muâviye b. Muğîre b. Ebi'l-Âs'ın eşidir. Bİr diğer görüşe göre, Safvân b. Ümeyye'nin kızıdır. Emevîdir. Abdülmelik b. Mervân'ın anneannesidİr. İlk Müslüinanlardandır, ayrıca Bey'atü'n-nisâ/Kadınlar Biatı'nda bulunan hanımlardan biridir. Varaka b. Nevfel Büsre'nin amcasıdır. Safvân b. Nevfel'in nesli Büsre kanalı ile türemiştir. Hz.Hatİce annemizin yakınlarından biridir. Hâkim, Müstedrek, 1/233, H.no:479; Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, 1/130

56____________________________________________Abdesti Bozan Şeyler/Haller

Abdullah şöyle dedi: Babam Ahmed b. Hanbel'in kitabında kendi el yazısıyla şu rivayeti buldum114:

'Urve b. Zübeyr nakletti:

Mervân Medine emirliği döneminde; 'bir kişi cinsel organına elini götürerek dokunursa abdest alması gerektiğini' söylerdi. Ben bunu reddettim ve 'bir kişi ona dokunduğu zaman abdest alması gerekmez' dedim. Bunun üzerine Mervân, bana Büsre bt. Safvân Rasûlullah'ın (SaiMiaim aleyhi ve seihm), 'kim cinsel organına dokunursa abdest alması gerektiği' hadisini duyduğunu nakletti, dedi. Fakat ben kendisiyle münakaşaya devam ettim ve korumala­rından/hizmetçilerinden birisini bu konuda naklettiği rivayeti sorması için Büsre'ye gönderdi. Büsre de ona Mervan'ın naklettiği rivayetin benzerini gönderdi.'

§Üçüncü tarikle gelen rivayet: Büsre bt. Safvân'dan:

Mervân benimle cinsel organa dokunmanın abdeste etkisi konusunu müzâkere etti ve ben:

'(Yeniden) abdest almak gerekmez' deyince bana:

Büsre'den Rasûlullah'ın (Saiiaiiahu aleyhi ve seiiem) şöyle dediğini rivayet etti:

"Kim cinsel organına dokunursa, abdest alsın!"

§Dördüncü tarikle gelen rivayet: Urve b. Zübeyr'den:

RasÛlullah (Sallallahü aleyhi ve sellem) ŞÖVİe dedi:

"Kim cinsel organına dokunursa, abdest alsın!"

Urve dedi ki: Sonra (Mervân), ben yanındayken Büsre'ye bir elçi gönderip (bunu sordurdu,) o da 'Evet' dedi ve elçi benzer rivayeti bize getirdi.

5- Cinsel Organına Dokunan Kişinin Abdest Alması Şart Değildir

115

114 Yani vicüde yoluyla

115 İlk iki rivayette müzâkere Urve ile Mervân arasında, üçüncü de babası Zübeyr ile Mervân arasında ve dördüncüde her ikisi varken Urve'den nakledildi.

Abdesti Bozan Şeyler/Haller                                                                                                57

375/683-Kays, babası Talk b. Ali'den nakleder (Radıyaiiaha anhy.

.116

! lfi Sened: £■ -Ilı ^j ıJ'je-JLjl^'jziŞ-lZ L,£\ ılfti jıi .dıi ^ idi. ı£ti

Sahih: Müsned, IV/22, H.no:16238; İkinci rivayet: IV/23, H.no:16244; Üçüncü rivayet: IV/23, H.no:I6247; E&û Dâvûd, Taharet, 70, H.no:182; Tirmizî, Taharet, 62, H.no:85 ("Hasen-Sahih" hükmü veren Tirmizî, hadisin Ebû Ümâme'den de nakledildiğini, Eyyûb b. Utbe ve Muhammed b. Câbir hakkında tenkidin bulunduğunu, fakat Mülâzinı b. Amr'ın Abdullah b. Bedr'den gelen tarikinin daha sahih olduğunu söyler); Nesâî, Taharet, 119, H.no:165; İbn Mâce, Taharet, 64, H.no:483 (İbn Mâce bir sonraki hadisinde Tirmizî'nİn işaret ettiği Ebû Ümâme hadisini de nakleder. Fakat Bûsırî senedinde yer alan Ca'ier b. Zübeyr'in hadisinin terk edileceği hususunda ittifakın bulunduğunu beliririn H.no:484); Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, 1/134;

İbn Hacer Talk'ın hadisini zikrettikten sonra Ali b. Abdullah (Îbnü'l-Medînî'nin): "Büsre'nin hadisinden daha iyidir" dediğini nakleder. Bk.Bülûğu'l-merâm, H.no:66; San'ânî, Tahâvî'nin: "İsnadı müstakîmdir, muzdarib değildir" dediğini naklederek, Taberânî ve İbn Hazm'ın sahih; Şafiî, Ebû Hatim, Ebû Zür'a, Dârekutnî, Beyhakî ve İbnü'l-Cevzî'nin ise zayıf saydıklarını söyler. Bk.Sübülü's-selâm, 1/138-139;

Hadis, Yemâme kadısı Ebû Yahya Eyyûb b. Ulbe el-Yemâmî sebebiyle zayıf sayılır. Eyyûb b. Utbe el-Yemâmî'nİn (v.160/777) rivayetlerinden birer tanesini Tirmizi ve İbn Mâce, on yedisini Ahmed b. Hanbel nakleder. Zehebî bu râvî hakkında şu bilgilen verir: Buhârî: "Kendisinden hadis alanlar leyyin olarak telakkî ederler"; Ebû Hatim: "Yahya b. Ebî Kesîr'den yazdığı hadisler sahihtir. Fakat o hafızasından hadis nakleder ve hata yapardı" dediler. Bk.Kâşif, Trc.no:521; İbn Hacer ise zayıf olduğunu ifâde eder. Bk. Takrib, Trc.no:619. Bennâ, Fellas'ın "Daha önce sadûk idi, ancak daha sonra hafızası kötüleşti"; İbn Adİy'in "zayıf olmakla birlikte hadisleri yazılır" dediklerini nakleder. Bk.Bülûğu'l-emânî, 1/274-275. Ancak hadis şâhidleri İle kuvvetlenir. Ayrıca üçüncü rivayette müıâbî olarak Kuran b. Temmâm ve Muhammed b. Câbir vardır.

Talk b. Ali'den şu rivayet de nakledilir:

Heysemî, hadisin Kebir'inde Taberânî tarafından nakledildiğini, ve şöyle dediğini nakleder: "Bu hadisi Eyyûb b. Utbe'den sadece Hammâd b. Muhammed nakleder. Diğer hadisi de Hammâd b. Muhammed nakleder. Her iki rivayet de bana göre sahihtir. Talk b. Ali Hz. Peygamber'den yukarıdaki (375/683) hadisi ilk zamanlarda duymuştu. Daha sonra da Büsre, Ümmü Habîbe, Ebû Hüreyre, Zeyd b. Hâlid vd. sahabenin rivayet ettiği hadislerle paralellik arz eden bu hadisi duymuş olabilir. Buna göre de 'Abdesti gerekli görmeyen rivayet

58________________________________________________Abdesti Bozan Şeyler/Haller

Birisi Rasûlullah'a (SaiMiahü aleyhi ve seiiem), 'kişi'17 cinsel organına dokunursa abdest alması şart mıdır?' diye sordu. Rasûlullah da dedi ki: "O senden/bedeninden bir parçadır."

§Talk b. Ali'den ikinci tarikle gelen rivayet:

Hz. Peygamber'in (Saiiaiiaim aleyhi ve seiiem) yanında oturuyordum, biri ona, 'Namazdayken cinsel organıma dokunsam ya da bir kişi cinsel organına dokunsa abdest alması gerekir mi?' diye sorunca buyurdu ki:

"Hayır, o (organın) senden bir parçadır."

§Talk b. Ali'den üçüncü tarikle gelen rivayet:

Bir kişi:

'Ey Allah'ın Rasûlü, birimiz namazda cinsel organına dokunursa

(yeniden) abdest alması gerekir mi?' diye sorunca Peygamberimiz (Saitaiiahu aleyhi ve sciiem) şöyle buyurdu:

"O (organ) sadece senden bir parça değil mi?"

AÇIKLAMA

Söz konusu rivayetlerin, böylesine titizlikle naklolmasından, İbadetlerle ilgili konuların ne kadar önemli olduğu anlaşılmaktadır ve haya duygusu bu konuların doğru anlaşılmasına da mani değildir.

Bu konuda bize gelen iki farklı rivayet grubunda tezat bulunmamaktadır. Son rivayetlerden, cinsel organına eliyle (avucuyla) dokunan kişiye abdest almasının şart/farz olmadığı anlaşılmaktadır. Ancak oradan (idrar, mezi gibi) bir şey gelirse abdest alınmalıdır. Önceki rivayetlerden de, bir şey gelmese bile bu kişinin abdest almasının mendup118 olduğunu anlıyoruz. Bu görüş İ. Ebû Hanîfe'ye aittir. İ.

neshedilmiştir' denilebilir." Mecma', 1/245. Zeylaî, bu rivayeti senedindeki Hammad b. Muhammed ve hocası Eyyub'un zayıflığı sebebiyle zayıf sayar. Bk.Nasbü'r-râye, 1/54-55. Beylıakî'ııin rivayeti de bu hadisin Talk b. Ali'nin Medîne'ye İlk geldiği yıllarda olduğuna işaret etmektedir:

Ahmed Muhammed Şâkir bu hadis hakkında Tirmizî şerhinde şunları söyler: Şâfiiler Talk b. Ali rivayetini oğlu Kays sebebiyle zayıf sayarlar. Hâlbuki durum böyle değildir. Kays b. Talk sika biridir. İbn Maîn, Iclî ve İbn Hıbbân sika saymışlardır. İbn Hazm da Muhallâ'da sahih sayar (1/239). Fakat bu hadis mensûhtur. Çünkü Talk b. Ali Medîne'ye H.l.yılda mescidin inşâsı sırasında gelmiştir.

San'ânî: "Neshten daha güzel bir görüş vardır. O da Büsre hadisini sahih sayanların ve bu hadisin sahicilerinin çokluğu, tercih edilmesi gereken bir hadis olduğunu gösterir" der ve netice olarak İmam Mâlİk'in görüşüne yer verir: "Abdest almak vacip değil, mendûptur, yani emr nedb ifade eder." Bk.Sübülü's-selâm, 1/140; Bu görüş en ihtiyatlı yoldur. Allah doğrusunu en iyi bilir.

Talk b. A1İ, bina ustası bir sahâbîdİr. Mescidi genişletme çalışmalarında çok emeği geçmiş "Harcı ona verin, o bunu çok iyi biliyor" diye taltife mazhar olmuş biridir.

117 Lafız anlamı; birimiz, şeklindedir.

118 Mendup; tavsiye edilen, güzel hareket, manalarına gelmektedir.

Abdesti Bozan Şeyler/Haller________________________________________________59_

Mâlik'ten bu konuda birden fazla rivayet vardır; a-Abdesti bozulmaz, b-Şehvet/lezzet duyarsa bozulur, c-Şehvet duymazsa bozulmaz. î. Şafiî ve Dâvud ez-Zâhirî gibi bazı âlimler mutlaka abdest alınması gerektiğini ifade etmişlerdir. İ. Ahmed'den de bu konuda iki görüş vardır. İhtiyatlı olan görüş, şehvet/lezzet duyulduğunda abdest almaktır."9

6- Hanımına Dokunan ve Öpen Kişinin Abdest Almaması

376/684-Hz. Âişe annemizden (Radıyatiaha aniuî):120

Rasûlullah (Sattaitaha aleyhi ve seiiem) hanımlarından birini öptü, sonra namaz kılmaya gitti ve (yeni bir) abdest almadı. Urve ona, 'Bu kişi senden başka kim olabilir ki?' deyince Hz. Âişe validemiz güldü.

119 Î.Şâfıî, Ümm, 1/16; İbn Rüşd, age., 1/28; îbn Kudâme, age., 17170-171; İbn Nüceym; Bahr,

1/45; Nevevî, Mecmu', 1/31.

120Sened: p')\ Jîj>'^*Ji Jy.^-'j.>^-tiı lâi.'^'}\s&-

Sahih: Miisned, VI/210, H.no:25642 (Şuayb el-Arnavut'un tahrid h.no:25766); Benzer rivayetler için bk. VI/210, H.no:25643 (İnkıta sebebiyle zayıftır. Çünkü, İbrahim b. Yezid et-Teymî, Hz. Âişe'den hadis işitmedi); VI/62, H.no:24210 (377/685.hadis). Ebû Dâvûd, Taharet, 68, H.no:178 (Ebû Dâvûd "İbrahim et-Teymî Hz.Aişe'den hadis işitmediği için bu hadis mürseldir" der);

Tinnizî, Taharet, 63, H.no:86 (Tirmizî tam altı hocasından Vekî' kanalıyla naklettiği bu hadis hakkında "Bu hadisle Süfyâıı es-Sevrî ve Kûfeliler amel ettiler ve öpmeden dolayı abdestin gerekmediğini belirttiler. İmam Mâlik, Evzaî, Şafiî, Ahmed b. Hanbel ve İshâk ise öpmenin abdest gerektireceği görüşünü benimsediler. Her iki tarafın da görüşünü destekleyen birçok nakil vardır. Bizimkiler (Şâfiîler) Hz.Âİşe'nin bu hadisi ile amel etmezler. Çünkü senedinden dolayı bu hadisi sahih saymazlar" der ve sözlerini şöyle noktalan "Yahya b. Saîd el-Kattân ve Buhârî bu hadisi zayıf saydı. Çünkü Habîb b. Ebû Sabit, Urve'den hadis işitmedi. İbrahim et-Teymî, Hz.Âişe'den hadis İşitmediği için o rivayet de sahih değildir. Kısaca, bu babda Hz.Peygamber'den sahih bir rivayet nakledilmiş değildir");

Nesâî, Taharet, 121, H.no:170 (Nesâî, bu babda, İbrahim et-Teymî'nin mürsel olarak naklettiği bu rivayetinden daha iyi bir naklin bulunmadığını söyler);

İbn Mâce, Taharet, 69, H.no:502 (Muhammed Fuâd Abdülbâki, Ebû Dâvûd ve Nesâî'nin mürsel olarak naklettiklerini, cumhura göre de mürsel rivayetle delil getirme hususunda zararlı olmadığım, bu nakilde ise mevsul olarak nakledildiğini, Dârekutnî'nin de bunu böyle zikrettiğini, Bezzâr'ın hasen isnâdla naklettiğini, İbn Mâce'nin de iki isnâdla naklettiğini, dolayısıyla ittifakla hadisin delil olacağım söyler.)

DârekutnU 1/135-142; Heysem!, Mecma', 1/247.

Ayrıca bir sonraki 377/685.hadise bk.

60                                                                                                Abdesti Bozan Şeyler/Haller

377/685-Hz. Âişe annemizden (Radıyaiiaim anhâ):m Rasûlullah (Saiiaiiahü aleyhi ve seiiem) abdest alır, namaz kılar, sonra (eşini) öper, (bir müddet sonra tekrar) namaza dururdu da abdest almazdı.

378/686-Hz. Peygamber'in eşi Hz. Âişe annemizden (itadıyaiiahuanim):122 Rasûlullah'ın (SaUaiiahü aleyhi ve seiiem) önünde, ayaklarım onun kıblesine gelecek şekilde yatarak uyurdum, secde edeceği zaman bana dokunurdu, ben de ayaklarımı toplardım ve ayağa kalktığı zaman tekrar uzatırdım. O dönem­de evlerde lamba bulunmazdı.

Sahih: Müsned, VI/62, H.no:24210 (Bu rivayetin senedinde Haccâc b. Ertâd ile Muhammed b. Abdullah b. Amr b. el-Âs'ın kızı, Anır b. Şuayb'in halası Zeynep es-Sehmiyye vardır). Ebû Dâvûd, Taharet, 68, H.no:178 (Ebû Dâvûd "İbrahim et-Teymî Hz.Aişe'den hadis işitmediği için bu hadis mürseldir" der); Tirmizî, Taharet, 63, H.no:86 (Hasen-Sahih); Nesâî, Taharet, 121, H.no:170 (Nesâî, bu babda, İbrahim el-Teymî'nin mürsel olarak naklettiği bu rivayetinden daha iyi bir naklin bulunmadığını söyler); İbn Mâce, Taharet, 69, H.no:503 (Bûsırî şunları söyler: "Senedinde Haccâc b. Ertâd var, hem müdellis hem de an'ane yapmıştır. Ayrıca meçhul olan Zeyneb es-Sehmiyye var. Dârekutnî bu râvi ile delil getirilemeyeceğini belirtir"); Dârekutnî, 1/135-142; Heysemî, Mecma', 1/247.

Ayrıca bir önceki 376/6 84.hadise bk.

122 Sened: C^-> i* J UL Jy j* «îiı & j 'p- Jy >âı ^ j* İito: U-& J o^-'J1 ■& J^ '^') J«) Sahih: Müsned, VI/148, H.no:25028; Benzer rivâyeller için bk. VI/44, H.no:24051; VI/54-55, H.no:24155; VI/255, H.no:26059; VI/225, H.no:25760; VI/182, H.no:25365; VI/192, H.no:25475; VI/152, H.no:25062; Mâlik, Salâtü'1-leyl, 2; Buhârî, Salât, 22, 104, 108; Müslim, Salât, 272; Ebû Dâvûd, Salât, 111, H.no:710-714; Nesâî, Taharet, 120, H.no:166-168; Kıble, 10, H.no:757; İbn Mâce, İkâme, 40, H.no:956.

Müsned'in farklı rivayetleri;

oyjli (t^î1 '/y. ül J'ji li^J ilIiSı jjjj «^! CojÜ-< lilj J|JJLj Jlaî jUl. j j^Ii -dil .jÜa jjili Jlf cJli «İJİ* [^i

/, VI/192, H.no:25475;

Müsned, VI/152, H.no:25062;

Abdesti Bozan Şeyler/Haller                                                                                                    61

AÇIKLAMA

Bu rivayetlerden, kadının tenine dokunan kişinin abdestinin bozulmadığı anlaşılmaktadır. Bu, bazı Sahabe ve Tabiûn yanında İmam Ebû Hanîfe'nin de görüşüdür. Ancak İ. Mâlik dokunmadan dolayı şehevî lezzet duyarsa, İ. Şafiî, mahremi dışındakilerde lezzet duysun ya da duymasın dokunan kişinin abdestinin bozulduğunu ifade etmişlerdir. İ. Ahmed'den gelen rivayetler muhteliftir: a-Bozmaz, b-Bozar, c-Şehvet duyarsa bozar. Müctehidferİn ihtilâfı, âyetteki (*lJi r^_,^ _,!) lafzın

'kadınlara dokunmak mı yoksa onlarla beraber olmak (cima) mı' şeklinde farklı anlaşılmasından ve hadislerin/eserlerin muhtelif olmasından kaynaklanmaktadır. Aynı ihtilâf sahabe arasında da vardı. İhtiyatlı olan görüş, şehvet/lezzet duyul­duğunda abdest almaktır.123

7- Kusmak veya Burun Kanamasından Dolayı Abdest Almak

379/687-Ebû'd-Derdâ'dan (Radıyaüaha anhy.

124

123 Şafiî, Ümm, 1/12; SehnOn, Müdevvene, 1/13; îbn Rüşd, Bidâyetü'l-müctehid, 1/27-28; Nevevî, Mecmu', 11/30-34; İbn Kudâme, Muğnî, 1/186-191; İbn Nüceym, Bahr, 1/44,

Sened: 'Je ^ijjtiı jJJ- 'j, JS-*)\ x* J£&- jıi J? ^ J Jj^ j£ '£-*& &&• jü ^î uİji jû -wJi

Sahih: Müsned VI/443, H.no:27375; İkinci rivayet: VI/449, H.no:27408; Benzer rivayetler için bk. V/195, H.no:21598; V/277, H.no:22281; Ebû Dâvûd, Savm, 33, H.no:2381; Tirmizî, Taharet, 64, H.no:87 (Tirmizî, Hüseyin el-Mııalüm'in hadisinin ceyyid olduğunu ve bu hususta vârid olan hadislerin içinde en sahihi/sağlamı sayıldığını ifade eder); Dârimî, Savm, 24, H.no:1725; Hâkim, Müstedrek, 1/588-589, H.no:1553-1556 (Hâkim, Buhârî ve Müslim'in şartına/râvisine uygun olarak sahih olduğunu söyler. Zehebî de bunu onaylar); Abdüssamed-in babası Abdülvâris'tir. Velid b. Hişâm ise mesturdur. Hadis metin yönü ile de tenkide maruz kalmıştır: Mensuhtur.

Şevkânî der ki: "Bu hadis Ahmed b. Hanbel, üç sünen sahibi (Ebû Dâvûd, Tirmizî, Nesâî), İbnü'l-Cârûd, İbn Hıbbân, Dârekutnî, Beyhakî, Taberânî, İbn Mende ve Hâkim

62________________________________________________Abdesti Bozan Şeyler/Haller

'RasÛlullah (SallallahU aleyhi ve sellem) kuSUHCÜ OYUCU bûZ.ulmUŞtU.''

Râvi Ma'dân b. Ebî Talha: Dımeşk mescidinde Rasûlullah'ın azat ettiği Sevbân ile görüştüm, der. Kendisine:

'Ebû'd-Derdâ bana, Rasûlullah'ın kusunca orucunun bozuduğunu haber verdV deyince,

'Doğru nakletmiş, Rasûlullah'a abdest suyunu ben dökmüştüm' dedi.

§Ebû'd-Derdâ'dan (Radıyallahü anh) gelen ikinci rivayet: Rasûlullah (Saiiaüaha aleyhi ve aeiiem) kusunca orucu bozuldu,  sonra kendisine biraz su getirildi ve abdest aldı.

AÇIKLAMA

Kusmanın abdesti bozması hakkında âlimler ihtilâf etti. İmam Şafiî ve Mâlik, sadece ön ve arka avret mahallinden gelen şeylerle abdest bozulur, der. Hanefî imamlarına göre kusma az olursa bozmaz, ağız dolusu olursa bozar, ayrıca kurt, et parçası ve kum tanesi abdesti bozmaz, ancak İ. Züfer'e göre az ya da çok kusmak abdesti bozar. İ. Ahmed'e göre çok kusmak abdesti bozar, az olursa ondan iki rivayet vardır.

Bu ihtilâfların sebebi zayıf hadislerle amel etme ve bu rivâyetlerdeki emirlerin/uygulamaların vücûb ya da nedb (tavsiye) niteliğinde anlaşılma farkından kaynaklanmaktadır. Bu konudaki bir rivayet; "Kimin kusması, burun kanaması veya mezisi gelirse namazı bırakıp abdest alsın ve hiç konuşmadan (gelip) namazını

tarafından "Rasûlullah (Sallallahii aleyhi ve sellem) kustu ve orucu bozuldu" lafzı ile nakledildi. İbn Mende: "İsnadı sahih ve muttasıldır" dedi. Buhârî ve Müslim'in bu hadisi sahihlerine almamalarının nedeni senedindeki İhtilâftır. Beyhakî de isnadında ihtilâfın bulunduğunu, şayet rivayet sahih ise kasten kusan kimseye hamlolunacağını söyler. Eserinin bir başka yerinde ise senedin muzdarib olduğunu ve bu hadisle delil getirilemeyeceğini İfade eder. Bk.Neylü'I-evtâr, 1/203.

Bu konuda şu rivayet de zikredilir:

İbn Mâce, İkâme, 137, H.no:1221 (Bûsırî senedinde yer alan İamâil b. Ayyâş'ın (v. 181/797) Hicazlılardan rivayetinin zayıf olduğunu söyler); Hemen hemen cerh tadil âlimlerinin hepsi Şamlı âlimlerden rivayetinde sika saymışlardır. Hocası Abdülmelik b. Abdülaziz b. Cüreyc el-Emevî (v.150/767) Mervu'r-rûz'da ikâmet etti. İbn Cüreyc'in babası kanalı ile Allah Rasûlü'nden mürsel olarak naklettiği rivayet sahihtir. Bk. Bennâ, age., 11/92. Eserinin bir başka yerinde hadisi Ebû Dâvûd, Tirmİzî, Nesâî, İbn Hıbbân, Dârekutnî, Taberânî, Hâkim, İbnü'l-Cârûd, İbn Mende ve Beyhakî'ye nisbet eder ve: "İsnadı sahihtir, muttasıldır. Senedindeki ihtilâf sebebiyle Buhârî ve Müslim eserlerine almadılar" der. Bk. age, X/42.

Sevbân b. Bücdüd'den (Radıyallahü anh) şahidi için bk. V/283, H.no:22342; V/276, H.no:22272 (Senedinde yer alan Ebû Şeybe'yi bazıları mechûl saymıştır. Bele b. Abdullah el-Mehrî de meçhuldür) (I I l/3322.hadis).

Fedâle b. Ubeyd el-Ensârî'den (Radıyallahü anlı) şahidi için bk. VI/22, H.no:23848 (110/3321.hadis)

Bu hadis oruçlunun kusması konusunda 108/3319.hadiste tekrar edilecektir.

Abdestİ Bozan Şeyler/Haller________________________________________________63_

kaldığı yerden tamamlasın!"125 şeklindedir. İhtiyatlı olan görüş, ağız dolusu kusma halinde abdest almaktır.126

§Başlığa burun kanamasının eklenmesi Bennâ tarafından kiyasen kondu, zira kusmanın abdesti bozması rivayetinden vücuttan necis olarak çıkan her şeyin abdesti bozması gerekir, hükmü anlaşılır. Kanamanın abdesti bozacağına dair başka rivayetler bulunmaktadır.

8- Deve Eti Yemek Sebebiyle Abdest Almak

380/688-Câbir b. Semüra'dan

127

125 Bu konudaki hadisler ve değerlendirmesi için bk. Zeylaî, Nasbur-râye, 1/37-41

126  İmam Şafiî, Ümm, 1/14; Sehnûn, age., 1/18; Şîrâzî, age., 1/24; Merğınânî, age. 1/14; İbn Rüşd, age., 1/24-25; Nevevî, Mecmu', 1/7; İbn Kudâme, age., 1/176; Mevsılî, İhtiyar, 1/10.

Sened: JJ, ^' J j&* 'j- <_Sy ^' <uı xi- '^ otü \Z%- tfy- J\ ıİji- oui- \£&-

Sahih: Müsned, V/106, H.no:209İ3; Benzer rivayetler için bk. V/108, H.ııo:20942; V/102-103, H.no:20877; V/100, H.no:20852; V/100-101, H.no:20853; V/98, H.no:20822; V/96-97, H.no:20806; V/93, H.no:20767; V/92, H.no:20759; V/88, H.no:20707; V/86, H.no:20690; V/102, H.no:20871; V/105, H.no:20907; Bu son iki rivayetin lafzı şöyledir:

V/100, H.no:20851 (bu rivayetin metni ise şöyledir:)

Rivayetlerden deve eti yeme sebebiyle abdeslin gerektiğini, davar (koyun/keçi) eti yenildiği zaman da rivayetlerin bir kısmında (20942, 20907, 20871, 20853, 20852, 20806, 20707, 20690) abdestin gerekmediği açıkça İfade edilirken; diğer bir kısmında (20913, 20877, 20851, 20822, 20767, 20759) "dilersen abdest al, dilersen alma" şeklinde tercih hakkını görüyoruz. Namaz lafzının zikredildiği bölümde ise, deve barınaklarında namaz kılmama-

_64____________________________________________Abdesti Bozan Şeyler/Haller

Rasû\u\\ahla.(Sai!a!iahü aleyhi ve seiiemj beraber otururken biri geldi ve dedi ki:

'Ey Allah'ın Rasûlü! Davar etinden dolayı abdest alalım mı?'

Rasûlullah: "İster abdest al, istersen alma!" dedi.

'Deve etinden dolayı abdest alayım mı?'

"Evet, deve etinden dolayı abdest al!"

'Develerin çöktüğü yerde/yataklarında namaz kılalım mı?'

"Hayır, (kılmayın!)"

'Koyunların yattığı yerde/ağıllarında namaz kılalım mı?'

"Evet, (mecbur kalırsanız)128 koyun ağıllarında namaz kılabilirsiniz."

381/689-Berâ b. Âzib'den (Radıyallahu anhy.m

yacağı, davar (koyun/keçi) ağıllarında ise kıl anabileceği ifade edilmiş, bazı rivayetlerde (20942, 20852) ise "dilersen" kaydı konulmuş; bir kısım rivayette de (20870, 20851) ruhsat verildiği kaydedilmiştir.

Müslim, Hayz, 97; ibn Mâce, Taharet, 67, H.no:495;

Bu hadisin sadece namaz ile İlgili bölümü Ma'bed el-Cühenî'nin oğlu Sebre b. Ma'bed'den de nakledilmiştir. Bk. MUsned, III/404, H.no:15278-15279; III/405, H.no:15284; Hadislerinden biri (bk. Miisned, V/102, H.no:20870) yanlışlıkla Semüra b. Cündüb'ün hadisleri arasında yer almıştır. İbn Mâce, Mesâcid, 12, H.no:770.

Hadisin şâhidleri:

a-Ebû Hüreyre'den (Radtyatlahü anlı) şahidi İçin bk. 395/1265.hadis.

b-Abdullah b. Muğaffel'den (Radıyallahu anh) şâlıidi için bk. 397-398 /1267-1268. hadisler. ■

c-Abdullah b. Amr'dan (Radıyallahu anhiima) şahidi için bk. 394/1264.hadis.

d-Enes'ten (Radıyallahuanh) şahidi İçin bk. 357/1227.hadis.

e-Berâ b. Âzib'den (Radıyallahu anh) şahidi için bk. 381/689.hadis.

f-Zü'1-Gurre'den (Radıyallahu anh) şahidi için bk. 382/690.hadis.

g-Üseyd b. Hudayr'dan (Radıyallahu anh) şahidi için bk. 383/691.hadis   .

128  Zira Ebû Hüreyre'den gelen bir rivayette; (...^ı j^y in ijj4 \ ıü) 'Koyunların kaldıkları yerden/ağı! I arından başka yer bulamazsanız...1 şeklinde kayıtlan maktadır.

129  Sened: J$ ^ Ji J~^y j> ^ -Ilı •& J <ii\ -^ 'j- 'j^>[ &&■ L'jUi /\ C&

Sahih: Müsııed, IV/288^ H.no: 1*8447; Benzer rivayet için bk. IV/303-304, H.no: 18609; Ebû Dâvûd, Taharet, 71, H.no:184; Salât, 25, H.no:493; Tirnnzî, Taharet, 60, H.no:81 (Tirmizî, Câbir b. Semüra ve Üseyd b. Hudayr'den de (Radtyatlahu anhiima) rivayet olunduğunu, İshak'm:

Abdesti Bozan Şeyler/Haller________________________________________________65

Rasûlullah'a (Saiiaiiaha aleyhi ve seiiem), deve etinden dolayı abdest gerekir mi, diye sorulunca,

"Evet, ondan dolayı abdest alın!" dedi.

Develerin çöktüğü yerde/yatak] arında namaz kılma durumu sorulunca, "Orada namaz kılmayın, zira onlar şeytanî varlıklardandır" dedi. Koyunların yattığı yerde/ağıllarında namaz kılma durumu sorulunca da: "Orada namaz kılabilirsiniz, zira onlar bereket (sebebi)dir130" buyurdu.

382/690-Abdurrahman b. Ebî Leylâ, Zü'1-Gurre'den (Radıyaiiahu nakleder:131

"Bu konuda sadece Berâ ve Câbir b. Semüra'dan (Rudıyallahu anhüma) sahih rivayet nakledildi" dediğini zikrederek hadisin "hasen-sahih" olduğunu belirtti); İbn Mâce, Taharet, 67, H.no:494. 130 Devenin şeytanî olarak vasıflanması; her hâlde onların ürkek, inatçı ve azgın olmalarından, koyunların Övülmesi ise sakin ve uysal olmalarından kaynaklanmaktadır.

I3İ Sened: -Ilı -v- J «ûı xi- 'j. ıJi^>\ £-^~ 'j: bli &&- ju iiğı .lUJ 'J, }'js \ife- «İiı & ısSi. jıi

Sahih: Müsned, IV/67, H.ııo: 16582; Benzer rivayet için bk. V/112, H.no:20978 (senedi:)

ı^jjl ,-aÜ 1Jjİ Jİll Jiş- Ji\ *JJl -Lt 'ji- ı_jJl sÂli 'J* X^- jj «ille IiJİ- İİUİ J& Jı .uki Ji j'J~İ- ^*Jj- »İli jlp \2jS~

Tahâvt, Şerhu meâni'l-âsâr, 1/70.

Heysemî, hadisi Abdullalı b. Ahmed b. Hanbel'in ve Taberânî'nin rivayet ettiğini, Zü'1-Gurre'nin Yaîş el-Cühenî olduğunu, Ahmed b. Hanbel'in senedindeki râvilerin sika olduklarını söyler. Ayrıca Heysemî, Taberânî'nin Süleyk el-Gatafânî'den (Radıyallahii anlı) de rivayet ettiğini, (J/yı iijU j i/* Nj ^ ,>y 4 »jUj ,^Ji rjJ- ^ ı>^y Vj JiV f> ^ V/) isnadında Câbir el-Cu'fî'nİn bulunduğunu, bu râviyi Şu'be ve Süfyân'ın sika diğerlerinin ise zayıf saydıklarını belirtir. Bk. Mecına', 1/250.

Abdesti Bozan Şeyler/Haller

Rasûlullah (Saiiaiiaha akyhi ve seiieın) yürürken karşısına bir bedevi çıktı ve dedi ki:

'Ey Allah'ın Rasûlü! Develerin çöktüğü yerlerde/yataklarında dururken namaz vakti girmektedir. Biz buralarda namaz kılalım mı?' Rasûlullah,

"Hayır" dedi.

'Peki, etini yediğimizde (yeniden) abdest alalım mı?'

"Evet"

'Koyunların yattığı yerlerde/ağıllarında namaz kılalım mı?'

"Evet"

'Peki, etini yediğimizde (yeniden) abdest alalım mı?'

"Hayır" dedi.

383/691-Üseyd b. Hudayr'dan (iiadıyatiahu anh):u2

Zii'I-Gurre'nİn 38l/689.hadisİn senedinden hareketle Berâ b. Âzib olma İhtimâli bulunmaktadır. Zü'1-Gurre el-Cühenî'nin (et-Tâî veya el-Hilâlî gibi nisbetlerle de anılır) isminin Yaîş olduğu ifade edilmiştir. Rk.Üsdü'l-ğâbe, V/490, Trc.no:5654; Ebû Nuaym: "Berâ b. Âzib'in yüzünde beyazlık veya buna benzer bir şey vardı. Bu sebeble de Zü'1-Gurre olarak isimlendirildi" der. İbn Mâkûlâ da, bazı ilim sahibi zâtlarca Berâ'nın bu adla isimlendirildiğini belirttikten sonra: "Bu bana göre tartışmalı bir konudur. Çünkü o, ne bir Tâî, ne bir Hilâlî, ne de bir Cühenî'dir" der. Abdurrahman b. Ebî Leyla'nın Zü'1-Gurre diye isimlendirilen Yaîş el-Cühenî'den bu konuda rivayetleri vardır. İbnü'l-Esîr 381/689.hadisin senedine de yer verir. Bk.Üsdü'l-ğâbe,11/219, Trc.no:1549.

Şevkânî, İbn Ebî Leylâ'nın hadisi Berâ'dan mı, Zü'1-Gurre'den mi, yoksa Üseyd b. Hudayr'dan mı (Radıyallahü anhiim) aldığında İhtilâf olduğunu, sahih olanın da Berâ b. Âzib'den olduğunu belirtir. Ayrıca Şevkânî, Zü'1-Gurre'nin Berâ b. Âzib'in lakabı olması fikrini uygun bulmaz. Ona göre Zü'1-Gurre Yaîş'tir, Bk.Neylü'1-evtâr, 1/220.

Sened: u* iâ"j Ja ^ıi ^J Jîy Jiı ji J. jjı jI* 'Jt ^ıkkjı isSî- fi^iiı 'J. iıi ı*v=-î ^jVP1 J^ jî ^-*~ &'■>*-

Hasen: Müsned, IV/352, H.no:18998; Benzer rivayetler için bk. IV/391, H.no:19375; IV/352, H.no:18997 (Metni: "^'ı £p ^ \fJ u'j ( ^sSn jtf^ ^ ıpj . ^ı rJ^ ^ \&j u'j <■. j,.şjı ^ > iyi/*);

Bennâ deve eti ile ilgili bu rivayeti tertibinde tercih etseydi daha İsabetli olurdu. Çünkü onun tercih ettiği rivayet deve eti ile İlgili değil, deve sütü ile ilgilidir. Deve sütü ile ilgili bir başka başlık daha uygun olurdu.

Abdesti Bozan Şeyler/Haller____________________________________________67_

Hz. Peygamber'e (Saiiaiiahü aleyhi ve seiiem), 'develerin sütü' sorulunca,

"Onların sütünü İçtiğinizde abdest atın!" dedi.

Koyunların sütü sorulunca,

"Onların sütünü içtiğinizde ise abdest almayın!" dedi.

AÇIKLAMA

1-Deve eti yemekten dolayı abdestin bozulması konusunda âlimler ihtilâf etti. İmam Ebû Hanîfe, Mâlik ve Şâfıî abdest bozulmaz, ancak abdest almak menduptur, derlerken, İmam Ahmed b. Hanbel abdestin bozulduğu görüşündedir.133 Deve etinden dolayı abdest alınması emri, deve etinin ağır kokulu ve yağlı olmasından kaynaklansa gerek. Zira Peygamberimiz genellikle yağlı şeyleri yemekten kaçınırdı, meselâ keler etinin yenmesini serbest bıraktı, ancak kendisi yemedi, sebebi de Cebrail'in ağır kokulu yerlere gelmemesiydi. Bu nedenle deve eti yendikten sonra namaz kılmaya kalkacaklarsa ellerini yıkar ya da abdest alırlardı.134

Cumhur, Câbir'in 'Rasûlullah'ın (SallalUıhu aleyhi ve sellem) en son yaptığı şeylerden biri, ateşin pişirdiği yiyeceklerden dolayı abdest almayı terk etmesidir'135 rivayetini esas almışlardır. Zira bu hadis geniş kapsamlı olup öncekileri nesh etmiştir.

İbn Mâce, Taharet, 67, H.no:496 {Bûsırî, Haccâc b. Ertad'ın zayıflığı ve tedlisİ sebebiyle isnadının zayıf olduğunu söyler ve şunları ilâve eder: Bu hadis şazdır. Mahfuz olan rivayet, Abdurrahman b. Ebî Leylâ'nın Berâ'dan naklettiği hadistir). Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, 1/206, H.no:559 (Hocası Abdullah b. Ahmed b. Hanbel kanalı İle nakleder).

Heysemî, hadisin Taberânî tarafından rivayet edildiğini belirterek senedinde kendisiyle ihticâcında ihtilaf bulununan Haccâc b. Ertad'ın varlığına dikkat çeker. Ahmed b. HanbeJ'in rivayetine değinmez. Ayrıca bu konuda Ebû Ya'lâ'nm da Musa b. Talha (yahut oğlunun) mevlâsının babası ve dedesi kanalı ile bir rivayetinin bulunduğunu söyler. Bk. Mecma', 1/250.

İbn Ömer'den (Radıyallahii anhiima) şahidi: jjjiı ^ ^ ı fJ uj psiı j-r; j, ı jL j p od' ^ \&i ir, j-i a$ ^ \£,y3 p rjJ ^ \jUjs i; j^ı çjJ > ı£y

İbn Mâce, Taharet, 67, H.no:497 (Senedinde Bakıyye b. Velîd var, müdellistir ve atı'ane ile rivayet etmiştir. Ricali sikadır. Hâlid b. Anır ise meçhulü'1-hâIdİr) Suyûtî de bu hadisin zayıf olduğuna işaret eder. Bk.el-Câmiu's-sağîr, H.no:3384; Münâvî, Moğultay aracılığı ile Ebû Hâtim'in şu sözünü nakleder: "Ben bu hadisi inkâr ediyordum. Fakat aslını buldum. Ancak hadis İbn Ömer'in sözü/mevkûf olarak sahihtir. Bk. Feyzu'l-kadîr, J/363.

Câbir b. Semüra'nın babası Semüra es-Suvâî'den (Radıyallahü anhiima) şahidi:

^ : Jıi t. Uüij fjjjı ^ j, Uji J*i :^Ji

Heysemi, hadisin Taberânî tarafından rivayet edildiğini, isnadının ise hasen olduğunu

söyler. Bk. Mecma', 1/250.

Ebû Sa'lebe el-Huşenîden (Radıyallahü anlı) nakledilen rivayet ise şöyledir:

flİJl yî J~ &ZÂ ^Jj ^>jil jü ç^JI ^. ^lî y;i JT JSİ ji fi-j 4i- <tll j* ^l J£ Jli «i ^ ^ 0jj'JŞ ıİjiiUJi JlT Jİ Jli J,yi Jl^f jl ı^Jl İjÇ jl jjljl 0l^> İj^ij jl ü>j3 J* İ3t-j Jü ^l*-

^ı jıî ^Jı îj9 âj ^î uj ^.î ı^dî j* ıîfc Jjj ı^.jiJ ^i- ^J jİj 4i- -diı Jİ* -Ilı Jjt/

çiti 'j> <ji^> jr jrî ^ ^: ^ j ji JJ( J^ ^' J j^j 'û !>' Is                                           ^

fîw/ıâ/-r, Tıb, 57.

133 Şîrâzî, age., 1/24; İbn Kudâme, 179-181; Dehlevî, age., 1/504

134 Bk. lyaz, Kadı Ebû'I-Fadl b, Musa, îkmâlü'l-mü'lim bi fevâidiMüslim, 1/205

135 Buharı, Et'ıme, 53; Müslim, Hayz, 90; Ebû Davûd, Taharet, 74, Müsned, 1/264,11/265, 271

_68_______________________________________________Abdesti Bozan Şeyler/Haller

2-Deve sütü abdesti bozar, şeklinde bir görüş bulunmamaktadır. Her hâlde yukardaki rivayeti sahih kabul etmemişlerdir. Ancak bu rivayetin şahitleri vardır ve Heysemî isnadının hasen olduğunu söyledi.1

3-Deve eti dışındakilerin, (meselâ koyunun eti ve sütünün) abdesti bozma­yacağı konusunda ittifak vardır.137

4-Koyuh ağıllarında namaz kılma izni, necaset olan yer için verilmiş bir ruhsat değildir. Zira koyunların idrar ve dışkıları ittifakla pistir, namaza manidir. Temiz olan bir köşede namaz kılınması bilinen emirlerdendir.

Koyun ağıllarında izin verilip, deve yataklarında yasaklanması, her hâlde bu hayvanların huyları ve namazı bozma tehlikesi İle igili olabilir. Zira hadisteki develerin şeytanî ( huysuz, azgın ve saldırgan), koyunların İse bereket sebebi ( sakin ve uysal) olmalarına işaret edilmektedir.138

9-Ateşte Pişen Yiyeceklerin Yenmesinden Dolayı Abdest Almak

I3Û Bu rivayetin Câbİr b. Semiira'nın babası Semüra es-Süvâî'den şahidi vardır. Taberânî'nİn el-Mu'cemü'l-Kebîr'de rivayet ettiği hadis için, Heysemî isnadının hasen olduğunu söyledi. Bk. Mecma M/250

137  İbn Rüşd, 1/29; Nevevî, Mecmu', 1/57; İbn Kudâme, age., 1/183-184; Bennâ, age., 11/95.

138 Rasûlullah mescid inşasından önce, namaz vaktinin geldiği her yerde ve (bazen de mecbur kalarak) koyunların kaldığı yerde namaz kıldı. Buharı, Salât, 49; İbn Ebî Şeybe, 1/338

§Rasûlullah'ın mescid yapmak için salın aldığı arsa, önceden ekin ekilen, ağaçların olduğu bazen de müşriklerin gömüldüğü bir yerdi. Önceleri deve ya da koyun yatakları/barınakları olsa bile namaz vakti nerede girerse orada namaz kılıyorlardı. Bu bilgi ile ilgili rivayetlerin metni:

Bk. Müsned, III/244, H.no:13495 (Bu rivayetlerin tercemesi için bk. 357/1227.hadis).

Abdestİ Bozan Şeyler/Haller____________________________________________69_

384/692-İbrahim b. Abdullah b. Kânz'dan:139

Ebû Hüreyre'nin (Radıyaiiaha anh) yanına geldim, abdest alıyordu, bana dedi ki:

'Neden abdest aldığımı bilir misin, keş parçası (kurumuş çökelek) yediğim için (abdest alıyorum). Ben Rasûlullah'ın (Saiiaiiaha aleyhi ve şöyle dediğini işittim:

"Ateşin pişirdiği şeyleri (yediğinizde) abdest alın!'"

385/693-Zeyd b. Sâbit'ten (RadıyaiiaManhy.

140

Sened: jo^Ji ii

Sahlh: Müsned, 11/265, H.no:7594; Benzer rivayetler için bk. 11/271, H.no:7661; ü/389, H.no:9026-9027; 11/427, H.no:9487; 11/458, H.no:9869; 11/469-470, H.no:10027; 11/478-479, H.no:10156; 11/503, H.no: 10490. Abdürrezzâk, 1/172, H.no:666; Müslim, Hayz, 90; Ebû Dâvûd, Taharet, 75, H.no: 194; Tirmizî, Taharet, 58, H.no:79 (Hasen-Sahih); Nesât, Taharet, 122, H.no:171-175; îbn Mâce, Taharet, 65, H.no:485.

Ayrıca 387/695.hadise bk. 393/701.hadisle karşılaştırınız.

Hadisi  Ebû  Hüreyre'den  nakleden  İbrahim  b.  Abdullah  b.  Kârız'ın  ismi  bazı rivayetlerde şöyle geçer:

a-Abdullah b. İbrahim b. Kârız: Müsned, ü/271, H.no:7661; Müslim, Hayz, 90.

b-İbn Kârız: Müsned, 11/469-470, H.no:10027.

c-İbrahim b. Kârız: Müsned, 11/478-479, H.no: 10156.

Benzer bir rivayet de şöyledir:

 J> -JJı

 - J,

J^iı JLİ» "j'JJ 'JZ £ai- i'jij* j^ 'ı^jvi Jlİ •LS jUl öÜ Jji-j jp 4İI .-jlS" ^ji UUİ îiarl plİİs ^ U>jj"1

Bk. A/ümed, 11/529, H.no:10792; Tirmizî'nin rivayeti:

 V ^

 if Ui lİl-j *llp -dil ^^O Jjı J_^-j j Ui-ij- öJu»I- lij ^j-I ^j'ı U' îy'^i $• JUi Jü |«-*?Jı 2r" w»j3ı

Ebû Hüreyre Allah Rasûlü'niin şu sözünü nakletti: "Ateşin değdiği her şeyden hattâ peynir parçasından bile abdest lâzım gelir." Bunun üzerine İbn Abbas Ebû Hüreyre'ye sordu: "Ey Ebû Hüreyre! Yağdan da yersek abdest alalım mı? Sıcak sudan içersek yine abdest alalım mı? Ebû Hüreyre: "Ey yeğenim, Rasûlullah'tan bir hadis işitince ona misal vermeye kalkışma!" dedi. Bk. Tirmizî, Taharet, 58, H.no:79 (Tirmizî, hadisin Ümmü Habîbe, Ümmü Seleme, Zeyd b. Sabit, Ebû Talha, Ebû Eyyûb ve Ebû Musa'dan da nakledildiğini ve "hasen-sahih" olduğunu söyler); İbn Mâce, Taharet, 65, H.no:485.

Sened: j)j J s^j& y- jif Ji j, jiO -M1 j* '^J"^ &■ ^ J> $ &- s^ y> &'^

Sahih: Müsned, V/184, H.no:21490; Benzer rivayetler için bk. V/191-192, H.no:21563; V/190, H.no:21553-21548; V/189, H.no:21540; V/188, H.no:21535; Müslim, Hayz, 90; Nesât, Taharet, 122, H.no:179; Dârimî, Vudû', 51, H.no:732;

_70_________________________________________________Abdesti Bozan Şeyler/Haller

Hz. Peygamber (Saiiaiiahu aleyhi ve seiiem) dedi ki: "Ateşin pişirdiği şeyleri (yediğinizde) abdest alın!"

386/694-Ebû Musa'dan (Radtyaiiaiwanh):]4]

Rasûlullah'ın (Saiiaiiahu aleyhi ve seiiem) şöyle dediğini işittim:

A-Abdestin gerektiğini ifade eden rivayetleri nakleden sahâbîler (Radıyallahü anküm):

a-Ebû Hüreyre: Bir önceki 384/692. ve 387/695. hadise bk.

b-Zeyd b. Sabit: Bu hadis (385/693)

c-Ebû Mûsâ el-Eş'arî: 386/694.hadise bk.

d-Süheyl İbnü'l-Hanzaliyye: 388/696.hadise bk.

e-Hz.Âişe: 389/697.hadise bk.

f-Ümmü Seleme: 390/69 8. had ise bk.

g-Ümmü Habîbe: 391/699.hadise bk.

h-Enes b. Mâlik'ten: Heysemî, Bezzâr'ın naklettiğini, senedinde Haccâc b. Nusayr'in bulunduğunu, Ebû Hâlim ve bazı tenkidçilerin zayıf, İbn Maîn ve İbn Hıbbân gibi âlimlerin ise sika saydığını söyler. Taberânî'nin Evsat'ında nakledilen hadisin İse senedinde kezzâb sayılan Hâlid b. Yezîd b. Ebû Mâlik'in bulunduğunu vurgular. Bk. Mecma', 1/248-249.

ı-İbn Ömer'den: Heysemî, hadisin Bezzâr ve Taberânî tarafından nakledildiğini, senedinde münkeru'l-hadis olan el-Alâ b. Süleyman er-Rakkî'nin bulunduğunu söyler. Bk. Mecma', 1/249.

i-Muâz'dan: Heysemî, hadisin Bezzâr tarafından nakledildiğini, senedinde zayıf olan Hasan b. Yahya el-Huşenî'nin bulunduğunu söyler. Bk.Mecma', 1/249.

j-Abdullah b. Zeyd: Heysemî, Taberânî'nin Evsat'mda sahih hadis ricali ile naklettiğini söyler. Bk.Mecma', 1/249.

k-Ebû Sa'd el-Hayr: Taberânî, el-Mu'cemii'l-kebîr, XXII/306; Heysemî, hadisin Taberânî tarafından nakledildiğini, senedinde meçhul olan Fİrâs eş-Şa'bânî'nİn bulunduğunu söyler. Bk.Mecma', 1/249.

I-Ebû Eyyûb'dan: Nesâî, Taharet, 122, H.no:176; Heysemî, Taberânî'nin Evsafında sahih hadis ricali İle naklettiğini söyler. Bk.Mecma', 1/249.

m-Seleme b. Selâme b. Vakş: Heysemî, hadisin Taberânî tarafından nakledildiğini, senedinde Leys'in kâtibi Abdullah b. Salih'in bulunduğunu, bu râviyi Abdülnıelik b. Şuayb b. Leys sika, Ahmed b. Hanbel ve birçok kimsenin zayıf saydığını, yalanla ilham edildiğini söyler. BkMecma', 1/249.

n-Abdullah b. Ebû Ümâme (ki ismi îyâs b. Sa'lebe idi) babasından: Heysemî, hadisin Taberânî tarafından nakledildiğini, senedinde zayıf olan Vâkidî'nin bulunduğunu söyler. Bk.Mecma',\I2A9-25Q.

o-Ebû Talha'dan: Nesât, Taharet, 122, H.no:177-178;

B-Abdestİn gerekmediğini  ifade eden rivayetleri nakleden sahâbîler (Radıyallahü anhüm) için 392/670.hadisİn dipnotuna bk. 141 Sened: jiiJı j- ir^1 ^-^' 'j.'rş&\&~

Sahih: Müsned, IV/397, H.no:19444; Mükerrer için bk. IV/413, H.no:19592; Heysemî, senedindeki râvilerin sika olduklarını belirtir. Bk. Mecma', 1/248.

Abdesti Bozan Şeyler/Haller

"Ateşin (pişirip de) rengini değiştirdiği yiyecekleri (yediğinizde) ab-

dest alın!"

387/695-Ebû Hüreyre'den (Radıyallahüanh):142

Hz. Peygamber (Saiiaiiaha aleyhi ve seiiem) keş parçası (kurumuş çökelek) yedi, ondan dolayı abdest aldı, sonra namaz kıldı.

388/696-Hz. Muâviye'nin (Radtyaiiahü anh) mevlâsı Kasım'dan:143 Dımeşk mescidine girdim, gördüm ki insanlar toplanmış ve bir şeyh de onlara hadis naklediyordu.

Sened: ^ jc j^i, üjJ» LJt'} ıîj*. oui- Cji-

Sahih: MUsned, 11/389, H.no:9027; Benzer rivayetler için bk. 11/503, H.no: 10490; 11/478-479, H.no:10156; 11/469-470, H.no:10027; 11/427, H.no:9487; 11/265, H.no:7594; 11/271, H.no:7661; 11/389, H.no:9026; 11/529, H.no:10792; Abdürrezzâk, 1/172, H.no:666; Müslim, Hayz, 90; Ebû Dâvûd, Taharet, 75, H.no: 195; TirmizS, Taharet, 58, H.no:79 (Haseıı-Sahİh); Nesâî, Taharet, 122, H.no:171-175; İbn Mâce, Taharet, 65, H.no:485.

Ayrıca 3 84/692.had ise bk. 143 Sened: ç*y ^ oçk 'J* -ı&. J, ^'ji^ jt '^x^ 'j; j^-°j\ jŞ. dii

Hasen: Müsned, V/289, H.no:22390; Mükerrer için bk. IV/180, H.no:17555; Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, VI/98, H.no:5622; Heysemî, senedinde kendisiyle ihticâcda İhtilaf bulununan Muâviye'nin mevlâsı Kasım b. Abdurrahman'ın varlığına dikkat çeker. Ayrıca Süleyman b. Abu'r-Rabî' hakkında bilgi veren birini görmediğini söyler. Bk. Mecma', 1/248.

Ahmed b. Hanbel'in hocası Abdurrahman b. Melıdî bu rivayette tahdîs sigasi ile nakleder. Ayrıca Süleyman b. Ebu'r-Rabî'nin Şu'be ve Leys b. Sa'd isimli öğrencileri olan Süleyman b. Abdurrahman olduğunu, Ahmed b. Hanbel'in oğlu Abdullah belirtmiştir.

Suyûtî, hadisin hasen olduğunu belirtir. Bk.el-Câmiu's-sağtr, H.no:85I3.

İbnü'l-Hanzaliyye: Sehl/Süheyl b. Amr b. Adiy el-Evsî el-Ensârî. Hanzalİyye annesinin ismidir. Babasının İsmi Amr'dır. Rıdvan biatına kaülmış, Uhud'da bulunmuş bu sahâbînin nesli olmamıştır. Gece kâim, gündüz sâim olan bu âbid zât Allah'ı çokça zikreder, fakat halkın arasına pek karışmazdı.       (

Tl____________________________________________Abdesti Bozan Şeyler/Haller

'Bu kişi kimdir?' deyince,

'Seni İbnü'l-Hanzaliyye' (Radıyaiiahu anh) dediler. Bu sahabinin (Sehl'in) şöyle dediğini işittim:

'Ben Rasûlullah'in (Saiiaiiaha aleyhi ve seiiem) şu sözünü duydum: "Kim et yerse (yeniden) abdest alsın!"

NOT: Muğîre b. Şu'be'den gelen diğer rivayette; Rasûlullah'ın (Sallailahü aleyhi ve sellem) pişmiş et yedikten sonra kalkıp namaz kıldığı ama, abdest almadığı, ^ nakledilmektedir. O hâlde ateşte pişirilen yemek yendiği zaman, yeniden abdest almak vacip değil, menduptur.

* Bu Konuda Hz. Peygamber'in Eşlerinden Gelen Rivayetler

389/697-Urve b. Zübeyr'den (RadıyaiiaM anh):145 Rasûlullah'ın eşi Hz. Âişe annemizin şöyle dediğini işittim:

'RüSÛlUİlah (SallallahU aleyhi ve sellem) buyurdu ki:

"Ateşin pişirdiği şeyleri (yediğinizde) abdest alın!"

144 Ebû Dâvûd, Taharet, 74, H.no:188.

Sened:   <•■& k'^ tfj emi ^ ûü^i jî j_^i J> -ü&- 'j> \^, ıj'Jj*-ı>      $yfl J              J

Sahih: Müsned, VI/89, H.no:24461; Müslim, Hayz, 90; İbn Mâce, Taharet, 65, H.no:486, 487 (Bûsırî bu ikinci hadis için şunları söyler: "Senedinde Hâlid b. Yezîd var, bu râviyi bazıları sika bazıları da zayıf saydı. Hadisin metni sahihtir). Ayrıca 407/715.hadise bk.

Abdesti Bozan Şeyler/Haller____________________________________________73_

390/698-Muhammed b. Tahlâ'dan:146

Ebû Seleme'ye (Radıyaiiaim anh), 'Süt baban147 Süleym ateşin pişirdiği şey­leri (yediğinde) abdest almıyor' deyince, Süleym'in göğsüne vurdu ve dedi ki:

'Peygamberimiz'in eşi Ümmii Seleme'nin, Rasûlullah'ın (Saiiaiiahu aleyhi vcseiiem) ateşin pişirdiği şeyleri (yediğinde) abdest aldığına şahitlik yaptığına ben şahidim.'

Sahih: Müsned, VI/321, H.no:26603; Taberânî, d-Mu'cemü'l-kebîr, XXIII/387; Suyülî, hadisin sahih olduğunu belirtir. Bk.el-Câmiu's-sağîr, H.no:6980; Münâvî, ise Suyûtî'nin sahih demesinin Heysemî'den kaynaklandığını, çünkü Heysemî'nin râvilerinin sika olduğunu ifade ettiğini (bk.Mecma', 1/248) belirtir. Bk. Feyzu'l-kadîr, V/259. Fakat Heysemî Taberânî'nin râvilerinin sika olduğunu, Ahmed b. Hanbel'in ise isnadında Ebû Süleyman'ın bulunduğunu, bu râvi hakkında bilgi veren birini tanımadığı için de bu zât hakkında bilgi veremediğini söyler. Bk.Meana', 1/248. Hadis şâhidleri İle kuvvet kazanır.

Ayrıca 408/716 ve 395/703 .hadislere bk. 147 Yani süt annesinin kocası

Abdesti Bozan Şeyler/Haller

391/699-Ebû Süfyan b. Saîd b. Muğîre'den

Kendisi, Hz. Peygamber'in eşi olan (teyzesi)149 Ümmü Habîbe'nin ü anhâ) yanına geldi, Ümmü Habîbe ona bir bardak kavut şurubu150 ikram etti, sonra Ebû Süfyan su istedi ve onunla ağzını çalkaladı. Bunun üze­rine Ümmü Habîbe ona dedi ki:

'Ey kardeşimin oğlu151, abdest almıyor musun? Rasûlullah (Saiiaiiaim aleyhi ve seiiem) şöyle buyurmuştu:

"Ateşin pişirdiği şeyleri (yediğinizde) abdest alın!"'

§Ebû Süfyan'dan ikinci tarikle gelen rivayet:

Kendisi, (teyzesi) Ümmü Habîbe'nin (Radıyaiiaha anM) yanına girdi, Ümmü Habîbe ona kavut şurubu ikram etti. Sonra Ebû Süfyan namaz kılmaya kalktı, bunun üzerine Ümmü Habîbe dedi ki:

'Ey Kardeşimin oğlu, abdest al! Ben Rasûlullah'ın (Saiiaiiaim aleyhi ve seitem) şöyle dediğini duydum:

"Ateşin pişirdiği şeyleri (yediğinizde) abdest alın!'"

§Ebû Süfyan'dan üçüncü tarikle gelen benzer rivayette fazlalık: Ümmü Habibe'nin yanına girdim (ki o teyzesiydi). Bana kavuttan bir

şurup verdi, namaza kalktığımda da bana dedi ki:

'Ey Oğulcuğum, abdest almadıkça namaz kılma! Zira Rasûlullah

(SaiiaUahü aleyhi ve seitem) bize, ateşin pişirdiği yiyeceklerin (yenmesi halinde)

abdest almamızı emretmişti.'

148 Sened: -cL. J\'j- J> J\ j, JU; ji jıUiı \-j 'Ja ^ oÇÎ ıs'fü- jıs [jJJ cfc.

Sahih: Müsned, VI/326, H.no:26652; Diğer rivayet: VI/327, H.no:26657; İkinci tarik: VI/327-328, H.no:26662; Üçüncü tarik: VI/328, H.no:26664; Benzer rivayetleri için bk. VI/427, H.no:27279; VI/426, H.no:27272; VI/328, H.no:26663; VI/327, H.no:26661, 26658; Ebû Dâvûd, Taharet, 75, H.no:195; Nesâî, Taharet, 122, H.no:180-181; İbn Ebî Şeybe, 1/150, H.no:1724; Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, XXIII/234, H.no:447; Müsnedii'ş-Şâmiyyîn, 11/370, H.no:I516; Ebû Ya'lâ, XIII/65, H.no:7144; Beyhakî, es-Sünenü'î-kiİbrâ. 1/130, H.no:617.

Ümmü Habîbe annemiz, Ebû Süfyan Sahr b. Harb b. Ümeyye'nin kızıdır. Peygamber efendimizin eşidir. İsmi Ramle'dir. Kızının ismi Habîbe olduğu için bu künye ile tanınmıştır, îslâmm ilk yıllarında Müslüman olmuş, ilk kocası Abdullah b. Cahş ile birlikte Habeşistan'a hicret etmiş, kocası Abdullah orada vefat edince Ümmü Habîbe Hz. Peygamber ile evlen­miştir. H.44 yılında Medine'de vefat etmiştir. Bk. Seheranfûrî, Bezlü'l-mechûd, 11/117-118.

149  Zira bir rivayette geçtiği gibi Ümmü Habİbe onun teyzesidir.

150   Sevîk: Buğday ya da arpadan olan bir lür ezme, püre ya da kavut (Bk. İbn Manzûr, Lisanü'l-Arab, X/170). Ancak burada kavut şurubu olarak çevrilmesinin nedeni üçüncü rivayetteki (j*>Ji j- s^) kavuttan bir şurup, ziyadesidir.

ısı Veya "kız kardeşimin oğlu". Ebû Davud'un rivâyeünde her iki şekilde yani (^-İ) ve (^İ) lafzı İle nakledilmiş; Nesâî'nin iki tarikinde de sadece (^f) lafzı ile nakledilmiştir. Seheranfûrî bu farklı rivayetlere şöyle bir açıklık getirir: "Ebû Süfyan'ın, Ümmü Habîbe'nin erkek kardeşinin oğlu olarak zikredilmesi ya mecazdır ya da bazı râvilerin hatasıdır." Bk. Bezlü'l'inechûd, 11/119. "Kız kardeşimin oğlu şeklindeki rivayetlerde herhangi bir problem yoktur. Çünkü Ümmü Habîbe, Ebû Süfyan b. Saîd b. Muğîre'nin teyzesidir.

Abdesti Bozan Şeyler/Haller________________________________________________75_

10- Ateşte Pişen Yiyeceklerin Yenmesinden Dolayı Abdest Almak Şart Değildir

392/700-Said b. Müseyyibl52'den:153

152 Müseyyib ya da Müseyyeb şeklinde ya'nın kesri ya da fethi ile okunmuştur. (Bk. Zürkânî, Şerit, 1/62, 366, 486,11/246)

" Scned: ^_i...«iı J> \*~- ÖJ^I- J^î' lj\l*s'J^\ tiiai- 0I.1. ju Ci ^1 * ""*■ ^iî- .,.1*-.- jî jJjii lj'jj-

Sahih: Müsned, 1/70, H.no:505; Benzer bir rivayet: 1/62, H.no:441 (Bu rivayette Sakif kabilesinden olan şeyhin ve amcasının kim olduğu belli olmadığı için zayıftır):

«JJl ,-jj t!)lii ^j ûllie ti'j *TI Oyr^-İ «-»i- illi ^J rU-^4 -J—«J- s^fi l-İJI j> ?ı~' ^7 j-3' [jJîni İJLlâf Jl» Jh Uâ^' Jjj (wJCai f>Ü |J l+ljia j£&t lİ-Jki j^.j j!)İ «1)1 (

Heysemî, hadisi Afımed, Ebû Ya'lâ ve Bezzâr'ın rivayet ettiğini, Bezzâr'ın İsnadının zayıf, Ahmed b. Hanbel'in ise senedindeki râvilerin sikaolduklannı beüıtir. Bk. Mecına', 1/251.

(Ebân b. Osman'dan: Osman b. Aftan ekmek ve et yedi. Sonra ağzını çalkaladı, ellerini yıkadı ve ellerini yüzüne sürdü/yüzünü yıkadı. Daha sonra abdest almadan namaz kıldı). Bk. Mâlik, Taharet, 22. Bu rivayet, abdeslİn gerekli olduğunu söyleyen hadİslerdeki abdest kelimesinden kastedilenin lügat anlamı olduğunun delilidir.

A-Abdestin gerektiğini ifade eden rivayetleri nakleden sahâbîler (Radıyallahü anhümj için bk.385/693.hadis

B-Abdestin gerekmediğini ifade eden rivayetleri nakleden (Radıyallalıüanhüm) sahâbîler:

1-Osman b. Affân: Bu hadis (392/700)

2-Ibn Abbas: 393/701. ve 399/707. hadise bk.

3-Ebû RâfT: 394/7O2.hadise bk.

4-Ümmü Seleme: 395/703.ve 408/7 lö.hadise bk.

5-Meymûne: 3 96/704.hadise bk.

6-Amr b. Ümeyye: 397/705.hadise bk.

7-İbn Mes'ûd: 398/706.hadise bk.

8-Ebû Hüreyre: 414/722.hadise bk.

9-Câbir: 400-401/708-709.hadise bk.

10-Süveyd: 402/710.hadise bk.

11-Enes: 403/711 .hadise bk.

12-İbn Cez': 404/712.1ıadisebk.

13-Muğîre: 405/713.hadise bk.

14-Ebû Râtî': 406/714.hadise bk.

15-Âişe:4O7/715.hadisebk.

76                                                                                               Abdesti Bozan Şeyler/Haller

16-Meymûne: 409/717.hadise bk.

17-Fâiıma:410/718.hadisebk.

18-Ümmü Âmir: 411/719.1ıadise bk.

19-Ümmü Hakîm bt. ez-Zübeyr: 412/720.hadise bk.

20-Dubâa bt. ez-Zübeyr: 413/72 Lhadise bk.

21-Hz.Ebû Bekir: "Uy* )■• J-* { o^" j* j~i ^} *M i»ı J-* ^Jt j|" Heysemî: "Hadisi Ebû Ya'Iâ (H.no:24) ve Bezzâr (H.no:292) nakletti. Senedinde Hiisânı b. Mısak var ki bu zâtın zayıflığında icma eltiler" der. Bk.Mecma', 1/251.

22-Hz.AIİ: "U>* y} ^^j ^ jsrt, ^ u* îı j^ iıi Jj^j jıs"' Heysemî: "Hadisi Ebû Ya'Iâ (H.no:512) nakletti. Senedinde Abdüla'lâ b. Âmir var ki bu zâtı Ahmed ve Ebû Hâtİm zayıf saydı. İbn Adiy ise kendisinden sika râvîlerin naklettiğini belirtti. Diğer râvîleri sahih hadis ricalidir," der. Bk.Mecma', 1/251.

23-Muâviye: Heysemî: "Hadisi Ebû Ya'Iâ (H.no:7359) nakletti. Fakat senedinde müphem bir râvî bulunmaktadır" der. BkMecma', 1/252.

24-Ebû Ümâme el-Bâhilî: Heysemî üç ayrı rivayet zikreder: Her üçünün de Taberânî tarafından nakledildiğini; Birincisinin râvilerinden hiçbirinin tercüme-i hâline rastlamadığını, ikincisinin râvilerinden Muhammed b. Saîd el-Maslûb'un kezzab olduğunu, üçüncüsünün İse Ubeydullah b. Zahr ve A1İ b. Yezîd İsimli rüvilerinin zayıf olduklarını ve kendileri ile delil getirmenin helâl olmadığını belirtir. Bk.Mecma', 1/252.

25-RâfT b. Hadîc: Heysemî iki ayrı rivayet zikreder: Bunların Taberânî tarafından nakledildiğini; Birincisinin râvilerinden Amr b. Kays ve İbrahim b. Muhammed'in tercüme-i hâline rastlamadığını, ikincisinin râvilerinden Vâkidî'nin kezzab olduğunu söyler. Bk. Mecma', 1/252.

26-Hasan b. Ali: Heysemî İki ayrı rivayet zikreder: Bunların Taberânî tarafından nakledildiğini; her iki senedde de İbn İshak'ın bulunduğunu, bu râvinin ise sika-müdellis olduğunu ve an'ane yaptığını söyler. Bk.Mecma', 1/252.

27-Muhammed b. Mesleme: Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, XIX/234; Heysemî Yunus b. Ebû Hâlİd'İn tercüme-İ hâline rastlamadığını belirtir. BkMecma', 1/252.

28-Muâz'dan: Heysemî iki ayrı rivayet zikreder: Bunların Taberânî tarafından nakledildiğini, Birincisinin (ki metni şöyledir:

wjtU. j-Jj oüâ^ü pillj jjjjl J_Wj jUI O> \S tyi>J>\ı. (J-j <Xc <5ll J*, ^Jl y\ \İ\

senedinde yalancı olduğu söylenen Mutarrifb. Mâzİn'in bulunduğunu; İkincisinin ise senedinde zayıf olan İbn Lehîa'nın bulunduğunu söyler.

Bk. Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, XX/70; Heysemî, Mecma', 1/252-253. 29-Safiyye bt. Huyey:

(jl -■ fü f l^ifU Ul?w:î o^i bjlj Lti" "Jl i^-i^ »L*j *i* ül ^Lj ü)i J j

Heysemî: "Hadisi Ebû Ya'Iâ ve Taberânî nakletti. Râvİleıi sikadır" der. Bk.Mecma', 1/253.

30-Ümmü Hânı: Taberânî, el-Mu'cemü'1-kebîr, XIV/432; Heysemî: "Hadisi Kebir ve Evsat'ta Taberânî nakletti. Râvileri sikadır" der. Bk.Mecma', 1/253.

31-Ümmü Mübeşşir: Heysemî hadisin Taberânî tarafından nakledildiğini, râvilerden Muhammed b. el-Muvatta'nın tercüme-i hâline rastlamadığını, diğer râvilerinin ise sika olduklarını belirtir. Bk.Mecma', 1/253.

32-Amra bt. Hızâm: Heysemî hadisin Taberânî tarafından nakledildiğini, râvilerden Muhammed b. Sâbİt el-Bünânî'nin zayıf olduğunu, diğer râvilerinin ise sahih hadis ricali olduklarını belirtir. Bk.Mecma', 1/254.

33-Hİnd bt. Saîd b. Ebû Saîd el-Hudrî halasından: Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, XIV/445-446; Heysemî hadisin Taberânî tarafından birçok tarikle nakledildiğini, rivayetle­rinden bir kısmının râvîlerinin Hind bt. Saîd'in haricinde sahih hadis ricali olduklarını, Hind bt. Saîd'i ise İbn Hıbbân'm sika saydığını belirtir. Bk.Mecma', 1/254.

34-Ümmü Süleym: Heysemî hadisin Taberânî tarafından nakledildiğini, râvilerden Muhammed b. Yusuf un tercüme-İ hâline rastlamadığını belirtir. Bk.Mecma', 1/254.

Abdesti Bozan Şeyler/Haller_____________________________________________77_

Hz. Osman'ı (Radıyallahü anh) bir yerde otururken gördüm, ateşte pişen yiyecek istedi ve onu yedi. Sonra namaza kalktı ve namaz kıldı. Sonra Hz. Osman dedi ki:

'Rasûlullah'ın (Saiiaiiaha aleyhi ve seiiem) oturduğu yere oturdum, Rasûlullah-ın yediğinden yedim ve Rasûlullah'ın kıldığı namazdan kıldım.'

393/701-îtm Abbas'tan (Radıyallahü anhünKi):

154

Abdesti gerektirmediğine hükmedenler ise; Sahabeden dört halife (Ebû Bekir, Ömer, Osman, Ali), İbn Mes'ûd, Ebu'd-Derdâ, İbn Abbas, İbn Ömer, Enes b. Mâlik, Câbİr b. Semüra, Zeyd b. Sabit, Ebû Mûsâ el-Eş'arî, Ebû Hüreyre, Übey b. Ka'b, Ebû Talha, Âmir b. Rabîa, Ebû Ümâme, Muğîre b. Şu'be, Câbİr b. Abdullah ve Hz. Âişe; Mezhep imamlarından Ebû Hanîfe, Mâlik, Şâfî, Ahmed b. Hanbel vd. Bunlar abdesti gerektiren hadisleri ya mensûh sayıyorlar, ya da abdesti lügat anlamında (ağzı çalkalama ve elleri yıkama şeklinde) alıyorlar. Bk.Seheranfûrî, age., 11/119.

Sahih: Mümed, 1/226, H.no:1994; İkinci rivayet: 1/253, H.no:2286; 1/227, H.no:2002 (üç isnâdla rivayet edilen bu hadisin her üç isnadı da sahihtir); 1/226, H.no:1988; î/241, H.no:2153 (Senedinde Ca'fer el-Cu'fî vardır); 1/366, H.no:3463; 1/365, H.no:3453; 1/353, H.no:3312; 1/244, H.no:2188; 1/363, H.no:3433; 1/361, H.no:3403; 1/279, H.no:2524; 1/273, H.no:2467; 1/356, H.no:3352; 1/336, H.no:3l08; 1/326-327, H.no:3014; 1/254, H.no:2289; 1/351-352, H.no:3295; 1/258, H.no:2339 (Bu iki rivayet, senedindeki Muhammed b. Zübeyr et-Temîmî el-Hanzaiî sebebiyle zayıftır. Buhârî bu zat hakkında "münkeru'l-hadis" ve "fîhi nazar" ifadesi kullanır. Bk.et-Târîhu'1-kebîr, M/86); 1/258, H.no:2341; 1/267, H.no:2406; 1/281, H.no:2545; 1/284, H.no:2570; 1/320, H.no:2941.

Mâlik, Taharet, 19; Buhârî, Vudû', 50 (Buhârî bab başlığının hemen altında der ki: "Hz. Ebû Bekir, Ömer ve Osman yediler, fakat abdest almadılar" İbn Hacer bunun Taberânî tarafından mevsûl olarak nakledildiğini ve isnadının da hasen olduğunu söyler. Bk.Fethu'l-Bân, 1/411); Et'ınıe, 18; Müslim, Hayz, 91; Ebû Dâvûd, Taharet, 74, H.no:187; Nesâî, Taharet, 123, H.no:184; İbn Mâce, Taharet, 66, H.no:488; Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, 1/157-158;

Hz. Ömer, Osman ve Ali'nin abdest almadıklarını belirten rivayet için bk. Mâlik, Taharet, 21, 22, 24;

İbn Hacer bu hâdisenin Dubâa b. ez-Zübeyr veya Meynıûne'nin evinde gerçekleştiği­ni, ezan ile namaza davet edenin Bilâl olduğunu söyler. Bk.Fethu 'l-Bârî, 1/411); Şu rivayetler de bu görüşü kuvvetlendiriyor:

\cj~A ıijjİu L)j -ıi -i* Jı 'r jt- »î »jj \r lü" lii^- JsTi jjjjı .^_1 -iÇa Ji- Jjii 'c^-'j *4*- *JJ' J-*' *LSı J^—j ^'

Bk. Müsned, 1/351,'H.no:3287; 1/264, H.no:2377 (396/704.hadise bk.) a-Amr b. Ümeyye'den (Radıyallahü anh) şahidi için bk. (3 97/705. had is) b-Meymûne'den (Radıyallahü anhâ) şahidi İçin bk. (409/717.1ı adi s)

_78________________________________________________Abdesti Bozan Şeyler/Haller

Rasûlullah (Saiiaihhu aieyiu ve seitem) ateşin (pişirip) değiştirdiği yiyeceği yedi, sonra (yeniden) abdest almaksızın namaz kıldı.

§ İbn Abbas'tan (RadtyaüâM anhüma) ikinci tarikle gelen rivayet: Hz. Peygamber (Saiiaiiaim aleyhi ve seitem) kızarmış but veya kürek kemiği eti yedi, sonra (yeniden) abdest almaksızın ve suya dokunmaksızın namaz kıldı.

394/702-Rasûlullah'ın (Saiiaiiahü aleyhi ve seiiem) mevlâsı Ebû Râfî'den

(Radıyallalni anlı)'.

Kendisi, Hz. Peygamber'e (SaifaiiaM aleyhi ve seiiem) pişirilmiş olan koyunun kürek kemiği etinin getirildiğini gördü. Hz. Peygamber onu yedi, sonra bir (damla) suya dokunmaksızın (abdest almaksızın) namaz kılmaya kalktı.

395/703-Ümmü Seleme'den

Rasûlullah (Saiiaitahu aleyhi ve seiiem) pişirilmiş kürek kemiği etinden yedi ve Bilâl gelip (kendisini namaza çağırınca), suya dokunmaksızın (abdest almaksızın) namaz kılmaya çıktı.

c-Ebû Râfi'den (Radtyallahü anlı) şahidi için bk. (394/702.hadis)

d-Ebû  Hüreyre'den  (Radıyallahü anlı)  nakledilen  benzer  rivayet  384/692.hadiste

zikredildi.

Ayrıca 396/704 ve 399/707.hadislere bk. Sened: ^j ^ jî ;>^' o* j,A* d '$ ^* j.A* ü* j^* '■j- y-y^ ^* ^~ ^~ 'j- *^ ^^"

Sahih: Mümed, VI/9, H.no:23757; Benzer rivayetler için bk. VI/9, H.no:23758:

VI/8, H.no:23745 (Bu iki rivayette koyunu kendisinin veya kendilerinin kestiğini söylüyor. Bk. 406/714.hadis); Müslim, Hayz, 94; Ayrıca 406/714.hadİse bk.

Sahih: Müsned, VI/292, H.no:26382; Benzer rivayetler için bk. VI/319, H.no:26589; VI/317, H.no:26575; VI/307, H.no:26501; Tirmizî, Et'ıme, 27, H.no:1829; Nesûf, Taharet,  123, H.no:182-183; İbn Mâce, Taharet, 66, H.no:491; İbn Huzeyme, 1/28, H.no:44. Ayrıca 408/716 ve 390/698.hadislere bk.

Abdesti Bozan Şeyler/Haller                                                                                                79

396/704-Âmir b. Lüeyy oğullarının kardeşi Muharnmed b. Amr b. Ata' b. Ayyaş b. Alkame'den (Radıyuiiahu anhamy}51

Cuma günü sabah, Hz. Peygamber'in eşi Meymûne annemizin evinde bulunan İbn Abbas'ın (RadıyaUahü aniıüm) yanına girdim. (Râvi) dedi ki: Meymûne annemiz ona kalmasını söylemişti, (zira) cuma namazı kıldığında (İbn Abbas'ın) kendisine oturması için bir sergi serilir, oraya yönelir ve insanlarla sohbet etmek için otururdu. Biri ona, ateşin pişirdiği şeyi yemekten dolayı abdest almanın (hükmünü) sordu, ben de kendilerini dinliyordum.

İbn Abbas ellerini gözlerine götürdü, halbuki gözleri görmüyordu ve dedi ki:

Sahih: Müsned, 1/264, H.no:2377; Benzer rivayet için bk. 1/272, H.no:2461; Mâlik, Taharet, 50; Buhârî, Vudû', 51; Müslim, Hayz, 96 (Buhârî ve Müslim özet olarak nakletti); Taberânî, el-Mu'cemu'l-kebîr, X/325 H.no:10796-10797.

Ayrıca 409/717, 384/692, 393/701 ve 399/707.hadislere bk. 158 Meymûne annemiz İbn Abbas'ın (Radıyaüahü aııhüma) teyzesidir.

j80__________________________________________________Abdestİ Bozan Şeyler/Haller

'Şu iki gözüm görürken Rasûlullah'ı (Saitaitaha aleyhi w seiiem) görmüştüm; odalarının birinde öğle namazı için abdest aldı, sonra Bilâl kendisini namaz (kılmaya) çağırdı, o da çıkmaya davrandı ve odasının kapısmdayken kendisine, ashabından birisinin gönderdiği ekmek ve et hediyesi ulaştı. Bunun üzerine Rasûlullah yanındakileri geri döndürdü ve odasında onlara bu hediye ikram edildi. Hz. Peygamber ve yanındakiler birlikte bu yemeği yediler. Sonra Rasûlullah onları namaza kaldırdı, (ama) ne kendisi ve ne de yanındakiler suya dokundu (abdest almadılar), sonra Rasûlullah onlara namaz kıldırdı.'

İbn Abbas, Hz. Peygamber'in işlerinden sonuncusunu159 ezberlemiş, unutmamıştı.

AÇIKLAMA

Birbirine zıt rivayetlerin doğru olarak anlaşılmasında tarih olarak sonuncu­sunu bilmek çok önemlidir. Bazı rivayetlerde bu durum (j^ı >i) iki durumdan

sonuncusu şudur, şeklinde açıklanmıştır. Ateşin pişirdiği maddeden dolayı abdest

alınmasını terk edilmesi de bunlardandır.160

Râvileri tarafından Rasûlullah'ın sonuncu ameli olarak belirtilenler:

l-Yolculukta oruç tutmanın terk edilmesi,16'

2-Ateşin pişirdiği maddeden dolayı abdest almanın terk edilmesi,1

3-Deve etini yedikten sonra abdest almanın terk edilmesi,103

4-EvIi ya da dul (muhsan) olan kişinin celde vurulmadan sadece recin

edilmesi

164

159 (Geniş açıklama için bk. İbn Hacer, Fethu'l-Bâri, 1/311)

1611 İbn Abbas küçük sahabilerdendi ve Hz. Peygamber'in ömrünün sonları udayken küçük yaşla/gençlik döneminde bulunuyordu. Zekâsı yanında Rasûlullah'ın duasının bereketiyle birçok şeyi ezberliyor, unutmuyordu, ayrıca nasih olan hükümleri de iyi biliyordu. Yukarıdaki son cümle ile buna vurgu yapılmak istenmektedir.

161 Abdürrezzpk, II7563, No: 4471; Müslim, Siyam, No.l 113

162 Ebû Davud, Taharet, 74, No: 192; İbn Cârûd, Müntekâ, 1/19, No: 24; İbn Huzeyme, 1/28, No:43 m İbn Hıbbân, M/416, No:l 134

m İbn Hıbbân, X/291, No:4443

Abdesti Bozan Şeyler/Haller81

397/705-Amr b. Ümeyye el-Ensârî'den

Rasûlullah'ı (Saiiaiiaha aleyhi ve seüem) bir koyunun kürek kemiği etini (bıçakla)166 kesip/parçalayıp yerken gördüm. Sonra namaz kılmaya çağınlınca, (yeniden) abdest almaksızın namaz kıldı.

§Amr'dan (Radıyattahu anh) ikinci tarikle gelen benzeri rivayetteki ziyade: "...Rasûlullah (Saiiaiiahit aleyhi ve seiiem) namaza çağınlınca, bıçağı bırakıp (namaz kılmaya kalktı) ve (yeni) bir abdest almadı."

 

398/706-İbn Mes'ûd'dan Rasûlullah'ı (Saiiaiiahu aleyhi ve seUem) et yerken gördüm, sonra suya dokunmadan (abdest almadan) namaza kalktı.

-_v.v/nH

 JS"l ICj ûs- aUi {JLjs 4Jl J_j~-j

165 Scned: v'

Salıih: Affcn^, IV/139, H.iîo:Î7184; Mükerrer için bk. V/288, H.no:22384; İkinci rivayet: IV/139, H.no:17183; Benzer rivayetler için bk. IV/179, H.no:17550; V/288, H.no:22383; IV/I79, H.no: 17546; IV/139, H.ııo:17182; V/287, H.no:22378; Bir başka rivayet ise şöyledir:

İV/288, H.no:17545;

jj, jü ^ı; jj) 'j^ı^Je jiî û> jf iüJ jrf ^i-j 4* JJı Jta yiı cJfj: jû

Buhârî, Vudû', 50 (Amr b. Ümeyye'nin Bulıürî'dekİ iki hadisinden biridir. Diğer hadisi de mesh konusunda nakledilir); Ezan, 43; Cihâd, 92; Et'ıme, 20, 26, 58; Müslim, Hayz, 92-93; Tirmizî, Efıme, 33, H.no:1836 (Hasen-Sahih); İbn Mûce, Taharet, 66, H.no:490; Dârimt, Vudû', 52, H.no:733

166 Bİr sonraki rivayetle, bıçak kelimesi zikredilmektedir. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Taharet, 74

Sahih: Müsned, 1/400, H.no:3793; Benzer rivayetler İçin bk. İ/400, H.no:3791-3792 (Senedlerde, 3791.hadiste: Abdullah b. Utbe'nİn oğullan hem Ubeydullah hem de Hamza; 3792,hadiste: Ubeydullah; 3793.hadiste: Hamza vardır); Heysemî, Alımed b. Hanbel ve Ebû Ya'lâ (H.no:5274) tarafından rivayet edilen bu hadisin râvîlerinin sika olduklarını belirtir. Ük.Meana\V25l

İbn Mes'ûd'dan nakledilen diğer rivayetler de şöyledir.

6p & *>-j

^Jiiı fUJı jj U/ Ol ^ JJ v^i M-» ^-^J1 ,y Ujji ü^ Jl*

Heysemî Taberânî'nin Kebîr'inde nakledilen bu rivayetler için: "Rİcâli sikadır" der.

BkMecma', 1/254.

82                                                                                                Abdesti Bozan Şeyler/Haller

399/707-Süleyman b. Yesâr:168

İbn Abbas'dan169 (hadis) dinledi:

Ebû Hüreyre'yi (Radıyaiiaiuı mhüm) abdest alırken gördü. Ebû Hüreyre (İbnAbbas'a):

'(Ey İbn Abbas!)170 Neden abdest alıyorum, biliyor musun?' deyince, o da:

'Hayır' dedi.

'Yediğim kurumuş çökelekten dolayı abdest alıyorum' deyince İbn Abbas,

'Senin neden abdest aldığın beni ilgilendirmez, şehadet ederim ki Rasûlullah (Saiiaiiaha aleyhi ve seiiem) kürek kemiği etinden yedi, sonra kalkıp namaz kıldı ve (yeniden) abdest almadı' diye cevap verdi.

Râvi dedi ki: "Süleyman b. Yesar (oradaydı,) her ikisinin de bulun­duğu yerdeydi."

400/708-Câbir'den (RadıyaiiaM «nh):m

168  Sened: /-İ y. öçt- öl IiLJ y îuii ^'^â Jıî ~^ jîı lî^UÎ üû & 'J\'j oö'j11 "■& &£-

Sahih: Müsned, 1/366, H.no:3464; Mâlik, Taharet, 50; Müslim, Hayz, 90; Ebû Dâvûd, Taharet, 75, H.no:194; İbn Mâce, Taharet, 65, H.no;485.

Ayrıca 393/701 ve 396/704.hadislere bk. ve 384/692.hadisle karşılaştınniz.

169   Başka rivayette;  İbn  Abbas  ve Ebû  Hüreyre'den  (hadis) dinledi, şeklindedir.  Bk. Abdürrezzak, 1/165, No: 642

170 Bu ziyade İçin bk. Abdürrezzak, 1/165, No: 642

171  Sened: j^î^Ji J &»!* 'Jt-kj^'^'J* p^ £^-

Sahih: Müsned, III/304, H.no:14196; Benzer rivayetler için bk. İÜ/364, H.no:14857:

Abdesti Bozan Şeyler/Haller________________________________________________83^

Ben Hz. Peygamber (Sattaiiaha atey/u ve sdiem), Ebû Bekir ve Ömer'le (Radıyaiiahu anhüma) beraber ekmek ve et yedim, sonra onlar namaz kıldılar, (ancak) yeniden abdest almadılar.

401/709-Câbİr'den (Radıyallahü anlı):

172

III/381, H.no:15020 (senedinde Abdullah b. Muhammed b. Akîl bulunmaktadır): 111/307, H.no:14233 (senedinde Abdullah b. Muhammed b. Akîl bulunmaktadır): 111/374-375, H.no: 14960 (senedinde Abdullah b. Muhammed b. Akîl bulunmaktadır):

f^)ı ^r- ji-' Uj (^ ^ tij ^ı lî J^i ^4Î p ü £jİ!ı jHj Jffî pİJUlj j!iül 3- 4îiâî Jlii pû.j J> JJI

AftS/üt, Taharet, 24; /6n Mâce, Taharet, 66, H.no:489; Hz.Osman'ın da benzer bir uygulamayı yaptığına dâir bir rivayet:

0>ji Pj ^jCa »j <(??) ^n tC^ij \Jİ J^-(-j l/t • -o' p UjJj l_^*- JS*İ ülii ^j üCit 01 ûllic ^ı Obl ^*

Mâ///:, Taharet, 22

Sened: *i)ı j4^ ji ^^ i-*-*-- Jü _jJİ-î*!ı jJ ilki ^'^ pij* '$ ls;^i' jfe ö? İlkij pj'lr=- jî' ıi^-ı ıi'jj'' -^ ^^~ Sahih: Müsned, lİl/322, H.no: 14390; AföKfc Taharet, 25 (mürsel olarak nakledilir), 24 (Hz.Ebû Bekir'in et sebebiyle abdest almadığını gösteren rivayet); Buharı, Et'ime, 53: iuî jL laJ u pt-} Ji ^' J^1 ^ o^j ıi* ii ü jûî ji5ı oli il* eji^'ı ^ JİL yî «* *î)ı ^j Jiui jj ^ık ^*

fc=^î Üj ^Lij' p1 UİIjİFj Üj*I^-j lÛTl Ul JeJli Ü 'j>İ p' ilîJkj ^ki lîjî İli Ul flikll ^.

£ö« Dûvûd, Taharet, 74, H.no:191-192; Tirmizt, Taharet, 59, H.no:80 (Hasen-Sahih); Nesâî, Taharet, 123, H.no:185

84________________________________________________Abdesti Bozan Şeyler/Haller

Rasûlullah'a (Saüaiiaiuı aleyhi ve seiiem) et ve ekmek getirildi, (yemekten sonra) abdest suyu istedi, abdest aldı ve öğle namazını kıldı. Sonra yiyeceğin kalanını istedi ve onu yedi. Ardından tekrar abdest almadan namaz kılmaya doğruldu.

Daha sonra ben, Hz. Ömer (Radıyaiiahü anb) ile birlikte Rasûlullah'm yanına girdim ve işte buraya içinde et ile ekmek bulunan bir tepsi (yiyecek) konuldu, işte buraya içinde et ile ekmek bulunan bir tepsi (yiyecek) konuldu.173 Hz. Ömer ondan yedi, sonra namaz kılmaya kalktı ve (yeniden) abdest almadı.

402/710-Süveyd b. Nu'man'dan (RadıyaiiaManhy.m

Hayber seferi yılında Rasûlullah'la (Saiiaiiaun aleyhi ve seiiem) yolculuğa çıkmıştık, Sahbâ175 denilen yere geldiğimizde Peygamberimiz ikindi nama­zını kıldı, yiyecek istedi. Kendisine sadece sevîk'76 getirildi. Ashabı da ondan yediler, içtiler. Sonra Rasûlullah akşam namazına kalktı, sadece ağzını çalkaladı, biz de ağzımızı çalkaladık, bundan başka suya hiç dokunmadı (abdest almadı).

173 Metinde İbn Bekr'den gelen rivayette: Önümüze kondu, şeklindedir. Ayrıca yukarıdaki rivayetle tekrar vardır. Bu tekrar Abdürrezzak'ııı rivayetinde geçtiği hâlde İbn Hibban'da bulunmamaktadır. Bu nedenle ya râvi hatasıdır veya işte buraya ve buraya da konuldu şeklinde1 iki yere ayrı ayrı konulduğu anlaşılabilir. (Bk. Abdürrezzak, 1/165, No: 639; İbn Hıbbân, III/4İ3, No: 1130) ı74Sened: j£4 J. pJ 'J* J~İ d^ J^J y\ üâi

Sahih: Müsned, IH/462, H.no:15743; Benzer rivayetler için bk. III/462, H.no:15742 (Bu rivayette sahâbînİn Rıdvan Biatı'na katıldığı belirtilmektedir); III/488, H.no:15932; Mâlik, Taharet, 20; Buharı, Vudû', 51, 54; Cihâd, 123, Meğâzî, 36, 39, Et'ime, 7, 9, 51; Nesât, Taharet, 124, H.no:186;/&« Mâce, Tahûret, 66, H.no:492. 175 Sahbâ, Medine yönünden gidildiğinde Hayber'e en yakın yerin ismidir. 170 Sevîk; Buğday ya da arpadan oluşan bir tür ezme, püre ya da kavut (Bk. İbn Manzûr, Lisanü'l-Arab,X/170).

Abdesti Bozan Şeyler/Haller________________________________________________85_

403/711-Enesb.Mâlik'ten:177

Ben, Übey b. Ka'b ve Ebû Talha (Raâtyaiiaha anham) beraber oturuyorduk ve et ile ekmek yedik, sonra ben abdest almak için su istedim.178 O ikisi bana,

'Niçin abdest alıyorsun?' diye sorunca ben,

'Şu yediğimiz şeyden dolayı' dedim.

Onlar da bana,

'Temiz/helâl olan yiyecekten dolayı mı abdest alıyorsun, halbuki böyle bir durumda senden daha hayırlı olan (Rasûlullah (Saiiaiiahu aleyhi ve

 abdest almamıştı' diye cevap verdiler.

404/712-Abdullah b. Haris b. Cez'i' ez-Zübeydî'den

179

Sahih: Müsned, IV/30, H.no:16317 (Enes'in bu hadisi Ebû Talha Zeyd b. Sehl el-Ensârî'nİn hadisleri arasında yer almıştır); Benzer rivayet için bk. V/129, H.no:21079 (Enes'in bu hadisi de Übey b. Ka'b'ın hadisleri arasında yer almıştır). Heysemî, Ahmed b. Hanbel tarafından rivayet edilen bu hadisin râvîlerinin sika olduklarını belirtir. Bk.Mecma', 1/251.

Seneddeki Ahmed b. Hanbel'in hocası Attâb b. Ziyâd el-Horasânî'dir.

Ebû Talha Zeyd b. Sehl el-Ensârî'nin (Radıyallahii anlı) hadisleri;

y- t'/'i t\'/} vJi Jü ^-Jt ^jt 'Je, i^İL yjl jjl jt- ^\+i. jîl y- t/ûi. jj /J ^ıt ]ji Çİ Uj'ji- Jü

A/toned, İV/30, H.no:16314; Nesâf, Taharet, 122, H.no:178;

îji-lj ^1 'Je- âJil Jli jtiil ■zj'^J- tl> U»j5 *Jİ ^»JJl J^-t d)tS" jl* Îjic Ulj jfj^l jz~i JJ Jü fili IiJj- Jü üLii

Müsned, IV/28, H.no: 16300;

Müsned, IV/28, H.no:16301

178 Lafız olarak, 'abdest suyu isledim' şeklindedir. Ancak doğru anlaşılması için yukarıdaki şekilde tercenıe edildi.

Sened: jÇj 'j. oı^X \£^ ii_^ ö^1 ^j^- ^^ öî o^-*- £'■>*-

Sahih: Müsned, IV/190, H.no:17632; Benzer rivayetler için bk. IV/191, H.no:17640 (ıî41?>: ^ı yi); IV/190, H.no:17635 (Uİrti füi ü ^ ûijı ^ ^L} 4i Jıi J^ «ili j^j i* U^' ı^"); Eöm

Düvwc/, Taharet, 74, H.no: 193; /ö« A/âcc, Et'ıme, 29, H.no:3311.

Hadîsin senedinde İbn Lehîa bulunmaktadır. Heysemî de, senedindeki İbn Lehîâ sebebiyle hadisi lıasen saymıştır. Bk. Mecma', 11/21. Bu râvî ile ilgili geniş bilgi için bk.22/64.hadis.

Abdesti Bozan Şeyler/Haller

Rasûlullah'la (Saiiaiiaim aleyhi ve seiiem) beraber mescitte kızarmış et yedik, namaz için kamet getirilince ellerimizi kumlara daldırıp (kuruttuk), sonra namaz kılmaya doğrulduk, (ama yeniden) abdest almadık.

405/713-Muğîre b. Şu'be'den (Radıyaiiahaanh):m

Rasûllulah (Saiiaiiaha aleyhi ve seikm) yemek yedi, sonra namaz için kamet getirilince kalktı, daha önceden abdest almıştı. Ben abdest alması için kendisine su getirince beni engelledi ve dedi ki:

"Geriye (bırak)!"

Vallahi bu beni üzdü, sonra Rasûlullah namaz kıldı.

Bu durumu Hz. Ömer'e anlatınca o, Rasülullah'a dedi ki:

'Ey Allah'ın Peygamberi, Muğîre'yi engellemen ona ağır gelmiş, senin ona karşı (farklı) bir duygu beslemenden korkuyor.' Bunun üzerine Rasûlullah buyurdu ki:

"İçimde ona karşı hayırdan başka bir şey yok. Ancak bana abdest almam için su getirdi, ben sadece yemek yemiştim ve eğer (yemekten dolayı yeniden abdest alma) İşini yapsaydım, benden sonra diğer İnsanlar da bunu yapardı."

180 Sened: ÖU-^ J A'J~ ^ =$ &&■ »t! ^ -İsı i^i ıif^ Jû îıîij jJ'J\ /\ £ji

Sahih: Müsned, IV/253, H.no:18135; Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, XX/419, H.no:1008; Heysemî, Alımed b. Hanbel ve Taberânî tarafından rivayet edilen bu hadisin râvîlerinin sika olduklarını belirtir. Bk.Mecma', 1/251

Ebû Dâvûd da Muğîre'den şu rivayeti nakleder;

JlL (liJ Jlİ *!• l+J J   -jr^i JiâJ öyLiJl JÜIj ^^İJ ı-Jsıu  '/k *0 OÜ 1İ1.J 4İİP JJl tJLj ^\ ^..İjı Jü iIÜ. jl İ'j?^ tf-

 j, Taharet, 74, H.no:188

Abdesti Bozan Şeyler/Haller                                                                                                87

406/714-EbÛ Râfî'den (RadıyallahÜanh)\m

Rasûlullah (Satiaiiahu aleyhi ve seiiem) için koyun kestik. Bize emretti ve kendisine koyunun karın bölgesinden bir yemek hazırladık. Ondan yedi, sonra kalkıp namaz kıldı ve (yeni) abdest almadı.

407/715-Hz. Âişe annemizden (Radıyaiiahaanitâ):m Rasûlullah (Saiiaiiaim aieyM ve seiiem) yemek tenceresinin yanma gelir, ondan ön but eti alır ve yerdi. Sonra kalkıp namaz kılar ve abdest almazdı.

408/716-AbdulIah b. Şeddâd'dan (Radıyaiiahuanh):m

Ebû Hüreyre'yi Mervan'a hadis naklederken işittim, ona dedi ki:

Sened: aüı* ^t 'jc. -ir, ^! J <uı xi J, sii 'ji- üUJ«î- Ji oliJ 'jt- j-eC-ı 'J jUî- ıîbf ^ı^iJı 'Jj 'XJJ lâ^ Sahih: Müsned, VI/8, H.no:23745; Müslim, Hayz, 94; Ayrıca 394/702.hadise bk.

Sahih: Müivıerf, VI/266, H.no:26175; Benzer bir rivayet için bk. VI/161, H.no:25158:

Heysemî, Ahmed b. Hanbel, Ebû Ya'lâ ve Bezzâr tarafından rivayet edilen bu hadisin râvîlerinin sahih hadis ricali olduklarını belirtir. Bk.Mecma', 1/253; Heysemî eserine Ahmed b. Hanbel'in ikinci rivayetini almıştır.

Ayrıca 389/697.had ise bk. Scned: ^J^^ «Ilı jiİ 'Ji jJU^ û^p jjI liîiî- oÇ*— ^îjj- ^"j ^'jj-

Sahih: Müsned, VI/306, H.no:26491; /toüî, Taharet, 123, H.no:182; /£>« Mâce, Taharet, 66, H.no:491.

Aynca 395/703 ve 390/69 8.hadislere bk.

Abdesti Bozan Şeyler/Haller

'Ateşin pişirdiği yiyecekleri (yedikten sonra) abdest alın!' Bunun üzerine Mervân, bir kişiyi Ümmü Seleme annemize ıâ) gönderip durumu sordurdu. O da dedi ki:

'Rasûlullah (Saitatiaktı aleyhi ve seiiem) benim yanımdayken kürek kemiği

etinden yedi, sonra namaz kılmaya çıktı, (ama yeni bir abdest almak için)

suya dokunmadı.'

409/717-îbn Abbas'ın (RadıyaUahu anhiima) mevlâsı Küreyb nakletti:184 (Küreyb) Hz. Peygamber'in (Saüaiiahu aleyhi ve seiiem) eşi Meymûne anne­mizin (Radtyaiiahü anhâ) şöyle dediğini duydu:

'Rasûlullah kürek kemiği etinden yedi, sonra kalkıp namaz kıldı, (ancak yeni) abdest almadı.'

410/718-Rasûlullah'ın kızı Hz.Fatıma ez-Zehrâ'dan (Radıyaüahu anM):

-,.185

Sened: 'J& ^j*. Jıî ^ 'J} ıSl*- jü «Di ili tf^f ji^-ı 'J, 'jj-'} *uı i|î. üji jıi ı\s_j ^J L.ıâ. ci».

Sahih:  Müsned,  VI/331,  H.no:26692; Buhâri,   Vudû', 51; Müslim,  Hayz,  93;  Hadisin senedinde İbn Lehîa bulunmaktadır. Bu râvî ile ilgili geniş bilgi için bk.22/64.hadis.

Ayrıca 396/704.hadise bk.

Sened: j~j-& ^ ^-^ J& v' j* j^^-1! j! j—j^i 'j? <*&■ JJ '^J- ıi'-b- ^J*y j! i—*" ^j'-"*" Zayıf: Miisned, VVlÛ, H.no:26298;'fi&Ö Ka'/â, XII/109, H.no:6740; Heysemî, Ahmed b. Hanbel, ve Ebû Ya'lâ (H.no:6740) tarafından rivayet edilen bu hadisin munkatı olduğunu belirtir. Çünkü Hasan b. Hasan Hz. Fâtıma'nın vefatından sonra doğmuştur. Bk.Mecma', 1/253. Ayrıca sika-müdellis İbn İshâk an'ane ile nakleder.

Abdesti Bozan Şeyler/Haller____________________________________________89_

Rasûlullah (SaiMiahu aleyhi ve seiiem) yanıma geldi ve kemikli et yemeğin­den yedi. Sonra Bilâl (itadtyaiiahu anh) ezan okudu. Peygamberimiz de namaz kılmak için kalktı, ben onun elbisesini tuttum ve dedim ki:

'Ey babacığım, abdest almayacak mısın?'

"Neden abdest alayım, ey yavrum!"

'Ateşin pişirdiği yiyecekten dolayı...'

"Ateşin pişirdiği, yemeklerinizin en temizi/helâli değil mi?.."

411/719-Rasûlullah'a biat eden kadınlardan Ümmü Âmir bt. Yezîd'den

(RadıyaUalüİ antıâ)'.

Kendisi     Rasûlullah'a     (Saiiaiiaim    aleyhi    ve    setiem)     filancaların

1 R7

mescidin dey ken     kemikli et yemeği getirdi. Peygamberimiz ondan yedi, sonra kalkıp namaz kıldı, (ama yeniden) abdest almadı.

412/720- Ümmü Hakîm bt. Zübeyr b. Abdülmuttalib'den

183

180 Sened: ^.üı ■diı -m- y j£-'j\ x* \£û~ Jıî £J- ^J j^CJ-j 'j '^'^ C%- jıî /z. J ufii-

Hasen: Mümed, VI/372-373, H.no:26978; Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, XXV/I48, H.no:357; İbn Sa'd, Tabakât, VHI/320; Heysemî, sadece Taberânî tarafından rivayet edilen bu hadisin râvîlerinden İbrahim b. İsmail b. Ebû Habîbe el-Eşhelî ve Abduri"ahman b. Abdullah el-Eşhelî (Taberânînİn rivayetinde bu isim Abdurrahman b. Abdurrahman b. Sâmit b. Sâmit olarak geçer) hakkında bilgi veren birini bilmiyorum" der. BkMecma', 1/254.

Bennâ hadisin İbrahim b. İsmail'in zayıf olması sebebiyle zayıf olduğunu söyler. Bk. Bulûğu'l-emânî, H/107; Tirmizî de bu râvinin hadiste zayıf sayıldığını söyler. Bk.Sünen, Hudûd, H.no:l462; Tıb, H.no:2075; Ahmed b. Hanbel ve İbn Mâce beş, Tirmizî iki, Dârimî bir hadisini nakleder. Bu zâtı birçok kimse zayıf -meselâ Buhârî ve Ebû Hâlim er-Râzî "miinkeru'l-hadis", Dârekutnî "metmk"- Nesâî "zayıf saymış, Ahmed b. Hanbel ve Iclî sika kabul etmiştir. İbn Adiy zayıflığına rağmen hadislerinin yazılabileceğini belirtmiş, İbn Maîn "sâlİh", Ahmed b. Hanbel "sika" saymış, İbn Sa'd da övmüştür. Gece kâim, gündüz sâim bir zattır. Bk.Zehebî, Kâşif, Trc.no:! 14; İbn Hacer de zayıf sayanlar arasındadır. Bk.Takrfb, Trc.no: 146).

Rivayet 412-413/720-721. hadislerle desteklenerek hasen liğayrihî seviyesine yükselir. 187 Bu mescid Abdüleşheloğulları mescididir.

Sened: jîy J> ıijj&jı J!\ *uı -u- 'jc- iîiJ- jjiji çf ^JO d «ıS ^t ^/j* ^ y. '^-C üjJ- jıî ojjii y ^ £ji-

90________________________________________________Abdesti Bozan Şeyler/Haller

Allah'ın Peygamberi (Saiiaiiaha akyhi ve seiiemu Dubâ'a bt. Zübeyr'in'89 yanına geldi ve (onun ikram ettiği) kürek kemiği etinden orada yedi190, sonra namaz kıldı, (ancak) yemekten dolayı (yeniden) abdest almadı.

413/721-Duba'a bt. Zübeyr'den (Radıyatiaha anh):m Kendisi Rasûlullah'a192 (SaiiaiiaM aleyhi ve seiiem) et göndermişti. O da yedi, sonra namaz kıldı, (ancak yeniden) abdest almadı.

Sahih: Mtisned, VI/371, H.no:26970; Mükerrer için bk. Vl/419, H.no;27227; Benzer rivayetler için bk. VI/419, H.no:27230; VI/419, H.no:27228 (Bu rivayette Ahnıed b. Hanbel hocası HatTâFdan Ümmü Hakîm'in kızkardeşi Dubfıa' olduğunu nakleder); VI/419, H.no:27229; Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, XXV/84; Heysemî, Ahmed b. Hanbel veTaberânî tarafından rivâyel edile» bu hadisin rûvîlerinin sahih hadis ricali (bir başka yerde sika) olduklarını belirtir. Bk.Meana', 1/253-254.

Heysemî'nin "Taberânî'nin râvileri sikadır" dediği rivayet:

Benzer rivayetlerin metni:

Vl/419, H.no:27230 (Heysemî'nin "Ahmed b. Hanbel'in râvileri sikadır" dediği rivayet budur).

VI/419, H.no:27228. Ümmü Hakîm, Ümmü'l-Hakem diye de bilinen Safiyye veya Atîke İsimli, Peygamber efendimizin amcasının kızıdır. Dubâ'a'daıı nakledilen rivayet için bir sonraki hadise bk.

189  Dubâ'a, Mİkdâd'm eşi, Ümmü Hakîm'in kız kardeşidir. Her ikisi de Peygamberimizin amcası Zübeyr'in kızıdır.

190 Metinde (^-i) kelimesi geçmektedir ki dişlerinin ucu ile ısırarak alıp yemek, anlamındadır. Bu şekilde güzelce ve küçük parçalar hâlinde yemek Rasûlullah'ın adetiydi. (jJ>) İse insanın ağzına bütünüyle alıp (büyük lokmalar hâlinde) yemezidir. (Bk. İbnü'l-Esir, Nihaye, V/135)

Sahih: Müsned, VI/419, H.no:27230; //jn Ebî Şeybe, 1/49; Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, XXIV/336. XXV/84-85; Heysemî, Ahmed b. Hanbel ve Ebû Ya'lâ (H.no:7151) tarafından rivayet edilen bu hadisin râvîlerinin sika olduklarını belirtir. T$k.Mecma\ 1/253. Aynı rivayet İbn Abbas'tan da nakledilir.

Vjiâj vi'JİJ ]J j SUİJı Jı ^'_^ j^' j^J jt UT liilt JSİi jSjjlı lii ^Cj Ji Ji-İ jJİ-j O* 411 Jj- 411J j^j üi ^-lİ ji 1 jÂ

Bk. Müsned, 1/351, H.no:3287. Ümmü Hakîm'den nakledilen rivayet için bir önceki hadise bk. 192 Râvilerden Affan; Rasûl yerine Nebi kelimesi geçtiğini belirtti.

Abdesti Bozan Şeyler/Haller                                                                                91

414/722-Ebû Hüreyre'den (Radıyaiiaim aniıy.m

Hz. Peygamber (Saiiaiiaha aleyhi ve seiiem) koyunun kürek kemiği etinden yedi, sonra ağzım çalkaladı, elini yıkadı ve namaz kıldı.

FIKHI HÜKÜMLER

Abdesti bozan şeylerde ittifak ve ihtilâf edilen bazı konular vardır:

A-İttİfak edilen konular.

1-Ön ve arkadan çıkan idrar, dışkı, mezi ve vedi gibi necis şeyler, yellenmek,194

2-Yatarak ya da bir şeye dayanarak uyumak,19

3-Aklin kaybolması (delirmek, bayılmak, sarhoş olmak vb.)196

B-İhtilaf Edilen Konular.

1-Ön ve arkadan çıkan idrar, dışkı, mezi, vedi ve yellenmek gibi necis şeyler icma ile abdesti bozar. Ancak Hanefî âlimleri arkadan değil de önden gelen havanın abdesti bozmadığı görüşündedirler. Mâlikîlere göre mutad olmayan kurt ve kum gibi şeyler hastalık hâlinde değil de sağlıklıyken gelirse abdesli bozmaz.197

2-Namaz kılarken ya da böyle bir hâldeyken (bir şeye dayanmaksızın) uyuyan kimsenin abdestinİn durumunda müctehidler ihtilâf etti; İmam Ebû Hanîfc'ye göre uzun da olsa namazda kaldığı sürece abdesti bozulmaz, İ. Mâlik'e göre kıyam (ayakta durma) ve kuûd (oturma) halinde abdesti bozulmaz, ancak rükû ve secde halinde uyursa bozulur, İ. Şafiî'ye göre kuûd (oturma) halinde bozulmaz, diğer rükünlerde bozulur. î. Ahmed'den bu konuda birden fazla rivayet vardır:

a-Kıyam, oturma, rükû ve secdedeki uyku hafifse bozmaz, ama uzarsa bozar,

b-Rukû ve secde halinde uyuyan kişi o rekâtı iade eder, namazı değil,

c-Ayakta ve oturarak uyku abdesti bozmaz,

ıyî Sened:

Sahih: Milsned, 11/389, H.no:9026; İbn Mâce, Taharet, 66, H.no:493. Heysemî, Ebû Hüreyre'den rivayet edilen şu nakillere yer ve-ir:

Bu hadisi Ebû Ya'lâ (H.no:5986) nakleder. Senedi: Muhammed b. Amr, Ebû Seleme'deıı şeklindedir ve lıascn bîr rivayettir.

Bu hadisi de Bezzâr (H.no:297) nakleder. Bezzâr'ın şeyhi haricindeki râvîler sahih hadis ricali ildendir. BkMecma', 1/251-252; Bezzâr'ın şeyhi Ahmed b. Ebaıı ise sika biridir. Bk.Mecma', 1/251;

m Bk. Mâide sûresi 5/6; Müsned Trc. no. 348/656 vd.; Şîrâzî, Mühez&b, 1/22; Merğınânî, Hidâye. 1/14; İbn Rüşd, Bidayetti'I-müetehhi, 1/24; İbn Kudâme, Mıığııî, 17160/162; Meydânî, Lübâb, 1/36 IM Salih b. Ahmed b. Hanbel, Mesâil, 1/178; Şîrâzî. age., 1/23; Merğınânî, age., 1/15; İbn Rüşd, age., J/26; Nevevî, Mecmu', 11/14; İbn Kudâme, age., 1/160,165 196 Merğınânî. age., 1/15; Nevevî, age.. 1/21; İbn Kudâme, age., 1/164

107 Şîrâzî, age., 1/22; Merğınânî. age.. 1/14; İbn Rüşd, age.. 1/24; İbn Kudâme. age., 1/160/162: Meydânî, age., 1/36

_92______________________________________________Abdesti Bozan Şeyler/Haller

d-Sadece oturarak uyku bozmaz. İ. Ahmed'in bu dört görüşünü ayakta ve oturarak uyuklama hafif olursa abdesti ve namazı bozmaz, sadece o rekâtı iade etmek gerekir, şeklinde anlayabiliriz.198

3-Kusmanın abdesti bozması hakkında müctehidler ihtilâf etti; İmam Şafiî ve Mâlik, sadece ön ve arka avret mahallinden gelen şeylerle abdest bozulur, der. Hanefî İmamlarına göre kusma az olursa bozmaz, ağız dolusu olursa bozar; aynca kurt, et parçası ve kum tanesi abdesti bozmaz, ancak İ. Züfer'e göre az ya da çok kusmak abdesti bozar. İ. Ahmed'e göre çok kusmak abdesti bozar, az olursa ondan İki rivayet vardır.

Bu İhtilâfların sebebi zayıf hadislerle amel etme ve bu rivâyetlerdeki emirle­rin/uygulamaların vücûb ya da nedb (tavsiye) niteliğindeki anlaşılma farkından kaynaklanmaktadır. Bu konudaki bir rivayet: "Kimin kusması, burun kanaması veya mezisi gelirse namazı bırakıp abdest alsın ve hiç konuşmadan (gelip) namazını kaldığı yerden tamamlasın!"199 şeklindedir. İhtiyatlı olan görüş, ağız dolusu kusma halinde abdest almaktır.200

4-Ön ve arka avret mahalli dışında vücûdun diğer yerlerinden gelen necis akıntılar abdesti bozar mı? Hanefî âlimlerine göre kan ve irin gibi necis şeyler akıcı olurlar ve çıktıkları mahalden tasarlarsa abdesti bozarlar. Hanbelîlere göre çok kan abdesti bozar. Mâlikî ve Şâfiîiere göre ise ön ve arka uzuvlar dışındaki diğer akıntılar abdesti bozmaz. İmamlar arasındaki bu ihtilâf rivayetlerin farklılığından ve sahabenin ihtilâfından kaynaklanmaktadır.201

5-Cinsel organına eliyle (avucuyla) dokunan kişinin abdesti bozulur mu? İ. Ebû Hanîfe'ye göre abdest bozulmaz. Zira abdest alınmasının gerekmediğine dair rivayetler bulunmaktadır ki bunlardan yeni abdestin şart/farz olmadığı anlaşılmak­tadır. Ancak oradan (idrar, mezi gibi) bir şey gelirse abdest alınmalıdır. Abdest alınma­lıdır rivayetlerinden de, bir şey gelmese bile bu kişinin abdest almasının mendup202 olduğunu anlaşılmaktadır. 1. Mâlik'ten bu konuda birden fazla rivayet vardır.

a-Abdesti bozulmaz,

b-Şehvet/lezzet duyarsa bozulur,

c-Şehvet duymazsa bozulmaz. İ. Şâfıî ve Dâvud ez-Zâhirî gibi bazı âlimler mutlaka abdest alınması gerektiğini ifade etmişlerdir.!. Ahmed'den de bu konuda iki görüş vardır.

Bu durumda şehvet/lezzet duyulursa İhtiyaten abdest almak en güzelidir.203

6-Bir kadının tenine dokunan kişinin abdesti bozulur mu? Bazı Sahabe ve Tabiûn yanında İmam Ebû Hanîfe'ye göre abdest bozulmaz. Çünkü Hz. Peygamber eşlerine dokunduğu hâlde yeni abdest almadı. İ. Mâlik, dokunmadan dolayı şehevî lezzet duyarsa, İ. Şâfıî, mahremi dışındakilerde lezzet duysun ya da duymasın

198  Salih b. Ahmed b. Hanbel, age., 1/178; Şîrâzî, age., 1/23; Merğınânî, age., 1/15; îbn Rüşd, age., 1/26; Nevcvî, age., 11/14; İbn Kudüme, age., 1/160,165

199 Bu konudaki hadisler ve değerlendirmesi için bk. Zeylaî, Nasbur-râye, 1/37-41

200  İmam Şafiî, Ümm, 1/14; Sehnûn, age., 1/18; Şîrfizî, age., 1/24; Merğınânî, age. î/14; İbn Rüşd 1/24-25; Nevevî, age., 1/7; İbn Kudânıe, age., 1/176; Mevsılî, İhtiyar, 1/10

201  Salih b. Ahmed b. Hanbel,.age., 1/179, 247; Şîrâzî, age., 1/24; Merğınânî, age., 1/14; İbn Rüşd, age., 1724;

202 Mendup; tavsiye edilen, güzel hareket, manalarına gelmektedir.

203  İbn Rüşd, age., 1/28

Abdesti Bozan Şeyler/Haller________________________________________________93

dokunan kişinin abdestinin bozulduğunu ifade etmişlerdir. İ. Ahmed'den gelen rivayetler muhteliftir:

a-Bozmaz,

b-Bozar,

c-Şehvet duyarsa bozar. Mücteh İdi erin ihtilâfı, âyetteki (tujı ^if j) lafzın

'kadınlara dokunmak mı yoksa onlarla beraber olmak (cima) mı' şeklindeki farklı anlaşılmasından ve hadislerin/eserlerin muhtelif olmasından kaynaklanmaktadır. Aynı ihtilâf sahabe arasında da vardı. İhtiyatlı olan görüş; şehvet/lezzet duyuldu­ğunda abdest almaktır.204

7-Deve eti yemekten dolayı abdestin bozulması konusunda âlimler ihtilâf etti. İmam Ebû Hanîfe, Mâlik ve Şafiî abdest bozulmaz, ancak abdest almak menduptur, derlerken, İmam Ahmed b. Hanbel abdesün bozulduğu görüşündedir.205 Deve etinden dolayı abdest alınması emri, deve etinin yağlı olmasından kaynaklanmak­tadır, denmektedir.

Cumhur, Câbir'in LRasûlullah 'in (Saiiaiiahu aleyhi ve seliem) en son yaptığı şeylerden biri, ateşin pişirdiği yiyeceklerden dolayı abdest almayı terk etmesidir'206 rivayetini esas almışlardır. Zira bu hadis geniş kapsamlı olup öncekileri nesh etmiştir.

Deve sütü abdesti bozar, şeklinde bir görüş bulunmamaktadır.

Deve eti dışındakilerin, (meselâ koyunun eti ve sütünün) abdesti bozma­yacağı konusunda ittifak vardır.207

8-Abdestteki şüphe; bir kişi abdestli olduğunu kesin bilir, ancak bozulup bozulmadığından şüphe ederse cumhura göre abdestiidir, ancak İmam Mâlik'ten bu konuda iki görüş vardır.208

9-Namazda kahkahayla gülmek ittifakla namazı bozar. Ancak abdesti bozma­sında ihtilâf edildi. Cumhura göre bozmaz, Hanefîlere göre abdesti bozar, ancak cenaze namazı ve tilâvet secdesindeki kahkaha abdesti bozmaz, zira bunlar dua hükmünde olup, rükünleri eksik olduğu için tam namaz sayılmamaktadır. Kahkahanın abdesti boz­ması hakkındaki hadisler zayıftır,209 İ. Ebû Hanîfe zayıf hadisle ameli kendi ictihadlarına tercih etmişlerdir. Bu noktada sahabenin ihtilâfı da tesirli olmuştur.

Bu durumda ihtiyaten abdestin bozulması görüşüyle amel edilmesi daha güzeldir.210

10-Bİr Müslümanın (Allah korusun) mürted olması durumunda İmam Ahmed'e göre abdesti bozulur. Cumhura göre ise bozulmaz, İslâm'a dönünce abdest alması mendûbdur (fazilettir).2"

2m İmam Şafiî, age., 1/12; Sehnûn, age., 1/13; İbıı Rüşd, age., 1/27-28; Nevevî, age., 11/30-34; İbn Kudâme, age., 1/186-191; İbn Nüceym, Bahr, IIAA

205  Şîrâzî, age., 1/24; İbn Kudüme, 179-181; Dehlevî, age., 1/504

206 Buharı, Et'ime, 53; Müslim, Hayz, 90; Ebû Davûd, Taharet, 74, Müsned, T/264,11/265, 271

207  İbn Rüşd 1/29; Nevevî, age., 1/57; İbn Kudüme, age., 1/183-184; Beıınâ, age., 11/95

208  Sehnûn, age., 1/14; Şîrâzî, age., 1/25; İbn Kudâme, age., 1/193; İbn Nüceym, el-Eşbâh ve'n-Nazâir, 64; Desûkî, Haşiye, 1/124

209 Bu konudaki hadisler ve değerlendirmesi için bk. Zeylaî, Nasbu'r-râye, 1/47-52

210   Şîrâzî, age., 1/24; Merğınânî, age. 1/15; İbn Rüşd 1/29; İbn Kudâme, age., 1/166; İbn Nüceym, Bahr, 1/42; Meydânî, age., 1/38

211  İbn Kudâme, age., 1/168

94________________________________________________Abdesti Bozan Şeyler/Haller

11-Cenaze yıkamak cumhura göre abdesti bozmaz, Hanbelî âlimlerine göre bozar. Bu konudaki ihtilâf, ilgili rivâyetlerdeki emrin vücûb mu ya da nedb (tavsiye) mi ifaüc elliği noktasında odaklanmaktadır.

Cenaze taşıma sebebiyle de cumhura göre yeni abdest almak şart değildir. Ancak Hanbelîlere göre bu konuda iki görüş vardır; vâcib veya müstehabdır.2İ2

^Abdestsiz yapılamayan bazı İbadetler:

1-Namaz kılmak,

2-Kur'3n'a (yazılarına) dokunmak,

3-Kâbe'yi tavaf2'3

212 İbn Rüşd age., 1/29; İbn Kudâme, age., 1/184-185 313 Şîrâzî, age.. 1/25; İbn Rüşd, age. 1/29-30

j)- CÜNÜPLÜK VE DİĞER SEBEPLERDEN DOLAYI GUSÜLALMAK

1- İlk Dönemde (Cinsel Birleşmede) Meni Gelmedikçe Gusül Alınmazdı

2- Daha Sonra (Cinsel Birleşmede) Meni Gelmedikçe Gusüi Alınmaz Ruhsatı Kaldırıldı

3- Meni Gelmese de (Erkeğin) Sünnet Uzvu (Kadının) Sünnet Uzvunu Aşarsa/Girerse Gusül Gerekir

4- İhtilâm Olduğunda (Rüya Gördüğünde) Menisi Gelen K'şinin Gusül Alması

5- Cünüp Olmayan Kur'ân Okuyabilir

6- Gusül Alırken Perde Çekmek Gerekir

7- Gusül ve Abdest Alırken Kullanılan Su Miktarı

8- Gusül Alma Şekli ve Öncesinde Abdest Almak

9- Gusül Anında Saçları Yıkamak ve Kadınların Örgülü Saçlarını Açmaksızın Köklerini Yıkaması

10- Gusül Mekânı Dışında Ayakları Yıkamak, Mendil/ Havlu ile Kurulanmak ve Namaz Kılmak İsteyene Guslün Abdest Yerine Geçmesi

11- Gusülden Sonra Fark Edilen Kuru Yerin Yıkanması

12- Hanımlarını Dolaşan Kişiye Bir yada Birden Fazla Guslün Yeterli Olması

13- Cünüp Olan Kişinin Uyumak ya da Yemek veya Yeniden Cima Yapmak İsterse Yapması Gereken Şeyler

   Uyumak İsteyen Cünüp Kişinin Abdest Alması Müstehabdır

   Yemek Yemek ya da Yeniden Cİmâ Yapmak İsteyen Cünüp Kişinin Abdest Alması Müstehabdır

   Gusül Almayı Gecenin Sonuna Kadar Geciktirmek Caizdir

14- Gusül ile İlgili Sünnet Olan Haller

   Bu Konuda Genel Bilgi

   Cenaze Yıkanması Nedeniyle Gusül ve Taşınması Nedeniyle de Abdest Almak

   Yeni Müslüman Olan Bir Kişinin Gusül Alması

15- Çarşı Hamamlarında Yıkanma Âdabı

96                                                          Cünüplük ve Diğer Sebeplerden Dolayı Gusül Almak

J- CUNUPLUK VE DİĞER SEBEPLERDEN DOLAYI GUSÜL ALMAK

1- İlk Dönemde (Cinsel Birleşmede) Meni Gelmedikçe Gusül Alınmazdı

415/723-Zeyd b. Hâlid el-Cühenî'den Kendisi Hz. Osman'a (Radıyaiiaimanh) sordu: 'Kişi eşiyle birleşir ve meni gelmezse ne gerekir?' Hz. Osman dedi ki:

'Namaz abdesti gibi abdest alır ve tenasül uzvunu yıkar.' Hz. Osman sözüne şöyle devam etti:

'Ben bunu Rasûlullah'tan (Saitaitahu aleyhi ve seiiem) işittim.'

§(RâviZeyd ekledi:)215

Ayrıca bunu Hz. Ali, Zübeyr b. Avvâm, Talha b. Ubeydullah ve Übey b. Ka'b'a (Radıyaiiahnanhüm) sordum, aynı şeyi istediler/emrettiler.

214  Sened:

Sahih: Müsned, 1/63, H.no:448; Mükerrer için bk. 1/64, H.no:458; Buhârî, Vudü', 34; Gusl, 29; Müslim, Hayz, 86.

215 ZUrkânî, Şerh, 1/138.

Cünüplük ve Diğer Sebeplerden Dolayı Gusül Almak                                                          97

 

 ftf     .- .w     ta       _fo^..    S      '

 W? iiıj <U* öl j^Jl    .«a

416/724-Ebû Eyyûb el-Ensârî'den (Radıyallahü anhy™ Übey b. Ka'b kendisine şunu haber verdi:

RaSÛlUİlah'a (Sallallaha aleyhi ve sellem)'.

"Kişi eşiyle birleşir ve meni inmezse ne gerekir?' diye sorunca dedi ki: "O kişi, eşine dokunan (tenasül) uzvunu yıkar, abdest alır ve namaz

kılar.'"

417/725-Ebû Saîd el-Hudrî'den

Sened: L^f / ^'>-l ^.f lî^i ı','}- 'J, fıi> ıT^Î ı^L. 'Jj J^ \2'^-

Sahih: Müsned, V/H3.'H.no:20986; Benzer rivayetler için bk. V/113-I14, H.no:20987 (EbÛ Eyyûb Übey b. Ka'b'dan işitmiş); V/114, H.no:20988-20989; Abdürrezzâk, 1/249, H.no:957; Buharı, Gusl, 29; Müslim, Hayz, 84-85; Beyhakf, es-Sünenü'l-kübrâ, 1/164;

Bu hadisi Ebû Eyyûb el-Ensârî, Übey b. Ka'b'dan almıştır. Hadisin Übey b. Ka'b'dan nakledildiğini gösteren diğer rivayetler:

V/114, H.no:20989: 'C^'JD, "fi '•!* it'pı L>CJ & j-Sİİ Jlfî Jİ Üİ^ıi Jİ-^Jı £;& Üi Jıİ jjlj çli. -JJı Jt* 4!ı Jji-j û' sJİ" ^ ^f ^

V/114, H.no:20988:

JJl jIp Jli U>jîj !^

Bu rivayette ser.edde "Melî'nin Melî'den (Ebû Eyyûb'un Übey b. Ka'b'dan) rivayeti" şeklinde bir ifade zikredilmiştir. Abdullah babası Ahmed b. Hanbel'den naklederek (£pı ^f jıi

vs jâ «; |yJı jp) "Melî'nin melî'den rivayetinin sikanın sikadan nakli" olarak anlamlandırır.

Bu rivayetlerin senedinde iki Ebû Eyyûb vardır. Biri, Ebû Eyyûb b. Zeyd'dir ki bu rivayeti Rum bilgelerindeyken (^}')\ j^ 'y-'}) Hişam'ın babası Urve b. Zübeyr'e nakletmiştİr. Diğeri İse Ebû Eyyûb el-Ensârî'dİr.

