€-mtisn€d
imam Ahmed b. Hanbel
(el-Fethu'r-Rabbânî Tertibi)
Namaz Vakitleri - Ezan ve Kamet
Mescidler - Setr-i Avret
H. No: 958-1261
Terceme ve Açıklama Tahkik ve Tahric
RIFAT ORAL SÜLEYMAN SARI
Selçuk Eğitim Merkezi Selçuk Eğitim Merkezi
Arapça-Fıkıh Öğrt.Görv. Arapça-Hadis Öğrt.Görv.
İÇİNDEKİLER
2.NAMAZ
b)- NAMAZ VAKİTLERİ
• Genel Olarak Vakitler....................................................................4
• Öğle Namazı Vakti ve Erken Kılınması............................................24
• Sıcak Mevsimlerde Öğle Namazını Tehir Etme ve
Serin Bir Vakte Bırakma Ruhsatı....................................................27
• îkîndi Namazının Vakti.................................................................33
• İkindi Namazının Fazileti ve Orta Namaz Olması..............................40
• İkindi Namazını Terk Etmek ya da Geciktirmek...............................48
• Gündüzün Vitri Sayılan Akşam Namazı ve Bu Namazın Vakti.............52
• Akşam Namazını İlk Vaktinde Kılmak Esastır ve Onu
İşâ (Yatsı) Diye İsimlendirmek Mekruhtur.......................................57
• Yatsı Namazının Vakti, Gece Konuşmalarının ve Yatsıya
Ateme DenilmesininYasaklanışı.....................................................61
• Yatsı Namazını Gecenin Üçte Biri ya da Yarısına Kadar
Geciktirmek Müstehabdır..............................................................67
• Sabah Namazının Efdal Vakti; Alaca karanlık (Tağlîs) ve
Aydınlık (İsfâr) Vakti ile İlgili Haberler............................................76
• Sabah ve Yatsı Namazının Efdal Vakti............................................83
• Sabah Namazını Kıldıktan Sonra Güneş Doğuncaya
Kadar Beklemenin Fazileti............................................................87
• Namazın Bir Rekatına Yetişen Tümüne Yetişmiş Olur ve
Kalan Kısmını Tamamlar...............................................................91
c)- NAMAZ KILMANIN YASAKLANDIĞI VAKİTLER
• Genel Olarak Namazın Yasaklandığı Vakitler...................................96
• Sabah ve İkindi Namazını Kıldıktan Sonraki Vakitte
Namazın Yasaklanması...............................................................103
• İkindi Namazından Sonra İki Rekat Kılmanın Hükmü......................107
• Sabah Namazını Kıldıktan Sonra Namaz Kılmanın Hükmü...............114
• Güneş Doğarken, Batarken ve Tam Tepedeyken
Namaz Kılmak Yasaktır..............................................................117
• Mekke'de Mekruh Vakitlerin Olmaması ile İlgili Rivayetler...............121
d)- GEÇMİŞ NAMAZLARIN KAZASI
• Namazı Vaktinde Kılmayı Unutan Kişi Hatırladığında Kılar...............124
• Güneş Doğuncaya Kadar Uyuyup Sabah Namazını
Geçiren Kişi İle İlgili Hüküm........................................................ 127
• Savaş Anında Namazı Tehir Etmek, İmkân Bulunduğunda Tehlike/ Korku Namazının Kılınması ile Önceki Hükmün Nesh Edilmesi, Geçmiş Namazların Kazasında Tertip, İlk Namaz İçin Ezan Okunması ve Kamet Getirilmesi, Sonrakiler İçin Sadece Kametin Yeterli Olması ...143
___________________________________________________________V
• Kılınmayan Nafile Namazın ve Okunmayan Evradın
Kazası Caizdir...........................................................................148
e)- EZAN ve KAMET
• Her Namaz Vaktinde Ezan Okumak Gerekir..................................164
• Ezan Okumanın, Müezzinlik ve İmamfık Yapmanın Fazileti..............167
• Ezanı Yüksek Sesle Okumanın Önemi ve Ezan Arasında
Yapılan Duanın Kabul Edileceği Müjdesi........................................179
• İlk Ezan ve Sahabeden Abdullah b. Zeyd'in Rüyası,
Sabah Ezanında Tesvîbin Cevazı..................................................183
• Ezan ve Kametin Keyfiyeti, Kelime Âdetleri ve Ebû Mahzûre'nin Başından Geçen Bir Olay............................................................190
• Ezan Okuma Karşılığında Ücret Almanın Hükmü............................205
• Ezant Duyan Kişinin Söyleyeceği Sözler/Dualar.............................207
• Vaktin Başında Ezan Okumak Gerekir, Ancak Sabaha Özel
Olarak Fecrden Önce Ezan Okumak Caizdir...................................218
• Cuma Günü, Ayrıca Yağmurlu Bir Günde Ezan Okuma Şekli............222
• Ezan ile Kamet Arasında Ara Verilmeli, Ezan Okuyanın
Kamet Etmesi Efdafdir...............................................................225
• Müezzine İcabet Etmeyi İhmaf Etmenin ve Ezandan Sonra
(Namazı Kılmadan) Mescidden Çıkmanın Sorumluluğu...................228
O-MESCİDLER
• Mescidlerin Tarihçesi, Fonksiyonları ve İlgili
Hükümleri- Süleyman SARI........................................................236
• Yeryüzünde Bina Edilen İlk Mescİd ve Mescid
Yapmanın Fazileti......................................................................272
• Yeryüzü Rasûlullah İçin Temiz/Temizleyici Mekân ve
Mescid Kılındı............................................................................279
• Mescidde Oturmanın, Oralara Gitmenin ve Mescide Yakın
Bir Evde Oturmanın Fazileti........................................................281
• Mescide Giriş-Çıkış, Orada Oturma ve Geçme Âdabı.......................286
• Mescidleri Her Türlü Pislikten Korumak ve
Temiz Tutmak Gerekir...............................................................295
• Mescidleri Her Türlü Kötü Kokudan Korumak Gerekir.....................305
• Mescidlerde Yasaklanan Diğer Şeyler...........................................312
• Mescidlerde Serbest Olan Şeyler.................................................322
• Bereket ve Hürmet Olması İçin de Olsa Peygamber ve Salih İnsanların Kabirleri Üzerine Mescid (Mabed) Yapma Yasağı.............327
• İhtiyaç Anında Kafirlerin Kabirlerinin Başka Yere Nakledilmesi
ve Oraya Mescid Yapılması Caizdir...............................................331
• İhtiyaç Anında Havraların (Önceki Mabedlerin)
Mescid Olarak Kullanılması.........................................................332
• Evlerin İçinde ya da Evlerin Arasında Mescid Edinmek....................334
VI
g)-SETR-İ AVRET
• Setr-i Avret Emrinin Sınırı ve Uyluğun Avret Kabul Edilmesi............342
• Diz ve Göbeğin Avret Mahalline Dahil Olmama Konusu...................349
• Avret Mahallini Örtmek Allah ve Rasûlü'nün Emridir.......................352
• Hür Kadının Elleri ve Yüzü Dışında Her Tarafı
Avret Mahallidir ve Kapatılmalıdır................................................356
• İhtiyaç Yokken Erkeklerin Namazda Omuzlarını Açmaları Doğru Değildir ve Avret Mahallini Kapatan (Ridâ ya da Peştamal Türü)
Tek Parça Elbise/Örtü ile Namaz Kılınabilir....................................359
• İki Parça Elbise/Kumaş ile Vücûdun Tamamını Örterek Namaz Kılmak Müstehabdır, Ancak Tek Parça Elbise/Kumaş ile
Sadece Avret Mahallini Örterek Namaz Kılmak da Caizdir...............369
• Tek Parça Elbisede/Kumaşta Yasaklanan Örtünme Şekilleri.............375
VIÎ
KISALTMALAR
age. |
: Adı geçen eser |
b. |
:Bin |
bk. |
: Bakınız |
bt. |
: Bint |
çvr. |
: Çeviren |
DİA |
: Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi |
h. |
: Hicrî yıl |
H.no |
: Hadis numarası |
Ht. |
: Vicâde yolu ile alman hadis |
Hz. |
: Hazreti |
i. |
: imam |
m. |
: Milâdî yıl |
md. |
: Maddesi |
Nşr. |
: Neşreden |
Thk. |
: Tahkik |
Thr. |
: Tahric |
Trc. |
: Terceme |
Trc.no: |
: Terceme numarası |
Ts. |
: Tarihsiz |
s. |
: Sayfa numarası |
Thk. |
: Tahkik eden |
ts. |
: Tarihsiz |
V. |
: Vefat tarihi |
vb. |
: Ve benzeri |
vd. |
: Ve devamı |
yy- |
: Baskı yeri yok |
z. |
: Oğlu Abdullah'ın Müsned'e ziyâdeleri |
VIII
ONSOZ
Müsned Tercemesinin JV. Cildini yayına hazırlama gücü veren Rabbimize sonsuz hamdü senalar eder, O'nun Peygamberi Hz. Muhammed'e, Ehl-i Beyt'ine ve ashabına salât ve selâm ederiz.
önceki çalışmamız III. Cild o kadar beğenildi ki kısa sürede 1 .baskısı bitti ve 2. baskısı yapılacak. Okuyucunun bu teveccühü bizi çok sevindirdi ve moral verdi. İnşallah Rabbimizin yardımı ve okurlarımızın desteği ile bu çalışma son cildine kadar devam edecek.
Çalışmamızla ilgili mülâhazalar her gün daha fazla gelmekte, değerli ilim adamlarının takdirlerine mazhar olmakta, onların değerli tenkidleri ile doğruya bir adım daha yaklaşmaktayız. Kemal sıfatı Allah'a aittir.
Müsned Tercemesinin I. Cildi ile ilgili mülâhazalarını gönderen Prof. Dr. İsmail L. ÇAKAN beye teşekkür ederiz. Değerli görüşleri çalışmamıza ışık tutacaktır.
Her gün daha İyiye ulaşmak ve yeni kitaplarla tanışmak bizi öylesine mutlu ediyor ki günlük 8-10 saatlik yorucu çalışmamızı bile unutturuyor. Bu yorucu çalışma bilgisayar ortamında olması yanında kütüphanelerdeki kitapları tarama ile daha ileriye emin adımlarla ulaşmamıza vesile olmaktadır.
Müsned Tercemesinin dili onun önemli bir dokusunu oluşturmaktadır. Günümüzdeki İslâmî kitapların en büyük problemi anlaşılmaz olmasıdır, biz bu handikapı aşmaya, en ağır ilmî konuları bile oldukça saf, temiz ve yalın bir Türkçe ile aktarmaya çalışıyoruz. Hadislerin tahricinde de aynı çalışma yapılmakta ve hadislerin sıhhati titizlikle tesbit edilmektedir. Konu sonlarındaki tabloların da büyük takdir aldığını eklemek isteriz.
Bu tercemenİn II. Cildinden itibaren İslâm Fıkhı konulan başlamıştı. II. Cilddeki Temizlik ve Abdest konulan III. Cilde Mestler Üzerine Mesh, Gusül, Haytz, Nifas, İstihâze, Teyemmüm ile devam etti ve Namaz konusuna giriş olarak Namazın Fazileti ile tamamlandı. Cild sonundaki Çocuk ve Namaz makalesi ilgili hadislerin doğru anlaşılması için eklendi ve büyük beğeni aldı.
Müsned Tercemesinin IV. Cildinde Namaz konusu devam etmektedir. Bu cildde Namaz Vakitleri, Geçmiş Namazların Kazası, Ezan ve Kamet, Mescidler ve Setr-i Avret gibi çok önemli konular bulunmaktadır. Bunların Asr-ı Saadet uygulaması umarız ki ibadet hayatımızı yenileyecek, bizim için taze kan olacak, hayatımızı Kur'ân ve Sünnet'e endeksleyecektîr. Çünkü hadisler yanında ilgili ayetler mutlaka zikredilmekte ve konuların Kur'ân-Sünnet bütünlüğü verilmektedir. Ayrıca bu cildde bulunan Mescidlerin Tarihçesi, Fonksiyonları ve İlgili Hükümleri adlı makale hadisleri doğru anlamamıza neden olacaktır.
Çalışmamızın bütün insanlığa faydalı olması temennisiyle dua ve desteklerinizi bekleriz.
Terceme Heyeti
Namaz Vakitleri
b)- NAMAZ VAKİTLERİ
• Genel Olarak Vakitler
• Öğle Namazı Vakti ve Erken Kılınması
• Sıcak Mevsimlerde Öğle Namazını Tehir Etme ve Serin Bir Vakte Bırakma Ruhsatı
• İkindi Namazının Vakti
• İkindi Namazının Fazileti ve Orta Namaz Olması
• İkindi Namazını Terk Etmek ya da Geciktirmek
• Gündüzün Vitri Sayılan Akşam Namazı ve Bu Namazın Vakti
• Akşam Namazını İlk Vaktinde Kılmak Esastır ve Onu Işâ (Yatsı) Diye İsimlendirmek Mekruhtur
• Yatsı Namazının Vakti, Gece Konuşmalarının ve Yatsıya Ateme DenilmesininYasaklamşı
• Yatsı Namazım Gecenin Üçte Biri ya da Yarısına Kadar Geciktirmek Müstehabdır
• Sabah Namazının Efdal Vakti; Alaca karanlık (Tağlîs) ve Aydınlık (İsfâr) Vakti ile İlgili Haberler
• Sabah ve Yatsı Namazının Efdal Vakti
• Sabah Namazını Kıldıktan Sonra Güneş Doğuncaya Kadar Beklemenin Fazileti
• Namazın Bir Rekatına Yetişen Tümüne Yetişmiş Olur ve Kalan Kısmını Tamamlar
Namaz Vakitleri
b)- NAMAZ VAKİTLERİ
{Günde beş vakit namaz kılmanın farziyeti Kitab, Sünnet ve icma' ile sabittir. Bu konuda hiçbir ihtilaf yoktur.)
j; İ3ıi Jü
Allah Teâlâ buyurdu:
'Namazları ve orta namazını1 devamlı kılın! İtaat edenler ola rak siz (bu emirleri) Allah için yerine getirin!' (Bakara 2/238)
Allah Teâlâ buyurdu:
'Günün iki ucunda ki/ kenarındaki vakitlerde2 ve geceden bölümlerde3 namaz kıl! Şüphesiz sevaplar4 günahları siler. İşte bu, kendilerine hatırlatma (fayda verenlere) bir hatırlatmadır.5' (Hûd n/114)
1 Ayetteki orta namazı hakkında ihtilaf edildi:
a- Hz. Ali, ibn Abbas ve Enes b. Mâlik'ten gelen bir rivayette sabah namazıdır, dendi.
b- Hz. Âişe, Ebû Saîd, Zeyd b. Sabit, Urve b. Zübeyr, Abdullah b. Şeddâd ve İbn Ömer'den gelen rivayette ise öğle namazıdır.
c-Ancak bu Jconuda en kuvvetli görüş ikindi namazıdır, zira hadislerde Peygamberimiz bizzat açıklamıştır ve yukarıda ismi geçenlerin bir çoğu da dahil sahabe, tabiûıı, etba ve muctehid imamların birleştiği görüş budur. Bu görüş Hz. Ömer, A1İ, İbn Mes'ûd, Ebû Eyyub, Abdullah b. Amr, Semüra b. Cündüb, Ebû Hüreyre, Ebû Saîd, Hafsa, Ümmü Habibe, Ümmü Seleme, ayrıca İbn Ömer, Ubeyde, İbrahim en-Nehâî, Saîd b. Cübeyr, tbn Şîrîn, Hasan b. Münzir, Ebû Hanîfe, Ebû Yusuf, Şafiî, Ahmed b. Hanbel... gibi âlimlerden nakledilmiştir. Ayrıca Müsned Trc. H.no: 125/9995'de Hz. Ali orta namazını sabah namazı olarak bildiklerini, ancak ikindi namazı olması gerektiğini kendisi söylemiştir. (Bk. Mâlik. Salat, 8, H.no: 25-28; İbn Hazm, Muhallâ, IV/249; Şîrâzî, Mühezzeb, 1/53; Zemahşerî, Keşşaf, 1/283-284; Nevevî, Mecmu', III/60-6I; İbn Kudâme, Mtığnî, 1/387-389; İbn Kesir, Tefsir, 1/274-278; tbnÜ'l-Hümam, Fethu'l-Kadîr, 1/257; Bennâ, age., H/263; Hadisler için bk. Müsned Trc. H.no: 124/994,125/9995,126/996, 127/997,129/999).
2 Sabah, Öğle ve ikindi namazları (İbn Cerir, Camıu'l-Beyaıı, VÜ/124-126; Bennâ, age., 11/200)
3 Akşam ve yatsı namazları. Hasan el Basrî, gecenin bölümlerini akşam ve yatsı olarak açıkladı ve mürsel olan rivayetinde dedi ki: Hz. Peygamber: "Gecenin iki bölümü akşam ve yatsıdır" buyurdu. (İbn Cerir, age., VII/128)
4 Rasûlullah dedi ki: " (Bu) namazlar aralarında işlenen günahlara keffarettir, çünkü Allah şöyle dedi: 'Şüphesiz sevaplar günahları siler'." (İbn Cerir, age., VII/128);
Ayrıca beş vakit namazın günahlara keffaret olduğuna dair rivayetler için bk. İbn Kesir, age., 11/444; Bennâ, age., 11/200
s Rasûlullah ayetteki vakitlerin emredilen beş vakit olduğunu haber verdi. Bk.Müsned Trc, H.no: 9/879
Namaz Vakitleri
ölT Jjû\ öVj Öl jüî» öV/j jjlı jli- Ji ^-iijı iijüd İ^CJı jLif"
Allah Teâlâ buyurdu:
'Güneşin zevalden6 meyletmesinden7 gece karanlığına8 kadar namaz kıl, bir de sabah ibadetini9 eda et! Şüphesiz sabah ibadeti (melekler tarafından)10 şahit olunan (bir ameldir).' (isrâ 17/78)
Allah Teâlâ buyurdu:
Ve onların sözlerine karşı sabırlı ol! Güneş doğmadan11 ve batmadan önce12, Rabbini hamd ile teşbih et! Gecenin bölümlerinde13 O'nu teşbih et, Ayrıca günün uçlarında da14. Böylece (verilecek nimetlere) razı olursun.' (Taha, 20/130)
6 Zeval, güneşin tepe noktasında olduğu vakittir.
7 Öğle ve ikindi namazları (İbn Kesir, age., 111/53)
Ayetteki (,_,—J> djJJ) güneşin zevalden meyletmesi manasındadir. (Câbir b. Abdullah anlattı: Rasûlullah'ı ve dilediği kadar sahabesini davet ettim. Evimde yemek yediler. Güneş zevalden meylettiği zaman çıktılar, Rasûlullah da çıktı ve dedi ki: "Çık, ey Ebû Bekir! işte bu güneşin zevalden meylettiği andır." "j-~ıJi o£b j?~ '-i** £•. V' ı* ^^") (İbn Cerir, age., VIII/125, H.no: 22584);
Aynca bu kelimenin güneşin meylettiği zaman manasındaki rivayetler için bk. (Abdurrezzak, 1/545; Dârekutnî, 1/261; Beyhakî, 1/438; İbn Abdilber, Temhid, VII1/23; Mübârekpûrî, Tuhfetü'l-ahvezî VIII/452)
Akşam ve yatsı namazları (Ayetin buraya kadarki kısmından Öğle ikindi, akşam ve yatsı olmak üzere dört vakit anlaşılır. Bk. İbn Cerir, age., VIII/123-126; İbn Kesir, age., 111/53) 9 Yani Fecr (sabah) namazı. Bu şekildeki sahabi tefsiri için bk. Buhârf, Ezan, 31; Tirmizî, Tefsîru'l-Kur'ân, 18, H.no: 3135 (hasen-sahih); Nesâî, Salât, 21, H.no:483; İbn Mâce, Salât, 2, H.no:670; İbn Kesir, UI/53. .l0 Bk. Mâlik, Kasru's-salât, 82; İbn Cerir, age., VIII/127, H.no: 22595.
11 Sabah namazı
12 İkindi namazı (Rasûlullah dedi ki: "Güneş doğmadan ve batmadan önceki namazları kıtan ateşe girmeyecektir." Ahmedb. Hanbel, İV/136,261; Müslim, Salat, 13,21; Ebû Dâvûd, Salat, 9).
13 Yatsı namazı
14 Öğle ve akşam namazları (Bu ayette kastedilen beş vakit namazdır. Sahabe, tabiîm ve etba'ın görüşü böyledir. Bk. İbn Cerir, age., VIIV477; )bn Kesir, age., III/165-166).
Namaz Vakitleri
* Genel Olarak Vakitler
88/958-îbn Abbas'taîl (Radıyallahü anhUma).15
* Sened: p? Ji çti y- 磻 'J J^£- jfe- ^ıiiı J,
Sahih: Müsned, 1/333, H.no:3081-3082; Diğer rivayet: 1/354, Rno:3322; Ebû DâvÛd, Salât, 2, H.no:393; Tirmiû, Salât, i, H.no:149 (Bu konuda Ebû Hüreyre, Büreyde, Ebû Musa, Ebû Mes'ûd el-Ensârî, Ebû Saîd, Câbir, Amr b. Hazm, Berâ ve Enes'ten (Radıyallahü anhüm) nakiller vardır. Tirmizî Câbir'den özet bir nakil verir ve bu rivayetin "hasen-sahih-ğarib"; İbn Abbas rivayetinin İse "hasen-sahih" olduğunu söyler. İmam Buhârî'den de bu konuda en sahih rivayetin Câbir'inki olduğunu nakleder).
Hadisin şâhidleri:
a-Ebû Mes'ûd el-Ensârî*den (Radıyallahü anh) şahidi için 97/967. hadise bk.
b-Ebû Musa'dan (Radıyallahü anh) şahidi için bk. 98/968. hadis.
c-Abdullah b. Amr'dan (Radıyallahü anhümâ) şahidi için 91/961. hadîse bk.
Namaz Vakitleri
RaSÛlllllah (SallaUahü aleyhi ve selle m I dedi ki:
"Kabe'nin yanında16 Cebrail bana imam oldu; Öğle namazını güneş zevalden meylettiği zaman kıldırdı, güneş terliğin kayışı kadar meyletmişti,17 (diğer rivayette; gölge terliğin kayışı kadardı.) Sonra her şeyin gölgesi iki misli kadarken ikindi namazını kıldırdı, Ardından akşam namazını oruçlunun iftar ettiği vakitte18 kıldırdı, Yatsıyı şafak19 kaybolduğunda kıldırdı, Sabahı da oruçluya yeme ve içmenin yasaklandığı vakitte20 kıldırdı.
Ertesi gün öğle namazını her şeyin gölgesi kendi misli kadar olduğunda kıldırdı,
İkindiyi her şeyin gölgesi kendisinin iki misli olduğu zaman kıldırdı, Ardından akşam namazını oruçlunun iftar ettiği vakitte kıldırdı, Yatsıyı gecenin ilk üçte birinin sonunda kıldırdı, Sabahı (güneş doğmadan önce) hava aydınlandığında kıldırdı.
Sonra bana dönüp dedi ki:
'Ey Muhammedi İşte bu, senden Önceki Peygamberler'in vaktidir (diğer rivayette; senin ve senden önceki Peygamberler'in vaktidir).
d-Ebû Saîd el-Hudrî'den (Radıyallahü anh) şahidi için bk. 89/959 ve 98/967hadis
e-Ebû Hüreyre'den (Radıyallahü anh) şahidi: Heysemî Bezzar'ın naklettiğini söylediği bu rivayetin senedinde Ömer b. Abdurrahman'ın bulunduğunu, tbn Ebî Hâtim'in babasından bu râvî hakkında: "Ebû Nuaym ve Abdullah b. Nâfı' bu zattan hadis İşittiler" dediğini nakleder. Bezzar'ın hocası ibrahim b. Nasr'ın biyografisine vakıf olmadığını, ancak diğer râvîlerin sika sayıldıklarını belirtir. Bk. Mecma', 1/303.
f-Enes'ten (Radıyallahü anh) şahidi: Heysemî, Bezzar'ın naklettiğini söylediği bu rivayetin senedinde de çok zayıf olan Yusuf b. Hâüd es-Semtî'nin bulunduğunu, Ebû Ya'lâ'nin naklettiği rivayetin ise isnadının hasen olduğunu söyler. Bk. age,, 1/303-304.
g-Berâ b. Azib'den (Radıyallahü anh) şahidi: Heysemî, Ebû Ya'lâ'nm naklettiği rivayetin senedinde Hafsa bt. Âzib'in bulunduğunu, ancak bu râvînin biyografisine vakıf olmadığını belirtir. Bk. age., 1/304.
h-Câbir'den (Radıyallahü anh) şahidi için bk. 90/960. hadis
ı-Kays b. es-Sâİb'den (Radıyallahü anh) şahidi: Taberânî, el-Mu'cemü't-kebîr, XVIII/ 363-364; Heysemî, senedinde Müslim el-MülâTnin varlığını söyleyerek Ahmed ve İbn Main'İn zayıf saydığını belirtir, Bk. age., 1/305.
İ-Büreyde'den (Radıyallahü anh) şahidi için 99/969. hadise bk.
Bennâ hadisi Beyhakî, İbn Hıbbân, İbn Huzeyme, Hâkim ve Abdürrezzak'a da nisbet ederek Hâkim'İn: "isnadı sahihtir" dediğini, Ebû Bekir İbnü'l-Arabi'nin ve İbn Abdİlberr'in ise hadisi sahih saydıklarını belirtir. Bk. Bulûğu 't-emânî, 11/240. 16 Bir rivayette; Kabe'nin yanında bana iki kere imam oldu, şeklinde nakledilir.
Yani güneş zevalden batıya biraz meyledince; gölge en kısa hâlinden sonra uzamaya başlayınca Öğle namazı kılınabİlir. Bk. İbnü'1-Esîr, Nihâye, 11/467-468; Azîmâbâdî, 11/41.
18 Yani güneş battıktan sonra
19 Şafak, Arapçada iki zıd mânâsı olan (ezdad) kelimelerdendir. a-Güneş battıktan sonra görülen kırmızılıktır ki bu mânâyı İ.Şafiî almıştır. b-Kırmızılıktan sonra hava karanncaya kadar kalan beyazlıktır, bu mânâ İle de İ.Ebû Hanîfe amel etmiştir. Bk. Râzî, Muhtâru's-Sıhâh, 342; Bennâ, age., 11/240
20 Yani fecr-i sadık vaktinin başlangıcı. AJlah Teâlâ bu vakitte yeme ve içmenin terk edilmesini emretti:'...Fecrin siyah İpliği (rengi) beyaz ipliğinden (renginden) ayrılıncaya, kadar yiyin ve İçin!..' (Bakara 2/187)
Namaz Vakitleri
(Her bir namazın) vakti, (açıklanan) bu iki vakit arasında olmalıdır.'
89/959-EbÛ Saîd el-Hudrî'den (Radtyaiiaha anh)?2
RaSÛlUİlah (Sallallahü aleyhi ve sellem) dedi ki:
"(Kabe'nin yanında)23 Cebrail bana imam oldu;
Öğle namazını güneş zevalden meylettiği zaman kıldırdı,
Sonra her şeyin gölgesi bir boy olduğunda ikindi namazını kıldırdı.
Ardından akşam namazını güneş battıktan sonra kıldırdı.
Yatsıyı şafak kaybolduğunda kıldırdı,
Sabahı da fecir doğunca (ilk vaktinde) kıldırdı.
21 Peygamber'in namaz vaktinden kasıt, bu geniş vakit demektir, zira onların namazı (özel duası) günün iki ucunu içine alacak şekilde genişti, ancak Muhammed ümmeti son ümmet olduğu İçin hepsinin namazı birleştirildi. Bk. Bennâ, age., 11/240
Safaih: Müsned, II1/30, H.no:ltl88; Bennâ hadisi Tahâvî'nin de naklettiğini, isnadında İbn Lehîa'nın bulunduğunu söyler. Bk. Bülûğu'l-emânî, 11/241. Heysemî, Ahmed b. Hanbel ve Taberânî tarafından nakledilen hadisin senedinde zayıf kabul ettiği İbn Lehîa'nın bulunduğunu belirtir. Bk. Mecma', 1/303. tbn Lehîa ile ilgili bilgi için bk. 22/64. hadis. B Bu ilave için bk. Musned Trc. H.no: 88/958
Namaz Vakitleri
Ertesi gün tekrar geldi ve öğle namazını her şeyin gölgesi kendi m kadar olduğunda kıldırdı,
İkindiyi her şeyin gölgesi iki boy olduğunda kıldırdı, Ardından akşam namazını güneş battıktan sonra kıldırdı, Yatsıyı gecenin ilk üçte birinin sonunda kıldırdı; Sabahı güneş doğmaya yakın bir vakitte kıldırdı."
Sonra (Cebrail) dedi ki:
'(Her bir) namaz, (açıklanan) bu iki vakit arasında kılınmalıdır.'
Namaz Vakitleri
90/960-Ensardan Câbirb. Abdullah (Radıyatiaha anh) nakletti:24 Hz. Peygamber'e (Saiiaiiaha aleyhi ve seüem) Cebrail geldi ve dedi ki: 'Kalk ve namaz kili' RasÛlullah öğle namazını güneş zevalden meylettiği zaman kıldı.
Cebrail ikindi vakti tekrar geldi ve dedi ki: 'Kalk ve namaz kıl!'
RasÛlullah her şeyin gölgesi kendi misli kadar olduğunda ikindi namazını kıldı,
Cebrail akşam vakti geldi ve dedi ki: Kalk ve namaz kili'
RasÛlullah akşam namazını güneş battıktan sonra kıldı,
Cebrail yatsıda tekrar geldi ve dedi ki: 'Kalk ve namaz kıl!'
RasÛlullah yatsıyı şafak kaybolduğunda kıldı,
Cebrail sabah tekrar geldi ve dedi ki: 'Kalk ve namaz kıl!'
-* Sened: oOf 'J, Çij ^- Ju 'j* ^ J^L > ?£■*
Sahih: Müsned, III/330-331, H.no:14475; Tirmizî, Salât, 1, H.no:I50 (TirmizîCâbir'den özet bir nakil verir ve bu rivayetin "hasen-sahih-ğarib" olduğunu söyler, tmam Buhârî'den de bu konuda en sahih rivayetin Câbİr'inkİ olduğunu nakleder); Nesâî, Mevâkît, 10, 17, 24, H.no:511 ( 4* <Û> j* i)ı J^j '^J^ fö* iSUJi '^j\'y Hj^' jJL.j 4İ* âlı Jİ* yn J, '^^ jt jjt x* J ^ 'j.
... '£*{s^ ui jl jtı> ar ös>- tâ3 [f&» cij ev- 'jiuı Juî jJL> 4* s j* -Ün j^^ li ^ûj üt ^j),
526, 542; Bennâ hadisi tbn Hıbbân ve Hâkim'e da nisbet eder. Bk. Bülûğu'l-emânî, 11/241. Heysemî, Taberânî'nin Evsafında naklettiğini söylediği bu rivayetin ise İsnadının hasen olduğunu söyler. Bk. Mecma', 1/303-304.
Enez'ten (RadıyallahU anh) sadece sabah namazının şahidi için bk. 111/189, H.no: 12898; III/182, H.no:12810; III/313, H.no:12058; IH/121, H.no:12159.
Namaz Vakitler!
Rasûlullah sabahı da fecir etrafı aydınlattığında (ya da aydınlık yayıldığında) kıldı.
Ertesi gün Cebrail öğle vaktinde tekrar geldi ve dedi ki: 'Kalk ve namaz kıl!'
Rasûlullah öğle namazını her şeyin gölgesi kendi misli fradar olduğunda kıldı,
Cebrail ikindi vaktinde tekrar geldi ve dedi ki:
'Kalk ve namaz kıl!'
Rasûlullah ikindiyi her şeyin gölgesi kendisinin iki misli olduğunda kıldı,
Ardından Cebrail akşam vakti güneş battığında aynı vakitte geldi, bu vakit değişmedi,
Cebrail yatsı için de gecenin yarısı ya da üçte biri geçtiğinde geldi, Rasûlullah bu vakitte yatsıyı kıldı,
Sabah için fecir iyice aydınlandığında Cebrail tekrar geldi ve dedi ki:
'Kalk ve namaz kıl!'
Rasûlullah sabah namazını kıldı. Sonra Cebrail şöyle dedi:
'(Her bir namazın) vakti, (açıklanan) bu iki vakit arasındadır/
91/961- Abdullah b. Amrb. Âs'tan (Radiyallahü anlıümâ):25 Rasûlullah (Sattallahü aleyhi ve sellem) dedi ki:
Sahih: Müsned, H/210, H.no:6966; Diğer rivayet: 11/223, H.no:7077; Benzer bir rivayet: ü/213, H.no:6993 (jÜJt 'J iî^' p C ^p\ nC* İJ») lafzıyla; Müslim, Mesâcid, 171-174; Ebü
Dâvûd, Salât, 2, H.no:396 (j&Jı j> 'ÛLi p' ıi ^>Jı ü») lafzıyla; Nesâî, Mevâkît, 15, H.no:520 ı $ J*İUİ p <• ^>ıjı iJjj) lafzıyla nakletmiştir.
JİO________________________________________________Namaz Vakitleri
"Öğle vakti, güneş (zevalden batıya) meylettiğinde (başlar), kişinin gölgesi kendi misline yaklaşıncaya ve ikindi vakti oluncaya kadar devam eder. İkindi vakti, güneş sararıncaya kadar, Akşam namazının vakti, şafak kayboluncaya kadar, Yatsı namazının vakti, gecenin yarısına kadar devam eder. Sabah namazının vakti, fecrin çıkmasından itibaren başfar ve güneş doğuncaya kadar devam eder, güneş doğunca namazı bırak! Zira o, şeytanın iki boynuzu arasından doğar, (Diğer rivayette; şeytanın iki boynuzuyla doğar.)"
NOT: Burada teşbih yapılmıştır, zira bazı topluluklar güneşe tapmaktadır. Sanki şeytan onların önündedir ve güneş boynuzlarından doğmaktadır. Rasûlullah kafirlerin özel vakitlerinde ibadetten bizi men etmiştir ki onlara benzemeydim.
92/962-Ebû Hüreyre'den
26
2(1 Sened:
Sahih: Müsned, 11/232, H.no:7172; Tirmizî, Salât, 2, H.no:151 (Tirmizî, hocası Buhâri'den şu görüşü nakleder: "Namaz vakitleri konusunda A'meş'in Mücâhid'den naklettiği hadis, Muhammed b. Fudayl'in A'meş kanalı ile naklettiği rivayetten daha sahihtir. Muhammed b. Fudayl hata etmiştir (Bk.İbn Ebî Hatim, 1/101, Trc.no:273)"); Bennâ hadisi Hâkİm'e de nisbet eder ve isnadının sahih olduğunu söylediğini nakleder. Ayrıca İbnü's-Seken'in de Sahih'ine aldığını ifade eder. Bk. Bulûğu'l-emânî, H/243. Nesâî'nin rivayeti de şöyledir:
l «li- p JJJI jii L_ii jjj- sli-Jı J!^ p jJCJı >i J^'j ^lÜJl c-T> iı» 1-^lH J^ p İL> JÎJı j;Îj Jİ-j ^-^Jl c-*'^ Oi» J*-lj cJ^i Vjî^J1 j^> p ^- jİJı OIS* j* 'jUül J-> j^ it* JM J1İ" js»- ^iijl v Jf-a p 'ÎÜİ '^1
Neiör, Mevâkît, 6, H.no:502; Tahâvî, J«r/ıw meâni'l-âsâr, 1/89; Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, 1/375-376; İbn Hazm, Muhatta, 111/168 (Hadisi tenkit edenleri sert bir dille eleştirir.) Zeylâî, Nasbu'r-râye, 1/231 (İbnü'l-Cevzî Tahkîk isimli eserinde (1/279) eleştirilere cevap verir. Ahmed Muhammed Şâkir ise hem Müsned Tahrİcinde hem de Tirmizî Şerhinde zedeleyici derecede olmayan bu ta'lilleri değerlendirir ve tercihini şu şekilde ifade eder:
12_____________________________________________________Namaz Vakitleri
93/963-Enes b. Mâlik'in (Radtyattaka <mh) mevlâsı EbÛ Sadaka'dan:30 Enes'e Rasûİullah'ın (SaitaiiaMaieyinveseiiem) namazını sordum, o şöyle dedi: 'Rasûlullah Öğle namazını güneş (zevalden batıya) meylettiğinde. İkindiyi şu iki namazınızın arasında. Akşamı güneş battığında. Yatsıyı şafak kaybolduğunda,
Sabahı da fecrin doğuşundan ışık göz alıncaya (güneş doğuncaya) ka-darki vakitte kılardı.'
NOT: Bu haberde geçen "iki namazın arası" Öğle ve ikindi olarak EbÛ Ya'lâ rivayetinde açıklanmıştır.3
İlk vakit (JjV) öğle namazı vaktidir, çünkü Ahmed b. Hanbel, Buhâri, Müslim gibi rivayetlerde bu vakit, öğle namazı olarak açıklanmıştır.32 öğle namazına ilk namaz denmesi Cebrail'in Miraçtaki emirden sonra namaz kıldırmaya öğle vakti ile başlamasından dolayıdır.
Enes b. Mâlik'in zamanında yöneticiler ve bazı Müslümanlar öğle ve ikindiyi son vakitlerine kadar tehir etmeyi âdet hâline getirdiler. Enes b. Mâlik onları burada üstü kapalı olarak tenkid etmektedir ki yukarıdaki sözünün manası; 'ikindi namazının vakti; sizin geciktirerek kılmayı âdet hâline getirdiğiniz öğlenin sonunda başlar ve yine geciktirerek kıldığınız ikindinin sonuna kadar devam eder' şeklindedir.33
' I''
JU ü
y ül5 j Lg^--ılS iu
Sened: v^ ı^- >» jj
Hasen: Mû.sn^, İli/129, H.no: 12251; Benzer rivayet için bk. 111/169. H.no:12659; Mevâkît, 29, H.no:552; £t« Ka'W, VII/76; Bennâ ise hadisi Ebû Ya'lâ'ya nisbet ederel İsnadının hasen olduğunu ifade eder. Bk. Bulûğu'l-emânî, 11/243. Enes'ten gelen bir başk; rivayet için 100/970. hadise bk.
Ebû Sadaka'nm ismi Tevbe idi. Makbul biridir. Hakkında hiçbir kimse tenkİdd bulunmamıştır.
31 Bk. Ebû Ya'lâ. Müsned, VII/76; Heysemi, Mecma', 1/304.
32 Bk. MUsned Trc., H.no: 96/966.
33 Bennâ, age., H/243.
Namaz Vakitleri
94/964- Câbir (b. Abdullah) (Radıyatiahs anh) anlattı:34 Öğle, isminin oluştuğu (vakittedir), İkindi, canlı aydınlığın olduğu (vakittedir), Akşam, isminin oluştuğu (vakittedir),
Rasûlullah'la (Saiiaiiaha ateyiu ve seiiem) beraber akşam namazı kılar ve bir mil uzaktaki evimize gelirdik de hâlâ bir ok atımlık mesafeleri görürdük, Rasûlullah yatsı namazını ilk vaktinde kılar, bazen de geciktirirdi, Sabahı da isminin oluştuğu vakit olan alaca karanlıkta kılardı.
NOT: Arapçada öğle manasına gelen zuhr (Jdi) kelimesi (;,«>—♦&') dan türemiştir ve günün yarısındaki sıcağın fazlalığı, vakti demektir. Akşam manasına gelen mağrib (v>ü) kelimesi güneşin batmasıdır. Sabah manasına gelen fecr (,*$) ise biraz aydınlık ya
da alaca karanlık demektir. Söz konusu üç vakit ismini bu tabii olaylardan alır. Bu nedenle sahabi yukarıdaki rivayette bu vakitleri isimleriyle tarif etti.33
i>rl jj j^aTj bl jlTj î J»l*j ÜUp-ij U_^-ji UG-I çLijJij i c->-j bl ^j
95/965-Muhammed b. Amr b. Hasan b. Ali (b. Ebî Tâlib) anlattı:36
Sened:
Hasen: Müsned, M/303, H.no:14180; Sadece akşam namazı ile ilgili rivayetler:
j3ı £ı> >;' ^Tj ix. ^' ^ 'jj v/i* ^-> 4^ Jiı Ju iı jji j £ J^ ıS- jıî ân j£ j! jjU ^
Müsned, III/382, H.no: 15034 Ç0 ^ı^ >|f tfj > ^*j üjG J ç.'j p') lafeı ile; Müsned
III/369-370, H.no:l4911; Benzer rivayet için bk. m/331, H.no:14479 (İsnadı munkatı olduğu için zayıftır); Tayâlisî, H.no:290; Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ. 1/370; Heysemî, hadisin Ahmed, Bezzâr ve Ebû Ya'lâ tarafından nakledildiğini, senedinde kendisiyle delil getirilmesinde ihtilaf bulunan Abdullah b. Muhammed b. Akil'in varlığına işaret ederek Tirmizî'nin sika saydığını, Ahmed b. Hanbel ve diğer âlimlerin bu râvİ ile delil getirdiğini ifade eder. Bk. Mecnut', 1/310; Bennâ isnadının hasen olduğunu ifade eder. Bk. Bülûğu'l-emâm, [1/244.
Enes'ten (Radıyallahli anh) şahidi için bk. III/232, H.no:13368; 111/228, H.no:l3317; III/217, H.no:13205; m/161, H.no:12581; III/214, H.no:I3168; 111/169, H.no:l2662; IIV199. H.no:12993; IIV189, H.no:12899; 111/114, H.no:12075. 35 Bk. Râzî, Muhtâru's-Sıhâh, 406,470,491; Bennâ, age., 11/243.
Sened: ^^» ^ Jt <J* y. J-*^1 J< jj** ^ -u*v j* r**'Jl o< -v- i* s^1 &■**■ /*•*■ 'j -ui%« Cjj-Sahih: Aftoıifl/,'ifa/369. H.no:14909; Buhârî, Mevâkît, 18, 2İ; Wfl*/İBi, Mesâcid, 233; Ebû Dâvûd, Salât, 3, H.no:397; Nesâî, Mevâkît, 18, H.no:525 (çfe fjf); Dânm/, Salât, 2, H.no:l 188 (^ Eıtij o^) lafzı ile nakledilmiştir. W^âf. Salât, 7, 10, 15, H.no:502, 511, 524 (Hz. Câbir'e soruyu soran, Haccâc b. Yusuf zamanında Beşir-b. Selâm Ve Muhammed b. Ali'dir).
Enes'ten (Radtyaltahü anh) şahidi için bk. 111/232, H.no: 13368.
J4_______________________________________________________Namaz Vakitleri
Haccâc b. Yusuf es-Sekafî37 Medine'ye geldi ve (namazları geç vakitte kılıyordu). (Bunun üzerine) biz Câbir b. Abdullah'a (Radıyaiiahu anh) (namaz vakitlerini) sorduk, şöyle cevap verdi:
'Rasûlullah (Saiiaiiaha aleyhi ve seitem) Öğle namazını (zevalden sonraki) sıcak vakitte38 kılardı.
İkindiyi güneş parlakken/sararmadan,
Akşamı güneş battığında,
Yatsıyı bazen erken (ilk vaktinde), bazen de tehir ederek kılardı; onların toplandığını görürse hemen kılardı, ama geciktiklerini görürse tehir ederdi.
Sabahı da alaca karanlıkta kılardı.'
AÇIKLAMA
Bu rivayette geçen Haccâc tarihte kan dökücülüğü ile bilinen ve Emevî saltanatı döneminde çeşitli görevlerde bulunan kişidir. Asıl adı Ebû Muhammed el-Haccâc b. Yûsuf b. el-Hakem es-Sekafî (Ö.95/714) olup yaptığı haksızlıklar sebebiyle zâlim, Emevî saltanatına bağlılığı sebebiyle küleyb (küçük köpek) lakâplanyla tanınır. Yönetimde bu kadar gaddar olan Haccâc, Edebiyat Tarihinde en güzel konuşan kişilerden biri sayılmış, hutbeleri ve konuşmaları ile edebiyatın zirvesine varmıştır.
Hicaz, Irak ve Mısır'da kendisine biat edilen halife Abdullah b. Zübeyr b. Avvam (v.73/692) Emevî saltanatına karşı mücadele veriyordu, dokuz yıl devam eden bu mücadele Haccâc'ın acımasız saldırıları ve kuşatmaları sebebi ile altı buçuk ayda sona erdirildi, bu arada Mekke mancınıklarla taşa tutuldu ve birçok Müslüman'ın yanında halife Abdullah b. Zübeyr de şehit edildi. Bu başarısından dolayı Haccâc Hicaz, Yemen ve Yemâme valiliğine getirildi. Abdullah b. Zübeyr'in şehit edilmesinden sonra Esma bt. Ebû Bekir Haccâc'ın yanına gelerek 'Rasûlullah Sakîften bir yalancı, bir de bozguncunun çıkacağını haber vermişti. Gördük ki yalancı Muhtar es-Sekafî imiş, bozguncu da sensin'29 demiştir. Üç yıl sonra da isyanın kalan kısımlarını durdurmak için Irak'a vali tayin edildi. Irak ve doğu illerindeki valiliği sırasında yirmi yıldan fazla bir sürede saltanata karşı çıkan bütün isyanları sona erdirdi.
İçlerinde Enes b. Mâlik'in de bulunduğu pek çok kişiye zulmetti, meşhur âlim Saîd b. Müseyyeb de dahil binlerce kişiyi katlettirdi. Saîd b. Müseyyeb'in (v.94/712) şehit edilmesinden birkaç ay sonra kendi ölümünü isteyecek kadar ruhî bunalımlara düşmüş ve büyük acılar ve elemler İçinde ölmüştür, ölümünü haber alan âlimler ona rahmet okumamış, Hasan ei-Basrî (v.110/728): "Allah'ım, onu ortadan kaldırdığın gibi
" Kİrmânî, "'Huccâc" olarak harekelemiş»'r, kelime bu okunuşu İle "hacılar" anlamındadır. Bu ihtilafsız olarak bir tahriftir/harekeyi farklı okumaktır. Buharî ve Müslim'deki hareke Haccâc şeklindedir. Sahabiye namaz vakitlerinin bu dönemde sorulmasının sebebini Müslim'in rivayetinde Şu'be: "Haccâc namazı (kılmayı/kıldırmayı) geciktiriyordu" şeklinde açıklamaktadır. (Bk,Müslim, Mesâcid, 234; İbn Hacer, Fethu 'l-Bârî, 11/52 (Mevâkît, 18'in şerhinde). şîi âlı JL Jjı j^j 6u > ti>! îf dü ^jCJ& i» a£ Jl jjüp Ji- 'ji- 'J il^ij tf £j« jıî f*c J ^ 'j-
... ill^Jl jJS l'J& CılT, ^-lİJı oiij 'o?- 0+W< J^î jX.} 4i «İli JU «İl J^i £> J1İ I&m J j&iJl 'c/j ilıî'j jX-i
Nesâî, Salât, 15, H.no:522.
38 Metinde geçen el-Hâcire (»>ı^'ı) sıcağın şiddetlendiği gün yarısı demektir. Bk. Râzî. Muhtâru's-Sıhâh, 690.
39 Müslim, FezâilU's-sahâbe, 229; Tirmizt, Fiten, 44.
Namaz Vakitleri
sünnetini (zulüm âdetini) de ortadan kaldır!' diye dua etmiş, Ömer b. Abdülaziz (v.101/720) şükür secdesine gitmiş ve İbrahim en-Nehâi (v. 96/714) sevincinden ağlamıştır.
Birçok Emevî yöneticiler gibi o da namazı geç vakitte kılıyor ya da kıldırıyordu. Bu durumu (yukarıdaki rivayette geçtiği gibi) tabiûndan bazı kişilerce sahabeye sorulmuş, örnek olan Rasûlullah'ın namaz vakitleri öğrenilmiş ve yaygınlaştınlmıştı.40
: Jli (İ6C J
: jjl aj JUi s iîp 4İ1I [^j ^Jl-UI Sjy' jI Jj ^1 '^ cJÜJaîl
LJJj-İ
LijJJ .İjOİJtj L^Çî ^jJt a^' jlS'j CtJt ^ Ol
«u'LJl
i ^JLİJl Jjjf ^- ^ÎJl ^J OÛT : Ju*
< Ç- ^-lİJtj ÂİjUi ^1 J\ Jpr~J\ ça-'J '^J\j I' ' ' . "ı5' 'ti- ' '' îı'
I—* \^J \jÂj ö^j *—^U- Orj wJy*I» Jjf^Jl ı-J^aZ& «J*aJl ,Xaj Jl5"j
i jî ^iS^Jl J^S ^ tijiî V : jC- Jlİ
40 Bk. İbn Sa'd, Tabakât, 1/87-88; Zehebî. 5ıyeru a'lâmi'n-nübelâ, IV/343; Dİ A, Abdullah b Ziibeyr b. Avvâm, 1/145-146; Haccâc b. Yûsuf, XIV/427-428
_16_____________________________________________________Namaz Vakitleri
96/966- Ebu'l-Minhâl (Seyyar b. Selâme) anlattı:4I
Babamla beraber Ebû Berze el-Eslemî'nin (ftadtyaihha anh) yanına gittim. Babam ona;
! 'Bize anlatsan! Rasûlullah farz namazları nasıl kılardı?' deyince şöyle dedi:
'Hecîr42 (yani öğle) namazını (Rasûlulah) sizin güneş zevalden meylettiğinde kılınan ilk namaz43 dediğiniz vakitte kılardı.
İkindi namazı kıldınrdı da bizden biri Medine'deki konaklama yerine döndüğünde güneş hâlâ canlı/aydınlık olurdu.'
(Râvi Seyyar b. Selâme) dedi ki: 'Ebû Berze'nin akşam hakkında dediğini unuttum.'
'Yatsıyı tehir etmeyi güzel görür, (ancak) yatsı namazından önce uykuyu ve sonra konuşmayı uygun/doğru görmezdi.
Sabah namazını kılıp dışarı çıkınca bizden biri (hafif aydınlıktan dolayı) arkadaşını tanıyabilirdi, bu namazda altmış ile yüz ayet arasında (Kur'ân) okurdu.'
§Başka tarikten gelen rivayette Seyyar b. Selâme şöyle anlattı: Babamla beraber Ebû Berze el-Eslemî'nin (RadıyaUaha anhumâ) yanına gittik ve ona;
RasÛlullah'ın namaz vakitlerini sorduk. O şöyle dedi:
41 Senedi ^ '4 jû> ^X& *& ^1 j\ J^ £ i-ÜL'ı jtî jc^j / ^^ 1>> ı&~ j*l 'J. ^ isli.
Sahih: Müsned, IV/420, H.no:İ9655; İkinci rivayet: İV/425, H.no: 19697; Benzer rivayetler için bk. IV/419, H.no: 19652-19653; IVM21, R.no: 19669; IV/423, H.no:19681-19682; IV/423, H.no: 19684 (İ*ti >j ./> j_<fr\&fJ^İ2 ^iİÛti '^Xtiı ly; J j\ >î» J ^ jû jıi J4Ü1 J_ >
IV/424, H.no:19688; Mâİik, Salâtü'l-leyl, 6 (Saîd b. Müseyyeb'in sözü (maktu1) olarak); Buhârî, Mevâkît, 13, 23, 39; Müslim, Salâi, »72; Mesâcid, 236; Ebû Dâvûd, Salât, 3, H.no:398; Tirmizt, Salât, 11, H.no:168 (Âişe ve Ibn Mes'Ûd'dan da şahidin bulunduğunu, Ebû Berze rivayetinin ise "hasen-sahih" olduğunu söyler); Nesâî, Mevâkît, 2, 16, 20, H.no:493, 523, 528; îbn Mâce, Salât, 3, 12, H.no:674,701; Dârimi, Salât, 66, H.no:1305;
Heysemî, Taberânî'nİn Kebîr'inde de nakledilen hadisin senedinde Ebû Saîd el-Mekkî'nin bulunduğunu, fakat bu râvî hakkında bifgi veren bîr ilim adamına rastlamadığını belirtir. Bk. Mecma', 1/315.
Hadis üç ayrı parçaya ayrılarak (takti' yapılarak) da rivayet edilmektedir.
a-Namaz vakitleri ile ilgili bölümü: Bu hadiste olduğu gibi.
b-Yatsı ıtamazı öncesi agmu ve sonrasmda sohbet etmenin mekruh oluşu: 147/1017. hadise bk. ,
c-Sabalı namazında kıraat: 592/1462. badtse bk.
Ayrıca 147/1017. hadis ite karşılaştırınız.
43 Hecîr U^u) sıcaklığın arttığı gön ortasıdır. Buradaki el-hedr salâtü'l-hecîr (^~w ;**-*) şeklinde okıp muzafı hazfedilmiştir, öğle namazı mânâsındadır. (Bk. Râzî, Muhtâru's-Sıhâh, 690; Îbnü'1-Esîr, Nihâye, V/245)
43 Müslümanlar öğleye ilk namaz diyorlardı, zira Cebrail'in Peygamberimiz'e Miraçtaki emirden sonra ilk öğrettiği vakit öğleydi. (Bk. Bennâ, age., 11/243; Müsned Trc. H.no: 93/963 ve açıklaması)
Namaz Vakitleri
'Öğleyi güneş zevalden meylettiğinde kılardı,
ikindiyi kıldığında, bir kişi Medine'nin en uzak kısmına dönerdi de güneş hâlâ aydınlık/sararmamış olurdu.
Akşam ise..." (Râvi) Seyyar dedi ki: 'Onu unuttum.'
* Yatsı namazını gecenin üçte birine tehir etmekte sakınca görmezdi, (ancak) ondan önce uykuyu ve sonra konuşmayı sevmezdi.
Sabah namazını kılıp dışarı çıkınca (hafif aydınlıktan dolayı) bir kişi arkadaşını tanırdı; bu namazda Rasülullah altmış ile yüz ayet arasında (Kur'ân) okurdu.'
Seyyar (burada): Bu ayetleri bir rekatta mı yoksa iki rekatta mı okuduğunu bilemiyorum, dedi.
NOT: Yatsı namazından önce uyumak, sonra da konuşmaya dalmak tavsiye edilmemiştir. Çünkü yatsıdan önce uyuyarak yatsı namazının ve yatsıdan sonra konuşma ile de sabah namazının kaçırılma tehlikesi vardır. Ancak (ilmî konular ve Salih-lerin hayatı/menkîbeleri gibi) faydalı şeylerin anlatılması ya da misafirlerin ağırlanması durumundaki konuşmalar normal karşılanır. u
-aü\ f*-\ KS- tüt ıgipj iuJua -j» djyt^Jl Jl '. (^jUdjU) J ***W ^*1 /J
• i * ' I' * '~^ I '' . * ı' ^W ı'f >t " % *'ı ' \,'-'.
"S
i _^ Jlj Ui i *yl~U ^ Jt jjj^ Jl>- İU-İS': 5j^p Jli
97/967-Zührî anlattı:45
44 Bennâ. age., 11/245 Sened: ^J^ cii- ^\")\
Sahih: Müsned, IV/120-12I, H.no:!7026; Diğer rivayet: V/274, H.no:2253 (Hadis farklı lafızlarla nakledilmiştir: (oU* ji ^Jî ^ i{' û* ıi jûî l^jC-JÖı >^S $ 4* j*-iî «î^si'l '^Ij tiy î^CJi _^f)
oî > ÎİW); Mâlik, VukÛt, 1; Abdürrevâk, 1/540-541, H.no:2044-2045; Buharı, Mevâkît, 1
_18_____________________________________________________Namaz Vakitleri
Ömer b. Abdülaziz ile beraberdik; bir keresinde ikindi namazını geciktirince Urve b. Zübeyr ona şöyle dedi:
'Bana Beşir b. Ebû Mes'ûd nakletti:
ıMuğîre b. Şu'be (Radıyaitahü anh) bir keresinde namazı (ikindiyi) geciktirince Ebû Mes'ûd46 dedi ki:
'Bilmiyor musun, Cebrail (yere) indi ve namaz kıldı, Rasûlullah (Satiaitaha aleyhi ve seiiem) ve onunla birlikte Müslümanlar da namaz kıldı,41
Sonra tekrar indi ve namaz kıldı, Rasûlullah ve onunla birlikte Müslümanlar da namaz kıldı... (diye anlatarak beş vakit namazı saydı.)'4*
Bunun üzerine Ömer b. Abdülaziz ona şöyle dedi:
'Ne dediğine bir bak, ey Urve! Yani namazı(n vakitlerini) Cebrail mi belirledi?'49 Urve:
'Bana bu şekilde Beşir b. Ebû Mes'ûd nakletti' deyince Ömer b. Abdülaziz dünyadan ayrılıncaya kadar namaz vakitlerini alâmetleriyle takip etmeye (vaktinde kılmaya) devam etti.
(Irak'ta iken namazı geçirdi); Müslim, Mesâcid, 166-167 (Kûfe'de iken namazı geçirdi); Ebû Dâvûd, Salât, 2, H.no:394:
, «ijljj _^Jl JİÜ^ jj- ^*/*i' ^*İJJ ,_,...*...t.ti Jj^" j
Nesâî, Mevâkît, 1, H.no:492; tim Mâce, Salât, 1, H.no:668; Dârimi. Salât, 2, H.no:1189; Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, XVII/256, H.no:711; Heysemî, Taberânî'nin senedinde Eyyûb b. Utbe'nin sika ve zayıf oluşunda farklı görüşlere yer verir. Bk. Mecma', İ/304-305.
Ebû Musa'dan (Radıyallahü anh) şahidi için bir sonraki hadise bk.
Büreyde'den (Radıyallahil anh) şahidi için 99/968. hadise bk.
Câbir'den (Radıyallahii anh) şahidi: ji-j jt- Jıi «JJi ji jî
Müsned. 111/351-352, H.no: 14726; m/129, H.no:12251. Atesflf. Salât, 7, 10, 15, H.no:502, 511,524.
46 Bu kişi Ukbe b. Amr b. Salebe el-Ensâri el-Bedrîdir. Bk. Bennâ, age., 11/247
47 Yani Cebrail namazın her bölümünü kıldıkça Rasûlullah ona ve Müslümanlar da Rasûlullah'a tabî oluyordu. Bk. Bennâ, age., 11/246
48 Bir rivayette; (Sonra dedi ki: 'Bununla emrolundum.')
49 Lafız olarak sünnet kıldı, şeklindedir. Ancak anlaşılması için belirledi, diye terceme edildi.
Namaz Vakitleri19
. jiiJl <_jU- j^ çIİjJij fiili OjM w
Js?
98/968-EbÛ Musa el-Eş'arî'den (Radıyaiiahu anh).-50
Rasûlullah'a (Saiiaüahu aleyhi ve seitem) namaz vakitlerini soran bir kişi gelince ona hiç cevap vermedi, fecr doğunca Bilâl'e (Radıyaiiahü anh) emretti, sabah namazı için kamet51 etti; insanlar birbirini zor tanıyordu (alaca karanlıktaydı).
Sonra güneş zevalden meylettiğinde Rasûlullah Bilâl'e emretti, öğle için kamet etti; orada zamanı iyi bilen biri 'günün yansı oldu ya da olmadı' dedi.