Sened: oıis'i 'Ji- fS^i\ £ ÇÜ \3ÎlJ- jiü- jj ji^i i2Ü-

Sahih: Müsned, Il'l/21,H.no:l 1105; Mükerrer için bk. III/2Ğ, H.no:11150; Buharı, VudÛ',-34; Müslim, Hayz, 83; İbn Mâce, Taharet, 110, H.no.606.

 

98___________________________Cünüplük ve Diğer Sebeplerden Dolayı Gusül Almak

Rasûlullah (Saiiaiiaim aleyhi ve seiiem) ensardan birine uğradı ve ona (kapıya çıkması için) haber gönderdi. Bu kişi başından su damlar bir hâlde dışarı Çıkınca, Peygamberimiz ona dedi ki:

"Her hâlde seni acele ettirdik?"

'Evet, ey Allah'ın RasûlüT

"Aceleye geldiğinde ya da kendini tutup (meni inmediğinde), sana gusül gerekmez, (sadece) abdest gerekir."

418/726-Ebû Saîd el-Hudrî'den (Radıyaiiahn <mhy.

218

Heysemî, hadisin şâhidlerine yer vererek bunları tek tek değerlendirir:

a-Ebû Ya'lâ ve Bezzâr'm Abdurralıman b. Avf tan naklettiği şahide yer verir ve Ebû Seleme'nin babası Abdurralıman b. Avf dan hadis işitmediğini, senedinde yer alan Zeyd b. Sa'd hakkında da bilgi veren birini tanımadığını belirtir.

b-Ebû Ya'lâ ve Bezzâr tarafından İbn Abbas'tan bir benzerinin nakledildiğini ancak bunun senedinde de zayıf sayılan Ebû Sa'd el-Bakkal'ın bulunduğunu söyler.

c-Hadisin Ebû Hüreyre'den şahidini Taberânî Evsat'ında, Bezzâr ise Müsned'inde zikreder. Bezzar'ın rüvilerinin sahih hadis ricalinden olmasına karşın, Taberânî'nin râvileri sika olmakla birlikte Taberânî'nin hocası Muhamıned b. Şuayb'İ tanımadığını ifade eder.

d-Câbir'den de nakledilen şahide yer vererek hadisi Bezzar'ın rivayet ettiğini, râvilerinin sika olduğunu, ancak senedindeki İsrfıil el-Mülâî'nin hafızası sebebiyle zayıf sayıldığını, bazı âlimlerin de sika saydıklarını dile getirir. Bk.Mecma', 1/265.

Ayrıca bir sonraki hadise bk. Senedi «j 'j* ı^jjjjı juniı ji -j -jij-^jı jIc 'jc- j~i ji j] *uı ±j- -i ^^i 'js- _£»j ıü^- j.A* J] tiiıuı -4* £jj-

Sahih: Milsned. IH/47, H.no:ll372; Benzer rivayetler için bk. HI/36, H.no:11247; UT/29, H.no:lL182 (Senedinde Rişdîn b. Sa'd bulunmakladır); Buharı, Vudû', 34; Müslim, Hayz, 80-81; Ebû Dâvtut, Taharet, 83, H.no:217; İbn Mâce, Taharet, 110, H.no:607; Şerik Müslim'in de râvilerinden biridir. "el-Hıtânân (422-423/730-731.) hadisiyle mensuhtur"

Ek: Milsned, İV/342, H.no:18914: ^> cJT J\ 4)ı ^J ^î cJ< Jtİ ^jû

Heysemî bu hadisin isnadının lıasen olduğunu söyler. Bk.Mecma', 1/264.

İbn Itban'ın başına gelen benzer bir hâdise de Raiî' b. Hadic'e gelmiştir. Bk.421/729. hadis.

Cünüplük ve Diğer Sebeplerden Dolayı Gusül Almak___________________________99_

Pazartesi günü Rasûlullah'la (Saiiaiiaha aleyhi ve seikm) beraber Küba'ya gitmek için yola çıktık. Benî Salim yurduna uğradık. Rasûlullah, îbn Itban'ın kapısına gelince durdu ve gür bir sesle onu dışarı çağırdı. O sırada İbn Itbân karısının üstündeydi (cima yapıyordu). Hemen elbisesini219 çekerek dışarı çıktı. Rasûlullah onu bu hâlde görünce dedi ki:

"Adamı acele ettirdik." İbn Itban:

*Ey Allah'ın Rasûlü! Bir kişi hakkında ne dersin, karısıyla birleşir ve meni gelmezse, ne yapması gerekir?'

Rasûlullah:

"Su,220 sudan dolayı221 gerekir" dedi.

 4İli ^'j Ojî J

:Jli jjûj -dp «Jdl

419/727-Ebû Eyyüb'den (RadıyaUahüanhy.222

HZ. Peygamber (Sallallalıll aleyhi ve seüem):

"Su, sudan gerekir" buyurdu.

2- Daha Sonra (Cinsel Birleşmede) Meni Gelmedikçe Gusül Alınmaz Ruhsatı Kaldırıldı

Ayrıca bir Önceki hadise bk.

219 Lafız olarak eteğini

220 Yani gusül

221  meni gelmesinden (gerekir). Sened: îıâ!. J>

Sahih: Müsned, V/416, H.no:23423; Mükerrer için bk. V/421, H.no:23465; NesâU Taharet, 132, H.no:I99; İbn Mâce, Taharet, 110, H.no:607; Dârimt, Vudû", 74, H.no:764

100____________________________Cünüplük ve Diğer Sebeplerden Dolayı Gusül Almak

420/728-Übey b. Ka'b'dan (Radıyaiiahtianh):723

Su, sudan gerekir şeklindeki fetva ruhsattır. İslâm'ın ilk dönemlerinde Rasûlullah (Saiiaiiaha aleyhi ve seiiem) bu şekilde ruhsat veriyordu, (ancak) daha sonra (meni gelmese de) gusül almayı emretti.

§İkinci bir tarikten benzeri rivayet edildi:

Rasûlullah (Satiaiiahü aleyhi ve seiiem), elbiseleri az olduğu için (ilk dönemde) mü'minlere böyle ruhsat veriyordu. Daha sonra Peygamberimiz bu ruhsatı (su sudan gerekir sözlerini/fetvasının verilmesini) yasakladı.

NOT: İlk dönemlerde inzal olmadıkça, sadece birleşmeden dolayı gusül gerekmezdi. Ancak sonraki dönemde bu ruhsat kaldırıldı; hem cima, hem de inzalden dolayı gusül emredildi.

İkinci tarikten gelen rivayette, ilk dönemlerdeki ruhsatın elbise azlığından kaynaklandığı ifade edilmektedir; Bu da zaruret/sıkıntı anındaki bu ruhsatın geçici olduğunu göstermektedir.

Sened: 'Js '£.; fis3 4* *Sı J^> y» ii>î iî cıis

Sahih: Mitsııed, V/J15, H.no:20999; İkinci rivayet: V/116, H.no:21004 (Senedinde Rişdîn b. Sa'd bulunmaktadır); Benzer rivayetler için bk. V/115-U6, H.no:21000-21003; V/116, H.no:21004 (Bu rivayetin senedinde: "J^'j ji j^i J&-" geçmektedir. Sika biri şayet: " '^ J&-

v jîf " derse ittisale lıamlolunur); Ebû Dâvûd, Taharet, 83, H.no:214-2I5; Tinnizî, Taharet, 81,

H.no:110 (Hasen-Salıih); İbn Mâce, Taharet, 111, H.no:609; Dârimî, Vudû', 74, H.no:765; Ayrıca bir sonraki 421/729.hadise bk.

Cünüplük ve Diğer Sebeplerden Dolayı Gusül Aİmak                                                          101

421/729-Ubeyd, babası Rifâa b. Râfî'den (Radıyaiiahaanhüm) nakleder:224 (Züheyr rivayetinde: ''Akabe Matında ve Bedir savaşında hazır bulu­nan Rifâa b. Râjî kastediliyor'1 diye ekledi.)

Sened: KJ- J\ Ji J-^ j/- >-=* </J Sahih: Müsned, V/115, H.no:20995; Bir sonraki rivayeti "Nahvehû ve ma'nâhu" şeklinde kısaltarak verir. Bk. V/l 15, H.no:20996 (z.):

 Taharet, 74; Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, IV/267, H.no:4374; Heysemî, hadisin Ahmed b. Hanbel ve Taberânî tarafından nakledildiğini, Alımed b. Hanbel'in ricalinin sika olduğunu, fakat îbn İshak'ııı sika olmakla birlikte müdellİs olduğunu belirterek hadisin bir bölümünün sahih eserlerde bulunduğunu söyler. Bk. Mecma', 1/266.

Ayrıca bir önceki 420/728 hadise bk.

Ebû Saîd el-Hudrî'den şahidi için bk. 418/7296.hadis.

EK:Râfi' b. Hadic'den: Müsned, IV/143, H.no:17221:

Heysemî bu hadisin Ahmed b. Hanbel ve Taberânî tarafından nakledildiğini. İsnadında hafızası sebebiyle zayıf sayılan Rişdin b. Sa'd'ın bulunduğunu söyler. Bk.Mecnıa', 1/264-265, 266.

RaiT b. Hadic'in başına gelen benzer bir hâdise de Îbn Itban'a gelmiştir. Bk. 418/726. hadis. Hadisin metninde "Hz.Âİşe'ye sorulduğu ve onun bu konuda bildiğini aktardığı" İfade edilir. Ayrıca hadis Hz. Âişe'den de nakledilir. Bk. 422/730.hadis.

102____________________________Cünüplük ve Diğer Sebeplerden Dolayı Gusül Almak

Hz. Ömer'in (Radıyaiiahuanh) yanındaydım. Ona:

'Zeyd b. Sabit mescitte insanlara225 Eşiyle beraber olduğu hâlde menisi gelmeyen kişi hakkında (gusül gerekmez diye), fetva veriyor' denildi.

Hz. Ömer:

ıOnu hemen hana getirin!' dedi ve yanına getirildi. Hz. Ömer:

ıEy kendisine düşmanlık eden, Rasûlullah'm mescidinde kendi görü­şünle fetva verme seviyesine ulaştın mı?' Zeyd:

'Ben böyle yapmadım, ben ancak amcazadelerim226 Rasûlullah'tan (SaiiaUaha aleyhi ve seiiem) rivayet ettiğini naklettim.'

'Hangi amcazadelerini'

'(Amcazadelerimden olan) Übey b. Ka'b, (Ebû Eyyûb ve Rifâa b. RâfT den)'227

Ben (Rifâa) hemen o gencin sözünü (açıklamaya) yöneldim ve:228

'Rasûlullah döneminde böyle yapardık' diye cevap verdim. Hz. Ömer:

'Bunu Rasûlullah'a sordunuz nut'V diye sorunca:

'Bİz O (Peygamber'in) döneminde böyle yapar, gusül almazdık' dedim.

Hz. Ömer ashabı topladı ve hepsi su ancak sudan gerekir, fetvasında ittifak etti, ancak Hz, Ali ve Muaz b. Cebel dediler ki:

'(Erkeğin) sünnet uzvu (kadının) sünnet uzvunu aşarsa/girerse gusül gerekir.' Ayrıca Hz. Ali:

'Ey Mü'minlerin Emîri, bu konuda en bilgili olan Hz. Peygamber'in eşleridir' deyince Hz. Ömer, Hafsa annemize haber gönderdi, Hz. Hafsa:

225  (Züheyr'in rivayetinde ise; "kendi görüşüyle" (fetva veriyordu) şeklindedir.

226  oj_^; Amcalar manasında olup (jUJi) kelimesinin çoğuludur. Ayrıca masdar olarak amcalık

manasına da gelir, babalık gibi. Bk. Râzi, Muhtar, 455; Ancak burada söz konusu edilen kişiler kendi amcaları değil, nesepleri çok yukarıda birleşen kişilerdir. Bunun için amcazadeler şeklinde terceme edildi.

227  (Zühcyr rivayetinde; 'Amcazadelerim Übey b. Kâb, Ebû Eyyûb ve Rifâa b. Râfî'den" şeklinde nakletti.)

*Zeyd b. Sabit: Zeyd b. Sabit b. Dahhuk b. Zeyd b. Levzân b. Amr b. Abd b. Avf b. Ganm b. Mâlik b. Neccâr el-Ensârî el-Hazrccî en-Neccârî. (Annesi: Nevvâr bt. Mâlik b. Muâviye b. Adİy b. Âmir b. Ganm b. Adiy b. Neccâr) (Bk. İbnü'1-Esîr, Üsdii'l-ğâbe, Trc.no: 1824)

Amcazadeleri:

a-Ebû Eyyûb el-Ensârî: Hâlid b. Zeyd b. Küleyb b. Sa'lebe b. Abd b. Avf b. Ganm b. Mâlik b. Neccâr el-Ensârî el-Hazrecî en-Neccârî. (Annesi: Hind bt. Saîd b. Amr b. İmriü'l-Kays b. Mâlik b. Sa'lebe b. Ka'b b. Hazrec b. Haris b. Hazrec) (Bk. İbnü'1-Esîr, age, Trc.no: 1361,5717)

b-Übey b. Ka'b: Übey b. Ka'b b. Kays b. Ubcyd b. Zeyd b. Muâviye b. Amr b. Mâlik b. Neccâr cl-Ensârî el-Hazrecî en-Neccârî. (Bk. İbnü'1-Esîr, age, Trc.no: 34)

c-Rifâa b. Râfî: Rİfâa b. Râfî b. Mâlik b. Aclân b. Amr b. Ziireyk el-Ensârî el-Hazrecî ez-Zürakî. (Annesi münafıkların elebaşı Abdullah b. Übey b. SelûFün kız kardeşi Ümmü Mâlik'tir). (Bk. İbnü'1-Esîr, age, Trc.no: 1686)

Dördünün de Hazrec kabilesine mensup olduğu görül inektedir. Zeyd b. Sâbit'İn nesebi, Ebû Eyyûb el-Ensârî ile Abd b. Avfia; Übey b. Ka'b ile Mâlik b. Neccâr'da birleşiyor. Rita'da birleştikleri yeri tesbit edemedik. Ancak, Hazredi olmaları amcazade olmalarının işaretidir.

228  (Züheyr rivayetinde; (&ti) yerine (,oujı) lafzı ile nakledildi.)

Cünüplük ve Diğer Sebeplerden Dolayı Gusül Almak____________________________103

'Benim (bu konuda) bilgim yok' dedi. Sonra Hz. Âişe annemize haber gönderdi ve Hz. Âişe:

'(Erkeğin) sünnet uzvu (kadının) sünnet uzvunu aşarsa/girerse gusül gerekir' dedi. Bunun üzerine Hz. Ömer kızdı ve şöyle dedi:

'Birinin böyle yapıp da gusül almadığı haberi bana ulaşırsa, onu (çok kötü) cezalandırarak bitkin/halsiz hale getiririm'229

3- Meni Gelmese de (Erkeğin) Sünnet Uzvu (Kadının) Sünnet Uzvunu Aşarsa/Girerse Gusül Gerekir

422/730-Hz. Âişe annemizden (Radıyuiiahn anhây.

230

229 Hz. Ömer'in (Radıyallahü anh) böyle şiddetli konuşması/davranışı o dönemde, sadece cima ile gusül gerekmez, gusül İçin meni gelmesi şarttır görüşünün de bulunmasından olsa gerek. Ancak Hz. Ömer işin doğrusunu sahabe ile istişare edip, Hz. Peygamber'in (Sıdkıllalüi aleyhi ve sellem) eşlerine de sordurduktan sonra öğrenince doğru ile amel etme gayreti içine girdi.

Senedi s-4~J' J>. ■v*-" 'if -^-j & ^ ^jr^] Ju J^^*--! ^j?*1

Sahih: Müsned, VI/47, H.no:24088; Diğer rivayet; VI/112, H.no:24698 "celese" lafzı ile; Benzer rivayetler için bk. VI265, H.no:26167:

J) Jlü Lijli <_Jü- Jiö «31 j-Çj jf *Ul sj. Jt- ijlii j& jjj* ^i wili^il xş. ISj*. I JlIlîsiJl ;_ilil Ijl LJıiİ JLİJi Lstj,' £ öi^jlii fi C Oİ" î^1 lîf lifli ili Ijj £ Ji, . Uj LL^^IJ n_L-« <ltp *LÜ^ .-U»j <iil J *_- ,« Ijl c~Ui Ji ı^Jli â-İJIp 01 ^LjJjJi lÂi >,-ı j^lii OlSCi

Abdullah b. Rabâlı, Hz. Âişe'nİn yanına geidi ve: "Ben sana bir şey sormak istiyorum.

Fakat utanıyorum" dedi. Hz. Âişe: "Aklına geleni sor. Çünkü ben senin annenim" dedi.

Bunun üzerine ben: "Ey mü'minlerin annesi! Guslü gerektiren (durum) nedir?" diye sordum.

O: "Erkek ve kadının sünnet uzuvian birlcşİrse cünüplüğü gerektirir (İşte bu cünüplük de

guslü gerektirir)" cevabını verdi.

Kavilerden Saîd diyor ki: Katâde bu hadisin peşinden şunu ekledi: "Hz. Âişe: 'Ben ve

Rasûlullah böyle yaptık ve (bu sebeple) guslettik' " Bu ziyade hadisin bir parçası mı, yoksa

Katâde'nin sözü mü bilmiyorum. (Ebû Mûsâ el-Eş'arî de benzer bir soruyu Hz. Âişe'ye

sormuştur. İlgili rivayet için bk. 425/73 3.had i s).

Müsned, Vl/227, H.no:25778; VI/123. H.no:24795 CR1 ^' j w, ,Xj 4* J* j* & Jj^j ütr) VI/239, H.no:25903 (JLJİ L^} jıî£J j* ıiı); VI/135, H.no:24918 (jLd Li} la i&İ û&İ j}^ ıîı) VI/161, H.no:25I57 (dliij ^Lj 4* Jlı ^L. *îiı j/.^ ıîf İİJ jli'ı ^ij jîî iıiJı jıiJı jjii. ıiı )

VI/97, H.no:24536; Senedinde Ali b. Zeyd bulunmaktadır. Bu râvi için bk. 29/İ80.hadis. Mâlik, Taharet, 71-73, 75 (71.hadiste Hz.Ömer, Osman ve Âişe'nin sözü olarak nakledilir; 75.hadis ise İbn Ömer'in sözü olarak nakledilir); Müslim, Hayz, 88; Ebû Dâvûd, Taharet, 83, H.no:216; Tirmizî, Taharet, 80, H.no:I08-109 (Tirmizî: "Hadisi Ebû Hüreyre, Abdullah b.

104__________________________Cünüplük ve Diğer Sebeplerden Dolayı Gusül Almak

RaSÛlullah (Satlattahü aleyhi ve setİem)'.

"Erkek, (eşinin) dört uzvu (iki eli ve iki ayağı) arasına oturur ve sünnet uzvunu (kadının) sünnet uzvununa231 yapıştırırsa gusü! gerekir" buyurdu.

423/731-Amr b. Şuayb babası tarikiyle dedesinden232 (Radıyaiiaha nakleder:233

RaSÛlullah (Sallallahü aleyhi ve sellem) dedi ki:

"(Erkeğin) sünnet uzvu (kadının) sünnet uzvunu aşar/girer ve uzvun başı görünmezse, işte o zaman gusül gerekir."

424/732-Ebû Hüreyre'den (Radıyaiiahu anhy.

234

Amr ve Râfİ' b. Hadîc de nakleder. Hz. Âişe'nin hadisi ise "hasen-sahihtir" der); İbn Mâce, Taharet, 111, H.no:608.

Ayrıca 425/733.hadise bk.

Buhârî ve Nesâî her ne kadar bu hadisi nakletmeseler de bab başlığı olarak yer vermişlerdir: Buhârî, Gusl, 28 "oıî&Jı Ji-iı ıîj ^U"; Nesâî, Taharet, 129

"üiî&Jı Jâ\ ılı jlîiı v_^j VC; Her İkisi de bu başlık altında Ebû Hüreyre'nin hadisini naklederler.

23ıSıcak ülkelerde kadının cinsel organında kemiksi bir madde oluşur ve cimâı engeller. Bu nedenle söz konusu bölgelerde bazı kadınlar sünnet olurlar. Rivayetlerde geçen İki sünnet mahalli; kadın ve erkeğin cinsel organlarıdır.

232 (Abdullah b. Amr b. Âs'tan)

233  Ç«wı- V •-,    i",    '-'-      ';'-,-ı'- ı-V '--x-'  A\-'-\'

Hasen: Müsned, 11/178, H.no:6670; /6« A^âce, Taharet, 111, H.no:611 (BÛsırî, Haccâc b. Ertâd sebebiyle hadisin zayıf olduğunu, Fakat Müslim ve diğer muhaddislerin başka tariklerden hadisi naklettiklerini söyler).

234  c         .     . .     ı. .     . , :    , ;, ,;  ,;ı,    ;- 'a. ,t.   &,   \ ",   /&.

beneo: ^j ^ ^s-1>-^^ ^ *^ü Ujj^- uü ö^j f*^* wjj- ou^ u>j>-

Sahih: Müsned, 11/347, H.no:8557; Diğer rivayetler: 11/520, H.no:10691, 10694; Benzer rivayetler için bk. 11/471, H.no:10039; 11/293, H.no:9082; 11/234, H.no:7197; Buhârî, Gusl, 28; Müslim, Hayz, 87; Ebû Dâvûd, Taharet, 83, H.no:2I6; Nesâî, Taharet, 129, H.no:191-192; Jbıı Mâce, Taharet, 111, H.no:610; Dtırimî, Vudû', 75, H.no:767.

Cünüplük ve Diğer Sebeplerden Dolayı Gusül Almak                                                    105

Hz. Peygamber (Saiiaiiahu aleyhi ve seiiem) dedi ki:

"Erkek, (eşinin) dört uzvu (İki eli ve iki ayağı) arasına oturur ve kendisini yorarsa -meni gelsin ya da gelmesin- gusül gerekir."

425/733-Saîd b. el-Müseyyib'den:235 Ebû Musa, Hz. Âişe annemize (Radıyaiiaha anhâ) dedi ki: 'Ben senden utandığım hâlde, sana bir şey sormak istiyorum.' Hz. Âişe: 'Sor, utanma! Ben senin annenim' dedi.

O da eşiyle beraber olup da menisi gelmeyen erkeğin (gusül) durumu­nu sorunca, Hz. Âişe Peygamberimiz'den (Saiiaiiahu aleyhi ve seiiem) şunu nakletti: "Sünnet uzvu sünnet uzvunu aşar/girerse, işte o zaman gusül gerekir."

İbnü'l-Esîr 4 şuabın: iki el, iki ayak olduğunu, bir diğer görüşe göre de iki ayak ve cimâdan kinaye iki şüfre (keskin bıçak) olduğunu söyler. Bk. en-Nihâyefî garibi'l-hadis, ş-a-b maddesi.

Heysemî, bu konuda şâlıid rivayetlere yer verir:

a-BiIâl'den (Radıyallahü anlı) şahidi için bk. Heysemî, Taberânî'nin Evsafında rivayet ettiğini, senedinde zayıf olan Muhammed b. İsmail b. Ali el-Vesâvisî'nin bulunduğunu söyler.

b-Ebû Ümâme'den (Radıyallahü anh) şahidi için bk. Heysemî, Taberânî'nin Kebir'inde rivayet ettiğini, senedinde zayıf olan Câbir el-Cu'fî'nin bulunduğunu söyler.

c-Hz.Âişe, d-AIi ve e-İbn Mes'ud'dan (Radıyallahü anltüm) şahidi için bk. Heysemî, Taberânî'nin Kebir'inde rivayet ettiğini, senedinde zayıf olan Ca'fer b. İsmail b. Ali el-Vesâvİsî'nin bulunduğunu söyler. Sadece İbn Mes'ud'dan nakleden bir diğer rivayeti ise Taberânî sika râvîler kanalı ile nakleder. Bk.Mecma', 1/267. Sened: ojj Jj ^ji jc Çi ıi'ji- Ju ^iü yt !ûjJ ıSü.

Sahih: Müsned, VI/97, H.no:24536; Benzer bir hâdiseyi Abdullah b. Rabâh anlatıyor: VI/265, H.no:26167 (Bu rivayet 422,730.hadisin dipnotunda zikredildi).

VI/161, H.no:25157 (ı£-iij ^t-j 4^ ^ J^> *Î!t j^7j d '•&* jUÎı U^-j        W SJ Mâlik, Taharet, 72-73; Müslim, Hayz, 88.

Ayrıca 422/730.hadise bk.

106                                                        Cünüplük ve Diğer Sebeplerden Dolayı Gusül Almak

427/735-Abdullah b. Sa'd (Radıyaiiaha anh),

111

Sened: ji-j 'je- v-^- y. ~ij^> ^^- fc ?       0     j Hasen: Müsned, V/234, H.no:21945; Taberânî, el-Mu'cemÜ'l-kebSr, VIII/291, H.no:7955.

Hadisin senedinde müphem bir râvî var, bu sebeble de rivayet zayıftır. Ancak hadisi destekleyen sahih rivayetler bulunmaktadır.

Heysemî, Bezzâr tarafından rivayet edilen bu hadisin râvîlerinden Ebû Bekir b. Ebû Meryem'in zayıf olduğunu belirtir. Taberânî'nin Kebir'inde Muaz'dan sonunda bir ziyâde ile bir başka rivayetini daha zikreder ve isnadının hasen olduğunu söyler. Bk,Mecma', 1/266-267.

Hadisin şâhidleri:

a-Hz. Âişe'den (Radıyallalıü anhâ) şahidi: 422/730 ve 425/733.1ıadisler.

b-Abdullah b. Anır'dan (RadıyaUahüanhüma) şahidi: 423/73l.hadis.

c-Ebû Hüreyre'den (Radıyatlahii anh) şahidi: 42 4/7 32.hadi s.

Sahih: ^itsnerf, IV/342,'H.no:18908; Ebû Dâvûd, Taharet, 82, H.no:211-212; Tirmizl Taharet, 100, H.no:133 (Tirmizî, "hasen-garib" olduğunu belirtir. Ahmed Muhammed Şâkir şerhinde Haram b. Hakîm hakkında şunları ifade eder: "Haram b. Muâviye bazı senedlerde Haram b. Hakîm olarak zikredilir. Bu zat aynı şahıstır. Adı: Haram b. Hakîm b. Hâlid b. Sa'd b. el-Hakîm el-En sân* di r. Buhârî -Hatîb el-Bağdâdî'nin de söylediği gibi- bu şahsı farklı İki kişi olarak değerlendirdiği için hata etmiştir. Iclî ve Dârekutnî bu zatı sika; bazıları da -İbn

Cünüplük ve Diğer Sebeplerden Dolayı Gusül Almak__________________________107

Rasûlullah'a (Saifoiiahu aleyhi ve seiiem), gusül gerektiren hâl, sudan sonra gelen suyun (mezinin) durumu, evimde ve mescitte namaz kılmanın ve hayız gören kadınla yemek yemenin hükmünü sordu. Rasûlullah şöyle buyurdu:

"Allah doğruyu ifade etmede hayayı emretmez.238 Bana gelince, eğer şöyle şöyle yaparsam..." yâni gusül gerektiren hali zikretti ve dedi ki:

"Namaz abdesti alırım, cinsel organımı yıkarım" dedi ve guslün (nasıl alınacağını) anlattı.

"Sudan sonra suya gelince, o mezidir ve her erkekten mezi gelir. Ben bundan dolayı fercimi yıkar ve abdest alırım.

Mescitte ve evimde namaz kılma durumu ise, gördüğün gibi evim mescide ne kadar yakın ve benim için farz namazlar dışında evimde namaz kılmam, mescitte kılmamdan daha hoştur.

Hayızlı kadınla yemek yemeye gelince, onunla yemek yiyebilirsin!    "

4- İhtilâm Olduğunda (Rüya Gördüğünde) Menisi Gelen Kişinin Gusül Alması

Hazm Muiıallâ'smda 26O.meselede- mesncdsiz olarak zayıf saymıştır. İbn Hıbbân Sİkât'ında zikreder. İbn Asâkİr'iıı Târihu'd-Dimaşk isimli eserinde -IV/104- bu râvi hakkında bilgi bulunmaktadır. Hadisin derecesi hasen değil sahihtir. Ayrıca bk. Tinnizî, Taharet, 83, H.no:I14.hadisin şerhi); İbn Mâce, Taharet, 130, H.no:651; İkâme, 186, H.no:1378 (Bûsıri Zevâid'inde, isnadının sahih, râvilerinin sika olduklarını söyler); Dârimî, Vudû', 108, H.no:1078, 1080; İbn Sa'd, Tabakat, VII/193;

Haram b. Hakîm'in, Tirmizî ve Nesâî birer, Ebû Dâvûd, İbn Mâce ve Dârimî ikişer, Ahmed b. Hanbel ise üç rivayetini nakleder. Haram b. Hakîm'in ismi Tirmizî, Dârimî ve İbn Mâce'nin bir rivayetinde, Ahmed b. HanbePin ise iki rivayetinde Haram b. Muâvİye olarak zikredilir.

Hadisin hayızla ilgili kısmı için bk. 23/827.hadis. Mezi ile ilgili Ali, Ammâr ve Mikdâd'ın müzâkeresi için bk. 84/392.hadis.

238 İbn Hacer metindeki cümleyi, (jJ-ı ^ 4ı~U ^Lv ^i) şeklinde anladığı için burada; Allah doğruyu ifade etmede hayayı emretmez* anlamında terceme edildi. (Bk. Fethu'l-Bârî, 1/229); Ancak bu cümlenin (-il, iijşt </) onu açıklmayı terk etmez, şeklinde de anlaşılması doğrudur. (Bk. Mübarekfûrî, Tuhfetü'l-Ahvezî, IX/58) m Bu mana için bk. Mübarekfûrî, Tuhfetü'l-Ahvezî, 1/352

108                                                        Cünüplük ve Diğer Sebeplerden Dolayı Gusül Almak

428/736-Hz. Âişe annemizden (Radıyaitaiıu aniıây}40

Rasûlullah'a (SaUdiahü aleyhi ve sefam), ihtilâm olduğunu (rüya gördüğünü) hatırlamadığı hâlde elbisesinde yaşlık gören kişinin durumu sorulunca şöyle dedi:

"Bu kişi gusül alır."

Rasûlullah'a, ihtilâm olduğunu hatırladığı hâlde elbisesinde yaşlık görmeyen kişinin durumu sorulunca da şöyle dedi:

"Bu kişinin gusül alması gerekmez."

ÜmmÜ Süleym (Radıyallahüanhây.

'Kadın da bunları görürse gusül almalı mıdır?' diye sorunca Peygamberimiz buyurdu ki:

"Kadınlarda erkeklerin kardeşleridir (benzerleridir).241"

 ._wU-  >\

"   Sened: ,—ûİı £ Jjı -Ci- *-^f 'J          j        J

Sahih: Müsned, VV256, H.no:26073; £M DâvöJ, Taharet, 94, H.no:236; Tirmizî, Taharet, 82, H.no:l 13 (Tirmizî, senedindeki Abdullah b. Ömer el-Ömerî'yi hafızası sebebiyle Yahya b. Said'in zayıf saydığını söyler. Ahmed Muhammed Şâkir ise şerhinde şunları ifade eder: "Abdullah (v.171-172/788) ve Ubeydullah (v. 147/764), Ömer b. Hafs b. Âsim b. Ömer b. Hattâb'm iki oğludurlar. Her ikisi de Medîne âlimlerindendir. Ubeydullah yaşça ve ilmen daha büyüktür ve Medîneli meşhur yedi fakihten / fukahâ-i seb'adan biridir. Kardeşi Abdullah ise hocalarının büyük bir bölümünde kendisi ile ortak olmakla birlikte, kendisinden hadis rivayet etmiş fakat o Abdullah'tan hiçbir nakilde bulunmamıştır. Abdullah'ın hafızasında her ne kadar tenkid bulunmuş olsa da o sika biridir, Çünkü Osman ed-Dârimî Yahya b. Main'in bu zat hakkında "sâlih-sika" dediğini nakleder. Dolayısıyla isnadı sahihtir." Ayrıca Ahmed Muhammed Şâkİr Şevkânî'nin olumsuz değerlendirmesini tenkid ederek kıssanın aslının Buharı ve Müslim'in Sahih'inde de bulunduğunu ilâve eder); İbn Mâce, Taharet, 112, H.no:612; Dârimt, Vudû\ 77, H.no:771.

Abdullah b. Ömer el-Ömerî'nin rivayetini Müslim mu tabaat hadisi olarak nakleder. Bk. Sahih, Hudûd, 6; Âdâb, 2 (bu rivayette kardeşi Ubeydullah mütâbüdir. Abbâd b. Abbâd bu iki kardeşten bu hadisi h.147 yılında işitmiştir); Müslim iki, Nesâî üç, Dârimî altı, Ebû Dâvûd 10, İbn Mâce 16, Tirmizî 12 ve Ahmed b. Hanbel 79 rivayetini nakleder. Tirmizî bazı hadislerinde sükût etmiş (H.no-.HO, 820,2332,2834}, bazılarında Yahya b. Saîd el-KaUân' in

 ,1\%1>, VV3, Y$SY), bir k.\smmda ise Yvasen olduğunu

Cünüplük ve Diğer Sebeplerden Dolayı Gusül Almak                                                        109

429/737-(Enes b. Mâlik'in annesi) Ümmü Süleym'den (Radıyallâhü anhây}

Ümmü Süleym, Hz. Peygamber'in eşi Ümmü Seleme'ye ( â) komşuydu ve yanma gelirdi. Rasûlullah (SaUoitahu aleyhi ve seiiem) gelince Ümmü Süleym:

'Ey Allah'ın Rasûlü! Kadın rüyasında kocasıyla beraber olduğunda gusül gerekir mi, görüşün nedir?' diye sorunca Ümmü Seleme annemiz dedi ki:

'Ellerin topraklansın,243 ey Ümmü Süleym, Rasûlullah'ın yanında kadınları rezil ettin.' Ümmü Süleym:

Sahih: Müsned, VI/377, H.no:26996;' Benzer rivayet için bk. VI/376, H.no:26992; Mâlik, Taharet, 84 (Bu rivayetle Ümmü Süleym'e hitabeden Hz.Aişe'dir -Radıyallâhü anhümâ-); Bıthârî, İlim, 50; Müslim, Hayz, 32; Tinnizh Taharet, 90, H.no:I22 (Hadisin "hasen-sahilı" olduğunu söyleyen Tirmizî, Enes'in annesi Ümmü Süleym bt. Mİlhân, Havle, Aişe ve Enes'ten -Radıyallâhü anhüm- de rivayetlerin bulunduğunu belirtir); Nesât, Taharet, 131, H.no:195, 197; İbn Mace, Taharet, 107, H.no:600, 601.

Hz.Âişe'den (Radıyallâhü anhâ) şahidi için bk.433/741.hadis.

Havle bt. Hakîm'den (Radıyallâhü anhâ) şahidi için bk. 433/741.hadis.

Ahmed Muhammed Şâkir Tirmizî'nİn Sünen'ine yaptığı şerhinde isnadının sahih olduğunu söyler.

Heysemî, hadisin (Buhârî ve Müslim'in) Sahih'lerinde özet olarak bulunduğunu ancak İshak'm Ümmü Süleym'den bu hadisi işitmediğini belirtir. Bk. Mecma', 1/267-268. Ahmed Muhammed Şûkir ise Dârimî'nin Sünen'inde (bk. Dârimî, Vudû', 76, H.no:770) mevsul ve Enes'in rivâyeli olarak nakledildiğini ifade eder. Ayrıca hakkında ihtilâf edilen Dârimî'nin hocası Muhammed b. Kesîr es-Selefî haricinde râvİlerinin sika, isnadının sahih olduğunu, Ümmü Süleym'den sahih ve sabit olan bu rivâyelin Hz.Âişe'den nakledilen (428/736) hadisin de şahidi olduğunu söyler.

Bazı nüshalarda Ahmed b. Hanbel'in hocası Muğîre olarak zikredilmiştir. Ahmed b. Hanbel'in Muğîre isimli bir hocası yoktur. Doğrusu Ebu'l-Muğîre'dir. Ebu'l-Muğîre'nin İsmi Abdülkuddûs b. el-Haccâc el-Havlânî'dir.

Ümmü Seleme'den (Radıyallâhü anhâ) şahidi İçin bir sonraki hadise bk. m Bu cümle sitemli olarak söylenen dua cümlesidir ve zemmetmek çin kullanılır.

110                                                    Cünüplük ve Diğer Sebeplerden Dolayı Gusül Almak

'Allah doğruyu ifade etmede hayayı emretmez.244 Bize problem olan bir meseleyi, Rasûlullah'a sormam benim açımdan o konuda kör/habersiz kalmamdan daha iyidir.' Rasûlullah Ümmü Seleme annemize dedi ki:

"Asıl senin etlerin topraklansın!

Evet, ey Ümmü Süleym! Islaklık/Su gördüğünde o kadına gusül gerekir."

Ümmü Süleym:

'Ey Allah'ın Rasûlü! (Bu durumda) kadından su gelir mi?' Rasûlullah:

"Çocuğu kendisine başka nasıl benzeyecek? Kadınlar erkeklerin kardeşleridir (benzerleridir)."

Bu mânâ için bk. Müsned tr. H.no: 427/735 ve İlgili dipnot.

Cünüplük ve Diğer Sebeplerden Dolayı Gusül Almak111

430/738-Ümmü Seleme annemizden (Radıyaüahü anhâ)-}45

Ümmü Süleym (Radıyaiiahü anhâ) 746 dedi ki:

'Ey Allah'ın Rasûlü! Kadın rüyasında kocasıyla beraber olduğunu görürse gusül gerekir mi?' Rasûlullah (Saiiaiiahtı aieyiu w seiiemy.

"Evet, kadın ıslaklık/su gördüğünde (gerekir)" dedi. Ümmü Süleym:

'O böyle yapar mı? (Islaklık olurmu?)' Rasûlullah:

"Elin topraklansın, çocuğun dayı/teyze247 tarafına benzemesi ancak bundan kaynaklanır. İki nutfeden hangisi rahime önce ulaşırsa, benzerine galip gelir."248

§İkinci tarikten gelen rivayet:

Zeyneb annesi Ümmü Seleme'den (Radıyaiiaimanhâ) nakletti: Ümmü Süleym (Radıyaihhu anim) dedi ki:

'Ey Allah'ın Rasûlü! Allah doğruyu ifade etmede hayayı emret­mez.249 Kadın ihtilâm olduğunda (rüya gördüğünde) gusül gerekir mi?'

Rasûlullah (Sallallahü aleyhi ve sellem):

"Evet, kadın ıslaklık/su gördüğünde (gerekir)" dedi.

§Üçüncü tarikten gelen rivayet:

Ümmü Seleme annemizden (Radıyaiiahu anhây.

ÜmmÜ Süleym (RadıyallahU anhâ), Hz. Peygamber'e (Sallallahü aleyhi ve sellem)

geldi ve rüyasında erkeğin gördüğünü gören bir kadının durumunu (ilgili

hükmü) sordu. Rasûlullah:

"Bu kadın ıslaklık/su görürse gusül alsın!" dedi. Ümmü Süleym: 'Kadınları rezil ettin, bir kadın rüyasında böyle görür mü?' deyince

Rasûlullah şöyle buyurdu:

"Elin topraklansın, o hâlde çocuğu kendisine başka ne ile/hangi

sebeple benzeyecek?"

Sened: tx. Jı j>'y ^iij Ji jjı jii- 'J* ^j-iDı ^ <_ji ^ı 'ja ıf^-ı jü ^ıiJ- ^j^-j l>jj& 'J-. '-k^ £jj-

Sahih:  Müsned,  VI/308-309,  H.no:26510;  İkinci rivayet:  VI/302, H.no:26458; Üçüncü rivayet: VI/306, H.no:26492; Benzer rivayet için bk. VI/292, H.no:26383:

(İİ> Ijj ^i ^Lj 4i 4lı Ju y» JÛİ î'pl Jjâjf 'çili CL ff ^İU^Î )

Mâlik, Taharet, 85; Buharı, İlim, 50; Müslim, Hayz, 7; Tirmm, Taharet, 90, H.no:122 (Hasen-Sahih); Nesâî, Taharet, 131, H.no:197; İbn Mâce, Taharet, 107, H.no:600.

Ümmü Süleym'den (Radıyallaha anhâ) şahidi için bir önceki hadise bk. 240 (Râvİ Haccac dedi ki: Burada Ebu Talha'nın karısı kastediliyor.)

247  ("bi^1) Anne tarafından yakını olduğu İçin dayı/teyze olarak lerceme edildi.

248  (Râvi Haccac rivayetinde; alnın topraklansın... diye nakletti.)

249 Bu mana için bk. Müsned tr. H.no: 4211135 ve ilgili dipnot.

112                                                          Cünüplük ve Diğer Sebeplerden Dolayı Gusül Almak

431/739-İbn Ömer'den (RadıyaiiaM anhamay?50

Enes b. Mâlik'in annesi Ümmü Süleym (Radıyaiiaha anhâ), Rasûlullah'a

(Sailallahü aleyhi ve sellem) ŞÖyle SOrdu:

'Ey Allah'ın Rasûlü! Rüyasında erkeğin gördüğünü bir kadın görürse, (hüküm nedir?)' Rasülullah buyurdu ki.

"Kadın bunu görür ve suyu İnerse, gusül alsın!"

0 Sened:

Hasen: Müsned, 11/90, H.no:5636; Benzer rivayet için bk. VI/376, H.no:26992

Heysemî, bu hadisin râvîlerinden Abdülcebbâr b. Ömer el-Eylî'nin İbn Main ve diğerleri tarafından zayıf, Muhammed b. Sa'd tarafından da sika sayıldığını (bk.Tabakât, VII/207), diğer râvîlerin ise sika olduklarını belirtir. BkMecına', 1/267.

Abdülcebbâr b. Ömer el-Eylî'nin iki rivayetini İbn Mâce, birer rivayetini de Ahmed b. Hanbel nakleder. Buhârî: "Kuvvetli değildir" der. Jik.Duafâ, 24; Tirmİzî de bu zâtın zayıf sayıldığını söyler. Bk. Tirmizî, Edeb, 72, H.no:2854; Bûsirî bu râvi hakkında bir başka hadisin değerlendirmesinde zayıf olduğunu söyler. Yahya b. Maîn, Ebû Dâvûd ve Tirmizî'nin zayıf saydığını, Buhârî'nin "Münker rivayetleri vardır", Nesâî'nin "sika değildir", Dârekutnî'nin: "metruk", Ibn Yûnus'un "münkeru'l-hadis" İbn Sa'd'ın "sika idi" dediklerini nakleder. Bk. İbn Mâce, Ezan, 7, H.no:734; Sıyâm, 14, H.no:1671.

Hadis 429-430,432/737-738,74O.hadislerle kuvvetlenir.

Cünüplük ve Diğer Sebeplerden Dolayı Gusül Almak                                                    113

432/740-Enes b. Mâlik'ten (Radıyaiiahu anhy}51

(Annesi)252 Ümmü Süleym (Radıyaiiaim anhâ) Hz. Peygamber'e, rüyasında bir erkeğin gördüğünü gören kadının durumunu, sordu. Rasûlullah (SaUaiiahu

aleyhi ve sellem) dedi ki:

"Sizden kim bunu görür ve suyu inerse gusül alsın!" Ümmü Seleme (Bir rivayette: Rasülullah'ın eşi utanarak):

'Ey Allah'ın Rasûlü! (Kadında) bu şey olur mu'?' diye sorunca Rasûlullah şöyle dedi:

"Evet, erkeğin suyu koyu beyaz, kadının suyu ise açık sarıdır. (Karı kocadan) hangisinin suyu öne geçerse ya da baskın gelirse, çocuk ona benzer."

Sened: ;'=& 'J* J^\ j^- l^jJ- Jıi

Sahih: Mümed, IH/121, H.no:12l62; Diğer rivayet: m/282, H.no:13945; Benzer rivayet için bk.III/199, H.no:12989; Müslim, Hayz, 29-31; Nesâî, Taharet, 13], 133, H.no:195, 200 (Enes'ten); İbn Mâce, Taharet, 107, H.no:601; Dârimî, Vudû', 76, H.no:770.

İbn Abbas'tan nakledilen rivayette Yahûdîlerin dört (bir rivayette beş) soru ile Hz. Peygamber'i (Sallallalm aleyhi ve sellem) sınamaianndaki sorulardan biri de bu özelliği idi. «ü ji ö^Sğ ji ... ? İL '/% Ojfc Oî" ji-^lı t^j ii"p'ı \<~ u^ to>-fj... ^iüutU JıiU «"j'^i ıT^f ı_j]'ıi ... oij Jiı oltr (^*î oıî" ;(^'ı tC; Ji ji^jı cU ili- jı <uı oî^ ifuıj iîy'ı îl Sis' ıî* C4fıî 5-<S ^*f ^P1 ^ '^'j JM^ 1^5^ ji-^iı

.. .^ji Ji îij^i Jjîf g;İL j^lüS J^İİ Jıiiı ^İı : Jİ . JJJ ^îlı : tyiİ , Jjı 04. Jlf JlT Jİ> ı£ Ji ît'p Ili lü

Mümed, 1/278, H.no:2514; 1/274, H.no:2483 (Bu rivayetin tamamı, Kur'ân'ın Faziletleri bölümünde 165/7080 ve Peygamber Efendimiz başlığı altında 204/9613.hadislerde zikredilecektir. Hadisin bir parçası için bk. 366/674.hadis).

252 Bir rivayette (<üî ot) şeklinde geçmektedir. Yani Enes'in annesi Ümmü Süleym,

demektir.

114Cünüplük ve Diğer Sebeplerden Dolayı Gusül Almak

433/741-Hz. Âişe annemizden

Bir kadın Peygamberimiz'e (Saiiaüaim aleyhi ve seiiemy.

'Kadın ihtilâm olur (rüya görür) ya da ıslaklık/su bulursa gusleder mi?'

Rasûlullah:

"Evet" dedi. Hz. Âişe:

'Ellerin topraklansın' deyince,

Rasûlullah şöyle buyurdu:

"Onu bırak, çocuğun benzemesi ancak bundan olur. Kadının suyu erkeğin suyundan baskın gelir de (rahime ulaşırsa) çocuk dayıları­na/teyzelerine benzer, (ama) erkeğin suyu onun suyuna baskın gelirse çocuk (amcalarına/halalarına)254 benzer."

434/742-Havle bt. Hakîm (Radıyaiiaha aıhâ),

255

"   Sened: ^ J ;y> > '^Ji JJı j> j, ^CS 'j- Ci J. yZJ* "> v.1 > y j 'J J>4 tâ- ^ £&~

Sahih: Müsned, VI/92, H.no:24491; Mâlik, Taharet, 83; Buharı, İlim, 22; Müslim, Hayz, 32-

33; £öw Dâvörf, Taharet, 95, H.no:237; Nesâî, Taharet, 131, H.no:196; İbn Mâce, Taharet,

112, H.no:612; DârimT, Vudû', 76, H.no:769.

254 Bu ziyâde Müslim ve Beyhakî rivayetlerinde bulunmaktadır.

Sahih: Müsned, VI/409, H.no:27186; İkinci rivayet: VI/409, H.no:27187 (Atâ el-Horasânî de Said b. el-Müseyyİb kanalıyla Havle'den nakleder); Nesâî, Taharet, 131, H.no:198 (Atâ el-Horasânî kanalıyla); İbn Mâce, Taharet, 107, H.no:602 (Ali b. Zeyd sebebiyle zayıftır); Dâriınî, Vudû', 76, H.no:768 (Atâ el-Horasânî kanalıyla).

Hadisin birinci tarikinde Ali b. Zeyd (b. Abdullah) b. Cüd'ân, ikincisinde ise Atâ el-Horasânî bulunmaktadır.

Atâ b. Ebû Müslim (Meysere/Abdullah) el-Horasânî (v.135/752): İbn Hacer bu zat hakkında; "Saduktur, çok hata yapar, irsal ve tedlis yapar. Buhârî'nin Atâ'nm hadislerini Sahİh'inde naklettiği görüşü doğru değildir" der. Bk.Takrîb, Trc.no:4600; Zehebî de Muâz ve diğer sahâbîlerden İrsal yaptığını belirtir. Ebu'1-Vefa, Kâşifin haşiyesinde irsal yaptığı sahabenin isimlerini şu şekilde sıralar: İbn Abbas, İbn Ömer, Enes, Osman, Ebu'd-Derdâ, Muğire b. Şu'be, Muâz b. Cebel, Ebû Müslim el-Havlânî ve Ebû Hüreyre... Yahya b. Maîn:

Cünüplük ve Diğer Sebeplerden Dolayı Gusüi Almak__________________________115

Hz. Peygamber'e (Saiiaiiahu aleyhi ve seüem), rüyasında bir erkeğin gördü­ğünü gören kadının durumunu, sordu. Rasûlullah dedi ki:

"Su inmedikçe gusül gerekmez, tıpkı erkeğin suyu (menisi) inmedikçe guslün gerekmemesi gibi."

§İkinci tarikle gelen rivayet:

Hz.  Peygamber'in  teyzelerinden  biri  olan  Havle  bt.  Hakîm  es-

Sülemİyye (RadiyallaM anhâ)'.

Rasûlullah'a, kadının ihtilâm olma durumunu sorunca Peygamberimiz: "Gusül alsın!" dedi.

5- Cünüp Olmayan Kur'ân Okuyabilir

"Sahabeden hiçbirine yetiştiğini bilmiyorum" der. Yahya b. Main'İn bir başka sözünde ise İbn Ömer'e yetiştiği fakat ondan hadis işitmediği belirtilmekledir. Bk.Kâşif, Trc.no:3805; Mâlik kendi hocası Atâ el-Horasânî'nin dört, Müslim (mütâbî olarak) ve Dârimî bir, Tirmizî ve Nesâî iki, Ebû Dâvûd ve İbn Mâce sekiz, Ahmed b. Hanbel on yedi rivayetini nakletti. Tirmizî rivayetlerinden biri için "hasen-sahih (bk. Cum'a, H.no:613), diğeri için hasen (Fezâilü'l-cihâd, H.no;1639) hükmü verir. Yahya b. Main, İbn Sa'd, Ahmed b. Hanbel ve Dârekutnİ bu râvîyi sika sayan âlimlerden birkaçıdır.

Aıi b. Zeyd b. Abdullah b. Cüd'ûn: Heysemî, Ali b. Zeyd 'in zayıf olduğunu, kendisiyle delil getirilip getirilmeyeceğinde ihtilafın varlığını ifade eder. Mk.Mecma', 1/128; Bûsirî de aynı şeyleri söyler. Bk. Misbâhu'z-zücâce, IV/228. Buhârî bu zat hakkında herhangi bir değerlendirme yapmaz. Bk.et-Târîhu'l-kebîr, Vl/275, Trc.no:2389; İbn Hacer, "zayıftır" derken (Bk.Takrîb, Trc.no:4734); Zehebî: "Hadis hafızlarından biridir; fakat sebt/hafızası kuvvetli değildir" der ve Dârekutnî'nin bu zat hakkındaki şu görüşünü nakleder: "O, benim nazarımda leyyin/zayıf olarak kalacaktır." Bk.Kâşif, Trc.no:3916. İmam Müslim, bu râviyi (Sabit el-Bünâni ile birlikte) mütâbaat açısından eserine almıştır. Bk.Sahih, Cihâd, 100; Tirmizî ise: "Saduktur; ancak bir başkasının mevkuf yaptığı haberleri merfû yapar" diyerek sadece zaptını tenkid eder. İşte bu sebeble bazı âlimler, bu râvînin hadislerini hasen olarak telakki etmişlerdir. Fakat Tirmizî, bu râvînin de yer aldığı hadislere "hasen-sahih" hükmü de verir. Bk.Sünen, Taharet, 80, H.no:109 (Ahmed Muhaınıned Şâkir, sika olduğunu; hakkında tenkidde bulunanların ise delilsiz hareket ettiklerini ifade eder); Radâ, H.no:1146; Fİten, H.no:2192; Zühd, H.no:2330; İsti'zân, H.no:2698; Edeb, H.no:2829; Tefsir, H.no:3168; Menâkıb, H.no:3615, 3753, 3902; Sadece sahih dediği de olur: Cuma, 39, H.no:545; Yalnızca hasen hükmü verdiği hadisler İçin bk. Cuma, H.ı;o:589; Savm, H.no:764; Fiten, H.no:2248, 2254; İlim, H.no:2678; Tefsir, H.no:299l, 3107, 3142, 3148, 3187, 3206; Deavât, H.no:3455; Menâkıb, H.no:3854; Müslim bir, Tirmizî yirmi altı, Nesâî iki, Ebû Dâvûd on iki, İbn Mâce yirmi üç, Dârimî on ve Ahmed b. Hanbel 258 rivayetini nakleder. Ali b. Zeyd için 29/180.hadisin tahricine bk.

Bennâ bu konunun Abdullah b. Amr b. Âs ("Büsre sordu" şeklinde) ve Ebû Hüreyre'den şahidinin bulunduğunu söyler. Bk.Bülûğu'l-emûnî, 11/120.

116                                                          Cünüplük ve Diğer Sebeplerden Dolayı Gusül Almak

435/743-Abdullah b. Selime anlatıyor:256

Ben ve iki kişi Hz. Ali'nin (Radıyaiiaim anh) yanma girdik: onlardan biri kavmimden olup, diğeri de Benî Esed'e mensup olduğunu zannettiğim kişiydi. Hz. Ali bu ikisini itibarlı (örnek) şahıslar olarak gönderdi ve dedi ki:

'Siz ikiniz, iri/kuvvetli insanlarsınız, o hâlde dininizi kuvvetlendi-rin/cihadedin!'257

Scncu: ij*

Sahih: Müsned, 1/107, H.no:840; Benzer rivayetler için bk. /84, H.no:639; 1/124, H.no:1011; Ebû Dâvııd, Taharet, 90, H.no:229; 1/90. H.no:686 (Haris b. A'ver sebebiyle zayıftır); 1/83, H.no:627; 1/134, H.no:1123 (43 6/744.had ise bk); 1/110, H.no:872 (437/745.hadise bk); Ebû Dâvûd, Taharet, 90, H.no:229: Tirmizî, Taharet, 111, H.no:146 (Hasen-Sahih); Nesâî, Taharet, 171, H.no:265-266; İbn Mâce, Taharet, 105, H.no:594; Humeydî, 1/31, H.no:57; İbn Huzeyme, 11/104, H.no:208; İbnil'l-Cârâd, 34, H.no:94; Ebû Ya'lâ, 1/288, H.no:348; 1/326, H.no:406; 1/400, H.no;524; 1/436, H.no:579; Dârekutnî, 1/119; Hâkim, Müstedrek, 1/253, H.no:541 (Hâkim, Buhârî ve Müslim'in Abdullah b. Selime ile delil getirmediklerini, fakat hadisin bu râvi ile nakledilmiş olduğunu söyler. Zehebî de bu görüştedir); Makdisî, Muhtara, 11/215, H.no:597 (isnadı sahih).

Bennâ: "Ebû Dâvûd, Nesâî, İbn Mâce, İbn Huzeyme, İbn Hıbbân, Hâkim, Bezzâr, Dârekutnî ve Beyhakî rivayet etti. İbn Hıbbân, İbnü's-Seken, Abdülhak ve Beğavî Şerhu's-Sünne'de hadisi sahih saydılar. İbn Huzeyme: "Bu hadis sermayemin üçle biridir" derken (ki bu söz Şu'be'ye de nisbet edilir. Bk.Hatîb el-Bağdâdî, el-Câmi' li ahlâkı'r-râvî, 11/122) Şu'be: "Bundan daha iyi bir rivayette bulunmadım" demiştir. Şafiî, hadisçilerin bu hadisi sabit saymadıklarını, Mâlik de hadisin râvilerinden Abdullah b. Selime'nin son zamanlarda değiştiğini, bu hadisi de o dönemlerde naklettiğini söylerler. Hatttâbî, Ahmed b. Hanbel'in bu hadiste hata ettiğini belirtir. Hafız İbn Hacer de bu rivayetin hasen kabilinden dolayısıyla delil getirilmeye uygun bir hadis olduğunu (bk.Fethu'1-Bârî, 1/408, Mübârekfûrî, Tuhfetü'l-ahvezî, 1/348) ifade eder" der. Bk.Bülûğu'l-emânî, 11/120-121.

Abdullah b. Selime el-Murâdî hakkında Zehebî: "Suveylİh/sâlih sayılır" ifadesini kullanırken, İbn Adiy'in: "Kendisinde bir beis olmamasını umarım", Buhârî'nin: "Hadisinde mutâbaal yapılmaz" dediklerini nakleder. Bk. Kâşif, Trc.no:2760. İbn Hacer ise: "Sadûktur, hâlizası (sonradan) değişti" der. Bk. Trc.no:3364.

Ahmed Muhammed Şâkir, gerek Müsned lahricinde gerekse Tirmizî şerhinde bu râvinin hadislerini sahih saymıştır.

Ayrıca bir sonraki 436/744. ve 112/420.hadislere bk.

257 Bk. Azimâbâdî, Avnü'l-Ma'bûd, 1/262-263; Ya da sevdiğiniz amele devam edin, anla­mındadır. (Bk. İbnü'1-Esir, Nihaye, III/259)

Cünüplük ve Diğer Sebeplerden Dolayı Gusül Almak                                                    117

Sonra Hz AH tuvalete gitti, ihtiyacını gördü ve çıktı, sudan bir avuç alıp bununla ellerini ovaladı. Sonra Kur'ân okumaya başladı. Bizim kendi­sini yadırgadığımızı görünce şöyle dedi:

'Rasûlullah (Saiiaiiahu aleyhi ve seiiem) tuvalet ihtiyacım görüp çıktı ve Kur'an okudu, bizimle birlike et yedi. Cünüplük dışında hiçbir şey onun Kur'an okumasına mani değildi.'

,,         ■"         '                 ''         *   °  ,       "             *        3         a          e       t              ,     s

^- °J>S LJ C oT^I tejh İIZ-j <üs- aÜ\ ^p 4Ji J^~-j 015*

436/744-Hz. Ali (Radıyaitaha anh) dedi ki:258

Cünüp olmadığı sürece Rasûlullah fSaUatiahu aleyhi ve seiiem) bize Kur'an okuturdu.

437/745-Ebu'l-Garîften:259

Hz. Ali'ye (Radıyaitaim cmhüm) abdest suyu getirildi; üçer kere ağzına su alıp gargara yaptı, burnuna su çekti, üç kere yüzünü yıkadı, ellerini dirsekleriyle beraber üçer üçer yıkadı, sonra başını mesh etti, ayaklarını yıkadı ve dedi ki:

'Rasûlullah'ı (SaiiaUahü aleyhi ve seiiem) işte böyle abdest alırken gördüm, sonra Kur'an'dan bir bölüm okudu ve şöyle dedi:

u~ jl <uı J-t jt ey j.

Sahih: Müsned, 1/83, H.no:627; Mükerrer için bk. 1/134, H.no:1123; Ebû Dâvûd, Taharet, 90, H.no:229; Tirmtâ, Taharet, 111, H.no:146 (Hasen-Sahih); Nesâİ, Taharet, 171, H.no:265-266; İhn Mâce, Taharet, 105, H.no:594; İbn Hıbbân, 111/79, H.no:799. Ayrıca bir önceki 435/743 ve 112/420.hadislere bk.

259 canaA.   ,•',,"■ ı-      'V         '   •• V ı--J-

Salıih: Müjucrf; 1/110, H.no:872; £öû £JÛwW, Talıâret, 51, H.no:lll-117; Tirmm, Taharet, 34, 37, H.no;44,48 (Hasen^Salıih); Nesâî, Taharet, 74-79,93, H.no:91-96,115; Dârimî, Vudû', 31, H.no:707.

Hadisin sünenlerdeki rivayetleri sadece abdestle ilgili kısmıdır. Cünüp ile ilgili kısmını Ebû Ya'lâ muhtasar olarak nakleder. Heysemî, Ebû Ya'Iâ'nın râvilerinİn sika olduklarını söyler. Bk. Mecma', 1/276,

Ayrıca 112/420.hadise bk.

118__________________________Cünüplük ve Diğer Sebeplerden Dolayı Gusül Almak

"Bu  durum  cünüp olmayan  için  geçerlidir.  Ama  cünüp  olan  kişi okuyamaz, bir âyet de olsa, (okuyamaz.)" '

438/746-Hz. Ali'den (RadıyaUahüanlı)?60

260 Sened: *J 'j- 'JJ £ j- &jj J y- aJjS. 'J *J* Jfe-

Sahih: Müsned, 1/83, H.no:632; Mükerrer için bk. 1/139, H.no:1172; Benzer rivayetler için

bk. 1/104, H.no:815;

Müsned'deki benzer rivayetler şu lafızlarla rivayet edilir (Bu hadislerin tercemeleri "Libâs ve Zînet" konusunun "içinde suret, köpek ve cünüp bulunan eve meleklerin gireme­yeceği" bölümünde (155-167/7178-7l90.hadislerde) terceme edilecektir. Burada metinlerini vermekle yetiniyoruz):

«jjli kiJJj jJ—aj \*'j illi- ^-&-> 'Jl s* ■'■'•"j jlÂJ'* J-ll^ iLt-jJ- îJû" j *li* *l)l (Jj> *ül Jj— j ^ yi <1>IT aI* aJJi (j-sj ,Ji Jü

jıîL- d') LJir u'j Lir *j c jiji ü ufij j_^.jjı j^Î jjî dr ü^* ^i iı a>3f 1/80, H.no:608;

 ii i

■ili *ji lî oii *Jj i-^i- illi İÜJ ^^ yŞ- ij—*-1? 'i İU—j jj* Jlji *îll İJ Ij İJİî fÖı oiîi çli İiJJij İ! Culs c_

ü Jıi jiiı cJi Jij^- ü( jüî üi j; Lia ir> i^Jj'ı ,_,»iJ^ jıi îüiı ^^ J> ^ ıi> (_JİKî u iiİ lJ üî u jıî j

1/85, H.no:647;

1/107, H.no:845 (^ î^î jliJi y> ıivi) lafzı ile; 1/150, H.no:1289:

^JLâJJ j'jjr IİIİ ı^/jlili ...  Jlİ V^j ı^JıilT ö< eli C; Ji-j ji. »1)1 (^j^jCj' Jlül ^ jUij *lli ftJJI ^Co JJl Jj^ j 'j* &£■ J LlilT

(Bu İki rivayetin senedinde Câbir el-Cu'fı bulunmaktadır. Bu râvi zayıftır. Ayrıca hadis munkatıdır. Abdullah b. Nüceyy, Hz.Ali'den hadis İşitmedi);

^Abdullah b. Ahmed b. Hanbel'in bu konuda İlâve ettiği üç rivayet:

1/148, H.no:1269 (Bu rivayet Zevâid'dendir. Amr b. Hâlid sebebiyle zayıf sayılmıştır. Ayrıca Ahmed b. Hanbel'in oğlu Abdullah'ın şeyhi Ebû Selm Halil b. Selm de meçhuldür. İbn Ebû Hâtİm bu görüştedir. Bk.Cerft, III/381; İbn Hıbbân da Kitâbü'l-Mecrûhîıi'de zikreder. Bk. H/286-287)

J'j.' Uj âjjj> «j lî,' JiJj U lîl Jli Ji-JJ J

1/146, H.no:1246-1247 (Bu rivayet de Zevâid'dendir. Amr b. Hâlid sebebiyle zayıf sayılmıştır. Ayrıca Habbe b. Ebû Habbe meçhuldür.

Cünüplük ve Diğer Sebeplerden Dolayı Gusül Almak                                                    119

Habîb b. Ebû Sabit (Kays/Hind) b. Dîtıâr el-Esedî Ebû Yahya el-Kûfî (v.119/737): Sİka ve büyük bir fakihtir. Fakat irsal ve tedlisi çoktur. Bkjbıı Hacer. Takrîb, Trc.no: 1084. Zehebî ise "Sika, müctehid ve fakİh biri idi" der. Ek.Kâşift Trc.no:902. Buhârî on altı, Müslim on yedi, Tirmizî ve İbn Mâce yirmi dört, Nesâî yirmi sekiz, Ebû Dâvûd yirmi bir, Dârinıî altı ve Ahmed b. Hanbel 126 rivayetini nakleder. Habbe b. Ebû Habbe de Habîb b. Ebû Sâbİt olabilir. Amr b. Hâlİd ismini bu şekilde kullanmış olabilir. Üsâme b. Zeyd'in Habib b. Habîb (sevgili oğlu sevgili) şeklinde tanındığı gibi. Çünkü gerek Üsâme gerekse Zeyd Allah Rasûlü'nün çok sevdiği kimselerdi.

Amr b. Hâlİd Ebû Hâlid el-Kuraşî el-Kûfî hakkında "kezzâb" ve "hadis uydurur" ifadesi kullanılmıştır. Ahmed b. Hanbel: "Kezzâbdir, Zeyd b. Ali'den mevzu hadisler nakleder" der. Ebû Dâvûd es-Sicistânî "kezzâb", Buhârî ise "münkeru'l-hadis" hükmü verir. Zehebî "onu yalancı saydılar" derken, İbn Hacer "metruk" hükmü verir. Yalancı sayanın da VekT olduğunu belirtir. Bk.Kâşif, Trc.no:4150; Takrîb, Trc.no:5021; Ahmed b. Hanbel'in Müsned'nıde bu iki hadisin dışında rivayeti yoktur. Bunlar da Abdullah'ın ziyadeleridir. İbn Mâce'nin Sünen'inde de iki rivayeti bulunmaktadır. Bûsırî bu hadisler hakkında değerlendirmede bulunurken Aınr b. Halid'in Ahmed b. Hanbel ve Yahya b. Main tarafından yalancı; Buhârî tarafından "münkeru'l-hadis"; Veki' ve Ebû Zür'a tarafından "hadis uydurur"; Hâkim tarafından da "Zeyd b. Ali'den mevzu hadisler nakleder" şeklinde tenkid edildiğini söyler. Bk. İbn Mâce, Taharet, 134, H.no:657; Cenâiz, 8, H.no:1462. Heysemî, senedinde zayıflığında icma bulunan Amr b. Halid'in varlığına dikkat çeker. Bk. Mecma', 1/286. Eserinin bir başka yerinde Ahmed, İbn Main ve Dârekutnî'nin bu râviyi yalancı saydıklarını söyler. Bk. Mecma', 111/94. Âmir Hasan Sabri hadisin i sn âdi arının metruk olduğunu söyler. Bk. Zevâidu Abdillah b. Ahmedb. Hanbelfi'l-MUsned, H.no:103-105;

Ebû Dâvûd, Taharet, 89, H.no;227; Libâs, 45, H.no:4152; Nesâî, Taharet, 168, H.no:26I; Sayd, 11, H.no:4278; İbn Mâce, Libâs, 44, H.no:3650; Edeb, 17, H.no:3708; Dârimî, İsti'zân, 34, H.no:2666; Tahâvî, Şerhu meâni'l-âsâr, IV/282; İbn Hıbbân, 11/257; Hâkim, Müstedrek, 1/278, H.no:611 (Hâkim, hadisin sahili, senedindeki râvilerden Abdullah b. Yahyâ'nin Kûfeli sika râvilerden olduğunu söyler. Zehebî de bu görüştedir); İbn Nücey, Abdullah b. Nücey'dir. Babası aracılığı ile Hz. Ali'den hadis alır. Bizzat kendisinin aldığı rivayetler munkatıdır. Seneddekİ Ebû Zür'a İse İbn Amr b. Cerir'dİr.

Bennâ ise hadisin Ebû Dâvûd ve Nesâî tarafından nakledildiğini belirttikten sonra Nevevî'nin "isnadı ceyyiddir" dediğini ifade eder. Bk.Bülûğu't-emânî, U/122.

a-Ebû Talha el-Ensârî'den (Radıyallahü anh) şahidi:

Müsned, ÎV/29, H.no:16305; IV/2S, H.no:16298; IV/30, H.no:16321; Tirmizî, Edeb, 44, H.no:2804; Nesâî, Sayd, 11, H.no:4279; Zînet, 111, H.no:5344-5347; İbn Mâce, Libâs, 44, H.no:3649;

b-Meymûne'den (Radıyallahüanlıâ) şahidi İçin bk. Nesâî, Sayd, II, H.no:4280;

c-Aişe'den (Radıyallahü anM) şâlıic'i için bk. İbn Mâce, Libâs, 44, H.no:3651;

d-İbn Ömer'den (Radıyallahü anlüima} şahidi için bk. Buhârî, Bed'ü'l-haİk, 17; Libâs, 88,92, 94, 95.

e-Ebû Saîd el-Hudrî'den (Radıyallahü anh) şahidi için bk. Müsned, 111/90, H.no:l 1797; Mâlik, İsti'zân, 7; Tirmizî, Edeb, 44, H.no:2805 (lıasen-sahih);

Meleklerin giremeyeceği evler ile ilgili şu rivayetlere de bk. Buhârî, Buyu', 40; Bed'ü'1-halk, 17; Nikâh, 76; Meğâzî, 12; Libâs, 88, 92, 94, 95; Müslim, Libâs, 81-82; Ebû Dâvûd, Hâtem, 6; Tirmizî, Edeb, 44.

Hz.Ali, Ebû Talha el-Ensâri, Meymûne, Üsâme b. Zeyd, Ebû Hüreyre ve Abdullah b. Büreyde'den (Radıyallahü anhüm) nakledilen rivayetler Kati ve Cinâyât konusunun "İçinde köpek ve suret bulunan eve meleklerin giremeyeceği" bölümünde (78-83/5773-5778. hadislerde); Libâs ve Zînet konusunun "içinde suret, köpek ve cünüp bulunan eve meleklerin giremeyeceği" bölümünde (155-I67/7178-7190.hadislerde) zikredilecektir.

Ayrıca meleklerin girmediği ve hazır bulunmadığı yerler için bk. 483/791.hadisin tahrici.

120____________________________Cünüplük ve Diğer Sebeplerden Dolayı Gusül Almak

Hz. Peygamber (Sallaltahü aleyhi ve sellem) dedi ki: "Cünüp, resim ve köpek olan eve melekler girmez."

AÇIKLAMA

Melekler Allah'a sürekli itaat eden varlıklardır. İnsanların amellerini yazan/kaydeden Kiramen Kâtibin melekleri insanla her yerde bulunur, ancak tuvalet ve cima gibi özel durumlarda dışarı çıkarlar.

Bu rivayette kastedilen melekler rahmet ve bereket melekleridir. Bu melek­lerin bir eve girmeme sebepleri;

1-Cünüp: Bundan kasıt guslü sürekli geciktirip namaz vakitlerini geciktiren kişilerdir. Onların bu sorumsuz hali melekleri uzaklaştırır.

2-Resim/Heykel: Ulemânın ittifakı ile insan ve hayvan gibi canlıların resim­leri/heykelleri daha sonra tapınma sebebi olduğu için oradan melekler uzaklaşır.

3-Köpek: Köpeklerin genelde pis olması sebebiyle evlere konulması doğru değildir ve meleklerin gelişini engeller.2 ı

6- Gusül Alırken Perde Çekmek Gerekir

439/747-İbn Abbas'tan (Radıyallahü anhüım)\262

Rasûlullah (Saitaiiahü aleyhi ve sellem) Hz. Ali'ye emretti de ona gusül için su getirdi, sonra Hz. Peygamber ona bir parça kumaş verdi ve şöyle buyurdu: "Bana bir perde çek ve sen de sırtını dön!"

261 Hattâbî, Meâlimü's-sünen, 1/153.

Senedi ojSvt {J& Jüw j* liJj^- ı3iî- £-u*j- Ljjj*

Sahih:  Müsned,   1/317,  H.no:2913;  Taberânî,   el-Mu'cemü'l-kebîr,   XI/291,   H.no:11773 (Hocası Abdullah b. Aiımed b. Hanbel kanalıyla ve aynı sened ve metinle nakleder).

Heysemî,  Ahıııed b.  Hanbel  ve Taberânî tarafından  rivayet edilen  bu hadisin râvîlerinin sahih hadis ricali olduklarını belirtir. BkMectna', 1/269.

Cünüplük ve Diğer Sebeplerden Dolayı Gusül Almak121

440/748-Enes b. Mâlik'ten (Radıyailahü

RaSÛluIlall (SaHaüahü aleyhi ve sellem) dedi ki:

"İmran'ın oğlu Musa (Aieyiusseiâm) suya gireceğinde, su avret mahallini bitmedikçe254 elbisesini çıkartmazdı."

441/749-Ya'lâ b. Ümeyye'den (Radtyaiiahuanhy.

RaSÛlUİlah (Sallallalıii aleyhi ve sellem} dedi ki:

~ ■ Sened: -Ç)

Salıİh: Müsned, III/362, H.no:13699; Heysemî, Ahmed b. Hanbel tarafından rivayet edilen bu hadisin râvîlerinin sika olduklarını, fakat Ali b. Zeyd ile delil getirilip getirilmeyeceğinde ihtilafın bulunduğunu belirtir. Bk.Mecma', 1/269.

Ebû Hüreyre'den (Radiyallahü anh) şahidi için bk. 11/514-515, H.no:10626; U/535, H.no:10856; 11/392, H.no:9067; Buharı, Gusl, 20; Ehâdîsü'l-Enbiyâ, 28; Tefsîr.ll; Müslim, Hayz, 75; Tirmizî, Tefsîr, 33/24, H.no:3221. Bu rivayetlerde özet olarak şunlar anlatılır:

"Musa (Aleyhisselâm) çok hayalı biriydi. Bu durumu Allah Teâlâ'nın şu sözü doğrulamaktadır: "Ey imân edenler! Musa'ya eziyet verenler gibi olmayın. Çünkü Allah onu (İsrâiloğullarının) sözlerinden temize çıkardı. Allah katında onun değerli bir yeri vardı." (Ahzâb 33/69) "İsrâİ loğu İlan çıplak ve birbirlerine bakarak yıkanırlardı. Musa (Aleyhissclûm) ise (haya ve edebinden dolayı) tek başına yıkanırdı. İsrâiloğulları: "Vallahi, Musa'yı bizimle beraber yıkanmaktan engelleyen mutlaka kasığının çıkık olmasıdır" diyerek (ona eza verirlerdi). (Mûsâ) bir seferinde yıkanmaya gitmiş, elbiselerini de bir taşın üstüne koymuştu. Taş elbisesini alıp götürdü. Musa {Aleyhisselâm) da: "Aman taş elbisemi bırak" diyerek taşın peşine düştü. Neticede İsrüÜoğulları Musa'ya baktılar ve: "Vallahi, Musa'da bir kusur yokmuş" dediler. Elbisesini aldı ve taşa vurmaya başladı." Ebû Hüreyre: "Vallahi, taşa vurulan o darbelerden allı veya yedisinin izi hâlâ durmaktadır."

Ebû Hüreyre'den nakledilen bu rivayetler:

a-Kur'ân'ın Faziletleri konusunda 397/7812.lıadiste;

b-Peygamberlerle İlgili hadislerde 54/9340.hadisle zikredilecektir. 264 Yani derine girmedikçe "' Sened: ^' jp v' ^' ^i S*, «iijio 'J* *u»* j* ûO~- ^ı Ji ıiUü' -Çâ ^â jxj- 'J> j>s $ Lüfb- y\s- 'jı i^lı ısii-

Sahih: Müsned, IV/224, H.no:17893; Ebû Dâvûd, Hamma'm, I, H.no:4012-4013; Nesât, Gusl, 7, H.no:404-405; Hennâd, Zühd, U/629, H.no:I360; Beyhakî, Şuabü'l-hnân, VI/161, H.no:7783; el-Esmû ve's-sıföt, H.no:91; Hüseynî, el-Beyân ve'ı-ta'rif, 1/177.,

Bennâ, râvîlerinin sahih hadis ricali olduklarını belirtir. Bk.Bülûğu'1-emânî, 11/123.

Ebû Dâvûd, Hammam, 1, H.no:40i2: -Ilt *üı Jle ju p <X* (_s2lj illi i*k» ^Uı ÖÜUi jij! ı^ jQı* J—£>

Rasûlullah (Sallatlahii aleyhi ve sellem) peştemalsiz olarak yıkanan birini gördü. Minbere çıktı. Allah'a hamd ve senada bulunduktan sonra şunları söyledi: "Aziz ve celil olan Allah çok haya sahibi ve çok örtücüdür. Haya ve örtünmeyi de sever. Sizden biri yıkanacağı zaman gizli (bir şekilde işini) yapsın."

122_______________________Cünüplük ve Diğer Sebeplerden Dolayı Gusül Almak

"İzzet ve celâl sahibi Allah çok haya sahibi ve kendisini gizleyendir. Sizden birisi gusül alacağında kendisini bir şeyle gizlesin!"

 ÎJİs- -d! I

 ı

 

442/750-Ya'lâ b. Ümeyye'den (Radtyaüahümh)-166

RaSÛlullah (Saltaltahn aleyhi ve setlem) dedi ki:

"İzzet ve celâl sahibi olan Allah hayalı olmayı ve örtmeyi sever.

 

 ^r*'

443/751-Akîl b. Ebî Tâlib'in mevlâsi Ebû Mürre,267

Ebû Tâlib'in kızı Ümmü Hânı'den (RadıyaiiaM anlatma) nakleder:

266 Sened: M ^ JŞ ^ j>\

Sahih: Müsned, IV/224, H.no: 17891; Ebû Dâvûd, Hammam, 1, H.no:40l2; Nesâî, Gusl, 7, H.no:404-405; Hennfid, Zühd, 11/628, H.ııo:1359; Beyhakî. es-Sünenü'l-kübrâ, 1/198; Deylemî, Firdevs, 1/157, H.no:579.

Bennâ, senedinin ceyyid olduğunu ifade eder. Bk.BUlûğu'l-emânî, 11/123. Sened: ^JÜ» J> J J^ J> i'^ ^î j* >3ı ^,' j* ^ j* ^4^ jî j^-'^1 ^ ^s-^

Sahih: Müsned, VI/343, H.no:26787; MllkeiTer için bk. VI/423, H.no:27252; Benzer rivayetler için bk. VI/425, H.no:27261; VI/341, H.no:26766 (Bu rivayette kızı Falıma'nın değil de Ebû Zerr'in perde tutuşundan bahsedilir (25/333.hadise bk.).

Mâlik, Kasru's-salât, 27-28; Buhârt, Gusl, 21; Salât, 4; Cizye, 9; Edeb, 94; Müslim, Hayz, 70; Müsâfırûn, 82-83; Ebû Dâvûd, Tatavvu', 12, H.no:1290-1291; Tirmizî, Vitir, 15, H.no:474 (Hasen-Sahih); İsti'zân, 34, H.no:2734 (Hasen-Sahİh); Nesâî, Taharet, 143, 149, H.no:225; Gusl, 11, H.no:413; İbn Mâce, Taharet, 35, 59, 113 H.no:378, 465, 614, îkâme, .187, H.no:1379; Dârimî, Salât, 151, H.no:1460-146l.

Heysemî hadisin sahih hadis ricali ile nakledildiğini, Ebû Zerr'in Hz. Peygamber'!, Allah Rasûlü'nün de Ebû Zerr'i perdelediğine dair bölümü haricindeki kısmın sahihlerde nakledildiğini belirtir. Bk.Mecma\ 1/269.

Bennâ tertibinde, hadisin tamamının Mekke'nin Fethi konusunda zikredileceğini belirtir. Bk. d-Felhu'r-Rabbânî, 11/123, H.no:443. Mekke'nin Fethi İle ilgili hadisler 361/9770.hadisle başlayacaktır. Fakat bu rivayetler içinde bu hadisi bulamadık. Belki Bennâ, bu rivayeti orada zikretmeyi plânlamış ve unutmuş olabilir.

Ayrıca 11/319,25-26/333-334 ve 383/1253.hadislerle karşılaştırınız.

Cünüplük ve Diğer Sebeplerden Dolayı Gusül Almak__________________________123

(Rasûlullah'ın amca kızı) Ümmü Hânî268, Mekke'nin fethi günü Hz. Peygamber'in (Saiiaiiahu aleyhi ve setiem) bulunduğu yere gittiğini belirtir ve şöyle anlatır:

Rasûlullah'ı gusül alırken buldum, kızı Fâtıma da kendisine perde

tutuyordu.269

444/752-Ebû Hüreyre'den (Radıyaiiahu anhy}70

RaSÛlullah (SaUallahü aleyhi ve sellem) dedi ki:

"Eyyûb (Peygamber) çıplak olarak yıkandığı bir sırada üzerine altından çekirgeler düştü, o da bunları avuçla alıp elbisesine toplamaya başladı. Rabbi şöyle nida etti:

268 Ümmü Hânî, Ebû Talib'in kızıdır.

269 Bu hadisin tamamı, Mekke'nin fethi ile ilgili rivayette gelecektir. Rivayetin tam metni:

Bir önceki dipnotta da belirtildiği gibi Mekke'nin Fethinden bahseden hadisler arasında bu rivayeti bulamadık.

"   Scncd: i'^'j* y} *< ıî'jj- ıi ijj Jü -_I^ J, ^ui ^i- J^ ıi'Ji »ui ^ ö'j^' -v^ ^j'-1^

Sahih: Aftoncd, H/314, H.no:8144; Benzer rivayetleri için bk. 11/304, H.no:8025 {Hocası Ebû

Dâvûd et-Tayâlisî'den aldığı hadislerden biridir):

i iuiai 'js Ju ji ^bl^-j [^ ^ii^' ^j Oj Ç :Jıî i vj? ^' İ^1 p':Jlü J»*3* J-*j s-" j* ^'J* ^j^' J^ J-j1 :|JÜ

11/490, H.no:10302; 11/511, H.no:10586 (Bu  iki rivâyel hocası Ebû Dâvûd et-Tayâlisî'den aldığı hadislerden biridir);

j* £r^i jij v-J  I*  JU ^Ji6- ,^-JI  |Jl  Vj!1  ^ J1^  *lı^î J^ J-fy  J^aJ' İİ- Jlij  ı_âj ^ Jİ^r  Ljjji  ,jJİ ^Jailljlî

11/243, H.no:7307 (Mevkuf olarak yani Ebû Hüreyre'nin (Radıyallahii anlı) kendi sözü olarak nakledilir. Fakat hadis hükmen merfûdur):

Hemmâm b. Münebbih, H.no:46; Buhârî, Gusl, 20; Tevhîd, 35; Enbiyâ, 20; Gusl, 7, H.no:409.

124____________________________Cünüplük ve Diğer Sebeplerden Dolayı Gusül Almak

'Gördüğün şeyi almaktan seni müstağnî kılmadım mı?271' Eyyûb (Peygamber):

'Fakat senin bereketinden vazgeçmek mümkün değil' dedi."

NOT: İbn Battal der ki: bu hadisten, kimsenin görmediği bir yerde çıplak olarak yıkanılmasmın cevazı anlaşılmaktadır. Çünkü burada Eyyûb Peygamber'İn çekirgeleri toplamasına bir kınama var, çıplak yıkanmasına değil.273

7- Gusül ve Abdest Alırken Kullanılan Su Miktarı

445/753-İbn Abbas'taiî (Radıyallahü anhilıtıay?73

Bir kişi kendisine:

'Abdest alırken bana ne kadar su yeterlidir?' dedi. İbn Abbas: 'BirmüeL*

'Gusül için bana ne kadar su gereklidir?' 'Birsa*:

'Bana bu kadar yetmez.'

'Ey annesiz (kalasıca),214 senden daha hayırlı olan Rasûlullah'a (Saiiaitahu aleyhi \>e seiiem) bu miktar yetiyordu.'

271  Başka rivayetlerde (^-y ,ıi) seni zengin kılmadım mü ya da (JU**-! l. jX, ,1i) sana verdiğim

yetmedi mil şeklinde geçmektedir. (Bk. Bu hadisin tahriri.)

272 Bk. İbn Hacer, Fethu'l-Bûıi, 1/510.

273  Sened: \i J- J, <İ!i j& 'j- g*'> ç-!1 > j^'1 J». '*'/> ^ &'J+- 'J. >'/> &-

Sahih: Miisned, 1/289, H.no:2628; Bu rivayet 214/522. hadisin tekrarıdır. Heysemî, Ahmed b. Hanbel, Bezzâr ve Taberânî tarafından rivayet edilen bu hadisin râvîleıinin sika olduklarını belirtir. Bk. Mecma', T/218-219, 270.

Câbir'den (Radıyaltahüanh) şahidi için bk. (447/75 5.hadi s).

Enes'ten (Radıyallahilanh) şahidi için bk.2I5-217/523-525.hadisler.

Beş Mekkûk ile yıkandığı ve bir mekkûk ile abdest aldığını belirten Eııes (Radıyallahü mıh) hadisi için 14/322 ve 450/758. hadislere bk.

Ayrıca hadisleri karşılaştırmak için bk.446-450/754-758. (Câbir, Sefine ve Âişe hadisleri).

Cünüplük ve Diğer Sebeplerden Dolayı Gusül Almak                                                          125

446/754-Enes b. Mâlik'ten (Radıyallahii anhy.275

Rasûlullah (Saiiaiiaha aicyin ve seiiem) miktarı iki ntıl (olan su) ile abdest ve bir sa' (olan su) ile de gusül alırdı.

447/755-Câbir b. Abdullah'tan

274 Bu cümle Arapçada bazen men etmek, bazen de hoş bir nükte olarak muhatabına takılmak/şaka yapmak için kullanılır. Bk. İbn Hacer, Fethu'l-Bârî, 11/272, III/538, XI/143; Azimâbâdî, Avnü'l-Ma'bûd, 1/288.

Scned; ^ ^ *uı ji '-j-  * /■ jı «üı x* ji iij^i ı2ü- o'iıi y& Ji jjl»i ı£jj-

Sahili: Müsned, IH/179, H.no:12779; Ebû Dâvûd, Taharet, 44, H.no:95; Tirmizî, Cum'a, 76, H.no:609 (garîb).

Abdullah b. îsâ isimli iki farklı râvi vardır.

Biri: İbn Abdurrâhman b. Ebî Leylâ (v. 135/752) ki bu râvi sahih hadis ricâlindendir.

Diğeri: İbn Hâlİd el-Hazzâr el-Basrî'dir ki bu rûvi de zayıftır. Fakat Tirmizî, hadisini hasen olarak değerlendirmiştir. (Bk. Tirmizî, Zekât, 28, H.no:664) Şayet bu zat sebebiyle "hadis zayıftır" denilecek olursa, şâhidleri ile kuvvet kazanır:

Eııes'ten (Radıyallahii anh) nakledilen bir hadiste; "(Ölçüsü) beş müde ulaşan bir sa' ile guslediyor, bir müd ile abdest alıyordu" buyurulmuşlur. Bk. Buhârî, Vudû", 47; Müslim, Hayz, 51; Tirmizî, Cum'a, 76, H.no:609 (Tirmizî: "Şerik'in hadisinden daha sahihtir" derken; Ahmed Muhammed Şâkir hadisin sahih olduğunu ifade eder. Senedde yer alan Abdullah b. Cebr ise Abdullah b. Abdullah b.Cebr b. Atîk'tİr. Dedesine nisbet edilmiştir. Sıka bir râvîdir).

Sefîne'den (Radıyaikıhu anh) de benzer rivayet (448/756.hadis) nakledilir.

Ebû Davûd Hz. Âişe (449-450/757-758.hadis) ve Câbir'den (447/755.hadis) (Rtıdıyallahii anhiitım) nakledilen rivayetleri verir. Bk. Ebû Dâvûd, Taharet, 44, H.no:92-93; Nesâî, Miyâh, 59, H.no:345-346; Câbir'den naklettiği, hocası Ahmed b. Hanbel'den rivayet ettiği hadislerden biridir.

İbn Abbas'tan (Radıyallahii anhiima) nakledilen hadiste: "Allah Rasûlü'ne (SalUdlahü aleyhi ve sellem) bu miktarların yeterli olduğu ifade edilmiştir." Bk.445/753.(bir önceki) hadis.

Enes'ten (Radıyallahii anh) nakledilen bir başka (14/322) hadiste İse: "Beş mekkûk ile guslediyor, bir mekkûk ile abdest alıyordu" buyurulur. Bk. Müslim, Hayz, 50; Tirmizî, Cum'a, 76, H.no:609; NesÛt, Taharet, 59, H.no:73.

Ümmü Umâra'dan (Radıyallahii anlıii) nakledilen rivayette; "Hz. Peygamber'e (Sallallahü aleyhi ve sellem) abdest alması için getirilen kabın üçle ikilik müd miktarında olduğu" belirtilir. Bk. Ebû Dûvûd, Taharet, 44, H.no:94; Nesâî, Taharet, 59, H.no:73.

Ayrıca bu hadis 216/524.hadiste zikredildi. 276 Scned: j^Ji ^ j. [JC ^ jlj J\ 'J, ^ ü'_^( pJ. £^ Sahih: Müsned, 111/303, H.no:14184; Benzer rivayet için bk.III/370, H.no:149l6:

€26     _______________________Cünüplük ve Diğer Sebeplerden Dolayı Gusül Almak      j

Rasûlullah (Saiiatiaim aleyhi ve seiiem) miktarı bir müd (olan su) ile abdest ve bir sa' (olan su) ile de gusül alırdı.

448/756-Rasûlullah'ın sahabîsi Sefine'den Rasûlullah (Saiiaihim deyin ve settem) miktarı bir sa' (olan su) ile gusül ve bir müd (olan su) ile de temizlenir, (abdest alırdı).

449/757-Hz. AlŞe'den (Radıyallalwanh&)\

 f-'i J)

Buhârî, Gusl, 3; E&h Dâvûd, Taharet, 44, H.no:93 (Hocası Ahmed b. Hanbel'den naklettiği hadislerden biridir); Nesâî, Taharet, 144, H.no:230; îbn Mâce, Taharet, 1, H.no:269 (İbn Mâce bu babda Sefine, Âişe ve Akîl b. Ebû Tâlib'den (Radıyaiiahii anhüm) de nakilde bulunur). Hâkim, 1/266, H.no:575 (Buhârî ve Müslim'in şartına uygundur. Zehebî buna muvafakat eder.)

İbn Abbas'tan (Radıyaiiahii anhüma) şahidi için 214/522 ve 445/753. hadislere bk.

Enes'ten (Radıyaiiahii anlı) şahidi için 2J 7/525.hadİse bk.

Yezid b. Ebû Zİyâd'ın ezberi hakkında tenkidde bulunulmuş, İbn Ebî Şeybe ve İbn Mehdî bu râviyi kabul etmiştir. Ebû Abdullah el-Hûşimî (v.136/753): Hafızası sebebiyle tenkide uğramıştır. Fakat Müslim bir (mülâbî olarak), Tirmİzî on dört, Nesâî üç, Ebû Dâvûd on dokuz, İbn Mâce yirmi bir, Dârimî sekiz, Ahmed b. Hanbel ise 110 yerde Yezid'in rivayetini verir. Tirmizî hadislerini hasen ve hasen-sahih olarak değerlendirir. Ek.$ünen, Taharet, 83, H.no:114. Bennâ, İbn Huzeyme, Ebû Dâvûd, İbn Mâce veBcyhakî'ye nisbet ederek İbn Hacer'in "İbnU'I-Katiân bu hadisi sahih saydı" sözünü nakleder. BkJJülûğu'l-emânî, 11/125.

Ayrıca hadisleri karşılaştırmak için bk.445-450/753-758 (Câbir, Sefine ve Âişe (Radıyaiiahii anhüm) hadisleri).

~   Sened; <^'j £ i3i=- '^A'}\ 'Jt J^1"! ^'-^

Sahih: Müsned, V/222, H.no:21828; Benzer rivayet için bk.V/222, H.no:2J827 ("-^Jı y' ziyâdesi vardır); Müslim, Hayz, 52-53; Dârimî, Vudû', 23, H.no:694; Tirmizî, Taharet, 42, H.no:56 (Tİrmizî "Hasen-Sahih" hükmünü verir ve bu konuda Hz.Âİşe, Câbİr ve Enes'ten (Radıyaiiahii anhüm) de nakillerin bulunduğunu belirtir); İbn Mâce, Taharet, 1, H.no:267 (İbn Mâce bu babta Câbir, Âişe ve Akîl b. Ebû Tâlib'den de nakilde bulunur); Beyhakî, es-Sünenü'l'kübrâ, 1/114.

Ahmed b. Hanbel'in hocası İsmail b. İbrahim b. Mıksem el-Esedî, İbn Uleyye diye de tanınır. Uleyye, annesinin veya anneannesinin adıdır. Bu zatın hocası Ebû Rayhâne ise Abdullah b. Matar'dır.

Sencd: >~- ^ siC= j* »j^ ti'JŞd jt* }&*

Cünüplük ve Diğer Sebeplerden Dolayı Gusül Almak______________.____________127

Rasûlullah (Saiiaiiahu aleyhi ve seiiem) miktarı bir müd (olan su) ile abdest ve yaklaşık bir sa' (olan su) ile de gusül alırdı.

AÇIKLAMA

Bu hadislerden, Rasûlullah'ın (SaUaliahü aleyhi ve sellem) iktisatlı olarak su kullandığını ve israftan kaçınma noktasında çok titiz davrandığını anlıyoruz.

Müd ve sâ! hacim ölçü birimidir. Bir sâ' dört müd olup, bir müd ise bir koçandır. Rıtıl ise 40 ûkıyyedir ve 1 ûkıyye 40 dirhemdir.

Rıtıl; Bağdadî (İran ölçüsü) ve Şâmî (Roma ölçüsü) olarak iki kısma ayrılır.

*İmam Ebû Hanîfe ve İrak fakihlerine göre:

1 Müd: 2 rıtıl

Müd: 1,06 litre

1 Sa' (4 müd, 4x1,06): 4,24 litre (ile 5,30 İt. arasındadır.)

*İmam Şâfıî ve Hicaz fakihlerine göre:

1 Müd: 0,530 litre

Sa' (4 müd 4x 0,530): 2,120 litre (ile 2,650 it. arasındadır.)279

*Günümüz Ölçülerine göre gram olarak: Müd: 509,14 gr.

Sa' (4 müd, yani 4x509,14): 2036,56 gr. Rıtıl: 381,75 gr.280

450/758-Mûsâ el-Cühenî'den:

281

Sahih: Müsned, VI/121, H.no:24778; Benzer rivayetler için bk. VI/121, H.no:24779; VI/133, H.no:24896; VI/218-219, H.no:25712; VI/238-239, H.no:25897; VI/234, H.no:25850-25852; VI/24S, H.no:25998; VI/280, H.no:26271; Buhûrî, Gusl. 3; Ebû Dâvûd, Taharet, 44, H.no:92; Nesâî, Taharet, 144, H.no:227; Miyâh, 13, H.no:345-346; İbn Mâce, Taharet, 1, H.no:268 (İbn Mâce bu babda Sefine, Câbir ve Akîl b. Ebû Tâlib'den (Radıyatlahü anhüm) de nakilde bulunur). Bennâ hadisin isnadının ceyyid olduğunu ifade eder. Bk.Bülûğu'l-emânî, 11/125.

279  Ahmed Nâim, Tecrîd-i Sarîh Tercemesi, 1/166-167

280 Muhammed Necmüddin, el-Mekâdîru'ş-şer'iyye, 227 28İ Sened: '^£& ^y > J4 ı&-

Sahih: Müsned, VI/51, H.no:24129; Nesâî, Taharet, 144, H.no:226; Nesâî'nin metni: ^ü. Ju> Jüijı v1^* -^jj3- rj^. -t*1^ '^\ Ju ı_r

128                                                        Cünüplük ve Diğer Sebeplerden Dolayı Gusül Almak

Ramazan'da büyük bir kap getirdiler, onun miktarını sekiz ya da dokuz veya on ntıl olarak takdir ettim.

Mücahid dedi ki:

Hz. Âişe (Radıyaihha anhâi annemiz bana:

'Rasûlullah (SaitaiiaM aleyhi ve seUem) bu miktarda bir su ile gusül alırdı' diye nakletti.

8- Gusül Alma Şekli ve Öncesinde Abdest Almak

Mûsâ el-Cühenî der ki: Mücâhid'e ölçtüğümde sekiz nlıl gelen kadeh (İsimli bir kap) getirildi. O da şöyle dedi: "Hz. Âişe (Radıyallahü anlıâ) Allah Rasûlü'nün (SaliallahU aleyhi ve sellem) bunun gibi bir kapla yıkandığını bana anlattı."

Görüldüğü gibi Nesâî'nİn rivayetinde kabın kime getirildiği ve ölçü miktarının sekiz ntıl olduğu belirtilmektedir. Hâlbuki Müsned'de kabın kime getirildiği tam olarak belirtilmemiş ve miktarda da ihtilaf edilmiştir.

Daha önce de zikredilen İki şfıhid hadis:

a-Hz. Âİşe (Radtyallalıii anlıâ) annemizden:

'Ben ve Rasûlullah (Sailallahü aleyhi ve sellem) aynı kaptan (su alarak) gusül alırdık. O, Fenik denilen/hacimli bir kaptan gusül alırdı' dediği nakledilmiştir. (Bk. S/316 hadis: Müsned, VI/37, H.no:23971; Benzer rivayetler için bk. VI/199, H.no:25510; VI/230, H.no:25801; VI/64, H.no:24230; VI/43, H.no:24042; Mâlik, Taharet, 68; Buharı, Gusl, 2; Müslim. Hayz, 40-41 (Bu rivayette Süfyan Ferakın 3 sa' olduğunu söylediği kayıtlıdır); Ebû Dâvûd, Taharet, 96. H.no:338 (Hadisin sonunda hocası Ahmed b. Haııbel'den Ferakın 16 rıtl aldığını duyduğunu nakleder); Nesâî. Taharet, 144-145, H.no:23I, 228; Gusl, 8, H.no:408; Dârimî, VudÛ', 68, H.no:756.

Ferak cumhura göre; yaklaşık 6 litrelik, Iraklılılar ve Haneli takihlere göre 9 litrelik kaptır. (Bk.Ahmed Nâim, Tecrid-i Sarih Tercemesi, 1/205)

b-Enes b. Mâlik'len (Radıyallahii anlı):

'Rasûlullah (Sailallahü aleyhi ve sellem) gusül için beş rnekkûk ve abdest için de bir mekkûk (su) kullanırdı.' Bk. Miisned, İÜ/290, H.no: 14026; Benzer rivayetler için bk. II1/112, H.no:12044 (14/322.hadiste zikredildi); 111/116, H.no:12095; IH/259, H.no:13651; 111/282, H.no:13935; Buhûri, Gusl, 9; Müslim, Hayz, 50; Ebû Dûvâd, Taharet, 44, H.no:95 (Hadisin sonunda hocası Ahmed b. Hanbel'den bir sa'nııı 5 rıtl olduğunu duyduğunu, bu da İbn Ebî Zi'b'in kullandığı ve aynı zamanda Allah Rasûlü'nün (SaliallahU aleyhi ve sellem) tercih ettiği bir ölçü olduğunu nakleder); Nesât, Taharet, 59, H.no:73; 144, H.no:229; Miyâlı, 13, H.no:344; Tirmizî, Cum'a, 76; Taharet, 609; Dârimî, VudÛ', 23, H.no:695; Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, 1/194;

Mekkûk (ij&ı); su içmede ya da başka yerlerde kullanılan tas olup ağzı dar ve ortası geniştir. Mekkûk 1 ıA sa' olup yaklaşık olarak 3,054 kg.'a müsavidir (Bk. Mahmud Necmüddin, Mekâdîr, 168, 183,230)

Bennâ hadisin râvilerinin sika olduğunu ifade eder. Bk.Bülûğu'l-emânî, 11/125.

Cünüplük ve Diğer Sebeplerden Dolayı Gusül Almak                                                        129

451/759-Hz. Âişe annemizden (Radıyaiiahü anhay?*2

Rasûlullah (SaitaiUıhu aleyhi ve seiiem) cünüplükten dolayı gusül almak

'JV'İ

istediğinde; ellerini üç kere yıkar, sonra sol eline su dökmek için sağ eliyle su alır, ardından temizleninceye kadar tenasül uzvunu yıkardı. Sonra ellerini güzelce yıkar, ağzına üç kere su alıp gargara yapar, burnuna üç kere su çeker, yüzünü üç kere ve kollarını üç kere yıkar, sonra başına üç kere su döker ve peşinden yıkanırdı284. (Banyodan) çıkacağında da ayaklarını yıkar (ve çıkardı).

§Hz. Âişe'den (Radıyaiiaha anhâ) ikinci tarikle gelen rivayet: 'Rasûlullah  aleyhi ve seiiem) cünüplükten dolayı gusül almak istediğinde; namaz

282 Sened: îijıi 'd ^-^ x± J c£- ^ 'J* ^d\ J ^ 'j- îlL ^ ^ >&- ıs'ii- Jıi öûi- Cji Sahih: Müsned, VI/96, H.no:24529; Diğer rivayet: VI/161, H.no:25159; Bir diğer rivayet: VI/173-174, H.no:25285; İkinci rivâyel; VI/236-237, H.no:25873; Üçüncü rivayet: VI/52, H.no:24138; Benzer rivayetler için bk. VI/101, H.no:24581; VI/171, H.no:25255; VI/252, H.no:26018; VI/71-72, H.no:2431I; VI/143, H.no:24997-24998; Mâlik, Taharet, 67; Buharı, Gusl.l; Müslim, Hayz, 35; Ebû Dâvûd, Taharet, 97, H.no:240, Tinnizî, Taharet, 76, H.no:104 (Hasen-Sahih); Nesâî, Gusl, J9, H.no:421-422: İbn Mâce, Taharet, 94, H.no:574; Dârimî, Vudû', 67, H.no:754; Beyhakî, es-Süııenü'l-kübrû, î/195. Ayrıca 458/766, 460/768 ve 47 8/7 86. had islere bk.

251 (Bir rivayette; İçinde su bulunan bir kap konulur, ellerine döker ve kaba daldırmadan önce onları yıkar) 284 {Bir rivayette İse; vücûdunun kalan kısımlarını yıkardı)

130____________________________Cünüplük ve Diğer Sebeplerden Dolayı Gusül Almak

abdesti gibi abdest alarak başlar, tenasül uzvunu yıkar, ayaklarım yıkar, sonra duvar toprağına elini sürer ve ardından da üstüne su döker, (yıkanırdı). Ben duvarda onun el izini hâlâ görür gibiyim.'

§Hz. Âişe'den (Radıyaiiahu anhâ) üçüncü tarikle gelen rivayet: Kendisine cünüplük sebebiyle Rasûlullah'ın (Saiiaiiahü aleyhi ve stilon) gusül alma şekli sorulunca şöyle dedi:

'Önce ellerinden başlar, onları yıkardı . Sonra namaz abdesti gibi abdest alır, başındaki saçları karıştırarak köklerine (suyu ulaştırırdı). Tenini temizlediğine kanâat getirirse üç kere sudan avuçlar/alır286 ve başına serper ve vücûdunun kalan kısımlarına dökerdi.'

452/760- (Hz. Peygamber'in eşi) Meymûne annemizden <RadıyaiiaManitây?*n Rasûlullah'a (Saiiaiiaha aleyhi ve setiem) su getirdim ve cünüplükten dolayı gusül aldı; (şöyle ki) önce sol eliyle kaptaki sudan sağ eline su döküp avuçlannı yıkadı, sonra kaptaki suya elini daldırıp (su aldı) ve cinsel organına döktü. Sonra bu elini duvar ya da yerdeki toprağa sürdü. Ardından ağzına ve burnuna üç kere su aldı, yüzünü üç kere ve kollarını üç kere yıkadı, sonra başına üç kere su döktü, sonra vücûdunun kalan kısmına su döktü ve sonunda bir yere çekilip ayaklarını yıkadı, (banyodan çıktı).

285 28û

 (Başka rivayette; avuçlarını üç kere yıkardı)

(Diğer rivayette; elleriyle üç kere avuç dolusu su alır) 287Sened:                                                    "

- ■ flı   .-£ -      'i,'-   '   ,—    ,&.'

Sahih: W«.v(jerf, VI/335, H.n'o:26722; Benzer rivayetler için bk. VI/329-330, H.no:26677-36678; Buhâri, Gusl, 1, 5; Müslim, Hayz, 37; Ebû Dâvûd, Taharet, 97, H.no:245; Tirmizl Taharet, 76, H.no:103 (Tirmizî hadisin "hasen-sahih" olduğunu söyleyerek Ümmü Seleme, Câbİr, Ebû Saîd Cübeyr b. Mut'ım ve Ebû Hüreyre'den (RadıyaUahü anhiim) de nakillerin bulunduğunu belirtir); Nesâî, Taharet, 161, H.no:253; Gusl, 15, 22, H.no:417, 426; İbn Mâce, Taharet, 59, H.no:467; Dârimî, Vudû', 40, H.no:718.

Cünüplük ve Diğer Sebeplerden Dolayı Gusül Almak                                                          131

453/761-İbn Abbas'ın mevlâsı Şu'be'den:288

İbn Abbas (Radıyaiiam anhüm) cünüplükten dolayı gusül alacağında sağ eliyle sol eline su döker ve onları bir kaba daldırmadan Önce yedi kere yıkardı. Bir keresinde, eline kaç kere döktüğünü unuttu ve bana:

'Kaç kere döktüm?' diye sordu. Ben:

'Bilmiyorum'dedim. Bana:

'Ey annesiz (kalasıca)289, niye bilmiyorsun?' dedi. Sonra namaz abdesti gibi abdest aldı. Sonra başına, vücûduna su döktü ve dedi ki:

'İşte Rasûlullah (Saiiaiiaimaleyhi ve seiiem) böyle temizlenirdi, yani gusül alırdı.'

288 Sened: j& $ J> iŞi ^ .Ji ^î 'J\ ti'jŞ*-' i;> 'J *J tf'fc-

Zayıf: Müsned, 1/307, H.no:2801; Ebû Dâvûd, Taharet, 97, H.no:246 (Münzirî: "Şu'be Ebû Abdullah (veya Ebû Yahya el-Kuraşî e!-Hâşimî) Medînelidİr. Hadisi ile delil getirilmez" der. Azîmâbâdî İse hadisin zayıf olduğunu, sahih rivayetlerle boy Ölçüşemeyeceğini belirtir. BkAvnu'l'Ma'bûd, 1/288-289).

İbn Abbas'ın âzadliğı Şu'be b. Dînâr'ın hafızası biraz zayıf olduğu için "sadûk" sayılır. Bk. İbn Hacer, Takrib, Trc.no:2792; Ahıned b. Hanbel bu râvi hakkında herhangi bir beis görmediğini İfade etmiştir. Ahmed b. Hanbel on üç, Ebû Dâvûd bir rivayetini nakleder. Rivayetlerinin çoğunu İbn Abbas'tan. kendisinden de İbn Ebî Zi'b nakleder. Zehebî: "Kuvvetli değildir, ancak diğer âlimler kendisini kuvvetli saymışlardır" der. BY.Kâşif, Trc.no:2279 (Ebu'1-Vefâ bu eserin haşiyesinde: Ahmed b. Hanbel'in bu râvide bir beis görmediğini, İmam Mâlik'in sika saymadığını, Yahya'nın bir rivayete göre: "Hadisi yazılmaz"), diğer bir rivayete göre ise: "Bir beis yok" dediğini, Ebû Zür'a'nm "zaîfü'l-hadis" olarak nitelendirdiğini belirtir. 28y Bu cümle Arapçada bazen men etmek, bazen de hoş bir nükte olarak muhatabına takılmak/şaka yapmak için kullanılır. Bk. İbn Hacer, Fethu'l-Bâıi, 11/272, III/538, XI/143; Azimâbâdî, Avnü'l-Ma'bûd, 1/288

132__________________________Cünüplük ve Diğer Sebeplerden Dolayı Gusül Almak

 â     Jj Ol :Jlİ

454/762-UbeydulIah b. Mıksem'den:290

Hasan b. Muhammed (Hz. Ali ya da Hanefiyye'nin oğlu)291, sahabe­den Câbir b. Abdullah'a292 (RadıyaUahu animm) cünüplükten dolayı gusül almayı sordu. O da dedi ki:

'Saçlarım ıslatır ve tenini yıkarsın.' Hasan tekrar sordu:

'Rasûlullah tsaüaiiaha aleyhi ve seitem) nasıl gusül alırdı?'

'Saçına üç kere su dökerdi, (Bir rivayette: sonra cildine (bedenine) üç kere su dökerdi).'

'Benim başım gür saçlıdır.' Câbir:

'Rasûlullah'in saçı seninkinden daha gür ve güzeldi1 dedi.

Sened: '!X^\ J,

Sahih: Müsned, III/292, H.no:14045; İkinci rivayet: III/375, H.no:14961 (^ ^j; oiî> iı£ İi_i5 u üf js±\'3 'Js) lafzı ile; Benzer rivayetler için bk. III/378, H.no: 14977 (^ı iır

III/319, H.no: 14367: Lİ'} il>i ^- ^îj&j *İ ^ J^ <Sı J^i-j ^i öıs" ^f ^'ı ı; X. ois >llı ys" Jj Jıîî

TII/370, H,no:14915-14916; 111/304, H.no:14İ93; III/298-299, H.no:14122; BaM/f, Gusl, 3-4; Müslim, Hayz, 57; /Veraf, Taharet, 144, H.no:230; Ebü Avâne, 1/232.

Buradaki Hasan, Hasan b. Muhammed b. el-Hanefiyye'dir.

Ebû   Hüreyre  ve  Ebû   Saîd'den   (Radıyallahü anhiima)  şahidi   için  bk.  459/767; 461/769.hadis

Ayrıca 217/525 ve 546/764. hadislere bk.

' Hz Ali, Falıma ez-Zehrâ'nın vefatından sonra Hanefiyye ile evlenmiş ve ondan Muhammed isminde bir çocuğu dünyaya gelmişti. Muhammed annesine nisbetle yani İbnü'l-Hanefiyye olarak meşhur olmuştur. Bk. İbnü'l-Hacer, Fethu'l-Bârî, 1/485. 292 Metindeki ziyade, (el-Ensârî Benî Seleme'nin kardeşi)

Cünüplük ve Diğer Sebeplerden Dolayı Gusül Almak                                                        133

455/763-Âsim b. Amr el-Becelî:293

Hz. Ömer'e (RadıyaUaim anhümi soru soran topluluktaki bir kişiden294 nakleder: Onlar Hz. Ömer'e:

'Biz sana üç şeyi sormak için geldik: Bir kişinin evinde nafile namaz kılması,

Senedi üj>j |U*vJı }J+* j>. 1~=>£ ^.■•'- Ju Çi £jj- £*? 'Ji j—î*J ıijj-

Hasen: Müsned, T/14, H.no:86; Abdürrezzâk, İ/258, H.no:988; Tayâlisî, s. II, 20, H.no:49, 137; Saîd b. Mansûr, 5/Vnen, II/l II. H.no:2143; İbn EbîŞeybe, H/61. H.no:6460; IH/531-532; İbnü'1-Ca'd, Müsned, 373, H.no:2568; Tahâvî, Şerhıt meâni'l-âsâr, 111/36-37; İbn Mâce, İkâme, 186, H.no:1375 (Bûsırî Zevâid'de: "Asım b. Amr el-Becelî'nin zayıf olduğunu belirterek bu râviyi Ukaylî'nin Duafâ'sında zikrettiğini, Bulıârî'nin ise: "Hadisi sabit değildir" dediğini" söyler. Bk. Misbâhu'z-zücâce, II/8) İbn Mâce'nin bu rivayetinde sadece evdeki namaz meselesi bulunmaktadır. Ayrıca ikinci rivayetinde Âsim b. Amr el-Becelî'nin Hz. Ömer'in mevlâsi Umeyr'den naklettiği kayıtlıdır:

 OiLİ Jlİ jl>)l Jif 'j* ijJÜ Jjil 'JL. J^Jj Jlİ 4^ 'ji-ü ^i> !A* j! ii1^-11 Jif j>

Beylıakî, es-Sünenü'l-kübrâ, 1/312; Makdisî, Muhtara, 1/374-376, H.no:260-261 (İsnSdı sahih);

Âsim b. Amr el-Becelî'nin Ahmed b. Hanbel sekiz (1/115, HI/67. 375, 376, 381, V/259, 329), İbn Mâce bir rivayetini nakleder. Zelıebî, Ebû Hâtim'den naklen "sadûk", İbn Hacer de "sadûk" hükmü verir. Ancak şîilikle suçlandığını belirtir. Bk.Kâşif, Trc.no:2514; Takrîb, Trc.no:3073; Âsim b. Amr el-Becelî'nin rivayet ettiği kimse (hocası) belli olmadığı (müphem olduğu) için hadisin senedi zayıftır. İbn Hazm, hadisin mevsül ve mürsel olarak nakledildiğini mevsul yolla gelenin isnadının sahih olduğunu ifade eder. Bk. Muhatla, 11/178.

Heysemî, hadisin Ahmed b. Hanbel tarafından müphem bîr isimle, Taberânî'nin Evsafında müphem râvinin açılımı (Hz. Ömer'in mevlâsı Unıeyr) ile, Ebû Ya'Iâ'nın ise aynı senedle naklettiğini belirtir ve Ebû Ya'Iâ'nın senedindeki râvilerin sika olduklarını söyler. Aynı şekilde Ahmed b. Hanbel'in de râvilerinin sika olduklarını fakat müphem isim bulunduğunu söyler. Bk. Mecma', 1/270-271.

Fakat biz hadisi Taberânî'nin Evsafında ve Ebû Ya'Iâ'nın Müsned'inde bulamadık.

Müphem râvinin başka tariklerde Hz. Ömer'in mevlâsı Umeyr olduğu anlaşılmak­tadır. Bu da hadisin isnadının kuvvetlendiğini gösterir. 294 Bu kişi Hz. Ömer'in mevlâsı Umeyr'dir. Bk. İbn Mâce, İkâme, 186, No: 1375

134                                                   Cünüplük ve Diğer Sebeplerden Dolayı Gusül Almak

Cünüplükten dolayı gusül almak ve

Kişinin karısı ile hayızliyken yapabileceği uygun olan şeyler nelerdir?' dediler.

Hz. Ömer onlara:

'Siz sihirbaz mısınız yoksa? Rasûlullah'a (Saiiatiahu aleyhi ve setlem) sordu­ğum günden beri hiç kimsenin sormadığı şeyleri bana sordunuz; (Hz. Peygamber) şöyle dedi:

"Bir kişinin evinde nafile namaz kılması nurdur, dileyen evini nurlandırır."

(Râvi ekledi;) Cünüplükten gusül alma konusuna gelince de şunları söyledi:

"(Önce) tenasül uzvunu yıkar, sonra abdest alır ve başından (aşağı) üç kere su döker,

Hayızlı karısından ise izar/peştemal üzerinden faydalanma hakkı vardı."

456/764-Ebû Zübeyr'den:295

Câbir (b. Abdullah)'a (Radıyaiiainianh), 'gusül konusunu' sordum, şöyle dedi:

'Sakif (kabilesin)den Rasûlullah'a (Sailattahu aleyhi ve seiiem) geldiler ve dediler ki: 'Bizim topraklarımız soğuk bir bölgededir, gusül konusunda nasıl emredersin?' Hz. Peygamber,

"Ben başımdan (aşağı) üç kere su döküyorum, (yıkanıyorum)" dedi ve başka bir şey söylemedi*

295 Sened: î^J ^ı ısk- J*y £^

Sahih: Müsned, IH/348, H.no;I4688; Müslim, Hayz. 56; İbn Mace, Taharet, 95, H.no:577; Hadisin senedinde İbn Lehîa bulunmaktadır, Bu râvî ile ilgili geniş bilgi için bk.22/64.hadis.

Ayrıca 454/762.hadise bk.

Heysemî, Enes'ten (Radtyaüahü anlı) Ebû Ya'lâ tarafından nakledilen rivayetin râvilerinin sahih hadis ricali olduklarını söyler. Bk. Mecma', 1/271.

Cünüplük ve Diğer Sebeplerden Dolayı Gusül Almak                                                       135

45 7/765-Cübeyr b. Mut'ım'den (Radtyaiiahüanhy.296

Hz. Peygamber'in (Saiiatiahü aleyhi ve seiiem) yanında cünüplükten gusül konusunu konuşuyorduk, şöyle buyurdu:

"Ben avuç dolusu üç kere su alıp başımdan (aşağı) döküyor, sonra vücûdumun kalan kısımlarına bolca döküyor (ve yıkıyorum)."

458/766-Hz. Âişe annemizden (Radıyaitahü anhâ)'?97 Rasûlullah (Saiiatiaim aleyhi ve seiiem) cünüplük sebebiyle gusül alacağında (önce) ağzına su ahr, gargara yapar ve burnuna su çekerdi.

9- Gusül Anında Saçları Yıkamak ve Kadınların Örgülü Saçlarını Açmaksızın Köklerini Yıkaması

2% Sened: i^, j: 'aCâL. '^ 'jı^-j ^ > jjÇ-ı d-ü- jıi JtJı 'J 'J^J~ ılfc-

Sahih: Müsned, IV/8I, H.no: 16694; Benzer rivayetler için bk. IV/85, H.no: 16730 rV/84, H.no:16725; Buharı, Gusl, 4; Müslim, Hayz, 54-55; Ebû Dâvûd, Taharet, 97, H.no:239, İbıı Mâce, Taharet, 95, H.no:575; NesâU Taharet, 158, H.no:250

Sahih: Mttsned, VI/115, H.no:24722; Benzer rivSyet için bk. VI/96, H.no:24529; NesâS, Taharet, 152, 153,154 H.no:243, 244-245; Nesûî'nin 243.hadisi:

«J—»■ ıJİ£ ^^iljj -J o'^ iİjÜÎ <ji" tj-* *—*_)

Bennâ hadisin İsnadının ceyyid olduğunu söyler. Bk.Bülûğu'1-emânî, 11/132. Ayrıca 451/759.hadise bk.

136                                                   Cünüplük ve Diğer Sebeplerden Dolayı Gusül Almak

459/767-Ebû Saîd el-Hudrî'den

Kendisine bir kişi (geldi ve gusülde) başın yıkanmasını sordu. Ebû Saîd:

'Üç avuç su (dökmen) sana yeter' dedi ve (göstermek için) ellerini birleştirdi. Soran kişi:

'Ey Ebû Saîd, Ben gür saçlı bir adamım' deyince,

'Rasûlullah (Saiiaiiahu aleyhi ve seiiem) seninkinden daha gür ve daha güzel saçlı bir insandı' diye cevap verdi.

Sened: ^i 'J* jjj'^ 'J\ ^ S^ ^* fö y J^- &**•

Sahilı: Müsned, 111/13, H.no:11634; Benzer rivayet için bk. 111/54, H.no:11448; İbn Mâce, Taharet, 95, H.no:576; İbnü'1-Ca'd, Müsned, 301, H.no:2042; Heysemî, senedindeki Atiyye'nin Yahya b. Maîn tarafından sika, diğer âlimlerce de az bir zafiyetle zayıf sayıldığını belirtir. Bk. Mecma', 1/270. Senedde yer alan Atiyye b. Sa'd b. Cünâde Ebu'l-Hasen el-Avfî el-Cedelî el-Kûff (v.111/729) hakkında İbn Hacer: "Saduktur, çok hata yapar, Şîî ve müdellisti" der. Bk.Takrib, Trc.no:4616; Zehebî ise: "zayıf saydılar" der. Bk.Kâşif, Trc.no:3820, Onun Şîî oluşu Hz.Ali sevgisinden başka bir şey değildir. Ahmed b. Hanbel'in Fezâilü's-sahâbe isimli eserinde Hz.Ebû Bekir ve Ömer'in faziletleri ile ilgili Atıyye'nİn rivayetlerini görmek mümkündür.

"Her peygamberin gökyüzü ehli ve yeryüzü halkı İçin İkişer veziri vardır. Benim semadaki vezirlerim Cebrail ve Mikâİl (Aleyhimesselâm), yeryüzündeki vezirlerim ise Ebû Bekir ve Ömer'dir (Radıyallahü anhiunaf

"Yüksek derece sahibi (cennetlikler) onları (ılliyyîni) hemen altlarında görecekler. Tıpkı semânın ufuklarında doğan yıldızlan gördüğünüz gibi. Ebû Bekir ve Ömer de onlardandır ve nimete nail olacaktır." Bk. Fezâilü's-sahâbe, İlk hadis: 1/164, H.no:152; İkinci hadis: i/168-171, H.no:162, 164, 166-169; Dârimî bir, Tirmizî otuz iki, Ebû Dâvûd on üç, İbn Mâce yirmi dört ve Ahmed b. Hanbel seksen rivayetini nakleder. Tirmizî hadislerinin bir kısmını "hasen", bir kısmını da "hasen-sahih" saymıştır. "Hasen" saydığı rivayetler için bk. Sünen, Salât, H.no:477; Cum'a, H.no:551-552; Ahkâm, H.no:1329; Fiten, H.no:2174; Zühd, H.no:2351; Sıratü'l-kıyâme, H.no:2431, 2440; Sıfatü'l-cenne, H.no:2523; Sıfatü cehennem, H.no:2590... "Hasen-sahih" saydığı rivayetler için bk. Sünen, Birr, H.no:1955; Zühd, H.no:2381; Sıfatü'l-cenne, H.no:2524-2535, 2558; Sıfatü cehennem, H.no:2574...

Hadis hasen seviyesindedir. Fakat şâhidlerİ ile sahih 1İ ğayrihî mertebesine yükselir.

Ayrıca Ebû Hüreyre ve Câbİr b. Abdullah'tan (Radıyallahü anlüim) şahidi için bk. 454/762 ve 461/769. hadisler

Cünüplük ve Diğer Sebeplerden Dolayı Gusül Almak____________________________137

460/768-Ebû Seleme b. Abdurrahman'dan (Radıyaiiahsmhy?" Ben ve Hz. Âişe'nin süt kardeşi, Hz. Âişe'in yanına geldik. Süt kardeşi ona, Rasûlullah'ın (SaitaUahn aleyhi ve sctiem) gusül alma şeklini sordu. Hz. Âişe annemiz bir sa' miktan su dolu bir kap istedi ve onunla gusül aldı, başına üç kere döktü. Onunla bizim aramızda perde vardı, (kendisini görmüyorduk).

AÇIKLAMA

Burada geçen Hz. Âişe'nin (Radıyaiiaha anhâ) süı kardeşinin, Abdullah b. Yezid olduğu belirtilmektedir.300 Diğer süt kardeşleri:

-Ebû Saîd Kesir b. Ubeyd: Hz. Âişe'den hadis dinledi,301 -Avf b. Haris b. Tufeyl: Hz. Âişe'den hadis dinledi,302

§Ebû Seleme ise, Hz. Âişe'nin kız kardeşinin süt oğludur (yani süt yeğeni), çünkü Ebû Seleme'yi Hz. Ebû Bekir'in kızı Ümmü Gülsüm (Radıyaiiahu eminim) emzirmistir; sonuç olarak bu ikisi ile Hz. Aışe'nın süt akrabalığı vardır/

Hz. Âişe'nin onların huzurunda gusül almasına gelince, Ebû Seleme'nin ifade ettiği gibi perde arkasmdaydı. Bu kişiler onun süt kardeşi ve süt yeğeni olduğu için, onların yanında perde gerisinde yıkanmakta bir sakınca görmemişti. Burada bazı şeylerin unutulmaması için İslâm'ın izin verdiği bir ölçüde pratik uygulamanın önemini görüyoruz.

İslâm'ı nakleden İnsanların, olayları doğru olarak ve hiçbir şeyi sakla­maksızın rivayet etmeleri, bize o şahsiyetlerin ne kadar güvenilir ve dürüst olduğunu göstermektedir.

Sahih: Müsned, VI/71-72, H.no:243ll; Buhârî, Gusl, 3; Müslim, Hayz,42; Ayrıca 451/759.. hadise bk.

300  Nevevî, Şerhu Sahihi Müslim, İV/4; Bu zât Hz. Âişe'den lıadİs dinledi. (Bk.Buhârî, et-Tarİhu 'l-kebtr, V/224, No: 734)

301  Buhârî, age., VII/206, No:901; Müslim b. Haccâc, el-KünÖ ve'l-Esmcı, 1/356, No: 1286; Ebû Avâne, 1/554, No: 2074; Zehebî, el-Muktenûfî seri'l-künâ, 1/268, No:2574

3U2 Buhârî, age., Vll/57, No: 261; Râzî, el-Cerhu ve't-ta'dÜ, VII/14, No: 66; Zchcbî, Siyeru a'lâmi'n-nilbelâ, 11/583; İbn Hacer, Tehzîb, VIII/149I, No:303

31)3 Müsned, 111/266; Vl/40, 97, 231; AbdürrezmK 111/527, H.no:6581; Müslim, Cenâiz. 58; Nesâî, es-Sünenü'l'tcübrâ, 1/644, H.no:2118; Beyhakî, es-Sünenul-kübra, IV/30; Bennâ, age., 11/133

138                                                        Cünüplük ve Diğer Sebeplerden Dolayı Gusül Almak

461/769-Ebû Hüreyre'den (Radıyaiiahüanhy.3(M

Bir kişi kendisine, cünüplükten dolayı gusül alırken başıma ne kadar (su) yeterlidir, diye sorunca şöyle dedi:

'Rasûlullah (Saiiaiiaim aleyhi ve sdiem) eliyle başına üç kere su dökerdi.' O kişi:

'Benim saçım çok gür' deyince Ebû Hüreyre:

'Rasûlullah senden daha gür ve güzel saçlıydı' diye cevap verdi.

462/770-Teymullah b. Sa'lebe oğullarından biri olan Cümey' b. Umeyr'den:305

Annem ve teyzemle beraber Hz. Âişe'nin (Radıyaitaha anh&) yanına girdik. Onlardan birisi:

304 Sened:

Sahih: Müsned, 11/251, H.no:7412; İbn Mâce, Taharet, 95, H.no:578; Heysemî, Ahmed b. Hanbel ve Bezzâr tarafından rivayet edilen hadisin sahih hadis ricali ile nakledildiğini belirtir. Bk. Mecma', 1/270; Bu hadisin zevâidde yer almaması gerekirdi. Çünkü hadis İbn Mâce'de nakledilmiştir.

Benzer bir hadis için bk.454/762; 459/767.had isler.

305 Sened:  '^ 'J, ^Ü- tfe- jti üjÎJı jit ^ jij ü:ü> 'jk- îjjı'j ıi&i. jıi ^4; 'j, ^:)\ '£> diü

Hasen: Müsned, VI/188, H.no:25429; Ebû Dâvûd, Taharet, 97, H.no:241 (Hocası Yakub b. İbrahim kanalı ile aynı sened ve metinle nakleder); İbn Mâce, Taharet, 94, H.no:574:

(Görüldüğü gibi bu rivayette "halam ve teyzemle beraber gittik" denilmektedir va bazı ziyadelerde vardır). Dâriınî, Vudû', 115, H.no: 1153; Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, 1/180;

Senedinde Cümey' b. Umeyr et-Teymî Ebu'I-Esved el-Kûff bulunmaktadır. Münzirİ bu şahısla delil getirilemeyeceğini belirtir, îbn Hacer ise "saduktur, bazen hata yapar ve ŞÎİüği de vardır" der. Bk. Takrîb, Trc.no:968; Zehebî "vâhî (zayıf) değerlendirmesi yapar ve Buhârî'nİn "fîhi nazar" görüşünü nakleder. Bk. Kâşif, Trc.no:810. Tirmizî, Cümey' b. Umeyr et-Teymî'nin üç hadisini nakleder ve birisi için "hasen-sahih", diğer iki hadisi için "hasen" hükmü verir. Bk.Sünen, H.no:3670, 3720, 3874; Nesâî ve Dârimî bir, Ebû Dâvûd ve İbn Mâce iki, Ahmed b. Hanbel ise beş rivayetini nakleder.

Senedinde Sadaka b. Saîd el-Hanefî de bulunmaktadır. Nesâî ve Dârimî bir, Ebû Dâvûd, İbn Mâce ve Ahmed b. Hanbel ise İkişer rivayetini nakleder. İbn Hacer "makbuldür" derken (bk. Takrîb, Trc.no:2912); Zehebî "saduktur" der. Bk. Kâşif, Trc.no:2383.

Ayrıca 18/822.hadisle {Müsned, VI/123, H.no:24804) birlikte değerlendiriniz.

Cünüplük ve Diğer Sebeplerden Dolayı Gusül Almak__________________________139

'Gusül anında siz ne306 yapardmız?'diye sorunca Hz. Âişe: 'Rasûlullah (SaitaUaha aleyhi ve seiiem) namaz abdesti gibi abdest alır, sonra

başından (aşağı) üç kere su dökerdi. Biz de saçımızdaki örgüden dolayı

başımıza beş kere su dökerdik' dedi.

463/771-Hz. Âişe annemizden (Radıyallahu anhâ):301 Ben saçımı sıkı bir şekilde örmüştüm, Hz. Peygamber (SaiMiaM aleyhi ve  dedi ki: "Ey Âişe! Her saçta (kökünde) cünüplük vardır, bilmez misin?"