3" Sened: yj j. J-y J 'J £, fi J>±~ jıî jUİ ju j> '^ jî 'Pi $ '^ ^ #•<^-
Sahih: Müsnecl, IV/416, H.no:19621; Müslim, Mesâcid, 178-179; Ebû Dâvûd, Salât, 2,
H.no:395; Nesût, Mev«kît, 15, H.no:521.
Câbİr'den (Ractıyallaluianh) şahidi için bk.Taberânî; el-Mu'cemü't-evsat, VII/40, H.no:6787;
Büreyde'den (Radıyallahü anh) şahidi için bir sonraki 99/969. hadise bk.
İbn Mes'ûd'dan (Radıyallahü anh) şahidi için bir önceki hadise bk.
■ Bazı rivayetlerde; ''Bilâl'e emretti ezan okudu, sonra emretti kamet etti' şeklinde, bazılarında da 'Bilâl'e emretti, o kamet etti ve Rasûlullah namaz kıldı'' olarak geçmektedir. Bk. Ibn Huzeyme, 11/97; İbn Hıbbân, JV/319; Ebû Nuaym, el-Müstahrec, 11/210.
Namaz Vakitleri
Güneş yükseldiğinde Rasûlullah Bilâl'e tekrar emretti, o da ikindi için kamet etti.
Güneş battıktan sonra Rasûlullah Bilâl'e tekrar emretti, o da akşam için kamet etti.
Şafak kaybolduktan sonra Rasûİullah Bilâl'e tekrar emretti, o da yatsı için kamet etti.
Ertesi günü sabah namazını tehir ederek kıldı, hattâ biri "güneş neredeyse doğdu ya da doğacaktı' dedi.
Öğleyi o kadar tehir etti ki önceki günkü ikindi vaktine yaklaştı. Sonra ikindiyi o kadar tehir etti ki hattâ biri 'güneş kızıllaştı' dedi. Ardından akşamı o kadar tehir etti ki şafak kaybolmuştu. Yatsı namazını da gecenin ilk üçte birinin sonuna tehir etti.
Sonra Rasûlullah soru soran kişiyi yanına çağırdı ve şöyle dedi: "Namaz vakitleri işte bu İki (zaman dilimi) arasındaki sürelerdir."
NOT: Rasûlullah (Saltatiahü aleyhi ve seltem) soru sorana sözlü cevap vermedi, sanki ona hâl diliyle 'şu iki günde bizimle namaz kıl' deyip pratik olarak gösterdi. Namaz vakitlerindeki bu iki zaman dilimi (ilk ve son vakit) RasûİuHah'a Cebrail tarafından öğretilmişti.52
: JUi
** '* f 1. ' • * lı N- ' ' *f' '"f «I
-j ^jüJI (_r*JÜI cJlj ,jy- JJ>b o^l *j
t " * > • *. lı îı l-f f
*üıj (Jİ-ijI »_jIp jji>- ûj^Î *j
Jl iili s _*l -j
: Bk. Müsned Trc. H.no: 89/959, 90/960.
Namaz Vakitleri_____________________________________________________21_
. jiı liî lS> '&- İCÜı fliti l'Jİ Jİ
! «Al J_jl.j Ç Lrî: Jİr^l JU
99/969-Süleyman b. Büreyde babasından (Radıyaiiahüanhumâ) nakletti:53
Hz. Peygamber'e (Saiiaihha aleyhi ve seiiem) bir kişi gelip namaz vakitlerini sorunca şöyle dedi:
"Şu iki zaman (diliminde) bizimle namaz kıl!"
Fecr doğunca Büâl'e (Radtyattaha anh) emretti, (sabah namazı için) ezan okudu, sonra ona emretti de o da kamet getirdi.
Sonra güneş zevalden meylettiğinde Rasûlullah Bilâl'e emretti, o da öğle ezanını okudu, ardından emretti ve o kamet etti.
Güneş yükseldiğinde Rasûlullah Bilâl'e tekrar emretti, o da ikindi kametini etti.
Güneşin üst bölümü54 battığında Rasûlullah Bilâl'e tekrar emretti, o da aksam kametini etti.
Şafak kaybolduğunda Rasûlullah Bilâl'e tekrar emretti, o da yatsı kametini etti ve namazı kıldı.
Ertesi günü Bilâl'e emrettti, o da sabah namazı için kamet etti. O anda ortalık ağarmıştı.
Sonra öğleyi serinlik vaktine tehir etti, serinlikte kılınması nimetini bahşetti.
Sonra ikindiyi güneş parlakken kılarak önceki vakitten biraz daha tehir etti.
Ardından Rasûlullah emretti ve Bilâl aksam (namazı) için şafak kaybolmadan Önce kamet etti.
Sonra Rasûlullah tekrar emretti, Bilâl gecenin üçte birinde yatsı kametini etti.
Sonra Rasûlullah şöyle dedi:
Sahih: Müsned, V/349, H.no:2258i; Müslim, MesÛcid, 176-177; Tirmizî, Salât, I, H.no:152 (hasen-ğarib-sahih); Nesâi, Salât, 12, H.no:517; İbn Mâce, Saİât, 1, H.no:667.
Ayrıca 97/967. hadise bk. 54 Metindeki (W^^) güneşin bölümleri anlamındadır. Bk. Muhammed b. Ebû Bekir er-Râzî,
Muhtâru's-Sıhâh, 122; Burada (ı^-^) kelimesinden güneş yuvarlağının üst bölümü kastedilmektedir. Bk. Bennâ, age., 11/266
22________________________________________________Namaz Vakitleri
"Namaz vakitlerini soran nerde?" O kişi: 'Benim Yâ Rasûlallah!' deyince Peygamberimiz şöyle buyurdu: "Namaz vakitleriniz şu gördüğünüz iki (zaman dilimi) arasındaki sürelerdir."
AÇIKLAMA
Bu babdaki hadisler namazların iki vaktine işaret etmektedir, bundan akşam namazı müstesna kılınmıştır. Kalan namazlarda ilk vaktinden önce kılınan namazlar icma ile geçersiz olduğu kabul edilmiştir. Buna göre;
l-öğle namazının ilk vakti güneşin zevalden meylettiği andır ve bu konuda ihtilaf yoktur, son vakti ise zevaldeki gölge hariç her şeyin gölgesinin bir misli (kendisi) kadar olduğu andır. Ancak müctehidler gölgenin bir misli olduğu bu vakitte öğle vaktinin çıkmasında ihtilaf ettiler;
İmam Ebû Hanîfe'ye göre öğlenin son vakti gölgenin zevalden sonra iki katı olduğu zaman, İmameyne göre bir misli olduğundadır.
İ. Mâlİk'e göre bu vakitte ikindi vakti girer, ama öğle vakti çıkmaz. Bu vakitte kılınan öğle ya da ikindi (farz) namazlar eda sayılır, çünkü Cebrail'in Peygamberimiz'e (Saiialiahü aleyhi ve sellem) öğrettiği vakitlerde böyle bir ara vakit görülmektedir.
İ. Şafiî ve Ahmed b. Hanbel'e göre bu vakit ara zaman dilimi değildir, gölgenin bir misli olduğu vakitte ikindi namazı girdiği için öğle namazının vakti sona erer. Cebrail'in birinci günkü öğretiminden öğle namazının son vaktinin gölgenin bir misli olduğu vakit anlaşılmaktadır, zira bu vakitte İkindi namazına başlamıştır. Ama ikinci gün ikindi namazını gölgenin iki misli olduğu vakitte kılması öğlenin son vakti için değil, ikindinin de bu vakitte kılınabileceğini göstermek içindir, değilse öğlenin son vaktinde bir meçhullük kalır. Ayrıca ara vakit genel kurallara aykırıdır, özel bir delil ister.55
2-İkindi namazının ilk vaktinde ihtilaf edildi:
İ. Mâlik, Ebû Yûsuf, Muhammed, Şafiî ve Ahmed'e göre zevaldeki gölge hariç her şeyin gölgesinin bir misli olduğu zaman ikindinin vakti başlar, İ. Ebû Hanîfe'ye göre gölgenin iki misli olduğu vakitte İkindi başlar, bundan önce kılınırsa geçersizdir.
§İkindi namazının son vaktinde de ihtilâf edildi:
*İhtiyârî (serbest) vakti:
İ. Mâlik, Şafiî ve Ahmed b. Hanbel'e göre Özür ya da mazereti olmayan için zevalden sonraki gölgenin iki misli olduğu vakitte ikindi sona erer, ama özür ve mazeret sahipleri için güneşin batışına kadar devam eder, zira hadisler56 bunu göstermektedir. Ahmed b. Hanbel'den bu durumda 'güneş sararmadıkça' şeklinde bir rivayet daha gelmiştir. Ebû Yusuf, Muhammed ve Evzaî de bu görüştedir. Bu müctehidler Abdullah b. Amr b. Âs'tan gelen (^—iJi >* ^l. ^*jı oij) "İkindi vakti güneş
sararıncaya kadar devam eder" hadisini57 esas almışlardır.
551. Muhammed, Asi, 1/145; Kayrevânî, Risale, 36; Şîrâzî, Mühezzeb, 1/5; Merğınânî, Hidâye, T/38; İbn Rüşd, Bidayetü'l-müctehid, 1/76; İbn Kudâme, Muğııt, 1/378,382, 385. 5(1 Bk. Müsned Trc. H.no:177/1047.
57 Hadisin tahrici için bk. Müsned Trc. H.no: 91/961.
Namaz Vakitleri
* Zarurî vakti: Zaruret hâlinde güneş sararıp batmcaya kadar devam eder. Güneş batmadan önce bir rekata yetişen İkindiye yetişmiş olur. Müctehid imamlara göre bu vakte kadar zaruretsiz geciktirmek doğru değildir, ancak namaz geçerlidir.
3-Akşam namazının ilk vakti icma ile güneşin batmasından sonra başlar.
Son vaktinde ise ihtilaf edildi:
î. Mâlik ve Şafiî'ye göre akşam namazının tek vakti vardır, şafak (yani kızıllık) kayboluncaya kadar devam eder, İbn Abbas rivayeti bunu göstermektedir.
İ. Ebû Hanîfe ve Ahmed'e göre de akşam vakti şafak (yani kızıllıktan sonraki beyazlık da) kayboluncaya kadar devam eder. Bu konuda Ebû Musa el-Eşarî, Büreyde ve Abdullah b. Amr'ın rivayetleri vardır.59
Söz konusu ihtilâfın sebebi şafak kavramının anlaşılmasından ve farklı rivayetlerden kaynaklanmaktadır.60
4-Yatsı namazının ilk vakti ittifakla şafağın kaybolması anında başlar. Ancak şafağın tanımında ihtilaf edildi;
İmam Ebû Hanîfe'ye göre ise şafak Ebû Hüreyre ve Ömer b. Abdülaziz rivayetleri sebebiyle sonraki beyazlıktır.
İ. Mâlik, Ebû Yûsuf, Muhammed ve Şafiî'ye göre İbn Ömer ve îbn Abbas rivayetleri sebebiyle ilk andaki kızıllıktır.
İ. Ahmed'e göre ise seferde kızıllık ve ikâmette beyazlığın kaybolmasıyla başlar.61
Bazı müctehidlere göre şafak hem kızıllığın hem de beyazlığın ismidir, çünkü bu kelime ezdaddandır (zıt manalıdır); tıpkı el-kar'u (*j—ty kelimesinin hem hayız
hem de temizlik manasına62 gelmesi gibi.
Yatsının ihtiyarî (serbest) vaktinde ihtilaf edildi;
Hanefî ve Hanbelîlere göre gece yarısına kadar devam eder.
İ. Mâlik'ten gelen iki rivayet vardır; meşhur olan görüşü gecenin ilk üçte biri, diğer görüşüne göre gecenin yarısıdır.
î. Şafiî'nin İki görüşünden birine göre gecenin ilk Üçte biri, diğer görüşüne göre gecenin yansıdır.
§Yatsı namazının zarurî son vaktinde müctehidler ittifak ettiler: Yatsı namazının en son vakti fecr-i sadığın doğmasına kadar devam eder. Fecrin doğması ile yatsı vakti sona erer ve sabah namazının vakti başlar.64
5-Sabah namazının ilk vakti icma ile fecr-i sadıkla başlar.
§ Sabah namazının son vaktinde ihtilaf edildi;
İ. Şafiî'ye göre İbn Abbas rivayeti sebebiyle isfâr (aydınlık)tır, bu da özrü olmayanlar için geçerlidir. Ancak özür ve zaruret sahipleri için vakit güneş doğma-
İ. Muhammed, age., 1/147; Kayrevânî, age,, 37; Şîrâzî, age., 1/52; Meığınânî, age., 1/38; İbn Rüşd, age., 1/68; İbn Kudâme, age., 1/383-386.
S<J İ. Muhammed, age., 1/146; Merğınânî, age., 1/38-39; İbn Rüşd, age.,l/69; İbn Kudâme, age., 1/390-391; Bennâ, age., 11/247-249, 267.
60 Bk. Müsned Trc. H.no: 136/1006,137/1007.
61 Serahsî, MebsÛt, 1/293; İbn Kudâme, age., 1/392 " Râzî, Muhtâru's-Sthâh, 526.
1. Muhammed, age., 1/146; Kayrevânî, age., 38; Şîrâzî, age., 1/52; Merğınânî, age., 1/39; İbn Rüşd, age., 1/69; Nevevî, Mecmu', 111/55,56; İbn Kudâme, age., 1/393-394. 64 İbn Rüşd, age., 1/70; İbn Kudâme, age., 1/394; Meydânî, age., 1/72.
24_____________________________________________________Namaz Vakitleri
sına kadar devam eder, bir kişi sabah namazının bir rekatını güneş doğmadan kılarsa namazı geçilmemiş olur, diğer rekatı da kılar.
Cumhura göre ise son vakit herkes için güneş doğmasına kadar devam eder; İ. Mâlik ve Ahmed'e göre Ebû Hüreyre rivayeti sebebiyle bir rekat kılar ve güneş de doğarsa diğer rekatı ona ekler, t. Ebû Hanîfe'ye göre bu kişinin namazı fasit olur. Bu ruhsat sadece İkindi namazının bir ya da iki rekatını kılan ve güneş batan kişi İçin geçerlidir.
§ Sabah namazının efdal vaktinde ihtilaf edildi;
İmam Ebû Hanîfe ve Iraklı fakihlere göre isfâr (aydınlık) efdaldir. Namaz vakitlerinde temel kural ilk vakitlerinde kılmaktır. Rasûlullah'ın sabah namazında iki uygulaması da nakledilir. Ancak Peygamberimizin (j-*Su ^-l^î *_# ^ ij>_f) "Sabah
namazını aydınlığa bırakın/geciktirin! Bunun ecri daha fazladır."65 hadisinden dolayı isfâr efdaldir, dendi.
t. Mâlik, Şafiî ve Ahmed b. Hanbel gibi âlimlere göre ise tağlis (alacakaranlık) efdaldir, çünkü ilk vaktidir.
Ahmed b. Hanbel'den gelen başka rivayette namaz kılanın hâli göz önünde bulundurulur; Alaca karanlıkta namaz kılma zor olursa biraz aydınlanınca kılar, eğer iki durum da kendisi için eşitse alaca karanlıkta kılmak efdaldir.a
* Öğle Namazı Vakti ve Erken Kılınması
4i '^
J,
100/970-Enes b. Mâlik'ten (Radıyaiiahuanhy?1
65 Tahriri için bk. Müsned Trc. H.no: 164/1034.
66 İ. Muhammed, age., 1/144-145; Sehnûn, Müdevvene, 1/61; Kayrevânî, age.,36; Şîrâzî, age., 1/53; Nevevî, Mecmu', III/5İ; İbn RUşd, age., 1/70-71; Merğınânî, age.. 1/38; İbn Kudâme, age., 1/395, 397, 398 ; Bennâ, age., 11/247-249
67 Sened: ^ 'Jl '^A jipA jû ^>> j- *^ tâi- jfj> X* ı&-
Sahih: Müsned, III/161, H,no:12580; Tirmizî, Salât, 4, H.no: 156 (Tirmizî hadisin "hasen-sahîh" olduğunu belirttikten sonra: "Bu konuda en iyi hadis budur. Câbİr'den de bîr rivayet vardır" der); Nesât, Mevâkît, 2, H.no:494; Aynı senedle nakledilen benzer bir rivayet:
^İJi oiij jr- ^> ,X.j 4i- *Ilı J^ *ûı J^,j jf iUU 'J '^J j-jjS. jıî ^>> j, '^ ıi>( jr)>
v 4Ji> İü jLj* e^i 'J* Jt-Î öî Lif ji Jû ^ ıii* Oj*' ^^ i* ^ ^j ^^J1 '/■*» ^*J' jî* fû ,Xj 4*^ *iit J^ Jiı j^.^ ^. üjÎ ı^. jy- «ı<5ı ^ğı >rfi ^jf jü ıii ^*û; j '^.î u ^ |^r>f îîu^ 'j âh i^ fûi ju jüı jûi -iı j^j ı; ^fcü ^,1 jûi ji-j fûi ^i jü ^ jjî âl ,Xj 4Ü Jiı
^ 4iw >4>S J^ v?"j j* 'j~* '*? 3^ ^jt- Jj* y >1 ^i jıi îîOi. üj,1! jıî ili j^j ı; J^ 'J. jıîi
Jİt J> *Îİı Jj^j jli p İUİ ^li jıi j«- jjt-j 4* il1 Jb» «î» j^-3 oili Jü Vjİ-j '(X-'j 4i- «İ1 Jİ»
/, IH/162, H.no:12596; 111/107, H.'no:11983; İll/254, H.no:13600; lİ'l/177 H.no:12756; Buhârî, Mevâkît, 11; l'tisâm, 3; Müslim, Fezâil, 134; Taberânî, el-Mu'cemü'l kebîr, 11/229, H.no:1947; 11/232, H.no:1968; X/309, H.no:10752 (İbn Abbas'tan şahididir);
Namaz Vakitleri
Rasûlullah (Saiiattahü aleyhi ve seitem) güneş zevalden meylettiğinde Öğle namazım kıldı.
: Jlî & 2 U 4
101/971-Enes b. Mâlik'ten (Radtyatiahu anh):6*
Rasûlullah (Saiiatiaha aleyhi ve seiiem) kış günleri Öğle namazını öyle bir vakitte kılardı ki günün büyük bir kısmı geçti mi, geçmedi mi bilemezdik.
Jtf
J>
102/972- Câbir b. Semüra'dan Rasûlullah (Saiiaiiahu aleyhi ve seiiem) güneş zevalden meylettiğinde öğle namazını kılardı.
§Bir rivayette; Güneş zevalden meylettiği zaman Bilâl ezan okurdu.
Câbir b. Semüra'dan (Radıyallahü anh) şahidi İçin bk. Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, 11/229, 232, H.no:1947,1968.
Kısaca öğle namazının vaktini bildiren bu hadis, yine Müsned'de aynı isnadla nakledilen bu uzun rivayetin başından alınarak/takti yapılarak nakledilmiş olabilir. Uzun hadis ile İlgili olarak (Hm konusunda geçen 34/231. hadise ve onun şahidi olan 33/230. hadise bk.
Enes'ten nakledilen bir başka rivayet için 93/963. hadise bk. 68 Sened: «Süt $ J*y ı&- «j^ y ÎlU Jıî} *yJı ^f J~y ^ cL 'J iC-1£^ w Süi-j j>ır ^t eli.
Hasen: Müsned, ffl/160, H.no:12571; Benzer rivayet için bk. III/135, H.no:!2328; Senedindeki Mûsâ Ebu'1-Alâ meçhuldür. Bennâ hadisi Abdürrezzak ve Beyhakî'ye nisbet ederek isnadının ceyyid olduğunu söyler. Bk. Bülûğu'l-emânî, 11/250.
aened: Ju- j* u uo». ^j+- ^ ^j-/ -j-^ ı^-^-
Sahih: Müsned, V/106, H.no:20914; Diğer rivayet: V/106, H.no:20915; Benzer rivayetler için bk. V/106, H.no:20917; V/91, H.no:20744; V/91, H.no:20741:
//m, Mesâcid, 160; Ebû Dâvûd, Salât, 4, 127, H.no:403, 806; îbn Mâce, Salât, 3, H.no:673.
Ebû Berze el-Eslemî'den (Radtyaliahti anh) şahidi için bk. 96/966 ve 147/1017. hadisler. Senedde yer alan ve babası ite birlikte Ebû Berze'ye giden Ebû MinhâPin İsmi: Seyyar b. Selâme'dir.
26;Namaz Vakitleri
103/973-Habbab b. Eret'ten (RadtyaUahüanhy™
Biz Rasûlullah'a (Satiaiiaha aleyhi ve seliem) (kumların) şiddetli hararetinden şikayet ettik, şikayetimizi kabul etmedi (gidermedi).
§Râvi Şu'be bunu 'öğle vaktinde' diye açıkladı.
t
104/974-Hz. Âişe annemiz (Radıyaiiahüanhâ) dedi ki:71
Sened: lîıŞ1 c_X*i- j
Sahih: Müsned, V/108, H.no:20950; Benzer rivayet: V/110, H.no:20961; A/Ûs/m, Mesâcid, 189; Afesdf, Mevâkît, 2, H.no:495; /Mı Mâce, Salât, 3, H.no:675; Humeydî, 1/83, H.no:352; Taberâııî, el-Mu'cemü'Ukebîr, IV/78, H.no:3698; Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, 1/438;
îbn Mes'ûd'dan {Radıyallahü anh) şahidi İçin bk. İbn Mâce, Salât, 3, H.no:676 (Bûsıfî, hadisin senedi için tenkidlerin yapıldığını, Mâlik et-Tâî'nin meçhul olduğunu, Muâviye b. Hişam'da ise zayıflık bulunduğunu söyler).
Sened: *y-& J* jU*Q '^j£*Ji ^~ j*- ^^ y1 ^"j i33i
Sahih: A/umerf, VI/135, H.no:24919; Benzer rivayet için bk. VI/215-216, H.no:25685 ( J^Hy yS v'j >^) kısmı hâriç; Abdürrezzâk, 1/543, H.no:2054; Tinnizî, Salât, 4, H.no:155 (Tirmizî bu
konuda Câbir b. Abdullah, Habbâb b. Eret, Ebû Berze, İbn Mes'ûd, Zeyd b. Sabit, Enes ve Câbİr b. SemÜra'dan da nakillerin bulunduğunu, Hz.Aişe'nin rivayetinin ise "hasen" olduğunu söyler. Ali b. el-Medînî ve Yahya b. Saîd: "Şu'be, Hakîm b. Cübeyr'in tbn Mes'ûd kanalı İle Hz.Peygamber'den yaptığı (vV ^ »Jj ^ Jt- 'J*) rivayeti hakkında tenkidde bulundu. Yahya "Süfyan ve Zaide bu zatın rivayetlerini nakleder" diyerek rivayetlerinde herhangi bir sakınca görmez. Buhârî de Hakîm b. Cübeyr-Saîd b. Cübeyr-Hz.Âİşe-Hz.Peygamber senedi İle öğlenin erken kılınmasına dair bir rivayetin nakledildiğini söyler); İbn Ebî Şeybe, 1/285, H.no:3264; Tahâvî, Şerhu meâni'l-âsâr, 1/109, 185; İshâk b. RâhÛye, Müsned, 111/836, H.no:1489; Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, 1/436-437.
Hamza Ahmed, her iki rivayette de tenkid edilen Hakîm b. Cübeyr'in bulunmasına rağmen 24919. hadisin tahricinde "hasen"; 25685. hadisin tahricinde ise "sahih" hükmü vermiş. Şuayb el-Amavut ve ekibi ise her iki rivayetin "zayıf olduğunu söylemişler. Bk. H.no: 25038, 25809.
Ahmed Muhammed Şâkir Tirmizî haşiyesinde hadisin "sahih" olduğunu söyler. Tirmizî, Hakîm b. Cübeyr'in rivayetinde tek kaldığı zannı ile hadisi "hasen" saydı. Hadis hakkında
Namaz Vakitleri_____________________________________________________Z7
'Öğle namazını erken/ilk vaktinde kılma konusunda RasÛlullah (Satiatiahu aleyhi ve seitem) ile birlikte Ebû Bekir ve Ömer'den daha titiz davranan birisini görmedim.'
î İ
6l J
105/975-Ümmü Seleme'den
RasÛlullah (Saiiaiiahu aleyhi ve seiiem) öğle namazını ilk vaktinde kılma konusunda sizden daha aceleciydi, siz de ikindi namazını ilk vaktinde kılma konusunda Rasûlullah'tan daha acelecisiniz.
NOT: Burada Ümmü Seleme'nin (RadıyalUM anhâ) bazı kişilerin sünnete muhalif hareketlerini Üstü kapalı olarak tenkit etmesi görülmektedir. Ayrıca sahabenin üstün iman ve teslimiyeti bu gibi rivayetlerde dikkatimizi çekmektedir.
Müctehid İmamlar öğle namazının ilk vaktinin efdal olduğunu belirttiler, ancak çok sıcak günler bundan istisna edildi, zira bazı rivayetler nedeniyle sıcak mevsimlerde serin vakte bırakmak müstehabdir ki Müslümanlar namazlarını gönül huzuruyla kılsınlar.73
* Sıcak Mevsimlerde Öğle Namazını Tehir Etme ve Serin Bir Vakte Bırakma Ruhsatı
4^ <îl> Jt*»
J/, O jui s 5>ıiîii jJJiJi &C* X} & Â\ J^t Â\ [J
Beyhakî'nİn değerlendirmelerindeki hatalar ve Hakîm b. Cübeyr'i sika sayması ile İlgili kritiği için Ahmed Muhammed Şâkir'in haşiyesine bk.
öğlenin erken kılınması ile ilgili Ebû Berze, Enes (100-101/970-971. hadisler), Habbâb b. Eret (103/973. hadis) ve Ümmü Seleme'den (105/975. hadis) (Radıyatlahü anh) nakledilen şâ-hidlerle hadis sahih li ğayrihî seviyesine yükselir.
72 Sened: iiii ff ij'b Jı» îçii J\ J *ûı jj. ^> ~^r ^'t ısîi jıi jU*^ı jî j^L^-! ı&-
Sahih: Müsned, VI/289, H.no:26358; Mükerrer için bk. VI/310, H.no: 26526; Aw EbîŞeybe, 1/285. H.no:3269; 7>'rnı«f, Salât, 7, H.no:İ61-163 (Tirmizî hadisi Üç ayrı isnadla nakleder, isnadlanndan biri Ahmed b. Hanbel'in burada verdiğimiz tarikten geçmektedir, "en sahihi budur" der); Ahmed Muhammed Şâkir TirmizTnin "en sahihi budur" şeklinde kendi rivayetleri arasında tercihte bulunmasını delilsiz bir iddia olarak kabul eder ve tariklerinin her birinin sahih olduğunu söyler. Ebû Ya 'lâ, XII/426, H.no:6992; Taberânî, el-Mu 'cemü 'l-kebîr, XXffl/278, H.no:6Ö4;
İbrahim en-Nehaî'den nakledilen mürsei rivayet İçin bk. AbdUrrezzâk, 1/540, H.no: 2042; Tahâvî, Şerhu meâni'l-âsâr, 1/189;
Ahmed b. HanbeFin hocası İsmail b. İbrahim bazı senedlerde İbn Uleyye veya İsmail b. Uleyye olarak geçmektedir (v. 193/809)
Enes b.Mâlik'ten de ikindiyi erken kılması ile ilgili rivayet için bk. 113/983. hadise bk.
73 Bennâ, age., 11/250
J28____________________________________________________________Namaz Vakitleri
106/976-Muğîre b. Şu'be'den (RadtyaiiaM a«ftj:74
Allah'ın Peygamberi (Saiiaiiahu aleyhi ve seiiem) ile birlikte Öğle namazını (sıcak mevsimlerde) ilk/hararetli vaktinde kılıyorduk, sonra Rasûlullah bize şöyle dedi:
"Namazı serin vakte tehir edin, şüphesiz hararetin fazlalığı cehennem kaynamasındandır."
Sened:
Sahih: Müsned, IV/250, H.no:18102;'&n Mâce, Salât, 4, H.no:680 (Bûsırî Zevâİd'inde "isnadının sahih, râvilerinin de sika olduğunu belirterek, tbn Hıbbân'ın Sahih'inde naklettiğini söyler); Taberânî, eUMu'cemü'l-kebîr, XX/400, H.no:949; Tahâvî, Şerhu meâni't-âsâr, 1/187; İbn Hıbbân, IV/372, 375, H.no:1505, 1508; Beyhakî, es-Sünenifl-kübrâ, 1/439: es-Sünenü's-suğrâ, s.216.
Hadisin şâhidleri:
a-İbn Ömer'den (Hadıyallahü anhümâ) şâh İdi İçin bk. İbn Mâce, Salât, 4, H.no:681 (Bûsırî Zevâİd'inde "isnadının sahih olduğunu belirterek, İbn Hıbbân'ın Sahih'inde naklettiğini söyler); Taberânî, el-Mu'cemü'l-evsat, VI/146, H.no:6O43;
b-Safvân b. Mahreme'den (Radtyallaha anh) şahidi için bk. 107/977. hadis.
c-EbÛ Hüreyre'den (İtadıyatlahü anh) şahidi için bk.108/978 ve 110/980. hadisler.
d-EbÛ Saîd'den {Radıyallahü anh) şahidi için bk. 109/979. hadis.
e-Ebû Zer'den (Radıyattahü anh) şahidi için bk. 111/981. hadis.
f-tbn Mes'ûd'dan (Radıyaltahii anh) şahidi için bk. Müsned, V/368, H.no:23013 (Sahabeden Haccâc el-Bâhilî'den de şahidi vardır. Fakat onun naklettiği mUphem sahâbî İbn Mes'ûd'dur. Heysemî, hadisi Ahmed b. Hanbel, Taberânî ve Ebû Ya'lâ'ya nisbet ederek ricalinin sika olduğunu belirtir. Bk. Mecma', 1/306-307; İbnü'l-Esîr el-Cezerî, Üsdü't-ğâbe, 1/688-689, Trc.no: 1079)
g-Hz.Âişe'den (Radıyallahü anhâ) şahidi için bk. İbn Huzeyme, 1/170, H.no:331; Ebû Ya'lâ, VIII/119, 361, H.no:4656, 4949; Heysemî, hadisi Bezzâr Ebû Ya'lâ'ya nisbet ederek ricalinin sika sayıldıklarını belirtir. Bk. Mecma', 1/307.
h-Hz.Ömer'den (Radıyallahü anh) şahidi:
Bezzâr, 1/403-404, H.no:280; /frn EbîŞeybe, 1/286, H.no:3284; Beyhakî, es-SünenU'l-kübrâ, 1/439; Heysemî, Ebû Ya'lâ ve Bezzâr tarafından nakledilen hadisin senedinde Muhammed b. el-Hasen b. Zübâle'nİn bulunduğunu, bu' zata hadis uydurma özelliğinin nisbet edildiğini söyler. Bk. age., 1/306.
ı-Amr b. Abese'den (Radıyallahü aııh) şahidi: Taberânî, Müsnedü'ş-Şâmiyyîn, Ü/309, H.no: 1401; Heysemî, hadisi Taberânî'nin Kebir'İne nisbet ederek senedinde Süleyman b. Seleme el-Habâirî'nin bulunduğunu, bu râvinİn zayıflığında İcma edildiğini söyler. Bk. age., 1/307.
i-Atâ b. Yesâr'dan mürsel olarak ve şu ziyâde ile nakledilir:
Md/ıJt,'vukÛt,26.'
j-Abdurrahman b. Câriye'den şahidi: Heysemî, hadisi Taberânî'nin Kebir'İne nisbet ederek senedinde tbnU's-Selît'İn bulunduğunu, bu râvi hakkında bilgi veren birine rastlamadığını, diğer râvilerinin ise sahih hadis ricalinden olduklarını İfade eder. Bk. age., 1/307;
k-Enes b. Mâlik'ten (Radıyallahü anh) şahidi: NesSÎ, esSünenü'l-kübrâ, 1/465, H.no: 1486.
1-Ebû Musa'dan (Radıyallahü anh) şahidi: İbn Ebî Şeybe, 1/286, H.no:3283; Nesâî, es-Sünenü'l-kübrâ, 1/465, H.no: 1490.
Namaz Vakitleri29
NOT: Bu rivâyetlerdeki mana iki şekilde anlaşılabilir: a-Hakîkİ manası; hakikatini Allah bilir.
b-Mecâzi manası; hararetin fazlalığı cehennemin kaynaması gibidir şeklinde benzetme yapılmıştır.75
Jli \U£s- «3)1 ^y, k?) %Jc- (^il
J>
107/977-Kâsım b. Safvan ez-Zührî babasından nakletti
RaSÛlllllah (Saltattahü aleyhi ve sellem} ŞÖyle dedi:
"Öğle namazını serin vakte tehir edin, şüphesiz sıcağın (fazlalığı) ce hennem kaynamasındandır."
: Jli Ha A
0^ (j^U : h\jj Jj) â^Caib tji^S (^Jl İ&1 :
TiJ
oiS \£j J\ ci^ii 3i3t öf:
15 İbn Hacer, Fethu'l-Bari, 11/47; Azimâbâdî, Avnü'l-Ma'bûd, 11/54-55.
Bazı hadislerde humma hastalığı da cehennemin nefesi/kabarması olarak isimlendirilmiştir ki bu da mânânın mecazî olduğunu gösterir. Bk. Buharî, Tıb,28; Müslim, Selam, 83 (2212); İbn Hacer, age., VI/33, X/İ39. 1 Sened: v1 j» ^A>" ^'j" jî r-1*11 j* 'i^i y^' Jî*1^! j? ü'ji j^i jî ^iı; Cjj-
Sahih: Müsned, IV/262, H.no:18223; Benzer rivayet İçin bk. IV/262, H.no:18222; İbn Ebî Şeyhe, 1/287, H.no:3286; TaberÜnî, el-Mu'cemü'l-kebîr, V1II/71, H.no:7399; W4fam, HI/280, H.no:5092; Ahmed eş-Şeybânî, Âhâd, 1/465, H.no:645; Makdisî. Muhtara, VIIV50-5I, H.no:40,42; Heysemî, hadisi Ahmed b. Hanbel ve Taberânî'ye nisbet ettikten sonra Kasım b. Safvan'ın İbn Hıbban tarafından sika sayıldığını, Ebû Hatim'in: "Bu hadisin dışında bu râvî tanınmamaktadır" dediğini nakleder. Bk. Mecmu', 1/306. Bennâ hadisi Taberânî, Hâkim, İbn Ebî Şeybe ve Beğavî'ye nisbet ederek isnadının ceyyid olduğunu söyler. Bk. Bulûğu 'l-emânî, 11/252.
Hadisin senedinde yer alan Safvân, Safvân b. Mahreme el-Kuraşî ez-Zührî'dir. Mİsver b. Mahreme'nin kardeşidir. Kendisi ve çocukları Mekke'nin fethinden sonra Müslüman olmuştur. Oğlunun da sahâbî olduğu söylenir.
Hadisin şâhidleri İçin 106/976. hadise bk. Aynca bk. 111/981. hadis.
Namaz Vakitleri
108/978-EbÛ HUreyre'den (Radtyaiiaha anhy?1
RaSÛ\u\\ah (Sailatlahüaleyhi ve sellem) dedi ki:
"Hararet olduğunda78 namazı79 serin vakte tehir edin, şüphesiz hararet (fazlalığı) cehennem kaynamasındandır. Ateş, Rabbine (sıkıntısını) şikayet edince Allah ona her sene -biri kışın, diğeri de yazın olmak üzere- iki defa nefes alıp vermesine izin verdi. "
: Jıi jJt-3 & -Jüv J
Sened: -O- J ol^ij j^-> j£ jî CC ^î > îgl. ^ ^.ft Jy i^' J *Iiı ^. 'j. im;: ji^jı ji Ji. öf> ju
Sahih: Müsned. 11/462, H.no:9917; Benzer rivayetler için bk. 11/462, H.no:9918; 11/411, H.no:9306; ü/400, H.no:9164; ü/377, H.no:8886; ü/318, H.no:8205; Ü/285, H.no:7816; ü/266, H.no:7602; U/256, H.no:7467; ü/238, H.no:7245 (110/980. hadis); D/501, H.no:10454.
Bazı rivayetlerde ise metinde kalb vardır: (i^-Jı, iji^G j^Ji. j4 ^> '>Jı ili jı)
U/393, H.no:9080; ü/229, H.no:7130;
Bir rivayette ise sekten kaynaklanan şu fazlalık vardır: (^ v'jî' jy ^ j')
U/507, H.no:10541;
Aynca bir kısım rivayetlerde ziyade cümleler vardır:
Ü/348, H.no:8567; Bazen bu ziyadeye şu lafızlar da eklenmiştir: ( jt^îiı ff Ji j^ jj jjj ij jji o(>(); BuAârf, Ezan, 104; £öm Dâvû^, Salât, 125, H.no:797. Bazen de şu ziyade dikkatleri çekmektedir:
ü/238, H.no:7246; 11/276-277, H.no:7708 (^i ^ > /> > jji*J u iiG ^^ ft* jr y);
H/503, H.no:10486; U/394, H.no:9100; Mâlik, Vukût, 27; BııAdrf, Mevâkît, 9-10;Bed'ü'I-halk, 10; Müslim, Mesâcid, 185-187; Tirmizî, Sıfatü cehennem, 9, H.no:2592; Dârimi, Rikâk, 119, H.no: 2848-2849; İbn Mâce, Zühd, 38, H.no:4319;
Mâlik, Vukût, 28; Abdürrezzâk, 1/542, H.no:2048-2049; Buharı, Mevâkît, 9-10; Müslim, Mesâcid, 180-183; Ebû Dâvûd, Salât. 4, H.no:402; Tirmiû, Salât, 5, H.no:157 (Tirmizî, Ebû Hüreyre hadisinin "hasen-sahih" olduğunu ve bu konuda Ebû Saîd, Ebû Zer, İbn Ömer, Muğîre, Safvân, Ebû Mûsâ, İbn Abbas ve Enes'ten de rivayetlerin bulunduğunu söyler. Hz. Ömer'den gelen naklin ise sahih olmadığını ifade eder); Nesâî, Mevâkît, 4. 5, 12, H.no:500; İbn Mâce, Salât, 4, H.no:677-678; Dârimi, Salât, 14, H.no: 1207; İbn Ebî Şeybe, 1/286, H.no:3281, 3285; İbn Huzeyme, 1/170, H.no:329; Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, 1/437.
Bu hadisin Habbâb hadisi İle uzlaştırılması şu üç şekilde yapılmaktadır:
a-İbrad ruhsat, takdim efdaldir.
b-Habbâb'ın hadisi ibrad hadisi İle neshedi 1 mistir.
c-Sahih hadislerin daha fazla olması sebebiyle İbrad müstehabdır. Sahih ve tercih edilen görüş de budur.
Hadisin şâhidleri için 106/976. hadise bk. Aynca 110/980. hadise bk. 78 Bir rivayette; hararetin fazlalığı 19 Bir rivayette; öğle namazı
Namaz Vakitleri
109/979-Ebû Saîd el-Hudrî'den Rasûlullah (Sattaitahu aleyhi ve selimi) şöyle dedi:
"Hararet fazlalaştığında namazı serin vakte tehir edin, şüphesiz ha raretin fazlalığı cehennem kaynamasındandır."
: Ju 4&
110/980-Ebû Hüreyre'den (Radtyaiiahu anhy.81
RaSÛlullah (SatlallahUaleyhi ve seüem) dedi ki:
"Hararet fazlalaştığında namazı serin vakte tehir edin, şüphesiz ha raretin fazlalığı cehennem kaynamasındandır."
: Jlî J4Î-JV Jjt ^ Jl. j* çr^\ J; ^ '^A\\\ n ^ *^' * * ' -
& 4 J J yi» JUÎ (>
Sened: v' j* S*-Sahih: Afîbna/, III/9, H.no:İl004; 111/52, H.no:11428; IIV53, H.no:11434-U435; 111/59,
H.no:11510; B«Aârf, Mevâkît, 9; Bed'ü'1-halk, 10; Nesâî, Mevâkît, 5, H.no:501; İbn Mâce, Salât, 4, H.no:679; ibn Ebî Şeybe, 1/286, H.no:3280; Ebû Ya'lâ, 11/480, H.no:1309; Beyhakî, es-Sünenü'l'kübrâ, 1/437;
Hadisin sahicileri:
a-Ebû Hüreyre'den (Radıyallahii anlı) şahidi için bk. Müsnetl, 11/237, H.no:7245; H/256, H.no:7467; 11/266, H.no:7602; 11/285, H.no:78I6; 11/318, H.no:8205; 11/347, H.no:8567; 11/377, H.no:8886; 11/347, H.no:8567; 11/229, H.no:7130; Buhâri, Mevâkît, 9; Müslim, Mesâcid, 180-186; Ebû Dâvûd, Salât, 4, H.no:402; İbn Mâce, Salât, 4, H.no;677-678;
b-Ebû Zer'den (Radıyallahii anh) şahidi için bk. Buharı, Mevâkît, 9; Müslim, Mesâcid, 184; Ebû Dâvûd, Salât, 4, H.no:401;
c-Ebû Saîd'den (Radıyallahü anh) şahidi için bk. Buharı, Mevâkît, 9; İbn Mâce, Salât, 4, H.no:679;
d-Muğîre b. Şu'be'den (Radıyallahü anlı) şahidi için bk. İbn Mâce, Salât, 4, Hjıo:680;
e-İbn Ömer'den (Radıyallahü anhümâ) şahidi için bk. Buhâri, Mevâkît, 9; İbn Mâce, Salât, 4, H.no:681;
Hadisin diğer şâhidleri için 106/976. hadise bk. Sened: ^- '^ \fJ*}K j* ^Q^-12^-
Sahih: Müsned, 11/238, H.no:7245; Nesâî, es-Sünenü'l-kübrâ, 1/465, H.no:1487-1489; EbÛ Ya'lâ, XI/204, H.no;6314; Ayrıca Ebû Hüreyre'nin diğer rivayetleri için 108/978. hadise bk. Hadisin şâhidleri İçin de 106/976. hadise bk.
32Namaz Vakitler
V:î
: JU p J^ai J^jkîl t'^i UJlj ^p- Jü
uİ» \fy i '^& 7^5 >
İli 0
111/981-Teymullah oğullannın mevtası Muhacir Ebü'l-Hasen anlattı:82
Bir cenazeden döndüğümüzde Zeyd b. Vehb'e uğradık, kendisi EbC Zer'den (RatttyaUahu anh) şu hadisi nakletti:
'Hz. Peygamber'le (Saiiaiiaha aleyhi ve nitem) bir yolculuğa çıkmıştık, mü ezzin ezan okumak83 isteyince Rasûlullah dedi ki:
"Serin vakte bırak!"
(Bir müddet) sonra ezan okumak isteyince (Bir rivayette; öğle namaz; için) Hz. Peygamber şöyle dedi:
"Serin vakte bırak!"
Rasûlullah bunu Üç kere tekrarladı, tepelerde gölge görüldüğünde namaz kıldı/kıldırdı ve dedi ki:
"Şüphesiz hararetin fazlalığı cehennem kaynamasındandır, hararet fazlalaştığında namazı serin vakte tehir edin!"'
AÇIKLAMA
Namazı sıcak günlerde tehir etmek mtlstehabdır. Bazı müctehidler cemaat ve tek başına kılmanın arasını ayırmakta, çünkü mescide cemaat uzak yerden gelmektedir. Ancak hangisi efdaldir konusunda ihtilâf edildi;
a-Hanefı âlimleri ve îmam Ahmed b. Hanbel'e göre bu vakitte tek başına ya da cemaatle kılmanın efdaliyeti aynıdır
b-Mâlikîlere göre tek başına kılarken ilk vaktinde kılmak efdaldir,
c-Şafiîlere göre sıcak belde ve cemaat şartı ile tehir etmek efdaldir.84
82 Sened:
Sahih: Müsned, V7162, H.no:21333; Diğer rivâyel: V/155, H.no:2l272; Benzer rivayetler için bk.V/176, H.no:21425; V/368, H.no:23013 (i.ı J^-j £ ^ o»r ',) ziyadesiyle; V/349. H.no:22851; Buhârî, Mevâkît, 8-10; Ezan, 18, Bed'ü'1-halk, 10; Müslim, Mesâcid, 184; Ebû Dâvûd, Salât, 4, H.no:401; TirmizU Satât, 5, H,no:158 (hasen-sahih); Jbn Ebî Şeybe, 1/286, H.no:3282; Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, 1/438; Hadisin şâhidleri İçin 106/976. hadise bk.
83 Bîr rivayetteki ilâve; 'Öğle namazı için'
84 1. Muhammed, Asi, 1/146; Nevevî, Mecmü\ IH/54, Ravzatü't-talibîn, 1/183-184; Bennâ, age., 11/254
Namaz Vakitleri_____________________________________________________33^
§Müctchid İmamlar Öğle namazının son vaktinde ihtilaf ettiler;
İmam EbÛ Hanîfe'ye göre öğlenin son vakti gölgenin zevalden sonra iki katı olduğu zaman, İmameyne göre bir misli olduğundadır.
İ. MâHk'e göre bu vakitte ikindi vakti girer, ama öğle vakti çıkmaz. Bu vakitte kılınan öğle ya da ikindi (farz) namazlar eda sayılır, çünkü Cebrail'in Peygamberimiz'e (Saiiaiiaha aleyhi ve seiiem) öğrettiği vakitlerde böyle bir ara vakit görülmektedir.
İ. Şafiî ve Ahmed'e göre bu vakit ara zaman dilimi değildir, gölgenin bir misli olduğu vakitte ikindi namazı girdiği için öğle namazının vakti sona erer. Cebrail'in birinci günkü öğretiminden öğle namazının son vaktinin gölgenin bir misli olduğu vakit anlaşılmaktadır, zira bu vakitte ikindi namazına başlamıştır. Ama ikinci gün ikindi namazını gölgenin İki misli olduğu vakitte kılması öğlenin son vakti için değil, ikindinin de bu vakitte kılınabileceğini göstermek İçindir, değilse Öğlenin son vaktinde bir meçhullük kalır. Ayrıca ara vakit genel kurallara aykırıdır, özel bir delil ister.8S
* İkindi Namazının Vakti
s ^*—11 vj^~ H^^J JJj^ J^s J*^3- ^* J^-J j-
112/982-Enes b. Mâlik'ten (Radıyaiiahuanhy.
86
1. Muhammed, age.. I/14S; Kayrevânî, Risale, 36; Şîrâzî, Mühezzeb, 1/5; Merğmânî,
e, 1/38; İbn Rüşd, Bidayetü'l-müctehid, 1/76; İbn Kudâme, Muğnt, 1/378, 382, 385. Hf> Sened: ,X j 4^ Jiı J^ -I» J^j JI İ>I ^uı; ^ ^1 j! ^-> xi- J jdi > J4î ısfc- Sııî ^ j ^-V tîJi-Sahih: Miisned, III/228, H.no:13317; Benzer rivayetler için bk. III/161, H.no:1258i (115/985. hadis); 111/169, H.no:12662; III/184, H.no:12847 (114/984. hadis); IH/209, H.no: 13114 (iî>t di ^r ijîıi '>iı ^ ^L jıi î;_ûiı j*I > Uj ^ ^ul; _; ^ Ji dii jû înâjj ^ ^i> i>
î!ii «Cii; ^-lliı'j ı^lw Öır jıi i^iı .ü JU' ^Lj 4t Jiı J^. iı jjL^ 'y& j. iiı iikiut); III/214,
H.no:13168; III/217, H.no:13205; 111^23, H.no:13264; IIV131, H.no: 12271; 111/232, H.no:13368 ( ^j^Jı v-u' y J^ij ^ Jı ^jl p ülü tC4î Ir-^'j 'r*J' ^ J-^' j^j 4* <üı JİU jjı j^j jıi'
Mâlik, Vukût, 10; Buftârf, Mevâkît, 13: ( ^Ü«İ ^> »O j »t- L>ıi]i LiX' ^r >iiı JLf tS" îiiCi); Müslim, Mesâcid, 192,193 (i^Li^ıdiî>Jı^j4iiı JLJü J^jü Jİ* Jıiİîl^ı; j-'
>ll)ı ^i jf jS ÜT' r ^ y* r ^ r ^'-^J'' Ebâ Dâvûd< Salât, 5, H.no:404; Nesâî, Mevâkît, 8, H.no:5Ö4-505; ibn Mâce, Salât, 5, H.no:682; Dârimi, Salât, 15, H.no:1211.
Bennâ hadisi Ebû Ya'lâ'nın Müsned'ine nisbet ederek, râvilerinin sahih ricali olduklarını söyler. Bk. Bülûğu'l-emânî, 11/255. Hadîs birkaç rivayetin birleştirilmiş şekli İle Ebû Ya'lâ'nın Müsned'inde nakledilir. Ancak kaynaklarını verdiğimiz yerlerde sadece ikindi
Namaz Vakitleri
Rasûlullah (Saiiailahu aleyhi ve seliem) ikindi namazını bitirdiğinde bir kişi Benî Harise b. Haris bölgesine87 ulaşacak ve oradan güneş batmadan önce dönecek ya da bir deveyi akşama yakın bir vakte kadar kesip parçalayacak kadar vakit kalırdı.
Cuma namazını güneş zevalden meylettiğinde kılardı.
Mekke'ye doğru yola çıktığında öğle namazını (Zü'1-Huleyfe'deki) ağacın88 yanında iki rekat olarak kılardı.
jl__S* 01 III-j aI
*Ü*J aJİ- aJJi ^^Cö Aİİ1 Jj
jIi ji tÇi ^'Ü J{ 'j'z C
113/983-Enes b. Mâlik'ten (Radıyaiiahü anh>:$9
Rasûlullah'ın (Saiiaiiahu aleyhi ve seliem) mescidine en uzak evi olan Ensardan iki kişi olmasaydı ikindi namazını kılmada Rasûlullah kadar acele eden kimse olmazdı. O iki kişi; Avf b. Amr oğullarından Ebû Lübâbe b. Abdülmünzir ve Harise oğullarından Ebû İsa b. Cebr'ĞL (Zira) Ebû Lübâbe'nin evi Küba'da ve Ebû İsa b. Cebr'in evi de Benî Harise bölgesindeydi. Bu iki kişi Rasûlullah'la ikindi namazını kılar ve kabilelerine döndüklerinde Rasû-lullah'la erken namaz kılmaları nedeniyle kabiledekilerin ikindiyi kılmadıkları bilinirdi.
namazının vakti ile ilgili bilgiler verilmektedir. Rivayetleri ayrı ayrı ele aldığımızda hâdisenin bir Kurban Bayramı günü, ikindi vakti sıralarında yaşandığı görülecektir. Cuma ve Mekke'ye doğru hareket ettiğindeki öğle namazı ile İlgili kısmı da Enes'İn (Radıyallahu anh) diğer vakitlere temasından ibarettir. Heysemî, Ebû Ya'lâ'nm sahih ricali İle rivayet ettiğini belirtir. Bk.A/ecmo',1/308.
Ayrıca 94-95/964-965 ve 114-115/984-985. hadislere bk.
87 Bu bölge Medîne*nİn dışında Necid yönünde bulunan kasabalardır, Tihame yönünde olan bölgeye Sâlife («JUi) denir.
Bu yerleşim yerlerinin Medine'ye en uzak olanı 8 mil ve en yakını da 2 mildir. Bk. Bennâ, age., 11/255
88 Bu ağaç Medine'ye iki fersah uzaklıkta Zü 'l-Huleyfe denilen yerdedir. Bk. Bennâ, age., U/255
Sened: ^s>Lh p ^jUaîuı »sı-î ^' 'jS 'J, ^ü ^fs^. ju '3&L\ J,\ J*. Ji ılil
Sahih: Müsned, 111/236-237, H.no: 13416; Tahâvî, Şerhu meâni'l-âsâr, 1/189; Bennâ hadisi Taberânî'nin el-Mu'cemü'l-evsat ve el-Mu'cemü'l-kebîr isimli eserlerine nisbet ederek isnadının ceyyid olduğunu söyler. Bk. Bülûğu'l-emânî, H/256. Heysemî, senedindeki râvilerin sika olduklarını, fakat senedindeki İbn İshak'ın müdellis olduğunu ve an'ane ile rivayet ettiğini belirtir. Bk. Mecma', 1/307-308. Heysemî hadisin Ahmed b. Hanbel'İn Müsned'indekİ bu rivayetine hiç değinmez. Şayet bu rivayete vâkıf olsaydı senedindeki İbn tshak'ın tahdis sigası ile naklettiğini de tesbit edebilirdi.
Namaz Vakitleri
* * *
114/984-Enes b. Mâlik'ten (Radıyaihhu on*;:90
Güneş parlak ve yükselmiş olduğunda Rasûlullah (SaUaüahü aleyhi ve settem) ikindi namazını kılardı. Ben de Medine tarafında bulunan evime ve kabileme vardığımda onlara;
'Rasûlullah namaz kıldı, siz de kalkın ve kılın!' derdim.
* * *
( J^ s ^1 ^ ^^ i ^ ^İ^O )
115/985-Enes b. Mâlik'ten (üadıyaiiahü anh):91
Rasûlullah (Satiaiiahu aleyhi ve seitem) ikindi namazını kılardı, sonra bir kişi (kalkar ve) avâliye (civar bölgelere) giderdi de hâlâ güneş yükselmiş olarak kalırdı.
§Râvilerden Zührî: 'Avâlî (civar bölgeler) Medine'ye iki ya da üç mildir92', bir seferinde de; 'dört mildir' dedi.
Sened:
Sahih: Müsned, IH/184, H.no:12847; Heysemî, hadisin Ebû Ya'Iâ ve Bezzâr tarafından nakledildiğini, senedindeki râvilerin sıka olduklannı belirtir. Bk. Mecma', 1/308. Heysemî Ahmed b. Hanbel'in rivayetine değinmez. Ayrıca bir sonraki ve 112/982. hadisin tahricine bk. qı Sened: JJü'J^Jl^>f jıi^>>>'^iıî>î j^>iiı^-
Sahih: Müsned, III/I61, H.no:12581; Ayrıca bir önceki ve 112/982. hadisin tahricine bk. 92 Mil; Arap kültüründe gözün gördüğü en uzak nokta için kullanılır. Bir fersah da üç mil eder. Bk. Bennâ, age., H/256; Avâlî, bir şeyin üst tarafları manasında olup, o dönemde Medine için şehrin doğusunda bulunan 2-4 mil uzaklıktaki köyler için kullanılmaktaydı.(Bk. İbnü'I-Esîr, Nihâye, IH/294-295)
Namaz Vakitleri
' ' sı ti ' ■- *■ f ı*- i* ■ ' ı* * î *\*f\'' *■ A İ * * •-
116/986-Râfi b. Hadîc'den (Radıyaiiaha anhy?z
Rasûlullah (Saiiaitahu aleyhi ve seiiem) ikindi namazını kılardık, sonra bir deve keserdik. Deve on parçaya bölünür, ardından pişirilir ve güneş batmadan önce pişmiş eti yerdik.
Rasûlullah döneminde biz akşam namazını kılardık, birimiz namazı bitirdiğinde ok atımı kadar (uzak) mesafeleri görürdü.94
117/987-Ebû Ervâ'dan (Radıyaitaim anky.
95
w Sened: jw^ ^' ^o ^îü- jıî '^uJJı /1&- jıî ^OjÜ' ^ J\» î>1İı / c'ji-Sahih: Mümed, IV/141-142, H.no:17208; Benzer rivayet:
IV/143, H.no:17222; Buhâri, Mevâkît, 18; Müslim. Mesâcid, 217, 198; İbn Mâce, Salât, 7, H.no:687; Beyhakî, es-Sünenü'i-kübrâ, 1/442; Ebû Tarîften (Radıyallahüanh) şahidi:
Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebtr, XXII/315, H.no:795;
Eşlem kabilesinden bir sahâbiden şahidi için bk. 135/1005. hadis.
Enes'len (Radıyallahüanh) şahidi: 134/1004. hadis.
Câbİr b. Abdullah'tan (Radıyallahü anh) şahidi için bk. 94/964. hadis.
Ayrıca 119/989 ve 134/1004. hadislere bk.
94 Benzer rivayet Enes b. Mâlik'ten nakledildi. Bk. Müsned Trc. H.no: 112/982 3 Sened: jjjî $ jŞi- 'JŞb j&3 Jfr '^ v4*j ^ U^ i* cr^-^1 ^*ı2^-
Hasen: Müsned, IV/344, H.no:18924 (Şuayb el-Arnavut ve ekibi Ebû Vâkid sebebiyle hadisin isnadının zayıf olduğunu belirtirler. Bk.H.no: 19023); Tahâvî, Şerhu meâni'l-âsâr, 1/191; Taberânî, el-Mıt'cemü'l-kebîr, XXII/369, H.no:925; Heysemî,
hadisini zikrederek Bezzâr, Ahmed b. Hanbel (özetle) ve Taberânî Kebir'İnde rivayet ettiğini, senedinde Ebû Vâkıd Sâlİh b. Muhammed (b. Zaide) el-Leysî'nin bulunduğunu, bu râviyi Ahmed b. Hanbel'in sika, Yahya b. Main, Dârekutnî ve bir grup âlimin ise zayıf saydığını belirtir. Bk. Mecma', 1/307. Bu râvinin Tirmizî bir, Ebû Dâvûd ve Dârimî iki, İbn Mâce üç ve Ahmed b. Hanbel ise dört rivayetini nakleder. Tİrmizî rivâyetindeki değerlendirmesinde hocası Buhârî'nin: "münkeru'I-hadis" dediğini nakleder. Bk. Sünen, Hudûd, H.no: 1461;
Namaz Vakitleri
* * *
Uj Ijj : Jli
116/986-Râfı b. Hadîc'den (Radıyaiiahü aahyP
Rasûlullah (Saiiaiiaha aleyhi ve seiiem) ikindi namazını kılardık, sonra bir deve keserdik. Deve on parçaya bölünür, ardından pişirilir ve güneş batmadan önce pişmiş eti yerdik.