NOT: Hz. Âişe annemiz (Radıyallahu anhâj, saçım suyun deriye ve saç köklerine geçmeyecek şekilde sıkı ördüğü için, Peygamberimiz (SaiiallaM aleyhi ve sellem) tarafından

06 Lafız manası "nasıl' dır, ancak anlaşılması için 'ne' şeklinde terceme edildi.

Scııcd; *£> 'oç— -^* J^j tr'-^~ J^* ı-"!'•*•'*• ö* ^v— üîjj- ju ^ıi -J j^!_i \2jj-

Hasen: Müsned, VI/110-111, H.no:24678; Benzer rivâyel için bk. VI/254, H.ııo:24044; Abdürrezzâk, 1/19, H.no:57 (Hasan el-Basrî'den mürsel olarak); İshak b. Râlıûye, Müsned, III/964, H.no: 1680; Beyhakî. es-Sünenü'l-kübrâ, 1/175; Ebû Nuaym, Hılye, 11/388.

Heysemî, Atımed b. Hanbel tarafından rivayet edilen bu hadisin râvîlerinin sahih hadis ricali olduklarını, fakat senedinde müphem bir râvînin bulunduğunu belirtir. Bk.Mecma M/272.

Senedde yer alan Husayf, müphem hocasından işittiği tarihi, bir rivayette "30 yıl önce birisi bana nakletti" (24044: (^ oiîuî jûi) ); diğerinde ise "60 yıl önce birisi bana nakletti"

(24678 (£- jL. ili)) şeklinde bildirir. Husayfın hocaları tesbit edildiğinde bu müphem râvi de tcsbİt edilmiş olur. Bk.İbn Hacer, Telhis, 1/142.

Hadis bu müphem senedi ile zayıftır, ancak hadis şâhidleri ile hasen ü gayrihî seviyesine yükselir:

a-Ebû Hüreyre'den (Radıyallahu anlı) şahidi: Ebû Dâvûd, Taharet, 97, H.no:248 (Sene­dindeki Haris b. Vecîh münkerdir. Hadis de zayıftır); Tirmizî, Taharet, 78, H.no:106 (Garibtir. Senedindeki Haris b. Vecîh şeyhtir ve pek sağlam değildir. Hz.AH ve Enes'ten şahidi vardır); İbn Mâce, Taharet, 106, H.no:597; Beyhakî, es-Siinenü'l-kübrâ, 1/179; Deylemî, 11/64, H.no:2364.

b-Ebû Eyyûb el-Ensârî'den {Radıyallahu anlı) şahidi: İbn Mâce, Taharet, 106, H.no:598 (Bûsırî, senedinde yer alan Talha b. Nâfi'in Ebû Eyyûb'dan hadis işitmediğini belirtir. Talha b. NâfT sika-müdellis biridir. Tahdîs ile naklettiği için herhangi bir problem yoktur. Ebû Dâvûd, Tirmizî, Nesâî, İbn Mace, Bezzâr ve tbn Adİy bu râviyi sika saymışlardır. Utbe b. Ebû Hatim isimli râvide ise ihtilâf edilmiştir. Ayrıca bu hadisi Ahmed b. Meni' Müsned'inde rivayet eder. Bk.Misbâhu'z-zücâce, 1/81-82); Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, IV/155, H.no:3989; Mümedü'ş-Şâımyyîn, 1/416, H.no:732; Beyhakî, Şuabü'l-îmân, 111/19, H,no:2748;

c-İbn Abbas'tan (Radıyallahu anlıüma) şahidi: Ezdî, Müsnedü'r-Rabî', s.66, H.no:139.

d-Hz.Ali'den (Radtyallahü anlı) şâhİdİ: Bir sonraki hadise bk.

e-Hasan el-Basrî'den (mUrsel olarak) şahidi: Abdürrezzâk, 1/262, H.no:1002; İbn Ebî Şeybe, 1/95-96, H.no:1065-1066.

140                                                        Cünüplük ve Diğer Sebeplerden Dolayı Gusül Almak

uyarılmıştır. Çünkü saçlar örgülü olduğu zaman, suyun saç köklerine ulaşması ye­terlidir, örgülerin çözülmesi şart değildir. Konu ile ilgili rivayetler gelecektir.

464/772-HZ Ali'den (RadıyallaM anh)\

308

"   Senedi oıüj j£ ı_jıljı Jı_ tıiai 'ji- «lii* ^ Sili- ılıtıl- ^y 'J> '^r~*- &'•**■

Sahih: Müsned, 1/94, H.no:727; Mükerrer için bk. 1/101. H.no:794; Diğer rivayet: 1/133, H.no:1121 (Z.); £/;» Dâvfîtf, Taharet, 97, H.no:249 (Münzirî: "Ebû Dâvûd es-Sicistâtıî Atâ'yı sika saydı. Bulıârî de bu râviye Ebû Bİşr İle birlikle mutâbaat hadisinde yer ^erdi. Bk.Buhân, Rikâk, 53); İbn Mâce, Taharet, 106, H.no:599; Dârimû Vudû', 69, H.no:757.

Heysemî, senedindeki râvilerİn sika olduklarını belirtir. Bk. Mecma', 111/23; Eserinin bir başka yerinde ise Atâ b. es-Sâib'in ihtilât ettiğini söyler. Bk. age., VIII/231; İbn Hazm, Muhatlâ,V/\lS-li9.

Atâ b. es-Sâib b. Mâlik es-Sekafi (v.136/753) Buharı bir (mütabî olarak), Tirmizî yirmi sekiz, Nesâî otuz iki, Ebû Dâvûd yirmi bir, İbn Müce yirmi, Dârimî yirmi dört ve Ahmed b. Hanbel ise 190 rivayetini nakleder. Tirmizî hadislerinin bir kısmını "hasen, bir kısmını da "hasen-sahİh" olarak değerlendirir. "Hasen" olarak değerlendirdiği hadisler için bk. Sünen, Salât, H.no:184; Hac, H.no:959; Siyer. H.no:l548; Eşribe, H.no:1862; Tefsir, H.no:2988, 3011, 3069; Deavât, H.no:3411, 3486; Menâkıb, H.no:3909; "Hasen-sahih" olarak değerlendirdiği hadisler için bk. Sünen,'Hac, H.no:864, 877; Cenâiz, H.no:975; Et'ime, H.no:1805, 1855; Tefsir, H.no:3026, 3108, 3240, 3361; Deavât, H.no:3410, 3547; Bazılarını da sadece "sahih" olarak değerlendirir. Bk. Birr, H.no:1900; Sifatii'I-kiyâme, H.no:2491. Tirmîzî "hasen" hükmü verdiği hadislerinin birinde bu râvi hakkında şu bilgileri de kaydeder: "Bazıları bu sened hakkında ihtilâfa düştüler. Ali (b. el-Medînî) Yahya b. Saîd'in şu sözünü nakleder: "Atâ b. es-Sâib'den ilk zamanlarında hadis işitenlerin semaları sahihtir. Şu'be ve Süfyan'ın semaları sahihtir. Atâ'nın Zâzân'dan naklettiği iki rivayeti Şu'be ihtilat döneminde aldığını itiraf eder." Ebû Isa et-Tirmizî: "Atâ b. es-Sâib son zamanlarında hafızası kötüleşti" der. (Bk.Sünen, Edeb, H.no:28I6) Zehebî: "Sikadır, son zamanlarında hafızası kötüleşti" der ve Ebû Hâtim'in: "Hammad b. Zeyd ihlilâtından önce kendisinden hadis almıştı" sözü ile Ahmed b. Hanbel'İn: "sika ve sâlih bindir. Her gece Kur'ân'ı hatmederdi" sözünü nakleder. Bk.Kcîşif, Trc.no:3798; İbn Haccr ise "saduktur, ihtilât etmiştir" der. Bk.Takrîb, Trc.no:4592; Sehâvî, Atâ'nın ihtilâtından önce kendisinden hadis alanları şu şekilde sıralar: Şu'be, Sufyân es-Sevrî, Süfyân b. Uyeyne, Hammad b. Zeyd, Züheyr b. Muâviye, Zâİde b. Kudüme, Eyyûb es-Sahtİyânî, Vüheyb b. el-Verd. Hammad b. Seleme ise hem ihtilâtından önce hem de ihlilâtından sonra hadis aldığı için ihtilaflıdır. Bk.Fethu'l-mıığîs, III/333.

Atâ b. es-Sâib hakkında Yahya b. Main: "Hadisi ile delil getirilmez" derken diğer cerh ve tadil âlimleri kendisini tenkid etmişler, son zamanlarında ihtilât ettiğini belirtmişlerdir. Ahmed b. Hanbel bu ayrıntıya dikkat ederek ihlilâtmdan önce rivayet edilen hadislerini tercih etmiş, ihtilâtından sonraki rivayetlerine itibar etmemiştir. İbn Hacer Hammad b. Seleme'nİn bu   hadisi   Atâ'dan   ihtilâtından  önce  rivayet  ettiğini   söyler.   Dolayısıyla   hadisle  delil

Cünüplükve Diğer Sebeplerden Dolayı Gusüi Almak                                                          141

Hz. Peygamber'in (Saiiaiiaha aleyhi ve seiiem) şöyle dediğini işittim: "Kim gusül alırken bir kıl kadar su ulaşmayan (kuru) yer bırakırsa bu (kuru yer) sebebiyle Allah onu şu şu şekilde ateşten bir parça kılar." Hz. Ali ekledi: 'Bundan dolayı saçlarımı kestim, (bir rivayette; işte gördüğünüz gibi).'

465/773-(Hz. Peygamber'in eşi) Ümmii Seleme'den (Rodıyaiiaim anim):309

Kendisi:

'Ey Allah'ın Rasûlü! Ben saçı sıkı bir şekilde örgülü bir kadınım'

deyince RaSÛluIlah (Sallallaha aleyhi ve seilem)'.

"Başına üç kere su dökmen sana yeterlidir" diye cevap verdi.

3)0

466/774-Hz. Peygamber'in eşi Hz. Âişe annemizden (Radıyaiiaha ankây.

getirilebilir. Bk. Bennâ, age., 11/134-135. İbn Hacer Hüseyin'in bu râviden ihtilâtmdan sonra kendisinden hadis alan bir zat olduğunu söyler. Bk.Feıhu'l-Bârî, XI/574 (Buhârî, Rikâk, 53 şerhi) Bu râvi ile ilgili olarak 67/109. had iste bilgi verilmişti.

Ahmed Mulıamıned Şâkir, (Tinnizî, Taharet, 78, H.no: 106) hadisin şerhinde hadîsin bu konuda sahih olan rivayeti olduğuna değinir. İbn Hacer'in Telhîs'İnden: "İsnadı sahihtir. Bu, Ala' b. es-Sâib'in rivayetidir. Hammad b. Seleme bu zatın ihtilâtmdan Önce bu hadisi işitmİştİr. Fakat bu hadisin Hz.Ali'nin sözü (mevkuf) olduğu ifade edilir" sözünü nakleder ve İbn Hacer'in bu son tahlilini doğru bulmaz: "Çünkü hadisin siyakı bu görüşe zıttır" der.

Sahih: Müsned, VI/289, H.no:26357; Benzer rivayet için'bk. VI/314-315, H.no:26556;

Müslim, Hayz, 58 QjiJ^ <-^ iüp j>->~" jU ^^>- ^^ J-0 yi* ^~: ^>' d-*S« ^p; u); Ebû Dûvûd,

Taharet, 99, H.no:252; Tirıııizî, Taharet, 77, H.no:105 (Hasen-Sahih); Nesûî, Taharet, 150, H.no:241; İbn Mâce, Taharet, 108, H.no:603; Dâriım, Vudû\ 115, H.no:1161; İbn Huzeyme, 1/122, H.no:246. Ayrıca 451/759.hadise bk.

a-Hz.Âişe'den (Radıyallahü anhâ) şûhidî için bk. 451/759.hadİs: Müsned, VI/96, H.no:24529; İbn EbîŞeybe, 1/65, H.no:69S;

b-Câbir'den (Radtyallahü anh) şahidi için bk. İbn EbîŞeybe, 1/65, H.no:697.

Sahih: Müsned, VI/137, H.no:24943; Benzer rivayet için bk. VI/79, H.no:24383;

142____________________________Cünüplük ve Diğer Sebeplerden Dolayı Gusül Almak

Peygamber'in eşleri, başlarına jöle311 sürülü olduğu hâlde onun yanına giderlerdi. Sonra gusül yapar ve bu durumda terlerlerdi.312 Rasûlullah (SaiiaUahü aleyhi ve seiicm), ihramh olsun ya da olmasın onları bu durumdan (jöleli saçla durmaktan) men etmezdi.

467/775-Ubeyd b. Umeyr'den (Ractıyaiiahu anhy.3ı3

Abdullah b. Amr'ın kadınlara gusül alırken saç Örgülerini çözdürdüğü haberi Hz. Âişe'ye ulaşınca şöyle dedi:

'Kadınlara gusül alırken saç örgülerini çözmelerini emreden İbn Amr'ın, bu yaptığı ne kadar tuhaf! Bir de saçlarını kazıtmalarını emretse ya! Rasûlullah (Sathiiahu aleyhi ve setiem) ve ben aynı kaptan su alarak guslederdîk. Ben başıma (saçım örgülü olduğu hâlde) üç kereden fazla su dökmezdim.'

Ebû Dâvûd. Taharet, 99, H.no:254 (Bu rivayette Ömer b. Süveyd es-Sakafî'nin ismi sehven Amr olarak geçmiştir); Menâsİk, 31, H.no:1830:

Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrû, V/48.

311 Dımad; Saçları düz ve dik tutması için sürülen kokulu maddedir ve anlaşıldığı kadarıyla saç üzerinde bir tabaka oluşturmaktadır. Bu nedenle jöle diye terceme edildi.

Başka rivayette (uı^. ıu ^j •> ^ J-* ^ ^ v**j ^ jL üij^ı ^i/. ıiıi) fî« durumda bizden

birisi terlediği zaman yüzüm akardı, Hz. Peygamber bunu görür de o eşini bundan men

etmezdi, şeklinde geçmektedir. (Bk. Ebû Davud, Taharet, 99, H.no: 254, Meııâsik, 31, H.no:

1830; Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrû, V/48)

3l3Sened: 0\ J [> '^J) $'£■* J^mı Cji.

Sahih: Müsned, VI/43, H.no:24042; Müslim, Hayz, 59; İbn Mâce, Taharet, 108, H.no:604.

Cünüplükve Diğer Sebeplerden Dolayı Gusül Almak_____________________\_______143

10- Gusül Mekânı Dışında Ayakları Yıkamak, Mendil/Havlu ile

Kurulanmak ve Namaz Kılmak İsteyene Guslün

Abdest Yerine Geçmesi

468/776-Hz. Aişe annemizden (Radıyaiiahaanhâ):

Scned: jjjî -J ıjl-uı jp üjSJi ıiı "^ ı*-j iHa»- jii jJı^- ıT^Ut ju --"* i3ü-

Hasen: Müsned, VI/170, H.no:25246 (Senedinde müphem bîr râvi bulunmaktadır); "Ayaklarını guslün sonunda yıkadığını" belirten Hz. Aişe'nİn diğer rivayeti için bk. Müslim, Hayz, 35:

Ahmed b. Hanbel'in Müsned'indeki rivayete benzer bir rivayeti Ebû Ya'lâ'nın Müsned'i ve Taberânî'nin Evsat'ında görmekteyiz. Mutâbaat açısında da bu rivayeti senedi ile birlikte veriyoruz:

 jl—; J—m jf *Jûj ^a- *jtjİ J—İj o_jl—i    it iijii e ''---ı ttil Jjii J1 Clü »jJj J__t JjLjLi •_• J_:>u Ol ilji

«_.jj   I—t il—i>  ^f» (-_^ li^j jj_rr J—i; f Wî tUl J_lj J* k^_aj V Wj lî^Ü *^-Ijİ J_ijj H"1 J J_"4J W^ J ' "   :j

Ebû Ya'lâ, M«.vnerf, VII /456, H.no:448I; Taberânî, el-Mucemü'l-evsat, III/120, H.no:2669,

Meymûne'den (Radıyallahü anlıâ) şâhid olarak nakledilen benzer rivayetler için bk. , VU329-33O, H.no:26677:

Meymûne'den nakledilen diğer rivayetler için bir sonraki hadise bk. Müsned, VI/335, H.no:26722 (469/777.hadis)

"Ayaklarını bir kenarda yıkadığını" belirten Meymûne'nİn rivayeti: İbn Ebî Şeybe, 1/70, H.no:755; Buhârî, Gusl, 1, 10; Tinnizî, Taharet, 76, H.no:103 (Tirmizî "hasen-sahih" hükmü verir ve bu konuda Ümmü Seleme, Câbir, Ebû Saîd, Cübeyr b. Mut'ım ve Ebû Hüreyre'den de rivayet nakledildiğini söyler); Nesâî, Taharet, 14-15, H.no:416-417; îbn Mâce, Taharet, 94, H.no:573; EbûAvâne, 1/251, H.no:866; Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, 1/176.

Ayakların yıkanması meselesi, hadis kaynaklarımızda guslettikten sonra abdest aljnıp-alınmayacağı konusunda ele alınmış ve bir rivayette ayakları yıkamanın abdest yerine geçeceği belirtilmiştir. Bu hususta şu rivayet buna İşaret eder:

/^n jEtf ^eyû^, 1/69, H.no:748; Bazı rivayetlerde de pislik kalma İhtimali olduğu için ayak yıkamanın sona bırakıldığı anlaşılmaktadır:

 li] v^ J—"=ü f^1 V a«^-i ^^' ,>• V J—^ ^-i)' ûl^Ü ülT li| Jli «»ijj! j*  liJü ^ jl 01 j «Ja-j J-Ju jt LLlü OIS'j J-Ü.I ^ J^jl J-^-l Ijl Jü «IjjJLi ^i je

İbn Ebî Şeybe, 1/70, H.no:757-758, 766;

144____________________________Cünüplük ve Diğer Sebeplerden Dolayı Gusül Almak

Hz. Peygamber ısaiiaiiahu aleyhi ve sciiem) cünüplükten dolayı gusül aldığı mekândan çıkacağında ayaklarını yıkar (ve çıkardı).

469/777-(Hz. Peygamber'in) eşi Meymûne (bt. el-Hâris) annemizden

(Radıyallahii aıılıâ)'.

Peygamberimiz'e (Saiiaihhn aleyhi ve seiiem) gusül alması için su getirdim ve cünüplükten dolayı gusül aldı. Guslü bitince kumaş/havlu getirdim, eliyle şöyle yaptı, yani reddetti.

İbn Ömer'den (Radıyaliahİİ anhiima) şahidi:

iiLU-j J—iÜ 7tJ f liJJ*- ljıi\ Jlîi «jLA-i j^ J_«Jı ^j j-s- jjI oJL- Jli

/ön EbîŞeybe, 1/70, H.no:765

Sahih: Müsned. VI/335, H.no:26721; Diğer rivayet: VI /336, H.no:26735; £wftâ/7, Gusl, 7, 10, 11, 16, 18, 21; Müslim, Hayz, 37; £/w Dûvûd, Taharet, 97, H.no:245; Nesâî, Taharet, 161, H.no:253; Dârimî, Vudû', 40, H.no:718; İbn Mâce, Taharet, 59,94, H.no:467, 573;

Süleyman ei-A'meş'in hocası İbrahim el-Teymî'nin hikayesini sadece Ahmed b. Hanbel ve onun öğrencisi Ebû Dâvûd naklelmişlİr.

Cünüplük ve Diğer Sebeplerden Dolayı Gusül Almak_____________________________145

§Meymûne annemizden (Radtyaiiahaanitâ) ikinci tarikle gelen rivayet: Rasûlullah'a (SaitaUaha aleyhi ve seiiem) gusül alması için su getirdim ve kendisine perde tutum; önce kaptaki sudan eline su döküp avuçlarını iki ya da üç kere yıkadı.

(Râvilerden Süleyman el-A'meş dedi ki: 'Üçüncü kere diye ekledi mi, tam bilemiyorum.')

Sonra sağ eliyle sol eline su döktü ve tenasül uzvunu yıkadı, sonra bu elini yerdeki toprağa ya da duvara sürdü. Ardından ağzına ve burnuna üç kere su aldı, yüzünü yıkadı, sonra başını yıkadı, sonra vücûdunun kalan kıs­mına su döktü ve sonunda bir yere çekilip ayaklanın yıkadı, (banyodan çıktı).

Hz.  Peygamber'e (gusülden  sonra)  kumaş/havlu getirdim,  istemi­yorum diyerek eliyle işaret etti.

Râvilerden biri olan Süleyman el-A'meş dedi ki: 'Bu rivayeti (şeyhim) İbrahim et-Teymî'ye zikredince: 'O, bu şekildedir' dedi ve bunu inkâr etmedi. İbrahim ekledi: 'Kumaş/havlu ile (kurulanmakta) bir sakınca yoktur. Çünkü bu âdet ile ilgili bir konudur."

470/778-Hz. Âişe annemizden (RadıyaUahu anmy.3]ö Rasûlullah (Saiiaiiahu aleyhi ve seiiem) gusülden sonra (tekrar)  abdest almazdı.

§Hz. Âişe annemizden (Radtyaiiaimanhâ) ikinci talikle gelen rivayet: Rasûlullah (SatiaUaha aleyhi ve seiiem) gusül alır, iki rekât ve sabah317 namazını kılardı. Onu gusülden sonra tekrar abdest alırken görmedim.

3l6Scned: j'^ıiı ,%*• ji^ı J 'Jt- &> \£±- Jıî /s.'J,'i'^\^-

Sahih: Müsned, VI/68, H.no:24270; İkinci rivayet: VI/154, H.no:25083; Benzer rivayetler için bk. VI/119, H.no:24759; VI/192. H.no:25471; VI/253, H.no:26035; VI/258, H.no:26091; Ebû Dâvûd, Taharet, 98, H.no:250; Tirmizî, Taharet, 79, H.no:107 (hasen-sahih); Nesöî, Gusl, 24, H.no:428; îbn Mâce, Gusl, 96, H.no:579

117 Burada zikredilen iki rekât sabah namazından önce kılınan sünnet namazdır, sabah namazından kasıt, farz olan iki rekât namazdır.

146                                                        Cünüplük ve Diğer Sebeplerden Dolayı Gusül Almak

11- Gusülden Sonra Fark Edilen Kuru Yerin Yıkanması

1118 Sened: j& ^ı lî^-

Zayıf: Müina/, 1/243, H.no:2180; İbn Mâce,Gus\, 138, H.no:663:

l^Ii* tj^i- 'J^i *!şjj-   J jî*l"l Jü L^lli I^İj -j^j»j Jlü (LUi L^aj jU «U Jy İj'Gt [y J^-i^1 |Ûl-'j ■

Ebû Ali er-Rahabî Hüseyin b. Kays el-Vâsıtî'dir. Zayıf bir râvîdir. Buhârî: "Ahmed b. Hanbel hadisini metruk saydı" der. Bk.et-Tûrihu'l-kebîr, I/II/389; Tirmizî dört, İbıı Mâce beş, Ahmed b. Hanbel bir rivayetini nakleder. Tirmizî'nin rivayetinde Haııeş olarak İsmi zikredilmiş, Tirmizî Haneş'İn Ebû Ali er-Rahabî Hüseyin b. Kays el-Vâsıtî olduğunu ve başta Ahmed b. Hanbel olmak üzere hadis âlimlerince hafızası sebebiyle zayıf sayıldığını ifade etmiştir. Bk.Sünen, Salat, H.no:188; Buyu', H.no:12l7; Birr, H.no:1917; Sıfatü'l-kıyâme, H.no:2416.

Bûsırî de İbn Mâce'nin 2^vâid'inde Ebû Ali er-Rahabî'nin zayıflığında İcmâ' bulunduğunu söyler. İbn Mâce Hz.Ali'den nakledilen hadis için Muhammed b. UbeyduIIah bulunmaktadır, bu zat ise zayıftır" der. Bk. İbn Mâce, Gusl, 138, H.no:664.

Abdestte bırakılan kuru yerler için bk. 289-290/597-598. Enes'ten nakledilen hadiste: (^'Aj i-*^ çf'j>) "Dön ve abdestini güzelce al" buyurulmuştur. Bk. Ebû Dâvûd, Taharet, 66, H.no: 173; İbn Mâce, Gusl, 139, H.no:665; Hz. Ömer'den nakledilen hadis için bk. Müslim, Taharet, 3UEbû Dâvûd, Taharet, 66, H.no:173; İbn Mâce, Gusl, 139, H.no:666.

Cünüplük ve Diğer Sebeplerden Dolayı Gusül Almak____________________________147

472/780-Ebû Râfî'den (RadıyaUahu anhy.3I<J

Rasûlullah (SaiiaUaim aleyhi ve seüem) eşlerini bir gecede320 dolaşır, her birinin yanında gusül alırdı. Kendisine dedim ki321:

'Ey Allah'ın Rasûlü! Bir gusül alsan (yetmez mi)?' Rasûlullah şöyle dedi: "Bu daha güzel, daha temizdir."322

473/781-Enes b. Mâlik'ten (RdUhu   hy323

Rasûlullah (Sattaiiahü aieyiü ve seiiem) eşlerinin hepsini bir gecede dolaşır, (bazen) sadece bir gusül alırdı.

NOT: Bu iki rivayetten, bir gecede hanımıyla birden fazla cima yapan kişinin her defasında gusül almasının müstehab olduğunu, ancak hepsi için bir guslün de yeterli olabileceğini anlıyoruz.

Sened:

Sahih: Müsned, VI/39I, H.no:27065; Diğer rivayetler: VI/8, H.no:23752; VI/9-10, H.no: 23760; Ebû Dûvûd, Taharet, 85, H.no:219 (Enes hadisinin daha sahih olduğunu söyler); İbn Mâce, Taharet, 102, H.no:590.

Ebû Rafİ'nin eşi Selma, Abdurrahman b. Ebû Râtî'nin halasıdır. Peygamberimizin Mevlâ-sının isminde ihtilaf edilmiştir: ibrahim, Eşlem, Sabit ve Hürmüz olduğu belirtilmektedir. 320 (bir rivayette; bir günde) 3"' (bir rivayette; denildi ki) 322 (bir rivayette; bu daha saf, güzel ve temizdir.) 3~3 Sened: 4^- 'J* p^ £&~

Sahih: Müsned, 111/99, H.no:11885; Benzer rivayetler için bk. III/185, H.no: 12860-12861; III/161, H.no:12577; III/160, H.no:12569; 111/189, H.no: 12902; III/252, H.no:13582; IH/166, H.no:12637; III/H1, H.no:12036; 111/225, H.no:13288 (Bakıyye b. Velid semaini tasrih etmiştir); Buhârî, Gusl, 12 (Buhârî'nİn bu rivayetinde "eşlerini bir gecede dolaşması" ile ilgili rivayet vardır. Buhârî'nİn 12.babdaki başlığı şöyledir:

Bir başka babının başlığı ise şöyledir: "j*jj jli ^ iÇi Ji üû. ^ viT' Bk. Buhârî, Nikâh, 102);

Müslim, Hayz, 28; Ebû Dâvûd, Taharet, 84, H.no:218; Tinnizî, Taharet, 106, H.no:140 (hasen-sahih); Nesâî, Taharet, 170, H.no:263-264; İbn Mâce, Taharet, 101, H.no:588-589.

148____________________________Cünüplük ve Diğer Sebeplerden Dolayı Gusül Almak

13- Cünüp Olan Kişinin Uyumak ya da Yemek veya Yeniden Cima Yapmak İsterse Yapması Gereken Şeyler

* Uyumak İsteyen Cünüp Kişinin Abdest Alması Müstehabdır

474/782-Ömer b. Hattab'dan (Radıyaiiahn anhy?2A

RaSÛlullah'a (SallalUthii aleyhi ve seilem),

'Bizden biri cünüp olur da gusül almadan önce uyumak isterse nasıl davranmalı?' diye sorunca buyurdu ki:

"O kişi namaz abdesti gibi abdest alsın, sonra da uyusun!"

§Başka tarikten gelen rivayette Hz. Ömer'den (Radıyaiiahüanhüm) nakledilir: Hz. Ömer, Rasülullah'a geldi ve 'ben cünüp oldum' dedi. (Bunun üzerine) Rasûlullah (Saiiaiiaim aleyhi ve seiiem) ona önce tenasül uzvunu yıkamasını, sonra namaz abdesti gibi abdest almasını emretti.

' Sened: ^' [/■ '^-

Sahih: Müsned, 1/16, H.no:94; İkinci rivayet: 1/28, H.no:263; Benzer rivayetler için bk. 1/50, H.no:359; 1/44, H.no:306; 1/35, H.no:235-236, 230; 1/17, H.no:105; 1/24-25, H.no:165; Mâlik, Taharet, 76; İbn Ebî Şeybe, 1/63, H.no:672, 674, 677; Buhâri, Gusl, 26-27; Müslim, Hayz, 23-25; Ebû Dâvûd, Taharet, 86, H.no:221; Tirmizî, Taharet, 88, H.no:120 (Anıınar, Âişe, Câbir, Ebû Saîd ve Ümmii Seleme'den de nakledildiğini söyleyen Tirmizî: "Bu babda nakledilen hadisler içinde en hasen-sahih bir hadistir" der); Ne.tûî, Taharet, 166-167, H.no:259-260; İbn Mâce, Taharet, 99, H.no:585; Dârimî, Vudû', 73, H.no:762.

Hz. Âişe'dcn (Hadi yal lahit mıha) nakledilen hadis için bk. 317/625 ve 478/786.hadisler.

Ayrıca bir sonraki (475/783) hadisle karşılaştırınız.

Cünüplük ve Diğer Sebeplerden Dolayı Gusül Almak                                                        149

475/783-îbn Ömer'den:325

Hz. Ömer (RadıyaliahÜ anhüına) RaSÛlllllah'a (Sallathhü aleyhi ve sellem)'.

'Bizden biri cünüp olduğu hâlde uyuyabilir mi?'diye sorunca buyurdu ki: "Evet, namaz abdesti gibi abdest alarak (uyur)."

§Râvilerden NâfT ekledi:

İbn Ömer bu durumda uyumak isterse, ayaklarını yıkama dışında namaz abdesti gibi abdest alırdı.

NOT: Abdullah b. Ömer'in burada ayaklarını yıkamamasının sebebi; I-Abdeslten kastın sadece temizlik olduğunu gösterir,

2-Ya da İbn Ömer'in o anda bir mazereti vardı, onun için yıkamamış olabilir. Ancak bu durumda abdest almak efdaldir. Doğrusunu Allah bilir.326

476/784-Ebû Hüreyre'den

327

"' Sened: »iti j* '^ y 4Ji '■£?■ £^- jı'_£

Sahih: Müsned, U/36. H.no:4910; Benzer rivayetleri için bk. n/132, H.no:6157; 11/107, H.no:5782; II/l 16, H.no:5967; 11/79, H.no:5497; 11/74-75, H.no:5442; H/64, H.no:5314; 11/56, H.no:5190; 11/46, H.no:5056; 11/36. H.no:4930; 11/17, H.no:4662; Mâlik, Taharet, 78, Buharı, Gusl, 27; Müslim, Hayz, 23-25; Ebü Dâvûd, Taharet, 86, H.no:221; Nesûî, Taharet, 166-167, H.no:259-260; İbn Mâce, Taharet, 99, H.no:585; Darımı, Vudû', 73, H,no:762.

Ayrıca bir önceki (474/782) hadisle karşılaştırınız. 326 İbn Hacer, Fethu'I-Bârî, 1/394

Sened: s^i^i m '*^* j^* -^jî ^' oî *i" -C^ ö*- o^ ^"^- jî-*1 ^-^ Hascn: Müsned, 11/392, H.no:9069; Taberânî, el-Mıı'cemü'l-evsat, VIII/203, H.no:8403:

150__________________________Cünüplük ve Diğer Sebeplerden Dolayı Gusül Almak

RaSÛlUİlah (SallallahUateylüvescltem) dedi ki:

"(Cünüp olduğunda) abdest almadan kesinlikle cünüp olarak yat­ma/uyuma!"

477/785-Abdullah b. Habbab'dan:

328

Heysemî, Alımed b. Hanbel'in senedinde isimlendirilmeyen râviden bahsederek Taberânî'nin Evsafında Ebû Hüreyre'den naklettiği bir başka hadise yer verir ve senedinde İshak b. İbrahim el-Karkasânî olmasına rağmen isnadının hasen olduğunu söyler. Heysemî, Abdullah b. Amr'dan (Radıyallahii anlı) da benzer bir nakle yer verir:

ve Taberânî'nin Kebîr'inde rivayet etliği bu hadisin senedinde Ahmed b. Yahya b. Mâlik et-Tenûsî'nin bulunduğunu, bu zat hakkında İbn Ebî Hatim'in "saduktur, İbn Hıbbân sikalar arasında saydı" dediğini naklederek diğer râvîlerinin de sika olduklarını belirtir. Adiy b. Hâtim'den (Radıycülahîi anlı) nakledilen hadis için:

i^LaU «jJi Li^i Jlî fbî s^jJrl j* J_j <Js- Jıl 1_5Lü S)\ Jj—j ıjjL. Jij jcU- ^, ,jjj; ^p

Taberânî'nin Kebîr'inde rivayet ettiği hadisin senedinde Kays b. Rabî' var, Şu'be ve Süfyan sika, diğerleri yalana nisbet etmeksizin zayıf saydılar" der. Bk. Mecma', 1/274. Abdullah Muhammed ed-Derviş'in Heysemî'nin Mecmau'z-zevuidme eklemesi gereken Ebû Hüreyre (Radıyallahii anlı} hadisi de şudur.

Bk.Buğyetü'r-rûid, 1/613 (Taberânî, el-Mu'cemiVl-kebîr, XXV/36-37).

Ebû Said el-Hudrî ve Aişe (Radıyallahii anhiima) hadisleri İçin 477-478/785-786. hadislere bk.

"" Sened: ı^J^Ji -^ ^ı j* v1?1 y. *uı -ûi- ^i jL^i ^Jı ^rj*-^- »S!*- Jü ^j ^ ^'-^ ^jj" S< ^jj1^1 ^"-^~ Sahih: Milsned,'IH/55, H.no:'ll461; Mto/îm, Hayz, 27;'An Afâcc,' Taharet, 99, H.no:586 (Bûsırî isnadının sahih olduğunu söyler).

Ek: Ammar b. Yâsir'den (Radıyallahii anlı) abdestin ruhsat olduğu nakledilir:

Müsned, IV/320, H.no:18788;

 

4ülji .ijUj l^i» i)ü- J_tli M-jl Jü Ijji L5"j*^^ *i' •^-«■j ı*' J*» ,j* c-Lji cJ>âry îü* J_eli jUi »I

AfOmcrf, IV/320, H.no: 18792 (Bu hadisler'için bk. 1/852 ve 3/854.hadisler).

Ebû  Dûvûd,  Taharet,   88,   H.no:225;  Teraccül,   8,   H.no:4176-4177;   Sünnet,  3,

H.no:4601; Tirmizî, Cum'a, 78, H.no:613 (Tİrmizî "iûLdi ;CJij fi^ş oî" ziyadesi İle muhtasar

Cünüplük ve Diğer Sebeplerden Dolayı Gusül Almak__________________________151

Ebû Saîd el-Hudrî (Radıyaüaha anlı) cünüp olduğunda uyumak istediğini Rasûlullah'a anlatınca, Hz. Peygamber (Saiiaiiahu aleyhi ve seiiem) Önce abdest almasını, sonra uyumasını emretti.

478/786-Hz. Âişe annemizden

.,.329

olarak nakletmiş ve "hasen-sahİh" hükmünü vermiştir. Ahmed Muhammed Şâkir Ebû Dâvııd ve Dârekutnî'nin: "Yahya b. Ya'mer ile Ammar arasında inkıta bulunduğu" iddialarına dikkat çekerek (ki bu inkıtayı Ahmed b. Hanbel'in İkinci rivayetinin senedinde görmekteyiz) bunun doğru olmadığını ve Tirmİzî'nin dediği gibi hadisin sahih olduğunu şu sözü ile dile getirir: "Ammar Sıffîn'de 37/657 yılında vefat etti, Bu da gösterir ki Yahya'nın kendisine mülâki olması uzak bir İhtimal değildir. Kaldı ki bu zat Hz.Osman'dan (35/655) da nakilde bulunmuştur. Hz. Osman da Ammar'dan önce vefat etmiştir. Ayrıca Yahya sika biridir. Tedlİs yaptığı bilinmemektedir"); Tayâlisî, H.no:646; İbn EbîŞeybe, 1/63, H.no:678. 329 Sened: ij*> > j^-Gı ^ı ^ i^J 'J\ tffc- Ju "cA &S-

Sahih: Müsned, VI/92,' H.no:24489; Benzer rivayet için bk. VI/279, H.no:26261 (Senedinde yer alan Ahmed b. Hanbel'in hocası Ebu'l-Hâris Amir b. Salih b. Abdullah b. Urve b. Zübeyr b. el-Avvâm (v.182/798) zayıftır. Ahmed b. Hanbel bu zât hakkında: "Yalan söylemedi, sika biridir" derken Yahya b. Maîn: "Yalancıdır" der. Yahya b. Maîn'e, Ahmed b. Hanbel'in Amir b. Salih'ten hadis rivayet ettiği hatırlatılınca: "O delirdi mi acaba?" cevabını verir. Dârekutnî metruk olarak değerlendirir. Bk.Zehebî, Kâşif, Trc.no:2535; İbn Hacer ise hadisinin metruk olduğunu, fakat Yahya b. Maîn'in tenkidde ileri gittiğini belirtir. Bk.Takrîb, Trc.no:3096; Bu râvinin Tirmizî ve Dârimî birer, Ahmed b. Hanbel İse 19 rivayetini nakletmİştir. Bunlardan beş tanesi vicâde yolu ile nakledilen hadislerdir. Tirmizî hakkında herhangi bir tenkidde bulunmaz. Bu rivayet, Müsned'de nakledilen diğer sahih nakillerle ve şâhidler ile desteklenir); VI/273, H.no:26220; VI/260, H.no:261I4; Vl/237, H.no:25881; VI/235, H.no:25856; VI/224, H.no:25755 (Senedinde Haccâc b. Erlâd bulunmaktadır); VI/221, H.no:25730; VI/216, H.no:25690; VI/202, H.no:25543; H.no:25473; VI/191, H.no:25460; VI/171, H.no:25253; H.no:25015; VI/166, H.no:25207; VI/149, H.no:25030; H.no:24984; VI/128, H.no:24850; VV120, H.no:24763; H.no:24581; VI/43, H.no:24043; VI/36, H.no:23965; H.no:24084; VI/109, H.no:24659; VI/106-107, H.no:24636; VI/102, H.no:24589; VI/102, H.no:24587; VI/47, H.no:24084;

Mâlik, Taharet, 77; Buhârî, Gusl, 25, 27; Müslim, Hayz, 21-22, 26; Müsâfırûn, 129; Ebû Dâvûd, Taharet, 87-88, H.no:222, 224; Nesâî, Taharet, 163-166, H.no:255-258; es-Sünenü'l-kübrâ, V/331, H.no:9045-9147; İbn Mâce, Taharet, 99, H.no:584; Dârimî, Vudû', 73, H.no:763; İbn Ebî Şeybe, 1/62-63, H.no:657-658, 661, 670, 673, 676; Dârekutnî, 1/125; Ebû Nuaym, Mustahrec, 1/360, H.no:696; Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, 1/200, 202; Hadisin senedinde İbn Lehîa bulunmaktadır. Bu râvî ile ilgili geniş bilgi için bk.22/64,hadis.

Hadisin şâhidleri:

a-Hz. Ömer'den (Radıyallabü anlı) şahidi için bk.474/782.hadis.

VI/200,

H.no:25522;

VI/192,

VI/111,

H.no:24680;

VI/146,

VI/138,

H.no:24951;

VI/143,

VI/I03,

H.no:24598;

VI/101,

VI/73-74,

H.no:24334:

VI/67,

152__________________________Cünüplükve Diğer Sebeplerden Dolayı Gusül Almak

Rasûlullah (SaiiaUaim aleyhi ve seiiem) cünüp olur ve bu durumda uyumak isterse uyumadan önce namaz abdesti gibi abdest alır ve:

"Cünüp olduğu hâlde uyumak isteyen namaz abdesti gibi abdest alsın!" derdi.

* Yemek Yemek ya da Yeniden Cima Yapmak İsteyen Cünüp Kişinin Abdest Alması Müstehabdir

i

479/787-Hz. Âişe annemizden ">->■—"-'■» — '-^■330

Rasûlullah (SaUaUaku aleyhi ve seiîem) cünüp olduğu hâlde uyumak isterse namaz abdesti gibi abdest alırdı, ayrıca yemek veya içmek isterse ellerini yıkar, sonra dilerse yer veya içerdi.

§Hz. Âİşe'den (Radıyaiiaimanhâ) ikinci tarikle gelen rivayet: Rasûlullah (Saiiaiiahs. aleyhi ve seiiem) cünüp olduğunda uyumak ya da yemek yemek isterse (önce) abdest alırdı.

b-İbn Ömer'den (Radıyailahü anlûima} şahidi İçin bk.475/783. c-Ebû Hüreyre'den (Radıyallahii anlı) şahidi için bk.476/784. d-Ebû Saîd el-Hudrî'den (Radıyaiiahu anlı) şahidi için bk.477/785.hadis. Hz. Aİşe annemizden (Radıyallahii aııhâj benzer rivayet için bk.317/625.hadis. Ayrıca 481-482/789-790.hadisIerebk. 330 Seııed: Cu£ of j^)\ ji 'J ûL ^'i ^^i-i jıi 1^'jjı j- jü-Gı ^î 'J, Uıo. <â!£- Jıi ^ 'J, ^C- tâ£-

Sahih: Milsned, VI/102-103. H.no:24595; İkinci rivâyel: VI/I26, H.no:24830; Benzer rivayetler için bk. Vl/119, H.no:24755; VI/118-119, H.no:24753-24754; VI/192, H.no:25473-25474; VI/191, H.no:25460; Vl/279, H.no:26261 (ZUbeyr b. cl-Avvam'ın torunlarından Alımed b. Hanbel'in hocası Ebu'l-Hârİs Amir b. SâHh zayıftır. Bu râvî ile geniş bilgi İçin bk.478/786.hadisin tahrici) Müslim, Hayz, 21-22; Nesâî, Taharet, 163-166. H.no:255-258. Bir Önceki hadisin tahririne bk.

Cünüpiük ve Diğer Sebeplerden Dolayı Gusül Almak                                                    153

480/788-Ebû Saîd el-Hudrî

Hz. Peygamber'İn (Sallallahtl aleyhi ve sellem):

"Cima yaptığında ve eşiyle tekrar cima etmek istediğinde abdest alır" sözünü nakletti.

Râvilerden Süfyan:

İT)

'Ebû Saîd el-Hudrî, Harre olayını    görmüştü' dedi.

331 f         j

aened:

Sahih: Müsned, III/7, H.no;10977; Benzer rivayetler için bk. 111/28, H.no:11170:

lİl/2İ,H.no:11104;

Müslim, Hayz, 27 (*i^- ^ _^' jiî üj! îS^î i^' of s\'} p &>' jJ'Ü-' jf ijj:Juj s ı s>J=j ıljş :SjiL' jf îıjf p);

EM DâviK/, Taharet, 85, H.no:220; Tinnm, Taharet, 107, H.no:I41 (Tirmizî, hadis hakkında "hasen-sahih" hükmü verir, Hz. Ömer'den de bir naklin bulunduğunu belirtir. Ayrıca senedde yer alan Ebu'l-Mütevekkil'in isminin Ali b. Dâvûd, Ebû Saîd el-Hudrî'ninkİ İse Sa'd b, Mâlik b. Sinan olduğunu söyler); Nesâî, Taharet, 169, H.no:262; İbn Mûce, Taharet, 100, H.no:587. 332 Harre; sıcak, siyah taşlıklı arazi anlamındadır. Bu rivayette kastedilen, Yezid b. Muâviye İle Medineliler arasında gerçekleşen meşhur Harre olayıdır, ki H.63 yılının zilhicce ayında meydana gelmiştir.

Süfyan buradaki kaydıyla senedin muttasıl olduğuna işaret etmektedir. (Bk. Bennâ, age., H/142)

154____________________________Cünüplük ve Diğer Sebeplerden Dolayı Gusül Almak

481/789-Gudayf b. el-Hâris'ten:333

Hz. Âİşe annemize (Radıyallalıtt anhâ)'.

'Ne dersin, Rasûlullah (Saiiaiiahu aleyhi ve seiiem) cünüp olduğunda gecenin başında mı yoksa sonunda mı gusül alırdı?' diye sorunca:

'Bazen gecenin başında, bazen de gecenin sonunda gusül alırdı1 dedi.

'Allahü ekber! Bu konuda kolaylık (ruhsat) veren Allah'a hamd olsun! Rasûlullah gecenin başında mı, yoksa sonunda mı vitri kılardı?'

1Bazen gecenin başında, bazen de gecenin sonunda vitir kılardı?

'Allahü ekber! Bu konuda ruhsat veren Allah'a hamd olsun! Rasû­lullah Kur'ân'ı açıktan mı yoksa gizlice mi okurdu?'

'Bazen açıktan, bazen de gizliden okurdu.' Ben:

'Allahü ekber! Bu konuda ruhsat veren Allah'a hamd olsun' dedim.

Senedi ıJ-^ ^ «ıi j* oU- 'J> iy ır^i-ı jıs j^ıü-ı ı3ji-

Sahih: Müsned, VI/47, H.no:24084; Ebû Dâvûd> Taharet, 89, H.no:226 (Hocası Ahmed b. Hanbel'deıı naklettiği hadislerden biridir. Ebû Dâvûd ve Münzirî hadis hakkında sükût etmiştir); Nesâî, Taharet, 141442, H.no:222-223; Gusl, 6, H.no:403; Gudayf b. el-Hâris âlimlerin çoğuna göre sahâbîdir.

Abdullah b. Ebû Kays da benzer soruları Hz. Aişe'ye sormuştur. Bu rivayet için bk. VI/73-74, H.no:24334; Muslini, Hayz, 26:

îü yliı ^ Jü- ^JJl <Ü İÜJl cii fili üy L^'jj fili Jl-if-l L^'j Jiîj JÛ" JJ İJi JÎ" cJü J—üy Ji Jj ?lî f* flî ût Jj J~3i

Tirmizî, Salât, 212, H.no:449 (haseıı-sahih); Fezâilü'I-Kur'ân, 23, H.no:2924 (hasen); Nesâî, Gusi, 5, H.no:402; (478/786.hadise bk.)

Yahya b. Ya'mer'in sorusu için bk. VI/166, H.ııo:25207:

'y-'j ^ (^İ1. j 14İİ *ijl ^jUs *İİI J_j— j l)IT Ji İJJlc ÖJU- Jü '_rJJ

°^ jA)ı ,y Ji* ı/Jiı *JJ j^J1 Jı* w>^5 oır *Kjj j—3J of Hz. Âişe'ye aynı soruyu soran üç kişiyi görmüş oluyoruz: Gudayf b. el-Hâris, Abdullah b. Ebû Kays ve Yahya b. Ya'mer. Fakat rivayetlerin bîr kısmında üç, bir kısmında iki, bir kısmında ise sadece bir mesele sorulmuş olduğu görülüyor. Yahya b. Ya'mer'in rivayetinde bir meseleden, Gudayf b. el-Hâris ve Abdullah b. Ebû Kays'm nakillerinde üç meseleden (vitir, gusül zamanı, Kur'ân'ın cehri/açıktan veya hafi/gizli okunmasından) bahsedilmektedir. Bk. Müsned, VI/73-74, H.no:24334; VI/47, H.no:24084. Bu farklılıklar, hadis musanniflerinin ya farklı rivayetlerinden ya da sadece konu ile ilgili bölümleri nakletmesinden kaynaklanıyor olabilir.

Cünüplük ve Diğer Sebeplerden Dolayı Gusül Almak__________________________155

482/790-Hz. Âişe annemizden (RadıyatiaM anhâ):334 Rasûlullah (Saiiaiiahu aleyhi ve seiiem) cünüp olduğunda (bazen) uyur, kalkıncaya kadar suya dokunmazdı. Kalkınca da gusül alırdı.

§Hz. Âişe annemizden (RadıyaiiaimanM) ikinci tarikle gelen rivayet:

334 Sened: j^Gı £ 'j\^L\ ^t ^ j^i\ iİji- jü j-ğ- 'J Jc; J £jJ-

Sahih: Müsned, VI/43, H.no:24043; İkinci rivayet: VI/106-107, H.no:24636; Benzer rivayetler için bk. VI/1I1, H.no:24680; VI/17I, H.no:25244; Cünüp olarak sabahladığını ifade eden rivayetler için bk. Müsned, VI/182, H.no:25370; VI/183, H.no:25377; Ebû Dâvûd, Taharet, 89, H.no:228 (Ebû Dâvûd, Hasan b. Ali el-Vâsıtî vasıtasıyla Yezid b. Harun'un şu sözünü nakleder: "Ebû İshâk es-Sebîî'nin bu hadîsi bir yanılgı/hatadır); Tirmizî, Taharet, 87, H.no: 118-119 (Esved'den birçok kimse " ^ Si jj U^ jır«;(" lafzı ile rivayet ederler ki bu Ebû İshâk es-Sebîî'nin rivayetinden daha sahihtir. Bu rivayeti Ebû İshak'tan Şu'be, Sevrî ve daha birçok muhaddis nakleder ve (^ ^jj J J* 'j*) lafzını Ebû İshâk es-Sebîî'nin bir galatı olarak

görürler); İbn Mâce, Taharet, 98, H.no:581-583;

Nevevî Müslim'in Sahih'ine yaptığı şerhte şunları dile getirir: "Hadisi Ebû Dâvûd, Tirmizî, Nesâî, İbn Mâce ve diğerleri nakletti. Ebû Dâvûd: "Yezid b. Harun'dan naklen: Ebû İshâk es-Sebîî bu hadiste hata yaptı" der. Yanıldığı kısım ise (e£ ^ of _> 'j*) "suya hiç

dokunmadan" lafzıdır. Tirmizî de bu kısmı Ebû İshak'ın bir yanılgısı olarak değerlendirir. Beyhakî ise: "Bu lafzı hadis hafızları tenkid etmiştir. Dolayısıyla hadisin zayıf oluşu ortaya çıkmaktadır" der. Hadisin zafiyeti anlaşılınca çelişkili bir durum da kalmamaktadır. Bu kısmı İle sahih olmuş olsa da yine zıt ve çelişkili olmazdı. Bu İki cevapla çözümlenebilir: Birincisi; Ebu'l-Abbas b. Şüreyh ve Ebû Bekir el-Beyhakî'nin cevabı. "Suya hiç dokunmadan" demek, "gusletmeden" anlamındadır. İkincisi; ki bana göre güzel bir yorumdur: Bazı zamanlarda suya asla dokunmaması durumun caiz olduğunu göstermek içindir. Şayet bu uygulamasını sürekli yapmış olsaydı bu takdirde ortada uygulamanın vücûbiyeti hükmü kalacaktı" BLNevevî, Minltâc (Şerhıı Müslim), 111/186-187 {Müslim, Hayz, 21-27.lıadislerin şerhi); Bennâ, age., ü/143.

Ebû Bekir İbnü'l-Arabî (v.543/1148) ve Mübârekfûri (v.1283/1866) Tirmizî şerhlerinde (bkÂrizatü'l-alıvezİ, 1/181-182; Tuhfeıü'l-ahvezl I/U5) Şevkânî (v.1255/1839) Neylü'l-evtûr'da (bk. 1/273-274) Ebû İshâk es-Sebîî'nin asıl hatasının, uzun bir hadisi kısaltması olduğunu belirtir ve hadisin uzun şeklini verir (Biz burada Ahmed b. Hanbel'in Müsned'inde de nakledilmesi sebebiyle onun metnini veriyoruz):

^ [j^J 'd jş fn; j^ jiî Jj î.t il oJıt d) :>t j>ş} jiı 'Sj fu: iır oiû jüî '^- j 4* h J^> iiı

;uLü ji-^iı tji'. Cajî Gr ^' jj oj} ij y- ıi ^itf ufj jiiı lJü ii|j etüt 4* l/^ }^ "^ ^j s-:j JjSı (ı 13ı İle oıs" ıîıî

Müsned, VI/102, H.no:; Tayâlisf, s.198, H.no: 1386; Tahâvî, ^r/(« meâni'l-âsâr,

1/125-126; İbnü'I-Ca'd, WötiMrf, 373, H.no:2563; Ebû Nuaym, Müstahrec, 11/335, H.no:1680; Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrû, 1/413; Hadisin mütabaati da vardır: "Hüşeynı-Abdülmelik-Atâ-Âişe isnadı" Bu isnâd da hata İhtimalini ortadan kaldırır. Dolayısıyla abdest alınmasını söyleyen rivayet ile terkine işaret eden rivayetin her ikisi de sahihtir. Emir tahyir içindir. Buna göre abdest almak daha faziletlidir. Hadisin Ahmed Muhammed Şâkir tarafından sahih sayılısı için bk. Tirmizî, Taharet, 87, H.no:l 18-119 (Ahmed Muhammed Şâkir'in şerhi). Müsned'de hadisin mulâbaatı da vardır:

Bk.VI/lll,H.no:24680.

Ümmü Seleme'den (Radıyallahü anhâ) şahidi İçin bir sonraki hadise bk.

156____________________________Cünüplük ve Diğer Sebeplerden Dolayı Gusül Almak

Rasûlullah (Sailaiiaha aleyhi ve seiiem) gecenin başında eşiyle beraber olur, sonra suya dokunmaksızın uyurdu. Gecenin sonunda uyanınca eşine döner (tekrar cima eder), sonra da gusül alırdı.

483/791-Ümmü Seleme annemizden (Radıyaiiahu anhây

335 Sened: s-T/ '^ i^H* JT jy ^-'^ &- J -u^ 'J* i^> Cfii- >â y

Sahih: Müsned, VI/298, H.no:26431; Heysemî, senedindeki râvüerin sahih hadis ricali olduklarını belirtir. Bk. Mecma', 1/275.

Cünüp birinin gusletmeden önce tekrar ciınâsı, uyku, yeme ve içmesi gibi durumlarının cevazına hükmeden hadisler zikredildi. Çünkü cünüp kimsenin bedeni ve teri temizdir. Ancak bu gibi durumlarda abdest alınması veya cinsel uzvun yıkanması da müslehap olarak görülmüştür. Bazı mezheplere göre de bu gibi işlemlerin abdest almadan icrası mekruh sayıl­mıştır. Bu durumda abdestin hikmeti ne olabilir? Cevap olarak; hadesi/cünüplüğü hafifle­teceği, en azından abdest azalarından hadesi gidereceği veya uyku durumunda cünüp olarak ölme endişesi yahut bedenin daha dinç bir hâle getirilmesi gibi hususlar dillendirilmiştir. Ölüm endişesini ve meleklerin hâzır olmayışını ifade eden hadisler: a-Meymûne bt. Sa'd (Radıyal'lahit anhâ): Muvatta sarihlerinden Suyûtî (v.911/1505) (bk. Tenvîru'l-havâlik, 1/53) ve Zürkânî (v.1122/1710) (bk. Şerhu'z-ZUrkânt, 1/144) "beis olmayan bir senedle" diye ifade ederek verdikleri şu hadis Ölüm endişesini ve meleklerin hâzır olmayışını ifade eder mahiyettedir.

Meymûne bt. Sa'd: "Ey Allah'ın elçisi! Bizden biri cünüpken (bir şeyler) yiyebilir mi'?" dedim. Allah Rasûlü (Sallatiahii aleyhi ve sellem) "Abdest almadıkça yiyemez" cevâbını verdi. "Peki ey Allah'ın elçisi! Cünüp yatıp uyuyabilir mi?" dedim. Bunun üzerine "Güzelce abdest almadıkça cünüp olarak yatmaktan hoşlanmam. Çünkü ben böyle bir hâldeyken vefat etmekten korkarım. Böyle bir vefatta Cebrail (Aleyhisselâm) de hazır bulunmaz" buyurdu. Bk. Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, XXV/36, H.no:10905; Heysemî hadisin senedinde Osman b. Abdurrahman el-Harrânî et-Tarâikî'nin bulunduğunu, bu zatı Yahya b. Main'in sika, Ebû Hâtim'in saduk saydıklarım söyleyerek, Ebû Arâbe el-Harrânî ve İbn Adiy'in: "Bir beis yoktur, meçhullerden rivayette bulunur", Buhârî ve Ebû Ahıned el-Hâkim'in: "zayıf kimselerden rivayet eder", Ebû Hâtim'in "zayıflardan rivayetinde Bakıyye'ye benziyor" dediklerini nakleder. Bk. Mecma\ 1/275.

b-İbn Abbas'tan (Radıyallahu anhüma) nakledilen rivayet:

İbn Abbas Hz. Peygamber'den (Sallallahti aleyhi ve sellem) şu hadisi nakleder: "Melekler cünüp olan ve (haluk ve zaferan vb. şeylerle) kokulanan kimsenin yanında durmaz." Heysemî hadisin senedinde Yusuf b. Hâlid es-Semtî'nin bulunduğunu, bu zatı Yahya b. Main'in: "kezzâb, habis ve Allah düşmanı" olarak nitelendirdiğini söyler. Bk. Mecma', 1/275.

İbn Abbas'tan şu lafızla da bir rivayet nakledilir:

jyiij ğ^dij üijCjij v^-ı i£ftüı fJkjS N tfaî

"Şu üç kimseye melekler yaklaşmaz: Cünübe, sarhoşa ve (zaferan ve diğer kokulu şeylerin karışımından elde edilen bir koku cinsi olan) haluk ile kokulanana." Heysemî: "Bezzar, Abbas b. Ebû Tâlib hâricinde sahih ricalle nakletti. Abbas ise sahih hadis ricalinden

Cünüplük ve Diğer Sebeplerden Dolayı Gusül Almak____________________________157

Rasûlullah (SaitattaM aleyhi ve seüem) cünüp olur, sonra uyur ve uyanırdı, sonra tekrar uyurdu.

NOT: ilk bakışta bu konudaki, hadisler arasında çelişki var gibi görülmek­tedir. Ancak doğru olarak analiz ettiğimizde şu sonuca ulaşırız: Cünüp olan bir kişi uyuma gibi bir ihtiyaç sebebiyle guslü geciktirmek isterse yatmadan Önce abdest alması mendûptur, abdest almadan yattığında da bir sakıncası yoktur. Önemli olan

olmasa da sika biridir" der. Bk. Mecına', V/72. Münzirî de isnadının sahih olduğunu söyler. Bk. Terğîb, 1/89, H.no:278; III/181, H.no:3581.

c-Ammar b. Yâsir'den (Radıyallahü anh) nakledilen rivayet: &£ j! üji jf jrî jî fi,r ıij v^Jj Is^-'jj v^iı ü'i $A'y. ^'.^t'İı ir, j>\û\ îjis- 'J^s u &o ûı jıi

Bk. Müsııed, IV/320, H.no: 18788; Tayâlisî, s.90, H.no:646; Ebû Dâvûd, Teraccül, 8, H.no:4176-4177; Bezzâr, IV/238, H.no:1402; Ebû Ya'ÎÛ, m/202, H.no:1635; Beylıakî, «w-Sünenü'l-kübrâ, 1/203; V/36.

Ammar b. Yâsir'den şu lafızla da bir rivayet vardır:

"Şu üç kimseye melekler yaklaşmaz: Kâfirin ölüsüne, haluk ile kokulanana, abdest alana dek/almadıkça cünübe." Bk. Ebû Dâvûd, Teraccül, 8, H.no:4180 (Hasen b. Ebu'l-Hasen Ammar'dan hadis İşitmediği için hadis munkatıdır. Bk. Münzirî, Terğîb, 1/89, H.no:278); Deylemî, Firdevs, 11/96, H.no:2515; (Bu hadisler için bk. 1/852 ve 3/854.hadisler)

d-Büreyde'den (Radıyallahü anh) nakledilen rivayet:

"Şu üç kimseye melekler yaklaşmaz: Sarhoşa, zaferan ile kokulanana, adetli kadın veya cünübe." Bk. Heysemî hadisin Bezzâr tarafından nakledildiğini, senedinde Abdullah b. el-Hakem'in bulunduğunu, ve bu zatı da tanımadığını, diğer râvilerinin ise sika olduklarını söyler. Taberânî'nin Evsat'ındaki rivayette ise: (v^-'j ^^'j) şeklinde zikredilir" der. Bk.

Mecına', V/72. Heysemî eserinin bir başka yerinde hadisi Taberâni'ye nisbet eder ve Abdullah b. Hakİm'in zayıf olduğunu söyler:

jUAlj v-ilj Ö\/-J\

Bk. Mecma', V/156.

e-Ebû Hüreyre'den (Radıyallahü anlı) şahidi:

£ö« Ka'/a, XI/231, H.no:6348; Cerh-ta'dil âlimleri Yezid b. Iyâz'ın biyografisinde bu hadise yer verirler. İbn Adiy, Kâmil, VH/265, Trc.no:2163; Zehebî, Mîzânü'l-İ'tidâl, VII/260, Trc.no:9748. Kütübü sitlede yer almadığı hâlde Ebû Ya'lâ'nın Müsned'inde nakledilen bu hadisin Heysemî'nin zevâidinde bulunmadığına da işaret etmek isteriz.

f-Hz.Ali'den (Radıycdlahü anh) şahidi: (*__**■ Vj Uf Nj ıiy* v ^ i&yü _y^ v) Bu rivayet

için bk. 438/746.hadis

g-Abdurrahman b. Semüra'dan (Radıyallahü anhâ) şahidi:

"Şu üç kimseye melekler yaklaşmaz: Cünübe, kâfire ve zaferan ile boyalanana." Heysemî: "Taberânî'nin Evsat'ında naklettiğini, senedinde Zekerİyyâ b. Yahya b. Eyyûb'un bulunduğunu ve bu zatı tanımadığını, Abdurrahman b. Semüra'nın mevlâsı Kesİr'in haricindeki râvilerinin de sahih hadis ricali olduklarını, bu râvinin ise sahih hadis ricalinden olmasa da sika biri olduğunu" belirtir. Bk. Mecma', V/156. Fakat bu hadis Taberânî'nin eserinde Abdurrahman b. Semüra'ya değil, İbn Abbas'a dayandırılmıştır. Yani (Abdurrahman b.) Semüra'nın mevlâsı Kesir hadisi İbn Abbas'tan merfu olarak nakleder. Bk. Taberânî, el-Mu'cemü'l-evsat, V/311, H.no:5405;

Ayrıca 482/790 ve 478/7 86.hadislere bk.

158_____________________________Cünüplük ve Diğer Sebeplerden Dolayı Gusül Almak

farz namazları kazaya bırakacak kadar geciktirmemek ve her farz namazı vaktinde kılmaktır. Peygamberimizin bazen abdest almaması herhalde ümmete farz olur endişesinden kaynaklansa gerek. Zira Rasülullah bu nedenle bir çok nafile ibadete devam etmezdi.

Cimadan sonra yeni bir cima ya da yeme-içme veya uyku sebebiyle guslü geciktirmek isteyenlerin abdest alması müstehabdır. Burada abdest alma sonucunda:

1-Cünüp olanın hadesini azaltmaz, ancak abdest azalarındaki hades kalkar.

2-Bir müddet sonra ölüm gelir korkusuyla cünüp olan abdest alarak iki temizlikten biri İle yatar-kalkar.

3-Abdest vücudu canlandırır ve dinlendirir. Çünkü yorgun olan kişinin duş alması halinde dinlendiği ve canladığı malumdur.336

14- Gusül ile İlgili Sünnet Olan Haller * Bu Konuda Genel Bilgi

Guslün farz olduğu cünüplük durumu, hayız ve nifas kanının kesilmesi gibi haller dışında, bazı özel günlerde de gusül almak sünnettir. Rasülullah (Sallallahii aleyhi ve sellem) cuma, arefe ve bayram günleri gibi özel durumlarda gusül alırdı. Aşağıdaki rivayetlerde, bu konuda geniş malûmat bulunmakladır.

484/792-(Z.) Abdurrahman b. Ukbe b. el-Fâkih, Rasülullah'in sahabisi olan dedesi el-Fâkih b. Sa'd'dan (Radıyaiiahü anh) nakleder:337

336  Bk. Nevevî, £erfiH Sahihi Müslim, IH/218

337 Sened: ^-UJı >^ / £^- Jıi jJ£- 'J İ^J. ı&i- jû ^ı* 'J, '^ Jfc- jvi Jjı xi £^-ü)

Zayıf: Müsned, IV/78, H.no:16666; İbn Mâce, İkâme, 169, H.no:1316 (Fakat metninde: "cuma günü" lafzı yoktur. Bûsırî, Yusuf b. Hâlid hakkında: "Yahya b. Maîn'in "kezzâb, habis, zındık", Sindî'nin: "Birçok kimse yalancı sayar", İbn Hıbbân'ın: "hadis uydurur" dediğini nakleder. Bk.Misbâ!ıu'z~zücûce, 1/156); İbn Kânî', Mu'cemü's-sahâbe, 11/336, Trc. no: 874; İbn Abdilber, el-îsttâb, 111/1257, Tıc.no:2068; Mizzî, Tehzîbü'l-Kemâl, XXHI/136, Trc.no:4703 (Fâkih b. Sa'd'ın biyografisi); Amir Hasan Sabri hadisin isnadının metruk olduğunu söyler. Bk. Zevâidu Abdiilah b. Ahmedb. Haıibelfı'l-Müsned, H.no:14.

Senedde yer alan Yusuf b. Hâlid b. Umeyr es-Semtî "metruktür". Yahya b. Main ve İbn Hıbbân "yalancı" saymış ve hadis uydurmakla suçlamışlardır. Ebû Hanîfe'nin mezhe­binde imiş gibi görünüyordu.

Abdurrahman b. Ukbe b. el-Fâkih ise meçhuldür.

Bu iki râvinin Ahmed b. Hanbel'in Müsned'indeki ve îbn Mâce'nin Sünen'indeki bu rivayetinden başka bir rivayeti de yoktur.

Cünüplük ve Diğer Sebeplerden Dolayı Gusül Almak____________________________159

Rasûlullah (Saiiaiiaha aleyhi ve seiiem) cuma, arafe, Ramazan Bayramı ve Kurban Bayramı günlerinde gusül alırdı.

Fâkih b. Sa'd da bu günlerde ailesine gusül almalarını emrederdi.

Ebû Ca'fer el-Hatmî Unıeyr b. Yezîd b. Humâşe el-Ensârî makbuldür. Sönenlerde hadisi vardır. Tirmizî ve Ebû Dâvûd iki, Nesâî dört, İbn Mâce üç, Dârimî bir, Alımed b. Hanbel ise on yedi rivayetini nakleder. Tirmizî hadisleri için birinde hasen (H.no;3491), diğerinde hasen-sahih (H.no:3578) hükmü verir. Bazı nüshalarda bu İsim, Yusuf b. Ca'fer olarak sehven kaydedilmiş, doğrusu Ebû Ca'fer'dİr.

Fâkih b. Sa'd b. Cübeyr el-Ensârî el-Hatmî el-Evsî İlk müslüman olanlardandır. Siffih savaşında Hz.Ali ile aynı saflarda savaşmıştır.

Nasr b. Ali el-Cehzamî, hem Abdullah b. Ahmed b. Hanbel'in hem de İbn Mâce'nin hocasıdır. Her ikisi de aynı senedle hadisi naklederler.

Şevkânî: "Bezzâr, Beğavî ve İbn Kânî' de rivayet eder. İbn Mâce de ayrıca İbn Abbas'tan nakleder. İbn Hacer her iki isnadın da zayıf olduğunu söyler. Bezzâr, Ebû Râfı'den de nakleder. Ancak bu da zayıftır" der. Ayrıca Hz. Ali ve İbn Ömer'den mevkuf rivayetlere de değinir. Urve b. Zübeyr'in bayram günü guslettiğini ve bunun sünnet olduğunu söylediğini nakleden Şevkânî Bezzâr'ın: "Bayram için gusletme hakkında sahih bir hadis ezberlemedim" dediğini aktarır. Şîî kaynaklarından Hz.Ali'nin şu rivayetini de ilâve eder (u^i Ju ry_Ji *J* J* ^ j*Ji fjjj a/, fjjj ı*Jri cji j~jj o' (J-j -Jfj a* îı ^u iı J>-j) ve der ki: "Şayet isnadı sahih ise bu sünnetin isbatı doğrulanmış olur." Bk.Neylü'l-evtâr, 1/297.

Zeylaî cuma günü guslü ile ilgili Buhârî ve Müslim'deki Hz. Ömer'den nakledilen rivayeti verir: (J-^Ji i*Jri jı ^j^-t <.w iiı) İbn Adiy'in Kâmil'indeki Enes rivayetini verir:

Senedindeki Hafs'ın zayıf olduğunu belirtir. Ramazan ve Kurban Bayrammdaki gusl hakkında buradaki hadisi verir ve hadisin Taberânî'nin Mu'cem'İnde ve Bezzâr'ın Müsned'İnde nakledildiğini, hadisin illetinin ise Yusuf b. Hâlİd es-Semtî olduğunu söyler. Bk. Nasbu'r-râye, 1/85.

İbn Abbas'tan (Radıyallahü anhiima) şahidi:

Bk. İbn Mâce, İkâme, 169, H.no:1315; Zeylaî: "İbnü'l-Kattân eserinde bu hadisin Cübâre b. el-Muğallis ve Haccâc b. Temim sebebiyle zayıf olduğunu söyledi" der. Bk. Nasbu'r-râye, 1/85. Cübâre b. el-Muğallis, İbn Mâce'nin hocasıdır. Kütübü sitte musannifle­rinden sadece İbn Mâce kendisinden yirmi üç rivayet nakletmiştir.              '■

Ebû Râfı'den (Radıyallahü anlı) şahidi:

Zeylaî: "Hadisi Bezzâr Müsned'İnde nakletti. İbnü'l-Kattân eserinde hadisin illetinin, zayıf sayılan Muhammed b. Ubeydulfah olduğunu söyledi. Yahya b. Maîn "bir şey değildir" derken; Ebû Hâlim: "hadisi zayıftır", Buhârî "münkeru'l-hadis" hükmünü verir. Mendel (Mindel) b. Ali el-Anezî (v. 167/783) ise zayıftır" der. Bk. Nasbu'r-rûye, 1/86. Mendel (MindelJ b. Ali'nin Ahmed b. Hanbel ve Ebû Dâvûd birer, Dârimî üç ve İbn Mâce dokuz rivayetini nakleder.

160__________________________Cünüplük ve Diğer Sebeplerden Dolayı Gusül Almak

485/793-Hz. Âişe annemiz (Radıyaiiaha anhây?n

Hz. Peygamber'İn (SaUallaM aleyhi ve seltem),

"Dört şeyden dolayı gusül alınır:

Cuma, cünüplük, kan aldırma ve cenaze yıkamak..." şeklindeki sözünü nakletti.

* Cenaze Yıkanması Nedeniyle Gusül ve Taşınması Nedeniyle de Abdest Almak

Hasen: Müsned, VI/152, H.'ıiü:25068; EbÛ Dâvûd, Taharet, 127, H.no:348; Cenâiz, 35, H.no:3160; İbn Huzeyme, 1/126, H.no:256; Deylemî, Firdevs, V/541, H.no:9290;

Ebû Dâvûd ölü yıkayan kimsenin gusletmesini ifade eden Ebû Hüreyre hadisinin mensuh olduğunu söylemiş, hocası Ahmed b. Hanbel'e bu hususu sorduğunda, abdestin yeterli olduğu cevabını almıştır. Mus'ab b. Şeybe rivayetinin de zayıf olduğunu söyler. Bk. Cenâiz, 35, H.no:3163-3162.

Mus'ab b. Şeybe'yi Yahya b. Maîn ve Iclî sika, diğerleri ise münker rivayeti sebebiyle zayıf saymışlardır. Hâkim bu râvinin bir mütâbi (Zekeriyâ b. Ebû Zaide) ile desteklenmiş bir rivayetini nakleder. Bk. Hâkim, Müstedrek, 1/267-268, H.no:582 (Hâkim: "Bu hadis Bunârî ve Müslim'in şartı na/râv ileri ne uygun olduğu hâlde eserlerine almadıkları sahih bir hadistir" der. Zehebî de bu görüşü onaylar ve Ebû Nuaym'm rivayetine işaret eder); Beyhakî'nin rivayetinde bir mütabî değil, Zekeriyâ b. Ebû Zaide, Mus'ab b. Şeybe'nin talebesi olarak görülmektedir. Doğrusu da budur. Çünkü Ebû Davud'un Sünen'indekİ rivayetlerde bu zat talabe olarak zikredilir (Ebû Dâvûd, Taharet, 127, H.no:348; Cenâiz, 35, H.no:3l60). Bk. Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, 1/299-300; İbn Abdİlber hadisin kuvvetli olmadığını söyler. BkTemhîd, X/83.

Hadisle zikredilen dört maddenin de şahidi bulunmaktadır. Bu konuda Azîmâbâdi'nin eserine bk. Avnu'l-Ma'bûd, 11/10.

Cünüplük ve Diğer Sebeplerden Dolayı Gusül Almak_____________________________161

486/794-Ebû Hüreyre'den (Rdiihu   aj:339

RaSÛlullah (SallallahÜ aleyhi ve sellem) buyurdu ki:

"Kim cenaze yıkarsa gusül alsın ve kim de cenaze taşırsa abdest alsın! §Ebû Hüreyre'den (Radıyaiiaha ank) ikinci tarikle gelen rivayet:

339 Sened: üî^sı jy ^û> 'J* <Jî ^i ^ı ti'JJ-' Jıi ^

Hasen: Müsned, 11/454, H.no:9824; İkinci rivayet 11/272-273, H.no:7675; Üçüncü rivayet: 11/280, H.no:7757 (meçhul râvi sebebiyle zayıftır); Benzer rivayetler için bk. 11/280, H.no:7758; 11/433, H.no:9567; 11/472, H.no: 10064; Ebû Dâvûd, Cenâiz, 35, H.no:3J61-3162 (mensûh); Tirmizî, Cenâiz, 17, H.no:993 (Bu babda Hz.Âİşe ve Ali'den de rivayetler vardır. Ebû Hüreyre'nin hadisi hasendir. Ebû Hüreyre'den mevkuf olarak da nakledilir.); İbn Mâce, Cenâiz, 8, H.no:1463; Beyhatâ', es-Süııenü'l-kübrû, 1/300-301;

İbn Hacer, Ahmed b. Hanbel'in: "Bu konuda sahih olarak nakledilen bir rivayet yoktur" dediğini nakleder. Bk.Bülûğu'l-merâm, H.no:70. Emir San'ânî ise hadisin İbn Hıbbân tarafından zayıflık bulunmayan senedlerle nakledildiğini söyler ve sözlerine şunları İlâve eder: Mâverdî: "Bazı hadis âlimleri hadisi 120 tarikten nakleder". Ahmed b. Hanbel: "Hadis İbn Abbas'ın rivayeti ile mensuhtur". Ahmed b. Hanbel'in İşaret ettiği İbn Abbas rivayeti:

SrJ--t 'i! J-* (£-■ J~* t) f^sl* ,^-s! :(4-J *> i' yU Al Jj-j Jli JIİ ^U jj j* i.

l^ajt ijLjj of j

"Ölülerinizi yıkadığınızda onları yıkamanız sebebiyle gusletmeniz gerekmez. Çünkü ölüleriniz necis değildir. Ellerinizi yıkamanız yeterlidir." Bk. Hâkim, Müsledrek, 1/543, H.no:1426 (Hâkim: "Buhâri'nin şartına/hadis râvilerine uygundur ve hadis sahihtir" der ve ekler: "Bu hadis ile "ölüyü yıkayan gusletsin" hadisine bir reddiye var". Zehebî İse: "Biz her iki hadis iie amel ederiz. Gusletmek müstehabdır" der); Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, 1/306 {Beyhakî zayıf olduğunu söyler); İbn Hacer ise hadiste tenkid edilen Ebû Şeybe (İbrahim b. Ebû Bekir b. Şeybe) ile Nesâî'nİn delil getirdiğini, âlimlerin sika saydıklarını, Buhârî'nin de hasen saydığını söyler. Emir San'ânî, İbn Hacer'in Ebû Hüreyre, İbn Abbas ve İbn Ömer hadislerini şu şekilde uzlaştırdığım da belirtir: "Ebû Hüreyre hadisindeki emir nedb ifade eder. İbn Abbas ve İbn Ömer rivayetleri de bunun delilidir." BkSübülü's-selâm, 1/144. İşaret edilen İbn Ömer rivayeti ise şudur:

Bk. Dârekutnî, U/72; Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, 1/306

Suyûtî, hadisin hasen olduğunu belirtir. Bk.et-Câmiu's-sağîr, H.no:8876; Münâvî ise hadisin Tirmizî tarafından hasen sayıldığını hatırlatarak cumhurun zayıf saydığına dikkat çekmiştir. İbn Hacer'in: "Beyhaki hadisi birçok tarikle verir ve her birini zayıf addeder, ancak hadisin mevkuf olarak sahih olduğunu da onaylar" sözünü naklederek, Buhârî'nin de hadisin mevkuf oluşunu tercih ettiğini de sözlerine ekler. Bk. Feyzu 'l-kadîr, VI/240.

Şevkânî hadisin Ahmed b. Hanbel, Ebû Dâvûd, Tirmizî, Nesâî ve İbn Mâce tarafından nakledildiğini, Ebû Davud'un: "Bu hadis mensuhtur" dediğini nakleder. Beyhaki'nin senedinde zayıf olan Tev'eme'nin meviâsı Salih'in bulunduğunu söyler. Ayrıca Bezzar'ın bu hadisi Ebû Hüreyre'den üç ayrı tarikle naklettiğini, İbn Hıbbân'in da bir nakilde bulunduğunu söyleyerek, Beyhakî'nİn: "Sahih olan, bu rivayetin mevkuf oluşudur" sözünü nakleder. Bk.Neylü'l-evtâr, 1/297.

Tirmizî Ilel'inde bu hadisi, âlimlerin ittifakla amel etmediği hadisler arasında sayar. Bk. İbn Receb el-Hanbelî, Şerhu ileli 't-Tirmizî, 1/9. Hattâbî ise: "Fakihlerden hiçbirinin ölüyü yıkama sebebiyle guslü, taşıma sebebiyle de abdesti vâcîp kıldığını bilmiyorum. Bu konudaki emirler müstehap olmasını gerektirir" der. Bk. Meâlimü's-Sünen, 1/307.

162                          ______                  Cünüplük ve Diğer Sebeplerden Dolayı Gusül Almak

Hz. Peygamber (Saitaitahu aleyhi ve seiietny. "Cenaze yıkanması nedeniyle gusül ve cenaze taşınması nedeniyle abdest alınması gerektiğini" belirtti.

§Ebû Hüreyre'den (Radıyaiiahüanh) üçüncü tarikle gelen rivayet: Rasûlullah (Sallallahü aleyhi ve sellem) buyurdu ki: "Kim cenaze yıkarsa gusül alsın!"

487/795-Muğîre b. Şu'be'den

Hz. Peygamber (SaiiaUahü aleyhi ve sellem) buyurdu ki:

"Kim cenaze yıkarsa gusül alsın!"

* Yeni Müslüman Olan Bir Kişinin Gusül Alması

Hasen: Müsned, IV/246, H.no:18064 (Munkatı' olduğu İçin isnadı zayıftır); Suyûtî, hadisin hasen olduğunu belirtir. Bk.el-Câmiu's-sağîr, H.no;8875; Münâvî İse Tİrmizî'nin Kitâbü'l-//e/'inde bu hadisi naklettiğini, ve hocası Bûhârî'ye sorduğunda: "Bu konuda sahih bir rivayet yoktur" cevabını aldığını belirterek İbnü'l-Cevzî'nin: "Tariklerinin hiçbiri sahih değildir", Heysemî'nin: "Senedinde isimlendirilmeyen bir râvî vardır" sözlerini nakleder. Fakat Suyûtî, İbn Hacer'in: "Tarikleri çoktur. Bu konuda birçok ihtilaf vardır. Hadis hasendir" sözünden hareketle bu hadisi hasen saymış olabilir. Zehebî de hadisin tariklerinin birçok (zayıf) hadisten kuvvetli olduğunu söyler. Ayrıca fakihler bu hadisle delil getirdiler. Bk. Feyzu'l-kadir, VI/239.

Sahabeden Hz. Ali'nin uygulaması için bk. Müsned, 1/103, H.no:807:

^■U J»- l£l JjJİ-J U p ijly LJÜ Jtî Oli Jİ ^İJl İİİİ ö\ ciii jjij <& *Iil J!j [Ji\ oŞİ Sr-1^ $ [j'J & J1* *^ ^ j^Jl ')S- l^ı ^J Jı ^J-i & ol^Jj ^1 liÂi Jli «Jİ p oi'.^cti Jü ^t ^ Ijlİ iJİJ Ü p J—îeli Liil Jli İyi

1/131, H.no:1093; 1/97, H.no:759;

1/129-130, H.no:1074;NeskTaharet, 128, H.no:190.

Cünüplük ve Diğer Sebeplerden Dolayı Gusül Almak                                                        163

488/796-Ebû Hüreyre'den (Radıyaiiaim anhy.

341

41 Sened:

Sahih: MSsned, 11/304, H.no:8024; İkinci rivayet: 11/483, H.no:10217; Abdürrezzâk, VI/9, H.no:9834; X/3L8, H.no:l9226; Heysemî, hadisin Ahmed, Bezzâr ve Ebû Ya'lâ tarafından nakledildiğini, senedinde Abdullah b. Ömer el-Ömerî'nin bulunduğunu, bu râvİyi Yahya b. Maİn ve Ebû Ahmed b. Adiy'in sika, diğerlerinin ise yalana nisbet etmeksizin zayıf saydığını ve hadisin de hasen olduğunu söyler. Bk. Mecma', 1/283. Fakat hadisi Buhârî ve Müslim'in rivayetleri desteklemektedir. Meselâ biraz sonra verilecek Müslim rivayetinde Leys, Abdullah'ın mütâbiidir. Böylece hadis, sahih İİ ğayrihî seviyesine yükselir. Bk. Buhârî, Meğâzî, 70-71; Müslim, Cihâd, 59; Ebû Dâvüd, Cihâd, 114, H.no:2679; Nesâî, Taharet, 127, H.no: 189. Müslim'deki rivayet:

Ebû Hüreyre (RadıyallahU anlı) anlatıyor: "Rasûlullah (Sallallahii aleyhi ve sellem) Necd bölgesine bir süvari birliği göndermişti. Bunlar Benî Hanife kabilesinden Yenlâme halkının İleri gelenlerinden Sümâme b. Üsâl İsimli birini esir alıp getirdiler. Onu mescidin bir direğine bağladılar. Rasûlullah mescide girdiği zaman Sümâme'ye: "Ey Sümâme! İçinden neler geçiyor (sana ne yapacağımı umuyorsun)?" deyince: "Ey Muhammedi Hayırdan başka bir şey ummuyorum. Şayet sen beni tildürürsen kavmi içinde yüce ve şerefli (kanının bedelini ödeyeceğin) birini öldürmüş olursun; beni affeder bağışlarsan nimete şükreden birine lütufta bulunmuş olursun. Eğer kurtuluş fidyemi İstiyorsan iste. Ne istersen verilecektir. Bu konuşma sonunda Rasûlullah onu direğe bağlı bir vaziyette bırakıp oradan ayrıldı.

Ertesi günü Rasûlullah Sümâme'ye"Ey Sümâme! İçinden neler geçiyor (sana ne yapacağımı umuyorsun)?" deyince: "Gönlümde dünkü söylediklerim var. Şayet beni affeder bağışlarsan nimete şükreden birine lütufta bulunmuş olursun; beni öldüriirsen kavmi içinde yüce ve şerefli (kanının bedelini ödeyeceğin) birini öldürmüş olursun. Eğer kurtuluş fidyemi istiyorsan iste ki ne istersen mutlaka verilecektir. Bu konuşma sonunda da Rasûlullah onu aynı vaziyette bırakıp gitti.

164__________________________Cünüplük ve Diğer Sebeplerden Dolayı Gusül Almak

Sümâme b. Üsâl,342 Müslüman oldu. Rasûlullah (SaüattaM aleyhi ve seiiem) buyurdu ki:

"Onu filân kabilenin hurma bahçesine götürün ve orada gusül alma­sını emredin/isteyin!"343

§Ebû Hüreyre'den (Radıyaiiaha anh) ikinci tarikle gelen rivayet: Sümâme b. Üsâl el-Hanefî, Müslüman oldu. Rasûlullah (SaiiaiiaM aleyhi

ve seüemy, 'Onun, Ebû Talha'nın hurma bahçesine götürülmesini, orada gusül

almasını' emretti. (Sonra da) Rasûlullah dedi ki:

Ertesi günü yine Rasûlullah Sümâme'ye: "Ey Sümâme! (Bugün) ne düşünüyorsun (sana ne yapacağımı umuyorsun)?" deyince: "Gönlümde dünkü söylediklerim var. Şayet beni affeder bağışlarsan nimete şükreden birine lütufta bulunmuş olursun; beni öldürürsen kavmi içinde yüce ve şerefli (kanının bedelini ödeyeceğin) birini Öldürmüş olursun. Eğer kurtuluş fidyemi istiyorsan İste ki ne istersen mutlaka verilecektir" dedi ve bu sefer Rasûlullah: "Sümâme'yi serbest bırakın!" dedi. Sümâme serbest bırakılınca mescidin yanında içinde su bulunan hurma bahçesine/hurmalığa gitti ve yıkandı. Sonra mescide girerek Allah Rasûlü'nün huzuruna girdi ve "Eşhedü eîlâ ilahe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abdühii ve rasûlüh" diyerek kelime-i şehâdet getirdi. Daha sonra: "Ey Muhammedi Vallahi, şu yeryüzünde senin yüzünden başka benim karşımda duran bir düşman yüzü yoktu. Fakat bugün senin yüzün benim nazarımda en sevimli yüz oldu. Vallahi, senin dininden başka hiçbir din o kadar benim düşmanım değildi. Ancak bugün senin dinin benim için en kıymetli bir din oldu. Vallahi, bugüne kadar hiçbir şehir senin şehrin kadar beni nefret ettirmemişti. Ama bugün senin şehrin bütün şehirlerden daha sevimli bir hale geldi.

Ben umre yapmaya niyetlendiğim bir sırada senin süvarilerin geldi ve beni esir almışlardı. Bu durumda siz ne dersiniz/ne emredersiniz?" Rasûlullah da Sümâme'yi müjdeledi ve umre yapabileceğini söyledi. Sümâme umre İçin Mekke'ye vardığında birisi kendine: "Dinini bırakıp başka bir dine mi geçtin?" deyince, o: "(Benim bu harekelim bir dinden çıkış) değil, ben Allah Rasûlü ile kurtuluşa erdim. Vallahi ben tekrar bahsettiğiniz o şirke dönüş yapmam! Rasûlullah izin vermediği müddetçe de size Yemâme'den bir buğday tanesi bile gelmeyecektir," cevabını verir.

Ayrıca Müsned'de "Hicretin 6.Y1I1 Hâdiseleri" başlığı altında 300/9709.hadiste zikredilecektir. Biz burada metnini vermekle yetiniyoruz:

Bk. Müsned, 11/452, H.no:9794; 11/246-247, H.no:7355. 343 ya da Ösâle

343 Yeni Müslüman olan bir kişinin, hurma bahçesine götürülüp orada gusül almasının nedeni, açıkta değil de kapalı/perdeli bir yerde gusül alma zorunluluğundan dolayıdır.

Cünüplük ve Diğer Sebeplerden Dolayı Gusül Almak__________________________165

"Arkadaşınızın İslâm'ı mükemmel344 oldu."

489/797- Halife b. Husayn b. Kays b. Âsım'dan (RadıyaiiaM anhum) nak­ledildiğine göre:345

Dedesi Kays b. Asım Hz. Peygamber (Saiiaiiaim aleyhi ve seiiem) dönemin­de Müslüman oldu. Rasûlullah ona su ve sidr (temizleyici bir madde)346 ile (yıkanıp) gusül almasını emretti.

NOT: Sümâme b. Üsâl ve Kays b. Âsim gibi Müslüman oldukları zaman kendilerinden gusletmesi hattâ (seksen yaşma da gelse) sünnet olması istenen sahâbiler vardır:

a-Vasile b. el-Eska',347

b-Katâde Ebû Hişâm er-Rahâvî,348

344 Lafız olarak çok güzel oldu, şeklindedir.

Sened: «J j* ^ıi ^ ^ J. J~^- ,y- "J^ 1* Î?j^' 's™ j               tO

Hasen: Müsned, V/61, H.no:20493; Benzer rivayet için bk. V/61, H.no:20489; Abdürrezzâk, VI/9, H.no:9833; X/318, H.no: 19225; Ebû DâvÛd, Taharet, 129, H.no:355 (Ebû DâvÛd sükût elmiş, Münzirî ise hasen saymıştır); Tirmizî, Cum'a, 72, H.no:605 (Hadisin "hasen" olduğunu belirterek, Ebû Hüreyre'den de nakledildiğini ifade etmiştir); Nesâî, Taharet, 126, H.no:188; İbn Sa'd, Tabakât, VII/23-24; Beyhâki, es-Sünenü'l-kübrâ, 1/172.

Heysemî hadisin Taberânî tarafından nakledildiğini ve senedinde zayıf olanYahya el-Hammânî'nin bulunduğunu belirtir. Bk. Mecma', IX/404.

H.9 yılda Temim heyeti arasında gelen Kays b. Âsim b. Sinan o yıl müslüman oldu. "Hazâ seyyidü ehli'l-veber" "Bu kıl çadırlıların efendisi" diye takdim olundu:

Buhârî, el-Edebü'l-müfred, 328, H.no:953; İbn Sa'd, Tabakât, 1/294; İbn Kani', Mu'cemü's-sahâbe, 11/348; Hâkim, Müstedrek, IH/708-709, H.no:6564-6566; İbn Hacer, Isâbe, 11/611; V/485; Heysemî, hadisin Taberânî ve Bezzâr tarafından nakledildiğini, Taberânî'nin senedinde Ziyâd b. Ebû Ziyâd el-Cessâs'ın bulunduğunu, bu zâtı İbn Hıbbân'ın sika saydığını ve bazen hata ettiğini hatırlatır, cumhur ise zayıf sayar. Bezzâr'ın senedinde ise metruk olan Kasım b. Mutayyib'in bulunduğunu söyler. Bk. Mecma', IX/404. 4 Metindeki sidr'den kastedilen, sedir ağacının yaprağıdır ve temizleyici olarak kullanılmaktadır. Meselâ bazı tür dutların eldeki rengi ancak kendi yaprağı ile çıkmaktadır ki bu tarafımızdan bizzat mücerrebdir.

Günümüzdeki  sabun,  şampuan  gibi  maddeler sidrle aynı  işlevi  görmektedir.Bu nedenle tercemede sidr için, temizleyici madde diye bir açıklama yapıldı. 347 Bu sahâbİ ile İlgili rivayet:

Bk.Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, XXlI/82, H.no:199; el-Mu'ceınü's-sağîr, 11/117, H.no:880; Hâkim, Müstedrek, 111/659, H.no:6428 (_^j J* ,J-j u* î> J*> & Jj-j jw.) ziyade­siyle (Zehebî Telhîs'te bu  hadisi  hazfetmiştir); Ebû Nuaym, Bilye, IX/329; Heysemî, senedindeki vaiz Mansur b. Ammar'ın zayıf olduğunu söyler. Bk. Mecma', 1/283 348 Bu sahâbi ile ilgili rivayet:

166____________________________Cünüplük ve Diğer Sebeplerden Dolayı Gusül Almak

c-Useym b. Küleyb'in dedesi Ebû Küleyb349 (Radıyallâhü anhüm) bunlardandır.

15-Çarşı Hamamlarında Yıkanma Adabı

490/798-Câbir b. Abdullah'tan (Radiyaiiahaanhi:350

ülTj Jij yi5Üı j*-l iliç jL>-îj j-u-j t\i, J—^-ı «t» \ ıj JUi o-J—İi «i--j «Jj- âıl J-a -il Jj-j >^—'"' Jü ı^jl*j)

j^Lt jjl OlT OJj öcü ûî pL.1 ^ ^ ^j Ut Al J-* Jıl J_^-j

Bk. Ahmed eş-Şeybânî, Âlıâd, V/77, H.no:2618; Taberânî, el-Mu'cemü't-kebîr, XIX/14, H.no:20; Heysemî hadisin râvilerinin sika olduklarını belirtir. Bk.Mecma', 1/283.

349  Bu sahâbi ile ilgili rivayet:

j&ı'j >ÎJı ^i ili jîı >li Jü ^Lj 4* «i!' Jk yiı JÎ ^ >1 i/^'i Jü ^-' J^' >^' >İ iü jîî JÛî

Müsned, III/415, H.no: 15370 (İnkıta ve Useym ile babası Küleyb'in mehûl olması sebebiyle senedi zayıf sayılmıştır. Hadis, "Edeb" bahsinde 7/7284.hadisle zikredilecektir); Abdürrezzâk, VI/10, H.no:9835; X/317-3İ8, H.no:19224; Ebû Dâvûd, Taharet, 129, H.no:356; Ahmed eş-Şeybânî, Âhâd, IH/316, H.no:1692; V/269, H.no:2795; Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, XXII/395, H.no:982; Beyhâki, es-Sünenü'l-kübrâ, 1/172, VIII/323; Bennâ, age., XVII/312-313.

Hüseynî, İbn Hacer'in hadisin senedini zayıf saydığını belirtir ve şunu iüâve eder. Ebû Nuaym Ma'rifetü's-sahâbe isimli eserinde muttasıl olan iki isnâdla hadisi nakleder. Mizzî de biyografilerinde İbn Hıbbân'ın Sikât'ında zikrettiğini söyler. Bk. el-Beyân ve't-ta'rîf, 1/153.

350 Sened: J& J. > '-&J 'J\ ur>ı üıü-ı 'J J»i h:a^

Sahih: Müsned, III/339, H.no: 14586; Tirmizî, Edeb, 43, H.no:2801 (hasen-garib); Nesâî, Gusl, 2. H.no:399; Durunu Eşribe, 4, H.no:2098; Ebû Ya'lâ, IH/435, H.no:1925; Taberânî, el-Mu'cemü'l-evsat, 1/186, H.no:588; 212-213, H.no:688; n/194-195, H.no:1694; IIV69-70, H.no:2510; VIII/141, H.no:8214; Hâkim, Müstedrek, IV/320-321, H.no:7779 (Hâkim: "Müslim'in şartına/râvisine göre sahihtir" der. Zehebî de bunu onaylar); Beyhakî, Şuabü'l-hnân, V/12, H.no:5596; Hadisin senedinde İbn Lehîa bulunmaktadır. Bu râvî ile ilgili geniş bilgi için bk.22/64.hadis. Ancak diğer rivayetlerde İbn Lehîa bulunmamaktadır. Tirmizî'nin rivayeti:

Cünüplük ve Diğer Sebeplerden Dolayı Gusül Almak                                                        167

Tİrmizî hocası Muhammed b. İsmail el-Buhârî'ııin Leys b. Ebî Süleym hakkında: "Saduktur, bazı konularda bazen hata yapar" dediğini nakleder. Yine aynı zat hakkında Buhârî ve Ahmed b. Hanbel'in: "Leys'İn hadisi iç açıcı değildir. Çünkü o, başkalarının merfu yapmadığı rivayetleri merfu yaptı. Bu sebeple de onu zayıf saydılar" değerlendirmesini nakleder.

a-Ebü Saîd el-Hudrî'den (Radıyaltahü anlı) şahidi:

â         r j*j rLj-ı «u».                       i                                                       ^

Taberânî, el-Mu'cemü'l-evsat, VII/218-219, H.no:7320; Ebû Saîd'den şahidini Taberânî Evsat'ında, Bezzâr Müsned'inde ııakletmiştir. Senedinde A1İ b. Yezid el-Elhânî bulunmaktadır ki Ebû Hatim ve İbn Adiy zayıf, Ahmed b. Hanbel ve İbn Hıbbân sika saydı. Bk. Heysemî, Mecma', 1/278.

b-Ebû Eyyûb el-Ensârî'den (Radtyallahü anh) şahidi:

 3ıL j*jı CîlS" j>j s_,U f_£Ji ^1 cjJij jıb j*ji Oli" _j>j *i

Taberânî,   el-Mu'cemü'l-kebîr,   IV/124,  H.no:3873;  el-Mu'cemü'l-evsat,   VIII/287, H.no:8658; /(wi Hıbbân, XH/410, H.no:5597 (o—J j' ^ J4Ü ^Vı rjJij ^ ^3, oıs" ^j) lafzı ile;

Hâkim, Müstedrek, IV/321,  H.no:7783 (Hâkim:  "isnadı sahihtir" der. Zehebî de bunu onaylar);   Beyhakî,   es-Sünenü'l-kübrâ,   VII/309;  Şuabü'l-îmân,   VI/156-157,   H.no:7769; Heysemî: "Bu rivayeti de Taberânî Kebîr ve Evsat'ında nakleder. Leys'in kâtibi Abdullah b. Salih, Ahmed b. Hanbel ve diğerleri tarafından zayıf sayılmıştır" der. Bk. Mecma', 1/278. c-İbn Abbas'tan (Radtyaliahiî anhiima) şahidi;

rjjij Âb j»}, oır ^ h yp. -ş/ı rLj-ı y\ yj fH\ cjJij i^ ^j; oır j-: Jü jO-j u* i

Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, XI/191, H.no:11462; Deylemt, III/510, H.no:5585; Burada verilen Câbir rivayetine yakın bir metinle naklettiği hadisi Taberânî Kebîr'inde rivayet etmiştir. Senedinde de Yahya b. Ebû Süleyman el-Medenî bulunmaktadır. Buhârî ve Ebû Hatim zayıf, İbn Hıbbân ise sika sayar. Bk. Heysemî, Mecma', 1/278-279.

Rasûlullah (SaUallahü aleyhi ve sellem): "Hamam denilen evlerden sakının!" "Ey Allah'ın Rasulü! (Hamam) kiri temizler" dediler. Bunun üzerine "(Bu gibi yerlerde temizle­nirken avret mahallinizi) örtün", dedi.

Heysemî, Bezzâr ve Taberânî'nin el-Mu'cemü'1-kebir'İnde rivayet ettiğini, Taberânî'de

{jiij.1 ^j JjjJl ^aJu *;ı iıi Jj-j \ı ijJii) "Ey Allah'ın Rasulü! (Hamam) kiri giderir ve hastaya

fayda verir, dediler" ziyadesinin bulunduğunu söyler ve sahih hadis ricali ile nakledildiğini belirtir. Ayrıca Bezzâr, hadis âlimlerinin Tavus'tan mürsel olarak naklettiğini de ilâve eder. Bk. Mecma', 1/277. Hâkim bu rivayetin Müslim'in şartına uygun olarak sahih olduğunu iddia eder. Zehebî de onu onaylar. Bk. Müstedrek, IV/321, H.no:7780-7781 (Zehebî: "Buhârî ve Müslim'in şartına/râvisine uygundur" der). Hadisin bir başka kanaldan da nakledildiğini görüyoruz:

Rasûlullah (SaUallahü aleyhi ve sellem): "En kötü evlerden biri de seslerin yükseldiği, avretlerin açıldığı hamam(lar)dır" dedi. Adamın biri: "Ey Allah'ın Rasulü! Hasta orada tedavi olur, kiri temizlenir" deyince, Rasûlullah (SaUallahü aleyhi ve sellem): "Oraya giren (avret mahallini) örtmeden girmesin," dedi.

Heysemî, Taberânî'nin Kebîr'inde naklettiği bu hadis için de: "Senedinde Yahya b. Osman es-Semtî bulunmaktadır. Buhârî ve Nesâî zayıf, Ebû Hatim ve İbn Hıbbân sika sayar. Diğer râvileri sahih hadis ricalidir" der. Bk. Mecma', 1/278.

d-İbn Ömer'den (Radıyaltahü anhiima) şahidi:

168____________________________Cünüplük ve Diğer Sebeplerden Dolayı Gusül Almak

RaSÛlUİlah (SallaUahS aleyhi ve selleın) buyurdu kî:

"Kim Allah'a ve âhiret gününe inanıyorsa (sakın) peştemalsiz (Çarşı) hamamına girmesin!

Kim Allah'a ve âhiret gününe inanıyorsa (sakın) karısını (çarşı) hamamına351 götürmesin!

Kim Allah'a ve âhiret gününe inanıyorsa (sakın) İçki içilen sofrada oturmasın!

Kim Allah'a ve âhiret gününe inanıyorsa (sakın) yanında mahremi olmadan yabancı bir kadınla yalnız kalmasın! Onların üçüncüsü şeytan olur (da kendilerini saptırır)."

491/799-Hz. Âişe annemizden

Rasûlullah (Saiiaiiahtt aleyhi ve seiiem) erkeklerin ve kadınların (çarşı) hamamlarına gitmesini yasakladı. Daha sonra erkeklerin peştemalle yıkan­malarına izin verdi, kadınlara izin vermedi.

Taberânî, el-Mu'cemü'l-evsat, VI/378, H.no:6669; Heysemî, Taberânî'nin Evsat'ında naklettiği hadisin senedinde Mâlik'in kâtibi Hubeyb'in zayıf olduğunu belirtir. Bk.Mecma\ 1/279;

Ayrıca benzer rivayetler için 495/803 ve 494/802.hadislere bk.

351 Çarşı hamamları, herkesin aynı yerde yıkandığı yerlerdir. Buralarda peştemalle yıkanmaya dikkat edilmemesi ve ahlâksız insanların gelmesi gibi birtakım sakıncalardan dolayı Rasûlullah eşlerin gitmesini istememektedir.

~ Seııed: '^X-) 4* ^ J^ ^ i)j»î v& Jij ijii J> 'ji- >\1& J, «üı £& 'j~ «ıL 'J, îdi- ı2jj- ju ^fj üj».

Sahih: Müsned, VI/139, H.no:24966; Benzer rivayetler için bk. VI/132, H.no:24887; VI/179, H.no:25333; Ebû Dâvûd, Hammâm, 1, H.no:4009; Tirmizî, Edeb, 43, H.no:2802 (İsnadı tam sağlam değil); İbn Mâce, Edeb, 38, H.no:3749;

Senedindeki Ebû Uzra mechûl biri sayıldığı gibi senedinden de anlaşılacağı üzere sahâbî olduğu da ifade edilir. Sahabeden bahseden eserlerde de bu zâta yer verilir. Bk. İbnU'l-Esîr, Üsdü'l-ğâbe, Trc.no:6095; İbn Hacer, el-İsâbe jt temyîzi's-sahâbe, Trc.no:10244; İbn Abdilber, el-lstîâb fima'rifeü'l-ashâb, Trc.no:3125.

Cünüplük ve Diğer Sebeplerden Dolayı Gusül Almak____________________________169

492/800-Ebu'l-Melîh 353'ten:354

Şam bölgesinden gelen kadınlar Hz. Aişe annemizin (Radıyatiahn anhâj yanına girdiler. Hz. Aişe (onlarla konuşurken) şöyle dedi:

'Sizler çarşı hamamlarına giden kadınlarsınız (değil mi?) Rasûlullah

(Sallatlahilaleyhi ve sellem) ŞÖyîe buyurdu:

"Kadınlardan biri evi dışında elbisesini çıkarırsa izzet ve celâi sahibi Allah ile kendisi arasındaki perdeyi355 yırtmış/lekelemiş olur."

353 Ahmed b. Hanbel'in hocalarından Muhammed b. Cafer'in rivayetinde Ebu'l-Melih ismi açıkça zikredilmiş, ancak Haccac'ın rivayetine İse "bir kişiden" şeklinde müphem olarak nakledil m i şiir.

"   Scncd: jüjı ^ ^ jc '-i- jj ,-'■'• '-j- s^-- ısiî- ül> j-ıi^â-j ji«^ ^ -ÜÂ- ıiıü-

Sahih: Müsned, VI/I73, H.no:25283; Hadisin bu sencdle iki tarikten geldiği görülmektedir. Muhammed b. Ca'fer tariki sahihtir. Haccfıc tariki ise zayıftır. Çünkü Hz.Aişe'den nakleden müphemdir. Ahmed b. Haııbel sahih bir senedle daha nakleder ve "(=£•) ma'nâhü (aynı manada)" lafzı i!e metinde kısaltmaya gider. Böylece seneddeki müphemlik "Ebu'l-Melih (Âmir b. Üsâme b. Umeyr-v.98/716-)" ismi ile her iki tarikte ortadan kalkmıştır: Vl/173, H.no:25284:

siü ^ÎTJj iLıj *Ili .diı xjl& Jjı Sy~-') '-'•"'■' :*cJii ftijıp 'ji- 7t-ll)i ^J 'jî- jüJi ji J> JC 'Ji-

(Mükerreri için bk. VI/199, H.no:255Ü3; Bir diğer rivayet: VI/267, H.no:26182: ... J^3 üi '.ty'Jîi. &ü^'J*jSjUSuC&'j»^S&A ;ı&&ij£'^jti! aijıi[y^- Jj.î^ j^ij^ı Jlî j-L"_,^'^eliiÇİ­VİMİ, H.no:24022 (Senedi kopuktur. Çünkü Salim b. Ebu'l-Ca'd, Hz. Âişe'dcn hadîs almadı. Ebu'l-Melîh vasıtası ile aldı). Tayâlist, s.212, H.no:1518; Ebû Dcıvûd, Hammâın, 1, H.no:4010; Tirmizt, Edeb, 43, H.no:28Ü3 (Hascn); İbn Mûce, Edeb, 38, H.no:3750; DÛrintî, İsti'zan. 23. H.no:2654; Hâkim, Miistedmk, IV/321, H.no:7780-7781 (Zehebî: "Buhûrî ve Müslim'in şartına/râvisine uygundur" der); Heysemî senedinde zayıf olan İbn Lehîa'nııı bulunduğu ve Taberânî'nin Evsat'ıııda nakledilen rivayete yer verir:

Bk.Mfc/«a M/278;

Abdullah b. Amr'dan (Radıyallahü anhüma) şahidi:

eL_îi j( İjajjİ ı/ı ÎCJiı                Û

"Acem toprakları sizin için felholunacak ve siz oralarda hamam denilen binalar bulacaksınız. Erkekler peştemalsiz olarak oraya girmesinler. Kadınların girmelerine mâni oiun. Fakat, hasta veya lohusa İseler (şifa için) girebilirler." Bk. Ebû Dâvûd, Hammâm. 1, H.no:4011; İbn Mâce, Edeb, 38, H.no:3748:

Bennâ hadisin râvilerİnİn sahih hadis ricali olduklarım belirtir. Bk.Biilûğu'l-emâm, 11/149; Ayrıca bir sonraki rivayete bk. 355 Yani haya ve ahlâk perdesini

170                                                   Cünüplük ve Diğer Sebeplerden Dolayı Gusül Almak

493/801-Ümmü Seleme'nin mevlâsı Sâib'den:356

Humuslu kadınlar Ümmü Seleme annemizin (RadıyaUaha anim) yanına girdiler. Ümmü Seleme:

'Sizler kimlerdensiniz/nerelisiniz?' diye sorunca onlar:

'Humusluyuz' dediler.

Ümmü Seleme onlara dedi ki:

'Raşûlullah' in (Sattaiiahu aleyhi ve settem) şöyle dediğini işittim:

"Hangi kadın elbisesini evi dışında çıkarırsa Allah ondaki (haya) perdesini yırtar/alır."'

494/802-Ömer b. Hattab (Radıyaiiahüanh) dedi ki:357

3S6 Sened: £-0'j ıî

Hasen: Müsned, VI/301, H.no:26448; Ebû Ya'lâ, XII/460, H.no:703l; Taberanî, el-Mu'cemii'l-kebîr, XXIII/314, 402, H.no:7I0, 962; Hakim, MüstedreK IV/321, H.no:7782 (Zchebî sükût etmiştir); Heysemî hadisin Taberânî'nin Kebîr'inde, Ebû Ya'lâ ve Ahmed b. Hanbel'in Müsned'inde nakledildiğini, fakat senedinde zayıf olan İbn Lehîa'mn bulunduğunu söyler. Bk.Mecma', 1/277; Bu râvî ile ilgili geniş bilgi için bk.22/64.hadis.

Ayrıca hadisin senedinde Derrûc Ebu's-Semh vardır ki bu zat da zayıftır. Fakat Heysemî başka bir hadisin senedinde Ebu's-Semh Derrâc b. Sem'ân es-Sehmî'nin bulun­duğunu söylerken bu zâtın İbn Maîn tarafından sika kabul edildiğini belirtmiştir. Bk. Mecma', 1/63, 52. Ebû Dâvûd ve bir kısım cerh ve la'dîl alimi, bu zâtın hadislerinin müstakîni/sahih, Ebu'l-Heysem'den naklettiği rivayetlerin ise zayıf olduğunu belirtirler. Bk.Zehebî, Kâşif, Trc.no:1473; İbn Hacer ise, saduk olduğunu belirterek Ebu'l-Heysem'den naklettiği rivayet­leri zayıf sayar. Bk.Takrîb, Trc.no:1824; İbn Hıbbân, sika râvîleri derlediği eserinde yer verdiği gibi (Rk.Sikât, V/114), Sahih'indt birçok yerde bu rüviye yer verir. İbn Şahin ise, Ebu'l-Heysem'den naklettiği rivayetlerinde de bir beis görmez. Bk. Sikât, 349

Scned: 'Ji- iîjû- ^çjı (—ün ^ı 'J>, ji—ûiı J *üâ- ^jıiji '^. 'JS jı ^jiiJı jî /JJ- j&- ^j 'J.\ ıîîji. Ojjıi ıi!xi-

Hasen: Müsned, 1/20, H.no:125; Beyhakî, es-Süneııü'l-kübrâ, VII/266; İstanbul Muhâsarasın-dakİ ordu kıssacısının mechûliyeti sebebiyle hadis zayıftır. Bu zâtın Abdullah b. Yezîd olma

Cünüplük ve Diğer Sebeplerden Dolayı Gusül Almak__________________________171

'Ey İnsanlar! Ben Rasülullah'ın (Saiiaiiahu aleyhi ve seiiem) şöyle dediğini işittim:

"Kim Allah'a ve âhiret gününe inanıyorsa (sakın) içki dağıtılan sofrada oturmasın!

Kim Allah'a ve âhiret gününe inanıyorsa (sakın) peştemalsiz olarak (çarşı) hamamında yıkanmasın!

(Kadınlardan) kim Allah'a ve âhiret gününe İnanıyorsa (sakın çarşı) hamamına gitmesin!'"

495/803-Ebû Hüreyre'den

RaSÛlUİIah (Sallaltaltü aleyhi ve sellem) buyurdu kî:

"Ümmetimin erkeklerinden kim Allah'a ve âhiret gününe inanıyorsa (sakın) peştemaisiz olarak (çarşı) hamamına girip yıkanmasın!

Ümmetimin kadınlarından kim Allah'a ve âhiret gününe inanıyorsa (sakın çarşı) hamamına girmesin!"'

ihtimâli bulunduğu gibi, Ebû Şeybe el-Mehrî olması da muhtemeldir. Bk. Müsned, VI/27, H.no:23874, 23876. Heysemî de müphem râviye işaret etmekle yetinir. Bk. Mecma', 1/277.

Geniş bilgi için bk.7ü'a7, 340; Hadisin senedi zayıftır. Fakat şâhidleri İle hasen li ğayrihî seviyesine yükselir.

Ayrıca benzer rivayetler için 495/803 ve 490/798. hadislere bk. 35S Sened: Jıî «S ıî; fi' ü s^ J> ju jıSjj J, j*y 'je-1'£- fi ,^'ai. j_»^ £&*- J^-'j^ -*i* fi &*■

Hasen: Müsned, 11/321, H.no:8258; Ebû Hayrc Muhib b. Hazlem el-Mısrî (v.135/752) Heysemî senedindeki Ebû Hayre hakkında Zehebî'nin: 'Tanınmıyor" dediğini nakleder. Bk.Mecma', J/277; Mısırlılardan olduğu söylenir. Sabit b. Zeyd'İn mevlâşıdır. Bk.Hüseynî, /

Ayrıca benzer rivayetler için 494/802 ve 490/79 8. had islere bk. Hadisin Mikdâm b. Ma'dîkerİb'den (RadıyaUaiüi anlı) şahidi: Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, XX/284;

^İ liilil J* f\y jjVl J tjJ jjfJJ J^k- \i$ :Jü . Üj-Ol ^j v-. Jl u-ai; U| I İl Jj-j L :ij!lü My-i

Heysemî, zayıflığında icma edilen Mesleme b. AH el-Huşenî'nin de bulunduğu bir senedle Taberânî tarafından rivayet edildiğini söyler. Bk. Mecma', 1/278

172                                                        Cünüplük ve Diğer Sebeplerden Dolayı Gusül Almak

496/804-Yuhannes Ebû Musa'dan:

359

Hasen: Miisned, VI/362, H.no:26920; İkinci rivayet: VI/361-362, H.no:2ö917 (senedinde tbn Lehîa bulunmakladır. Bu ruvî ile İlgili geniş bilgi için bk.22/64.hadis. Ayrıca zayıf olan Zebbân b. Fâid vardır); VI/362, H.no:26918 (İki ayrı tarikten nakledilir. Birincisinin senedinde Zebbân b. Fâid ve İbn Lehîa; İkincisinin senedinde Zebbân ve Rİşdîn bulunmak­ladır. Hadis basendir. Rişdîn râvî ile İlgili geniş bilgi için bk. 31/73.hadis); Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, XXIV/253, H.no:646; Hcysemî, Ahmcd b. Hanbel ve Taberânî tarafından rivayet edilen hadisin senedlerinden birinin (25283.hadis) râvilerin sahih hadis ricali olduklarını belirtir. Bk. Mecma\ 1/277.

İbn Hacer d-Kavlii'l-Müsedded fı'z-zebbi ani'l-Miisnedi li'l-İmûm Ahmed (bk.s.42-43, H.no:14) isimli eserinde bu hadisin birinci rivayetini senedi ile verir ve der ki: "İbnü'l-Ccvzî el-Ehûdîsü'l-vâhiye (el-Mevzûât) adlı eserinde nakleder ve "Bu hadis bâtıldır. Çünkü Allah Rasûlü döneminde hamam yoktu" der. Ayrıca Ebû Salır Humcyd b. Ziyâd sebebiyle illetii gösterir. Çünkü Yahya b. Main bu zâtı zayıf addeder. İkinci tariki de vererek Zebbân b. Fâid'in zayıf olduğunu söyler." İbn Hacer hadisin o dönemde hamamların olmaması sebebiyle bâtıl sayıldığını tenkid ederek şöyle der: "Günümüzde olduğu gibi umûmî hamamlar yoktu. Ama mutlak surette yıkanılan yerler vardı. Birçok rivayette o dönemdeki hamamdan bahsedilmektedir."

Bennâ İse: "Heysemî'nİn işaret eltİğİ Taberânî'nin rivayeti bu hadisi kuvvetlendirir. Ayrıca Ebu'I-Melîh'İn Hz.Aişe'den naklettiği hadis de bu rivayeti destekler. Çünkü râvilerİ sahih hadis ricâlindendir" der. Bk.Bülıîğu'l-emânî, 11/151.

Zebbân b. Fâid el-Habrânî (v.155/772) Zehebî zayıf olduğunu söyler. Tirmizî bir, İbn Mâce iki, Ebû Dâvûd üç, Ahmed b. Hanbel ise 35 rivayetini nakleder. Tİrmizî tenkît

Cünüplük ve Diğer Sebeplerden Dolayı Gusül Almak_____________________________173

Ümmü'd-Derdâ (Radıyaiiaim anim) anlatıyor:

Bir gün Rasûlullah (SaiiaUahu aleyhi ve seiiem) kendisiyle karşılaştı ve sordu:

"Ey Ümmü'd-Derdâ! Nereden geliyorsun?" O:

'(Çarşıdaki) hamamdan' deyince Rasûlullah (Sallallahü aleyhi ve sellem) buyurdu ki:

"Kadınlardan biri evi dışında elbisesini çıkarırsa, izzet ve celâl sahibi Allah ile kendisi arasındaki perdeyi yırtmış/lekelemiş olur."

§İkinci tarikle gelen rivayet:

Sehl, babası Muâz'dan nakleder:

Kendisi ÜmmÜ'd-Derdâ'nm (Radıyaitahüaniui) şöyle dediğini işitti:

'Ben çarşı hamamından çıktım ve (yolda) Rasûlullah'la (Saiküiaha aleyhi ve seiiem) karşılaştım, bana dedi ki:

"Ey Ümmü'd-Derdâ! Nereden (geliyorsun)?" Ben:

'Hamamdan' deyince Peygamberimiz buyurdu ki:

"Nefsimi elinde tutan Allah'a yemin olsun ki hangi kadın elbisesini annelerinin evi dışında çıkarırsa, izzet ve celâl sahibi Rahman ile kendi arasındaki (haya) perdesini yırtmış olur."

NOT: Genellikle çarşı hamamları denilen, umûmî hamamlar hem ahlâkî, hem de tıbbî yönden sağlıksız mekânlardır. Rasûlullah (Saiiaikıhu aleyhi ve sellem), kadınların (zaruret olmadıkça)360 buralara gitmelerini yasaklamıştır. Erkeklere ise peştemalle yıkanmaları ve avret mahallerini göstermemeleri şartıyla izin vermiş, ancak onların da ihtiyaç olmadıkça gitmemelerini istemiştir. Günümüzdeki evlerde banyo sistemi bulunduğu için insanlar çarşı hamamlarına gitmemekledir. Fakai şifalı sular denilen kaplıcalarda aynı sakıncalar mevcuttur. Özel yıkanma yerleri bulunmayan kaplıcalara, zaruret olmadıkça gidilmemeli, gitme zarureti varsa İslâmî âdaba uyulmalıdır.

etmemiştir. Bk.Sünen, Cum'a, 17, H.no:5I3; Ahmed Muhammed Şâkir Tirmizî"nin şerhinde bu râvî hakkında şu değerlendirmeyi yapar: "Ahmed b. Hanbcl ve Yahya b. Maîn zayıf saydı. İbn Hibbân ise "Gerçeklen münkeru'l-hadistir, Sehl b. Muâz'dan rivayetle tek kaldı. Sanki mevzu gibidir. Onunla delil getirilmez" der. Ebû Hatim: "Salih bir şeyh" olduğunu söyler. Bende oluşan kanaata göre hadisi hasen derecesinin altına düşmez."

Ebû Salır Humeyd b. Ziyâd el-Harrât el-Medînî (v. 189/805) hakkında Ahmed b. Hanbel ve bir rivayette Yalıya b. Maîn "bir beis yok" derken (ki Yahya b. Maîn: "bir beis yok" dersem, bu kimsenin sıka oîduğu anlamındadır, der.) İbn Hibbân ve Dârekutnî sika saymıştır. Müslim on, Tİrmizî ve Dârimî İki, İbn Mâce dört, Ebû Dâvûd yedi, Ahmed b. Hanbel İse 22 rivayetini nakleder.

Hala Ebû Sahr Humeyd b. Ziyâd'dan gelmiştir. Bu râvî hataları olan bir zattır. Hadis bundan önce zikredilen rivayetlerle kuvvet bulur.

Ümmü'd-Derdâ'mn İsmi Hüceyme bl. Huyey el-Eş'ariyye el-Evsâbiyye'dir, 360 Rasûlullah döneminde bu bölgede hamam yoklu. Peygamberimiz Şam bölgesinin fethedileceği müjdeledi ve oralardaki problemlerle ilgili tavsiyelerde bulundu; hamamlara erkek ve kadınların gitmelerini de yasakladı, ancak zaruret halini bundan istisna etti. Zaruret halini Rasûlullah hasta kadınlar ve lohusa olanlar şeklinde açıkladı. (Ebû Davûd, Hummam, 1). Bu ruhsatın nedeni de tedavi ve istirahat olsa gerek. (Bk. Aziınâbâdî, Avnü'l-Ma'bûd, Xr/48-49)

174                                                   Cünüplük ve Diğer Sebeplerden Dolayı Gusül Almak

FIKHI HÜKÜMLER

Gusül İle igili İttifak ve ihtilâf edilen konular:

A-İttıfak edilen konular:

1-Şehvetle meni geldiğinde gusül gerekir.

2-Hayız ya da nifas kanı kesildiğinde gusül gerekir.

3-Rüyada bir şey görür ve meni gelmezse gusül gerekmez, ancak bir şey görmediği hâlde meni gelmişse gusül gerekir.

4-Cimâ olduğunda meni gelmese de gusül gerekir.

5-Cünüplükten dolayı kadın gusül alırken örgülü saçlarını çözmesi şart değildir, saç diplerini yıkaması yeterlidir.

6-Mezi necisür.

7-Gusülde bütün vücut yıkanmalıdır.

8-Besmele farz değildir, sünnettir.

9-Teılip ve muvâlât (azaları peş peşe yıkamak) farz değildir.361

B-İhtilâf edilen konular:

1-Gusülde mazmaza ve istinşâk farz mıdır? İ. Ebû Hanîfe'ye göre farz, cumhura göre sünnettir. İhtilâf âyetteki Oj^ü) 'iyice temizlenin" cümlesinin farklı

anlaşılmasından kaynaklanmaktadır; İ. Ebû Hanîfe'ye göre suyun rahatlıkla girebildiği her yeri/menfezi yıkamak farzdır, diğerlerine göre vücûdun sadece' yüzeyinin yıkanması farzdır.362

2-Cünüplükten dolayı kadın gusül alırken örgülü saçlarını çözmesi ittifakla şart değildir, saç diplerini yıkaması yeterlidir, ancak erkek saçlarını çözmelidir, zira örgülü saç erkek İçin normal değildir.

Hayız ya da nifas kanı kesilince gusiil alındığında kadın örgülü saçlarını çözmez, Hanbelîlere göre bu iki durumda gusülde çözer. Örgülü olmayan uzun saçların yıkanmasında ihtilâf edildi, Şâfiîlere göre çözülmeli, Hanefî ve Hanbelîlere göre çözülmesi şart değildir. Bu ihtilâf uzun saçların örgülü saçlara kıyas edilip edilmemesinden kaynaklanmaktadır.363

3-Gusülde niyet şart mıdır? Abdestte olduğu gibi gusülde niyet İ.Ebû Hanîfe'ye göre sünnettir, zira abdestte olduğu gibi gusül de müstakil bir ibadet değildir, bilâkis bir ibadetin parçasıdır. Cumhura göre farzdır, zira bunlar müstakil birer ibadettir.31"14

4-Gusülden sonra gelen meni sebebiyle gusül gerekir mi? İ. Ebû Hanîfe ve bir rivayette Ahmed'e göre İdrardan sonra gelirse gerekmez, değilse gerekir. İ. Şafiî'ye göre her halükârda gerekir. İ. Mâlik ve diğer rivayette Ahmed'e göre her halükârda gerekmez.365

m Şîrâzî, MUhezzeb, 1/29, 31; Merğınânî, Hidâye, I/16;İbn Rüşd, Biââye, 1/33; Ibn Kudâme, Muğnî, 1/197, 208, 219-220,225-226, 731; Meydânî, Lübâb, 1/40; Dehlevî, age., 1/508

362  Merğınânî, age., 1/16; İbn Rüşd, age.. 1/32-33; İbn Kudâme, age., 1/220

363  Şîrâzî, age., 1/31; Merğinânî, age., 1/16; İbn Kudâme, age., 1/225-226-227; Desûkî, Haşiye, 1/134

364  Şîrâzî, age., 1/31; İbn Rüşd, age.. 1/32

363 İ.Şâfiî, Ümm, 1/31; İbn Kudâme, age., 1/200; İbn Nüceym, Baht; 1/58; Desûkî, age. 1/127

Cünüplük ve Diğer Sebeplerden Dolayı Gusül Almak____________________________175

5-Şehvetsİz olarak gelen meni sebebiyle gusül gerekir mi? Bu durumda gusül almak İ. Şafiî'ye göre farz, cumhura göre farz değildir.366

6-Meni necis midir? İ. Ebû Hanîfe'ye göre necistir, yaş veya kuru olduğunda yıkanmalı, kuruduğunda ise çitİlemek/kazımak yeterlidir, t. Mâlik'e göre yaş veya kuru olduğunda yıkanmalıdır, zira necistir. İ. Şafiî'ye göre temizdir, yıkanması ya da çitilenmesi/kazınmasi menduptur. İ. Ahmed'den bu konuda iki görüş rivayet edilir.367

7-Yeni Müslüman olan bir kişinin gusül alması farz mıdır? İ. Mâlik ve bir rivayette Ahmed'e göre farz, İ. Ebû Hanîfe'ye göre müstehabdir. İ. Şafiî'ye göre ise saçlarını kestirmesi ve gusül alması müstehabdır. û

§Cünüp olarak yapılamayan ibâdetler: 1-Namaz kılınmaz,                                   ,

2-Kâbe'yi tavaf edilmez.

3-Kur'ân okunmaz veya ona dokunulmaz, ancak dua maksadıyla bazı âyetler okunabilir.

4-Zarûrel olmadıkça mescitlerden geçilmez.369

m İ.Şâfiî, age., 1/31; Merğınânî, age., 1/16; tbn Rüşd, age.. 1/34; Nevevî, Mecmu', 11/139; İbn Kudâme, age., 1/197-198

367   İ.Şâfiî, age., 1/47; Sehnûn, Müdevvene, 1/23; Merğnı&nfcdge., 1/37; tbn Kudâme, age., 1/735

368  l.şafiî, age., 1/32; Şîrâzî, age., 1/30; Nevevî, age., 1/154; İbn Kudâıne, age., 1/206

369  Şîrâzî, age., 1/30; İbn Rüşd, age., 1/29-31,34-35; Dehlevî, age., 1/510

k)- HAYIZ, İSTÎHAZE VE NİFAS

1- HAYIZ VE İSTÎHAZE

   Hayız ve İlgili Hükümler

   Hayız Günlerinde Cinsel İlişki Haramdır

   Hayızlı Hâlde Yapılan Cinsel İlişkinin Keffâreti

   Hayızlı Döneminde îzar Üzerinden Faydalanmak

   Kişi Hayızlı Eşiyle Yemek Yer ve Hayızlının Artığı Temizdir

   Erkeğin Hayızlı Karısına Yaslanarak Kur'ân Okuması ve Hayızlı Kadının Mescide Girmesi

   Hayızlı Kadının Kan Mahalli Dışında Bedeni ve Elbisesi Temizdir

   Hayızlı ya da Nifaslı Kadının Gusül Alma Şekli

   Âdet Dışı Kan (îstihâze) Gören Kadının Hayız ve Sonraki Hâli

   Âdet Dışı Kan (îstihâze) Gören Kadının Hayız ve Sonraki Hâli

   Âdet Günlerini Bilen/Ayıran İstihâzeli Kadının Durumu

   Âdet Günlerini Bilemeyen/Ayiramayan İstihâzeli Kadının Durumu

   Gücü Yeten İstihâzeli Kadın Bir Gusülle İki Namazı Cem' Ederek Kılar

2-NİFAS (LOHUSALIK)

Nİfas Müddeti ve Hükümleri

178_______________________________________________Hayız, İstihâze ve Nifas

K-HAYIZ, İSTİHÂZE VE NİFAS 1-HAYIZ VE İSTİHÂZE

İslâm, bazı ibadetlerde temizlik şartı koşar. Maddî temizlik yanında manevî temizlik de bu noktada çok Önemlidir. Abdest ve gusül gerektiren haller manevî kirliliktir. Söz konusu hallerin bir kısmı tabiî sebeplerden kaynaklanır, bunlar da hayız ve nifas ° gibi kadınların özel halleridir. Bu durumda bir Müslüman kadın bazı ibadetleri terk eder ve kocası kendisiyle cinsel ilişkide bulunamaz. Bazı şeylerin bu dönemde terk edilmesi emredilerek birtakım keyfiliklerin önüne geçilmiştir. İslâm'ın sağladığı bu kolaylık, kadınların özel hallerinde biyolojik ve psikolojik sıkıntı içinde olmalarından kaynaklanmış olabilir. Ancak önemli olan Allah ve Rasûlü'nün emirlerine teslim olmaktır.371

*Hayız ve İlgili Hükümler

Allah Teâlâ buyurdu:

'Sana hayzı sorarlar. De kî, o eziyet verici bir haldir, hayız döneminde kadınlarınızdan (cinsel olarak) uzak durun ve temizleninceye kadar onlara yaklaşmayın! Temizlendiklerinde Allah'ın size emrettiği şekilde (meşru yoldan) onlarla beraber olun! Şüphesiz Allah tövbe edenleri

sever, temizlenenleri sever' (Bakara 2/222)

370  Hayız lügatta, akmak anlamındadır. Istılahta ise, bulûğ çağına erişmiş bir kadının belli vakitlerde rahminden gelen kana hayız ve doğumdan sonra gelen kana da nifas denir. Bk. Nevevî, Serini Müslim, III/204,207; Dört canlının dişisi hayız görür; İnsan, tavşan, sırtlan ve yarasa. Türkçede âdet ve aybaşı olarak bilinen hayız tıpta, rahim içindeki döllenmemiş yumurtaların bir müddet sonra kanla dışarı atılması ve rahmin temizlenmesi şeklinde açıklanır.

Hayız ve gusül ile ilgili konular (Yahudilik, Hindu ve Zerdüştlük gibi) önceki dinlerde de vardı. (Meselâ bk. Levililer, XV/I9-24, 18/19,20/18; ILSamuel, XI/4; Hezekeil, XX/10)

Kadından gelen kan dört kısımdır; Hayız, nifas, istihâze ve fasit kan (dokuz yaşından/bulûğdan önce gelen kan). (Bk. Nevevî, Mecmu', 1/346)

371  Hayız konusunda yüz kadar hadis İ50 tarikten bize intikâl etmiştir. (Bk.Tirmiztt Hayz, 96 (Ahmed Muhammed Şâkir Şerhi, 1/231))

Hayız, İstîhâze ve Nifas                                                                                             179

1/805-EneS b. Mâlİk'ten (Radıyallalıüanlı)'?11

Yahudiler, bir kadın hayız gördüğünde evlerinde onunla oturup yemek yemezler ve cima etmezlerdi. Hz. Peygamber'in (Saiiaiiaha aleyhi ve sdiem) ashabı durumu sorunca Allah şu âyeti indirdi:

'Sana hayzı sorarlar. De ki, o eziyet verici bir haldir, hayız döneminde kadınlarınızdan uzak durun ve temizleninceye kadar onlara yaklaşmayın!1

Âyetin inzali bitince/okuyunca Rasûlullah (Saliaiiaha aleyhi ve sdiem) şöyle buyurdu:

"Cinse! birleşme dışında onlarla her şeyi yapabilirsiniz."

2/806-Hz.Âişe annemizden

372 Sened; c_x 'J* îıL 'J Sıü. ı&- Uj£

Sahih: Miisned, III/132-133, H.no:12294; Benzer rivayet için bk. III/246, H.no:13510; Müslim, Hayz, 16; Ebû Dâvûd, Taharet, 102, H.no:258; Nikâh, 46, H.no:2165; Tirmizî, Tefsir, 2/24, H.no:2977 (Hasen-Sahih); NesÛÎ, Taharet, 181, H.no:287; Hayz, 8, H.no:3ö7; İbn Mûce, Taharet, 125, H.no:644; Dârimf, Vudû', 107, H.no:1058 (Abdullah Hâşİm hadisin tahricînde: "Abd b. Humeyd, Ebû Ya'lâ, İbnü'l-Münzir, İbn Ebî Hatim; Nehhâs ve tbn Hıbbân tarafından da nakledildiğini" İfade eder).

373  Bu kısım hadisin sadece baş tarafıdır. Kur'ân'ın Faziletleri ve Tefsiri (Bakara sûresinin tefsiri) bölümünde 185/76OO.hadiste gelecektir. Hadisin tamamı:

180__________________________________________________Hayız, İstihâze ve Nİfas

Mekke'ye girmeden önce Şerif375 denilen yerde kendisi hayız görünce Rasûlullah <Saiiaiı'aha aleyhi veseiiem) ona şöyle dedi:

"'Beytullahı tavaf etmen dışında, bir hacının yapabileceği her şeyi yapabilirsin."376

3/807-Hz. Âişe annemizden (RadıyaUaha anhây.

377

Sahih: Müsned, VI/39, H.no:23991; Mâlik, Hac, 54 fajfe Ji- r/p'ç ûijı ^ u'j ^İl jJ* ıj •,{ >) lafzıyla; Buhârî, Hayz, 1, 7; Edâhî, 3, J0; Hac, 33, Sİ (ı^^ J^ oJpu ^_^f u jı'» ziyadesiyle;

Umre, 9; Müslim, Hac, 119-123; Eöfi Dâvdrf, Meiîâsik, 23, H.no:1778; M.',mj", Taharet, 183, H.no:289; Hayz, 1. H.no:347; Menâsik, 5İ, H.no:2739: İbn Mace, Menâsik, 36, H.no:2963; Dârimî, Menâsik, 31, H.no:1853.

Hz.Aişe'nİn bu haccim ayrıntılı olarak anlatan rivayet için bk. Buhârî, Hac, 33:

LJli Li Lj Ü'j *^Jl .'i'. ^İJl 'JÜ'. ^JJl   Jiî   j X.'. «İp Jjl . ÜU 4Jl J«', İJ. lir'^ oili ili *ÜI ,,-i', CîJli- '-J-

İbn Abbas'lan (Radıyatiahü anhüma) şahidi için bk.215/3780.1ıadis.

Ten'im, Mekke ile Şerif arasında bir yerdir. 375 Mekke'ye yaklaşık on mil uzaklıkta bir yerdir.

37(1 Hadisin hayızla ilgili bölümü terceme edildi, kalan bölümü Hac konusunda gelecektir. Hadisin lamamı;

Bk. 216-217/3781 -3782 ve 3 6/405 8.had i si er.

Sahih: Aftoiccf. VI/83.H.no:244İ9; Benzer rivayetler için bk. VI/237, H.no:25883; VI/82, H.no:24404;   VI/42,   H.no:24027;   VI/262,   H.no:26133;   VI/137,   H.no:24940;   VI/204,

Hayız, İstihâze ve Nifas____________________________________________________181

Yedi seneden beri,378 Abdurrahman b. Avf ile evli olan Ümmü Habibe bt. Cahş'ın379 istihâze hâli uzadı (kam hiç durmadı)380 ve durumu Rasûlullah'a bildirdi381. Rasûlullah (Saiiaiiahu aleyhi ve seHem) şöyle buyurdu:

H.no:25557; VI/194, H.no:25498; VI/I87, H.no:25421; VI/128-129, H.no:24853; VI/434, H.ııo:27318-27319 (Ümmü Habîbe'nin müsnedinde); Mâlik, Taharet, 106 {Fakat isim yanlışlıkla Zeynep bt. Cahş (Radıyallahü anhâ) olarak geçiyor. Asıl isminin Zeynep olduğu ile ilgili yorumlar da yapılmıştır. Peygamberimizin eşi Zeyneb'in kardeşi olduğu dikkate alındığında iki kardeşin de isminin aynı olması pek doğru bir değerlendirme gibi görünme­mekledir); Buhârî, Hayz, 26; Müslim, Hayz, 63-66; Ebû Dâvûd, Taharet. 107, 109. 110, 116, H.no:279, 285, 288-292, 305; TirmizU Taharet, 96. H.no:129 (Hasen-Salıih); Nesâî. Taharet, 134-135, H.no:203-207, 209-210; İbn Mûce, Taharet, 115-116, H.no:622, 626; Dârimİ, Vudû', 84, H.no:781, 784, 788-789; Şâfî, Ümm, 1/53-54; İbn Sa'd. Tabakça, VIII/178; Hadisin değerlendirmesi için bk. Zeylaî, Nasbu'r-râye, 1/106; İbn Hacer, ei-Telhîsu'l-habîr, 1/62.

İbn Hacer, Tahâvî'nin: "Ümmü Habibe (Radıyatlaha anhâ) hadisi Falıma bt. Ebû Htıbeyş (Radıyalialıü anhâ) hadisi ile neshedildi. Çünkü her namaz (vakti) için gusül değil, abdest gerekir. Ayrıca Ümmü Habibe hadisindeki gusledilmesİne dair emir nedb ifade eder" sözünü nakleder. TSk.Fethu'1-Bârî, 1/563.

Falıma bt. Ebû Hubeyş'in (Radıyallahü anhâ) de benzer bir şikâyetle geldiğini gösteren rivayetler için bk. Mâlik, Taharet, 104; Buhârî, Vudû', 63; Hayz, 8, 19; Ebû Dâvûd. Taharet, 107-111, 115, H.no;280-283, 286, 286, 298. 304; Tinnizî, Taharet, 93, H.no:125 (Hasen-Sahih); Nesâî, Taharet, 134-135. 138, H.no:201, 211-212. 215-219; İbn Mâce, Taharet, 115, H.no:620-621, 624; Dârimİ, Vudû', 84, H.no:780, 785; Bu konu ile ilgili rivayet için lercemenin 35-37/839-841.hadislerine bk. Ayrıca 355/663 ve 37/841.hadislcre bk.

Ümmü Habîbe bt. Cahş (Radıyallahü anhâ) ilgili rivayetler için bk. 39/843. hadis. 318 Buhari, Müslim ve Müsned'de geçen rivayetlerde Ümmü Habîbe'nin yedi yıldan beri islihâze kanı gördüğü bildirilmektedir. (Bk. Buharı, Hayz, 26; Müslim, Hayz, 64; Müsned, İV/434) İbn Hacer bu rivayetlerden yola çıkarak, İbnü'l-Kâsım'ın 'İstihâze kanı gören kadından namazın kazası iskat edilir' görüşüne karşı hüccet olduğunu bel irimi şiir. Çünkü Allah Rasûiü U2un bir süre olmasına rağmen namazın kazasını emretmemiştir, doğrusunu Allah bilir. (Bk. İbn Hacer, Fetlm'l-Bâri, 1/562) 379 Rivayetlerde Cahş'in üç kızının da İstihâze (ö2ür) kanı gördüğü belirtilmektedir:

a-Zeynep bl. Cahş (Radıyallahü anhâ) annemiz: (İbnii'l-Esîr, Üsdü'l-ğâbe, VII/126-128, Trc.no:6955)

b-Ümmü Habîbe bt. Cahş (Radıyaüahii anhâ): (İbnü'l-Esîr, age., VII/302-303, Trc.no:4708)

c-Hamne bt. Cahş (RadıyaUahii anhâ): (İbnü'l-Esîr. age., VII/71-72, Trc.no:6857)

Cahş'ın üç kızı, İki oğiu vardır. Oğulları Abdullah ve Ubcydul lalı 'tır. Cahş'in eşi ve bu çocukların annesi, Hz. Peygamber'in halası Ümeyye bt. Abdulmuttalip'ıİr.

Hanine bt. Cahş, Uhud'da şehid edilene dekMus'ab b. Umeyr'in, daha sonra da Talha b. Ubeydullah'ın eşi olmuştur. Talha b. Ubeydullah'ıan Muhammed ve İmrân İsimli iki çocuğu oldu. İmrân b. Talha annesinin özür kanı görmesi ile ilgili rivayeti kendisinden nakleden oğludur. (Bk. Ebû Dâvûd, Taharet, 109, H.no:287)

Ümmü Habîbe bı. Cahş, künyesi ile meşhurdur. İsmi Habîbe'dir. Künyesinin Ümmü Habİb olduğu da nakledilir. Abdurrahman b. Avf in eşi idi. Bazı rivayetlerde Abdurrahman b. Avfın eşi Zeynep bt. Cahş şeklinde geçmektedir (Bk. Mâlik, Taharet, 106; Ebû Dâvûd, Taharet, 110, H.no:292) Fakat Ebû Dâvud bunun hata olduğunu söyler. Bazıları asıl isminin Zeynep olduğunu iddia ederler. Bunların gerekçesi ise Vâhidî'nin Esbâbü'n-nüzûrdeki müminlerin annesinin asıl İsminin Berre olduğu. Hz. Peygamber'in bu ismi kızkardeşinİn ismi olan Zeyneb'e çevirdiği naklidir. Bazı rivayetlerde Ümmü Habîbe ismi zikredildikten sonra "Hz.Peygamber'in baldızı" olarak nitelendirildiğini de görmekteyiz. (Bk.Miislim, Hayz, 64; Ebû Dâvûd, Taharet, 108, H.no:285 ) Bazı Mâlikîler de Cahş'ın her üç kızının da isminin

182__________________________________________Hayız, İstihâze ve Nifas

"(Devam eden) bu kan hayız değildir, ancak bir damar (akıntı­sı/sızıntısı) dır. Hayız (günü) başladığında namazı bırak, süre tamamla­nınca gusül al ve namazını kıl!"

Hz.Âişe ekledi:

"O, önceden her namaz (vakti) için gusül alır, sonra namaz kılardı. Kız kardeşi Zeyneb bt. Cahş'a ait tekneye/leğene yıkanmak için oturduğunda kanın kırmızı rengi (leğendeki) suyun yüzüne çıkar (ve rengini değiştirirdi)."

4/808-Muâze'den;382

Zeynep olduğunu, müminlerinin anesinin gerçek adıyla, ÜmmÜ Habîbe'nİn künyesiyle, Hamne'nin İse lâkabı ile meşhur olduğunu söylerler. Fakat Hamne İsminin lakap olarak kullanıldığına da hiçbir örnek gösterilememekledir. Mâlikîlerin bu kadar zorlamaya da gitmesine gerek yok, çünkü Ebû Dâvûd rivayetinde de Zeynep bt. Cahş olarak zikredil­mekledir. Bk.Fethıt'l-Bâri, 1/562.

İstihâze (özür) kanı gören kadınlardan biri olan Fatıma bt. Ebû Hubeyş de Cahş'ın oğlu Abdullah'ın eşidir.

380 Hayız ya da nifas günlerinden sonra da kanın durmaması haline istihâze denir. Hastalık sebebiyle kanamanın uzaması şeklinde anlaşılan bu durumu Rasûlullah özür hali kabul etmiş ve her namaz vaktinde abdest almanın yeterli olacağını bildirmiştir. (Bk.İbn Hacer, age., 1/440,538)

181 Lafız manası, şikâyet etti şeklindedir. Şikâyetin sebebini, Hz.Âişe annemizin sözünden anlıyoruz ki o da her namaz vaktinde gusül almasıdır. Metinde bu konu açık olmadığı için bildirdi şeklinde terceme edildi. 382 Sened: J>& ^ı* 'j- '^X- tf!û. jı^iı i> &%■

Sahih: Miimed, VI/231 -232, H.no:25827; Benzer rivayetler için bk. VI/144, H.no:24989; VI/120, H.no:24767; VI/32, H.no:239l8; VI/97, H.no:24541; VI/94, H.no:24514; VI/187, H.no:25418; VI/185, H.no:25397; Buhârî, Hayz, 20; Müslim, Hayz, 67-99; Ebû Dâvûd, Taharet, 104, H.no:262-263; Tirmizî, Taharet, 97, H.no:I30 (Hasen-Sahih); Savm, 68, H.no:787 (hasen); Nesât, Hayz, 17, H.no:380; Sıyâm, 64, H.no:2316; İbn Mâce, Taharet, 119, H.no:631;Dömnf,Vudû\ 102, H.no:985,991.

Muâze bt. Abdullah el-Adeviyye tabiînin fakihlerinden biridir. Kendisine ulaşan seneddeki râviler Basıalıdır. Rivayetlerin hepsinde Muâze'nin Hz-Âişe'den nakli vardır. Fakat Tirmİzî'nin bu hadisi iki ayrı tarikten aldığı görülür; bunlardan biri de Esved'in Hz.Âişe'den (Radıyallahii anltâ) naklidir.

Hayız, İstihâze ve Nifas_______________________________________________183

Hz. Âişe'ye (RadıyaUahu anhâ)\ "Hayızlı kadının orucu kaza ettiği hâlde namazı kaza etmemesinin sebebi nedir?" diye sorunca bana dedi ki:

«n        et-      -            383        ı       o»384

Sen Hancı mısın    yoksa/

"Ben Haricî değilim, ancak soru soruyorum."

"Rasûlullah (Sallallahü aleyhi ve sellem) dönemindeyken bu hal geldiğinde biriyle emrolunur, diğeriyle emrolunmazdık. Rasûlullah orucun kazasını emreder, (ama) namazın kazasını emretmezdi"

NOT: Hz. Âişe onun Haricî olmadığını bildiği hâlde "Sen Haricî misin?" şeklindeki sorusunda, her şeye itiraz eden Haricîlere benzememek gerektiğine ince bir işaret bulunmaktadır. Hz. Âişe, Muâze'nin sorusunda samimi olduğunu anlayınca "Rasûlullah bize böyle emrederdi" diyerek konunun iman ve teslimiyet boyutuna dikkat çekmiştir.

* Hayız Günlerinde Cinsel İlişki Haramdır

5/809-Ebû Hüreyre'den (Radıyaiiaha anhy?S5

»UZdlı tüıi Ü'pti Uj fLvJl (L-iâı lİ^Cf 'J^ai »î j£* j *İ* *^ J-*3 *JJ' Jj-"j -4* J* ^/"s

TirmizU Savm, 68, H.no:787 (hasen)

383   Metinde  geçen  Harûıî  (^jj>«)  kelimesi,   Haricî  anlamındadır.   Zira  Harûra yakınlarındaki (iki millik uzaklıktaki) bir kasabanın adıdır ve ilk defa burada toplandıkları için Haricîlere Harûrî denmektedir. Bu ismi onlara Hz. Ali'nin verdiği rivayet edilmektedir. (Bk. İbn Abdilber, et-Temhîd, XXIII/321; Azimâbâdî, Avnü'l-Ma'bûd, VII/285; Bennâ, age., 11/153) İbn Hacer Harûrîlerin İlk çıkış gayesinin Kur'an'la amel edip, Sünnet'in Kur'an'a getirdiği ziyâdeleri reddetmek olduğunu bildirir. Bk.Fethu'l-Bârî, 1/555.

384  Metindeki istifham inkârı olarak düşünülürse, 'Sen Haricî misin (ki böyle soruyorsun)?' şeklinde anlaşılır.

Sened: ^-4=4^ *^*î J* 'J* ?>^ j«^*- ^'^ J^ 3-^- y. î^j- ^:^- J^ ^û^ ıSj*-

Hasen: Müsnetl H/408, H.no:9261; Diğer rivayet: 11/476, H.no:10121; Ebû Dâvûd, Tıb, 21, H.no:3904; TirmizU Taharet, 102, H.no:135 (Tirmizî rivayetin garib olduğunu, Hakîm el-Esrem ile Ebû Temîme el-HUceymî'nin zayıf sayıldığını naklederek birçok kimsenin sika saydığını söylemiştir); İbn Mâce, Taharet, 122, H.no:639 (-^ J* Jjif ^ ''Jz jü) lafzı ile; Rİkâk, 29,

H.no:1923; Dârimî, Vudû1,144. Rno:1136 (jiii J» 3/^ X is) lafzı ile; İbnü'l-Cûrûd, 58;

Hadisin  senedi  zayıftır. Tirmizî bu  hadis  için: "Muhammed (el-Buhârî)  senedi sebebiyle zayıf saydı" der. Bk.Talıâret, 102, H.no:135. Tirmizî, isim zikretmeksizİn böyle bir

184                                                                                             Hayız, İstihâze ve Nifas

değerlendirme vermektedir. (Buradaki zayıflık: Ebû Temîme Tarif b. Mücâlid el-Hüceymî'nin, Ebû Hüreyre'den hadis işitmcmesidir. Bk.et-Târîhu'l~kebîr, 111/16, Trc.no:67; İbn Adiy, Kâmil, U/219, Trc.no:403; Ukaylî, Dıtaja, I/3İ7, Trc.no:391)

Ahmcd Mııhammed Şâkİr hadisin şerhinde, İbn Ebî Şeybc'nİn İbnü'l-Mcdînî'ye Hakîm el-Esrem'in nasıl biri olduğu sorulduğunda "bize göre sikadır" cevâbının verildiğini nakleder, Ebû Dâvûd ve İbn Hıbbân'ın (bk.Sikâr, VI/215, Trc.no:7432) bu zâtı sika saydıkları belirtilerek hadisin sahih oluşunu isbât eder. Nesâî, bu râvî için: "Bir beis yoktur" derken, İbnÜ'l-Medînî: "Bu şahıs bizi âciz bırakmıştır" der. Bk.İbn Ebî Hatim er-Râzî, el-Cerhu ve't-ta'dtl, IH/208. Trc.no:909; Mizzî, Tehzîbü'l-kemûl, V1I/207, Trc.no:1465; Zehebî, Mîzânü'l-i'tklâl, U/355, Trc.no:2231: İbn Hacer. Tehztb, 11/388, Trc.no:7864; İbn Hacer, "fîhi iîn / kendisinde leyyinlik (zayıflık) bulunmaktadır" ifadesini kullanır. Bk.Takrîb, Trc.no: 1481; Zehebî ise. "sadûktur" der. Bk.Kâjif, Trc.no:1208; Görüldüğü gibi, Hakîm el-Esrem hakkında birtakım olumlu olumsuz tenkidler yapılmıştır. Ancak hadisin nıüıâbaatı bulunmaktadır:

a-Ebû Hüreyre'den (Radıyallahii anh) sadece kâhinlere gitmekle ilgili rivayetler:

MiLmed, U/429, H.no:9502 (sahih); Hâkim, Müstedrek, 1/49-50, H.no:15 (Hâkim, Buhârî ve Müslim'in şartuıa/râvisine uygun olduğunu söyler. Zehebî de aynı görüştedir). Tİrmizî şerhinde Alımed Muhammed Şâkir bu isnadın muttasıl ve sahih olduğunu söyler. Hasan'ın hadisi mürseldir. Fakat aynı sened İçinde mevsulle desteklenmekledir, Gerek Hasan, gerekse Hılâs'ın rivfıyeli, Ebû Temîme Tarif b. Mücâlid el-Hüceymî'nin mü tabiidirler.

b-Ebû Hüreyre'den (Radıyallahii anlı) sadece kadınlara ardından/düb üründen yaklaşmakla İlgili nakledilen rivayetler:

Mlisned, U/344, H.no:8513 (&„" j, tî>ı '^ ji-^ J\ 'y} > &\ % ıî);

11/272, H.no:7670 (4 İli' % u &/> j &'? Ji <s& îl);

11/444, H.no:9694 (ıi;i j> ^> J ^ ^); Ebû Dâvûd, Nikâh, 45, H.no:2162; İbn Mûce, Nikâh, 29, H.no:1923 (Bûsırî, isnadının sahih olduğunu söyler); Dârimî, Vudû', 144, H.no:1140; Taberânî, el-Mu'cemü'l-evsat, lX/78, H.no:9179 (_jT j-a ^jU^i j (ujı ^-i y);

Heysemî ve Münzirî, Taberânî'nin Evsat'ında naklettiğini ve râvİSerinin de sika olduklarını belirtir. Bk.Mecma', IV/299; Terğîb, 111/199.

Hadisin şâhidlcri:

a-İbn Abbas'tan (Radıyallahii anluima) şahidi:

) Çul jİÂ Jjlj Jj İİil ^JLi Jli İjfi 4â j^' jü Jli o-jü! ^-j öJU- J1İ ilîliî (jsJUl 1^'j Jli LÜ iil J_^-j Ç Jüî ^İl-j

Miisned, 1/297, H.no:2703 (sahih); 1/268. H.no:24I4 (Heysemî, Müsned'de nakledilen bu İki rivayeti de zikrederek birinci rivayetin râvilerinİn sika olduğunu söylemiş, ikinci rivayeti Taberânî'yc nisbel ederek Rişdin sebebiyle zayıf olduğunu belirtmiştir); Tirmizt Tefsir, 2/27, H.no:29S0 (hasen-garib); Ebû Ya'lâ, V/121, H.no:12317; Taberânî, el-Mu'ceınü'l'kebîr, XXII/9, H.no:12317; Beyhakî, VI1/198.

b-Ümmü Seleme'den (Radıyalkıhü aıılıâ) kadınlara ardından yaklaşmakla ilgili nakledilen rivayet:

Hayız, İstihâze ve Nİfas____________________________________________________185

RaSÛlUİlah (SaUaUahü aleyhi ve seliem) ŞÖyle buyurdu:

"Kim hayızlı karısıyla cinsel ilişkide bulunursa ya da karısına arkadan (dübüründen) yaklaşırsa veya kâhine (soru sormaya) gider de tasdik ederse Allah'ın Muhammed'e indirdiği (dinden/kurallardan) uzaklaşmış olur."

Bk. Müsned, VI/305, H.no:26480; Tirmizû Tefsir, 2/26, H.no:2979; Dârimî. Vudû', 113,H.no:1124;

C-Huzeyme b. Sâbit'ten (Radıyallahü anlı) şahidi:

2r- i_s>^l-î U ÜJl üj Jlî jjbj Oi -dil Jj <tljl Jjl-j Ol jÜl. j «ili *Dl jİa 4İJI Jjl-j ^^-O C.L' jj CJ;i ji yi*^11 Jj** O""

Bk. WK$ncrf, V/2I3, H.no:21751-21752, 21747 (müphem râvi var), 21755 (sahih); V/214, H.no:21762; V/215, H.no:21771 (sahih); Jbn Mace, Nikâh, 29, H.no:1924 (Bûsırî, isna­dında müdellis olan Haccac b. Erlât'ın bulunduğunu, hadisin münker olduğunu ve hiçbir şekilde sahih olamayacağını söyler); Ahmed b. Hanbel'in senedinde bu durum söz konusu değildir.

d-Hz.Peygamber'in (SaUaUahü aleyhi ve sellem) eşlerinden birinin (Fadtyallahü anltâ) şahidi:

. IV/68, H.no:16591; Mükerreri: V/380, H.no:23115; Müslim, Selâm, 125;

e-Hz.AIi veya Ali b. Talk (Radıyallahü anhünta) rivayeti için Heysemî, râvilerinin sika oluşunu, Hz.AIi rivayetinin Ahmed b. Hanbel'e, A1İ b. Talk rivayetinin de Sünen sahiplerine ait olduğunu belirtir. Bk.Mecma', IV/299. (349/657. had ise bk.)

f-Abdullah b. Amr b. Âs'in (Radıyaüahüatıhiima) rivayeti:

Müsned, 11/182, H.no:6706; 11/210, H.no:6967-6968 (sahih); Nesâî, es-Sünenü'l-kübrâ, III/151. Heysemî, hadisin Ahmed, Bezzâr ve Taberânî'nİn Evsafında nakledildiğini, Ahmed ve Bezzâr'ın râvilerinin sahih hadis ricali olduklarını belirtir. Bk.Mecma', IV/298.

g-Benzer rivayet Câbir'den (Radıyallahü anlı) de nakledilir: Buharı, Tefsir, 39; Müslim, Nikâh, 117; Ebû Dâvûd, Nikâh, 45, H.no:2163; İbn Mâce, Nikâh, 29, H.no:1925; Heysemî-nin "râvİleri sikadır" dediği Câbir'den nakledilen Taberânî rivayeti:

Bk.Taberanî, el-Mu'cemü'l-evsat, VII/357, H.no:7722; Mecma', IV/299. İbn Mes'ûd-dan (Radıyallahii anlı) da benzer rivayet nakledilir. Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebir, X/214, H.no:10508; Heysemî, Bezzâr'ın naklettiği rivayetin senedinde Ubeydullah b. Yezid bulun­duğunu, bu râviden de sadece oğlunun rivayet ettiğini, diğer râvilerinin ise sika sayıldıklarını belirtir. Bk. Mecma', VI/320.

h-İbn Ömer'den (Radıyallahii anhiinıa) şahidi:

Heysemî, bu hadisin Taberânî'nİn Evsat'ında nakledildiğini, senedinde Yakub b. Humeyd'in bulunduğunu, bu râviyi İbn Hıbbân'ın sika, çoğunluğun sa zayıf saydığını, diğer râvilerinin İse sika olduklarını belirtir. Bk. Mecma'. VI/3I9.

Bu konudaki ^şâhid hadisler çoktur. Ebû Saîd el-Hudrî (bk.Ebû Yala, 11/354-355), Hz.Ömer ve Ukbe b. Âmir gibi (Diğer şâhidler için bk. Tahâvî, Şerhu meâni'l-ûsâr, 111/40-44; Heysemî, Mecma', IV/298-299)

Hadis, mütâbî ve şâhidleri ile hasen li gayrihİ mertebesine yükselir. Fakat, mülâbî ve şâhidlerin hiçbiri hayızlı kadına yaklaşmakla ilgili rivayetler değildir. Hadisin diğer bölümlerinin destekçisidİrler.

186                                                                                             Hayız, İstihâze ve Nifas

§Diğer rivayette: "Kâhinin dediğini tasdik ederse Allah'ın Muhanv

iğ/

indirdiğini inkâr etmiş olur" şeklinde geçmektedir.

*Hayızh Hâlde Yapılan Cinsel İlişkinin Keffâreti

6/810-İbn AbbaS (Radıyaltaltüanhümay}*1

386 Kâhin; yıldızlar ya da cinler gibi esrarengiz şeyler aracılığıyla gaypdan haber verdiğini İddia eden kişidir. Sözleri yalanla karışık olup toplumsal inancı ve ahlâkı bozduğu için kehânet şiddetle yasaklanmıştır. Hatla kehânette bulunmak ya da onu tasdik etmek bazı rivayetlerde küfür olabilir diye nİtelendirilmektedir.Bk.Bennâ, age., 11/155.

Sahİh: Miîsned, 1/286, k.no:2595; Mükerrer için bk. 1/339, H.no:3145:

( î'jiü jX-j tli *Ut JZ> «1)1 Jjl.j İ^i ^i JUİ ^aSli- ^} ill'jil ^i* Ui-j öf ^lİ y} jt. )

1/325, H.no:2997: (>^ '^j İiî> ^ıW j^> j>) (Mıksem'den mürsel olarak nakledildiği için zayıftır. Fakat Alımed b. Hanbel Serik'ten mevsul olarak da nakleder); 1/237, H.no:2121, 2122 (Bu rivayetin İki senedi bulunmaktadır. İlk senedi sahihtir. İkinci senedinde ise bazı âlimlere göre zayıf sayılan Abdülkerim b. Ebu'l-Mchârik vardır. Fakat Ahmed Muhammed Şâkir Tinnizî şerhinde bu zatın Abdülkerim b. Ebu'l-Mehârik değil Abdülkerim b. Mâlik el-Cezerî el-Hıdramî Ebû Saîd olduğunu belirtir. Bk.Tirmizt, Taharet, 103, H.no:137), 2844; 1/367, H.no:3473:

1/229-230, H.no:2032 (Ahmed b. Hanbel rivayetin sonunda Abdurrahman b. Mehdî ve Behz b. Esed nakillerinin merfû değil, İbn Abbas'ın sözü (mevkuf) olduğunu söyler. Ahmed Muhammed Şâkir de bu rivayetin diğer rivayetlere göre en sahih rivayet olduğunu belirtir. Tirmizî şerhinde bu rivayetlerin hepsini zikreder); 1/272, H.no:2458;

İkinci rivayet için bk. 1/363, H.no:3428; 1/306, H.no:2789; 1/245, H.no:2201 (Her birinin senedinde zayıf sayılan Atâ b. Aclân el-Attâr var);

Ebû Dâvûd, Taharet, 105, H.no:264, 265, 266; Nikâh, 47, H.no;2l68, 2169; Tirmizî, Taharet, 103, H.no:136, 137; Nesâtt Taharet, 182, H.no:288; Hayz, 9, H.no:368; İbn Mâce, Taharet, 123, 129, H.no:640 (Sindî: "Ebû Dâvûd sükût etti. Tirmizî zayıf saymadı. Nesâî de zayıf say maksi zın nakletti" der), 650; Dârimt, Vudû\ 112, H.no:1109-1123 (Abdullah Hâşim Dârİmî'nin lllO.hadisinîn tahricinde; "Hadisi Ahmed, İbnü'l-Cârûd, Ebû Dâvûd, Nesâî, İbn

Hayız, İstihâze ve Nifas                                                                                            187

Mâce, Beylıakî ve Dârekutnî naklettiler. Hâkim ve İbnü'l-Kaitân sahih saydı. İbn Dakîk el-Id kuvvetlendirdi. İbn Hacer ise şu yorumu yaptı: 'Âlimler bu hadisle ihtilâfa düştüler. Cumhur sened ve metindeki ızdıraptan dolayı mevkuf ve mürsellik sebebiyle kabul etmediler. Musahhihler bunlara kuvvetli cevaplar verdiler ve hadisin sahih olduğunu teyid ettiler. Tercih edilen görüş de hadisin sahih oluşudur' " der); Beyhakî, 1/306-318. Ebû Davud'un 265-266.hadislerinİn metni:

ı^ .  * ■_*   .:   ."ılı , \\. t'ı      : V.'\' .ı m'   'i'.   , l.  .Mı   \   i      : ı'.'ı' _t ılı    liî       ı^.          1-

Tirmizî'nin 137,hadİsiniıı metni: (jIij ijC^i '/J d otf" ty'} "jik-a 'J^~' &> oû' ıii). İbn Mâce'nin 137.hadİsinin metni:

Dârimî'nin 1109,1112 ve 1115-1116. hadisinin metni:

Bu rivayetler ışığında hadisin metnindeki ızdırab şöyledir:

a-"Bir veya yarım dinar": Ebû Dûvûd, Taharet, 105, H.no:264 (sahih rivayet); Nikâh, 47, H.no:2168; Nesâî, Taharet, 182, H.no:2S8; Hayz, 9. H.no:368; İbn Mâce, Taharet, 123, H.no:640; û«n"»tf, Vudû1, 112, H.no:llll-ll 12, 1117, 1120;

b-"Kanın ilk geldiği zamanlar bir, kesilmeye yakın yarım dinar": Ebû Dûvûd, Taharet, 105, H.no:265; Nikâh, 47, H.no:2169;Dân"mf, Vudû',112, H.no:lll3;

c-"Sadece yarım dinar": Ebû Dâvûd. Taharet, 105, H.no:266; TirmizU Taharet, 103, H.no:136; İbn Mâce, Taharet, 129, H.no:650; Darbın, Vudû', 112, H.no:l 110, 1114,1118;

d-"Sadece bir dinar": Dûrimî, Vudû', 112, H.no:l 119, 1123;

e-Beşte iki dinar": Ebû Dâvûd, Taharet, 105, H.no:266 (mu'dal);

f-"Kanın rengi kırmızı ise bir, sarı ise yarım dinar": Tirmizî, Taharet, 103, H.no:137; Dârimî, Vudû', 112, H.no: 1116;

Mıksem b. Bücra Ebu'l-Kâsım el-Hâşimî (v.101/729): Abdullah b. el-Hâris'in mevlâsıdır. Buhârî iki (Meğâzî, H.no:3954; Tefsir, H.no:4595), Tirmizî on iki, Nesâî yedi, Ebû Dâvûd ve Dârimî on bir, İbn Mâce on altı, Ahmed b. Hanbel 87 rivayetini nakleder. İbn Sa'd'ın dışındaki (Ebû Hatim, Ahmed b. Salih el-Mısıî. Iclî, Yakub b. Süfyân ve Dârekutnî gibi) âlimler onu sika olarak değerlendirmişlerdir. Hadislerinin büyük bir kısmını İbn Abbas'lan nakleder.

Atâ b. Aclân Ebû Muhammed el-Hanefî el-Altâr: Buhârî, bu zat hakkında "münkeru'l-hadis" derken, İbn Ebî Hatim, Yahya b. Main'den: "Hadisi hiçbir şey değildir, kezzâbdır" dediğini nakleder. Ata b. Aclân'm hadislerinden birini Tirmizî rivayet eder ve: "zayıftır, zâhibü'l-hadİstir" der. Bk.Siİnen, Talak, H.no:1191; Diğerini de üç rivâyetiyle Ahmed b. Hanbel nakletmiştir: 1/245, H.no:220; 1/306, H.no:2789; 1/363, H.no:3428 (Ahmed b. Hanbel bu üç rivayeti hocaları Yunus, Süreye ve Ebû Kâmil vasıtasıyla: "Hammâd b. Seleme, Atâ el-Attâr, İkrime ve İbn Abbas" silsilesi ile nakleder); Yahya: "Sika değil, kezzab", Amr b. el-Fellâs "Kezzab", Buhârî "münkeru'l-hadis", Yakub b. Süfyan: "Hadisi bir hiçtir", Ebû Dâvûd: "Hiçbir şey değildir" demişlerdir. Bu râvi Müsned'de sadece üç senedde bulunmaktadır. Hadisin merfû, mevkuf ve mürsel olarak rivâyel edildiği tesbit edilmektedir.

Rivayetlerin içinde sadece Atâ'nın bulunduğu isnâdlar zayıftır. Bunlar da diğer sahih rivayetlerle desteklenirler.

188                                                                                             Hayız, İstihâze ve Nifas

Hz. Peygamber'in (Saiiaitaim aleyhi ve seikmy. "Karısıyla hayızlı hâlde cinsel ilişkide bulunan bir dinar ya da yanm dinar tasadduk edeceği" (sözünü) nakletti.

§İbn Abbas'tan (başka lafızla), Hz. Peygamber'in hayızlı iken karı­sıyla cinsel İlişkide bulunan kişi hakkında, "O kişi bir dinar tasadduk eder, eğer bulamazsa yarım dinar yeter" (sözü) nakledildi.

NOT: Hayızlı hâldeyken kişinin karısıyla cima etmesi haramdır ve bu. şekildeki cimânın büyük günah olmasında ulemânın ittifakı vardır. Bunun keffâreti ittifakla, söz konusu cima âdetin ilk günlerinde olursa 1 dinar (4,25 gr. altın), son günlerinde olursa yarım dinar tasadduk etmek müstehabdır.388

* Hayızlı Döneminde İzar Üzerinden Faydalanmak

7/811-Mey mûne annemizden (RadtyaiiaM anhûy™

Alımed Muhammed Şâkir Tirmizî şerhinde hadisin hem sened hem de metin açısından tahlilini yapar ve hadisin sahih olduğu görüşünü benimsediğini söyleyerek bu konuda yalnız kalmadığım, Ahmed b. Hanbel, Hâkim, İbtıü'l-Kaltân, İbn Dakik el-îd, Zehebî, İbn Hacer ve İbnü't-Türkmânî'nin de hadisi sahih saydıklarını belirtir. Bk. Tirmizî, Taharet, 103, H.no:137.şerhi.

Bennâ, hadisin hem senedinde hem de metninde ızdırâb bulunmasına rağmen hadisin sahih olduğunu söyler. Bk.Bülûğu'l-emânî, 11/156-157.

388 İmam Şafiî, Ümm, 1/76-77; Şîrâzî, Mühezzeb, 1/38; İbn Rüşd, Bidâye, 1/41; İbn Kudâme, Muğnl 1/338,351 38y Sened: *ty J *iji J -İii -u-                       i

Sahih: Müsned, VI/336. H.no:26733; Benzer rivayetler için bk. VI/336, H.ııo:26732; VI/335, H.no:26725: (jOV1 oy 'j^- ^»j 1*^*0' tâ $-'} 4* «B1 J* ^ o') Bir rivayette de böyle bir isteği

olduğunda izar/etek giymelerini isterdi. Bk. VI/336, H.no:26734:

Buhârî, Hayz, 5; Müslim, Hayz, 3; Ebû Dâvüd, Taharet, 106, H.no:267; Nikâh, 46, H.no:2167; Nesöî, Taharet, 180, H.no:286; Dârimt, Vudû', 107, H.no:1051, 1062; Ayrıca bk.l6/820.hadis.

Meymûne'den (Radıyallahü anhâ) nakledilen bir başka rivayet: Müsned, VI/335-336, H.no:26729; Benzer rivayet için bkMüsntd, VI/336, H.no:26732 {J&*)\ j\ «>Ji \& öp); Nesâî, Hayz, 13, H.no:374; Bu rivayet 16/820.hadiste zikredilecektir.

a-Hz.Âişe'den (Radıyallahü anhâ) şahidi için 8-11/812-815.hadîslerin tahricine bk.

b-Ümmü Habîbe'den (Radıyallahü anlıâ) şahidi: İbn Mâce, Taharet, 121, H.no:638;

c-Zeyd b. Eslem'den (Radıyallahü anh) şahidi: Mâlik, Taharet, 93; Ebû Dâvûd, Taharet, 82, H.no:212; Dârimî, Vudû', 107, H.no;I037;

d-Muâz b. Cebel'den (Radıyallahü anh) şahidi: Ebû Dâvûd, Taharet, 82, H.no:213. ,

Hayız, İstihâze ve Nifas

Rasûlullah (Saiiaiiaha aleyhi ve seüem) hayızlı hâldeki eşlerine izar390 üzerin­den dokunurdu/favdalanırdı.

8/812-Hz. Âişe annemizden (RadıyaiiahUanhây?9X

Rasûlullah (SaüaUaim aleyhi ve setiem) hayızlı hâldeki eşlerine izar üzerinden dokunurdu/faydalanırdı.

9/813-Hz. Âişe annemizden (RadıyaiiaM aniıây?91

Rasûlullah (Saiiaiiahu aleyhi ve seiiem) birimize hayızlı hâldeyken izar kuşanmasını/bağlamasını emreder, sonra (izar üzeriden) ondan faydalanırdı.

10/814-Hz. Âişe annemizden (Radıyailahu anhay.

.393

39(1 İzar; peştemal, futa, etek anlamında olup göbek ile diz kapaklan arasını örten kumaşa denir. 391 Sened: *J y- ^öı J £J}\ £c 'j. Şilil

Sahih: Miisned, VI/33, H.no:23928; Mâlik, Taharet, 95; Buhârî, Hayz, 5; Müslim, Hayz, 3; Ebû Dâvûd, Taharet, 106, H.no:267-268; Nikâh, 46, H.no:2167; Nesâî, Taharet, 180, H.no: 284-285;/&;ıMüCt',Talıâret, 121,H.no:636;Dâri™, Vudû', 107, H.no: 1038,1042-1043,1052. Benzer rivayet için bk. 15/819.1ıadis.

392  Sened: »^-û j* '^'^ j* j^£. 'ji- l'ı> ^î ıs'oi. jıi Sû* ı3oi.

Sahih: Mtontt/, VI/134, H.no:24902; Benzer rivayetler için bk.VI/209, H.no:25626; VI/174, H.no:25286:

li^iÇ' ^ jJJ Jlî j»j' djÇJl jjl il* Jti l^Uı-CdJ j»J j_pi o^G-1il üıji-j yt lil-j «İi- «ili J^j 4)1 Jj^-j 0ü"

Milsned, VI/143, H.no:24984 ve VI/138, H.no:24951: '

sLLıJJ «j^ij ti}; Ç-^- y>j ft^ oı Sij* ü!j ^jjîı» ı*^' 5^1*- |**j lîtü-ı ^iü' oı Sıjf ıjj ili»j -ile *l)ı ^^Ca jİiı Jj^j ovs"

BuMrr, Hayz, 5; Müslim, Hayz, 1-2; Tirmizİ, Taharet, 99, H.no:132 (Ümmü Seleme ve Meymûne annelerimizden de nakledildiğini söyleyen Tirmizî hadisin "hasen-sahih" olduğuna hükmeder); Nesâî, Taharet, 180, H.no:284-285; Hayz, 12, H.no:371-372; îbn Mâce, Taharet, 121, H.no:635-636; Dârimî, Vudû!, 107, H.no:1042

393 Sened: s>P

190______________________________________________Hayız, tstihâze ve Nifas

Ben hayızlıyken Hz. Peygamber (Saiiaiiahu aleyhi ve seiiem) bana temas eder, ben hayızlıyken benimle birlikte yorganımın altına girer (yanımda yatardı). Fakat o, doğal ihtiyacı M konusunda, kendisine en çok sahip olanınızdı.

11/815-Hz. Âişe annemizden

Ben hayızlıyken Rasûlullah (Saitaiiaha aleyhi ve seiiem) bana izan kuşanma­mı/bağlamamı emreder, sonra bana temas ederdi. Ben hayızlı olarak, o itikâftayken onun başını yıkardım.

Sahih: Müsned, VI/113, H.no:24705; Benzer rivayetler için bk.VI/170, H.no:25251:

İΣJ jXj -İ JJl J^ *JJ| Jj

VI/204. H.no:25560 (Mükerreri: VI/206, H.no:25590): VI/174, H.no:25292:

uliJ ^i iü JÜ jU jjr jî &JIİ- IÎIÜ.J cJlS" lii LyL' jj^-j 4* *Ul J^1 (^ı iÜ'

Don"/»f, VudÛ', 107, H.no:1053;

Meymûne'den (Ratlıyallahü anhâ) şahidi için bk. Müslim, Hayz, 4; Ayrıca 17/82i.hadise bk. 39il Irb (vj'V) ihtiyaç manasındadır. (Mübarekfûrî, Tuhfe, III/351)

Sahih: Miw/ıed. VI/55, H.no:24161; Benzer rivayetler için bk. VI/209, H.no:25626; VI/189, H.no:25439:

VI/50, H.no:24120; VI/234, H.no:25849; VI/231, H.no:25824; VI/230, H.no:25803; Vl/170, H.no:25250; VI/LOO, H.no:24564; VI/208, H.no:2561l; VI/204, H.no:25558; Bir başka rivayet de şöyledir: VI/272, H.no:26214:

Benzer rivayetler İçin bk. VI/264, H.no:26156; VI/262, H.no:26139; VI/247, H.no:25980; VI/235, H.no:25860; VI/8I, H.no:24402; VI/55, H.no:24J61:

Mâ//fc Taharet, 102; Buhârî, Hayz, 2, 5; Müslim, Hayz, 6-10; föiî Dâvıuh Savm, 79, H.no:2469; 7Yn«i'zf, Savm, 80, H.no:804 (hasen-sahih); Nesâi, Taharet, 176, H.no:274-277; Hayz, 21, H.no:385-387; DârimU VudÛ', 108, H.no:1073-1074; îbn Mâce, Taharet, 120, H.no:632-633; Sıyâm, 64, H,no:l778.

Ayrıca 14/818 ve 9/813.hadislere bk.

Hayız, İstihâze ve Nİfas____________________________________________________191

12/816-Hz. Âişe annemizden (RadıyaUahu anhay?96 Ben hayızlıyken üzerimde elbise olduğu hâlde Rasûlullah'la aleyhi ve sel tem) aynı yatakta uyurdum.

13/817-Hz. Âişe annemizden (Radıyaiiaha anhây?91 Ben hayızlıyken Rasûlullah (Saiiaitaim aleyhi ve seiiem) bana sarılır ve başımdan faydalanırdı (öperdi).398

14/818-Hz. Âişe annemizden (Radtyaiiai™ anhây?^ Rasûlullah (Saikına/m aleyhi ve seiiem) mescitte itikattayken bana başını uzatırdı ve ben de hayizlı olduğum hâlde onun saçını tarardım.400

Sahih: Müsned, VI/78, H.no:24369; Ebû Dcıvûd, Taharet, 106, H.no:269; Ne.sâî, Hayz, II, H.no:370; Beyhakî, es-Sünenü'l-kiibrâ. 1/313; Meymûne'den (RadtyaUahii anhû) şahidi:

Bk. Müslim, Hayz, 4. Sened: Ir-j-^'

Sahih: Müsned, VI/187, H.no!25419; Benzer rivayet için bk.Vl/219, H.no:25717:

 fi. |X-j

Dârâa", Vudû', 107, H.no:1057; Ebû Ya'k't, VIII/368, H.no:4962; Beyhakî, es-Sitoenii'l-kübrâ, 1/187; Heysemî, Ahmed b. Hanbel'in râvîleıinin sika olduklarını, Ebû Ya'lâ'nın senedinde Uveyd b. Ebû Imrân'in bulunduğunu, bu zatın İbn Hıbbân tarafından sika, cumhurca zayıf kabul edildiğini, bazılarınca da metruk sayıldığını belirtir. Bk. Mecma', IX/31-33.

Bennâ hadisin isnadının ceyyid olduğunu söyler. Bk.Bülûğu'l-emânî, 11/159.

398  Bu mânâ için bk. Bennâ, age. 11/158

399  Sened: J\ J.*^ }\^* ılfti- J^İ liii.

Sahih: Müsned, VI/50, H.no:24120; Ayrıca 11/815.hadise bk.

400 Bir kadının kocasının saçını taraması herhalde ona olan sevgisinden kaynaklanmaktadır.

192                                                                                             Hayız, İstihâze ve Nifas

15/819-Hz. Âişe annemizden (Radıyaiiahu anhâ):m Rasûlullah (Saiiaiiaha aleyhi ve seiiem), hayızlı karısından faydalanmak isteyen adam hakkında şunu söyledi:

"Sadece izar üzerinden (faydalanma hakkı vardır)."

16/820-RasûluIlah'ın eşi Meymûne annemizden {Radıyaiiaha anhâ):m Hz. Peygamber (Saiiaiiaha aleyhi ve sdiem) eşlerinden birine hayizhyken, eşinin üzerinde (avret mahallini örten) baldırlarının yarısına kadar ya da dizlerine kadar ayırıcı/engelleyici bir kumaş olduğu hâlde ona dokunurdu.

Sened: lrj&

Sahih: Müsned, VI/72, H.no:243I7; Benzer rivâyel için bk. 8/812 ve 13/817-hadisler. Abdullah b. Sa'd'dan (Radıyalkıltü anh) şahidi için bk.

 , Taharet, 82, H.no:212. ~ Sened; y j~y öü^

Sahili:   Müsned,   VI/335-336, ' H.no:26729;   Benzer   rivayet   için   bk.Mümed,   VI/336, H.no:26732 (J&*J\ j\ a>Jı *& hp); Nesâî, Hayz, 13, H.no:374.

Meymûne'den (RcuhyaUahii anhâ) nakledilen bir başka rivâyet:7/81 l.hadis. Bennâ hadisin isnadının ceyyid olduğunu söyler. Bk.Bülûğu'l-emânî, 11/159.

Hayız, îstihâze ve Nifas_______________________________________________193

17/821-İbn Kurayza es-Sadefî'den:403

Hz. Âişe'ye (Hadıyaitahü anhây, "Sen hayızlıyken Rasûlullah seninle beraber yatar mıydı?" diye sorunca şöyle dedi:

"Evet, üzerime izarımı bağladığımda (benimle yatardı). O dönemde ancak tek yatağımız vardı. İzzet ve celâl sahibi Allah bana bir yatak daha nasip edince Rasûlullah'tan ayrı yatmaya başladım."

18/822-Cümey' b. Umeyret-Teymî'den:404

Halam ve teyzemle beraber Hz.Âişe'ye (Radıyaiiahü aniıâ) gittik ve ona; "Sizden biri hayız gördüğünde, Rasûlullah (Saiiaiiaim aleyhi ve seiiem) için ne yapardı?" diye sordum. Dedi ki:

"Bizden biri böyle olduğunda üzerine geniş bir izar bağlar, sonra Rasûlullah'a elleri ve boynu ile sarılırdı/ kucaklardı."405

403 Seııed: ^-4» y. ^ 'J> <^~ ^ j. Sahih: Müsned, VI/91, H.no:24487; Hadisin senedinde İbn Lehîa bulunmaktadır. Bu râvî ile ilgili geniş bilgi için bk.22/64.hadis. Ayrıca 10/814.hadisebk.

Hasen; Müsned, VI/123, H.no:24804; Ebû Davûd, Taharet, 97, H.no:241 (Hocası Yakub b. İbrahim kanalı ile aynı sened ve metinle nakleder); Dârimî, Vudû', 115, H.no:1153; Nesâî, Taharet, 13, H.no:373; Beylıakî, es-Süııenü'l-kübrâ, 1/180; İbn Mâce, Taharet, 94, H.no:574:

Senedindeki Cümey' b. Umeyr et-Teymî Ebu'I-Esved el-Kûfî ile Sadaka b. Saîd el-Hanefî hakkında bilgi İçin bk. 412/770.hadİsin tahrici.

Ayrıca 462/770.hadisle (Müsned, VI/188, H.no:25429) birlikte değerlendiriniz. Bu iki hadisi karşılaştırdığımızda bir bütünü tamamlayan İki ayrı hadis karşımıza çıkıyor. Sorulan sorular bir değil, birden fazladır. Fakat bazı rivayetlerde teyze ve halası ile değil teyze ve annesi ile beraber gittiği belirtilmektedir. 405 Bu mana için bk.Bennâ, age., U/160

194                                                                                             Hayız, İstihâze ve Nifas

19/823-Ümmü Seleme annemizden (Radıyaitaha anhây.m

Rasûlullah'la (Saiiaiiahü aleyhi ve seiicm) aynı örtü altında yatarken ben hayız gördüm ve (yataktan) ayrıldım. Rasûlullah:

"Hayız mı407 gördün?" diye sorunca şöyle dedim:

"Ey Allah'ın Rasûlü! Kadınların gördüğü408 şeyi gördüm."

Bunun üzerine Rasûlullah buyurdu ki:

"Bu, Âdem'in kızlarına takdir edilen bir şeydir."

Ümmü Seleme devamla şöyle dedi:

Sonra onun yanından ayrıldım, durumumu ayarladım, bir kumaşla kan mahallini kapattım/bağladım ve gelip Rasûlullah'la aynı örtü/yorgan altına girip (yattım)."

20/824-Hz.Âişe annemizden

1 Sened:

Sahih: Müsned, VÎ/294, H.no:26405; Buhârî, Hayz, 4, 21-22; İbn Mâce, Taharet, 121, H.ııo:637 (isnadı sahih, râvîleri sikadır); Nesâî, Taharet, 179, H.no:282; Hayz, 10, H.no:369; Dâriml Vudû', 107, H.no; 1049.

407  Bu kelime kanın mı geldi, hayız mı gördün anlamındadır. (Bk. İbnü'1-Esir, Nihaye, V/82); İmam Mâlik bunu (i^J-ı #Ş) şeklinde hayz olarak açıklamıştır. (Muvattâ, Tahüret, 94); Ümmü Seleme annemizin Peygamberimizden çocuğu olmamıştır. Bu rivayette ki nifas kelimesi hayız/kan gelmesi anlamındadır. (Bk. Fiıuzâbâdî, el-Kamusu'l-muhît 746)

408  Lafız anlamı, 'bulduğu' şeklindedir, ancak Türkçede 'âdet gördü' kullanımından dolayı Lgördü' diye terceme edildi.

Sened: 'j

Hayız, İstihâze ve Nifas_______________________________________________195

Rasûlullah'la (Saiiaiiahu aleyhi ve seitem) aynı yatakta yatarken ben hayız gördüm ve ondan geri çekildim. "Hayız mı gördün?" diye sorunca 'Evet' dedim. Rasûlullah: "Üzerine izar al/bağla ve geri gel!" dedi.

 ılı        &*•         — î^ °   i

21/825-Büdeyye'den:410

(Rasûlullah'ın hanımı) Meymûne bt. Haris (Radıyaiiahu anhâj, beni Abdullah b. Abbas'ın karısına (Radıyaiiahu animm) göndermişti, aralarında ak­rabalık vardı. Baktım ki onun yatağı kocasının yatağından ayrıydı. Bunun ayrılık için yapıldığını zannettim ve durumu sordum. Şöyle dedi:

'Hayır, ama ben hayızlıyım ve hayız günlerimde yatağıma kocam yaklaşmaz (yatmaz).'

Sonra Ümmü Seleme'nİn (Radıyaiiai™ anim) yanına döndüm, durumu anlatınca beni İbn Abbas'a gönderdi ve şunu söyledi:

'Rasûlullah'ın (Saiiaiiaha aleyhi ve seiiem) sünnetini terk mi (eder)? Rasûlullah eşlerinden hayızlı birisiyle (aynı yatakta) yatarken aralarında ancak dizlerini aşan/geçen bir örtü bulunurdu (ayrı yatmazlardı).'

Salıih: Müsııed, VI/185, H.no:25391; Bennâ: "Hadisi Beyhakî rivayet etti. Sonra Mâlik, Âişe'den nıürsel olarak nakletti. Bunun Âişe ve Ümmü Seleme'nİn her ikisi hakkında düşünülmesi mümkündür" der. Bk. Bulûğu'l-emânî, 11/161. Mâlİk'in de bu konudaki rivayeti şöyledir:

İbn Abdilber: "Bu hadisin mürselliği hususunda Muvatta'nın râvîleri arasında ihtilaf yoktur. Bu lafızla Hz.Aişe hadisinin rivayet edildiğini bilmiyorum. Ancak Ümmü Seleme hadisine güre manası muttasıldır. Hadisin mürsel oluşunun sebebi: Rebîa b. Abdurrahman'nm (v.130/747) HzÂİşe'den duymamış olmasıdır. Yani hadis munkatıdır. Bk. Muvatta', Taharet, 94;

Ümmü Seleme'den (Radıyaiiaiui anim) şahidi için bk. Buhâri, Hayz, 4; Müslim, Hayz, 5

Sahih: Müsned, VI/332, H.no:26698; Bennâ hadisi Beyhakî'ye de nisbet ettikten sonra İsnadının ceyyid olduğunu söyler. Bk.Biilûğu'l-emânî, 11/161. Ayrıca 12/816.hadisebk.

196______________________________________________Hayız, İstihâze ve Nifas

AÇIKLAMA

Bu rivayetlerden, bir kişinin hayızlı hâldeki karısından izar üzerinden faydalanmasının meşru olduğunu anlıyoruz. Ancak müctehidier bu durumda kişinin faydalanma Ölçüsünde ihtilâf ettiler; İmam Ebû Hanîfe, Mâlik ve Şafiî'ye göre izar üzerinden faydalanması caizdir, ama göbekle diz kapağı arasından faydalanamaz/do­kunamaz. Ancak İ. Ahmed'e göre cima dışında kişinin karısının diz kapağı ile göbeği arasından da faydalanması mubahtır. Müctehidlerin ihtilâfının sebebi, Rasûlullah'm; "Cima dışında onlarla her şeyi yapabilirsiniz"4' sözü ile izar üzerinden faydalanma şeklindeki ameli arasında farktır. Cumhur, mutlak hadisin kayıtlanması şeklinde olan Rasûlullah'm uygulamasını esas olarak aldı. İ. Ahmed ise, mutlak söz ile amel etti ve kayıtlanan uygulamanın mendûb (fazilet) olduğunu belirtti.

'İzar üzerinden faydalanma' görüşü ihtiyaten alınmalıdır.4'2

* Kişi Hayızlı Eşiyle Yemek Yer ve Hayızlımn Artığı Temizdir

22/826-Hz. Âişe annemizden

Rasûlullah'a (SaUaihhü aleyhi ve seiiem) bir kap getirildiğinde hayızh olduğum hâlde (önce) ben içerdim, sonra Rasûlullah onu alır, aynı yerden içerdi,4'4 etli kemikten yediğimde ağzımı koyduğum yere Rasûlullah da ağzını kordu (aynı yerden yerdi).

411 Bk. Müsned Trc.no. 1/805

41   İmam Şafiî, Ümm,  1/76; Sehnûn, Müdevvene,  1/52; Şîrâzî, Mühezzeb,  1/38; Nevevî, Mecmu', 11/362-364,366; İbn Kudâme, Muğnî, 1/350; İbn Nüceym, Bahr, 1/207 Senedi:

Sahih: Müsned, VI/62, H.no:24209; Benzer rivayetler için bk. VI/64, H.no:24231; VI/214, H.no;25668-25669; VI/2I0, H.no:2564I; VI/192, H.no:25470; VI/127, H.no:24835; Müslim, Hayz, 14; EbÜ DâvÛd, Taharet, 102. H.no:259; Nesât, Taharet, 56, 177-178, H.no:70, 278-281; Hayz, 14-15, H.no:375-378; İbn Mâce, Taharet, 125, H.no:643

414 Lafız manası, 'aynı yere ağzını kordu' şeklindedir. Ancak anlaşılması için 'aynı yerden içerdi' diye terceme edildi. Burada Hz. Âişe annemiz, Rasûlullah'm kendisine olan sevgisine işaret etmektedir.

Hayız, İstihâze ve Nifas_______________________________________________197_

23/827-Abdullah b. Sa'd'dan Rasûlullah'a (Saitaüahu aleyhi ve seiicm), hayızlı bir kişiyle beraber yemek yemenin (hükmünü) sordum, şöyle buyurdu. "Onunla yemek yiyebilirsin!"

* Erkeğin Hayızlı Karısına Yaslanarak Kur'ân Okuması ve Hayızlı Kadının Mescide Girmesi

24/828-Menbûz, annesinin (şu sözünü) nakletti:416

Meymûne annemizin (Radıyaiiahu anim) huzurundayken, yanına İbn Abbas geldi. Ona dedi ki:

"Ey yavrum! Başının dağınıklığı da ne böyle?" İbn Abbas:

"Beni güzelleştiren (eşim)417 Ümmü Ammar hayızlı" diye cevap verince, o şöyle dedi:

Sened: -w ^ *uı -4* ^* j* •*}&• Ji tfr ^ «ljjLij jî (o j* JO jj Çjiiİ üîjj- ^j4^ 'J? ^*)

Sahih: M«W, IV/342, H.no:18909; Mükerrer için bk. V/293, H.no:22404; Ebû Dâvûd, Taharet, 82, H.no:211-212; Tirmizî, Tahûret, 100, H.no:133 (Tirmizî, "hasen-garib" olduğunu belirtir.)

Haram b. Muâviye bazı senedlerde Haram b. Hakîm olarak zikredilir. Bu zat aynı şahıstır. Adı: Haram b. Hakim b. Hâlid b. Sa'd b. el-Hakîm el-Ensârî'dir. Bilgi için bk. 427/735.hadisin tahrici.

Ayrıca hadisin tam metni için 427/735.hadise bk.

Sahih: Müsned, VI/331, H.no:26689; Benzer rivayet için bk. VI/334, H.no:26713:

(Bu rivayette farklı olarak: "Seccadeyi onun için namaz kılacağı yere serer ve evimde iken o seccadede namazını kılardı" bölümü bulunmaktadır). Nesâî, Hayz, 19, H.no:383; Menbûz b. Ebû Süleyman el-Mekkî sikadır. Ümmü Menbûz ise makbuldür. Bennâ hadisin isnadının ceyyİd olduğunu ifade eder. Bk.BülCtğıt'l-emâııî, 11/163. Hz.Âişe'den şahidi için bir sonraki hadise bk.

41  Müreccile (<W) saçları tarayan, bakımım yapan, anlamındadır. Yukarıda ki metinde lafız olarak saçlarımı tarayan, manası bulunmaktadır.  Bir kadının kocasının  saçını  taraması

198_______________________________________________Hayız, İstihâze ve Nifas

"Ey yavrum! Hayzın el ile ne alâkası var?418 Bizden birisi hayızlıyken Rasûlullah (Satiaiiaha aleyhi ve seiiem) onun yanına gelir, başını onun kucağına kor ve o, eşi hayızlı olduğu hâlde (ona bitişik olarak) Kur'ân okurdu. Bizden birisi hayızlıyken, Rasûlullah'ın seccadesini getirir ve mescide bırakırdı. Ey yavrum! Hayzın el ile ne alâkası var?"

25/829-Hz. Âişe annemizden Ben hayızlıyken, Rasûlullah (Saiiaiiahu aleyhi ve seiiem) başını kucağıma kor/ bana yaslanır420 ve Kur'ân okurdu.

26/830-İbn Ömer'den İRadıyallalıüanlıüma):

421

herhalde ona olan sevgisinden kaynak! an maktadır, ayrıca nu kelimenin temizlik, yıkama ve güzelleştirme manaları da bulunmaktadır. Bunun için, beni güzelleştiren (eşim), şeklinde terceme edildi. (Bk. İbnü'i-Esir, Nihaye, 11/203) 418 Lafız manası; 'Elde hayız nerede?' şeklindedir.

Sened: -ai^ J ,—uJi ^ jjti. y- ai^ 'Jı ır^ı jıs 'j\^L\ 'Ji I^-^J «^j ^ı ^"Ji- Jü

Sahih: Müsned, Vr/68-69, H.no:24278; Diğer rivayet: VI/135, H.no:14911; Benzer rivayetler: VI/72, H.no:243İ6; VI/258, H.no:26099; VI/204, H.no:2559; VI/190, H.no:25449; VI/U7, H.no:24743; Btıhârî. Hayz, 3; Müslim, Hayz, 15; Ebû Dâvûd, Taharet, 102, H.no:260; Nesâî, Taharet, 175. H.no:273; Hayz. 16, H.no:379; İbn Mâce, Tahûret, 120, H.no:634; Hadisin senedinde İbn Lehîa bulunmaktadır. Bu râvî ile ilgili geniş bilgi için bk.22/64.lıadis.

42Ü Birrivüyette; 'bana yaslanır...'

41! c       j      A    - ' ■ •      *.....• -:*- - - -   -:*-

aened: lıffJ> ^ jl^-ı ^\ jc- ^Uj Lij^- j-j- Lj-u-

Sahih: Müsned^ 11/70, H.no:5382; Benzer rivayetler: VI/245, H.no:25962; VI/111-112, H.no:24688; VI/173, H.no:25280; VI/106, H.no;24628; Vl/179, H.no:25336-25337; VI/214, H.no:25672; VI/114, H.no:24713; VI/110, H.no:24675; Müslim, Hayz, 11-12; Ebû Dâvûd, Taharet, 103, H.no:261; Tirmirf, Taharet, 101, H.no:134 (Hasen-Sahih); Nesâ!, Taharet, 173,

Hayız, İstihâze ve Nifas__________________________________________________199

Rasûlullah (Saiiaiiaha aleyhi ve settem) Hz. Aişe annemize (Radıyallahü anM) "Mescitten seccadeyi422 bana al, getir!" deyince: 'Temiz değilim/hay izliyim" dedi. Rasûlullah şöyle buyurdu: "Hayzın elinde mi?"

§Bir rivayette: Ben: "Hayızlıyım" deyince: "Hayzın elinde değil..." buyurduğu nakledilir.

27/831-Hz. Âişe annemizden < Radıyallahü auhâ):423 Rasûlullah (Saiiaiiaha aleyhi ve seiiem): "Mescitten seccadeyi  bana al, getir!" deyince ben:

"Hayızlıyım" dedim. Rasûlullah şöyle buyurdu: "Hayzın elinde değil."

H.no:271; Hayz, 18, H.no:382; İbn Mâce, Taharet, 120, H.no:632; Dârimî, Vudû', 82, 108, H.no:777, 1070, 1076.

Heysemî, senedindeki râvilerin sahih hadis ricali olduklarını belirtir. Bk. Meana', 1/282-283.

Hadisin şâhidleri:

a-Hz.Aişe'den (Radıyallahü anM) şahidi için bir sonraki 27/831.hadise bk.

b-(EK) Ebû Hüreyre'den (Radıyallahü anh) şahidi: ^ '{î*.'j <& *W JU <Uı Jjl.j ili' ;V}'J>> j? Jü Jli fjU- jji ^ü- Jü                                                          %

Miisned, 11/428, H.no:9500; Müslim, Hayz, 13; Nesâî, Taharet, 173, H.no:270; Hayz, 18,H.no:381.

c-Enes'ten (Radıyallahü anh) şâlıidi için bk. Heysemî, Bezzâr tarafından nakledilen hadisin senedindeki râvilerin sika olduklarını belirtir. Bk. Mecma', 1/283

Ayrıca 27/831 ve 28/83 2.had islere bk. 422 Humra i}^) küçük seccade manasındadır. Bk. İbnü'i-Esir, Nihaye, 11/74

Sahih: A/«w(cd, VI/45,' H.no:24066; Mükerrer için bk. VI/229, H.no:25795; Benzer rivayetler: VI/1I4, H.no:24713; VI/110, H.no:24675; Müslim, Hayz, 11-12; Ebû Dâvûd, Taharet, 103, H.no:261; Tinnizt, Taharet, 101, H.no:134 (Hasen-Sahih); Nesâî, Taharet, 173, H.no:271; Hayz, 18, H.no:382; İbn Mâce, Taharet, 120, H.no:632; Dârimî, Vudû', 82, 108,

H.no:777, 1070, 1076.

Ayrıca 26/830 ve 28/832.hadislere bk.

200                                                                                             Hayız, İstihâze ve Nifas

28/832-Hz. Âişe annemizden Rasûlullah (SaitaUahu aleyhi ve seiiem) mescitteyken bir cariyeye dedi ki: "Bana seccadeyi al, getir!"

(Hz. Âişe ekledi: Rasûlullah seccadeyi serip üzerinde namaz kılmak istiyordu.)

Cariye: "Ben hayızhyim" deyince Rasûlullah şöyle buyurdu: "Onun hayzı elinde değil."

AÇIKLAMA

Hayızlı kadının mescide girmesi konusunda ihtilâf edildi: a-Zeyd b. Sabit, Müzenî ve Zahirîler 'mescidin kirletilmesi söz konusu

değilse hayızlı kadın girebilir1 dediler ve bu babdaki hadisleri delil getirdiler.

b-Hanefî ve Mâlikîler 'orada oturması ve oradan geçmesi caiz değildir*

dediler  ve  Rasûlulfah'ın:   "Mescide   cünüp   ve   hayızlı   olanın   girmesini   helâl

kılmıyorum"425 hadisini delil getirdiler ve bu babdaki hadisleri de "girmek" yerine,

sadece "elini uzatıp almak/vermek" olarak anladılar.

c-Şâfiî ve Hanbelîler ""Cüniipde olduğu gibi sadece mescitten geçebilir,

ancak orada kalamaz' dediler ve âyetteki (J-- ^u. vı) "...ancak yolcu/yolda giden"

bölümü ile delil getirdiler, Hanefî ve Mâlikîlerin delil olarak getirdiği hadisin bu

âyetle tahsis edildiğini iddia ettiler.426

424  Sened: ^jı -d» ji "/■ ^ÜJi j. iisıj

Sahih: Müsne'd, VI/I79, H.no:25336; Mükerrer için bk. VI/10I, H.no:24576; Müslim, Hayz, 11-12; Ebû DûvÛd, Taharet, 103, H.no:26I; Tirmizî, Taharet, 101, H.no:134 (Hasen-Sahih); Nesâî, Taharet, 173, H.no:271; Hayz, 18, H.no:382; îbn Mâce, Taharet, 120, H.no:632; Dârimî, Vudû', 82, 108, H.no:777, 1070. 1076.

Ebû Bekre'den (RadıyalUıhü anh) şahidi için bk. Heysemî, Taberânî tarafından nakledilen hadisin senedindeki râvilerin sika olduklarını belirtir. Bk. Mecına', 1/283

Ayrıca 26/830 ve 27/831.lıadislere bk.

425  Ebû DavÛd, Taharet, 92; îbn Mâce, Taharet, 92; Taberânî, XXIII/373; Beyhakî, VIÎ/65 (Îbn Hazm râvîlerden 'Eflet'İn' meçhul olduğunu ileri sürdü. Ancak Ebû Davûd bu kişinin 'Füleyt b. Âmir' olduğunu belimi ve 'İbn Hıbbân "sika', Ebû Hatem er-Râzî 'şeyh' ve Ahmed b. Hanbel 'lâbe'se bihi' dedi. Bk. Azimühâdî, Avnü'l-Ma'bûd, J/269)

426 İbn Rüşd, BidâyetU'l-miictehid, 1/35; Nevevî, Şerhu Müslim, 111/209-211; Bennâ age., U/165

Hayız, İstihâze ve Nifas______________________________________________201

* Hayızlı Kadının Kan Mahalli Dışında Bedeni ve Elbisesi Temizdir

29/833-Huzeyfe b. el-Yemân'dan

Bir gece Rasûlullah'm (Saiiaihiıu aleyhi ve seüem) evinde kaldım.428 Rasûlullah namaza kalktı; üzerinde yorganın bir tarafı ve hayızlı olup namaz kılamayan Hz. Âişe (RadıyaUaM aniıâ) annemizin üzerinde de diğer tarafı vardı, (aynı yorganda yatmışlardı).

30/834-Abdullah b. Şeddâd'dan:429

427 Sened: U-ii- Jıi jıi /£İ\ Ji

Sahih: Müsned, V/400, H.no:23289; Ne'sâî. Kıble, 17, H.no:766; Heysemî, senedindeki râvilerin sika olduklarını belirtir. Bk. Mecma\ H/49. a-Hz.Âişe'den (Radıyatlahu anim) şahidi:

ıXaj J ai^» üjı^ Jij

, VÜ32, H.no:23926; Ebû Dâvüd, Taharet, 133, H.no:370; İbn Mâce, Taharet, 131, H.no:652; Müsned'deki Huzeyfe ve Âişe'nİn isnâdlarını karşılaştırdığımızda bazı rSvilerde birleştiğini görebiliriz. Hz.Âişe'den nakledilen diğer rivayetler için bir sonraki hadisin tahririne bk.

b-Meymûne'den (Radıyallahu anhâ) şahidi için bk. İbn Mâce, Taharet, 131, H.no:653; (30/834.hadis)

428 Muhtemel ki bu durum hicap ayetinden önce olabilir ya da Hz. Âişe ile Huzeyfe arasında kan veya süt bağı olabilir. Uk.Bennâ, age. 11/165; Huzeyfe Peygamberimiz'in çok güvendiği ve sırdaşı olan bir kişiydi. (Bk. Üsdü 'l-gûbe, Trc. No: 1113)

Sened: ^ıSi ^ Jıi 'xi- \2jZ- Ju ^O-" ^£X-13-1*- ■i^-ty X? ^j*- oui ıüii.

Sahih: Mümed, VI/330-331, H.no:26686; Benzer rivayetler için bk. VI/331, H.no:26687; VI/330, H.no:26685 (^ » ziyadesiyle; Bw/ıârî, Salât, 19, 21, 107; Hayz, 30; Mtfrfım, Salât,

202_______________________________________________Hayız, İstihâze ve Nlfas

Hz. Peygamber'in eşi olan Meymûne annemizin (Radıyaüaha anhâ) şöyle dediğini işittim:

"Ben yanında uyurken Rasûlullah (Saitatiaim aleyhi ve setiem) gecenin bir bölümünde namaza kalkar ve namaz kılardı. Secdeye gittiği zaman da el­bisesi bana değerdi, hâlbuki ben hayızlıydım."

31/835-Hz. Âişe annemizden (RadtyaitaManhây.420

Rasûlullah (Saiiaiiahu aleyhi ve sdtem) namaz kılarken kendisinin geceleyin hayız vakti gelmişti ve üzerinde kan olan (Hz. Peygamber'e ait) elbiseyi işaret edince Rasûlullah namazda ona 'yıkamasını' işaret etti. Hz. Âişe kan olan yeri yıkadı, daha sonra Rasûlullah o elbiseyi alıp (giydi) ve onunla namaz kıldı.

.,.431

32/836-Hz. Peygamber'in eşi Âişe annemiz (RadtyaiiaM anhay.

273; Ebû Dâvûd, Salât, 90, H.no:656; Nesâî, Mesâcid, 44, H.no:736; İbn Mâce, Taharet, 131, H.no:653; İkâme, 63, H.no:1028.

Hz. Âişe'den (RadtyalUıhü anhâ) şahidi:

Bk. Müsned, VI/204, H.no:25562; Benzer rivayetler için bk. VI/146, H.no:25012; VI/70, H.no:24294; VI/99, H.no:24556; VI/129, H.no:24860; VI/137, H.no:24945; VI/199,

H.no:25504; VI/220, H.no:25718; VI/249, H.no:25996; VI/330, H.no:26683-26684; Vr/251, H.no:26014; VI/179, H.no:25336; VI/245, H.no:25962; Müslim, Salât, 274; Ebû Dâvûd, Salât, 133, H.no:367, 370; Nesâî, Kıble, 17, H.no:766.

430 Sened: &i- *J^\ J^»'jı &■ çt 'd *I)ı ^ 'J, *j±. ıİji- jıi î^J 'Jiı ı&i. jû ^ü Ciji-

Hasen: Müsned, VI/66, H.no:24251; Hadisin senedinde İbn Lehîa bulunmaktadır. Bu râvî ile ilgili geniş bilgi için bk.22/64.hadis.

Huyey b. Abdullah'ın (v.143/760) da hafızası hakkında tenkid yapılmıştır. Tirmizî ve Ebû Dâvûd üç, Nesâî dört, İbn Mâce iki, Ahmed b. Hanbel ise 33 rivayetini nakleder. Tirmizî, hadislerini "hasen" saymıştır. Bk.Sünen, Buyu', H.no:1283; Siyer, H.no;1566.

Bir sonraki hadis de bu rivayeti destekler.

Hayız, İstihâze ve Nifas_______________________________________________203

"Ben hayızlıyken Rasûlullah'la (Saiiaiiahu aieyiu ve seiiem) aynı yorgan içinde gecelerdim/yatardım" dedi ve ekledi:

"Eğer benden ona bir şey (kan) bulaşırsa, başka yere taşırmaksizın4 2 sadece o kısmı yıkar ve aynı elbiseyle namaz kılardı."

NOT: Yıkama ile ilgili bu tavsiyenin sebebi çölde su azlığı ve elbise yetersizliğidir. Çünkü bu gibi rivayetlerde temiz olan bir elbiseye bulaşan küçük lekeler yıkanmakla iktifa edilmektedir. Ancak dileyen elbisenin tümünü yıkayabilir.

* Hayizh ya da Nifash Kadının Gusül Alma Şekli

A'   Sened: âîiii ^1— jıî ClU ol*!» Ju -^ J ^

Sahih: Müsned, VI/44, H.ııo:24055; Ebû Dâvûd, Tahârel, 106, H.no:269; Nikâh, 46, H.no:2166; Nesâî, Taharet, 179, H.no:283; Hayz, 11, H.no:370; Kıble, 22, H.no:771; Dârimt, Vudû', 105, H.no:10I8; Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, 1/313.

Beıınâ hadisin İsnadının ceyyİd olduğunu söyler. Bk.Bülûğu't-emânî, 11/166. 432 Lafız manası, 'bulaşan yeri geçmeden' şeklindedir.

204                                                                                             Hayız, İstihâze ve Nifas

33/837-Hz. Âişe annemizden (

'Bir kadın Hz. Peygamber'e (Saiiaiiahu aleyhi ve seiiem) geldi ve dedi ki:

"Ey Allah'ın Rasûlü! (Hayızdan) temizleneceğimde nasıl gusül alayım?" Rasûlullah:

"Kokulu/güzel bîr kumaş parçası al ve onunla temizlen!"

"Onunla nasıl temizleneyim?"

"Onunla temizlen!"

"Onunla nasıl temizleneyim?" Kadının tekrar sorması üzerine Rasûlullah 'Subhânallah!' dedi ve başka tarafa yönelerek:

"Onunla temizlen!" diye sözünü tekrarladı.'

Hz. Aİşe (Radıyaltahil aııhâ) del* kî:

'Ben Rasûlullah'ın (Saiiaiiahu aleyhi ve seiiem) demek istediğini anlamıştım, hemen o kadını tutup kendime çektim, sonra da Rasûlullah'ın demek istediğini ona anlattım.'

§İkinci rivayet: İbrahim b. Muhacir'den:

Safiyye bt. Şeybe, Hz. Âişe'nin (Radıyaiiahuanhâ)şu sözünü nakletti: 'Esma434 Rasûlullah'a {Saiiaiiaim aleyhi ve senem) hayızh kadının gusül alma konusunu sordu. Rasûlullah şöyle dedi:

" Sened: *iı 'J* J^-

Sahih: Müsned, VI/122, H.no:24788; İkinci rivayet: Vl/147-148, H.no:25025; Buhârî, Hayz, 13-14; I'tisâm, 24; Müslim, Hayz, 60-61; Ebû Dâvûd, Taharet, 120, H.no:314-316; NesâS, Taharet, 159, H.no:251; Gus!, 21, H.no:425; İbn Mâce, Taharet, 124, H.no:642; Dârimî, VudÛ', 84. H.no:779; Beyhakî, es-Siaıenü'l-kübrâ, 1/183

434 Bu sahabi. Esma bt. Şekel (ya da Esma bt. Yezîd b. Seken) olup 'kadınların sözcüsü' olarak bilinir. Bk.Bennâ, age. 11/167

Hayız, İstîhâze ve Nifas__________________________________________205

"Sizden biri suyunu ve sidrini435 alır, (onlarla) temizlenir, temizliğini tam yapar. Sonra başına su döker ve onu güzelce ovalar/sıvazlar ki su saç köklerine ulaşsın. Bunun peşinden üstüne (tüm vücûduna) su döker, (te­mizlenir) ve güzel/kokulu bir kumaş parçası alır, onunla da temizlenir." Esma:

"Onunla nasıl temizlenir" diye sorunca Rasûlullah tekrar:

"Subhânallah! Onunla temizle436" dedi.'

Hz. Âişe (Radıyattaimanhû) sözüne şöyle devam etti:

'Sanki o kadın, kanın izi ile ilgili konuyu öğrenmek için anlamazlıktan geliyordu ve Rasûlullah'a cünüp olan kişinin alması gereken guslü sordu, Rasûlullah (Saiiaiiaha aleyhi ve seiiem) şöyle buyurdu:

"Suyunu alırsın, temizlenirsin, temizliğini tam yaparsın (fazlaca te­mizlenirsin). Sonra bu kişi başına su döker ve onu güzelce ovalar/sıvazlar ki su saç köklerine ulaşsın. Ardından üzerine (tüm vücuduna) su döker."'

Hz. Âişe annemiz ekledi:

'Ensarm kadınları ne iyi kadınlar! Onlardaki haya duygusu, dini öğrenmeye mani olmuyor.1

NOT: Bu rivayette müftî ve müsteftî (fetva soran) ile ilgili hükümlere işaret edilmiştir.

1-Fetva veren kişi, sorulara doğru cevap vermelidir, ancak yanlış anlaşılma-yacaksa bazı şeyleri mutlak olarak ya da kinaye yoluyla ifade edebilir.

2-Her Müslüman dinî sorunlarını âlim/uzman bir insana sormalı ve doğrusunu öğrenmelidir.

3-Kadınlara has konularda bilgili/uzman kadınlar yetiştirilmelidir. Rasûlullah döneminde, özellikle kadınlara ait birçok problemi başta Hz. Âişe annemiz olmak üzere Hz. Peygamber'in eşleri hallediyordu.

435 Sidr (j-ıUi) kelimesi, sedir ağacı veya dal selvisi manasında olup güzel kokulu bir bitkidir

ve temizlikte kullanılır, tıpkı sabun gibL.Bk.Rüzî, Muhtaru's-Sıhâh 292

43f> 'Subhânallah!', taaccüb (hayret/şaşkınlık) ifade eden bir sözdür.

'Güzel/kokulu bir kumaş parçasıyla temizlen!' sözünden kasıt; hayızlı ya da nifaslı kadının

gusiil aldıktan sonra kokulu bir kumaş parçası ile avret mahallini öıtınesidir ki kanın koku vb

tesiri kaybolsun.

206                                                                                             Hayız, İstihâze ve Nifas

34/838-Hz. Âişe annemiz (Radıyatiaha anhây?*1

Ensann kadınlarından bahsedilince onlardan övgüyle bahsetti, onlar hakkında güzel şeyler söyledi ve dedi ki:

"Nur sûresi(indeki örtünme âyeti) inince, hemen izara (ya da etraflarındaki izarlara) yöneldiler ve onları kestiler, sonra başörtüleri olarak kullandılar.

(Ensardan) bir kadın Rasûlullah'm (Saiiaiiaitu aleyhi ve sdiem) huzuruna girdi ve:

'Ey  Allah'ın  Rasûlü!   Hayızdan  temizlenme  şeklini  bana  anlatır

A'İÇf

mısın?'     deyince Rasûlullah buyurdu ki:

"Evet, sizden biri su ve (kokulu madde) sidri alsın..." Hz. Âişe yukarıdaki hadisin benzerini nakletti."

NOT: Hz. Âişe annemiz bu rivayette ensar kadınlarının iki önemli vasfına dikkat çekmektedir:

1-Mutlak teslimiyet: Başörtüsü ile ilgili Allah'ın emri inince, hemen elbise veya kumaş cinsinden bir şey aradılar ki onu kesip başörtüsü yapabilsinler. Burada kadın sahabilerin kulluk ve teslimiyete verdikleri Önem göze çarpmaktadır. Allah ve Rasûlü'nün emirleri karşısında yorum yapmadan, dini sulandırmadan ve işlerine geldiği gibi te'vil etmeden kul olan/itaat eden bu insanların şuuruna bugün ne kadar muhtacız!..

2-Dini doğru öğrenme gayretleri: Kendi sorunlarını Rasûlullah'a ve onun temiz eşlerine anlatıyorlar, dinî konularda hiç çekinmeden ilgili sorular sorabiliyorlardı.

Scııed: O< ^

Sahih: Müsned, VI/188. H.no:25428; Benzer rivayetler için bk. VI/122, H.no:24788; VI/147-148, H.no:25025; Buhûrf, Hayz, 13-14; İ'tisâm, 24; Müslim, Hayz, 60-61; Ebâ Dâvûd, Taharet, 120. H.no:314-316; Nesât, Talıâret, 159, H.no:251; Gusl, 21, H.no:425; İbn Mâce, Tahârcl, 124, H.no:642; Dârimî, Vudû', 84, H.no:779; Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, 1/183 438 Lafız manası 'anlar şeklindedir, ancak Rasûlullah cevabına 'evet' diyerek başladığı için bu sözün vurgu ile soru şeklinde söylendiği anlaşılmaktadır. Doğrusunu Allah bilir.

Hayız, İstihâze ve Nifas_______________________________________________207

* Âdet Dışı Kan (İstihâze) Gören Kadının Hayız ve Sonraki Hâli

İstihâze, kanın âdet günlerinden kısa ya da daha uzun süre gelmesidir, meselâ (Hanefîlere göre) üç günden az ya da âdetini aşıp on günden fazla gelmesi ve nifaslı kadın için kırk günden fazla gelmesi hali gibi, buna hastalık kanı da denmektedir.

35/839-Fâtıma bt. Ebû Hubeyş'ten:439

Hz. Aişe annemizin (RadıyaitaimanhUma) yanına geldim ve dedim ki:

"Ey mü'minlerin annesi! İslâm'dan benim bir hissemin olmamasından ve (ayrıca) cehennemliklerden olmaktan korkuyorum, (zira) istihâze günlerimde Allah'ın dilediği kadar kalıyor/duruyor, izzet ve celâl sahibi olan Allah için namaz kılamıyorum." Hz. Aişe şöyle dedi:

"Hz. Peygamber (Saiiatiaim aleyhi ve seiiem) gelinceye kadar otur!"

Hz. Peygamber gelince Hz. Âişe ona dedi ki:

   Sened: j^- Ji i_l ~c\>\j J&- JOfci- Ju «îçii ^ J{ <w j£ 'Je .w J, oıü ji- J=s'^-! 12 jtî J&l J> 'J, ^C üj»-

Sahilı: Miisned, VI/464, H.no:27503; Mâlik, Taharet, 104: Buharı, Vudû\ 63; Hayz, 8, 19, 24, 28; Müslim, Hayz, 62; Ebû Dâvûd, Taharet, 107-109, 1J5, H.no:280, 282, 286, 304; Tinnizî, Taharet, 93, H.no:125 (Hasen-Sahih); Nesâî, Taharet, 120, 134-135, 138, H.no:201, 211-212, 215-219; Hayz, 2, 4, 6, H.no:348, 356-357, 360-365; ibn Mâce, Taharet, 115, H.no: 620-624; Dârimî, Vudû', 84, 86, H.no:774, 779, 780, 785; İbn Sa'd, Tabakât, VIII/178; Ha­disin değerlendirmesi İçin bk. Zeylaî, Nasbu 'r-râye, 1/106; İbn Hacer, et-Telhîsu'l-lıabîr, 62; Ümmü Habibe bt. Cahş rivayeti ile karşılaştırınız. 3/807,37/841 ve 355/663. hadislere bk.

208______________________________________________Hayız, İstihâze ve Nifas

"Ey Allah'ın Rasûlü! Bu, Fatıma bt. Ebû Hubeyş'tir. İslâm'dan kendisi­nin bir hissenin olmamasından ve cehennemliklerden olmaktan korkuyor, (zira) istihâze günlerinde Allah'ın dilediği kadar kalıyor/duruyor, izzet ve celâl sahibi olan Allah için namaz kılamıyor." Bunun üzerine Rasûlullah şöyle buyurdu:

"Fatıma bt. Hubeyş'e her ay âdet günleri kadar durmasını, sonra gusül almasını, pamukla kan mahallini kapatmasını, kumaşla bağlamasını, bu şekilde temizlenip her namaz vaktinde abdest almasını ve namaz kılmasını emret/söyle! Bu (fazla kanama) şeytandan gelen bir darbedir ya da yaralanan bir damar veya ona arız olan bir hastalıktır."

NOT: Allah Rasûlü döneminde istihâze kanı gören kadınların sayısı dokuz

olarak nakledilir:

1-Fâtima bt. Ebû Hubeyş (RadıyaUahu anhâ), 2-Ümmii Habîbe bt. Cahş (Radıyallahii anhâ), 3-Hamne bt. Cahş (RadıyaUahu anhö),

4-Zeyneb bt. Cahş annemiz (RadıyaUahu anhâ),

5-Sevde annemiz (Radıyallahii anhâ),

6-Sehle bt. Seni (Süheyl) (RadıyaUahu anhâ), 7-Esmâ bt. Mersed el-Hârisiyye (Radıyallahü anhâ), 8-Zeyneb bt. Ebû Seleme (Radıyallahii anhâ), 9-Badine bt. Gaylan es-Sekafıyye (Radıyaliaha anM)440

36/840-Urve b. Zübeyr'den:441

440 Bk.Nesâi, Taharet 134 (Suyûtî Şerhi) 1/116-117

Sened: sicili Ji jiUjı j- *JJi -m ^ jşS ^ ı__^- ^' Jl '-ky. ^* ^ il* Ju £

Sahih: Müsned, VI/463-464, H.no:27502; Mükerrer için bk. VI/420, H.no:27233; Mâlik, Taharet, 137; Mâlik, Tahflret, 104; Buhârî, VudÛ', 63; Hayz, 8, 19, 24, 28;-Müslim, Hayz, 62; Ebû Dâvûd, Taharet, 107-109, 115, H.no:280, 282, 286, 304; Tirmizî, Taharet, 93, H.no:125 (Hasen-Sahih); Nesât, Taharet, 120, 134-135, 138, H.no:201, 211-212, 215-219; Hayz, 2,4, 6, H.no:348, 356-357, 360-365; İbn Mâce, Taharet, 115. H.no:620-624; Dârimî, Vudû', 84, 86, H.no:774, 779, 780, 785; İbn Sa'd, Tabakât, VIH/178; Hadisin değerlendirmesi için bk. Zeylaî, Nasbu'r-râye, 1/106; İbn Hacer, et-Telhîsıt'l-habîr, 62;

Bennâ sened ve metni aynı olan iki rivayetten 27233. hadisi lercih etseydi daha iyi olurdu. Çünkü 27502. hadisle Leys'in an'ane yaptığı görülmektedir. 27233.hadiste ise tahdis sigası İle nakietmiştir.

Hayız, İstihâze ve Nifas_______________________________________________209

Fatıma bt. Ebû Hubeyş (Radtyaiiaha aniıâ) anlattı:

Kendisi Rasûlullah'a geldi ve (fazla akan) kandan şikâyet etti. Rasûlullah (Saiiatiaha aleyhi ve seiiem) buyurdu ki:

"Bu bir damar (akıntısı)dır, âdet dönemin gelince bekle ve namaz kılma, âdet günleri sona erince temizlen, sonra diğer âdet günleri başla­yıncaya kadarki arada namaz kıl!"

37/841-Hz. Âişe annemizden (

Fatıma bt. Ebû Hubeyş, Hz. Peygamber'e geldi ve dedi ki: "Ben istihâze (âdet fazlası kan) gördüm." Rasûlullah (Saiiaiiaha aleyhi ve  şöyle buyurdu:

"Âdet günlerinde namazı bırak, sonra gusül al ve her namaz (vak­tinde) abdest al (ve namazını kıl), isterse kan hasıra/sergiye damlasın."

Ünımü Habibe bt. Cahş rivayeti ile karşılaştırınız. 3/807,37/841 ve 355/663. hadislere bk. 442 Sened: i)'}- 'j- ^>J~ ^ ^iöı ıSfû- ^-Ati y. ıJi- iSji-

Sahih: Müsned, VT/42, H.no:24027; Mükerrer için bk. VI/262, H.no:26133; Benzer rivayetler için bk. VI/137, H.no:24940; VI/204, H.no:25557; VI/194, H.no:25498; Vl/187, H.no:25421; VI/128-129, H.no:24853; VI/82, H.no:24404; VI/237, H.no:25883; Mâlik, Taharet, 104; Buharı, Vudû', 63; Hayz, 8, 19, 24, 28; Müslim, Hayz, 62; Ebû Dâvüd, Taharet, 107-109, 115, H.no:280, 282, 286, 304; Tirmitf, Taharet, 93, H.no:125 (Hasen-Sahih); Nesûî, Taharet, 120, 134-135, 138, H.no:201, 211-212, 215-219; Hayz, 2, 4, 6, H.no:348, 356-357, 360-365; İbn Mâce, Taharet, 115, H.no:620-624; Dârimî, Vudû', 84, 86, H.no:774, 779, 780, 785; İbn Sa'd, Tabakât,VlWm.

Hadisin değerlendirmesi için bk. Zeylaî, Nasbu'r-râye, 1/106; İbn Hacer, et-Telhîsu'l-habtr, 62;

Ayrıca 355/663.hadiste geçti.

Benzer bir rivayet için bk. 44/848 ve 3/807.had i ster.

210_______________________________________________Hayız, İstihâze ve Nifas

38/842-Hz. Peygamber'in eşi Ümmü Seleme annemizden (Radıyaiiaim

443 at\hâ)\

Rasûlullah döneminde bir kadının fazlaca kanı geliyordu. Hz. Peygamber'in eşi Ümmü Seleme durumu onun için Rasûlullah'a (Saiiaitaha aleyhi ve seiiem) sorunca444, o buyurdu ki:

"Kendisine bu hastalık gelmeden önceki ayda gördüğü âdet geceleri ve günleri sayısınca yine beklesin ve bu aydaki (âdet) süresince de namazı terk etsin! Bu süre tamamlanınca gusül alsın, (kanın akmasını engellemek için) kumaş parçası bağlasın ve namazını kılsın!"

39/843-Hz. Âişe annemizden (Radıyaihhü anhâ):445

Ümmü Habîbe bt. Cahş, Abdurrahman b. Avf in karısıydı. Kendisi istihâze (âdet fazlası kan) görür ve hiç temizlenemezdi. Durumu Rasûlullah'a (SaUaUahü aleyhi ve seiiem) anlatılınca, o şöyle buyurdu:

"Bu hayız değildir, ama rahimdeki bir darbedir/rahatsızlıktır. Hayız günlerindeki âdet müddeti kadar beklesin ve namazı terk etsin, sonra (sürenin) bitmesini beklesin ve ardından her namaz vaktinde gusül alıp namaz kılsın!"

Sahih: VI/320, H.no:26595i Benzer rivayet için bk. VI/293, H.no:26390; Mâlik, Taharet, 105; Ebû Dâvûd, Taharet, 107, H.no:274-275. 278 (Ebû Dâvûd bu kadının Fatıma bt. Hubeyş olduğunu söyler); 110, H.no:293; NesâU Taharet, 134, H.no:208; Hayz, 3, H.no:354-355; İbn Mâce, Taharet, 115, H.no:623; Dârimî, Vudû\ 84, H.no:786-787 44 Lafız anlamı, fetvasını sordu, şeklindedir.

445 Sened: î^ > j&. J > >ty J-. *îi' •& j         ç                               ^

Sahih: Mtlsned, VI/128-129, H.no:24853; Benzer rivayetler için bk. Müsned, VI/83, H.no:24419; VI/237, H.no:25883; VI/82, H.no:24404; Vl/42, H.no:24027; VI/262, H.no:26133; VI/137, H.no:24940; VI/204, H.no:25557; VI/194, H.no:25498; VI/187, H.no:25421; VI/128-129, H.no:24853; Vl/434, H.no:27318-27319 (Ümmü Habîbe'nin müsnedinde); Mâlik, Taharet, 106; Bulıârî, Hayz, 26; Müslim, Hayz, 63-66; Ebû Dâvıul, Taharet, 107, 109, 110, 116, H.no:279, 285, 288-292, 305; Tİrmİzî, Taharet, 96, H.no:I29 (Hasen-Sahih); NesâT, Taharet, 134-135, H.no:203-207, 209-210; İbn Mâce, Taharet, 115-116, H.no:622, 626; Dârimî, Vudü', 84, H.no:781, 784, 788-789; Şâfi, Ünün, 1/53-54; İbn Sa'd, Tabakât.VllVm.

Ayrıca 355/663 ve 3/807.hadi si ere bk.

Hayız, İstihâze ve Nİfas____________________________________________________211

AÇIKLAMA

önceki rivayetlerden farklı olarak burada istihâzeli kadının her namaz vaktinde gusül alması isteniyor ki bu da mendûb olarak tavsiye edilmektedir. Zira önceki rivayetlerde, âdet günleri bitince tek gusül ve her namaz vakti için de birer abdest emredilmektedir. Ancak Mâlikî ve Şâfiîler; 'bu durumdaki bir kadın, abdestiyle bir farz namaz eda edebilir' derken, Hanefî ve Hanbelîler; 'başka bir sebeple abdesti bozulmadiğı sürece, o vakitte dilediği kadar namaz kılabilir' görüşündedirler. Bu ihtilaf (i^Uj j£j ^u>yj) hadisini farklı anlamadan kaynaklanıyor; Mâlikî ve Şâfiîler "her namaz için abdesi alY şeklinde anlarlarken, Hanefî ve Hanbelîler (;^u jr j^.) rivayetinden dolayı bu emrin 'her namaz vakti için abdest aW şeklinde olduğunu kabul ettiler.446

A                                                                                              -        

* Adet Günlerini Bilen/Ayıran İstihâzeli Kadının Durumu

440 İmam Muhammed, el-Camiu's-sağîr, 1/73, el-Câmiu'l-kebîr, 9; Tahâvî, Şerhu meâni'l-âsûr. 1/107; Şîrâzî, Mühezzeb, 1/46; İbn Rüşd, Bidâye, 1/44-45; Ibn Kudâme, Muğnî, 1/343, 355; Bennâ, age., 11/172

212Hayi2, İstihâze ve Nifas

40/844-Hz. Âişe annemizden

Yedi seneden beri, Abdurrahman b. Avf ile evli olan Ümraü Habibe bt. Cahş'ın hayzı uzadı (kan hiç durmadı) ve durumu Rasûlullah'a bildirdi448. Rasûlullah (Saitaitahu aicyiu ve sdiem) şöyle buyurdu:

"Bu hayız değildir. Bu bir damar (akıntısı)dır. Âdet (günü) başladı­ğında namazı bırak, süre tamamlanınca gusül al ve namazını kıl!"

Hz.Âişe ekledi:

"O, önceden her namaz (vakti) için gusül alır, sonra namaz kılardı. Kız kardeşi Zeyneb bt. Cahş'a ait tekneye/leğene yıkanmak için oturduğunda kanın rengi (dökülen) suyun rengim değiştirirdi."

§Hz. Âişe annemizden başka senedle gelen rivayet:

Ümmü Habîbe bt. Cahş, Rasûlullah'tan fetva istedi ve

"Benden âdet dışı kanı (istihâze) geliyor" dedi. Rasûlullah şöyle

buyurdu:

"Bu sadece bir damar (akıntısı)dır. Gusül al ve namazı kıl!" (Bu fetva üzerine) Ümmü Habîbe her namaz vaktinde gusül aldı. (Râvîlerden) İbn Şihâb dedi ki: "Hz. Peygamber her namaz vaktinde

gusül almayı emretmedi. Sadece o (Ümmü Habîbe) bunu yaptı."

* Âdet Günlerini Bilemeyen/Ayıramayan İstihâzeli Kadının Durumu

Sahih: Müsned, VI/83, H.no:244l9; İkinci rivayet: Vl/82, H.no:24404; Benzer rivayetler için bk. Müsned, VI/83, H.no:244I9; VI/237. H.no:25883; VI/82, H.no:24404; VI/42, H.no:24027; Vl/262, H.no:26133; VI/137, H.no:24940; VI/204, H.no:25557; VI/194, H.no:25498; VI/L87, H.no:25421; VI/128-129, H.no:24853; VI/434, H.no:27318-27319 (Ümmü Habîbe'nin müsnedinde); Mâlik, Taharet, 106; Buharı, Hayz, 26; Müslim, Hayz, 63-66; Ebû Dâvûd, Taharet, 107. 109, 110, 1)6, H.no:279, 285, 288-292, 305; Tirmizî, Taharet, 96, H.no:129 (Hasen-Sahih); Nesâî, Taharet, 134-135, H.no:203-207, 209-210; İbn Mâce, Taharet, 115-116, H.no:622, 626; Darimt, Vudû\ 84, H.no:781, 784, 788-789; Şâfî, Ümm, 1/53-54; İbn Sa'd, Tabakât, VIIVI78.

Ayrıca 355/663 ve 3/807.hadislere bk.

Ayrıca 3/807.hadise bk.

448 Lafız manası, şikâyet etli şeklindedir. Şikâyetin sebebini, Hz.Âişe annemizin sözünden anlıyoruz ki o da her namaz vaktinde gusül almasıdır. Metinde bu konu açık olmadığı için bildirdi şeklinde terceme edildi.

Hayız, İstihâze ve Nifas                                                                                                     

213

41/845-Hamne449 bt. Cahş (RadıyaiiahumM) anlatıyor:450

449 Hamne, mü'minleritı annesi Hz. Zeyneb bt. Calış'ın kız kardeşi ve Talha b. Ubeydullah'ın

kansıdır.Bk. Bennâ age. U/175

45(1 Sencd: £        ,J J J    ^ ^        ^         j ^O

Sahih: -Müsned, VI/439, H.no:27347; Benzer rivayetler için bk. VI/439-440, H.no:27348; VI/381-382, H.no:27022; Ebû Dâvûd, Taharet, 109, 111, H.no:294-295; Tirmitf, Taharet, 95, H.no:l28 (Tirmİzî hocası Buhârî ve Ahmed b. Hanbel'in bu hadis için "hasen-sahih" hükmünü verdiklerini söyler); Nesâî, Taharet, 136, H.no:213; İbn Mâce, Taharet, 117, H.no:627; Dârimî, Vudû', 84, H.no:782-783, 790; Şâfi, Ümm, 1/51-52; Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrû, 1/338-339;

Ebû Davud'un bir rivayetinde isim müphem, diğerinde İse Sehle bt. Süheyl b. Amr olduğu belirtilir:

214_______________________________________________Hayız, İstihâze ve Nifas

"Ben âdet dışı çok fazla kanı gelen bir kadındım. Bu durumun fetvasını/hükmünü sormak ve anlatmak için Rasûlullah'a gittim, kendisini kız kardeşim Zeyneb bt. Cahş'm (Radıyaihhu anim) evinde buldum ve dedim ki:

'Ey Allah'ın Rasûlü! Bir konuda sana ihtiyacım var!' Rasûlullah:

"Nedir o?" deyince ben şunu sordum:

'Ey Allah'ın Rasûlü! Ben âdet dışı çok fazla kanı gelen bir kadınım, bu konuda ne dersin? (Zira) bu durum beni namaz ve oruçtan engelliyor.'

RaSÛlullah (Sallaliahü aleyhi ve seüem) buyurdu ki:

"Pamuğu (tampon yapmanı) tavsiye ederim451, zira o kanı tutar." Hamne:

'Bu kanama çok fazla (ona yetmez).'

'Ayrıca bir kumaş parçası bağla!'

'Şanl şarıl kanım akıyor.' Rasûlullah:

"O hâlde sana iki şey emredeceğim. Hangisini yaparsan diğeri için sana yeterli olur. İkisini de yaparsan, sen bilirsin. Bu (akıntı) şeytanın darbelerinden bir darbedir/rahatsızlıktır. Allah'ın bilgisine uygun olarak (her ay) altı ya da yedi gün hayız kabul et,452 sonra da temizlendiğine (âdetin bittiğine) kanâatin geldiğinde gusül al ve (ayda) yirmi üç ya da yirmi dört gece-gündüz namazı kıl, orucu tut! Bu sana yeterlidir. İşte böylece her ay hayız ve temizlik dönemlerinde, hayız gören ve temizlenen kadınlar gibi hareket edersin.

(İkinci olarak) eğer öğleyi geciktirip ikindiyi erkene (İlk vaktine) alarak birlikte kılmaya gücün yeterse (onlar için) gusül alırsın, sonra öğle ile ikindiyi bu şekilde beraber kılarsın. Ayrıca akşamı geciktirip yatsıyı erkene (ilk vaktine) alarak birlikte kılmaya gücün yeterse (onlar için) gusül alır, sonra akşam ile yatsıyı bu şekilde beraber kılarsın. Sabah vakti de (tekrar) gusül alır ve namazı kılarsın. İstersen böyle yap! Buna gücün yeterse namazı böyle kıl ve orucu da tut!"

Sonra Rasûlullah ekledi:

"Benim iki işten en çok hoşuma giden budur (ikincisidir).'"

AÇIKLAMA

Sürekli kanı gelen bir kadın âdet günlerini tesbİtte zorlanabilir; rnüctehidler bu konularda bazı ölçüler geliştirdiler:

 liJj ■illi *JJl ^J^jt AİİI ı}yj ı^jLJ C.Jf,;>^.l i\j*\ Ji jjl 'jt- -_*UJI ,v ^j-^-^Jl jl* ö* *^^ C^ s'jJJ ^fe J1-   ^

Ebû Dâvûd, Taharet, 109, 111, H.no:294-295. Ayrıca 355/663 ve 37/841.hadis)ere bk.

451  Kanın akmasını engellemek için

452  Burada muhtemeldir ki Rasûlullah âdet günlerini karıştıran istihâzeli kadına bu günleri araştırıp kanâati gelen iki durumdan birisiyle amel etmesini emrediyor. Bu mana da (i' ,J* ^) lafzından çıkmaktadır. Yani, 'senin durumunla ilgili Allah'ın bilgisine uygun olarak' manasındadır.

Hayız, İstihâze ve Nifas______________________________________________215

1-Yeni kan görmeye başlayan kızın, kanı kesilmezse siyah renkli olduğu günleri âdet günlerinden sayılır.

2-Âdet günleri bilinen bir kadının kanı erken kesilse, sonra tekrar başlasa (mezheplerin İhtilâfına göre) hayızın son gününe kadar (on ya da on beş gün) devam etse ya da erken kesilse tümü hayız kanı sayılır. Ancak son hayız limitini geçerse âdeti kadarı hayız, fazlası istihâzedir.

3-Âdet günlerinde sarı ve bulanık renkli kanlar da hayız sayılır.453

§Yukandaki hadiste iki şeyden biri tavsiye edilmektedir.

1-Âdet dışı kan gören (istİhâzeli kadın) âdet günleri tahminî olarak bittiği zaman gusüİ alır ve her namaz vakti için abdest alıp namazlarını vaktinde kılar.

2-Ya da üğle ile ikindiyi ve akşam ile yatsıyı cem ederek beraber kılar ve sabahı da tek olarak kılar, ayrıca bu üç vakitte de birer gusül alır. Buradan yola çıkarak istihâzeli bir kadının gusül alarak namazları cem edebileceği görüşü Çıkmaktadır ki bu da İbn Abbas, Atâ' ve İbrahim en-Nehâî gibi âlimlerin görüşüdür. Ancak bazı rivayetlerden anlaşıldığı gibi buradaki cem sûrîdir, yani öğleyi son vaktine geciktirip, İkindiyi de ilk vaktinde kılmak şeklindedir.454

* Gücü Yeten İstihâzeli Kadın Bir Gusülle İki Namazı Cem' Ederek Kılar

42/846-Hz. Âişe annemizden

Seleme bt. Süheyl (bir rivayette; Süheyle bt. Seni) b. Amr istihâze (âdet dışı kan) görünce Rasûlullah'a (SaiiaUahü aleyhi ve seiiem) geldi ve bu durumu sordu. Rasûlullah da ona, her namaz (vaktinde) gusül almasını emretti. Bu emir ona zor gelince, Hz. Peygamber öğle ile ikindiyi cem ederek kılması halinde bir gusül, akşam ve yatsı(mn cem'i) için bir gusül ve sabah namazı için de bir gusül almasını emretti.

453 Geniş bilgi için bk. İmam Muhammed, Asi, 1/409-432; Sâlİh b. Ahmed b. Hanbel, Mesâil, 1/258; Şîrâzî, Mühezzeb, 1/39-41; Kâsânî, Bedâiu's-sanâV, 1/41.

454 Tahâvi, Şerhti meâni'l-âsâr I/100-lOi, 104; Bennâ, age.. 11/177.

'   Sened; *->ı 'Ji- —»ûjı jj J**~')^ -M1 'J* J1*"! y -w*i ji «1İ- jj j-U»i ıU-ıi- ^ıJiUı jj. ^ İU-ı £Âi-

Sahih:  Müsned, VI/119.  H.no:2476u; Diğer rivayet:  VI/139, H.no:24967;  Ebü Dâvûd, Taharet, 111, H.no:294-295 (Münzirî "Muhammed b. İshak b. Yesar ile ihticacda ihtilâf var" der); Nesûî, Taharet, 136, H.no:213; Hayz, 5, H.no:358; Dâriml Vudû', 84, H.no:782-783. Ayrıca bir sonraki rivayete bk.

216                                                                                             Hayız, İstihâze ve Nifas

43/847-Hz. Âişe annemizden

İstihâze (âdet dışı kan) gören bir kadın durumunu Rasûlullah aleyhi ve seüem) döneminde sormuştu, kendisine:

"Bu ancak inatçı/habis bir damar (akıntısı)dır" denildi ve öğleyi geciktirip ikindiyi erkene (ilk vaktine) alarak birlikte kılması ve bunlar için bir gusül alması, akşamı geciktirip yatsıyı erkene (ilk vaktine) alarak birlikte kılması ve onlar için de bir gusül alması, ayrıca sabah namazı için de bir457 gusül alması emredildi.

44/848-Hz. Âişe annemizden Hz. Peygamber (Saiiaiiaha aleyhi ve seüem) buyurdu ki: "İstihâze  (âdet dışı  kan)  gören  kadın  namazı  kılar,   isterse  kan hasır/sergi üzerine dökülsün."

Sened: <*\ '^

Sahih: Müsned, VI/172, H.no:25267; Râvilerİn her biri Buhârî ve Müslim'in rical İndendir.

Ayrıca bir Önceki rivayete bk. 457 İbn Cafer rivayetinde (u*ij y—*■) 'bir gusül alması' şeklinde nakletti.

d58 Sened: îj'>^> >            \f3

Sahih: Müsned, VI/137, H.no:24940; Bennâ hadisin isnadının ceyyid olduğunu söyler. Bk.Bülûğu't-emânî, 11/179.

Ayrıca 37/841 ve 355/663. hadislere bk.

Hayız, İstihâze ve Nifas______________________________________________217

45/849-Hz. Âişe annemizden (RadıyaiiaM an/aî;:459

Rasûlullafr'la (Satiaiiahtı aleyhi ve seiiem) birlikte eşlerinden istihâzeli biri de itikâfa girdi. O eşi bu durumda gelen akıntıyı san ve kırmızı olarak görürdü. (Hattâ) o namaz kılarken biz (kanın fazlalığından dolayı) altına büyük kap460 koyduğumuz da olurdu.

46/850-Hz. Âişe annemizden (Radıyaihha anhây.461 Rasûlullah (Saiiaiiaha aleyhi ve seiiem), temizlik döneminde462 kendisini şüphelendiren bir şey (kan) gören kadın hakkında şöyle dedi: "Bu ancak bir damar463 (akıntısı)dır, (hayız değildir)."

AÇIKLAMA

Âdet dışı kan gören (istihâzeli) kadın normal aile hayatına ve İbadetine devam eder; namaz, oruç, tavaf, itikâf ve kocasıyla cima kendisine yasak değildir. Âdet günleri bitince sarı ya da kırmızı akıntı gören kadının durumu hakkında ihtilâf edildi:

a-İmam Ebû Hanîfe; Âdet günleri biten bir kadın yine sarı ya da kırmızı bir akıntı görür de bu on günü geçmezse hayız sayılır ve beyaz akıntı görünceye kadar

4 (JSened: «_£* ^* 3J& ı3İ>- Ju *

Sahih: Müsned, VI/131, H.no:24879; Buhârî, Hayz, 10; İtikâf, 10; Ebû Dâvûd, Savm, 83, H.no:2476; İbn Mâce, Siyam, 66, H.no:1780; Dârimî, Vudû', 94, H.no:882; Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, IV/323;

İbn Hacer Hz.Peygamber'in eşleri arasında istihâze (özür) kanı görenleri (Zenep bt. Cahş, Şevde bt. Zem'a ve Ümmü Seleme) tek tek ele alarak, bu hadiste zikredilen eşin Ümmü Seleme olmasının daha kuvvetli bir ihtimal olduğunu belirtmiştir. Bk.Fethu'l-Bârî, 1/541-542

460  Leğen

461  Sencd: J;>f 0 p_p'j*'iX- J\ 'J. Js ^f J[ J^> 'j. JjÇÜı 'J\ J». ^i liii. Jıij JvU 'J, diJı j^ ı3j^

Sahih: Müsned, VI/215, H.no:25679; Benzer rivayetler için bk. Vl/160,'H.no:25145; VI/71, H.no:24309; Ebû Dâvûd, Taharet, 110. H.no:293; İbn Mâce, Talıâret, 127, H.no:646 (Bûsırî, İsnadının salıih, râvilerinin sika olduğunu söyler); Ümmü Bekr bt. el-Misver b. Mahreme, sikadır. Ümmü Atıyye'den {Radıyatlahü anlıâ) şahidi:

Bk. Buhârî, Hayz, 25; Ebû Dâvûd, Taharet, 117, H.no:307; İbn Mâce, Taharet, 127, H.no:647; Nesâî, Hayz, 7, H.no:366; Dârimî, Vudû'. 93-94, H.no:870, 876;. Hamne bt. Cahş'tan (RadıyaUahü anlıâ) şahidi:

Ebû Dâvûd, Taharet, 118, H.no:310 (Nevevî Mecmû'unda isnadının hasen olduğunu söyler).

462 Lafız manası, temizlendikten sonra, şeklindedir.

463 Ya da damarlar (akıntısı)dır.

218__________________________________________________Hayız, İstihâze ve Nİfas

gusül almaz. Bu sürede ibadet ve cima konularındaki yasak devam eder. Âdet günlerinden onuncu güne kadar geçen sürede, kılmadığı namazları kaza etmez, tutmadığı oruçları kaza eder. Ancak bu akıntı on günü geçerse hemen gusül alır ve namaz kılmaya başlar, zira bu akıntının istihâze olduğu anlaşılmıştır. Âdei^fun lerinden onuncu güne kadarki namaz ve oruçlarını da kaza eder.                    '      ' ;.

b-Mâlikî, Şâfıî ve Hanbelîlere göre hayzın en uzun müddeti on beş gündür. Âdet günleri biten bir kadın yine sarı ya da kırmızı bir akıntı görür de bu on beş günü geçmezse hayız sayılır ve beyaz akıntı görünceye kadar gusül almaz. Bu sürede ibadet ve cima konularındaki yasak devam eder. Âdet günlerinden on beşinci güne kadar geçen sürede, kılmadığı namazları ve tutmadığı oruçları da kaza etmez. Ancak bu akıntı on beş günü geçerse hemen gusül alır ve namaz kılmaya başlar, zira bu akıntının istihâze olduğu anlaşılmıştır. Âdet günlerinden on beşinci güne kadarki namaz ve oruçlarını da kaza eder.4M

2- NİFAS (LOHUSALIK) *Nifas Müddeti ve Hükümleri

47/851-Ümmü Seleme annemizden (Radıyaiiahtı anhây.

,,.465

404 Sehnûn, Müdevvene, 1/49; Merğınânî, Hidâye, 1/32-33; Şîrazî, Mühezzeb, 1/40-41; İbn Rüşd, Bidâyetü'l-miictehid, 1/36-37,43^46; İbn Kudame, Muğnî, 1/324,328, MugnV, 21 Sencd: «Ü j*- i^1 Jâî 'j* j^l. ^1 '^ Jj-\i\ 4 J>. *J* 'J* «aji** 'Ji 'p>'j ^ *^£l [$ £-£• ju Jj& >1 üli

Salıih: Miisned, Vl/300, h!ıio:26440; Benzer rivayetler için bk. VI/303, H.no:26463; VI/304, H.no:26471; Vl/309-310, H.no:26517; Ebû Dâvûd, Tahârel, 119, H.no;311-312; Tirmizî, Taharet, 105, H.no:139 ("garib" Buhârî: "Ali b. Abdüla'lâ ve Ebû Selıl Kesir b. Ziyâd sikadır" der); İbn Mâce, Taharet, 128, H.no:648; Dârinıî, Vudû', 99, H.no:960; Dârekutnî, f/221; Ebû Ya'lâ, XII/452, H.no:7023; Hâkim, 1/282-283, H.no:622 ("İsnadı sahihtir" der, Zehebî de sahih hükmü verir); Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, 1/341; Ebû Davud'un lafzı:

Bk. Taharet, 119, H.no:312;

Müsse Ümmü Büsse el-Ezdiyye "mechûlu'1-ayn veya meçhulü'1-hâldir" iddiası île hadis zayıf sayılmıştır. Hâlbuki, Ebû Sehl Kesir b. Ziyâd el-Basrî, Hakem b. Uteybe, Zeyd b. Ali b. Hüseyin ve Hasan bu zattan rivayette bulunur. Zehebî, Dârekutnî'nin: "Bu râvi ile delil getirilmez" sözünü naklederek "bu hadisinden başka bir hadisle tanınmadığını" ifade eder. Bk. Mîzân, VI/428, Trc.no:8541; VII/474. Trc.no:11004; Müsse hakkında İbn Hacer "mak­buldür" hükmü verir. RkTakıib, Trc.no:8682; Usan, VII/530, Trc.no:5942; Tehzîbü't-Tehzîb,

Hayız, îstihâze ve Nifas_______________________________________________219

Rasûlullah (Saiiaiiahtı aleyhi ve seiiem) döneminde nifaslı (lohusa) kadın kırk gün ya da466 kırk gece beklerdi. Biz yüzlerimize vers bitkisi467 ile kırmızımsı bir renk468 verirdik/sürerdik.

NOT: Nifas, doğumdan sonra gelen kandır. En az müddeti yoktur, en fazla müddeti konusunda ihtilâf vardır. İmam Ebû Hanîfe ve Ahmed'e göre kırk gündür. İ. Mâlik 'nifasın en fazla süresi altmış gündür' dedi, sonra bu görüşünden döndü ve

XII/479, Trc.no:2893; Mizzî, Tehzîbü'!-Kemah XXXV/3O5-3O6, Trc.no:7930; Tirmizî, İbn Mâce ve Dârimî birer, Ebû Dâvûd iki, Ahmed b. Hanbe! ise dört rivayetini nakleder.

Ebû Sehl ise Kesîr b. Ziyâd el-Horasânî'dİr. Aslen Basralıdır. Önce Belh'e, sonra Semerkand'a yerleşmiştir. İbn Main, Ebû Hatim ve Nesfıî tarafından sika sayılmıştır. Ancak hakkında İbn Hıbbân tenkidde bulunur. Bk. İbn Hıbbân, Mecruhun, 11/224-225, Trc.no:897; Zelıebî, Mîzân, V/488-489, Trc.no:6943;

Hadis şâhidleri ile sahih li gayrihî seviyesine yükselir.

a-Enes'ten (RadıyalUıhii anlı) şahidi:

İbn Mâce, Taharet, 128, H.no:649 (Bûsırî, isnadının sahih, râvilerinin sika olduğunu söyler. Bk.Misbâhu'z-zücâce, 1/83); Beyhakî, es-Sünenü'l-kiibrâ, 1/343; b-Osman b. Ebu'l-Âs'tan (Radıyallahü anlı) şahidi:

L"ji ûı*o> 4>*-Ui ^ el—JJ cJj j}k pL-j Ut Jıl J~* &\ J^-j y^**" Jü ^Uil Ş) y. 01*ip jp

Dârimî, Vudû', 98, H.no:955; fbnü'l-Cârûd, 39, H.no;I18; Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, DC/57, H.no:8383-8384; Hâkim, 1/283, H.no:624 (MUrsel-sahih bir rivayettir. Çünkü Hasan el-Basrî Osman b. Ebu'l-Âs'tan scmâı yoktur); Beylıakî, es-Süncnü'i-kübrâ, 1/341; Heysemî, senedinde zayıf kabul ettiği İbrahim b. Müslim el-Mekkî'nin bulunduğunu belirlin Bk.Mecma M/281.

c-Câbir'den (Radıyallnhii anlı) şahidi:

Taberânî, el-Mu'cemü'l-evsat, 1/146, H.no:462; Heysemî, senedinde ihticacında ihtilaf bulunan Eş'as b. Sevvâr'ın varlığına dikkat çekerek, İbn Main'in sika saydığını belirtir. Bk. Mecma M/281.

d-İbn Abbas'tan (Radıyallahüanhiima) şahidi:

İbnü'l-Câritd, 39, H.no:l 19; Beyhakî, es-Sünenü'l-kiibrâ, 1/341; e-Abdullah b. Amr'dan (Radıyallahü anhiima) şahidi:

Hâkim, 1/283-284, H.no:625 (Senedinde Buhârî ve Müslim'in râvisi olmayan iki râvi bulunmakla birlikte, Hâkim sadece şâhid olarak bu hadisi zikrettiğini ifade eder); Dârekutnî, 1/221; f-Rıdvan biatına katılan Âiz b. Amr'dan (Radıyallahü anlı) şahidi:

JUi l^~• Jjrjj «jlj- j u> Jj1-^ i^jcU- <? L^J—^li L.jj jfi?^ ^jlji ■üîyl c:__ü Jü â_/>^u)l oj^ "jIj jjf Jlfj jj** ^ -^lt j*

L.jj ûj~ji ^^if /^- ^ıi ^J- ^ijİC V Jüj J^rly ^t l^liîi Jjtjj Uj~ai ^L-^-li _^lall ı^îj Jİ ^JU iUL L. Jli îi^i ^JU si» j-.

Dârekutnî, 1/221; Heysemî, hadisi Taberânî'nin Kebîr'inde naklettiğini, senedinde zayıf kabul etliği Salih b. üeşir el-Mürrî'nin bulunduğunu belirtir. Bk. Mecma', 1/281. 46ftRâvîlerden Ebû Heyseme'nin burada veya şeklindeki şek lafzı görülmektedir. 467 Vers (j-jjiı)» Yemen'de biten sarı renkli bir bitkidir ki yüze boya olarak sürülür. Bk.Râzî, Muhlanı's-sıhah 716

4bS Kelef (jıJ&O» Yüze sürülen şey veya siyah ile krmızı arasındaki bulanık renkte kırmızıya denir Bk. Râzi, age. 576.

220__________________________________________________Hayız, İstihâze ve IMİfas

'bu konuda kadınlara danışılır' dedi, ancak Mâlikî âlimleri İmamın birinci görüşüne tâbi oldular. İ. Şafiî'ye göre de altmış gündür.

Kadının birinci doğumda nifas âdeti varsa, sonraki doğumlarında bu süre göz önüne alınır.

Nifas (Lohusahk) süresinde, hayızlı kadına helâl ve haram olan konular lohusa kadın İçin de geçerlidir: Namaz kılamaz, oruç tutamaz, tavaf yapamaz, itikâfa giremez ve kocasıyla cimâda bulunamaz. Temizlendiğinde ise âdet günlerine rastlayan Ramazan orucunu kaza eder, ama kılmadığı namazları kaza etmez.469

FIKHI HÜKÜMLER

Hayız-Nifas konusunda ittifak ve ihtilâf edilen konular:

A-htifâk Edilen Konular:

1-Eşiyle cima edemez, haramdır. Bunun keffâreti, söz konusu cima ilk günlerde olursa 1 dinar (4,25 gr. altın), son günlerde olursa yarım dinar tasadduk etmek müslehabdir.

2-Numaz kılamaz, kılmadığı namazların kazasını da kılmaz.

3-Oruç tutmaz, ancak Ramazan ayında tutamadığı farz oruçların kazasını temizlenince tutar.

4-Kâbeyi tavaf edemez.

5-Zarûret yokken mescide giremez.

6-Öğretmen ya da Öğrenci olma gibi zarurî haller dışında Kur'ân okuyamaz.

7-Hayızli hâlde boşamak doğru değildir.

8-Nifasın en az süresinde sınır yoktur.