Rasûlullah döneminde biz akşam namazını kılardık, birimiz namazı bitirdiğinde ok atımı kadar (uzak) mesafeleri görürdü. M
GI
I t
1 î
117/987-Ebû Ervâ'dan (todtyatiahu tmhr?*
Sahih: Müsned, IV/141-142, H.no:17208; Benzer rivayet:
IV/143, H.no:17222; Buhâri, Mevâkît, 18; Müslim. Mesâcid, 217, 198; İbn Mâce, Salât, 7, H.no:687; Beyhakî, es-Sünenii'l-kübrâ, 1/442; EbÛ Tarîf ten (Radtyallahü anh) şahidi:
Taberânî, el-Mu'cemÜ'l-kebîr, XXII/315, H.no:795; Eşlem kabilesinden bir sahâbiden şahidi İçin bk. 135/1005. hadis. Enes'ten (Radtyallahü anh) şahidi: 134/1004. hadis. Câbir b. Abdullah'tan (Radtyallahü anh) şahidi için bk. 94/964. hadis. Ayrıca 119/989 ve 134/1004. hadislere bk. 94 Benzer rivayet Enes b. Mâlİk'ten nakledildi. Bk. Müsned Trc. H.no: 112/982
Hasen: Müsned, IV/344, H.no:18924 (Şuayb el-Arnavut ve ekibi Ebû Vâkid sebebiyle hadisin isnadının zayıf olduğunu belirtirler. Bk.H.no: 19023); Tahâvî, Şerhu meâni'l-âsâr, 1/191; Taberânî, el-Mu'cemiVl-kebîr, XXH/369, H.no:925; Heysemî,
U li ,il
hadisini zikrederek Bezzâr, Ahmed b. Hanbel (özetle) ve Taberânî Kebİr'inde rivayet ettiğini, senedinde Ebû Vâkıd Salih b. Muhammed (b. Zaide) el-Leysî'nin bulunduğunu, bu râviyİ Ahmed b. Hanbel'İn sika, Yahya b. Main. Dârekutnî ve bir grup âlimin İse zayıf saydığını belirtir. Bk. Mecma', 1/307. Bu râvinin Tirmizî bir, Ebû Dâvûd ve Dârİmî iki, İbn Mâce üç ve Ahmed b. Hanbel ise dört rivayetini nakleder. Tirmizî rivâyetindeki değerlendirmesinde hocası Buhârî'nin: "münkeru'I-hadİs" dediğini nakleder. Bk. Sünen, Hudûd, H.no:1461;
Namaz Vakitleri
Hz. Peygamber'le (Sailaiiahu aleyhi ve seiiem) beraber ikindi namazını kılardım, sonra güneş batmadan (Zü'1-Huleyfe'deki) ağacın96 yanına varırdım.97
• \ j,\£. îiı\ ,-ij Â-iJli- -jc-— ^ AA/ \ \ A
118/988-Hz. Âişe annemizden
98
Bûstrî de fbn Mâce'nin Zevâid'inde zayıf olduğunu ve birçok kimsenin zayıf saydığını belirtir. Bk. Sünen, HudÛd, 22, H.no:2586: Cİhâd, 8, H.no:2769; Tıb, 32, H.no:3508; İbn Mes'ud'un uygulaması bu rivayetin kuvvetlendiğini gösterir: (,y ol ±*
Heysemî bu rivayet için de Taberânî Kebîr'mde nakletti, "râvileri sikadır" der. Bk. Mecma', 1/307. Tahâvî bu rivayetlerden Hz. Peygamber'in ikindi namazından sonra ve güneş batınımdan önce iki fersah yürüdüğünü, dolayısıyla gerek yaya, gerekse binitlİ olarak yürüyüşün caiz olduğu neticesini çıkarır. Ebû Ervâ'dan naklettiği bir rivayette de ( ^» Ji ^
j_*jüı v^«' ûl ,>» p*îl* »iÜ-1) lafzı geçmektedir ki bu da yürüyerek gittiğine delildir. Bk. Şerhu
meâni'l-âsâr, 1/191;
96 Bu ağaç Medine'ye İki fersah uzaklıkta Zü'1-Huleyfe denilen yerdedir. Bk. Bennâ. age., 11/255
97 Benzer rivayet Enes b. MSlik'ten nakledildi. Bk. MUsned Trc. H.no: 112/982 Sened: »}£■ 'J* ^J*}\ J* ow ı3j*-
Sahih: Müsned, VI/37, H.no:23977; İkinci rivayet: VI/278-279, H.no:26256 (Bu rivayette Ahmed b. Hanbel'İn hocası Âmir b. Salih b. Abdullah b. Urve b. Ziibeyr b. Avvam Ebu'l-Hâris ez-ZUbeyrî (v.182/798) zayıftır. Çoğu metruk saymıştır. Zehebî hakkında şu bilgileri verir: "Ahmed b. Hanbel: "Sika biridir. Yalan söylemedi" der, Yahya b. Main: "Kezzâptır/ya-lancidır" dedi. Kendisine: "Ahmed b. Hanbel kendisinden hadis naklediyor?" denilince "Ona ne oluyor, yoksa delirdi mi?" cevabını verdi. Dârekutnî İse metruk olduğunu söyledi. Bk. Kâşif, Trc.no:2535. İbn Hacer onun hadisinin metruk olduğunu, fakat İbn Maİn'in onu yalancı nitelemesi ile aşın/ileri gittiğini ifade eder. Bk.Takrîb, Trc.no:3096. Ahmed b. Hanbel 19, Tirmizî ve Dârİmî birer rivayetini nakleder. Tirmizî herhangi bir yorumda bulunmaz. Ahmed Muhammed Şâkir: "Fıkıh, hadis, nesep, Arap günleri ve şiirlerini bilen bîri idi. Bazı âlimler onu zayıf saydılar. Yahya b. Main onu yalancı saydı. Hattâ hakkında: "Kezzâb, habîs/pis, Allah'ın düşmanı" gibi sıfatları kullandı. Ebû Dâvûd ise Ahmed b. Hanbel'İn ondan sadece üç hadis naklettiğini iddia etti. Ben onun Müsned'de bir yerinde nakillerde bulunduğunu gördüm. BkMiisned, VI/278-279. (Fakat 19 rivayetine biz işaret etmiştik. Bu rivayetlerden çoğu Hz.Âişe'den diğerleri ise Sa*b b. Cessâme, Ka'b b. Mâlik ve Umara b. Huzeyme'nin
Namaz Vakitleri
Güneş (ışığı) benim odama girip daha gölge oluşmadığı bir anda Hz. Peygamber (Saiiaitahü aleyhi ve seiiem) ikindi namazını kılardı.
§İkinci tarikten gelen rivayet: Hz. Âişe annemizden:
Güneş (ışığı) Hz. Âişe'nin odasından henüz çıkmadan Rasûlullah ikindi namazını kılardı, (o dönemdeki) duvar yüksek değildi."
Râvilerden Âmir şöyle diye eliyle işaret etti.
119/989-Basrahlardan Abdülvahid b. Nâfi' el-Kelâî'den:100
amcasındandır.) Ahmed Muhammed Şâkir'İn bu değerlendirmesi için bk. Tirmİzî, Sünen, Cum'a, 64, H.no:594 şerhi". Görüldüğü gibi bu ikinci rivayet Âmir b. Salih sebebiyle zayıftır); Benzer rivayetler için bk. VI/85, H.no:24435; VI/199, H.no:255I2; VI/204, H.no: 25561; Buhâıi, Mevâkît, 13; Müslim, Mesâcid, 168-170; Ebû Dâvûd, Salât, 5, H.no:407; Tirmizî, Salât, 6, H.no: 159 (Tirmizî, bu konuda Enes, Ebû Ervâ, Câbir, Rafı' b. Hadîc'den de nakillerin bulunduğunu, Râfl'den ikindinin geciktirilmesine dair rivayetin sahih olmadığını, Hz.Aişe rivayetinin ise "hasen-sahih" olduğunu söyler); Nesâî, Mevâkît, 8, H.no:505; İbn Mâce, Salât, 5, H.no:683; İbn Huzeyme, 1/170, H.no:332.
99 Peygamberimiz'İn eşlerinin odaları dardı ve duvarı da yüksek değildi. Duvarın gölgesi bir misli olduğunda ikindi vakti girerdi; o anda güneş arsanın arka tarafında olur ve doğu duvarında gölge olmazdı. Bk. Bennâ, age., 11/258
Sened:
ı -*ur
Zayıf: Müsned, Ilİ/463, H.no:15748; Mükerrer için bk. IV/142, H.no:17215; Heysemî, Taberânî'nin benzer rivayetini esas alarak "Ahmed b. Hanbel de benzerini nakletti" der ve buradaki hikayeye İşaret ederek tabiinden olan şeyhin Müsned'de İsİmlendirilmediğini, Taberânî ise bu zatı isimlendirdiğini söyler. (Heysemî'nin kullandığı Müsned nüshalarında bu ismin kayıtlı olmadığını Öğrenmiş oluyoruz. Hâlbuki elimizdeki nüshalarda bu şeyhin ismi Rafı' b. Hadic'in oğlu Abdullah olarak kayıtlıdır.) Senedindeki Abdulvâhid b. Nâfi' el-Kelâî'yi, İbn Hıbbân'ın Sikât'ında ve Duafâ'da zikrettiğini belirtir. Bk. Mecma', 1/307. Ahmed b. Hanbel bu râviden bu rivayetin dışında nakilde bulunmamıştır.
Bennâ hadisin İsnadının zayıf olduğunu söyler. Bunun gerekçesini de "Abdulvâhid Râfİ' b. Hadic'in oğlu Abdullah'tan rivayette bulunmadı. Bu hadisin ne Râfi'den ne de bir başka sahâbiden nakli sahih değildir" şeklinde ifade eder. Bk. Bulûğu'l-emânî, 11/258.
Ayrıca bk. 116/986. hadis
Namaz Vakitleri
Medine'deki (Rasûlullah'ın) mescidine uğradım ve (ikindi)101 namazı için kamet edildi, orada bulunan bir ihtiyar, müezzini kınadı ve dedi ki:
'(Doğrusunu) bilmiyor mUSUn? RaSÛlUİlah'in (Sallallahil aleyhi ve sellem) bu
namazı tehir edilmesini emrettiğini, babam bana nakletti.' 'Bu ihtiyar kimdir?' dedim. 'Abdullah b. Râfî' b. Hadîc (Radıyaiiaha anhf dediler.
120/990-Ebû Melîh anlattı:102
Büreyde el-Eslemî (Radıyallahü anh) ile birlikte bulutlu/kapalı bir günde yapılan savaşta beraberdik, o şöyle dedi:
'Namazı erken (ilk vaktinde) kılın! Rasûlullah (Saiiaiiahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu:
"Kim ikindi namazını terk ederse amelinin (sevabı) boşa gider."l03)
AÇIKLAMA
Buradaki mânâ, kim terk etmeyi helal görürse ya da sürekli terk ederse şeklinde anlaşılabilir. Tîbî dedi ki: 'Bu hadis amelin sevabının noksan olmasına hamle-dilebilir, özellikle amellerin Allah'a yükseldiği bir vakitte ve bu durumda meleklerin 'bıraktığımızda namaz kılmıyordu' şeklindeki sözleri önem arz eder. Ayrıca amelleri reddedilir, şeklinde de anlamak mümkündür.'
ıuı 'Medine'deki (Rasûlullah'ın) mescidine girdim ve müezzin ikindi namazı için ezan
okudu... 'Bk. Dârekutnî 1/251
1(12 Sened: i& ^ > Â ^ ^ J^ »&- 'jf^ r^~» ^ p=*Q 'j j=f^! ı&-
Sahih: Müsned, V/349-350, H.no:22853; Benzer rivayetler için bk. V/361, H.no: 22951;
V/350, H.no:22855; V/360, H.no:22941 (<££) lafzı da bulunmaktadır, 22944; V/357, H.no:22922;
Buhâıi, Mevâkît, 15,34; Nesâî, Salât, 15, H.no:474; îbn Mâce, Salât, 9, H.no:694:
J) 'j- '%* J_ j* ff i/f 'J J^ J&- ^fGJÛı ^- jf-i 'J
/^n £öf Şeybe, 1/301, H.no:3449; « Hıızeyme, I/İ73, H.no:336; Taberânî, e/-Mh 'cemü 'l-kebîr, XII/278, H.no: 13108; el-Mu 'cemü 'l-evsat, VI22, VIII/331;
Ebu'l-Melih Âmir/Zeyd b. Üsâme el-Hüzelî'dir ve sika bindir.
Ebu'd-Derdâ'dan (Radıyallahü anh) şahidi İçin bk. 131/1001. hadis.
İbn Ömer'den (Radıyallahü aıthiimâ) şahidi için bk. 130/1000. hadis.
Nevfel b. Muâviye'den (Radıyallahu anh) şahidi için bk. Müsned, V/429-430, H.no: 23532; Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, 1/445 (75/945. hadis) 103 Bk. Bennâ, age., 11/259
40_____________________________________________________Namaz Vakitleri
Bu rivayetlerden ikindi namazım ilk vaktinde kılmanın önemi anlaşılmaktadır. Değilse bir kişinin ikindiyi kıldıktan sonra daha güneş sararmadan iki millik yolu katetmesi ya da bir devenin kesilip taksim edilmesi, pişirilmesi ve yenmesi mümkün değildir.
Ayrıca burada kapalı günlerde acele etmeye teşvik vardır, zira vakit geçirilebilir.
Müctehidler ikindi namazının ilk vaktinde ihtilâf ettiler:
a-tmam<Ebû Hanîfe'ye göre, gölge bir şeyin iki misli olmadıkça ikindi vakti girmez.
b-Cumhura göre ise, gölge bir misli olduğunda ikindi vakti başlar.
İmam Nevevî der ki: 'Alimlerimiz ikindinin vaktini dörde ayırdılar:
1-Faziletli vakit; ilk vakittir.
2-lhtiyârî (serbest) vakit; gölgenin ik! misli olduğu vakittir.
3-Mekruh vakit; güneş saranncaya kadarki vakittir.
4-ÖzÜr vakti; yolculuk ya da yağmur sebebiyle öğle ile ikindinin cem edildiği vakittir.'104
* İkindi Namazının Fazileti ve Orta Namaz Olması
121/991-Enes b. Mâlik'ten (RdUhühyl05
RaSÛlullah (SallallahU aleyhi ve seltem) dedi ki:
"Kim ikindi namazını kılar, sonra hayır işleyerek106 (orada) akşama kadar oturursa bu, İsmail oğulları soyundan107 sekiz kölenin âzâd edilmesinden daha hayırlıdır."
1114 1. Muhammed, Asi, 1/145; Şafiî, Ümm, 1/91-92; SehnÛn, el-Miidevvenetü'l-kübrâ, 1/56; Merğınânî, Hidâye, 1/38; Nevevî, Mecmu", 111/25, 28, 54; İbn Kudâme, Muğnî, 1/383-385; Desûkî, Haşiye, 1/177; Bennâ, age., 11/259.
105 Sened: »fc J j&ı > 4'j ji iC ı&- ft> jî ^ ı&-
Hasen: Müsned, 111/262, H.no:13695 (Hamza Ahmed tahricinde sahih olduğunu belirtir); Ebû Dâvûd, İlim, 13, H.no:3667; Muallâ b. Zİyâd saduktur. Bennâ hadisin isnadının ceyyid olduğunu söyler. Bk. Bülûğu'l-emânî, 11/260.
106 Yani zikir, Kur'ân okuma veya ilim müzakeresi gibi işler yaparsa. Bk. Bennâ, age. 11/260
107 Zira onları âzâd etmek çok .faziletlidir. Bk. Bennâ, age., 11/260
Namaz Vakitleri________________________________________________________41_
122/992-Ebû Basra el-Gıfârî anlattı (Radıyaiiahüanhy. m Rasûlullah (Saitaitaha aleyhi ve seitem) bize ikindi namazı kıldırdı, namaz bitince şöyle dedi:
"Bu namaz sizden önceki (ümmetlere) emredildi, onlar gevşek davrandılar ve bunu terk ettiler. Sizden kim bu namazı (sürekli) kılarsa kendisine ecri iki kat olarak veri I ir/ katlanır. Bu namazdan sonra şahit görünün-
123/993-Ebû Hüreyre'den (Radıyatiahü anhy.
ııo
Sened: i'p- J «in j> 'j- ',/&& <£ J p- 'j- >-+■ jî *> J&- jû 'jtüj ^ > J^ ı&. jû L>& lâ
Sahih: MOma/, VI/396-397, H.no:27102; Benzer rivayetler için bk. Vİ/397, H.no: 27104-27105:
Müslim, Müsâfirûn, 292; Afej^ı, Mevâkî^, 14, H.no:519; Beyhakî. es-Sünenü'l-kübrâ,
n/452.
m Bk. Bennâ, <#«., 11/260
1'" Sened: ^JO ^..t '^ jitft > İjjı) isli. Jıî Jyli ^ î^jiü ı^-
Safaih: Müsned, H/396, H.no': 9124; Benzer rivayetler için bk. 11/344, H.no:8519; 11/266 H.no:7601; 11/233, H.no: 7185 Bu iki rivayet şu lafızlarla nakledilir:
î^"0 Ö*A*J L^*1 &-J J*^1 '"^ J* Çr^' / •'^l J^1 Jü ı^-j -4^ 4!> jt* 411 J^j ji İji^i ^,1 'J.
11/474, H.no: 10089 (rivayetini verdiğimiz metnin sadece ikinci kısmı); 11/257, H.no:7483 {59/929. hadis); Mâlik, Kasnı's-salât, 82; Buhârf, Mevâkît, 16; Ezan, 31; Müslim
42_____________________________________________________Namaz Vakitleri
RaSÛlullah (SallaltalıÜ aleyhi ve scllem) buyurdu ki:
"(Amelleri kaydeden) gece ve gündüz melekleri sabah ve ikindi namazında (nöbet değişimi için) buluşurlar. Sabah namazında buluşurlar ve (nöbeti biten) gece melekleri (yanında sizin amelleriniz olduğu hâlde) Allah'a yükselir. Gündüz melekleri (sizinle) kalırlar ve ikindi namazında (gece meleği) ile buluşurlar. (Nöbeti biten) gündüz melekleri (yanında sizin amelleriniz olduğu hâlde) Allah'a yükselir ve gece melekleri (sizinle) kalırlar.
Allah olayları en iyi bilen olduğu hâlde meleklere sorar:
'Kullarımı hangi hâlde bıraktınız?' Melekler (her seferinde) şöyle derler:
'(Kendilerinden) ayrıldığımızda namaz kılıyorlardı, (yanlarına) vardığımızda da namaz kılıyorlardı.'"111
(Râvilerden) Süleyman (el-A'meş) ekledi: 'Bunu bilmiyorum, ancak şöyle nakletti:
"(Melekler der ki;) Onları Kıyamet günü affet!1"
124/994-Hz. Ali'den (Rdtihüh): m
Mesâcid, 210; TinnizU Tefsîru'l-Kur'ân, 17/5, H.no: 3135 (hasen-sahih); Nesâî, Salât, 21, H.no:483; İbn Mâce, Salât, 2, H.no:670.
Ayrıca 59/929. hadise bk. 111 Bk. Müsned Trc. H.no: 59/929 ve açıklaması
" Sened: jSi J, p^'jt- ~£* J fLS ^ ^ito ı&- \,& y\ üii.
Sahih: Müsned, 1/113, H.no:911; Şu'be gibi bazı âlimler Çe£) ve (^:>0 kelimelerinde şüpheye düşmüşlerdir. Bu husus şu rivayette dile getirilir: (îıü <-i ^4* *j$- ıili üjŞ's &$ J İü) Bk. 1/137, H.no:1151. Benzer rivayetler için bk. 1/122, H.no:994 (Bu rivayette Hendek savaşı lafzı geçer. (JU*m) veya Ç$M) kelimeleri yerine ('4^') lafzı zikredilir ve şu ziyade vardır: (v£' i' Ir^1 ^**S" jî If^iü o4> ^-)); 1/135, H.no:1132 (jj^Jı j>'} > C> Ji- jxkİı '(# ixm oır); 1/146, H.no:1245; 1/154, H.no:1326; 1/81-82, H.no:617; 1/79, H.no:591; 1/122, H.no:990 (Bir sonraki 125/995. hadis); 1/126, H.no:1036; V135. H.no:1134; V137, H.no:ll50; 1/144, H.no:1220; 1/150, H.no:1287 (Bu rivayet hâdisenin Uhud savaşında olduğunu ifade etmektedir. Fakat hadis senedindeki Câbir el-Cu'fî isimli râvi sebebiyle zayıftır); 1/151, H.no:1298; 1/152, H.no:1305, 1307; 1/153, H.no:1313; Buhârî. Cihâd, 98; Tefsir, 42; Deavât, 58; Müslim, Mesâcid, 202; Ebû Dâvûd, Salât, 5, H.no:409 (Hendek günü lafzı ile); Tirmizl Tefsir, 2/31, H.no:2984 (hasen-sahih); Nesât, Salât, 14, H.no:471; İbn Mâce, Salât, 6, H.no:684; Dârimi, Salât, 28, H.no:1235;
Orta namazının ikindi namazı olduğuna dâir hadisin şâhidleri: a-İbn Abbas'tan (Radıyallahü anhiimâ) şahidi için bk. 126/996. hadis
Namaz Vakitleri
Rasûlullah (SdMiahu aleyhi ve seüem) Ahzab (Hendek savaşı)113 günü şöyle dedi: "Orta namaz olan ikindi namazını (kılmamıza) mani oldular, Allah da
onların kabirlerini ve evlerini ateşle doldursun!"
Sonra Rasûlullah onu/kazasını iki akşam vakti olan akşam ile yatsı
arasında kıldı.
§(Râvilerden biri olan) Ebû Muâviye bir keresinde; yani akşam ile yatsı arasında, diye (açıklamalı olarak) nakletti.
b-Semüra b. Cündüb'den (Radıyallahü anh) şahidi için bk. 127/997. hadis c-Zeyd b. Sâbİt'ten {Radıyallahü anh) şahidi için bk. 128/998. hadis d-Hz.Âİşe'den (Radıyallahü anhâ) şahidi için bk. 129/999. hadis e-tbn Mes'ûd'dan (Radtyallahüanh) şahidi:
, 1/456, _H.no:4365; 1/403-404, H.no:3829; 1/392, H.no:37İ6:
Mfc/im, Mesâcid, 206; ftn A/dce, Saiât, 6, H.no:686; TYım/zf, Salâl, 19, H.no:181 (hasen-sahİh).Tirmizî, (jU'» ;^C J.!-^ &C) lafzı ile naklettiği hadisi, bir başka konuda da tekrar eder. Bk. Tefsîr, 2/32, H.no:2985 (Tirmizî hadisin Zeyd b. Sabit, Ebû Hâşim b. Utbe ve Ebû Hüreyre'den nakledildiğini söyleyerek "hasen-sahıh" hükmü verir).
f-Berâ b. Âzib'den (Radıyallahü anh) şahidi: i i Jli j ^ j
, IV/301, H.no:18579; Müslim, Mesâcid, 208; £&9 Öâvfld. Saiât, 5, H.no:4lO; Tirmizî, Tefsir, 2/29, H.no:2982 (hasen-sahih); Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, 1/459;
g-Huzeyfe'den (Radıyallahü anh) şahidi İçin bk. Heysemî, Bezzâr tarafından sahih ricali İle nakledildiğini söyler. Bk. Mecrna', 1/309
h-Câbir b. Abdullah'tan (Radıyallahii anh) şahidi için bk. Buhârî, Havf, 4; Mevâkît, 36, 38; Ezan, 26; Müslim, Mesâcid, 209:
77/mizf, Salât, 18, H.no:180{hasen-sahih); Nesâî, Sehv, 105, H.no:1364.
Ayrıca Heysemî, Bezzâr tarafından da sahih hadis ricali ile nakledildiğini söyler. Bk. Mecma', 1/309
ı-ümmU Seleme'den (Radıyallahü anhâ) şahidi için bk. Heysemî, Taberânî tarafından nakledildiğini, senedinde zayıf kabul ettiği Müslim b. eİ-Mülâî el-A'ver'in bulunduğunu söyler. Bk. Mecma',1/310
İ-Hz. Hafsa'dan (Radıyallahü anhâ) şahidi:
^iii 4) ijijî) _^ı i^tUj ^
Mâlik, Saiâtii'l-cemâa, 25.
j-Ebû Cumuu'dan (Radıyallahü anh) şahidi için bk. 218/1088. hadis.
Ayrıca bir sonraki 125/995. hadise bk.
113 Bu savaş Ahzâb sûresinin adını aldığı meşhur olaydır, ona Hendek savaşı da denir ki h. 4. ya da 5. yılda gerçekleşmiştir. Bk. Bennâ, age., 11/261
44 Namaz Vakitleri
125/995-(Z.) Hz. Ali'den (Radıyaiiaha anhy. m
Biz orta namazın sabah namazı olduğu görüşündeydik, (ancak) RasÛlullah
(Sallallahiİ aleyhi ve setlem) ŞÖyle dedi:
"0, ikindi namazıdır/' yani orta namazı.
126/996-İbn Abbas'tan (RadıyallahU anhümâ)'.
115
1/153, H.no:1313.
Âsim, İbn Ebİ'n-Necûd'dur. Talebesi Süfyân es-Sevrî'dir. Eşcaî İse Ubeydullah b. Abdurrahman el-Eşcaî'dir. Sevrî'den yazdığı hadislerde çok kuvvetli ve sika biridir. Ebû İshak et-Tirmizî: İbrahim b. Ebu'1-Leys Nasr'dır ve çok zayıf biridir. Ahmed b. Hatibe)'in oğlu Abdullah'ın hocasıdır. Aslen Tirmizlİdir, Bağdat'a yerleşmiştir. İbn Maîn yalancı saymış; Yakub b. Şeybe: "Bizim arkadaşlarımız önceleri ondan hadis yazarlardı, ama terk ettiler. Yanında Eşcaî'nin kitapları vardı. Yanındakilerle yetinmeyerek mevzu sayılabİIen rivayetler nakletti" der. EbÛ Dâvûd da İbn Maîn'den naklen: "Beş hadis de zayıf sayılmıştır" diyerek bu beş rivayeti açıklar, İbn Hacer Ta'cîlü'l-menfea'da (s.22) bu açıklamalarda bulunur ve netice olarak Eşcaî'den nakilleri makbuldür, diğer hocalarından nakillerinde ise tevakkuf edilmesi gerekir.
Bu hadisin mlltâbileri vardır. Meselâ benzer rivayet olarak verdiğimiz nakil bir mütâbidir. Ayrıca Tahâvî "Ebû Bişr er-Rakkî-Firyâbî-Süfyân..."; "Şücâ' b. Velîd-Zâide b. Kudâme-Âsım..." senedleri ile nakleder. Bk. Şerhu meâni'l-âsâr, 1/173-174.
Hadisin değerlendirmesi İçin bk. Âmir Hasan Sabrı, Zevâidu Abdülah b. Ahmed b. Hanbelfi'l-Müsned, H,no:19.
Ayrıca bir önceki 124/994. hadise ve dipnottaki şâhidlerine bk. 1 ıs Sened: siju > J** ı&- H-ıi ı3fc- -ûUJı i> £j^-
Sahih: Müsned, 1/301, H.no:2745; Heysemî, hadisin Ahmed b. Hanbel, Taberânî ve Bezzâ tarafından (benzer bir lafızla) nakledildiğini, senedindeki râvilerin sika olduklarını belirtir. Bl. Mecma ',1/309. Ayrıca Önceki 125/995, 124/994. hadise ve dipnottaki şâhidlerine bk.
Namaz Vakitleri
Rasûlullah (Saiiaitaha aleyhi ve seiıem) bir savaşta116 düşmanla çarpıştı ve kendisini bırakmadılar, ta ki ikindi namazını vaktinde kılamadı, bu durumu görünce şöyle dedi:
"Allah'ım! Orta namazı kılmamızı engelleyenlerin evlerini ateşle doldur, kabirlerini ateşle doldur!"
116 Yani Hendek savaşında. Bk. Bennâ, age.,\\l2(>\
117-, , , , > .-,,-, , , 4f, • '. • « ■ ,. A» ■
Sahih: Afüsnet/, V/12, H.no:20009/l; V/13, H.no:20031; V/22, H.no:2013İ; V/7, H.no: 19965; V/8,H.no:19974:
>â İV- y llS, Ü lilH-j yL-İİl ^Hj BCJl ili jtî ol^ÜaJl Ji ljfai& Jlİ ^j 4* *Ûl J^ -İli ^ jl Î^U. ^e
T/rm/zf, Salât, 19, H.no: 182 (Tirmizî, hadisin Hz.Ali, Ibn Mes'Ûd, Zeyd b. SSbit, Âişe, Hafsa, EbÛ Hüreyre ve Ebû Hâşim b. Utbe'den şâhidlerinin bulunduğunu belirterek Buhârî'den naklettiği rivayete göre Hasan'ın Semüra'dan bu naklinin "sahih" olduğunu ve Hasan*ın Semüra'dan hadis işittiğini söyler. Fakat kendi kanaatinin hadisin "hasen" olduğu yönündedir. Buhârî hocası Ali b. el-Medînî'den "Hasan'in Semüra'dan semainin sahih olduğunu ve bu hadisle delil getirilebileceği" görüşünü nakleder); Tirmizî bir başka konuda ise "hasen-sahîh" hükmü verir. BkTefsîr, H.no:2983; Zeyd b. Sabit ve Hz. Âişe'nin: "Orta namazı, öğle namazıdır" sözünü nakleden Tirmizî, Ibn Abbas ve Ibn Ömer'in de: "Orta namazı, sabah namazıdır" dediğini İfade eder. Aynca 124/994. hadise ve dipnottaki şâhidlerine bk.
46 Namaz Vakitleri
128/998-Abdurrahman b. Ebân b. Osman'dan:l18
Zeyd b. Sabit (Radıyaiiaha anh) gün ortasına doğru Mervan'ın yanından çıktı. Bizde;
'Bu saatte, kendisine bazı sorular sorulmasa Mervan'ın yanında bulunmaz' diye konuştuk. Ben kalktım ve konuştuğumuz şeyi sordum, dedi ki:
'Evet, Rasûlullah'tan (Saihiiahu aleyhi ve senem) duyduğum bazı hadisleri sordu, ben Rasûlullah'ın şöyle dediğini işittim:
(Heysemî, senedindeki râvilerin sika olduklarını, fakat Zibrikân'ın (Zebrikân/Zibrikân b. Amr b. Ümeyye ed-Damrî'nİn) Üsâme b. Zeyd ve Zeyd b. Sâbit'ten hadis işitmediğini belirtir. Bk. Mecma', 1/308-309.) Mâlik, Salâtü'l-cum'a, 27 -mevkuf olarak- (JM '&* J^'} nUı); Tinnizt, İlim, 7, H.no:2656 (Hasendir. Hadisin sadece İlk bölümü nakledilmiştir); Ebû Dâvûd, Salât, 5, H.no: 411 (merfû olarak); İlim, 10, H.no:3660; îbn Mâce, Mukaddime, 18, H.no:230; Zühd, 2, H.no:4105; Mesâcid, 17, H.no:795 (Sadece cemaati terk ile ilgili bölümü nakleder); Dârimî, Mukaddime, 24, H.no:235; Heysemî, Mevârid, 1/169, H.no:72; Ebû Nuaym, MUstahrec, 1/40-41, H.no:10-12; Makdisî, Muhtara, VI/307-308, H.no:2329; (Dârekutnî, hadisin son bölümünde ızdırab bulunduğunu ifade eder.) Beyhakî, İ'tikâd, s.245; Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, V/143, H.no:4890; V/154, H.no:4924-4925; İbn EM Âsim, 1/45, H.no:94;
Hadisin şâhidleri için bk. 43/240. hadis (İlim konusu).
Ayrıca 124/994. hadise ve dipnottaki şâhidlerine bk. Hadisin üçüncü bölümü ise Medh ve Zem/Övgü ve Yergi konusunda 42/9057. hadiste zikredilecektir.
Namaz Vakitleri________________________________________________47
"Benden bir hadis duyup başkasına aktarmak için onu ezberleyenin yüzünü Allah ağartsın/aydınlatsın, Nice fıkıh/dini bilgiler öğrenen var ki âlim değildir ve nice fıkıh/dini bilgiler öğrenen var ki kendilerinden daha fazla anlama kabiliyeti olanlara naklederler.
Üç şey var ki dünyanın sonuna kadar Müslüman kalbi (onların doğru olduğunda) yanılmaz;
Allah İçin samimiyetle amel etmek, yöneticilere nasihat etmek ve İslâm toplumu ile beraber hareket etmek.
Onların daveti, kendilerinden sonra gelenleri de kapsar. Kimin hedefi âhiret kazancı olursa Allah onun kazancını toplar (bereketlendirir) kalbinde kanâat yaratır ve istemediği119 hâlde kendisine dünyalık ulaşır. Kimin niyeti de dünyalık kazançsa Allah onun (mal-mülk) kayıplarını artırır, gözünde fakir kalma duygusu120 yaratır ve (ne kadar hırslı olursa olsun) ancak takdir edilen kadar kendisine dünyalık ulaşır."
BizeMervan; 'es-Salâtü'1-Vüsta'yı (orta namazı)' sordu,
'O, öğle namazıdır' dedik.
129/999-Hz. Âişe annemizin mevlâsı Ebû Yûnus anlattı: l21
Hz. Âişe (Radıyaiiahü anhâ) bana kendisi için bir mushaf nüshası yazmamı
emretti ve dedi ki:
"'Namazları ve orta namazını koruyun!' ayetine gelince bana
haber et!"
Bu ayete varınca ona haber ettim ve bana şu şekilde yazmamı emretti: 'Namazları, orta namazını ve ikindi namazını koruyun!' Rasû-
lullah'tan (Saiiaiiaha aleyhi ve seihm) böyle duydum, diye nakletti.
119 Dünyalık kendisine düşük ve alçalarak gelir. Bk. Bennâ, Bulüğu'l-emânî, 1/165
120 Lafız manası, fakirliği İki gözünün arasında kılar, şeklindedir. Ancak anlaşılması için yukarıdaki şekilde terceme edildi. Bu cümle o kişideki fakirlik korkusundan kinayedir. (Bk. Münâvi, Feyzu'l-Kadİr, 1/255; Mübarekfûrî, Tuhfetü'l-Ahvezî, VI1/140)
121 Sened: ^- J ^ûüîı j- pLt J ^ > ijju ^pJ jıi Cjl^-ı gii.
Sahih: Müsned, VI/73, H.no:24329; Benzer rivayet için bk. VI/178, H.no:25326; Mâlik, Salâtü'l-cemâa, 25; Müslim, Mesâcid, 207; Ebû Dâvûd, Salât, 5, H.no:410; Tirmizî, Tefsir, 2/29, H.no:2982 (Bu konuda Hafsa'dan da bir rivayetin bulunduğunu bildiren Tİrmizî hadisin "hasen-sahih" olduğuna hükmeder); Nesâî, Salât, 14, H.no:470; Ayrıca 124/994. hadise ve dipnottaki şâhidierine bk.
48_____________________________________________________Namaz Vakitleri
NOT: Hz. Âişe'nin (Radtyallahü anhâ) bu şekilde yazdırdığı âhad haberie bize ulaşmaktadır. Kur'ân olabilmesi için mutlaka mütevatir haberle nakledilmelidir. O hâlde buradaki haberi şaz haber ya da orta namazın tefsiri olarak görülür.122 §Orta namaz ile ilgili ihtilâf:
a- Hz. Ali, Ibn Abbas ve Mâlik b. Enes'ten123 gelen bir rivayette sabah namazıdır, dendi.
b- Hz. Âişe, EbÛ Saîd, Zeyd b. Sabit, Urve b. Zübeyr, Abdullah b. Şeddâd ve İbn Ömer'den gelen rivayette ise Öğle namazıdır.
c-Ancak bu konuda en kuvvetli görüş ikindi namazıdır, zira hadislerde124 Peygamberimiz bizzat açıklamıştır ve yukarıda ismi geçenlerin bir çoğu da dahil sahabe, tabiûn, etba ve müctehid imamların birleştiği görüş budur. Bu görüş Hz. Ömer, Ali, İbn Mes'ûd, EbÛ Eyyub, Abdullah b. Amr, Semüra b. Cündüb, EbÛ Hüreyre, EbÛ Saîd, Hafsa, Ümmü Habibe, Ümmü Seleme, ayrıca îbn Ömer, Ubeyde, İbrahim en-Nehâî, Saîd b. Cübeyr, İbn Şîrîn, Hasan b. Münzir, EbÛ Hanîfe, EbÛ Yusuf, Şafiî, Ahmed b. Hanbel... gibi âlimlerden nakledilmiştir. Ayrıca (Müsned Trc. H.no: 125/9995'de) Hz. Ali orta namazını sabah namazı olarak bildiklerini, ancak ikindi namazı olması gerektiğini kendisi söylemiştir.I2S
* tkindi Namazım Terk Etmek ya da Geciktirmek
130/IOOO-İbn Ömer'den (Radıyallahü anhümây}
122 Bk. Bennâ, age.. U/262
123 Mâlik, Muvatta, Salat, 8, H.no: 28
124 Hadisler için bk. Müsned Trc. H.no: 124/994,125/9995,126/996,127/997,129/999
135 Mâlik, Salat, 8, H.no: 25-28; İbn Hazm, Muhallâ, IV/249; Şîrâzî, Mühezzeb, 1/53; Zemahşerî, Keşşaf, 1/283-284; Nevevî, MecmÛ', 111/60-61; İbn Kudâme, Muğnî, 1/387-389; İbn Kesir. Tefsir, 1/274-278; Îbnü'l-Hümam, Fethu'l-Kadîr, 1/257; Bennâ, age., 11/263
Sened: çti > çiti- ^ 0j> 'J J*ji ufti-
Sahih: Müsned, 11/27, H.no:4805; Mükerrer için bk. 11/76, H.no:5467; Diğer rivayet: 11/75, H.no:5455; Diğer lafız: 11/13, H.no:4621; Benzer rivayetler için bk. H/148, H.no:6358; 11/145. H.no:6320, 6324; 11/134, H.no:6177; 11/124, H.no:6065; 11/102, H.no:5780; 11/64, H.no:5313; 11/54, H.no:5161; 11/48, H.no:5084; II/8, H.no:4545; H/124, H.no:6065; Mâlik, VükÛt, 21; Abdürrezzâk, 1/548, 576, H.no:2074-2075. 2191; Buhârî, Mevâkît, 14; Müslim, Mesâcid, 200-201; Ebû Dâvûd, Salât, 5, H.no:414; Tirmizî, Salât, 14, H.no:175 (Büreyde ve Nevfel b. Muâviye'den şâhidleri vardır. Bu rivayet ise "hasen-sahihtir"); Nesâî, Salât, 17, H.no:476 (Nevfel b. Muâviye'den şahidi) 477 (İbn Ömer ve Nevfel'den), 478 (Nevfel'den); Mevâkît, 9,
Namaz Vakitleri_____________________________________________________49
Rasûlullah'ın (Saiiatiahu aleyhi ve seiiem) şöyle dediğini duydum: "Kim bilerek ikindi namazını güneş batıncaya kadar terk ederse/ kılmazsa127 sanki ailesine ve malına noksanlık gelmiş olur."
ŞRâvüerden biri olan Şeybân ekledi: Yani ailesi ve malı (başkası tarafından) ele geçirilmiş (gibi) olur.
lŞl/lOOl-Ebû Derdâ'dan (Radıyaiiahu anhy.m
RasÛIullah (SallallahU aleyhi ve seltem) ŞÖyle dedi:
"Kim ikindi namazını vakti geçinceye kadar bilerek terk ederse/kılmazsa emeği boşa gider."
- \ . . v 'l\ rv
H.no:510; es-Sünenü'l-kübrâ, 1/153-154, 468. H.no:364-365, 1498; İbn Mace, Salât, 6, H.no:685; Dârimi, Saiât, 27, H.no:1233-1234; Tayâlisî, s.249, H.no:1808; İbn Ebî Şeybe, 1/301, H.no:3442-3443; Abd b. Humeyd, s.243, H.no:749; İbnü'l-Ca'd, s.442. H.no:3013, 3015; EbûAvâne, 1/13, H.no:42; EbÛAvâne, 1/296, H.no:1042; Ebû Ya'îâ, IX/335-336, 343, 371, 372, 380, H.no:5447.5453, 5495-5496, 5505; X/181,194, H.no:5806,5824; İbn Huzeyme, 11/173, H.no:335; ibn Hıbbân, IV/331, H.no:1469;Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, XII/278, H.no:13l08; el-Mu'cemü't-evsat, 1/122, 386, H.no:386, 8780; Müsnedü'ş-Şâmiyyîn, 1/65, 411, H.no:71, 717; Beyhakî, Şuabü'l-îmân, 111/53, H.no:2845; es-Sünenü'l-kübrâ, 1/444-445; Nevfel b. Muâvİye'den (Radıyatlahü anh) şahidi:
f, Salât, 17, H.no:476-478; Ayrıca bk.75/945. hadis. Ebu'd-Derdâ'dan (Radiyallahü anh) şahidi için bk. 131/1001. hadis. Büreyde'den (Radıyallahü anh) şahidi için bk. 120/990. hadis
127 Diğer rivayette; "ikindi namazı kaçarsa" şeklindedir.
128 Sened: &i J jıîî jûi jpıi- ırır î;*î ^ j^i j* ^_^i xmj ^; iıi ır>( jıî pi tâi. jû ju
Sahih: Müsned, VI/442, H.no:27365; Ân Ebî Şeybe, 1/301, H.no:3445; Münzirî, hadisi Ahmed b.
HanbeFe nisbet ederek isnadının sahih olduğunu ifade eder. Bk.Terğîb, 1/183. BUreyde'den (Radıyallahü anh) şahidi için bk. 120/990. hadis İbn Ömer'den (Radıyaltahü anhümâ) şahidi için bk. 130/1000. hadis. Nevfel b. Muâvİye'den (Radtyallahü anh) şahidi İçin bk. 75/945. hadis.
50 Namaz Vakitleri
132/1002- Ala b. Abdurrahman anlattı:129
Öğle namazını kıldığımız bir vakitte ben ve ensardan bir kişi Enes b. Mâlik'in (Radıyaiiaha anh) yanına girdik. Enes cariyesinden abdest suyu isteyince dedik ki:
'Hangi namazı kılacaksın?' Enes:
''ikindiyi*
'Biz şimdi öğle namazını kıldık.'
'Rasûluüah 'in (Saiiaiiahü aieyM ve seiiem) şöyle dediğini işittim:
"Bu, münafık kişinin namazıdır; güneş şeytanın iki boynuzu arasında oluncaya130 kadar namazı terk eder. O vakitte Allah'ı çok az zikreder."'
Sened: j
Sahih: Müsned, 111/102-103, H.no:11938; İkinci rivayet: 111/149, H.no:12448; Benzer rivayetler için bk. III/185, H.no:12864; IH/247, H.no:13523 (133/1003. hadis); III/214, H.no:13172; Mâlik, Kur'ân, 46; Buharı, Mevâkît, 13:
'jUiJl J~4 îlJJi-y ilAİ J ^ J* Üi-İ J^- ûf> 'fi 'yİkil jL^ -M- J '^> '£ Ö* ]}yİ J^ J, ÜCA Jı 'j-
Müslim, Mesâcid, 195:
vlli-î Uli -u^_İJı v-^*< sj1^J j4^' J' Li^jîl jj- «^aJ^ 'j1' J ^'-' üî (j-"1 ı^*1 J^^ *^ ıj^J' -^* J< '^ı J*
£6u Ddvûd, Salât, 5, H.no:413; Tirmizî, Salât, 6, H.no:160 (hasen-sahih); Nesâî, Mevâkît, 9, H.no:509; Ayrıca bir sonraki hadise bk.
130 Yani kafirler tarafından böyle olduğu kabul edilen ya da güneşe secde edilen bir vakitte namazı terk ederdi.
Namaz Vakitleri___________________________________________________51_
§(Alâ'dan) ikinci tarikle gelen rivayet:'31
Öğleden sonra Enes b. Mâlik'in yanına girdik. O, ikindiyi kılmaya kalktı, namazını bitirince biz namazı erken kılmasını hatırlattık. Bunun üzerine
Enes (Radıyaliahü anlı) dedi ki:
'Rasûlullah'ın (Saiiaiiahu aleyhi ve seiiem) şöyle dediğini işittim: "Bu, münafıkların namazıdır. " (Üç kere tekrarladı ve ekledi;) "Onlardan biri güneş sararıncaya kadar oturur, o anda (sanki) güneş
şeytanın boynuzları arasındadır.132 Kalkar, hızla dört rekat kılar ki burada
da Allah'ı çok az zikreder."
133/1003-Enes b. Mâlik'ten iRadtyaliahü anhy.m
RaSÛlullah (Sallailahü aleyhi ve sellem) dedi ki:
"Dikkat edin! Size münafığın namazını anlatıyorum;
O kişi, ikindi vakti sonu (sanki) güneş şeytanın boynuzları arasındayken ya da üzerindeyken kalkar ve horozun (yemi) gagalamasına benzer aceleyle namazı kılar. Burada da Allah'ı çok az zikreder."
AÇIKLAMA
Güneşin şeytanın boynuzlan arasında olması kinayedir ve bu konuda zikredilen ihtimaller şunlardır:
a-Boynuz manasmdakİ karn (jj_*)t) ismi, karane (û^_î) fiilinden gelebilir ki yaklaşmak manasındadır, yani güneş batarken şeytan yaklaşır, yaklaştığı vakittir.
b-Karn (o^-aJi) taraftar manasındadır, yani şeytanın taraftarlarının ibadet ettiği
vakit manasındadır.
c-Burada bir teşbih vardır, yani şeytan sanki boynuzu ile o kişiye vurup namazı geciktirmektedir ki bu onun aldatması, ve kalplere güzel göstermesidir.
131 Yukarıda metni zikredilen İkinci tarik birincinin benzeridir. Bu nedenle ikinci tarikten gelen rivayetin tümü yerine sadece farklı kısmı terceme edildi. 32 Yani, o kişi kafirlerin güneşe ibadet/secde ettiği bir vakite namaz kılar. Sened: iUü 'J ^jf '^~~. jıî
Sahih: Müsned, IH/247, H.no:13523; Benzer rivayetler için bk.' 111/102-103, H.no:11938 (132/1002. hadis); III/149, H.no:12448; Mâlik, Kur'ân, 46; Buhârî, Mevâkît, 13; Müslim, Mesâcid, 195; Ebû Dâvâd, Salât, 5, H.no:413; Tirmizt, Salât, 6, H.no:160 (hasen-sahih); Nesâî, Mevâkît, 9, H.no:509; Ayrıca bir önceki 132/1002. hadise bk.
52_____________________________________________________Namaz Vakitleri
d-GUneş batarken şeytan güneşin önünde durur ki güneşe tapanlar ona tapsın, bu anda güneş sanki onun boynuzlan arasından batmaktadır. Doğrusunu Allah bilir.134 §Buna benzer bazı hadisler:
"U-JU İjiiŞi v/ ,j-*JJt oilS* ^ jjJl j*)ı jî jildl İ^L«( fX^ -jll"
"Size münafığın namazını haber vereyim mi? İkindi namazını geciktirir, hattâ güneş inek yağı135 gibi olduğunda (sarardığında) namazı kılar."l36
" ...^-^looi-ı 1*1 ,y->* jiÜJ BU iLi""
"İşte bu münafığın namazıdır, güneş saranncaya kadar bekler..."137 §İkindi namazının ilk ve son vakti ile ilgili ihtilaf için bk. 99/969. hadisin açılaması.
* Gündüzün Vitri Sayılan Akşam Namazı ve Bu Namazın Vakti
134/1004-Enes b. Mâlik'ten (Radtyaiiahü anh):
.138
134 Nevevî, Şerhu Sahihi Müslim, V/İ24; Azimâbâdt, Avnü'l-Ma'bûd, IV/11 i; Bennâ, age., 11/265
135 İbnü'l-Esîr, Nihâye, ilim
136 Hâkim, 1/309; Dârekutnî. 1/252
137 İbn Huzeyme, Sahİh,I/172; Hâkim, 1/309 1MSened::£J->J?*'ı&.
Sahih: Müsned, III/114, H.no:12075; Benzer rivayetler için bk. III/İ99, H.no:12993 ('jü $ >»; III/105, H.no: 11963:
(Mükerreri): III/206, H.no:13072; III/189, H.no:12899; IH/205, H.no:13064
& 4 Ilı J^ ^5« c4î yç vjU* JL'ı^O; 111/265, H.no:13735:
l>>f J.j û) jıü ^> ^. iüi. / öır, ^ij ^ $L'3 4i J J âîû 1
BaM/f. Cihâd, 80; A/öj/rm, Cihâd, 136; Ebü Dâvûd. Salât, 6, H.no:416. Bu rivayette "okun düştüğü yerin görülüp-görülmemesinin" zaman tayininde bir yöntem olarak kullanıldığını görmekteyiz. Bunun şâhidleri:
a-Râfî' b. Hadîc'den (Radıyallaha anh) şahidi için bk,l 16/986. hadis. b-Câbİr b. Abdullah'tan (Radıyallahu anlı) şahidi için 94/964. hadis c-Zeyd b. Hâlid el-Cühenî'den (Radtyallahü anh) şahidi:
Müsned, IV/114, H.no:16966; IV/115, H.no:16978; IV/117^ H.no:16990 (Heysemî, hadisin Ahmed, Taberânî tarafından nakledildiğini, senedinde Tev'eme'nin âzâdlığı Salih'in
Namaz Vakitleri_____________________________________________________53^
Rasûlullah (Saitaihha ateyhi ve seiiem) döneminde akşam namazını kılardık, sonra bizden biri Benî Selime yurduna varırdı da hâlâ ok atımı mesafeleri görürdü (hava aydınlık olurdu).
54_____________________________________________________Namaz Vakitleri
O dönemde (kendileri) Hz. Peygamber (Saiiaüahu aleyhi ve seiiem) ile akşam namazı kılarlar, sonra Medine'nin en uzak bölgesindeki ailelerinin yanına dönüp okun düştüğü yeri/menzilini görerek ok atışı yaparlardı.
136/1006-Seleme b. Ekvâ'dan (RadıyaiiaManhy.w Rasûlullah (Saiiaiiahü aleyhi ve seiiem) güneşin üst bölümü de142 battığı/kaybolduğu anda akşam namazını kılardı.
137/1007-Ebû Eyyûb el-Ensârî'den (Rdihhü hyH3
141
Sened: -£* ^ 'J^ Cji- jıî jr£> ıiiii- jıî
Sahih: Müsned, IV/51, H.no:l6484; Benzer rivayet:
IV/54, H.no:16502; Buhâri, Mevâkît, 18; Müslim, Mesâcid, 216; Ebû Dâvûd, Salât, 6, H.no:417; Tinnizî, Salât, 8, H.no:164 (Câbir, Sunâbihî, Zeyd b. Hâlid, Enes, Rafı' b. Hadic, Ebû Eyyûb, Ümmü Habîbe, Abbas b. Abdulmuttalib, İbn Abbâs'tan da nakiller vardır. Abbas'ın rivayeti mevkuf olarak daha sahihtir. Sunâbihî İse Hz. Peygamber'den hadis işitmedi. Bu zat Hz.Ebû Bekir'in arkadaşıdır. Seleme b. el-Ekva' hadisi ise "hasen-sahİh" tir.); İbn Mâce, Salât, 7, H.no:688; Dârimi, Salât, 16, H.no:l212;
Heysemî, Sunâbihî, Haris b. Vehb ve ibn Mes'ûd rivayetlerine yer verir. Bk. Mecma\ 1/311-142 Metindeki (w^>>») güneşin bölümleri anlamındadır. Bk. Muhammed b. Ebû Bekir er-Râzî.
Muhtâru's-Sıhâh, 122; Burada (ı**-u) kelimesinden güneş yuvarlağının üst bölümü kastedilmektedir. Bk. Bennâ, age., H/266
14" Sened: Ji-j j* ■~^- J- J \i 'J- ^ ^ j> j-^'J. S^- &!&.
Sahih: Müsned, V/421, H.no:23470; İkinci rivayet: V/415, H.no:24313 (Senedi: ±~'J&&-
^jCJÖı Oj,1 ^1 ^ jı>, y,f jX-t 'J- v^- ^î J \ji ^ i^î 'J «i)ı ii ı2^-); Görüldüğü gibi ilk verilen
isnadda müphem bir râvi bulunmaktadır. Fakat İkinci rivayetin senedinde bu müphem râvînin Ebû İmrân Eşlem b. Yezid olduğu tesbit edilmektedir. Heysemî, Ahmed b. Hanbel'in müphem râvisî bulunan rivayetine değinir ve Taberânî'de geçen rivayette müphem râvînin
Namaz Vakitleri
Rasûlullah (Satiatiahaaleyhi ve seiiem) şöyle dedi:
"Oruçlunun (orucunu) bozduğunda akşam namazını kılın ve yıldızların doğuş zamanından (önce)144 kılmaya çalışın/acele edin !"
§Aynı sahabîden ikinci tarikle gelen rivayet: Rasûlullah'ın (Saitaihhu aleyhi ve seiiem) şöyle dediğini işittim: "Akşam namazını yıldızların doğuş zamanından önce kılmaya çalışın/acele edin !"
AÇIKLAMA
Bu gibi rivayetlerde akşam namazının ilk vaktinde kılınmasının önemi vurgulanmıştır. Akşam namazının ilk ve son vakitleri;
Akşam namazının ilk vakti icma ile güneşin batmasından sonra başlar. Son vaktinde ise İhtilaf edildi:
Ebû İmrân Eşlem b. Yezid olduğunu ilâve ederek râvilerin sika olduklarını belirtir. Bk. Mecma', 1/310; İkinci rivayetin senedinde de İbn Lehîa bulunmaktadır.
Ahmed b. HanbeFin benzer rivayetlerinde ise Yezid b. Ebû Habib'in hocasının mütâbi olarak Mersed b. Abdullah el-Yezenî olduğu görülmektedir:
Müsned, V/417, H.no:23425-23426; V/422, H.no:23472; IV/147, H.no:17262(141/10II. hadis); Ebû Dâvûd, Salât, 6, H.no:4l8; Bennâ hadisi Hâkİm'e de nisbet ederek Hâkİm'in: "Müslim'in şartına uygun olarak sahihtir" dediğini, Zehebî'nin de bunu onayladığını belirtir. Bk. Bulûğu 'l-emânî, 11/269.
Elbânî isnadının sahih olduğunu belirtir. Bk. es-Silsiletü's-sahîha* H.no:1915;
Abbas b. Abdülmuttalib'den (Radıyallahü anh) şahidi: f jÜl il£J ^- v^iî1 'j>3i 'fİ ti i'}& Jfi J& Jtjj H : ^L) 4* İl J^ İl Jjlj Jlİ: jlî ^Jtliı jli ^ ^ĞJı ^
/ön Mdce, Salât, 7, H.no:689 (İbn Mâce hocası Muhammed b. Yahya'dan şunu aktanr: "Bağdat'ta bu hadis hakkında âlimler çelişkiye düştü. Ebû Bekir el-A'yen ile birlikte Avvam b. Abbad b. Avvam'a gittik. Babasının hadisleri yazdığı asıl nüshasını çıkarıp gösterdi. Baktık ki hadis orada var" Bûsırî de isnadının hasen olduğunu söyler); Taberânî, el-Mu'cemü'l-evsat, U/214, H.no:1770; el-Mu'cemü's-sağîr, 1/56, H.no:56.
İbn Ömer'den (Radıyallahü anhüınâ) şahidi:
Taberânî, el-Mu'cemu'l-evsat, IV768, H.no:3630. Haris b. Vehb'den (Radıyallahiianh) şahidi:
Taberânî, el-Mu'cemii'l-kebîr, IH/237, H.no:3264.
Bennâ bu hadisi de Hâkim ve İbn Huzeyme'ye de nisbet eder. Bk. Bulûğu 'l-emânî, ü/269. Bu hadis 141/1011. hadiste daha uzun bir şekilde zikredilecektir. 144 Bu mânâ için bk. Bennâ, age., 11/266.
56_____________________________________________________Namaz Vakitleri
t. Mâlik ve Şafiî'ye göre akşam namazının tek vakti vardır, şafak (yani kızıllık) kayboluncaya kadar devam eder, îbn Abbas rivayeti bunu göstermektedir.
t. Ebû Hanîfe ve Ahmed'e göre de akşam vakti şafak (yani kızıllıktan sonraki beyazlık da) kayboluncaya kadar devam eder. Bu konuda Ebû Musa el-Eşarî, Büreyde ve Abdullah b. Amr'ın rivayetleri vardır.145
138/1008-İbn Ömer'den {RadıyaUahüanhiimây.
146
145 İ. Muhammed, age., 1/146; Merğınânî, age., 1/38-39; tbn Rüşd. age.,V69; İbn Kudâme, age., 1/390-391; Bennâ,age., 11/247-249,267
6 Sened: jtj>- j! ^^ £J^- î?jıj*G' 'r^'/\ 'j ^s^* &*■ J-~*)ı ^* &*•
Sahih: Müsned, 11/83, H.no:5549; Mükerrer için bk. 11/154, H.no:6421; Benzer rivayetler için bk. H/30, H.no:4847; 11/41, H.no:4992 (> »C- *//$ j& % vp"' î^); Mâlik, Salâtü'l-leyl, 13,
22; îbn EbîŞeybe, H/283; Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, 111/22.
Bennâ hadis ile ilgili olarak şunları söyler: "Hadisin birinci bölümünü İmam Mâlik İbn Ömer'in sözü (mevkuf) olarak nakleder. İbn Abdİlber de bu rivayetin merfû olarak naklinin sahih olduğu görüşünü benimser. Dârekutnî de tbn Mesûd'dan zayıf bir senedle nakleder. Beyhakî ise İbn Mesûd'dun sözü (mevkuf) olarak sahih olduğunu belirtir. Hafız Irâkî Ahmed b. Hanbel'in rivayetinin sahih olduğunu İfade eder. Hadisin ikinci kısmını ise kütübü sitte musanniflerinin her biri rivayet eder, Bk. Bulûğu 'l-emânî, 11/267. İbn Ömer'den konu İle ilgili nakledilen rivayetler: a-Bazı rivayetlerde sadece gece namazının vitrinden bahsetmektedir: ^jJ J^ jû jiı > 'jj öt üyL* Jk <İ!ı j^j ıi j^j jiî jıî >i jı j.