9-Hayız ile ilgili hükümler nifas için de geçerlidir.470

B-ihtilâf Edilen Konular :

1-Hayız kanı kesilince gusül almadan cima caiz midir? îmam Mâlik, Şafiî ve Ahmed'e göre helâl değildir, İ. Ebû Hanîfe'ye göre hayız kanı en üst süresi olan on günde kesilirse gusülden önce cima helâldir, ancak on günden önce kesilirse gusül almadan ya da bir namaz vakti geçmeden cima caiz değildir, zira kadın gusül ile hakikaten veya bir namaz vaktinin geçmesi ile hükmen temizlenmiş olur; bu durum yeni hayız gören ya da bilinen âdeti olan kadınlar için geçerlidir. Adetinden önce kanı kesilenler ya da âdeti belli olmayanlar gusül almadan cima edemezler.471

2-Kİşinin hayızlı hâldeki karısından izar üzerinden faydalanması ittifakla meşrudur. Ancak müctehidler bu durumda kişinin faydalanma ölçüsünde ihtilâf ettiler; İmam Ebû Hanîfe, Mâlik ve Şafiî'ye göre izar üzerinden faydalanması caizdir, ama göbekle diz kapağı arasından faydalanamaz/dokunamaz. Ancak İ. Ahmed'e göre cima dışında kişinin karısının diz kapağı ile göbeği arasından da faydalanması mubahtır. Müctehidlerin ihtilâf sebebi, Rasûlullah'ın; "Cinsel birleşme

469   Sehnûn, age., 1/53; Salih b. Ahmed b. Hanbel, Mesûil, T/236; İbn Rüşd, Bidâyetü'l-müctehid, 1/37-38; Nevevî, Mecmu, 11/524; Meydânî, Liibâb, 1/65

470  İ. Şafiî, age., 1/76-77; Sehnûn, age., 1/52; Şîrâzî, age, r/38,45; Kâsânî, age, 1/44; İbn Rüşd, age., 1/40-41; İbn Kudâme, Muğnî, 1/314-315

471  İ. Şafiî, age., 1/76; Merğınânî, age, 1/31-32; İbn Rüşd, age., 1/41; Nevevî, age., U/368; İbn Kudâme, age., 1/353; İbn Nüceym, Bahr, J/213

Hayız, İstihâze ve Nifas_______________________________________________221

dışında onlarla her şeyi yapabilirsiniz"472 sözü ile izar üzerinden ameli arasındaki farklılıktır. Cumhur, mutlak hadisin kayıtlanması şeklinde olan Rasûlullalı'ın uygulamasını esas olarak aldı, İ. Ahmed ise, mutlak ile amel etti ve kayıtlanan uygulamanın mendûb (fazilet) olduğunu belirtti. 'İzar üzerinden faydalanma' görüşü ihtiyaten alınmalıdır.473

3-Kadmın hayız kanı kesilir de su bulamazsa İ. Ebû Hanîfe, Şafiî ve Ahmed'e göre teyemmüm yapar ve kocasıyla cimâsı helâldir. İ. Mâlik'e göre ise gusül almadan cima haramdır.474

4-Hayzın en az ve çok süresinde ihtilâf edildi; İ. Ebû Hanîfe en az süresi üç gün üç gece, en fazlası on gün on gecedir. İ. Mâlik'e göre en az sınırı yoktur,475 en çoğu on beş gündür, İ. Şafiî ve Ahmed'e göre en azı bir gün ve gecedir, bu iki İmamdan bir gün rivayeti de bulunmaktadır ve onlara göre en çoğu on beş gündür. Bu ihtilâflar genelde iki başlıkta toplanmaktadır:

a-Hayzın en azı bir gün bir gece ya da üç gün üç gecedir.

b-Hayzın en çoğu on gün on gece ya da on beş gün onbeş gecedir.476

5-Hayızlı kadının mescide girmesi konusunda ihtilâf edildi:

a-Zeyd b. Sabit, Müzeni ve Zahirîler 'mescidin kirletilmesi söz konusu değilse hayızh kadın girebilir' dediler ve bu babdaki hadisleri delil getirdiler.

b-Hanefî ve Mâlikîler 'orada oturması ve oradan geçmesi caiz değildir' dediler ve Rasûluİlah'ın; "Mescide cünüp ve hayızlı olanın girmesini helâl kılmıyo­rum"477 hadisini delil getirdiler. Bu babdaki hadisleri de girmek yerine, sadece elini uzatıp almak/vermek olarak anladılar.

c-Şâfıî ve Hanbelîler 'Cünübde olduğu gibi sadece mescitten geçebilirler, ancak orada kalamazlar' dediler ve âyetteki (J~- y^u- V|) "...ancak yolcu/yolda

giden" bölümünü delil getirdiler, Hanefî ve Mâlikîlerin delil olarak getirdiği hadisin bu âyetle tahsis edildiğini iddia ettiler.478

6-Nifasın en azı için ittifakla süre yoktur, en çoğunda İhtilâf edildi; î. Ebû Hanîfe ve Ahmed'e göre en çoğu kırk gün, Mâlik ve Şafiî'ye göre ise en çoğu altmış gündür.479

7-Temizlik döneminin en azı konusunda İ. Mâlik'ten muhtelif rivayetler bulunmaktadır: a-on gün, b-sekiz gün, c-on beş gün; İ. Ebû Hanîfe ve Şafiî'ye göre

472 Bk. Müsned Trc. no. 1/805

473   İ. Şafiî, age., 1/76; Sehnûn, Müdevvene, 1/52; Şîrâzî, age., 1/38; Nevevî, age., 11/362-364,366; İbn Kudâme, age., 1/350; İbn Nüceym, age., 1/207

474   İ. Şâfıî, age., 1776; Sehnûn, age., 1/48; Şîrâzî, age., 1/38; Nevevî, age., 11/375-376; İbn Nüceym, age., 1/214

475  Ancak iddet hesaplamalarında İmam Mâlik'e göre en azı bir gündür.

476   İ. Muhammed, Asi, 1/408; İ. Şafiî, age., 1/58; Salih b. Ahmed b. Hanbel, age., 1/451; Sehnûn, age., 1/49; Merğınânî, age., 1/39; İbn Rüşd, age., 1/36; Nevevî, age., 11/375-376; İbn Kudâme, age., 1/320,322; İbn Nüceym, age., 1/201

477  Ebû Davûd, Taharet, 92; İbn Mâce, Taharet, 92; Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, XXIII/373; Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, VII/65 (İbn Hazm râvîlerden 'Eflet'İn' meçhul olduğunu ileri sürdü. Ancak Ebû Davûd bu kişinin 'Füleyt b. Âmir' olduğunu belirtti ve 'İbn Hıbbân 'sika', Ebû Hatem er-Râzî 'şeyh' ve Ahmed b. Hanbel "lâ be'se bihi' dedi. Bk. Azimâbâdî, Avnü'l-Ma'bûd, 1/269)

478  İbn Rüşd, age., 1/35; Nevevî, Şerhu Müslim, 111/209-211; Benna, age., 11/165

479  Sehnûn, age., 1/53; Merğınânî, age., 1/34; İbn Rüşd, age., 1/37; Nevevî, age., 11/524; İbn Kudâme, age., 1/358-359

222_______________________________________________Hayız, İstihâze ve Nifas

on beş gün, Ahmed'e göre ise on üç gündür. Ancak nifasın en az süresinde ittifakla sınır yoktur.4S"

8-İstihâzc kanı gören kadın âdeti bitince yıkandıktan sonra özürlü insan gibidir; namaz, oruç ve cima ile ilgili hükümler şartlar düzeyinde normal olarak devam eder.481

9-İstihâze kanı gören kadın:

a-Hanefî ve Hanbelîlere göre her namaz vakti için, Mâlikî ve Şâfıîlere göre her farz namaz için abdest almalıdır482 ya da

b-Günde üç vakit için birer gusül alır, öğle ile ikindiyi, bir de akşam ile yatsı­yı cem ederek beraber kılar, ancak sabahı tek olarak kılar. Buradan yola çıkarak istihâze kanı gören kadının gusül alarak namazları cem edebileceği görüşü çıkmak­tadır ki bu da İbn Abbas, AUT ve İbrahim en-Nehâî gibi âlimlerin görüşüdür. Ancak bazı rivayetlerden anlaşıldığı gibi buradaki cem sûrîdir, yani öğleyi son vaktine geciktirip ikindiyi de ilk vaktinde kılmak şeklindedir.1183

10-İstihâzelİ kadın âdet/gün sayısını unutursa Hanefîlere göre zann-ı gafibiyle amel eder. Bu konuda t. Şafiî'den muhtelif rivayetler vardır; a-En az adet günleri kadarı hayızdır, b-Kadınlann genelinde olan adet günleri kadardır (altı ya da yedi gün). İ. Mâlik'e göre ise hayız kanının vasfını484 görünceye kadar temiz hükmündedir. î. Ahmed'den gelen farklı rivayetler vardır; a-En az adet günleri kadarı hayızdır, b-Kadmlann genelinde olan adet günleri kadardır (altı ya da yedi gün), c-Adetin en uzun süresi hayız kabul edilir, d-Kendisine yakın kadınların adeti kadarı hayızdır.483

480  Merğınânî, age., 1/32; İbn Rüşd, age., 1/36; İbn Kudfıme, age., 1/322-323

481  Merğınânî, age.. 1/32; İbn Rüşd, age., 1/39

482   İ. Muhammed, et-Câmiu's-sağîr, 1/73, ei-Câmiuî-kcbîr, 9; Tahâvi, Şerhu meâni'l-âsâr, 1/107; Şîrâzî, age., 1/46; Merğınânî, age., 1/32; İbn Rüşd, age., 1/43-44; İbn Kudâme, age., 1/343,355

483 Tahâvi, Şerhu meâni'l-âsâr, I/I00-101. 104; Bemıâ, age., 11/177

484  Yani siyah kan hayız ve kırmızı kan istihâze kabul edilir.

4SS İ. Muhammed, AsL U432-433; Şîrâzî, age., 1/39,41-42; İbn Rüşd, age., 1/39-40; îbn Kudâme, age., 1/338, 340, 346

Hayız, İstihâze ve Nifas

223

Tablo II (Gusül)

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

AMEL

İLGİLİ HÜKÜMLER

GENEL

ÖZEL

HANEFİ

MALİKİ

ŞAFİÎ

HANBELÎ

 

 

Niyet

Sünnet

Farz

Farz

Farz

Başlangıç

Besmele

Sünnet

Sünnet

Sünnet

Farz

 

Yıkama

Mazmaza

Farz

Sünnet

Sünnet

Farz

îstinşâk

Farz

Sünnet

Sünnet

Farz

Temizlikle İlgili Farzlar

Bütün vücut

Farz

Farz

Farz

Farz

Ovma

Saç.sakal, kıl

Sünnet

Farz

Sünnet

Sünnet

Vücut

Sünnet

Farz

Sünnet

Siinncl

 

 

Mahal

Göbek ve diz arası hariç

Göbek ve diz arası hariç

Göbek ve diz arası hariç

Cima dışında her yer

Faydalanma

Teyemmümle temizlikte

Cima helâldir

Gusül alıncaya kadar cima helâl değildir

Cima helâldir

Cima helâldir

Süre

Hayzın en kısa-uzun süresi

3-10 gün

0-15 gün (İbadet için) 1-15 gün (İddet için)

1-15 gün

1-15 gün

Nifasın en kısa-uzun süresi

0-40 gün

0-60 gün

0-60 gün

0-40 gün

Hayızclan sonraki temizliğin en kısa-uzun süresi

15-Sınırsız gün

8/10/15-Sınırsız gün

15-sınırsız gün

!3-Sınırsız gün

İstihâzeii kadının abdesünin geçerliliği

Her namaz vakti için

Her farz namaz için

Her farz namaz için

Her namaz vakti için

L-TEYEMMUM

     Meşru Kılınma Sebebi ve Yapılış Şekli

    Teyemmüm İçin Namaz Vaktinin Girmesi ve Kendisiyle Teyemmüm Edilebilen Maddeler

     (Su Olmadığında) Teyemmüm Nifaslı, Hayızlı ve Cünüp Olana da Yeterlidir

     Su Bulunmakla Birlikte Yara veya Soğuk Korkusuyla Teyemmüm Almak

     Su Bulamayan Cîmâdan Sonra Teyemmüm Yapabilir,

     Su Bulunduğunda ise Teyemmümün Hükmü Sona Erer

     Su Bulunmadığında Teyemmüm Alarak Namaz Kılınması Gerekir

226                                                                                                              Teyemmüm

L- TEYEMMÜM

Teyemmüm,486 ibadet şartı olan gusül ve abdest yerine geçen bir bedeldir/ruhsattır. Meşruiyeti Kitab, Sünnel ve icma' İle sabittir, inkârı ise küfürdür. Benî Mustalİk savaşında Rasûlullah ve sahabe Hz. Âişe annemizin kaybolan gerdanlığını/kolyesini aramak için susuz bir mekânda sabah namazı vaktine kadar konaklamak zorunda kalmışlardı. Sabaha yakın su bulamadılar ve Allah teyemmüm âyetini indirdi:

"Ey îman edenler! Namaza kalktığınızda (abdestiniz yoksa); yüzünüzü, dirseklere kadar kollarınızı yıkayın, başınızı mesh edin ve ayaklarınızı da topuklara (aşık kemiklerine) kadar yıkayın. Eğer cünüp olduysanız iyice temizlenin/yıkanın. (Ancak) siz hasta ya da yolculukta veya sizden biri hacet yerinden gelmiş yahut da kadınlara dokunmuşsa-nız/beraber olmuşsamz ve su da bulamadıysanız, bu durumda temiz toprağa yönelin/teyemmüm yapın; (onunla) yüzlerinize ve ellerinize mesh edin.   Allah  size  zorluk  çıkartmak  istemez,   ancak  sizi  temizlemek  ve

nimetini size tamamlamak ister, belki siz de şükredersiniz.   (Mâİde 5/6) * Meşru Kılınma Sebebi ve Yapılış Şekli

486 Teyemmüm sözlükte, kasdetmek ve yönelmek anlamında, ıstılahta İse, ibadet yapmak niyetiyle yüze ve ellere mesh etmek için temiz bir toprağa yönelmektir. Bk. Râzi, Muhtârıt 's-Sılıâh, 744.

Teyemmüm_______________________________________________________227

1/852-Ammarb. Yâsir'' dtn (nadıyatiahü anhy.

Rasûlullah (Saiiattahiı ateyiu ve seiiem) (ordusuyla seferdeyken),488 gece vakti Ulâtü'l-ceyşm denilen yerde konakladı ve yanında eşi Hz. Âişe annemiz (Radıyaüahü anhâ) vardı. Burada Hz. Âişe'nin Zafârf90 boncuklarından yapılmış olan gerdanlığı/kolyesi kayboldu49' ve gerdanlığı arama işi insanları bir süre orada tuttu/geciktirdi ki bu iş fecrin etrafı aydınlattığı vakte kadar sürdü. İnsanların yanında da su yoktu, işte (bu sırada) Allah, Peygamberi'ne temiz toprakla temizlenme ruhsatını (âyetini) indirdi. Müslümanlar Rasûlullah'la birlikte kalktılar, elleriyle yere vurdular ve ellerini toprağı avuçlamaksızm kaldırıp yüzlerini ve ellerini omuzlara kadar, kollarının iç tarafından da koltuk altlarına kadar mesh ettiler.

(Râvilerden İbn Şihâb)492 dedi ki: (Ancak) buna (omuz ve koltuk altına kadar meshe)493 insanlar itibar etmiyorlar.494

(Bize gelen habere göre ) Hz. Ebû Bekir, Âişe annemize anhüma) şöyle dedi:

"Vallahi, senin mübarek bir insan olduğunu anlayamamışım."495

487 Sencd: ^li J>\ Jc <îiı .& 'J, jjı ili ^%. ^jc^ '£ Jü ju JCo 'j. J\ tfü oji; ıijJ-

Sahİh: Miİsned, IV/263-264, H.no:'i8238; Benzer rivayetler için bk. IV/320, H.no: 18790:

 Uı ^ <U>-^ı J-jİ- îiJji iijlP ,J* _^J _^ı iŞü 'jUill tC=' ^- lİrfj -X 4)1 ^^j ■Jlı J>-j füü JİJÜ ajp- Üİ» ^t-j «i* JsÇİJıj ^lUl Jl û"^ \li-aj &'^>'ı lî*j» j J! ^J*t ^r^* "-3*1 j -ÜJ Û* Jjî -^' 'O^J           ^

IV/32l,H.no:18795:

Ebû DâvCıd, Taharet, 121, H.no:318-320; Nesâî, Taharet, 195-197, H.no:312-314; An Mâce, Taharet, 90, 92, H.no:565-566, 571;

Hadisin neshedildiği iddiası da vardır. İbn Hacer, İmam Şafiî'den naklen "yüz ve kolların mesruru" İfade eden hadislerle bu hadisin neshedildiğinİ söyler. H&zimî el-İ'tibâr isimli eserinde hadisi hasen saymıştır. Bk.Beu/ıâ, age., 11/182.

Hz. Âişe'den (Radıyailahü anhâ) şahidi için bk. Mâlik, Taharet, 89; Buhârî, Teyemmüm. l\Mü.slim,Uayz, 108-109; Nesâî, Taharet, 194, H.no:309;

Tirmİzî llel'inde bu hadisi, âlimlerin ittifakla amel etmediği hadisler arasında sayar. Bk. İbn Receb el-Hanbelî, Şerhu ileli't-Tirmizî, 1/tO.

Aynca 19/870.hadise bk.

488 Bu sefer h.5. yılında olan Benî Mustalik veya Müreysî savaşı ile igilidir. "Bk.Bennâ, age. 11/182 48y Ulâtü'1-cey.ş (Zâıiİ'l-ceyş), Medine ile Mekke arasında konak yerlerinden birisidir. Buhârî ve Müslim'de Zûtü'1-ceyş ve Beydâ şeklinde rivayet edilmiştir. (Bk. Buhârî, Teyemmüm 1 »Tefsir, Maide 3; Müslim, Hayz 198; Azimâbâdî, age. 1/351)

490 Zafâri,Yemen sahillerinde bulunan bir şehir. Bk. Zürkanî, Şerhu'l-Muvattd11/160

491 Söz konusu gerdanlığı Hz. Âişe, kız kardeşi Esma bt. Ebû Bekir'den emanet olarak almıştı. Bk. Buhârî, Teyemmüm 2; Müslim, Hayz 109.

Ayrıca 19/870.hadisebk. Aı)Z Bu eklemeyi yapan İbn Şİhâb'dır. Bk. Ebû Dâvûd, Tahâre 121

493 Bu açıklama için bk. Azimâbâdî, age., 1/352

494   Zira diğer rivayetlerde  'omuza ve koltuk altlarına kadar'  şeklinde bir zorunluluk görülmemektedir.

228                                                                                                   Teyemmüm

495 Çünkü bu gecikme sebebiyle Hz. Ebû Bekir kızı Âişe annemize kızmıştı ve teyemmüm ruhsatı nazil olunca bunu söyledi.

230                                                                                                              Teyemmüm

2/853-Şakîk'ten:4%

Abdullah (b. Mesûd) ve Ebû Musa el-Eş'arî (RadıyaiiaM anhuma) ile oturuyordum. Ebû Musa, Abdullah'a dedi ki:

"Bir kişi su bulamazsa namaz kılmayacak mı?" Abdullah b. Mes'ûd:

"Hayır."

"Şunu hatırlamaz mısın? Hani, Ammar Hz. Ömer'e (Radıyaitaiıa animma) şöyle demişti: 'Hatırlamaz mısın? Hani Rasûlullah (Saitatiaiıu aleyhi ve seiiem) beni ve seni, develeri gütmek497 için göndermişti, ben cünüp olmuştum da (su bulamadığım için) toprakta yuvarlanmıştım. Rasûlullah'ın yanına dönünce durumu haber verdim, Rasûlullah güldü ve:

"Senin sadece şöyle yapman yeterliydi" dedi, elleriyle toprağa vurdu, sonra ellerinin tümünü mesh etti, yüzünü de bu tek vuruşla bir kere mesh etti.'"

Abdullah b. Mes'ûd dedi ki:

"(Ancak) Hz. ömerin buna kanaat getirdiğini zannetmiyorum. " Ebû Mûsâ;

"Pekİ, Nisa süresindeki 'Eğer su bulamazsanız temiz bir toprağa yönelin/teyemmüm yapın' (Nisa4/43) âyetiyîe nasıl (amel edeceğiz)?"

Abdullah ne diyeceğini bilemedi, sadece şunu dedi:

"Teyemmüm konusunda (çok) ruhsat verirsek, insanlardan biri su tenini üşüttüğünde/dondurduğunda da (hemen) teyemmüm etmeye kalkışacak."

§(Râvîlerden Ahmed b. Hanbel'in hocası) Affan dedi ki: 'Yahya yani İbn Saîd (A'meş'in Şakîk'ten rivâyetiyle gelen) bu haberi münker499 gördü.'500

Ben Hafs b. Gıyâs'a sordum, o; "A'meş bunu bize Seleme b. Küheyl'den nakletti " ve Ebû VâiPi501 zikretti.

§Şakîk'tan ikinci tarikle gelen rivayet:

Sened: j-ü ıÎ

Sahih: Müsned, IV/265, H.no:18245; İkinci rivayet: IV/264-265, H.no:18244; Üçüncü rivayet: IV/265, H.no:18246; Benzer rivayetler için bk. IV/265, H.no:IS250; IV/263, H.no:18231 (13/864.hadis: Bu rivayet Naciye b. Hufâf el-Anezî sebebiyle İıasendİr. Nesâî de bu zatın rivayetini nakleder); IV/396-397, H.no: 19434; Buhârî, Teyemmüm, 7-8; Müslim, Hayz, 110-] 11; Ebû Dâvûd. Taharet, 121, H.no:321; Ncsâî, Taharet, 201, H.no:319; Tayâlisî, s.63, H.no:245; Beyhakî, esSünenü'l-kübrâ, 1/225-226. Ayrıca 3-4/854-855 ve 13/864.hadislere bk.

497  Bu mana için bk. Müsned Tr. H.no: 3/854

498 Müslim'deki rivayette; Gu* Jyı ^i ,1 ^ j fj) "Görmedin mi? Hz. Ömer, Ammar'w sözüne kanâat getiremedi" şeklindedir." Hz. Ömer ile Ammar'ın bu konudaki konuşmaları ile ilgili rivayet ilerde gelecektir.

w Münker; maruf hadisin zıddıdır ve bu durum zayıf râvinin sikadan gelen rivayet ya da rivayetlere muhalefeti ile olur.

500  Halbuki bu rivayet, Buhârî ve Müslim'de de bulunmaktadır. Bk. Buhârî, Teyemmüm, 7-8; Müslim, Hayz, 110

501  Ameş'İn, Ebû Vâil'den rivayeti gelecek.

Teyemmüm_______________________________________________________231

Ebû Musa el-Eş'arî ve Abdullah (b. Mesûd) (Radıyaiiaiuı anhama) ile oturuyordum. Ebû Musa, Abdullah'a dedi ki:

"Ey Ebû Abdurrahman! İnsan bir ay cünüp kaldığı hâlde su bulamaz­sa, teyemmüm edemez mi?"Abdullah b. Mes'ûd:

"Hayır, bir ay su bulamasa bile (edemez)-."

"Peki, Mâide süresindeki 'Eğer su bulamazsanız temiz bir toprağa yönelin/teyemmüm yapm'.'âyetiyle nasıl amel edeceksiniz?"

"Onlara bu konuda (çok) ruhsat verilirse, su kendilerini üşüttüğünde/don­durduğunda da (hemen) teyenvnüm etmeye kalkışacaklar ve namaz kılacaklar"

"Söz konusu ruhsatı bu sebeple mi hoş karşılamadınız?"

"Evet"

"Ammar'ın (Radıyaiiahu anh) şu sözünü duymadın mı; 'Rasûlullah (Saiiaiiaha aleyhi ve setiem) beni bir işe (develeri gütmeye) göndermişti de ben cünüp olmuş­tum, su bulamadım ve bir hayvanın toprakta yuvarlandığı gibi toprağa bulandım. Sonra Rasûlullah'ın yanına döndüm ve durumu haber verdim, Rasûlullah:

"Senin sadece şöyle yapman yeterliydi" dedi, eliyle yere vurdu, sonra ellerinin her biriyle diğerini mesh etti ve yüzünü de iki eliyle mesh etti."

(A'meş sadece avuçları mesh etmeyi yeterli görmüyordu.) Abdullah: "Ammar'ın   sözüne   (Hz.Ömer'in)   kanaat  getirmediğini  siz   iddia etmediniz mi?" dedi.

Ebû Muâviye bir keresinde şöyle rivayet etti:

"(Rasûlullah) eliyle yere vurdu, sonra onlan çırptı ve soluyla sağını, sa­ğıyla solunu avuçlar dahil olmak üzere mesh etti, (ayrıca) yüzünü de mesh etti."

§Ebû Vâil'den üçüncü tarikle gelen rivayet:

Ebû Musa, Abdullah b. Mesûd'a (Radiyaitahu animma); "Eğer su bulamaz­sak namazı terk mi edeceğiz?"deyince Abdullah:

"Evet, bir ay bile su bulamasak namaz kılmayacağız, eğer onlara ruhsat verirsem, onlardan biri soğuk hissedince (hemen) böyle yapar, yani teyemmüm alır ve namaz kılar."

"Ammar'ın Hz. Ömer'e (Radıyaiiahuaniıamai söylediği nerede (kaldı)?"

"Ben Hz. Ömer'i, Ammar'ın sözüne kanâat getirmiş olarak görmedim."

232                                                                                                             Teyemmüm

3/854-Abdurrahman b. Ebzâ'dan:502

Hz. Ömer'in (Radıyaiiahuanh) yamndaydık, biri geldi ve dedi ki:

"Ey mü'minlerin emiri! Biz bir ay, iki ay su bulamadan kaldığımız oluyor." Hz. Ömer: •

"Bana sorarsanız, ben su bulana kadar namaz kılmam''1 dedi. (Orada bulunan) Ammar (Radıyaiiaha anhy.

"Ey mü'minlerin emiri! Hatırlarsın, biz filân filân yerdeydik ve deve güdüyorduk, orada cünüp olduğumuzu da biliyorsun." Hz. Ömer:

"Ever

"(Su bulamayınca) ben toprakta yuvarlanmıştım ve Hz.Peygamber'e (Saiiaüaha aleyhi ve seiiem) gittim, durumu haber verdim. (Bunun üzerine) Rasûlullah güldü ve 'Sana temiz toprak yeterdi' dedi, sonra avuçlarıyla yere vurdu, sonra onları (tozlarını) üfledi, ikisiyle yüzünü ve kollarının bir kısmını mesh etti." Hz. Ömer:

"Allah'tan kork, ey Ammarl"

"Ey mü'minlerin emîri! İstersen yaşadığım ya da canlı kaldığım sürece bunu anlatmayayım."

"Vallahi, kesinlikle (onu kastetmedim), ancak bundan doğacak sorumlulukla seni baş başa bırakıyoruz."

NOT: Hz. Ömer ve Abdullah b. Mes'ûd'un (Radıyailaha animma) teyemmüm konusunda bazı çekinceleri vardı. Bu da bir önceki rivayette ifade edildiği gibi, insanlar tarafından istismar edilmesi ve en basit durumda bile teyemmüme başvurmaları, dinde asıl olan abdest ve guslü terk etmeleri endişesîydi. Bu rivayette

Sahih: Mis»ei IV/319, H.no: 187*84; Benzer rivayetler için bk. IV/320, H.no:18789; IV/265, H.no:18248-18249; Buhâıi, Teyemmüm, 4-5; Müslim, Hayz, 112-113; Ebû Dûvûd, Taharet, 121, H.no:322-328; Nesâî, Taharet, 195, 198-200, H.no:311; 315-318; İbn Mâce, Taharet, 91, H.no:569.

Tİrmizî Ilel'inde bu hadisi, âlimlerin ittifakla amel etmediği hadisler arasında sayar. Bk. İbn Receb el-Hanbelî, Şerhu iteli't-Tirmizî, 1/11.

Ayrıca 2/853, 4/855 ve 13/864.hadislere bk.

Teyemmüm_______________________________________________________233

Hz. Ömer, Ammar b. Yasir'i hadis nakletmekten men etmiyor, ancak sorumluluğunu hatırlatarak doğru biçimde ve açıklayarak rivayet etmesi gerektiğine işaret ediyor ki bu sorumluluk her hadis râvİsinİn unutmaması gereken temel olgudur.

4/855-Ammar b. Yâsir Rasûlullah'a (SatiaiUM aleyhi ve seiiem) teyemmümü sordu, o da buyurdu ki: "İki avuç ve yüz için (toprağa) bir vuruştur."

(Râvîlerden) Affan dedi ki: "Hz. Peygamber teyemmüm hakkında de­vamlı şöyle derdi: "(Teyemmüm;) iki avuç ve yüz için (toprağa) bir vuruştur.'"

5/856-İbn Abbas'ın (Badıyaiiaha anhamaj mevlâsi Umeyr'den:504

Sened:

Salıih: Müsned, IV/263, H.no:18235; Ebû Dâvûd, Taharet, 121, H.no:327; Tirmizt, Taharet, 110, H.no:144 (Tîrmizî hadisin "hasen-sahih" olduğunu belirterek Aişe ve İbn Abbas'tan şahidinin bulunduğunu ifade eder); Dârimî, Vudû', 66, H.no:751 (Abdullah Hâşİm, hadisin Ahmed b. Hanbel, Beyhakî, Tahâvî, İbnü'l-Cârûd ve Dârekutnî tarafından nakledildiğini ve senedinin de sahih olduğunu belirtir).

Ayrıca 3/854 ve 13/864.hadise bk. 504 Sened: jŞ> J J> Ç^i ^J-ı. jıî J->üı j^.'j\ ii dli ü^J ^ı ufü. J~y [} 'jls. ı&-

Sahih: Müsned, IV/169, H.no:18470; Buhârî, Teyemmüm, 3 (Buhârî bu hadisi "Mukimken, su bulamayan veya namaz vaktini kaçırmaktan korkan kimsenin -ki bu görüş Atâ'ya aittir-teyemmüm yapabileceğine dâir. Hasan el-Basrî de şunu söyler: 'Yanında su bulunduğu halde onu alıp kendisine verebilecek/su tutabilecek birini bulamayan hasta teyemmüm yapar' " bab başlığı altında ele alır); Müslim, Hayz, 114; Ebû Dâvûd, Taharet, 122, H.no:329; Nesâî,

234_______________________________________________________Teyemmüm

Ben ve Abdullah b. Yesâr505 birlikte geldik ve Ebû Cüheym'in506 yanına girdik. Ebû Cüheym (Radıyatiaimanhum) şöyle dedi:

"Rasûlullah (SaUaihhu aleyhi ve seüem) Bi'r-i Cemel507 civarından geldi ve kendisiyle bir kişi karşılaştı, selâm verdi, (ancak) Rasûlullah selâmını almadı, tâ ki bir duvara gitti, yüzünü ve ellerini (toprakla) mesh etti, sonra selâmını aldı."

AÇIKLAMA

Rasûlullah (Sattallahu aleyhi ve sdlem) hacetinden gelmişti ve en azından teyem­müm yapmadan bir mü'minin selâmını almak istemedi. Bu onun abdestsiz gezmediğine delâlet eder, ayrıca selâm bir anlamda dua olduğu için temiz olarak telaffuz etmek istemiş olabilir. Bundan geçici olarak teyemmüm yapılabileceğini anlıyoruz. Ancak İmam Nevevî bunu su olmadığı bir zamanda teyemmüm etti, şeklinde ifade etmiştir.

§Namaz vakti daralsa ve abdest alındığı takdirde namaz geçecek olsa teyemmüm yapılabilir mi? Bu konuda iki görüş vardır:

1-Cumhûra göre bu durumda teyemüm geçerli değildir. Evzaî (v.159/775) ve Sevrî'ye(v. 161/777) göre vakit geçme endişesi varsa teyemmüm caizdir ve bu namazın iadesinde iki görüş vardır.

İkâmet halinde vaktin geçmesinden korkarak teyemmümle cenaze ve bayram namazları İ. Ebû Hanîfe'ye göre kılınır, çünkü ikisi de tam namaz değildir. İ. Mâlik'e göre sadece cenaze namazı kılınır, çünkü o farz-ı kifâyedir, İ. Şafiî ve Ahmed'e göre hiçbiri kılınmaz, çünkü bunlar namazdır.508

2-Beğavî, namaz vaktinin daralması sebebiyle teyemmüme cevaz veren, ancak daha sonra abdest alıp kazasını da kılmaları gerektiğini söyleyen bazı âlimlerin görüşünü nakleder.5

^Rasûlullah abdestsizliğini teyemmüm ile ve cünüplük hâlini de abdest alarak hafifletirdi. Daha sonra abdestsizliğini gidermek için abdest ve cünüplüğünü gidermek için de gusül alırdı.

Taharet, 195, H.no:310; Ahmed b. Hanbel'in senedinde İbn Lehîa bulunmaktadır. Bu râvî ile İlgili geniş bilgi için bk.22/64.hadîs.

Sahâbî Ebû Cüheym, Übey b. Ka'b'ın kızkardeşinin oğludur. Ebû Cüheym Abdullah b. Haris b.Sımme el-Ensârî Mâlik b. Neccâr oğullarından ve ensardan olan bu sahâbî biri teyemmüm diğeri de namaz kılanın önünden geçen kimse ile ilgili olmak üzere iki hadis nakleder. (Ahmed b. Hanbel ise Kur'ân kıraati hususunda üçüncü bir rivayetini daha nakleder. Bk. Müsned, IV/169-170). (Namaz kılanın önünden geçen kimse ile ilgili rivayet 465/1335. hadiste zikredilecektir.) Fakat Ebû Cüheym Abdullah b. Cüheym el-Ensârî ile aynı şahıs olup olmadıkları tartışmalı bir konudur. Bk. Îbnü'1-Esîr, Üsdü'l-ğâbe, Trc.no:5782-5783. 505 Hz. Peygamber'! eşi Meymûne annemizin mevlâsı olan Abdullah b. Yesâr, meşhur tabiî Atâ b. Yesar'ın kardeşidir.

5Ofı Bu kişi Ebû Cüheym Abdullah b. Haris b.Sımme el-Ensârî'dir.

m Bi'r-i Cemel; Medîne yakınlarında bir yerdir. Bk. İbn Hacer, Fethu'l-Bârî, 1/582 (Buhârt, Teyemmüm, 3'ün şerhi); Bennâ, age. U/186.

508   Merğınânî, Hidâye, 1/27; Şîrazî, Mühezzeb, 1/34; İbn Nüceym, Bahr, 1/165-166; İbn Kudame, Muğnî, 1/268-269; Desûkî, Haşiye, 1/150

509 Bennâ, age. 11/186.

Teyemmüm____________________________________________________235

* Teyemmüm İçin Namaz Vaktinin Girmesi ve Kendisiyle Teyemmüm Edilebilen Maddeler

6/857-Câbİr b. Abdullah'tan (Radıyallahü anhüma)'.

510

510 Sened: jj

Sahih: Müsned, III/304, H.no:14198; Sufârf, Teyemmüm, 1; Salât, 56; Müslim, Mesâcid, 3; Nesâî, Gusl, 26, H.no:430; Mesâcid, 42, H.no:734; Dârimî, Salât, 11], H.no:1396; Yezid ei-Fakir: Ebû Osman Yezid b. Suhayb sika biridir. Buhârî ve Müslim üç, Alımed b. Hanbel ve Nesâî dört, Ebû Dâvûd iki, İbn Mâce ve Dârimî bir hadisini nakleder.

Bu hadisin şahidleri:

a-Huzeyfe'den (Radıyallahü anlı) şahidi için bk. Müsned, V/383, H.no:23144:

Ayrıca bk. Müslim, Mesâcid, 4;

b-Ebû Zer'den (Radıyallahü anh) şahidi için bk. Müsned, V/161-162, H.ııo:21327:

V/148, H.no:21211 sonunda (^ Jtf & iıi öı Jİ£ îkr ^ ^d Uûi ^i ^.ti-ı/d^ jl. ıh in, Sjjy ^i) lafzı ile; V/145, H.no:21196 (^ öır ^ 'Jfy p CÜ ^.-jf) lafzı ile başlayan rivayette A'meş'in şu makline de yer verilin (^Jı i^lüo ^-iü'ı 'p-Gı o' <s'y. Â*^ öıîî j^Gı Jıi).

Dârimî, Siyer, 29, H.no:2470 (Abdullah Hâşim, hadisin Ahmed b. Hanbel, Ebû Dâvûd ve Tayâlisî, tarafından sika râvilerce nakledildiğini belirtir);

c-İbn Abbas'tan (Radıyallahü anhüma) şahidi için bk. Müsned, 1/301, H.no:2742 (Heysemî, Bezzâr, Taberânî ve Alımed b. Hanbel1 in Yezîd b. Ebû Ziyâd'ın (v.136/753) dışındaki râvilerin sahih hadis ricali olduklarını, bu zâtın ise hadisinin hasen olduğunu belirtir. Bk. Mecma', VI1I/258; Fakat hadis şahidleri ile sahih Ii gayrihî seviyesine yükselir. Müslim (mütâbî olarak)

236_______________________________________________________Teyemmüm

RaSÛlullah (Saltallahü aleyhi ve sellem) ŞÖyle dedi:

"Bana beş şey verildi ki daha önceden kimseye (yani hiçbir Peygambere hepsi) verilmemişti:

Kızıl ve siyah renkli (bütün) insanlara gönderildim, halbuki bir Peygamber sadece kendi kavmine gönderilirdi,

Bana ganimet malları helâl kılındı,511 benden önce kimseye böyle yetki verilmemişti,

Bir aylık mesafeden (düşmanlarımın kalbine) korku salınması ile yardım edildim,

Yeryüzü bana temizleyici (madde) ve mescit kılındı, kime namaz vakti ulaşırsa, (vakit) geldiği yerde namazı kılsın!"

AÇIKLAMA

Bu hadiste beşinci madde zikredilmedi.Bazı rivâyetlede bu (^llUi ^^ut) bana

şefaat yetkisi verildi, şeklinde tamamlanmıştır. Ayrıca 9/860 nolu hadiste de başka özellikler bulunmaktadır. Ebû Said en-Neysâbûrî 'Şerefıi'l-Mustafa' isimli kitapta bu hasletleri altmışa çıkartmıştır.512

bir, Tİrmİzî 14, Nesâî üç, Ebû Dâvûd 19, İbn Mâce 21, Ahmed b. Hanbel 110, Dârimî 8 rivayetini nakleder. Tirmizî hadislerini "hasen-sahih" sayar. Bk.Sünen, H.no:l 14, 777);

Ş           jltj U ^U ^ji ^l) Iİj'_^U «ilüJI o-jıi-'j 'j^1>j '-Uıl-' ^JJUl

Bu rivayet 727/10136.hadiste zikredilecektir.

d-Ebû Musa'dan (Radıyallahü anh) şahidi için bk. Müsned, IV/416, H.no:19623:

Bennâ hadisi Taberânî'ye nisbet ederek senedinin sahih, râvilerinin de sika olduklarını belirtir. Bk.Bülağu'l-emânî, XXII/40. Bu rivayet 728/10137.hadiste zikredilecektir. e-Ebû Ümâme'den (Hadıyatlahü anh) şahidi İçin bk. 7/858.hadis. Ayrıca 992/10392.hadiste zikredilecektir. f-Ebû Saîd'den (Radıyallahü anh) şahidi için bk.

Tirmizî, Salât, 119, H.no:317 (Tirmizî hadisin Hz.Ali, Abdullah b. Amr, Ebû Hüreyre, Câbir, İbn Abbas, Huzeyfe, Enes, Ebû Ümâme ve Ebû Zer'den şahidi olduğunu söyler);

g-Ebû Hüreyre'den (Radıyallahü anh) şahidi için bk. 8/859.hadİs

h-Hz.Ali'den (Radtyallahü anh) şahidi için bk. 9/860.hadis. Bennâ râvilerinin de sika olduklarını ifade eder. Bk.Bülâğu'l-emânî, XXII/39.

Ayrıca 726/10135.hadiste zikredilecektir.

ı-Abdullah b. Amr'dan (Radıyallahü anh) şahidi İçin bk. 10/861.hadis

i-İbn Ömer'den (Radıyallahü anhiima) şahidi için bk. Heysemî, hadisin Taberânî ve Bezzâr tarafından nakledildiğini, senedinde zayıf olan İbrahim b. İsmail b. Yahya'nın bulunduğunu, bu zatı İbn Hibbân'ın Sikât'ında zikrettiğini, ancak babasından yaptığı nakillerin münker olduğunu belirtir. Bk. Mecma', 1/261

511  Yani tasarruf tetkisİ verildi

512  İbn Hacer, Fethu'l-Bâri, 1/436                   .

Teyemmüm_______________________________________________________237

Peygamberimiz'in her Peygamber'de olmayan bazı hasletleri:

1-Meleklerin saf tutması gibi saflar hâlinde namaz kılınması emredildi,513

2-İbadetler onda bütünlüğe ulaştı,

3-Onun şeytanı Müslüman oldu,514

4-Son peygamber olması,515

5-Ümmetinin çokluğu,516

6-Cevamiu'l-kelim olması, yani öz kelimelerle konuşması,517

7-Arş hazinelerinden olan Bakara sûresinin son iki ayetinin verilmesi,518

8-Yeryüzünün her tarafının mescit niteliğinde olması,

9-Yeryüzü toprağının temizleyici olması ve su bulunmadığında ibadet temizliği için kullanılması,

10-Bir aylık mesafeden düşmanlarının kalbine korku salınması,

11-Bütün insanlara gönderilmesi, Nuh Peygamberden sonra gelen diğer Peygamberler sadece kavimlerine gönderilmişti,

12-Ganimet mallarından tasarruf yetkisi verilmesi, önceden yakılıyor ve kullanılmıyordu,519

13-Şefaat yetkisinin verilmesi520

14-Kevserin verilmesi,

15-Yeryüzünün anahtarları (kilit bölgelerin fethi)

16-Ümmetinin en hayırlı ümmet olması,

17-İsminin Ahmed olması,522

18-Livâü'l-hamd'in sahibi ki onu altında Hz. Âdem ve diğer Peygamberlerde bulunacak,523

19-Abdestin güzelce alınması ile emrolundu,

20-Sadaka/zekât Rasûlullah'a haram kılındı,

21-Eşeğin atı aşılamasına izin verildi, 524 doğacak katırın nesli devam etmediği için bunu mekruh görenlerde bulunmaktadır525...gibi.

513 İbn EbîŞeybe, VI/304, No: 31649; Müslim, Mesacid, 522

514  Heysemî, Mecmeu'z-zevâid, VIII/269 (Bezzar'dan naklen)

515 İbn Hıbbân, VI/87, No: 2313

516 Abdürrezzak, VI/173, No: 10391; Ahmed b. Hanbel, 11/171

517 Bk. Müsned Tr. H.No: 8/859

518  İbn Hıbbân, IV/595, No: 1697; Hakim, 1/750, No: 2067; Nesâi, es-Sünenü'l-kübra, V/15, No: 8022; Ayrıca 1-7 arası maddeler içi bk. İbn Hacer, age., 1/436-437, VI/128, Xl/434; Münâvî, Feyzu 'l-Kadîr, 1/566

319 8-12 arası maddeler için bk. Müsned Tr. H.No: 6/857,7/858

520 Buhari, Teyemmüm, 1

521 Heysemi, Mecmeu'z-zevâid, VIII/269 (Bezzar'dan naklen)

52215-17 maddeler için bk. Ahmed b.Hanbel, 1/98; Beyhakî, I/2I3, No: 965

523 Ahmed b. Hanbel, 1/281; Tirmizi, Menâkıb, 1, No: 3615; İbn Hıbbân, XIV/398, No: 6478;

Hakim, 1/83, No: 82

52419-21 maddeler arası için bk. Ebû Davud, Salât, 127, No: 808; Beyhakî, X/23, No: 808

525 Mübarekfûrî, Tuh/e, V/288

238                                                                                                             Teyemmüm

7/858-Ebû Ümâme'den

Rasûlullah (Saiiatiahtiaieyhiveseiicm) şöyle dedi:

"Rabbim dört konuda beni diğer Peygamberlerden527 üstün kıldı:

Beni bütün insanlara (Peygamber olarak) gönderdi,

Yeryüzünün her tarafı bana ve ümmetime mescit ve temizleyici (madde) kılındı. Ümmetimden kime namaz vakti ulaşırsa, işte yanında mescit, İşte yanında temizleyici (madde),

Bir*aylık mesafeden düşmanlarımın kalbine saldığı bir korku ile yardım edildim,

Bize ganimetler helâl kılındı."

8/859-Ebû Hüreyre'den

.528

" Sened: jÇ. Sahih: Mü'sned, V/248, H.no:22036-22037; Benzer rivayet için bk. V/256, H.no:22110:

Tinnizî, Siyer, 5, H.no:1553 (Hasen-Sahİh); Bennâ râvilerin sika olduklarını. Seyyar el-Emevî'nin ise sadûk olduğunu ifade eder. Bk.Bülûğu'l-emânî, ü/188. Heysemî, hadisin Taberânî ve Ahmed b. Hanbel tarafından nakledildiğini, Ahmed b. Hanbel'in senedindeki râvilerin sikaolduklannı belirtir. Bk. Mecma', 1/261. Ayrıca 992/10392. lı ad i ste zikredilecektir.

527 Ya da ümmetlerden (Râvinin şek cümlesi) Senedi illi- ^ı 'ji- jj*i ,v Xtiv Uîjj- ö-Lî- iüjj-

Sahih: Müstıeû 11/250, H.no:7397; Benzer rivayetleri için bk.II/442, H.no:9666; 11/501-502, H.no:10465; En son rivayetin metni:

Benzer rivayetler için bk. 11/411-412, H.no:9308:

Teyemmüm_______________________________________________________239

RaSÛIUİlah (SalhtlahU aleyhi ve seltem) ŞÖyle dedi:

"Bana özlü kelimelerle konuşma yeteneği verildi, (ayrıca) yeryüzü bana mescit ve temizleyici (madde) kılındı."

9/860-HZ. Ali'den (Radtyallahüanhy™

Rasûlullah    (Saitaiiahu   aleyhi   ve   seiiem)\    "(Önceki)    Peygamberlere verilmeyen şeyler bana verildi" deyince kendisine sorduk:

"Ey Allah'ın Rasûlü! O (verilen) nedir?" Şöyle buyurdu:

"(Düşmanlarımın kalbine) korku salınması ile yardım edildim,

Yeryüzünün anahtarları (hakimiyeti) bana verildi,

Ahmed diye isimlendirildim,

Toprak benim için temizleyici (madde) kılındı,

Ümmetim ümmetlerin en hayırlısı kabul edildi."

11/396, H.no:91I5; 11/268, H.no:7620; H/314, H.no:8135 (Hemmâm, Sahîfe, H.no:37); H/264, H.no:7575; 11/250, H.no:7397; 11/240, H.no:7265; Abdürrezzâk, XI/99, H.no:20033; Müslim, Mesâcid, 5-8; Nesâî, Cihâd, 1, H.no:3087; İbn Mâce, Taharet, 90, H.no:567.

Ayrıca 10/86 Lhadisebk.

Sahih: Müsned, 1/98, H.no:763; Benzer rivayet için bk. 1/158, H.no:1361; Heysemî, senedindeki Abdullah b. Muhammed b. Akîl sebebiyle hadisi hasen sayar ve şunları söyler: "Tİrmizî bu râviyi sika saydı. Fakat, hafızası sebebiyle tenkide maruz kaldı. Buhârî: 'Ahmed b. Hanbel, İshak b. İbrahim ve Humeydî İbn Akîl ile delil getirir' der". Bk. Mecma', 1/260-261. Ahmed Muhammed Şâkir bu zâtın sika oluşunu tercih eder ve hadisin sahih olduğuna hükmeder. Müsned'in 6-hadİsİnde de yer alan bu râvîyi illetli gösterenlerin delillerinin bulunmadığını, dolayısıyla sika olduğunu ifade eder. Bennâ râvilerinin de sika olduklarını ifade eder. Bk.Bülûğu'1-emânî, XXII/39.

Ayrıca 726/10135.hadiste zikredilecektir.

240                                                                                                             Teyemmüm

■ 10/861-Amr b. Şuayb, babası aracılığıyla dedesinden (Radıyaiiaha anhum) nakletti:530

Rasûlullah (Saitaiiaiuı aieyiü ve seiiem) Tebuk savaşı senesinde namaz kılmak üzere gecenin bir bölümünde kalktı. Sahabeden bazı kişiler de berisinde toplanıp namaz kılana kadar kendisini korudular/kolladılar. Rasûlullah namazı kılıp onlara dönünce şöyle dedi:

"Bu gece benden önce kimseye verilmeyen beş şey bana verildi:

Ben insanların hepsine (Peygamber olarak) gönderildim, benden öncekiler ise sadece kavimlerine gönderilmişlerdi.

Düşmana korku (salınmakla) yardım edildim, isterse onlarla benim aramda bir aylık mesafe bulunsun (kalpleri) korku ile doluyordu,

Bana ganimet helâl kılındı ve ondan yiyebilirim, ama benden öncekiler ganimete tazim ediyorlar ve onları (yemeyip) yakıyorlardı.

Yeryüzü bana mescitler (secde alanları) ve temizleyici (madde) kılındı. Namaz vakti bana nerede ulaşırsa (su bulamadığımda toprağa) mesh /teyemmüm eder ve namazımı kılarım. (Halbuki) benden önceki ümmetler bunu yüceltiyorlar, sadece kilise ve havralarda namaz kılıyorlardı.

Beşincinin ne olduğunu (biliyor musun), işte beşincisi; bana (dilediğini) iste, dendi. Bütün Peygamberler isteklerini söylemişlerdi, ben ise isteğimi kıyamet gününe tehir ettim, onu sizin ve Allah'tan başka ilâh olmadığına şehadet getiren (her Müslüman için kullanacağım)."

530 Sened: jı^'ı j} & >i 'J % £^ ±^'J<£ Cai-

Salıih: Müsned, 11/222, H.no:7068; Heysemî, senedindeki râvilerin sika olduklarını belirtir. Bk.A/ecma\X/367.

Ayrıca 439/9849 ve 729/10138.hadisler de tekrar edilecektir.

Teyemmüm_______________________________________________________241

NOT: Yeryüzünün temiz toprağı ile teyemmüm yapılmasında ittifak edildi. Ancak toprak cinsinden olan diğer maddelerle teyemmümde ihtilâf edildi; İ. Ebû Hanîfe ve Mâlik'e göre tab'ı değişmeyen kireç gibi bir toprak cinsiyle teyemmüm caizdir, İ. Mâlik aynca yeryüzüne bitişik olan bitki gibi şeylerle de teyemmüm yapılabilir, derler. İ. Şafiî ve Ahmed'e göre sadece toprakla teyemmüm caizdir.531

11/862-îbn Abbas'tatl (RadıyaUahuanhüma):522

Rasûlullah (Satiaiiaha aleyhi ve scüem) dışarı çıkar, bevleder533 ve (hemen) mesh/ teyemmüm ederdi. Ben kendisine: "Su sana yakın" deyince şöyle derdi: "Ne bileyim, belki de ona ulaşamayacağım."

* (Su Olmadığında) Teyemmüm Nifaslı, Hayızlı ve Cünüp Olana da Yeterlidir

532 Sened: j£- 'J* ı'J^ J «î)ı jû* ^i il«J 'J\ ıf^f <İiı İİ \syşJ jiüj 'J 'ji- ıfii.

531İ. Şafiî, Ümm, 1/43; Merğmâııî, age., 1/25; İbn Rüşd, Bidâye, 1/51; Nevevî, Mecmu', 11/213; Desûkî, Haşiye, 155,156

Sahih: MSsned, 1/288, H.no:2614; Mükerreri İçin bk. 1/303, H.no:2764; Heysemî, senedinde zayıf kabul ettiği İbn Lelıîâ'nın bulunduğunu belirtir. Bk. Mecma', 1/263. İbn Lehîa ile ilgili geniş bilgi için bk.22/64.hadis.

Bennâ da İshak b. Râhuye'nİn Müsned'inde naklettiğini söyler ve İbn Lehîa'mn varlığına dikkat çeker. Bk.Bülûğu 'l-emânî, 11/189. 533 Lafız olarak; 'su döker' manasındadır.

242____________________________________________________Teyemmüm

12/863-Ebû Hüreyre'den

Bir bedevi Rasûlullah'a (Saiiaihhu aleyhi ve seiiem) geldi ve:

"Ey Allah'ın Rasûlü! Ben dört veya beş ay çölde kalıyorum. İçimizde nifash, hayızlı ve cünüp olanlar da bulunuyor. (Su bulamadığımızda) ne tavsiye edersin?" deyince Hz. Peygamber şöyle dedi:

"Toprakla (teyemmüm etmen) gerekir."

§Diğer rivayetteki ziyade: 'Biz bu kumluk (bölgede) yaşıyoruz ve su bulamıyoruz. İçimizde hayızlı, cünüp ya da nifaslılar bulunmakta, bu kişinin üzerinden dört ay geçse de su bulamamakta' deyince Rasûlullah şöyle buyurdu:

"Toprakla (alman) gerekir," (yani teyemmüm etmelisin.)

13/864-Nâciye el-Anezî'den:535

534 Şened:

Hasen: Müsned, 11/278, H.no:7733; Diğer rivayet için bk. 11/352, H.no:8611 (ı&-rC=M ji J^1 j* âçıi.) ; Beylıakî, es-Sünenü'l-kübrâ, 1/216-217 (Müsennâ'nm kuvvetli olmadığını söyler); Heysemî, hadisi Ahmed, Ebû Ya'lâ ve Tabeıânî Evsat'ta rivayet eder. Sened'de Müsennâ var. Çoğunluk hadislerini zayıf saydı. Yahya b. Maîn'den sika olduğu da nakledilir. ÜkMecma', 1/261; Zeylaî, Nasbu'r-râye, 1/154, 156. Müsennâ b. Sabbah'ın, Ahmed b. Hanbel yedi, Tirmizî ve İbn Mâce beş, Ebû Dâvûd ve Dârimî bir hadisini nakleder. Tirmİzî bu zâtın zayıf sayıldığını belirtir. Bk.Süneıı, H.no:637, 641, 1117, 1399; Bir yerde de hadisinin hasen olduğunu söyler. Bk.Sünen, H.no:2512; İbn Hacer Müsennâ b. Sabbâh'm âbid bir zât olduğunu, ömrünün son döneminde ihtilâl ettiğini, bu sebeple de zayıf sayıldığını söyler. ftk.Takrîb, Trc.no:6471; Heysemî ise Yahya b. Maîn'den iki rivayet nakleder. Birinde sika olduğunu diğerinde ise zayıf olduğunu fakat metruk sayılmaması sebebiyle itibâr/kuvvet­lenebilmesi için hadislerinin yazılabileceğini söyler. Müsned'de İki ayrı senedle gelen hadisin her iki kanalında da bu râvinin yer aldığı görülmektedir. Fakat tenkide tabî tutulan bu râviden de meşhur iki muhaddisin hadis naklettiğine de şâhid oluyoruz. Bİrİ Musannef yazarı Abdürrezzâk, diğeri de Süfyân,

Ahmed Muhammed Şâkir 6893.hadiste de yer alan bu râvinin hadislerinin hasen olduğunu tercih etmiştir.

Hadisin Abdullah b. Amr'dan (Radıyallahü anhüma) şahidi için bk. 18/869.hadis.

535 Sened:         J               & £

Teyemmüm_______________________________________________________243

Teyemmüm konusunda Ammar b. Yâsir ve Abdullah b. Mes'ûd (Radıyaüahü anhüma) ihtilâfa düştü/tartıştı. Abdullah dedi ki:

"Eğer bîr ay da olsa su bulamazsam namaz kılmam." Ammar şöyle cevap verdi:

"Hatırlamaz mısın, ben ve sen develeri kontrol için (gönderilmiştik). Ben cünüp olmuş ve bir hayvanın toprakta yuvarlanması gibi toprağa bulanmıştım. Rasûlullah'a (Satiaiiahn aleyhi ve seiiem) dönüp, yaptığımı haber verince şöyle demişti:

'Sana sadece teyemmüm yeterdi.'"

NOT: Önceki rivayetlerde Ammar, Hz. Ömer'le beraber develeri gütmekle görevlendirilmişti. Abdullah b. Mes'ûd'un bulunduğu bildiri I miyordu. Ancak Abdullah b. Mes'ûd, Hz. Ömer'in Ammar b. Yâsir'e olan tepkisini görmüş gibi anlatıyordu. Bu rivayet aracılığıyla o görevde Abdullah b. Mes'ûd'un bulunduğunu da anlayabiliriz. Aynca Abdullah b. Mes'ûd'un teyemmümü anmaması bilmedi­ğinden değil, belki de daha önceden geçtiği gibi istismar edilmesinden korktuğu içindir. Doğrusunu Allah bilir.536

14/865-Tarık b. Şihâb'dan (RadtyaUahuanhyP1

İki kişi cünüp olmuş; biri teyemmüm alıp namaz kılmış, diğeri de kılmamıştı. Rasûlullah'a (Saiiaiiahu aleyhi ve settem) gelip olayı haber verince Hz. Peygamber ikisini de kınamadı.

* Su Bulunmakla Birlikte Yara veya Soğuk Korkusuyla Teyemmüm Almak

Sahih: Mümed, IV/263, H.no:I8231; Ayrıca 2-4/853-855.hadislere bk.

Naciye b. Hulaf el-Anezî hakkında bilgi için bk. 2/853.hadis. 536 Bk. Bennâ, age., 11/190

Sened: <jj&i j* Çi u&i- yü 'J> j-ki Cj*-

Sahih: Müsnecl IV/315, H.no: 187334; Nesâî, Taharet, 204, H.no:323; Bennâ Ahmed b. Hanbel'in râvİlerinin Buhârî ve Müslim ricali olduklarını ifade eder. Bk.Bülûğu'1-emânt, 11/190.

244_______________________________________________________Teyemmüm

15/866-İbn Abbas (Radtyaiiahuanhuma) haber veriyor:538

Rasûlullah (Saiiaiiahu aleyhi ve seiiem) döneminde biri yaralanmıştı, ihtilâm

oldu ve kendisine yıkanması emredildi. Ancak adam (yıkanınca) öldü. Bu

haber Peygamberimiz'e ulaşınca dedi ki:

"Allah onları kahretsin, adamı öldürdüler. Cehaletin çaresi sormak

değil midir!"

AÇIKLAMA

Bilinmeyen konular mutlaka uzmanına sorulmalıdır. Bilhassa din ve tıp gibi hayati konularda cahilce konuşmalar ve tavsiyeler toplumları helak eder.

Vücûdunun bir kısmı yara olan kişi konusunda, İmam Ebû Hanîfe, hüküm çoğa göredir; az ise abdest alır, yaralara (zararı olmazsa mesh eder), çoksa teyemmüm yapar, der. İ. Mâlik'e göre sağlam yerleri abdest için yıkar, yaralı yerleri mesh eder ve teyemmüm yapmaz. L Şafiî ve Ahrned'e göre sağlam yerleri yıkar ve yara için de teyemmüm yapar.539

Şiddetli soğuktan dolayı ikamet ya da yolculuk halinde teyemmüm yapmak İ. Ebû Hanîfe ve Mâlik'e göre caizdir, hatta t. Mâlik'e göre vakit geçme endişesi varsa teyemmüm yine caizdir ve bu namazın iadesinde iki görüş vardır. İ. Şafiî'ye göre ise hasta telef olmaktan korkarak teyemmümle namaz kılsa iyi olunca iade etmez, ama teleften değil de hastalığın artmasından korkarsa bu namazın iadesinde iki görüş vardır, soğuktan dolayı teyemmüm yapan mukim namazı iade eder, yolcu için iki görüş vardır. İ. Ahmed'in bu konularda iki görüşü vardır.540 *

538Sened: ^ıi ^ı ^ § Jıi pir, ^ 'J, l\U ü>* jû, Jıi ^ı            ^

Hasen: Müsned, 1/330, H.no:3057; Abdürrezzâk, 1/223, H.no:867; Ebû Dâvûd, Taharet, 125, H.no:337; İbn Mâce, Taharet, 93, H.no:572 (Bûsirî, İbn Mâce'nin isnadının munkatı olduğunu belirtir); Dûrimî, VudÛ', 70, H.no:758; Hâkim, 1/285-286, H.no:630-631 (Hâkim senedinde Evzâî'nin en sağlam talebelerinden biri olan Haki b. Zİyâd'ın da bulunduğunu, fakat Evzâî'nin Atâ'dan hadis işitmediğini İfade eder. Zehebî ise Telhîs'te: "Buhârî ve Müslim'in şartma/râvisine uygundur. Ancak, hadisin illeti Evzâî'nin şu İfadesinden anlaşılmaktadır: "Hadisi Atâ'dan belagat yolu İle aldım. Hadisin şöyle bir ziyadesi de bulunmaktadır: "Keşke sadece bedenini yıkasaydı da, yaranın İsabet ettiği başını yıkamasaydı"); Dûrekutnî, Sünen, 1/190-191, H.no:4, 7; Taberânî, el-Mıt'cemit'l-kebîr, XI/194, H.no: 11472; Ebû Ya'lâ, IV/309, H.no:2420.

Hadisin senedinde inkıta bulunduğu için zayıftır. Ancak hadis şâhidleri ile kuvvet kazanır:

a-Câbir'den (Radtyallahii anlı} şahidi için bk.Eöû Dâvûd, Taharet, 125, H.no:336; Dârekutnî, Sünen, 1/189, H.no:3; Beyhakî, es-Sünenü'l-kiibrâ, 1/227-228, H.no:1016, 1018; KudâU 11/191, H.no:1163; Deylemî, 11/357, H.no:3595;

b-Hz. Ali'den (Radtyallahü anh) şahidi için bkAhmed eş-Şeybânî, VY449, H.no:3130; Kudâî, 11/190, H.no:116l; Deytemî, 1/343, H.no:1371;

c-Zeyd b. Enîs'ten (Radıyalkıhii anh) şahidi için bk. Abdürrezzûk, 1/225, H.no:873. Ayrıca İlim bahsinde 36/233.hadiste zikredildi.

535 Sehnûn, Müdevvene, 1/48; Şîrâzî, Mühezzeb, 1/35; İbn Kudâme, Muğnî, 1/262; İbn Nüceym, Bahr, 1/171

""Şafiî, Ümm, 1/49; Sehnûn, ctge.,1/46-48; Merğınânî, Hidâye, 1/25; İbn Rüşd, age., 1/48; Desûkî, Haşiye, 1/148-149; Nevevî, Mecmu', 11/285-286, 320,322; İbn Kudâme, age., 1/265; tbn Nüceym, age., 1/148

Teyemmüm                                      _________________                            245

16/867-Amr b. Âs'tan (RadıyallahÜanh)4™

Zâtii's-Selâsil savaşı yılında Rasûlullah (Saiuaiaha aleyhi ve seiiem) kendisini (ordu komutanı olarak)542 göndermişti, (başından geçen bir olayı) şöyle anlatır:

"Çok soğuk bir gecede ihtilâm oldum, gusül aldığım takdirde de helak olacağımdan endişe ettim ve teyemmüm yaptım, sonra arkadaşlarıma sabah namazını kıldırdım. Rasûlullah'ın yanına gelince durumu anlattım, o şöyle dedi:

"Ey Amr! Sen cünüp olduğun hâlde arkadaşlarına namaz mı kıldırdın?"

'Evet, Ya Rasûlallah! Çok soğuk bir gecede ihtilâm oldum, gusül aldığım takdirde de helak olacağımdan endişe ettim' (Allah'ın şu âyetini hatırladım;) 'Kendi canlarınıza kıymayın/katletmeyin! Şüphesiz Allah size karşı bağışlayıcıdır' (Bundan dolayı) teyemmüm edip namazı kıldım.'

Rasûlullah güldü ve bir şey demedi."

AÇIKLAMA

Zâtii's-selâsil, h.8. yılında cemaziyülevvel ayında yapılan Mu'te savaşından bir ay sonra, cemaziyülâhir ayında Şam'ın bir bölgesi olan Benî Cüzam sulağında

MI Sened:

Sahih: Müsned, IV/203-204, H.no:17739; Ebâ Dâvûd, Taharet, 124, H.no:334-335; Dârekutnl, 1/178; Beylıakî, es-Sünenü'l-kübrâ, 1/25; Hadisin senedinde İbn Lehîa bulunmaktadır. Bu râvî ile ilgili geniş bilgi için bk.22/64.hadis.

Ayrıca Amr b. Âs'ın oğlu Abdullah, İbn Abbas ve Ebû Ümâme'den de Taberânî'de şâhidleri vardır. Bk. Bennâ, age., 11/191.

İbn   Abbas'tan   {Rachyaüalni   anh)   şahidini   Heysemî   zikreder   ve   senedindeki kezzab/yalancı bir râvi olan Yusuf b. Hâlid es-Semtî'nin varlığına dikkat çeker. Abdullah b. Amr b. Âs'ın rivayetinde İse Ebû Bekir b. Abdurrahman el-Ensârî'nİn biyografisi hakkında bilgisi olmadığını, ancak diğer râvîlerinin sika olduklarını belirtir. Bk. Mecma', 1/263-264. 542 Bk. Buhârf, Megazî, 63, Fezâilu'l-ashab, 5; Müslim, Fezâilu'l-ashâb, 8 .

246_______________________________________________________Teyemmüm

yapılan bir askerî operasyon ve savaşın adıdır. Rasülullah (Sallaiiahü aleyhi ve seliem) Kudâa kabilesinden bir grubun Medine'ye saldırmak için toplandıklarını haber aldı ve 300 kişilik bir ordu hazırlayıp Amr b. Âs'ı (Radıyaliahü anh) buna komutan tayin etti, çünkü Amr bölgeyi biliyordu. Bu ordu yola çıktı, ama isyancılara yaklaştığında sayılarının yeterli olmadığı endişesiyle Amr b. Âs Rasûlullah'tan takviye birlik istedi. Hz. Peygamber de Ebû Ubeyde (RadıyaüaM anh) komutasında bir takviye birlik gönderdi. Bu birlikte ilk Müslüman olanlar ve Hz. Ebû Bekir, Ömer (Radıyaliahü anhüm) gibi önemli şahsiyetler vardı. Takviye kuvvetler Amr komutasındaki orduya yetişti ve onlara katıldı. îslâm ordusunun geldiğini duyan gruplar dağılmaya başladı, ancak küçük çapta çatışmalar oldu. Bu operasyon Cüzam kabilesinin topraklarında bulunan Zatü's-Selâsil İsimli su kaynağı civarında olduğu için bu ismi aldı. Bu operasyon ve savaşın komutanı Amr b. Âs soğuk bir gecede ihtilâm oldu ve soğuktan helak olma korkusuyla teyemmüm alıp namaz kıldırdı...

S43 İbn Kesir, e.?-Siretü'n-nebeviyye,  1/162-164; Nevevî, Şerhu Sahihi Müslim, XV/125 (Fadâilii's-Salıâbe, 8); İbnü'1-Esîr, Nihâye, 11/379. Buhârî bab başlığında şu şekilde tanımlar:

Bk. Sahih, Meğâzî, 64.

Bu savaşla İlgili Müsned'de zikredilen bir başka rivayet için bk. 209/517.hadi s. "Zûtü's-Selâsil Seriyyesf başlığı  altında 357-359/9766-9768.hadislerde bu  konu ayrıca ele alınacaktır. Biz burada bu hadislerin sadece metinlerini vereceğiz:

Bk. Müsned, 1/196, H.no:1698; Heysemî, hadisin mürsel olduğunu, ravilerinin ise sahih hadis ricalinden olduklarını söyler. Bk. Mecma', VI/206. Âmir b. Şerâhîl ne Hz. Ömer'e ne de Ebû Ubeyde'ye yetişmiştir.

Bk. Müsned, IV/203, H.no:17739; Buhârî, Fezâilü's-sahâbe, 5; Meğâzî, 64; Müslim, Fezâilü's-sahâbe, 8; Tirmizî, Menâkıb, 62, H.no:3885-3886.

Bk. Müsned, IV/197, H.no:17693; IV/202-203, Rno:İ7730;

 t^j i^*l ^^^ *        /   J      *^ *111 J     *^' Jj    l   >'! ^^1 J*

Bk. M».wı^, 1/8, H.no:42.

Teyemmüm_______________________________________________________247

* Su Bulamayan Cimâdan Sonra Teyemmüm Yapabilir, Su Bulunduğunda ise Teyemmümün Hükmü Sona Erer

248                                                                                                             Teyemmüm

17/868-Benî Âmir'den (Bir rivayette; Benî Kuşeyr'den) bir kişi544 anlatıyor:545

(Önceden) kâfirdim ve Allah beni İslâm'a yönlendirdi/hidayet etti. Yanımda ailem olduğu hâlde sudan uzakta yaşıyordum ve (bazen) cünüp oluyordum. (Bir rivayette; su bulamayıp teyemmüm yapıyordum.) Bu durum beni rahatsız etti. Bana Ebû Zerr'in (Radıyaitahu anh) vasfı anlatıldı/tarif edildi. Haccımı yapıp Minâ mescidine girdim ve (Ebû Zerr'i) vasfından tanıdım; kendisi tanınan ve esmer bir ihtiyar olup, üzerinde Katar546 mamulü bir elbise/cübbe vardı. Gittim ve yanına vardım, kendisi namaz kılıyordu. Selâm verdim, selâmımı almadı ve namazını tam, güzel ve uzun bir şekilde kıldı, bitirince de selâmımı aldı. Kendisine sordum:

"Sen Ebû Zerr misin?"

"Ailem öyle diyor" (Soran kişi:)

"(Önceden) kâfirdim, Allah beni İslâm'a yönlendirdi/hidayet etti ve dinim de beni ilgilendiriyor. Yanımda ailem olduğu hâlde sudan uzak bir (yerde) yaşıyordum ve (bazen) cünüp oluyordum. (Bir rivayette; günlerce (susuz) kalıyor ve teyemmüm yapıyordum.) Bu durum beni rahatsız etti. (Bir rivayette; bana şüpheli geldi.)" O dedi ki:

"Sen Ebû Zerr'i tanır mısın?'541

"Evet"

(Ebû Zerr şöyle anlattı:)

"Ben Medine'de (kalmaktan) zarar görmeye/(havasından) etkilen­meye başlamıştım;548 Rasûlullah (Saüaiiaim aleyhi ve seitem) beni deve ve koyun sürüsünün (güdülmesi) ile görevlendirdi. Ben onlarla uğraşırken, sudan uzakta bulunuyordum ve ailem de yanımdaydı. (Bazen) cünüp oluyordum. Bunun üzerine içime helak olma korkusu düştü. Oradaki develerden birine

544 Bu kişi Amr b. Bücdân'dir. Bk. Nesâî, Taharet, 203, H.no:32l

545 Sened: iıü ^î > Ljî &» J^Cj &&•

Sahih: Müsned, V/146, H.no:21201; Diğer rivayet için bk. V/146-147, H.no:2l202; Benzer rivayetler için bk.V/155, H.no:21267; 180, H.no:21460; Ebû Dâvûd, Taharet, 123, H.no:332-333; Tirmizî, Taharet, 92, H.no:124 (Hasen-Sahih); Nesâî, Taharet, 203, H.no:321; Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, i/119, 217.

Bu rivayette Ebû Zer'den rivayet eden râvi belirsiz olduğu için müphem ve zayıftır. Ancak Ebû Dâvûd, Tirmizî ve Nesâî'deki rivayette bu zâtın Amr b. Bücdân olduğu tesbit edilmiştir. Bu zât da sikadır. Hadisin zayıf olduğunu iddia edenlere Ahmed Muhammed Şâkir'in cevabı için bk. Tirmizî, Taharet, 92, H.no:124,şerhi.

546 Kıtarî nisbeti Bahreyn yakınlarındaki bir yere yapılmaktadır. Ezherî, bundan Katar denilen yer kastedildiğini ve katın meksur okunmasının nisbetten dolayı tahfîf olarak söylendiğini belirtti. (Bk. Bennâ , age. 11/193)

547  Yani güvenir misin?

548 Râvîlerden Eyyûb burada şüphelendi ve 'ya da benzer bir şey söyledi' dedi.

Teyemmüm                                                                                                   249

bindim ve gün ortasında Rasûlullah 'in yanına ulaştım; kendisi sahabesinden bir grupta birlikte mescidin gölgesinde oturuyordu. Deveden indim. (Bir rivayette; ona selâm verdim, başını kaldırdı ve (hayretle); "Subhânallah, Ebû Zerr (sen)?.." dedi, ben de 'evet' dedim.)" Sonra da:

"Ey Allah'ın Rasûlü! Helak oldum" dedim. Rasûlullah:

"Seni helak eden şey nedir?" diye sorunca durumu anlattım. Rasûlullah güldü ve ailesinden birini çağırdı, siyah bir câriye içinde su olan kap getirdi, o tam dolu değildi ve su çalkalanıyordu.

Deveyi kendime siper yaptım ve Rasûlullah da bîr kişiyi bana siper olması için görevlendirdi. Ben orada gusül aldım ve Rasûlullah'in yanına geldim, bana şöyle dedi:

"Su bulamadığın sürece pak toprak temizleyicidir, bu on yıl da olsa (teyemmüm yaparsın), su bulduğunda da onunla gusül al!549""

18/869-Amr b. Şuayb babası kanalıyla dedesinden nakleder

...    ,.550 arılıum).

Bir kişi Hz. Peygamber'e (SaiiaiiaM aleyhi ve seiiem) geldi ve sordu: "Ey Allah'ın Rasûlü! Bir kişi su bulamayacak kadar uzaklara gidiyor, bu kişi eşiyle cima yapabilir mi?" Rasûlullah; "Evet" dedi.

* Su Bulunmadığında Teyemmüm Alarak Namaz Kılınması Gerekir

S4y Lafız manası, 'onunla derini yıka' şeklindedir. 550 Sened: j-ıS^Jı Uîji- ûCL 'J, 'j^. \2jS»

Haseıı: Miisned, U/225, H.no:7097; Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, 1/218; Heysemî, senedinde zayıf kabul ettiği Haccâc b. Erlâd'ın bulunduğunu, fakat bu zâtın yalana nisbet edilmediğini belirtir. Bk. Meana', 1/263.

Ebû Hüreyre'dcn (Radıyallaftüanh) şahidi için bk. 12/863.hadİs.

250                                                                                                             Teyemmüm

19/870-Hz. Âişe annemizden

Kendisi (kız kardeşi) Esma'dan emânet olarak bir gerdanlık/kolye aldı ve (yolculukta) kaybetti. Rasûlullah (Satiaiiahu aleyhi ve seiiem) bazı kişileri araması için gönderdi ve onu buldular. Bu arada namaz vakti gelmişti ve yanlarında su yoktu. Abdestsiz namaz kıldılar ve bu durumu Rasûlullah'a şikâyet ettiler. İzzet ve celâl sahibi olan Allah teyemmüm (âyetini) indirdi. Bunun üzerine Üseyd b. Hudayr, Hz. Âişe'ye şöyle dedi:

"Allah seni hayırla mükâfatlandırsın. Vallahi hoşlanmadığın bir şey oldu­ğunda Allah mutlaka onu hem sana hem de Müslümanlara hayırlı hale getiriyor."

FIKHI HÜKÜMLER

Teyemmüm konusunda âlimlerin ittifak ve ihtilâf ettikleri yerler vardır:

A-htifak Edilen Konular:

1-Su bulunmadığında ya da kullanılması tehlike arz ettiğinde teyemmüm alınır.

2-Teyemmümde niyet şarttır.

3-Temiz toprakla teyemmüm yapılmalıdır.

4-Toprak tab'ı olmayan demir, bakır vb. gibi madenlerle teyemmüm yapılmaz.

5-Teyemmümde yüz ve eller mesh edilmeli.

6-Teyemmümle farz ve nafile namaz kılınabilir.

7-Teyemmüm hadesi geçici olarak kaldırır (su buluncaya kadar).

8-Cünüplük halinde su bulunmazsa teyemmüm yapılabilir.

9-Abdest ve guslü bozan her şey teyemmümü bozar.

10-Namazı bitirdikten sonra suyu bulsa namazı iade etmez.552

B'İhtilaf Edilen Konular.

1-Teyemmümün kendisiyle caiz olduğu toprak ve toprak cinsinde ihtilâf edildi; İ. Ebû Hanîfe ve Mâlik*e göre tab'ı değişmeyen kireç gibi bir toprak cinsiyle te­yemmüm caizdir, İ. Mâlik aynca yeryüzüne bitişik olan bitki gibi şeylerle de teyemmüm yapılabilir, dedi. İ. Şâfıî ve Ahmed'e göre sadece toprakla teyemmüm caizdir.55

2-Teyemmümün yeterli miktarı, İ. Ebû Hanîfe ve Şafiî'ye göre İki kere toprağa vuruştur ki biri yüz, diğeri de kollar içindir. İ. Mâlik ve bir rivayette Ahmed'e göre yüz ve avuçlar için tek vuruş yeterlidir, t. Mâlik'ten gelen diğer rivayette ise Ebû Hanîfe ve Şafiî gibi düşünmektedir.554

55' Sened: «J 'J^ f £-» ü:

Sahih: Müsned, VI/57, H.no:24180; Mâlik, Taharet, 89; Buhârî, Teyemmüm, 1; Müslim, Hayz, 108-109; tfertîf. Taharet, 194, H.no:309;

Ayrıca 1/852. hadise bk.

552 Şîrâzî, Mühezzeb, 1/32-33; Merğmânî, Hidâye, 1/25-26; İbn Rüşd, Bidâye, 1/46-48,51-52; 353 İ. Şafiî, Onun, 1/66; Merğmânî, age., 1/25; İbn Rüşd, age., I/.51; Nevevî, Mecmu', 11/213; Desûkî, Haşiye, 155,156; İbn Kudâme, Muğnî, 1/234, 248,253,257,273 554 İ. Şafiî, age., 1/65; Şîrâzî, age., 1/32; Merğınânî, age., 1/25; Nevevî, age., 11/210-211; Desûkî, age., 1/158; İbn Nüceym, Bahr, 1/52; İbn Kudâme, age., 1/245

Teyemmüm_______________________________________________________251

3-Teyemmümle birden fazla kaza namazı kılınabilir mi? t. Mâlik ve Şafiî dışındakilere göre kılınabilir.555

4-NafiIeye niyet ederek teyemmüm yapan onunla farz kılabilir mi? İ. Mâlik, Şafiî ve Ahmed'e göre onunla sadece nafile kılınır, mutlak niyetle yapılan teyem­mümle de sadece nafile kılınabilir. İ. Ebû Hanîfe'ye göre bu teyemmümle farz da kılar, ayrıca bir teyemmümle birden fazla farz kılabilir.550

5-ŞiddetIi soğuktan dolayı ikamet ya da yolculuk halinde teyemmüm yapmak İ. Ebû Hanîfe ve Mâlik'e göre caizdir, hatta İ. Mâlik'e göre vakit geçme endişesi varsa teyemmüm yine caizdir ve bu namazın iadesinde iki görüş vardır. İ, Şafiî'ye göre ise hasta telef olmaktan korkarak teyemmümle namaz kılsa iyi olunca iade etmez, ama teleften değil de hastalığın artmasından korkarsa bu namazın iadesinde iki görüş vardır, soğuktan dolayı teyemmüm yapan mukim namazı iade eder, yolcu için iki görüş vardır. İ. Ahmed'in bu konularda iki görüşü vardır.57

6-Teyemmümde tertip ve muvâlat (ara vermemek) şart mıdır? İ. Ebû Hanîfe'ye göre her ikisi de farz değildir. İ. Şafiî'ye göre tertip farzdır, muvâlat konusunda iki görüş vardır, yani farz ya da sünnettir. İ. Ahmed de tertibin farz olduğunu belirtir, ancak muvâlat konusunda ondan iki görüş vardır.5

7-Namaz kılacak kişi su veya toprak bulamazsa ne yapar? t. Ebû Hanîfe'ye göre su ve toprak buluncaya kadar namaz kılmaz. î. Mâlik'ten bu konuda üç görüş nakledildi; biri Ebû Hanîfe gibi, diğeri bu durumda namaz kılar ve su/toprak bulunduğunda namazı kaza eder ki bu İ. Şafiî'nin kavli cedîdidir ve İ. Ahmed'den gelen rivayetlerden birisidir. İ. Ahmed'den gelen diğer rivayette namazı kılar ve kaza etmez ki bu da İ. Mâlik'ten gelen üçüncü görüş gibidir.559

8-Teyemmümle namaz kılarken suyu bulsa İ. Ebû Hanîfe ve bir rivayette İ. Ahmed'e göre namazı bozulur ve abdest alıp namazı yeniden kıjmahdır. J. Mâlik, Şâfıî ve Ahmed'den gelen diğer rivayette namaza devam eder, ancak İ. Şafiî bu kişinin yolcu olmasını şart koşarlar. Namaz bittikten sonra su görse ittifakla namazı iade etmez.560

9-Su aramak şart mıdır? İ. Ebû Hanîfe'ye göre bulamayacağı zannı varsa şart değildir.!. Mâlik ve Şafiî'ye göre şarttır. İ. Ahmed'den iki görüş vardır.561

10-Vücûdunun bir kısmı yara olan kişi, İ. Ebû Hanîfe'ye göre hüküm çoğa göredir; az ise abdest alır, yaralara (zararı olmazsa mesh eder), çoksa teyemmüm yapar, İ. Mâlik'e göre sağlam yerleri abdest için yıkar, yaralı yerleri mesh eder ve teyemmüm yapmaz. İ. Şâfıî ve Ahmed'e göre sağlam yerleri yıkar ve yara için de teyemmüm yapar.502

555 İ. Şafiî, age., 1/64; Sehnûn, Müdevvene, 1/52; Şîrâzî, age., 1/36; Desûkî, age., 1/155

536 İ. Şâfıî, age., 1/64; Sehnûn, age.,ll5U Şîrâzî, age., 1/34; Merğınânî, age., 1/27; İbn Rüşd,

age., 1/53; Desûkî, age., 1/154; Nevevî, age., H/223; İbn Kudâme, age., 1/254

557  Sehnûn, age.,V46-4$; Merğınânî, age., 1/25; İbn Rüşd, age., 1/48; Desûkî, age., 1/148-149; Nevevî, age., 11/285-286, 320,322; İbn Kudâme, age., 1/265; İbn Nüceym, age., I/İ48

558  İ. Şafiî, age., 1/65-66; Sehnûn, agc, 1/48; Nevevî, age., 1/232-233; Fetâvâ-i Hindiyye, 1/30 539 Şîrâzî, age., 1/35; Nevevî, age., 1/280; İbn Kudâme, age., 17252; İbn Nüceym, age., 1/151

560  Şîrâzî, age., 1/36

561  İ. Şafiî, age., 1/63; Merğınânî, age., 1/26; İbn Rüşd, age., 1/48-49; Nevevî, age., 11/287; İbn Kudâme, age., 1/270

Sfi2 Sehnûn, age.,V48; Şîrâzî, age., 1/35; îbn Kudâme, age., 1/262; İbn Nüceym, age., 1/171

252

Teyemmüm

11-Bineğinde/yanında su olduğunu unutup teyemmümle namaz kılan kişi, İ. Ebû Hanîfe'ye göre İade etmez, İ. Ahmed'e göre yeterli değildir, iade eder. İ. Şafiî'den bu konuda iki görüş vardır.563

12-İkâmet halinde vaktin geçmesinden korkarak teyemmümle cenaze ve bayram namazları kılınır mı? İ. Ebû Hanîfe'ye göre kılınır. İ. Mâlik'e göre sadece cenaze namazı kılınır, çünkü o farz-ı kifâyedir, İ. Şafiî ve Ahmed'e göre hiçbiri kılınmaz.564

I3-Teyemmüm için namaz vaktinin girmesi şart mıdır? İ. Ebû Hanîfe ve bir rivayette Ahmed'e göre şart değil, İ. Mâlik, Şâfıî ve diğer rivayette Ahmed'e göre şarttır.

Tablo III

(Teyemmüm)

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

AMEL

İLGİLİ HÜKÜMLER

GENEL

ÖZEL

HANEFÎ

MALİKİ

ŞAFİÎ

HANBELI

Teyem

nüm gıcı

Besmele

Sünnet

Sünnet

Sünnet

Sünnet

Başlat

Niyet

Farz

Farz

Farz

Farz

Teyemmüm Aracı

Toprak ve

Hükümleri

Temiz toprak

Farz

Farz

Farz

Farz

Toprağın yüz ve ellere ııakH

Şart değil

Şart değil

Şart

Şart

Toprağa vuruş

İki kere farz

İki kere farz

İki kere farz

Bir kere farz

Teyem-ınümde Mesh Etmek

Uzuvlar

Yüz

Farz

Farz

Farz

Farz

Eli meshde sadece avuçlar

Yeterli değil

Yeterli değil

Yeterli değil

Yeterli

Kollar

Farz

Far?,

Farz

Caiz

Teyem-müm ile

Namaz Kılmak

Namaz Öncesi

Teyemiim için vakit girmesi

Şart değildir

Şarttır

Şarttır

Şarttır

Teyemilmle namazda suyu bulsa

Namazı bozulur

Namazı bozulmaz

Namazı bozulmaz

İki görüş var

Kılınacak Namaz

Birden fazia kaza namazı

Kılınır

Kılınmaz

Kılınmaz

Kılınır

Nafile niyetiyle teyemmümde

Fara ve nafile kılınır

Sadece nafile kılınır

Sadece nafile kılınır

Sadece nafile kılınır

564

56S et,

İ. Şafiî, age., 1/63; Merğınânî, age., 1/27; Nevevî. age., 11/264; İbn Kudâme, age.. 1/242

Merğınânî, age, 1/27; İbn Nüceym, age., 1/165-166

ŞîriM, age., 1/34; İbn Rüşd, age. 1/49; İbn Kudame, age., 11/235

2.NAMAZ

-  Namazın Tarihçesi ve Fonksiyonları- Rıfat ORAL a)- NAMAZIN FAZİLETİ

     Farz Olmasının Tarihî

     Farz Namazların Fazileti ve KüçükGünahlara Keffâret Olması

     Namazın Önemi

     Namaz Vaktini Beklemenin ve Mescitlere Gitmenin Fazileti

     Namazın Vaktinde Kılınmasının Fazileti

     Namazda Kıyamı Uzun, Rükû ve Secdeyi Fazla Yapmanın Fazileti

     Sabah ve İkindi Namazlarının Faziletleri

     Nafile Namazların Önemi ve Farz Namazların Eksiğini Gidermesi

     Namaz Emrini Önemsememe ve Vaktinde Kılmama ile İlgili Tehdit

     Namaz Kılmayı Bilerek ya da Sarhoş Olduğu için Terk Edene Tehdit

     Namazı Sürekli Terk Edenin Küfre Girme (Tehlikesi)

     Namazı Terk Eden Tekfir Edilmez, Günahkâr Olur

     Rasûlullah Döneminde Namazın Değişen Halleri

     Namazla İlgili Çocukların Durumu ve Sorumlu Olmayan Diğer Kişiler

-  Namaz ve Çocuk- Rıfat ORAL

254                                                                                                                     Namaz

NAMAZIN TARİHÇESİ VE FONKSİYONLARI

'Yeryüzünde ve göklerde ne kadar varlık varsa her şeyin, güneşin, ayın ve yıldızların, dağların, ağaçların ve aynı şekilde insanların Allah'ın önünde nasıl secde ettiklerini görme­din mi? (Ama) öyleleri var ki bunlar (Allah'ın) azap ve cezasına lâyıktır.' (Hac 22/18) * Secde âyeıi*

'Yeryüzünde ve göklerde ne kadar varlık varsa bunların Allah'ı teşbih edip yücelttiklerini ve kuşların da saf saf diziler halinde (teşbihini) görme­din mi?' Her varlık gerçekten nama­zını (duasını) ve teşbihini öğrenmiş bulunuyor. Allah onların yaptıkları her şeyi bilendir.' (Nur 24/41)

Kâinat secdeye kapanmış,

Allah'ı teşbih ediyor.

Sen durur musun ey insanoğlu.'

TARİH BOYUNCA NAMAZ

A-ÖNCEKİ ÜMMETLERDE NAMAZ:

Bazı temel ibadetler tarihin ilk dönemlerinden itibaren Allah tarafından insanlara öğretilmiş ve emredilmiştir. İman yanında namaz, oruç, zekât-sadaka, hac, cihad gibi emirler ve hırsızlık, zina, katletme, gıybet gibi yasaklar da bunların en bariz örnekleridir.

Kur'ân'da ilk ümmetlerdeki namaz emri ile ilgili bazı âyetler:

-Hz. İbrahim'in namazı (Enam 6/162)

-Hz. Âdem, Nuh ve İbrahim'den sonra namazı terk eden ümmetin kınanması (Meryem 19/59)

-Hz. İbrahim, Lût, İshak ve Yakub'un namazı (Enbiya 21/73)

-Hz. İsmail ailesinin namazı (Meryem, 19/55)

-Hz. Şuayb'ın namazı (Hûd, 11/87)

-Hz. Musa'nın namazı (Tâhâ 20/14)

-Hz. İsa'nın namazı (Meryem 19/31)

Namaz                                                                                                                     255

B-CAHİLİYE DEVRİNDE NAMAZ:

Hz.Peygamber'in risaletinden önce Arabistanda hakim olan putpe­restlik yanında Hanif, Yahudi ve Hristiyanhk dininde olan Ehl-i kitap'tan kişiler de yaşıyordu.566 Kur'ân o dönem putperestlerin namazının tahrif edil­miş şeklini bize hatırlatır ve bunu tenkit eder:

'Onların kutsal mâbed (Kabe'deki) namazları ancak ıslık çatmak ve el çırpmak şeklindedir. (O hâlde) inkâr etmeniz sebebiyle tadın bakalım azabı!'1 (Enfal 8/35)

Hadislerde Rasûlullah'ın risalet öncesi hayatı hakkında fazla bilgi bulunmamaktadır. Ancak Recep ayında567 Haniflerin ibadete yoğunluk vermeleri ve mağaralarda uzlete çekilmeleri Rasûlullah'ın hoşuna gidiyordu. Kırk yaşma gelmeden önce onları taklit etmeye başladı, onlar gibi dağlardaki mağaralara çekiliyor ve ibadet etmeye çalışıyordu. Peygamberlik gelmeden altı ay Önce gördüğü rüyaların ertesi günü çıkması ile de risalete hazırla­nıyordu.568

Cahiliye döneminde Araplar dışındaki toplumlarda da belirli vakitler­de dua ve ibadet edilirdi:

    Hindular güneşin doğuş ve batışında ibadet ederlerdi.

    Zerdüştler güneşin doğuşu sırasında dua ederlerdi.

    Katolik Romalılar sabah güneş doğmadan, akşam da güneş battıktan sonra yatsı vakti ibadet ederlerdi.

    Yahudiler üç vakitte ibadet ederlerdi...569

C- RASÛLULLAH'IN PEYGAMBERLİĞİ DÖNEMİNDE NAMAZIN GELİŞİMİ:

Rasûlullah'ın hayatında risalet görevi başlar başlamaz namaz da emredildi. Çünkü namaz bir Müslümanın başarılı olmasını sağlayan en önemli ibadetlerdendi.

Müşrikler Müslümanların namaz kılmalarına karşı tepkiliydiler:

   Namaz kılmalarım engellemeye çalıştılar,

    Üstlerine pislik attılar,

    Alay ederek kahkaha ile güldüler,

    Namaz kılanlara saldırdılar,

    Kavga çıkarttılar. (Müşriklerle Müslümanlar arasın­daki ilk kavga namaz sebebiyle çıkmıştı ve burada İslâm için ilk kan yeryüzüne dökülmüştü.)570

566 Geniş bilgi için bk. Hamİdullah, Muhammed, İslâm Peygamberi, 1/73-84

7 İslâm'ın ilk döneminde Mekke'de Müslümanlar Recep ayında oruç tutuyor ve kurban kesiyorlardı. Bk.Ebû Davûd, Edâhi, 20; Nesâi, Fere', 7-8 508 İbn îshak, es-Siret, 100-101 No: 140; fön Teymiyye, Fetâvâ, XVIII/10 569 Nedvî, Süleyman, Asr-ı Saadet, (trc. Ali Genceli), III/1083-1084

256                                                                                                         Namaz

§ Allah'in yeryüzündeki en büyük sembolleri dört tanedir: 1-Kur'ân (Allah'ın yeryüzüne gönderdiği kitap/mektup), 2-Rasûlullah (Allah'ın yeryüzüne gönderdiği elçisi), 3-Kâbe (Yeryüzünde Allah'a ibadet edilen ilk mabed), 4-Namaz (İnsanın mükemmel ibadeti).571

§Rasûlullah döneminde namazın vakitlerinde ve sayısında değişik­liklerle ilgili üç ana dönem bulunmaktadır:

1-Önce sabah ve akşam ikişer rekat namaz emredildi. (Mü'min 40/55) 2-Sonra hicrete yakın bir zamanda, miraçta beş vakit namaz emredildi, ancak akşam hariç yine ikişer rekattı.572

3-Hicretten sonra da namazlar sabah ve akşam hariç dört rekata

573 çıkartıldı, yolculukta ise miraçtaki şekil geçerli oldu.

KUR'ÂN'DA NAMAZ

Kur'ân'da namaz manasında olan (auü) kelimesi bütün türevleriyle

birlikte 99 yerde geçmektedir. Bunlar genel olarak on ana başlıkta toplanabilir:

1-Beş vakit namaz (Bakara 2/238)

2-İkindi namazı (Mâide 5/106)

3-Curn'a namazı (Cum'a 62/9-10)

4-Cenaze namazı (Tevbe 9/84)

5-Kıraat (İsra 17/110)

6-Mabed (Hac 22/40)

7-Dua (Tevbe 9/103)

8-Övgü ve mağfiret (Bakara 2/157); Allah'tan övgü ve rahmet (Ahzab 33/56)

"u Bk. Aiâk 96/9-10; İbn tshak, Siret, 128-129; İbn Kesir, Tefsir, IV/531

571  Dehlevî, Şah Veliyyullah b. Abdurrahim, Huccetullah el~Bâliğa, 1/208-209

572 Buhar?, Salât, 1

573 Bk.Müsned Trc. Ho 4/874 ; 88/958; Talıirul Mevlevî, Müslümanlıkla İbadet Tarihi 30-33

Rasûlullah farzlardaki bu artırımı izzet ve celâl sahibi Allah'ın emri ile yapmıştı. Bk. Bennâ, Bulûğu 'l-emânî, 11/197

Nama?, vakitleri ile ilgili vakitler: Bakara 2/238; Nisa 4/103; Hud U/114; İsra 17/78; Taha 20/130

Namaz__________________________________________________________257

9-Din ve sorumluluk (Hud 11/87) 10-MelekIerden istiğfar (Ahzab 33/56)

NAMAZLARIN HÜKMÜ

Allah ve Rasûlü tarafından beyan edilen namazlar teklif (sorumluluk) açısından üç kısma ayrılır: Farz, vacip ve nafile ;

1-Farz Namazlar:

a-Günlük beş vakit namaz

b-Farz namazların kazası

c-Cuma namazı

d-Cenaze namazı

2-Vacip Namazlar: (İhtilaf konuları yerinde açıklanacaktır)

a-Vitir namazı

b-Bayram namazları

c-Adak namazı

d-Bozulan nafile namazın kazası

e-Tavaf namazı

3-Nafile Namazlar:

Nafile namazlar iki kısımda incelenmektedir: Revatib sünnetler ve diğer nafile namazlar

a-Revatib Sünnetler: Belli bir düzen ve tertipte kılınan nafile namazlar:

l)Beş vakit namazla birlikte kılınan sünnetler:

-Müekked sünnetler (Sabah, öğle, akşam ve cuma namazının sünnetleri ile yatsının son sünneti)

-Müekked olmayan sünnetler (İkindi namazının sünneti ve yatsının ilk sünneti574)

2-Teravih namazı

b-Diğer nafile namazlar: Teheccüt, kuşluk, evâbîn, tahiyyatü'l-mescid, hacet, sefer, abdest ve gusül, tövbe, istihare, teşbih, yağmur, kusûf ve husuf, mübarek gecelerde ve çeşitli zamanlarda kılınması serbest bırakılan namazlar.

514 Hanefî mezhebine göre yaisı namazının farzından önce dört rekat kılmak sünnet-i gayrı müekkededir. Ancak Peygamberimizin yatsıdan Önce böyle bir namaz kıldığına dair rivayete ulaşamadık, sadece "İki ezan (yani ezan ile kamet) arasında namaz kılınır" hadisi bulun­maktadır. (Bk. Ahmedb. Hanbel, IV/86, V/54,56,57; Buharı, Ezan, 14,16; Müslim, Müsatlrûn, 304; Ebü Dâvûd, Tetavvu', 11; Timizi, Salat, 22; Nesâi, Ezan, 39; İbn Mâce, İkame, 110; Darimt, Sulat, 145)

Ayrıca sahabe yatsının farzından önce Peygamberimiz gelinceye kadar bol bol namaz kılar ve Kur'ân okurlardı. Bu nedenle yatsıdan önce namaz kılmak tavsiye edilir.

258                                              "                                                                      Namaz

NAMAZIN FAYDALARI

Namaz kılmanın sayılamayacak kadar çok faydası vardır. Bunlardan bazıları:

    Kulluk bilincini canlı tutmak,

   Tevhid, risalet ve âhiret inancını sürekli hatırlamak,

    Sürekli  temizlik  (gusül,  abdest,  elbise  ve  mekan temizliği),

    Emredilen   yerlerin   örtülmesi   ve   ahlâkî   hayatın yerleşmesi,

    Toplu yaşama bilinci, sosyal hayat ve yardımlaşma,

    Kainattaki varlıkların ibadet şekillerini uygulama,

    Kısa  süreli  de  olsa  Allah'ın  huzuruna  yükselme (miraç),

    Namazdan elde edilen vecd ile insan hayatı değişir, (aşın lık, ahlâksızlık ve her türlü kötü işlerden bir müddet de olsa uzaklaşır.)

    Huşu eğitimi (kalp, vücut ve bedende huşu),

    Saygı ve tevazu eğitimi,

    Sabır eğitimi,

    Kur'ân, dua ve zikir eğitimi,

    Üç hareketin önemini kavrama: kıyam, rükû ve secde,

   İbadet hayatının zübdesini yaşama,

    Namazda Kur'ân okumakla dünya-âhiret birlikteliği sağlanır; namaz kılarken bir kişi ekonomi, toplum, ticaret, psikoloji ya da biyoloji ile igili âyetleri okur, uhrevi bir vecd içinde olduğu hâlde dünyevî sistemini de hatırlar, gözden geçirir,

    Cemaatle kılınan namaz bireyi toplu halde düzenli ve disiplinli  meşru  hareketlere  katılmaya  alıştırır  ve itaatte sının belirler,

    Müslümanlar   namazda   kıbleye    dönerek   tevhid (Allah'ın birliği) yanında vahdeti (kendi oluşumlann-daki birlikteliği) de yaşarlar,

    Yeryüzündeki zaman farkı nedeniyle bir an da olsa dünya   ezansız   kalmaz,   çünkü   her   saniye   ezan okunmaktadır,

    Hayatın içinde genel ve özel ibadet vardır, namaz özel ibadeti temsil eder,

    Günlük 24 saat olan zaman diliminin bir bölümünü Allah'a feda edebilme şuuru,

Namaz__________________________________________________________259^

    Bütün Müslümanlar renk, ırk ve soy gibi dünyevî fark ve makamlardan uzak olarak aynı şartlarda yaşamayı öğrenirler (vahdet eğitimi),

    Haftalık zorunlu toplantı cuma namazı ve senede iki defa  sabah  namazından  sonra  cemaatle  kılınması gereken bayram namazlarının da ayrı bir güzelliği vardır,

    İbadetin  merkezi  mescitlerdir,  oradan dalga dalga bütün yeryüzüne kulluk bilinci yayılır,

    Namaz bedenî ibadetlerin özüdür.

NAMAZDA YAŞADIKLARIMIZ

Namazdaki güzelliği her mü'min yaşamaktadır.Bu noktada huşûya ulaşabilmek büyük şanstır.

Namazın coşkusunu Şah Veliyyullah Dehlevi (v. 1176/1762) Namazın Sırları Babı'nda. şöyle izah eder:

"Şunu bil ki insan bazen göz açıp kapayıncaya kadar kısa bir an içinde Allah'ın huzuruna götürülür ve mümkün olan en yakın mesafe ile yüce Allah'ın (arşının eşiğine) kendini yakın bulur, İşte tam bu sırada o kişinin bütün ruhunu kaplayan birtakım ilâhi tecelliler meydana getir. O burada öyle şeyler görür/ hisseder ki insanın konuştuğu dil bunu ifade etmekten âciz kalır. (Bir şimşek hızıyla cereyan edip giden) bu hâl geçip gittikten sonra insan, daha önceki durum ve şartlarına döner. Ancak bu cezbe ve vecd halinin kaybolup gitmesi sebebiyle kendini üzüntü ve ızdırap içinde bulur. Böylece elinden kaçırdığı bu şeyi tekrar bulabilmek için büyük gayret gösterir. Allah'a karşı elde ettiği bu bilgi ve marifet sayesinde bu dünyada sahip olduğu şartlar dahilinde O'nunla beraber olma durumuna ulaşmaya/yükselmeye çalışır. Bu durum, emredilen fiil ve sözler ile hürmet, saygı ve yöneliş/bağlanma ifadesidir..."

Namazın sırlarını ise Muhammed Hamidullah (v.2002) şöyle anlatır:

"Bir Müslümanın namaz kılış tarzı, bütün varlıkların muhtelif şekiller altında gerçekleştirdiği çeşitli namaz kılışlarının (dua edişlerinin) bir araya toplanmış şeklinden İbarettir:

1-Akarsular devamlı yıkama ve temizleme halindedirler (Müslümanlar da namazdan önce bazı uzuvlarını yıkamak zorundadırlar).

2-Yıldıziar gökyüzündeki hareketlerini hiç değişmeksizin sürekli tekrar ederler (Müslümanlar da namaz kılarken sürekli aynı hareketleri yaparlar).

3~Dağlar ayakta dikili dururlar (Müslümanların namazı kıyamda/ayakta başlar).

4-Hayvanlar devamlı eğilerek dolaşırlar ve dururlar (Namazda kıyamdan sonra rukûya gidilir).

5'Bitkilerin ağızları kökleridir ve yaşamaları için gerekli olan besinleri kökleri vasıtasıyla çekerler. (Namazda da rukûdan sonra secdeye gidilir)...''576

575  Dehlevî, age., 1/214

576 Hamidullah, age., H/791

260                                                                                                                     Namaz

Muhammed Esed'in (v.1992) namazla ilgili bir hatırası:

"Günde birkaç kez namaz için toplanıyorlar ve eğer hava yağmurlu değilse namazlarını açıkta kılıyorlardı. Uzun tek bir safta toplanıyorlar, hareketlerindeki düzen ve uyumla askerlere benziyorlardı; hep birlikte Mekke yönüne döner, birlikte eğilir, sonra kalkar ve birlikte diz çökerek alınları üzerine yere kapanırlardı. İki secde arasında seccadesi üzerinde, yalın ayak, elleri önünde bağlı, dudakları sessizce kıpırdayan ve kapalı gözleriyle derin bir huşu içinde dalıp giden imamın, bütün kalbiyle dua ettiğini görürdünüz; ötekiler, imamlarının işitilmeyen sözlerini izliyor olmalıydılar.

Böylesine içten bir duanın bir takım mekanik bedeni hareketlerle birleştirilmesi beni nedense biraz tedirgin ediyordu. Bir gün, biraz İngilizce bilen Hacı'ya bu konuyu sordum:

"Allah'ın sizden O'na duyduğunuz saygıyı eğilerek, diz üstü oturarak ve yere kapanarak göstermenizi istediğine gerçekten inanıyor musunuz? İnsanın sadece kendi içine bakarak, yüreğin sükûneti içinde dua etmesi daha uygun olmaz mı? Bütün bu bedeni hareketlerin hikmeti ne?"

Daha bunları söyler söylemez, pişmanlık duymaya başladım; yaşlı adamın dinî duygularını incitmek istememiştim. Fakat Hacı hiç de gücenmiş görünmüyordu. Dişsiz ağzıyla gülümsedi ve şöyle dedi:

"Başka nasıl ibadet edebiliriz ki Allah'a? O, bedeni de, ruhu da birlikte yaratmadı mı? Böyle olunca da insanın ruhuyla olduğu kadar bedeniyle de dua etmesi gerekmez mi? Bakın, biz Müslümanlar duamızı niçin böyle yaparız anlatayım size. Yüzümüzü Kabe'ye, Allah'ın Mekke'deki Beyt-i Haram'ına çeviririz ve biliriz ki, o anda dünyanın neresinde olursa olsun, namaz kılan bütün Müslümanlar, hepsi yüzlerini Kabe'ye çevirmişlerdir; bîr tek vücut gibiyizdir ve düşüncelerimizin merkezi de O' dur. Önce ayakta durarak Kur'anı Kerimden bölümler okuruz, bunu yaparken, okuduğumuz kelâmın, insana hayatta dimdik ayakta kalması, sebat etmesi için verilen Allah Kelâmı olduğu bilinci içindeyizdir. sonra 'Allahu Ekber' (Allah en büyük!) deriz; Bununla Allah'tan başka kulluk etmeye değer başka hiç kimsenin, hiçbir şeyin olmadığını dile getirir ve bunun apaçık bir gerçek olduğunu bir daha duyar ve bu gerçeğe bir daha tanıklık ederiz. Sonra o her şeyden yüce olan Allah'a duyduğumuz saygıyı, bu yüceliğin önünde eğilerek gösterir, O'nun gücünü, celâl ve azametini övgüyle anarız. Ve O'nun önünde bir toz zerresinden, yokluktan, hiçlikten başka bir şey olmadığımızı, O'nunsa bizim yüceler yücesi yaratıcımız, ve Rabbimiz olduğunu duyarak alınlarımızın üzerine coşkuyla yerlere kapanırız, sonra alınlarımızı yerden kaldırır ve oturup, günahlarımızı bağışlaması, bizi rahmetiyle yarlığaması, doğru yola yöneltmesi, bizi sağlık ve rızkla nimetlendirmesi için dua ederiz, O'nun haberini bize ulaştıran Hz. Muhammed'e, ondan Önceki peygamberlere, bize, kendimize ve doğru yolu izleyen herkese Allah'ın selâm ve rahmetini dileriz. Bize bu dünyada da, öteki dünyada da iyilik ve güzellik ihsan etmesini niyaz ederiz Allah'tan. Sonunda da, başımızı sağa ve sola çevirerek, nerede olursa olsun, doğru yolda olan herkese selâm vererek namazdan çıkarız. Peygamberimiz böyle namaz kıldı, böyle dua etti ve kendisini İzleyenlere de böyle yapmalarını öğretti, bu onların kendilerini isteyerek ve ta yürekten Allah'a teslim edebilmelerini -ki İslâm'ın anlamı da budur- ve Onunla da, kendi kaderleriyle de barış içinde yaşayabilmelerini sağlamak içindir/

Şüphesiz yaşlı adam anlatırken aynı sözcükleri kullanmadı, ama hatırlayabildiğim kadarıyla söylediklerinden çıkarılabilecek anlam buna yakındı. Yıllar sonra anladım ki bu yalın açıklamalarıyla, benim İslâm'ı bir din olarak seçmek yolunda herhangi bir eğilim duymadığım o günlerde bile, bir camide ya da işlek caddenin kenarında ne zaman çıplak ayaklarıyla halı ya da hasır bir seccade üzerinde ya da toprakta, ayakta dikilip, elleri birbirine kenetli, başı öne eğik bir adam görsem, alışılmadık bir alçakgönüllülük, tuhaf bir boyun eğme duygusu kıpırdanırdı içimde. "577

Rıfat ORAL

Esed, Muhammed, Mekke'ye Giden Yol (Tr. Cahit Koydak) 103-104

Namaz___________________________________________________________261

2. NAMAZ a)-NAMAZIN FAZİLETİ

Namaz, Allah'ın emrettiği şekilde özel dua şeklini ifade eder ki Kur'ân ve Siinnet'ten bu konuda çok sayıda açıklama ve bilgi bulunmaktadır. Bu açıdan bakıldığında namazın İslâm'da temel ibadetlerden birisi sayıldığı anlaşılır.

Namaz, bedenle eda edilen ibadetlerin zübdesir, zira onda Allah'ın huzurunda durma, rükû, secde yanında Kur'ân okuma, salavât, dua ve zikirler bulunmaktadır.

Allah Teâlâ Kur'ân'ın ikinci suresinde takvanın temel şartlarından biri olarak namazı zikreder.

Namaz Önceki ümmetlerde de olan bir ibâdettir.

Allah Teâlâ buyurdu:

'Eİif.Lâm.Mîm. Kendisinde hiçbir şüphe bulunmayan bu Kitâb takva sahiplerine rehberlik eder ki onlar gayba inanır, namazlarını tam kılar ve verdiğimiz rızıktan infak ederler, (ayrıca) onlar sana indirilen (vahye) inandıkları gibi senden önce indirilenlere de inanırlar. İşte onlar hidayete

erişmiş kişilerdir ve kurtuluşa erenlerdir.' (Bakara 2/1-5)

Allah Teâlâ buyurdu:

Ve onlar Kitaba yapışıp namazı tam kılanlardır kî biz salih kulların ecirlerini zayi etmeyiz. ' (Araf 7/170)

262_____________________________________________________________Namaz

* Farz Olmasının Tarihi

1/871-Enes b. Mâlik'ten (Radıyaiiahüanh) :578 Bir kişi Hz. Peygamber'e geldi ve dedi ki: 'Ey Allah'ın Rasûlü,  Allah'ın bana farz  kıldığı  namazı  bildir!'

RasÛlullah (Sallaüahü aleyhi ve sellem) '.

"Allah kuluna beş (vakit) namazı farz kıldı" buyurdu.

'Bundan önce ya da sonra bana (emredilen) bir farz var mı?'

"Allah kuluna beş (vakit) namazı farz kıldı." RasÛlullah bu sözünü üç kere tekrarladı. Bunun üzerine o kişi:

'Seni hak (din) ile gönderen (Allah'a) yemin ederim ki buna ne bir şey ilâve edeceğim ve ne de bir şey eksilteceğim' deyince RasÛlullah:

"Eğer sözünde durursa cennete girer" dedi.

578 Sened: ;îı5 ^ ^ 'j. İJ&- &'■£- ^itüji ^ 'J '^J ıİji- adı j£ 'j_ iU-f \2%-

Sahih: Müsned, III/267, H.no:13749; Nesâî, Salât, 4, H.no:457;

Bu hadis daha önce farklı bir rivayette zikredildi. İlgili rivayet için bk. 10/52.1ıadis. Talha b. Ubeydullah'tan (Radıyatlahu anlı) şahidi için bk. 1 l/53.hadis.

Namaz                                                                                                                     263

2/872-İbn Abbas (Radıyallahü animma) anlattı :579

Peygamberinize (önce) elli (vakit) namaz farz kılındı, o Peygamber (SaiiaUahu aleyhi ve seiiem) izzet ve celâl sahibi Allah'tan bunu azaltmasını dileyince Allah beş (vakit) namazı emretti.

Sened: <_,-£■ jî1

Sahih: Müsned, 1/315, H,no:2891; Diğer rivayet: 1/315, H.no:2892 Ç<J& >f) lafzı ile; 1/315, H.no:2893 (4' Ji- Jî-İ > & >/) lafzı ile; 7öh Mâce, İkâme, 194, H.no:1400 ( ıtfi*' öf ^ jjü oi^to ;^i) lafzı ile (Bûsırî Zevâİd'de: "İbn Mâce'nin bu hadisi İbn Abbas'tan (Radıyallahü

anhüma) nakleder; Doğrusu bu rivayeti Ebû Davud'un (bk. Taharet, 97, H.no:247) naklinde olduğu gibi İbn Ömer'den (Radıyallahü anhiima) rivayet edilmiş olmasıdır. İbn Abbas'ın rivayeti zayıftır. Bunun sebebi ise senedindeki Ebû Ulvün Abdullah b. Usm ve Ebu'I-Velid et-Tayâlisî'nin hafıza ve sağlamlık sınırının altında bulunmasıdır" der); Bûsırî bu görüşü ile 6/876.hadise işaret etmektedir.

Ahmed Muhammed Şâkir hadiste bir illetin varlığını kabul etmeyerek şunları söyler: "Her iki (2/872 ve 6/876.) hadisin senedinde Abdullah b. İsmet bulunmaktadır. Buna rağmen İki rivayet de birbirinden farklı iki hadistir. Hadisin biri sadece namazla İlgili iken, diğeri hem namaz, hem cünüplük sebebiyle gusül, hem de bevli yıkamanın gerekliliği konularından bahsetmektedir. Bİrİ uzun, diğeri kısa bir hadistir. Şu da ifade edilebilir: Her iki hadis birçok sahâbinin rivayet ettiği isrâ/mirac hadislerinden bir parçadır. İsrâ/mirac hadisleri ise mütevâtirdir. İsrâVmirac hadisleri ve bu konuda nakilde bulunan sahabenin İsimleri için bk. Tefsîruîbn Kesir, V/107-143."

Ahmed Muhammed Şâkİr'in bahsettiği râvi Abdullah b. İsmet değil, Ebû Ulvân Abdullah b. Usm el-Iclî el-Hanefî'd ir. Bu Râvî Ebû Ulvân veya İbn İsmet olarak da bilinir. Ahmed b. Hanbel'in senedlerine dikkat edilecek olursa isnadlardan ilki künyesi ile Ebû Ulvân, diğeri İse Abdullah b. Usm ismi ile kullanılmıştır. İbn Mâce'nin senedinde ise her ikisi birlikte zikredilir. Tirmizî iki, Ebû Dâvûd ve îbn Mâce bir, Ahmed b. Hanbel ise 11 rivayetini nakleder. Tirmizî, rivayetlerini zikrettiği hadislerde: "hasen-garib" hükmü verir ve râvilerden Şerik bu zatın ismini Abdullah b. Usm, râvilerden İsrail ise Abdullah b. İsmet olarak verdiler" der. Bk.Sünen, Fiten, H.no:2220; Menâkıb, H.no:3944; Zehebî: "Bu râvinin, sahabeden Ebû Saîd ve İbn Ömer'den (Radıyallahü anhüın) naklettiğini, kendisinden de İsrail ve Şerik'in rivayette bulunduğunu belirterek "şeyhtir" der. Bk.Kâşif, Trc.no:2857; Ebu'1-Vefâ ise Hâşiye'sinde: "İbn Hıbbân: "hadisi münkerdir", îbn Adiy: "hadisleri münker sayıldı", Ebû Hatim "şeyhtir" diye hükmettiklerini nakleder. İbn Hacer ise: "Saduktur, bazen hata yapar. İbn Hıbbân bu râvi ile ilgili değerlendirmesinde aşırı gitmiş ve çelişkiye düşmüştür" der. Bk.Takrîb, Trc.no:3476; îbn Hacer'in, İbn Hıbbân'ın çelişkiye düştüğünü söylemesi, onun bu râviye Sikât'ında (V/57) da yer vermesinden kaynaklanıyor. Fakat o bu eserinde çok hata yaptığına da değinmiştir. Îbnü'l-Cevzî "İbn Hıbbân, Abdullah b. Usm'un münkeru'l-hadis olduğunu, sika râvilerden sikaların hadislerine benzemeyen nakillerde bulunduğunu, hattâ onun rivayetlerinin zayıf sayılmış ve uydurulabilmiş olacağını söylediğini" nakleder. Bk. el-llelü'l-mütenâhiye, 1/332.

İbn ismet olarak da tanınan bu râvİyİ Saİd b. Meymûn'dan hadis alan Abdullah b. ismet ile Hakîm b. Hızâm'dan rivayette bulunan Abdullah b. ismet el-Cüşemî ile karıştırmamak gerekir.

Senedinde Şerik de bulunmaktadır. Fakat bu râvi, sahih hadis ricalinden biridir. Bk.Buhân, Tevhîd, 37.

Enes'ten (Radıyallahü anh) şahidi için bir sonraki 3/873.hadise bk.           v

Hadis şahidi ile sahih li gayrini seviyesine yükselir.

264                                                                                                                     Namaz

3/873-Enes b. Mâlik'ten (Radıyaitaha anh) :580 Rasûlullah (Saiiaiiahu aleyhi ve sellem) şöyle anlattı:

S8() Sened: sıc 'J ^i jıi *j& ■£ jıî jü ı ^' J,_ '^J, 'j- j=Ct- 'J, [jJ ısfıi. ^l^'ı jlkl ^ 31^1 j.

Sahih: Milsned. V/144, H.no:21185; Benzer rivayetler: V/143-144, H.no:21185 (Sened aynı olduğu için farklı hadis numarası verilmemiş. Fakat bu rivayette 50 vakit namazın beş vakte İndİrilişine değin i İme iniştir. Hadis İsra-mirac ile ilgili konularda zikredilecektir); M/161, H.no:12578; IU/148-149, H.no:12444; IV/207-208, H.ııo:f7760; IV/208-210, H.no:17762-17764; 17762.hadis.

İsra ve miraç olayını en güzel anlatan Mazin b. Neccar oğullarından Mâlik b. Sa'saa el-Ensârî'dir. Onun Müsned'deki rivayetleri için bk. IV/207-210, H.no: 17760-17764.

Bııhârî, Salât, 1; Tevhîd, 37; Müslim. îmân, 259-267; Tinnizl Salât, 45, H.no:213 (Hadis, Ubâde b. Sâmit, Talha b. Ubeydullah, Ebû Zer, Ebû Katâde, Mâlik b. Sa'saa ve Ebû Said el-Hudrî'den (Radtyallalm anhiim) de nakledilir. Enes'in (RadtyaHahü anh) rivayeti ise hasen-sahih-gariptir); Nesâî, Salât, 1, H.no:446-448: İbnMâce, İkâme, 194, H.no: 1399;

Ahmed b. Hanbel'in oğlu Abdullah hadisi Muhammed b. İshak'tan almıştır. Senedde hadisi babasından duyduğunu/aldığını belirtmez. Buna rağmen Abdullah'ın ziyadelerinden sayılmamıştır.

Namaz__________________________________________________________265

"(Miraç gecesi) Yüce Allah ümmetime elli (vakit) namazı emretti. Bu emri alıp dönerken Musa'ya uğradım, 'Yüce Allah ümmetine neyi farz kıldı?'diye sordu.

Ben de 'Allah onlara elli (vakit) namazı emretti' dedim.

Bunun üzerine Musa; 'Yüce Rabbine müracaat et, (azaltmasını iste,) zira ümmetin bunu (tam) yapamaz' dedi.

Ben de İzzet ve celâl sahibi Rabbime müracaat ettim ve yansını indirdi. Musa'nın yanına uğradım ve durumu haber verdim. O tekrar:

'Rabbine geri dön, (azaltmasını iste,) zira ümmetin bunu yapamaz' dedi. Rabbime müracaat ettim ve şöyle buyurdu:

'Bu emir beş (vakittir) ve elli (vakte) denktir. Verilen söz benim katımda değişmez.'

Tekrar Musa'nın yanına uğradım. Bana:

'Rabbine müracaat et!' deyince kendisine:

'Mükemmel ve ulu olan Rabbimden utanıyorum'diye cevap verdim,"

(Rasûlullah anlatmasına şöyle devam etti;)

"Sonra beni (Cebrail) oradan aldı ve Sidretü'l-müntehâ'ya getirdi, beni öyle renkler sardı ki ne olduğunu bilmiyorum. Sonra cennete götürül­düm, ne göreyim orada inciden kubbeler var581 ve onun toprağı da misktir."

4/874-Hz. Âişe annemiz (Radıyaiiahn anhâ) anlattı:582 Namaz önce ikişer rekat farz kılındı. Sonra Rasûlullah (SaiiaHaim alevin ve )ikâmet halinde namazı artırdı    ve yolculukta eski halinde bıraktı.

581

 İbnü'I-Esîr, Nihaye, 1/305

Sahih: Müsned, VI/234, H.no:25843; Benzer rivayetler için bk. Vl/241, H.no:25920 (Bu rivayette Mekke'de iken ikişer rekat farz kılındığı, Medine'ye gelindiğinde akşam namazının gündüzün vitri (üç rekat) oluşu ve sabah namazının da uzun bir kıraata hâiz olması gerekçesi ile bu iki namazın haricindeki namazlara ikişer rekat daha ilâve edildiği bel İnilmektedir):

VI/265, H.no:26160 (Bu rivayet de 25920-lıadis gibidir); 6/272, H.no:26216(Bu rivayette İse öğle, İkindi ve yatsının mukimken/hazarda dörde tamamlandığı, sefer hâlinde ise ilk farz kılındığı şekli ile bırakıldığı bildirilmekledir); Mâlik, Kasru's-salât, 8; Buhârî, Salât, 1; Taksîr, 5; Müslim, Salâtü'l-müsâfirîn, 1, 3; Ebû Dâvûd, Salâlü's-sefer, 1, H.no:l 1.98; Nesâî, Salât, 3, H.no:451-453; Dânınî, Salât, 179, H.no:1517;

Hadis Üsâme b. Zeyd el-Leysî sebebiyle hasendir. Ancak, hadisin birçok mütâbİi vardır. Bu mülâbilerle hadis sahih li gayrihî seviyesine yükselir.

266                                                                                                                     Namaz

5/875-İbn Abbas (Radıyaiiahuanhama) anlattı;584

İzzet ve celâl sahibi Allah, namazı Peygamberinizin diliyle mukim olana dört, yolcuya iki ve korku halindeki585 kişiye tek rekat kılmasını emretti.586

NOT: Bu rivayette İbn Abbas'tan gelen korku namazının anlaşılmasında problem var:

Korku namazının ikamet halinde dört ve yolculukta iki rekat olması ittifakla sabit bir hükümdür. Savaşta imkan bulunursa (pasif savunma vb. durumlarda) ordu iki kısma ayrılır; İki rekat kılınan namazın bir rekatı imamla, diğeri de münferiden kılınır. İbn Abbas bu rivayette ordunun iki ayrı grubunun imamla kıldıkları birer rekatı zikretmiş olabilir, daha sonra kendileri bir rekatı münferiden kılarlar. Çünkü imamın iki, ama cemaatin bir rekat kılması diğer bütün rivayetlere ve temel esaslara

583 Rasûlullah farzlardaki bu artırımı izzet ve celâl sahibi Allah'ın emri ile yapmıştır. Bk. Beıınâ, Bulûğu'l-emûnî, 11/197

Sahih: Miisiıed, 1/237, H.no:2124; Benzer rivayetler için bk. 1/243, H.no:2l77; 1/254, H.no:2293; 1/355, H.no:3332; İbn Abbas'tan (Radıyallahü anlı) nakledilen bir diğer rivayet de şöyledir:

İbn Abbas: (Radıyallahü aııhüma) " Rasûlullah (Salkıllahii aleyhi ve sellem) sefer hâlinde iki, mukimken dört rekat kıldı" dedi ve şunu ifade etti: "Kim seferde iken iki rekata indirilmiş bir namazı dört kılarsa, mukimken dört kılması gereken bir namazı iki rekat kılmış kimse gibi olur". Ayrıca sözlerine şunu da ekledi: "Rasûlullah (Sallallahü aleyhi ve sellem) sadece bir seferinde namazı kısalttı. O da Rasûlullah (Sallallaltü aleyhi ve sellem) İki rekaı kıldı, halk birer rekat kıldı". Bk. 1/349, H.no:3268; Bu rivayetin mükerreri: 1/251, H.no:2262; Müslim, Salâtü'l-müsâfirîn, 5-6; Ebu Dâvûd, Salâtü's-sefer, 18, H.no:1247; Nesât, Salât, 3, H.no:454; Taksîru's-salât, 1, H.no:1439-1140; Salâtü'1-havf, 18, H.no:1530: İbn Mâce, İkâme, 58, H.no: 1068 (Mindel b. Ali'nin zayıflığında ittifak bulunması sebebiyle hadis zayıftır); Beyhakî, IV/I35.

Ebû Hüreyre'den (Radıyallahü anlı) şâlıidİ:

Ebû Hüreyre (Radıyallahü anlı): "Ey insanlar! Aziz ve celil olan Allah size peygamberinizin (Sallallahü aleyhi ve sellem) diliyle hazarda/mukimken dört, scferde/scferî iken iki rekat namazı farz kıldı" dedi. Bk. Müsned, 11/400, H.no:9172 (Ubeydullah b. Zahr, hem Ebû Hüreyre'den (Radıyallahü anh) hem de Ebû Hüreyre'nin talebelerinden hadis işitmediği için senedi kopuktur ve bu sebeple hadis mu'dal olup isnadı zayıftır. Ancak, hadis İbn Abbas'm rivayeti ile desteklendiği için isnadı zayıf da olsa hükmen merfu olan bu mevkuf rivayet hasene yükselir).

Hz.Âİşe'den (Radıyallahü anlıa) şâh\di için bk. Nesâî, Salât, 3, H.no:451-453.

585  Savaş vb. olağanüstü durumlarda

586 Lafız olarak,/ö/t kıldı, şeklindedir.

Namaz___________________________________________________________267

uygun değildir.587 Tahavî (v.321/933) İbn Abbas'tan bu konuda iki zıt rivayetin bulunduğunu zikreder; biri Mücahit'ten gelen "bir rekat' rivayeti, diğeri Ubeydullah b. Abdullah'tan gelen 'iki rekat' rivayetidir. Bir konuda iki zıt rivayet bulunduğunda ikisi de terk edilir ya da zıt olan rivayet temel esaslara uygun olarak tevil edilir.588

6/876-Abdulah b. Ömer'den (RadıyaiiaM anMma):

(Miraçta) namaz elli vakit, Cünüplükten dolayı yedi kere gusül ve idrardan dolayı da yedi kere abdest emredilmişti. Rasûlullah (Saiiaiiahtı aleyhi ve seüem) orada bu (farzların) azaltılmasını istemeye devam etti, tâ ki namaz beş vakit, Cünüplükten dolayı bir gusül ve idrardan dolayı bir kere abdest emredildi.

587  Korku namaza ile ilgili âyetler için bk. Bakara 2/239; Nisa 4/102

588 Tahavî, Şerhu Meâni'l-âsâr, 1/308-309

589   Sened: îila* 'J>\ ^ 4lı ■&■ 'Ji- j>S* 'J lsj* i3Ü .ilki ^ ^li. ıifli-

Hasen: Müsned, 11/109, H.no:5884; Ebû Dâvüd, Taharet, 97, H.no:247; İbn Şahin, Nâsihu'l-hadîs vemensûhuhû, s.62-63, H.no:45; Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, 1/179, 244;

Hadisin senedinde Abdullah b. Usm (İbn İsmet) el-Kûfî bulunmaktadır. Künyesi Ebû Ulvân olan bu râvi tenkide maruz kalmıştır. Ebû Ulvân için 2/872.hadise bk.

Ayrıca senedinde Eyyûb b. Câbir b. Seyyar es-Sühaymî el-Kûfî (Ebû Süleyman el-Yemâmî) de bulunmaktadır. Tİrmİzî ve Ebû Dâvûd bir, Ahmed b. Hanbel ise beş rivayetini nakleder. Tirmizî bu râvinin rivayeti İçin "hasen-sahih" hükmü vermiştir. Bk.Sünen, Menâkıb, 11, H.no:3644. Zehebî ve İbn Hacer râvinin zayıf olduğunu belirtirler. Bk.Kûşif, Trc.no:512; Takrîb, Trc.no:607; İbnü'l-Cevzî bu hadisin sahih olmadığını belirterek: "İbn Hibbân, Abdullaiı b. Usm'un münkeru'l-hadis olduğunu, sika râvilerden, sikaların hadislerine benze­meyen nakillerde bulunduğunu, hattâ onun rivayetlerinin zayıf sayılmış ve uydurulabilmiş olacağını söylediğini; Eyyûb b. Câbir hakkında da Yahya b. Main'in hadiste bir hiç olduğunu İfade ettiğini" nakleder. Bk. el-Itelü'l-nıütenâhiye, 1/332; Ebu'l-Ferec İbnü'l-Cevzî bir diğer eserinde Ebû Zür'a'nın da "vâlıi'l-had i s/hadisi zayıf dediğini ilâve eder. Bk.et-Tahkîk fi ehâdîsi'l-lulâf, Mİ5.

Ahmed Muhammed Şâkir: "Bazı âlimler hafızası hakkında tenkidde bulunmuşlardır. Ahmed b. Hanbel; "Hadisi saduk birinin rivayeti gibidir" der, Nesâî Duafâ'sında zikrederek zayıf sayar, Bulıârî ise zayıflar arasında görmez. et-Târihu'1-evsat'ında: "Kaidesi Muhammed-den daha sikadır" der. et-Târihu'1-kebîr'inde ise cerh etmez" diyerek Buhârî ve Ahmed b. Hanbel'in sika sayışını tercih ederek hadise sahih hükmü verir.

Ahmed b. Hanbel ve Buhârî'nin ifâdelerinden sika oluşu değil, sadûk oluşu anla­şılabilir. Bu sebeple hadise hasen hükmü verdik.

268                                                                                                                          Namaz

* Farz Namazların Fazileti ve Küçük Günahlara Keffâret Olması

7/877-Ebû Hüreyre'den (Rdtiimi) :5

RaSÛlUİlah (SaUallahii aleyhi ve sellem) buyurdu ki:

"Beş vakit namaz591, cuma namazı diğer cumaya kadar, Ramazan orucu da diğer Ramazan'a kadar ki günahlara, büyük günahtan kaçınıldığı sürece keffârettir (silinmesine sebep olur)."

Sened: oi ji- iiii- ijjO Jy        j V           J       A   y ı^              j                ^

Sahih: Mtfnwtf, 11/400, H.no:9l69; Benzer rivayetler için bk. H/359, H.no:8700; 11/414, H.no:9327; 11/484, H.no: 10234 (>£)ı j£ p U); Miu/jm, Taharet, 14-16; Tirmizî, Salât, 46,

H.no:214 (Câbir, Enes ve Hanzala el-Üseyyidî'den (Radıyallahü anh) de nakiller vardır. Ebû Hüreyre'nin hadisi ise hasen-sahihtir); îbn Mâce, İkâme, 79, H.no: 1086;

Hârûn: Hârûn b. Saîd el-Eylî'dir ki Müslim'in de hocasıdır. Müslim de aynı tarik ve aynı metinle bu hadisi nakleder.

Müsned, 11/359, H.no:8700. hadisin senedinde geçen Ahmed b. Hanbel'in hocası Ebû Ca'fer Muhammed b. Ca'fer el-Bezzâz el-Medâinî (v.206/821) sikadır. Ancak içlerinde Ahmed b. Hanbel'in de adının geçtiği bazı âlimlerin bu râviyi zayıf saydığı belirtilmektedir. Meselâ Ahmed b. Hanbel'in: "Medâin'deki Muhammed b. Ca'fer'den hadis işittim. Fakat kendisinden hiçbir rivayette bulunmadım" dediği nakledilmektedir. Zehebî: "Ebû Dâvûd kendisinde bir beis olmadığını söyler. Fakat diğer âlimler "leyyin/zayıf sayarlar" der. fik.Kâşif, Trc.no:4772; İbn Hacer ise: "saduktûr, ama zayıflığı vardır" der. Bk,Takrîb, Trc.no:5788. Tirmizî ve Dârİmî bir, Ahmed b. Hanbel ise 14 rivayetini nakleder. İbn Hacer ve Zehebî, Müslim'in de kendisinden rivayet ettiğine işaret etmişlerdir. Tirmizî, bu râviden naklettiği rivayeti için: "hasen" hükmü vermiştir. Bk.Sünen, Et'ıme, H.no:1860);

Müsned, ü/414, H.no:9327.hadisin senedinde geçen Salih el-Muallim ise meçhuldür. Fakat bu râvi senedde mütâbİlerİ İle birlikle zikredilmiştir: (j-iJ j- l-İJj ju^-j jJ*İJı y^j A'j jî ^ ^f)

Ayrıca bir sonraki 8/878.hadisc bk.

5yı Yani, beş vaktin her biri Önceki namaz vaktine kadar olan küçük günahlara keffârettir.

Namaz                                                    '                                                          269

592

8/878-Ebû Hüreyre'den (Rdiihüh):

Hz. Peygamber (Saitaüaha aleyhi ve seiiem) dedi ki:

"(Farz) namaz önceki namaz vaktinden bu yana işlenen günahlara keffârettir,

Cuma namazı önceki cuma namazı vaktinden bu yana işlenen günahlara keffârettir,

Ramazan orucu önceki Ramazandan bu yana işlenen günahlara keffârettir, Ancak (bunlar) üç amelin günahını silemez.

m Sened: jCJlîı > Jij 'j* -^ıd\ 'J. -Ilı ii J&- fı^Jı ır^î l^' c5i

Sahih: Müsned, 11/506, H.no:lÛ524; Benzer rivayet İçin bk, 11/229, H.no:7129 (Bu rivayette Abdullah b. es-SSİb'in Ebû Hüreyre'den (Radtyallahü anlı) bizzat kendisinin aldığı görülmektedir); Müslim, Taharet, 14-16; Tirmizî, Salât, 46, H.no:214 (Câbir, Enes ve Hanzala el-Üseyyidî'den (Radıyallahü anlı) de nakiller vardır. Ebû Hüreyre'nin hadisi ise hasen-sahihtir); İbn Mâce, İkâme, 79, H.no:1086; İshâk b. Râhûye, Müsned, 1/397, H.no:435; Beyhakî, Şuabü'l-îman, 111/309, H.no:3620.

Heysemî hadisi muhtasar olarak vermiş ve: "Hadisin bir kısmı Sahih'te zikredildi. Ahmed b. Hanbel müphem bir râvi aracılığı ile de nakletti" demiştir. Bk.Mecma', V/224.

Ahmed Muhammed Şâkir hadis hakkında şu değerlendirmeyi yapar: "Hadisin senedinde görülen durum: Abdullah b. es-Sâib'in Ebû Hüreyre'den (Radtyallahü anlı) hadis nakletmemiş olmasıdır. Yâni o, ensardan bilinmeyen birinden, o da Ebû Hüreyre'den nakletmİştir. Fakat rivayetleri araştırdığımızda seneddeki müphem râvinin bulunduğu ziyâde bir hatadır. Bu hata da en azından sahihliği üzerinde şüphe doğurmaktadır. Hâkim: "Yezid b. Hârûn - Avvâm b. Havşeb - Abdullah b. es-Sâib el-Ensârî - Ebû Hüreyre rivayet zinciri ile hadisi nakleder. Bk.Müstedrek, 1/207, H.no:412 (Hâkim: "Müslim'in şartına/râvİsine göre sahihtir. Müslim, Abdullah b. es-Sâib b. Ebi's-Sâib el-Ensârî ile delil geiirmiş/rjvâyetlerini eserine almıştır. Hadisin herhangi bir illetinin bulunduğunu bilmiyorum" der. Zehebî de bunu onaylar); Hâkim hadisi muhtasar olarak da nakleder:

<^ rU^li Ui-Jl ■iŞi L.1 i^JI £j} UiJl tiijj İU -^Y1 ■i'Hİ j' "İ! JJi ^ Jlİ f Jü L^ li ÎjUT UJ-( ^)1 «LjJi

BkMiistedrek, IV/288, H.no:7665 (Hâkim: "Bu isnadı sahih bir rivayettir. Buhârî ve Müslim eserlerine almamıştır" der. Zehebî de bunu onaylar); Görüldüğü gibi rivayetlerin hiçbirinde müphem râvinin ismi geçmemektedir." Abdullah b. es-Sâib'in el-Ensârî nisbeti hadisi yazanları yanlışlıkla "Ensârî'den biri" demeye götürmüş olabilir.

Müsned'in ikinci rivayeti tercih edilseydi daha uygun olurdu.

Ayrıca bir önceki 7/877. hadise bk.

270                                                                                                                     Namaz

(Râvi) şöyle dedi (O üç şeyin): Allah'a şirk koşmak, anlaşmayı boz­mak ve Sünnet'i terk etmek, olduğunu anladık/öğrendik ve dedik ki:

'Ey Allah'ın Rasûlü ! Allah'a şirk koşmayı anlıyoruz, (ama) anlaş­mayı bozmak ve Sünnet'i terk etmek ile ilgili durum(un sebebi) nedir?' Şöyle buyurdu:   *

"Anlaşmayı bozmadaki durum, bir kişiye biat edersin593, sonra da (haksız yere) ona kılıcınla savaş açarsın, Sünnet'i terk etmeye gelince o da islâm cemaatinden ayrılmaktır    ."

NOT: Bu hadis gerçek Sünnet ehlini tarif etmektedir. Bunlar îslâm cemaatın­dan iki şekilde ayrılmazlar:

1-Rasûlullah'tan beri gelen ana yoldan/damardan ayrılmazlar. Sahabenin hepsinden gelen hadisleri kabul ederler ve (nesh, takyid gibi) her hangi bir serî sebep olmaksızın terk etmezler. Tabii bunun şartı da hadisleri ve eserleri okuyup anlamak ve gereğini yerine getirmektir.

2-Yaşadığı toplumdaki İslâm cemaatinden ayrılmazlar. Her hangi bir kişi ya da grup kendisini Müslümanlar'dan ayrı/farklı görürse o, Ehl-i Sünnet'in dışındadır ve yukarıdaki hadis gereği Allah'ın affetmediği bir günahı/hatayı işlemiş olur.

m Bk. tbn Hacer, Felhu 'l-Barî XXIII/205

5y4 İslâm cemaatinden ayrılmak, Kur'ân, Sünnet ve selefin yolundan ayrılmak, Müslümanları

bırakıp kafirlerle dost olmak ve İslâmı terk elmek şeklinde tezahür eder. (Bennâ, age., II/l 19)

Namaz___________________________________________________________271

9/879-Ebû Osman anlattı:595

Selman el-Fârisî (Radıyaiiahu anh) ile bir ağacın altındaydık, ondan kuru bir dal aldı ve salladı, daldan yapraklar döküldü. Sonra dedi ki:

'Ey Ebû Osman! Niçin böyle yapıyorum, sormaz mısınT

'Niçin böyle yapıyorsun?'

'Ben Rasûlullah'la (Saiiaiiahu aleyhi ve seiiem) birlikte bir ağacın altındayken böyle yaptı; ondan kuru bir dal aldı ve salladı, daldan yapraklar döküldü ve dedi ki:

"Ey Selman! Niçin böyle yapıyorum, sormaz mısın?" 'Niçin böyle yapıyorsunT diye sorunca da şöyle buyurdu:

"Bir Müslüman abdest alır, abdestini güzelce tamamlar, sonra beş vakit namazı kılarsa günahları dökülür, bu yaprakların döküldüğü gibi." Rasûlullah sonra şu âyeti okudu:

'Günün iki kenarındaki vakitlerde596 ve geceden bölümler­de597 namaz kıl! Şüphesiz sevaplar598 günahları siler. İşte bu, kendi­lerine hatırlatma fayda verenlere bir hatırlatmadır.599"

NOT: Bu şekilde hareket ederek rivayet son râviye ulaşırsa, bu hadise müselsel hadis denir. Râviler böyle bir hadis rivayetinde teberrüken aynı hareketi yaparlar.600 Bu konuda müstakil hadis kitapları bulunmaktadır.601

595 Sened: j£ 'J> ^ı* ır£.f LL 'J, Sdi. ı&i. oû* tfii

Hasen: Müsned, V7438, H.no:23597; Bezer rivayet için bk. V/438-439, H.no:23606; Dârimî, Vudû\45,H.no:725;

Senedinde Ali b. Zeyd b. Cüd'ân bulunmaktadır. Heysemî, Ali b. Zeyd'in zayıf olduğunu, kendisiyle delil getirilip getirilmeyeceğinde ihtilafın varlığını ifade etti. Bk.Mecma', 1/128; Bûsirîde aynı şeyleri söyler. Bk. Misbâhu'z-zücâce, IV/228. Bulıârîbu zat hakkında herhangi bir değerlendirme yapmaz. Bk. et-Târihu 'l-kebîr, VI/275, Trc.no:2389; İbn Hacer, bu râvi hakkında "zayıftır" derken (Bk.Takrîb, Trc.no:4734); Zehebî: "Hadis hafızlarından biridir; fakat sebt (hafızası kuvvetli) değildir" der ve Dârekutnî'nİn bu zat hakkındaki şu görüşünü nakleder: "O, benim nazarımda leyyin/zayıf olarak kalacaktır." Bk.Kâşif, Trc.no:3916. İmam Müslim, bu râviyi (Sabit el-Bünâni ile birlikte) mütâbaat açısından eserine almıştır. "BkSahih, Cihâd, 100; Tirmizi ise: "Saduktur; ancak bir başkasının mevkuf yaptığı haberleri merfû yapar" diyerek sadece zaptını tenkid etmiştir. İşte bu sebeble de bazı âlimler, bu râvînİn hadislerini hasen olarak telakki etmişlerdir. Fakat Tirmizi, bu râvînîn de yer aldığı hadislere "hasen-sahih" hükmü de verir. Bk.Sünen, Taharet, 80, H.no:109 (Ahmed Muhammed Şâkir, sika olduğunu; hakkında tenkidde bulunanların ise delilsiz hareket ettiklerini ifade eder); Radâ, H.no:1146; Fiten, H.no:2192; Zühd, H.no:2330; İsti'zân, H.no:2698; Edeb, H.no:2829; Tefsir, H.no:3168; Menâkıb, H.no:3615, 3753, 3902; Sadece sahih dediği de olur: Cuma, 39, H.no:545; Yalnızca hasen hükmü verdiği hadisler için bk. Cuma, H.no:589; Savm, H.no:764; Fiten, H.no:2248, 2254; İlim, H.no:2678; Tefsir, H.no:2991, 3107, 3142, 3148,3187, 3206; Deavât, H.no:3455; Menâkıb, H.no:3854.

AIİ b. Zeyd için 29/180.hadisin tahricine bk.

Ebû Zer'den (Radıyaliahü anh) şahidi için bk. 10/880.hadis.

596 Yani sabah, öğle ve ikindi namazları (İbn Kesir, Tefsir, 11/399; Bennâ, age., 11/200)

597 Yani akşam ve yatsı namazları (İbn Kesir, Tefsir, 11/399; Bennâ, age., 11/200)

598 Yani beş vakit namaz (Bennâ, age., 11/200) 399 Hûd 11/114

600 Suyûtî, Tedribü'r-râvt, 358-360

272___________________________________________________________Namaz

Bu uygulamadan, bir tebliğcinin bazen görsel araçlardan faydalanması gerekliğini ve bunun anlatımda daha etkili olduğunu anlıyoruz.

Rasûlullah beş vakit namazın faziletini anlattıktan sonra ilgili âyeti okumaktadır ki bu da âyetin beş vakit namaz için nazil olduğunu göstermesi yanında bize Kuran Ma tebliğ açısından önemli mesajlar verir.

10/880-EbÛ Zer'den (Radıyatlahü anh)\

Hz. Peygamber (SaiiaUai™ aleyhi ve setiem) bir kış mevsiminde (dışarı) çıktı, yapraklar dökülüyordu. Bir ağaçtan iki dal aldı ve Yaprak dökülmeye başladı. Bana:

"Ey Ebû Zer!" dedi, ben de:

'Buyur, ey Allah'ın Rasûlüİ'dedim. Bunun üzerine:

601   Müselsel rivayetler hadis kitapları içinde dağınık olarak bulunması yanında müstakil kitaplarda da toplanmıştır ki Kettânî bu kitapların 400 kadar olduğunu bildirir. Bunlardan bazıları: 1-Hafız Zehebî, el-Azbu's-seiset ft'l-hadisi'l-müselseİ; 2-Ebû Nuaym el- İsfehânî, Müsehelât;  3-  Suyûtî,  Müselselâtü'l-Kübrâ...   (Bk.Kettûnî,  er-Risâletü'l-mustatrafe  (Trc. Hadis Literatürü) 122-129); Muhammcd b. Yasîn b. Muhammed el-Fâdûnî, el-Ucâle fi'l-elıâdîs el-müselsele.

602  Sened: 'J^i\ s^i" S* j^-O* &*■ '&* ö!1 J*i J^1 ^* &*■ /* $ &>■ Hasen: Müsnedî\IY19, H.no:21448.

Senedinde Ebû Salih Abdülcelil b. Alıyye el-Kaysî var. İbn Hacer: "saduktur bazen hata yapar" hükmü verir. ük.Takrîb, Trc.no:3747; Zehebî İse "saduktur" demekle yetinir. Bk.Kâşif, Trc.no:309I. Ebû Dâvûd bir, Ahmed b. Hanbel İse beş rivayetini nakleder.

Muzâhim b. Muâviye ed-Dabbî de tenkid edilmiştir. Bu râviyi Ebû Hatim meçhul, İbn Hıbbân sika saymış; Ahmed b. Hanbel sadece bir rivayetini nakletmiştir. Buhâri, herhangi bîr cerh ve tadilde bulunmamıştır. et-Târihu'İ-kebîr, VIII/23, Trc.no;2013; İbn Ebî Hatim meçhul sayar. Bk. el-Cerhu ve't-ta'dîl, VIII/404, Trc.no:1857; İbn Hıbbân sika râvîleri arasında saymıştır. Bk es-Sikât, V/451, Trc.no:5675; İbn Hacer, Ebû Hâtİm'in "meçhuldür" görüşünü nakleder. Fakat sahâbiden Ebû Zer yerine Ebu'd-Derdâ'nın ismini vermiştir. Bk. Lisânü'l-mîzân, VI/19, Trc.no:68; Bir diğer eserinde ise önceki görüşleri nakletmiştir. Bk.Ta'cîlü'l~menfaa, s.398, Trc.no:1025; Hüseynî de benzer nakillerde bulunur. Bk.el-lkmût, s.403, Trc.no:835.

Hcysemî Ahmed b. Hanbel'İn râvilerinin sika olduklarını söyler. Bk.Mecma', 11/248.

Münzirî de hadisin hasen olduğunu ifade eder. Bk.Tcrğîb, 1/151.

Selman el-Fûrisî'den (Radtyallahü anlı) şahidi İçin bk. 9/879.hadis.

Narnaz                                                                                                                     273

"Müslüman bir kul yüce Allah'ın rızasını kastederek namaz kılarsa günahları dökülür, tıpkı şu ağaçtan yaprakların döküldüğü gibi" dedi.

11/881-Hz. Osman'ın mevlâsı Haris anlatıyor:603

Bir gün Hz. Osman (Radıyaiiahü anh) oturdu, biz de yanma oturduk ve müezzin geldi. Hz. Osman (su dolu) bir kap istedi, zannedersem o su bir müd kadardı, abdest aldı, sonra şöyle dedi:

'Rasûlullah 'in (Sailaiiahu aleyhi ve seiiem) şu übdestim gibi abdest aldığını gördüm ve buyurdu ki:

"Kim şu abdestîm gibi abdest alır, sonra kalkıp öğle namazını kılarsa önceki sabah vaktinden bu vakte kadar olan günahları affedilir.

Sonra İkindi namazını kılarsa öğle vaktinden bu vakte kadar İşlediği günahları affedilir.

Sonra akşam namazını kılarsa İkindi vaktinden bu vakte kadar işlediği günahları affedilir.

Sened: jılît J'y ^jiiJı **ı. îft Jj* £ tftîf ip- tf

Sahih: Müsned, 1/71, H.no:513; Heysemî: "Hadisin bir bölümü Sahih'te geçmektedir. Bu rivayeti ise Ahmed b. Hanbel, Ebû Ya'Iâ ve Bezzâr nakleder. Osman b. Affan'ın mevlâsı Haris b. Abdullah'ın dışındaki râvİIer sahih hadis ricâlindendir. Bu zât da sika biridir. BkMecma', 1/297. Heysemî'nin bahsettiği Haris, Haris b. Abdullah değil, Haris b. Abd/Ubeyd'dir. Haris b. Ubeyd Ebû Salih el-Medenî ise İbn Hıbbân ve Iclî tarafından sika sayılmıştır.

274___________________________________________________________Namaz

Ardından yatsı namazını kılarsa akşam vaktinden bu vakte kadar işlediği günahları affedilir.

Bundan sonra herhalde dinlenerek/dalarak604 geceyi geçirir.

Sonra kalkar, abdest alır ve sabah namazını kılarsa yatsı vaktinden bu vakte kadar işlediği günahları affedilir. İşte bunlar öyle sevaplardır ki günahları giderir/siler.'"

Oradakiler:

'Ey Osman! Bunlar sevaplardır (hasenattır), peki kalıcı hayırlar (bâkıyât) nelerdir?' Hz. Osman:

'Onlar Lâ ilahe illallah, Subhânallah - Elhamdülillah ~ Allahü ekber - Lâ havle velâ kuvvete illâ billah (sözlerini sürekli söylemektir)'

AÇIKLAMA

Bu rivayette üç kavram göze çarpmaktadır:

1-Hasenât: Sevaplar,

2-Seyyiât: Günahlar,

3-Bâkıyât: Kalıcı hayırlar. Bu üç kelime Kur'ân'da da geçmektedir.605 Sahabe hasenat kavramını anladıklarını, ancak bâkıyâtın ne için kullanıldığım Hz. Osman'a sorarlar, o da Allah inancının anlaşılmasındaki dört temel sözü/zikri söyler. Her hâlde bu sözlerin sürekli söylenmesi ve gündemde tutulması güzel sonuçların doğmasına sebep olacaktır:

Subhânallah : Allah mükemmeldir,606

Elhamdülillah : Hamd Allah'a aittir,

Allahüekber: Allah en büyüktür,

Lâ havle velâ kuvvete illâ billah : Hareket607 ve kuvvet ancak Allah iledir.

604  İbnü'1-Esir, Nihaye, IV/320

605   Hasenat ve seyyiât ile ilgili birçok âyet bulunmaktadır. Bâkıyât ile ilgili  iki âyet bulunmaktadır;

'tîii 'J^'} C(y İL'j İJ* '£- İyiiOltaJı İKlidij dili ;GJı s^j ûjİÎtj JCİı'

'Mal ve çocuklar dünya hayatının çekici süsüdür. Kalıcı olan salih davranışlar İse sevap ve emel olarak Rabbin katında daha hayırlıdır.' (Kelıf 18/46). Diğer âyet için bk. Meryem 19/76

606  Ya da noksanlıklardan münezzehtir.

607  İbnü'1-Esir, age., 1/462

Namaz                                                                                                                     275

12/882- (Hz. Osman'ın mevlâsı) Humran (b. Ebân)'dan:608

Hz. Osman (Radıyatiahu anh) Müslüman olduğu günden beri her gün bir kere gusül alırdı. Bir gün kendisine namaz için abdest suyu getirdim. Abdesti alınca dedi ki:

'Size Rasûlullah'tan (Saiiaiiahu aleyhi ve setiem) duyduğum bir sözü naklet­mek istiyorum.' Sonra Osman:

'Bende o hadisi nakletmeme fikri doğdu1 deyince Hakem b. Ebi'l-Âs şöyle dedi:

'Ey Mü'minlerin Emîri! Bu (bizim için) hayır ise onu alır (onunla amel ederiz), şer ise ondan sakınırız.' Hz. Osman:

'O hâlde hadisi size naklediyorum. Rasûlullah böyle abdest aldı, sonra dedi ki:

"Kim böyle abdest alır, abdesti güzelce tamamlar, sonra namaza kalkar da rükû ve secdelerini tam yaparsa -büyük günah işlemedikçe- bu vakit İle diğeri arasındaki günahları örter.1"

Sened: «-J1»

Sahih: Müsned, 1/67, H.no:484; Benzer rivayetler için bk. 1/57, H.no:400 (200/508. hadis); Bir başka rivayet:

1/68, H.no:489; Mâlik, Talıâret, 29; Buhârî, Vudû', 24; Müslim,-Taharet, 6; Tayâlisî, s.13-14, H.no:76-77; Beyhakî, Şuabü'l-îmân, HI/10-11, H.no:2729;

Senedinde Âsim b. Behdele var. Âsim b. Ebi'n-Necûd Behdele el-Esedî (v. 128/746), sika sayılmıştır. Hafızası hakkında konuşan ise Dârekutnî'dir. Buhârî ve Müslim'in mütâbî râvilerindendir. Bk.Kâşif, Trc.no:2496; Abde b. Ebî Lübâbe'ye mütâbî olarak kullanıldığı hadisler için bk.Buhârî, Tefsir, 113, 114; Müslim, Siyam, 220; Âsim b. Behdele el-Esedî el-Kûff'nin Buhârî dört, Müslim bir, Tirmİzî 32, Nesüî 29, Ebû Dâvûd 21, İbn Mâce 29, Ahmed b. Hanbel 246, Dûrimî 23 rivayetini nakleder. Tirmizî'nin, hadislerini "hasen-sahih" saydığı rivayetler için bk. Sünen, Cum'a, 63, H.no:593; Savm, 72, H.no:793; Buyu', 4, H.no:1208; Fiten, 24, 52, 71, H.no:2188, 2230-2231, 2258; Zühd, 50, 57, H.no:2387, 2398; îmân, 8, H.no:2616; Fezâilü'l-Kur'ân, 18, H.no:2914-2915; Kıraat, 9, H.no:2944; Tefsîr, 8/1, 17/17,97/2, H.no:3079, 3147,3351; Deavât, 98, H.no:3535-3536; Menâkıb, 23,64, H.no:3744, 3898;

Ayrıca 199/507, 200/508 ve bir sonraki 13/883.hadise bk.

İbn Mes'ûd'dan (Radıyatiahu anlı) şahidi için bk. 18/888.hadis.

276                                                                                                                     Namaz

13/883-Hz. Osman'dan (Radıyallahü anh)'. RaSÛlUİlah (SallallahU aleyhi ve setlem) ŞÖyle buyurdu:

"Kim izzet ve celâl sahibi Allah'ın emrettiği şekilde abdestini tam alırsa kıldığı farz namazlar bu vakitler arasında işlenen günahlara keffârettir (onların silinmesine sebep olur)."

Scned: ^'-^4 ou jj oı^J- L^~ Jü jiü Ji ^-ı*- 'j* Çâ. Cİi- [f^

Sahih: Müsned, 1/57, H.ııo:406; Benzer rivayetler için bk. 1/66, H.no:473 (Bu rivayette Humran'ın Basra Mescidi'nde Ebû Bürde kanalı ile Hz.Osman'dan (Radıyallahü anlı) naklettiği görülmektedir); î/69, H.no:503; Müslim, Taharet, 10-11; Nesât, Taharet, 108, H.no:145; îbn Mâce, Taharet, 57, H.no:459; Bezzâr, U/12, H.no:416;

Hadisin şâhidleri:

a-Ebû Saîd'den (Radıyallahii anh) şahidi: füıjı L»j^î J^ J^tJ 'fy jLf JUÎ *İÜJı J\ ^ jj4^ı ^-i-G J^'jı ^k ijj jıi jij -Iİİ -JJı ı_st^ *JJ< '^J ^J. j^ ^,1 "ji

Müsned, IH/39, H.no: 11286 (Atıyye sebebiyle hasendir. Fİras b. Yahya el-Hemdânî sadûk bindir); îbn Huzeyme, III/159, H.no:1817 (sahih); Heysemî, Mecma', 11/171. b-İbn Mesûd'dan (Radıyallahii anh) şahidi: 18/888.hadis. c-Ebû Hüreyre'den (Radıyatlahü anh) şahidi: 7-8/877-878.hadis. d-Ebû Mâlik el-Eş'arî'den (merfû olarak) şahidi: (^\^J\ o^a, ^lJ-ı oı âı Ju j& ü. ^ijüT oi^lji)

Heysemî, Taberânî'nin Kebir'inde naklettiğini, senedinde Muhammed b. İsmail b. Ayyâş'ın bulunduğunu, Ebû Hâtim'in, bu râvinin babasından hadis duymadığını söylediğini, bu rivayetin de babasından yaptığı bir nakil olduğunu, diğer râvilerinin ise sika sayıldıklarını belirtir. BkMecma', 1/299;

e-Ebû Bekre'den (Radıyallahü anh) (merfû olarak) şahidi: ( i~M jı *«Jrij ,.^-jLi oi^ujı

Heysemî, Taberânî'nin Kebir'inde naklettiğini, senedinde Halil b. Zekerİyya'nın bulunduğunu, bu rûvinin metruk ve kezzab olduğunu belirtir. BkMecma', 1/300; f-Enes'ten (Radıyallahü anh) (merfû olarak).şahidi:

Abdilrrezzâk, IH/267, H.no:5588; Ayrıca bir Önceki 12/882.hadise bk.

Namaz                                                                                                                     277

14/884-Hz. Osman'dan (Radıyaltahilank)'.

RasûluUah'm (Saiiatiahü aleyhi ve seiiem) şöyle dediğini duydum:

"Ne düşünürsün, birinizin avlusundan bir nehir geçse ve ondan günde beş kere yıkansa kirden bir şey kalır mı?"

'Hayır, hiç bir şey kalmaz' dediler. Hz. Peygamber:

"Kılınan namazlar, suyun kiri götürdüğü/sildiği gibi günahları siler götürür."

15/885-EbÛ Hüreyre (RadıyallahU anh):

RilSÛ\ü\\ah'in (Sallatlahü aleyhi ve sellem) ŞÖy\Q dediğini İŞİttİ:

"Görüşünüzü bildirin, birinizin kapısının önünden nehir geçse ve ondan günde beş kere yıkansa kirden bir eser kalır mı, ne dersiniz?" Oradakiler:

Sened:

Sahih: Müsned, 1/72, H.no:5I8; İbnMâce, İkâme, 193, H.no:1397 (Osman b. Affan'ın naklettiği hadisin râvileri sikadır. Tİrmizî ve Nesâî Ebû Hüreyre'den (Radıyallaltiianh) naklederler).

Câbİr'den (Radıyallahü anh) şahidi için bk.17/887.hadis.

Ebû Hüreyre'den (Radıyallahü anh) şahidi için bir sonraki 15/885.hadise bk.

Sa'd b. Ebî Vakkas'tan (Radıyallahüanh) şahidi için bk. 16/886.hadis. Sened: ü£- ^1 ^i jU*'y! ji j^-* !/■ j1^1 oJ1 o* '^ y. f*. ıiSû- Jü -ç-l- ^J O ı3ü. Sahih: Müsned, 11/379, H.no:8908; Benzer rivayetler için bk, H/441, H.no:9653:

11/426, H.no:9473-9474; fîu/iân, Mevâkît, 6; Müslim, Mesâcid, 283; Tinnizİ, Edeb, 80, H.no:2868 (Hadis, Câbir'den (Radıyallahü anh) de nakledilir. Ebû Hüreyre'nin rivayeti ise hasen-sahihtir); Nesâî, Salât, 7, H.no:460; Dûrimû Salât, 1, H.no:1187; İbn EbîŞeybe, 11/389.

Hz.Osman'dan (Radıyallahü anh) şahidi için bir önceki rivayete bk.

278___________________________________________________________Namaz

'Kirden hiçbir eser kalmaz' dediler. Rasûlullah şöyle buyurdu:

"İşte namazlar böyledir, Allah onlar sebebiyle kulun hatalarını siler."

NOT: Rasûlullah'ın bu hadislerdekİ teşbihi mükemmeldir, çünkü farz namazların kılınması suyu bol ve tatlı bir nehirde günde beş kere yıkanmaya benzetilmiştir. Önceki hadislerde varid olduğu şekilde namaz kılanların küçük günahları affedilir, tıpkı suyun bazı kirleri çıkartması gibi. Ancak derinliğe nüfuz etmiş kirleri su temizlemez, tıpkı namazın büyük günahları temizlemediği gibi. İşte bu noktada tövbe ve malî zararların (tazminat ve kul hakkı varsa helalleşme ile) giderilmesi etkilidir.

16/886-Sâ'd b. Ebî Vakkas'ın oğlu Âmir (Radıyaiiahu animma) anlattı:612 Sâ'd ve Rasûlullah'ın sahabesinden birçok kişiden işittim, şöyle dediler: 'Rasûlullah (Satiaiiaim aleyhi ve seiiem) döneminde iki kardeş vardı ve bunların biri diğerinden daha üstün insandı. Üstün olan vefat etti, diğeri

Sahih: Müsned, 1/177, Rno:1534; İbn Huzeyme, 1/160, H.no:310; Hâkim, 1/316, H.no:718 (İsnadı sahihtir. Ancak Buhârî ve Müslim Sahih'lerine bu hadisi almamışlardır. Çünkü onlar Mahrarne b. Bükeyr'in hadisleri ile delil getirmezler. Hadisteki illet Mısırlı birçok âlime göre, Mahrame'nin yaşının küçüklüğü sebebiyle babasından hadis işkmemesidir. Fakat bazıları babasından hadis aldığını ispat etmişlerdir); Beyhakî, Şuabü'l-îmân, 111/42, H.no:2814; Makdist, IH/193 194, 195, H.no:988, 990 (isnadı sahihtir); Heysemî, hadisin Taberânî'inin Evsat'ında ve Ahmed b. Hanbel'in Müsned'inde nakledildiğini, Ahmed b. Hanbel'in râvilerinin sahih hadis ricali olduklarını ifâde eder. Bk. Mecma', 1/297.

İki kardeşin hikâyesini Talha b. Ubeydullah, Ebû Hüreyre ve Ubeyd b. Hâlid (Radıyallahü anhüm) de nakleder. Talha b. Ubeydullah'ın rivayeti İçin bk. Müsned, 1/163, H.no:1403.

Namaz___________________________________________________________279

ondan sonra kırk gece daha yaşadı, sonra öldü. Rasûlullah'a önce ölenin diğerine olan üstünlüğü anlatıldı. Rasûlullah sordu:

"Diğeri namaz kılmaz mıydı?"

'Bilâkis, Ey Allah'ın Rasûlü! (Namaz kılardı.) Kötü biri değildi.

' Rasûlullah şöyle buyurdu:

"Namazın kendisini nereye ulaştırdığını bilir misiniz? Kılınan namaz, tıpkı birinizin kapısının önünden suyu bol, tatlı bir nehir akıp da ona dalarak ondan günde beş kere yıkanmasına benzer.

Ne dersiniz, kirinden bir eser bırakır mı?"'

177887-Câbİr'den (Radıyallahii anh)^

Rasûlullah (Saitaitaha aleyhi ve seiiem) şöyle dedi:

"Kılınan namazlar, tıpkı birinizin kapısının önünden suyu bol akan bir nehir gibidir ki ondan günde beş kere yıkanır."

18/888-Abdullah b. Mes'ûd'dan

613  Sened: jıii. ^i 'j- ^i-Îİı ı3ji- Sj'jiii J Cji-

Sahih: Müsned, M/317, H.no:14345; Benzer rivayet için bk. III/305, H.no: 14209; Müslim, Mesâcid, 284; Dârimî, Salât, 1, H.no:l 186; İbn EbîŞeybe, 11/389; Ebû Avâne, 11/20; Taberâııî, el-Mu'cemü'l-kebîr,VUVl62.

Hz.Osman ve Ebû Hüreyre (Radıyallahii anhüma) şâhidleri için önceki iki hadise bk.

614 Sened: jû jnj J'jt^'j* & J,tr>f ^'jii^-1 u^-

Sahih: Müsned, 1/402, H.no:3811; Mükerrer için bk. 1/407, H.no:3865; Bu rivayetin ilk kısmı Tevhid bölümünde 36/36.hadiste zikredilmişti. İbn Mes'ûd (Radıyallahii anh): İki önemli haslet vardır. Bunlardan birini Rasûlullah'tan (Sallallahü aleyhi ve sellem) duydum ve diğeri kendi kanâatimdir. (Rasûlullah dedi ki:) "Kim Allah'a ortak koşarak Ölürse cehenneme gider."

280                                                                                                                     Namaz

Rasûlullah'ın (Saiiaüahtı aleyhi ve seiiem) şöyle dediğini işittim:

"Kirn Allah'a ortak koşarsa, Allah onu cehenneme gönderir."

İbn Mes'ûd ekledi:

'Bir başka şey daha diyeceğim ki onu (Rasûlullah'tan) işitmedim; Kim Allah'a ortak koşmaksızın ölürse, Allah onu cennete gönderir. Şu kılınan namazlar adam Öldürme gibi (büyük günahlar) işlenmediği sürece vakit aralarında işlenen günahlara keffarettir (örter).'

19/889-Ebû Ümâme'den (Radıyaiiahü cmhy.

615

Ben de; 'Kim hiçbir şeyi Allah'a ortak ve eş koşmadan ölürse cennete gider' diyorum. {Müsned, 1/374, H.no:3552.

Benzer rivayetler için bk. 1/382, H.no: 3625; 1/425, H.no: 4038, 4043; 1/443, H.no: 4231-4232; 1/462, H.no:4406; 1/464, H.no: 4425; Buhârî, Cenâiz, 1; Tefsîr, 2/22; Eymân, 19; Müslim, îmân, 150; Tayâlisî, Müsned, 1/206, H.no: 254; İbn Hıbbân, 1/235, H.no:251; Nesaî, es-Sünenü't-kübrâ, VI/293, H.no:1101i; Ebû Ya'la, Müsned, DC/22, H.no:5090; IX/126, H.no:5198; Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, X/187, 189, H.no:10410, 10416; Bezzâr, Müsned, V/103-104, 127, H.no:1681, 1713; Şâşî, Müsned, 11/60-61, H.no:558-560; İbn Mende, îmân, 1/215, H.no:73; Ebû Avâne, 1/27, H.no:30.)

İbn Mes'ûd'dan (Radıyallahü anlı) nakledilen diğer rivayet:

Abdünezzâk, 1/48, H.no:147; İbn Ebî Şeybe, 11/159, H.no:7644; Bezzâr, V/121, H.no:1704; Heysemî, Bezzâr ve Taberânî'nin Kebir'inde nakledilen hadisin senedinde münkeru'l-hadis olan Salih b. Musa'nın bulunduğunu belirtir. Bk.Mecma\ J/298.

Hz.Osman'dan (Radıyaüahü anlı) şahidi için 12/882.hadİse bk.

015 Sened: ^ı>î iI*l; ^. ^ jif ^. jirj yc=> / Cji- jî ^ ^i 12!^ J-"_,'_, ûji-

Hasen: M(V.î;;ci/, V/260, H,no:22138;

Hz.Osman'dan (Radıyallahü anh) şahidi için bk. Müsned, 1/67, H.no:483; 1/71, H.no:516; Afits/im, Taharet, 7. Ayrıca 12-13/882-883.hadislere bk.

Ebu'r-Rasâfe meçhuldür. Heysemî, "Bu zat hakkında cerh ve tadilde bulunan biri olduğunu bilmiyorum" der. Bk.Mecma', 1/298.

Bennâ senedinin ceyyid olduğunu beyan eder. Bk. Bulûğu'l~emânî, 11/204;

Namaz

RaSÛlullah (Saltaltahü aleyhi ve sellem) dedi ki :

"Müslüman bir kişiye farz namaz vakti ulaşınca kalkar abdest alır ve güzelce tamamlar, sonra namaz kılar ve namazını da güzelce tamamlarsa Allah önceki vakitten bu yana işlenen günahlarını affeder.

Sonra diğer farz namaz vaktine ulaşır, namaz kılar ve güzelce namazını tamamlarsa Allah önceki vakitten bu yana işlenen günahlarını affeder.

Bundan sonra diğer farz namaz vaktine ulaşır, namaz kılar ve gü­zelce namazını tamamlarsa Allah önceki vakitten bu yana İşlenen günah­larını affeder."

20/890-Ebû Eyyûb el-Ensârî'den (Radıyaliahüanhy.

Hz. Peygamber (Saiiaiiahü aleyhi ve sellem) şöyle derdi:

"Her namaz, öncesinde işlenen hataları/günahları düşürür."

* Namazın Önemi

21/891-Ebû Hüreyre'den (Radıyaliahüanhy.

Hasen: Müsned, V/413. H.no:23395; Tabe'rânî, el-Mıı'cemü'l-kebîr, IV/126, H.no:3879;

Zamzam b. Zür'a b. Sevb el-Hadramî sadûktur ve bazen hata yapar. Bu zatın Ebû Dâvûd on, Ahmed b. Hanbel dokuz rivayetini nakleder.

Hamza Ahmed ez-Zeyn ise "İsmail b. Ayyaş hakkında (enkid olmasına rağmen hadis hasendir" der.

Heysemî, senedinin hasen olduğunu belirtir. Bk. Mecma', 1/298. Miinzİrî de hadisin hasen olduğunu söyler. Bk.Terğîb, 1/239.

Sened: -uiki '^ ^ j* jJHjı ^ îiji ıüji y\i 'J- i^-l us».

Zayıf: Müsned, 11/390, H.no:9043; Hocası Mûsâ b. Dâvûd'dan naklettiği benzer rivayet:

282__________________________________________________________Namaz

Namaza erken gittiğimde her defasında Rasûlullah'ı (Saiiaiiaha aleyhi ve seiiem) namaz kılarken bulurdum. Namazını bitirdi ve bana: "Karnından şikayetin mi var?"618 dedi. Ben : 'Hayır619' deyince buyurdu ki: "Kalk ve namaz kıl, şüphesiz namazda şifa vardır.620"

l^ U c-tî Jü ;>jS ■■'-'* •' »jî^r* U lî Jlii -çil

elli illtaJl ^İ O^i Jj Jlİ Jll Jjl.j

11/403, H.no:9212; (Ahmed Muhammed Şâkir birinci rivayet İçin hasen, bu rivayet için zayıf hükmü verir. Ahmed b. Hanbel'in Esved b. Âmir ve Mûsâ b. Dâvûd isimli farklı iki hocasının haricinde hadisin senedi birdir.) İbn Mâce, Tıb, 10, H.no:3458:

Jj-jj Vj İJI ıiJî jji >^S*>~iA Jui (X*'} <&■ ^ ıX^ ,*~Jı ^J| ojJü c-l-U- «j cJIİji k^>j»f> ii—j *sü *Ul jjCo sjJl _^»

tÛi ilitJl J 'm JUÎ ^İ Jü -I»

(Bûsırî, hadisin senedinde cumhurun zayıf saydığı Leys b. Ebî Süleym'in bulundu­ğunu belirtir.) Ayrıca senedinde Ebu'l-Münzİr Zevvâd/Züâd b. Ulbe vardır. Bûsırî bu râvinin de zayıf olduğunu belirterek İbn Hıbbân'ın: "Gerçekten hadisi çok münkerdir. Sika râvilerden aslı olmayan, zayıf râvilerden ise maruf olmayan nakillerde bulunur" dediğini nakleder.)

Tirmizî de Ebu'l-Münzir ve Leys b. Ebî Süleym bulunan bir rivayet için: "İsnadı kuvvetli değildir" ifâdesinde bulunur. Bk.Sünen, Talâk, H.no:l 186;

Zevvâd/Züâd b. Ulbe'nin de bu rivayetlerinden başka rivayeti bulunmamaktadır. Ebû Davud'un kendisini faziletli bir insan olarak tanıtması râvinin sika olmasını gerektirmez, tbn Nümeyr: "Sadûk bir şeyhtir" derken, Yahya b. Maîn bu râviyi zayıf saymıştır. Iclî, Zevvâd hakkında: "bir beis yoktur", İbn Nümeyr: "sâlihtir" derken; Nesâî tenkid etmiştir.

İbn Mâce ile Ahmed b. Hanbel'in metninde dikkatimizi çeken bir lafız farkı bulun­maktadır: İbn Mâce'de (?*->), Ahmed b. Hanbel'in metninde ise C) lafzı vardır. (f*J) siyaka daha uygun görünmektedir.

618 Metindeki söz Arapça olmayıp Farsçadır. Her hâlde Ebû Hüreyre'nin bildiği bir dildir. Manası, 'Kamından şikayetin mi var?' şeklindedir. (Sİndî, Şetim İbn Mâce İV/98); Bennâ siyaktan 'Namaz kıldın mı?' şeklinde anlamıştır, ancak bu doğru değildir. (Bk. Bennâ, age., ü/205)

Aclûnî, Peygamberimizin (^ 4i y^ jjj jjj v™^) 'Ey Selman, üzüm çift çift, hurma tek tek (yenir)'şeklindeki Farsça konuşmaların sabit olmadığını belirtmiştir. Zira ona göre aynı dili konuşanların söz arasında yabancı dilde ilâvelerde bulunması hoş karşılanmaz. (Bk. Aclûnî, Keşfü'l-hafâ 11/422)

Ancak yukarıdaki hadiste Rasûlullah öğrendiği ve Ebû Hüreyre'nin de bildiği bir cümleyi söylemiş olabilir, bunun sebebi nükteli konuşmadır ya da başka bir şey... Doğrusunu Allah bilir.

Gl9 İbn Mace bu rivayeti (*ü*S au-Ji) 'Namaz Şifadır'1 başlığı altında zikretmiştir. Diğer kitablardaki rivayette de Ebû HUreyre 'evet' şeklinde cevap vermektedir ki manaya uygun olan budur. (Bk. İbn Mâce, Tıb, 10, H.no:3458; Ahmed b. Ebû Bekir, Misbâhü'z-zücâce IV/59); "İbrahim b. Muhammed el-HUseynî ise O> ^£^) şeklinde fiilin Arapça olduğunu belirtir. (el-Beyân ve't-târif IV134)

620 Namaz kalp hastalıklarına karşı şifa ve günah işlemeye mani olan/silen bir ibadettir. Zira Kur'ân'da Allah; Şüphesiz namaz ahlâksızlık ve kötülük işlemeyi engeller', 'Kur'ân'da şifa ve mü'minler için rahmet olan (âyetleri) indirdik' buyurmaktadır.

Namaz                                                                                                                     283

f\0 T

22/892-Ebû Hüreyre'den (Radıyaitaha anhy. Rasûlullah'a (Saiiaiiaha aleyhi ve seiiem) bir kişi geldi ve dedi ki: 'Filan, gece namaz kılıyor, gündüz olunca da hırsızlık yapıyor.' Rasûlullah şöyle dedi:

"Namaz, o kişiyi işlediği622 suçtan vazgeçirecektir."

23/893- Câbir b. Abdullah'tan

Sened! ?Jl* ^ "]#** J^ *_r*^^ ^^ t^j ^-^

Sahih: Afiünerf, IV447, H.no:9740; !bn Hıbbâo, VI/300, H.no:2560; Heysemî hadisi Ahmed b. Hanbel'e ve Bezzâr'a nisbet eder ve her ikisinin isnâdındaki râvİIerin sahih hadis ricali olduklarını belirtir. Bk.Mecma', 11/258; VI1/89; Bennâ senedinin ceyyid olduğunu beyan eder. Bk. Bulûğu'l-emânî, 11/205; 622 Metinde geçen (Jİ»j) kelimesi burada, işlemek-yapmak, manasındadır.

ü_3   Crt»»Ö#l<     M'"'        T   *   '     ' 1 ' ', llL   1^*.'      iÜ?      **  t   '  'i'    -'    ı-'        fı^.'

Sahih: A/Swu?4 III/313, H.no:14303; Benzer rivayetler için bk. III/334, H.no:14752; ffl/366, H.no:14878-14879; III/384, H.no:15056; A/its/im, Sıfalü'l-kıyâme, 65; Tirmizî, Birr, 25, H.no:l937 (Bu konuda Enes ve Amr b. el-Ahvas'tan (Radıyallahü anh) da rivayet bulunmaktadır. Câbir'in rivayeti ise hasendİr);

Hadisin şahidi olarak Ebû Hurre er-Rakâşî'nin sahâbî olan amcası kanalı ile naklettiği veda hutbesinde de bu lafızları görmekteyiz:

284___________________________________________________________Namaz

RaSUİUİlah (SaüaUahü aleyhi ve selleın) ŞÖyle dedi:

"Şeytan namaz kılanların tekrar kendisine tapmayacağını biliyor, ama aralarında fitne/savaş (çıkarma) konusunda hâlâ ümitli."

24/894-Câbir b. Abdullah'tan (Radıyaiı&hüanh): 624

RaSÛlUİlah (SallaltahU aleyhi ve sellem) dedi ki :

"Cennetin anahtarı namazdır, namazın anahtarı da temizliktir."

<ı Jİİ.I l^'lS" lİlyl ijilj Jll j lü *U£jl sü İİT jjj. ^l^Jl Jlî J^- Jü

Bk. Müsned, V/72-73^ H.no:20573 Sened:.w>iw [/- otüı ^U^ ^ı 'Ji- ,■'} 'J, ^CX. üji- ^İki ^' ^X-i- üji.

Hasen: Müsned, III/340, H.no: 14597; Tirmitf, Taharet, 3, H.no:4; Taberânî, el-Mu'cemü's-sağîr, H.no:596; Suyûtî, hadisin hasen olduğunu belirtir. ~&V..el-Câmiu'ssağir, H.no:8192; Senedinde Yahya el-Kattât var ki bazıları bu râvîyi zayıf sayarken, İbn Adiy: "Hadisleri bana göre hasendir" der. Bennâ, İbnü'l-Arabî'nin: "Câbir'in rivayeti bu konuda en sahih rivâyetttir", İbn Hacer'İn ise: "Câbir'in hadisi hasendir" sözlerini nakleder. Bk. Bülûğu'l-emânî, 11/206. Bu hadis "Abdest almanın fazileti ve bu konuda titizlik" konusunda 181/489.hadiste zikredilmişti.

Müsned'de Hz.Ali'den (Radıyallahü anh) benzer bir rivayet nakledilir:  Jl* Jü

Allah Rasûlü (Sallaltahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurur: "Namazın anahtarı abdest, tahrimesi/namaza giriş tekbîr, tahlili/çıkışı ise selâmdır." Bk. Müsned, 1/123, H.no: 1006; 1/129, H.no: 1072; Ebû Dâvı'ıd, Taharet, 31, H.no:61; Salât, 73, H.no:618; Tirmizî, Taharet, 3, H.no:3; Dârimî, Vudû', 22, H.no:693; İbn Mâce, Taharet, 3, H.no: 275; Dârekutnî, 1/360, 379; Beyhakî, es-SünenÜ'l-ktibrâ, 11/15, 173, 253, 379; Suyûtî, hadisin hasen olduğunu belirtir. Bk.el-Câmiu's-sağîr, H.no:8193.

Ebû Saîd'den (Radıyailahti anh) şahidi için bk. Tirmizî, Salât, 62, H.no:238 (hasen); İbn Mâce, Taharet, 3, H.no: 276; Dârekutnî, 1/359, 365; Hâkim, Müstedrek, 1/223-224, H.no:457; Beyhakî, es-Süııenü'l-kübrâ, 11/379-380;

İbn Abbâs'tan (Radıyallahü anhüma) şahidi için bk.Heysemî hadisin Taberânî tarafından nakledildiğini, senedinin zayıf olduğunu belirtir. Bk. Mecma', 11/104

Abdullah b. Zeyd'den (Radıyallahü anh) şahidi için bk.Heysemî hadisin Taberânî tarafından nakledildiğini, senedinin zayıf olduğunu belirtir. Bk. Mecma', 11/104

İbn Mcs'ûd'ûan (Radıyallahüanh) şahidi için bk. Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, 11/15.

Namaz                                                                                                                     285

25/895-Hz. Osman'dan (Radıyaiiaha anhy. Hz. Peygamber (Saiiaüaha akyiü ve seiiem) şöyle dedi: "Kim namazın, edâ edilmesi gerekli bir görev olduğunu İdrak ederse cennete girer."

26/896-Enes b. Mâlik'ten

RaSUİUİlah (SaiiaUahü aleyhi ve setlem) dedi ki :

"Bana şu dünyadan kadınlar ve güzel koku sevdirildi. Namazda(ki ibadet) ise gözümün nuru kılındı627.

■ Sened:

Hasen: Müsned, 1/60, H.no:423; Abd b. Humeyd, Müsned, s.47, H.no:49; Hâkim, 1/144, H.no:243; Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrû, 1/358; Şuabü'l-îmân, 111/39-40, H.no:2808; Heysemî aynı lafızla hadise işaret ettikten sonra hadisin Abdullah b. Ahmed b. Hanbel tarafından Müsned'e yaptığı ziyâdeler arasında rivayet edildiğim, Ebû Ya'lâ'nm (Wij ^j£* j~), Bezzâr'ın ise benzer lafızla naklettiğini belirterek râvilerinin sika olduklarım ifâde eder. BkMecma', 1/288; Buradaki senedden de anlaşıldığına göre hadis Zevâİd'den sayılır. Fakat Bennâ âdeti üzere (z.) remzi kullanmamıştır.

Abdülmelİk b. Ubeyd es-Sedûsî meçhul biridir. Bk.İbnii'l-Medînî, el~Ilel, s.96, H.no:I63; Bennâ ise elindeki nüshalardan hareketle, bunu Abdullah'ın Zevâid'inden değil, Ahmed b. Hanbel'in nakli olarak kabul eder. Bk. Bulûğu 'l-emânî, 11/206.

Suyûtî hadisi Ahmed ve Hâkim'e nispet eder. Bk. el-Câmiu's-sağîr, H.no:8859; Münâvi ise:   "Hâkim'in:   "isnadı   sahihtir"  dediğini   Zehebî'nİn  Telhîs'te  bunu  onayladığını,   fakat Mühezzeb'de Abdülmelİk'in meçhul olduğunu söylediğini belirtir. Bk.Feyzu'l-kadtr, VI/235. Osman b. Ömer aslında Ahmed b. Hanbel'in hocasıdır. Fakat burada başka bir hocası kanalı ile bu hocasından nakilde bulunmuştur. û"û Sened: ^ ıf5i- îsjüiı jjHİı j.1 fıb nii^ ^ıi ^ Jy jl-l J tifc-

Hasen: Müsned, III/128, H.no:l2234; Benzer rivayetler için bk. III/128, H.no:12233; IH/199, H.no:12991; III/285, H.no: 13970 (Bu rivayette geçen Ahmed b. Hanbel'in hocası Affan'm hocası Sellâm Ebû'l-Münzir b. Süleyman el-Müzenî el-Kârî en-Nahvî, hafızası hakkındaki tenkide rağmen sika sayılmıştır); Nesaî, Işratü'n-nisâ, 1, H.no:3937-3938; Ebû Ya'Iâ, VI/199, H.no:3482; Hâkim, 11/174, H.no:2676 (Müslim'in şartına/râvisine göre sahihtir. Zehebî de bu görüştedir); Makdisî, 1V/427-428, H.no:1608; V/U2-113, H.no:1736-1737; Ebû Saîd ve Sellâm sadukturlar.

Suyûtî lıasen hükmü verir. Bk. el-Câmiu's-sağîr, H.no:3669; Münâvi ise: "Irâki'nin: "isnadı ceyyiddir", İbn Hacer'in "haserıdir" dediklerini naklederek Suyûtî'nin hadisi Ahmed b. Hanbel'e nispet etmesini eleştirir. Bk.Feyzu'l-kadîr, 111/489-491. Görüldüğü gibi hadis Ahmed b. HanbeVİn naklettiği rivayetlerden biridir.

Enes'ten (Radıyallahü anh) nakledilen benzer bir rivayet: (

Deylemî, 11/119, H.no:2622; Bu hadis hakkında geniş bir bilgi için bk. Aclûnî, Keşfü'l-hafâ, 1/405-407, H.no:1089.

286                                                                                                                     Namaz

27/897-Ibn Abbas (Radıyaüahüanhüma)'.

Rasûlullah'm (Saiiaiiahu ateyhi ve seiiem) şu sözünü nakletti, "Cibril bana (gelerek): 'Namaz sana sevdirildi, ondan dilediğin kadar al V dedi"

28/898- Câbir b. Abdullah'tan

NÛman b. Kavkal Hz. Peygamber'e geldi ve dedi ki:

627 Ya da 'gözümün nuru, namaz içinde kılındı' Sened:

Hasen: Müsned, 1/245, H.ııo:2205; Benzer rivayetler için bk. 1/255, H.no:2301; 1/296, H.no:2694; Abdb. Humeyd, s.222, H.no:666;

Ali b. Zeyd zayıf, Yusuf b. Milırân ise "leyyinü'l-hadis"tir.

Heysemî, hadisin Ahmed ve Taberünî tarafından nakledildiğini, senedinde hakkında tenkit bulunan Ali b. Zeyd'in bulunduğunu, diğer râvilerin ise sahih hadis ricalinden olduklarını ifade elti. BY..Mecma', 11/270;

Suyûtî hasen hükmü verir. Bk. el-Câmiu's-sağîr, H.no:6078; Münâvİ İse Heysemî'nin tesbilini naklederek Suyûtî'nin hasen hükmü verişini bununla illetlendirir. Bk.Feyzu'l-kadîr, IV/656.

Ali b. Zeyd için 29/180 ve 9/879.hadislerin tahririne bk. 629 Sened: öıi- J> 'j- 'j^Â\ lî'^î £i 'JX} j^iöı j. \z}\£ /\ \£&-Sahih: Müsned, III/316, H.no:İ4331; Benzer rivayet:

Jlİ V î£jl Jİ-îlîl l£l İüi Js. i}\ jj'j JltJl oİİİ-l} fl>jl C^'>'j üCaij Cl-UUj oÇj&jl cjû. lîl CiJ'jî ili J^j L'

Ö- İ1JÎ Ji Ij' Ü Jji'j : jûi * p Bk. HI/348, H.no:14683; Müslim, İmân, 18.

Namaz__________________________________________________________287

'Ey Allah'ın Rasûlü! Eğer helâli helal, haramı haram kabul eder, farz namazları kılarsam,630 (bunlara da başka bir şey eklemezsem) cennete girer miyim?' Rasûlullah (Satiaiiahu aleyhi ve seiiem) ona:

"Evet" dedi.

29/899-Abdullah b. Muhammed İbnü'l-Hanefiyye'den :631

Babamla birlikte Ensardan bir hısımımızın632 (Radıyaiiahu animin) yanına gittik, namaz vakti geldi ve dedi ki:

'Ey Cariye! Bana abdest suyu getir, namaz kılarsam dinlenirim/ra­hatlarım. Bu hareketini bizim yadırgadığımızı görünce de dedi ki:

'Rasbİuilah'm (Satuuiahtiaieyiû ve seiiem) şöyle dediğini işittim:

"Kalk Bilâl, namaz ile bizi dinlendir/rahatlat!'"

30/900-Huzeyfe (b. el-Yemân)'dan (ndiihühy

"   İbn Numeyr'in rivayetinden eklendi:

Sahih: Müsııed, V/371, H.no:23047; Benzer rivayet için bk. V/364, H.no:22982; Ebû Dâvûd, Edeb, 78, H.no:4985-4986; Beyhakî, es-SünenU'Uübrâ, 1/390.

Metindeki (u ^) hısımımız olarak terceme edildi. Çünkü sıhriyyet, kişinin eşi tarafından olan yakınları için kullanılır.

Sahih:  Müsned,  V/388,  H.no:23I92;  Ebû  Dâvûd, Tatavvu',  22,  H.no:1319  (Münziri: "Bazıları bunun mürsel olarak naklettiğini söylediler" der).

Abdullah b. Ca'fer'den (Radıyallahü anlı) nakledilen hadis:

Müsned, 1/206, H.no:1762;

288__________________________________________________________Namaz

Rasûlullah (Saitatiahü ateyiu ve seüem) farklı/sıkıntılı bir durum olduğunda namaz kılardı.

AÇIKLAMA

Sıkıntılı  anlarda  bir Müslümamn  yapması  gereken  hareket  musîbetlere sabrederek ve dua ederek Allah'tan yardım istemektir. Zira Allah Teâlâ buyurur ki:

" ^ıtalı '£ illi âı iıiUiıj JtA> ijLcLı \p'\ 'jıti\ çfc"

'Ey İman edenler, Allah'tan sabır ve namaz ile yardım isteyin. Şüphesiz Allah sabredenlerle beraberdir.' (Bakara 2/153)

Peygamberimizde bunun mükemmel örneğini görüyoruz; sıkıntı anında sab­reder, namaz kılar ve dua ederdi.

Onun sabrı zillet içinde yaşamak değil, haksızlık ve musibet anında mücadele etmek, bu konuda gelen sıkıntılara dayanmaktır. Sıkıntılı anlarda söylediği sözler Allah'a olan inancından güç almak ve O'nun yüce kudretine sığınmak şek­linde görülmektedir.

İbn Abbas'tan gelen rivayette, Rasûlullah sıkıntı anında şöyle derdi:

"Lâ ilahe illaHahü'l-azîmü'l-halîm,

Lâ ilahe illallah Rabbü's-semâvâti ve Rabbü'l-arzı Rabbü'l-arşi'l-azîm,

Lâ ilahe illallah Rabbü'l-arşi'l-kerîm,

Lâ ilahe illallah Rabbü's-semâvâti ve Rabbü'l-arzı Rabbü'l-arşi'l-kerîm."

Tercemesi:

"İzzet ve hilm sahibi Allah 'tan başka ilâh yoktur,

Göklerin Rabbi, arzın Rabbi ve yüce arşın Rabbi olan Allah 'tan başka ilâİı yoktur, Güzel arşın634 Rabbi olan Allah 'tan başka ilâh yoktur, Göklerin Rabbi, arzın Rabbi ve güzel arşın Rabbi olan Allah 'tan başka ilâh yoktur."625

Sıkıntılı durumlarda sabır, namaz ve dua üçlüsüne şu uygulama da ilave edilebilir: Namazları cemetmek:

Nesâî, Mevâkît, 46, H.no:596-598;

634   Bu mana için bk. Mübarekfûrî, Tuhfetü'l-Ahvezî, IX/278; Arş otorite/güç anlamında kullanılır.

635  Müsned, 1/280, H.no:2531, 2537; 1/254, H.no:2297; 1/228, H.no:2012; 1/258-259, H.no: 2344-2345; 1/268, H.no:2411; 1/284, H.no:2568; Buharı, Daavât, 27, Tevhid, 22, 23; Müslim, Zikir, 83. Tirmizt, Deavât, 40, H.no:3431; İbn Mâce, Dua, 17, H.no:3883.

Namaz                                                                                                                     289

31/901-Ümmü Seleme annemizden

Rasülullah'ın (Saiicıiiaim aleyhi ve sciiem) son vasiyetlerden birisi şuydu:

"Namaza, namaza devam edin ve emriniz altındaki kişilerin (hakkına da) riâyet edin!"

Hz. Peygamber (buna o kadar Önem verdi ki) mübarek dilleri söyle­yemeyecek hale gelince, bunları içinden tekrarlamaya başladı.

32/902-Hz. Ali'den (Radtyallahaanh)'.

Sahih: Mfcmerf, VI/290, H.no:26363; Benzer rivayetler için bk. VI/311, H.no:26536; VI/315, H.no:26563; VI/321, H.no:26606; İbn Mâce, Cenâiz, 63, H.no:1625 (Buhârî ve Müslim'in şartı na/râv isi ne göre isnadı sahihtir); Bennâ senedinin ceyyid olduğunu beyan eder. Bk. Bülûğu't-emânî, 11/208.

EK: Enes'ten (Radıyallahu anlı) şahidi:

Müsned, III/117, H.no:12108; //)« A«m, Vasiyet, 1, H.no:2697 (Ahmed b. Mikdâm sebebiyle isnadı hasendir); Hâkim, 111/59, H.no:4388 (Hâkim sükût etmiş, Zehebî de bu hadisin bu konuda zikredilmesinin sebebini sorgulamıştır).

637 Sened: j-ji 'r' > ;>lJı i&i. j^Î ^ İiü ıiji.

Sahih: Müsned, 1/78, H.no:585; Bu konuda Ahmed b. Hanbel'in şu rivayeti de dikkate alınmalıdır. EK:

01 jX.j Ji *Uı J^ ^11 ^yl Jli -w- JJl yj>j ^JÜ» ^1 y.'jş-'j- Ijj

l£j'CJl L^Ji li j âlfjilj iU-aJl; ^-ojl Jli ^ij iiUl jJ] oiî Jlî <_Jİ ,j5j* O' C~£>i Jü s-l~ ^* «*l J

Müsned, 1/90, H.no:693 (Ahmed Muhammed Şâkir, bu rivayetin İsnadının hasen olduğunu belirterek senedinde Ömer b. Fudayl es-Sülemî el-Hıraşî el-Basrî'nin bulunduğunu dile getirmiştir. İbn Main ve tbn Hıbbân bu râviyi sika sayarlar. Nuaym b. Yezid ise tâbiindendir. Ömer b. Fudayl'in dışında kendisinden nakilde bulunan olmamıştır. Ebû Hatim meçhul olduğunu söyler. Hakkında açıkça bir cerh bulunmadığı müddetçe tabiîn mesturdur. Heysemî de bu görüşleri ifade eder. Bk. Mecma', 111/63); Ebû Dâvûd, Edeb, 124, H.no:5156; İbn Mâce, Vasâyâ, 1, H.no:2698.

290___________________________________________________________Namaz

RaSÛlUİlah'in (SatlatlahU aleyhi ve seîlem) SOIÎ SÖZÜ ŞU Oİdu:

"Namaza, namaza devam edin ve emriniz altındaki kişiler hakkında Alla'a karşı sorumluluk taşıyın (haklarına riayet edin)!"

* Namaz Vaktini Beklemenin ve Mescitlere Gitmenin Fazileti

33/903-EbÛEyyûb'dan:638

Sened: L>j? J- '^ ^a 'J*- ch> '$ ^ îdi. c'jS- au* iiSi.                                    ,

Sahih: Müsned, 11/186-187, H.no:6750; Benzer rivayetler için bk. 11/197, H.no:6860 (Bu rivayetin senedinde "Şam'dan bîri" diye zikredilen müphem bir râvi bulunmaktadır. Fakat

Namaz___________________________________________________________291

Nevf ile Amr b. As'in oğlu Abdullah buluşunca Nevf şöyle dedi:

'Eğer gökler, yer ve ikisi arasındakiler terazinin bir kefesine konsa, Lâilâhe illallah (cümlesi de) diğer kefesine konsa bu cümle diğerlerinden ağır gelir, isterse gökler, yer ve ikisi arasındakiler demirden bir tabaka haline gelsinler.' Birisi639 de dedi ki:

'Lâ ilahe illallah (cümlesi) izzet ve celâl sahibi Allah'a ulaşıncaya kadar onları deler/parçalar geçer.'

Abdullah b. Amr şöyle dedi:

Rasûlullah'la (Saiiaüahu aleyhi ve seitem) akşam namazı kılmıştık, kalan kaldı ve giden gitti. Rasûlullah elbisesini nerdeyse dizlerine çekerek (heyecanla/hızla) geldi ve buyurdu ki:

diğer rivayetlerde görüldüğü gibi bu kişi, Ebû Eyyûb Yahya b. Mâlik el-Ezdî el-Mağribî el-Atekî'dir. Ebû Eyyûb tabiînden sika biridir. Basralıdır. Nesâî, İbn Hıbbân, ve Iclî sika saymıştır); 11/221-222, H.no:7067:

Oi^—Jı *j J-J ^ üî" ^i J*-jJl ^- ^>>i ÜJ1 Ul ili Ü l^J iiUaj

11/213, H.no:6994:

 "j

Jjij •Jj^-jj "-^ İJU*>İ OÎj İÜ' U) İÎl U o( i^i.f V^j yık; *J p-^ ilİ*1 fy'l jul» U Ööa-i} iîU- L'jîd ilî al Jj Jjij İjj ^ U

yıkjı ı^Jiij olu_iı oiUü Jii «s" ,j ^tı=»_iı ijjjj ju jjif u îti juj oUji_iı aü li yiiijı «ü U »jj t Jj*S »jjjj-ı

11/187, H.no:6751-6752; Bu rivayetin mükerreri: 11/208, H.no:6946; İbn Mâcey Mesâcid, 19, H.no:801 (Bûsırî, isnadının sahih, râvilerinin sika olduğunu belirtir); Buhârî, ei-Edebü'l-müfred, s.80-81. Heysemî İbn Lehîa'nın bulunduğu rivayetlere hasen hükmü verir. Bk.Mecma', X/82; Heysemî, bu rivayeti eserinin değişik yerlerinde tekrar eder ve râvilerinin sika olduğunu belirtir. Bk.age., IV/219-220; V/133, 142. Bir yerinde ise senedinde müdellİs-sika olan İbn İshak bulunmaktadır. Diğer râvileri sahih hadis ricâlindendir. Bk. age., X/84;

Hadis iki bölümden oluşmaktadır:

a-Bİrincİ kısım eserdir, merfu değildir. Çünkü Nevf in sözüdür. Nevf tabiîdir ve Ka'bü'l-ahbar'ın karısının oğludur. Bu kısım merfu olmadığı için Mecmau'z-zevâid'de yer alma­mıştır. Fakat manası sahihtir. Abdullah b. Amr'dan (Radıyallahü anh) merfu olarak da nakledilir: Müsned, 11/169-170, H.no:6583; Hz. Nuh'un oğluna vasiyetini Allah Rasûlü hikâye eder.

b-Merfu olan kısmı. 639 Bir rivayette bu kişinin tarif edilişini ve rivayetin farklı lafızlarını şu şekilde görmekteyiz:

Müsned, H/225, H.no:7101.

292___________________________________________________________Namaz

"Müjdeler olsun, ey Müslümanlar topluluğu! Rabbiniz sizin bu hareketinizle meleklere karşı İftihar edeceği gök kapılarından birini açtı ve şöyle diyor:

'İşte bunlar benim kullarım, farz ibadeti edâ ettiler, şu anda da diğerinin (vaktini) bekliyorlar/"

§Aynı râviden farklı yolla bu hadisin bir benzeri nakledildi ve dedi ki: 'İnsanlar yatsı namazı için daha toplanmadan Rasûlullah (Saitatiaim aleyhi ve seiiem) yorgun bir şekilde (müjde için) bir parmağını işte böyle kaldırarak geldi. Parmaklarını (Arapça) yirmi dokuz şeklinde kapattı, sadece şehadet parmağını açıp şöyle diyerek göğe işaret etti:

"Müjdeler olsun, ey Müslümanlar topluluğu! Rabbiniz sizin bu hare­ketinizle meleklere karşı iftihar edeceği gök kapılarından birini açtı ve şöyle diyor:

xEy Meleklerim, bakın benim kullarıma, farz ibadeti edâ ettiler, şu anda da diğerinin (vaktini) bekliyorlar. "

34/904-Ebû Hüreyre'den (RdiiM   h)\

Rasûlullah (Saiiaiiaim aleyhi ve seiiem) şöyle dedi:

"Bir namazdan sonra diğer namaz vaktine kadar (camide) bekleyen kişi, oldukça arık/süratli koşan bir at üzerinde düşmana karşı Allah yolunda savaşana veya sınırdaki büyük bir karakolda nöbet bekleyene benzer ki melekler bu kimseye dua ederler."

Sahih:  Müsned,  Ü/352,  H.no:86İ0;  Benzer rivayetler İçin bk.  11/95,  H.no:11846; V/451, H.no:23671; V/450, H.no:23669; Abdullah b. Mübarek, ez-ZüM, s.137, H.no:407 (mürsel olarak):

Taberânî, el-Mu'cemü'l-evsaî, VIH/118, H.no:8144; Deylemt, IV/156, H.no:6484; Heysemî, hadisi Ahmed ve Taberânî'nin Evsat'ında naklettiğini, senedinde Nâfî' b. Süleyman el-Kuraşî'nİn bulunduğunu, bu râvİyİ Ebû Hatim'in sika saydığını, diğer râvilerinin ise sahih hadis ricali olduklarını belirtir. Bk.Mecma', H/36; Taberânî'nin Evsat'ında Nâfî' b. Süleyman el-Kuraşî'nin mütâbü olarak Yahya b. Süleym'i görmekteyiz. Münzİrî Ahmed b. Hanbel'in isnadının sâlih olduğunu ifâde eder. Bk.Terğîb, 1/173.

Ayrıca 39/909, 35/905, 37/907 ve 193/501.hadislere bk.

Namaz                                                                                                                     293

35/905-Ebû Hüreyre'den (Radıyallahü anh):641 Rasûlullah (SaHaitahu aleyhi ve seiiem) şöyle dedi:

"Allah'ın kendisiyle dereceleri yükselttiği ve hataları sildiği şeyi size göstereyim mi? Bunlar:

Zorluk anında güzelce642 abdest almak,

Mescidlere giderken atılan adımların fazlalığı ve

Bir namazdan sonra diğer namaz (vaktini) beklemek."

641 Sened: *J[>tâ j-'

Sahih: Müsned, 11/235, H.no:7208; Benzer rivayetler için bk. 11/277, H.no:7715

ziyâdesi ile; 11/301, H.no:7982 (gûijı« ^J}) lafzı ile; 11/438, H.no:9610; Şu rivayette harfi cer değişikliği bile olsa Ahmed b. Hanbel'in rivayetlerinde bu farklılığı yansıttığını görebiliriz:

j.^ı r^ü J»O( i^*1^ J'O1 r^1^Jl^1 ^ »L^1 j^'j j*'^1 Ji J**J' sXj »j1^*3'1 ^ ^^! J^

Müsned, 11/278, H.no:7715 (İmam Mâlik'in Muvatta'ında da aynen bu sened ve lafızla nakledilir. Bu rivayet 194/502.hadiste zikredildi); Mâlik, Kasru's-salât, 55; Taharet, 161; Müslim, Taharet, 41, 49; Timizi, Taharet, 39, H.no:51 (Bu konuda Hz. Ali, Abdullah b. Amr, İbn Abbas, Abîde/Ubeyde b. Amr, Âişe, Abdurrahman b. Âiş el-Hadramî ve Enes'ten (RadtyaUahü anh) de nakiller bulunmaktadır. Ebû Hüreyre'nin bu rivayeti İse hasen-sahihtir); Nesâî, Taharet, 107, H.no:143; İbn Mâce, Taharet, 49, H.no:428; îbn Huzeyme, 1/6, H.no:5.

Hadisin şâhidleri:

a-İbn Abbas'tan (Radıyallahü anhünıâ) şâlıidi için bk. Tirmizî, Tefsir, 38/3, H.no:3234 (Bu konuda Muâz b. Cebel ve Abdurrahman b. Âiş'ten (Radıyallahü anhüm) de nakiller vardır. İbn Abbas'in rivayeti ise hasen-gariptir).

b-Ebû Saîd el-Hudrî'den (Radıyallahü anh) şahidi: Müsned, III/3, H.no: 10936. Bu hadis için 193/501, 1454/2324 ve 39/909.hadislere bk.

c-Ensar'dan biat eden hanım sahabeden (Radıyallahü anim) birinden şahidi:

Jj- JjI »i Uj}5 tjisj <i\ l£^İ «j' i^liw>I -Üj JİTli &İ1? iıllj U;_^i sDO ^' ^ «('li^rfl *üj JU-j Oi âlîLaJl JÛ; iÛtJl jlkîl} J*C3 Jl JjJl î^j »jl&Jl jc-1^'}\ ^Çl Jlî J;

Müsned, V/270, H.no:22226 (Amr b. Abdullah'tan (Radıyallahü anh) nakleden meçhuldür. Bu yüzden de senedi zayıftır. Fakat hadisin metni sahihtir).

d-Abdullah b.  Selâm'dan  (Radıyallahü anh)  şahidi:  Müsned, V/451,  H.no:23671 (1517/2387. hadis). 642 İbnü'1-Esir, Nihaye, 11/338

294                                                                                                                     Namaz

36/906-Ebû Hüreyre'den (Radıyallahü anhy. Rasûlullah (Saiiaiiahü aieyiu ve setiem) şöyle dedi:

"Namaza giderken atılan her adım için o kişiye bir sevap yazılır ve bir günahı silinir."

§Aym sahabiden gelen diğer rivayet:

RaSÛlullah (Sailallahü aleyhi ve sellem) dedi ki :

"Sizden biri evinden mescide doğru çıktığında bir adımı sevap yazar, diğer adımı günah siler."

643 Scned:

Sahih: Müsned, U/283, H.no:7788; İkinci rivayet için bk. 11/319, H.no:8240; Diğer rivayetler için bk. U/432, H.no:9541; 11/478, H.no:10155; 11/312, H.no:8096; H/316, H.no:8168 (Hemmâm, H.no:70); ü/350, H.no:8593; n/374, H.oo:8855; Buharı, Ezan, 30; Salât, 87; Buyu', 49; Cilıâd, 72, 128; Müslim, Zekât, 56; Mesâcid, 257, 272; Ebû Dâvûd, Salât, 48, H.no:559; Tirmizî, Cum'a, 70, H.no:603 (hasen-sahih); Nesâî, Salât, 14, H.no:703; İbn Mâce, Mesâcid, 14, H.no:774.

Hadisin şâhidleri:

a-İbn Mes'ûd'dan (Radıyallahü anlı) şahidi için bk. Müsned, 1/414-415, H.no:3936; 1/382, H.no:3623; Müslim, Mesâcid. 256; Nesâî, İmame, 50, H.no:847 (1288/2158.hadis)

b-Câbir'den (Radıyatlahu anlı) şahidi için bk. Müsned, III/336, H.no:14546; Müslim, Mesâcid, 279 (1349/2219.hadis)

c-Ukbe b. Âmir'den (Radıyallahii anlı) şâlıİdi için 43/913.hadise bk.

d-Übey b. Ka'b'dan (Radıyallahü anlı) şahidi için bk. Müsned, V/133, H.no:21111 (sahih); Humeydî, 1/186, H.no:376 (1351/2221.hadis)

e-Utbe b. Abd el-Mâzİnî'den (Radıyallahii anlı) şahidi için bk. Müsned, İV/185, H.no:17586 (İsnadı zayıftır. Senedinde Yezid b. Zeyd el-Cürcânî bulunmaktadır. Diğer râvileri ise sikadır. Bk. Heysemî, Meana', 11/29)

f-AbduIlah b. Amr'dan (Radıyallahii anhunıâ) şahidi İçin bk. Müsned, 11/252, H.no:7424; H/172, H.no:6599; Heysemî, Ahmed b. Hanbel ve Taberânî tarafından nakledilen hadisin, Taberânî tarafından nakledileni sahih hadis ricali İle, Ahmed b. Hanbel'inkİ ise İbn Lehîa kanalı ile rivayet edildiğini söyler. Bk.Mecma', U/29. (1356/2226.hadis)

g-Enes'ten (Radıyallahü anlı) şahidi için bk. Müsned, III/263, H.no:13705; IH/182, H.no:12811; IH/106, H.no:11972; Buhârî, Ezan, 33; Fezîlü'l-Medîne, 11; Mâce, Mesâcid, 15, H.no:784.

Namaz                                                                                                                     295

37/907-Ebû Hüreyre'den (Radıyallahü anhy.

RaSÛlUÜah (Sallallahü aleyhi ve sellem) ŞÖyle dedi:

"Sizden biri diğer namaz (vaktini) beklediği sürece namazda sayılır, o kişi mescitte olduğu sürece melekler kendisine dua ederler ve derler ki:

"Allahım, onu affetl Allahım ona merhamet eti' Bu hâl abdestsizlik durumu oluncaya kadar devam eder."

Hadramevtli biri :

'Ey Ebû Hüreyre! Hades nedir?' deyince, Ebû Hüreyre:

'Allah doğruyu ifade etmede hayayı emretmez; o sessiz ya da sesli yellenmektir' dedi.

644 Sened:

Sahih: Müsned, 11/289-290, H.no:7879 (Velıb b. Münebbih'ten duyan râvînin müphem oluşu sebebiyle hadisin isnadı zayıftır. Fakat hadisin şâhİd ve mütâbîleri vardır. Bunlarla sahih li ğayrihi seviyesine yükselir); Benzer rivayetler için bk. 11/421, H.no:9416, 9422; 11/252, H.no:7424; 11/308, H.no:8064; 11/318, H.no:8206; 11/312, H.no:8106; H/319, H.no:8229; 11/394, H.no:9094; 11/261, H.no:7542; 11/266, H.no:7603; 11/415, H.no:9344; 11/486, H.no: 10256; 11/501, H.no:10447; 11/502, H.no:10468; 11/528, H.no:10777; 11/532, H.no:10825; 11/533, H.no:10843; Hemmâm, Sahîfe, H.no:l 13; Mâlik, Kasra's-salât, 51, 54; Buhârî, Vudû', 2; Ezan, 36; Müslim, Mesâcid, 272-274; Ebû Dâvüd, Taharet, 31, H.no:60 (Hocası Ahmed b. Hanbel'den naklettiği hadislerden biridir); Salât, 20, H.no:469; Tirmizt, Taharet, 56, H.no:76 (Garib-Hasen-Sahih); Salât, 128, H.no:330 (Tirmizî, hadisin Hz.Ali, Ebû Saîd, Enes, İbn Mes'ûd ve Sehl b. Sa'd'dan (Radıyallahii anlı) şâhidlerinin bulunduğunu, Ebû Hüreyre'nin rivayetinin ise hasen-sahih olduğunu belirtir); Nesâî, Mesâcid, 40, H.no:731; îbn Mâce, Mesâcid, 19, H.no:799; DûrimS. Salât, 122, H.no:1414; Abdünezzâk, 1/580, H.no:2210-2211; Tayâlisî, s.311, 317, 321, H.no:2363, 2415, 2448; İbn Huzeyme, 1/187, H.no:360; 1/372, H.no:756; 11/380, H.no: 1504; İbn Hıbbân, V/48, H.no:1753; Bu hadis 352/660.hadiste ayrı bir senedle zikredildi.

Jif j> J»-} il jLü : Jü s Uj^' J*- ^iU' 'Jr i\Lo ji' U : ^t-} <Şs- *ill J^> 4İİI J^l-j Jü :j!p Jll ^jj 1'JŞj* ^\ 'Jp-

Ebû Hüreyre'den (Radıyallahü anlı): Rasûlullah (Sallallahü aleyhi ve sellem) buyurdu ki: "Abdesti bozulan kişi, yeniden abdest alıncaya kadar namazı kabul olmaz." Hadramevtli biri Ebû Hüreyre'ye sordu: 'Ey Ebû Hüreyre, Abdesti bozma nedir?' 'Sessiz ya da sesli yellenmektir.' (Müsned, 11/308, H.no:8064)

Ebû Saîd el-Hudrî'den (Radıyallahü anlı) şahidi için bk. 38/908.hadis.

296                                                                                                                     Namaz

38/908-Ebû Said el-Hudrî'den

RaSÛlUİlah (SatlaltahU aleyhi ve sellem) dedi ki :    

"Bir kul namazgahta diğer namaz (vaktini) bekleyinceye kadar na­mazda sayılır. Melekler (onlar için) şöyle derler (dua ederler):

'Allahım, onu affetl Allahım ona merhamet et\' Bu hâl kişinin oradan ayrılmasına veya hades oluncaya kadar devam eder."

Dedim ki:

'Hades ne demek ?'

(Râvi) şöyle dedi: 'Ben Ebû Said'e böyle sordum.'646 O da:

Sahih: Mümed, 111/95, H.no:lİ846; Abd h. Humeyd, s.303, H.ııo:984; İbn Huzeyme, 1/185, H.no:357; İbn Hıhbûn, 11/127-128, H.no:402; Ebû Ya'lâ, 11/507, H.no:1355; Hâkim, 1/305, H.no:689 (Bulıârî ve Müslim'in şartına/râvisİne göre sahihtir); Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, 11/16; Heysemî hadisin senedindeki Ali b. Zeyd b. Cüd'ân'ın varlığına dikkat çeker ve bu zat ile delil getirilip getirilmeyeceği hususunda ihtilaf bulunduğunu söyler. Bk.Mecma', 11/36; Bu râvi ile ilgili bilgi için bk. 9/879 ve 27/897.hadisler. Hz.Ali'den (Radıyallahii anlı) şahidi İçin bk.

 1/144, H.no:1218; 1/147, H.no:1250; Bezzâr, 11/210, H.no:597; Makdisî, Muhtara, 11/196-197, H.no:578-579 (şûhidleri ile hasendir); Heysemî, senedinde ihtilât etmiş bir râvi olan Atâ b. es-Sâib'in varlığına dikkat çeker. Bk. Mecma', 11/36; X/107.

Ebû Hüreyre'den (Radıyallahii anlı) şahidi için bk. 37/907.hadis.

Bu hadisler 172/1042.hadisin şâhidlerinde de zikredilecektir. 646 Müsned, Thk. ve Thr: Şuaybü'l-Arnavud başkanlığındaki heyet, XVIII/402

Namaz___________________________________________________________297^

■Sessiz ya da sesli yellenmektir1 dedi.

39/909-Ebû Said el-Hudrî'den (Radıyaiiahü ««a;:647

Hasen: Müsned, III/3, H.no: 10936; A/ı A/dcu, Taharet. 49, H.no:427; Mesâcid, 14, H.no:776 (Ebû Saîd'in hadisini İbn Huzeyme ve İbn Hıbbân Sahih'lerinde naklederler. Müslim'in Sahih'inde de hadisin şahidi vardır); Dâritnî, VudÛ', 30. H.no:704-705: Ebû Ya'tâ, 11/507, H.no: 1355; İbn Hıbbân, 11/127-128, H.no:402; Hâkim, 1/305, H.no:689 (Hâkim, Buhârî ve Müslim'in şartına/râvîlerine uygun olarak sahih olduğunu söylemiş, Zehebî de bu görüşü onaylamıştır). Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrû, 11/16;

Senedde yer alan Abdullah b. Muhammcd b. Akîl sika biri olmasına rağmen hafızasından dolayı tenkide maruz kalmıştır. Heysemî bu rivayeti iki yerde verir ve: "İbn Mâce hadisin baş tarafını, Ahmed b. Hanbel tamamını, Ebû Ya'lâ ise Özetini nakletti. Senedinde Muhammed b. Akîl var. Bu rSvi ile delil getirilip getirilemeyeceği hususunda ihtilâf bulunmaktadır" der. Bk.Meaııa', 11/92-93, 133-134.

Ebû Hüreyre'den (Radtyallahii mıh) şahidi için bk.35/905;

Ubâde b. Sami t'ten (Radıyaîlahü anh) şahidi: Heysemî, hadisin Taberânî ve Bezzâr tarafından nakledildiğini, Bezzâr'ın şeyhi Hâlid b. Yûsuf es-Semtî ile babası Yûsuf es-Semtî'nin zayıf olduğunu, İshak'ın ise Ubâde'ye yetişmediğini yâni senedinin kopuk olduğunu belirtir. Bu konuda Cübeyr b. Mut'un, İbn Mes'ûd, biat eden hanım sahâbîlerden biri, Câbir, Ebû Hüreyre, Ebû Ümâme ve Imrân b. Husayn'den (Radıyallahu anh) şâhidler verir. Bk.A/ecmaMI/36-38.

298___________________________________________________________Namaz

RaSÛlullah (Sallallahil aleyhi ve selkm) dedi ki :

"Allah'ın kendisiyle günahları sildiği ve dereceleri artırdığı ameli size göstereyim mi?"

'Evet, Ya Rasûlullah!' dediler. Cevaben Rasûlullah şöyle buyurdu:

"Zorluk anlarında güzelce abdest almak,

Şu mescidlere giderken atılan adımların fazlalığı ve

Bir namaz vaktinden sonra diğer namaz (vaktini) beklemektir.

Sizden biri evinden abdestli olarak çıkar, Müslümanlarla beraber namaz kılar, sonra da diğer namaz (vaktini) bekleyerek bir yerde oturursa melekler (onun için) şöyle dua eder:

^Allahtm, onu affetl Allahim ona merhamet et\'

Namaza kalktığınızda safları düz tutun, onu tam yapın ve boşlukları doldurun! Ben sizi sırtımın gerisinden görürüm.

İmamınız 'Allahü ekber' dediğinde siz de 'Allahü ekber' deyin. Rukûya gittiğinde siz de rukûya gidin. O "semiallahü limen hamiden' deyince siz de 'Allahümme, Rabbena! Leke'l-hamd'deyin.

Erkekler için safların en hayırlısı ilk sıralardır, sevabı en şerlisi ise son sıralardır. Kadınlar için safların en hayırlı olanı son sıralardır, en şerlisi ise ilk sıralardır. Ey Kadın topluluğu! Erkekler secdeye gittiğinde gözlerinizi kapatın ki elbise (izar) darlığından dolayı (öndeki) erkeklerin avret mahallerini görmeyin!"

AÇIKLAMA

Cemaatle namaz kılmak yalnız basma kılmaktan efdaldir, sevabı daha fazladır.64 Ancak cemaatin hükmü, kadın ve erkek açısından durumunda ihtilaf edildi.

1-Cumhura göre erkeklere cemaate farz namaz kılmak sünnet-i müekkededir. Şafıîlerden Şirazî (v.476/1083) gibi alimlere ve Hanbelîlerdekİ ikinci görüşe göre farz-ı kifaye, Zahirîlere göre ise farz-ı ayındır.

Bazı alimlerce kadınların cemaate gelmeleri649 fitne sebebiyle mekruh olur,650 denmişse de alimlerin çoğunluğu, kadınların imkân bulduklarında cemaate gelmeleri müstehap ya da mubahtır dedi, ancak onlara erkeklerde olduğu gibi bir gereklilik yoktur. Bu konuda en güzel örnek Rasûlullah dönemidir; Asr-ı saadette kadınlar mescide cemaatle namaz kılmak için geliyorlardı, bu beş vakit farz namazlar dışında, cuma ve bayram namazlarında da oluyordu. Ayrıca Peygamberimizin: "Kadınlarınızın mescide (cemaatle namaza) gelmelerini engellemeyin, kendileri için evleri651 daha hayırlıdır"652 buyruğu çok önemlidir. Günümüzde kadınlar cemaatle namaza gelebilirler, hatta imkân bulduklarında farz namazlar dışında cuma ve bayram namazlarına gelmeleri de faydalı olur. Doğrusunu Allah bilir.

Hadisin tamamı tekrar cemaatle namazda safların düzgün tutulması ile ilgili başlıkta 1454/2324.hadiste zikredilecektir.

Ayrıca, bu rivayet 193/501.hadiste zikredildi.

648 Bu konudaki hadisler İleride ayrı  bir başlıkta da işlenecektir. İlgili rivayetler için bk.l287/2157-1296/2166.hadisler.

9 Bu konudaki  hadisler de ileride ayrı bir başlıkta işlenecektir.  İlgili rivayetler için bk.B27/2197-1359/2229.hadisler. 630 Merğınani, Hidaye, 11/57 651 Yani evlerinde kılmaları

632 Ebû Dâvûd, Salât, 52; (Benzerleri için bk. Ahmed b. Hanbel, 11/90; Müslim, Salat, 135, 138; İbn Mâce, Mukaddime, 2)

Namaz__________________________________________________________299

2-KadmlarIa erkekler aynı namazı cemaatle kılarken arada perde olmaksızın aynı/bir safta kılmaları yasaklanmıştır. Ancak namazın fasit olmasında ihtilaf edildi; Hanefilere göre böyle bir durumda kadının namazı değil de yanındaki veya aynı hizadan arkasındaki erkeklerin namazı fasit olur. Şafiî ve Hanbelîlere göre erkeklerin namazları da bozulmaz.

3-ErkekIerin arkasından kadınlar saf tutar, arada perde olması şart değildir.

4-Erkekler için cemaatte ilk safların, kadınlar için de son safların hayırlı (sevabı fazla olması) herhalde arada perde olmadığındadır, ancak perde varsa problem yoktur. Ancak erkeklerin cemaate gelmelerini ve imama yakın olmalarını teşvik İçin başka rivayetlerde ilk saflar tavsiye edilmiştir.653

40/910- Sehl b. S'ad es-Sâidî'den (Rdiihühy

Rasûlullah'ın (Saiiaiiaha aleyhi ve seiiem) şöyle dediğini duydum: "Kim   namaz   (vaktini)   beklemek   için   mescitte   oturursa,   o   kişi namazda sayılır."

41/911-Câbirb. Abdullah'tan (Rdtii     h):655

653 Bk. Şiıazî, Mühezzeb, 1/93,99,100; Meığınani, a$e., 11/57; İbn Rüşd, Bidâyetü'l-müctehid, 1/102,108; Rafiî, Fethu'l-Aziz (Mecmu ile birlikte bs.), IV/282; Nevevî, Mecmu, IV/189; İbn Kudame, Muğnî, 11/35,36,47; Şirbînî, Muğni'l-muhtac, 1/229-230; Desûkî, Haşiye, II336

Sened: jıî ç«. ^ ^i j& ^&~ J^> ^-^ 'Ji '4'j ,>-ijı J'j ^y~> 14 J»i <J&*- o*

Hasen: Müsned, V/331, H.no:22710; Nesâî, Mesâcid, 40, H.no:732; Taberâııî, el-Mu'cemü'l-evsat, III/293, H.no:3194; Bennâ hadisin isnadının ceyyid olduğunu söyler. Bk.Bülûğu'l-emânİ, U/211.

Sened: ^£^ ^ ji j^iiti j* ^'fj 'j. 'jis ı3ü. ^ı^jı $ ıSoi-

Hasen: Müsned, IIÎ/367, H.ııo: 14890; Benzer rivayet:

300                                                                                                                      Namaz

 _jJl>: 'pl j^iij IjJİ^j \'jü> Jİ y&\ JJ : jXj Oi dil J^> ^ill jLo Ûîki ijlli-i Jli jU

III/367, H.no: 14890; Taberânî, el-Mû'cemü'l-evsat, VII/39-40, H.no:6787; Beyhâkî, es-Sünenü'l-kübrâ, 1/375; Heysemî, Alımed ve Ebû Ya'lâ tarafından rivayet edildiğini, Ebû Ya'Iâ'nın (JJJi >-s Jj ;%*'! °jj ^^ j^1 Aj ^-^J' ^-^ VjJ) lafzını ziyâde yaptığını ve senedin­deki râvilerin de sahih hadis ricali olduklarını belirtir. Ayrıca Ebû Ya'13'dan nakledilen bir başka rivayetin senedinde Furat b. Ebu'l-Furat'ın bulunduğunu, bu zatı İbıı Main ve İbn Adiy'in zayıf, Ebû Hâtim'in ise sika saydığını ifade eder. Bk. Mecnıa', 1/312-313; Bennâ ise Ahmed b. Hanbel'den nakledilen hadisin isnadındaki râvîlerin hasen ricali olduklarını İfade eder. Bk.Bülûğu'i-emânî, U/212.

Hadisin şâhidleri:

a-İbn Ömer'den (Radıyallahü anhiima) şahidi için bk. Müsned, 11/88, H.no:56l 1; 11/94-95, H.no:5692; 11/126, H.no:6097; Buhârf. Mevâkît. 24, 40; Müslim, Mesâcid, 221; Ebû DâvÛd, Taharet, 79, H.no:199; Salât, 7, H.no:420; Heysemî, hadisi Ahmed b. Hanbel'in nakletiğini, râvilerin de sahih hadis ricali olduklarını belirtir. Bezzâr tarafından nakledilen rivayetin ise râvilerinin sika olduğunu söyler. Bk. Mecnıa', 1/313. (151-152/1021 -1022.hadisler)

b-İbn Mes'ûd'dan (Radıyallahü anlı):

tüj* J}!K Jıi jj"^ îiıliı cü iln ^"1' lif oÇiîîı =ü Jif ^. ^4 iŞ üf Jıi ;üİJi Sj^' ^.âı lîıî -u^LÜı Jı         î     J

Bk.A/«5«cd, 1/396, H.no:3760; Bezzâr, V/216-2I7, H.no:1819; £:öm Kü7ü, IX/206,

H.no:5306; Heysemî, hadisi Ahmed, Ebû Ya'lâ, Bezzâr ve Taberânî'nin Kebîr'inde naklettiğini, Ahmed b. Hanbel'in, Asım b. Ebu'n-Necûd'un dışındaki râvilerinin sika olduğunu, bu râvinİn de hakkında ihtilâf edildiğini, Taberânî'nin senedinde İse zayıf olan Ubeydullah b. Zahr'ın bulunduğunu belirtir. Bk.Mecma', 1/312. (151/1021).

c-İbn Abbas'tan (Radıyallahü anhiima): Rasûlullah (Salkdkıhü aleyhi ve sellem) bir gece yatsı namazını (işinden dolayı) geciktirdi ve (mesciddeki) topluluk uyukladı, uyandı, sonra tekrar uyuklayıp uyandılar. Râvilcrden Kays dedi ki: Hz. Ömer Peygamberimizin yanına gelip 'Namaz! Ey Allah'ın Rasûlü!' dedi. Rasûlullah çıkıp (yanlarına geldi) ve onlara namaz kıldırdı, (ama) abdest almaları (gerektiğini) söylemedi. Bk. 360-362/668-670. ve 150-159/1020-1029. hadisler (Müsned, 1/244, H.no:2195; Benzer rivayetler için bk. 1/221, H.no; 1926; 1/366, H.no:3466; Buharı, Mevâkîl, 24; Müslim, Mesâcid, 225; Nesâî, Mevâkît, 20, H.no:529-532; Dârimî, Salât, 19, H.no:1218;) Heysemî, Taberânî'niıı Kebir'inde naklettiği rivayet İçin: "Râvileri sika sayılmışlardır" der. (ı^Ji ;■*-» ^^ ^i-Ji ^jl-j .j^ı ^u-> i'y) lafzı ile yine Taberânî'nin aynı eserinde naklettiği rivayetin senedinde zayıf olan Muhammed b. Küreyb'in bulunduğunu belirtir. Bk.Mecma\ 1/313.

d-Hz. Âişe'den (Radtyallahü anlıâ) şahidi için bk. Buharı, Mevâkît, 24; Müslim, Mesâcid, 218; Dârimî, Salât, 19, H.no:12I6-1217; (158-159/1028-1029.hadisler)

e-Nu'man b. Beşîr'dcn (Radtyaliahü anlı) şahidi için bk. Ebû Dâvûd, Salât, 7, H.no:419;

f-Muâz b. Cebel'den (Radıyallahü anlı) şahidi İçin bk. Ebû Dâvûd, Salât, 7, H.no:421; (156/1026.hadis)

g-Ebû Saîd el-Hudrî'den (RadıyaUahü anlı) şahidi: Müsned, IH/5, H.no: 10957; Ebû DâvÛd, Salât, 7, H.no:422; İbn Huzeyme, 1/177, H.no:345 (154/1024.hadis)

h-Enes b. Mâlİk'ten (RadıyaUahü anlı) şahidi için bir sonraki 42/9I2.hadise bk.

ı-Ebû Hüreyre'den (Radıyaliahii anlı) şahidi için bk. 150/1020.hadis

i-Ebû Bekre'den (Radıyallahü anlı) şahidi için bk. 155/1025.hadis. Bu rivayette dokuz veya sekiz gece yatsı namazını geciktirdiğine dâir bir bilgiyle karşılaşıyoruz. Bk.Müsned, V/47, H.no:20362 (hasen); Taberânî, el-Mu'c&nll'l-kebîr. X/162, H.no;10209.

j-Münkedir'den (Radıyallahü anlı) şahidi: Heysemî, Taberânî'nin üç Mu'cem'inde de naklettiği bu rivayetin râvilerinin sika olduklarını belirtir.

Namaz___________________________________________________________3CU

Rasûlullah (Saiiaiiaim aleyhi ve seiiem) bir gece ordu hazırladı, gecenin yansı geçti ya da onu aştı, Rasûlullah dışarı çıktı ve buyurdu ki:

"İnsanlar namazı kıldı ve gittiler/İstirahata çekildiler, hâlbuki siz bu namazı (cemaatle) kılmayı bekliyorsunuz. Şunu iyi bilin ki siz burada onu beklediğiniz sürece namazda sayılırsınız."

42/912-Humeyd'den:

.656

6 Sened:

Bk.A/ec//raM/312.

k-Abdullah b. Müslevrid'den (Radıyallahüanlı) şahidi:

01 j Oj-Uiji L> tU-Jl J*^ w-jâl *z,—Jo liji «.L.—H J^ ÜL.Î ^j*3 J-jt *ûl 0] ^^ İIUJl _^ ^*-î (^_*i L. JUi

Heysemî, Taberânî'nin Kebir'inde naklettiği rivayet için: "Senedinde İbn Lehîa var ve bu zat zayıftır" der. EkMecma', 1/313.

Diğer rivayetler İçin Heysemî'nin eserine bakılabilir.

Sahih: Mümed, IIJ/189, H.no:l2897; Benzer rivayet için bk. III/200, H.no:13003; III/182, H.no:I2815-12816; III/267. H.no:I3753 (^ı lü ^j <J^ ^ j\ 'jrf Jr, 'J\ ju); 111/160,

H.îiü:12570; Ilî/101, H.no:11926; 111/113, H.no:I2067; III/205, H.no:13067; IK/129-130, H.no:12254; III/199, H.ııo:12994; ÎII/268, H.no:13766; 111/267, H.no:13753; Buhuru Ezan, 27-28, 36, 156; Mevâkît, 25, 40; Müslim, Hayz, 123-126; Ebû Dâvûd, Taharet, 79, H.no:200-201; Salât, 45, H.no:542, 544; Tirmizt, Cum'a, 21, H.no:518 (Hasen-Salıih); Atesâf, Mevâkît, 21, H.no:537; İbn Mâce, Salât, 8. H.no:692.

(361-362/669-670. ve 1483/2353.hadisler) Bir gece yalsı namazı için toplanıldı. Bir kişi Peygamberimizin (Sallatlalıü aleyhi ve sellem) yanına gelip; 'Ey Allah'ın Rasûlü! (Yardımına) ihtiyacım var' dedi. Rasûlullah yardım etmek için onunla beraber kalkıp (gitti) ve (gecikince de mesciddeki) kimseler ya da bir kısmı uyukladı. (Peygamberimiz dönünce) onlara namaz kıldırdı, ancak abdest almalarını söylemedi. Bk. Müsned, III/160, H.no:12570;

302___________________________________________________________Namaz

EneS b. Malİk'e (Radıyallahüanlı):

'Rasûlullah (SaUaiiahu aleyhi ve seiiem) yüzük taktı mı?'diye sorulunca dedi ki:

"Evet. RasûluHah bir gece yatsı namazını gece yarısına yakın bir zamana tehir etmişti Namazı kılınca yüzünü bize döndü ve dedi ki:

"İnsanlar namazı kıldılar ve gittiler, sizler ise beklediğiniz sürece namazda sayıldınız."

Enes şöyle dedi:

'Sanki onun yüzüğünün parlaklığını (şimdi) görür gibiyim.'

43/913-Ukbe b. Âmir (Radıyallahü anh)\

Rasûlullah'in (Saiiaiiahu aleyhi ve seiiem) şöyle dediğini anlatır:

III/I01, H.no;11926; III/113, H.no:12067; 111/205, H.no:13067; III/182, H.no:12815-12816; III/129-130, H.no:12254; III/199, H.no:12994; 111/268, H.no:137Ğ6; Buhârî, Mevâkît, 25, 40; Ezan, 27-28, 36, 156; Müslim, Hayz, 123-126; Ebû Dâvûd, Taharet, 79, H.no:200-201; Salât, 45, H.no:542, 544; Tirmizî, Cum'a, 21, H.no:518 (Hasen-Sahih).

Şâhidleri için bir önceki 41/911.hadisin tahricinebk. "  Sened: jjii y, Çîi- **^ *JÎ «JıÜ ^ Goî- «j^j 'jiı vi'oj- ^ü \2ji-

Sahih: Miisned, IV/157, H.no:17371; Benzer rivayetler için bk. IV/159, H.no:17387; IV/159, H.no:17389-17391; Heysemî: "Hadisi bazıları sahih, bazıları da İbn Lehîa sebebiyle hasen saydı" der. Bk. Mecma', 11/29; Bennâ der ki: "Münzirî hadisi Terğîb ve Terhîb'inde zikretti ve: "Ahmed b. Hanbel, Ebû Ya'lâ ve Taberânî Kebîr ve Evsafında naklettiği bu rivayetin bazı tarikleri sahihtir. İbn Huzeyme ve İbn Hıbbân Sahİh'Ierinde nakletti "dedi." Bk.Bülûğu'l-emânî, 11/212.

Hadisin senedlerine bakıldığı zaman İbn Lehîa ile Ukbe b. Amir arasında bazen iki, bazen tek kişinin bulunduğu görülmektedir:

a-IV/157, H.no:17371:^i-: Oi-^- <!f ifli* / ti

b-IV/159, H.no:17387:^jı j-ıi 'j. '•& '^XL. jıi

c-IV/159. H.no: 17389:                         i l

d-IV/159, H.no: 17390:                        J       ^

e-IV/159, H.no: 17391: /* J '<& j* iîıü J j* jj J Jfc-

Bazılarında sadece Ebû Uşşâne el-Maâfirî (Maâfir'den bir şeyh), bazılarında ise bu zât ile birlikte talebesi Ebû Kabil veya Amr b. Haris senedde yer almıştır. Hadisin değişik kanallardan gelmesi mümkündür.

Hadisin şâhidleri için 36/906.hadise bk.

Namaz                                                                                                                     303

"Bir kişi temizlenir (abdest alır) sonra namazı beklemek üzere mescide varırsa onun amellerini yazan iki (ya da bir) kâtibi (melek), mes­cide giderken attığı her adıma on sevap yazar. Namazı beklemek üzere mescitte oturan namaz kılan gibidir (sevap alır) ve evinden çıkıp tekrar dönünceye kadar ki vaktinde de namaz kılanlardan yazılır. "

44/914-EbÛ Ümâme'den (Radıyallahüanhy.

Hz. Peygamber (SaUaUahu aleyhi ve setiem) dedi ki:

"Temiz (abdestli) olarak kim farz namaz kılmaya yönelirse/devam ederse ona ihramlı olarak hac yapana verilen ecir gibi sevap vardır.

Kim duha namazını kılmaya yönelirse/devam ederse ona umre yapana verilen ecir gibi sevap vardır.

Aralarında gereksiz fiil/söz olmaksızın bir namazdan diğer namaz (vaktine) kadar beklemenin karşılığı yüce makamlarda (illiyyûnda) ya­zılmış (amel) olur."

§(Râvi) Ebû Ümâme dedi ki:

Mescitlere geliş ve gidiş Allah yolunda cihad etmekten (onun parçasından) sayılır.

658 Sened: ^}\ ■& J ^ûiı j- ^>oı ^ J*i 'J* j-& 'c:. j^ıH-ı ıiiSi jdı Hasen: Müsned, V/268, H.no:22205; Benzer rivayet:

fÛJL il. ^J. d.li İÜUÎ ilf : jli V *ScUİı ^f J, dC& '^ '-ky. 'Ji Üi^ **!. 'J$ 'y : ^i İJi : *ÜI ■&■ JÛ

Bk. V/263-264, H.no:22174;; £fed Dâvöd, Salât, 48, H.no:558; Tatavvu', 12, H.no: 1288; Taberânî, el-Mu'cemti'l-kebîr, VIII/207, 267, H.no:7734, 7887; Beylıakî, es-Sünenü'l-kübrâ, III/49.

Senedinde Benû Ümeyye'nin mevlâsı Kasım b. Abdurrahman var ki İbn Main, Iclî ve Tirmizî sika saymıştır. Yakub b. Şeybe de: "Bu râvîyi zayıf sayanlar da vardır" der.

İkinci senedde ise Osman b. Ebu'l-Atike bulunmaktadır. Hakkında ihtilâf edilen biridir. Ali b. Yezid'den yaptığı rivayetlerinde lenkidde bulunulmuştur.

Ebû Ümâme'nin ismi Suday b. Aclân'dır.

304                                                                                                                     Namaz

45/915-Ebû Said el-Hudrî'den iRadıyaUaM anhy.

(Rasûlullah)660 (Saiiaiiahu aleyhi ve.sdiem) buyurdu ki:    , ■;      "Kim namaza (gitmek için) çıkarken:

Allahümme innî es'elüke bihakkı's-sâilîne aleyke ve bihakkı memşâye fe innî lem ahruc eşeran velâ bataran velâ riyâen velâ süm'a,

Haractü ittigâe sehatike ve'btiğâe merdâtik,

Es'elüke en tüngızenî mine'n-nâri ve en teğfiralî zünûbî, innehû lâ yağfiru'z-zunûbe illâ ent," derse namazdan ayrılıncaya kadar Allah ona İstiğfar edecek yetmiş bin melek tayin eder ve kendisi de o kuluna yüzüyle/rahmetiyle teveccüh eder.

§Duânın tercemesi:

"Allcıhım senden İsteyen (salilı) kulların senin katındaki hakkı için, şu yürümemin hakkı için senden istekte bulunuyorum. Ben kibirlenmek, övünmek,

Hascn: Müsned, IH/21, H.'no:11099; fbnMâce, Mesâcid, 14, H.no:778 (Bûsırî: "Bu hadis

zayıf râvÜerin birbirlerinden naklettiği bir rivayettir. Atıyye el-Avtî, Fudayl b. Merzûk ve

Fadl b. Muvaffak zayıftır. Fakat İbn Huzeyme Fudayl b. Merzûk kanalı ile Sahİh'inde rivayet

eder ki bu ona göre sahihtir. Nevevî Ezkâr'ında, İbn Sünnî de duaları derlediği eserinde bu

hadise yer verir. Fakat Atıyye zayıftır); Alıyyc b. Sa'd b. Cünâde Ebu'i-Hasen el-Avfî el-

Cedelî el-Kûft (v.111/729) hakkında geniş bilgi için 2/280 ve 459/767.hadisin lahricine bk.

İbn Huzeyme, 11/458; İbn Sünnî, Amelü'l-yevm ve'l-leyle, s.30, H.no:83.

6(ılıAhıned b. Hanbel'in Müsned'inde hadisin merfu olarak rivayetinde bir zan vardır. Fakat

İbn Mâce'nin Sünen'indeki rivâyelte (jX.'j *İ *uı J^> *üı J^-j jû) denilmek suretiyle hadisin

Allah Rasulüne aidiyeti tesbit edilmiştir. İbn Mâce'nin rivayeti:

■*î" ^ ö*- ^ ^ tijjr S! J~" ı2^> r4^' ji1 ö>^' y. S^] ^-^ ^/-^' ^>•! j? ^^' j'* -^ ^ ^-^ ^'^~

/           ?, Mesûcid, 14, H.n'o:778.

Namaz___________________________________________________________305

başkalarına göstermek ve duyurmak için yola çıkmadım, (bilâkis) senin gazabından korunmak ve rızanı kazanmak için yola çıktım,

Ateş (azabından) beni korumanı ve günahlarımı affetmeni istiyorum, şüphesiz günahları ancak sen affedebilirsin."

* Namazın Vaktinde Kılınmasının Fazileti

46/916-Abdullah b. Amr'dan (Radtyaiiahüanhüma):   ı

Sened; j^i- jî «Ilı ilt o' iîiı»- j-j-^ j4* ı? oı «Ilı -Ç* 'Jl ^- ,£>*• **d jî' tâ*- j~^- &'■**■ Sahih: Müsned, 11/172, H.no:6602; Bennâ hadisi İbn Hıbbâıı'a nisbet ederek hadisin sahih olduğunu belirtir ve âlimlerin şu görüşünü hatırlatır: "Buhârî ve Müslim'in Sahihlerinden sonra en sahih sayılabilecek eserler, önce İbn Huzeyme'nin Sahih'i, daha sonra da İbn Hıbbân'ın Sahih'idİr." Bk.Biilûğu'l-emânî, 11/214. Heysemî, senedinde zayıf kabul ettiği İbn Lehîâ'mn bulunduğunu, fakat bu râvinin hadislerini Tirmİzî'nin hasen saydığını, diğer ıâvilerinin ise sahih hadis ricali olduklarını belirtir. Bk. Mecma', 1/301. Bu râvî ile ilgili geniş bilgi için bk.22/64.hadis. Ayrıca senedde Huyey b. Abdullah isimli tenkide tabî tutulan bir râvi daha var ki Heysemî eserinin bir başka yerinde tenkit ederken (bk. Mecma', 11/29; IV/23-24) burada sahih hadis ricali arasında saymıştır. Bu râvi ile ilgili bilgi için bk.92/134 ve 213/521.hadisler.

306                                                                                                                     Namaz

İbn Mes'ûd'dan (Radıyaliahü anlı) şahidi: ( jl Jili-Cı J^iî jü jJL'j 4* *üı jXo ^Sı c j ı^i^j iiÜJi jüı)

Bk. Müslim, îmân, 137;

Konu ile ilgili ancak bu rivayete zıt/muhâlif gibi görülen bir rivayet vardır:

Iul*«i ULfcii Jü Jİ Jli ÜijJij ^j»-l JUi ji4*Ji j *jj\il4 [J--j *J^ JJl Jlfl lj^iI Ji J*j el»- Jü jj** jî *^' •V' ö*

Abdullah b. Amr'dan: Bir adam cihada (katılmak) için izin İsteme niyeti ile Hz. Peygamber'e geldi. O da: "Anne-baban sağ mı?" diye sordu. Adam: "evet" deyince, "Git onlar için çalış" buyurdu. Bk. Müsned, 11/165, H.no:6544; Benzer rivayetler İçin bk. 117163-164, H.no:6525; 11/188, H.no:6765; 11/193, H.no:6811-6812; 11/197, H.no:6858-6859; 11/221, H.no:7062; Buhârî, Cihâd, 138; Edeb, 3; Müslim, Bîrr, 5-6; Ebû Dâvûd, Cihâd, 31, H.no:2529; Tirmizî, Cihâd, 2, H.no:1671; Nesâî, Cihâd, 5, H.no:3101; Tayâlisî, H.no:2254; Beyhakî, es-Süıtenü'l-kübrâ, IX/25-26; Ebû Nuaym, V/66, VI1/234-235; Heysemî, Mecma', VIII/138. Bu rivayetin bir başka metni:

Abdullah b. Amr'dan: Bîr adam Hz. Peygamber'e geldi ve "Anne-babamı ağlar vaziyette bırakarak (cihada katılmak için) sana biat etmeye geldim" dedi. Bunun üzerine Allah Rasûlü: "(Anne-babana) dön ve onları ağlattığın gibi güldür/memnun et." buyurdu. Adam da biat etmekten vazgeçti. Bk. Müsned, 11/194, H.no:6794; Benzer rivayetler için bk. 11/160, H.no:6490; 11/198, H.no:6830; 11/204, H.no:6870; Ebû Dâvûd, Cihâd, 31, H.no:2528; Nesâî, Biat, 10, H.no:4160; İbn Mâce, Cihâd, 12, H.no:2782 ( j$ dU; İW '*} ^ J\ & J^j $

jÇO' ^jjı'j oij oŞÎ öîij ;>tiı ji5j»j <üı ^,j) "Ey Allah'ın Rasûlü! Allah'ın rızasını ve âhiret yurdunu

umarak seninle birlikte cihada (katılmak) için geldim. Anne-babamı ağlar vaziyette bırakarak sana geldim"lafzı ile; Bu rivayetlerde Atâ'nın İhtilât ettiğini dikkate aldığımızda Süfyan b. Uyeyne ve Hammad b. Zeyd'in, Atâ'nın ihtilâtından Önce ondan hadis aldıklarını söyleyebiliriz. İzin isteyen bu kimse Câlıime b. Abbas b. Mirdâs es-Selemî olabilir. Çünkü Nesâî'de ondan şu rivayet nakledilir:

Qi.j C^Uİ iSrJl 01i tji'jili jü J,i; jlî fi ^ Üİ Ji

Muâviye b. Câhİme es-Selemî'den: (Babam) Câhime Hz. Peygamber'e geldi ve "Ey Allah'ın Rasûlü! Savaşmak istiyorum. Seninle istişare etmek için sana geldim" dedi. Allah Rasûlü: "Annen var mı?" diye sorunca, adam: "evet" dedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber: "(Git) annenden ayrılma! Çünkü cennet onun ayaklarının altındadır" buyurdu. Bk. Nesâî, Cihâd, 6, H.no:3102; İbn Mâce, Cihâd, 12, H.no:278l (İzin İstemenin üç kere ve farklı taraftan gelinerek gerçekleştiğini gösteren uzun bir rivayetle nakleder. Fakat bu rivayette Muâviye b. Câhime es-Selemî'nin bizzat kendisinin izin istediği görülmektedir). (İbn Hacer, Beyhakî'den de rivayet nakleder ve bu rivayetin senedinde yer alan Muhammed b. Talha hakkında birçok ihtilâfın bulunduğunu belirtir. Bk.Fethu'l-Bârî, VI/173 -Cihâd, 138'İn şerhinde-) Benzer bir rivayet: '^'J*j> : 1X1-j <& *i)ı .jila «JJı Jj-j «i jLü jlllı 'j* İl—j <Xe «İJl Jİo <JJı Jjlıj Jl Ji-j ^li : JU t^jJ>Jı 4j«İ. ,jÎ j#

ii;>1 j'l ^.'y : jÛl-j 4* *îlı J^ -JJ-i 6^'j İ jûî . U : jü * ilî iTif : Jlİ . ^JJ ; jü T İlı>1 jlj\ ji il^Jı İiSİj İl'^ıJı

Ebû Saîd el-Hudrî'den: Bir adam Yemen'den (hicret ederek) Allah Rasûlü'ne geldi. Rasûlullah ona: "Şirki bırakıp cihada geldin. Senin Yemen'de anne-baban var mı?" diye sordu. Adam: "evet" dedi. "Peki sana izin verdiler mi?" sorusuna "Hayır" cavabı verince: Rasûlullah "Anne-babana dön. Onlardan izin İste, verirlerse (gel, savaşa katıl). İzin vermezlerse onlara iyi davran/bak" buyurdu. Müsned, m/76, H.no:l 1320; Ebû Dâvûd, Cihâd, 31, H.no:2530;

İbn Hacer bu hususta şöyle diyor: "Alimlerin çoğu: 'Anne-baba her ikisi veya biri Müslüman olmaları şartıyla cihaddan alıkoyarsa çocuklarının bu cihada katılması haramdır.

Namaz___________________________________________________________307

Bir kişi Hz. Peygamber'e (Saiiaiiahu aleyhi ve seiiem) geldi ve

'Amellerin en faziletlisi hangisidir?' diye sordu. O da buyurdu ki:

■'Namaz"

'Sonra nedir?'

"Namaz"

'Sonra nedir?'

"Namaz"

Rasûlullah üç defa aynı cevabı verdi. O kişi ısrar edince de şöyle buyurdu:

"Allah yolunda cihaddır"

'Benim annem ve babam var.'

"Sana anne ve babana iyi davranmanı tavsiye ederim."

'Seni hak (din) ile peygamber gönderen Allah'a yemin ederim ki ben cihada katılacağım ve anne-babamı bırakacağım' deyince Rasûlullah

"Sen bilirsin662" dedi.

47/917-RasûIullah'ın (mevlâsı) Sevbân'dan (Radıyaiiahüanhy.

Çünkü anne-babaya iyi davranmak farz-ı ayn, cihada katılmak ise farz-ı kifâyedİr.1 derler. Delilleri de (yukarıda metni verilen) Abdullah b. Amr hadisidir. İki hadisi uzlaştırmak için, bu rivayetin farz-ı ayn olan cihada hamli mümkündür. Bu hükme dede-nine de dâhil midir? sorusuna Şâfiîler esah olan kavle göre "evet" cevabını verirler. Yine esah olan görüşe göre hür ve köle arasında fark yoktur. Çünkü iyilik yapma emri bunların her birini içermektedir." Bk.Fethu'l-Bâri, VI/173-174-Cihâd, 138'in şerhinde-.

662  Lafız olarak sen daha iyi bilirsin, şeklindedir. Bu cümle ile karar kendisine bırakılmıştır.

663 Sened: ,JC y. ^ûiOı ü£i. s^u: J ıSji-

Sahilı: Müsned, V/276-277, H.no:22278; Diğer rivayet: V/280, H.no:22313; Benzer rivayet­ler için bk. V/282, H.no:22332 Oj>j ı^iı} ı^ıîj ijSll.) lafzıyla V/282, H.no:22335; Mâlik,

Taharet, 36 (Bu hadis İmam Mâlik'in belagatlarından biridir. İbn Abdilber et-Tekassî isimli eserinde hadisin Sevbân'dan (Radıyallahü anlı} müsned-muttasıl ve merfû olarak sahih senedlerle nakledildiğini söyler); İbn Mâce, Taharet, 4, H.no;277 (Bûsırî: "İsnadında sika ve sebt/sağlam râvİIer bulunmaktadır. Fakat, senedinde Salim ve Sevbân arasında inkıtâ/ko-pukluk vardır. Bununla birlikte Dârimî ve İbn Hıbbân Sahih'inde Sevbân kanalı ile muttasıl bir senedle hadisi rivayet eder" der); Dârimî, Vudû', 2, H.no:661; Taberânî, el-Mu'cemii'l-kebîr, 11/101, H.no:1444; el-Mu'cemü'l-evsat, VII/116, H.no:70İ9; Müsnedü'ş-Şâmiyyîn, 1/136, H.no:217 (Ebû Kebşe, Allah Rasûlü'nden duyan bir sahâbiden şeklinde senedi verilir. Müsned'iıı bir rivayetinden de bu sahâbinin Sevbân olduğu anlaşılmaktadır); 11/147, 277, H.no:1078, 1335; el-Mu'cemü's-sağîr, 1/27, H.no:8; H/191. H.no:1011; Beyhakî, es-Sünenii'l-kübrâ, 1/82;

308___________________________________________________________Namaz

Hz. Peygamber (Saiiaiiaim aleyhi ve seiiem) şöyle dedi:

"Dosdoğru olun, (bunun sevabını) sayamazsınız/hakkından gelemez­siniz. (Bir rivayette de; dosdoğru olun ki kurtuluşa eresiniz, şeklinde nakledildi.)

Bilin ki amellerinizin en hayırlısı namazdır. Sürekli abdestli olma halini sadece (hakikî) mü'min korur."

48/918-Hanzale el-Kâtib'den (Radıyattaim anhy.664 Rasûlullah'm (SaiUıitaku aleyhi ve seiiem) şöyle dediğini işittim:

Beıınâ hadisi Beyhakî ve Hâkim'e de nİsbet ederek Hâkim'in: "Buhârî ve Müslim'in şartına göre sahihtir. Ebû Bilâl'ın hatasının haricinde hadisin herhangi bir illeti yoktur" sözünü nakleder ve Ahmed b. Hanbel'in senedinde bu râvînin bulunmadığını hatırlatarak İsnadının ceyyid olduğunu belirtir. Bk.BütCığu'l-emânî, U/215.

a-Abdullah b. Amr b. Âs'tan (Radıyallahü anhiima) şahidi: (;ûUı ^Cif j^if ^ i) lafzı ile

nakledilir. İbn Mâce, Taharet, 4, H.no:278 (Bûsırî: "İsnadı Leys b. Ebî Süleynı sebebiyle zayıftır" der); Bezzâr, Vİ/358, H.no:2367;

b-Ebû Ümâme'den (Radıyallahü anlı) şahidi: İbn Mâce, Taharet, 4, H.no:279 (Bûsırî: "İsnadı zayıftır"der);

c-Seleme b. el-Ekva'dan (Radıyailahii anlı) şahidi: Bk. Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebtr, VII/25, H.no:6270. 604 Sened: sîıii £üi- ?di <z'^ u'ü üûî-'. .û!aSi ili ıİji-

Sahih: Milsned, IV/267, H.no:18261; Diğer rivayet için bk. IV/267, H,no:18262; Heysemî, Ahmed b. Hanbel'in râvilerinin sahih hadis ricali olduklarını, hadisin Taberânî tarafından da nakledildiğini belirtir. Bk. Mecma', 1/288.

Hadisin şâhidleri:

a-Ubâde b. Sâmİt'ten (Radıyailahii anlı) şahidi için 82/952.hadİse bk.

b-Ebu'd-Derdâ'dan (Radıyaliahü anh) şahidi: ■ ■ ■ 'ü&^'y'i ^Jj^-j 'â^fii'i j^Aj J* lt**J\ oijtaJı Ji- Üü- ji ç iSjı Ji-İ jüj

Ebû Dâvûd, Salât, 9, H.no:429;

c-Ka'b b. Ucre'den (Radıyailahii anlı) şahidi için 73/943.hadise bk.

Namaz__________________________________________________________309

"Kim beş vakit namazı rukûları, secdeleri, abdestleri ve vakitleri ile korur/devam eder ve namazın Allah'tan gelen bir hak olduğunu da bilirse cennete girer" ya da dedi ki "cennete girmesi gerekli olur."

§Hanzale'den gelen diğer rivayette: "Kim üzerinde Allah'ın hakkı olduğu inancıyla beş vakit namazı abdestleri, vakitleri, rukûları ve secdeleri ile korur­sa/devam ederse ateş ona haram olur, (cehenneme girmez)" dedi.

49/919-Ebû Amr ve Şeybânî'den:665

Rasûlullah'ın ashabından birisi (İbn Mes'ûd -Radtyaiiahu anlı-)666 anlattı:

Hz. Peygamber'e (Salialiahii aleyhi ve sellem)'.

'Hangi amel daha faziletlidir?' diye sorulunca667 buyurdu ki:

Sened: ^jjı .-jikjı ^» ji-j ^i oiW ^OJ1 jA* M öâ*ı. ju 1_iUjı x£ ^j'^-' v^ &•&- yi«? 'Ji ilki i2iî-

Sahih: Müsned, V/368, H.no:23014; Benzer rivayetler için bk. 1/418, H.no:3973 (Ebu'l-Ahvas tarikiyle sahih, Ebû Ubeyde tarikiyle sened munkatıdır); 1/442, H.ııo:4223 (sahili); 1/444, H.no:4243 (munkatı olduğu için isnadı zayıf); 1/439, H.no:4186; 1/421, H.no:3998; 1/409-410, H.no:3890; Buhârî, Tevhîd. 48; Müslim, îmân, 137; Nesât, Mevâkît, 51, H.no:608-609; Taberânî, d-Mu'cemü'l-kebîr, X/20, H.no:9806-9809; Heysemî. Ahmed b. Hanbel'in râvilerinin sahih hadis ricali olduklarını belirtir. Bk. Mecma', 1/302. Münzirî de Heysenıi'nin görüşündedir. Bk.Terğîb, 1/256;

Amellerin en faziletlilerinden birinin "namazı ilk vaktinde kılmak" olduğunu gösteren birçok şâhid vardır. Misâl: Ümmü Ferve'den (RadıyaUahü anlı) nakledilen bir sonraki 50/920.hadis.

66 Miisned'deki mechûi sahâbînin İbn Mes'ûd (RadıyaUahü anlı) olduğunu Buhârî, Müslim ve Tirmizî'nin naklinden öğreniyoruz:

■ ■ ■ ■£*'j 4^ ^ J-* ^' J*-" ^j ^ £*• ^ ı_j-'j ijfc-i jîı j* ıç'OJ' jj-* («ıi j*

Bk.Buhân, Tevhîd, 48.

661 Müslim ve Nesâî'in rivayetinden soruyu İbn Mes'ûd'un (Radıyallahii anlı) bizzat kendisinin sorduğu görülmektedir. Müsned'in diğer rivayetlerinde durum böyledir:

îîJ^İ.1 '£J>- Jli ^SljJ oiji.1 _j)j ... jJÜ» j <& *1JI J-U Jll Jj^j cJC Jli *JJl JÛi- jt tJ^ş-

Bk.jW(7.«t«/, 1/418, H.no:3973 (Ebu'l-Ahvas tarikiyle sahih, Ebû Ubeyde tarikiyle sened munkatıdır); 1/442, H.no:4223 (sahih); 1/444, H.no:4243 (munkatı olduğu için isnadı

310___________________________________________________________Namaz

"Amellerin en faziletlisi namazı vaktinde kılmak, anne-babaya iyilik yapmak ve (Allah yolunda) cihad etmektir."

zayıf); 1/439, H.no:4186; 1/421, H.no:3998; 1/409-410, H.no:3890; Müslim, îmân, 137; Nesâî, Mevâkît, 51,H.no:609.

Tirnıizî'in rivayetinden ise birinin îbn Mes'ûd'a sorduğu, onun da Allah Rasûlü'ne sorduğu görülür:

... jX. j 4* -İl J^> -İl Jjlj ü LJL Jlİ JİİÎ Jliîl y 3p_l JU Jli Ûirj of ^JÇÂ

Tinnizt, Salât, 13, H.no:173 (hasen-sahih).

Namaz___________________________________________________________311

50/920-RasûluIlah'a  biat  edenlerden  biri  olan  Ümmü  Ferve'den

668 (Radıyallalıü anha).

h'                            i ve sellcııı):

Û6S Sened: çili <& 'Ji-r&J p-ûiı j* yr^ı ^i ^ Jjı İû* ıf^-f

Zayıf: Wto««/, VI/375, H.no:26982; İkinci rivayet; VI/374, H.no: 26981 (Senedindeki Kasım halalarından nakletmektedir. Halalarının herbiri sika olduğu için müphem oluşları hadisin sıhhati açısından zararlı değildir. Ayrıca sahâbî oldukları da iddia edilmektedir. Buna göre de sıhhate mâni değildir); Üçüncü rivayet: VI/375, H.no:26983; Dördüncü rivayet: VI/440, H.no:27349; Ebû Dâvûd, Salât, 9, H.no:426; Tirmizî, Salât, 13, H.no: 170 (Tirmizî "bu rivayet sadece Abdullah el-Ömerî kanalıyla nakledilir ve hadis âlimlerince kuvvetli değildir. Çünkü onlar hadisi muzdarip saydılar. Abdullah b. Ömer saduktur. Yahya b. Saîd hafızası sebebiyle zayıf saydı" der); Ahmed eş-Şeybânî, Âlıâd* VÎ/145, H.no:3373; Taberânî, el-Mu'cemii'l-kebîr, XXV/82-83, H.no:208, 211; el-Mu'cemÜ'l-evsat, 1/263, H.no:860; Dârekutnt, 1/247-248; Hâkim, Müstedrek, 1/302, H.no:680-681; Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, 1/434;

Hadisi nakleden sahâbî Ümmü Ferve bt. Ebû Kuhâfe'dir. Yani Hz.Ebû Bekir'in baba bir kız kardeşidir. Kocası Ebû Bekir Eş'as b. Kays'tır. Muhammed b. Eş'as da bunların çocuğudur (Radtyallahii anhüm). Ahmed b. Hanbel'in hocası Huzâî (v.210/825), Mansûr b. Seleme b. Abdülaziz b. Salih'tir. Abdullah b. Ömer el-Ömerî zayıf, onun hocası Kasım b. Gannâm el-Ensârî el-Beyâzî sadûk, onun hocası da müphemdir. İbn Hıbbân tabiinin sikaları arasında saymıştır. Bk.Sikât, VII/336; Bir senedde "Kasım halalarından nakleder (26562)", bir rivayette "Kasım, ehl-i beytinden, o da ninesi Ümmü Ferve'den nakleder (26930)", bir başka rivayette de Abdullah / Ubeydullah b. Ömer b. Hafs b. Âsim b. Ömer b. Hattâb, Kâsım'dan, o da en yakın babaannesinden, o ise ninesi Ümmü Ferve'den nakleder (26564)" şeklinde zikredilirken Tirmizî'nin rivayetinde "Kasım, halası Ümmü Ferve'den nakleder", Ebû Davud'un bir rivayetinde "Kasım, annelerinden/ninelerinden birinden, o da Ümmü Ferve'den nakleder" diğer rivayetinde "kendisine Ümmü Ferve denilen bir halasından nakleder"şeklinde geçmektedir. Hâkim'in senedinde: "Ubeydullah b. Ömer, Kâsım'dan, o en yakın ninesinden, o da biat eden ve ilk muhacirlerden olan ninesi Ümmü Ferve'den nakleder" (Radıyatlahü anhüm). Dolayısıyla hadisin senedi muzdariplir.

Bennâ da hadisi Hâkim, Dârekutnî ve Taberânî'ye nİsbet ederek îbn Hacer'den şunları nakleder: "İbn Seken hadisi Ubeyduİlah b. Ömer, o aile ferdlerinin birinden, o da Rıdvan bialında bulunan Ümmü Ferve'den nakleder ve senedde ihtilâfa dikkat çeker. Bu ise Tirmizî'nin (bu rivayet sadece Abdullah el-Ömerî kanalıyla nakledilir) sözüne bir cevaptır. Dârekutnî ve Hâkim de aynı şekilde Ubeydullah b. Ömer kanalıyla naklederler ve "Kasım en yakın ninesinden, o da ninesi Ümmü Ferve'den aldı" der. İbn Seken'in söylediği gibi senedde sadece Abdullah ve Ubeydullah b. Ömer yoktur. Taberânî'nin senedinde "Dahhâk b. Osman, Kâsım'dan nakleder" şeklindeki rivayet de bunların mütâbiidir." Bk.Bülûğu'l-emânî, 11/216.

Hamza Ahmed hadisin sahih olduğunu belirtir. Fakat, Ahmed Muhammed Şâkir Tirmizî haşiyesinde rivayetleri tek tek ele alarak inceledikten sonra: "Bu konuda kesin bir şey söylemeye dilim varmıyor, ancak Kasım ile Ebû Ferve arasındaki râvinin kim olduğu tesbit edilemediği İçin her durumda hadisi zayıftır" der.

312                                                                                                                     Namaz

'Hangi amel daha faziletlidir?' diye sorulunca buyurdu ki: "Amellerin en faziletlisi namazı ilk vaktinde kılmaktır."

§İkinci tarikten benzeri nakledildi.

§Üçüncü tarikten Kasım b. Gannâm Rasûlullah'a biat edenlerden en yakın babaannesi olan669 ninesi Ümmü Ferve'den nakleder; o, Rasûlullah'ın (Saiiaiiaha aleyhi ve seUem) amel konusunda şöyle dediğini işitti:

"İzzet ve celâl sahibi Allah'ın en sevdiği amel, namazı ilk vaktinde erken kılmaktır."

ŞDördUncü tarikten de benzeri nakledildi.

* Namazda Kıyamı Uzun, Rükû ve Secdeyi Fazla Yapmanın Fazileti

51/921- Câbir b. Abdullah'tan (Radıyallahü animmây.

öû9Bu kısım bazı  Miisned nüshalarında bulunmamaktadır.  (Bk. Müsned, Thk ve Thr: Şuaybü'l-Arnavucl başkanlığındaki heyet, XLV/ 66) Sened: jÇi-                                     X

Sahih: Müsned, 111/314, H.no:14305; Benzer rivayetler için bk. III/302, H.no:14167; 111/391 -392, H.no:15148; Mamer b. Râşid, Cami'. XI/191; Abdürrezzâk, 111/72, H.no:4843-4845; Müslim, Mesâcid, 164-165; Tirmizî, SalSt, 168, H.no;387 (Tirmizî hadisin Abdullah b. Hubşî ve Enes b. Mâlik'ten (Radıyatlahii anlı) de nakledildiğini ve Câbir (Radıyallahü anlıüm) rivayetinin "hasen-sahih" olduğunu ifade eder); İbn Mâce, İkâme, 200, H.no:1421; Tayâlisî, s.246, H.no:1777; İbn Ebî Şeybe, 11/222, H.no:8346; V/319. H.no:26496; İbn Huzeyme, 11/186, H.no:1155; Ibnü'1-Ca'd, Müsned, s.355, H.no:2459; Ebû Ya'lû, IV/98, 186, 195, H.no:2131, 2273, 2296; İbn Hıbbân, V/54, H.no:1758; Abd b. Humeyd, Miisned, s.312, 322, H.no:1016, 1060; Saydâvî, Mu'cemü's-süyûh. 1/203; Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, III/8; Mervezî, Ta'zhnü kadri's-salat, 1/606-607, H.no:646, 647.