Bk. Mftn*/, IV5, H.no:4492; II/9, H.no:4559; 11/10, H.no:457l; 11/30, H.no:4848; 11/31, H.no:4860; 11/33, H.no:4878; iy4Û, H.no:4987; 11/44, H.no:5032; 11/45, H.no:5049; 11/48, H.no:5085; 11/49, H.no:5096, 5103; 11/54, H.no:5159; 11/58, H.no:5217; 11/66, H.no:534I; 11/71, H.no:5399; 11/75, H.no:5454; 11/76, H.no:5470; 11/77, H.no:5483; U/78, H.no:5490; U/79, H.no:5503; 11/81, H.no:5537; 11/102, H.no:5793; II/l 13, H.no:5937; 11/119. H.no:6008; 11/133, H.no:6169-6170; 11/134, H.no:6176; 11/141, H.no:6258; 11/148, H.no:6355; Afd/ıt, Salâtü'l-leyl, 13, 19-20; Buhârî, Salât, 84; Vitir, 1; Müslim, Müsâfirûn, 145; Ebû Dâvûdy Tatavvu', 24, H.no: 1326; Vitir, 8, H.no: 1438 (Hocası Ahmed b. Hanbel'den naklettiği hadisin metni: (0) J& ^-» >' ^)); H.no:1421; TirmizS, Salât, 206, H.no:437 (Amr b. Abese'den de nakledildiğini söyleyen Tİrmizî, hadisin "hasen-sahih" olduğunu söyler), Vitir, 8, H.no:461 (hasen-sahih); Nesâl Salât, 26, H,no:1665-1672; İbn Mâce, İkâme, 116, H.no-1174-1175; Dârimi, Salât, 155, H.no: 1467.
b-Bir kısım rivayetler ise Allah'ın tek olduğunu ve teki sevdiğini belirtmektedir:
Namaz Vakitleri
Hz. Peygamber (SaiiaiiaM aleyhi ve settem) dedi ki:
"Akşam namazı gündüzün vitir namazıdır. Gece namazında da vitir kılın; gece namazı ikişer ikişerdir, vitir ise gecenin sonundaki bir rekattır"
* Akşam Namazını İlk Vaktinde Kılmak Esastır ve Onu Işâ (Yatsı) Diye İsimlendirmek Mekruhtur
139/1009-Sâib b. Yezîd'den (Radıyatiahu<mh>:w
Müsned, 11/155, H.no:6439 (Atıyye b. Sa'd sebebiyle senedi zayıftır); 11/109, H.no:5880.
c-Bazt rivayetlerde de gece ve gündüz namazlarının ikişer rekatlı olduğundan bahsetmektedir:
Bk. Afifcnerf, 11/51, H.no:5122; 11/26, H.no:4791; Dâ/vni, Salât, 154, H.no:I466; Ebû Dâvûd, Tatavvu', 13, H.no:1295; Tirmizî, Cum'a, 65, H.no:597 (Tirmizî, İbn Ömer'den (j? >
ı^,f j^^j ^îi ^İ j^iv JU' ûtf 'S >i) nakline de işaret ederek bu konudaki farklı görüşlere işaret etmiştir: İmam Şâfıî ve Ahmed b. Hanbel, gece ve gündüz nafile namazlann ikişer rekat olduğunu ifade ederler. Şüfyan es-Sevrî, İbnü'l-Mübârek ve tshak'ın görüşü ise gece namazlarının ikişer rekat, gündüz namazlann in ise öğle namazının ilk sünnetinde olduğu gibi dört rekat oluşudur.) Nesâî, Salât, 26, H.no:1664; İbn Mâcet tkâme, 172, H.no:1322 (Metindeki Ç0j) ziyadesi hakkında tenkidde bulunulmuştur. Hafız İbn Hacer de tenktdde
bulunanlardan biridir. Bu ziyâde ile nakledilen kısmı âlimler zayıf saydılar. Ziyâdesiz kısmı ile hadîs sahihtir).
d-Bir kısım rivayetler ise gece namazlarının vitrini kılma hususunda sabah olmadan acel» kılınması/sabaha bırakılmamasma işaret edilmektedir:
Müsned, 11/38, H.no:4954 (Mükerreri: 11/37-38, H.no:4952); 11/150, H.no:6372; Müslim, Müsâfırûn, 149; EbÛ Dâvûd, Vitir, 8, H.no:1436; Tirmizî, Vitir, 12, H.no:469, 467 (hasen-sahih);
e-Gecenin en son namazının vitir olması gerektiğini vurgulayan rivayetler de vardır.
İLJİ, % ,
11/39, H.no:4971; 11/20, H.no:4710; 11/150, H.no:6373; 11/143, H.no:6300 W ijfo); 11/102, H.no:5794; H/135, H.no:6189-6190; 11/100, H.no:5759; Buhârî, Salât, 84; Vitir, 4; Müslim, Müsâfirûn, 150;
Vitir, gecenin tek rekatlı son namazıdır. Müsned, n/43, H.nco5O16; 11/51, H.no:5126.
58_____________________________________________________Namaz Vakitleri
RasÛlullah (Saiiaiiaha aleyhi ve seüem) şöyle dedi:
"Ümmetim akşam namazını yıldızların doğmasından önce kıldığı müddetçe fıtrat üzerinde kalacaktır."
NOT: Fıtrat; insan ya da diğer varlıklar olsun, bozulmamış ve değişmemiş ilk hâli anlamındadır. Bir başka deyişle fıtrat; ilk yaratılış sırasında Allah'ın insana bahşettiği yaratanını tanıma eğilimi, ruh ve beden temizliği, aynca olumlu yetenek ve yatkınlıklar demektir.148
140/1010-Ebû Abdurrahman b. Sunâbihî'den (
RasÛlullah (Sallaltahü aleyhi ve seltem) dedi ki:
"Ümmetim şu üç şeyi yapmadıkça hayır üzerinde kalmaya devam edecektir:
Yahudilere benzeyerek karanlığın bastığı vakte kadar beklemek suretiyle akşam namazını geciktirmedikçe,
Hristiyanlara benzeyerek sabah namazını yıldızların kaybolma vaktine kadar geciktirmedikçe,
Cenaze işlemlerini de (sadece) ailesine bırakmadıkça, (yardım etmeyi terk etmedikleri sürece)."
Sahih: Müsned, M/449, H.no: 15657; Heysemî, Ahmed b. Hanbel ve Taberânî tarafından rivayet edilen hadisin râvilerinin sika olduklarını belirtir. Bk. Mecma', 1/310. 148 Cürcânî, Ta'rîfât, 175; tbn Abdilber, Temhîd, XVIII/70,74, 82, 83, 90
1 4* Sened: ^'3 'J1 jüJı Jfc- Jıî fö '$ ^ Öİ*jı Cji £J 'jı isli
Hasen: Müsned, IV/349, H.no:18968; Taberânî." d-M«'wmfl7-JteMr, VIII/80, H.no: 7418; Heysemî, Taberânî tarafından rivayet edilen hadisin râvilerinin sika olduklarını belirtir. Aynca Heysemî Taberânî'nin Kebir'inde rivayet edilen Haris b. Vehb'den şahidine de yer verir. Fakat senedinde zayıf olan Mindel b. Ali'nin bulunduğunu söyler. Bk. Mecma', 1/311.
Heysemfnin değindiği Haris b. Vehb hakkında Şuayb el-Arnavut ve ekibi "mechûlü'I-hâl" hükmü verir. Bk.H.no:19067. Salt b. el-Avvâm ise Hüseynî tarafından İkmâl'de mechûl sayılmıştır, tbn Hacer, bu râvinİn mechûl olmadığını, sika biri olduğunu söyler. Bk.7b 'cîl, 1/676.
Ebû Abdurrahman es-Sunâbİhî, Abdurrahman b. Useyle'dir. Tabiinden biridir. İsmi ile künyesindeki İsimlerde kalp yapılmıştır. Bk.Ta'cîl, 1/414.
Namaz Vakitleri 59
150 Yezen, Hİmyer'in bir koludur/obasıdır. Araplarda topluluk büyüklüğüne göre a-Halk (._-*ai»)> b-Kabile (MO. c-Imâra (Aşiret) (;>Ji), d- Battı (Kol/Oba) OJ»), e-Fahız (Yakın) (^üı) şeklinde sıralanmaktadır. (Bk. (bnü'l-Esîr, Nihâye, m/299; Karahisarî, Ahterf-i kebir, 1/104, D/72). la1 Sened: i>J ^- ^J ^ *> ^ji- Jû 'jı^i j? j» ^f ı& j i & Sahİh: Müsned, IV/147, H.no:17262; Diğer rivayet:
jÛ^-j *î^ Jjı JL. Jn Jjl-j ö-^ ilîf ^-ûı ^b; y VJ ^» li *Û'j üf Jü ıi»i Jıi îi-1 î^Caü »JU U Jıîî ^
V/422, H.no:23472; Ebû Dâvûd, Salât, 6, H.no:418; Beyhakî, es-Sünenii'l-kübrâ, 1/370; Bennâ hadisi Hâktm'e de nisbet ederek Hâkim'İn: "Müslim'in şartına uygun olarak sahihtir" dediğini, Zehebî'nin de bunu onayladığını belirtir. Bk. Bulûğu'l-emânî, 11/269. Elbânî isnadının sahih olduğunu belirtir. Bk. es-Silsiletü's-sahîha, H.no:1915. Abbas b. Abdlllmuttalib'den (Radıyallahüanh) şahidi:
İbn Mâce, Salât, 7, H.no:689 (İbn Mâce hocası Muhammed b. Yahya'dan şunu aktarır: "Bağdat'ta bu hadis hakkında âlimler çelişkiye düştü. Ebû Bekir el-A'yen ile birlikte Avvam b. Abbad b. Avvam'a gittik. Babasının hadisleri yazdığı ası! nüshasını çıkarıp gösterdi. Baktık ki hadis orada var." Bûsırî de isnadının hasen olduğunu söyler); Taberânî, el-Mu'cemü'l-evsat, 11/214, H.no:1770; el-Mu'cemü's-sağîr, 1/56, H.no:56;
Bennâ bu hadisi de Hâkim ve İbn Huzeyme'ye de nisbet eder. Bk. Bü/ûğu 'l-emânî, ü/269.
Bu hadisin tahrici için 137/1007. hadise de bk.
60_____________________________________________________Namaz Vakitleri
Rasûlullah'ın (Saiiaihha aleyhi ve seiiem) sahabîsi Ebû Eyyub Hâlid b. Zeyd el-Ensârî (Radıyaiiahu anh) Mısır'a muharip olarak geldi. O dönemde Muâviye (Radıyaiiahü anh) bize Ukbe b. Âmir'i emir tayin etmişti. Ukbe b. Âmir akşam namazını geç kıldı, (bir rivayette; akşamı geciktirdi). Ukbe namazı bitirince Ebû Eyyub el-Ensârî yanına geldi ve şöyle dedi:
'Ey Ukbe! Rasûlullah'ın akşam namazını böyle kıldığını mı gördün*!
Rasûlullah'ın şöyle dediğini duymadın mû
"Yıldızların ortaya çıkma vaktine kadar akşam namazını geciktirmedikçe benim ümmetim hayır/fıtrat üzerinde kalmaya devam edecektir.'" Ukbe:
'Bilâkis, (duydum).'
'(O hâlde) bunu niye yaptın?152'
'Meşguldüm.' Ebû Eyyûb:
'Allah'a yemin ederim ki senin yaptığın beni ilgilendirmez, ancak insanlar senin Rasûlullah 'i bu fiili yaparken gördüğünü zannedebilirler.'
142/1012- Abdullah b. Muğaffel el-Müzenî'den (Rad,yaUahaanhy.i5i
RaSÛlullah (Sallallahii aleyhi ve sellem) Şöyle dedi:
"Akşam namazının (isminin) kullanımında bedeviler size galip gelmesin!"
Râvi dedi ki:
'Bedevîler ona ışâ (yatsı) derlerdi.'
AÇIKLAMA
Rasûkıllah'ın (Satiaüahu aUyht ve sellem) bu uyarısının sebebi;
a-Kavram kargaşası olabilir endişesinden dolayıdır, çünkü bu durumda ibadet vakitleri ve diğer uygulamalarda İhtilaf çıkar, yanlış anlamalar meydana gelir.
b-Bedevîlerin bazı kavramları yerel dilleriyle tanımlamalarından doğabilecek muhalefet hareketlerini kırma çabası bulunmaktadır.
c-Rasûlullah burada akşam namazını geciktirmenin tehlikesine de dikkat çekmektedir.154
§ Müctehid İmamlar akşamın son vaktinde ihtilaf ettiler:.
152 Lafız olarak, yaptığına seni ne sürükledi, şeklindedir.
ln3 Sened: J^jü «ûı i> Jfc- üi'J J *îiı x* *> j^i. ı&. ^ J
Sahih: Müsned,'V/55,H.no:2Ö431; Buhârî, Mçvâkît,19;'/bn Huzeyme, 1/176, H.no:341. 134 Bennâ, age., H/270
Namaz Vakitleri_____________________________________________________61_
İmam Ebû Hanîfe ve Ahmed'e göre akşam vakti şafak (yani kızıllıktan sonraki beyazlık) kayboluncaya kadar devam eder. Bu konuda Ebû Musa el-Eşarî, Büreyde ve Abdullah b. Amr'ın rivayetleri vardır.
İ. Mâlik ve Şafiî'ye göre akşam namazının tek vakti vardır, şafak (yani kızıllık) kayboluncaya kadar devam eder, İbn Abbas rivayeti bunu göstermektedir.155
Söz konusu ihtilâfın sebebi şafak kavramının anlaşılmasından ve farklı rivayetlerden kaynaklanmaktadır.'56
* Yatsı Namazının Vakti, Gece Konuşmalarının ve Yatsıya Ateme Denilmesinin Yasaklanışı
143/1013- Nûman b. Beşîr'den (Radıyaiiahu anhy}51
Ben Rasûlullah'ın (SaUaUahu aleyhi ve setiem) yatsı namazını kıldığı vakti en iyi bilen kişiyim (ya da en iyi bilenlerdenim). O, yatsıyı ayın başındaki üçüncü gecede ayın kaybolmasından sonra kılardı.
§Aynı râvîden ikinci tarikle benzeri rivayet edildi, farklı kısmı;
155 t. Muhammed, Asi, 1/146; Merğınânî, Hidâye, 1/38-39; İbn Rüşd, Bidayetti'l-müctehid, 1/69; İbn Kudâme, Muğnî, 1/390-391; Bennâ, age., 11/247-249, 267.
156 Bk. Müsned Trc. H.no: 136/1006,137/1007
Sened: ,JC J -^ 'J* ^ $> ıT^f p-i "&-
Sahih: Müsned, IV/270, H.no: 18290; Diğer rivayet: IV/272, H.no:18309 (Senedi: tî>f '** UÜi. çlC.pirJ.'j. ^ j* j** > A ^ j» ü^); Benzer bir rivayet: IV/274, H.no: 18328 (Senedi: t&-jJC J, ^J. ^i ^ jj jji,' 'ji. >. ^Î j*. l;iy. J Co^ Sr« gî^i ûûi); £&« Dâvûd, Salât, 7, H.no:419;
r/mi/a, Salât, 9, H.no:165 (İbnü'l-Arabî ÂrizatÜ'l-ahvezî'de (bk.1/277): "Her ne kadar Buharı ve Müslim bu hadisi Sahih'lerine almasa da Nu'man'ın bu hadisi sahihtir" der); Nesât, Mevâkît, 19, H.no:526-527; Dârimi, Salât, 18, H.no:1214; Tayâlisî, s.72, H.no:292; Dârekutnî, 1/269-270; Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, 1/448-449; Bennâ Nevevî'nin: "Hadisin isnadı ceyyid-sahihü'r" dediğini, İbnü'l-Arabi'nin de böyle söylediğini belirtir. Bk. Bulûğu'l-emânî, 11/270.
62_____________________________________________________Namaz Vakitleri
Rasûlullah (Satiaiiahu aleyhi ve seiiem) ayın üçüncü ya da dördüncü gecesinde yatsıyı ayın kaybolma vaktinde kılardı, şeklindedir.
144/1014- Cüheyne'den bir kişi (RadıyaUaManh) anlattı:158
RasÛlullah'a (SaüaUahü aleyhi ve sellem)',
'Yatsıyı ne zaman kılayım?' diye sorunca;
"Gece (karanlığı) her vadinin iç kısımlarını doldurduğunda/yayıldığında (kıl)!" dedi.
145/1015- Abdullah b. Mes'ûd'dan (Radtyaiiahüanh):i59
Sened: ^
Sahih: Müsned, V/365, H.no:22989; İbn Ebî Şeybe, 1/331; Heysemî, senedindeki râvilerin sika olduklarını belirtir. Bk. Mecma', 1/313.
Hz. Aişe'den (Radıyallahu anhû) şahidi: Heysemî, hadisi Taberânî'nin Evsafında naklettiğini, râvilerinin ise sahih ricali olduklarını belirtir. Bk. Mecma', 1/313.
Ümmü Enes'ten (Radıyallahu anhâ) benzer bir rivayet vardır:
Heysemî, hadisi Taberânî'nin Kebir'inde (Bk. XXV/149, H.no:358) nakletti^ni, senedinde Metrukü'1-hadis olan Anbese b. Abdurrahman'ın bulunduğunu belirtir. Bk. Mecma', 1/313. Sened: **y 'j* jî-j j* Cii- j* jj^ j* *>> &&•
Sahih: Müsned,V379, H.no:3603 Benzer rivayetler için bk. 1/444, H.no:4244 (Bu iki rivayette, İbn Mes'ûd'dan alan râvi müphem olduğu için İsnadı zayıftr); 1/463, H.no:4419; 1/412, H.no:3917 (Bu iki rivayette ise Hayseme, vasıtasız olarak İbn Mes'ûd'dan hadis nakleder. Hâlbuki ondan hadis işitmemiştir. Bu sebeple de senedde inkıta olduğu için rivayet zayıftır); Heysemî, "Ahmed, Ebû Ya'lâ ve Taberânî'nin Kebir ve Evradında naklettiklerini, Ahnıed ve Ebû Ya'lâ'nın senedlerinde müphem râvinin bulunduğunu, Taberânî'nin rivayetinde ise Hayseme'nin hocasının Ziyâd b. Hudayr olduğunu, râvilerin herbirinin de sika olduklarını belirtir. Bk. Mecma', 1/314.
Ziyâd b. Hudayr el-Esedî, tabiînden sika biridir. Ebû Hâtİm sika sayar, tbn Hıbbân ise Sikât'ında zikreder. Buhârî ise bu râvinîn Hz. Ömer'den hadis işittiğini, kendisinden de Şu'be'nîn naklettiğini belirtir. Bk.et-Târihu'l-kebîr, III/319. Râvinin Ebû Dâvûd, Ahmed ve
Namaz Vakitleri
Rasûlullah (Saitaitaha aleyhi ve seiiemt şöyle dedi:
"(Teheccüd)160 namazı kılan ya da yolculuk yapan kişi dışındakilere namazdan (yani yatsı vaktinden161) sonra gece sohbeti162 yoktur, (yatmaları uygundur)."
146/1016- Abdullah b. Mes'ûd'dan (Radıyaitahü anhy.m
Dârimî'de birer rivayeti bulunmaktadır. Tİrmİzî, bu hadise benzer İsnadla nakledilen ( & 'j* _du âUÖı iL^i\) hadisinin yorumunda yer verir ve bahsedilen hadisi hocası Buhârî'ye sorduğunda "mahfuz olmadığı" kendisine bildirilir. Tirmizî de Buhârî'nİn kastının konumuzla ilgili olan bu hadis olduğuna işaret eder. Bk.Sünen, İstİ'zân, 31, H.no:2730.
Heysemî Hz.Aİşe'den (Radıyallahu anhâ) Ebû Ya'lâ'nın Müsned'inde şu rivayetin bulunduğunu zikreder:
Heysemî râvilerinin sahih ricali olduklarını söyler. Bk. Mecma', 1/314.
Hz.Âişe'den bir başka rivayet: (Ui^' }L, H's *vî-iı JŞ jXj 4* *îiı J^> -û\ Jjij fü ıi LJii iijû- ^i) Bk. /&n Mâce, Salât, 12, H.no:7O2;
Ahmed Muhammed Şâkir de Taberânî'deki isnadının sahih olduğunu söyler. Hadis usûlündeki kaideye göre de Müsned'in bu rivayeti kuvvet bulmuş olur: "Müphem veya düşen râvînin kim olduğu ve sikalığı tesbit edilirse rivayet kuvvet kazanır ve bununla delil getirilebilir." Hadis, Hz. Âİşe rivayeti ile desteklenmiştir.
Ayrıca bir sonraki 146/1016 ve 148/1018. hadislere bk.
160 Benn&, age., 11/271.
161 Metindeki (j^ı (li»iı) akşam namazına nisbetle söylenmiştir ve yatsı vakti anlamındadır.(Bk. İbn Abdilber, Temhid, XIV7183, İbn Hacer, Fethu'l-Bârî, 11/51 ).
162 Semer (y*), Arapça'da gece sohbeti ve konuşması demektir. Bu kelimenin aslı siyah ve esmer mânâsındadır, ancak bu hadiste geçtiği gibi karanlığın bastığı andaki konuşmalar İçin de kullanılmaktadır. Bk. Râzî, Muhtânı's-Sthâh, 312-313.
1" Sened: jn} ^1 > .i* > yj j* yr} &£.
Hasen: Müsned, ^388-389, H.no:3686; İkinci rivayet: 1/410. H.no:3894 (Senedi: 'J lâi. c!^
ix jjji^i vjdjı j ,ii -j- Sıt ûli- J>); ibn Mâce, Salât, 12, H.no:703 (ü» ^') tefsiriyle
(Bûsirî, isnadındaki râvilerin sika olduklarını, hadisin ihtilat eden Atâ b. es-Sâİb'den başka bir İlletini de bilmediğini ifade ederek Muhammed b. Fudayl'in bu râvinin ihtilafından sonra hadis aldığını söyler).
Ahmed Muhammed Şâkir de: "Veki'in babası Cerrah b. Melih'in, Atâ b. es-Sâib'in ihtilâtından Önce hadis rivayet ettiğini tam olarak tesbit edemedik" der.
J34_____________________________________________________Namaz Vakitleri
Rasûlullah (Saitaiiahü aleyhi ve seller») yatsı namazından sonra gece sohbet yapmamızı kın ardı.
§ İki ne i tarikle gelen rivayette aynı sahâbî şöyle dedi: Rasûlullah (Saiiaitahn aleyhi ve seiiem) yatsıdan sonraki gece sohbeti konusunda bizi kınadı.
§Râvilerden biri olan Hâlid;
Buradaki (W| ^^) cümlesi onu ayıpladı ve zemmetti manasındadır, dedi.
147/1017-Ebû Berze'den (Radtyatiahaanhy.
164
Ayrıca bir önceki 145/1015. hadise bk.
Ebû Berze'den gelen bir sonraki rivayet (147/1017. hadis) bu hadisin şahididir. Şahidi ile hadis hasen li ğayrihî seviyesine yükselir.
Sened: Jı^Uı yf'j* ^^ *3j*- -v^1 -M1 'Jı v^î" v- £^*-
Sahih: Müsned, IV/421, H.no:19669; Benzer rivayetler için bk IV/423, H.no:l9681-19682; 19684 IV/420, H.no:19655; IV/425, H.no:19697; IV/419, H.no: 19652-19653; IV/424, H.no:I9688; Mâlik, Salâtü'Ueyl, 6 (Saîd b. Museyyeb'in sözü (maktu1) olarak); Buhârt, Mevâkît, 3, 13, 23, 39; Müslim, Salât, 172; Mesâcid, 236; Ebû Dâvûd, Saİât, 3, H.no:398; Tirmizî, Salât, 11, H.no: 168 (Âişe ve tbn Mes'ûd'dan da şahidin bulunduğunu, Ebû Berze rivayetinin ise "hasen-sahih" olduğunu söyler); Nesâî, Mevâkît, 2,16,20, H.no:493, 523, 528; İbn Mâce, Salât, 3, 12, H,no:674, 701 (Bûsırî Zevâİd'inde İsnadının sahih, râvilerinin ise sika olduklarını söyler); Dârimu Salât, 66, 139, H.no:1305, 1436; Taberânî, el-Mu'cemü's-sağîr. 11/248, H.no: 1109;
Aynca 96/966. hadis ile karşılaştırınız.
Taberânî, el-Mu'cemü't-kebîr, Xl/96, H.no:11161; Heysemî, hadisin Taberânî'nİn Kebir'İnde nakledildiğini, senedinde Ebû Saîd el-Mekkî'nİrt bulunduğunu, fakat hakkında bilgi veren birine rastlamadığını belirtir. Bk. Mecma', 1/315.
Hz. Âişe'den (Radıyallahü anhâ) şahidi:
Heysemî, hadisi Bezzâr'm naklettiğini, renedinde Muhammed b. Abdullah b. Ubeyd b. Umeyr'in bulunduğunu, bu râvinin de zayıf olduğunu söyler. Bk. Mecma', 1/314.
Hz.Ali (Radıyallahü anh) çok uykucu olduğu için kendisine yatsıdan Önce uyumasına ruhsat verilmiştir:
*1J1 Jtt Jlt jjl-j ÖXİ »CsJı JŞ fütî a^ ^J ^p»; Ju JL" lii ^Ç ^i*j vjüîı cJC»
Müsned, I/1H, H.no:892; Heysemî, Hz. Ali'nin sürriyyesinin (Sürriyye -odalık-: Efendisi için Özel bir odada kalan cariyeye verilen isimdir) meçhul olması, İbn Ebî Leylâ'nın hafızasının zayıflığı sebebiyle hadisin zayıf olduğuna hükmetmiştir. Bk. Mecma', 1/314. Ahmed Muhammed Şâkİr ise hasen hükmü verir. (363/671. hadis)
Namaz Vakitleri
Rasûlullah (Saiiaiiaha aleyhi ve selle m) yatsı namazından önce uyumayı ve sonrasında da konuşmayı/gece sohbetini hoş karşılamazdı.
148/1018- Ömer b. Hattab'dan (Radıyattahü anh):165
Rasûlullah (SaiiaiiaM aleyhi ve seiiem) gece Ebû Bekir'in yanında Müslümanların işlerini ilgilendiren bir konuda konuşurdu ve ben de onunla beraber olurdum.
66_____________________________________________________Namaz Vakitleri
149/1019-EbÛ Seleme (b. Abdurrahman)'dan:166
İbn Ömer (Radıyallahii anhümâ) RaSÛlullah'in (Satlallahii aleyhi ve sellem) ŞU SÖ-
zünü nakletti:
"Namazınızla ilgili bir kavramı kullanmada bedevîler size galip gelmesin! Dikkat edin, o yatsıdır! Bedeviler gece karanlığı vaktine kadar deve ile kalır ya da ondan gece karanlığı vaktinde ayrılırlar. Onlar deve sütü sağmakla meşgul olup gece vaktine kadar geciktikleri için yatsıya ateme (gece) derler."
AÇIKLAMA
Rasûlullah'ın (Sallallahü aleyhi ve sellem) benzer uyarısı 142/1012. hadiste geçti. Bedevîler sosyal ihtiyaçları nedeniyle vakitlerle ilgili İsimleri farklı kullanıyorlardı. Meselâ, akşama ışâ (yatsı) ve yatsıya ateme (gece)167 diyorlardı. Rasûlullah bu kelimelerin ibadet kavramlarını değiştirmesi ve kavram kargaşasına götürmesi endişesiyle bazı uyanlarda bulunmaktadır.
Ancak ışâ (yatsı) kullanımı yaygınlaştıktan sonra ateme kullanımına cevaz verildiğini belirten âlimler de bulunmaktadır ki bu noktada delilleri sahabeden bazılarının kullanımıdır. Doğrusunu Allah bilir.168
Yatsı namazından sonra gece sohbetinin cevazında ihtilâf edildi; Bir kısmı mekruhtur derken, diğerleri caizdir dedi. İki farklı görüşün cem edilmesi mümkündür;
a-Yatsı namazından sonra gece sohbeti mekruhtur.
b-Ancak zaruret ya da hayırlı bir İş yapma durumu varsa caizdir, bu konuda ruhsat vardır.169
'' Sened: V-* i*1 ^-*~^- *^- J^ 'J* -ü ^ j-'1 J Sahih: Müsned, 11/10, H.no:4572; Diğer rivayet: 11/19, H.no:4688; Benzer rivayetler için bk. 11/49, H.no:5100; 11/88, H.no:5617; 11/144, H.no:6314; 11/121, H.no:6028; 11/131, H.no:6l48; Müslim, Mesâcid, 228-229 (J^ı J*** '^ $\'j 't\2J\ 4ü ^& j ı#); Ebû Dâvûd, Edeb, 78,
H.ııo:4984; Nesâî, Salât. 23, H.no:541-542 (>Jı j* jjü '<£-', 4i- Ji' jû. «İn j j
İbn Mâce, Salât, 13, H.no:704.
Abdurrahman b. Avf tan (Radıyallahii anh) şahidi:
Heysemî, bu hadisin Bezzar ve Ebû Ya'Iâ tarafından nakledildiğini, senedinde isimlendirilmeyen / müphem bir râvinin bulunduğunu, Gaylan b. Şurahbİl'i tanımadığım, diğer râvîlerinin İse sika okluklarını belirtir. Bk. Mecma', 1/314.
Ebû Hüreyre'den (Radıyallahü anlı) şahidi:
Müsned, 11/433, H.no:9566; Mükerrer için bk. 11/439, H.no:9623;"Ân Mâce, Salât, 13, H.no:705 (Ebû Hüreyre isnadı İle nakledilen hadis sahihtir): (J$, J^ıiy îoiı jji'ji; tJij IcJı ^* ılî>); Bûsırî hadisin isnadının sahih olduğunu, hadisin aslının Buhârî ve Müslim'in 5a/ji7î'lerinde Hz. Âişe'den nakledildiğini söyler.
167 Ateme (i-^), geciktirmek anlamındadır. Bedevîler develeri ve süt sağımı İle meşgu. oldukları için yatsı namazını bu vakte kadar geciktiriyorlardı. İmam Halil'e göre ateme, gecenin ilk üçte bîridir. Bk. Râzî, Muhtâru's-Sıhâh, 412 T68 İbn Abdilber, Temhîd XXII/14 169 İbn Hacer, Fethu 'Î-Bâri 11/49; Mübârekpûrî, Tuhfetü 'l-ahvezî 1/436; Bennâ, age,, 11/273
Namaz Vakitleri_____________________________________________________67
§Yatsı namazının efdai vakti hakkındaki müctehidierin ihtilâfı için bk. 92/962. hadisin açıklaması.
* Yatsı Namazım Gecenin Üçte Biri ya da Yansına Kadar Geciktirmek Müstehabdır
150/1020-Ebû Hüreyre atadıyatiahiı anhy,m
Hz. Peygamber'in (Saltanatta aleyhi ve seiiem) şu sözünü nakletti:
"Eğer ümmetime ağır geleceği endişesi taşımasaydım her namazda
misvak kullanmalarını ve gecenin üçte birine ya da gece yansına kadar
yatsı namazını geciktirmelerini emrederdim."
§Diğer lafızla gelen rivayette buyurdu ki:
"...yatsıyı gecenin üçte birine ya da gecenin yansına kadar geciktirirdim."
17(1 Sened: £>& J. aü>
Sahih: Müsned, 11/245, H.no: 7335; Mükerrer için bk. 11/245, H.no:7338;
Bu hadîs daha önce üç kere ayrı ayrı isnadlarla zikredildi. 315/623. hadis: (Müsned, II/258-259, H.no: 7504). 166/474. hadis: Müsned, 1/120, H.no: 967; 1/120, H.no: 968; 171/479. hadis: Müsned, 11/250, H.no: 7406; 11/287, H.no: 7840-7841; 11/531, H.no: 10812; 11/509, H.no: 10566; 11/460, H.no: 9890; 11/517, H.no: 10644; IV433, H.no: 9557; H/429, H.no: 9513; 11/399, H.no: 9152.
Mâlik, Taharet, 114-115 (Yatsı namazının geciktirilmesi İle ilgili kısmını nakletmez); Abdürrezzâk, 1/555-556, H.no: 2106-2107; Buhârî, Cum'a, 8; Savm, 27; Temennî, 9; Müslim, Taharet, 42; Ebû Dâvüd, Taharet, 25, H.no:46; Tirmizt, Taharet, 18, H.no:22; Dûrimî, Salât, 168, H.no:1492-1493; Vudû', 18, H.no:689; Nesâî, Taharet, 6, H.no:7; es-Sünenü'l-kübrâ, 1/64, H.no:6; 11/196, H.no:3035; fi/197, H.no:3039; İbn Ebî Şeybe, Musannef, 1/155, H.no:l787; Îbnü'l-Cârûd, s.27, H.no:63; İbn Huzeyme, 1/73, H.no:l40; Tahâvî, Şerhu meâni't-âsâr, 1/43-44; İbn Hıbbân, III/351, H.no:1068; IV/399, H.no:l531; IV/406, H.no:1540; Ebû Avâne, 1/163, H.no:474; Taberânî, el-Mu'cemü'l-evsat, 11/57, H.no:1238; VII/253, H.no:7424; Ebû Ya'lâ, XI/229, H.no:6343; Bezzâr, 11/121, H.no:478; Beyhakî, es-Sünemi't-kübrâ, 1/35, 37, H.no: 144, 153-154,
68 Namaz Vakitleri
151/1021-İbn Ömer'den (Radıya
171 Sened: a*ı^ 'j- J^î 'j- J^i ıî>( i'^î ısli-
Sahih: Müsned, H/28, H.no:4826; Benzer rivayet için bk.
11/94-95, H.no:5692 ("geciktirdi" lafzı ile); H/88, H.no:5611; H/126, H.no:6097;
B«M/f, Mevâkît, 24, 40; Müslim, Mesâcid, 221; Ebû Dâvûıl Taharet, 79, H.no:199; Salât, 7,
H.no: 420; Şafiî, Müsned, s.28; Nesâî, es-Sünenü'l-kübrâ, 1/476, H.no:1522-1523; İbn
Huzeyme, 1/180, H.no:349; İbn Htbbân, IV/407, H.no: 1541.
Hz. Peygamber'in yatsı namazına geç geldiği ve ashabın uzun süre beklediğini
gösteren tbn Ömer'in nakli dışındaki rivayetler İçin bk.
a-Hz. Âişe'den (Radıyallahu aıılıâ) şahidi için bk. Buhârî, Mevâkît, 24; Müslim,
Mesâcid, 218; Dârimî, Salât, 19, H.no:1216-1217; Nesâî, Salât, 21, H.no:533-534; (158-
159/1028-1029. hadisler)
b-Ebû Saîd el-Hudrî'den (Radıyallahu anh) şahidi için bk. (154/1024. hadis) c-Enes'ten (Radıyallahu anh) şahidi için bk. (361-362/669-670. hadisler) Benzer bir
rivayet 1483/2353. hadiste zikredilecektir.)
d-Muâz b. Cebel'den (Radıyallahu anh) şahidi için bk. (156/1026. hadis)
e-İbn Abbas'tan (Radtyallahüanhümâ) şahidi İçin bk. (360/668. hadis)
f-Nu'man b. Beşîr'den (Radıyallahu anh) şahidi için bk. Ebû Dâvûd, Salât, 7, H.no:419;
Heysemî, hadisin Taberânî'nin Kebİr'inde nakledildiğini, râvilerin sika olduklarım belirtir.
m.Mecma', 1/314.
g-Ebû Hüreyre'den (Radıyallahu anh) şahidi için bk. 150/1020. hadis h-Câbir b. Abdullah'tan (Radıyallahuanh) şahidi için bk.41/911 ı-Ebû Bekre'den (Radıyallahu anh) şahidi için bk. 155/1025. hadis i-tbn Mes'ûd'dan (Radıyallahu anh) şahidi için bk. 222/7637. hadis j-Câbir b. Semüra'dan (Radıyallahu anh) şahidi için bk.153/1023. hadis k-Abdullah b. Müstevrid'den (Radıyallahu anh) şahidi için bk,
: JUİ [J-j *> iı jL» iı J^j r+Jl c>j ^U-j ^t* U^ VI J*-Ü ^ â
Heysemî, hadisin Taberânî'nin Kebir*inde nakledildiğini, senedinde zayıf saydığı İbn Lehîa'nın bulunduğunu belirtir. Bk. Mecma', 1/313.
1-M ünkedir'den (mürsel olarak) şahidi için bk.
^ Oj>^ ^ij itU jl 1«_i» JjlJı j. v^i j^ eU*lı İU- >( Ji, UJ ^li Ey* 4)t ,JL.j U*. İı ,jU ^)ı ^
y o>-( l#Ui ^ «U Ut Uf : Jli f U>f>jl u KU ^ tjlijj ^ ,^İ| Ul : Jli . nuiı >u : ıyü * Jj>ıJ u : Jlü j«wJı
Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, XX/360; Heysemî, hadisin Taberânî tarafından her üç Mu'cem'inde de nakledildiğini, senedindeki râvilerin sika olduklarını belirtir. Bk. Mecma', 1/312. Ayrıca İbn Ömer'den farklı rivayet için bir sonraki 152/1022. hadise bk.
Namaz Vakitleri_____________________________________________________69
Rasûlullah (SaiMiaha aieyM ve seiiem) yatsı namazını o kadar geciktirdi ki (bizden) namaz kılan kıldı, uyanan uyandı, uyuyanlar uyudu ve teheccüde kalkanlar teheccüd namazını kıldı. Sonra Rasûlullah geldi ve şöyle dedi:
"Eğer ümmetime ağır geleceği endişesi taşımasaydım (yatsıyı) bu vakitte172 kılmalarını emrederdim."
152/1022- Abdullah b. Ömer'den (Radıyatiahüanhamây.m Rasûlullah (SaiiaUaM aleyhi ve seiiem) bir işle meşgul olduğundan yatsı namazını (ilk vaktinde) kılamadı ve namazı öyle geciktirdi ki, biz mescidde bekledik, (bu arada uyuklayıp) uyandık, sonra (biraz) bekledik, sonra tekrar (uyuklayıp) uyandık, sonra (biraz daha) bekledik sonra tekrar (uyuklayıp) uyandık. Sonunda Rasûlullah yanımıza geldi ve şöyle dedi:
"Yeryüzü halkından şu gece sizden başka (böyle) namaz kılmayı bekleyen hiç kimse yok."
172 Metindeki ek: *Ya da namazı veya benzeri bir lafzı söylediği nakledildi.' Hadis rivayetinde geçen 'ya da benzeri' (ü '^i jf) gibi kullanımlarla ilgili bilgi için bk. 49/246. hadisin açıklaması.
Sahih: Müsned, 11/88, H.no:56l 1; Benzer rivayet için bk. 11/126, H.no:6097 («ıi Â'j £-?- ı^ıj) ziyadesi ile; Buhâri, Mevâkît, 24, 40; Müslim, Mesâcid, 221; Ebû Dâvûd, Taharet. 79, H.no: 199 (Hocası Ahmed b. Hanbel'den naklettiği hadislerden biridir); Salât, 7, H.no:420 (Şu ziyade ile nakleder:
jiî İ)l H'j ÎİtaJl «-U Jj>^ : ^> iy- jÛİ ÜJÎ ^î fî İİÜ l'^ ıfjii *İ tJİİ jî J^t ii: C-^î j* l3'l ^>J
ftC-Ji fiili oijiit >' Ji t i*Oı «aâ j^ c4Uİ ^( j*
Nesâî, Salât, 21, H.no:535 (Nesâî de Ebû Davud'un ziyâdeli metni gibi nakletmiştir). Heysemî, (Ev^ f ni» ji^ l™*. uij) lafzı ile verir ve senedindeki râvilerin sahih ricali olduklarını belirtir. Bezzâr'dan naklettiği rivayetin ise râvilerinin sika olduklarını ifade eder: ,ı_jt ru s* .ijli) ziyadesi ile nakleder. Bk. Mecma', 1/313.
_70________________________________________________________Namaz Vakitleri
153/1023- Câbirb. Semüra'dan (Radıyaiiahüanh):m
Rasûlullah (SaiiaiiaM aleyhi ve seiiem) bize farz namazını kıldırdığında ne fazla uzatır, ne de kısaltırdı, bunların ortasını olurdu. Yatsı namazını da (biraz)175 geciktirirdi.
174 o____|.
senen.
Sahih: Müsned, V/89, H.no:20718; Benzer rivayet için bk. V/105, H.no:20900 (metinde takdim-tehirle); Şu rivayetlerde ise sadece "Yatsıyı geciktirirdi" lafzı bulunmaktadır ( Jji/, oir ;>Û »isJı ac >> £) «fc «İh JL <fo): V/89, H.no:20721; V/93, H.no:20772 (Mükerreri: V/95, H.no:20788); Müslim, Salât, 168; Mesâcid, 226; Nesâî, Salât, 20, H.no:531; Taberânî, e/-Mu'cemü'l-kebîr, 11/251, H.no:2055.
Hadisin şâhidleri:
a-lbn Abbas'tan (Radıyaüahü anfıiânâ) şahidi: (l«_. ^ oır «^ i-iJi c-«- dJöl» JJ)ı üî J» u=Ji ^j.)
Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, XII/201, H.no:12890.
b-Ebû Berze'den (Radtyallahü anh) şahidi: (... «üJı '}/■'£ jî L^£U JiT> ... *^Xl)ı ij'jİ ^' ^*)
Affli««/, IV/420, H.no:19655; IV/423, H.no:19684; IV/424, H.no:19688: ( >> iıs\..> (... j^iı ^; Jı ;>ıiı iıiJı) lafzı ile nakledilir. Ayrıca bk. Buhâri, Mevâkît, 13, 39; Müslim,
Mesâcid, 235; Nesâî, Mevâkît, 16, H.no:523; îbn Mâce, Salât, 12, H.no:701.
c-Ebû Hüreyre'den (Radıyaliahü anh) şahidi: («£*;'} J& ^ Jj (üJı ı/^' JI j^B ^' Ji. jif jf v^)
nnnizf, Salât, 10, H.no:167 (Câbir b. Semüra, Câbir b. Abdullah, Ebû Berze, Îbn Abbas, Ebû Saîd el-Hudrî, Zeyd b. Hâlİd ve Îbn Ömer'den (Radıya}lahü anhum) de şâhidlerinin bulunduğunu söyleyen Tirmizî, Ebû Hüreyre hadisinin "hasen-sahih olduğunu beliritr.") 175 Gecenin ilk üçte biri geçinceye yada gece yarısına kadar.
aened: .^a. ^ y- >3ı> &■ ^m- ^ı y, -u** lj*-
Sahih: Müsned, III/5, H.no:10957; Ebû Dâvûd, Salât, 7, H.no:422; Nesâî, Mevâkît, 21, H.no:536; îbn Mâce, Saİât, 8, H.no:693; Îbn Huzeyme, 1/177, H.no:345; Bennâ hadisi İbn Mâce, İbn Huzeyme ve Beyhakî'ye de nisbet ederek isnadının sahih olduğunu söyler. Bk. Bulûğu 'l-emânî, H/275.
Ebû Saîd el-Hudrî'den nakledilen ve günahların keffâreti olarak gösterilen "sıkça mescide gitme, mescidde namaz vaktini abdestli bir hâlde bekleme, mescİdde namazı bekleyenin namaz kılan kişi gibi sayılması ve meleklerin merhamet ve mağfiret duaları" ile ilgili hadisler de yatsı namazını geç vakitlere kadar mescidde bekleme zahmetinde bulunan sahabeye bir ikram olarak bu gecede sunulmuş olabilir. Câbir'den (Radıyaliahü anh) nakledilen rivayet bu kanaati desteklemektedir. İlgili rivayet içtn bk. İbn Ebî Şeybe, 1/402; Tahâvî, Şerhu meâni'l-âsâr, I/I57; Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, 1/375; Heysemî, Mecma',
Namaz Vakitleri
Bir gece Rasûlullah'ı (Saiiatiaha aleyhi ve seiiem) yatsı namazı için o kadar bekledik ki vakit gece yansına yakın bir zamana ulaşmıştı. Sonra Rasûlullah geldi, bize namazı kıldırdı ve şöyle dedi:
"Yerlerinizi alın (bekleyin)! İnsanlar yataklarına yattılar. (Unutmayın,) sizler namazı beklediğiniz sürece namazda sayılırsınız. Eğer zayıfın zayıflığı, hastanın hastalığı ve ihtiyaç sahibinin ihtiyaç hâli olmasaydı bu namazı (sürekli) gece yarısına kadar geciktirirdim."
155/1025-Ebû Bekre'den (Radıyaifahu anhy}11
Rasûlullah (Saiiaiiahu ateyhi ve seiiem) yatsı namazını dokuz gece178 (sürekli) gecenin üçte birine kadar geciktirdi. Hz. Ebû Bekir (RadıyaiUıhaanh) ona şöyle dedi:
1/312 (Heysemî, hadisin Ahmed b. Hanbel ve Ebû Ya'lâ tarafından nakledildiğini, Ebû Ya'lâ'nın râvilerinin sahih hadis ricalinden olduklarını belirtir). Ayrıca bk.41/911. hadis.
177 Sened: J~SJ<, > j£ 'J 'j* ı&- >'/> $ Jıi Ü. 'J Sıii- ı&- w'»'/» & ^jj ûli.
SaWh: Müsned, V/47, H.no:20362; Taberânî, eUMu'cemü'l-kebîr, X/162, H.no: 10209; Heysemî, hadisin Taberânî'nin Kebir'inde ve Ahmed b. Hanbel'in Müsned'inde nakledildiğini, senedinde Ali b. Zeyd'in bulunduğunu, bu râvi ile delil getirme hususunda da ihtilâfın varlığını ifade eder. Bk.Mecma\ 1/314.
Ali b. Zeyd (b. Cud'ân et-Teymî el-Basrî el-Kuraşî) hakkında Heysemî, bir başka hadisi değerlendirirken, bu râvînin zayıf olduğunu, kendisiyle delil getirilmesinde ihtilafın varlığını İfade eder. Bk.Mecma', 1/128; Bûsirî de aynı şeyleri söyler. Bk. Misbâhu'z-zücâce, IV/228. Buhârî bu zat hakkında herhangi bir değerlendirme yapmamıştır. Bk.et-Târîhu'l-kebîr, VI/275, Trc.no:2389; tbn Hacer, râvi hakkında "zayıftır" derken (Bk.Takrîb, Trc.no:4734); Zehebî: "Hadis hafızlarından biridir; fakat sebt/hafızası kuvvetli değildir" der ve Dârekutnî'nin şu görüşünü nakleder; "O, benim nazarımda leyyin/zayıf olarak kalacaktır." Bk.Kâşif, Trc.no:3916. İmam Müslim, bu râviyi (Sabit el-Bünâni ile birlikte) mütâbaat açısından eserine almıştır. Bk.Sahih, Cihâd, 100; Tirmİzî ise: "Saduktur; ancak bir başkasının mevkuf yaptığı haberleri merfû yapar" diyerek sadece zaptını tenkid etmiştir. İşte bu sebeple de bazı âlimler, bu râvînin hadislerini hasen olarak telakki etmişlerdir. Fakat Tirmizî, bu râvînin de yer aldığı hadislere "hasen-sahih" hükmü de verir. Bk.Sünen, Taharet, 80, H.no:109 (Ahmed Muhammed Şâkir, sika olduğunu; hakkında tenkidde bulunanların ise delilsiz hareket ettiklerini ifade eder); Cuma, 39, H.no:545.
AH b. Zeyd için 29/180. hadisin tahricine bk.
Hadisin şahidi için bk. 41/911. hadis.
178 Metindeki ek: Ebû Dâvûd; sekiz gece, olarak nakletti.
12_____________________________________________________Namaz Vakitleri
'Keşke (ilk vaktinde kıldırmakta) acele etsen, gece (ibadete) kalkmamız açısından bize daha uygun olurdu.'
Rasûlullah bundan sonra (yatsıyı ilk vaktinde kıldırmakta) acele etti.
§Abdullah dedi ki: Babam (Ahmed b. Hanbeî'in,) Abdüsselâm'dan yaptığı rivayette; yedi gece ve Affan'dan yaptığı rivayette ise; dokuz gece olduğunu, nakletti.
156/1026-Muâz b. Cebel'den (Radtyaiiaha anhy.m
Yatsı namazında Rasûlullah'ı (Saiiaiiahu aleyhi ve seiiem) gözledik, meşgul edildi, (gelemedi ve öyle) gecikti ki gelmeyeceğini zannettik. Bizden biri; '(Herhalde) Rasûlullah namazı kıldı ve namaz kılmaya çıkmayacak' dedi. (Bir müddet sonra) Rasûlullah çıkageldi. Kendisine dedik ki:
'Ey Allah'ın Rasûlü! Senin çıkıp gelmeyeceğini zannettik, (hatta) biri; '(herhalde) Rasûlullah namazı kıldı ve gelmeyecek' dedi.' Rasûlullah şöyle buyurdu:
"Bu namazı gece karanlığında kılın (geciktirin)! Bu namaz nedeniyle diğer ümmetlere üstün kılındınız, sizden önce bunu hiçbir ümmet kılmadı."
Sened:
Sahih: Müsned, V/237, H.no:21^65-21966; Ebû Dâvûd, Salât, 7, H.no':421; îbn Ebî Şeybe, 1/331; 11/439; Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, XX/120, H.no:240; EbÛ Nuaym, Hıtye, DÜ238; Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, 1/451; Bennâ hadisin İsnadının ceyyid olduğunu söyler. Bk. Bülûğu'l-emânî, 11/276. Ayrıca diğer şâhidleri için 151/1021. hadisin tahricine bk.
Namaz Vakitleri 73
157/1027-İbn Cüreyc'den:180
Atâ'ya;
'Benim yatsı namazını cemaatle ya da tek başına hangi vakitte kılmam sence daha iyidir?' deyince şöyle dedi:
*îbn Abbas'ın (RadıyaiiaM anhümâ) şöyle dediğini duydum:
'Rasûlullah (Satiatiaha aleyhi ve seliem) bir gece yatsı namazını öyle geciktirdi ki insanlar onu beklediler, (bazıları uyuklayıp) uyandılar. Nihayet Hz. Ömer kalktı; 'Namaza!' diye nida ettV
180 Sened: ^ 'J,\ ıfcf -jıi jü %
Sahih: Müsned, 1/366, H.no:3466; Diğer rivayet: 1/221, H.no:1926; Benzer bir
rivayet: 1/244, H.no:2195 (Bu rivayetin sonunda (\&fi '$ ''/a p» ziyâdesi vardır). Buharı, Salât, 24 (Şu ziyade ile):
Z V} ^*î' Si ^ Müslim, Mesâcid, 225 (Müslim'in ziyadesi ise şu şekildedir):
Ji. jt ı^L İÜİ İÇİ* ji öji JtaÖ 'fX*j 4* «î" Jû» ^11 li^l- LT İ'^.)i ı^U) liüı Ql»f jf ^'ı t^-f «Uû jlî
ft Mevâkît, 20, H.no:529-530 (Buhari ve Müslim'deki ziyade Nesâî'de de geçiyor); Dârimi, Salât, 19, H.no:1218.
Heysemî, hadisin Taberânî tarafından nakledildiğini, senedindeki râvilerin sika ol-duklannı belirtir. Bk. Mecma', 1/313.
Diğer şâhidleri İçin 151/1021. hadisin tahricine bk.
Ayrıca 360/668. hadise bk.
_74_____________________________________________________Namaz Vakitleri
Atâ, İbn Abbas'm devamla şu sözünü nakletti:
"O arada Allah'ın Peygamberi çıkageldi. Elini başının bir bölümüne koyarak başından su damlayan o hâlini şimdi görür gibiyim. Rasûlullah şöyle dedi:
"Eğer ümmetime ağır geleceği endişesi taşımasaydım yatsıyı bu şekilde (geciktirerek) kılmalarını emrederdim.""
§Başka tarikten İbn Abbas yoluyla gelen rivayette benzeri nakledildi
ve eklendi:
Hz. Ömer (Radtyaiiaha anh) şöyle nida etti:
'Ey Allah'ın Rasûlü! Kadınlar, çocuklar uyudu.'
(O arada) Rasûlullah (Saiiaiiaha aleyhi ve seitem) çıkageldi ve dedi ki:
"Eğer ümmetime ağır geleceği endişesi taşımasaydım yatsıyı bu vakitte
kılmalarını emrederdim."
158/1028-Hz. Âişe annemizden (RadıyaiiaManhây.m
Rasûlullah (Saiiaiiahu aleyhi ve seiiem) (bir gece) yatsı namazını öyle geciktirdi ki hattâ Hz. Ömer (Radıyaitahu anhy, '(Ey Allah'ın Rasûlü!) Kadınlar, çocuklar uyudu' diye nida etti. Rasûlullah (bir müddet sonra) onların yanına geldi ve şöyle dedi:
"Sizin dışınızda bu namazı (yani yatsıyı) kılan bir başka ümmet yok ve Medîneliler dışında da bugün bu namazı kılan olmadı."
§Bir rivayette; 'Söz konusu olay halk arasında îslâm yayılmadan önceydi' diye belirtildi.
181 Sened: iy>
Sahih: Müsned, VI/34,H.no:23941; Diğer rivayet: VI/215, H.no:25683-25684; Benzer rivayetler için bk. VI/199, H.no:25506 (^£ û£& Jiî j* 5i-f u>* u); VI/272, H.no: 26215; Vl/150, H.no:25050 (Bir sonraki 159/1029. hadis); Buhârî, Salât 22, Ezan, 161; Temennî, 9; Müslim, Mesâcid, 218-219; Nesâî, Salât, 19, H.no:482,535; Dârimi, Salât, 19, H.no:1216-1217.
İbn Ömer'den (Radıyallahii anhümâ) şahidi için bk. Müslim, Mesâcid, 220;
Diğer şâhidleri için 151/1021. hadisin tahricine bk.
Namaz Vakitleri 75
159/1029-Hz. Âişe annemizden
Rasûlullah (Saiiaitahu aleyhi ve seiiem) bir gece (yatsı namazını) öyle geciktirdi ki hattâ gecenin büyük bir kısmı geçti ve cami cemaati uyukladı.
(Râvilerden) İbn Bekir şöyle anlattı: (Rasûlullah bir müddet kaldı) sonra (mescide) çıktı ve namaz kıldı(rdı). Ardından şöyle dedi:
"Eğer ümmetime ağır geleceği endişesi olmasaydı işte bu, yatsı namazının tam vakti (diye emrederdim)."
§İbn Bekir; "(Ümmetime) ağır bir hüküm getirmem endişesi duyma-saydım" şeklinde nakletti.
AÇIKLAMA
1-Bu bölümdeki hadisler yatsı namazını ilk vaktinden sonraya geciktirmenin müstehab olduğuna işaret etmektedir. Ancak rivayetlerin farklı anlaşılması nedeniyle müctehidler yatsı namazının efdal vaktinde ihtilâf ettiler:
a-Müctehidlerin büyük bir kısmı bu hadislerden dolayı yatsı namazım geciktirmenin efdal olduğunu, söylediler, çünkü hadisler çok açıktır.183
b-Bazı âlimler ise yatsıyı ilk vaktinde kılmanın efdal olduğunu belirttiler; zira Rasûlullah birkaç gün meşguliyeti veya bir başka işi sebebiyle yatsıyı geciktirmişti, bunlar dışında sürekli olarak namazı ilk vaktinde kılmıştı. Bu İmam Şafiî'nin eski görüşüdür. Ancak yeni görüşü, geciktirmenin efdal olduğudur.184
2-Yatsı namazının zarurî son vaktinde müctehidler ittifak ettiler: Yatsı namazının son vakti fecrin doğmasına kadar devam eder. Fecrin doğması ile yatsı vakti sona erer ve sabah namazının vakti başlar.185
182 Sened: ü>
Sahih: Mümed, VI/150, H!no:25050; Müslim, Mesâcid, 218; Nesâî, Mevâkît, 21, H.no:533; Dârimi, Salât, 19, H.no:1216; İbn Huzeyme, 1/179, H.no:348; Aynca bir önceki 158/1028. hadise bk.
183 İbn Rüşd, Bidâyelü'l-müctehid, 1/70; Nevevî, Mecmu', 111/55, 56; İbn Kudâme, Muğnî, 1/393; Meydânî, Lübâb, 1/74.
184 Nevevî, Mecmu', İÜ/55,56.
185 İbn Rüşd, age., W0; İbn Kudâme, age., 1/394; Meydânî, age., 1/72
76 Namaz Vakitleri
* Sabah Namazının Efdal Vakti; Alaca karanlık (Tağlîs) ve Aydınlık (tsfâr) Vakti ile İlgili Haberler
160/1030-Talkb. Ali'den (Rdihhuhym
186 Sened: y 'j- jİî» J ^ j* -ttüiı jî *û' jî* j* /&■ jî ^^ »&- ^r ^ jıî
Hasen: Müw</, IV/23, H.no:16243; Efaö Dâvûd, Savm, 18, H.no:2348 (
^6 ^İ ># ^- ijT>j ijîfcî i*^iı JfctA) lafzı ile; Tirmizî, Savm, 15, H.no:705 (Ebû Davud'un
lafzı ile rivayet eder ve hadisin Adiy b. Hatim, Ebû Zer ve SemUra'dan şahidi bulunduğunu. Talk b. A1İ rivayetinin ise "hasen-garib" olduğunu ifade eder); İbn Ebî Şeybe, 11/288, H.no:9069; Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, VIII/331, H.no:8236; Deylemh III/404, H.no:5233; Suyûtî, hadisin hasen olduğunu belirtir. Rk.el-Câmiu's-sağîr, H.no:7580; Münâvî bu hükmü onaylar ve Irâkî'nin de hadisin hasen olduğuna hükmettiğini ilave eder. Bk. Feyzu'l-kadîr, V/457. Dârekutnî hadisi vererek Kays b. Talk'ın kuvvetli olmadığını söyler: {t&s* s, '■3İ^} 'jif »a- jitlj s-H* fSi j*s* &- ijijAij »yO -**-*1' ^■L-J|) Dârekutnî, 11/166.
Hadisin şâhidleri:
a-SemÜra b. Cündüb'den (RadıyaUahll anh) şahidi:
i, V/13-14, H.no:20Û34; Diğer rivayetler: V/7, H.no:J9962; V/13, H.no:20025; V/18, H.no:20080; V/9, H.no:19980 (>!* Jit, ^; >ç İO ^ •>' ^ '^ J^ ^ 'r&M '^)\ Müslim, Sıyâm, 41; Ebû Dâvâd, Savm, 18, H.no:2346; Tirmizî, Savm, 15, H.no:706 (Tirmizî "hasen" olduğunu belirtir); NesâU Sıyâm, 30, H.no:2169; Tayâlisî, s.122, H.no:897-898; İbn Ebî Şeybe, ü/276, H.no:8927; H/288, H.no:9070; /bn Huzeyme, m/210, H.no:1929; Taberânî, ef-Mu'cemü'l-kebîr, VI1/236, H.no:6982; Dârekutnî, 11/166 (İsnadı sahih); Beyhakî, es-SünenU'l-kübrâ, 1/380; IV/215. Bu hadis Siyam/Oruç konusunda91/3302. hadiste zikredilecektir. b-İbn Mes'ûd'dan (Radtyallahü anh) şahidi:
- j£3j ü£. Jü
/i?n Huzeyme, III/210, H.no:1928; Beyhakî, es-Sünenti'l-kübrâ, 1/381. c-Ubâde b. es-Sâmit ve Şeddâd b. Evs'ten (Racltyallahu anhümâ) şahidi:
Dârekutnî, 1/269; Beyhakî, es-SUnenii'l-kübrâ, 1/373.
d'Muhammed b. Abdurrahman b. Sevban'dan mürsel olarak şahidi (Beyhakî, Câbir b. Abdullah'tan {Radıyallahü anh) da mevsûl olarak nakledildiğini belirtir. Nitekim Beyhakî'nin bizzat kendisi ve Hâkim bu hadisi Câbir'den naklederler):
Dârekutnî, 1/268; 11/165; Hâkim, Mtistedrek, 1/304. H.no:688; Beyhakî. es-Sünenü'l-kübrâ, V 377; IV/215.
Namaz Vakitleri_____________________________________________________77
Hz. Peygamber (Sattaiiahu aleyhi ve seitem) dedi ki:
"(Sabah namazının vakti) ufukta boylamasına187 görülen aydınlık değil, bilâkis enlemesine oluşan kızıllıktır (aydınlıktır)."
NOT: Bu hadis geceleyin ufukta görülen boylamasına (ince uzun) aydınlığa aldanmamaya dikkat çekmektedir ki buna fecr-i kâzib (yalancı/geçici aydınlık) denir. Bu aydınlıktan sonra tekrar karanlık gelir ve peşinden de ufku enlemesine kaplayan bir aydınlık görülllr, buna fecr-i sâdık (doğru/kalıcı aydınlık) denir. Sabah namazının vakti bu aydınlıkta başlar güneş doğuncaya kadar devam eder. Hadiste aydınlığın ışıktan dolayı kızıl olarak belirtilmesi aydınlığın kalıcılığına dikkat çekmek içindir ya da Araplar'in bazen beyazlık İçin kızıllık kelimesini kutlanmalarından dolayıdır.188
161/1031-Hz. Âişe annemizden (Radıyallahü anhây.