Hadisin şâhidleri:

a-Soruyu soranın Ebû Zer (Radıyallahü anlı) olduğunu gösteren rivayet için bk. İbn Hıbbân, 11/76, H.no:361;

b-Benzer bir soruyu soranın da Amr b. Abese (Radıyallahü anlı) olduğunu gösteren rivayet:

Namaz313

'& (Sallallalıü aleyhi ve seltem):

'Hangi namaz daha faziletlidir?' diye sorulunca: "Kunûtu (kıyamı)671 uzun olan namazdır" buyurdu.

Bk. Aflü/ıa/, İV/385, H.no:I9328; IV/114, H.no:36964; Abd b. Humeyd, Müsned, s. 124, H.no:300; Heysemî, "senedinde zayıflığına rağmen sika sayılan Şelır b. Havşeb bulunmaktadır" der. Bk. Mecma', 1/54, 61. Bu rivayetin bir benzeri için 16/58.had İse bk.

c-Enes'ten (RadıyaUahii anlı) şahidi için bk. Makdisî, Muhtara, VH/43-44, H.no:2437-2439;

d-Ebû Hüreyre'den (Radtytdkılüi anlı) şahidi için bk. Tirmizh îmân, 12, H.no:2628 (hasen-sahih); İshâk b. Râhûye, Müsned, 1/427, H.no:491; Ebû Ya'lâ, XI/329, H.no:644ö;

e-Umeyr b. Katâde'den (Radtyallahü anlı) şahidi için bk. Alımed eş-Şeybânî, Âhâcl, 11/173-174, H.ııo:911; Taberânî, el-Mu'cemii'l-kebîr, XVII/47-48, H.no:103; Heysemî, "Taberânî'nin Evsat'ında naklettiği hadisin senedinde Süveyd Ebû Hatim var, zayıf ve sika oluşunda ihtilaf vardır" der. Bk. Mecmu', 1/58

f-EbÛ Musa'dan (RadıyaUahii anlı) şahidi için bk. Bezzâr, V1II/34, H.no:30l6; Taberanî, el-Mu'cemii'l-evsat, U/323, H.no:2106; Heysemî, 'Taberânî'nin Kebİr'İnde naklettiği hadisin râvîlerinin sika olduklarını" belirtir. Bk. Mecma', 1/60

g-Abdullah b. Hubşî el-Has'amî'den (RadıyaUahii mıh) şahidi için bk.

Müsned, HI/411-412, H.no:15337 (Râvilerinİn herbiri Mekkeli ve sika kimselerdir); Ebû Dâvftd, Vitir, 12, H.no:1449; Ncsâî. Zekât, 49, H.no:2524; es-Sünenü'l-kübrâ. 11/31, H.no: 2305; Dârimî, Salât, 135, H.no:1431; Beyhakî. es-Simenü'l-kiibrÖ, VI/81; IX/272; X/273.

Ayrıca 38/8O.hadiste benzer bir rivayet zikredildi (bk. IH/391-392, H.no: 15148). Bu hadis, "Salih Amellere Teşvik" konusunda 25/8038.hadis olarak tekrar edilecektir. 671 Bk. Bennâ, age.. 11/217; İmam Nevevî; 'Burdaki kunûltan murat, rükû ve secde dışında kıyam (yani ayakta durmak, kıraati uzatmak)' ve bildiğim kadarıyla da bu konuda alimlerin ittifakı vardır,' dedi. Bk. Müslim, MüsaTirûn 164-165; Nevevî, Şerlin Sahihi Müslim, VI/31

Namaz

52/922-EbÛ Vâil, Abdullah (b. Mes'ûd)'dan (RadıyaiiaManh) nakletti:672 ıBir gece Rasûlulîah'la (Saiiaiiahu aleyhi ve setiem) beraber namaz kıldık.

Peygamberimiz o kadar uzun süre ayakta durdu ki kötü bir şey yapmaya

niyetlendim.'' Biz:

'Ne yapmaya niyetlendin?' diye sorunca dedi ki: "(Yere) oturmaya ve onu673 terk etmeye niyetlendim.'

~ Sened: jjij ^ı ji-

Sahih: Müsned, 1/385, H.no:3646; Benzer rivayetler için bk. 1/440, H.no:4199 1/396, H.no:3766 (^ü j( olü); 1/415, H.no:3937 (® *&); Buhârî. Teheccüd, 9; Müslim, Salâtü'l-nıüsâilrîiî, 204; İbn Mâce, İkâme, 200, H.no:I418 (&% ^Ji-ı j' iı^ü) lafızlan ile naklederler.

Ebû Vâil, Şakîk b. Seleme'dir (v.82/701). 673 Burada terk edilmek istenen Hz. Peygamber'd ir. Bunun delili ise Buhârî'nin şu rivayetidir:

£& hi J^ yı< 'i'j ait 'i cUi) Bk. BuAâ/f, Teheccüd, 9

Namaz                                                                                                                     315

53/923-Muhârik'ten:674

Hac yapma niyetiyle (yolculuğa) çıktık. Rebeze (denilen yere) varınca arkadaşlarıma dedim ki:

Sened: jii^ı ^ı 'ji- 'Jj-

Sahih: Miisned, V/147, H.ııo:21205; İkinci rivayet: V/148, H.no:212I4 (Ali b. Zeyd sebebiyle hasendir); Üçüncü rivayet: V/I64, H.no:2I344; Abdürrezzâk, IT/327, H.no:3561; Dûrimî, Salât, 157, H.no:1469 (jüs i*li öLâ); raA^vf, ^Wjh meânVl-âsâr, 1/276; Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, 11/489; Heysemî, Aluned b. Haııbel'in bazı senedlerindeki râvilerînİn sahih hadis ricali olduklarını belirtir. Bk. Mecma', 11/248. Bennâ, Münziıî'ııin hadis hakkında şu değerlendirmesini nakleder: "Hadisi Ahmed b. Hanbel ve Bezzâr nakletti. Tariklerini birlikte düşünürsek hadis ya hasen ya da sahih mertebesindedir". Bk.Bülûğu'l-emânî, 11/218.

316___________________________________________________________Namaz

'Siz ilerleyin!' Ben geride kaldım ve Ebû Zerr'in (Radtyaiiaim onfij yanına vardım, o namaz kılıyordu: Gördüm ki kıyamı uzatıyor, secde ve rukûyu çoğaltıyordu. (Uzattığını) ona bildirince dedi ki:

'Namazın güzel/tam olması için kısıtlama yapmadım. Rasûlullah'ın

(Sallallahü aleyhi ve seltem) ŞÖyle dediğini İŞİttim:

"Kim bir namazda rükû yapar ya da secde ederse bir derece yükseltilir, bir günahı da düşürülür/silinir.'"

§lkinci tarikten gelen rivayet:

Mutarrif ten:

Kureyşten bir grubun yanına oturdum. Bir kişi geldi ve namaza başladı; rükû ve secde yapıyor, sonra tekrar kalkıyor ve oturmaksızın tekrar rükû ve secde yapıyordu. Ben:

'Bu kişi namazı çift rekât mı kılıyor yoksa tek mi, farkında olduğunu zannetmiyorum' deyince oradakiler:

'Yanına gidip bunu ona söylesene!' dediler. Ben de (onun yanına gittim) ve:

'Ey Allah'ın kulu! Sen namazı çift rekât mı kılıyorsun yoksa tek mi, farkında olduğunu zannetmiyorum' dedim, bana şu cevabı verdi:

"Fakat Allah biliyor. Rasûlullah'ın (Saitaiiaim aleyhi ve seiiem) şöyle dediğini işittim:

"Kim Allah İçin tam bir secde yaparsa onun sebebiyle Allah bir sevap yazar, bir günahı düşürür/sİleY, bir derece de yükseltir."' Sordum:

'Sen kimsin?'

ıEbû Zer'

Arkadaşlarımın yanına döndüm ve şöyle dedim:

'Allah, sizin gibi dostların cezasını versin! Beni Rasûlullah'ın ashabından bir kişiye (dini) öğretmek için gönderdiniz.'

§Üçüncü tarikten gelen rivayet:

Ahnef b. Kays'tan:

Mescid-i Aksâ'ya girdim ve orada çok secde yapan bir kişiye rastladım, onun bu hareketine biraz kızdım675, namazı bitirince de dedim ki:

'Namazı çift mi yoksa tek rekat mı kıldın, biliyor musun?'

'Ben bilmesem de izzet ve celâl sahibi Allah biliyor. Bana dostum Ebu'l-Kâsım (Satiaiiaiıo aleyhi ve seltem) şunu haber verdV dedi ve ağladı.Tekrar; ''Bana dostum Ebu'l-Kâsım şunu haber verdi' dedi ve ağladı. Sonra; 'Bana dostum Ebu 'l-Kâsım şunu haber verdi:

"Her hangi bir kul Allah için tam secde yaparsa, Allah bunun sebebiyle onu bir derece yükseltir, bir günahını düşürür/siler ve ona bir sevap yazar.'" dedi. Ona sordum:

'Allah sana rahmetiyle davransın, bana söyle, sen kimsin?'

Bk. Bennâ, age., 11/218

Namaz                                                                                                                     317

ıBen Ebû Zer, Rasûlullah'ın arkadaşı' O anda kendimden utandım...676

NOT: Ebû Zer (Radıyatiahu anlı) zâhid, infak ehli ve çokça nafile namaz kılan bir sahabiydi; O kadar çok namaz kılardı ki bazen kendisi de şaşırırdı. Onun bu hırsı yukarıdaki rivayette geçen secdenin sevabından kaynaklansa gerek.

Nafile namazda kıyamı uzatıp, az rekat kılmak mı yoksa kıyamı kısa tutup çok rükû ve secde yapmak (yani çok rekat kılmak) mı efdaldir, konusunda ihtilâf edildi; Tahavî (v.321/933); ikisi de aynı derecededir, belki efdal olan kıyamı uzun ve çok secdeli (yani rekattı) namazdır, dedi/177

Burada sahabe ile etba arasındaki fark hemen göze çarpmakladır. Rasûlullah sahabeye öyle bir huşu ve samimiyet bilinci kazandırmış ki onların ibadet, cİhad ve infak gibi konularda göz kamaştırıcı hayatları sonraki nesilleri etkilemiştir. Sonraki nesiller olarak kabul edilen tabiûn ve etba'dan itibaren Müslümanlar sahabenin yüksek seviyelerine/derecelerine saygı ve hayranlık duymuşlardır.

67fı Bk. Bennâ, age., 11/218; Utancının sebebi, bilmeden tenkid ettiği kişinin sahabî olduğunu

anlamalıdır.

û77Talıavî, Şerhu meâni'l-âsâr, 1/476-477

318___________________________________________________________Namaz

54/924-Ebû Fatıma el-Ezdî {ya da el-Esedî)'den (RadtyaUahUanh):

Bana Hz. Peygamber (SaUaiiaim aleyhi ve seUem) dedi ki:

"Ey Ebû Fatıma! Bana (çabuk) kavuşmak istersen secdeleri çoğalt!"

§Diğer tarikten (nakledildiğine göre Peygamberimiz dedi ki);

"Ey Ebû Fatıma! Secdeleri çoğalt! Şüphesiz bir kişi mükemmel ve yüce olan Allah'a secde ederse o secdesi sebebiyle mükemmel ve yüce olan Allah da onun derecesini yükseltir."

§Başka bir tarikten, Kesir el-A'rac es-Sadefî anlattı:

Bizimle birlikte Zü's-Savârî'de bulunan Ebû Fatıma'nm şöyle dediğini işittim:

Rasûlullah (Saiiatiaha aleyhi ve seiiem) (bana) dedi ki:

"Ey Ebû Fatıma! Secdeleri çoğalt! Zira bir kul679 mükemmel ve yüce olan Allah'a tam secde yaparsa o secde ile Allah Teâlâ onun derecesini yükseltir."

78 Sened: ^£jı J^)\ j^ ,J * Salıih: Müsnecl İÜ/427, H.no: 15465; Diğer rivayet: HI/427, Rno: 15467; "Müslim" lafzının geçtiği rivayet: 111/427, H.no: 15466; İbn Mâce'nin farklı bir senedle rivayet ettiği hadisin lafzı şöyledir:

: Jü İUilj Â& f-İ&l Jü( («v^1' *îît Jj-j W ii-İ* Jü "JJ^- ilkti Ijl Ol ly J> i*>» ilîi L^ îaS-j İ?rji %> İİı iUi'j Oj öi^ aJJ İJ*li 0 iljf\4

Bk. /ön Mâcc, İkâme, 201, H.no:1422; İbn Sa'ıl, VII/198; Senedinde saduk olarak nitelendirilen Mûsâ b. Dâvûd. İbn Lehîa ve Yezid b. Amr var. İbn Lehîa haricindeki râvilerin mütâbii var, fakat İbn Lehîa'nın da mütâbiini İbn Mâce rivayetinde bulabiliriz. Bennâ Münziıî'nin hadis hakkında şu sözünü nakleder: "Hadisi Ahmed b. Hanbel ve İbn Mâce ceyyid bir isnadla nakletti." Bk.Bülûğiı'l-emânî, 11/219.

Ebû Fatıma el-Ezdî / el-Esedî / ed-Devsî / ei-Leysî'nin (Radıyallahü anlı) ismi hakkında farklı görüşler bulunmaktadır: Üneys, Abdullah b. Üneys,... Aşın secde etmesi sebebiyle alnı ve dizleri kararmış ve Mısır fethini görmüş sahabeden biridir. Bk. İbnü'1-Esîr, Üsdü'l-ğâbe, VI/236-237, Trc.no:6l57. İbnü'1-Esîr, burada geçen hadisi ayrıca Ebû Fatıma ed-Damrî'nin biyografisinde de verir ve bunun râvi hatası olduğunu söyler. Bk.age, VI/237-238, Trc.no:6158.

a-Sevban'dan (Radıyallahii anlı) şahidi için bk. 56/926.hadis

b-Rabîa b. Ka'b el-Eslcmî (Ebû Firâs el-Eslemî)vden (Radıyallahii anlı) şahidi için bk. 55/925.hadis

c- Ubâde b. Sâmit'ten (RadıyaUahüanh) şahidi:

 'l oiİ1 Ji

İbn Mâce, Salât, 201, H.ııo:1424 (Bûsirî: •'Velid b. Müslim'in tedlisi sebebiyle Ubâde'nin hadisinin isnadı zayıftır" der).

Bu konudaki şâhidler İçin bk. Heysemî, age., H/248, 251,257. 6   Başka rivayette; "...bir Müslüman"

Namaz                                                                                                                         319

55/925-Benî Mahzûm'un mevlâsı Ziyad b. Ebû Ziyad, Rasûlullah'ın erkek (ya da kadın) hizmetçisinden nakleder:680 Rasûlullah'ın (Saiiattaitu aleyhi ve seitem)h\zmetçisine söylediği sözlerden biri: "Herhangi bir ihtiyacın var mı?" olurdu. Nihayet (böyle bir soru sorduğu günlerden) birinde bu hizmetçi:

'Ey Allah'ın Rasûlü! (Evet) bir ihtiyacım var' dedi. Rasûlullah:

"İhtiyacın nedir?"

'İhtiyacım kıyamet günü bana şefaat etmendir.'

"Bu konuda sana kim yol gösterdi?"

'Rabbim'

"İllâ bunu istiyorsan681 çok secde yaparak bana yardımcı ol!"

AÇIKLAMA

Sahabe-i Kiram Rasûlullah'a hizmet etmek İçin yarışırdı. Şüphesiz bu onların Rasûlullah'a karşı duydukları üstün sevgi ve saygıdan kaynaklanmaktadır. Saha­beden bir kısmı da sürekli hizmet etmeye gayret ederdi. Bunlardan bazıları:

fi8° Sened: ^jCaiGı J^_

Sahih: Müsned, III/500, H.no:16021; Buradaki hizmetçinin, diğer rivayetlerden Rabîa b. Ka'b el-Eslemî olduğu muhtemeldir.

Rabîa b. Ka'b el-Eslemî'nin bu rivayetini yukarıda ayrıca vereceğiz. Fakat, Müslim, Ebû Dâvûd ve Nesâî bu rivayeti özet olarak vermiştir:

: Jlî İlli 'j* c-ii ÎUi '^ jl Jli <adl V iliil^ il)t-l >iJjJ J- J JUi <£r£-'j 'iyiy *Ş» p-j ^5* *İİI Jij> *îll Jj-j '£ ÖJ '■Z^

Sy£j\ t'j&t il—i' Ji- ^Ö

Müslim, Salât, 226; Ebû Dâvûd, Tatavvu', 22, H.no:1320; Nesâî, Tatbik, 79, H.no:l 136. Hizmetçinin Sevban olduğu da iddia edilmektedir. İlgili rivayet için bk.56/926.hadis 681 Bennâ,age., 11/219

320                                                                                                                     Namaz

1-Hz.Ali682

2-Abdullah b. MesÛd683

3-Ebû Zeyd b. Ahtab684

4-Enes b. Mâlik635

5-BiIâl-i Habeşî686...

Hatla Müslüman olmayanlar bile Rasûlullah'ı sever ve ona hizmet ederdi. Bunlardan birisi Hz. Ömer'in âzadlısı Yahudi Üssek olup hizmet ettiğinde Peygamberimiz kendisine dua etmişti.687

Yukarıdaki rivayette hizmet eden kişinin Rabîa b. Ka'b (RadıycıUahu anlı) olduğunu yine Müsned'de nakledilen başka rivayetten anlamaktayız. Bennâ bu rivayeti burada zikretmediği için hadisin lam metnini veriyoruz:

(lS1 Müsned, 1/107

bn Buharı, Fedâilü'l-ashâb, 20

684 Zelıebi, kabe, IV/78

m Bulum, Vudû, 56; Müslim, Taharet 71, Eşribe 89

m İbn Sa'd, Tabakât, 111/235   .

687 İbn Sa'd, Tabakât, VI/158,259; Keltânî, et-Teratibü't-idâriyye (Trc. Hz. Peygamber'in

Yönetimi), 97

Namaz                                                                                                                     321

* Rabîa b. Ka'b'dan (RadıyallahU anh).

Ben Rasûlullah'a (Sailaliaiui aleyhi ve seltem) hizmet eder ve bütün günümde ihtiyaçlarını karşılardım tâ ki o, yatsı namazını kılıncaya kadar. Rasûlullah evine girdiğinde belki bana ihtiyacı olur diyerek kapısında oturdum/bekledim. Rasûlullah'in şöyle dediğini sürekli işitirdim:

"Subhânallah, subhânatlah, subhânallahi ve bi hamdih"

Artık gına getirip dönmeme ya da orada yatmama sebep olan gözlerimdeki (uykunun) galip gelmesine kadar bu (zikir) devam ederdi.

Bir gün Rasûlullah benim kendisine olan atikliğim ve hizmetim nedeniyle şöyle dedi:

"Ey Rabîa! Benden bir şey iste, sana vereyim!" Ben de:

'Ey Allah'ın Rasûlü! Bu işimde bana süre ver! Sonra sana bildireyim' dedim.

Kendi kendime düşündüm ve anladım ki dünya sürekli olmayan, yok olan (bir hayattır), bana burada yeterli olan ve ulaşan nzık da bulunmaktadır. Dedim ki: 'Rasûlullah'tan âhiretim için (bir şey) isteyeyim. Şüphesiz onun izzet ve celâl sahibi Allah katında bir konumu/yeri var.' (Bu düşüncelerle) Rasûlullah'ın yanma gittim, bana:

"Ne yaptın, ey Rabîa!" deyince ben şöyle dedim:

'Evet, ey Allah'ın Rasûlü! Rabbinin huzurunda benim için şefaatte bulun­manı istiyorum ki beni ateşten kurtarsın.' Rasûlullah:

"Bunu sana kim tavsiye etti/söyledi?" Ben:

'Hayır, vallahi seni hak (din) ile gönderene yemin ederim ki bunu bana hiç kimse tavsiye etmedi/söylemedi. Ancak sen Allah'ın yanında bulunan konumun itibariyle "benden iste sana vereyim" deyince' bu işim için süre istedim ve anladım ki dünya sürekli olmayan ve yok olan (bir hayattır) ve burada bana gelen bir rızık da bulunmaktadır. Dedim ki Rasûlullah'tan âhiretim için bir şey isteyeyim.'

Rasûlullah uzun bir süre sustu/konuşmadı, sonra :

"Ben bunu yaparım/yapan kişiyim, (ancak) sen de çok secde ederek kendinle ilgili bir konuda bana yardımcı ol!" buyurdu.

§Aym râviden ikinci tarikle gelen rivayet: Rabîa b. Ka'b (RadıyallahU anh) anlattı:

Rasûlullah (Sallallahü aleyhi ve sellem) bana:

"Benden (bir şey) iste ki vereyim" deyince ben:

'Ey Allah'ın Rasûlü! Bana süre ver, bu işimi düşüneyim' dedim. Rasûlullah:

"O hâlde bu işini bir düşün!" buyurdu.

688 (Ebû Firâs) Rabîa b. Ka'b el-Eslemî'nin rivayeti: MUsned, IV/59, H.no:16531-16532 (Senedinde İsmail b. Ayyaş bulunmaktadır. Bu nedenle de hu rivayet hasen sayılır. Ayrıca 16531.hadiste sika müdellİs İbn İshak semamı açıklamamış, I6532.hadisıe ise semâmı açıklamışın-); İbııü'I-Esîr, Üsdü'1-ğâbe, VI/238-239, Trc.no:6161.

322___________________________________________________________Namaz

Bir süre düşündüm ve kendi kendime dedim ki 'Dünya İşi sürekli değil. (O hâlde) kendime âhiretimle İlgili bîr şey istemekten daha hayırlı bir şey göre­miyorum.' Rasülullah'ın yanına girdim, bana:

"İhtiyacın nedir?" diye sorunca ben de:

'Ey Allah'ın Rasûlü! İzzet ve celâl sahibi Rabbin katında benim için şefaatte bulun ki beni ateşten/cehennemden kurtarsın' diye cevap verdim.

"Bunu sana kim tavsiye etti/söyledi?"

'Hayır, vallahi, ey Allah'ın Rasûlü kimse tavsiye etmedi/söylemedi. Gördüm ki dünya kendi ehline faydalı olmayan/yok olan (bir hayattır). İstedim ki âhiretim iÇİn bir şey alayım/hazırlayayım.'

Bunun üzerine Rasûlullah şöyle buyurdu:

"O hâlde sen de çok secde ederek kendinle ilgili bir konuda bana yardımcı ol!"

56/926-Mâ'dân b. Ebû Talha el-Ya'mürî anlattı:689

Rasülullah'ın mevlâsı Sevbân (Radıyaiiahu miı) ile karşılaştım ve dedim ki:

689 Sened: U^ **&> J{ v- &•& ,^~ j^; r&-» y      J        ^

Sahih: Müs'ned, V/276. H.no:22277; Benzer rivayetler için bk. V/280, H.no:22310; V/283,

H.no:22341; V/276, H.no:22270:

 *Iü <l)ı jjCa «Ilı Jj-j j* &**- oU^J Jj Jl» aiiJı ji Jı jJC ji ~sj* jj jj^- j* iXi ıIîji- yiü- jî j—iv Üji-

Müslim, Salât, 225; 77rm<#, Salât, 169, H.ııo:388-389 (Tirmİzî, Ahmed b. Hanbel gibi kısaltma yapmadan Ebu'd-Derdâ'nm naklinin tamamını verir. Ma'dân b. Talha el-Ya'mürî'ye İbn Ebî Talha da denildiğini belirttikten sonra bu konuda Ebû Hüıeyre, Ebû Ümâme ve Ebû Fâtıma'dan (RadıyallahU anhiim) rivayetierin/şâhidlerin nakledildiğini söyler ve Sevbân ile Ebu'd-Derdâ hadisinin "hasen-sahih" olduğuna hükmeder); Ahmed Muhammed Şakır Tirmizî'nin SUnen'İne yazdığı şerhte Ebû Zer'den (Radıyallahü anlı) de şahidinin bulunduğunu söyler. Nesât, Tatbik, 80, H.no:l 137:

fim Mâce, Salât, 201, H.no:1423.

Ebû Fâtıma'dan (Radıyallahü anlı) şahidi için bk. 54/924.hadis.

Namaz___________________________________________________________323

'Bana öyle bir amel söyle ki onun sebebiyle Allah beni cennete koysun.'690 O sustu. (İkinci,) sonra üçüncü kere sordum, şöyle cevap verdi:

ıBunu ben de Rasûlullah'a (Satiaiiahualeyhi ve seiiem) sordum, şöyle buyurdu:

"Çok secde yapmalısın! Zira sen secde yaptığında Allah (dereceni) bir derece yükseltir ve bir günahını da düşürür/siler."'

(Râvi) Mâ'dân ekledi:

Sonra Ebu'd-Derdâ (Radtyaiiahtı anh) ile karşılaştım ve aynı soruyu sordum, Sevbân'ın bana söylediklerinin aynısını söyledi.

AÇIKLAMA

Bu hadisler namazda uzun kıyamın ve fazla rükû ile secdenin faziletini gösterir; ancak hangisinin daha faziletli olduğu noktasında ihtilâf edildi:

1-Baz alimlere göre, secdeyi uzatmak rükû ve secdeyi çoğaltmaktan daha faziletlidir.

2-Kıyamın uzun olması daha faziletlidir, bu İmam Şafiî ve bazı alimlerin görüşüdür.

3-İkisİde eşittir, birinin diğerine üstünlüğü yoktur; bu da 1. Ahmed b. Hanbel-den nakledildi.

4-Gündüz rükû ve secdeyi çoğaltmak, gece ise kıyamı uzatmak daha faziletlidir ki bu îshâk b. Râhûye'nin görüşüdür.

Bu konudaki ihtilâf Rasülullah'ın bazı uygulamaları ve sözlerinden kaynak­lanmaktadır; bunların bir kısmı yukarıda zikredildi.691

* Sabah ve İkindi Namazlarının Faziletleri

57/927- (Z.) Ebû Bekr b. Ebû Musa692 babasından (Radıyaüahu nakleder:6*3

090 (ya da 'Allahın en sevdiği amel...' dedim.)

691 Benna, agc, 11/220

092 Ebû Musa nisbeti için bk. Buharı, Mevâkît, 26; İbn Hacer de bu kişinin Ebû Musa el-

Eş'arî olduğunu bildirdi. (Bk. İbn Hacer, age. 11/53)

" Sened:   -?"'-'1 ı'^Ur ?) ıij-^ Jıi J?4 'Jı fil* Ca>- Ju jjıi- 'J, *jtıi jJıi- y\ ı3Si- Ju «ili xi- i2Â>-(j) Sahih: Müsned, IV/80, H.no:16676; Buhârî, Mevâkît, 26; Müslim, Mesâcid, 215 (Abdullah b. Ahmed b. Haııbel'in hocası Ebû Hâiid Hüdbe / Heddâb b. Hâiİd, Buhârî ve Müslim'in de hocasıdır); Dârimî, Salât, 136, H.no:1432 (Dârimî, bu iki vaktin sabah ve ikindi olduğunu belirtir); Ebû Bekir, Ebû Mûsâ el-Eş'arî'nin oğludur. Bu zatın Umara olduğu da söylenir; ancak İbn Asâkir, Ahmed b. Hanbei'in Müsned'de rivayetlerine yer verdiği sahabenin isimlerini tertip ettiği eserinde (no:841) Ebû Mûsû el-Eş'arî olduğunu tercih eder. İbn Hacer de aynı tercihte bulunur. Bk.Fethu'l-Bâri, 11/66-68.

324___________________________________________________________Namaz

Hz. Peygamber (Saiiaiiaim aleyhi ve seiiem) şöyle dedi:

"Kim iki serinlik vaktindeki namazı kılarsa cennete girer."

AÇIKLAMA

Âlimlerin çoğunluğuna göre iki serinlik vaktinden kasıt sabah (yâni fecr) ve ikindi vaktidir.694 Zira bu iki vakit günün iki tarafındadır. Birisi fecrdİr ki güneş daha doğmamıştır, diğeri de ikindi vaktidir ve güneşin tesiri geçmiştir. Bu vakitlerde hava latif hâle gelir, sıcaklığın tesiri gider.

Bu rivayetin anlaşılmasında ihtilâf vardır:

1-Beş vakit namaz emredilmeden Önce Müslümanlar İki vakit namaz kılıyorlardı. Beş vakit namaz döneminden önce vefat eden Müslümanlar hakkında çeşitli ihtimaller zikredildi. Ancak bu rivayet onların cennete gittiklerine işaret etmektedir. Zira Allah kişiyi gücü dışındaki/üstündeki şeylerle sorumlu tutmaz.

Bezzar'a göre buradaki (^) kelimesi mevsûledir. Bu durumda (>>-=> y_ti\)

'bunları kılan cennete gitti' şeklinde anlaşılır. Çünkü Müslümanlar Mekke'de ilk dönemlerde iki vakit namaz kılıyorlardı. Sonra beş vakit emredildi.

İbn Hacer'e göre ise (j.) kelimesi şartiyyedir ve tekid manası vardır, yâni

'kesin cennete gitti' şeklinde anlaşılır.695

2-Bu rivayet öncekilerin durumlarını haber verme yanında iki vaktin (yâni sabah ve ikindi namazlarının) önemine dikkat çekmekte ve bir sonraki 58/928 nolu hadis de bunu kuvvetlendirmektedir. Doğrusunu Allah bilir.

Daha Önce iki vakit namaz kılma şartıyla Hz.Peygamberin bir kişinin İslama girişini kabul ettiğine dair hadis geçmişti. İlgili rivayet İçin bk. 52/94.hadis.

Buhârî'nin senedinde Ebû Bekir b. Abdullah b. Kays olarak künyesiyle zikredilir. Abdullah b. Kays, Ebû Mûsâ el-Eş'arî'nİn ismidir. Dolayısıyla bu hadis Müsned'de Ebû Mûsâel-Eş'arî'nin Müsned'inde yer alsaydı daha İsabetli olurdu.

ibn Hacer, Hemmam'ın rivayetlerinde Ebû Cemre'nin şeyhi Ebû Bekir b. Abdullah'tır. Bu ise Ebû Bekir b. Umara b. Rueybe/Ruveybe es-Sekafî olduğunu zanneden­lere zıttır. Müslim, Ebû Bekir b. Umâra'nın babası kanalı ile naklettiği şu rivayetini nakleder:

Bk. Müslim, Mesâcid, 213-214. Nesâî, Salât, 13, H.no:469; Bu lafız, manası aynı olmakla birlikte Ebû Musa'nın rivayetinin lafızlarından farklıdır. Doğrusu her ikisi de farklı hadistir. Bk. Fethu'l-Bârî, 11/68 (Mevâkît, 26'nııı şerhi). Umara'nın rivayeti İçin bir sonraki 58/928.hadise bk.

Fedâle el-Leysî'den (Radıyallahü anh) şahidi için bk. 60/930.hadis. mi Müslim, Mesâcid, 213

695 İbn Hacer, Fethu'l-Bârî, 11/53; Suyûtî, Dîbûc 11/281; Münâvî, Feyzu'l-Kadîr, VI/184. Ancak İbnü'l-Esîrbu iki vaktin sabah ve akşam olduğunu zikretti. Bk.Nihâye 1/114

Namaz                                                                                                                     325

58/928-Umâre b. Ruveybe (Radıyaiiahaanh) nakleder:696

Kendisine Basralılardan birisi:

'Rasûlullah'ın (SaiiaUaha aleyhi ve seiiem) sözünden duyduğunu bana naklet!' deyince o şöyle anlattı:

Rasûlullah'ın şöyle dediğini duydum:

"Güneş doğmadan önceki (sabah) ve batmadan önceki (ikindi) namazını kılan cehenneme girmez.     "

'Sen bunu gerçekten ondan duydun mu?698'

'Bunu kulaklarım duydu ve kalbim anladı (ezberledim).'

Soran kişi: 'Vallahi ben de onun böyle dediğini duydum' dedi.

696 Sened: <J y- ^iÜiı C'/j Ji

Sahih:   Müsned,   IV/261,   H.no:18213;   Diğer  rivayetler:   IV/136,   H.no:17l54;   IV/261,

H.no:18214;IV/I36,H.no:17156-17J57:

J^ğlif ülj Jü O* <i J4-11 r" JVjİ Iİ-'j *İ* "Ül j£" JJl ^î"'} İr* '•** *' *ı-- Cj'1 J^* ö^Lalll Jil j^ OLii Jli ji-j iil&j...

Müslim, Mesâcid, 213 0^*0 >jîı ^) ziyadesiyle; £ûh Z?âvi«/, Salât, 9, H.no:427; f, Salât, 13,21, H.no:469, 485;

Fedâle el-Leysî'den (Radıyaltahü anlı) şahidi için bk. 60/930.hadis. Ebû Mûsâ el-Eş'arî'den (Radıyallahii anlı) şahidi için bk. 57/927.hadis.

697 Bİr rivayette; girmeyecek, şeklinde geçmektedir.

698 Bir rivayette de; Rasûlullah 'tan duydun mu? şeklindedir.

326                                                                                                                     Namaz

:

59/929-Ebû Hüreyre'den

RasÛlUİlah (Sallallalm aleyhi w sellem) buyurdu kî:

"Allah'ın nöbetleşe (yeryüzüne) inen melekleri vardır; gece melekleri ve gündüz melekleri. Bunlar (nöbet değişimi için) sabah ve ikindi namaz­ları vaktinde buluşurlar. (Nöbeti biten) yanınızdaki700 melek (sizin amelle­rinizle birlikte) Allah'a yükselir. Allah olayları en iyi bilen olduğu halde meleklere sorar:

'Kullarımı hangi hâlde bıraktınız?' Melekler (her seferinde) şöyle derler:

'(Kendilerinden) ayrıldığımızda namaz kılıyorlardı ve (yanlarına) vardığımızda da namaz kılıyorlardı.'"

AÇIKLAMA

Bu melekler âlimlerin çoğunluğuna göre hafaza melekleridir. Allah Teâlâ şöyle buyurdu:

' ...ve sizin üzerinizde koruyucular vardır, (onlar Öyle) şerefli/üstün kâtiplerdir ki yapmakta olduğunuz her şeyi bilirler.' (İnfilâr 82/10-12)

Kirâmen Kâtibin insanların yanından ayrılmayan, nöbetleşe duran meleklerdir ki onların yaptıklarını kaydederler. Enes b. Mâlik'in rivayetinde Rasûlullah dedi ki:

"Hafaza melekleri kaydettiklerini Allah'a ulaştırırlar; (o kulun amellerinin yazıldığı) sayfanın başından sonuna kadar istiğfar vardır. Allah da kulunun bu sayfadaki günahlarını affeder."701

Ebû Hüreyre'nin rivayetinde Rasûlullah şöyle dedi:

"Allah'ın bazı melekleri var ki baktıkları insan oğlunu tanırlar;

Allah'a itaat eden bir kula bakarlar ve onu aralarında konuşurlar, şöyle derler:s Filan bu gece kurtuldu.' "

Günah işleyene de bakıp aralarında konuşurlar, şöyle derler: 'Filan bu gece helak oldu.'101

Ancak başka meleklerdir diyenler de vardır. Herhalde bu melekler insanların amellerini kontrol edip, özellikle namaz kılmalarını takip eden meleklerdir.

Rasûlullah efendimizin meleklerin buluştuğu vakitleri açıklayıp, bu vakitteki İbâdeti hatırlatması bizim için bir nimettir, bunu değerlendirmeliyiz.

Meleklerin buluştuğu vaktin, ilk namaz vakti olması kuvvetle muhtemeldir. Bu da namazların ilk vaktinde ve cemaatle kılınmasının önemini göstermektedir.703

Sened:

Sahih: Müsned, 11/257, H.no:7483; Benzer rivayetler: 11/396, H.no:9124; 11/266, H.no:7601 (Bu iki rivayet 123/993.had isle zikredilecektir); H/344, H.no:8519; 11/233, H.no:7185; 11/474, H.no:10089; Mâlik, Kasru's-salât, 82; Bıthârî, Mevâkît, 16; Müslim, Mesâcid, 210; NesÛİ, Salât,2i,H.no:483;

Ayrıca 123/993.hadisebk.

700 Diğer rivayette, yanınızda geceleyen, şeklinde nakledildi.

7111 Heysemî, Mecmeu'z-zevâid. IX/2O8 (Bezzar'dan naklen); Beyhakî, Şuabu'l-iman, V/392, No:7053; Deylemî, Firdevs, IV/54, No: 6170

702 Heysemî, age., X/226 (Bezzar'dan naklen ve bazı ruvâtı meçhul)

703 Aynî, Umdetü'l-kârî, IH/44; Bennâ, age., 11/221

Namaz                                                                                                                     327

60/930- Fadâle el-Leysî'den (Radıyaiiahüanhy™

Hz. Peygamber'in (Saiiaiiaha aleyhi ve seiiem) yanına geldim, Müslüman oldum ve bana (İslâmı) öğretti, beş vakit namazın vakitlerine kadar (birçok şeyi) öğretti. Ben:

'Bunlar benim meşgul olduğum vakitler. Bana hepsini içine alan bir şeyler söyle!' deyince şöyle buyurdu:

704 Sened: ^öı J^ 'J, ^> y\ J&~ jıi £» J 'j V.\> u>' jû p^> ısâi. ü£J

Sahih: Müsned, İV/344, H.ııo:18925; Ebû Davud'un rivayetinde Ebû Harb b. Ebu'l-Esved, Abdullah b. Fedâle'den, o da babası Fedâle'den (Radıyallahü anlı) naklettiği görülmekledir:

Bk. Cö« Dâvd(/, Salât, 9, H.no:428. Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, XVIU/319, H.no: 826; Hâkim, 1/69, H.no:51 (Zehebî, hadisin senedindeki râvilerden Hüseyin'e muhalefet edildiğini söyler); Bennâ ise hadisin isnadının hasen olduğunu ifade eder. 'Bk.Bülûğtt'l-emânî, 11/222.

Suyûtî, hadisi Ebû Dâvûd, Hâkim ve Beyhakî'ye nispet ederek sahih hükmü verir. Münâvî ise her hangi bir talikte bulunmaz. Bk. el-Câmiu 's-sağir, H.no:3657; Feyzu'l-kadîr, M/485.

Fedâle el-Leysî'nin babasının isminde ihtilâf edildi. Fedâle b. Abdullah, Fedâle b. Vehb, Fedâle b. Umeyr. Bu sahâbî Mekke'nin fethinde putların kırılışını şu dizelerinde ifade eden kişidir:

Muhammed ve ordusunun putları kırdığı gün fethi görmediysen,

Allah 'm nurunun apaçık doğduğunu, şirkin yüzünü ise karanlığın kapladığım mutlaka göreceksin.

Bk.İbnü'1-Esİr, Üsdü'1-ğâbe, IV/347-348, Trc.no:4233.

Hadis şâhidleri ile sahih li gayrihî seviyesine yükselir.

a-Müphem bir sahâbiden (Radiyatlalıii anh): Müsned, V/24-25, H.no:20I65; V/363, H.no:22974. Ahmed eş-Şeybânî, 11/195, H.no:94I. Muâviye el-Leysî başlığı altında bu hadise yer veren Ahmed eş-Şeybânî buradaki müphem sahâbînin bu zât olduğunu ve bu şahsı tercih ettiğini göstermektedir (52/94.hadis). Bu müphem sahâbinin Fedâle el-Leysî olma İhtimâli de vardır. 60/930 ve 52/94.hadİsleri karşılaştırınız.

b-Ebû Mûsâ el-Eş'arî'den (Radıyallahü anh) şahidi için bk. 57/927.hadi s.

c-Umâra b. Rueybe/Ruveybe es-Sekafî'den (Radıyallahü anlı) şahidi için bk. 58/928.hadis.

 

328___________________________________________________________Namaz

"Eğer bunlardan geri kalırsan, kesinlikle İki asır (namazından) geri kalma!"

'İki asır (namazı) nedir?' "Sabah705 ve ikindi namazı.706"

NOT: Burada İki vaktin zikredilmesi diğerlerinin yerine geçer şeklinde anla­şılmamalıdır. Zira bu anlayış İslâm'ın kesin deliller ve icma ile sabit olan beş vakit emrine aykırıdır ya da o sahabiye has bir ruhsattır.707

Bu rivayette bizim için geçerli olan iki vaktin önemine dikkat çekilmiş olmasıdır.

Bu hadis 52/94.hadisi de açıklamaktadır.

61/931- Cerir b. Abdullah'tan {Radıydiahn anh):

705 Bk. Hâkim, Müstedrek, 1/68; Azimâbâdî, Avnü'l-Ma'bûdlim

106 Günün İki uç kısmına iki asır denmesi bu vakitlerin gündüz ve gecenin değiştiği

vakitlerden olduğu İçindir. İki ismin birleştirilerek kullanımı Arapçada tağlib olarak bilinir,

meselâ; "Ebeveyn" (anne ve baba), "Umerayn" (Hz.Ebû Bekir ve Ömer), "Kamerayn" (güneş

ve ay) gibi... Bk.Bennâ, age., 11/223; İbnü'l-Esîr, Nihâye, III/223 ("Asr" maddesi).

707 Seheranfûrî, Bezlü'l-mechûd, IH/232

Sened: ^j, 'j- i-ji^'^jii- ^ 'j '^j t^J- Ju jsMÜ-ı ji- v^ ı2-ıî- _£*■ j>. XJ-^- £j>.

Sahih: Miisned, IV/360, H.no:19090: Benzer rivayetler: IV/362, H.no:19105; İV/365-366, H.no:19148; Buhârt, Mevâkît, 16, 26; Ezan, 129; Tefsir, 50/2; Tevlıîd, 24; Müslim, Mesâcid, 211-212 (< ı*j> Jjj ^JAiı ç_j£, jŞ 'dûj xS^ 'tC-'j) 'jşr[/ p >iî<j >ii' yi; ı*j> J5İ y-^' %_$> 'S? 'f~ J*) lafzıyla; Ebû Dâvûd, Sünnet, 19, H.no:4729 (;>i '£} îö jii î£î) ziyadesiyle; Tirmizî, Sıfatü'l-

cennc, 16, H.no:2551 (hasen-sahih); İbn Mâce, Mukaddime, 13, H.no:177; Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebtr, 11/294, H.no:2224-2230;

Ru'yetullah (Allah'ın âhirettc görülmesi) ile İlgili rivayetler bu eserin son cildinde en son konu olarak ele alınacaktır. Bennâ, bu eserin hürmetine, Allah'ı âhirette görebilme niyeti İle bu konuyu eserin sonuna ek bir konu olarak ilâve etmiş; fakat Bennâ bu hadisi o konuda ele almamıştır. Diğer hadisler için bk.514-518/12104-12108).

Ebû Saîd el-Hudrî'den (Radıyallahü anlı) şahidi için bk. Müsned, 111/16, H.no:11062;

Ebû Hüreyre'den (RadıyaUahii anlı) şahidi için bk. Müsned, 11/389. H.no:9035; 11/275, H.no:7703; Buhârî, Rikâk. 52; Müslim, îmân, 299; Ebû Dâvûd, Sünnet, 19, H.no:4730.

Namaz__________________________________________________________329^

Bir dolunay709 gecesi Rasûlullah'ın (Saiiaiiaha aleyhi ve seüem) yarımdaydık. Şöyle buyurdu:

"Şu anda (gökteki parlak) ayı gördüğünüz gibi izzet ve celâl sahibi Rabbinİzİ de kesinlikle göreceksiniz, O'nu görmek için birbirinizi rahatsız etmeyeceksiniz. Eğer güneş doğmadan ve batmadan önceki iki namazı kaçırmamayı710 gerçekleştirebilirseniz (bu mükafat size verilecek)."

Sonra (Râvi Cerir)71' şu âyeti okudu:

'...Güneş doğmadan ve batmadan önce Rab bin i hamd ile teşbih et!     '

§RâviIerden (Şu'be): rivayette "gücünüz yettiği" ibaresinin bulunup bulunmadığından şüphe ettiğini belirtti.

* Nafile Namazların Önemi ve Farz Namazların Eksiğini Gidermesi

713

62/932-Ebû Umâme'den (Radıyaiiahu anh):

709 Bk.Râzi, Muhtûru's-sıhâh 43; Diğer rivayette de bu mana bulunmaktadır. (Bk. Ebû Davûd, Sünnetl9, No: 4729)

710  Lafız manası, mağlup olmamaya gücünüz yeterse, şeklindedir.

711  Âyeti okuyan râvi Cerir'dir. Bk. Müslim, Mesâcid, 211.

712 Kâf 50/39

713 Seııed: ;û>jî J. j£ 'J*^ Jy.-^'j. ^^ 'J % tfîu. ^ûiı 'J. jLtıi s&-

Hasen: Müsned, V/268, H.no:222O7; Tİrmizî'nin metninde "yani Kur'ân" -.-ifâdesinin râvilerden Ebu'n-Nadr'a âit olduğu kayıtlıdır. Bk.Tirmizt, Fezâilü'l-Kur'ân, 17, H.no:2911 (Hadis gariptir. Bekir b. Huneys hakkında Abdullah b. Mübarek tenkidde bulundu, son zamanlarında onu terk etti. Fakat hadis Cübeyr b. Nüfeyr tarafından da nakledilir); Cübeyr b. Nüfeyr'den de mürsel olarak nakledilen bu hadis şudur:

irjîiı ^ ü* £> ı^ jiît, «in j\ \jşj y ;&) ^L j *& Jiı yt yi jıî jıs >' ^: pr ^ iıi.jf ^: 4} >

Tirmizt, Fezâilü'i-Kur'ân, 17, H.no:2912. Taberânî, el-Mu'cemü'1-kebîr, VIII/151, H.no:7657; Bekir b. Huneys'in Tirmizî iki, İbn Mâce ve Ahmed b. Hanbel birer rivayetini nakleder. İbn Mâce'nin rivayetinde Bûsırî bu zatın zayıf olduğunu belirtir. Bk. İbn Mâce, Mukaddime, 17, H.no:229 (İsnadı zayıftır. Çünkü senedinde yer alan râvilerden Dâvûd b. ez-Zibrikân, Bekir b. Huneys ve Abdurrahman b. Ziyâd zayıftırlar); Suyûtî, hadisin sahih olduğunu belirtir. Ük.el-Câmiu's-sağît; H.no:7803; Münâvî, ise Tİrmizî'nin az önce verdiğimiz görüşlerini aktararak Zehebî'nin " (Bekir b. Huneys) zayıftır" hükmünü hatırlatır. Bk. Feyzu'l-kadtr, V/531. Zehebî'nin hükmü için bk. Kâşif, Trc.no:624; İbn Hacer ise sadûk kabul eder, fakat hatalarının bulunduğunu söyler. Ancak İbn Hıbbân'ın tenkidde haddi aştığını da ilâve eder. Bk.Takrîb, Trc.no:7.39; İbn Hıbbân, Kitâbil'l-Mecrûhtn, I/f 90.

Heysemî, senedinde Leys b. EbîSüleym'in bulunduğunu belirtir. Bk. Mecma', H/250.

330___________________________________________________________Namaz

RaSÛlUİlah (Saltallahü aleyhi ve sellemjdtdİ ki:

"Bir kula, kılacağı iki rekat namazdan daha faziletli bir ibadet emredilmemiştir.714 Erdemli olma (huyu) namazda olduğu sürece o kulun başından aşağı saçılır. Kullar Allah'a, ondan gelen (Kur'ân'la olduğu) gibi (daha çabuk) başka bir şeyle yaklaşamazlar."

63/933-Asım b. Amr el-Becelî:

715

714 Lafız olarak, izin verilmemiştir. ■ Sened: ■i/j^J |U*Oı j^- ÖJ {*-=£ ^U- Ju «iÜ ü

Hasen: Miisned, 1/14, H.no: 86; Abdürrezzâk,V25&, H.no:988; Tayûlist, s.ll, 20, H.no:49, 137; Saîd b. Mansûr, Sünen, 11/111, H.no:2143; İbn Ebî Şeybe, Musannef, 11/61, H.no:6460; HI/531-532; İbnü'1-Ca'd, AfOsnerf, s.373, H.no:2568; Tahâyî, Şerhu meâni'l-âsâr, 111/36-37; İbn Mâce, İkâme, 186, H.no:1375 (Bûsırî Zevâid'de: "Asını b. Amr el-Becelî'nin zayıf olduğunu belirterek bu râviyİ Ukaylî'nin Duafâ'sında zikrettiğini, Buhürî'nin ise: "Hadisi sabit değildir" dediğini" söyler. Bk. Misbâhu'z-zücâce, ÎI/8) İbn Mâce'nin bu rivayetinde sadece evdeki namaz meselesi bulunmaktadır. Ayrıca İkinci rivayetinde Asım b. Amr el-Becelî'nin Hz. Ömer'in mevlâsı Umeyr'den naklettiği kayıtlıdır:

Namaz

Hz. Ömer'e (RadıyaiiahUanh) soru soran topluluktaki bir kişiden nakleder: Onlar Hz. Ömer'e:

'Biz sana üç şeyi sormak için geldik:

Bir kişinin evinde nafile namaz kılması,

Cünüplükten dolayı gusül almak ve

Kişinin hayızhyken karısı ile yapabileceği uygun olan şeyler nelerdir ?' dediler.

Hz. Ömer onlara:

"Siz sihirbaz mısınız yoksa?716 Sorduğunuz bu şeyleri, Rasûlullah'a sordu-ğumdcaı beri kimse bana sormamıştı: Hz. Peygamber (Sallaihha aleyhi ve seilem) dedi ki:

"Bir kişinin evinde nafile namaz kılması nurdur, dileyen evini nurlandırır.

Cünüplükten gusül alma konusuna gelince, (önce) tenasül uzvunu yıkar, sonra abdest alır ve başından (aşağı) üç kere su döker,

Hayıziı karısından ise izar/peştemal üzerinden faydalanır717" dedi.

Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, 1/312; Makdisî, Muhtara, 1/374-376, H.no:260-261 (İsnadı sahih);

Âsim b. Amr el-Becelî'nin Ahmed b. Hanbel sekiz (I/1J5, IH/67, 375, 376, 381, V/259, 329), îbn Mâce bir rivayetini nakleder. Zehebî, Ebû Hâtim'den naklen "sadûk", İbn Hacer de "sadûk" hükmü verir. Ancak şîİIikle suçlandığını belirtir. Bk.Kuşif, Trc.no:2514; Takrîb, Trc.no:3073; Asım b. Amr el-Becelî'nin rivayet ettiği kimse (hocası) belli olmadığı (müphem olduğu) için hadîsin senedi zayıftır. İbn Hazm, hadisin mevsûl ve mürsel olarak nakledildiğini mevsul yolla gelenin isnadının sahih olduğunu ifâde eder. Bk. Muhallâ, 11/178-

Heysemî, hadisin Ahmed b. Hanbei tarafından müphem bir isimle, Taberânî'nin Evsat'ında müphem râvinin açılımı (Hz. Ömer'in mevlâsı Umeyr) ile, Ebû Ya'lâ'nın ise aynı senedle naklettiğini belirtir ve Ebû Ya'lâ'nın senedindeki râvilerin sika olduklarını söyler. Aynı şekilde Ahmed b. Hanbel'in de râvilerinin sika olduklarını fakat müphem isim bulunduğunu söyler. Bk. Mecma', I/270-27I.

Fakat biz hadisi Taberânî'nİn Evsat'ında ve Ebû Ya'lâ'nın Müsned'inde bulamadık. Müphem râvinin başka tariklerde Hz. Ömer'in mevlâsı Umeyr olduğu anlaşılmaktadır. Bu da hadisin isnadının kuvvetlendiğini gösterir.

Ayrıca 455/763. hadiste zikredildi.

716 Bu sözde Hz. Ömer'in taaccübü görülmektedir. Sözün gelişi olarak söylenen, sihirbaz mısınız? cümlesi tuhaf şeylerde kullanılır.

17 Yani hayız ya da nifas döneminde bir kişi karısının ancak göbekten yukarı kısmına dokunabilir.

332                                                                                                                     Namaz

64/934-Enes b. Hakîm ed-Dabbî'den:

718

718 Sened: jüJı Ji-

Sahih: Müsned, H/425, H.no:9462 (Seneddeki İsmail, İbn Uleyye'dir); İkinci rivayet: 11/290,

H.no:7889; Ebû Dâvûd, Salât, 145, H.no:864-865 (Ebû Davud'un ikinci rivayetini Ebü Hüreyre'den (liadıyaUahii anlı) nakleden Süleyt oğullarından biridir); Tİrmizî'nin rivayetinde ise Enes b. Hakim değil, Hureys b. Kabîsa (meşhur olan ismine göre Kabîsa b. Hureys) Ebû Hüreyre'den (Radıyallalıü anlı) nakilde bulunan râvİdir, Tirmizî, Salât, 188, H.no:413:

(Tirmizî bu konuda Temim ed-Dârî'den (Radıyallahü anlı) de bir rivayetin bulunduğuna işaret eder ve hadisin "hasen-garib" olduğuna hükmeder); Nesâî, Salât, 9, H.no:462-465 ('jC p

iüi yli- Jp </>j JUİ&) (Nesâî'nin üç rivayetinden ilkini Hureys b. Kabîsa, ikincisini Ebû Rafı'

Nüfey' b. Rafı' el-Medenî, üçüncüsünü ise Yalıya b. Ya'mer el-Basrî el-Kaysî'ye nisbet eder. Bunlai" Ebû Hüreyre'den (Radıyallahü anlı) nakleden zatlardır); İbn Mâce, İkâme, 202, H.no:1425;

Hadis âlimleri, Enes b. Hakîm ed-Dabbî zayıflığına rağmen hadisini kabul etmişlerdir. Ahmed Muhammed Şâkİr, H/290, H.no:7889.hadis için sahih hükmü vermiş, fakat çalışmasına devam eden Hamza Ahmed, 11/425, H.no:9462.hadis için lıasen hükmü vermiştir.

Namaz                                                                                                                     333

Kendisi Ziyad (ya da İbn Ziyad) zamanında onun şerrinden korkup Medine'ye geldi ve Ebû Hüreyre (Radıyaiiahaanlı) ile karşılaştı.

(Enes sözüne şöyle devam etti:)

Ebû Hüreyre benimle birleşen nesebini açıkladı ve ben de nesebimin onunla birleştiğini tasdik ettim.719 Bana dedi ki:

'Ey genç! Rasûlullah'tan sana bir hadis nakledeyim mi? Belki Allah onunla sana bazı faydalar bahşeder'

Tabii, Allah sana rahmet etsin, (buyurun)!'

{Rasûlullah (Saiiaiiahu aleyhi ve seiiem) şöyle buyurdu;)

"Kıyamet günü kulun ilk hesaba çekileceği amel (farz) namazlardır. İzzet ve celâl sahibi Rabbimiz bildiği halde meleklere der ki:

'Kulumun (farz) namazlarına bakın! Tamamlamış mı, eksik

var mı?' Eğer tam ise tam olarak yazılır. Ama bir şeyi eksiltmiş (eksik yapmış) ise Allah şöyle der:

xBakın bakalım, kulumun nafile namazları var mı?' Eğer nafile namazları varsa şöyle der:

'Kulumun   farzdan   eksiklerini720   nafileleriyle   tamamlayın!'

Sonra diğer amellerine bu şekilde bakılır/sorgulanır."'

§Râvilerden Yûnus: Sanıyorum râvi Rasûlullah'ın ismini zikretti, diye bildirdi.721

§Enes b. Hakîm'den başka tarikle gelen ikinci rivayet: Bana Ebû Hüreyre (Radıyaiiahüanh) dedi ki:

'Memleketinin halkına gittiğinde onlara şunu haber ver: Ben Rasû­lullah'in (Sailallahü aleyhi ve sellem) şöyle dediğini İşittim:

"Kıyamet günü kulun ilk hesaba çekileceği amel farz namazlarıdır. Eğer tamsa (bundan kurtulmuştur), değilse nafile namazlarından ilave edilir (tamamlanır). Sonra diğer farz amellerde de bu şekilde davranılır.'"

Ahmed Muhammed Şâkir, Buhârî ve İbn Ebî Hâtim'in bu râvîyi cerh etmediğini, İbn Hıbban'ın ise Sikat'mda saydığını ifâde eder.

Hadis, bazı isnadlannda mevkuf," bazı isnadlannda merfû olarak nakledilir. Mevkuflar bu merfû rivayetlerle mevsûl hâle gelmiş olurlar.

Senedlerin bir kısmında Hasan el-Basrî, yanlışlıkla Hasan b. Ziyâd olarak verilmiştir. İsminde kalb bulunan râvide ise Kabîsa b. Hureys tercih edilmiştir. Buhârî ve İbn Ebî Hatim bu râvîyi cerh etmezler. İbn Hıbban İse Sikat'ında zikreder.

Temim ed-Dârî'den (Radtyaltahüanh) şahidi için bk. 65/93 5.1ı adi s.

719  İbn Hacer, Fethul-Bârî, VII/446; Azimâbâdî, Avnü'l-Ma'bûd, 111/82;

Ebû Davud rivayetinde C^-j) şeklinde şeddeli ya da şeddesiz olarak geçmektedir. Muhiddin

AbdÜlhamit'in açıkladığına göre, benimle birleşen nesebini açıkladı ve onları tek nesepte birleştirdi, şeklinde anlamak gerekir. Bk. Ebû Dâvûd, Salat, 145 (1/540)

720  Ya da rükunlarına uygun kılmadıkları, olabilir.

721 Râvİlerden Yûnus burada rivayetin merfu olmasında şüphe etti. Ancak başka tarikten gelen ikinci rivayette merfu olduğu anlaşılmaktadır.

334                                                                                                                     Namaz

65/935-Yahya b. Ya'mer, Hz. Peygamber'in bir sahabisinden nakleder: m

Rasûlullah (Sattaiiahu aleyhi ve seiiem) şöyle dedi:

"Kıyamet günü kulun ilk hesaba çekileceği amel (farz) namazıdır. Eğer tam olarak kılmışsa tam olarak yazılır. Ama tam kılmamışsa; izzet ve celâl sahibi Allah der ki:

722 Sened: ^ J j'/jlîı y- îx ^ idi- ı&- jıi ^p^i ^ ^J- ıs'jü- j\İ

Sahih: Müsned, IV/65, H.no:16567; Mükerrerleri: V/377, H.no:23096; IV/103, H.no:16886-16888 (Yukarıda metnini verdiğimiz hadis ile aynı sened ve metne haizdir. Ancak bu rivayette şöyle bir ek vardır):

Benzer rivayet için bk. V/72, H.no:20570 (Yalıya b. Ya'mer, müphem bir sahâbîden

nakleder). Sahâbisi belli olmayan bu riv5yetİ Temim ed-Dârî'nin hadisi İle karşılaştır­dığımızda bilinmeyen bu sahabinin Temim ed-Dârî olma ihtimali kuvvetleniyor. Şunu da unutmamak gerekir: "Sahabinin bilinmemesi hadise hiçbir zarar vermez". Temim ed-Dârî'nîn bu rivayeti: ■JJ| j** ^ j* U/^ f*» 'Jt- *h'j 'J* İj'jj i'jî^* ı^1 ö* J*j '&■ j~^\ y ■&*■ j* &£* y. iv**- VÎJ^ •^ ı2Ji

...: Jli |X.j 4İ*

Bk. Müsned, V/103, H.no:16891; AflMifc Kasru's-salat, 89 (Bu rivayet Yahya b. Saîd'den mürsel olarak aynı anlamda nakledilen bir nakildir); Ebû Dâvûd, Salât, 145, H.no:866; İbn Mûce, İkâme, 202, H.no:1426; Dârimî, Salât, 91, H.no:1362:

Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, 11/51, H.no:l'255-1256.

Hadisin şâhidleri:

a-İbn Mes'ûd'dan (Radıyallahii anlı) şahidi:

Jlİ Jli aUi Âj. 'Je. JJlj ^1 [ji- j^sli ^ i^p. y- o'/jlil 'ü^y, jj jJ^-J l2ü Jü

z, Tahrîmü'd-dem, 2, H.no:3989; b-Enes'ten (Radıyallahii mıh) şahidi için bk. Taberânî, el-Mu'cemü'l-ev$at, 11/240, H.no:1859;

c-Ebû Hüreyre'den (Radtyallahü anh) şahidi için bir önceki 64/934.hadise bk.

Namaz__________________________________________________________335

^Bakırı  bakalım,  kulumun  nafile  namazları var mı? Onunla

farzları tamamlayın!7

Sonra zekâta böyle bakılır, peşinden diğer amelleri de bu şekilde ele alınır/sorgulanır."

NOT: Bu hadislerden namazın ne kadar önemli olduğu anlaşılmaktadır. Zira Müslümanlara ilk sorulan soru farz namazların tam ya da eksik olmasıdır. Eksik ise Allah'ın rahmetinin bir tecellisi olarak nafilelerle tamamlanır.

Farz namazlardaki eksiklik iki şekilde olabilir:

a-Kıhnan namazların eksik ya da şartlarına uygun kilınmaması.

b-Ya da bazı vakitlerde namaz kilınmaması,

Bir Müslümanın yapması gereken, farzlara ve haramlara dikkat etmesi, ayrıca mümkün olduğu kadar nafile İbadetlere devam etmesidir.723

* Namaz Emrini Önemsememe ve Vaktinde Kılmama ile İlgili Tehdit

Allah Teâlâ buyurdu:

'Namazları koruyun/devam edin ve Özellikle orta namazını (koruyun)! İtaat eden (kullar) olarak Allah için (kıyama/namaza) durun!' (Bakara2/238)

66/936- Hârice b. Abdullah b. Süleyman b. Zeyd b. Sabit babası Abdullah'tan:724

723 Mubarekfûrî, Tuhfetü't-ahvezl ü/384; Münâvî, Feyzu'l-Kadîr, 111/87; Bennâ, age., 11/225

724 Sened: <J jî t^ıi J 4'j Jj j> *üı -m- 'J. '<*j^ ^                         ^

Hasen: Miisned, III/214, H.no:13172; Benzer rivayetler için bk. III/149, H.no:12448; III/185, H.no: 12864:

336___________[_______________________________________________Namaz

Hârice b. Zeyd'le725 birlikte öğle namazını (kılıp) çıktık ve Enes b. Mâlik'in (Radtyaitaha ank) yanına girdik. (Yanındaki hizmetli kadına) dedi ki:

'Ey Câriye! Bak bakalım, namaz vakti oldu muT Cariye:

'Evet' deyince biz:

'İmamla beraber öğle namazını şimdi kılmıştık' dedik. Enes b. Mâlik kalktı ve ikindi namazını kıldı, sonra şöyle dedi:

'Rasûlullah (Saiudiaha aleyhi ve seüem) ile birlikte namazı işte böyle (ilk vaktinde) kılıyorduk.'

NOT: Enes b. Mâlik bu rivayette namaz vaktini geciktirenleri ince bir dille tenkit etmiştir. Zira Sünnet'e uygun olan, namazı ilk vaktinde kılmaktır.

Burada ayrıca sahabenin eğitim metodunu görüyoruz. Bir hareketin doğrusunu önce gösterip, sonra da bunu Rasûlullah'tan böyle gördük, şeklinde kaynağını zikretmektedirler. Yeniden doğru İslâm'a ulaşmak (tecdîd) İçin mutlaka Kur'ân ve Sunnet'in kaynak kabul edildiği ilmî anlayışa dönmeliyiz.

III/102-103, H.no:11938; III/247, H.no:I3523; Mâlik, Kur'ân, 46; Buharı, Mevâkît, 13; Müslim, MesScid, 195-L96:

: Jj* 'fL'j 4* JJ' J^ *Û' Jj^-j '^^- Jü lî'^aiı >^İ ^ÎUİ liîî ^iîl ı^Lıî Jıİ j^i)l ^* İIİJI iliç'i Üİı Îİ lîîi 'JUİİI JîT^f Öİ         Û  ^!   İ     (   ^İ p 1İ JtkiJl -jİjî İ5 ^'^ !'*! ^- Ir*^1 V*jî O-1^- ti*Vliİl îlk İlİî

 , Salât, 5, H.no:413; Tirmia, Salât, 6, H.no:160 (lıasen-sahih); W^«f, Mevâkît, 8, H.no:507-509; Bennâ İse hadisin isnadının lıasen olduğunu İfade eder. Bk.Bülûğu'l-emânî, 117226.

Ayrıca bir sonraki 67/937.hadisle karşılaştırınız,

725 Yani oğlu ile. Babası, Haıice'yİ kendisine değil de atası Zeyd'e nisbet etti. Zira o günkü kullanımda bu şekilde meşhur olmuştu. Belki de salıabî torunu olduğunu göstermek için böyle kullanılıyordu. Bk. Bennâ, age. U/225

Namaz                                                                                                                     337

67/937-îbn Abbas'ın mevlâsı Ziyad b. Ebû Ziyad anlattı :726

Medine valisi Hişam b. İsmail insanlara öğle namazını kıldırdıktan sonra ben ve Ömer oradan ayrıldık. (Elem verici) hastalığa yakalanan Amr b. Abdullah b. Ebû Talha'yı ziyarete gittik. (Onun yanına varınca) daha oturmadan ayakta durumu sorduk.

Sonra oradan ayrılıp evi, Ebû Talha'nın evinin bitişiğinde olan Enes b. Mâlik'in (Radtyaiiahu anfıüm) yanına vardık, biz oturduğumuzda (onun) cariye(si) geldi ve :

'Namaz'(vakti), ey Ebû Hamza!' dedi. Biz:

'Allah sana rahmet etsin! Hangi namaz?' deyince Enes b. Mâlik:

'İkindi namazı' diye cevap verdi.

'Biz Öğleyi şimdi kıldık.'

'Namazın (ilk vaktini) terk ettiniz, hatta onu unuttunuz (veya onu unutturuldunuz da terk ettiniz). Ben Rasûlullah'ın (Sallallahü aleyhi ve sellem) şehadet ve orta parmağım uzatarak/birleştirerek!27:

"İşte şu ikisi gibi kıyametin bize (yakın) olduğu bir zamanda ben gönderildim" dediğini duydum..'

NOT: Enes b. Mâlik bu kişilere Rasûlullah'ın kıyamet yakındır, manasındaki hadisini naklederek, insanın ne zaman öleceği veya kıyametin ne zaman kopacağının belli olmadığını, ama yakın olduğunu bildirmiş ve namazların ilk vaktinde kılınmasının önemine dikkat çekmiştir.

" Sened: j& j> J'y jıö ^.f 'J Îl'j ^. ji^-ı j\ ^ J\ ır^î L>y% lifti.

Sahih: Müsned, III/237, H.no:13417; Hadis bu uzun şekli ile sadece bu rivayette geçmektedir. Hadisin son bölümü ki merfû olan bu kısmıdır. Bu bölüm için bk. Müsned, 111/130, H.no:12262; m/131, H.no:12274; 111/193, H.no:12944; 111/218, H.no:13220; m/278, H.no:13885; (Mükerreri: 111/222, H.no:I3252); 111/223, H.no:13269; IÜ/124, H.no:l2185; 01/274-275, H.no:13843; m/283, H.no:I3949; Buhûrî, Rikâk, 39; Müslim, Filen, 133-135; Tirmizî, Fiten, 39, H.no:2214 (hasen-sohih); Dârimt, Rikâk, 46, H.no:2762;

Muhammed b. İshak b. Yesâr (v.150/767) tahdis sigası ile nakletmiştir.

Senedde Ziyâd b. Ebû Ziyâd'ın İbn Abbas'ın mevlâsı olduğu belirtilmektedir. İmam Mizzî ve bâzı âlimler bu zâtın İbn Abbas değil, Abdullah b. Ayyaş b. Ebû Rebîa olduğunu ifade ederler.

Bİr önceki 66/93ö.hadİsle karşılaştırınız.

727 Rasûlullah'ın parmaklarını birleştirmesi ile igili rivayetler için bk. Buhârî, Talak 25; Müslim, Cuma 43, Filen 135; Tinnizi, Filen 39

338                                                                                                                     Namaz

68/938-Hz. Ali'den (Radıyallahüanh): RaSÛlUİIah (Sattallahii aleyhi ve sellem) ŞÖyle dedi:

"Ey Ali! Üç şey var ki onları geciktirme:

Vakti geldiğinde namaz,

Hazır olduğunda cenaze,

Bekâr kız/dul kadın723 kendisine denk bir eş bulduğunda."

69/939-Abdullah b. Mes'ûd'dan (RadtyaUahuaak) :7

Sened: y_ 'ji jı 'jJ* 'j, jJUJ & ^^ «ili ■& jj Jj^- <j&>- -~y- 'Ja 'j'v' j/j* j» ^ «i-^-j «Ijı -^ Ju

Hasen: Müsned, 1/105, H.no:828; Timıizj, Salât, 13, H.no:171 (Tirmizî hadisin hasen-garib olduğunu söyler. Ahmed Muhammed Şâkir ise Sünen'in şerhinde isnadının sahih, râvilerinin ise sika olduklarını ifade eder); Cenâiz, 73, H.no:1075 (Tirmizî isnadının garİb olduğunu söyler, fakat senedi muttasıl olarak kabul etmez); İbn Mâce, Cenâiz, 18, H.no:1486 (Sadece cenaze ile ilgili bölümünü nakleder); Bennâ hadisi Hâkim ve ibn Hıbbân'a da nisbet ederek Tirmizî'nin Saîd b. Abdullah el-Cühenî'nİn meçhul olması sebebiyle hadisi illetli göster­diğini; fakat İbn Hıbbân'ın bu râviyi Sikât'ında zikrettiğini söyler. Ömer b. Ali b. Ebö Tâlib'in babası Hz.Ali'den (Radıyallahü anh) semamın ihtilaflı olduğunu, ancak Ebû Hâtim'in semamın olduğununa dair bilgi verdiğini de sözlerine ekler. Bk.Bülûğu'l-emânt, 11/132.

Ahmed Muhammed Şâkİr İsnadının sahih olduğunu söyler. Senedindeki Saîd b. Abdullah el-Cühenî, Mısırlıdır ve sikadır. İbn Hıbbân Sİkât'ta bu râviye yer verir. Ömer b. Ali b. Ebû Tâlib ise tabiinden sika biridir. Hz. Ali'nin oğludur. Kendisine Ömer İsmini veren de Hz.Ömer'dir.

729 Bu mana için bk. Razi, Mıthtâru's-sıhah 36

730 Sened: jjı'j ^î "^ 'j^ ü!^ j^tJi âj. 'j, ^ li üji-

Sahih: Müsned, 1/375, H.no:3557; Benzer rivayet için bk. 1/427, H.no:4059; Buhârî, Teheccüd, 13; Bed'ü'1-halk, H.no:ll; Müslim, Salâtü'î-müsâfirîn, 205; Nesâî, Kıyâmü'I-leyl, 5, H.no:1606-1607; İbn Mâce, İkâme, 174, H.no:1330;

Hadisin Ebû Hüreyre'den (Radıyallahü anh) şahidi için bir sonraki (70/940.) hadise bk.

Namaz                                                                                                                     339

Bir kişi Rasûlullah'a geldi ve şöyle dedi:

'Filan kişi dün gece, uyuyup kaldığı için namaz kılamamış.' Rasûlullah

(Sallailahü aleyhi ve sellem) ŞÖy Ie buy Urdu!

"İşte şu şeytan, onun bir kulağına (ya da iki kulağına) bevletmiş.731"

7"Î2

70/940-Ebû Hüreyre'den (Radıyaiiahtı ank):

Rasûlullah'ın (Saiiatiaha aleyhi ve scilem) yanından bir kişiden bahsettiler ya da o kişi hakkında şöyle diyerek konuştular:

'Ey Allah'ın Rasûlü! Filan kişi dün gece, uyuyup kaldığı için namaz kılamadan sabaha ulaşmış.' Rasûlullah şöyle buyurdu:

"Şeytan onun kulağına bevletmiş."

§İkinci rivayette: 'Hiç namaz kılmadı...' ziyadesi ile gelmiştir.

§Râvilerden Yûnus, Hasan Basrî'nin şu sözünü nakletti: 'Vallahi onun bevli kesinlikle ağırdır.'

731  Yani ona galip gelmiş ve alay etmiş, sonunda onu Allah'a İbadetten men etmiş. Bk. Bennâ, age. U/227

732 Sencd: jlkîı ^ 'J,?. ılîoi- J*& j> ı&-

Sahih: Müsned, 11/260, H.no:7528; İkinci rivayet: 11/427, H.no:9484; Bennâ Münzirî'den naklen hadisin İsnadının sahih olduğunu söyler. Bk.Bülûğu'l-emânî, 11/227. Heysemî İkinci rivayeti verir ve sahih hadis ricali İle nakledildiğini söyler. Bk.Mecma\ 11/262.

Hadisin İbn Mes'ûd'dan (Radıyallahü anlı) şahidi için bir önceki (69/939.) hadise bk.

340                                                                                                                     Namaz

71/941-Şeddâd b. Evs'ten (Radıyaüahuanh):

. 733

733 Sencd: ^-> İıllt J\ > Vfi Sahih: Mümed, IV/124, H.no:17058; Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, VII/287, H.no:7155; Heysemî, senedinde yer alan Râşid b. Davud'un Dârekutnî tarafından zayıf; İbn Maîn, Duhaym ve İbn Hıbbân tarafından da sika sayıldığını söyler. Bk.Mecma', 1/324-325.

a-Ebû Zer'den (Radıyaliahü anlı) şahidi: Müsned, V/159, H.no:2)311-213I2 (sahih); V/I61, H.no:21321; İV/171, H.no:21393; V/149, H.no:21221:

Bu rivayetin müselsel şekli de vardır: Müsned, V/160, H.no:21316 (Bu rivayet 1499/2369 ve 390/11279.hadislerde zikredilecektir); Yine Ebû Zer'den farklı bir rivayet 33/11623.hadiste zikredilecektir: {Müsned, V/163, H.no:21337). Diğer rivayetler için bk. V/147, H.no:21203; V/168, H.no:21370-21371; V/169, H.no:21382; V/157, H.no:21285; Müslim, Mesâcid, 238-244; Ebû Dûvûd, Salât, 10, H.no:431; Tirmizî, Salât, 15, H.no:176 (Tirmizî: "Bu konuda İbn Mes'ûd ve Ubâde b. es-Sâmit'ten (Radıyaliahüanlı) de nakiller vardır ve Ebû Zer hadisi hasendir" derken, Ahmed Muhammed Şâkir ise "hayır, hasen değil, sahihtir" der); Nesât, İmame, 2, 55, H.no:776, 857; İbn Mâcey İkâme, 150, H.no:1256; Dârimt, Salât, 25, H.no:1230-1231; Taberânî, el-Mu'cemîl'l-kebtr, U/151, H.no:1633. Ebû Zerr'e yapılan tavsiyeler için bk.33/11623, 79/8140, 80-81/10969- I0970.hadisler...

b-Ubâde b. es-Sâmit'ten (Radıyaliahü anh) şahidi için bk. 1500/237O.hadis {Müsned, V/329, H.no:22686; Benzer rivayetler: V/314, H.no:22580-22581; V/315, H.no:22589-22590; V/315, H.no:22585; VI/7, H.no: 23340; Ebû Dâvûd, Salât, 10, H.no:433; İbn Mâce, İkâme, 150,H.no:1257)

c-Âsıın b. Ubeyd (Âmir b. Rabîa)'dan (Radtyallahü anh) şahidi: Bir sonraki (72/942.) hadise bk.

d-Ukbe b. Âmir'den (Radıyaliahü anh) şahidi:

Müsned, İV/146-147, H.no: 17256 (senedinde müphem bir râvi bulunması sebebiyle senedi zayıftır. Fakat, hadis sahih bir sened ve mevsûl bir rivayetle nakledilir. Bk. IV/145, H.no:17238 (seneddeki müphem râvi Ebû A1İ Sümâme b. Şefîy el-Hemdânî'dir.).

e-İbn Mes'ûd'dan (Radıyaliahü anh) şahidi için bk.59/10948.hadis

jljl LJ Jli lî) 'a'tL. lij <ül xi ^jI#w>I '_y jllûi 'j* J^j \2jj~ Jlî j-jIi jj j-j-jJ' -M- j* «j^ ^-^- y*^*- jî J^î" l2JJ-

Müsned, 1/405, H.no:3845 (uzunca bir hadis içinde). Bu rivayete 49/919.hadiste işaret edilmişti.

Namaz__________________________________________________________341

Hz. Peygamber (Saiiaüahtı aleyhi ve seiiem) şöyle dedi:

"Benden sonra namazı vaktinden geciktirerek734 (kıldıracak) imam­lar/ başkanlar olacak. Siz namazı vaktinde kılın, onlarla kıldığınız namaz da nafile735 olsun!"

72/942-Asım b. Ubeydullah'tan: 736

Müsned, 1/459, H.no:4386; 1/455, H.no:4347; 1/424, H.no:4030; 1/456, H.no:4363. Müslim, Mesâcid, 26; Nesâî, İmame, 18, H.no:797; Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, IX/108, 298, H.no:8567, 9495-9496; X/131, H.no:10206; Heysemî, râvilerinin sahih hadis ricali olduklarını belirtir. Bk. Mecma', VI1/285.

f-Muâz b. Cebel'den (Radıyallahii anlı) şahidi: O da İbn Mesûd'dan (Radıyaflahü anh) nakleder. Bk. Müsned, V/231-232, H.no:2I9l9 (349/10775.hadis); Müslim, Mesâcid, 36-37; Ebû Dâvûd, Salât, 10, H.no:432; İbn Mâca, İkâme, 150, H.no:1255;

g-Kabîsa b. Vakkas'tan (Radıyallahii anh) şahidi: Ebû Dâvûd, Salât, 10, H.no:434.

h-Şeddâd b. Evs'ten (Radıyallahü anh) şahidi: Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, H/287, H.no:7I55.

ı-Yezid b. Evs'ten (Radıyallahii anh) şahidi için bk. 1496/2366.hadi s.

i-Mihcan ed-Dîlî'den (Radıyallahü anh) şahidi için bk. 1497-1498/2367-2368.hadisler. 734 Lafız anlamı, namaz vakitlerini Öldürerek, şeklindedir.

135 Nafile namaz subha (<***) olarak İsimlendirildi. Zira o, farz olmayan teşbihler gibidir. Sonra da İmamlarla/başkanlarla tekrar namaz kılınma emri, herhalde Müslümanlar arasında ayrılık fitnesinin çıkmasını önlemek içindir. Bk. Bennâ, age., 11/228 736 Sened: -i' -ui 'J, j^i j^S jj ğ'J* 'J\ \rjj$ ju j\"j\ i> ı&-

Sahih: Müsned, IH/445, H.no:15621; Benzer rivayet için bk. m/446, H.no:15633; Bennâ hadisin bir benzerinin Ebû Dâvûd tarafından Ubeyde b. Sami t ve Kabîsa b. Vakkâs kanalıyla nakledildiğini, isnadının da ceyyid olduğunu söyler. Bk.Bülûğu 'l-emânî, 11/228. Hadisin şâhidleri İçin bir önceki 71/941 ve49/919.hadisin tahricinebk.

342___________________________________________________________Namaz

(O da Abdullah b. Âmir b. Rebîa aracılığı ile Abdullah'ın babası Âmir

b. Rebîa'dan (RadıyaUahüanh))\

Hz. Peygamber (Saitaiiahu aleyhi ve seiiem) şöyle dedi:

"Benden sonra namazı vaktinde kılan ve geciktiren başkanlar olacaktır. Eğer vaktinde kılarlarsa onlarla kılın! Onlarla kıldığınızda size ve onlara sevap vardır. (Ancak) vaktini geciktirerek kıldırırlarsa, onlarla namaz kılın! Size sevabı, onlara günahı vardır. Kim İslâm cemaatından ayrılırsa cahiliye (ehli) gibi ölür. Kim sözünü/biatini (haksız yere) bozar da bu hâl üzere ölürse kıyamet günü (yanında) delili olmadan gelir."737

718

73/943- Ka'b b. Ucre'den (RadıyaiiaM anh):

 Rivayetin sonunda senedle ilgili şu bilgiler vardır:

§(İbn Cüreyc), râvi Âsim b. Ubeydullah'a;  'Bu haberi sana kim nakletti?' diye sorunca o şöyle dedi:

'Bunu bana Abdullah b. Âmir b. Rebîa, babası Âmir b. Rebîa'dan, o da Hz. Peygamber­den nakletti.'

738 Sened: y&ı j- [^4\ v^'1 öî J-=* &*- '^ &*• Hasen: Müsned, IV/244, H.no:180S0; Dârimî, Salât, 24, H.no:1229. Dârimî'nin senedi şöyledir:

Taberânî,   el-Mu'cemü'l-'kebtr,   XIX/142-143,   H.no:31I-313;   el-Mu'cemü't-evsat, V/92, H.no:4764; Heysemî, hadisi Taberânî'nin Kebir ve Evsat'ına nisbet eder ve senedindeki

Namaz___________________________________________________________343

Ben (ve arkadaşlarım) Rasûlullah'ın mescidinde sırtımız mescidin kıblesine dayanmış olarak oturuyorduk, bunlar yedi kişi olup dördü mevlâlarımız739 ve üçü Arap kardeşlerimizdendi. O anda Rasûlullah (Saiiaiiahu aleyhi ve seiiem) öğle namazı için çıkageldi, yanımıza yaklaştı740 ve sordu:

"Burada oturmanızın sebebi nedir?741"

'Ey Allah'ın Rasûlü! Namazı bekliyoruz.' Rasûlullah bir müddet sonra sustu742, sonra başını kaldırıp şöyle dedi:

"İzzet ve celâl sahibi Rabbiniz ne diyor, bilir misiniz?"

Biz 'Allah ve Rasûlü daha iyi bilir' deyince sözüne şöyle devam etti:

"İzzet ve celâl sahibi Allah şöyle diyor:

'Kim namazı vaktinde kılar, onu korur ve ciddiyetini küçümseye­rek/bile bile boşa götürmezse onu cennete koymamla ilgili kendisine verilmiş bir sözüm var. Kim de namazı vaktinde kılmaz, onu korumaz ve ciddiyetini küçümseyerek/bile bile boşa götürürse benîm ona verilmiş bir

sözüm yoktur. Dilersem ona azab eder, dilersem affederim.

74/944- Rasûlullah'ın sahabîsi Ebu'l-Yeser Ka'b b. Amr es-Sülemî-

744 den (Radtyallalıü anlı) '.

îsâ b. Müseyyeb el-Becelî'ııin zayıf olduğunu belirtir. Bk. Mecma\ 1/302; Ahmed b. Hanbel, îsâ b. Müseyyeb el-Becelî'nin sadece dört rivayetini nakleder. Bennâ İse Taberânî'niıı Kebir'inde İbn Mesûd'dan (Radıyallahü anlı) şahidi olduğunu hatırlatır ve Münzirî'nin hadisi hasen saydığını ifade eder. Bk.Bülûğu'l-emânî, 11/229. Dârimî'nin senedinde ise mütâbiinin bulunduğu görülmektedir.

Ubâde b. Sâmit'ten (Radtyallahü aıılı) şahidi için 82/952.hadİse bk.

Hadisin  Kâtip  Hanzale,  Ubâde b.  Sâmit  ve Ebu'd-Derdâ'dan  (Radıyallahü anlı) şâhidleri için 48/918.1ıadise bk.

m C-J^j-ı) kelimesi birçok anlama gelmektedir; kölelerimiz, anlaşma yaptığımız yabancı kişiler vd. Bu rivayette Arab kelimesi ile zİkredildiği İçin Acem (Arap olmayan/yabancı) anlamında olması tercih edilir.

740  Dârimî'nin metninde şu ziyâde vardır: (ûi ^i, J=- y*i jZ, ^ jJLj 4* *ûı Ju ıJ& ££ £>>)

741 Lafız anlamı, "sizi buraya oturtan sebep nedir?' şeklindedir.

742  Dürimî'nİn metninde şu ziyâde vardır: (&O '^3 j*'$\ j

743  Dârimî'nin metni şöyledir: (s£Jı iki' öJU oij jĞ\ İİ^iî iJ Sene d: jd» ^f Jı j^i. 'J* ^j^i\ Ji jjü j_i ^Â'} ^j «ili

344___________________________________________________________Namaz

RaSÛlullah (Sallallahü aleyhi ve sellem) ŞÖyle dedi:

"Sizden kimi namazı tam kılar, kimisi de yarım, üçte bir, dörtte bir (olarak nâkıs/eksik) kılar, hatta bu (oran) onda bire kadar ulaşır."

NO^1: Namazın tam kılınması demek, rükün ve şartlarına uyarak huşu İçinde samimiyetle kılmaktır. Bunlardan biri eksik olduğunda hadisteki oranlara göre sevabı eksik olur, bazen namaz fasit de olabilir.745

75/945-Nevfel b. Muâviye'den (Radıyaiiahuanh):

.746

Hasen: Müsned, İÜ/427, H.no:15461; Nesâî, es-Sünenü'l-kübrâ, 1/212, H.no:613; Beyhakî,

es-SünenÜ'l-kübrâ, 11/281; Bennâ, Münzirî'nin "hasen isnadla nakledildi" (bk.Terğîb, 1/202) sözünü nakleder. Yik.Bülûğu 'l-emânî, U/229.

Sahâbî Ebu'l-Yeser Ka'b b. Amr b. Abbüd es-Selemî el-Hazrecî el-Ensârî (Radıyaüahü anh), Akabe biatlarında ve Bedir savaşında bulunmuş ve yirmi yaşında bu savaşa katılmasına rağmen büyük başarılara imza atmış, Peygamberimizin amcası Abbas b. Abdulmuttalib'i esir almış, Müşriklerin sancağını taşıyan Aziz b. Umeyr'in elinden sancaklarını çekip almış; Sıffîn'de de Hz. Ali İle aynı safta çarpışmış cengâver bir sahâbİdir. Ashâb-ı Bedir'in Medine'de en son vefat eden fertlerinden biridir (v.55/675). Bk. İbnü'l-Esîr, Üsdü'l-gâbe, IV/457, Trc.no:4475; VI/236, Trc.no:6352.

Ammar b. Yâsir'den (Raâıyaitahü anlı) şahidi İçin bk. Müsned, IV/321, H.no:18796; IV/319,  H.no:18781;   IV/264,  H.no:18241;  İV/264,   H.no:18239-18240;   Tayâtist,   s.90, H.no:65Û; Ebû Dâvûd, Salât, 124. H.no:796; Nesâî, Sehv, 62, H.no: 1303-1304; Münzirî, Terğîb, 1/201-202. 745 Bennâ, age. JI/229

Sahih: Müsned, V/429-430, H.no:23532; Buhûrî, Menâkıb, 25; Müslim, Fiten, 10-12 (Buhârî ve Müslim'de Ebû Hüreyre'den (Radıyallahü anh) nakledilen hadise ek olarak verilir); Şâfıî, Müsned, s.28; Tayâlisî, s.172, 249, H.no:1237, 1803; îbn EbîŞeybe, 1/301, H.no;3444; NesâU Salât, 17, H.no:476-478; îbn Hıbbûn, IV/330, H.no:1468; Ahmed eş-Şeybanî, Âhâd, 11/202-203, H.no:952-955; Beyhakî, Şuabü'l-îmân, 111/52, H.no:2842; es-Sünenü'l-kübrâ, 1/445; Münzirî, age., 1/183, 835.

Bazı rivayetlerde İkindi namazının terk edenin âİle ve malım kaybetmiş veya ameli boşa gitmiş kimse gibi olacağı ifade edilmektedir. Bu rivayetler İbn Ömer ve Büreyde tarafından nakledilmiştir:

a-İbn Ömer'den (Radıyalfohü anh) nakledilen rivayet: (&.j ili' >-j ıilîsü J*Â>\ iti* JSü y) Müsned, 11/102, H.no:5780; 11/124, H.no:6065; 11/145, H.no:6324; Müslim, Mesâcid, 200-201; Nesâî, Salût, 17, H.no:476-478; Dûrimî, Salât, 27, H.no:1233-1234; Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, XII/278, H.no:13108; Ayrıca bk.I30/10O0.hadis.

b-Büreyde el-Eslemî'den (Radıyattahüanh) nakledilen rivayet: 120/990.hadis

c-Ebu'd-Derdâ'dan (RadtyaUuhn anh) nakledilen rivayet: 131/1001 .hadis.

d-Enes b. Mâlik'ten (Radıyaiiaim anh) nakledilen rivayet: (/, y^ ^ n^ *-u ^. «JUj *ut) Ezdî, Müsnedü'r-Rabî', 1/125, H.no:304;

Namaz____________________________________.______________________345

Hz. Peygamber (SaUaüeuut aleyhi ve seiiem) dedi ki:

"Kim (farz) namazı (bilerek) geçirirse sanki ailesi ve malı noksan-laşmış/helâk olmuş/katledilmiş747 olur."

76/946-Hz. Âişe annemizden (Radıyaiiaha aniıâ):

Rasûlullah (Saiiaiiahu aleyhi ve seiiem), izzet ve celâl sahibi Allah ruhunu alıncaya kadar namazı son vaktine tehir etmeyi iki defa tekrarlamadı, (yani bir defa mazerete binaen tehir etti, onun dışında her zaman ilk vaktinde kıldı.)

NOT: Bu hadisler, namazı ilk vaktinde kılmanın önemine ve son vaktine tehir etmenin tehlikesine dikkat çekmektedir. Sıcaklık gibi bir mazeret olmaksızın namazı geciktirmek doğru değildir, zira unutma ve terk etme tehlikesi vardır.

e-Muhadramdan sika biri olan Evs b. Dam'ac'dan nakledilen mürsel rivayet: («îîk*i j*

îbn EbîŞeybe, 1/301, H.no:3448 747 Razî, Muhtam's-Sıhah, 707; İbnU'İ-Esir, Nihaye, V/147

Hasen: Müsned, VI/92, H.no;24495; Tirmizî, Salât, 13, H.no:174 (Aynı sened ve metinle nakleden Tirmizi, hadisin "(hasen) garib" olduğunu, isnadının ise muttasıl olmadığını belirtir); Dârekutnî, 1/249; Hâkim, 1/303, H.no:683; Beyhakî, r/435 (Hadis mürseldir. Zira İslıak b. Ömer Hz. Aişe'ye yetişmedi);

İshak b. Ömer meçhuldür. Timıİzî'nin işaret ettiği isnad kopukluğu da bu râvidedir. Çünkü İslıak b. Ömer Hz.Âişe'den (Radıyaltahüanlı) hadis işitmedi. Bk.Zeylâî, Nasbu'r-râye, 1/243;

Hadisin bu isnadının Ebû Seleme ve Amre'den mütâbileri vardır:

a-Ebû Seleme (RadıyallahU anlı):

Dârekutnî, 1/249; W&fe/m, 1/303. H.no:684; b-Amre (Radıyaltahü anim):

Hâkim, 1/302, H.no:682 ("Buhârî ve Müslim'in şartına/râvisine göre hadis sahihtir" diyen Hâkİm'i Zehebî onaylar); Beyhakî, 1/435; Dârekutnî'nin Amre kanalı ile naklettiği rivayette Leys b. Sa'd'ın talebesi Muallâ b. Abdurrahman görülmektedir ki bu zât da sika değildir, hadis uydurur. Ebû Hatim "metrukü' 1-hadis" bir râvi olduğunu belirtir. Bk. Dârekutnî, 1/249; Zeylâî, Nasbıı 'r-râye, 1/243;

İbn Hacer hadisi Tirmizî'nin naklettiğine işaret ederek senedinin munkaü olduğunu, fakat Dârekutnî'nin zayıf iki ayrı isnadla mevsûl olarak naklettiğini belirtir. Bk. ed-Dirâyefî tahrîci ehâdîsi'l-Hidâye, 1/105. Zeylâî de Dârekutnî'nin mevsul hale getirdiği (Mûsâ b. Verdân ve Saîd b. Ebû HİIâl (ki bu rûvi de meçhuldür) isimli râvilerin Hz.Âişe'den (Radıyallahü anlı) nakleden râviler olduğunu) rivayetlere değinir. Bk.Nasbu'r-râye, 1/243;

Ayrıca bk.49/919.hadis.

346___________________________________________________________Namaz

Allah, kendi çağrısına çabuk icabet edenlerle tembellik yapıp geciktirenlere farklı muamele yapacaktır. Bu konuda Peygamberimizin titizliği bizim için önemli bir örnektir.

* Namaz Kılmayı Bilerek ya da Sarhoş Olduğu için Terk Edene Tehdit

Allah Teâlâ buyurdu:

'(Günahkârlara;) Sizi cehenneme sürükleyen neydi? (diye soruldu­ğunda), derler ki:

Biz namaz kılanlardan değildik.

Yoksulu doyurmazdık,

(Günahlara) dalıp gidenlerle beraber dalıp giderdik,

Hesap gününü yalanlardık.

Sonunda yakîn (yani Ölüm) bize geldi çattı..' (Müddessir 74/42-47)

77/947-Ümmü Eymen'den749 (Rdiihuhây

749 Ümmü Eymen Bereke (Radıyallalıü anha) Rasûlullah'ın "annemden sonra annemdir" dediği ve evine sık sık ziyaretine gittiği mevlâsı ve dadısıdir. Babası Abdullah'tan kalan bir emanettir. Hem Habeşistan'a, hem de Medine'ye hicret etmiştir. Peygamberimiz kendisini çok sevdiği Zeyd b. Harise ile evlendirmiş ve evliliklerinin semeresi yine Peygamberimizin çok sevdiği bir çocuk Üsâme dünyaya gelmiştir. Hz. Ebû Bekir ve Hz. Ömer de kendisini evinde ziyaret ederlerdi. Hz. Peygamber'İn vefatına vahyin kesilmesi anlamına geldiğinden dolayı çok üzülmüş, 5-6 ay sonra da kendisi vefat etmiştir.

750 Sened: ^^. y- >.>iı ji 'J, V- tf>-î jû ^ 'J. lı> oSi-

Hasen: Müsned, VI/421, H.no:27237{Abdürrezzâk, III/124, H.no:5008; Abd b. Humeyd, s.462,H.no;1594:

Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, VII/304; Şuabü'l-îmân, VI/188, H.no:7865 (Beyhakî, ıadisin Ebu'd-Derdâ'dan (Radıyallalıü anlı) da nakledildiğine işaret etmiştir) Abd b. Humeyd

Namaz___________________________________________________________347

Rasûlullah (Saiiaiiaha aleyhi ve seiiem) şöyle dedi:

"Sakın  namazı  bilerek terk etme!  Zira  kim  namazı  bilerek  terk ederse Allah ve Rasûlünün onu tekeffülü (himayesi) ortadan kalkar."

751

7 8/948-Abdullah b. Amr'dan (Radıyallahü anhüma):

ve Beyhakî'nin bu rivayetine bakılacak olursa hadisin, uzun bir rivayetin bir parçası (vasiyetten bir bölüm) olduğu anlaşılmış olur. Bennâ, Münzirî'nin şu sözünü nakleder: "Hadisi Ahmed b. Hanbel ve Beyhakî rivayet etti. Ahmed b. Hanbel'in râvîleri sahih hadis ricalidirler. Fakat Mekhûl, Ümmü Eymen'den (Radıyallahü anhâ) hadis işitmedi. (Bk.Terğîb, 1/216)" Bk.Bülûğu'l-emânî, 11/231. Heysemî de bu görüştedir. Bk. Mecma', 1/295.

Hadis şâhidleri ile hasen li gayrihî seviyesine yükselir:

a-Muaz b. Cebel'den (Radıyallahü anlı) şahidi için bk. Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, XX/82, H.no:156; el-Mu'cemü'l-evsat, V11I/58, H.no:7956; Heysemî, hadisi Taberânî'nin Evsat'ında naklettiğini, senedinde Buhârî'nin ve topluluğun zayıf kabul ettiği Amr b. Vâkıd'in bulunduğunu, bu râviyi Sûrî'nin: "sadûk biri idi" dediğini belirtir. Bk. Mecma', 1/105. Muaz b. Cebel'den (Radıyallahü anh) sadece konu ile ilgili nakledilen bir başka rivayet daha vardır. Bk. Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, XX/1I7, H.no:233; Heysemî, hadisi Taberânî'nin Kebîr'inde naklettiğini, senedinde müdellis olan Bakıyye b. Velid'in bulunduğunu, bu râvinin de an'ane yaptığını söyler. Bk. Mecma', 1/295.

b-Ubâde b. Sami t'ten (Radıyallahü anh) şahidi: Heysemî, hadisi Taberânî'nin naklettiğini, senedinde Seleme b. Şürayh'ın bulunduğunu, Zehebî'nİn: "bu râvi tanınmıyor" dediğini, diğer râvilerinin ise sahih hadis ricali olduklarını belirtir. Bk. Mecma', 1/296.

c-Ebu'd-Derdâ'dan (Radıyallahü anh) şahidi için bk. Lâlkâî, İ'îikâdü ehli's-sünne, IV/823, H.no:1524; Heysemî, hadisi Taberânî'nin naklettiğini, senedinde Şehr b. Havşeb'in bulunduğunu, bu zâtın hadislerinin hasen olduğunu, diğer râvilerinin ise sika olduklarını belirtir. Bk. Mecma', 1/296-297.

d-lbn Abbas'tan (Radıyallahü anhümâ) şahidi İçin bk. Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, XIl/252-253, H.no:13023; Beyhakî, Şuabü'l-îmân, 1/271-272, H.no:291; Heysemî, hadisi Taberânî'nin naklettiğini, hadisin isnadının hasen olduğunu belirtir. Bk, Mecma', Vn/115-116.

e-Enes'ten (Radıyallahü anh) şahidi için bk. Taberânî, el-Mu'cemü'l-evsat, III/343, H.no:3348.

Sahih: Müsned, 11/178, H.no:6659; Benzer rivayetlerde içki İçip sarhoş olanın kırk gecelik namazının kabul edilmeyeceği ifade edilmektedir. Bu rivayetler için bk.Müsned, 11/189, H.no:6773; ü/197, H.no:6854; 11/176, H.no:6644 (120-I21/6708-6709.hadisler); Nesâî, Eşribe, 43, 45, H.no:5662, 5668; İbn Mûce, Eşribe, 4, H.no:3377; Dârimf, Eşribe, 3, H.no:2096-2097; Taberânî, el-Mu'cemü'l-evsat, VJ/266, H.no:6371; Hâkim, IV/162, H.no:7233 (Hâkim: "İsnâdi

348___________________________________________________________Namaz

Rasûlullah (Satiaiiaim aleyhi ve seitem) şöyle buyurdu: "Kim sarhoşluk sebebiyle752 bir kere namazı terk etse sanki dünya ve içindekiler kadar (çok) malı soyulmuş oiur.

Kim de sarhoşluk sebebiyle dört kere namazı terk etse, artık Allah'ın

ona fesat çamuru753 içirme hakkı olur."Sahabe ;

'Fesat çamuru nedir?' diye sorunca Rasûlullah şöyle dedi: "O, cehennem ehlinin (kan ve irin) akıntısıdır.    "

NOT : Bu hadisler, namazı terk etmeyi sarhoşluk sebebiyle âdet edinen kişilerin cehennem ehlinden olabileceği ve onlarla aynı pis şeyleri içmek zorunda kalacaklarını haber vermektedir. Zira bu kişiler Allah ve Rasûlü ile olan İslâm (itaat) anlaşmasına sadık kalmamışlardır. Diğer rivayetlerde de bu ve benzeri büyük günah işleyenlerin fesat çamuruna/bataklığına atılacağı ve orada bu çamurdan İçmek zorunda kalacakları haber verilmektedir.

Fesat çamuruna/bataklığına atılacak, çamurdan içirilecek kişiler hadislerde şöyle zikredilir:

1-tçki (uyuşturucu) içenler, (Benzer rivayetlerde içki içen kişi tövbe etmezse Allah onun ibadetlerini kırk gün kabul etmez ve bu hâlde ölürse fesat çamuruna atılır, şeklindedir,)755

2-Kibirli olanlar,756

,758

3-Söverek saldıranlar,757 4-Büyük günah işleyenler.'

* Namazı Sürekli Terk Edenin Küfre Girme (Tehlikesi)

sahihtir" der. Zehebî de bunu onaylar); Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, 1/389; VIII/287; Şuabü't-îmân, V/8, H.no:5582; Heysemî ve Müıızirî, senedindeki râvilerin sika olduklarını belirtirler. Bk. Mecma', V/69-70; Terğîb, 111/185. Bennâ hadisi Beyhakî'ye nisbet eder, isnadının ceyyid olduğunu söyler. Bk.Bülûğu'l-emânî, 11/231;

İbn Ömer'den (Radıyallahü anhümâ) şahidi için bk. Müsned, 1/35, H.no:4917 (Ahmed Muhammed Şâkir bu rivayet hakkında şunları söyler: "İsnadı hasendir. Ma'mer b. Râşid Basralıdır. Atâ b. es-Sâİb Basra'ya Ma'mer'in îhtilât günlerinde ömrünün son zamanlarında geldi. Cerir ve Hemmam da Ma'mer gibi Basralıdır. Hâkim sahih sayar). (123/67 ll.hadİs)

Ebû Zer'den (Radıyailahü anlı) şahidi için bk. 122/67 lO.hadis.

Esma bt. Yezid'den (Radıyallahü anha) şahidi için bk. 124/6712.hadis.

752 Ya da sarhoşça

753  İbnü'1-Esîr, Nihâye 1/8; (J1^) kelimesi aklı ve bedeni ifsat eden şeyler için kullanılır. Bu nedenle cehennemliklerin akıntısına/**^/ çamuru denildi. (Bk. Azimâbâdî, Avnü'l-Ma'bûd, X/5) 15A Azimâbâdî, age., X/87; Mubarekfûrî, Tuhfetü't-ahvezl VII/163

735 Bk.Müsned Trc. 78/948. hadisin dipnotu.

756 Timizi, Kıyamet, 48

757 Beyhakî, Şuabü'l-iman V/305

758 Taberânî, el-Mûcemu'l-kebîr, XX/205 (Heysemî, Mecmeu'z-zevâid, M/310)

Namaz___________________________________________________________349^

79/949- Câbır b. Abdullah'tan (Radıyallahü anh): Rasûlullah'ın (Saiiaiiaim aleyhi ve seiiem) şöyle dediğini duydum: "Kul ile küfr/şirk arasındaki irtibat760 namazı terk etmekle olur, (yani imanla küfrü ayıran duvar/engel namaz kılmaktır.)"

80/950-Abdullah b. Büreyde babasından (Radıyaiiahü<mh) nakletti:761 Rasûlullah'ın (Saiiatiatm aleyhi ve seiiem) şöyle dediğini işittim: "Bizimle onlar (münafıklar)762 arasındaki ahit (güvenlik/anlaşma)763 namazdır. Kim namazı (kasıtlı olarak) terk ederse küfre düşer."

NOT: Münafıklar kendilerini Müslüman olarak gösterdikleri için kafir­lerden ayrılmaları namaz ile olur. Namaz kıldıkları sürece kendilerine Müslüman muamelesi yapılır. Namazı terk ettiklerinde kafirlere benzerler. Ancak bir kişi namazı inkar ederek terk ederse kafir olur. 764

759 Sened: öûl-

Sahih: Müsned, IH/370, H.no:14919; Benzer rivayet için bk. III/389, H.no:15121; Müslim, îmân, 134; Ebû Dâvüd, Sünnet, 14, H.no:4678 (Ebû Davud'un hocası Ahmed b. Hanbel'den naklettiği hadislerden biridir); Tirmizf, îmân, 9, H.no:2618-2619 (hasen-sahih), 2620 (hasen-sahih); Nesât, Salât, 8, H.no:464 (dipnota eklidir); İbn Mâce, İkâme, 77, H.no:1078; Dârimî, Salât,29,H.no:1236;

a-Enes b. Mâlİk'ten (Radıyallahü anlı) şahidi: (3>f Jİ* #7 \'4 itÜJi 'û'j Ut i!*>jr. j^Îı 'j:^4)

İbn Mâce, İkâme, 77, H.no:1080 (Yezid b. Ebân er-Rakâşî sebebiyle isnadı zayıftır);

b-Büreyde'den (Radıyallahü anlı) şahidi için bir sonraki 80/950.hadise bk.

c-Abdullah b. Şakik el-Ukaylî'nin rivayeti:

7Vmı«f, îmân, 9, H.no:2622

760 Azimâbâdî, AynU'l-Ma'bûd, XIJ/284

761  Sened: ^f ^ ~>'4'J'^. *îi" ^ i3^- j*C- ö! i^1 ^ j^1 i-*1 ^ o-^1 oJ ^ı2^-

Salıih: Müsned, V/346, H.no:22833; Benzer rivayet için bk. V/355, H.no:22903; Tirmizî, îmân, 9, H.no:2621 (Bu konuda Enes ve İbn Abbas'tan (Radıyallahü anh) da nakiller vardır ve bu hadis "hasen-sahih-gariptir); Nesât, Salât, 8, H.no:461; İbn Mâce, İkâme, 77, H.no:1079; Bennâ hadisi İbn Hıbbân ve Hâkim'e de nîsbet ederek, Tirmizî'nin biraz önce verdiği bilgileri de aktararak Nesâî ve Irâkî'nin de hadisi sahih saydığını söylemiştir. Bk.Bülûğu'1-emânî, D7232.

762 Mübarekfûri, TuhfetÜ'l-ahvezu VII/308

763  Razi, Muhtaru's-Sıhah, 460

764  Bennâ, age., 11/232

350                                                                                                                     Namaz

n                                              765

81/951-Abdullah b. Amr b. As'tan (Rdiihuhü):

Hz.Peygamber (Saiiaiiahü aleyhi ve selim) bir gün namazı şu sözlerle anlattı:

"Kim namaza devam ederse kıyamet günü onun için namaz nur,

delil ve kurtuluş sebebi olur. Kim de namaza devam etmezse onun nuru,

delili ve kurtuluşu yok demektir, o kişi kıyamette Kârûn, Firavun, Haman

ve Übey b. Halefle beraber olacaktır."

AÇIKLAMA

Namazı inkâr ederek terk eden kâfir olur, zira namaz İslâm'ın en önemli ve varlığı kesin olan şiarlarından (sembollerinden)dir, bunda âlimler icma etmiştir.

Her Müslüman mutlaka namaz kılmalıdır, namaz olmazsa olmaz kabul edilen emirlerdendir. Namazı sürekli terk etmek bir Müslümana yakışmaz ve Rasûlullah döneminde de bunun örneği bulunmamaktadır, olsaydı mutlaka nakledilirdi.

Namaz kılmayan ve sürekli terk eden kişinin problemleri halledilmeye çalışılır, kendisine konunun Önemi, fayda ve zarar kısmı âlimler tarafından anlatılır. Ancak yine kılmaz ve kılmamakta ısrar ederse iman ve amel açısından durumunda müctehidler İhtilâf ettiler:

a-Abdullah b. Mübarek, İshâk b. Râhuye ve Ahmed b. Hanbel gibi bazı alimler bu kişinin küfre gireceğini söylediler; Zira yukarıda geçen hadisler bunu göstermektedir.

b-Ahmed b. Hanbel'den gelen diğer rivayet ve cumhura göre ise bu kişi küfre girmez, bilâkis günahkâr olur. Onun namazı terk etmesi haramdır. Delilleri Allah Teâlânın şu sözüdür:

'Allah kendisine şirk koşulmasını affetmez, bunun dışındaki günah­ları dilediği kişiden affeder...' (Nisa, 4/48,116)

Sened: "

Sahih: Müsned,\m69, H.no:6576; Abdullah b. Ahmed, es-Stinne, 1/363, H.no:782; Dârimî, Rikâk, 13, H.no:2724; Abd b. Humeyd, s.139, H.no:353; İbn Hıbbân, IV/329, H.no:1467; Beyhakî, Şuabii'l-îmân, 111/46, H.no:2823; Heysemî, hadisi Taberânî'nİn eserlerine de nisbet ederek, Ahmed b. Hanbel'in senedindeki râvilerin sika olduklarını belirtir. Bk. Mecma', 1/292. Münzİri de Ahmed b. Hanbel'in Müsned'ine,Taberânî'nin Kebir ve Evsat'ına ve İbn Hibbân'ın Sahih'ine nisbet ederek Ahmed b. Hanbel'in İsnadının ceyyid olduğunu İfade eder. Bk.Terğîb, 1/217;

Namaz_______________________________________________________      351

ŞNamazı sürekli terk edenin ceza hukuku açısından durumunda ihtilaf edildi:

a-İmam Ahmed'e göre kılmamada ısrar ederse mürted olarak öldürülür.

b-Î.Malik, Şafiî ve Ahmed b. Hanbel'den gelen diğer rivayete göre ısrar eden kişi had cezası olarak öldürülür, tıpkı zina cezası gibi.

c-İ.Ebû Hanîfe ve İbn Hazm'a göre ısrar eden kişi Öldürülmez, bilâkis tazir cezası verilir.766

Bu konuda açık bir nas olmadığı için farklı ictihadlar bulunmaktadır. İslâm devletinde bunlardan ümmetin maslahatına uygun olanı seçilir ve uygulanır. Ama devlet başka şekilde bir uygulama içinde İse kişiler söz konusu cezaları uygulayamaz. Zira ceza hukuku çok hassas, Önemli ve hayatî konulan ihtiva eder, ancak devlet bunları değerlendirir, karar verir ve uygular.

Namazı sürekli terk eden kişinin çok tövbe edip, hemen bu hatasından vazgeçmesi ve namaz kılmaya başlaması gerekir. Zira Müslürriam küfürden koruyan en önemli şey namazdır. Allah doğrusunu daha iyi bilir.767

* Namazı Terk Eden Tekfir Edilmez, Günahkâr Olur

Allah Teâlâ buyurdu:

'Allah kendisine şirk koşulmasını affetmez, bunun dışındaki günah­ları dilediği kişiden affeder...' (Nisa, 4/43, 116)

82/952-Ubâde b. Sâmit'ten (Radıyaiiahüanh) :768

766  İ.Şafiî, Ümm 1/291; Salih b. Ahmed, Mesâttü'l-İmam Ahmed b. Hanbel 1/375; İbn Hazm, Muhatla XI/376-377; Şîrâzî, Mühezzeb J/51; Nevevî, Mecmu', İÜ/13; İbn Kudâme, A/ugnf n/289-299, 300-301; İbn Hacer, Fethu'l-BâriV76, XI7539; İbnNüceym, el-Bahru'r-râik V/89

767 Bennâ, age., 11/232-233 Sened:

Sahih: Müsned, V/322, H.no:22651; Benzer rivayetler:

352___________________________________________________________Namaz

Rasûlullah'ın (Saiiaiiaha aleyhi ve seiiem) mübarek ağzından aldım ve şu ağzımdan naklediyorum, bana filan ve falan şahıs nakletti demiyorum:

"Allah'ın kullarına emrettiği/farz kıldığı beş (vakit) namazı vardır; Kim onları boşa götürmeksizin (tam kılarak) Allah'a ulaşırsa yanın­da' kendisini cennete girdirecek Allah katında makbul bir ahit olduğu halde O'na kavuşmuş olur.

Kim de namazları hafife alarak eksik kıldığı halde Allah'a ulaşırsa kendisi için (kurtarıcı) bir ahit olmaksızın O'na kavuşmuş olur; Allah diler­se o kişiye azap eder, dilerse de onu affeder."

* Rasûlullah Döneminde Namazın Değişen Halleri

V/315-316,H.no:22592;

Müsned, V/317, H.no:22603; V/319, H.no:22619; V/323, H.no:22653 (iıi öıj iâi İü üı ^j> ^i(); Mâlik, Salâtü'I-leyl, 14; EbÛ Dûvûd, Salât, 9, H.no:425; Vitir, 2, H.no:1420 (Münzirî hadisin sahih ve siibit olduğunu belirtir); Nesâu Salât, 6, H.no:459; es-Sünenü't-kiibrâ, 1/İ42, H.no:322; îbn Mâce, İkâme, 194, H.no:1401; Dârimî, Salât, 208, H.no:1585; Abdürrezzâk, III/5, H.no:4575; Îbnü'1-Ca'd, s.238, H.no:1571; Taberânî, Müsnedü'ş-Şâmiyyîn, 1/43, H.no:35; An W;öMn, V/23, H.ııo:1732; VI/174-175, H.no:2417; Beylıakî, es-Sünenü'l-kübrâ, 1/361; II/8, 467; X/217; Makdisî, Muhtara, VIII/354, 365, 366, H.no:432, 449, 450; Bennâ hadisi İbn Hibbân ve İbnü's-Seken'e de nisbet ederek, îbn Abdilber'in: "Hadis sahih ve sabittir. Mâlik'ten rivayetinde ihtilaf olmadı" sözünü nakleder. Bk.Bülûğu'l-emânî, 11/234. İbııü'l-Mülakkİn de hadis hakkında İbn Abdilber'in: "sahih-sabit" dediğini, İbn Hıbban'ın da sahih saydığını belirtir. Bk.Hulâsatü'l-Bedri'l-münîr, 1/283.

Ka'b b. Ucre'den (Radtyallahil anlı) şahidi İçin bk.73/943.hadİs.

tbn Muhayriz'in adı: Abdullah'tır ve sika biridir. Muhdecî ise Ebû Rufey' el-Kinânî'dir. İbn Hibbân sika saymış (bk.Sikât, V/570), Ebû Hatim ise bu zât hakkında sükût etmiş, İbn Hacer "makbuldür" demiştir. Bk.Takrîb, Trc.no:8100; Zehebî: "sika sayılmıştır" der. Bk.Kâşif, Trc.no:6624; Zeylaî, Nasbu'r-râye, 11/115-116; Bahsedilen Ebû Muhamnıed ise sahâbidir. İsmi Mes'ûd b. Zeyd veya Mes'ûd b. Evs b. Zeyd'dİr.

354___________________________________________________________Namaz

769

83/953-Muaz b. Cebel'den (Radıyaiiaim anh):

Namazın durumu üç kere değişti ve orucun durumu da üç kere değişti. Namazın değişen durumlarına gelince:

(Birisi) RasÛlullah (Satiaitaha aleyhi ve seUem) Medine'ye geldi ve on yedi ay Mescid-i Aksâ'ya dönerek namaz kılmaya devam etti. Sonra Allah şu âyeti indirdi:

*Biz senin bakışını (sürekli) gökyüzüne çevirdiğini görüyoruz ve seni hoşnut olduğun kıbleye dönmeni emredeceğiz. İşte (şimdi) yüzünü Mescid-i Haram tarafına çevir. Sizler de (ey mü'minler!) nerede olursanız olun yüzü­nüzü o tarafa çevirin.'

Râvi dedi ki: Allah onu bu şekilde Mekke'ye döndürdü ki işte bu, değişikliklerden birisidir.

(İkincisi) Müslümanlar namaz için toplanıyorlar ve bunu birbirlerine haber veriyorlardı. Hatta bu iş neredeyse bir çana vurarak çağırmaya kadar gitti. Sonra Abdullah b. Zeyd isimli ensardan birisi Rasûlullah'a (Saitaiiaka

aleyhi ve sellem) geldi Ve dedi ki:

'Ey Allah'ın Rasûlü! Ben uyuyan kişinin (rüyada) gördüğünü gördüm. Uykuda değildim desem de doğru söylemiş olurum. Zira onu uyku ile uyanıklık arasında gördüm;

Üzerinde iki yeşil elbise bulunan kişi gördüm, kıbleye döndü ve dedi ki:

Allahü Ekber, Allahü Ekber, (Allahii Ekber, Allahü Ekber)

Eşhedü En Lâ İlahe İllallah, Eşhedü En Lâ İlahe İllallah...

(Bunları ikişer kere okudu,) ezanı bitirdi, sonra bir müddet durdu.

Sonra tekrar aynı sözleri tekrarladı, ayrıca:

Kad Kameti's-salâh, Kad Kameti's-salâh sözlerini ekledi.' Bunu üzerine RasÛlullah şöyle buyurdu:

"Bunları Bilâl'e öğret de ezan okusun (çağrıda bulunsun)!"

Böylece Bilâl bu kelimelerle ilk ezan okuyan kişi oldu.

Sonra Hz. Ömer (Radıyatiahü anh) geldi ve şöyle dedi:

'Ey Allah'ın Rasûlü! Ona gelen bana da geldi/göründü, ancak o benden erken davrandı.'

İşte bunlar değişen iki durumdur.

Sened:

 iy jî

Sahih: Müsned, V/246, H.no:22023; Abdürrezzâk, 1/461, H.no:1788; Ebû Dâvûd, Salât, 28, H.no:506-507; Dârekutnî, 1/242; Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, 1/391; Bennâ hadisi Dârekutnî, İbn Huzeyme, Beyhakî, Nesâî ve Tahâvî'ye de nisbet ederek isnadının ceyyid olduğunu söyler. Bk.Bülûğu'l-emânî, 11/237. Abdurrahman b. Ebû Leylâ, Muaz'dan (Radıyallahu anh) hadis İşitmişse hadis sahihtir. Çünkü bu 2at, Hz. Ömer'e yetişmiştir.

Bu hadisin oruçla ilgili bölümü oruç konusunda 3 l/3242.hadiste zikredilecektir. 770 Çan vb. şeylere vurarak çağırmak. Bk.İbnü'1-Esîr, Nihaye V/105

Namaz                  _________________________________________________355

(Üçüncüsü) Müslümanlar namaza geliyor, (bakıyorlar ki) Rasûlullah (Saiiaiiahu aleyhi ve seiiem) gelenlerin bir kısmı ile namaza başlamış. Biri geldi­ğinde (diğerine kaç rekât kıldığını soruyor), cemaatteki kişi de (eliyle) işaret ederek; bir ya da iki rekât olduğunu belirtiyor, yeni gelen Önce (kaçırdığı rekâtları) kılıyor, sonra da cemaatle namaza katılıyordu.

Sonra Muâz b. Cebel (RadıyaiiaM anh) geldi ve dedi ki:

'Hangi hâlde onu (Rasûlullah'ı) bulursam hemen ona uyuyor,771 geçen (rekatı da) sonra kaza ediyordum.'

Muâz tekrar geldi ve Rasûlullah yine namaza bir kısmıyla başlamıştı, Muâz namaza onunla hemen devam etti, Rasûlullah namazı bitirince kalktı ve kalanını kaza etti. Bunun üzerine Rasûlullah şöyle dedi:

"Muâz size güzel bir sünnet (yöntem) geliştirdi, (artık) bu şekilde yapın!"

İşte bunlar değişen üç durumdur.

Orucun üç durumuna gelince...' (hadisin kalanım zikretti.)772

* Namazla İlgili Çocukların Durumu ve Sorumlu Olmayan Diğer Kişiler

771 Mubarekfûrî, Tuhfetü'l-ahvezî, 111/162

772  Oruçla ilgili rivayetin kalan kısmı oruç konusunda 31/3242.hadiste terceme edilecektir, kalan rivayetin metni:

356___________________________________________________________Namaz

84/954-Amr b. Şuayb babası yoluyla dedesinden (Radıyaiiaha nakleder:773

773 Sened:

Sahih: Müsned, 11/180, H.no:6650; Sonunda senedle ilgili (^ : ^> j> 'J '£^> ^jûtiı jûj: J jıî v (L^u ;;p- y\ 'f^. ^-£İ ıii) ziyadesi vardır. Benzer rivayette ise sonunda şu ziyede bulunmaktadır:

Bk. 11/1*87, H.no:6756; /ön £ftf Çey&c, 1/304, H.no:3482 (İbn Ebî Şeybe bu hadisi Ahmed b. Hanbel'in hocası Vekî'den aynı senedle almıştır); Ebû Dâvûd, Salât, 26, H.no:495, 496 (biraz önce metnini verdiğimiz ziyadesiyle); Dûrekutnî, 1/230; Hâkim, Müstedrek, 1/311, H.no:708 (Hâkim, Yahya b. Main'den: "Amr b. Şuayb sikadır" sözünü nakleder ve "Bu rivayetin mürsel oluşu dile getirilmektedir. Çünkü Amr b. Şuayb b. Muhammed b. Abdullah b. Amr b. As, dedesi Abdullah b. Amr'dan (Radıyallahü anlı) hadis işitmemiştir" der); Beyhakî, ŞuabU'l-tmÛn, VI/398, H.no:8650; es-Sünenü'l-kübrâ, 11/228-229; JII/84; (Beyhakî'nin bir rivayetinde ziyâdeli şekli İle ve "emredin" yerine, (ijJ*) "öğretin" emri; "dövün" yerine, (^^i)

"edeplendirin" emri zikredilmiştir. Bk. es~Sünmü'l-kiİbrâ, 11/229); Ebû Nuaym, Hılye, X/26.

Hadis, biyografi, ilel ve tahriç kitaplarında da yer alır. Bk. Ahmed b. Hanbel, el-llel ve ma'rifetü'r-ricâl, 1/149; Buhârf, et-Târîhu'l-kebîr, İV/168, Trc.no:2358 (Ebû Hamza Sevvâr b. Davud'un biyografisinde); İbn Hıbbân, Kiîâbü'l-Mecrûhîn, 1/290, Trc.no:324 (Sevvâr b. Davud'un biyografisinde); Hatîb el-Bağdâdî, Târîhu Bağdâd, 11/278, Trc.no:752 (Muhammed b. Habîb biyografisinde); İbn Hacer, Usânü'l-Mîzân, VI/79, Trc.no:288 (Muğîre b. Musa'nın biyografisinde); ed-Dirâye fî tahriri ehâdîsi'î-Hidâye, 1/122; Telhis, I/184;Ukaylî, Duafâ, IV/176, Trc.no:1753 (Muğîre b. Musa'nın biyografisinde); Zeylaî, Nasbu'r-râye, 1/296, 298 (Sevvâr't, Halil b. Mürre leyyin, Yahya b. Mam, İbn Hıbbân sika saymış, Ahmed b. Hanbel: "Kendisinde herhangi bir beis olmayan Basralı bir şeyhtir" demiştir. Buhârî: "hakkında tartışma var" derken İbn Adiy, "hadisi yazılan râvilerdeıı biridir. Hadisi münker değildir" der. Fakat bu râvinin mülâbii vardır. Hadisi Amr b. Şuayb'dan kendisi gibi Leys b. Ebî Süleym de işitti); III/459; Mizzî, VIII/398 (Ebû Hamza'nın biyografisinde); Şevkânî, Neylü'l-evtâr, 1/377; Suyûtî, hadisi Ahmed b. Hanbel, Ebû Dâvûd ve Hâkim'e nispet ederek sahih olduğunu belirtir. Bk.d-Câmiu's-sağîr, H.no:8174; Münâvî ise İmam Nevevî'nin Ebû Davud'a nispet ederek hadisin isnadının hasen olduğunu söylediğini nakleder. Bk. Feyztt'l-kadtr, V/665; Aclûnî, Keşfü'l-hafâ, 11/266, H.no:2286; Îbnü'l-Mülakkin, 1/92.

Senedde yer alan Sevvâr b. Dâvûd, Ebû Hamza Sevvâr es-Sayrafî el-Müzenî'dİr. Bazı nüshalarda Sevvâr b. Davud'un ismi kalb yapılarak sehven Dâvûd b. Sevvâr şeklinde kaydedilmiştir.

Hadisin Şâhidleri:

a-Sebra b. Ma'bed b. Avsece el-Cühenî'den (Radıyallahü anlı) şahidi için bir sonraki 85/955.hadisebk.

b-Ebû Râfî'den (Radtyallahü anlı) şahidi:

Heysemî, hadisi Bezzar'ın naklettiğini, senedinde Gassân b. Ubeydullah ve hocası Yûsuf b. Nâfî'nin bulunduğunu, bu zâtları tanıtan birini bulamadığını belirtir. Bk. Mecma', 1/294; Şevkânî, Neylü'l-evtâr, 1/377; İbn Hacer, Telhîsu'l-Habîr, 1/184.

c-Enes'ten (Radıyallahü anh) şahidi: (ı^ *w*d ı^u ^jîjjij 0^- £~J ftUJL ^jy)

Dârekutnî, 1/231; Taberânî, el-Mu'cemü'l-evsat, IV/256, H.no:4129; Haris b. Ebû

Üsâme, Müsnedü'l-Hâris (Zevâidü'I-Heysemî), 1/238, H.no:106; Heysemî, hadisi Taberânî-

nin naklettiğini, senedinde Dâvûd b. Muhabbir'in bulunduğunu, bu zâtı Ahmed b. Hanbel,

Buhârî ve cemaatin zayıf, Yahya b. Main'in ise sika saydığını belirtir. Bk. Mecma', 1/294.

Namaz___________________________________________________________357

RaSÛlullah (Sallallahü aleyhi ve selkm) dedi kî:

"Yedi yaşına varınca çocuklarınıza namaz kılmalarını emredin, on yaşına vardığında (yine kılmazlarsa hafifçe) vurabilirsiniz, bu yaşta çocukların yataklarını birbirinden ayırın!"

85/955-Abdülmelik b. Rebî' b. Sebra el-Cühenî, babası yoluyla dedesi Sebra el-Cühenî'den (Rdiiihy

Aclûnîde, hadisi Taberânî'nin naklettiğini, senedinde Dâvûd b. Muhabbir'in bulunduğunu, bu râvinin de metruk olduğunu belirtir. Bk. Keşfii'l-hafâ, 11/266, H.no:2286; İbn Hacer, Telhîsu'l-Habîr, 1/185; Şevkânî, Neylü'l-evtar, 1/378.

d-Ebû Hüreyre'den (Radıyallahü anlı) şahidi: (ij~u) lafzı ile:

Heysemî, hadisi Bezzar'ın naklettiğini, senedinde Muhammed b. Hasan el-Avfî'nin bulunduğunu, bu zât hakkında: "leyyinü'l-hadis" denildiğini, sika sayan birini bulamadığını belirtir. Bk. Mecma\ 1/294. İbn Hıbbân, Ebû Saîd Abdülmün'ım b. Nuaym er-Riyâhî'nin biyografisinde bu rivayete yer verir ve bu zâtın hadisinin münker olduğunu, sika râvİiere uygun rivayetle bulunduğu zamanlarda bile hadisi ile delil getirilemeyeceğini ifade eder. Bk. Kitâbii'l-Mecrühîn, 11/157-158, Trc.no:777.

e-Semure b. Cündüb'den (Radıyallahü anlı) şahidi: Hadisin aslî kaynağını bulamadığı­mız için rivayet tefsirini kaynak gösteriyoruz. Bk.Kuıtubî, Tefsir, XVIII/195.

f-Abdullah b. Mâlik el-Has'amî'den (Radıyallahü anlı) şahidi: Aclûnî, hadisi Ebû Nuaym'in, Abdullah b. Mâlik el-Has'amî kanalı ile ve zayıf bir senedle el-Ma'rife'de naklettiğini belirtir. Bk. Keşfü'l-hafâ, 11/266, H.no:2286; İbnü'1-Esîr, Üsdü'l-ğâbe, III/375, Trc.no:3167. İbn Hacer, Telhîsu'l-Habîr, I/I85.

g-Muhammed b. Abdurrahman'dan mürsel olarak: (s^uJb ^\-^ \]y) lafzı ile.

Buhârî, et-Târihu'l-kebîr, 1/66, Trc.no:15I (Buhârî bu hadisi Ebû Sa'd Muhammed b. Hasan b. Atıyye el-Avfî el-Kûfî'nİn biyografisinde zikreder. Fakat hadisinin sahih olmadığını söyler). İbn Hacer, Telhîsu'l-Habîr, 1/184;

h-Mekhul'ün sözü (maktu) olarak şahidi: (\^ £i üı \+& ^^j ^-Ji ^L ıiı u ^Ji ^y)

Bk. İbn EbîŞeybe, î/305, H.no;3491;

ı-Müphem bir sahâbîden benzer rivayet: (;ı£^ i}'Jj *iıi^ ^. i^' Li^i ıiı)

Ebû Dâvûd, Salât, 26, H.no:497. Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, 111/84; İbn Hacer, İbnü'l-Kattan'ın: "Muâz b. Abdullah b. Hubeyb'in eşi ve onun hadis aldığı kimse belli değildir" sözünü nakleder. Taberânî ise Muâz b. Abdullah b. Hubeyb'in babası kanalı ile rivayetine işaret eder. Bk. Telhîsu'l-Habîr, 1/184; Heysemî, hadisi Taberânî'nin Evsat ve Sağîr'inde naklettiğini, senedindeki râvilerin sika olduklarını belirtir. Bk. Mecma', 1/294. Şevkânî, İbn Sâid'in: "İsnadı hasen-garib" dediğini nakleder. Bk.Neylü'l-evtâr, 1/378.

Münâvî, Beyhakî'nin çocukları dövmeyi tavsiye eden bu hadislerin "ihtilâm olana dek çocuktan kalem / sorumluluk ve günah kaldırılmıştır" hadisİyle neshedİldiğini söylediğini aktarır. Bk.Feyzu'l-kadîr, IV/431 (5476.hadisin şerhi). Sened:

358___________________________________________________________Namaz

RasÛlUİlah (Sallallahu aleyhi ve seliem) dedi ki:

"Çocuk yedi yaşına girdiğinde namaz kılmakla emredilir, on yaşına girdiğinde (namazı terk etmekte ısrar ederse hafifçe) vurulabilir. "

775 86/956-Hz. Ali'den (Radıyallahü anh) :

Sahih: Müsned, IH/404, H.no:15276; İbn EbîŞeybe, 1/304, H.no:3481; Ebû Dâvûd, Salât, 26, H.no:494 (Ebû Dâvûd ve Münzirî sükût etmiştir. 'O.Y.Tuhfetü 'l-ahvezî, 11/370); TirmizU Salât, 182, H.no:407 (Hadisin Abdullah b. Artır b. As'tan (Radıyallahü anh) şahidi bulunduğunu ve Sebra b. Ma'bed b. Avsece el-Cühenî'nİn bu hadisinin de "hasen-sahih" olduğunu belirtir); Dârimî, Salât, 141, H.no:1438 (Dârimî'nin metni de Tirmizî'ninki gibidir); İbn Huzeyme, 11/102, H.no:1002; Dârekutnî, 1/230; Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, VII/U5, H.no:6546-6549; Hâkim, 1/389, H.no:948 (Hadisin Müslim'in ricaline uygun olarak sahih olduğunu, ancak eserine almadığını söyler. Zehebî de bunu onaylar); Beyhakî, es-SUnenü'l-kübrâ, H/14; IH/83; es-Sünenü's-suğrâ, s.344, H.no:592-593; Deylemt, III/ll, H,no:4007; İbn Hacer, Telhîsu'l-Habîr, 1/184; Şevkânî, Neylü'l-evtâr, 1/377.

Suyûtî, hadisi Ahmed, Tİrmizî, Taberânî ve Hâkim'e nispet ederek sahih olduğunu belirtir. Bk.el-Câmiu's-sağîr, H.no:5476; Münâvî İse hadis hakkında şunları söyler: "Hâkim, Müslim'in râvisine uygun olduğunu dile getirir, Zehebî ise bu görüşü onaylar. Nevevî, Riyâzu's-sâlihîn'de isnadının hasen olduğunu ifâde eder. Fakat Abdülmelik b. Rabf i Yahya b. Maİn zayıf sayar. İbnü'l-Kattân İse her ne kadar Müslim hadîsini eserine almış olsa da bu râvi ile delil getirilemeyeceğini belirtir. İbn Hacer, Müslim'in bu râvinin hadisini sadece mütâbaat açısından eserine aldığını beyan eder." Bk. Feyzu'l-kadîr, IV/127. Nevevî, hadisin sahih olduğunu söyler. Bk.Mecmû\ IH/10; İbnü'l-Mülakkin, Hulâsatü'l-Bedri'l-münîr,lt92.

Hadis usûlü eserlerinde bu hadise semanın yaş sının konusunda yer verilir. Evzâî'ye çocuğun hadis semaındaki yaşı sorulduğunda, zaptı sağlamsa isterse bulûğ çağına ulaşmamış olsun semai da caizdir" demiş ve bu hadisi delil göstererek: "Hadisin sıhhatini bilmiyorum, fakat itibarı sahihtir (dikkate alınması uygundur). Çünkü namazın ve kılınmadığı takdirde dövmenin emredilmesi alıştırma amaçlıdır. Vücup ifade etmez. Hadis yazımı da böyledir. Önemli olan çocuğun şeyhe mülâki olması ve ondan hadis işitmesidir. Dolayısıyla çocuğun bulûğa ulaşması şart değildir. Önemli olan hareketin, olgunluğun, uyanıklık ve zaptın gerçekleşmiş olmasıdır" demiştir. Bk. Râmehurmuzî, el-Muhaddisü'l-fûsü, s. 186; Hatîb, el-Kifâyejî ümi'r-rivâye, s.63,

Abdullah b. Amr b. Âs'tan (Radıyallahü anhiimâ) ve diğer sahabeden şahidi için bk. 84/954.hadisin tahrici. 775 Sencd: o^1 o* Ö-jÎ ^ P^1 ü^-Sahih: Müsned, 1/116, H.no:940; Benzer rivayetler: ( ^S- o^JÜı jıi )\ aj^S\

Müsned, İ/118, H.no:956;

Namaz                                                                                                                     359

Rasûlullah (SatiaiiahaaUyhivescUem)dedi ki: "Kalem/sorumluluk üç kişiden kaldırıldı: Baliğ oluncaya kadar çocuktan Uyanıncaya kadar uyuyandan, (Ağır) hasta olandan İyi oluncaya kadar.

Müsned, 1/140, H.no:1183 (Hadisin zahiri mürsel olsa da hadis sahihtir. Çünkü Hasan el-Basrî Hz.Ömer'e ulaşmamıştır. Hasan el-Basrî, Hz. Ömer'in mecnûn/deli bir kadını recmetme isteği ve hâdisenin devamını rivayet olarak anlatmıştır. Müşahedeye dayalı olarak anlatmamıştır); 1/154-155, H.no:1327 (Hz. Ömer ile Hz. AH arasında geçen hâdiseyi daha detaylı olarak anlatan bu rivayet 174/5869.hadiste zikredilecektir); 1/158, H.no:1360, (mükerreri:) 1362; Ebû Dâvûd, Hudûd, 17, H.no:4402-4403 (Bu rivayette Ebu'd-Duhâ Hasan el-Basrî'nin mütâbiidir. Fakat bu rivayet de munkatıdır. Çünkü Ebu'd-Duhâ Hz.AIi'ye yetişmemiştir); Tirmizî, Hudûd, 1, H.no:1423 (Tirmizî "hasen-garib" hükmünü verdikten sonra: Hz. Âişe'den (Radıyatlahii anlı) şahidinin bulunduğunu, Hz.Ali'den (Radtyallahü anlı) birçok tarikle nakledildiğini söyler. "Bazı rivayetlerde (jL£^ JS- füîîı ji-j) lafzının bulunduğunu, fakat Hasan'ın Hz.Ali'den semainin bulunmadığını belirtir. Ancak Hz.Ali'den nakleden Ebû Zabyan Husayn b. Cündeb'in mütâbi olduğunu ilave eder. "Bir rivayette de Ebû Zabyan Hz.Ali'den İbn Abbas kanalı ile nakleder. Bu nakil ise mevkuftur, merfu değildir. Hasan, Hz. Ali zamanında yaşamış ve ona yetişmiştir. Fakat Hz.Ali'den semamı bilmiyoruz" der); İbn Mâce, Talâk, 15, H.no:2042 (İsnadında Kasım b. Yezid bulunmaktadır. Bu zât meçhuldür. Aynca Hz. Ali'ye de ulaşmamıştır.)

Bennâ ise hadisi Dârekutnî, İbn Hıbbân, İbn Huzeyme ve Hâkim'e nisbet eder ve Hâkim'in: "Buharı ve Müslim'in râvileriyle sahih bir hadistir" dediğini ve Zehebî'nin de bunu onayladığını ifade eder. Bk.Bülûğu'l-emânî, 11/238.

Ebû Zür'a, Hasan el-Basrî'nin Hz.Ali'yi gördüğünü, fakat ondan hadis işitmediğini söyler. Diğer âlimler ise onu hiç görmediğini ifade ederler. Onların aynı asırda yaşamış olmaları da bir gerçektir. Hasan el-Basrî, Hz.Ali'nin halifeliğinde genç biriydi. Hz.Ömer'in vefatına iki yıl kala dünyaya gelmiştir. Bk.Buhârî, et-Târîhu'l-kebîr, H/287-288; Zeylaî, Nasbu'r-râye, V90-91.

İbn Abbas'tan (Radıyallahü anhüma} şahidi:

Ebû Dâvûd, Hudûd, 17, H.no:4399 (Hz. Ali'ye yapılan tardiyenin burada -Rıdvânullahi aleyh - olarak yapıldığı görülmektedir); Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, XI/89, H.no:11141; el-Mu'cemü'l-evsat, IH/242, H.no:3427; Heysemî, senedinde zayıf bir râvinİn bulunduğunu söyler. Ayrıca Ebû İdris de bu hadisi birçok sahâbiden almıştır. Şeddâd b. Evs ve Sevbân bu sahâbilerdendir. Taberânî'nin Kebîrinde (bk.VII/287, H.no:7156) naklettiği bu hadisin râvileri sikadırlar. Bk. Mecma', VI/251.

Hz. Âişe'den (Radıyallahü anhâ) şahidi İçin bk. 87/957.hadİs

360                                                                                                          Namaz

"                                                        776

87/957-Hz. Aişe annemizden (Radıyaiiahüanhâ): Hz. Peygamber (SaiiaiiaM aleyhi ve seiiem) şöyle dedi: "Kalem/sorumluluk üç kişiden kaldırıldı: Bulûğ çağına kadar çocuktan, Uyanıncaya kadar uyuyandan,

Aklı başına gelinceye kadar bunaktan. 777" §Başka tarikle Hz. Âişe'den gelen rivayet:

RaSÛlllllah (Sallallahü aleyhi ve sel tem) dedi ki:

"Kalem/sorumluluk üç kişiden kaldırıldı: Uyanıncaya kadar uyuyandan, İyi oluncaya kadar aklını kaçırandan, Âkil (baliğ) oluncaya kadar çocuktan. "

Sencd:

Sahih: Müsned, VI/101, H.no:24584; Diğer rivayet: VI/144, H.no:24994; Benzer rivayet: yi/100-101, H.no:24575; Nesâî, Talak, 21, H.no:3430; Ebü Dâvûd, HudÛd, 17, H.no:4398; İbn Mâce, Talâk, 15, H.no:2041;Dân;m", Hudûd, 1, H.no:2301; Şevkânî, Neylü'l-evtâr, 1/378.

Hz.Ali'den (Radıyallaha anlı) şahidi için bk. 86/956.hadis 777 Bu kısımla ilgili (râvilerden) farklı rivayetler gelmiştir: -Affan'ın nakletİğine göre: Aklı başına gelinceye kadar deliden, -Hammad'uı naklettiğine göre: Aklı başına gelinceye kadar bunaktan, -Ravh'ın naklettiğine göre: Aklı başına gelinceye kadar deliden sorumluluk kaldırıldı, şeklindedir.

Namaz                                                                                                         361

ÇOCUK VE NAMAZ

Giriş-Kur'ânda Çocuk-Rasûlullah'ın Çocuklara Davranış Biçimi- Sahabede Eğitim- Çocukluk Dönemleri ; A-Okul öncesi Çocukluk Dönemi- E-Orta ve İleri Çocukluk Dönemi-Çocuk Eğitimi-Çocuk Eğitiminde Karşılaşılan Problemler- Karşılaşılan Problemlerin Çözümü-Çocuk Eğitiminde Kullanılacak Araçlar- Eğitimde Dikkat Edilmesi Gereken Unsurlar -Ailenin Eğitimdeki Rolü- Çocuktaki Kusurlu Davranışlar-Çocukta Davranış Bozuklukları ve Ceza- Cezada Dikkat Edilecek Unsurlar- Ailenin Eğitimdeki Rolü* Aile Eğitiminde Belli Başlı Alanlar

GİRİŞ

İbadet hayatı Müslüman'ın en önemli sorumluluğudur. Kalpteki ve akıldaki inancın kuvvetlenmesi ve dışa yansıması buna bağlıdır. Ruhî zenginlik, sağlam karakter ve dayanıklı olma ibadetle elde edilen hasletlerdir.

Peygamberimiz küçükten çocukların namaz kılmaya alıştınlmasını emretmektedir. Temyiz yaşına ulaşınca her çocuk namaz kılmaya başlama­lıdır. Çocuklar çok hassas bir bünyeye ve ruha sahiptirler, onların küçüklük­ten itibaren dinî ve ahlâkî eğitimlerine dikkat edilmeli ve bu konuda pedagojik metotlardan istifade edilmelidir. Çocuğun ibadete alışması için onunla konuşmak yanında kitap, dergi, kaset ve cd gibi teknolojik araç ve gereçler de kullanılmalıdır.

Bu çabalara rağmen 10 yaşına gelmiş bir çocuk hâlâ namaz kılma­makta ısrar ederse gözünü korkutmak için hafifçe kendisine vurulabilir,778 Ancak bu hadisin çocuktan sorumluluğun kaldırılmasını açıklayan diğer hadisle nesh edildiği söylenmekledir.779

KUR'ÂN'DA ÇOCUK

Kur'ân çocuğa ve eğitimine özel önem verir, özellikle peygamberlerin

sözleri ve davranışları ile bizlere şablonlar çizer. Bunlardan bazıları;

1-Temiz/saİih eş ve çocuklar verilmesi için Allah'a dua edilmelidir. (Âlü İmrân 3/38; Meryem 19/5-6; Furkan 25/74)

2-Verilen çocuk için Allah'a şükredilmelidir. (İbrahim 14/39; Araf 7/15)

3-Çocuklann namaz kılanlardan olması için dua edilmelidir. (İbrahim 14/40)

4-Çocuklara yumuşaklıkla hitap edilmeli; inanç, amel ve ahlâk ile ilgili konular güzellikle anlatılmalıdır. (Lokman 31/13-19)

5-Çocuklarm. haya sahibi olmaları ve evlerinden dışarı çıkarken örtülerini/dış elbiselerini giymeleri emredilmektedir. (Ahzâb 33/59)

6-Çocuklar sorumluluktur ve imtihan vesilesidir. (Enfâl 8/28)

778 Ebû Dâvûd, Sünen, Salat, 26; Tirmizî, Salat, 299.

179 Bk. Münâvî, Feyzu'l-Kadîr, 1//434 (5476. hadisin şerhi)

362                                                                                                                     Namaz

RASÛLULLAH'IN ÇOCUKLARA DAVRANIŞ BİÇİMİ

Rasûlullah'm her insanla diyalogunda olduğu gibi çocuklarla da harika bir iletişim içindeydi:

   Rasûlullah çocuklara hiç kızmaz, onların rahat hareket etmelerini   ister   ve   onlara   şahsiyet   vermek   için çalışırdı.780

    Çocuklarla şakalaşırdı.781

   Çocukları kucağına alır ve onları severdi, elbisesine çocuklar bevlettiğinde onlara kızmaz, hatta çocuklara kızanları da uyanr ve sadece elbisesini yıkardı.782

   Çocukların yanına geldiğinde selam verirdi.783

    Çocuklar arasında ayırım yapılmamasını ve adaletle davramlmasını emrederdi.784

   Çocuklara ezan okuturdu.785

    Çocuklar için  saf belirlemiş  ve onlara  son  safta durmalarım tavsiye etmişti.786

   Gece ibadetlerine çocukları da alıştırırdı.787

    Bayram namazlarına alıştırırdı.788

    Çocukları camiye alıştırırdı.789

SAHABEDE EĞİTİM

Sahabe çocuklarının dinî eğitiminde titiz davranırlardı:

    Hz.Ali  oğlu Hüseyin'i  yanına çağırır, ona abdest almayı öğretir ve sorularına cevap verirdi.790

   Abdullah b. Mes'ûd şöyle dedi: 'Namaz konusunda çocuklarınıza dikkat edin!  Onları  iyiliğe  alıştırın! Çünkü iyilik bir alışkanlıktır.'79'

780  Buharı, Vesâya, 25; Ebû Davûd, Edeb, 1; Tirmizî, Birr, 69

781  Ahmed b. Hanbel, Müsned, 111/119,171; Buharı, Edeb,81; Tirmizî, Salât, 131

782  Ahmed b. Hanbel, 111/107,315; Buhârî, Tıb, 13; Müslim, Müsakât, 63

783  Buharı, Isti'zan 15; Müslim, Selâm, 15; Ebû Davûd, Edeb, 36; Tirmizî, İsti'zân 8; İb Mâce, Edeb, 14

734 Buharî, Hibe, 12,13; Müslim, Hibât, 13

783 Ahmed b. Hanbel, 111/408 (Sahih), Ahmed Muhammed Şakir thr. XII/149-150, H.no: 15312); Darekutnî, Sünen, 1/235; (Bazı âlimler çocuğun ezan okuması doğru değildir, insanlar itibar etmez, demişler. Ancak bu konuda hadis olduğu ve günümüzde de hoparlör sistemi bulunduğu için caizdir.Bk.Eşrûşenî, Muhamed b. Mahmud, Camiu ahkâmi's-sığar, 1/37 ) mTirmizi, Sünen, Cum'a, 60

787  Ahmed b. Hanbel, IH/110; Buharî, Sahih, Ezan, 78

788  İbn Huzeyme, Sahih, 11/343

789  Müslim, Sahih, Fedaİl, 80

790 Nesâi, Taharet, 78

791 Taberânî, (Heysemî, Mecmeu'z-zevâİd, 1/300)

Namaz___________________________________________________________363

    Abdullah b. Abbas şöyle dedi: 'Bir secde için bile olsa çocuklarınızı namaz kılması için uyandırın.'792

    Sa'd b. Ebî Vakkas çocuklarına dua Öğretirdi.793

§Ancak sahabe onların çocuk olduğunu hiç unutmaz ve ona göre müsamahakâr/tediricîlik esasını gözeterek davranırlardı, çünkü onları Rasûlullah yetiştirmişti:

    Hz. Ömer bir kadını uyumakta olan çocuğunu namaz kılması için (ısrarla) uyandırmaya çalıştığını görünce: 'Bırak onu! Akıl ve bulûğ çağma kadar o sorumlu değildir' demişti.794

    Sahabe, çocuklarını oruç gibi bazı ibadetlere yavaş yavaş alıştırırdı.795

ÇOCUKLUK DÖNEMLERİ

A-OKUL ÖNCESİ ÇOCUKLUK DÖNEMİ

Okul öncesi dönem daha sonraki yıllarda hayatın ve kavramların anlaşılabilmesi için temel dönemdir. Bu dönemde :

    Çocuk tabiatta olanlarla ilgilenirse tabiat sevgisi ile büyür.

    Çocuğun hayalgücü beslenirse hayalgücü zenginleşir.

    Çocukla iyi bir ilişki içnde bulunulursa o insanlarla iyi geçinmeyi ve onlara saygı duymayı öğrenir.

    Çocuk hayata olumlu gözle bakarsa güven içinde büyür.

   Çocuk söz, şiir ve oyun gibi etkinlikleri kavrama yete­neği geliştirilirse, çeşitli duygularını bunlarla ifade edebileceğini öğrenir.

    Çocuğun   öğrenme   isteği   canlı   tutulursa   zihinsel gelişimi desteklenir.796

792 İbn Ebî Şeybe, Musannefl/305

793 Ebû Yâ'lâ, Müsned, 11/72

794

Ibn Ebî Şeybe, 1/305 195 Buharî, Savın, 47; Müslim, Siyam, 136 790 Selçuk, Mualla, Çocuğun Eğitiminde Dinî Motifler, 93

364___________________________________________________________Namaz

B-ORTA VE İLERİ ÇOCUKLUK DÖNEMİ

Bu dönem çocuğun 7 yaşında (temyiz döneminde) başlar ve yaklaşık olarak 12 yaşına yani bulûğ çağına kadar devam eder.Bu iki dönem çocuğun eğitim ve Öğretimi açısından çok önemlidir. Bu nedenle çocuğun söz konusu iki dönemine ışık tutulması ve onun doğru tanınıp algılanması gerekir:

I-ORTA ÇOCUKLUK DÖNEMİ (7-9 yaş):

Bu dönemde kendisim boy ve ağırlık değişiklikleri olarak hissettiren bedensel bir büyüme olduğu gibi, çeşitli karakteristiklerinden haberdar olduğumuz zihinsel, duygusal ve sosyal bir gelişim de söz konusudur. Burada 7-9 yaş çocuğun gelişim özellikleri maddeler halinde sıralanacak ve bu özelliklerin ortaya çıkardığı temel ihtiyaçların karşılanmasında dikkat, edilecek noktalar belirlenecektir.

a- 7-9 Yaş Çocuklarının Zihinsel Gelişimi:

   Bu yaşta çocukta somut (görünen varlıklarla ilgili) düşünce hakimdir, fakat zihin gücü sürekli bir gelişim içindedir.

   Sayı, zaman, mekân, boyut, hacim, uzaklık kavramları zihninde yerleşmeye başlamıştır.

    Önceki öğrendikleri ile yeniler arasındaki benzerlik ya da zıtlık görülebilir. Zihindeki eski bilgiler kullanılabilir.

    Yeni bilgiler ancak yaşantılarla ortak yanı varsa kul­lanılır.

    Olayların,  nesnelerin  yüzeysel  anlamlan  algılanır, görünmeyen anlamlar kaçınlabilir. Örneğin atasözleri, sözcüklerin kendi anlamlarıyla yorumlanmaya çalışılır.

    Anlama, kavrama yeteneği ve soyut düşünce kabi­liyeti sınırlıdır.

   Çevresini toptan algılar, fakat dünyayı keşfetme ar­zusu çok kuvvetlidir.

b- 7-9 Yaş Çocuklarının Psiko-Sosyal Gelişim Özellikleri:

   Okul öncesi dönem.de raslanan yoğun heyecan azal­mışsa da korku ve endişe etkin duygulardır.

    İletişim kurma isteği güçlenmiştir; arkadaş, oyun, sınıf faaliyetlerine katılma ve grup halinde oyunlar görülür.

    Bu dönemin bazı çarpıcı özellikleri; kolay etkilenme, örnek alma, bilgiye düşkünlük, rekabet gütme ve sorumluluk üstlenmektir.

Namaz___________________________________________________________365

    Arkadaşlara fazlaca Önem verilir, onlar gibi olmaya çalışılır.

    Bağımsız olma çabalarının yanı sıra anne ve babanın sevgi ve ilgisi hâlâ önemlidir.

    Öğretmene hayranlık duygusu güçlüdür.

    Yetişkinlerin de bazı kurallara uydukları fark edilir, fakat kuralların gerçek nedenleri konusunda çocuk­ların bilgisi sınırlıdır.

    Oyun kurallarına önem verilir, kuralları bozmamaya, çiğnememeye özen gösterilir.

§Yukarıda sayılan gelişim özeliklerinin doğurduğu temel ihtiyaçları karşılamak için aşağıdaki noktalara dikkat edilmelidir:

    Zaman, sayı gibi soyut kavramları geliştirmek için zihin gücünü ve belleğini güçlendirecek etkinliklere yer vermek (olayları kronolojik sıraya göre anlatmak, olayları anlatırken zaman kavramına uyması konu­sunda çocuğu uyarmak vb.)

    Öğretimde 'yaparak-yaşayarak öğretim' ilkesine ağır­lık vermek.

    Konuların işlenişinde 'toplu öğretim-konu bütünlüğü' esasına göre hareket etmek.

    Çocuğun   okula  uyumunu   sağlamak  için   aile  ile işbirliği yaparak çocuğa yardımcı olmak.

    Çocuğa sevgi ve anlayışla yaklaşmak.

    İyi-kötü, doğru-yanlış gibi kavramları geliştirmek için olumlu   örneklerle   karşılaştırmak,   çocuk   için   iyi davranış örnekleri oluşturmak.

    Arkadaşları ile iyi ilişkiler kurması ve grup oyunlarına katılması konusunda çocuğu yönlendirmek.

    Yeteneklerini geliştirecek fırsatlar tanımak.

    Çocuğun korku ve endişelerini yok etmek konusunda ona yardımcı olmak.

H-İLERİ ÇOCUKLUK DÖNEMİ (10-12 yaş):

Bu yaşlarda gelişimde bazı farklılıklar görülür: Beden gelişim hızı önceki dönemlere kıyasla biraz azalmışsa da fizik gücü ve enerji harcama düzeyi çok yüksektir. Zihinsel ve psiko-sosyal gelişimde meydana gelen değişiklikler ise şöyledir:

366___________________________________________________________Namaz

a-10-12 Yaş Çocuklarının Zihinsel Gelişimi:

    Mantıklı ve soyut düşünme yeteneği önceki döneme kıyasla daha ileri düzeydedir, faka somut düşüncenin bazı özellikleri devam etmektedir.

    Zaman ve yer kavramları gelişmiştir.

    Kendi kendine çalışme, öğrenme ve araştırma yapma becerisi kazanmaya başlamıştır.

    İlgi alanları oldukça çeşitlenmiş ve genişlemiştir.

b- 10-12 Yaş Çocuklarının Psiko-Sosyal Gelişim Özellikleri:

    Duygusal yönden oldukça dengelidir, korku ve endişe halleri azalmıştır. Sevilmek, güvenilmek ve kendini güven içinde hissetmek önceki dönemde olduğu gibi yine temel ihtiyaçlardır.

   Yetişkinlerden çok yaşıtların fikri önem taşır, bir arkadaş grubunun üyesi olmak büyük zevk verir.

    Hem rekabet, hem de işbirliği yapmaktan hoşlanır.

    'Hak' ve 'Adalet' kavramları onun için çok önemlidir.

    Öğretmenden    tüm    öğrencilere    eşit    davranması beklenir.

    Roman ve film kahramanlarına hayranlık duyar.

§Yukarıda sayılan gelişim özelliklerinin doğurduğu temel ihtiyaçları karşılamak için aşağıdaki noktalara dikkat edilmelidir:

    Mantıklı  ve  soyut  düşünme  konularında çocuğun gelişmesine yardımcı olmak.

    Kendisi,  çevresindeki  kişiler ve  olaylar hakkında doğru , değerlendirmeler yapabilmesi için onu yön­lendirmek, bazı örneklerle karşı karşıya getirmek.

   İlgi alanlarını zenginleştirmek.

    Okula yeterince uyum sağlamış bu yaş çocuğunun kendini güven içinde hissedeceği, sevilip sayılacağı bir sınıf atmosferi oluşturmak.

   Çocukları birbiri ile arkadaşlık etmeleri, arkadaş grup­larının birer üyesi olabilmeleri konusunda teşvik etmek.

    Rekabet ve işbirliği duygularını dengeli bir şekilde geliştirmek, çocuğa sorumluluklar vermek.

    Çocuğa çeşitli alanlarda tarihe geçmiş büyük insanları

707

tanıyacak fırsatlar vermek.

797

Selçuk, Muatla, age., 95-97,118-119 (naklen)

Namaz                                                                                                                     367

ÇOCUK EĞİTİMİ

Çocuk eğitimi pedagojinin en zor ve karmaşık bölümüdür. Çünkü karşımızda tecrübesiz, ama öğrenmeye hazır, kıymetli, ama savunmasız bir varlık bulunmaktadır. Bu sebeple onu doğru incelemeliyiz/analiz etmeliyiz:

1-Çocuğun cinsiyet ve yaşına göre soruları, duygu ve düşünceleri değişir. 10-12 yaşlarında çocuklar kavramları daha iyi kavrar ve doğru kullanırlar.798

2-Çocuklann değişik kavramlar üzerinde düşünmelerine yardımcı olunmalı; Allah, Peygamber, Kur'ân, namaz, cami, iyilik, abdest vd.

3-Çocukta dini düşünce ve doğru seçim gücünün gelişmesi için dinî kavramlar doğru olarak öğretilmeli ve sorulara sabırla cevap verilmelidir.

4-Bunlar nedir, niçin, nasıl, ne zaman, ne kadar ve kimlere ait gibi sorular hikayemsi anlatımlarla cevaplandırılmalıdır.799

5-Çocuğun merak ettiği konulan doğru olarak ve sabırla cevaplan­dırmalıyız:

İnsan nasıl bir varlıktır?

Ölüm nedir?

Allah var mı?

Peygamber kimdir?..

6-Onlarm şüphelerine kızmamak gerekir. Çünkü bazen şüpheden hakikate ulaşılır. Hz. İbrahim olayı bizim için en önemli örnektir.

7-Acaba doğru mu, yanlış mı, iyi mi, kötü mü şeklinde zihinsel eg­zersizler çocuğun bakış açısını geliştirir ve inançlarının olgunlaşmasını sağlar.

8-Çocuğun gelişiminde başta aile ortamı, okul ve toplum etkili olmuş ve onu şekillendirmiştir. Çevresindeki oluşumdan etkilenmeyen yoktur.8

ÇOCUK EĞİTİMİNDE KARŞILAŞILAN PROBLEMLER

Çocuk eğitiminde karşılaşılan problemler genel olarak üç ana başlıkta toplanmaktadır: Aile fertlerinden kaynaklanan problemler, sosyal çevreden kay­naklanan problemler ve basın-yayın organlarından kaynaklanan problemler:

1-Aile fertlerinden kaynaklanan problemler : Ailede çocuk eğitiminin önemi inkar edilmez bir gerçektir. Böylesine Önemli bir mekanizma bazı hatalar sebebiyle doğru işlememekte ve çocuklar doğru bir eğitimden noksan olarak yetişmektedirler.

a-Bilgi noksanlığı,

b-Davranış bozukluğu,

798 Yavuz, Kerim, Çocukta Dinî Duygu ve Düşüncenin Gelişmesi, 212

79y Yavuz, Kerim, age., 214

800 el-Hakîm, Tevfık, Neonu 'Ahmed' makalesi {Bk.Tahte şemsi'i-fikr, 35-40)

368_______________________________________________________       Namaz

c-Metod hataları,

d-Eşlerin ikisinin de çalışır olması.

2-Sosyal çevreden kaynaklanan problemler : Aileden sonra çocuğun karşılaştığı ikinci atmosfer toplumdur. Eğitimden doğru sonuç alınması için çocuk ve toplum diyalogu doğru/faydalı yönde olmalıdır. Başlıca problem kaynaklan şunlardır:

a-Çevrenin kültürel zayıflığı,

b-înanç ve ahlâk zayıflığı/bozukluğu, (      c-Adaletsizliğin yaygınlaşması

3-Basın-yayın organlarından kaynaklanan problemler : Basın-yayın organları insan hayatında bugün büyük bir güç olarak yerini almıştır. Çok faydalı olan bu mekanizma bazı hatalar sebebiyle eğitimi bazen olumsuz olarak etkilemektedir. Bu olumsuzlıklar şöyle sıralanabilir.

a-Çocukların dinî ve ahlâkî yapılarını tahrip etmek,

b.Ruhî gelişimlerini durdurmak

c-Mevcut ruhî yapılarını bozmak,

d-Yaşadığı ortamdan ve gerçeklerden uzaklaştırmak,

e-Toplumu gereksiz yere germek,

f-Tüketîmi aşırı artırmak ve israf ekonomisini özendirmek...

KARŞILAŞILAN PROBLEMLERİN ÇÖZÜMÜ

Bu problemlerin halledilmesinde aile-toplum yardımlaşması gerçek­leştirilmelidir. Bu noktada her kurum ve birey kendisine düşen görevi yerine getirmek için uğraşmalıdır:

1-Aile fertlerinin yapması gerekenler:

a-Bilgi noksanlığının telafi edilmesi. (Kitap okuma, konferanslara katılma, soru sorma vd. ile)

b-Davraniş bozukluklarının giderilmesi. (Sövme, hakaret, aşırı sinir­lilik, menfaatçilik gibi davranışların düzeltilmesi.)

c-Metod hatalarının telafisi. (Argo sözler, baskı kurma, sürekli aynı şeyleri tekrar gibi davranışlar fayda yerine zarar getirir.)

§Ailelerin çocuklarına iyi bir eğitim vermeleri için dikkat etmeleri gereken hususlar:

1-Aile fertleri arasında fikir ve davranış birliği olmalı.1

2-Çocuklara sevgi ile yaklaşılmak.

3-Olumsuzdan ya da yasaklardan değil, olumludan ve serbestlikten hareket edilmeli.

4-Yasakların alternatifleri mutlaka gösterilmeli.

5-Seviyeler göz önünde bulundurulmalı.

6-Tedriciliğe dikkat edilmeli.

Namaz__________________________________________________________369

7-Çocuklara cami vb. kutsal mekânlar tanıtılmalı.

8-Kur'ân ve Sünnet gibi önemli dinî metinler doğru olarak aktarılmalı.

9-EşIerin çalışmalarından dolayı oluşan problemler bakıcılar, anaokulları, aile büyükleri vs. ile halledilmeli.

10-Basın-yayın organları doğru ve faydalı bir şeklide kullanılmalı ve çocuklar zararlı yayınlardan korunmalıdır.801

ÇOCUK EĞİTİMİNDE KULLANILACAK ARAÇLAR

Çocuk eğitiminde kullanılması gereken bazı şeyler vardır ki bunlar eğitimde doğru sonuca ulaşılmasında bize yardımcı olacaktır:

1-Kur'ân ve hadislerden öğütler, hikayeler ve kurallar,

2-Eğitim teorilerinden ve araştırmalarından faydalanmak,

3-Çocuğun kabiliyetini ve yakınlık duyduğu şeyleri izlemek ve değerlendirmek,

4-Doğru, iyi ve güzel kavramlarına alıştırmak,

5-Cömertlik ve tutumlu olma hasletlerini kazandırmak,

6-Oy unlarım izlemek, kontrol etmek ve yardımcı olmak,

7-lş yapmaya alıştırmak,

8-Sorularım ve sorunlarını ciddiye almak,

9-İnsan olmayı cinsiyet ve kuvvet gibi farkların üstünde görmek, ama eğitimde bu farkları da göz önünde bulundurmak,

10-îbadete alıştırmak,

11-Görgü kurallarını öğretmek,

12-Yumuşaklıkla muamele etmek,

13-Dürüstlüğü Öğretmek,

14-Temizliği Öğretmek,

15-Saygı ve sevgi hasletletini kazandırmak,

16-Kanaatkârlığı öğretmek,

17-FakirIere ve güçsüzlere yardım duygusunu geliştirmek,

18-Telkin edilecek zamanlan iyi gözetmek (Soru sorduğunda, bayram,tatil gibi günlerde, sınıfı geçtiğinde, iyi elbise giydiğinde vb. sevinçli anında ya da ibret alması için üzüntülü anında),

19-Ceza son çare olmalıdır.

EĞİTİMDE DİKKAT EDİLMESİ GEREKEN UNSURLAR

Eğitimci -anne, baba ve öğretmen gibi- kişilerin dikkat etmesi gere­ken bazı hususlar vardır:

01 Öcal, Mustafa, Ailede Çocukların Dinî ve Ahlâkî Eğitimlerinde Karşılaşılan Problemlerin Başlıca Sebepleri ve Çözüm İçin Bazı Teklifler makalesi, Din Eğitimi Araştırmaları Dergisi, Yil:1996,Sayi:3

370__________________________________________________________Namaz

1-Problemler karşısında anlayış ve sabır,

2-Tedricilik,

3-Örnek gösterme,

4-Nefsaniyetin kırılması,

5-Taklit-tahkik dengesi,

6-Ödülendirme,

7-Cezalandırma,

8-Teşekkür etme,

9-Özür dileme,

10-Arkadaş seçimi,

11-Faydah işlere yönlendirme,

12-Bilimsel araştırmalardan istifade.

AİLENİN EĞİTİMDEKİ ROLÜ

Aileain çocuğun eğitimindeki rolünü kimse inkâr edemez. Bu kuru­mun eğitimdeki rolü şöyle sıralanabilir: 1-Öğretmek, 2-Rehberlik, 3-Önderlik, 4-Yönlendirmek, 5-Değerlendirme.802

ÇOCUKTAKİ KUSURLU DAVRANIŞLAR

Çocuklar normal doğar ve doğuştan davranış bozuklukları göstermezler. Onu çevresi, ailesi, toplumu ve kültürü şekillendirir. Yetersiz eğitim bazen onun sosyolojik ve psikolojik gelişimde olumsuz rol oynar. Çünkü hayatta onun koruyucusu olamaz ve sağlam bir şahsiyet oluşturamaz. Çocukta oluşan kusurları birkaç ana başlıkta toplamak mümkündür:

1-Rahatsız edici kusurlar: a-Karşı gelme duygusu:

Sebebi: Memnun olmamak, tedirginlik, doğru anlatılmama, olumsuz kahramanlık duygusu, yanlış telkinler ve tavsiyeler, bulûğ çağı faktörü vs. Yansımaları: -İtaatsizlik -Öfke -İnatçılık

Ağca, Hüseyin, Ailede Eğitim 43-52

Namaz__________________________________________________________371

b-Bencillik:

Sebebi: İlgisizlik, menfaat düşkünlüğü, idealist olmamak, faydalı şey­lerle meşgul olmamak, boş vaktin bolluğu, sosyalleşememek vs. Yansımaları:

-Sürekli kendisini düşünmek -Hasislik -Başa geçme hırsı -Meraklılık -Oburluk vs.

2-Küçültücü kusurlar:

Sebebi: Aşırı güven, şımarıklık, tecrübesizlik disiplinsizlik, pasiflik, kabalık vs.

Yansımaları:

-Küstahlık

-Tembellik

-Temiz olmamak (dağınıklık, pislik vs.)

3-Tiksinti verici huylar:

Sebebi: Ürkeklik, aşın sıkılganlık, kendisine değer verilmemesi, sev­gide dengesizlik, sahtecilik, kötü örnek, anlayışsızlık, cimrilik, kontrol­süzlük, hayasızlık vs.

Yansımaları:

-Kıskançlık

-Kötü yüreklilik (huy)

-Zalimlik (davranış)

-Yalancılık

-Hırsızlık

-Cinsel bozukluklar (ahlâksızlık)803

ÇOCUKTA DAVRANIŞ BOZUKLUKLARI VE CEZA

Bütün varlıkların birbirlerine olan merhameti Allah'ın rahmetinin bir tecellisidir. Rasûlullah bunu şöyle haber verir:

"Allah Teâlâ rahmetini yüz parça yaptı, doksan dokuz parçasını kendi yanında tuttu ve bir parçasını da yeryüzüne indirdi. İşte bu bir parça rahmet sebebiyle bütün varlıklar birbirlerine merhamet eder. Hatta kısrak (yavrusunu emzirirken) dokunur korkusuyla bir ayağının tırnağını yukarı kaldırır."

Çocuk 10 yaşına girdiğinde duygulan olgunlaşmış ve buluğ çağına yaklaşmıştır. Çocuğun bu yaşlarda namaz kılmaması ve bu konuda da inat etmesif şeytanın kendisine yavaş yavaş hakim olmasının bir göstergesidir.

803 Gejjîş bilgi için bk.Berge, Andre, Çocuktaki Kötü Huylar ve Düzeltilmesi (TrcNazife Müren)

804 Buharî, Edeb 19; Müslim, Tevbe, 17; Darimî. Rikak, 69

372___________________________________________________________Namaz

Dehlevî (v. 1176/1762) çocuğun bulûğa erme safhasını ikiye ayırır: "I-Temyiz  çağı:   7-10 yaşları  arasındaki  dönemde  çocuk aklını kullanmaya başlar ve zihinsel sağlığı bu dönemde ortaya çıkar.

2~Bulûğ çağı: 10 yaşından sonra çocuk bulûğ çağına ulaşır. Artık eda (tasarruf) ehliyetini tam olarak hak etmiştir. Kendisi bütün hak ve sorumluluklardan istifade eder. 10 yaşı temyiz ile buluğ arasındaki bir sınır olduğu için bu çağda namaz üzerinde biraz daha titiz durulması gerekir."

Hz. Peygamber hiçbir çocuğa kızmamış ve vurmamıştı. Onun davra­nışlarında hoşgörü, kolaylık, seviyeye inme, nefret ettirmeme ve ona şah­siyet verme çok önemlidir. Eğitimde dayak çözüm değildir ve haksız olarak dövmek haramdır. Rasûlullah: "Kolaylaştırın, zorlaştırmayım Müjdeleyin, nefret ettirmeyin!" buyurmaktadır."806

Bu gibi hadislerden barışta ve savaşta kolaylaştırmanın ve müjde­lemenin temel esas olduğu anlaşılmaktadır. Ayrıca çocukların sorumluluk sahibi olmadığını Rasûlullah bildirmektedir:

"Kalem (sorumluluk) üç kişiden kaldırıldı:

Baliğ oluncaya kadar çocuktan

Uyanıncaya kadar uyuyandan,

9.CY7

İyi oluncaya kadar hastadan. "

Bir hadiste geçen: "Yedi yaşma varınca çocuklarınıza namaz kılmala­rını emredin, on yaşına vardığında yine kılmazlarsa (hafifçe) vurabilirsiniz, bu yaşta onlarla yataklarınızı da ayırın!" konusu Rasûlullah'ın çocuklara davranışları, sevdirme ile İlgili emirleriyle birlikte düşünüldüğünde ortaya şu sonuçlar çıkmaktadır:

1-Bu hadis bir olay ya da sorulan bir soruya cevap olarak varid olmuştur ve bu olayın tafsilatı bize intikal etmemiştir.

2-Eğitimde sevgi, sabır, müjdeleme ve mükâfatlandırma esastır.

3-Davranış bozuklukları tüm çabalara rağmen devam ediyorsa (çaresiz kalındığında) ceza verilebilir, ceza en son çaredir.

4-Ancak bu ceza da hırpalayıcı, onur kırıcı ve sürekli olmamalıdır. Çocuklar cezanın varlığını hissetmeli, ancak cezaya alıştınlmamahdır. Çünkü böyle bir durumda onlar arsız (utanmaz) olarak büyürler ve suç makinesi haline gelirler.

Bu konunun daha iyi anlaşılması için bu dönemdeki çocukları ve eğitimini iyi bilmemiz, ayrıca doğru uygulamamız gerekir.809

503 Dehlevî, Huccetutlah el-bâliğa 1/186

806 Buharî, İlim, 11, Cilıad, 164. Edeb, 80; Müslim, Cihad, 5; EbÛ DavÛd, Edeb, 17

807 Bk. Müsned (re, H. No: 86/956 ve 87/957

808  Hadisin tahrici için bk. Müsned trc. H. No: 84/954 ve 85/955

m İbn Hacer, Fethu'i-Bâri, IX/348-349; Zurkânî, eş-Şerh, III/261; Mubarekfûrî, Tuhfetü'l-ahvezî, 11/369-370

Namaz                                                                                                                     373

CEZADA DİKKAT EDİLECEK UNSURLAR

Cezalandırma tıbbî tedavide hastanın her türlü tedaviye cevap verme­mesi durumunda cerrahi müdahaleye benzer, insanın canı yanabilir, ancak faydalıdır. Bu nedenle cezalandırmada bazı şeylere dikkat edilmeli:

1-Önce sorumluluklar anlatılmalı

2-Cezaiandırma en son çare olmalı

3-Ceza adil olmalı

4-Cezal andırılan hatasını bilmeli

5-Ceza onun şahsiyetini küçültmemeli810

AİLE EĞİTİMİNDE BELLİ BAŞLI ALANLAR

Çocuk eğitiminde, aile ilk merhaledir. İyi/sağhklı bir aile ortamında büyümeyen çocuklar genelde olumsuz tepkiler verir, suç işlemeye daha yatkın büyürler, gelişirler. Bundan dolayı aile eğitiminde bazı şeylere dikkat edilmelidir:

1-Bedensel sağlık ve eğitim: Doğru beslenme, spor...

2-Zihnî eğitim: Doğru düşünme, kitap okuma, el becerileri...

3-Rûhî eğitim: Sevgi, değer verme, şahsiyet kazandırma...

4-İnanç ve ahlâk eğitimi: Üstün hasletler, örnekler, Kur'ân ve hadisler gibi temel metinler...

5-Cinsel eğitim: Anlatım, dengeli hoşgörü, bilgilendirme, meşgul etme...

6-Ekonomik eğitim: Paylaşımın Önemi, helal kazanç, çalışma, cimrilik ve israftan kaçınma...

7-Sosyolojik eğitim: İdealist olma, insanî ilişkilerin geliştirilmesi, dostluğun önemi, düşmanlıkta aşırı gitmeme...811

Rıfat ORAL

810 Ağca, Hüseyin, age,, 122-123

811  Ağca, Hüseyin, age., 82-106

374

Namaz

Tablo IV (İnsan Hayatı ve Hukukî Ehliyeti)

İLGİLİ HÜKÜMLER

HAYATIN DÖNEMLERİ

Vücûb Ehliyeti

Eda Ehliyeti

Kul Hakkı

Allah Hakkı

Tasarruflar

 

Nakıs

Kamil

Nakıs

Kamil

Maliye

Ceza

Ibadel

Ceza

Tam Fayda

Tam

Zara!

■ Fayda ve Zararlı

Cenin Dönemi

Canlı doğmalı

 

 

 

 

 

 

 

Kabul şuıtı olmayan lar geçerli ^Hibe.vasiyeı, miras)

 

Velisi onun adına ticaret vb. tasarruf larda bulunabilir

Doğumdan Temyize Kadarki Dönem

 

\

 

 

Telef, ücrct.na faka konulu rında velisi ikler

Bedeni cesuı uygulanmaz. Malî cezasını velisi öder

Vacip ticgil. Ama edası geçerli

 

Kabul suru olmayan lar geçerli (Hibc.vasiyel, miras)

 

Velisi onun adına ticaret vb. tasarruf 1 arıla bulunabilir

Temyizden Bulûğa Kadarki Dönem

 

\

 

 

Velisi öder yada onu ödemesi için izin verir

Bedeni ceza uygulanmaz .Mali cezasını velisi iider

Vacip değil. Edası geçerli

 

X

 

Tasarruflun velisinin icazetine bağlıdır yadıı velisi ticaret için izin verebilir

Buluğdan Sonraki

Dönem

-

X

-

X

X

X

X

X

X

X

X

İndeks                                                                                                                     375

DÜZELTİ

el-Müsned tercemesi I. ve II. cildinin ilk baskısında bulunan bazı kısımlar­daki karışıklıklar/hatalar aşağıdaki şekilde tashih edilmiştir.

I. Cild

Sayfa 37;

     24/24 nolu rivayet (satır 4): Burada Ölürsem cesedimi ileri götürün...812

     25/25 nolu rivayet (satır 11): Kendisine ölüm yaklaşınca...813 Sayfa 170;

     93/135 nolu rivayet (satır 7): İçimizde, konuştuğumuz takdirde hoşumuza gitmeyecek bazı şeyler duyuyoruz...814

Sayfa 283;

     33/230 nolu rivayet (satır 19):

...helak oldular. Bir konuda bana ne sorarsanız onu (cevabını) size haber veririm.

     34/231 nolu rivayette aynı cümle (satır21): ...buyurdu: "Kıyamete kadar ne sorarsanız size bildiririm."

Sayfa 305;

     54/251 nolu rivayet (satır 5-6):

...hadis nakledilirse onun (Rasûlullah'm) hidayet, inanç ve takvada en üstün olduğu hususunda hüsnü zanda bulunun.815

Buradaki ikinci rivayet:

'...Rasûlullah'ın inanç, takva ve hidayette en üstün olduğu hususunda hüsnü zanda bulunun.

II. Cild

Sayfa 14;

     7/285 nolu rivayet (satır 18); (Trc. Eksik kısım): ... yapışın, aynca hidayete ermiş Önderlerin yollarına tabi olun, ona itaat etmelisiniz, Habeşli bir köle de olsa. Öyle ki...

Sayfa 197;

     139/447 nolu rivayet (satır 13): ... azığınız der. Her tezek/gübre de hayvanla­rınızın azığıdır. (İnsanlar!) Sizler onlan istincada kullanmayınız! Zira...

Sayfa 273;

     222/530 nolu rivayet (satır 4-5): ... Hz. Ali ellerini üç kere (dışarıda) yıkamadan bir kaba daldırmazdı; kaba...

Sayfa 333;

    281/589 nolu rivayet (satır 7): "Vay o topukların kıyamet...

812 İbıı Hacer, İsâbe, 3/57, No: 1439

13 Rivayetin tümü için tahricine bk

14 Bazı rivayetlerde (^ ^i cA u^İ ^l^, l. L-at ^ ^4 uı) 'İçimizde konuştuğumuz takdirde biz ağır

gelecek bazı şeyler duyuyoruz' şeklinde (l.) kelimesi ism-i mevsul olarak geçmektedir. (Bk. Müslim, İman, 209-210; Nevevi, Şerhu Sahihi Müslim, H/152). Ancak bizim tercememizde mevsûl olarak alındığı takdirde önceki rivayetle çatışmakta, bunun için (u) kelimesi nafiye (olumsuz) olarak terceme edilmeli. 81S Rivayette geçen (<; i^Jü) kelimesindeki (») zamiri hadise değil Rasûlullah'a ait olmalı.

İndeks___________________________________________________________377

ŞAHIS VE YER

Abdullah b. Abbas, 5, 195, 284, 363,

Abdullah b. Amr, 50, 53, 55, 60, 64, 104, 106, 115, 142, 150, 169, 185, 219, 236, 242, 245, 291, 293, 294, 305, 306, 307, 308, 347, 350, 356, 358

Abdullah b. Biireyde, 12, 119, 349

Abdullah b. Habbab, 150

Abdullah b. Haris b. Cez'i' ez-Zübeydî, 85

Abdullah b. Ömer, 4, 5, 6, 7, 8, 19, 42, 50, 55, 67, 70, 77, 103, 108, 112, 114, 119, 144, 149, 152, 159, 161, 163, 167, 185, 198, 236, 263, 300, 311, 344, 348

Abdullah b. Muhammed ibnü'l-Hanefîyye, 287

Abdullah b. Sa'd, 106, 192, 197

Abdullah b. Selime, 116

Abdullah b. Şeddâd, 87, 201

Abdullah b. Yesâr, 234

Abdullah b. Zeyd, 34, 38, 40, 70, 284, 354

Abdurrahman b. Avf, 10, 98, 181, 210, 212

Abdurrahman b. Ebî Leylâ, 10, 44, 65, 67

Abdurrahman b. Ebzâ, 232

Abdurrahman b. Ukbe el-Fâkih, 158

Abdülmelik b. Rebi' b. Sebra el-Cühenî, 357

Ahmed b. Hanbel, II, 4, 5, 6, 9, 12, 14, 15, 19, 21, 22, 23, 24, 27, 32, 33, 35, 36, 39, 40, 44, 46, 47, 48, 49, 50, 51, 52, 53, 55, 56, 57, 59, 61, 65, 67, 70, 71, 73, 75, 77, 81, 85, 86, 87, 88, 89, 90, 91, 92, 93, 97, 101, 107, 108, 109, 112, 115, 116, 118, 119, 120, 121, 124, 125, 126, 128, 131, 133, 136, 138,«139, 140, 143, 144, 146, 150, 151, 152, 154, 155, 158, 159, 160, 161, 167, 169, 170, 172, 173, 185, 186, 187, 188, 191,

200,  202, 213, 215, 219, 220, 221, 230, 233, 234, 235, 237, 238, 239, 242, 243, 257, 263, 264, 267, 268, 269, 272, 273, 275, 278, 281, 282, 283, 285, 289, 292, 293, 294, 295, 297, 298, 300, 302, 304, 308, 309, 311, 315, 318, 322, 323, 329, 331, 343, 347, 349, 350, 351, 356, 362

Ahnef b. Kays, 316

Âişe (r.a.), 5, 17, 36, 38, 45, 59, 60, 72, 87, 103, 105, 108, 114, 126, 128, 129, 130, 135, 137, 138, 139, 141, 142, 143, 145, 151, 152, 154, 155, 160, 168, 169, 180, 183, 189, 190, 191, 192, 193, 196, 198, 199, 200,

201,  202, 204, 205, 206, 207, 208, 209, 210, 212, 215, 216, 217, 226, 227, 250, 265, 345, 369, 387, 390, 391, 398, 402

Akîl b. Ebî Tâlib, 122

Hz. AH (r.a.), 5, 16, 17, 23, 26, 32, 33, 37, 44, 49, 50, 51, 96, 102, 116,

117, 118, 119, 120, 132, 141, 159, 162, 183, 239, 244, 289, 293, 320,

338, 344, 358, 359, 375, 385, 398 Ali b. Müdrik, 5, 12, 13 Âmir (Sa'd b. Ebî Vakkas'ın oğlu), 278 Ammar b. Yâsîr, 5, 150, 157, 227, 233, 243, 344 Amr b. Âs, 245, 246, 291 Amr b. Dinar, 47

Amr b. Şuayb, 53, 60, 104, 240, 249, 356 Amr b. Ümeyye ed-Damrî, 5, 10, 26 Âsim b. Amr el-Becelî, 133, 330, 331 Âsim b. Ubeydullah, 9, 10, 342 Atâ1 b. Yesâr, 21 Avf b. Mâlik, 5, 17, 19 Badine bt. Gaylan es-Sekafiyye, 208

378_______________________________________________________İndeks

Berâ b. Âzib, 5, 10, 25, 64, 66

Bilâl, 2, 5, 8, 11, 26, 47, 77, 78, 80, 89, 105, 287, 308, 320, 354 Buhârî, 2, 7, 9, 10, 14, 19, 21, 22, 24, 31, 32, 34, 35, 37, 38, 40, 42, 43, 44, 45, 46, 47, 48, 49, 53, 55, 57, 59, 60, 61, 62, 67, 68, 77, 79, 81, 83, 84, 88, 89, 96, 97, 98, 104, 106, 108, 109, 111, 112, 114, 115, 116, 119, 122, 123, 125, 126, 127, 128, 129, 130, 132, 133, 135, 137, 138, 140, 141, 143, 146, 147, 148, 149, 151, 156, 159, 160, 161, 163, 165, 167, 169, 180, 181, 182, 183, 184, 185, 187, 188, 189, 190, 194, 195, 198, 201, 204, 206, 207, 208, 209, 210, 212, 213, 216, 217, 218, 219, 227, 230, 232, 233, 234, 235, 239, 243, 244, 245, 246, 250, 254, 263, 264, 265,

267,  269, 271, 272, 275, 277, 278, 288, 289, 291, 294, 295, 296, 297, 300, 301, 302, 305, 306, 308, 309, 314, 323, 324, 326, 328, 330, 333, 336, 337, 338, 344, 345, 347, 356, 357, 359, 362

Büdeyye, 195

Büsre, 55, 56, 57, 58, 115

Câbir b. Abdullah, 2, 5, 42, 46, 55, 57, 63, 64, 65, 67, 68, 75, 77, 82, 83, 93, 98, 105, 118, 124, 125, 126, 127, 130, 132, 134, 136, 141, 143, 148, 166, 167, 185, 219, 235, 236, 244, 267, 268, 269, 277, 279, 283, 284, 286, 294, 297, 299, 312, 349

Câbir b. Semura, 5, 65

Cebrail, 67, 265

Cehennem, 136, 208, 279, 280, 309, 322, 325, 346, 348

Cennet, 262, 265, 280, 284, 285, 287, 309, 323, 324, 343, 352

Cerir b. Abdullah, 2, 15, 328

Ciibeyr b. Mut'im, 135

Cümey1 b. Umeyr, 138, 193

Dârimî, 9, 10, 13, 15, 16, 18, 22, 23, 26, 31, 32, 33, 38, 40, 42, 44, 51, 55,

61,  69, 81, 89, 99, 100, 104, 107, 108, 109, 113, 114, 115, 117, 119, 122, 126, 128, 129, 130, 136, 138, 140, 141, 144, 148, 149, 151, 159, 166, 169, 173, 179, 180, 181, 182, 183, 184, 185, 186, 187, 188, 189, 190, 191, 193, 194, 199, 200, 203, 204, 206, 207, 208, 209, 210, 212, 213, 215, 217, 218, 219, 233, 235, 236, 242, 244, 265, 268, 271, 275, 277, 279, 284, 295, 297, 300, 307, 313, 315, 323, 334, 337, 340, 342, 343, 344, 347, 349, 350, 352, 358, 360

Dubâ'a bt. Zübeyr, 90 Ebü Amr, 309

Hz. Ebû Bekir (r.a.), 77, 137, 227, 228, 246, 346 Ebû Bekir b. Ebû Musa, 70, 105, 172 Ebû Cüheym, 234

Ebû DâvÛd, 2, 3, 7, 9, 12, 13, 14, 15, 17, 18, 19, 20, 21, 22, 23, 24, 25, 26, 31, 32, 35, 37, 38, 40, 42, 43, 44, 45, 46, 48, 49, 50, 55, 57, 59, 60, 61,

62,  64, 69, 71, 72, 74, 77, 81, 82, 83, 85, 86, 98, 100, 103, 104, 106, 107, 108, 112, 114, 115, 116, 117, 119, 121, 122, 123, 125, 126, 127, 128, 129, 130, 131, 135, 136, 138, 139, 140, 141, 142, 144, 145, 146, 147, 148, 149, 150, 151, 153, 154, 155, 157, 159, 160, 161, 163, 165, 166, 168, 169, 170, 172, 173, 179, 180, 181, 182, 183, 184, 185, 186, 187, 188, 189, 190, 191, 192, 193, 196, 197, 198, 199, 200, 201, 202, 203, 204, 206, 207, 208, 209, 210, 212, 213, 214, 215, 217, 218, 219, 227, 230, 232, 233, 235, 236, 242, 244, 245, 248, 257, 263, 265, 266, 267,

268,  272, 275, 281, 282, 284, 287, 289, 294, 295, 298, 300, 301, 302, 303, 306, 308, 311, 313, 319, 325, 327, 328, 332, 333, 334, 336, 340, 341, 344, 349, 352, 354, 356, 357, 358, 359, 360, 361

Ebû'd-Derdâ, 61, 62, 323

Ebû Eyyûb el-Ensârî, 5, 97, 102, 139, 167, 281

İndeks___________________________________________________________379

Ebû Fatıma el-Ezdî, 318

Ebû Hanîfe, 24, 25, 27, 28, 52, 58, 61, 67, 77, 91, 92, 93, 127, 158, 174, 175, 196, 217, 219, 220, 221, 234, 241, 244, 250, 251, 252, 351

Ebû Hüreyre, 4, 5, 14, 15, 17, 19, 22, 32, 33, 34, 35, 38, 39, 41, 42, 49, 50, 53, 55, 57, 64, 69, 70, 71, 75, 77, 78, 82, 87, 91, 98, 103, 104, 106, 114, 115, 119, 121, 123, 130, 132, 136, 138, 139, 143, 149, 150, 152, 157, 160, 161, 162, 163, 164, 165, 171, 183, 184, 199, 236, 238, 242, 249, 266, 268, 269, 276, 277, 278, 279, 281, 282, 283, 292, 293, 294, 295, 296, 297, 300, 313, 322, 326, 328, 332, 333, 334, 338, 339, 344, 357

Ebu'l-Garîf, 117

Ebu'l-Melîh, 169

Ebû Muâviye, 231

Ebû Mûsâ el-Eş'ari, 5, 25, 70, 77, 103, 323, 324, 325, 327

Ebû Mürre, 122

Ebû Osman, 271

Ebû Râfî, 36, 37, 75, 78, 87, 147, 356

Ebû Saîd el-Hudrî, 5, 35, 39, 42, 76, 97, 98, 101, 119, 136, 151, 152, 153, 167, 185, 293, 295, 300, 306, 328

Ebû Seleme, 73, 91, 98, 137, 345

Ebû Seleme b. Abdurrahman, 137

Ebû Süfyan b. Saîd b. Muğîre, 74

Ebû Talha, 69, 70, 77, 85, 119, 164, 322, 337

Ebû Ümâme, 2, 5, 11, 25, 50, 57, 70, 76, 77, 105, 236, 238, 245, 280, 297, 303, 308, 322, 329

Ebû Vâil, 230, 231, 314

Ebu'I-Yeser Ka'b b. Amr es-Sülemî, 343

Ebû Zer, 122, 235, 236, 248, 249, 264, 271, 272, 312, 316, 317, 322, 340, 348

Ebû Zübeyr, 134

Enes b. Hakîm ed-Dabbî, 332

Enes b. Mâlik, 5, 11, 25, 42, 43, 44, 47, 70, 77, 85, 109, 112, 113, 121, 125, 128, 147, 179, 262, 264, 285, 300, 312, 320, 326, 336, 337, 344, 349

Ensar, II, VHI, 293, 390, 396, 397, 398, 401

Esma bt. Ebû Bekir, 250

Esma bt. Mersed el-Hârisiyye, 208

Esma bt. Umeys, 204, 205

Evs b. Ebû Evs, 5

Fadâle el-Leysî, 327

el-Fâkih b. Sa'd, 158, 159

Fâtıma bt. Ebû Hubeyş, 38, 207, 208

Fâtıma ez-Zehra, 88, 132

Gudayf b. el-Hâris, 154

Hafs b. Gıyâs, 230

Hz. Hafsa (r.a.), 102

Hamne bt. Cahş, 181, 208, 217

Hanzale el-Kâtib, 308

Hârice b. Abdullah, 335

Hârice b. Zeyd, 336

Haris, 195, 273

Hasan b. Muhammed, 132

Hasan Basrî, 339

Havle bt. Hakîm, 114, 115

Hemmam, 2, 324, 348

Hişam b. İsmail, 337

380___________________________________________________________İndeks

Humeyd, 48, 172, 173, 179, 185, 285, 286, 296, 301, 312, 313, 346, 350

Humran b. Ebân, 275

Huzeyfe b. el-Yemân, 201

Huzeyme b. Sabit, 5, 14, 17, 19, 20, 32, 33, 185

Halîfe b. Husayn b. Kays b. Âsim, 165

İbn Kurayza es-Sadefî, 193

İbn Mâce, 2, 3, 7, 8, 9, 10, 11, 12, 13, 15, 16, 17, 18, 19, 20, 22, 24, 25, 26, 31, 33, 34, 37, 38, 39, 40, 45, 49, 50, 53, 55, 57, 59, 60, 62, 64, 65, 67, 69, 71, 72, 77, 78, 81, 82, 83, 84, 85, 87, 89, 91, 97, 98, 99, 100, 104, 107, 108, 109, 111, 112, 113, 114, 115, 116, 117, 119, 122, 126, 127, 129, 130, 133, 134, 135, 136, 138, 139, 140, 141, 142, 143, 144, 145, 146, 147, 148, 149, 150, 151, 153, 155, 158, 159, 161, 168, 169, 172, 173, 179, 180, 181, 182, 183, 184, 185, 186, 187, 188, 189, 190, 193, 194, 196, 198, 199, 200, 201, 202, 204, 206, 207, 208, 209, 210, 212, 213, 217, 218, 219, 221, 227, 232, 235, 236, 239, 242, 244, 257, 263, 264, 266, 268, 269, 275, 276, 277, 282, 284, 288, 289, 291, 293, 294, 295, 297, 298, 301, 304, 306, 307, 308, 312, 314, 318, 322, 328, 329, 330, 331, 332, 334, 338, 340, 341, 347, 349, 352, 359, 360

İbn Mes'ûd, 5, 17, 25, 42, 45, 46, 49, 75, 77, 81, 185, 275, 279, 280, 284, 294, 295, 297, 300, 306, 309, 310, 334, 339, 340

İbn Şihâb, 212, 227

İbrahim b. Abdullah b. Kârız, 69

İbrahim b. Muhacir, 204

İbrahim et-Teymî, 59, 60, 144, 145

İmam Mâlik, 21, 22, 24, 27, 28, 50, 52, 58, 59, 61, 91, 92, 93, 131, 174, 175, 194, 219, 220, 221, 222, 234, 241, 244, 250, 251, 252, 293, 307

İmam Şafiî, 22, 24, 25, 27, 52, 59, 61, 62, 63, 91, 92, 93, 127, 174, 175, 188, 196, 220, 221, 222, 227, 234, 241, 244, 250, 251, 252, 299, 323, 351

Kâb b. Ucre, 342

Kasım b. Gannâm, 312

Kays b. Âsim, 165

Kesîr el-A'rac es-Sadefî, 318

Ma'dân b. EbîTalha, 62

Medine, 22, 56, 74, 246, 265, 333, 337, 346, 354

Mekke, 13, 46, 122, 123, 164, 180, 227, 255, 260, 265, 324, 327, 354, 384, 399

Menbûz, 197

Mervân, 55, 56, 88

Mescîd-i Aksa, 316, 354

Meymûne, 5, 17, 21, 47, 49, 75, 76, 77, 79, 88, 119, 130, 143, 144, 145, 156, 188, 189, 190, 191, 192, 195, 197, 201, 202, 234

Muâviye b. Ebû Süfyan, 51

Muaz b. Cebel, 102, 106, 347, 354

Muâze, 182, 183

Muğîre b. Şu'be, 5, 11, 14, 15, 22, 24, 25, 26, 72, 77, 86, 162

Muhammed b. Amr b. Atâ', 34, 79

Muhammed b. Tahlâ, 73

Muhârîk, 315

Mûsâ el-Cühenî, 127

Mutarrif, 76, 316

Mücahid, 128

Müslim, 2, 3, 8, 9, 11, 13, 16, 24, 31, 32, 35, 37, 38, 40, 42, 43, 44, 45, 46, 60, 61, 62, 64, 67, 69, 71, 72, 77, 78, 79, 80, 81, 82, 87, 88, 93, 96, 97, 98, 103, 104, 105, 108, 109, 111, 113, 114, 115, 116, 119, 121, 122, 125,

İndeks

126, 128, 129, 130, 132, 134, 135, 137, 141, 142, 143, 144, 146, 147, 148, 149, 150, 151, 152, 153, 154, 155, 158, 159, 160, 163, 166, 167, 169, 173, 178, 179, 180, 181, 182, 184, 185, 188, 189, 190, 191, 195,

196,  198, 199, 200, 201, 202, 204, 206, 207, 208, 209, 210, 212, 216, 219, 221, 227, 230, 232, 233, 235, 237, 239, 243, 244, 245, 246, 250, 257, 264, 265, 266, 268, 269, 271, 275, 276, 277, 278, 279, 280, 283, 285, 286, 288, 289, 293, 294, 295, 296, 297, 298, 300, 301, 302, 305, 306, 308, 309, 310, 312, 313, 314, 318, 319, 320, 322, 323, 324, 325, 326, 328, 329, 336, 337, 338, 340, 341, 344, 345, 349, 358, 359, 362, 363, 371, 372, 375

Naciye el-Anezî, 242

Nafî, 7, 8, 53, 149

Necâşı, 12

Nesâî, 2, 3, 8, 9, 11, 13, 15, 16, 17, 18, 19, 25, 31, 33, 37, 38, 40, 42, 46, 49, 55, 57, 59, 60, 61, 62, 69, 70, 71, 74, 77, 78, 83, 84, 85, 87, 89, 99, 104, 107, 108, 109, 111, 112, 113, 114, 115, 116, 117, 119, 121, 122, 123V 125, 126, 127, 128, 129, 130, 132, 135, 137, 138, 139, 140, 141, 143, 144, 145, 147, 148, 149, 151, 152, 153, 154, 155, 159, 161, 162, 163, 165, 166, 167, 179, 180, 181, 182, 184, 185, 186, 187, 188, 189,-191, 192, 193, 194, 196,

197,  198, 199, 200, 201, 202, 203, 204, 206, 207, 208, 209, 210, 212, 213, 215, 217, 219, 227, 230, 232, 233, 235, 236, 239, 243, 248, 250, 262, 264, 265, 266, 267, 275, 276, 277, 280, 282, 285, 288, 291, 293, 294, 295, 299, 300, 301, 306, 309, 310, 313, 319, 322, 324, 325, 326, 332, 334, 336, 338, 340, 341, 344, 347, 349, 352, 354, 360

Nevf, 291

Nevfel b. Muâviye, 344

Hz. Osman (r.a.), 77, 96, 151, 273, 274, 275, 276, 277, 285

Hz. Ömer (r.a.), , 4, 5, 6, 7, 8, 9, 10, 13, 17, 22, 32, 42, 44, 49, 77, 84, 86,

102, 103, 133, 134, 146, 148, 149, 151, 153, 159, 170, 230, 231, 232,

243, 246, 300, 320, 330, 331, 346, 354, 359, 363 Ömer b. İshâk b. Yesâr, 21 Rabîa b. Ka'b, 318, 319, 320, 321 Rebeze, 315 Rifâa b. Râfî, 101, 102 Sa'd b. EbîVakkas, 5, 7, 12, 278, 363 Safiyye bt. Şeybe, 204 Safvân b. Assâl el-Murâdî, 17, 18, 31 Sâib b. Habbab, 34 Sâid b. Müseyyib, 75 Sebra el-Cühenî, 357 Sefine, 126

Sehl b. Sâ'd es-Sâidî, 299 Seleme b. Küheyl, 230 Seleme bt. Süheyl, 215 Selmâ, 36

Selman el-Fârisî, 271, 272 Sevbân, 26, 62, 307, 322, 323, 359 Şevde, 208, 217 Süfyan b. Uyeyne, 47, 306 Süleyman b. Büreyde, 13 Süleyman b. Yesâr, 53, 82 Süleyman el-A'meş, 144, 145 Sümâme b. Üsâl, 163, 164, 165 Süveyd b. Nu'man, 84

382______________________________________________________İndeks

Şakîk, 230, 314

Şeddâd b. Evs, 340, 341, 359

Şu'be (ibn Abbas'ın mevlası), 131

Şu rey h b. Hânî, 16

Talkb. Ali, 32, 33, 55, 57, 58

Tarık b. Şihâb, 243

Tebük, 24, 384

Teymullah b. Sa'lebe Oğullan, 138

Tirmizî, 2, 3, 5, 8, 9, 10, 11, 12, 13, 18, 19, 20, 22, 24, 25, 26, 31, 32, 33, 34, 35, 37, 38, 40, 43, 44, 46, 47, 49, 50, 55, 57, 58, 59, 60, 61, 62, 64, 69, 71, 78, 81, 83, 89, 100, 103, 106, 107, 108, 109, 111, 112, 115, 116, 117, 119, 121, 122, 125, 126, 128, 129, 130, 136, 138, 139, 140, 141, 143, 145, 146, 147, 148, 150, 151, 153, 154, 155, 159, 161, 162, 165, 166, 167, 168, 169, 172, 173, 178, 179, 181, 182, 183, 184, 185, 186, 187, 188, 189, 190, 197, 198, 199, 200, 202, 207, 208, 209, 210, 212, 213, 218, 219, 227, 232, 233, 236, 238, 239, 242, 246, 248, 263, 264, 267, 268, 269, 275, 277, 282, 283, 284, 288, 293, 294, 295, 301, 302, 303, 305, 306, 309, 310, 311, 312, 313, 322, 328, 329, 332, 336, 337, 338, 340, 345, 349, 358, 359, 361, 362

Ubâde b. Sâmit, 264, 297, 308, 318, 343, 347, 351

Ubeyd b. Umeyr, 142

Ubeydullah b. Miksem, 132

Ukbe b. Âmir, 17, 185, 294, 302, 340

Umâre b. Ruveybe, 325

Umeyr, 133, 138, 142, 158, 159, 169, 181, 193, 233, 313, 327, 330, 331, 344

Urve b. Zübeyr, 22, 56, 72, 97, 151, 159, 208

Übey d. Ka'b, 77, 85, 96, 97, 100, 102, 234, 294

Um mü Âmir bt. Yezîd, 89

Ümmü Ammâr, 197

Ümmü Eymen, 346, 347

Ümmü Ferve, 309, 311, 312

Ümmü Habibe, 74, 181, 207, 209, 212

Ümmü Habibe bt. Cahş, 181, 207, 209, 212

Ümmü Hakîm bt. Zübeyr, 89

Ümmü Hânı, 76, 122, 123

Ümmü Seleme, 55, 69, 70, 73, 75, 78, 88, 109, 110, 111, 113, 130, 141, 143, 148, 155, 156, 170, 184, 189, 194, 195, 210, 217, 218, 289

Ümmü Süleym, 76, 108, 109, 110, 111, 112, 113

Üseyd b. Hudayr, 64, 66, 250, 391, 402

Yahya b. Said, 108

Yahya b. Ya'mer, 151, 154, 332, 334

Ya'lâ b. Umeyye, 121, 122

Yuhannes Ebû Mûsâ, 172

Zeyd b. Hâlid el-Cühenî, 52, 55, 96

Zeyd b. Sabit, 50, 69, 70, 77, 102, 200, 221, 335

Zeyneb bt. Cahş, 182, 208, 212, 213, 214

Zeyneb bt. Ebû Seleme, 208

Zir b. Hubeyş, 18, 31

Ziyad b. Ebû Zîyad, 319, 337

Zübeyr b. Avvam, 96

İndeks                                                                                                                     383

HADİS NO                        HADİS KONUSU                      SAYFA NO

627-  Mestler üzerine mesh etmek.......................................................2

628-  Mestler Üzerine mesh etmek......................................................3

629- Rasûlullah mest üzerine mesh ederdi...........................................6

630- Tuvalet ihtiyacından sonra mestlere mesh etmek..........................7

631-  Mestlere ve başındaki örtüye mesh etmek....................................8

632- Tuvalet ihtiyacından sonra mestlere mesh etmek..........................9

633- Yolculukta mesh etmek..............................................................9

634- Mestlere ve örtüye mesh etmek.................................................10

635-  Mestlere ve baştaki örtüye mesh edin.........................................11

636-  Necâşi'nin Rasülullah'a mest hediye etmesi.................................12

637-  Mestlere mesh etmekte bir sakınca yoktur..................................12

638- Ayakları yıkamayı meste mesh etmeye tercih etmek.....................12

639-  Mekke fethi günü Rasûlullah'ın mesh etmesi................................13

640-  Mestler giyerken abdestli olmak.................................................14

641-  Mestleri giyerken abdestli olmak................................................14

642-  Mesti abdestli giymek...............................................................15

643- Mestlere meshin yolcu ve mukîm için müddeti.............................16

644-  Rasûlullah'ın askerlere öğütleri..................................................17

645- Yolcu için meshin müddeti.........................................................18

646- Yolcu ve mukim İçin meshin müddeti..........................................19

647- Tebük savaşında mestler hakkında verilen emir...........................19

648- Mestlere üç gün mesh edin........................................................20

649-  Mestleri çıkarmaksızın mesh etmek............................................21

650-  Mestlerin üzerine mesh etmek...................................................22

651-  Mestlerin altına mesh etmemek.................................................23

652-   Mestlerin altına mesh etmemek................................................23

653-  Mestlerin altına ve üstüne mesh «tmek.......................................24

654-  Çoraplara ve papuçlara mesh etmek...........................................25

655-  Papuçlara mesh etmek.............................................................26

656- Cünüplük dışında mesti çıkarmamak...........................................30

656- Kişi sevdiği ile beraberdir..........................................................31

657- Yellenince abdest almak............................................................31

657-  Eşlere cinsel olarak arkadan yaklaşmamak..................................32

658- Yellenince abdest almak............................................................33

659- Tuvalete gitmek ve yellenmekten dolayı abdest almak..................34

660- Abdest bozma sessiz ve sesli yellenmektir...................................35

660- Abdestsiz namaz olmaz............,...........................,....................35

661-Yellenince abdest almak............................................................36

661-  Ebu Rafi'ye eşinin abdest konusunda doğruyu hatırlatması............36

662- Menide gusül, mezide abdest gerekir..........................................37

663-  Hayız ya da nifas dışında gelen özür kanının hükmü.....................38

663-  Hayız günlerinde namaz kılınmaz...............................................38

664- Abdestin bozulmasından şüphelenmek........................................38

665-  Şeytanın namazda abdest konusunda şüphelendirmesi.................39

666- Şeytanın namazda abdest konusunda şüphelendirmesi..................39

667- Yellenme kokusu ve sesini duymadıkça namazı bırakmamak..........40

668- Oturarak uyumak abdesti bozmaz..............................................42

384_____________________________________________________İndeks

668- Faziletli vakte dikkat çekmek için Rasûlullah'ın yatsıyı geciktirmesi............................................................................42

669- Oturarak uyumak abdesti bozmaz..............................................43

670-  Sahabenin uyukladıktan sonra kalkıp namaz kılmaları...................44

671-  Hz. Ali'nin namazdan sonra uyuklaması......................................44

672-  Rasûiullah'ın uykusu abdestini bozmaz........................................45

673-  Rasûlullah'ın uykusu abdestini bozmaz........................................45

674- İbn Abbas'ın Rasûlullah'la gece namazı kılması............................45

674-  Rasûlullah'ın uykusu abdestini bozmaz........................................46

675-  Rasûlullah'ın uykusu abdestini bozmaz........................................46

676- Secdede uyuyan yatmadıkça abdesti bozulmaz............................48

677-  Makat göze bağlıdır..................................................................50

678- Yatarak ya da dayanarak uyuyanın abdesti bozulur......................51

679- Cinsel organına dokunan abdest alması gerekir............................52

680-  Kadının kendi fercine dokunması durumunda abdest

alması gerekir.........................................................................53

681- Cinsel organına dokunan abdest alması gerekir............................53

682- Cinsel organına dokunan abdest almadan namaz kılmasın.............55

682- Tabiûnun hadisin sıhhatini araştırıp soruşturması.........................55

683- Cinsel organına dokunan kişinin abdest alması şart değildir...........57

683- Cinsel organın senden bir parçadır.............................................57

684-  Rasûlullah hanımını öptükten sonra abdest almadı.......................59

685-  Rasûlullah hanımını öptükten sonra abdest almadı.......................60

686-  Kadının tenine dokunanın abdesti bozulmaz.................................60

687-  Kusunca abdest bozulur............................................................61

687-  Burun kanayınca abdest almak gerekir.......................................61

688-  Deve eti sebebiyle abdest almak................................................63

688-  Deve ağıllarında namaz kılmamak..............................................63

689-  Deve eti sebebiyle abdest almak................................................64

689-  Deve ağıllarında namaz kılmamak..............................................64

690-  Deve eti sebebiyle abdest almak................................................65

690-  Deve ağıllarında namaz kılmamak..............................................65

691- Deve sütü içtiğinizde abdest alın................................................66

691-  Koyun sütü içtiğinizde abdest almayın........................................66

692- Ateşte pişen şeyleri yedikten sonra abdest almak.........................69

693- Ateşte pişen şeyleri yedikten sonra abdest almak.........................69

694- Ateşte pişen şeyleri yedikten sonra abdest almak.........................70

695-  Kurumuş çökelek yemekten dolayı abdest almak..........................71

696-  Pişmiş et yedikten sonra abdest almak.......................................71

697- Ateşten pişen şeyleri yedikten sonra abdest almak.......................72

698- Ateşten pişen şeyleri yedikten sonra abdest almak.......................73

699- Ateşten pişen şeyleri yedikten sonra abdest almak.......................74

700- Ateşten pişen şeyleri yedikten sonra abdest

almak (şart değildir)................................................................75

701- Ateşten pişen şeyleri yedikten sonra abdest

almak (şart değildir)................................................................77

702-  Et yedikten sonra abdest almak şart değildir...............................78

703-  Et yedikten sonra abdest almak şart değildir...............................78

704- Cuma günleri İbn Abbas'ın insanlara sohbet etmesi......................79

704- Ravileri tarafından Rasûlullah'ın sonuncu amelleri

olarak belirtilenler....................................................................79

İndeks______________________________________________________385

705-  Et yedikten sonra abdest almak şart değildir...............................81

706-  Et yedikten sonra abdest almak şart değildir...............................81

707-  Et yedikten sonra abdest almak şart değildir...............................82

708-  Et yedikten sonra abdest almak şart değildir...............................82

709-  Et yedikten sonra abdest almak şart değildir...............................83

710-  Ateşte pişen şeyleri yedikten sonra abdest almak şart değildir.......84

711- Et yedikten sonra abdest almak şart değildir...............................85

712-  Mescidde et yemeği yemek.......................................................85

713- Yemekten dolayı abdest almamak..............................................86

713- Rasûlullah'ın ümmetini sıkıntıya düşürmek istememesi.................86

714-  Et yedikten sonra abdest almak şart değildir...............................87

715-  Rasûlullah'ın yemek tenceresinden ön but etini alıp yemesi...........87

716- Et yedikten sonra abdest almak şart değildir...............................87

717-  Rasûlullah kürek eti yedikten sonra abdest almadı.......................88

718- Ateşin pişirdiği yemeklerinizin en temizi helaldir...........................88

718-  Et yedikten sonra abdest almak şart değildir...............................88

719-  Et yedikten sonra abdest almak şart değildir...............................89

719-  Mescidde et yemeği yemek.......................................................89

720- Et yedikten sonra abdest almak şart değildir...............................89

721-  Et yedikten sonra abdest almak şart değildir...............................90

722-  Et yedikten sonra abdest almak şart değildir...............................91

722- Abdestİ bozan şeyler................................................................91

723-  İlk dönemlerde meni gelmedikçe gusül alınmazdı.........................96

724-  Eşiyle birleşip meni gelmezse....................................................97

725-  Eşiyle birleşip meni gelmezse....................................................97

726- Gusül, meni gelmesinden dolayı gerekir......................................98

727- Gusül, meni gelmesinden dolayı gerekir......................................99

728- Gusül, meni gelmesinden dolayı gerekir....................................100

728- Cima ve inzalden dolayı gusül gerekir.......................................100

729-  Erkeğin sünnet uzvu, kadının sünnet uzvunu aşarsa

gusül gerekir.........................................................................101

730-  Gusül ne zaman gerekli olur....................................................103

731-  Erkeğin sünnet uzvu, kadının sünnet uzvunu aşarsa

gusül gerekir.........................................................................104

732- Gusül ne zaman gerekli olur....................................................104

733-  Eşiyle beraber olup menisi gelmeyen erkeğin guslü....................105

734- Sünnet uzvu, sünnet uzvuna girerse gusül gerekir.....................106

735- Guslün hükmü.......................................................................106

735- Mezinin hükmü.......................................................,..............106

735- Evde namazın hükmü.............................................................106

735-  Hayızlı kadınla yemek yemenin hükmü.....................................106

736-  Erkek ve kadının ihtîlâm olması................................................108

737- Kadının ihtilâm olması............................................................109

738-  Kadının ihtilâm olması................,...........................................111

739-  Kadının ihtilâm olması............................................................112

740- Kadının ihtilâm olması............................................................113

740- Çocuğun anan-babaya benzeme sebebi....................................113

741-  Kadının ihtilâm olması............................................................114

742- İhtilâm olunca gusül alınır.......................................................114

743- Cünüp olmayan Kur'an okuyabilir.............................................116

744-  Cünüp olmayan Kur'an okuyabilir.............................................117

386_____________________________________________________İndeks

745- Cünüp olan Kur'an okuyamaz..................................................117

746- Cünüp bulunan eve melekler girmez.........................................118

746- Resim bulunan eve melekler girmez.........................................118

746-  Köpek bulunan eve melekler girmez.........................................118

747- Gusü! alırken perde çekmek gerekir..........................................120

748-  Musa (Aleyhisselâm) su avret mahallerini örtmedikçe

elbisesini çıkarmazdı..............................................................121

749- Allah haya sahibidir................................................................121

749- Gusül alırken bir şeyle kendini gizlemek....................................121

750- Allah hayalı olmayı.................................................................122

750- Allah gusülde gizlenmeyi sever................................................122

751-  Rasûlullah gusül alırken kızı Fatıma kendisine perde tutardı.........122

752-  Kimsenin görmediği yerde çıplak yıkanmak...............................123

753- Abdest ve gusl için su miktarı..................................................124

754- Abdest ve gusl için su miktarı..................................................125

755- Abdest ve gusl için su miktarı..................................................125

756- Abdest ve gusl için su miktarı..................................................126

757- Abdest ve gusl için su miktarı..................................................126

757-  Müd ve Sa' ne kadar litre eder.................................................126

758- Gusül için su miktarı...............................................................127

759- Gusül alma şekli ve öncesinde abdest almak..............................129

760- Gusül alma şekli....................................................................130

761- Gusülden önce elleri iyice temizlemek.......................................131

762-  Cünüplükten dolayı gusül almak...............................................132

763-  Kişinin evinde nafile namaz kılması nurdur................................133

763-  Hayızlı hanımından faydalanma................................................133

764-  Soğuk memleketlerde gusül....................................................134

765-  Baştan aşağı üç kere su döküp iyice yıkanmak...........................135

766- Ağıza su alıp gargara yapmak..................................................135

767- Gusülde gür saçlının durumu...................................................136

768-  Hz. Âişe'nin Rasûlullah'ın guslünü uygulamalı olarak anlatması ....137

769- Gusülde başa üç kere su dökmek.............................................138

770- Gusülden önce abdest almak...................................................138

771- Gusülde gür saçlının durumu...................................................139

771-  Örgülü saçların köküne gusülde su ulaştırmak...........................139

772- Gusülde kuru yer bırakmamak.................................................140

773- Gusülde örgülü saçın durumu..................................................141

774- Jöleli saçlarla guslün durumu...................................................141

775- Örgülü saçlarla gusül..............................................................142

776- Gusül yerinden çıkarken ayakları yıkamak.................................143

777-  Gusülden sonra havlu ile kurulanmak.......................................144

778- Gusül abdest yerine geçer.......................................................145

779- Gusülden sonra fark edilen kuru yerine yıkanması......................146

780- Rasûlullah'ın eşlerini bir gecede dolaşıp her birinin yanında

gusül alması..........................................................................147

781-  Hanımlarını dolaşan kişiye bir guslün yetmesi............................147

782- Cünüp olanın uyumak istediğinde abdest alması........................148

783- Cünüp olanın uyumak istediğinde abdest alması........................149

784- Abdest almadan kesinlikle cünüp olarak uyuma.........................149

785- Cünüp olanın uyumak istediğinde abdest alması........................150

786- Cünüp olanın uyumak istediğinde abdest alması........................151

İndeks______________________________________________________387^

787- Cünüp olanın yemekten önce ellerini yıkaması...........................152

788-  Cinsel ilişkiden önce abdest almak...........................................153

789-  Cünüplükten gecenin başında ya da sonunaa gusletmek.............154

789- Rasûlullah'ın vitir namazı vakti.................................................154

789-  Rasûlullah'ın Kur'an'ı açık veya gizli sesle okuması.....................154

790-  Birçok cinsel ilişkiden sonra tek gusül.......................................155

791- Cünüp uyumak......................................................................156

792- Cuma günlerinde gusletmek....................................................158

792- Arafe günlerinde gusletmek.....................................................158

792- Bayram günlerinde gusletmek.................................................158

793- Cuma için gusletmek..............................................................160

793- Cünüplük için gusletmek.........................................................160

793- Kan aldırma için gusletmek.....................................................160

793-  Cenaze yıkamak için gusletmek.....................................,.........160

794- Cenaze yıkayanın gusletmesi...................................................161

794-  Cenaze taşıyanın abdest alması...............................................161

795-  Cenaze yıkayanın gusletmesi...................................................162

796- İslam'a giren kişinin gusül alması.............................................163

797- İslam'a giren kişinin gusül alması ve sünnet olması....................165

798- Çarşı hamamında peştema! kullanmak......................................166

798- Çarşı hamamına hanımını göndermemek...................................166

798- İçki sofralarına oturmamak.....................................................166

798- Yabancı kadınla baş başa yalnız kalmamak................................166

799- Çarşı hamamına kadınların gitmesinin yasaklanması...................168

800- Çarşı hamamına kadınların gitmesinin yasaklanması...................169

800-  Kadın evinin dışında elbisesini çıkartırsa, Allah ile arasındaki perdeyi yırtmış olur................................................................169

801-  Kadın elbisesini evi dışında çıkarırsa Allah ondan haya duygusunu alır......................................................................170

802-  İçki sofralarına oturmamak.....................................................170

802-  Peştemalsiz hamama girmemek...............................................170

803-  Peştemalsiz hamama girmemek...............................................171

804-  Kadın evinin dışında elbisesini çıkartırsa, Allah ile arasındaki perdeyi yırtmış olur................................................................172

804- Hamam ve kaplıcalara gitme âdabı...........................................172

804- Gusülle ilgili hükümler............................................................172

805-  Hayızla ilgili hükümler.............................................................179

805- Cinsel birleşme dışında adetli kadından yararlanmak..................179

805-  Bakara Suresi 222. ayetinin nüzul sebebi..................................179

806-  Kadının hac ibadetinde adet görmesi........................................179

807- Özür kanı olan kadının durumu................................................180

807-  Rasûlullah döneminde istihaze hali olan kadınlar........................180

808- Hayızlı kadın orucu kaza ettiği halde, namazını niçin

kaza etmez...........................................................................182

809-  Hayızlı kadınla cinsel ilişki haramdır..........................................183

809- Karısına arkadan yaklaşmamak................................................183

809-  Kahinlere gitmemek...............................................................183

810-  Karısıyla cinsel ilişkiye girenin keffareti.....................................186

811-  Hayız halindeki karısından izar üzerinden faydalanmak...............188

812-  Hayız halindeki karısından izar üzerinden faydalanmak.....f.........189

813-  Hayız halindeki karısından izar üzerinden faydalanmak ....'...........189

388_____________________________________________________İndeks

814-  Rasûlullah'ın nefsine hakim olması...........................................189

815-  Hayız halindeki karısından izar üzerinden faydalanmak...............190

815-  Hayızlı kadının itikattaki kocasının başını yıkaması......................190

816-  Hayızlı hammıyla uyumak........................................................191

817- Hayızlı hanımına sarılıp öpmek.................................................191

818- Hayızlı kadının itikaftaki kocasının saçını taraması......................191

819-  Hayız halindeki karısından izar üzerinden faydalanmak...............192

820-  Hayız halindeki karısından avret mahallini örterek faydalanmak ... 192

821-  Hayızlı hammıyla uyumak........................................................193

822-  Hayız halindeki karısından avret mahallini örterek faydalanmak ... 193

823-  Hayızlı hammıyla uyumak........................................................194

824- Hayızlı hammıyla uyumak........................................................194

825- Hayızlı hammıyla uyumak........................................................195

826-  Hayızlı hammıyla yemek yemek...............................................196

827-  Hayızlı hammıyla yemek yemek...............................................197

828-  Erkeğin hayızlı hanımına yaslanarak Kur'an okuması ..................197

829- Rasûlullah'ın hayızlı eşine yaslanarak Kur'an okuması.................198

830-  Hayızlının mescidden seccade getirmesi....................................198

831- Hayızlının mescide girmesi......................................................199

832- Hayızlının mescide girmesinin hükmü.......................................200

833-  Hayızlı hammıyla uyumak........................................................201

834-  Namaz kılarken hayızlı kadına dokunmak..................................201

835-  Hayız kanı bulaşan elbisenin temizlenmesi................................202

836-  Hayız kanı bulaşan elbisenin temizlenmesi................................202

837-  Hayızlı kadının gusül alma şekli................................................204

837- Kadınların Rasûlullah'a hayızdan nasıl temizleneceklerini

sorması................................................................................204

837- Dini öğrenme konusunda Ensar kadınlarının övülmesi.................204

837- Müftü ve fetva soran hakkında hükümler...................................204

837-  Kadınlara özel konularda uzman kadınların yetiştirilmesi.............204

838-  Nur suresi inince Ensar kadınların hemen başörtüsü takmaları.....206

838- Hz. Âişe'nin Ensar kadınlarını övmesi........................................206

838-  Hayızlı kadının temizlenme şekli...............................................206

839- Ensar kadınlarının en önemli iki vasfı........................................207

839- Adet dışı kan gören kadının hayız ve sonraki hali........................207

840- Adet dışı kan gören kadının hayız ve sonraki hali........................208

841- Adet dışı kan gören kadının temizlenmesi..................................209

842- Adet dışı kan gören kadının hayız ve sonraki hali........................210

843- Adet dışı kan gören kadının her namaz vakti gusletmesi..............210

844- Adet günlerini bilip ayıran istihazeli kadının durumu...................212

845- Adet günlerini bilemeyip ayıramayan istihazeli kadının durumu ....213

845- Sürekli kanı gelen kadının adet günlerini tesbiti.........................213

846-  Gücü yeten istihazeli kadın iki namazı birleştirerek kılar..............215

847- Gücü yeten istihazeli kadın iki namazı birleştirerek kılar..............216

848- Adet dışı kan gören kadın namaz kılar......................................216

849- İstihazeli kadının itikafa girmesi...............................................217

850-Temizlik günlerinde kadından gelen kanın hükmü.......................217

851- Nifas müddeti ve hükümleri.....................................................218

851- Hayıs-nifas hükümleri.............................................................218

852- Teyemmümün farz kılınması....................................................227

852- Teyemmümün şekli................................................................227

İndeks

852-  Hz. Âfşe'nin mübarek bir insan olduğu......................................227

853-  Hadis nakletmenin sorumluluğu...............................................230

854-Teyemmümün alınış şekli........................................................232

855- Teyemmüm iki avuç ve yüz için toprağa bir vuruştur..................233

856- Abdestsiz selam almamak.......................................................233

856- Namaz vakti daraldığında teyemmüm etmenin hükmü................233

856-  Rasülullah'ın abdestsiz gezmeyişi.............................................233

857- Hasaisü'n-Nebi......................................................................235

857-  Rasülullah'ın diğer peygamberlerde olmayan özellikleri...............235

858-  Rasülullah'ın diğer peygamberlerde olmayan özelliklen...............238

859-  Rasûlullah'a özlü kelimelerle konuşma yeteneğinin verilmesi.......238

859- Yeryüzünün mescid ve temizleyici olması..................................238

860-  Rasülullah'ın diğer peygamberlerde olmayan özellikleri...............239

861-  Rasülullah'ın diğer peygamberlerde olmayan özellikleri...............240

862-  Rasûlullah dışarı çıkar, bevleder hemen teyemmüm ederdi..........241

863- Teyemmüm; nifas, hayız ve cünüp olana yeter..........................242

864- Cünüp olan su balamadığında teyemmüm eder..........................242

865- Cünüp olan su bulamadığında teyemmüm eder ve

namazını kılar........................................................................243

866- Yara ve soğuk korkusuyla teyemmüm yapmak..........................244

866-  Din ve tıp gibi konular mutlaka uzmanına sorulmalıdır................244

867- Zatü's-Selâsi! savaşında teyemmümle namaz............................245

868-  Su bulamayan cinsel ilişkiden sonra teyemmüm eder.................248

868- Su bulununca teyemmümün hükmü sona erer...........................248

869- Su bulamayacak kadar uzaklara giden eşiyle cinsel ilişki

yapabilir mi?.........................................................................249

870- Teyemmüm ayetinin inmesi.....................................................250

870- Üseyd b. Hudayr'in Hz. Âişe'yi övmesi......................................250

870- Teyemmümle ilgili fıkhi hükümler.............................................250

871-  Beş vakit namazı kılan cennete girer........................................262

872-  Elli vakit namazdan beş vakit namaza.......................................263

873-  Miraç gecesinde Rasülullah'ın namaz konusunda

Musa (Aleyhisselim) İle görüşmesi.............................................264

874-  Namaz önce iki rekat farz kılınıp sonra artırıldı...........................265

875- Yolcu, mukim ve korku halindeki namazların rekat sayısı............266

876-  Miraçta önce 50 vakit namaz, cünüpülükte 7, idrarda 7 kez

abdest emredilmişti................................................................267

877-  Namaz ve oruç ibadeti günahlara keffarettir..............................268

878-  Namaz günahlara keffarettir....................................................269

878- Sünneti terk etmek ne demektir...............................................269

878- Ancak üç amelin günahı silinmez...............................'................269

878- Cuma namazı günahlara keffarettir..........................................269

878-  Ramazan orucu günahlara keffarettir........................................269

879-  Güzelce alınan abdest ve kılınan namaz günahları döker.............271

879- Müselsel hadis...............'........................................................271

880- Allah'ın rızasını kastederek kılınan namaz günahları döker...........272

881-  Beş vakit namaz arada işlenen günahları affettirir......................273

881- Kalıcı hayırlar nelerdir?....."......................................................273

881- Hasenat, seyyiat ve bakıyat sayılan ameller...............................273

882-  Güzelce alınan abdest ve kılınan namaz günahları örter..............275

883- Güzelce alınan alınan abdest ve kılınan namaz günahları örter.....276

390_____________________________________________________İndeks

884- Namaz, suyun kiri götürdüğü gibi günahları siler götürür.............277

884-  Birinizin avlusundan bir nehir geçse ve onda günde

beş kere yıkansa....................................................................277

885-  Birinizin avlusundan bir nehir geçse ve onda günde

beş kere yıkansa....................................................................277

885-  Namaz kulun hatalarını siler....................................................277

886-  Namaz küçük günahları siler....................................................278

887-  Kılınan namaz bir nehirde günde beş defa yıkanmaya benzer.......279

888-  Namazlar büyük günahlar işlenmediği sürece günahlara keffarettir.............................................................................279

889-  Namazlar günahlara keffarettir................................................280

890-  Her namaz, öncesinde işlenen günahları düşürür........................281

891-  Namaz şifadır........................................................................281

892-  Namaz kişiyi kötülükten alıkoyar..............................................283

893- Şeytanın, namaz kılanların tekrar kendisine tapmayacağını

bilmesi.................................................................................283

894- Cennetin anahtarı namaz ve temizliktir.....................................284

895-  Namazın eda edilmesi gerekli bir görev olduğunu

bilene cennet........................................................................285

896- Rasûlullah'a kadın, güzel koku ve namazın sevdirilmesi...............285

897- Cebrail'in Rasûlullah'a namaz sana sevdirildi demesi...................286

898-  Farz namazları kılan cennete girer............................................286

899-  Rasûlullah'ın namaz ile rahatlayıp, dinlemesi.............................287

900-  Rasûlullah sıkıntılı anlarda namaz kılması ve duası.....................287

901- Rasûlullah'ın son vasiyeti: "Namaza devam edin".......................289

902-  Rasûlullah'ın son sözleri: "Namaza devam edin".........................289

903-  Lailahe illallah cümlesinin ağırlığı.............................................290

903- Cemaatle namaz kılanları Allah'ın meleklerine

gösterip övmesi.....................................................................290

903- Namaz vakitlerini beklemenin fazileti........................................290

904-  Namaz vakitlerini beklemenin fazileti........................................292

905-  Dereceleri yükseltip, hataları affettiren ameller..........................293

906-  Namaza giderken atılan adımların değeri...................................294

907-  Namaz beklenildiği sürece namazda sayılır................................295

907- Hades, sessiz ve sesli yellenmektir...........................................295

907-  Meleklerin namazı bekleyenlere duaları.....................................295

908-  Meleklerin namazı bekleyenlere duaları.....................................296

909- Günahları sildirip, dereceleri artıran ameller..............................297

909- Zorluk anında güzel abdest almak................,...........................297

909- Namaz vakitlerini beklemenin fazileti........................................297

909- Namazda safları düzgün ve sık tutmak......................................297

909- Namazda imama uymak.........................................................297

909- Safların en hayırlısı.................................................................297

910-  Namaz vakitlerini mescide beklemenin fazileti............................299

911-  Namaz vakitlerini bekleminin fazileti.........................................299

912-  Namaz vakitlerini beklemenin fazileti........................................301

913- Abdest alıp cemaatle namaza gitmenin fazileti...........................302

914-  Farz namazı kılmanın sevabı bir hac sevabına eşittir...................303

914- Duha namazını kılmanın sevabı bir umre sevabına aittir..............303

914- Konuşmadan bir namaz vaktini beklemek iliyyûnda

yazılmış amel olur..................................................................303

İndeks_____________________________________________________391_

915- Namaza giderken okunacak dua...............................................304

915-  Okunduğunda yetmiş bin meleğin istiğfarda bulunduğu dua........304

916- Amellerin en faziletlilerinden biri namaz ve ana-baba

iyi davranmaktır....................................................................305

917-  Dosdoğru olunki kurtuluşa eresiniz...........................................307

917- Amellerin en hayırlısı namazdır................................................307

918-  Beş vakit namazın hukukunu korumanın karşılığı.......................308

919- Amellerin en faziletlilerinden biri namazı vaktinde kılmaktır.........309

919- Amellerin en faziletlilerinden biri ana-babaya iyilik etmektir.........309

919- Amellerin en fazletlisi Allah yolunda cihad etmektir.....................309

920- Amellerin en faziletlilerinden biri namazı ilk

vaktin de kılmaktır.................................................................311

920- Allah'ın en sevdiği amel namazı ilk vaktinde kılmaktır.................311

921-  Kıyamı uzun olan namaz daha faziletlidir...................................312

922-  Rasülullah'ın gece namazını uzatması.......................................314

923- Rüku ve secde bir derece yükseltir, bir günahı da düşürür...........315

923- Allah için secde yapmanın karşılığı...........................................315

923- Secdeyi çok yapmanın fazileti..................................................315

923-  Ebu Zerr'i çok zahid, infak ehli ve nafile namaz

kılanlardan olduğu.................................................................315

924- Rasûlullah'a çabuk kavuşmak isteyen secdeyi çoğaltsın...............318

924- Secdeleri çoğaltmak...............................................................318

924- Secdelerle Allah kişinin derecesini yükseltir...............................318

925- Secdeyi çok yaparak Rasülullah'ın şefaatine hak kazanmak.........319

925- Rasûlullah'a hizmet eden sahabiler...........................................319

925- Siz olsaydınız Rasûlullah'a hizmetinizden dolayı ne isterdiniz.......319

926-  Secdeyi çok yapmanın karşılığı cennettir...................................322

926- Secdelerde Allah bir derece yüksektir, bir günahı düşürür...........322

927- Sabah ve ikindi namazını kılan cennete girer.............................323

928-  Sabah ve ikindi namazını kılan cehenneme girmez.....................325

929- Sabah ve ikindi namazında melekler nöbet değiştirir...................326

929- Sabah ve ikindi namazında amellerin Allah'a yükseltilmesi...........326

929-  Meleklerin insanlara bakarak kendi aralarında konuşmaları..........326

930- Sabah ve ikindi namazından geri kalmamak..............................327

930- İki asır namazı hangileridir?....................................................327

931-  Kıyamet günü Allah'ın görülmesi..............................................328

931- Sabah ve ikindi namazını kaçırmayanlar Allah'ı görebilecektir......328

932-  Namazla Allah'a yaklaşmak.....................................................329

933-  Bir kişinin evinde nafile namaz kılması......................................330

933- Cünüplükten dolayı gusül almak...............................................330

933-  Hayızlı kadınla yapılabilecek uygun şeyler.................................330

934- Kıyamet günü İlk hesap namaz konusundadır............................332

934- Farzların eksiklerinin nafilelerle tamamlanması..........................332

934-  Nafile namaz kılmanın karşılığı.................................................332

935- Kıyamet günü ilk hesap namaz konusundadır............................334

935-  Nafile ibadetlerin önemi..........................................................334

936-  Namazı ilk vaktinde kılmak......................................................335

937-  Namazı ilk vaktinde kılmak......................................................337

938-  Namaz, vakti geldiğinde bekletilmez.........................................338

938- Cenaze vakti geldiğinde bekletilmez.........................................338

938- Evlenme çağına gelen kız bekletilmez.......................................338

392_____________________________________________________İndeks

939-  Uyuyup namazı kaçıranın kulağına şeytan bevleder....................338

940-  Uyuyup namazı kaçıranın kulağına şeytan bevleder....................339

941-  Namazı vaktinde kılmak..........................................................340

942-  Namazı vaktinden geciktirerek kıldıracak İmamlar çıkacaktır........341

942- Namazı vaktinde kılmak..........................................................341

942- İslam cemaatından ayrılan cahiliye ehli gibi ölür.........................341

942-  Biatim bozarak ölen kıyamette bir delili olmadan gelir.................341

943-  Namazı vaktinde kılana Allah'ın verilmiş sözü vardır...................342

944-  Namazın tam kılınması............................................................343

945-  Bilerek farz namazı kaçıran ailesini ve malını kaybetmiş gibidir ....344

946- Rasûlullah namazını ilk vakitte kılardı.......................................345

947-  Bilerek namazı terk eden Allah ve Rasulü'nün

himayesinde değildir..............................................................346

948- Sarhoşluk sebebiyle namazı terk etmemek................................347

948- Sarhoşluk sebebiyle cehennemin fesat çamuruna düşmemek.......347

949-  Namaz imanla küfrü birbirinden ayıran engeldir.........................349

950-  Bizimle münafıklar arasında anlaşma namazdır..........................349

950-  Kim namazı terk ederse küfre düşer.........................................349

951-  Namaz kıyamet günü kurtuluş sebebidir....................................350

951- Namaza terk eden kıyamet günü küfrün önderiyle beraberdir......350

951-  Namazı terk etmenin hükmü...................................................350

952- Namazı terk eden tekfir edilmez, günahkar olur.........................351

953-  Namazın ve oruncun durumu üç kere değiştiğine dair.................354

953- Kıblenin değişmesi.................................................................354

953- Ezanın kabulü........................................................................354

953- Cemaatla namaza yetişemeyenin onu tamamlaması...................354

954- Çocuklara yedi yaşında namazı emredin....................................356

955- Çocuklara yedi yaşında namazı emredin....................................357

956-  Kalem, çocuktan, uyuyandan ve çoğu hastadan kaldırılmıştır.......358

957-  Kalem, çocuktan uyuyandan ve aklı başına gelinceye kadar bunaktan kaldırılmıştır............................................................360

Çocuk ve namaz............................................................................361

İndeks___________________________________________________________393

İNDEKS KONULAR                                                                         HADİS NO

Abdest alıp cemaatle namaza gitmenin fazileti...................................913

Abdest almadan kesinlikle cünüp olarak uyuma.................................784

Abdest bozma sessiz ve sesli yellenmektir........................................660

Abdest ve gusl için su miktarı.....................753. 754. 755. 756. 757. 758

Abdesti bozan şeyler......................................................................722

Abdestin bozulmasından şüphelenmek.............................................664

Abdestsiz namaz olmaz..................................................................660

Abdestsiz selam almamak...............................................................856

Adet dışı kan gören kadın namaz kılar..............................................848

Adet dışı kan gören kadının hayız ve sonraki hali................839. 840. 842

Adet dışı kan gören kadının her namaz vakti gusletmesi.....................843

Adet dışı kan gören kadının temizlenmesi.........................................841

Adet günlerini biiemeyip ayıramayan istihazeli kadının durumu............845

Adet günlerini bilip ayıran istihazeli kadının durumu...........................844

Ağıza su alıp gargara yapmak.........................................................766

Allah haya sahibidir........................................................................749

Allah hayalı olmayı ve gusülde gizlenmeyi sever................................750

Allah'ın rızasını kastederek kılınan namaz günahları döker..................880

Amellerin en faziletlilerinden biri ana-babaya iyilik etmektir.........916. 919

Amellerin en faziletlilerinden biri namazı ilk vaktin de kılmaktır............920

Amellerin en faziletlilerinden biri namazı vaktinde kılmaktır.................920

Amellerin en fazletlisi Allah yolunda cihad etmektir.......................J....919

Amellerin en hayırlısı namazdır........................................................917

Ancak üç amelin günahı silinmez.....................................................878

Ateşin pişirdiği yemeklerinizin en temizi helaldir................................719

Ateşte pişen şeyleri yedikten sonra

abdest almak...........................................692. 693. 694. 697. 698. 699

Ateşte pişen şeyleri yedikten sonra abdest

almak şart değildir..........................................................700. 701. 710

Ayakları yıkamayı meste mesh etmeye tercih etmek..........................638

Bakara Suresi 222. ayetinin nüzul sebebi..........................................805

Baştan aşağı üç kere su döküp iyice yıkanmak..................................765

Beş vakit namaz arada işlenen günahları affettirir..............................881

Beş vakit namazı kılan cennete girer................................................871

Beş vakit namazın hukukunu korumanın karşılığı...............................918

Biatini bozarak ölen kıyamette bir delili olmadan gelir........................942

Bilerek farz namazı kaçıran ailesini ve malını kaybetmiş gibidir............945

Bilerek namazı terk eden Allah ve Rasulü'nün himayesinde değildir......947

Bir kişinin evinde nafile namaz kılması .............................................735

Birçok cinsel ilişkiden sonra tek gusül...............................................790

Birinizin avlusundan bir nehir geçse ve onda günde

beş kere yıkansa....................................................................884. 885

Bizimle münafıklar arasında anlaşma namazdır..................................950

Burun kanayınca abdest almak gerekir.............................................687

Cebrail'in Rasülullah'a namaz sana sevdirildi demesi..........................897

Cemaatla namaza yetişemeyenin onu tamamlaması...........................953

Cemaatle namaz kılanları Allah'ın meleklerine gösterip övmesi............903

Cenaze taşıyanın abdest alması......................................................794

j!94_____________________________________________________İndeks

Cenaze yıkayanın gusletmesi............................................793. 794.795

Cennetin anahtarı namaz ve temizliktir.............................................894

Cima ve inzalden dolayı gusül gerekir..............................................728

Cinsel birleşme dışında adetli kadından yararlanmak..........................805

Cinsel ilişkiden önce abdest almak...................................................788

Cinsel organın senden bir parçadır...................................................683

Cinsel organına dokunan abdest almadan namaz kılmasın..................682

Cinsel organına dokunan abdest alması gerekir...........679. 680. 681. 682

Cinsel organına dokunan kişinin abdest alması şart değildir.................683

Cuma günleri İbn Abbas'ın insanlara sohbet etmesi............................704

Cuma namazı günahlara keffarettir...........................................877. 878

Cuma, arafe ve bayram günlerinde gusletmek...................................792

Cuma, günüplük, kan aldırma ve cenaze yıkamak için gusletmek.........793

Cünüp olan Kur'an okuyamaz..........................................................745

Cünüp olan su balamadığında teyemmüm eder.................................864

Cünüp olan su bulamadığında teyemmüm eder ve namazını kılar.........865

Cünüp olanın uyumak istediğinde abdest alması.........................785. 786

Cünüp olanın yemekten Önce ellerini yıkaması...................................787

Cünüp olmayan Kur'an okuyabilir.............................................743. 744

Cünüp uyumak..............................................................................791

Cünüp, resim ve köpek bulunan eve melekler girmez.........................746

Cünüplük dışında mesti çıkarmamak................................................656

Cünüplükten dolayı gusül almak...............................................762. 933

Cünüplükten gecenin başında ya da sonunda gusletmek.....................789

Çarşı hamamına kadınların gitmesinin yasaklanması...................799. 800

Çarşı hamamında peştemal kullanmak......................................954. 955

Çocuğun anan-babaya benzeme sebebi......................737. 738. 740. 741

Çocuk ve namaz.....................................................................954. 955

Çocuklara yedi yaşında namazı emredin....................................954. 955

Çoraplara ve papuçlara mesh etmek................................................654

Dereceleri yükseltip, hataları affettiren ameller..................................905

Deve ağıllarında namaz kılmamak.....................................688. 689. 690

Deve eti sebebiyle abdest almak.......................................688. 689. 690

Deve sütü içtiğinizde abdest alın......................................................691

Din ve tıp gibi konular mutlaka uzmanına sorulmalıdır........................866

Dini öğrenme konusunda Ensar kadınlarının Övülmesi.................737. 838

Dosdoğru olunki kurtuluşa eresiniz..................................................917

Duha namazını kılmanın sevabı bir umre sevabına aittir......................914

Ebu Rafi'ye eşinin abdest konusunda doğruyu hatırlatması..................661

Ebu Zerr'İ çok zahid, infak ehli ve nafile namaz kılanlardan olduğu.......923

Elli vakit namazdan beş vakit namaza..............................................872

Ensar kadınlarının en önemli iki vasfı.........................................837. 838

Erkeğin hayızlı hanımına yaslanarak Kur'an okuması...................828. 829

Erkeğin sünnet uzvu, kadının sünnet uzvunu aşarsa

gusül gerekir..................................................................729. 731. 734

Erkeğin sünnet uzvu, kadının sünnet uzvunu aşarsa

gusül gerekir..................................................................729. 731. 734

Erkek ve kadının ihtilâm olması.......................................................736

Eşiyle beraber olup menisi gelmeyen erkeğin guslü............................733

Eşiyle birleşip meni gelmezse..........................................................733

Eşlere cinsel olarak arkadan yaklaşmamak.......................................657

İndeks_____________________________________________________395

Et yedikten sonra abclest almak

şart değildir ...................................................702. 703. 704. 705. 706.

707. 708. 709. 711. 716. 718. 719. 720. 721. 722 Kadın evinin dışında elbisesini çıkartırsa, Allah ile arasındaki

perdeyi yırtmış olur.........................................................801. 802. 804

Ezanın kabulü...............................................................................953

Farz namazı kılmanın sevabı bir hac sevabına eşittir..........................914

Farz namazları kılan cennete girer...................................................898

Farzların eksiklerinin nafilelerle tamamlanması...........................934. 935

Faziletli vakte dikkat çekmek için Rasûlullah'ın yatsıyı geciktirmesi......668

Gusül abdest yerine geçer..............................................................778

Gusül alırken bir şeyle kendini gizlemek....................................747. 749

Gusül alırken perde çekmek gerekir.................................................751

Gusül alma şekli.....................................................................759. 760

Gusül alma şekli ve öncesinde abdest almak.....................................759

Gusül için su miktarı......................................................................758

Gusül ne zaman gerekli olur.....................................................730. 732

Gusül yerinden çıkarken ayakları yıkamak........................................776

Gusül, meni gelmesinden dolayı gerekir............................................728

Gusül, mezi, evde namaz ve hayızlı kadınla yemek

yemenin hükmü.....................................................................826. 827

Gusülde başa üç kere su dökmek......................,..............................769

Gusülde gür saçlının durumu...........................................................771

Gusülde kuru yer bırakmamak........................................................772

Gusülde örgülü saçın durumu..........................................................773

Gusülden önce abdest almak...........................................................770

Gusülden önce elleri iyice temizlemek..............................................761

Gusülden sonra fark edilen kuru yerine yıkanması.............................779

Gusülden sonra havlu ile kurulanmak...............................................777

Gusülle ilgili hükümler....................................................................804

Gücü yeten istihazeli kadın İki namazı birleştirerek kılar..............846. 847

Günahları sildirip, dereceleri artıran ameller......................................909

Güze!ce alınan alınan abdest ve kılınan namaz

günahları örter........................................................822. 879. 882. 883

Hades, sessiz ve sesli yellenmektir...........................................907. 908

Hadis nakletmenin sorumluluğu.......................................................854

Hamam ve kaplıcalara gitme âdabı..................................................804

Hanımlarını dolaşan kişiye bir guslün yetmesi....................................781

Hasaisü'n-IMebi.................................................857. 858. 859. 860. 861

Hasenat, seyyiat ve bakıyat sayılan ameller......................................891

Hayıs-nifas hükümleri....................................................................851

Hayız günlerinde namaz kılınmaz.....................................................663

Hayız halindeki karısından avret mahallini örterek faydalanmak....820. 822 Hayız halindeki karısından îzar üzerinden

faydalanmak...........................................................811. 812. 813. 814

Hayız kanı bulaşan elbisenin temizlenmesi.................................835. 836

Hayız ya da nifas dışında geien özür kanının hükmü...........................663

Hayızla ilgili hükümler....................................................................805

Hayızlı hanımına sarılıp öpmek........................................................817

Hayızlı hanımından faydalanma................................................763. 933

Hayızlı hanımıyla uyumak..........................816. 821. 823. 824. 825. 833

396___________________________________________________________İndeks

Hayızlı hanımıyla yemek yemek................................................826. 827

Hayızlı kadın orucu kaza ettiği halde, namazını niçin kaza etmez?........808

Hayızlı kadının gusül alma şekli.......................................................837

Hayızlı kadının itikaftaki kocasının başını yıkaması......................815. 818

Hayızlı kadının temizlenme şekli......................................................838

Hayızlı kadınla cinsel ilişki haramdır.................................................809

Hayızlı kadınla yapılabilecek uygun şeyler.........................................933

Hayızlının mescidden seccade getirmesi.............................830. 831. 832

Hayızlının mescide girmesi..............................................................831

Hayızlının mescide girmesinin hükmü...............................................832

Her namaz, öncesinde işlenen günahları düşürür...............................890

Hz. Âişe'nin Ensar kadınlarını övmesi...............................................838

Hz. Âişe'nin mübarek bir insan olduğu..............................................852

Hz. Âişe'nin Rasûlullah'ın guslünü uygulamalı olarak anlatması............768

Hz. Ali'nin namazdan sonra uyuklaması............................................671

İbn Abbas'ın Rasûlullah'la gece namazı kılması..................................674

İçki sofralarına oturmamak......................................................798. 802

İhtîlâm olunca gusül alınır...............................................................742

İki asır namazı hangileridir?............................................................930

İlk dönemlerde meni gelmedikçe gusül alınmazdı...............................723

İslam cemaatından ayrılan cahiliye ehli gibi ölür................................942

İslam'a giren kişinin gusül alması.............................................796. 797

İslam'a giren kişinin gusül alması ve sünnet olması............................797

İstihazeli kadının İtikafa girmesi......................................................849

Jöleli saçlarla guslün durumu..........................................................774

Kadın elbisesini evi dışında çıkarırsa Allah ondan haya

duygusunu alır.......................................................................800. 801

Kadının kendi fercine dokunması durumunda abdest alması gerekir.....680

Kadının hac ibadetinde adet görmesi................................................806

Kadının ihtîlâm olması........................736. 737. 738. 739. 740. 741. 742

Kadının tenine dokunanın abdesti bozulmaz......................................686

Kadınlara özel konularda uzman kadınların yetiştirilmesi.....................837

Kadınların Rasûlullah'a hayızdan nasıl temizleneceklerini sorması........837

Kahinlere gitmemek.......................................................................809

Kalem, çocuktan uyuyandan ve akiı başına gelinceye kadar

bunaktan kaldırılmıştır.............................................................956. 957

Kalem, çocuktan, uyuyandan ve çoğu hastadan kaldırılmıştır.......956. 957

Kalıcı hayırlar nelerdir?...................................................................881

Karısına arkadan yaklaşmamak.......................................................809

Karısıyla cinsel ilişkiye girenin keffareti.............................................810

Kıblenin değişmesi.........................................................................953

.   Kılınan namaz bir nehirde günde beş defa yıkanmaya benzer..............887

Kıyamet günü Allah'ın görülmesi......................................................931

Kıyamet günü ilk hesap namaz konusundadır.............................934. 935

Kıyamı uzun olan namaz daha faziletlidir..........................................921

Kim namazı terk ederse küfre düşer.................................................950

Kimsenin görmediği yerde çıplak yıkanmak.......................................752

Kişi sevdiği ile beraberdir................................................................656

Kişinin evinde nafile namaz kılması nurdur.................................763. 933

Konuşmadan bir namaz vaktini beklemek iliyyûnda

yazılmış amel olur..........................................................................914

İndeks________________________________________________________397_

Koyun sütü içtiğinizde abdest almayın..............................................691

Kurumuş çökelek yemekten dolayı abdest almak...............................695

Kusunca abdest bozulur.................................................................687

Laİlahe illallah cümlesinin ağırlığı.....................................................903

Allah için secde yapmanın karşılığı...................................................923

Makat göze bağlıdır.................................................................677. 678

Mekke fethi günü Rasûlullah'ın mesh etmesi.....................................639

Meleklerin İnsanlara bakarak kendi aralarında konuşmaları.................929

Meleklerin namazı bekleyenlere duaları.............................907. 908. 909

Menide gusül, mezide abdest gerekir...............................................662

Mescidde et yemeği yemek......................................................712. 719

Mesti abdestli giymek.....................................................................642

Mestler giyerken abdestli olmak...............................................640. 641

Mestler üzerine mesh etmek....................................................627. 628

Mestlere mesh etmekte bir sakınca yoktur........................................637

Mestlere meshin yolcu ve mukîm için müddeti....................643. 644. 645

Mestlere üç gün mesh edin.............................................................648

Mestlere ve başındaki örtüye mesh etmek.........................631. 634. 635

Mestleri çıkarmaksızın mesh etmek..................................................649

Mestleri giyerken abdestli olmak......................................................642

Mestlerin altına mesh etmemek................................................651. 652

Mestlerin altına ve üstüne mesh etmek.............................................653

Mestlerin üzerine mesh etmek.........................................................650

Miraç gecesinde Rasûlullah'ın namaz konusunda

Miraçta önce 50 vakit namaz, cünüpülükte 7, idrarda 7 kez

abdest emredilmişti.......................................................................876

Musa (Aleyhisselâm) ile görüşmesi..............................................873. 874

Musa (Aleyhisselâm) su avret mahallerini örtmedikçe

elbisesini çıkarmazdı......................................................................748

Müd ve Sa' ne kadar litre eder.........................................................757

Müftü ve fetva soran hakkında hükümkr..........................................837

Müselsel hadis...............................................................................879

Nafile ibadetlerin önemi...........................................................934. 935

Nafile namaz kılmanın karşılığı.................................................934. 935

Namaz beklenildiği sürece namazda sayılır.................................907. 908

Namaz günahlara keffarettir....................................................877. 889

Namaz imanla küfrü birbirinden ayıran engeldir.................................949

Namaz kılarken hayızlı kadına dokunmak..........................................834

Namaz kıyamet günü kurtuluş sebebidir...........................................951

Namaz kişiyi kötülükten alıkoyar.....................................................892

Namaz kulun hatalarını siler............................................................886

Namaz küçük günahları siler...........................................................874

Namaz önce iki rekat farz kılınıp sonra artırıldı..................................874

Namaz şifadır................................................................................891

Namaz vakitlerini beklemenin fazileti ... 903. 904. 905. 909. 910. 911. 912

Namaz vakti daraldığında teyemmüm etmenin hükmü........................856

Namaz ve oruç ibadeti günahlara keffarettir...............................877. 878

Namaz, suyun kiri götürdüğü gibi günahları siler götürür....................884

Namaza giderken atılan adımların değeri..........................................906

Namaza giderken okunacak dua......................................................915

Namaza terk eden kıyamet günü küfrün önderiyle beraberdir..............951

398___________________________________________________  İndeks

Namazda imama uymak.................................................................909

Namazda safları düzgün ve sık tutmak.............................................909

Namazı ilk vaktinde kılmak.......................................936. 937. 941. 942

Namazı terk eden tekfir edilmez, günahkar olur.....'............................952

Namazı terk etmenin hükmü...........................................................951

Namazı vaktinde kılana Allah'ın verilmiş sözü vardır...........................943

Namazı vaktinde kılmak.................................................................942

Namazı vaktinden geciktirerek kıldıracak imamlar çıkacaktır...............942

Namazın eda edilmesi gerekli bir görev olduğunu bilene cennet...........895

Namazın tam kılınması...................................................................944

Namazın ve oruncun durumu üç kere değiştiğine dair.........................953

Namazla Allah'a yaklaşmak.............................................................932

Namazlar büyük günahlar işlenmediği sürece günahlara

keffarettir.............................................................................881. 888

Namazlar günahlara keffarettir.................................................881. 888

Necâşi'nin Rasûlullah'a mest hediye etmesi.......................................636

Nifas müddeti ve hükümleri............................................................851

Nur suresi inince Ensar kadınların hemen başörtüsü takmaları.............837

Okunduğunda yetmiş bin meleğin istiğfarda bulunduğu dua................915

Oturarak uyumak abdesti bozmaz.............................................668. 669

Örgülü saçların köküne gusülde su ulaştırmak............................771. 773

Örgülü saçlarla gusül.....................................................................775

Özür kanı olan kadının durumu........................................................807

Papuçlara mesh etmek....................................................................665

Peştemalsiz hamama girmemek...............................................802. 803

Pişmiş et yedikten sonra abdest almak.............................................696

Ramazan orucu günahlara keffarettir........................................877. 878

Rasûlullah dışarı çıkar, bevleder hemen teyemmüm ederdi.................862

Rasûlullah döneminde istihaze hali olan kadınlar.........................807. 839

Rasûlullah gusül alırken kızı Fatıma kendisine perde tutardı................751

Rasûlullah kürek eti yedikten sonra abdest almadı.............................717

Rasûlullah mest üzerine mesh ederdi...............................................629

Rasûlullah namazını ilk vakitte kılardı...............................................946

Rasûlullah sıkıntılı anlarda namaz kılması ve duası.............................900

Rasûlullah'a çabuk kavuşmak isteyen secdeyi çoğaltsın......................924

Rasûlullah'a hizmet eden sahabiler..................................................925

Rasûlullah'a kadın, güzel koku ve namazın sevdirilmesi......................896

Rasûlullah'a özlü kelimelerle konuşma yeteneğinin verilmesi...............859

Rasûlullah'ın abdestsiz gezmeyişi.....................................................856

Rasûlullah'ın askerlere öğütleri........................................................644

Rasûlullah'ın diğer peygamberlerde olmayan

özelliklen.........................................................857. 858. 859. 860. 861

Rasûlullah'ın eşlerini bir gecede dolaşıp her birinin yanında

gusül alması.................................................................................780

Rasûlullah'in gece namazını uzatması...............................................922

Rasûlullah hanımını öptükten sonra abdest almadı......................684. 685

Rasûlullah'ın hayızlı eşine yaslanarak Kur'an okuması.........................829

Rasûlullah'ın Kur'an'ı açık veya gizli sesle okuması.............................789

Rasûlullah'ın namaz ile rahatlayıp, dinlemesi.....................................899

Rasûlullah'ın nefsine hakim olması...........,.......................................814

Rasûlullah'ın son sözleri: "Namaza devam edin".........................901. 902

İndeks______________________________________________________399^

Rasûlullah'ın uykusu abdestini bozmaz.......................672. 673. 674. 675

Rasûlullah'm ümmetini sıkıntıya düşürmek istememesi.......................713

Rasûlullah'ın vitir namazı vakti........................................................789

Rasûlullah'ın yemek tenceresinden Ön but etini alıp yemesi.................715

Ravileri tarafından Rasûlullah'ın sonuncu amelleri

olarak belirtilenler..........................................................................704

Rüku ve secde bir derece yükseltir, bir günahı da düşürür...........923. 926

Sabah ve ikindi namazında amellerin Allah'a yükseltilmesi..................929

Sabah ve İkindi namazında melekler nöbet değiştirir..........................929

Sabah ve ikindi namazından geri kalmamak......................................930

Sabah ve ikindi namazını kaçırmayanlar Allah'ı görebilecektir..............931

Sabah ve İkindi namazını kılan cehenneme girmez.............................928

Sabah ve ikindi namazını kılan cennete girer.....................................927

Safların en hayırlısı........................................................................909

Sahabenin uyukladıktan sonra kalkıp namaz kılmaları........................670

Sarhoşluk sebebiyle cehennemin fesat çamuruna düşmemek..............948

Sarhoşluk sebebiyle namazı terk etmemek.......................................948

Secdede uyuyan yatmadıkça abdesti bozulmaz..................................676

Secdelerde Allah bir derece yüksektir, bir günahı düşürür...................924

Secdeleri çoğaltmak.......................................................................924

Secdelerle Allah kişinin derecesini yükseltir................................924. 926

Secdeyi çok yaparak Rasûlullah'ın şefaatine hak kazanmak.................925

Secdeyi çok yapmanın fazileti...........................................923. 924. 926

Secdeyi çok yapmanın karşılığı cennettir...........................................923

Siz olsaydınız Rasûlullah'a hizmetinizden dolayı ne isterdiniz...............925

Soğuk memleketlerde gusül............................................................764

Su bulamayacak kadar uzaklara giden eşiyle cinsel ilişki

yapabilir mi?.................................................................................869

Su bulamayan cinsel ilişkiden sonra teyemmüm eder.........................868

Su bulununca teyemmümün hükmü sona erer...................................868

Sünnet uzvu, sünnet uzvuna girerse gusüi gerekir.............................734

Sünneti terk etmek ne demektir......................................................878

Sürekli kanı gelen kadının adet günlerini tesbiti.................................845

Şeytanın namazda abdest konusunda şüphelendirmesi................665. 666

Şeytanın, namaz kılanların tekrar kendisine tapmayacağını bilmesi......839

Tabiûnun hadisin sıhhatini araştırıp soruşturması...............................682

Tebuk savaşında mestler hakkında verilen emir.................................647

Temizlik günlerinde kadından gelen kanın hükmü..............................850

Teyemmüm ayetinin inmesi............................................................870

Teyemmüm iki avuç ve yüz için toprağa bir vuruştur..........................855

Teyemmüm; nifas, hayız ve cünüp olana yeter..................................863

Teyemmümle ilgili fıkhı" hükümler....................................................870

Teyemmümün alınış şekli................................................852. 853. 854

Teyemmümün farz kılınması ve alışın şekli.................................852. 870

Tuvalet ihtiyacından sonra mestlere mesh etmek........................630. £32

Tuvalete gitmek ve yellenmekten dolayı abdest almak......................,659

Uyuyup namazı kaçıranın kulağına şeytan bevleder............................940

Üseyd b. Hudayr'in Hz. Âişe'yi Övmesi...............................................870

Vakti geldiğinde namazı, cenaze ve evlenecek kızı bekletmemek.........938

Yabancı kadınla baş başa yalnız kalmamak.......................................798

Yara ve soğuk korkusuyla teyemmüm yapmak..................................866

400_____________________________________________________İndeks

Yatarak ya da dayanarak uyuyanın abdesti bozulur............................678

Yellenince abdest almak..................................................657. 658. 661

Yellenme kokusu ve sesini duymadıkça namazı bırakmamak...............667

Yemekten dolayı abdest almamak....................................................713

Yeryüzünün mescid ve temizleyici olması....................857. 858. 859. 860

Yolcu için meshin müddeti...............................................643. 645. 646

Yolcu ve mukim için meshin müddeti...............................................645

Yolcu, mukim ve korku halindeki namazların rekat sayısı....................875

Yolculukta mesh etmek..................................................................633

Zatü's-Seiâsil savaşında teyemmümle namaz........,...........................867

Zorluk anında güzel abdest almak....................................................909