189
e-lbn Abbas'tan (Radıyallahü anhümâ) şahidi:
»uJi y.j fUkiı fj£ «ip ^üiı uîj :%*iı y. Vj fuyt f /■. y
Dârekutnî, 11/165; Abdürrezzâk, in/54, H.no:4765; Hâkim, MUstedrek, 1/304, H.no:687 (İsnadı sahih); Beyhakî, es-SünenU'l-kübrâ, IV7216. f-Abdurrahman b. Âiş'ten (Radıyallahü anh) şahidi:
İUJt ftU J^u fUk]l fs~ JÜ ^*>»l lijj »Ull V y Vj j^-Jl ^ >i *L-Jı J
Dârekutnî, 11/165 (tsnâdi sahih).
g-Sevban'dan (Radıyallahüanh) şahidi: (>^iı jûj *•/; V j Ur> >; iı ^ j
ftn EbtŞeybe, H/288, H.no:9071.
Ab EbtŞeybe, 11/288, H.no:9072. i-Enes'ten (Radıyallahü anh) şahidi:
Deylemt, HI/160, H.no:4430; i-Sâlim b. Ubeyd'den şahidi:
İL) o
187
Dârekutnî, 11/166 (İsnadı sahih) Yani, ince uzunlamasına Zemahşerî, Esâsü'l-belâğa, 141
*
Jli* ^-1
Sahih: A/uined, VI/37, H.no:23978; Benzer rivayetler için bk.VI/178-179, H.no: 25330; VI/248, H.no:25988; VI/258-259, H.no:26100; VI/33, H.no:23933; Afû/it, VukÛt, 4; Şâfıî, Müsned, s.29, 175, 387; Buhâri, Mevâkît, 27, Ezan, 195; Müslim, Mesâcid, 232; Ebû Dâvûd, Salât, 8, H.no:423; Tirmizî, Salât, 4, H.no:153 (Hadis İbn Ömer, Enes ve Kayle bt. Mahreme'den de nakledilir. Hz.Âişe'nin rivayeti İse "hasen-sahih" hükmündedir); Nesâî,
78_____________________________________________________Namaz Vakitleri
Mü'min kadınlar dış elbiselerine/örtülerine bürünmüş olarak Rasûlullah-la (Saiiaiiahü ateyhi ve seiiem) beraber sabah namazını kılarlardı, sonra ailelerine/evlerine dönerlerdi de alaca karanlıktan dolayı yolda kimse onları tanıyamazdı.
162/1032-Ebû'r-Rabî anlattı:190
Bir cenazede İbn Ömer'le (Radıyaiiaha aniuimû) beraberdim, bağıran/çığlık atan bir kişinin sesini duyunca ona haber gönderdi ve susturdu. Kendisine; 'Ey Ebû Abdürrahman! Onu niye susturdun?' diye sorunca şöyle dedi:
Mevâkît, 25, H.no:545-546; Sehv, 101, H.no:1360; es-Sünenü'l-kübrâ, 1/405,478, H.no:1285, 1527; İbn M6.ce, Salât, 2, H.no:669; Humeydî, 1/92, H.no:174; Tayâlisî, s.206, H.no:1459; İbn Ebî Şeybe, 1/282-283, H.no:3233; Humeydî, 1/92, H.no:174; İbn Huzeyme, 1/180, H.no:350; Tahâvî, Şerhu meâni't-âsâr, 1/176, 183; Ebû Ya'lâ, VII/389, H.no:4415; TaberSnî, el-Mu'cemü'l-evsat, 1/178, H.no;566; V/6, H.no:4514; VIII/330, H.no:8778; Müsnedü'ş-Şâmiyyîn, 1/163, H.no:271; İbn Htbbân, IV/365-368, H.no:1498-1501; Beyhakî, es-SUnenü'l-kübrâ, 1/453-454; es-Sünenü's-suğrâ, s.219, H.no:317. Ümmü Seleme'den (Radıyallahu anhâ) şahidi:
ziyadesi ile: Abdürrezzâk, 1/573, H.no:2181; Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, XXIII/355, H.no:834; Heysemî, Taberânî'nin şeyhi dışındaki râvilerinin sahih ricali olduklarını belirtir. Bk. Mecma', 1/318.
Zayıf: Müsned, 11/135-136, H.no:6195; A'meş'in komşusu Ebû Şu'be et-Tahhân hakkında Dârekutnî "metruk" hükmü verir. Ebu'r-Rabî' ise meçhuldür. Bk.Zehebî, Mîzân, VII/366, 380, Trc.no:10189, 10297; el-Muğnî fi'd-duafâ, U7784, Trc.no:7460; Hüseynî, İkmâl, s.521, Trc.no;1095; İbn Hacer, Lisânü'l-Mîzân, VII/47, 63, Trc.no:429, 586; Ta'cîlü'l-menfea, s.484,493, Trc.no:1272,1307; Heysemî, eserinin bîr yerinde senedinde Dârekutnî-nin meçhul kabul ettiği Ebu'r-Rabî'in bulunduğunu belirtir. Bk. Mecma', 1/316, Bir başka yerinde ise Ebû Şu'be et-Tahhân'ın metruk olduğunu söyler. Bk. Mecma', 111/16.
Hayattakilerin ağlaması sebebiyle ölülerin azab görmesi ('^J> «&, v-w ^İ> öı) ile ilgili rivayetler için bk. Müsned, 11/134, H.no:6182; 11/31, H.no:4865; 11/38, H.no:4959; 11/60, H.no: 5262. Bu konudaki rivayetler Cenaze bölümünde 81-93/2700-2712. hadislerde zikredilecektir.
Namaz Vakitleri_____________________________________________________79
''Kabre defnoluncaya kadar ölü onun çığlığından eiiyet duyar.' Sonra ona;
'Ben seninle sabah namazı kılıyorum ve bitirince arkadaşımın yüzünü (alaca karanlıktan dolayı) seçemiyorum, bazen (kıldığımızda da) hava aydınlanıyor' deyince şöyle cevap verdi:
iRasûlullah 't (Saiiaiiahu aleyhi ve seiiem) böyle (farklı zamanlarda) gördüm ve istedim ki Rasûlullah'ı namaz kılarken gördüğüm gibi namaz kılayım.'
163/1033-EneS b. Mâlİk'ten (Radıyallahüanhy.m
RasbluUah'a (Saiiaiiahu aleyhi ve seitem) sabah namazının vakti soruldu. Fecr doğduğunda Bilâl'e ezan/kâmet için emretti, sonra namazı kıldırdı.
(Ertesi gün ise sabah namazını) hava aydınlanmasına kadar geciktirdi. Sonra buyurdu ki:
191 Sened: j*jÎJi %Z- ıTji-f j Sahih: Müsned, III/113, H.no:I2058; Benzer rivayetler için bk. III/182, H.no:12810; III/121, H.no:12159; III/189, H.no:12898; Abdürrezzâk, 1/567, H.no:2156 (Zührî'den mürsel olarak); 2157 (Katâde'den mürsel olarak); Mâlik, Vukût, 3 (Atâ* b. Yesâr'dan mürsel olarak nakledilir); Nesâî, Ezan, 12, H.no:544; es-Sünenü'l-kübrâ, 1/477, H.no:1526; tbn Ebî Şeybe, 1/281, H.no:3225; Ebû Ya'lâ, VI/428, H.no:3801; Makdisî. Muhtara, VI/21-23, H.no:1973, 1976; Heysemî, hadisi sadece Bezzar'ın naklettiğine değinerek râvilerinin sahih ricali olduklarını belirtir. Bk. Mecma\ 1/317. Bu hadis Ahmed b. Hanbel'in sülâsiyyâtından biridir. Abdurrahman b. Yezid b. Câriye'den {Radıyallahü anh) şahidi:
Heysemî, hadisi Taberânî'nin A"eWr ve Evsafında naklettiğini belirtir. Bk. Mecma', 1/317. Abdullah b. Amr'dan (Radıyallahü cınhümâ) şahidi:
ı_rİA< pL-j <M J" ^-* & Jj-j ıjl-" z^1 W~» -^Jj j* pL-j *sle -i1 J-e ^ Jt- ***rj OÎ : }j** jt iiaj; jt
Heysemî, hadisi Taberânî'nin Kebİr'inde naklettiğini, senedinde zayıf kabul ettiği İbn Lehîâ'nın bulunduğunu belirtir. Bk. Mecma', 1/317. Zeyd b. Hârise'den (Radıyallahü anh) şahidi:
C oij ^ ^L-j »J* Jıi ^ ^jl JL V*_, 0Î : 1 Jli &- l ^
5U Os L. l+âj JUi JîLJl 1*i ^ v'-i* (^(UoV ,3*1 jl Jli LU ^1 Ui Ijlli ,^li liU JUi ^1
Abdürrezzâk, 1/567-568, H.no:2158.
Câbir'den (Radıyallahü anh) şahidi: Müsned, 111/330-331, H.no:14475.
Aynca bk.90/960. hadis.
Namaz Vakitleri
"Sabah namazının vaktini soran kişi nerde? İşte bu iki namaz arasındaki192 (süre sabah namazının) vaktidir.
164/1034-Râfî b. Hadîc'den (Radıyaliaha anhy.
193
192 Metindeki ek: Ya da 'ikisi (yani iki vakit) arasındaki o vakittir.' Bu muhtelif ekler aynı mânâda olduğundan hadisin akışını bozmamak için yukanda zikredilmedi.
Sahih: Milsned, IV/143, H.no:17190; İkinci rivayet: IV/142, H.no:17212; Benzer rivayetler için bk. 111/465, H.no:15763; IV/140, H.no:172l9 ("Mahmud b. Lebîd Hz. Peygamber'İn ashabından birinden" seklinde müphem olarak nakledilir); V/429, H.no:23525 (bir sonraki 165/1035. hadis); Abdürrezzâk, 1/568, H.no:2159; Ebû Dâvûd, Salât, 8, H.no:424; Tirmizî, Salât, 3, H.no:154 (EbÛ Berze el-Eslemî, Câbir ve Bilâl'den de nakillerin bulunduğunu, Rafı' b. Hadic'in rivayetinin ise "hasen-sahih" olduğunu ifade eder); Nesâî, Salât, 27, H.no:546-547; İbn Mâce, Salât, 2, H.no:672; Dârimi, Salât, 21, H.no:1220-1221 OjjSO lafzı ile, 1222.
Hadisin şâhidteri:
a-Mahmud b. Lebid b. Ukbe b. RâfT el-Eşhelî el-Ensârî (Radıyallahu anh) (v.96/714) sahâbidir. Ayrıca kendisinden de bu rivayet nakledilir. Bunun için bir sonraki 165/1035. hadise bk.
b-Ebû Hüreyre'den (Radıyallahu anh) şahidi: (j*-)ı ftu* ij>J u i>iii j* $J Jt^- v) lafzı İle nakledilir. Heysemî, hadisi Bezzâr ve Taberânî'nin Kebîr'inde naklettiğini, senedinde tbn Main, Buhârî ve Ebû Hâttm'in zayıf saydığı Hafs b. Süleyman'ın bulunduğunu, İbn Hıraş'ın bu zat hakkında: "Hadis uydururdu" dediğini, Ahmed b. Hanbel'in bir rivayete göre zayıf, diğer bir rivayete göre sika saydığını belirtir. Bk. Mecma', 1/315.
c-Enes b. Mâlik'ten (Radıyallahu anh) şahidi: Heysemî. hadisi Bezzâr'ın naklettiğini, senedindeki Ali b. Zeyd b. Eşlem hakkında ihtilâf bulunduğunu söylediğini naklederek senedinde bir başka râvî olan Yezid b. AbdÜlmelİk en-Nevfelî'nin bulunduğunu, bu râvîyİ Ahmed b. Hanbel, Buhârî, Nesâî ve İbn Adiy'in zayıf saydığını, İbn Main'in ise bir rivayete göre zayıf, diğer bir rivayete göre sika saydığını belirtir. Bk. Mecma', 1/315.
d-Bilâl'den (Radıyallahu anh) şahidi: Heysemî, hadisi Bezzâr ve Taberânî'nin Kebîrimde naklettiğini, senedinde zayıf sayılan Eyyûb b. Seyyâr'ın bulunduğunu söyler. Bk. Mecma', 1/315. Heysemî, Eyyûb b. Seyyar hakkında eserinin bir başka yerinde "metruk" ifadesini kullanır. Bk. Mecma', D/41.
e-Katâde'den (Radtyallahü anh) şahidi: Taberânî, el-Mu'cemü'1-kebîr. XIX/12; Heysemî, hadisi Bezzâr'ın naklettiğini, râvilerin sika olduklarını belirtir. Bk. Mecma', 1/315.
f-Abdullah b. Mes'ûd'dan (Radıyallahu anh) şahidi: Heysemî, hadisi Taberânî'nin Kebîrinde naklettiğini, senedinde Muallâ b. Abdurrahman el-Vâsıtî'nin bulunduğunu, Dârekutnînin: "Âlimler kendisini zayıf saymışlar, ancak "kezzâb/yalancı" biridir"; İbn Adiy'in: "Bir beis
Namaz Vakitleri_____________________________________________________81_
Hz. Peygamber (Saitaiiahu aleyhi ve seiiem) şöyle dedi:
"Sabah namazını aydınlığa bırakın! Bu daha fazla ecir almanıza sebep olur.194"
§Başka tarikten gelen rivayette; Rasûlullah (Saiiaiiahu aleyhi ve seiiem) şöyle dedi:
"Sabah namazını aydınlığa bırakın/geciktirin! Bunun ecri daha fazladır."
165/1035-Mahmud b. Lebîd el-Ensârî'den (Radiyaiiahüanh):m
Rasûlullah (SallallahU aleyhi ve settem) buyurdu kî:
"Sabah namazını aydınlığa bırakın/geciktirin! Bunun ecri daha fazladır."
olmadığı kanaatindeyim" dediğini naklederek hakkında şu bilgiyi de aktarır. Kendisine ölüm döşeğinde iken: "Allah'a tevbe etsene!" denilmiş, o da: "Allah'ın beni bağışlayacağını ummuyorum. Çünkü ben Hz. Ali'nin fazileti hakkında yetmiş hadis uydurdum" demiştir. Bk. Mecma', 1/315-316.
g-İbn Büceyd ninesi Havva'dan (Radıyallahü anhâ) şahidi: Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, XXIV/222, H.no:563; Heysemî. hadisi Taberânî'nin Kebîr'indc naklettiğini, senedinde İshak b. İbrahim el-Hanefî'nin bulunduğunu, Nesâî ve diğerlerinin zayıf saydığını, İbn Hıbbân'ın Sikât'ında zikrettiğini söyler. Bk. Mecma', 1/316.
h-Zeyd b. Eslem'den şahidi: Abdürrezzâk, 1/573, H.no:2182. 194 Metindeki ek: Ya da '...ecri daha fazladır.'
Sahih: Müsned, V/429, H.no:23525; Heysemî, senedinde zayıf kabul ettiği Abdurrahman b. Zeyd b. Eslem'İn bulunduğunu belirtir. Bk. Mecma', 1/315. Hadis bu senedle zayıftır. Ancak bir önceki 164/1034. hadiste şâhidleri vardır.
82_____________________________________________________Namaz Vakitleri
166/1036- (Peygamberimiz'in müezzini) Bilâl (Radıyaiiahu anh) anlattı:196 Kendisi Hz. Peygamber'e (SaüaUahu aleyhi ve seiiem) sabah namazını (vaktini) duyurmak için gelmişti. (O sırada) Hz. Aişe (Radıyattahu anhât sorduğu/istediği bir iş sebebiyle Bilâl'ı meşgul etti, o kadar sürdü ki sabah aydınlığı ortaya çıktı, (her taraf) iyice aydınlandı. (Sonra) Bilâl kalktı, Hz. Peygamber'e namaz (vaktini) bildirdi ve bildirmesini peş peşe tekrarladı.197 Rasûlullah hâlâ gelmedi, (ancak bir müddet sonra) çıkageldi, insanlara namaz kıldırdı. Sonra 'onlara, Hz. Âişe'nin sorduğu/istediği bir iş sebebiyle kendisini meşgul ettiğini ve havanın iyice aydınlandığını, ancak gelmede biraz ağır davrandığım haber verdi ve şöyle buyurdu:
"Sabah namazının (ilk) iki rekatını (sünnetini) kıldım." 'Ey Allah'ın Rasûlü! Sabah aydınlığına iyice girdin.' "Aydınlığa geciktirdiğim bu vakitten daha da fazla geciktirseydim yine o iki rekatı kılardım, daha İyi kılardım, daha güzel kılardım."
AÇIKLAMA
Sabah namazının ilk vakti fecr-i sadıkla198 başlar ve güneş doğuncaya kadar devam eder, bu konuda herhangi bir ihtilaf yoktur.m
Sabah namazının efdal vaktinde ise farklı rivayetlerin gelmesi sebebiyle ihtilaf edildi;
a-İmam Ebû Hanîfe'ye göre hava aydınlık (isfâr) olduğunda kılmak efdaldir. Ancak Müzdelife'de yola erken çıkmak için erken (alaca karanlıkta) kılınabilir.200
b-İ.Mâlik, Şafiî ve Ahmed'e göre ilk vakit olan alaca karanlıkta (tağlîsde) kılmak efdaldir.
Ahmed b. Hanbel'den gelen başka rivayette namaz kılanın hâli göz önünde bulundurulur; Alaca karanlıkta namaz kılması zor olursa biraz aydınlanınca kılar, eğer iki durum da kendisi için eşitse alaca karanlık efdaldir.201
196 Sened:
Sahih: Müsned, VI/14, H.no:23795; Ebû Dâvûd, TatavvıT, 3, H.no:1257 (Hocası Ahmed b. Hanbel'den naklettiği hadislerden biridir); Ebû Davud'un hocası Ahmed b. Hanbel'den naklettiği bu hadisin metninde bazı lafız farklılıkları vardır: (îüîîı öde &$ yerine (aiSÎı öd* &ji) lafzı, ('JŞ. ^t") .;#) yerine (iîıît g'ıfj) lafzı, <i>î) yerine 0>'i) lafzı, (tİ4 'A $ yerine (tûlî ütj) lafzı ile naklet-mîştİr. Bu farklılıkların manayı zedelemediği görülmektedir.
Ebû Mes'ûd el-Ensârî'den (Radtyallahiianh) şahidi için bk. 97/967. hadis.
197 Bk. Seharenpûrî, Beztü'l-mechûd, VI/378.
m Mânâsı için bk. Müsned Trc. H.no: 160/1030.
199 İbn Kudâme, Muğnî. 1/395.
200 Merğınânî, Hidâye, 1/42; Kâsânî, Bedâf, 1/143.
201 Sehnûn, Müdevvene r/61; Nevevî, Mecmu', 111/51; İbn Kudâme, age., i/395,398-399.
Namaz Vakitleri 83
* Sabah ve Yatsı Namazının Efdal Vakti
Sened:
Sahih: Müsned, 11/111, H.no:5898; Heysemî, hadisi Ahmed b. Hanbel veTaberânî'nin Kebir ve £usQ/'ında naklettiğini, senedinde zayıf kabul ettiği İbn Lehîâ'nın bulunduğunu, bazılarının da hadisini hasen saydıklarını belirtir. Bk. Mecma', 1/296. Bennâ, hadisin Bezzâr ve Taberânî'nin eserlerinde de nakledildiğini ve senedinde İbn Lehîâ'nın bulunduğunu söyler. Ancak hadisin 168/1038 ve 169/1039. hadislerle desteklendiğini ilâve eder. Bk. Bülûğu't-emânî, 11/282. İbn Lehîa İ!e ilgili bilgi İçin 22/64. hadisin tahricİne bk.
a-Cündüb b. Süfyân el-Becelî'den (Radtyallahü anh) şahidi için bk.168/1038. hadis b-Semüra b. Cündüb'den (Radıyallahü anh) şahidi için bk.169/1039. hadis c-Ebû Hüreyre'den (Radıyallahü anh) şahidi: (<5i 'j- t'J^ '•& '<£$&"$> «ö & j '# £İJ j* 'J-) lafzı ile: TirmiıS, Fiten, 6, H.no:2164 (Hadİs'İn Cündüb ve İbn Ömer'den de nakledildiğini, Ebû Hüreyre rivayetinin ise "hasen-garib" olduğunu söyler); Dârimi'nİn metni ise şöyledir;
ZMrimi, Salât, 136, H.no: 1433.
d-Hz. EbÛ Bekir'den (RadtyallahU anh) şahidi: îbn Mâce, Fiten, 6, H.no:3945 (Bûsırî, isnadındaki râvîlerin sika olduklarını, fakat senedinin "Sa'd b. İbrahim, Habis b. Sa'd'a yetişmediği için" munkatı olduğunu söyler).
e-Ebû Bekre'den (Radıyallahü anlı) şahidi: (**i*- $) ilâvesi ile nakledilir. Heysemî, Taberânî-
nin Kebîr'inde naklettiği hadisin senedindeki râvilerin sahih ricali olduklarını belirtir. Bk.
Mecma', U/41,
203 Bu ziyade için bk. Müslim, Salât, 657.
,84_____________________________________________________Namaz Vakitleri
168/1038- Cündüb b. Abdullah el-Becelî'den (Radıyaihta ankyP04
RaSÛlUİlah tSallallahü aleyhi ve sellem) dedi ki:
"Kim sabah namazını kılarsa (o gün) Allah'ın ahdi (koruması) altında olur. İzzet ve celâl sahibi Allah'ın ahdini (korumasını) sakın bozmayın ki Allah da (terk edilen) ahdi karşılığında sizi aramasın (cezalandırmasın)."
169/1039-Semüra b. Cündüb'den (Radıyaiiahtı anh):205 Hz. Peygamber (Saiiaiiam aleyhi ve sellem) şöyle dedi: "Kim sabah namazını kılarsa (o gün) Allah'ın ahdi (koruması) altında olur. Yüce Allah'ın ahdini (korumasını) sakın terk etmeyin !"
Sened: v^- 'J* J-^?- Jı- -C^-j A'j J>. [fi- j* «^ ' Sahih: Müsned, IV/312. H.no:i'8707; Benzer rivayet için bk. IV/313, H.no: 18716:
Müslim, Mesâcid, 261 (^ >' j i& &;4) ziyadesiyle; TirmizU Satât, 165, H.no:222
(hasen-sahih); İbn Mâce, Fiten, 6, H.no:i301.
Cündüb'ün tam ismi Cündüb/Cündeb b. Abdullah b. SUfyân el-Kasrî el-Becelî'dir. Bazen dedesine nisbet edilerek rivayetlerde yerini altr. Hadisin şâhidleri İçin 167/1037. hadisin tahricine bk.
Sened: j^-iJ j* cSm Câi- % jj Gji-
Sahih: Müsned, V/10, H.no: 19994; İbn Mâce, Fiten, 6, H.no:3946 (Bûsırî. "Şayet Hasan, Semüra'dan duymuşsa isnadı sahihtir" der).
Ctindeb/Cündüb b. Abdullah el-Kasrî'den (ftadıyattahti anh) şahidi için bk. Müslim, MesScid,261.
Cündeb/CündUb b. SUfyan'dan (Radıycdlahü anh) şahidi için bk. Müslim, Mesâcid, 262; Tirmizî, Salât, 165, H.no:222 (hasen-sahih);
Hadisin şâhidleri için 167/1037. hadisin tahricine bk.
Namaz Vakitleri
170/1040-Ebû Umeyr b. Enes Hz. Peygamber'in sahabesi olan amcalarından206
(Radıyallahü anhiim) nakletti:207
206 Umûme (*-j-*) kelimesi amcanın (p*) çoğuludur ya da masdardır. Bk. Râzî, Muhtar. Bazı rivayetlerde |U-j 4* â> J* i' J^-j ^u^i ^ jUiVı ^ J ı.^^ ^îj- Ju
geçen (ijJu) dediler mânâsındaki fiil cemi gelmektedir. Bu nedenle amcalar şeklinde terceme edildi. Bk. Beyhakî, 1/399
Burada sahabenin meçhul olması zarar vermez, zira hepsi adalet (dinî konularda dürüstlük) sıfatıyla muttasıftır. Bk Azimâbâdî, Avnü'l-ma'bûd, IV/13.
Sencd: Ji*^'^ Ç£> ı2ü. >ü. 'J ilki üi».
Sahih: Müsned, V/57, H.no:20458; İbn Ebİ Şeybe, 1/292, H.no:3354: Heysemî, senedinde Ebû Umeyr b. Enes'in bulunduğunu, Ebû Bişr Ca'fer b. Ebî Vahşİyye'nin hâricinde kendisinden hadis rivayet eden bir talebesinin bulunmadığını, diğer râvilenn ise sika olduklarını belirtir. Bk. Mecma', 11/39-40.
Yatsı ve sabah namazına cemaate devam etmeyi öğütleyen ve buna devam etmeyenleri nifak vasfı İle uyaran diğer rivayetler:
a-Ebû Hüreyre'nin {Radıyaltahü anlı) rivayeti: Bir sonraki 171/1041. hadis.
b-Enes'in (Radıyallahii anh) rivayeti:
Müsned, III/151, H.no:l2124; Heysemî, senedindeki râvilenn ise sika olduklarını belirtir. Bk. Mecma MI/39.
C-Hz.Âişe'den (RadıyallahÜ anhâ):
jı y Ju jX-j 4* Jiı ^ *uı Jj^-j i>( Z'jjA ün* ^t ^_^' y. jU*ı>!ı j! -ıl^ j* ^' j* jO ıSj*- j^-»- L&-
ı^i- 'jij ciyti ~ioiı ivû*j «isi ne* ^ u Ojü; ^ı3ı
A/üinerf, VI/80, H.no:24387; A>/i £M Jeyte, 1/293, H.no:3356; /frn Mâce, Mesâcid, 18,H.no:796.
Heysemî, hadisi Taberânî'nİn Evsafına* naklettiğini, senedinde zayıf olan Zekeriyâ b. Manzûr'un bulunduğunu söyler. Bk. Mecma', 11/40.
d-lbn Ömer'den (Radtyallahii anhüınâ): { -u*_lı j. £yj jl jj ^uTj ^jt j_*j ^u- jj eii*Jı ^u ^
Heysemî, hadisi Taberânî'nİn Evsafında naklettiğini, senedinde zayıf olan fakat yalanla suçlanmamış bir râvinİn bulunduğunu söyler. Bk. Mecma', 11/40.
İbn Ömer'den (Radıyallahii anhamâ) şu nakil de rivayet edilir: (tü-)ij _^
An Ebî Şeybe, 1/292, H.no:3353; Heysemî, hadisi Bezzâr ve Taberânî'nİn naklettiğini, Taberânî'nİn râvilerinin sika olduklarını belirtir. Aynca Bezzâr'ın da sika râvilerle ve (jtM m üU ü-uh ;y_ ^ j«.;ı u^i uj lT) lafzı ile naklettiğini söyler. Bk. Mecma', 11/40.
e-Ebu'd-Derdâ'dan (Radıyallahii anh): OM» ı^ j)j j^-Jij tiijı j+i* jî piL. j_üc-ı ^j)
Heysemî, hadisi Taberânî'nİn Kebîr'inde naklettiğini, senedindeki Neha'lı hakkında bilgi veren birini görmediğini, fakat bir başka tarikte isminin Câbİr olarak verildiğini söyler. Bk. Mecma', 11/40. Aynca bk. Elbânî, es-Silsiletü's-sahîha, H.no:1474. îbn EbîŞeybe'nİn lafzı:
Ijii^j lj^s-1 JUİ .^*^(i «>L*o Jli J>W il' *J »L. ı^AJl *^_^ j JU <ii ,l»jjjl ji ^ JJ j! ^1 ^
/&n Ebî Şeybe, 1/292, H.no:3355; Görüldüğü gibi bu senedde Ebu'd-Derdâ'dan nakleden İbn Ebî Leylâ'dır.
86_____________________________________________________Namaz Vakitleri
Hz. Peygamber (Saiiaiiahu aleyhi ve seiiem) şöyle dedi: "Münafıklar bu iki namaza (cemaatle kılmaya)208 gelmezler" Yani sabah ve yatsı namazlarına.
§(Râvi) Ebû Bişr aynca açıkladı: 'Yani bu iki namaza (cemaatle kılmaya) devam etmezler.'
NOT: Hadisteki mânâ iki şekilde anlaşılabilir:
a-özellikle münafıklara İstirahat vakti olan sabah ve yatsı cemaate gelmek zor olur.
b-MUslümanlardan bu şekilde olanlar da itikâd yönüyle değil de amel yönüyle münafıklara benzeme vardır. Rasûlullah bu tehlikeli durumu hatırlatmaktadır.
Jlİ Stf j£j 4* *İ» JİU ^İll J*
f-lbn Mes'ûd'dan (Radıyallahü anlı): ( j- \~4i l. j^j-j jij j^)} tu*ıı »u j- jjüuiı j* j*:î
Heysemî, hadisi Taberânî'nin ATe&Vinde naklettiğini, râvilerinin sahih ricali olduklarını belirtir. Bk. Mecma', H/40. İbn Mes'ûd'dan bir rivayet 1522/2392. hadiste zikredilecektir. g-Übey b. Ka'b'dan (Radıyallahü anlı);
Jlil+Jl jlj%l<j J 'Js- «Iİ»jl ^J îr l*ı*Jl lî* Jj» «J
lîî j^Ai i»li Jlîî Ü JuJLÜl Jif j< tî'^, Î^CJl JiJ VİİÎ _^Jİl Îİ)Cb jJL) di. <Lİ1 JL> J)l Jji.j C; ^L. J^l Jlİ Jlİ
*)>, ii-ıiİi /ij >Jı i^. 'j,'} ;>Tİı tüJı ;^. ^. jjiıİİı Ji ji:! ;^O ^ ^4 iîı jûî
M«i«erf, V/I41, H.no:21169; Benzer rivayetler için bk. V/140, H.no:21162-21163; V/141, H.no:2I171 (müphem râvi bulunduğu için senedi zayıftır); V/141, H.no:2I170 (z.) (Ahmed b. Hanbel'in Müsned'inde Ebû Basîr ve oğlu Abdullah b. Ebû Basîr'in Übey b. Ka'b'dan hadîsi başlığı altında bu konudaki rivayetlerin hepsi verilmiştir. Bk. V/140-141, H.no:21162-2U71 Abdullah'ın ziyâdeleri 21164. hadisten itibaren sonuna kadar devam etmektedir). Ebû Dâvûd, Salât, 47, H.no:554; Nesâî, İmamet, 45, H.no:841; Dârimi, Salât, 53, H.no:1273; İbn EbîŞeybe, 1/292, H.no:3352; Saydâvî, Mu'cemü'ş-şiiyûh, s.160.
h-Ebû Ümâme'den (Radtyatlaha anlı): G-uJi iUj»&ai*\oi «.ı* j «ujı j^> ^)
Heysemî, hadisi Taberânî'nin Keöîr'inde naklettiğini, senedinde zayıf olan Mesleme b. Ali'nin bulunduğunu söyler. Bk. Mecma', 11/40. Elbânî bu hadisi kuvvetlendirmiştir. Bk. ed-Daîfe, 1/366, H.no:364.
ı-Enes b. Mâlik aracılığı İle Hz.Ömer'den (Radtyallahü anhlimâ);
_,Ğ\ 'j* ıî» ıi iî Ü» ÇiT tLlJı ■.•£*> 'j* Jjto *^jı '4^i -i tÜ j??J iiıü x~LS y J^, 'J*
İbn Mâce, Mesâcİd, 18, H.no:798 (Senedinde irsâl/kopukluk ve zafiyet vardır. Çünkü Tirmizî ve Dârekutnî: "Umara b. Gariyye Enes'e yetişmemiş, onunla karşılaşmamıştır. İsmail b. Ayyaş ise tedlis yaptı" derler); Hz. Ömer'in bu hususta şu sözü nakledilir: ( *Li*)ı -4-ii j^
W* ^ ^ $ er- J! ^*! ^^ J j>*&>) Bk. İbn EbîŞeybe, 1/293, H.no:3358-3361. 208 Bu namazların cemaatle kılınması kastedilmiştir. Zira bu vakitler insanların yorgunluk ya da istirahat zamanları olduğu için mescide gitmek fedakârlık ister, bilhassa münafıklara bu zor gelmektedir. Rasûlullah'ın bu konuda ağır tehditleri bulunmaktadır. Bk. Müsned Trc. H. no: 171/1041.
Namaz Vakitleri 87
171/1041-Ebû Hüreyre'den <Radıyatiahüaah)\209
Hz. Peygamber (Satiaiiahu aleyhi ve seiiem) şöyle dedi:
"Eğer onlardan (ya da sizden) birine İki güzel paça veya besili bir koyundan parça210 ayrılsa hepsi hemen (koşarak) buraya gelirlerdi. Bu iki namazdaki (yani sabah ve yatsı namazında) otan sevabı bilselerdi sürünerek de otsa buraya gelirlerdi. İstedim ki bir kişi insanlara namaz kıldırsın, ben de geride kalan ya da namaza gelmeyen topluluklara gideyim ve onları (yani evlerini)211 içinde oldukları hâlde yakayım."
* Sabah Namazım Kıldıktan Sonra Güneş Doğuncaya Kadar Beklemenin Fazileti
Sahih: Müsned, 11/479-480, H.no:10İ68; Benzer rivayetler için bk. 11/416, H.no:9353; 11/525-526, H.no:10748; 11/537, H.no:l0877; 11/539, H.no:10904; 11/531, H.no:10821; 11/472, H.ııo: 10056-10057; 11/314. H.no:8134; 11/244, H.no:7324; 11/377, H.no:8889; 11/533, H.no:l0840; 11/466, H.no:9974; 11/303, H.no:8009; H/278, H.no:7724; 11/236, H.no:7225; 11/367, H.no:8782; 11/376, H.no:8876; 11/374-375, H.no:8858; 11/424, H.no:9454:
Mâlik, Cemâat, 6; Nida, 3; Buhâri, Husûmât, 5; Ezan, 9, 32, 34, 73; Şehâdât, 30; Müslim, Salât, 129; Mesâcid, 252; Ebû Dâvûd, Salât, 46-47, H.no:548-549; Tirmizî, Salât, 48, 52, H.no:217 (Bu konuda Abdullah b. Mes'ûd, Ebu'd-Derdâ, İbn Abbas, Muâz b. Enes ve Câbir'den de nakiller vardır. Ebû Hüreyre'nin rivayeti ise "hasen-sahih"tir), 225; NesâU Mevâkît, 22, H.no:538; Ezan, 31, H.no:669; İmamet, 45, H.no:841; İbn Mâce, Mesâcid, 18, H.no: 797; Dârimi, Salât, 19, 53, 54, H.no:1215, 1276, 1277; İbn Hıbbân, V/527, H.no:2153; İbn EbîŞeybe, 1/292, H.no:335L İbn Huzeyme, 11/366, H.no: 1476.
Ayrıca bir önceki 170/1040. hadisin tahricine bk.
Bu rivayet 1521/2391,1311-1313/2181-2183. hadislerde zikredilecektir. 210 Metindeki bu kelime; etinin birazı alınmış kemik mânâsmdadır. Bk. Bennâ, age. 11/283. 21' Bazı rivayetlerde; evlerinde kılan topluluklar şeklinde geçmektedir. Bu nedenle tercemeye evleri açıklaması konuldu. Bk. Ebû Dâvûd, Salât 26, No549
38 Namaz Vakitleri
172/1042-Sehl b. Muâz babası Muâz b. Enes el-Cühenî'den (Radıyatiahu nakletti:212
212 Sened: JCj ı
Hasen: MZota/, in/438439, H.no:15560; Efcw Aîvûrf, Tatavvu', 12, H.no:1287
lafzı ile; £bd Ka'tö, IU/61, 66, H.no:1487, 1495; Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, XX/196. H.no:
442; Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, 111/49.
Zebbân b. Fâid el-Mısrî el-Habrânî'nin (v.155/772) Tirmizî bir, Ebû Dâvûd üç, İbn Mâce iki, Ahmed b. Hanbel ise oluz beş rivayetini nakleder. Çoğunu da bu senedle nakleder. Tirmizî herhangi bir tenkitte bulunmamıştır. İbn Mâce'nin Zevâid'inde Bûsırî İbn Lehîa ve hocası Zebbân b. Fâid*i zayıf sayar. Bk. îbn Mâce, Cihâd, 24, H.no:2824; Zehebî ve İbn Hacer: "Faziletli, âbid ve iyi biridir; fakat hadisi zayıftır"derler. Bk.Kâşif, Trc.no: 1610; TaJtnt.Trc.no: 1985; Ebu'l-Vefâ Hâşiye'sİnde: "Yahya b. Main'in zayıf saydığını söyleyerek, Ahmed b. Hatibe)'in: "hadisleri münkerdir", Ebû Hâtim'in: "sâlihtir" sözlerini nakleder." "Sâlİh" terimi ta'dil lafızlarından biri olup kişinin sadece din ve takvasının kuvvetli oluşuna işarettir. Zabtının sâlih olmasını ifade etmez. "Hadisi sâlihtir" sözü böyle değildir.
Heysemî bu hadisi şu lafeı ile eserinde zikreder:
Ebû Ya'lâ, 111/61, 66, H.no:1487, 1495; Heysemî, hadisi Ebû Davud'un muhtasar olarak rivayet ettiğini, Ebû Ya'lâ'nin da naklettiğini, senedinde Zebbân'in bulunduğunu, bu râviyi cumhurun zayıf saydığını, Ebû Hâtim'in "sâlihtir" dediğini naklederek kalan diğer râvilerinin ise hadislerinin hasen olduğunu söyler. Bk. Mecma', X/105; Münzirî hadisin Ahmed b. Hanbel, Ebû Dâvûd ve Ebû Ya'lâ tarafından rivayet edildiğini belirterek İbn Hacer'in: "Her üç musannif Zebbân b. Fâİd tariki ile nakleder. Ben hadisi hasen saydım. Ancak bazıları sahih sayarlar" dediğini nakleder. Bk.Terğîb, 1/178, H.no;669.
Hadisin şâhidleri:
a-Enes b. Mâlik'ten (Radıyalİahii anh) şahidi:
J^-j JÛ : Jü . i'jS} *ii }& İJ cJıs* J££'j J^> p ^-XİJt jSiî J^- illi fXt ü p i*Ci y ;ıüjı J^> 'J-
£ti £\î iİü : 'pL-'} 4* *^ı Tirmizî, Salât, 59, H.no:586 (hasen-garib); Enes'ten nakledilen bir başka rivayet:
Heysemî, hadisi Ebû Ya'lâ'nm naklettiğini, senedinde Yezid er-Rakâşî'nin bulunduğunu, bu râviyi cumhur zayıf saydığı hâlde sika kabul edildiğini ifade eder. Bk. age., X/105.
£ö« Dâvûd, İlim, 13, H.no:3667; Heysemî, hadisi Ebû Davud'un muhtasar olarak rivayet ettiğini Ebû Ya'lâ'nm da naklettiğini, senedinde Muhtesib Ebû Âİd'İn bulunduğunu, bu râviyi İbn Hibban'ın sika, diğerlerinin zayıf saydığını, kalan diğer râvilerinin ise sika olduklarım söyler. Bk. age., XA05; Münzirî hadis hakkında bir tenkitte bulunmamıştır. Bk. age., 1/178, H.no;668;
b-Ebû Ümâme'den (Radıyallahü anh) şahidi:
Müsned, V/255, H.no:22094; V/261, H.no:22!55; V/253-254, H.no:22085 (Ali b. Zeyd ve Ebû Tâlib ed-Dubâî sebebiyle hasen); Heysemî, hadisi Ahmed b. Hanbel ve Taberânî'nİn naklettiğini senedlerinin hasen olduğunu belirtir. Bk. age., X/104; Münzirî isnâ-
Namaz Vakitleri 89
dinin hasen olduğunu söyler. Bk.age., 1/178, H.no:671; Bu hadis "Zikir ve Dualar" bölümünün 104/4833, "Geçmişlerin Kıssaları" konusunun ise 7/9386. hadisi olarak gelecektir. Ebû Ümâme'den (Radıyallahu anlı) bir başka rivayet:
Heysemî ve MUnzirî, hadisi Taberânî'nin naklettiğini isnadının ceyyid olduğunu belirtirler. Bk. age., X/104; age., 1/179, H.no:672; Abdullah b. Amir'in Utbe ve EbÛ Ümâme'den merfu olarak naklettiği rivayetlerden biri de şudur:
Heysemî, hadisi Taberânî'nin naklettiğini, senedinde Ahvas b. Hakim'İn bulunduğunu, bu râviyi Iclt'nin sika, diğerlerinin zayıf saydığını, diğer râvilerinin ise sika olduklarını, bazılarında ihtilâf olsa da bunun zararlı olmadığım söyler. Bk. age., X/104-105; MUnzirî, age., 1/179, H.no:674;
Münzirî, Beyhâkî'nin EbÛ Ümâme'den:
lafzı ile naklettiğini söyler. Bk.age., 1/178, H.no:670; Bennâ, İbn Ebi'd-Dünyâ'nın da benzer bir lafızla naklettiğini ifade eder. Bk. Bulûğu 'l-emânît 11/284. C-Hz. Ali'den (Radıyaltahü anh) şahidi:
il^ji J^îlt Ü 'jto J4İı *> JH^1 j
Oj afcâuiı
, 1/147, H.no:1250; 1/144, H.no:1218; Bezz^r, 11/210, H.no:597; Makdisî, Muhtara, 11/196-197, H.no:578-579 (şâhidieri ile hasendir); Heysemî, senedinde ihtilât etmiş bir râvi olan Atâ b. es-Sâlb'in varlığına dikkat çeker. Bk. age., 11/36; X/107. (Bu rivayet 38/908. hadisin şâhidlerinde de zikredildi).
. d-fbn Ömer'den (Radıyallahu aııhümâ) şahidi:
Heysemî, hadisi Taberânî'nin £v^û/'ında naklettiğini, senedinde Fadl b. Muvaffak'ın bulunduğunu, bu râviyi tbn Hıbban'ın sika, Ebû Hatim er-Râzî'nin zayıf saydığını, kalan diğer râvilerinin ise sika olduklarını söyler. Bk. age., X/105; Münzirî de aynı görüştedir. Bk. age., 1/179, H.no:673.
e-Hz. Âişe'den (Radıyallahu anhâ) merfû olarak şahidi:
f Jl y\ ^ t^ ^ ^ ,j«i, J u«» (ILUİI) y^iil ftU J^. j-
Heysemî, hadisi Ebû Ya'lâ ve Taberânî'nin Evsafında naklettiğini, senedinde Tayyİb b. Süleyman'ın bulunduğunu, bu râviyi tbn Hıbban'ın sika, Dârekutnî'nin zayıf saydığını, Ebû Ya'lâ'nın diğer râvilerinin ise sahih ricali olduklarını söyler. Bk. age., X/105; Münzirî, age., 1/179, H.no:675.
f-Sehl b. Sa'd es-Sâidî'den (Radıyallahu anh) merfû olarak şahidi:
Heysemî, hadisi Taberânî'nin tfe&fr ve £vra/'ında naklettiğini, senedindeki râvilerin hepsinin zayıf olduklannı belirtir. Bk. age., X/105-106.
90 Namaz Vakitleri
g-Abbas b. Abdulmuttalip'ten (Radıyallahiianh) merfû olarak şahidi: Heysemî, hadisi Bezzâr ve Taberânî'nin rivayet ettiklerini, Taberânî'nin:
ı/-jJt jOL" <y İı J— J J^ı J» xi ,>. Ji v*l ^' ^ ^ ju: İı
Lafzı ile naklettiğini, her İkisinin de isnadında zayıf olan Muhammet! b. Ebû Humeyd'in bulunduğunu belirtir. Bk. age., X/106;
h-Hasan b. Ali'den (Radıyallahü anhtimâ) şahidi:
jÜl j. L,U*. JJUS JIT Ki ^^jjl gibi &- İl /J| ^ f çr** .•**. J^i X* j- U
Heysemî, hadisi Taberânî'nin Sağîr ve Evsaf'ında naklettiğini, senedinde aslında sadûk olduğu hâlde hafızası sebebiyle zayıf sayılan Hasan b. Ebû Ca'fer el-Ca'ferî'nin bulunduğunu, kalan diğer râvilerin sahih ricali olduklarını belirtir. Heysemî Bezzâr'ın Hasan b. Ali'den rivayet ettiği uzun bir kıssa ile naklettiği hadiste (ki konumuzu ilgilendiren ( J~* j>
iji- jUi j«j ti* iı j«. ^«jjı jJt; 1>» iı /âı oj ^ iijjı) lafzıdır) metruk olan Saîd (Sa'd) b. Tarifin bulunduğunu söyler. Bk. Mecma', X/106; Beyhakî, Şuabü't-îmân, 111/85, H.no:2958 (^ ,y
«mio; ji ö«üî jı jüı j* iı f^. jç*£j J^û fiî f? ^—ıjı) lafzı İle. ı-Ebû Hüreyre'den (Radıyallahü anlı) şahidi:
y^1 J* ^ f-1» ^1 t^V^ j* r~j Js* j< iı"J jj^~* jf'j A j*'j ^u r1-; 4sU A ,jU ^ u-, Ju ^^ ^1 j*
: pL.j g* iı J*> ^Ji jıa eVj* ^- u^* A1 "^ ^! t^-1 N ^ u ^ J^-j ^ /( *' J^» *^ ^h j* ,O-j *^ i» J-. ^j—'-ti jJJ*; ,y- iı /i f î*ı*- j iijiJi J»> ^ u« Jülj ı*y ^jJ ^uj* jJsİ ili ^ u ij
Heysemî, hadisi Bezzâr'ın naklettiğini, senedinde zayıf olan İbn Alkame'nin âzâdlığı Humeyd'in bulunduğunu belirtir. Bk. age., X/106-I07; Münzirî, age., 1/179, H.no:676;
Ebû Hüreyre'den sabah namazından sonra ne okunacağına dair rivayet de nakledilir: i) Wji* ilJİ; «L. Jİ»} «*_U «u iCûJı i~&> J> j '^. 'Jt : jUl.} iŞi- «Ilı Jl* Jlı Jji-j Jü ; Jıi i'^y» ^i j^
Sehv, 96, H.no:1352; es-Sünenü't-kübrâ, 1/403, H.no:1277; VI/41, H.no:9968-9969; Amelü'l-yevm, s.201-202, H.no:140-141. Ebû HUreyre'den Duhâ namazı ile ilgili rivayet İleride 1118/1988. hadiste zikredilecektir. İ-Hz. Ömer'den (Radıyallahü anh) şahidi:
4* «Ilı yt* J^!ı jûî ii3i ıİi j* Li JiJt ^j İİ,j j^>
ÜJl O
(?
Tirmizî, Deavât, 108, H.no:356i (Senedindeki Ebû İbrahim Hammad (Muhammed) b. Ebû Humeyd el-Ensârî el-Medînî hadiste zayıftır); Münzİrî hadisin Tirmizî, Ebû Ya'lâ, Bezzâr ve İbn Hıbbân tarafından nakledildiğini söyler. Bk. age., 1/179, H.no:676.
j- Câbir b. SemUra'dan (Radıyallahü anh) şahidi için bk.173/1043. hadis.
k-Bilâl ve tbn Mes'ûd'un (Radıyallahü anhümâ) bu sünneti uyguladıklarını gösteren rivayetler:
Heysemî, birinci hadisi Taberânî'nin naklettiğini, râvilerinin sika olan Müdrik b. Avf el-Becelî'nin dışındakilerin sahih ricali olduklarım belirtir. İkinci rivayeti de Taberânî'nin naklettiğini, râvilerinin sahih ricali olduklarını söyler. Bk. age., X/107.
Namaz Vakitleri
RaSÛlUİlah (SaİtallahU aleyhi ve seller») dedi ki:
"Kim sabah namazını kıldığı yerde duha (kuşluk) namazı kılıncaya kadar hayırdan başka bir kelam etmeksizin oturursa/beklerse onun hataları (tümüyle) affoiur, isterse denizin köpüklerinden daha çok olsun."
173/1043-Câbir b. Semüra'dan (Rdiihü hy}n
Rasûlullah (Saiiaiiaka aleyhi ve seiiem) sabah namazını kıldığı yerde güneş iyice214 doğuncaya ya da iyice yükselinceye kadar otururdu/beklerdi.
* Namazın Bir Rekatına Yetişen Tümüne Yetişmiş Olur ve Kalan Kısmını Tamamlar
174/1044-Ebû Hüreyre'den (Radıyaliahu anhy.
.215
211 Sened:
Sahih: Müsned, V/107, H.no:20935; Benzer rivayetler için bk. V/100, H.no:20844 (,> ^ âır ^sJi -çjLi J- ^ p &*Z j 'Jlr '}3 j* ıîı ^j 4i- Jiı); V/101, H.no:20864 (&& J^ ü\) lafzı iie; V/107, H.no:20930 (^ ^liı fi ^ xâ JU ıîı SU ^ ^ âf ^-} 4^ ^ J^ ^ U); V/91, H.no:20736; V/97, H.no:20810; V/10Î, H.no:20857; V/107, H.no:20930; V/88-89, H.no:207l3; V/91, H.no:20737 (Mükerreri) V/105, H.no:20901; Müslim, Mesâcid, 286:
Fezâil, 69; fiiî DâviW, Tatavvu', 12, H.no:1294; Edeb, 26, H.no:4850 («Ilı j* ^ aâr ŞL; J» j^: j, ğj ^ûîı Ju ıîı ;&.j 4*) lafzı ile; Tİrmizî, Cum'a, 59, H.no:585 (hasen-
sahîh); Nesâî, Sehv, 99, H.no:1355-1356; Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr. 11/216, H.no:l885; Beyhakî, es-Sünenü'İ-kübrâ, 11/186. Heysemî, hadisi Taberânî'nin Sağîr'inde naklettiğini, râvilerin sika olduklarını belirtir. Bk. Mecma', X/lO7; Münzirî, Terğîb, I/I80. -214 Bazı rivayetlerde (î^-) lafzı ile nakledilmektedir. Bk. Müslim, Mesâcid, 670.
Sahih: MOsned. 11/375-376, H.no:8869; Benzer rivayetler için bk. 11/280, H.no:7752 (mükerreri) 11/270-271, H.no:7652; 11/260, H.no:7529; 11/254, H.no:7453; 11/254, H.no:7451; 11/241, H.no:7282; 11/236, H.no:7215; 11/474, H.no:10085; 11/348, H.no:8569; 11/459, H.no:9880; 11/399. H.no:9155; A/â//fc, Vukût, 15; Buhârİ, Mevâkît, 29; A/^/rm, Mesâcid, 161
92_____________________________________________________Namaz Vakitleri
RaSÛlüllah (SallallahU aleyhi ve seltem) buyurdu ki:
"Her kim namazdan bir rekata yetişirse hepsine vaktinde yetişmiş olur, (kalan kısmını da tamamlar.)216"
175/1045-Ebû Hüreyre'den (Radıyaliahu anhy?11
RaSÛlUİlah (Sallallahü aleyhi ve sellem) buyurdu ki:
"Her kim sabah namazından bir rekata güneş doğmadan önce yetişirse namazı geçmemiş olur, (kalan kısmını tamamlar).
Kim de ikindi namazından bir rekata güneş batmadan yetişirse namazı geçmemiş olur, (kalan kısmını tamamlar)."
3>f öîî fttp £ âUh -j, ücTj ii>( ^); Ebû Dâvûd, Salât, 152, H.no:893 (»^ 'J^'j bC-h j ^* üt »Ut 3$ & *£> 3j'»f ji*j ı& U>& Tj ijİiijî), 235, H.no:ll21; Tirmizî, Salât, 25, H.no:524 (hasen-sahih); Nes<5f, Mevâkît, 30, H.no:551-554, 556 («!f V!ı^"jtfâü**'£* > w> j* &'j $$'J-& t ^iii); İbn Mâce, İkâme, 91, H.no:1122; Dârimi, Salât, 22, H.no: 1223-1225.
(3>f iıiî) j>( q'i j-4î Ur j CiJı > -r/it ^ jû ^L j 4* Jjt J^ ^iı ji ;';> ^,( >
/tn Mâce, İkâme, 91, H.no:1121; Nesâî, Salât, 41, H.no:1423; İbn Ömer'den nakledilen rivayet:
İbn Mâce, tkâme, 91, H.no:l 123; Nesâî, Mevâkît, 30, H.no:555;
Mâlik, Salât, 238; Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, 1/379.
216 Bu ek açıklama için bk. Musned Trc. H.no: 176/1046.
217 Sened: '*'}'}■ £ j&~ cL ^ j* Jş J> 'J\ JZ^'s fjÇÂ 'Js^'ji-tf
Sahih: Mfcn^rf, 11/254, H.no:7451; Benzer rivayetler için bk. 11/306. H.no:8042 {j. '&> J^ ^ ^ & ^ U); IV260, H.no:7529; 11/254. H.no:7453; IV399, H.no:9155 (ji a^l ^
i a>( ^i »Jı a'jif âü îjij, ırll)ı ^^il); 11/282, H.no:7785 (İbn Abba: ve Ebû Hüreyre'den nakledilir); 11/474, H.no: 10055 (üii) lafzı ile; 11/462, H.no:9916; 11/236 H.no:7215; 11/254, H.no:7453; IV347, H.no:8551; IU348, H.no:8569; 11/459, H.no:9880 11/489, H.no:10288; 11/490, H.no:10308; 11/521, H.no:10698; 11/241, H.no:7282; 11/265 H.no:7584; 11/270-271, H.no:7652; 11/280, H.no:7752; 11/376, H.no:8869; Mâlik, Vukût, 5 Suftârî, Mevâkît, 28; Müslim, Mesâcid, 163; Ebû Dâvûd, Salât, 5, H.no:412; Tirmizî, Salâı 23, H.no: 186 (Hz. Âişe'den de nakledildiğini söyleyen Tirmizî Ebû HUreyre hadîsinin "hasen sahih" olduğunu söyler); Nesâî, Mevâkît, 11,28, H.no:512 (>Jı âc ^ J&j 3'>f ^), 513, 5lt
548 (ii^-) lafzı ile, 549; İbn Mâce, Salât, 2, H.no:699; Dârimi, Salât, 22, H.no: 1225.
Namaz Vakitleri 93
§Başka bir rivayette; "...o namaza yetişmiş olur" şeklinde nakledilir.
176/1046-Ebû Hüreyre'den (Radıyaiiahumhy.2I8
Rasûlullah (Satiaiiaha aleyhi ve settem) şöyle buyurdu :
"Her kim sabah namazından bir rekata güneş doğmadan önce yetişir, sonra da güneş doğarsa namazın kalan kısmını kılarak tamamlasın/ eklesin!219"
Sened:
Sahih: Müsned, 11/489, H.no:10288; İbn Huzeyme, H/94, H.no:986; III/174, H.no: 1851 ( ^ w, i^m j. ^i); Tahâvî, Şerhu meâni'l-âsâr, 1/399; İbn Hıbbân, IV/450, H.no:1581; IV/353, H.no:1487 (i-s-j <~lı ^ ^ ^); Dârekutnî, 1/381; 11/10 (Wj uJU ^ *j>\ j.); Hâkim, 1/429, H.no: 1078-1079 (Wj «lJ,' ^ dj*t ^) lafzı ile (Hâkim sahih iki isnadla nakleder. Zehebî de buna muvafakat eder); Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, 1/379; Bennâ hadisi Hâkim ve Beyhakî'ye nisbet ederek isnadının ceyyid olduğunu söyler. Bk. Bülûğu'l-emânî, 11/285. Heysemî, cuma namazı ile ilgili rivayete vererek hadîsin Ebû Ya'Iâ tarafından nakledildiğini, senedinde tenkide maruz kalan Haccâc b. Ertâd'ın bulunduğunu söyler. Bk. Mecma', 11/192. 219 Buradaki (W J-+H) lafzı Hamze Ahmed Zeyn tahkikinde (W! j-W şeklinde (Bk. IX/450) ve Şuayb el-Arnavut tahkikinde (W! >0») şeklinde (Bk. XVI/225) zaptedilmistir. 2211 Sened: ij> ^ji. jıi ^>> j- >V > j'jCi j? «>f jû ^^ ^ ı,*/j ^
Sahih: Müsned, VI/77, H.no:24370; Müslim, Mesâcid, 164 (îâ> ^. ı^ ü^Lüj) ziyâdesi ile; f, Mevâkît, 28, H.no:549; İbn Mâce, Salât, 11, H.no:700.
94 Namaz Vakitleri
AÇIKLAMA
İkindi namazı kılarken güneş batarsa ittifakla namaza yetişmiş olur, kalanı tamamlar, ancak sabah namazının bir rekatını kıldığında güneş doğarsa namaza yetişmiş olur mu konusunda ihtilaf edildi:
a-İmam Ebû Hanîfe'ye göre sabah namazı batıl olur, zira bu konuda temel kural üç vakitte hiçbir namaz kılınmaz. Naslar arasında tearuz olduğunda kıyasa (temel kurala) uygun olan tercih edilir. Ancak ikindi namazı konusunda farklı bir rivayet bulunduğu için bir rekatına güneş batmadan yetiştiğinde namaza yetişmiş olur.221
b-I.Mâlik, Şafiî ve Ahmed'e göre ise bir rekatına -sabah ya da ikindi olsun-yetişen o namaza yetişmiştir, kalan kısmını tamamlar.222
Bu konudaki "£,—Ji j^J»u^iAc^ü>{^>^î>î"Jyu^>" 'Kim sabah namazından
bir rekat kılar, sonra da güneş doğarsa sabah namazını kılsın!' rivayetinde223 geçen mânâ; kılınan rekatın iptal olması ve namazın kaza edilmesi, şeklinde anlaşılmıştır. Ancak başka tarikten gelen aynı rivayette *V*—»^i*" 'Namazını tamamlasın!'224 şeklinde zikredilmiştir, t. Ebû Yusuf tan da burada tamamlamanın caiz olduğu nakledilmiştir.225 Cumhurun delili kuvvetlidir. Doğrusunu Allah bilir.
221 Merğınânî, Hidâye, 1/40
~a Nevevî, MecmÛ'. 111/47; İbn Kudâme, Muğnî, 1/748; Desûkî, Haşiye, 1/182
223 Hâkim, 1/408 H.no: 340/1013 (Zehebî; sahih dedi.)
224 Hâkim, 1/408 H.no: 341/1014 {Zehebî; sahih dedi.)
225 Aliyyü'1-Kârî, Fethu babi'l-ınâye, 1/190.
Namaz Kılmanın Yasaklandığı Vakitler 95
c)- NAMAZ KILMANIN YASAKLANDIĞI VAKİTLER
• Genel Olarak Namazın Yasaklandığı Vakitler
• Sabah ve İkindi Namazını Kıldıktan Sonraki Vakitte Namazın Yasaklanması
• İkindi Namazından Sonra İki Rekat Kılmanın Hükmü
• Sabah Namazını Kıldıktan Sonra Namaz Kılmanın Hükmü
• Güneş Doğarken, Batarken ve Tam Tepedeyken Namaz Kılmak Yasaktır
• Mekke'de Mekruh Vakitlerin Olmaması ile İlgili Rivayetler
98_____________________________________Namaz Kılmanın Yasaklandığı Vakitler
178/1048-Hz. Peygamber'in sahabesinden birisine ulaşan Şeddad b. Abdullah ed-Dımeşkî anlattı:226
Ebû Ümâme (Radıyaitahü anh) (Amr'a):
'Ey Amr b. Abese, doğru akıl/düşünce sahibi! (Süleym oğullarından olan kişi;) Sen ilk Müslüman olanların dördüncüsü olduğunu neyle iddia edersin?' deyince Amr (Radıyallahü anh) şöyle dedi:
'Ben cahiliye döneminde (putperest) insanları sapıklıkta görür ve putlara önem vermezdim. Sonra Mekke'de olanları haber veren ve hadiseleri anlatan birini dinledim. Hemen bineğime binip Mekke'ye ulaştım. Baktım ki Rasûlullah gizlenen/tanınmayan birisi ve kavmi de ona karşı çok saldırgan / düşman. Nezaketle yanına girdim ve dedim ki:
'Sen nesin?' Hz. Peygamber:
"Ben Allah'ın Peygamberiyim" dedi.
'Allah'ın Peygamberi ne demek?'
"Allah'ın elçisi demek"
'Seni Allah mı gönderdi?'
"Evet"
'Seni ne ile gönderdi?'
"Beni Allah'ı tek görmek (tevhid), O'na hiçbir şeyi ortak koşmamak, putları kırmak ve akraba ilişkilerini geliştirmekken oluşan hükümler) ile gönderdi."
226 Sened: 4* <ûı j^ 'J& ^ZJ\ 'y <£ ii'/jf öî oıs'j *îiı j£ 'Ji îıii J?£- jıi jil* 'J, ö_£* ı&. jıi *;& ûji-
Sahih: Müsned, IV/112, H.no:16956; Benzer rivayetler için bk. IV/113-114, H.no:16963; IV/385, H.no:19326, 19328; IV/385-386, H.no:19328; IV/114, H.no:16964; Müslim, Müsâfirûn, 294; NesÛt, Mevâkît, 25, 40, H.no:570, 582; İbn Mâce, İkâme, 148, H.no:1251; Cihâd, 15, H.no:2794; Ma'mer b, Râşid, XI/127, 190-191; Abdurrezzâk, Musannef, ItI/72, H.no:4843; Abd b. Humeyd, 1/124, H.no:300-301; İbn Hıbbân, 1/377, H.no:160; Beyhakî, Şuabü'l-îmân, 1/56, H.no:22; VI/242, H.no:8014; Kİtâbü'z-Zühdü't-kebîr, H/274, H.no:706; Mervezî, Ta'tim, 1/401, H.no:392; 1^604, 607, H.no:644, 647; Müsnedu'l-Hâris, 1/158, H.no:13; İbn Ebî Âsim, Kitâbü'z-Zühd, 604.
Ebû Ümâme de hadisi Amr b. Abese*den (Radıyallahü anhümâ) almıştır. Ebû Ümâme'nin benzer rivayetleri için bk.l84-186/49M93. hadisler. (Müsned, V/264, H.no:22176, 22182; Taberânî. el-Mu'cemiVl-kebîr, VIII/288, H.no:8105; V/260, H.no:22146) (197/1067. hadise bk.) Hadisin diğer şâhidleri:
a-Amr b. Abese'den (Radıyallahü anhümâ) şahidi için bk. 190/1060. hadis (İV/111-112, H.no:16955)
b-Câbir'den (Radıyallaha anh) şahidi için bk. ITT/393, H.no:15170;
c-Ebû Beşîr el-Ensârî'den (Radıyallahü anh) şahidi için bk. V/216, H.no:21786;
d-Semüra'dan (Radıyallahü anh) şahidi için bk. V/15, H.no:20045; V/20, H.no:20103; (199/1069. hadis)
e-Zeyd b. Sâbit'ten (Radıyallaha anh) şahidi için bk. V/190, H.no:21554;
f-Ka'b b. Mürre'den (Radıyallahü anh) şahidi için bir sonraki 179/1049. hadise bk.
Hz. Ali'den (Radıyallahü anh) şahidi için bk. Abdurrezzâk, 1/51-52, H.no: 153.
Bu hadîs uzunca bir hadisin ortasıdır. Bu uzun hadisin son kısmı 183/491. hadiste zikredildi. Tamamı ise Menâkıb bahsinde Amr b. Abese bölümünde 324/10750. hadiste zikredilecektir.
Ayrıca bk. Müsned Trc. 16/58. hadis.
Namaz Kılmanın Yasaklandığı Vakitler_____________________________________99
'Bu yolda seninle birlikte kim var?'
"Bir hür bir de köle (ya da bir köle bir de hür)." O anda Rasûlullah'm yanında Ebû Bekir b. Ebû Kuhâfe ve Ebû Bekir'in mevlâsı Bilâl vardı.
'Ben sana tâbi olacağım' deyince:
"Senin bu zamanda buna gücün yetmez. Ancak ailenin yanma dön ve benim üstün geldiğimi duyduğun anda bana katıl!" buyurdu.
Ben de Müslüman oduğum hâlde ailemin yanına döndüm. Nihayet Rasûlullah Medine'ye hicret etti, ben onun haberlerini soruşturuyordum ve Medine'den bir kervan geldi, onlara:
'Size gelen Mekkeli ne durumda?' diye sorunca dediler ki:
'Kavmi onu öldürmek istedi, buna güçleri yetmedi. Onunla kavminin arası açıldı (ve hicret etti), biz de insanları ona koştukları bir hâlde terk ettik (bıraktık)."
Amr b. Abese anlatmaya şöyle devam etti:
'Ben hemen bineğime bindim ve Medine'de ona ulaştım. Yanına girdim ve ona:
'Ey Allah'ı Rasûlü! Beni tanır mısın?' deyince:
"Sen bana Mekke'de gelen kişi değil misin?" dedi.
'Evet' dedim ve devamla Hz. Peygamber'e (SaiiaiiaM aleyhi ve seiiemy.
'Ey Allah'ın Rasûlü! İzzet ve celâl sahibi Allah'ın sana öğrettiği ve benim de bilmediğim şeyi bana da öğret!' deyince şöyle buyurdu:
"Sabah namazını kıldığında güneş doğuncaya kadar namaz kılmayı bırak! Güneş doğduğunda da biraz yükselmedikçe namaza başlama! Zira o doğarken şeytanın iki boynuzu arasında doğar (gibi olur) ve bu vakitte
kafirler ona secde ederler. Güneş bir ya da iki mızrak kadar yükseldiğinde namaz kılabilirsin, şüphesiz namaz kendisine şahit olunan, (meleklerin de)227 hazır bulunduğu (önemli) bir ibadettir.
Namaz kılmaya, gölge küçülüp mızrağa çekilinceye kadar devam et! Bu vakit olunca namaz kılmayı bırak, şüphesiz bu vakitte cehennem (daha da) alevlendirilir/tesiri artırılır. Gölge (bu küçülmesinden sonra doğuya) meylettiğinde/büyümeye başladığında ise namaz kıl! Şüphesiz namaz kendisine şahit olunan, (meleklerin de) hazır bulunduğu (önemli) bir ibadettir.
İkindiyi kıldığında da güneş batıncaya kadar namaz kılmayı bırak! Zira o batarken şeytanın iki boynuzu arasından batar (gibi olur) ve bu vakitte kafirler ona secde ederler."
Rasûlullah'a:
'Ey Allah'ın Rasûlü! Bana abdesti anlat!' deyince şöyle buyurdu:
"Sizden biri abdest alacağı suya yaklaşır; ağzına, burnuna su alır ve sümkürerek (burnunu da) temizlerse, ağzında ve genzindeki günahlar akan su ile birlikte dökülür. Sonra Allah'ın emrettiği gibi yüzünü yıkarsa, yüzündeki günahlar sakalının uçlarından dökülür, gider. Kollarını dirseklerine kadar yıkarsa, (kollarındaki) günahlar parmak uçlarından dökülür. Başını mesh ederse, başındaki günahlar saçlarından dökülen su ile akar, gider.
"' Betıııa, age. 11/287.
100_________________________________Namaz Kılmanın Yasaklandığı Vakitler
Allah'ın emrettiği gibi ayaklarını topuklarına (aşık kemiklerine) kadar yıkarsa, topuklanndaki günahlar parmak uçlarından akan su ile dökülür. Sonra kalkar, aziz ve celîl olan Allah'a hamd eder, O'nu lâyık olduğu şekilde över ve iki rekat namaz kılarsa annesinden yeni doğmuş gibi günahlarından kurtulur (tertemiz olur)."
(Sahâbî) Ebû Ümâme, Amr'adediki:
'Ey Amr b. Abese, konuşmanı dikkatli yap!228 Rasûlullah'tan bunları gerçekten işittin mi? Bulunduğu yerde kişiye bu ecirlerin hepsi gerçekten verilecek mi?'
Amr b. Abese şöyle cevap verdi:
'Ey Ebû Ümâme! Benim yaşım ilerledi, kemiklerim zayıfladı, ecelim yaklaştı, Allah ve Rasûlü adına yalan söylemeye ihtiyacım yok. Bu sözleri, Rasûlullah'tan birden ya da ikiden yahut da üçten fazla işitmesem tamam. (Ama) ben bunları Rasûlullah'tan yedi kere hattâ daha da fazla, defalarca işittim.'
179/1049-Kâ'b b. Mürre el-Behzî'den (Rad.yaiiahu anhy}29
HZ. Peygamber'e (Saltaltahü aleyhi ve sellem}'.
228 Lafız olarak; 'Ne dediğine bir bak!' şeklindedir.
Sened: Ji-j 'j- i^>\ J> J>. ,jc }/■ j>Uü ^* Ö& ırp.1 jıî jtyı ±j ıSû-
Hasen: Miisned, IV/321, H.no:l'8799; Benzer rivayet için bk. IV/321, H.no:18798; IV/234-235, H.no:İ7981: Aynca sonunda şu ziyadede bulunmaktadır:
Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, 1/133, H.no:279 (Abdurrahman b.Avftan); XX/320, H.no:757 (Mürre b. Ka'b b. Mürre'den); Hadisin senedinde müphem bir râvi bulunmaktadır. Fakat bir önceki 178/1048. hadis bunun şahididir. Ayrıca 204/502. hadise bk.
Namaz Kılmanın Yasaklandığı Vakitler____________________________________101
'Ey Allah'ın Rasûlü! Gecenin hangi vakti (melekler tarafından) dikkate alınır?' diye sorunca:
"Gecenin son kısmı" dedi.
'Peki sonra ?'
"Sonra sabah namazı kılınıncaya kadarki (nafile) namaz makbuldür. Bundan sonra güneş bir ya da iki mızrak yükselinceye kadar namaz kılınmaz.
Sonra gölge mızrağa iyice çekilinceye (yani en küçük boyutuna ulaşıncaya/zevale) kadar namaz kılınır. Bundan sonra güneş (zevalden batıya) meyledinceye kadar namaz kılınmaz.
Sonra güneşin gölgesi bir ya da iki mızrak miktarı oluncaya kadar namaz kılınır. Bundan sonra güneş batıncaya kadar namaz kılınmaz.
(Abdestte) yüzünü yıkadığında yüzündeki günahlar (suyla birlikte) dökülür, etlerini yıkadığında ellerindeki günahlar dökülür ve ayaklarını yıkadığında da ayaklarındaki günahlar dökülür."
180/1050-Ebû Abdillah es-Sünâbihfden (Radıyatiahuanhy?30
RaSÛlUİlah (Satlaltahü aleyhi ve sellem) ŞÖyle dedi:
"Güneş şeytanın boynuzları arasından doğar, biraz yükselince ondan uzaklaşır. Gün ortasına geldiğinde tekrar ona yaklaşır, zevalden meylettiğinde ondan uzaklaşır, batma vakti geldiğinde ona yaklaşır, battıktan sonra ondan uzaklaşır. Bu üç vakitte namaz kılmayın!"
NOT: Güneşin doğması İle ilgili tasvir, şeytanın o vakitte güneşe tapanları kandırmasından kinaye olsa gerek. Ayrıca bk. 103/1003. hadis ve açıklaması.
Sened:
Sahih: Müsned, IV/348, H.no:18964; Benzer rivayet için bk. IV/349, H.no:1897I-18972; Mâlik, Kur'ân, 44; Nesâî, Mevâkît, 31, H.no:559; îbn Mâce, İkâme, 148, H.no:1253.
102Namaz Kılmanın Yasaklandığı Vakitler
181/1051- Ukbeb. Âmir el-Cühenf den Üç vakit var ki onlarda namaz kılmamızı ya da cenaze defnetmemizi RasÛlullah (Saihiiaha aleyhi ve seiiem) bize yasakladı:
Güneş parlak olarak doğduğunda (biraz) yükselinceye kadar,
Öğle sıcağı oluştuğunda (gün ortasında) güneş (biraz) meyledinceye kadar,
Güneş batmaya meyledip batıncaya kadar.
NOT: Üç vakitte (güneş doğarken, tam tepedeyken veya batarken) farz ya da sünnet namaz kılınmaz. Ancak bazı namazların kılınmasında ihtilaf edildi;
a-Hanefîlere göre hiçbir namaz kılınmaz, ancak ikindi namazına başlan mı şsa güneş batarken tamamlanabilir. Çünkü bunu açıklayan hadis vardır,
b-Mâlikî, Şafiî ve Hanbelî müctehidlerine göre bu vakitlerde kaza kılınabilir, çünkü RasÛlullah uyuyarak ya da unutarak namazı geçirenin hatırladığında namazı kaza etmesini emrediyor.
c-Bu üç vakitte cenaze namazı caiz değildir. Mâlikîler ve İmam Şafiî ile Ahmed b. Hanbel'den gelen diğer rivayete göre caizdir.232
182/1052-Safvan b. Muattal es-Sülemî'den
Sened: S£ *^4İJi /* 'Ji & öi*^ jû «J ^ 'J* J J
Sahih: Müsned, IV/152, H.no:17310; Benzer rivayet için bk. IV/152, H.no:17315; Müslim, Müsâfirûn, 293; Ebû Dâvûd, Cenâiz, 51, H.no:3192; Tirmizî, Cenâiz, 41, H.no:1030 (hasen-sahih); Nesâî, Mevâkît, 31, 34, H.no:558, 563; Cenâiz, 89, H.no:2013; tbn Mâce, Cenâiz, 30, H.no:1519; Dârimi, Salât, 142, H.no:1439.
232 İ. Şafiî, Ümm, 1/93; Nevevî, Ravzatü't-tâlibîn, 1/193; İbn Kudâme, Muğnî, 1/749, 750; Aliyyü'1-Kârî, Fethu babi'l-ınaye, 1/189. ' * Sened: ^ J*ja ji- oıÜ 'J İJiî^Ji ı&. j^-Iİı 'J illi dİi- ^*İÎİJ» J^' ^ ^ '£U- i3âi- <ûı -^ ıüi-
Hasen: Müsned, V/312, H.no:22560; Benzer rivayetler için bk. V/385, H.no:19326; V/385, H.no:19328; İbn Mâce, İkâme, 148, H.no:1252 (Senedinde Safvân b. Muattal ile Makburî arasında Ebû HUreyre de bulunmaktadır); Heysemî, bu rivayetin zevâİdden olduğunu belirtir. Bk.Mecma',X/2.
Namaz Kılmanın Yasaklandığı Vakitler____________________________________103
Kendisi Hz. Peygamber'e (Saitattaha aleyhi ve setum) sordu:
'Ey Allah'ın Peygamberi! Senin bildiğin ve benim cahil olduğum bir konuyu sana soracağım.' Rasûlullah:
"Nedir o?"
'Gece ve gündüz vakitlerinden namazın mekruh olduğu bir vakit var mı?'
Rasûlullah şöyle buyurdu:
"Sabah namazını kılınca güneş doğuncaya kadar namazı bırak! Güneş doğunca namaz kılabilirsin234. Şüphesiz namaz (meleklerin) gördüğü ve kabul edilen bir ibadettir.
Güneş başının üstündeyken (yani tepe noktasına ulaşıp) mızrak gibi (dik) oluncaya kadar (namaz kılarsın). Güneş başınla aynı noktaya (tepe noktasına) ulaşınca, işte bu vakitte (sanki) cehennem kaynaması artırılır /tesiri hissedilir, bütün kapıları açılır ve güneş sağ kaşından uzaklaşıncaya (zevalden batıya meyledinceye) kadar devam eder.
Güneş sağ kaşından uzaklaşınca (zevalden batıya meyledince) namaz kılabilirsin, şüphesiz namaz (meleklerin) gördüğü ve kabul edilen bir ibadettir, ikindi namazı kılıncaya kadar (böyle devam eder)."
* Sabah ve İkindi Namazını Kıldıktan Sonraki Vakitte Namazın Yasaklanması
183/1053-Sâd b. Ebî Vakkas'tan (Radıyaiiaha anhyPs Rasûlullah'ın (Saiiaiiahaaleyhi ve setiem) şöyle dediğini duydum: "İki namaz vardır ki onlardan sonra namaz kılınmaz;
Bazıları Makburî'nin Safvan'dan önce vefatını dikkate alarak hadis işitmediğini iddia etseler de bu doğru değildir, önce vefat etmesi hadis almamasına işaret değildir. Hadis sahihtir.
Bu hadis uzunca bir hadisin parçasıdır. Bu uzun hadisin bazı bölümleri 16/58, 178/1048 ve 183/491. hadislerde zikredildi. Tamamı ise Menâkib bahsinde Amr b. Abese bölümünde 324/10750. hadiste zikredilecektir.
234 Burada emir, nedb (tavsiye) ifade ettiği için kılabilirsin şeklînde terceme edildi. ""■ Sened: A ji ^m'3 J['£'■&* oJ^ Jıi *^> i£ j* <J 'J- .ûl 'Jfr J^ |U*Q jfc. j^ 'Jj üıi^-j tâSi-
Sahih: Müsned, 1/171, H.no:1469; Benzer rivayet için bk. 1/171, H.no:1470; Bennâ hadisin isnadının ceyyid olduğunu söyler. Bk. Bülûğu'l-emânî, 11/291. Heysemî, hadisi Ebû Ya'lâ ve Ahmed b. Hanbel'in naklettiğini, râvilerinin sahih hadis ricali olduklarını belirtir. Bk. Mecma', 11/225.
Senedindeki Muâz et-Teymî el-Mekkî'yi İbn Hıbbân Sikât'ta zikretmiş, Buhârî herhangi bir cerh ve ta'dilde bulunmamıştır. Bk.et-Târfhu 't-kebtr, VI1I/362.
104__________________________________Namaz Kılmanın Yasaklandığı Vakitler
Sabah namazı (kılındıktan sonra) güneş doğuncaya kadar ve ikindi namazı (kılındıktan sonra) güneş batıncaya kadar (başka namaz kılınmaz)."
184/1054-Ebû Saîd el-Hudrî (Radıyaiiahu anhy,236 Rasülullah'ın (Saihiiaha aleyhi ve seiiem) şöyle dediğini nakletti: "Sabah namazı (kılındıktan) sonra güneş doğuncaya kadar ve İkindi namazı (kılındıktan) sonra güneş batıncaya kadar başka namaz kılınmaz."
§(Aynı râviden (Radıyaiiaha anh) gelen benzer rivayetler);
-Rasûlullah (Saiiatiahü aleyhi ve seitem) şu iki namazı yasakladı: İkindi namazı kılındıktan sonra güneş batıncaya kadar ve sabah namazı kılındıktan sonra güneş doğuncaya kadar.
Sahih: Müsned, 111/51, H.no:11421; Benzer rivayetler için bk. III/6-7, H.no:10974; III/7, H.no:i0981; 111/34, H.no:I1233; İÜ/39, H.no:ll287 (Câbirel-Cu'fî, İsmail b. Yunus ve Âmir b. Şurahbîl sebebiyle isnadı zayıftır); IH/45, H.no:l 1347; 111/45-46, H.no: 11355; 111/53, H.no: 11443; 111/59-60, H.no:11511; 111/66, H.no:11574; 111/67, H.no:11580; m/71, H.no:11621; IIIA73,H.no:11642;IU/77.H.no:11677;III/96,H.no:li849;ny64,H.no:11552:
i v£ Ö' jl jA nc- j% Sı j ^iib >y y J! >Ûİı î^o ^ ^ ji^» > ^ic ^i &-jı ^3 Sı i
f, Taksîri 4; Mescidü Mekke, 6; Müslim, MUsâfirûn, 288; Ebû DâvÛd, Savm, 49, H.no:2417; Tirmizt, Radâ', 15, H.no:1169 (Ebû HUreyre, İbn Abbas ve İbn Ömer'den şahidi olan bu hadis *'hasen-sahih"tir); Nesâî, Mevâkît, 35, H.no:564-566; İbn Mâce, îkâme, 147, H.no: 1249; Dârimi, Isti'zân, 46, H.no:2681.
Ayrıca 390/1260. hadisin şâhidleri arasında zikredilen Ebû Saîd rivayetlerinde de bu konuyu bulmak mümkündür.
Namaz Kılmanın Yasaklandığı Vakitler____________________________________105
-Şu iki vakitte namazı yasakladı: Sabahı (kıldıktan) sonra güneş doğuncaya kadar ve ikindiyi (kıldıktan) sonra güneş batıncaya kadar.
-Rasûlullah (Saiiaitaha aleyhi ve seiiem) sabahtan sonra iki vakitte namaz kılmayı yasakladı: Abdülvehhab dedi ki: sabah namazından sonra güneş doğuncaya ve ikindi namazından sonra güneş batıncaya kadar.
-"İkindi namazı (kılındıktan) sonra güneş batıncaya ve sabah namazı (kılındıktan) sonra güneş doğuncaya kadar namaz kılınmaz."
-"Şu iki namazdan sonra namaz kılınmaz: Sabah namazı (kılındıktan) sonra güneş doğuncaya kadar ve ikindi namazı (kılındıktan) sonra güneş batıncaya kadar başka namaz kılınmaz."
-"Şu iki namazdan sonra namaz kılınmaz: Sabah namazı (kılındıktan) sonra güneş doğuncaya kadar ve ikindi namazı (kılındıktan) sonra güneş batıncaya kadar başka namaz kılınmaz."
185/1055-İbn Ömer'den (Radıyallahüanhümây.
237
237 Sened:
Sahih: Müsned, 11/42, H.no:5010; Hadisin konumuzla ilgili kısmının benzer rivayetleri için bk. 11/24, H.no:4771:
â ; i ü & J L £ *İn JL in j û $ f
H/23, H.no:4756: ( V ji.)
(Senedinde yer alan Kudüme'nin şeyhi müphem olduğu için hadisin senedi zayıftır. Ebû Davud'un rivayetinde Kudâme ile Ibn Ömer arasında Uç şeyh bulunmaktadır: ( j ^y ^
£ jl' $i J« 'P ^> j!r ^ i» ^k ^f ^ j^î.) Bk. Ebû Dâvûd, Tatavvu', 10, H.no:1278 (^b JŞj^l. vs jiJı j^' \£J "i Jİİ?û ^A»ti) lafzı ile nakledilir. Tirmizî'nin rivayetinde ise Eyyûb b. Husayn yerine Muhammed b. Husayn bulunmakladır. Bk. Tirmizî, Salât, 192, H.no:419 (Tirmİzî hadisin Abdullah b. Amr ve Hafsa annemizden de nakledildiğini, İbn Ömer rivayetinin garib olduğunu belirtir. Tirmizî'nin»İstisnadan sonraki lafzı (>^ J£~j) şeklindedir.
Ahmed Muhammed Şâkir, her ne kadar Kudâme'nin şeyhinin isminde ihtilâf etseler de Ebû Dâvûd ve Tirmizî'nin isnadlarmın muttasıl ve sahih olduğunu ifade eder. Şeyhinin ismini Muhammed b. Husayn olarak tercih eder); Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, 11/465; Zeylaî, Nasbu'r-râye, 1/255-257; Aynca 195/1065 ve 198/1068. hadise bk.
106____________________________________Namaz Kılmanın Yasaklandığı Vakitler
Rasûlullah (SaiiaiiaM aleyhi ve seiiem) dışandan pazara mal getirenleri (satıcıları/üreticileri) yolda karşılamayı ve şehirlinin köylü adına satış yapmasını yasakladı.238 (Ayrıca buyurdu ki;)
"Sizden biri kardeşinizin evlenme teklif ettiği nişanlısına evleninceye veya onu bırakıncaya kadar yeni bir teklif götürmesin!
İkindi namazından sonra güneş batıncaya kadar ve sabah namazından sonra da güneş doğuncaya ya da duha vaktine kadar namaz kılınmaz."
186/1056- Nasr b. Abdurrahman dedesi Muâz İbn Afra el-Kuraşî'den
(Radıyatlahü anh) nakletti;239
Kendisi ikindiden ya da sabahtan sonra Muâz İbn Afra ile beraber Kâbe-yi tavaf etti ve (tavaf) namazı kılmadı. Bu durumu kendisine sorunca dedi ki:
Rasûlullah (Saitaiiaim aleyhi ve seiiem) şöyle buyurdu:
"İki namaz (var ki onları kıldıktan) sonra başka namaz kılınmaz: Sabah namazından sonra güneş doğuncaya ve ikindi namazından sonra güneş batıncaya kadar."
Hadisin senedinde yer alan Müslim el-Habbât, Müslim b. Ebû Müslim el-Habbât el-Mekkî'dir. Tabiînden sika biridir. Bk. Buhârî, et-Târîhu'I-kebtr, VIII/260. Habbât, Hayyât ve Hannât olarak da telaffuz edilmiştir.
Hz. Ali'den (RaUtyaltahü anhl merfû olarak şahidi:
Bk. Taberânî, el-Mu'cemü'l-evsat, IV/71, H.no:3638.
Hadisin konumuzla ilgili kısmı haricindeki ticaret/alışveriş ve nikâh İle İlgili bölümleri kütübü sittede nakledilir. Ticaret/alışveriş ile ilgili kısmı için bk. 167/5191. hadis ve devamındaki rivayetler. Nikâh ile ilgili bölümü için bk. 34/6073. hadis. 238 Bu yasaklann nedeni; dışardan gelenin piyasa fiyatlarını öğrenmeden ucuza satması veya şehirlinin yüksek fiyata satıp piyasayı gereksiz yere yükseltmesi şeklindeki olumsuzlukların önüne geçmektir. Rasûlullah piyasalara yapılan sun'î müdahalelerin tehlikeli olacağına dikkat çekmiştir. Sened: j«*t'jîi J jü< j* £i ti'£-\ ju j-ı^i-'} Çi cii- ^U- ^| Üü ısü-
Sahih: Müsned, IV/219, H.no:17850; Benzer rivayet için bk. IV/219-220, H.no: 17851; Nesâî, Mevâkît, 11, H.no:516;
Ayrıca bk.202-203/1072-1073. hadisler
Namaz Kılmanın Yasaklandığı Vakitler__________________________.______________107
* * *ı.1t ' \\ t
187/1057-İbn Abbas (RadıyaUahüanhamâ) animi:240
Çok kıymetli insanlar ve bunların en kıymetlisi Ömer b. Hattab yanımda Allah'ın Peygamberi*nin (Saiiaiiahu aleyhi ve seiiem) şöyle dediğine şahitlik ettiler:
"İkindi namazından sonra güneş batıncaya kadar ve sabah namazından sonra da güneş doğuncaya kadar namaz kılınmaz."
* İkindi Namazından Sonra İki Rekat Kılmanın Hükmü
188/1058-Hz. Ali'den (Radıyaiiahu <mh):241
240 Sened: üıyı ^1 j* isti 'J- jlI cü- '%, üjS-
Sahih: Mûsned, 1/18, H.no:l 10; Benzer rivayetler için bk. I/20-2İ. H.no:130; 1/39, H.no:270-271; 1/50, H.no:355; 1/51, H.no:364; 1/19, H.no:l 18:
(Bu rivayetin İsnadı zayıftır. Amr b. Şuayb sika biridir. Fakat babasının dedesi Abdullah b. Amr'a yetişmemiştir. O sadece babası Şuayb b. Muhammed b. Abdullah b. Amr'dan nakletnıiştir. Babası da kendi babasından (dedesinden).nakleder. Hadisin metni sahihtir. Diğer rivayetler bunu kuvvetlendirmektedir.) 1/18, H.no:l 11 (Bu rivayet Halifelik ve Emirlik bölümünde 185/11074. hadiste zikredilecektir.
Buhâri. Mevâkît, 30; Müslim, Müsâfîrûn, 286; Ebâ Dâvûd, Tatavvu', 10, H.no:1276; Timizi Salât, 20, H.no:J83 (Hadis, Hz. Ali, İbn Mes'ûd, Ukbe b. Âmir, Ebû Hüreyre, İbn Ömer, Semiira b. Cündeb/Cündüb, Abdullah b. Amr, Muâz İbn Afra, Sunâbihî -mürsel olarak-, Seleme b. el-Ekva', Zeyd b. Sabit, Âişe, Ka'b b. Mürre, Ebû Ümâme, Amr b. Abese, Ya'lâ b. Ümeyye ve Muâviye'den de nakiller vardır. İbn Abbas'ın tbn Ömer'den naklettiği bu rivayet ise "hasen-sahih"tir); Nesâî, Mevâkît, 32, H.no:560; îbn Mâce, ikâme, 147, H.no:1250; Dârim/, Salât, J42,H.no:1440;Beyhakî,«-5Moc«i(7-AHÖ/-4,11/451-452.
Katâde'nin EbuM-Âliye'den işittikleri hadisler için bk. 368/676. hadisin tahrici.
Ayrıca bk. 190/1060. hadis. Sened: j-Jjı-uı jî i_.*j j* Jy> '^ j^-aî* jp ^^-'j oç»-. j* J**~}\ ai b^i-
Sahih: Müsned, î/129, H.no:İ073; Benzer rivayetler için bk. 1/130, H.no:1076; 1/141, H.no:1193; 1/80-81, H.no:610; Ebâ Dâvûd, Tatavvu', 10, H.no:1274; Nesâî, Mevâkît, 36, H.no:571; es-Sünenü'l-kübrâ, 1/485, H.no:1552; Tayâlisî, s.17, H.no:l08; Ibnü'l-Cârûd, s.80, H.no:281; İbn Huzeyme, 11/265, H.no:l284-1285; Ebû Ya'lâ, 1/329, H.no:411; İbn Hıbbân, IV/414,429, H.no:1547,1562; Makdisî, Muhtara, 11/381-382, H.no:763-764.
108____________________________________Namaz Kılmanın Yasaklandığı Vakitler
Hz. Peygamber (Satiaiiahu aleyhi ve settem) şöyle dedi: "Güneşin yükselme (parlak, göz alıcı)242 vaktinde kılmanız dışında ikindi namazından sonra namaz kılmayın!"
NOT: Bu rivayetteki istisnanın delâleti ile bazı âlimler ikindi namazından sonra gUneş parlakken başka namaz kılınabilir şeklinde bir anlayışa ulaştılar. Diğer âlimlere göre ise ikindiden sonra namaz kılınmasının yasaklanması şeklindeki mutlakın delâleti daha kuvvetlidir. Buradaki istisna kaza namazı gibi farklı namazlar için geçerli olabilir. Doğrusunu Allah bilir.
189/1059-Hz. Muâviye (Radıyaitahü anh) anlattı:243
Bu konuda Hz. Ali'den nakledilen bir rivayet de şöyledir:
;*u jr ş
Müsned, 1/124, H.no:1012; I/İ44, H.'no:İ225-1226; 1/143, H.no:!2I6; Ebû Dâvûd, Tatavvu', 10, H.no:1275; İbn Hacer eserinin bir yerinde İsnadının hasen, bîr başka yerde ise sahih olduğunu söyler. Bk.Fethu'l-Bârî, 11/63.
İkindiden sonra namaz ile ilgili bk.189/1059. hadis. 242 Bu ziyade için bk. Nesâî, Mevâkît, 36, H.no:571.
Sened: i>âi^' ili 'J, jı^^i- ö^.'> ju ^^lı ^ '^ *£i ı2ii- J^ ^J ili*i i3Âi-
Sahih: Müsned, IV/99, H.no:16850; Benzer rivayet için bk. IV/99-100, H.no:16854; Hadisin sebebi vürûdu ile ilgili rivayet 961/1831 {Müsned, VI/183-İ84, H.no:25382).hadiste zikredilecektir. VI/311, H.no:26530;
MOtned, VI/303. H.no:26465-26467 (hasen); İbn Ebî Şeybe, 11/133, H.no:7346; Buhârî, Mevâkît, 31; Fezâil, 28; Ebû Ya'lâ, XIII/346, H.no:7360;Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, XIX/333, H.no:766 (Bu iki kaynakta Muâviye'nin bîr hutbesinde söylediği ifade edilir); Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, 11/452-453.
Hz. Ömer'den (Radıyaltahümhâ) şahidi için bk. 185/11074.hadis. Hz. Ömer'in Zeyd b. Hâlid el-CUhenî'ye ve Hz. Ali'ye engel olması ile İlgili rivayet İçin sonraki 190/1060 ve 191/1061. hadislere bk.
Hz. Aişe'den (Radtyallahü anhâ) şâhidİ: (u+* ^j ;-*Ji j>* oı^f^ı J** ü£)
Taberânî, el-Mu'cemü'l-evsat, IV/174,H.no:3899.
İbn Abbas'tan (RadıyallahU anhümâ) şahidi: (^«]t ^ i^uiı jt- J. ,jUj *j* iı ^L» ^jı jt)
Nesâî, es-SünenU'l-kübrâ, 1/154, H.no:369.
Namaz Kılmanın Yasaklandığı Vakitler
109
♦Mazerete binâen kılamadığı öğle namazının son İki rekatını İkindiden sonra kıldığına dair rivayetler:
a-İbn Abbas'in (Radtyatlahüanhiimâ) rivayeti:
ıij) '■& p ? i*& ji; hiiui jim v jzk*jA j. ü&i jü- îrî lit >iîı jüJ j?ty jx.j 4* «İn J^ y» ^L» ci;
Bk. Tirmizî, Salât, 21, H.no:184 (Bu konuda Hz. Âişe, Ümmü Seleme, Meymûne ve Ebû Musa'dan da nakiller vardır. İbn Abbas rivayeti ise hasendir); İbn Htbbân, IV/442, H.no:1575; Makdisî, Muhtara, X/267-269, H.no:277-279.
b-Hz. Âişe ve Ümmü Seleme'den (Radtyatlahü anhiimâ):
Ij İX. \\ Jjl Jji1 1İ Jjii *£* yj OİÜ İ^jliJt 4l cXjS jCıîGi j-
*jl y>' ^ t Jl» Li^*l iÜ» ü L<yi£»li ujj jliü SijliJl oi«» «
Buhârt, Sehv, 8; Meğazî, 70; Müslim, MüsâfirÛn, 297; Ebû Dâvûd, Tatavvu", 9, H.no:1273; Dârimi, Salât, 143, H.no:1443; Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, 11/457; Abdürrezzâk, 11/430, H.no:3969 (Hz. Aişe ve Ümmü (Radıyallahü anhiimâ) Seleme'nin bu namaza cavaz verdiklerini rivayet eder).
c-Ümmü Seleme'nin (Radıyallahü anhâ) rivayeti:
ıi ^
Bk. Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr. XXIII/389, H.no:929; Abdürrezzâk, 11/431, H.no:3970-3971 (otu u*» u#^u jSl ^u ^wı j^ c^j ,/"' ■^j aj-^ ■^jJ» Jü ) ^ ^ j* -^j r^Y, Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, 11/457.
d-Hz. Âişe' nİn (Radtyallahü anlıâ) rivayeti
ıi^Ü-jJ Jiji'^-Ç
1Î^ l^Şlî jlî »CM j* liit-( îut J1 Jjâi
/, VI/125-126, H.no:24826; VI/188, H.no:25423 ( ^j'J, & &ܱ£j^ \^y ili İû7 ^ ü ıS- ii jû «î^> \,1 cJti ^); Konu ile ilgili olarak bk. 192/1062. hadis.
*Ruhsat verdiğine dair rivayetler de vardır:
İbn Ömer'den (Radtyallahü anhiimâ) nakledilen rivayet:
Ff)H flövflrf, Tatavvu', 11, H.no:1284.
Hz. Âİşe'den (Radtyallahü anhâ) nakledilen rivayette ümmetine ağır gelmesin düşüncesi İle evde kıldığı İfade edilmektedir:
U ^j^t JlT} <a\ ıj* Ji^ JI
n, Mevâkît, 33; MOs/im, Müsâfırûn, 295; /sft&t b. Râhûye, IH/697, H.no:1298; Nesâî, es-Sünenü'l-kübrâ, 1/154, H.no:366 (j^J* -ı-v jpfjı j *-**> (J-j *>• J» JL. iı Ayrıca bk. 194/1064. hadis.
110____________________________________Namaz Kılmanın Yasaklandığı Vakitler
Siz bir namaz kılıyorsunuz, biz Rasûlullah'ın (Satiaiiaha aleyhi ve seiiem) zamanında bulunduk, bu namazı kıldığını görmedik, o ikisinin kılınmasını yasakladı, yani ikindiden sonra iki rekat kılınmasını.
190/1060-Rabîa b. Derrâc'dan:244
Hz. Ali (RadıyaiiaM anh) Mekke yolunda ikindi namazından sonra iki rekat kıldı. Hz. Ömer <Rad,yai!ahü anh) bu durumu görünce ona sinirlendi, sonra şöyle dedi:
'Vallahi gerçekten245 sen de biliyorsun ki Rasûlullah (Saihiiahu aleyhi ve seiiem)bu namazın kılınmasını yasakladı.'
'■&, J£»J^ j* i^31* îi-Jt- cJU ^.J* 'f\ 'jt i'j^iy Jt- Jj£*ı £ji- Ju y& jî »jl-i iS-ıî
Afitoierf. VI/109, H.no:24664; VI/176, H.no:25313; VI/113, H.no:24704; VI/200, H.no:25515 (^ j^j^>^Lj4* â JU4h J^j^'Ü); £M1 Z)âvdd,Tatavvu', 10, H.no:1279; İbn Ebî Şeybe, 11/133, H.no:7345, 7349; Dârimi, Salât, 143, H.no:1441-1442; Taberânî, el-Mıı'cemü'l-evsat, VIII/26, H.no:7853; Nesâî, es-Sünenü'l-kübrâ, 1/154, H.no:367.
Amr b. Abese'den (Radtyaltahü anh) nakledilen rivayette Amr b. Abese'nin talebesi Abdurrahman (b. el-Beylemânî'nin) İkindiden sonra iki rekat namaz kıldığı belirtilmektedir. Bk. Müsned, IV/U1, H.no: 16955 (j£T, >3 xJ j^' jl^> Âj- irtT) (hasen).
244 Sened: pi'ji jî ü*j ^- jû ^>> ji Jjc^ ı&- jıi ^*dı ^u 'J, ^ ıs!û.
Sahih: Müsned, 1/17, H.no:101; Benzer rivayet için bk. 1/17, H.no:106 (inkıta sebebiyle zayıf); İbn Huzeyme, 11/261, H.no:1277; Abd b. Humeyd, s.442, H.no:1531; Humeydî, 1/141, H.no:295; Bennâ hadisin Tahâvî tarafından da nakledildiğini, isnadının ceyyid olduğunu söyler. Bk. Büiûğu'i-emânî, 11/293.
Hadisin zahiri muttasıl görünse de İsnadı munkatıdir. Zührî 50-58 yılları arasında doğdu. Rabîa b. Derrac el-CUmahî Mekke'nin fethinde Müslüman oldu. Hz. Ömer zamanına kadar yaşadı. Cemel vak'asında vefat ettiği de İfade edilir. Hadisin isnadının munkatı olması sebebiyle zayıf sayılsa da bir önceki rivayet ile sahih H ğayrihî seviyesine yükselir.
Ayrıca bk. 187/1057. hadis.
245 (U) edatı sonraki kelâmın gerçek olduğunu belirtmek için gelir. Bk. Râzî, Muhtârus-Sthâh, 27.
Namaz Kılmanın Yasaklandığı Vakitler 111
191/1061-Zeydb. HMid (Radıyaiiahü anh) anlattı:246
Hz. Ömer (Radıyaiiahu anh) halifeliği döneminde bu kişiyi ikindiden sonra iki rekat kılarken gördü, üzerine yürüdü ve kamçısıyla ona vurdu, (ancak) o namazına olduğu gibi devam etti. Zeyd namazı bitirince şöyle dedi:
'Ey mü'minlerin emiri! Rasûlullah'ı (Saiiaiiahüaleyhi ve seiiem) bu iki rekatı kılarken gördükten sonra vallahi onu bırakmam.' (Bunu üzerine) Hz. Ömer onun yanına oturdu ve;
'Ey Zeyd b. Hâlid! İnsanların onu ta geceye kadar namaz kılmaya basamak yapmalarından çekinmeseydim o iki (rekat namaz) için vurmazdım' dedi.
"46 Sened: 1^-^ûİı jy LjıLjı is jıi' ^ 'j. 'J^ J^& V- tf ^-^ Jii «^ ö? ^ vıi jc; 'Jı'} jı*> iş 12'Si.
Hasen: Afitonerf. IV/115, H.no:16973; Benzer rivayetler için bk. VI/125-126, H.no;24826; VI/183-184, H.no:25382; VI/303, H.no:26465-26467 (hasen); VI/311, H.no:26530; VI/I88, H.no:25423; Vl/200, H.no:25515; VV176, H.no:25313; VI/109, H.no:24664; Vl/113, H.no:24704; Vl/169, H.no:25235; VI/I26, H.no:14826; Vl/299-300, H.no:26439; IV/111, H.no:16955 (hasen); VI/50, H.no;24117; Abdürrezzâk, 11/431, H.no:3972; Taberânî, e/-Mu'cemü'l-kebîr, V/228, H.no:5166-5167.
Heysemî hadisi Taberânî'ye de nİsbet ederek hasen olduğunu ifade eder. Bk. Mecma', 11/223; Bennâ Bulûğu 'l-emûnî, 11/293.
İbn Abbas'tan {Radıyallahü anhiimâ) şahidi:
'Jj\ Jli C£ İİ.3 of l^li- ^' Ujfi Jü tlifyl ,j-Iİ jjl *J Jtö
\y!ı •i^y-j} Ü)l ıj-ü W iî-> Vj j^>J İ>Û" lij ) Jyi illi OO j>*)t }•
Dârimi, Mukaddime, 39, H.no:440; Nesât, Mevâkît, 35, H.no:567
Ümmü Seleme'den (Radıyallahü anhâ): Müsned, VI/293, H.no:26395; VI/304, H.no: 26477; VI/125-126, H.no:24826; VI/310. H.no:26524.
112 Namaz Kılmanın Yasaklandığı Vakitler
192/1062-Kabîsa b. Züeyb anlattı:247
Hz. Âişe (Radtyallahil anhâ)7tibeyr ailesine RaSÛlullah'm (SaltallahU aleyhi ve
) ikindi namazından sonra hanesinde (odasında) iki rekat namaz kıldığını bildirdi ki onlar da bu namazı kılıyorlardı.
Kabîsa'mn naklettiğine Zeyd b. Sabit (Radıyaiiahüanhy.
"Allah Aişe'yi affetsin, biz RasÛlullah'ı ondan daha iyi biliriz. Bunun sebebi şuydu: Bedevilerden bazı kişiler öğle vaktinde248 Rasûlullah1 a geldiler, yanında oturdular. Onlar soru soruyorlar, Rasûlullah onlara fetva veriyordu. Rasûlullah öğle namazını kıldı, ancak (sonraki) iki rekatı kılmadı. Sonra tekrar oturup fetva vermeye devam etti, tâ ki (ikindi oluncaya kadar,) ikindi namazını kılıp evine döndü" dedikten sonra ekledi:
'Rasûlullah öğleden sonra namaz (sünnet) kılmamıştı, o iki rekatı ikindiden sonra kıldı. Allah Âişe'yi affetsin, biz RasÛlullah'ı Âişe'den daha iyi biliriz, Rasûlullah ikindiden sonra namaz kılınmasını yasakladı.'
NOT: Sahabe bazı rivayetleri duyduğunda eğer yanlış anlama ya da eksiklik varsa onu düzeltirdi. Hz. Âişe'nin düzeltileri (istidrâki) meşhurdur.249 Burada da Zeyd b. Sabit Hz. Âişe'nin muttali olmadığı bir olayı haber vererek hadisin doğru anlaşılmasına yardımcı olmuştur. Sahabenin metin tenkidi sonraki âlimlere de intikal etti, hadis şerhlerinde ve fıkıh metinlerinde bununla ilgili zengin bir birikim görülür. Dünyada hiçbir peygamber ya da liderin sözleri böylesine bir titizlikle korunmamış ve ilmî tenkidlerle tashih edilmemiştir. Çünkü İslâm son dindir, Kitab ve Sünnet boyutuyla korunması gerekir.
247 Sened:
Sahih: Müsned, V/185, H.no:21504-21505; Bennâ hadisi Taberânî'ye de nisbet ederek senedinde âlimlerin zayıf saydıktan İbn Lehîa'nın bulunduğunu ifade eder. Bk. Bulûğu'I-emâni, 11/294. îbn Lehîa ile ilgili bilgi İçin 22/64. hadisin tahricine bk.
248 lbnü'1-Esîr, Nthâye, V/246
249 örnek olarak bk. Zerkeşî, Bedrüddin, el-İcâbe li îrâdi mestedrakethü Âişe ale's-sahâbe, Thk. Saîd el-Afğânî, el-Mektebü'l-İslâmî, 1390/1970.
Namaz Kılmanın Yasaklandığı Vakitler 113
193/1063- Ata b. Sâib anlattı:250
Ben, Abdullah b. Muğaffel el-Müzenî ile otururken Hz. Ömer'in hü anhum) oğullanndan iki genç içeri girdi ve iki rekat namaz kıldılar. (Bunun üzerine) Abdullah onlara haber gönderip yanına çağırdı ve:
'Kıldığınız bu namaz nedir? Hâlbuki babanız (mekruh vakitteki) bu namazı yasaklamıştı' dedi, onlar da:
'Hz. Âişe (Radiyaİlahü anhâ) bize RaSÛlullah'in (Sallaltahü aleyhi ve selient),
hanesinde bu iki rekat namazı kıldığım nakletti' deyince Abdullah sustu ve ikisine bir şey demedi.
194/1064-Hz. Aişe annemiz (Radtyaiiaha anhâ) dedi ki:
.251
2S" Sened: ^Ci\
Sahih: Müsned, V/272, H.no:22237; Benzer rivayetler için bk. VI/241, H.no:25922; VI/159, H.no:25138; VI/134, H.no:24908; Vl/96, H.no:24526; Senedinde müphemlik var. Bir önceki 192/1062. hadisle karşılaştırınız.
Hz. Aişe'den (Radıyallahil anhâ) şahidi:
VI/96, H.no:24526 fe ^ â L&ûj & î
VI/134, H.no:24908 (>A
VI/159, H.no:25138 ÇLft
VI/145, H.no:25006
VI/241, H.no:25922 {4i- J* J^ -Ilı j^j *i îf^ iı ^- Li- j&a '^1 îiıâUiı ^:^ jıî j£_; > ^ >jı ^- ^ Jİ-; öıs- ^tj); VI/133, H.no:24704; VI/134, H.no:24908; VI/169, H.no:25235; VI/253, H.no:26030; Buhârt, Mevâkît, 33; Müslim, Mesâcid, 298:
İV«flf, Salât, 36, H.no:572-576; £M Dâvûd, Tatavvu', 10, H.no: 1279-1280; Dârimi,
Salât, 143,H.no:1441-1442;
Ebû Musa'dan (Radıyallahüanh) şahidi: (^U'ı âif j^, Jl^' jX.j 4* ^ J^*- ^3" tft ^ ı^-r ^'o*) Ebû Mûsâ bizzat kendisi Hz. Peygamberi ikindi namazından sonra iki rekat kıldığını
gördli. Bk. Müsned, IV/416, H.no:19620. Sened: »*> jt ^-jit jî «m i^* ^^ Jü Ç4*j ıî;!u- ju
114____________________________________Namaz Kılmanın Yasaklandığı Vakitler
Ömer burada hata etti, Hâlbuki Rasûlullah (Saiiaitaha aleyhi ve seiiem) sadece güneşin doğma ve batma vakitleri olduğunda namaz kılmayı yasakladı.
* Sabah Namazını Kıldıktan Sonra Namaz Kılmanın Hükmü
195/1065- Abdullah b. Ömer'in mevlâsı Yesar anlattı:252
Sahih: Müsned, VI/124, H.no:24812; Benzer rivayet için bk. VI/255, H.no:26062; VI/200, H.no:25515; Müslim, Müsâflrûn, 295; Nesâİ, Mevâkît, 35, H.no:568 (ûü* y) '£ }&s ı#)
ziyadesiyle; Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, H/453.
Bu hadiste Hz. Aişe'nin işaret ettiği Hz. Ömer'in yanılgısı olarak İfade edilen durum şudur:
Muhtar b. Fülfül: "Enes b. Mâlik'e İkindiden sonra kılınan nafile ibadetin hükmünü sordum. O şu cevabı verdi: 'Hz. Ömer ikindiden sonra namaz kılanların ellerine vuruyordu. Bİz ise Hz. Peygamber döneminde güneş battıktan sonra akşam namazından önce namaz kılıyorduk.' Peki Rasûlullah o İki rekatı kılıyor muydu? diye sorduğumda: 'Bizim bu iki rekatı kıldığımızı görür, ne emreder ne de yasaklardı' cevabını verdi" demiştir. Bk. Müslim, Müsâfirûn, 302.
Hz. Âişe'den (Radıyallahü anhâ) nakledilen bir başka rivayet:
Şurayh: "Hz. Âişe'ye ikindiden sonraki namazın hükmünü sordum da o şu cevabı verdi: 'İkindiden sonra namaz kıl. Rasûlullah (Satlaltahü aleyhi ve seller») kavmin Yemenlilere güneş doğarken namaz kılmayı yasakladı' der. Bk. Müsned, VI/145, H.no:25006.
İbn Ömer'den (Radıyallahü anhümâ) şahidi için 198/1068. hadise bk.
Ayrıca 202/1072. hadise bk.
Hasen: Müsned, Ü/104, H.no:58U; Ebû DâvÛd, Tatavvu', 10, H.no:1278; Tirmizî, Salât, 192, H.no:419 (Abdullah b. Amr ve Hafsa annemizden (Radıyallahü anhüm) de bu konuda hadis nakledilir. İbn Ömer hadîsi İse gariptir); İbn Mâce, Mukaddime, 18, H.no:235 (Hadisin sadece baş tarafını nakleder); Tarsûsî, Müsnedü Abdullah b. Ömer, s.29, H.no:30; Ebû Ya'lâ, IX/460-461, H.no:5608; Dârekutnî, 1/419; İbn Hazm, Muhatta, 111/34; Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, H/465:
Namaz Kılmanın Yasaklandığı Vakitler
115
Fecr doğduktan sonra namaz kılarken beni İbn Ömer (Radıyaiiahü anhumâ) gördü ve:
'Ey Yesar! Kaç rekat kıldın?' dedi, ben de:
'Bilmiyorum' deyince şöyle cevap verdi:
'Bilmiyorsun ha!253 Biz bu namazı kılarken Rasûlullah (Satiatiaha aleyhi ve seiiem) yanımıza çıkageldi ve şöyle buyurdu:
"Burada bulunanlar, bulunmayanlara şunu duyursun; sabahtan sonra ancak iki rekat namaz kılınır."'
AÇIKLAMA
Sabah namazının farzını kıldıktan sonra güneş doğuncaya kadar başka namaz kılınması konusunda ihtilaf edildi;
Müctehidterin büyük çoğunluğu kılınmaz görüşündedirler. Çünkü gelen rivayetlerde sabah namazının farzından sonra namaz kılanlara Rasûlullah'ın ve sahabenin tepkileri bulunmaktadır. Ancak sabah namazının sünneti kılınmamışsa farzından sonra kılınması konusunda ihtilaf vardır:
İbn Ömer, Ata, Tavus ve İbn Cüreyc'e göre İki rekat sünnetin kazası farzdan sonra hemen kılınabilir, başka nafile kılınmaz. Delilleri; Sabah namazının farzından sonra namaz kılan bir kişiyi Rasûlullah görünce; 'Sabah namazı iki rekattır' buyurdu. O kişi, sabah namazının önceden kılmadığı sünnetini kıldığını haber verince peygamberimiz sükût etti, şeklindeki rivayettir.
İ. Şafiî ve Ahmed b. Hanbel'e göre güneş doğmadan kılınabilir, ancak sonra kılınması efdaldir.
Jü (f
j VJ
Kudâme b. Musa'nın hocası hakkında ihtilâf edilmiştir. Bazı lan Eyyûb b. Husayn, bazıları ise Muhammed b. Husayn olduğunu söylemişlerdir. Ahmed b. Hanbel ve Ebû Dâvûd, Eyyûb'u, Tirmizî, ve İbn Mâce Muhammed ismini senedinde kullanır. Dârekutnî ve Beyhakî her iki kanaldan da nakleder. Sahih olan rivayetin Eyyûb b. Husayn kanalı ile nakledilen rivayet olduğunu İfade eder.
Ahmed Muhammed Şâkir isnadının sahih olduğunu söyler. Müsned, 11/23, H.no: 4756'nın senedinde müphem bir râvi bulunduğu için hadisinin isnadının zayıf olduğunu ifade eder. Buradaki sened ise bu müphem râviyi açıklamaktadır. İbn Ömer h.74/693'te, Kudâme b. MÛsâ b. Ömer b. Kudâme b. Maz'ûn ise h.l53/770'te vefat etti.
Hafsa (Radıyallahii anhâ) annemizden şahidi: ( J^û 1 'j*û $> ıî» ^Lj 4* «i> J£* *î" J^-j oû*
Bk. Müslim, Müsâfırûn, 88-89; Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, 11/465.
Abdullah b. Amr b. Âs'tan (Radıyallahii anh) şahidi için bk. Dârekutnî, 1/419; Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, 11/465 (Senedinde kendisi delil getirilmeyen bir râvi bulunmaktadır). Beyhakî Saîd b. Müseyyib'den mürsel olarak bir rivayete yer verir, bu rivayetin Ebû Hüreyre (Radtyallahü anh) aracılığı İle mevsûl olarak nakledildiğini, bu mevsûl naklin ise sahih olmadığını belirtir. Bk. age., 11/465-466.
Ayrıca 185/1055. hadise bk. 233 Ya da 'Bilemez ol!' şeklindedir. Bk. İbn Hacer, Feihu't-Bârt, III/239
116____________________________________Namaz Kılmanın Yasaklandığı Vakitler
Hanefî ve Mâlikî müctehidlerine göre güneş biraz yükseldiğinde (yaklaşık iki mızrak boyu) kılınabilir ve bu da o gün zeval vaktine kadar sürer, zevalden sonra kılınmaz.254
196/1066-Muhammed b. Huyey b. Ya'lâ b. Ümeyye babasının şu sözünü nakletti:255
254 İbn Rüşd, Bidayetü'l-müctehid, 1/75; İbn Kudâtne, Muğnî, 1/757; Hattabî, Meâlimü's-Sünen, 11/78; Ayrıca bk. Müsned Trc. 196/1066. hadisin açıklaması.
Sened: yj > ö J J^i J: '^- 'J üUi dü. İni '^'Jâı jıiit ^( j, C' 'j. ^ ^* üfe- ,-»ı* / c^-Hasen: Müsned, IV/223, H.no:17883; Hadisin senedinde yer alan Muhammed b. Huyey b. Ya'lâ b. Ümeyye ve babası Huyey b. Ya'lâ b. Ümeyye meçhuldür. Heysemî râvilerinden Huyey b. Ya'lâ'nın tanınmadığına İşaret eder. Bk. Mecma', ü/226. Bennâ ise hadisin isnadının ceyyid olduğunu söyler. Bk. Bulûğu 'İ-emânî, 11/296.
Ya'lâ b. Ümeyye b. Ebû Ubeyde b. Hemmâm b. Haris et-Temîmî (Ebû Safvân el-Hanzalî) (Radıyallahu anh)t annesine nisbetle İbn Münye diye de tanınan Mekke fethinde Müslüman olan, Huneyn, Tâİf ve Tebük'te savaşan bir sahâbîdir. Hz. Ömer Yemen'in bazı bölgelerine kendisini vali olarak atamıştır. Hz. Osman ise kendisini San'â'da görevlendirmiştir. Kendisinden hadis nakledenler İkrime ve Mücâhid'in dışında oğlu Safvân vd. râvilerdir. Bk. Buhârî, et-Târihu'l-kebîr, VIII/414, Trc.no:3535; İbnü'l-Esîrel-Cezerî, Üsdtl'l-ğâbe, V/486-487, Trc.no:5647.
Kendisinden nakledenler arasında oğlu Safvân'ı görüyoruz. Müsned'de Ya'lâ b. Ümeyye'den nakleden râvilerİ tek tek İncelediğimizde bu hadisteki senedin "Muhammed b. Huyey b. Ya'lâ b. Ümeyye, babası Huyey b. Ya'lâ b. Ümeyye'den o da babası Ya'lâ b. Ümeyye'den" dışında benzer bir sened bulunmamaktadır. Müsned'İn bir sonraki (17884. hadisin) senedi "Muhammed b. Huyey, Safvân b. Ya'lâ'dan o da babası Ya'lâ b. Ümeyye'den" seklindedir. Meselâ Beyhakî'nin bir senedi de şöyledir: (j* j- j* j, oıy~*,/ ^j, -u#) Bk. es-
Sünenü'l-kübrâ,XVrS34.
Muhammed b. Huyey b. Ya'lâ b. Ümeyye, babası ve dedesi aracılığı ile hadis naklettiği ve İbn Hıbbân'ın Sikât'ında zikredildiği belirtilmektedir. Bk. İbn Hacer, Ta'cîlü'l-menfaa, s.263, Trc.no:935. Kendisi de Safvân b. Ya'lâ b. Ümeyye'den hadis almıştır. Bk. Buhârî, et-Târihu'l-tebîr, 1/70, Trc.no:170; İbn Ebî Hatim er-Râzî, el-Cerhu ve't-ta'dîU VII/239, Trc.no:1312; Safvân b. Ya'lâ b. Ümeyye'den bahseden rical kitapları İse Safvân'ın talebeleri arasında kardeşinin oğlu Muhammed b. Huyey b. Ya'lâ b. Ümeyye'yi sayarlar. Bk. Mizzî, Tehvbü'l-Kemâl, Xül/218, Trc.no:2895; İbn Hacer, Tehvbü't-Tehzîb, ÎV/379, Trc.no:758.
Mechûl sayılan Huyey b. Ya'lâ hakkında Buhârî sükût etmiş, cerh ve ta'dilde bulunmamıştır. Bk. et-Târîhu'l'kebîr, ÜI/74, Trc.no:265; İbn Hacer ve Hüseynî ise "fîhi na-
Namaz Kılmanın Yasaklandığı Vakitler____________________________________117
Ya'lâ'yı (Radtyatiaha aııh) güneş doğmadan Önce namaz kıldığını gördüm. Ona bir kişi dedi kî (ya da denildi ki):
'Sen Rasûlullah'ın ashabından birisin, hâlbuki güneş doğmadan önce namaz kılıyorsun.' Ya'lâ;
'Ben RaSÛlullah'in (Sallaltaha aleyhi ve sellem)\
"Güneş şeytanın iki boynuzu arasından doğar" dediğini işittim' dedi ve ekledi:
'Senin Allah'ın emrine uyarken güneşin doğması, (itaati) bıraktığın hâlde doğmasından daha hayırlıdır/
AÇIKLAMA
Bu konudaki hadislerden anlaşıldığına göre, güneş doğuncaya kadar sabah namazından sonra ve güneş batıncaya kadar da ikindi namazından sonra nafile namaz kılmak mekruhtur. Müctehidlerin çoğunluğu bu görüştedir. Söz konusu ihtilaflar:
1-Bu vakitlerde namaz kılmak mubahtır, zikredilen hadisler mensuhtur; bu görüş Dâvud ez- Zahiri ve İbn Hazm gibi Zahirî âlimlere aittir.
2-Bu vakitlerde bir sebepten dolayı namaz kılmak caizdir. Zira Rasûluliah (Sallatiahü aleyhi ve sellem) ikindi namazını kıldıktan sonra öğle namazının kılmadığı son iki rekatının kazasını kıldı; bu îmam Şafiî'nin görüşüdür.
3-İ. Ahmed b. HanbeFden bu konuda iki görüş nakledilir.
4-Bu vakitlerde namaz kılmayı yasaklayan hadislerle amel etmek ve Rasûlullah-ın kıldığı namazı da kendisine ait bir hüküm olduğu şeklinde anlamak daha doğrudur. Bu görüş İmam Ebû Hanîfe ve Mâlikîlere aittir.257
* Güneş Doğarken, Batarken ve Tam Tepedeyken Namaz Kılmak Yasaktır
zar/tamşmair biri olarak tanıtır. Bk. Ta'âlü'l-menfaa, s.110, Trc.no:247; el-İkmâl, s. 114, Trc. no: 203. Buhâtf nin cerh etmemesi hadisin en azından hasen seviyesinde olduğunu gösterir.
Ayrıca Ebû Abdullah es-Sunâbihfden şahidi için bk. İbn Mâce, İkâme, 148, H.no: 1253.
256 Yani, güneş doğmadan önce namaza başlaman, sonra da İbadet yaparken güneşin doğması senin namazı bıraktığın hâlde doğmasından daha hayırlıdır. Bk. Bennâ, age. 11/297
257 İ. Muhammed, Asi, 1/152, 155-156; Şafiî, Omm, 1/93,172-174; Sehnûn, Müdevvene, 1/56; İbn Hazm, Muhallâ, IH/114,200; Raffî, Fethu'l-Aziz Şerhu'l-Veciz (Mecmu1 ile birlikte), III/102-İ05; İbn Kudâme, age., 1/753-755; Desûkî, Haşiye, 1/187.
118____________________________________Namaz Kılmanın Yasaklandığı Vakitler
197/1067-Ebû Ümâme'den (Radtvaiiahaanh):25*
258
Sened:
Sahih: Müsned, V/260, H.no:22146; Müslim, Müsâfirûn, 294; Nesâî, Mevâkît, 35, 40, H.no:570, 582; îbn Mâce, İkâme, 148, H.no:İ251. Ebû Ümâme de hadisi Amr b. Abese'den (Radıyaitahü anhiimâ) almıştır. 178/1048. hadise bk.
A-Üç vakitte (güneş doğarken, tepe noktasında İken ve batarken) namazın kılınamayacağını bildiren diğer hadisler:
a-Ebû Ümâme'den (RadıyaUahii anh) nakledilen rivayet İçin bk. (Yukarıdaki hadis.)
b-Amr b. Abese'den (Radtyailahü anh) nakledilen rivayet için bk. Müsned, IV/111-112, H.no:l6955 (178/1048. hadis.)
c-Ka'b b. Mürre'den (RadıyaUahiianh) şahidi için 179/1049. hadise bk.
B-Güneş doğarken namazın yasaklanması İle ilgili rivayetler:
a-Ebû Beşîr el-Ensârî'den (RadıyaUahii anh) nakledilen hadis için bk. Müsned, V/216, H.no:21786.
b-Bilâl'den (RadıyaUahii anh) nakledilen rivayet için bk. 201/1071. hadis.
C-Güneş doğarken ve batarken namazın yasaklanması ile ilgili rivayetler:
a-Semiira b. Cündüb'den (RadıyaUahii anh) nakledilen rivayet İçin bk. 199/1069. hadis.
b-İbn Ömer'den (RadıyaUahii anhümâ) nakledilen rivayet İçin bk. 198/1068. hadis.
c-Zeyd b. Sâbİt'ten (Radıyaltahü anh) nakledilen rivayet için bk. 200/1070. hadis.
d-Âişe'den (RadiyallahUanhâ) nakledilen rivayet için bk. 202/1072. hadis.
e-Ebû Zer'den (RadıyaUahii anh) nakledilen rivayet için bk. 203/1073. hadis. (Mekke/Kabe hariç bırakılmıştır)
D-Sabah ve ikindi namazından sonra namaz kılınamayacağını bildiren rivayetler
a-Sa'd b. Ebî Vakkas'tan (RadıyaUahii anh) nakledilen rivayet için bk. 183/1053. hadis.
b-Ebû Saîd el-Hudrî'den (RadıyaUahii anh) nakledilen rivayet için bk. 184/1054. hadis.
c-İbn Ömer'den (RadıyaUahii anhiimâ) nakledilen rivayet İçin bk. 185/1055. hadis.
d-Muâz İbnü'l-Afrâ'dan (RadıyaUahii anh) nakledilen rivayet için bk. 186/1056. hadis.
e-İbn Abbas'tan (Radıyallahü anhiimâ) nakledilen rivayet İçin bk. 187/1057. hadis.
f-Câbir'den (RadıyaUahii anh) nakledilen rivayette sabah ve ikindi namazından sonra tavaf da yapmadıkları bildirilmektedir: Bk. Müsned, III/393, H.no:15170; III/348, H.no: 14692; Mâlik, Salât, 514; Müslim, Müsâfirûn, 285; Nesâî, Mevâkît, 32, H.no:559 -560.
g-Abdullah b. Amr'dan (Radıyallahü anhümâ) şahidi:
Müsned, H/179, H.no:6681; 11/211, H.no:6970
■ İm îtClı \ı :".L V ' ''.'. ' '.'Lİ! ' i'.'. .'!', .ılı r. .Ilı 1 ' ' ■■(
h-Seleme b. Ekva'dan (Radtyallahü anh) şahidi:
Bk.Müsned, IV/51, H.no:16487.
ı-Ebû HUreyre'den (Radıyallahü anh) şahidi:
Namaz Kılmanın Yasaklandığı Vakitler____________________________________119
RaSÛlUİiah (Sallallahü aleyhi ve sellem) dedi ki:
"Güneş doğarken namaz kılmayın, zira o (sanki) şeytanın iki boynuzu arasında doğar ve (güneşe tapan) her kafir259 bu durumda ona secde eder.
Güneş batarken de namaz kılmayın, zira o (sanki) şeytanın İki boynuzu arasında batar ve (güneşe tapan) her kafir bu durumda ona secde eder.
(Ayrıca) gün ortasında (güneş tam tepedeyken) namaz kılmayın, çünkü o, cehennemin kaynatıldığı (tesirinin arttığı) bir vakittir."
198/1068-İbn Ömer'den (Radıyaiiahu anhümây.260
RaSÛlUİiah (Sallallaltü aleyhi ve sellem) dedi kî:
"Namaz kılmanızı güneşin doğduğu ya da battığı vakte bırakmayın (yani bu vakitte kılmayın)! Zira o, (sanki) şeytanın iki boynuzu arasından doğar. Güneşin bir bölümü doğarken tümü doğmadıkça261 namaz kılmayın! Güneşin bir bölümü batarken de tümü batmadıkça namaz kılmayın!"
BkMüsned, 11/462, H.no:9915; 11/529, H.no:10790 (390/1260. hadisin şâhidlerine bk.).
Ayrıca 183/491 ve 324/10750. hadislere de bk.
" Lafız olarak 'her kafir' şeklindedir. Ancak buradaki mana bütün kafirleri kapsamadığı için (güneşe tapan) her kafir şeklinde terceme edildi. Çünkü metinde, bunu yapan herkesin kafir olduğu vurgulanmış, ancak bütün kafirlerin güneşe secde ettikleri şeklinde bir mana kastedilmemiştir. Sened: p. 'J\ ^'pA Jş jpA îy> 'J. fıi* ı&- J^ ısii
Sahih: Müsned, 11/13, H.no:46l2; Benzer rivayetler için bk. 11/29, H.no:4694 (J-- îiCJi ij^lî)
lafızları ile; U/29, H.no:4695 (Mükerreri: 11/106, H.no:5837; 11/24, H.no:4771); 11/24, H.no:4772; n/33, H.no:4885; 11/29, H.no:4840:
&} > J* ûû* £', şü *ÎN Ju. f Jr'j ^ üj'Â % jX& iJl •fJTji.l ^5 't
11/36, H.no:4931; 11/86, H.no:5586; 11/63, H.no:5301 (Hocası Abdurrahman'm şeyhi İmam Mâlik kanalı ile nakleder); n/106, H.no:5834 (Mükerreri: 11/106, H.no:5835); Mâlik, Kur'ân, 45 (Urve'den mürsel olarak); 47; Buhârî, Mevâkît, 30; Bed'ü'1-halk, 11; Müslim, Müsafırûn, 290-291; Nesâî, Mevâkît, 33. 35, H.no:561-562,569.
Ayrıca bk. 185/1055. hadis.
Hadisin şâhidleri için bk.197/1067. hadis. 261 Yani bir ya da iki mızrak boyu yükselmedikçe
120_________________________________Namaz Kılmanın Yasaklandığı Vakitler
199/1069-Semüra b. Cündüb'den H. Peygamber (SaaaUahu aleyhi ve setiem) şöyle dedi: "Güneş doğarken ve batarken namaz kılmayın! Zira o, (sanki) şeytanın iki boynuzu arasından doğar ve iki boynuzu arasından batar."
200/1070- Zeyd b. Sabit anlattı Hz. Peygamber (Saiiaiiahs aleyhi ve seiiem) güneşin boynuzunun doğması ve boynuzunun batması sırasında namaz kılmayı yasakladı ve şöyle buyurdu: "(Sanki) güneş şeytanın iki boynuzu arasından264 doğar."
201/1071-Bilâl (b. Rabah) anlattı (Radıyaitahu anhy.265 Hz. Peygamber (Saiiaiiaha aleyhi ve setiem) ancak güneş doğarken namaz kılmayı yasakladı, zira o, (sanki) şeytanın iki boynuzu arasından doğar.
NOT: Hadislerde geçen güneşin şeytanın boynuzlan arasından doğması benzetmesi ile ilgili yorumlar için bk. Müsned Trc. 133/1003. hadis ve notu.
Sened: vi> jî »^*- Jtf Jû U^i *j&» ^ Ji
Sahih: Müsned, V/15, H.no:20045; Benzer rivayet için bk. V/20, H.no:20103:
0İ> 'J) j* U~ tâ Ujî İır İli JÛ^ 'j) '£ (İU ^ l^J' £& J^ 'jt-f îl
Bennâ hadisin isnadının ceyyid olduğunu belirtir. Bk. Bulûğu'l-emânî, 11/298.
Ayrıca bk. 179/1049. hadis.
Hadisin şâhidleri için bk.197/1067. hadis.
263 Sened: ^ Jı j* îiıi tâ^ ftii i3İi Sû* UÜi-
Sahih: Müsned, V/190, H.no:21554; Bennâ hadîsi Taberânî'ye nisbet eder ve isnadındaki râvilerin Buhârî ve Müslim'in ricali olduklarını söyler. Bk. Bülûğu'l-emânl n/132.
Hadisin şâhidleri için bk.197/1067. hadis. 264 Metindeki ek: ya da "'iki boynuzu arasından doğar" dedi.
Sened: ^ı+i jî jA j* (^
Sahih: Müsned, VI/12, H.no:23772; Bennâ hadisin isnadının ceyyid olduğunu söyler. Bk. 7-emdnf, ü/132. Hadisin şâhidleri için bk.197/1067. hadis.
Namaz Kılmanın Yasaklandığı Vakitler 121
202/1072-Hz. Âişe annemizden yy Hz. Peygamber (Saitaiiahü aleyhi ve seiiem) güneş doğarken iyice ortaya çıkıncaya kadar ve batarken de iyice kayboluncaya kadar namaz kılmayı yasakladı.
* Mekke'de Mekruh Vakitlerin Olmaması ile İlgili Rivayetler
203/1073-EbÛ.Zer (RadıyallahU anh)t
267
Sened:
Sahih: Müsned, VI/74, H.no:24341; İbn Lehîa ile ilgili bilgi için 22/64. hadisin tahricine bk. Benzer rivayet için bk. VI/124, H.no:24812: (jX.j 4* 4» Jû- *îiı J^j ^ ıJİ ^l£ j^} iJıi Çîf ijjıi >
Hz. Âişe diyor ki: "Hz. Ömer yanılmıştır. Rasulullah (Sallallahü aleyhi ve seüem) güneş doğduğu ve battığı zaman namaz kılmayı yasakladı." (194/1064. hadis.) Ayrıca bk. Müsned, VI/255, H.no:26062; Müslim, Müsâfirûn, 296; Nesâî, Mevâkît, 35, H.no:568; Hadisle ilgili olarak bk.191,193 ve 194/1061,1063 ve 1064. hadisler.
Ayrıca 194/1064. hadise bk.
Hadisin diğer şâhidleri için bk.197/1067. hadis. Sened: j*ıiJ 'J> oü. J J$ '^ jİ'jliı J *uı Âi 'J* ^ ı&-
Hasen: Müsned, V/165, H.no:21354; Senedinde Abdullah b. MUemmel b. Vehbullah el-Mahzûmî el-Âbidt (v.160/777) bulunmaktadır. Bu zat hakkında Yahya b. Main'den "sâlihu'I-hadİs" ve "zayıf görüşleri nakledilir. İbn Sa'd ve İbn Nümeyr "sika", Ahmed b. Hanbef ise "münkeru'I-hadis" hükmünü verir. İbn Hıbbân İse sika râviler arasında zikrederek hata yaptığını İfade eder. Diğer râvileri ise sahih hadis ricâlİndendir. Bk. Heysemî, Mecma', n/228. İbrahim b. Tuhman tm râvîye mutâbaat eder. Bunun isnadı ise sağlamdır. Dolayısıyla hadis hasen li ğayrihî seviyesine yükselir. Hamza Ahmed: "MUcâhid'in EbÛ Zer'den semâı doğru İse hadis sahihtir," der.
Cübeyr b. Mut'ım'den (Radıyatlahü anh) şahidi de vardır
122__________________________________Namaz Kılmanın Yasaklandığı Vakitler
Bir gün Kabe'nin kapısının halkasından tuttu ve şöyle dedi: Rasûlullah'ın (Satiaiiahu aleyhi ve seitem) şöyle dediğini duydum: "İkindi namazından sonra güneş batıncaya kadar ve sabah namazından sonra güneş doğuncaya kadar namaz kılmak yasaktır. Ancak Mekke-de, ancak Mekke'de bu (hüküm) geçersizdir."
"Ey Abdümenaf oğullan! Bu Beyt'i/Kabe'yİ tavaf eden ve yanında namaz kılan hiçbir kimseyi gece veya gündüz hangi saatte olursa olsun engellemeyin." Tirmizî, Hac, 42, H.no: 868 (Hadisin İbn Abbas ve Ebû Zer'den şahidi vardır. Cübeyr'in rivayeti İse hasen-sahihtir.); Ebû Dâvûd, Menâsik, 52, H.no:1894; Nesâî, Mevâkît, 42, H.no:583; İbn Mâce, İkâme, 149, H.no:1254; Dârimi, Menâsik, 79, H.no:1932;
Cübeyr b. Mut'ım'in rivayetine benzer rivayetler tbn Ömer ve îbn Abbas'tan (Radıyallahü anhüm) da Taberânî'nin eserlerinde nakledilir. Heysemî bu rivayetlerin zayıf olduğunu ifade eder. Bk. age., 11/228-229.
Hadisin diğer şâhidleri için bk.197/1067. hadis.
Geçmiş Namazların Kazası 123
d)- GEÇMİŞ NAMAZLARIN KAZASI
• Namazı Vaktinde Kılmayı Unutan Kişi Hatırladığında Kılar
• Güneş Doğuncaya Kadar Uyuyup Sabah Namazını Geçiren Kişi İle İlgili Hüküm
• Savaş Anında Namazı Tehir Etmek, İmkân Bulunduğunda Tehlike/Korku Namazının Kılınması ile Önceki Hükmün Nesh Edilmesi, Geçmiş Namazların Kazasında Tertip, İlk Namaz İçin Ezan Okunması ve Kamet Getirilmesi, Sonrakiler İçin Sadece Kametin Yeterli Olması
• Kılınmayan Nafile Namazın ve Okunmayan Evradın Kazası Caizdir
124____________________________________________Geçmiş Namazların Kazası
d)- GEÇMİŞ NAMAZLARIN KAZASI * Namazı Vaktinde Kılmayı Unutan Kişi Hatırladığında Kılar
" ^/JU i^Ull ^ ^j£ü vîî VI ili V îll» UÎ ^V
Allah Teâlâ buyurdu:
"Şüphesiz ben, benden başka İlah olmayan Allah'ım, o hâlde sadece bana ibadet et ve beni hatırlaman için namaz kıl!" (Tahâ 20/14)
(Namazları vaktinde kılmak Allah 't hatırlamak ve unutmamak anlamına gelir. Namazları terk eden insan Allah'ı unutmuş ve gündeminden çıkarmış demektir. Ancak namazlarım kılan İnsan unutarak ya da uyuyarak namazı vaktinde kılamadığında hatırladığında namazı (kazasını) kılması gerekir. Aşağıdaki rivayetlerden anladığımız gibi Rasûlullah namaz kılma konusunu böyle anlamıştır.)
204/1074-Enes b. Mâlik'ten (Radyaiiaha anhy.m
268 Sened:
Sahih: Mtisned, ni/100, H.no:11911; Benzer rivayetler için bk. Ilî/243, H.no:l3484; III/267,
H.no:13756; III/269, H.no: 13782: (ÖW Ü^- fili jıij» üji ^ı ^' ijûr v'j u/i ıîı \
( ^>jül'ftUiyt > f^it 0i ^ sı)} iJJî i^); III/282,H.no:139V; Hl/216, H.no:13195
0./İ ıiı gLj jıî ı^ 'jii jî âu > iî> >> > ^Lj 4» A J^ «i" J^-j Jt-); m/44, H.no: 11334; Su/târf,
Mevâkît, 37; Afüj/im, Mesâcid, 314-316; £fclî Dâvâd, Salât, 11, H.no:442; Tî/mirf, Salât, 17, H.no:178 (Semüra ve EbÛ Katâde'den şâhidt vardır. Enes hadisi ise "hasen-sahih"tir:
Hz. Ali'den şu rivayet nakledilin (oi) £j'}ci'j ^ıi'/iu ^liJU' jû i^cjı^'>> j> ja lf);
Ebû Bekre'den nakledilen rivayet şöyledir:
f, Mevâkît, 52-53, H.no:61 İ-612; Ibn Mâce, Salât, 10, H.no:695 (4i & u/î ıîı lyU' jû ^ iî"; •} .Sun > jîJv' jt> ş fLj), 696; ZMrimi, Salât, 26, H.no: 1232.
Hadisin şâhidleri:
a-EbÛ Hüreyre'dtn (Radıyathhü anh) şahidi için bk. 213/1083. hadis. b-İmrân b. Husayn'dan (Radıyalhha anh) şahidi için bk,207/1077. hadis c-Semüra b. CündUb'den fRadıyallahü anh) şahidi İçin bk. 206/1076. hadis. d-Ebû Katâde el-Ensârî'den (RachyaiUthu mh) şahidi için bk. 208/1078.. hadis.
Geçmiş Namazların Kazası_____________________________________________125
RaSÛllllIah (Sat la 11 ah ü aleyhi ve setiem) dedi ki:
"Kim namazı vaktinde kılmayı unutur ya da uyur da geçirirse hatırladığında o namazı kılması (kaçırdığına) keffaret olur, (yani onun yerine geçer)."
205/1075-Enes b. Mâlik'ten (Radıyallahü anhy}^ Hz. Peygamber (Saitaiiaha akyhi ve seiiem) dedi ki:
"Sizden biri uyuduğu ya da unuttuğu için namazı (vaktinde) kıfa-mazsa hatırladığında onu kılsın! Şüphesiz izzet ve celâl sahibi Allah; 'Beni hatırlaman için namaz kıl! buyurur."
e-Jbn Mes'ûd'dan (Radıyallahü anh) şahidi için bk. 209-210/1079-1080. hadisler.
f-Amr b. Ümeyye'den{tf«<fy>û/toftHonfi>şâhİdİ İçin bk. 21 İ/1081, hadis.
g-tbn Abbas'tan (Radıyallahü anh) şahidi için bk. 212/1082. hadis.
h-Habeşistanlı Zû Mİhber/Mihmer'den (Radıyallahü anh) şahidi için bk. 215/1085. hadis.
i-Cübeyr b. Mufim'den (Radıyallahü anh) şahidi için bk. Buhârî, Mevâkît, 36, 38; Havf, 4; Ezan, 26.
i-Ebû Saîd el-Hudrfden (Radıyaüahü anh) şahidi: Heysemî, hadisin Ebû Ya'lâ ve Taberânî'nin £vj<w*ında nakledildiğini, senedindeki râvîlerin ise sahih hadis ricalinden olduklarını ifade eder. Bk. Mecma', \I122.
j-Ebû Cühayfe'den (Radıyallahü anh) şahidi: Heysemî, hadisin Ebû Ya'lâ ve Taberânî'nin Kebir'İnde nakledildiğini, senedindeki râvîlerin sika olduklarım belirtir. Bk. age., 1/322.
k-Ebû Bekre'den (Radıyallahü anh) şahidi: Heysemî, hadisin Bezzar tarafından nakledildiğini, senedindeki râvîlerin sika sayıldıklarını söyler. Bk. age., 1/322.
I-Bilâl'den {Radıyallahü anh) şahidi: Heysemî, hadisin Taberânî'Rİn Kebir'İnde ve Bezzar'ın Müsned'İnde nakledildiğini, senedindeki râvîlerin sika sayıldıklarını söyler. Bk. age., 1/322.
Heysemî, Ubâde, Abdullah b. Amr, Cündeb/Cündüb, Ebû Ümâme ve Meymûne bt. Sa'd'dan da şâhidlerine yer verir. Bk. age., 1/323-324.
Enes'ten (Radıyallahü anh) nakledilen bir başka rivayet:
Bu rivayette Enes'in gece bekçiliği yaptığı kayıtlıdır. Fakat o da uyuyakaldığı için güneş doğduktan sonra güneş ışınlan ile uyanmışlardır. Rivayeti Bezzar nakletmektedir. Senedinde Utbe Ebû Amr bulunmaktadır. Heysemî hakkında bilgi veren birini bilmediğini belirterek diğer râvilerimn sahih hadis ricalinden olduklarım ifade eder. Bk. age., 1/322.
Aynca Enes'ten (Radıyallahü anh) nakledilen bir diğer rivayet için bir sonraki 205/1075. hadise bk.
Sened: ü& 'y- -^ 'J j£jı ı&i- k-y 'J, J^~y ji tf'ii.
Sahih: Müsned, İlİ/184, H.no:12844; Buhâri, Mevâkît, 37; Müslim, Mesâcid, 314-316; Ebû Dâvâd, Salât, 11, H.no:442; Tirmizî, Salât, 17, H.no:178; Nesâî, Mevâkît, 52-53, H.no:6U-612; İbn Mâce, Salât, 10, H.no:695-696; Dârimi, Salât, 26, H.no:1232; Taberânî, el-Mu'cemü'l-evsat, VI/İ82, H.no:6129; Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, 11/456.
Hadisin diğer rivayeti ve şâhİdlerİ için bir önceki 204/1074. hadisin tahricine bk.
126 Geçmiş Namazların Kazası
206/1076-Semüra b. Cündüb'den (Radıyaiiahu anh)-270
(Râvi dedi ki: Zannedersem bu rivayet merfûdur,271 Rasûlullah
aleyhi ve seltem) dedi kİ;)
"Kim namazı (vaktinde) kılmayı unutursa hatırladığında namazı kılsın ve272 ertesi günkü namazı da vaktinde (kılsın)!"
AÇIKLAMA
Bu hadisle ilgili farklı anlayışlar bulunmaktadır;
1-Hadisteki mânâ, geçen namazın hatırlandığında kılınması gerektiği, ama ertesi günü aynı vakitte vakit namazının kılınması şeklindedir. Çünkü Tahâvî (v.321/933) rivayetinde bu atıf, yani 'vav' (j) ziyâdesi bulunmamaktadır.273 Ayrıca ulemâdan kimse geçen namazın iki kere kaza edilmesinin vücûbiyetini (gerekliliğini) söylememiştir.274
2-Namazı bilerek geçirene de kazası gerekir ki bu âlimlerin büyük çoğunluğunun görüşüdür. Zira hadiste geçen uyku ya da unutma kayıt için değil beyan içindir. Ancak İbn Hazm gibi bazı âlimler kaza olmaz, onun yerine hayır yapmayı ve nafile ibadeti çoğaltsın, dediler. İhtiyatlı olan görüş kaza edilmesidir.
Sened: ^'y- 'J- ^ u'^f ££i cfû- jile
Hasen: Müsned, V/22, H.no:20133-20134; Heysemî, senedinde İbnü'l-Medînî'nin ve birçok kimsenin zayıf kabul ettiği, İbn Adiy'in de sika saydığı ve "Münker bir hadisini görmedim" dediği Bişr b. Harb'İn bulunduğunu belirtir. Aynca Bezzâr ve Taberânî'nİn el-Mu'cemü'l-kebîr'inde de nakledilen bir başka rivayetin senedinde kezzab/yalanci olan Yusuf b. Hâlİd es-Semtî bulunmaktadır, Taberânî'nİn el-Mu'cemü'l-kebîr'ınde naklettiği bir başka rivayetin ise râvîleri sahih hadis ricâlindendirler. Bk. Mecma', 1/321-322. Ahmed b. Hanbel bu hadisi ikinci bir isnadla da zikreder ve "mislehü" kısaltması ile metnine işaret eder. Bu İsnadda da Bişr b. Harb'in varlığını görmekteyiz. Hadis bu iki senediyle zayıf sayılır. Ancak önceki iki rivayet bu hadisi kuvvetlendirir. Taberânî'nİn şu rivayeti de mütâbiidir: ( aJ^ji J l: ^ j, iu, lj^-
Bk. Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, VII/235, H.no:6978. Hadisin şâhidleri için bk. 204/1074. hadis.
271 Metinde bu rivayetle İlgili merfû olma şüphesi zikredilmiştir. Ancak bu şüphe, aynı sahâbîden aynı lafızla gelen Tahâvî ve Taberânî'deki merfû rivayetlerle izale olmuştur ve bu rivayet merfûdur, yani Rasûlullah'a senetle ulaşan bir hadistir. Bk. Tahâvî, Şerhu meâni'l-âsâr 1/465; Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, VII/235 H.no: 6978 (Rivayet sahihtir. Bk. Heysemî, Mecma ',1/322).
272 Tahâvî rivayetinde bu atıf, yani 'vav' (j) ziyâdesi bulunmamaktadır. Bk. Tahâvî, age., 1/465.
273 Tahâvî, age. 1/465
274 Nevevî, Şerhu Sahthi Müslim V/I87 ; Haltâbî, Meâlimü's-siinen 1/250-251; Ayrıca bk. Müsned Trc. H.no:207/1077.
Geçmiş Namazların Kazası_____________________________________________127
3-Kazamn vakit namazından önce kılınması ya da geciktirmenin cevazında ihtilâf edildi;
İmam Ebû Hanîfe ve Ebû Yûsuf hemen kazası kılınmalı dediler, zira rivayetlerde Rasûlullah kazaları hemen kılmıştır ve sürekli böyle davranması vücûbuna delildir.
İ. Mâlik ve Şafiî gibi âlimler de geciktirmek caizdir, ancak hemen kılmak efdaldir dediler, zira Rasûlullah'ın hemen kılması, efdal olana işaret eder, vücûbiyete değil.
İ. Ahmed b. Hanbel'den bu konuda iki görüş nakledilir.
İhtiyatla davranıp hemen kılmak, hattâ vakit namazını bile eda etmeden kılmak en güzelidir, çünkü daha sonra unutulabilir. Doğrusunu Allah bilir.
* Güneş Doğuncaya Kadar Uyuyup Sabah Namazını Geçiren Kişi ile İlgili Hüküm
207/1077-İmrân b. Husayn (Radıyaiiahü anh) anlattı:
276
275 1. Muhammed, Asi, 1/137; Şafiî, Ömm, 1/291; Jbn Hazm, Muhatla, 11/235; Mergınânî, Hidâye, 1/73; Nevevî, Mecmu', 111/70-71; İbn Kudâme, Muğnî, 1/643-644; Desûkî, Hafiye, 1/263-266; Bennâ, age., 11/302
Sened: J-^ Ji- fı^* £ jıi ^jj} ?ıi* ıT^-l jıi j*H ıİji-
Sahih: Müsned, IV/441, H.no:19849-19850; Benzer rivayet için bk. IV/431, H.no:19758; Bııhârî, Teyemmüm, 6; Menâkıb, 25; Müslim, Mesâcid, 312; Ebû Dâvûd, Salât, 11, H.no:443; Nesâî, Taharet, 202, H.no:320; Dârimî, Vudû', 65, H.no:749; Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, 11/217. Heysemî, hadisin Taberânî tarafından el-Mu'cemü'1-evsat'ta da nakledildiğini, senedinde zayıf olan Kesir b. Yahya'nın bulunduğunu söyler. Ayrıca Heysemî ( h^> ^-J ^ ıi'/i ıiı ıi!ui») lafzı ile İmran'dan nakledilen rivayet İçin de şunları dile getirir: 'Taberânî el-Mu'cemü'l-kebîr isimli eserinde nakletti. Senedinde Muhammed b. Mûsâ b. Ebû Nuaym bulunmaktadır. Bu râviyi îbn Mâin zayıf, Ebû Hatim ve İbn Hıbbân sıka sayarlar. Ahmed b. Sinan İse bu zâtın sika ve saduk biri olduğunu belirtir." Bk. Mecma', 1/322.
128__________________________________________Geçmiş Namazların Kazası
RasÛlullah'la (Saiiaiiaha aleyhi ve seiiem) beraber yolculuktaydık ve gece sonunda (bir yerde) konakladık. (Ancak) uykudan uyanamadık, tâ ki bizi güneşin ısısı uyandırdı. Bizden (her) biri şaşkın bir hâlde suyuna doğru koştu, Rasûlullah onlara sakin olmalarını söyledi. Sonra oradan ayrıldık ve yürümeye devam ettik. Güneş (biraz) yükselince Rasûlullah abdest aldı ve Bilâl'e emretti, o da ezan okudu. Sonra Rasûlullah sabah namazından önce iki rekat kıldı ve kamet etti, (sabah) namazını kıldık. Oradakiler:
'Ey Allah'ın Rasûlü! Ertesi günü bu namazı kendi vaktinde (yeniden) iade edelim mi?' deyince şöyle buyurdu :
"Yüce Rabbiniz size faizi (karşılıksız fazlalığı) yasaklar da sizin (böyle yapmanızı) kabul eder mi?277"
§ Başka tarikle İmrân b. Husayn'dan (Radıyaitahu anh) gelen diğer rivayet: Hz Peygamber (Saiiaiiaha aleyhi ve seiiem) ile birlikte gece yolculuğu yaptık... (hadisin kalanını zikretti.)
Ebû Katâde'den şahidi için bir sonraki hadise bk.
İmam Nevevî, İmrân ve Ebû Katâde hadislerinden sonra suntan söyler: "Hadisler, bu hâdiselerin bir yolculukta değil, iki ve daha fazla seferlerde gerçekleştiğini gösterir." Bk. Şerhu Sahihi Müslim, V/164.
İmrân b. Husayn'dan {RadıyaUahü anh) nakledilen uzun bir rivayet 792/10201. hadiste zikredilecektir.
Hadisin şâhidleri için bk.204/1074. hadis.
277 Yani kazasını kıldığınız namazı tekrar ertesi günü kendi vaktinde iade etmeyeceksiniz. Faizi size yasaklayan Allah kaza namazından sonra ikinci/karşılıksız bir namazla sizi sorumlu tutmaz. Bk. Bennâ, age., Ü/303
Geçmiş Namazların Kazası 131
208/1078-Ebû Katâde'den (Radtyaiiahu anhy™
Rasûlullah (Saiiaiiahu aleyhi ve seiiem) ile birlikte yolculukta beraberdik ve şöyle dedi:
"Eğer yarın suya ulaşamazsanız susuz kalırsınız."
İnsanların hızlıları/Öncüleri su aramak için ayrıldı, Rasûİullah'ın yanından ayrılmadım. Bineği Rasûlullah'ı hafifçe eğdi, Rasûlullah uyukluyordu. Ben (düşmesin diye) onu doğrulttum ve o doğruldu. Sonra tekrar eğildi, ben doğrulttum, o da doğruldu, sonra tekrar eğildi, hattâ neredeyse bineğinden düşecekti, ben tekrar doğrulttum ve uyandı, şöyle dedi:
"Kim bu kişi?" Ben:
'Ebû Katâde' dedim.
"(Benimle olan) yolculuğun279 ne zamandan beri devam ediyor?"
'Geceden beri.' '
"O'nun Peygamber'ini koruduğun gibi Allah da seni korusun!" dedi.
Sonra şöyle buyurdu:
Sened: çfj J, <m ■&■ 'j- c-ti; 'jt ix. 'Ji ScU-Sahih: Müsned, V/298-299, H.no:22445-22447; Benzer rivayetler için bk. V/302, H.no:22474 (J^j ^ &"} '^'j î/ıli '^ij & y ^ îır jûî '^ '^ idt-î jü ı^i Sır •L. '^ <tŞ} iti-J' >'j "^ jû H*j >* 'J\ ^Lj 4t Jüt Jû* 4lı) ziyadesiyle; V/307, H.no:225I0; Şu rivayetler de hadisten ( jC ^>ı ri3) gibi bazı kesitlerdir: V/303, H.no:22476; V/305, H.no:22498; V/305, H.no:22499 (iiiı j, l,>ı ılîı fji\ j î,> ^İ); Buhâri, Mevâkît, 35; Müslim, Mesâcid, 311, 313; Ebû
Dâvûd, Salât, 11, H.no:437, 441; Tirmizî, Salât, 16, H.no:177 (İbn Mes'ûd, Ebû Meryem, İmrân b. Husayn, Cübeyr b. Mut'ım, Ebû Cühayfe, Ebû Saîd, Amr b. Ümeyye ed-Damrî ve Necâşî'nin kardeşinin oğlu Zû Mihber/Mihmer'den de nakledilir. Ebû Katâde hadisi de hasen-sahihtir), Eşribe. 20, H.no:1894 {"V> i-»>' Ş$ j£~" kısmını nakleder. İbn Ebî Evfa'dan da
nakil bulunduğunu ve rivayetin hasen-sahih olduğunu söyler); Nesâî, Salât, 53-54, H.no:613-615; İmame. 47, H.no:844; îbn Mâce, Eşribe, 26, H.no:3434; Dârimî, Eşribe, 28, H.no:2141; Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, V/256; Heysemî, Ahmed b. Hanbel'in râvilerinin sahih hadis ricali olduklarını belirtir. Bk. Mecma', 1/321.
Ebû Katâde'den nakleden iki râvî bulunmaktadır. Bİrİ, oğlu Abdullah b. Ebû Katâde'dir (v.95/713) ve sika biridir. Bk. Zehebî, Kâşif, Trc.no:2915; İbn Hacer, Takrib, Trc.no:3535. Diğeri, Abdullah b. Rabâh EbÛ Hâlid el-Ensârî'dir. Bu zât, Ubeydullah b. Ziyâd b. Ebû Süfyân Basra valiliği (h.55-67/675-686 veya 77/696) sırasında Ezrakîler tarafından öldürüldü. Bk. Zehebî, Kâ^if, Trc.no:2713; İbn Hacer, Takrîb, Trc.no:3307.
Hadisin tamamı Fezâil bölümünde Ebû Katâde'nin (Radıyallahü anh) tercüme-i hâlinde zikredilecektir. 279 Başka rivayette; "Benimle olan yolculuğun......" şeklindedir. (Bk. Müslim, Mesacid, 311)
132____________________■________________ Geçmiş Namazların Kazası
"Dinlenmek için konaklasak herhalde (daha iyi olacak)."
Bir ağaç tarafına yöneldi, orada konakladı. Sonra bana dedi ki:
"Bak bakalım, (bizden gelen) birini görüyor musun?" Ben:
'tşte şu bir süvari, şu iki süvari...' diye saydım ve gelenler yedi kişiye ulaştı. Rasülullah;
"(Nöbetçi bırakarak) namazımızı koruyun!" dedi.
Biz uykuya (Öyle) dalmışız ki ancak güneşin ısısı bizi uyandırdı. Kalktık, RasÛlullah bineğine bindi ve yürüdü, biz de yürüdük az bir süre. Sonra bineğinden indi ve:
"Yanınızda su var mı?" deyince ben:
'Evet, içinde biraz su olan bir kap (abdest kırbası) var' dedim. Rasülullah şöyle buyurdu:
"Onu bana getir!"
Kabı kendisine getirince (topluluğa) dedi ki:
"O kaptan hafif abdest280 alın, o kaptan alın!281"
Topluluk ondan abdest aldı ve kapta az bir su kaldı, RasÛlullah:
"Ey Ebû Katâde! O kabı sakla/gözetle, ilerde ona ihtiyaç duyulacak" dedi. Sonra Bilâl ezan okudu, sabah namazından önce iki rekat faldılar, sonra da sabah namazını kıldılar ve RasÛlullah bineğine bindi, biz de bineklerimize bindik. Oradakiler birbirlerine:
'Namazımızda kusurlu/ihmalkâr davrandık' deyince Rasölullah şöyle buyurdu:
"Ne diyorsunuz? Dünya ile İlgili konu ise sizi ilgilendirir, dininizle ilgili bir konu da beni." Biz:
'Namazımızda kusurlu/ihmalkâr davrandık' deyince Rasülullah:
"Uykudaki durum kusur sayılmaz, ancak uyanıkken olursa kusur sayılır. Durum böyle olduğunda o namazın (kazasını) kılın, ertesi günü de namazı vaktinde kılın!282" dedi. Sonra ekledi:
"Halkın görüşü nedir, tahmin edin!"
Orada bulunanlar:
'Sen dün, insanlar suyla beraberken eğer siz suya ulaşamazsanız susuz kalacaksınız' demiştin, (şu anda) insanlar suya muhtaç, (diye hatırlattılar.)
(Ebû Katâde) anlatmaya devam etti:
İnsanlar Peygamberlerini gözden kaybettikleri bir hâlde sabaha ulaştılar ve birbirlerine şöyle dediler:
'Rasülullah suyla beraber (herhalde).' Orada Ebû Bekir ve Ömer de vardı, onlar:
2S0 Ahmed b. HanbelMn bu rivayetinde lafız olarak: "ondan mesh edin!" şeklindedir, ancak anlaşılması için Müslim rivâyetindekİ açıklayıcı cümleye uygun olarak suyu az kullanın anlamında "Hafif abdest alın!" şeklinde terceme edildi. (Bk. Müslim, Mesacid, 311)
281 Bk. İbnü'1-Esîr, Nihâye, IV/329
282 Bu hadisteki hüküm kaza namazını iki kere kılmak değildir ve bu mânâ diğer rivayetlerden anlaşılmaktadır. Bk. Müsned Trc. H. no. 207/1077
Geçmiş Namazların Kazası_____________________________________________133
'Ey İnsanlar! Rasûlullah sizden önce o suyu kullanacak ve sizi geride bırakacak birisi değildir.'
(Oradakiler: Rasûlullah aranızda,)283 eğer insanlar Ebû Bekir ile Ömer'e uyarlarsa doğruya ulaşırlar, dedi. Bunu üç kere tekrarladı.
Öğle sıcağı arttığında Rasûlullah onların yanına çıka geldi. Dediler ki:
'Ey Allah'ın RasÛlü! Boyunlar kopacak şekilde susuzluktan helak olduk.' Rasûlullah:
"Helak olmayacaksınız" dedi ve ekledi:
"Ey Ebû Katâde! Kabı getir!"
Ben kendisine kabı getirdim. Bana:
"Bana su kabını aç/çöz!284" dedi.
Kabı açıp, kendisine getirdim. Rasûlullah suyu dökmeye, insanlara su ikram etmeye başladı, insanlar bir anda hücum ettiler. Rasûlullah:
"Ey İnsanlar! Başkalarını285 da düşünün! Hepiniz kabımdan bu suya ulaşacaksınız (korkmayın)" dedi.
Oradaki herkes sudan içti, sonunda ben ve Rasûlullah kaldık. Rasûlullah benim için suyu döktü ve:
"İç, Ey Ebû Katâde!" dedi. Ben de:
*Sen iç, Ey Allah'ın Rasûlü!' diye cevap verince şöyle buyurdu:
"Topluluğa su İkram eden en son (içer)."
Ben o sudan içtim. Benden sonra Rasûlullah içti. Onlar o gün üç yüz kişi oldukları hâlde kapta önceki su öylece duruyordu (eksilmemişti).
§(Râvi) Abdullah şöyle dedi: Ben hadisi büyük mescidde286 naklederken beni îmrân b. Husayn dinledi ve şöyle dedi:
'Kim bu kişi?1 Ben de:
'Abdullah b. Rebâh el-Ensârî'yim' dedim. İmrân:
'Bu topluluk, hadislerini daha iyi bilir. Nasıl naklettiğine dikkat et! O gece orada bulunan yedi kişiden birisiydim.287 Ben sözümü bitirince o şöyle dedi:
283 Bu ziyâde için bk. tbnü'1-Ca'd, Müsned, 1/450; Ebû Avâne, Müsned, 111/52.
284 Bk. Nevevî, Şerhu Sahihi Müslim, V/188
285 Nevevî, age., V/188
186 Burada Arap dili açısından mevsufun sıfata izafeti söz konusudur. KÛfe ekolünden olan dilcilere göre bu caizdir. Ama Basra ekolü bunu caiz görmemekte ve takdir yapılması gerektiğini ifade etmektedirler. Burada cümle onlara göre (fUi ji£i» -ı»~.) manasındadır. {Nevevî, age., V/188); Büyük Mescid şeklinde terceme edilmesinin sebebi iki aynı rivayette (^IjM a»_>) lafzı (>r^< -u*—) olarak geçmektedir. (Bk. Ebû Dâvûd, Salât, 511; Nesâî, Ezan, 28) 287 M&fim'deki ziyade:
Ben îmran'a : 'O hâlde sen hadisi daha iyi bilirsin' deyince bana:
"Sen kimlerdensin?* dedi. Ben:
'Ensardamm' İmran:
'Nakledebilirsin. Zira siz hadisinizi daha iyi bilirsiniz' dedi. Ben de hadisi naklettim. O zaman tmran: - .
'Ben o gece hazır bulundum. Benîm gibi bu hadisi ezberleyen olacağını hiç düşünmemiştim', dedi. (Bk. Müslim, Mesacid, 311)
134____________________________________________Geçmiş Namazlann Kazası
'Benden başka birinin bu hadisi ezberlediğini zannetmiyordum.'
§Ebû Katâde'den başka yolla gelen rivayette de benzeri nakledildi, ziyade olarak:
RasÛlullah yolculukta gece istirahat edeceğinde sağ kolunu288 yastık yapardı (ve uyurdu), sabah(a yakın)289 istirahat ettiğinde ise başını sağ avu-cuna koyar ve kolunu da dikerdi.290
§Ebû Katâde'den iki farklı yolla da bu hadisin benzeri rivayet edildi.
AÇIKLAMA
Bu uzun hadis o asnn güzelliklerini canlı olarak bize yaşatmaktadır:
1-Rasûlullah'ın hayatındaki her şey doğaldır, hiçbir şey yapmacık değildir. Bu da yönetici olması dışında onun liderliğindeki büyüklüğünün nişanıdır.
2-Sahâbenin Rasûlullah'a karşı davranışı çok dikkat çekicidir. O kimseyi görevlendirmediği hâlde insanlar ona hizmet ve yardım etmek için adeta yanşıyorlar.
3-Rasûlullah'm topluluğu uyarması, suyu dikkatli kullanmalarını istemesi onun sosyal yönünün mükemmelliğini gösterir. İsteseydi o, suyun hepsini ya da büyük bir kısmını kendisi için kullanabilirdi.
4-Uyanmak için tedbir alındığı hâlde sabah namazına kalkamamakta bir vebal yoktur. Uyandığı zaman kişi onun sünnetinin ve farzının kazasını kılar.
5-Hz. Ebû Bekir ve Ömer'in Peygamberimize güvenleri zirvede, doğabilecek problemi akıllıca halletmişlerdir.
6-Burada Rasûlullah'ın bir mucizesine şahit oluyoruz; küçük bir kaptaki az bir su üç yüz kadarkişiye Allah'ın izniyle yetmiş ve topluluk çölde helak olmaktan kurtulmuştur.
7-Suyu dağıtırken insanların üşüşmesi üzerine Peygamberimiz birbirlerine saygılı olmalarını hatırlatmaktadır.
8-Az su olup, zaruret/hacet hâli olursa hafif bir abdest caizdir, fazla yıkamak gerekmez. Abdest suyunda iktisatlı olma konusunda hadisler bulunmaktadır, bu konu Temizlik bölümünde291 geçmişti.
9-Rasûlultah'ın kendisi de susuz olduğu hâlde Önce insanlara mübarek eliyle sunması ve en sonunda kendisi içmesi onun başkalarını kendisinden önce düşünen mükemmel yönünü bize göstermektedir.
10-Sahabi îmrân b. Husayn'm hadis rivayetinde dikkatli olunması ile ilgili ikazı dikkat çekicidir ve bu titizlik sahabenin hepsinde görülmektedir. Hadislerin ta o dönemden itibaren bize İntikalindeki güven sarmalı bu dinin orijinal olan tek din olarak günümüze ve kıyamete kadar yaşama sırrını göstermektedir.
288 El (-itli) kelimesi Arapça'da parmak ucundan omuz köküne kadar olan uzuv için kullanılır. Türkçe'de doğru anlaşılması için kol olarak terceme edildi.
289 RasÛlullah yolculukta gece sağ kolunu yastık yaparak uyurdu, çünkü sabah namazına uyanma konusunda kendisine güvenirdi. Ancak sabaha yakın bir zamanda istirahat edecekse başını sağ avucuna koyup, kolunu da dikerek uyurdu. ÇünkU burada süre kısa olduğu için uyanamama ve sabah namazını kılamama tehlikesi vardı. (Bk. Münâvî, Feyzu'l-Kadîr, V/149)
290 İbn Hıbbân, Sahih, XIV/349; Azimâbâdî,Âmü'l-Ma'bûd, VH/221; Münâvî, Feyzıt'l-kadîr, V/149.
291 Bk. 213/521,214/522, 215/523.hadislerin tercemeleri
Geçmiş Namazların Kazası________________________________________________135
209/1079-îbn Mes'ûd'dan (Radtyaiiaha anh)?92
Hz. Peygamber'in (SaiiaUahu aleyhi ve setiem) Hudeybiye'den293 döndüğü gece arazideki yumuşak bir yerde konakladık. Rasûlullah:
"Bizi kim bekleyecek?" deyince Bilâl (Radıyaiiahü anhy.
'Ben' dedi.
"Uyursan (ne olacak)?"
'Hayır (uyumam)'
(Ancak) o da uyudu, tâ ki güneş doğdu ve teker teker uyandılar, uyananlar içinde Hz. Ömer de vardı ve şöyle dedi:
'Sesli konuşun, (Rasûlullah uyansın.)'
Rasûlullah uyandı ve:
"Önceden yaptığınız/kıldığınız gibi yapın!" dedi.
Onlar bunu yerine getirince şöyle buyurdu:
Sened: >£S 'Ji< oi*i- Ju ~Cj& ^ J, £-)\ xi j* »ui 'J ç.ıi, üji- Çi> j* -
Sahih: Müsned, 1/386, H.no:3657; Benzer rivayetler için bk. 1/450. H.no:4307 (Gece nöbet bekleyenin tbn Mes'ûd'un kendisi olduğu belirtilir); 1/464, H.no:4421; 1/391, H.no:3710 (210/1080. hadis); Ebû Dâvûd, Salât, II, H.no:447; Bennâ hadisi Bezzâr ve Beyhakî'ye nisbet ederek Heysemî'nin: "râvileri sika sayılmışlardır (bk. Mecma', 1/319)" dediğini nakleder. Bk. Bülûğu'l-emânî, 11/305.
Ayrıca bir sonraki 210/1080. hadise bk.
293 Hudeybiye; Mekke yakınlarındaki bir kasabanın adıdır. O kasabada bulunan ve bu adla anılan kuyu sebebiyle kasabaya Hudeybiye denmiştir. Zira çölde su kaynağı çok önemlidir ve su kaynakları etrafında yerleşim bölgeleri kurulur, bu ismle de anılır. Bk. Bennâ, age., 11/304.
136____________________________________________Geçmiş Namazların Kazası
"Sizden uyuyan ya da unutan (ve namazını geçiren) işte böyle yapsın!"
210/1080- Abdullah-b. Mes'ûd'dan
294 Sened: '^aü* ila* ^f j ^i> .£> •> >&* j ç&. 'j. #*££ ul?f i* i &!■
Sahih: Müsned, 1/391, H.no:37l6; Benzer rivayetler için bk. 1/450, H.no:4307; 1/464, H.no:4421:
Geçmiş Namazların Kazası_____________________________________________137
Hudeybiye seferinden dönerken (yolda konakladık), Rasûlullah
aleyhi ve sellem) dedi ki:
"Bu gece bizi kim koruyacak/bekleyecek?" Ben de:
'Ben (beklerim)* dedim.
Rasûlullah sözünü birkaç kere tekrarladı ve ben her seferinde:
'Ben (beklerim), ey Allah'ın RasÛlü!' dedim. Rasûlullah:
"O zaman sen (bekle!)" buyurdu.
Onlan beklemeye başladım, sabaha yakın bir zaman olunca Rasûlullah-m "Sen uyursun" sözü bende tecelli etti ve uyumuşum, bizi ancak güneşin sırtımıza vuran ısısı uyandı rab i İdi.
Rasûlullah kalktı, daha Önceden abdest aldığı ve sabah namazı öncesi iki rekat kıldığı gibi yaptı, sonra da bize sabah namazını (kazasını) kıldırdı. Namazı bitirince Rasûlullah şöyle dedi:
"İzzet ve celâl sahibi Allah uyumamanızı dileseydi uyumazdınız. Fakat O sizin sonrakilere örnek olmanızı istedi. Uyuyan ya da unutan kişi işte böyle yapmalıdır."
Sonra Rasûlullah'ın devesi ile topluluğun develeri kayboldular. İnsanlar onlan aramaya çıktılar, Rasûlullah'ın devesi dışında kendi develerini (bulup) getirdiler.
Rasûlullah bana:
"O deveyi şurada ara/tut (gel)!" dedi.
Ben de (gittim ve) Rasûlullah'ın dediği yerde onu bulduğumda bir ağaca öyle takılmış/dolanmıştı ki çözülmesi ancak (insan) eli ile mümkündü. Onu Hz. Peygamber'e getirdim ve dedim ki:
'Ey Allah'ın Rasûlü! Seni hak (din) ile peygamber olarak gönderen Allah'a yemin ederim ki onu bulduğumda yuları bir ağaca Öyle dolanmıştı ki ancak (insan) eli ile çözülebilirdi.'
(Ayrıca) bu yolculukta Rasûlullah'a; (Biz sana (gelecekteki) apaçık fethin önünü açtık...' şeklindeki Fetih sûresi indi.
NOT: Bu iki rivayette ve sonra gelen üçüncü rivayette ızdırab bulunmaktadır. Bu müşkil ile ilgili açıklama için bk. Müsned Trc. 215/1085. hadisin açıklaması.
1/386, H.no:3657 (209/1079); Heysemî hadîsi Ahmed b. Hanbel, Bezzar, Taberâriî ve Ebû Ya'lâ'ya nİsbet ederek: "Senedindeki Abdurrahman b. Abdullah el-Mes'ûdî ömrünün son zamanlarında ihtilât etti" der. Bk. Mecma', 1/318-319. Fakat bir önceki 209/1079. rivayet bu nakli destekler.
138 Geçmiş Namazların Kazası
295
211/1081- Amr b. Ümeyye ed-Damrî'den (Radıyaiiahn anhy.
Seferlerden birisinde Rasûlullah (Saiiaiiahü aleyhi ve seiiem) ile beraberdik. (Konaklama sırasında) uyuyarak sabah namazını geçirdi, (beraberindeki) hiçbir kişi uyanamadı, tâ ki güneş doğdu.
Rasûlullah (kalkıp abdest aldı,) iki rekatla namaza başladı ve iki rekatı kıldı. Sonra namaz kameti getirdi ve sabah namazını (yani kazasını) kıldı.
212/1082-İbn Abbas'tan {Radıyallahü anhüntâY™
Sened: \f£ v J* j^ * j* & o/ji J & *£
Sahih: Müsned, V/287-288, H.no:22379; Mükerrer içinbk. IV/139, H.no: 17185; Ebû Dâvûd, Salât, 11, H.no:444 ( 0&} ij«.'jî Jİ jîiî ^ '>' jj > jı£Jı ıii ^i ı^Ji Jıiî ^î-j 4İ* Jiı ^L. *ûı J^j Vç^ıi
j^Ji «U 'p* J^i ne*» fülî ^ >f sr: yjfl ^j); Bennâ hadisi Ebû Dâvûd ve Beyhakî'ye nisbet ederek isnadının ceyyid olduğunu söyler. Bk. Bulûğu't-emânî, 11/306.
Cübeyr b. Mut'ım'den (Radıyaitahil aniı) şahidi için bk. 214/1084. hadis.
senea. j»j jt =ijj ^ ji -^> ua»- j,**- ^ .j_* lj^=-
Sahih: Müsned, 1/259, H.no:2349; Heysemî, hadisi Ahmed b. Hanbel, Ebû Ya'lâ, Bezzâr ve Taberânî'nin Evsaf voA& naklettiğini, Ahmed b. HanbeFİn senedinde müphem râvî bulunduğunu, Ebû Ya'lâ, Bezzâr ve Taberânî'nin senedlerinde ise Yezid b. Ebû Ziyâd'm Temim b. Seleme, onun da Mesrûk kanalı ile İbn Abbas'tan naklettiklerini ve Ebû Ya'lâ'nın râvilerinin sika olduklarını belirtir. Bk. Mecma', 1/321. Dolayısıyla seneddekİ ipham ve inkıta ortadan kalkmış ve Ebû Ya'lâ'nın rivayeti ile de desteklenmiş olur.
Temim b. Seleme el-Kûfî sika biridir. Yahya b. Maîn, İbn Sa'd ve Nesâî bu râviyi sika sayarlar.
Ebû Meryem'den (Radıyaüahii anh) şahidi:
Geçmiş Namazların Kazası_______________________________._____________139
Rasûlullah (Saiiaiiaha aleyhi ve seiiem) seferdeydi, gecenin bir bölümünde konakladı / istirahata çekildi ve uyudu, (ancak) güneşle birlikte uyandı. (Sonra) Bilâl'e (Radtyatiahü mh) emretti ve o da ezan okudu, Rasûlullah iki rekat kıldı.
Râvi, İbn Abbas'ın şöyle dediğini nakletti:
'Dünya ve içindeki hiçbir şey beni bunun kadar sevindirmedi, yani bu ruhsat297 kadar.'
213/1083-EbÛ Hüreyre'den
(Yolculuk sırasında) Rasûlullah'la (Saiiaiiahn aleyhi ve seitem) beraber (bir yerde) konakladık, (ancak) güneş doğuncaya kadar uyanamadık. (Sonra) Rasûlullah;
"Herkes bineğinin başından/yufanndan tutsun (gidelim), şüphesiz burası şeytanın yanımıza geldiği yerdir" dedi. Biz de onun dediğini yaptık.299
297 Allah ve Rasûlü tarafından emredilen şeyin kendisine azimet denir. Ancak bu emir bir
sebeple yerine getirilmediğinde onun yerine geçen şer'î kolaylığa ruhsat denir. Meselâ, sabah
namazının vaktinde kılınması azimet, vakti geçtiğinde kazasının kılınması ruhsattır. Bu
konuda geniş bilgi fıkıh kitaplarında bulunur.
29(1 Sened: f jii- Ji ^'fc- Jıi jıl^ J *> j* -^ 'J J** $&.
Sahih: Müsned, 11/428-429, H.no:9500; Mâlik,25 (Saîd b. MUseyyeb'den mürsel olarak);
Müslim, Mesâcid, 309-310; Nesâî, Mevâkît, 54, H.no:616-618 ( ân S\i ıi/î ıîj \£Ji »c ^J 'J.
İbn Mâce, Salât, 10, H.no:697; Ebû Dâvûd, Salât, 11, H.no:435 ( 4» «İı Ji 4h J^j jûi
j->'} ftifj oilî ^% >C jıi *üîjı v 'f£&J ^JJi ^İJıC '^ ijî^i: fL.',) ziyadesi İle. Heysemî, bu rivayetin
Taberânî tarafından el-Mu'cemU'1-evsafta nakledildiğini, senedinde Hafs b. Ömer'in bulunduğunu, bu râvinin gerçekten zayıf olduğunu ifade eder. Bk. Mecma', 1/322.
140____________________________________________Geçmiş Namazların Kazası
Rasûlullah su istedi ve abdest aldı, sabah namazını kılmadan iki rekat kıldı, sonra namaz için kamet getirildi ve sabah namazını (kazasını) kıldı.
214/1084- Cübeyr b. Mut'im'den (Radıyaiiahü anhy™ Rasûlullah (Saitaiiahu aleyhi ve seitem) bir seferdeydi ve dedi ki: "Bizi bu gece kim bekler/korur ki sabah namazını uyuyup da geçirmeyelim."
Bilâl (Radıyallahü anh)\
'Ben (beklerim)' dedi.
Güneşin doğuşunu (yani tan yerinin ağarmasını) gözetlemeye başladı. (Ancak Bilâl de uyudu ve hepsi uykuya öyle daldılar ki) kulakları kapandı, onları ancak güneşin ısısı uyandırdı. Namaz kılmak için hemen kalktılar, sonra abdest aldılar. Bilâl ezan okudu, (önce) iki rekat namaz kıldılar, sonra da sabah namazını (kazasını) kıldılar.
299 "Sonra o mekânı terketsinl" şeklindeki ziyade için bk. İbn EbîŞeybe, 1/411; Sonra orayı terk ettik, ziyadesi için bk. İshak b. Râhûyeh, Müsned, 1/240.
Sened: >J 'J* f& jı J£r Jğ^'J* A* Ji jj^ 'J* £& ji î1**- £-b- ^u ûuij -ût»)ı i£ \jfe-Sahih: Müsned, IV/81, H.no:16691; Nesâî, Mevâkît, 55, H.no:622; Bennâ hadisin isnadının en ceyyid İsnadİardan biri olduğunu söyler. Bk. Bülûğu'l-emânU 11/307. Ayrıca 211/1081. hadise bk.
Geçmiş Namazlann Kazası 141
215/1085-RasûluIlah'a (Saiiaiiahu aleyhi ve seiiem) hizmet eden Habeşistanlı
ZÛ Mİhber'den (Radıyallahü anh):m
Sened:
Sahih: Müsned, IV/90-91, H.no:16768; Ebû Dâvûd, Salât, 11, H.no:444; Heysemî, hadisin Ebû Dâvûd tarafından bir bölümünün nakledildiğini, ayrıca Ahmed b. Hanbel ve Taberânî'nin Evsafında naklettiğini, Ahmed b. Hanbel'in râvilerinin sika olduklarını belirtir. Taberânî'nin Kebir'inde nakledilen bir başka rivayetin ise senedinde Abbas b. Abdurrahman'ın bulunduğunu, bu râviden sadece DâvÛd b. Ebû Hind'in nakilde bulunduğu söyler. Bk. Mecma',1/319-320.
Senedde Yezid b. Suleyh olarak geçen isim Yezid b. Salih veya Yezid b. Subh er-Rahâbî'dir. Hakkında şu görüşler ifade edilir: İbn Hıbbân Sİkât'ında (V/541) sayar. Ebû Dâvûd genel bir ifade İle "Hariz b. Osman'ın şeyhleri sikadır" der. Dârekutnî: "Kendisine itibar edilmez" derken, Zehebî: "Neredeyse maruf biri olamayacaktı", "Sika sayılmıştır" der. Bk. Kâşif, Trc.no:6319; Ibn Hacer: "makbul" hükmü verir. Bk.Takrîb, Trc.no:7731.
ZÛ Mihmer/Mihber (Radıyallahti anh): Habeş meliki Necâşî'nin kardeşinin oğludur. Şamlılar arasında ismi geçer. Hz. Peygamber'İn hizmetinde bulunmuştur. Habeşe'den göç eden 72 kişiden biridir. Bk. Ibnü'1-Esîr, Üsdü'l-ğâbe, 11/222, Trc.no:1555.
142____________________________________________Geçmiş Namazların Kazası
Rasûlullah ile bir seferde beraberdik, yola çıkınca yürüyüşünü hızlandırdı, kendisi azık azaldığında böyle yapardı. Biri ona;
"Ey Allah'ın RasÛlü! İnsanlar peşinde geride kaldılar" deyince durdu ve insanlar da onun yanına ulaşınca durdular. Rasûlullah ;
"Hafifçe uyusak size faydalı olur mu?" dedi ya da kendisine birisi böyle dedi. Oraya yerleşti, diğerleri de yerleştiler. Rasûlullah :
"Bu gece bizi kim bekleyecek?" deyince ;
'Ben (beklerim)' dedim. Rasûlullah devesinin yularını bana verdi ve;
"Şunu ai, sakın dikkatsiz/beceriksiz davranma!"302 dedi.
Rasûlullah'in devesinin yuları ile kendi devemin yularını aldım ve fazla uzaklaşmaksızın biraz ilerledim. Sonra o ikisini yayılması için bıraktım ve gözetlemeye başladım, (ancak) uyku bana baskın geldi ve güneş doğup yüzümde sıcaklığını algılayıncaya kadar hiçbir şey hissetmedim. Hemen uyandım ve sağa-sola baktım, iki binek de benden fazla uzaklaşmaksızın duruyordu. Rasûlullah'ın devesinin yuları ile kendi devemin yularından tutup topluluktan bana en yakın olan kişiye yaklaştım ve onu uyandırdım, soma uua;
'Namaz kıldınız mı?' diye sordum;
'Hayır' dedi.
İnsanlar birbirlerini uyandırmaya başladılar ve Rasûlullah da uyandı;
"Ey Bilâl! Su kabında benim için (su) var mı?" dedi. Bilâl (RadtyaUahüanhy,
'Evet, Allah beni sana feda kılsın!' dedi ve abdest suyunu getirdi. Rasûlullah toprağı faza ıslatmayacak/çamurlaştırmayacak derecede hafif bir abdest aldı, sonra Bilâl'e emretti, o da ezan okudu, sonra Hz. Peygamber kalktı, acele etmeksizin sabah namazından önce iki rekat kıldı. Sonra Bilâl'e emretti, o da kamet getirdi. Rasûlullah acele etmeksizin sabah namazını kıldı. Biri ona;
'Ey Allah'ın Peygamberi! Kusurlu davrandık' deyince buyurdu ki:
"Hayır, Allah ruhlarımızı aldı, bize geri verdi ve namazımızı kıldık."
AÇIKLAMA
Peygamberimize hizmet eden Zö Mıhber isimli bu zât, Yemenlidir ve Necâşî'nin kardeşinin oğludur. Daha sonra Şam bölgesine yerleşen kişilerden olduğu ve orada vefat ettiği nakledilmektedir.303
Bu rivayetle önce nakledilen rivayetler arasında izdırab bulunmaktadır;
1- Hâfiz îbn Hacer'in (v.852/1448) dediği gibi bu olayların birden fazla yerde tekerrür etme ihtimali vardır.304
2-Ya da râviler nöbet bekleyenin isminde hata etmişlerdir. 305Çünkü nöbet bekleyen kişiler Bilâl Habeşî, Abdullah b. Mes'ûd ve Zû Mihber olarak geçmektedir. Bilâl Habeşî ile ilgili rivayetin şahidi bulunduğu için tercih edilebilir.
303 Yani, "Nöbette uyuma, namazımız geçmesin!"
303 İbn Sa'd, Tabakât, VII/425.
304 İbn Hacer, Fethu'l-Bârî, 1/449.
Geçmiş Namazların Kazası_____________________________________________143
§Ancak şurası kesin ki nöbet bekleyen kişilerin isimlerinin farklı nakledilmesi bu rivâyetlerdeki aynı olayın sıhhatine zarar vermez. Zira bu nakiller Rasûlullah ve sahabilerin yolculukta uyudukları ve nöbetçinin de onlarla beraber uyuyakaldığını, bu nedenle de sabah namazını kılamadıklarını ve uyandıklarında ise kazasını kıldıklarını gösterir.
§Sabah namazının sünneti, o gün güneş doğduktan sonra zevale kadar kaza edilebilir mi? Bu konuda müctehidler ihtilaf etti:
1-Hanefî Mâliki ve Hanbelîlere göre kaza edilir. 2-Şafiîlerde bu konuda iki görüş vardır.306
* Savaş Anında Namazı Tehir Etmek, İmkân Bulunduğunda
Tehlike/Korku Namazının Kılınması Emri ile Önceki Hükmün
Nesh Edilmesi, Geçmiş Namazların Kazasında Tertip, tik Namaz
fçin Ezan Okunması ve Kamet Getirilmesi, Sonrakiler
îçin Sadece Kametin Yeterli Olması
: JU; it JU
Allah Teâlâ buyurdu:
Eğer tehlikede/korku içinde bulunuyorsanız namazı yürürken (piyade) ya da binekli olduğunuz hâlde kılabilirsiniz. Güvenliğe kavuşunca da önceden bilmediğinizi size öğrettiği şekilde Allah'ı anın/kulluk yapın.' (Bakara sûresi 2/239)
Allah Teâlâ buyurdu:
'(Tehlike anında) mü'minlerin arasında iken onlara namaz kıldıracaksan; onlardan bir grup silahlarını kuşanmış olarak namaza dursun. Onlar secde ettiklerinde diğerleri sizin arkanızda dursunlar/beklesinler, (secdeden sonra) namaz kılmamış diğer grup
305 Meselâ Bennâ 210/1080. rivayeti Taberânî ve Ebû Ya'lâ'ya nisbet ederek Heysemî'nin: "Senedindeki Abdurrahman b. Abdullah el-Mes'ûdî ömrünün son zamanlarında İhtilât etti" dediğini nakleder, Bk. Bülûğu'l-emânî, 11/306.
306 İbn Abdilber, Istizkâr, V/309; Maverdî, el-Havi'l-kebİr, 11/287-288; Kâsânî, Bedaiu's-sanâi', 1/287; İbn Kudâme, Muğnt. 1/765
144____________________________________________Geçmiş Namazların Kazası
gelsin ve namaza (kaldığı yerden) katılsınlar. Tehlikeye karşı dikkatli ve silahlarını kuşanmış vaziyette hazır olsunlar. (Zira) kâfirler sizin Silahlarınızı ve teçhizatınızı unutup bırakmanızı isterler ki size âjhi bir baskınla saldırabilsinler. Ancak yağmur (gibi kötü hava şartların)dan sıkıntıya düşerseniz ya da hasta iseniz bu durumda silahlarınızı bırakmanızda bir sakınca yoktur, tehlikeye karşı yine de dikkatli olun. Allah, kesinlikle kâfirler için alçaltıcı bir azap hazırladı.' (Nisa sûresi 4/102)
216/1086- Ebî Saîd'dcn
Hendek savaşı gündüzü namaz kılmaktan engellendik, hattâ akşam vaktinden sonra bir süre de geçti. Bu durum savaş hakkında inen (bir rivayette; tehlike/korku namazı ruhsatı) âyeti308 inmeden Önceydi.
sened:
Sahih: Müsned, İli/25, H.no: 1İ141-İ1142; Benzer rivayetler İçin bk. IIV49, H.no: 11403:
... l^O ^J-lj U")UÎ ^ı İ-ıC fiilî Nİı JX-j 4* «İH J^ «İH j^-S ^ > (■ j*> ^jî «İ11 ^j J'i'J1
111/67-68, H.no:11587 (... iJJİr tifaİ «cJı fû( ^' iuir ...); Nesâî, Ezan, 21, H.no:659; Dârimî, Salât, 186, H.no: 1532 (Yatsı namazının da kılındığı ziyadesi bulunmaktadır); Bennâ hadisin Şafiî'nin Müsned'inde, tbn Huzeyme ve İbn Hıbbân'ın Sahih'lerinde de nakledildiğini, isnadındaki râvilerin sahih ricali olduklarını, İbnÜ's-Seken'İn de Sahih'ine aldığını söyler. Bk. BülÛğu'l-emânî, 07309.
İkinci seneddeki Ebû Hâlid et-Ahmar Süleyman b. Hayyân saduk biridir. Birinci seneddeki Yahya ve diğer rivayetlerde Abdülmelik b. Amr Yezid b. Hâtûn ve Haccâc bu râvînin mUtâbüdir.
Bennâ, yatsı namazının da kılındığı ifade edilen rivayeti tercih etseydi daha İsabetli olurdu. Çünkü bir sonraki rivayette (217/1087. hadiste) dört vakit namazın vaktinin kaçırıldığı ifade edilmektedir.
İbn Mes'ûd'dan (Radtyallahü anh) şahidi için bir sonraki 217/1087. hadise bk. 308 Bk. Bakara sûresi 2/239
Geçmiş Namazların Kazası_____________________________________________145
Biz savaşı bitirince (ki bu durum âyette; 'Allah savaş konusunda mü'm in I ere destek olarak yeterlidir, Allah kuvvet ve izzet sahibidir* şeklinde geçer) Hz. Peygamber (Sattaiiaha aleyhi ve seiiem) Bilâl'e (Radıyaiiahu anh) emretti, o da öğle için kamet etti, Rasûlullah bu namazı vaktinde kıldığı şekilde kıldı(rdı).
Sonra Bilâl ikindi namazı için kamet etti, Rasûlullah bu namazı vaktinde kıldığı şekilde kıldı(rdı).
Sonra da Bilâl akşam namazı için kamet getirdi ve Rasûlullah bu namazı vaktinde kıldığı şekilde kildı(rdı).
§Ebû Hâlid el-Ahmer'in başka senedle İbn Ebî'z-Zi'b'den rivayetinde aynı mânâ ile geçer ve şu eklenir:
Bu durum tehlike/korku namazı ruhsatı olan ('Eğer tehlikede/korku içinde bulunuyorsanız namazı yürürken (piyade) ya da bineklî ol-duğunaz hâlde kılabilirsiniz') âyeti inmeden önceydi.
217/1087-Abdullah b. Mes'ûd'dan (Radıyaiıahüanhy?w
Hendek savaşı günü müşrikler Hz. Peygamber'i (Saiuaiahu aleyhi dört vakit namaz kılmasına mâni oldular ve Allah'ın dilediği şekilde gece vakti oldu. " .
Rasûlullah Bilâl'e (Radıyaiiaha anh) emretti, o da ezan okudu, sonra kamet etti ve Rasûlullah Öğle namazını kıldı(rdı).
Bilâl tekrar kamet etti ve Rasûlullah ikindi namazını kıİdı(rdı).
309 Sened: 4 > 4b y- J i'-C- J 'j-p-j ç«i > fy / üfcf pi ı&-
Hascn: Müsned, 1/375, H.no;3555; Benzer rivayet için bk. 1/423, H.no:4013 Hadisin sonunda (...*u* >> J* \a ); Tirmizî, Salât, 18, H.no:179 (Bu konuda Ebû Saîd ve Câbir'den nakil vardır. İbn Mes'ûd'dan nakledilen bu rivayetin isnadında bir beis yoktur. Fakat Ebû Ubeyde babası Abdullah b. Mes'ûd'dan hadis işitmemiştir); Nesâî, Mevâkît, 55, H.no:620:
ÇC-* J,']& Ji- li Jlîî iŞi 'J>\±> p «CÜl \lt JUİ flit "fS v>Jl t, JU» flît f >Jl lî, J^î flîf Jİ ^Wl II, J^i flit V^4
Ezan, 22, H.no:660; Bennâ hadisin isnadının ceyyid olduğunu söyler. Bk. Bülûğu'l-emânî, 11/310. İnkıta sebebiyle rivayet zayıftır. Fakat hadisin şahidi vardır. (Bk. 216/1086. hadis.) Bu sebeple hasen ti ğayrihî seviyesindedir.
146____________________________________________Geçmiş Namazların Kazası
Bilâl kamet etti ve Rasûlullah akşam namazını kıldı(rdı).
Sonra Bilâl tekrar kamet etti ve Rasûlullah yatsı namazım kıldı(rdı).
218/1088-Abdullah b. Avf tan:310
Hz. Peygamber (Saiiatiaha aleyhi ve seiiem) dönemine ulaşan Ebû Cumua' Habîb b. Sibâ' (Radıyaiiahu anh) şöyle anlattı:
Hendek savaşı yılında (vaktinde) Rasûlullah akşam namazını kıldı(rdı), namazı bitirince dedi ki:
"Sizden biri ikindi namazını kıldığımı biliyor mu?" Oradakiler:
'Ey Allah'ın Rasûlü! İkindi namazını kılmadın' dediler.
Rasûlullah müezzine emretti, o da namaz için kamet etti ve Rasûlullah ikindi namazını kıldi(rdı), sonra akşam namazını iade etti.
Sened: f Ç J L-J- Ci-1? J iûi- J>'y- 'J,
Hasen: Müsned, IV/106, H.no:16912; Taberânî, et-Mu'cemü'l-kebîr, IV/23, H.no:3542; Heysemî, senedinde zayıf kabul ettiği Ibn Lehîâ'nm bulunduğunu belirtir. Bk. Mecma\ 1/324. Bu râvî İle İlgili geniş bilgi için bk.22/64. hadis.
Muhammed b. Yezİd b. Ebî Ziyâd Muhacir el-Filastînî es-Sekafi meçhul biridir. İbn Hacer: "mechûlü'l-hâl" biri olduğunu söyler. Bk. Taktib, Trc.no:6398. Muğjre b. Şu'be'nin âzâd-lığıdır. Tırmizî bir, Ebû Dâvûd, İbn Mâce ve Ahmed b. Hanbel iki rivayetini naklederler. Tİrmizî naklettiği rivayet için "hasen-sahih-garib" hükmü verir. Bk. Sünen, Nüzûr, 4, H.no: 1528.
Şuayb el-Arnavut ve ekibi hadisin münker olduğunu söyler. Çünkü İbn Lehîa iki meçhulden nakleder. Bunlardan biri Muhammed b. Yezid b. Ebû Ziyâd el-Filastînî'dir ki bu zâtı Ebû Hatim ve İbn Hacer mechûl sayar. Diğeri ise Abdullah b. Avf tır. Bu râviden sadece Zührî nakilde bulunmuştur, tbn Hıbbân Sikât'ında bu zâta yer verir. (Bk.Müsned tahkîki, H.no:16975). İbn Hacer Ebû Cumua hadisinin sıhhati hususunda: "su götürür bir rivayet" olduğunu, Buhârî ve Müslim'de geçen Câbİr rivayeti ile çeliştiğini ve her iki rivayeti uzlaştırmanın sadece bir zorlama ile mümkün olabileceğini ifade eder. Bk. Fethu'l-Bân, 11/88 (Buhârî, Mevâkît, 36'mn şerhinde).
Hz. Ali'den (RadıyallaM anh) şahidi için bk. 124/994. hadis.
Câbir b. Abdullah'tan (Radıyallahü anh) şahidi için bk. Buhârî, Havf, 4; Mevâkît, 36, 38; Ezan, 26; Müslim, Mesâcid, 209:
Tirmizî, Salât, 18, H.no: 180 (hasen-sahih); Nesâî, Sehv, 105, H.no:1364.
Geçmiş Namazların Kazası . 147
AÇIKLAMA
Bilerek namazı vaktinde kılmayan günahkârdır. Bu kişinin daha sonra kazasını kılabileceğine dair mtictehidlerin büyük çoğunluğunun ittifakı vardır. Ancak İbn Hazm bilerek geçirilen namazların kazası olmaz, onun yerine hayır yapmalı ve nafile kılınmalı, der.311
Bu rivayetlerden kaza namazının imkân bulununca hemen kılınması gerekti-ği/efdal olduğu anlaşılmaktadır. Söz konusu rivayetler bir araya getirildiğinde Hendek savaşında Rasûlullah'ın (Sallallahu aleyhi ve sellem) akşam sonuna kadar namaz kılamadığı ve yatsı vaktinde önce bir ezan ve dört ayrı kûmet ile dört vakti kaza ettiği, sonra bir kamet ile de vakit namazı olan yatsıyı kıldırdığı ortaya çıkmaktadır.
§(Tertip sahibi için) kaza namazının vakit namazından Önce kılınması konusunda ihtilâf edildi:
1-îmam Ebû Hanîfe, Mâlik ve Ahmed b. Hanbel'e göre kaza namazını önce kılmak vacibdir, çünkü Rasûlullah hep böyle yaptı.
2-İmam Şafiî'ye göre vacib değildir, ancak efdaîdir.312
§Kaza namazlarını kılarken tertibe riâyet (sırasıyla kılmak) gerekir mi?
1-İmam Ebû Hanîfe ve Ahmed b. Hanbel'e göre altı vakitten az namaz kazası olana tertip vacibdir.
2-İmam Şafiî'ye göre vacib değildir, Rasûlullah'ın fiili her zaman vücûb ifade etmez.
3-Mâlikîlere göre şart olmayan bir vacibdir. Bir diğer görüşe göre ise şart olan vacibdir.313
§Bu rivayetlerden çıkan diğer hükümler şunlardır:
1-Cumhura göre kaza namazlarını cemâatle kılmak müstehabdır.
2-Cumhura göre kaza namazları kılınacağında tek ezan yeterlidir, ancak her biri için kamet edilmeli. Mâlikîlere göre geçmiş namaz için kamet edilir, ancak ezan mekruhtur. I. Şafiî'nin kadim görüşünde tek ezan okunur ve her biri için kamet edilir, ama Şafiî'nin sonraki görüşünde kamet edilir, ancak ezan okunmaz, şeklinde nakledildi.
Bu konudaki ihtilafın nedeni farklı rivayetlerin olmasıdır, ancak cumhurun delili kuvvetlidir.
3-Gündüz namazları gece vaktinde de kaza edilse sesli okunmaz, gündüz kılındığı gibi kılınır.314
311 îbn Hazm, Muhatta, 11/235, 244; Nevevî, Mecmu', 111(71
312 Mergınânî, Hidâye, 1/72; Nevevî, age., 111/68, 70; İbn Kudâme, Muğnl 1/641; DesÛkî, Haşiye, 1/263
313 Mergınânî, age., 1/73; Nevevî, age., IÜ/68,70,71; İbn Kudâme, age., 1/641; Desûkî, age., 1/266
314 Sehnûn, MUdevvene, 1/62; Mergınânî, age.. 1/42/58; Şîrâzî, Mühezzeb, I/55;,Nevevî, age., IV/189; Desûkî, age., 1/200,319
148 Geçmiş Namazların Kazası
* Kılınmayan Nafile Namazın ve Okunmayan Evradın Kazası Caizdir
219/1089-Hz Âişe annemizden
3 Sened: fıi* J £L- '£ J$ J ;'//; 'Je «& 'j* *-'<> / ı&- ^ ı&i-
Sahih; Müsned, VI/109, H.no:24656; Benzer rivayetler için bk. VI/258, H.no:26097; VI/109, H.no:24658; VI/94-95, H.no:24517:
Jl» *»'j j! f>, it> îti* jjîll ^. f^ijl İîü l'ij ÖÛ"j iÜ* f jû İîO JU lîj jj^j 4* 4Jt Jİ* J)ı Jjİ-j OU"j lıilî
VI/53-54',H.i»:2415Ö:'
"Sa'd b. Hişâm b. Âmir (Allah yolunda savaşma niyeti ile) eşini boşadı ve Medine'ye geldi. Medine'de kendisine âit bir akarı satıp bedeli ile at ve silah satın almak ve Ölünceye kadar da Bizanslılarla savaşmak istiyordu.Medine'de kendi kavminden bazıları ile karşılaştı. (Onlar kendisini bu niyetinden vazgeçirmek istediler ve ona şunu haber verdiler: Hz. Peygamber'in döneminde altı kişi de böyle yapmak istemişti de Allah RasûlU onlara: "Benim şahsımda sizin için güzel bir Örnek yok mudur?' diyerek onları bu düşüncelerinden caydırdı. Bu olay üzerine eşine geri döneceğine onları şâhid tuttu (ve nitekim eşine döndü. Rivayeti nakleden Zürâre b. Evfâ diyor ki:) Sa'd b. Hişim bize geri geldi ve bize şunları haber verdi. Kendisi îbn Abbas'a uğramış ve ona vitir namazı hakkında soru sormuş. O da: 'Yeryüzünde Allah Rasûlü'nün kıldığı vitri en İyi bilen birini sana göstereyim mi? deyince 'Evet, göster' demiş. 'Şu hâlde Hz. Âişe'ye git, ona sor ve tekrar bana dön, Hz. Âişe'nin sana verdiği cevabı da bana anlat' cevabını vermiş.' (Kendisi bunu şöyle anlatır:) Hz. Âişe'ye gitmek üzere yola koyuldum, önce Hakîm b. Eflah'ın yanına vardım. Hz. Âişe'nin yanına birlikte gitmemizi kendisinden taleb ettim. Bunun üzerine Hakim: 'Ben ona yakın biri değilim. (Ben ona gidemem) Çünkü ben onu şu İki şîa (Cemel savaşına katılan iki grup) ashabı hakkında bir söz sarfetmesini yasakladım, o da bunu kabul etmedi. Bu konuda kendi bildiği gibi hareket etti'dedi. Ben kendisine yemin ederek benimle gelmesini sağladım. Nihayet benimle geldi. Hz. Âişe'nin yanma beraberce gittik. Yanına girebilmek için i-zin İstedik. îzin verince huzuruna girdik. (Yanımdaki bu arkadaşı) tanıdı ve ona 'Sen Hakİm'sin değil mi?' dedi. O da 'Evet' deyince 'Yanındaki kimdir?' diye sordu. 'Sa'd b. Hişâm'dır' diye beni takdim etti. Daha sonra babam Hişam'ın kim olduğunu sordu. 'Hişâm b. Âmir' cevabı üzerine ona rahmet okudu, onu hayırla andı ve ona dua etti. 'Âmir, ne iyi biri idi' dedi." (Müslim rivayetinde Katade'nin şu eki vardır: O Uhud savaşında yaralanmıştı.) (Daha sonra sorularımı sormaya başladım ve) dedim ki: 'Ey müminlerin annesi! Bana Rasûlullah'm ahlâkını anlat!' 'Sen
Geçmiş Namazların Kazası_____________________________________________149
RasÛlullah'ın (Saiiaiiahü aleyhi ve seiiem) gözü (uyku nedeniyle) kapansa ya da bir sancı duysa ve gece (nafile) namaz kılamasa gündüz on iki rekat namaz kılardı.
220/1090-Ebû Saîd el-Hudrî'den (Radıyaiiaha anhy.
.316
Kur'ân okumuyor musun?' diye sordu ve ben 'evet' deyince 'Allah Rasûlü'nün ahlâkı Kur'ân'dı' dedi. Artık kalkmaya yeltenmiş (ve ölünceye dek hiç kimseye bir başka soru sormamaya karar vermiştim) ki Allah Rasûlü'nün gece ibadetiyle ilgili soru aklıma geldi ve gece kıyamım sordum. 'Sen (J^>İı t*f \i) suresini okumaz mısın?' dedi. *Evet' cevabım üzerine:
'Allah bu sûrenin başında gece ibadetini farz kıldı. Rasûlullah ve ashabı bir yıl süre ile bu namaza kalktılar. Allah bu surenin son kısmını on iki ay semada tuttu. Nihayet bu sûrenin sonunda tahlif/ruhsat bulunan kısmı Allah İndirdi ve gece namazı farz oluşundan sonra (ümmete) nafıle/tatavvu' oldu.' Tekrar kalkmak istedim fakat bu kez de Allah Rasûlü'nün vitrini sorma fikri aklıma geldi ve: 'Ey müminlerin annesi! Allah Rasûlü'nün vitri nasıl ve kaç rekat kıldığını anlat!' dedim. O da şöyle cevapladı: 'Biz onun misvak ve abdest suyunu hazırlardık da Allah onu gece uyandırmak istediğinde kaldırırdı. O da kalkıp dişlerini misvaklar/fırçalar, abdest alır ve dokuz rekat namaz kılardı. Bu dokuz rekatın sadece sekizinci rekatında oturur, Allah'ı zikreder, O'na hamdeder ve dua ederdi. Selâm vermeden kalkar, kıyamda durur ve dokuzuncu rekatı tamamlardı. Tekrar oturup Allah'ı zikreder, O'na hamdeder ve dua ederdi. Daha sonra bizlere işittirecek bir ses tonu ile selâm verirdi. Selâmından sonra iki rekat daha namaz kılardı. Ey oğlum! İşte onun vitri toplamda onbir rekattır. Allah'ın RasûlU yaşlanıp bedeni ağırlaşınca yedi rekatlı bir vitir namazı kılardı. O son İki rekat da yine aynı şekilde uygulanmıştı. İşte bu iki ile birlikte toplam dokuz rekattır, yavrum!' Allah RasûlU bir namazı kıldığında artık ona o şekli ile devam etmeyi severdi. Uykusu ağırlattığında veya rahatsızlandığında gece namazını kılamazsa gündüzleyin on iki rekat namaz kılardı. Allah'ın Rasûlü'nün bir gecede Kur'ân'in tamamını okuduğunu bilmiyorum. Sabaha kadar bütün gece bir namaz kıldığını da bilmiyorum. Ayrıca Ramazan ayı haricinde bir başka ayı tamamını oruçla geçirdiğini de bitmiyorum...'
Bk. Müslim, MUsâfirÛn, 139-141; Ebû Dâvûd, Tatavvu', 26, H.no:1342; Timıtû, Salât, 210, H.no:445 (Tİrmizî diyor ki: "Hadis, hasen-sahihtir. Senedde yer alan Sa'd b. Hişâm, sahabeden Hişâm b. Âmir'in oğludur. Seneddeki Zürâre b. Evfâ ise Basra kadı sidir. Benû Kuşeyr'e imamlık yapıyordu. Bir gün sabah namazında G~* ">' j£'# iuü jjiıâı j >' üıî) âyetini okurken yere düşerek Öldü. O gün onu evine taşıyanlar arasında ben de vardım"); Nesâî, Kıyam. 2,64, H.no:I599,1789; Dârimî, Salât, 165, H.no:1483. ' Sened: (
Hasen: Müsned, IH/31, H.no:11263; Benzer rivayet için bk. 111/44, H.no:l 1334; Ebû Dâvûd, Tatavvu', 25, H.no:1431; Tirmizî, Salât, 11, H.no:465-466 (466. hadis, 465. hadisten daha kuvvetlidir. 466. hadis Abdullah b. Zeyd b. Eslem'den, 465. hadis ise Abdurrahman b. Zeyd b. Eslem'den nakledilir. Ebû.Dâvûd, Ahmed b. Hanbel'e Abdurrahman b. Zeyd b. Eşlem hakkında bilgi istediğinde: 'Kardeşi Abdullah'ta bir beis yoktur' der. Buhârî de hocası Ali b. Abdullah'ın Abdurrahman b. Zeyd b. Eşlem'i zayıf saydığını nakleder ve der ki: 'Abdullah b. Zeyd b. Eşlem sikadır.'); îbn Mâce, Salât, 122, H.no:1188.
150____________________________________________Geçmiş Namazların Kazası
RaSÛlUİlah (SaltallahU aleyhi ve sellem) ŞÖyİĞ dedi:
Kim vitir namazını uyuyarak veya unutarak geçirse onu hatırladığında ya da uyandığında vitir namazını (kazasını) kılsın!"
317 ,„.........318
221/1091-Kays b. Amr'dan (RadıyaiiaM anhy,
Hamza Ahmed 11203. hadis için zayıf, 11334. hadis için de hasen hükmü vermiştir. Hâlbuki zayıflık gerekçesi olarak gösterilen Abdurrahman b. Zeyd her İki senedde de bulunmaktadır. Fakat bir Önceki rivayet bu hadisin şahidi sayılır. Ayrıca hadisin Hz. Âişe'den de şahidi bulunmaktadır:
Bk. Müsned, VI/242-243, H.no:25936. Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, 1/479, 11/478; Makrizî, Muhtasant Kitabi'l-Vitr, s. 157. Heysemî. hadisin Ahmed b. Hanbel ve Taberânî tarafından nakledildiğini ve hasen olduğunu ifade eder. Bk. Mecma', H/246.
Ebu'd-Derdâ'dan (RadıyallahU anlı) şahidi: ( -üj jiy (X~} *J* ü j^> ^\ ^.j \t.j Jü »iij-üı ^1 ^
rı-~aJl «Lal jtâS f li)
Bk. Hâkim, 1/445, H.no:l 135 (İsnadı sahihtir); Beyhakî, age., 11/479. Bu durumda hadis hasen li ğayrihî seviyesine yükselir. 317 Kays b. Amr b. Sehl el-Ensârî el-Hazrecî en-Neccârî, meşhur tabiî Yahya b. Saîd'in dedesidir.
Zayıf: Müsned, V/447, H.no:23651 ("Abdürabbih dedesinden hadis işitmedi); Benzer rivayet için bk. V/447, H.no:23650:
.T-j *J* *JJı _L^ 4Jı J>^j ^",>J f Jü jljı r.j"J ^* i- ji'i
(Seneddeki Muhammed b. İbrahim, Kays'tan hadis işitmedi) Abdürrezzâk, 11/442, H.no:4016; Ebû Dâvûd, Tatavvu', 6, H.no:1267 {Saîd'in iki oğlu olan Yahya ve Abdürabbih dedelerinden mürsel olarak naklederler); Tirmizî, Salât, 209, H.no:422 (Muhammed b. İbrahim et-Teymî ile Kays b. Amr arasında kopukluk bulunmaktadır); İbn Mâce, Salât, 104, H.no:1154; Humeydî, 1/383, H.no:868; ibn Huzeyme, H/164, H.no:1116; Hâkim, T/409, H.no:1017 (Sahâbinin ismi Kays b. Fehd olarak geçer. Fakat İbn Hacer'in de belirttiği gibi bunu birçok İlim adamı doğru bulmamıştır. Bk. İsâbe, V/491, 496); Bennâ hadisi İbn Huzeyme, İbn Hıbbân, Beyhakî ve Taberânî'ye de nisbet eder, isnadının ceyyid olduğunu söyler ve Irâkî'nin de hasen saydığını belirtir. Bk. Bülûğu'l-emânî, H/312.
Geçmiş Namazların Kazası___________________________________________ 151
Kendisi sabah namazını kılmak için yola çıkar ve (mescidde) Rasûlullah'ı (Saiiaiiaha aleyhi ve seiiem) namaz kıldırmaya başlamışken bulur, Kays sabah namazının iki rekatını (sünnetini) kılmamıştı. Hemen Rasûlullah'la namaza katılır. Sabah namazının (farzını) bitirince kalktı, sabahın iki rekatını (sünnetini) kıldı. Rasûlullah onun yanma geldi ve dedi ki:
"Bu kıldığın namaz nedir?"
Kays kıldığı namazı (sünnetin kazasını) haber verince Hz. Peygamber sustu, hiçbir şey demedi.
222/1092-Hz. Peygamber'in eşi Meymûne annemizden (r
Hamza Ahmed Müsned'deki her iki isnad için sahih hükmü vermiştir. Fakat her iki rivayetinde senedinde kopukluk bulunmaktadır. Şuayb el-Arnavut ve ekibi hadisin miirsel, râvilerinin ise sika olduğunu İfade ederler. Buradaki mürsellik tabiînin Hz. Peygamber'den nakli değildir. Arada kopukluğun bulunduğuna işareten böyle denilmiştir.
Fakat Hâkim'in senedine baktığımızda Yahya b. Saîd'tn babası aracılığı ile dedesinden naklettiği görülür. Bu da aradaki kopukluğu ortadan kaldırmış olur. 319 Sened: ^j& J Jjı x* 'J± ili&- üii- Jıi jijÇİλ $ ^ <iiı i|* ü'jJ jıi 'j\^i*\ 'J *j* Cji-Hasen: MüsnedM/333, H.no:26711; Benzer rivayet için bk. VI/334-335, H.no:26718:
d%C ,J 'J, *i'jLÜ U. Jl* : Jlİ jîy jj ^jlİJı 'J <Uı İj. (2j£. Jlî ilkîi. Üj£- Jli ^f jfji- Jlİ J^İJl ile Üİi-
%î itUo 'J& sâJ* j& pj li' jjin' tilJ" (UL.J 41* *Üı jL» *İİI Jj!-j Jj: ^Jüi ^i-1 ")li-j ü?l ,J iij^- |JJ J-jl» jl^1 «^-J1
^aii) ^ÎUİ illi *li li jl j^j vlai)' Jj ^İ-s JlS'j ^^«J1 J*J> J*~ »f~^İ J4^' **~^' J™» ^^J1 ö*
Hanzala es-Seclûsî zayıf biridir. Heysemî, Ahmed b. Hanbel ve Yahya b. Maîn'in bu râviyi zayıf, İbn Hıbban'ın ise sika saydığını söyler. Bk. Mecma', 11/223.
Hz. Peygamber nafile namazları vaktinde kılamamış İse daha sonra onları kaza ediyordu. Kılamadığı sabah namazının sünnetini de güneş doğduktan sonra kılmıştır. ( JW fi\'J>
Tirmizt, Salât, 197, H.no:423 (Ebû Hüreyre'den nakledilir); Belirli zamanlarda okuduğu zikir ve dualarım okuma İmkânı bulamazsa onları uygun bir zamanda telafi ederdi:
Müslim, Müsâfirûn, 142; Ebû DâvûcK Tatavvu', 19, H.no:1313; Tirmizt, Cuma, 56, H.no:58I (haseıı-sahih); Nesâl Kıyam, 65. H.no:1788-1789; İbn Mâce, İkâme, 177, H.no:1343; Dârimî, Salât, 167, H.no:1485.
Hz. Âişe'den (Radtyallahüanhâ) şahidi; (J>ıUi ^ı jj otui^ ,0-j U* İM J^ â\ J^j oju
Heysemî, Taberânî'nİn £v.«w'ında naklettiğini, senedinde Ebû Yahya el-Kattât'in bulunduğunu, bu râviyi Ahmed b. Hanbel ve Yahya b. Maîn'in zayıf, İbn Main'in bir rivayetinde de sika saydığını söyler. Bk. Mecma', 11/223.
ÜmmU Seleme'den (Radıyallahü anhâ) şahidi için bir sonraki 223/1093. hadise bk.
152____________________________________________Geçmiş Namazların Kazası
Hz. Peygamber (Saitattahu aleyhi ve seiiem) ikindi namazından önce (öğlenin son) iki rekat (sünnet)ini kılamadı. (Bu sebeple işte) o ikisini (ikindi namazından) sonra kıldı.
Geçmiş Namazların Kazası_____________________________________________153
Rasûtullah (Saiiatiahu aleyhi ve setiem) ikindi namazını kıldı, sonra odama geldi ve iki rekat daha ki İdi. Kendisine:
'Ey Allah'ın Rasûlü! Kılmadığın bir namazı kıldın' deyince şöyle dedi:
"Mal (zekât taksimi)321 işi beni öğle namazından322 sonra kıldığım iki rekattan alıkoydu. Onun için şimdi o iki rekatı kıldım."
Ben kendisine:
'Ey Allah'ın Rasûlü! Biz de o iki rekat geçtiğinde kazasını kılalım mı?' deyince:
"Hayır" dedi.
NOT: Bu rivayetlerden farz namazın kesinlikle tehir edilemeyeceğini anlıyoruz. Ancak toplumsal bir çalışma/hizmet varsa namazın sünneti terk edilebilir.
Farzların kazası dışında Rasûlullah (Sallaltaha aleyhi ve sellem) sadece vitir namazının kazasını emretti.323 Bunlar dışında nafile namazların kazasını kendisi kıldı, başkasına emretmedi, ancak kılanlara da seslenmedi.334
Ümmü Seleme annemizin (Radıyallahu anhâ): 'Biz de kazasını kılalım mı?' sorusuna da ümmete zorluk olmaması ya da farz kılınır endişesiyle: "Hayır" dedi.
FIKHI HÜKÜMLER
Namaz vakitleri, vaktinde kılınmayan namazların kazası ve namaz kılınması yasak olan vakitler konusunda mtictehidlerin ittifak ve ihtilaf ettikleri bazı meseleler vardır, buniar naslann kuvvetinden ve farklı yorumlanmasından, ayrıca sahabe icti-hadlarından kaynaklanmaktadır. Cebrail'in Peygamberimize öğrettiği andaki tertibe, ayrıca sahabenin anlatırken takip ettiği düzene teberrüken uyuldu ve namaz vakitlerine öğle namazı ile başlandı32:
A-İttifak Edilen Konular.
1-Günde beş vakit, namaz kılmanın farziyeti Kitab, Sünnet ve icma' ile sabittir. Bu konuda hiçbir ihtilaf yoktur.
2-Namazı ilk vakitte kılmak efdaldir, ancak geciktiren kişi son vaktini de bilmelidir.
3-İIk vaktinden önce kılınan namazın icma ile geçersiz olduğu kabul edilmiştir.
4-öğle namazının ilk vakti güneşin zevalden meylettiği andır ve bu konuda ihtilaf yoktur.
5-îkindi namazı kılınırken güneş batarsa ittifakla namaza yetişilmiş olur, kalan tamamlanır.
6-Akşam namazının ilk vakti icma ile güneşin batmasından sonra başlar.
7-Akşam namazının vakti ittifakla şafağın kaybolması anına kadar devam eder. Ancak şafağın tanımında ihtilaf edildi.
8-Yatsı namazının ilk vakti ittifakla şafağın kaybolması anında başlar.
321 Buharî rivayetinde; 'Rasûlullah'in gelen zekâtın muhtaçlara dağıtılması isi ile meşgul olup öğle namazından sonra kıldığı iki rekatı kılamadığı' belirtilmektedir. (Bk. Buharı, Mevâkît, 33; îbn Mâce, İkâme, 107)
322 Yani öğlenin farzı
323 Bk. Müsned Trc. H.no 220/1090
324 Bk. Müsned Trc. H.no 221/1091
Bk. Müsned Trc. H.no:88/968-95/965.
325
154____________________________________________Geçmiş Namazların Kazası
9-Yatsı namazının son vakti ise fecr-i sadıka326 kadar kadar devam eder.
10-Sabah namazının ilk vakti fecr-i sadıkla başlar ve güneş doğuncaya kadar devam eder, bu konuda herhangi bir ihtilaf yoktur.
11-Namazı sıcak günlerde tehir etmek müstehabdır.
12-Üç vakitte (güneş doğarken, tam tepedeyken veya batarken) farz ya da sünnet namazı kılınmaz.
13-Uyuma, düşman veya unutma gibi zaruret durumlarında kılınmayan namazlar sonra kaza edilir.
14-Kaza namazlarını cemaatle kılmak müstehabdır. Gündüz namazları gece vaktinde de kaza edilse sesli okunmaz, gündüz kılındığı gibi kılınır.327
B-îhtilaf Edilen Konular.
1-Bazı namaz vakitlerinde farklı rivayetler bulunmaktadır; ikindi ve yatsı namazı gibi, Yatsının vakti konusunda ilk, orta ve son yansında kılınmasına cevaz verilmiş, ancak efdal olan vaktinde ihtilaf edildi;
a-Hanefî mezhebinde bu konuda farklı görüşler vardır: Gecenin ilk üçte birinde kılmak efdaldir.
b-Şafıîlerde ve Hanbelîlerde iki görüş vardır: Gecenin ilk Üçte birinde veya yarısında kılmak efdaldir.
c-Mâlikîlerde ise gecenin ilk üçte birinde kılmak efdaldir.328
2-öğle namazının son vakti ise zevaldeki gölge hariç her şeyin gölgesinin bir misli (kendisi) kadar olduğu andır. Ancak müctehidler gölgenin bir misli olduğu bu vakitte öğle vaktinin çıkmasında ihtilaf ettiler;
İmam Ebû Hanife'den bu konuda nakledilen farklı görüşler vardır:
a-tmam Ebû Yusuf tan gelen rivayette İ. Ebû Hanîfe'ye göre öğlenin son vakti gölgenin zevalden sonra iki misli olduğu zamandır,
b- İ.Muhammed'dan gelen rivayette de İ. Ebü Hanîfe'ye göre öğlenin son vakti gölgenin zevalden sonra bir misli olduğu zamandır,
c-Hasan b. Ziyad'dan gelen rivayette ise İ. Ebû Hanîfe'ye göre Öğlenin son vakti gölgenin zevalden sonra bir misli olduğu zaman çıkar, ancak ikindi vakti girmez, iki misli oluncaya kadar.329
îmameyne göre öğlenin son vakti zevalden sonraki gölgenin bir misli olduğu zamandır.
f. Mâlik'e göre bu vakitte ikindi vakti girer, ama Öğle vakti çıkmaz. Bu vakitte kılınan öğle ya da ikindi (farz) namazlar eda sayılır, çünkü Cebrail'in Peygamberi-miz'e (Sallaiiahu aleyhi ve settem) öğrettiği vakitlerde böyle bir ara vakit görülmektedir.
320 Mânâsı için bk. MUsned Trc. H.no: 160/1030
327 Sehnûn, Müdevvene, 1/55-57, 124-125, 129; Serahsî, Mebsûl, 1/287-303; İbn Rüşd,
Bidayetü'l-müctehid, 1/67-76; Merğınânî, Hidâye, 1/38-41, 72-74; Şîrâzî, Mühezzeb, 1752-54,
92-93; Nevevî, Mecmu', IV/164-172; İbn Kudâme, Muğnî, 1/385-406, 641, ; Meydânı, age.
1/71-74,96-98; Desûkî, Haşiye, 1/175-191, 263-272
"8 İmam Muhammed, Asi 1/146-147; Şafiî, Ümm, 1/89-93; Şîrâzî, age., 1/51,53; Desûkî, age.,
1/175-178; İbn Kudâme, age., 1/393-394, 397-398
m Serahsî, Mebsût, 1/290
Geçmiş Namazların Kazası_____________________________________________155
t. Şafiî ve Ahmed b. Hanbel'e göre bu vakit ara zaman dilimi değildir, gölgenin bir misli olduğu vakitte ikindi namazı girdiği için öğle namazının vakti sona erer. Cebrail'in birinci günkü öğretiminden Öğle namazının son vaktinin gölgenin bir misli olduğu vakit anlaşılmaktadır, zira bu vakitte ikindi namazına başlamıştır. Ama ikinci gün ikindi namazını gölgenin İki misli olduğu vakitte kılması öğlenin son vakti için değil, ikindinin de bu vakitte kılınabileceğini göstermek içindir, değilse öğlenin son vaktinde bir meçhuliük kalır. Ayrıca ara vakit genel kurallara aykırıdır, özel bir delil ister. 33°
3-İkindİ namazının ilk vakti:
İmam Mâlik, Ebû Yûsuf, Muhammed, Şafiî ve Ahmed'e göre zevaldeki gölge hariç gölge bir misli olduğunda ikindinin vakti başlar. I. Ebû Hanîfe'ye göre gölgenin iki misli olduğu vakitte ikindi başlar, bundan Önce kilınırsa geçersizdir.
§İkindi namazının son vaktindekî ihtilaf İse ihtiyarî ve zarurî şeklindedir:
♦İhtiyarî (serbest) vakti:
İ. Mâlik, Şafiî ve Ahmed b. Hanbel'e göre özür ya da mazereti olmayan İçin gölgenin iki misli olduğu vakitte ikindi sona erer, ama Özür ve mazeret sahipleri için güneşin batışına kadar devam eder, zira hadisler331 bunu göstermektedir. Ahmed b. Hanbel'den bu durumda 'güneş sararmadıkça' şeklinde bir rivayet daha gelmiştir. Ebû Yusuf, Muhammed ve Evzaî de bu görüştedir. Bu müctehidler Abdullah b. Amr b. As'tan gelen (^-—'~)\ /^^ı. ^ cjj) "İkindi vakti güneş sararmadıkça devam eder" hadisini332 esas almışlardır.
* Zarurî vakti: Zaruret hâlinde güneş batıncaya kadar devam eder. Güneş batmadan önce bir rekata yetişen ikindiye yetişmiş olur. Müctehid imamlara göre bu vakte kadar zaruretsiz geciktirmek doğru değildir, ancak namaz geçerlidir.333
4-Akşam namazının son vakti:
İ. Ebû Hanîfe'ye göre akşam vakti şafak (yani kızıllıktan sonraki beyazlık) kayboluncaya kadar devam eder. Bu konuda Ebû Musa el-Eşarî, Büreyde ve Abdullah b. Amr'ın rivayetleri vardır. Ebû Hanife şafakla ilgili şöyle dedi: Kızıllık güneşin eseri, beyazlık gündüzün eseridir.
Esed b. Amr'ın İ. Ebû Hanife'den yaptığı rivayette ise şafak kızıllıktır.334
İ. Mâlik, Şafiî ve Ahmed'e göre akşam namazının tek vakti vardır, şafak (yani kızıllık) kayboluncaya kadar devam eder, İbn Abbas rivayeti bunu göstermektedir.335
Söz konusu ihtilâfın sebebi şafak kavramının anlaşılmasından ve farklı rivayetlerden kaynaklanmaktadır.336
5-Yatsı namazının ilk vakti ittifakla şafağın kaybolması anında başlar. Ancak şafağın tanımında ihtilaf edildi:
1101. Muhammed, age.t 1/145; Serahsî, Mebsût, 1/289; Kayrevânî, Risale, 36; Şîrâzî, age., 1/5; Mergınânî, age., 1/38; İbn Rüşd, age. 1/76; İbn Kudâme, age., 1/378, 382,385
331 Bk. Müsned Trc. H.no:177/1047
332 Hadisin tahriri jçin bk. Müsned Trc. H.no 91/961
333 İ. Muhammed,' age.. 1/147; Kayrevânî, age.,37; Şîrâzî, age., 1/52; Mergınânî, age., 1/38; İbn Rüşd, age., 1/68; İbn Kudâme, age., 1/383-386
334 İ. Muhammed, age., 1/146-157; Serahsî, age., 1/293
335 İ. Muhammed, age., 1/146; Serahsî, age., 1/292; Merğınânî, age., 1/38-39; İbn Rüşd, age., 1/69; İbn Kudâme, age., 1/390-391; Bennâ, age., 11/247-249. 267
336 Bk. Müsned Trc. H.no: 136/1006,137/1007
156____________________________________________Geçmiş Namazların Kazası
İmam Ebû Hanîfe'ye göre İse şafak Ebû Hüreyre ve Ömer b. Abdülaziz rivayetleri sebebiyle sonraki beyazlıktır.
t: Mâlik, Ebû Yûsuf, Muhammed ve Şafiî'ye göre İbn Ömer ve İbn Abbas rivayetleri sebebiyle ilk andaki kızıllıktır.
İ:Ahmed'e göre seferde kızıllığın ve ikâmet hâlinde beyazlığın kaybolmasıyla başlar.337
Bazı müctehidlere göre şafak hem kızıllığın hem de beyazlığın ismidir, çünkü bu kelime ezdaddandır (zıt manalıdır); üpkı eî-kar'u (*,—^) kelimesinin hem hayız hem de temizlik manasına338 gelmesi gibi.
§Yatsının ihtiyarî (serbest) vakti:
Hanefî ve Hanbelîlere göre gece yansına kadar devam eder.
İ. Mâlik'ten gelen iki rivayet vardır; meşhur olan görüşü gecenin ilk üçte biri, diğer görüşüne göre gecenin yansıdır.
İ. Şafiî'nin iki görüşünden birine göre gecenin ilk üçte biri, diğer görüşüne göre gecenin yansıdır.3 9
§Rivâyetlerin farklı anlaşılması nedeniyle müctehİdler yatsı namazının efdal vaktinde ihtilâf ettiler:
a-Müctehidlerin büyük bir kısmı bu hadislerden dolayı yatsı namazını geciktirmenin efdal olduğunu, söylediler, çünkü hadisler çok açıktır.
b-Bazı âlimler ise yatsıyı ilk vaktinde kılmanın efdal olduğunu belirttiler; zira Rasûlullah birkaç gün meşguliyeti veya bir başka işi sebebiyle yatsıyı geciktirmişti, bunlar dışında sürekli olarak namazı ilk vaktinde kılmıştı. Bu İmam Şafiî'nin eski görüşüdür. Ancak yeni görüşü, geciktirmenin efdal olduğudur.341
§Yatsı namazının zarurî son vaktinde müctehİdler ittifak ettiler: Yatsı namazının son vakti fecrin doğmasına kadar devam eder. Fecrin doğması ile yatsı vakti sona erer ve sabah namazının vakti başlar.342
6-Sabah namazının son vakti:
İ. Şafiî'ye göre îbn Abbas rivayeti sebebiyle isfar (aydınlık)tır, bu da özrü olmayanlar için geçerlidir. Ancak özür ve zaruret sahipleri için vakit güneş doğmasına kadar devam eder, bir kişi sabah namazının bir rekatını güneş doğmadan kılarsa namazını geçirmemiş olur, diğer rekatı da kılar.
Cumhura göre ise son vakit herkes için gtineş doğmasına kadar devam eder; İ. Mâlik ve Ahmed'e göre Ebû Hüreyre rivayeti sebebiyle bir rekat kılar ve güneş de doğarsa diğer rekatı ona ekler, 1. Ebû Hanîfe'ye göre bu kişinin namazı fasit olur bu ruhsat sadece ikindi namazının bir ya da iki rekatını kılan ve güneş batan kişi için geçerlidir.
§Sabah namazının efdal vakti:
İmam Ebû Hanîfe ve Iraklı fakihlere göre isfar (aydınlık) efdaldir. Namaz vakitlerinde temel kural İlk vakitlerinde kılmaktır. Rasûlullah'ın sabah namazında iki
337 Serahsî, MebsÛt, 1/293; İbn Kudâme, age., 1/392
338 Râzî, Muhtâru's-Sıhâh, 526.
9 İ. Muhammed, age., 1/146; Kayrevânî, age.,38; Şîrâzî, age., 1/52; Merğınânî, age., 1/39; îbn Rüşd, age., 1/69; Nevevî, age., 111/55,56; İbn Kudâme, age., 1/393-394
340 îbn Rüşd, age., 1/70; Nevevî, age., m/55,56; İbn Kudâme, age., 1/393; Meydânî, age., 1/74
341 Nevevî, age., 111/55,56
342 îbn Rüşd, age. 1/70; İbn Kudâme, age. 1/394; Meydânî, age. 1/72
Geçmiş Namazların Kazası________________________________________________157
uygulaması da nakledilir. Ancak Peygamberimiz'in (j—*& ç—Od *—>$ /«Ju. ı^>—O "Sabah
namazını aydınlığa bırakın/geciktirin! Bunun ecri daha fazladır." hadisinden dolayı İsfar efdaidir, dendi.
İ. Mâlik, Şafiî ve Ahmed b. Hanbel gibi âlimlere göre ise tağlis (alacakaranlık) efdaidir, çünkü ilk vaktidir.
Ahmed b. HanbeFden gelen başka rivayette namaz kılanın hâli göz önünde bulundurulur; Alaca karanlıkta namaz kılması zor olursa biraz aydınlanınca kılar, eğer iki durum da kendisi için eşitse alaca karanlık efdaidir.344
7-Namazı sıcak günlerde tehir etmek müstehabdır. Bu konuda bazı mücte-hidler cemaat ve tek başına kılmanın arasını ayırmakta, çünkü mescide cemaat uzak yerden gelmektedirler. Ancak hangisi efdaidir konusunda ihtilâf edildi;
a-Hanefi âlimleri ve îmam Ahmed b. Hanbel'e göre tek başına ya da cemaatle klimanın efdaliyeti aynıdır
b-Mâlikîlere göre tek başına kılarken ilk vaktinde kılmak efdaidir,
c-Şafiîlere göre sıcak belde ve cemaat şartı ile tehir etmek efdaidir.345
8-Ayette geçen orta namaz konusunda müctehidler ihtilaf etti: a-İmam Mâlik'e346 göre ayetteki orta namaz sabah namazıdır. b-Cumhura göre ise ikindi namazıdır ve delilleri çok kuvvetlidir, zira hadislerde347 Peygamberimiz bizzat açıklamıştır.348
9-İkindi namazı kılarken güneş batarsa ittifakla namaza yetişmiş olur, kalanı tamamlar, ancak sabah namazının bir rekatını kıldığında güneş doğarsa namaza yetişmiş olur mu konusunda ihtilaf edildi:
a-İmam Ebû Hanîfe'ye göre sabah namazı batıl olur, zira bu konuda temel kural üç vakitte hiçbir namaz kılmmamasıdır. Ancak ikindi namazında zıddına rivayet bulunmadığı için bir rekatına güneş batmadan yetiştiğinde namaza yetişmiş olur.349
b-İ.Mâlik, Şafiî ve Ahmed'e göre ise bir rekatına -sabah ya da ikindi olsun-yetişen o namaza yetişmiştir, kalan kısmını tamamlar.350
Bu konudaki "j*.—<& J-si» i^*jJ 0*11» { ^_Ji j* «r, j** _y" 'Kim sabah namazından bir
rekat kılar, sonra da güneş doğarsa sabah namazını kıtsın!' rivayetinde33' geçen mânâ; kılınan rekatın İptal olması ve namazın kaza edilmesi, şeklinde anlaşılmıştır. Ancak
343 Tahrici için bk. Müsned Trc. H.no: 164/1034
344 1. Muhammed, age., 1/144-145; Sehnûn, age., 1/61; Serahsî, age., 1/288, 294; Kayrevânî, age., 36; Şîrâzî, age., 1/53; Nevevî, age., IH/51; İbn Rüşd, age., 1/70-71; Merğınânî, age.. 1/38; İbn Kudâme, age., 1/395, 397, 398; Bennâ, age., H/247-249
345 İ. Muhammed, age., 1/146; Serahsî, age., 1/295; Nevevî, «££., 111/54, Ravzatü't-talibîn, 1/183-184; Bennâ, a#e, 11/254
146 Mâlik, Muvatta, Salat, 8, H.no:28
347 Hadisler için bk. Müsned Trc. H.no: 124/994,125/9995,126/996,127/997,129/999
348 Mâlik, Salat, 8, H.no: 25-28; İbn Hazm, Muhatla, IV/249; Şîrâzî, age., 1/53; Zemahşerî, *>»<# 1/283-284; Nevevî, age., 111/60-61; İbn Kudâme, age.. 1/387-389; İbn Kesir, Tefsir, 1/274-278; İbnü'l-Hümam, Fethu'l-Kadîr, 1/257; Bennâ, age., 11/263
349 Tahavî, $«*» meâni'l-âsâr, 1/151; Serahsî, a#e., 1/304; Merğınânî age., 1/40; Meydânî, £.«öai, 1/97
350 Nevevî, A/ccm«', 111/47; İbn Kudâme, age., 1^48; Desûkî, age., I/İ82
351 tfdjtim, 1/408, H.no: 340/1013 (Zehebî; sahih dedi.)
158____________________________________________Geçmiş Namazların Kazası
başka tarikten gelen aynı rivayette "ol_„ JU~ji" 'Namazını tamamlasın!'352 şeklinde zikredilmiştir, î. Ebû Yusuf tan da burada tamamlamanın caiz olduğu nakledilmiştir353 ve cumhurun delili kuvvetlidir. Doğrusunu Allah bilir.
10-Üç vakitte (güneş doğarken, tam tepedeyken ve batarken) farz ya da sünnet namaz kılınmaz. Ancak bazı namazların kılınmasında İhtilaf edildi;
a-Hanefîlere göre hiçbir namaz kılınmaz, ancak ikindi namazına başlanmışsa güneş batarken tamamlanabilir. Çünkü bunu açıklayan hadis vardır.
b-Mâlikî, Şafiî ve Hanbelî müctehidlerine göre bu vakitlerde kaza kılınabilir, çünkü Rasûlullah uyuyarak ya da unutarak namazı geçirenin hatırladığında namazı kaza etmesini emrediyor.
c-Bu üç vakitte İse cenaze namazı caiz değildir. Mâlikîler ve İmam Şafiî İle Ahmed b. Hanbel'den gelen diğer rivayete göre caizdir.354
11-Sabah namazının farzını kıldıktan sonra güneş doğuncaya kadar başka namaz kılınması konusunda ihtilaf edildi;
MUctehidlerin büyük çoğunluğu kılınmaz görüşündedirler. Çünkü gelen rivayetlerde sabah namazının farzından sonra namaz kılanlara Rasülullah'ın ve sahabenin tepkileri bulunmaktadır. Ancak sabah namazının sünneti kılınmamışsa farzından sonra kılınması konusunda ihtilaf vardır:
a-İmam Şafiî ve Ahmed b. Hanbel'e göre güneş doğmadan kılınabilir, ancak sonra kılınması efdaldir.
b-Hanefî ve Mâlikî mUctehidlerine göre güneş biraz yükseldiğinde (yaklaşık iki mızrak boyu) kılınabilir ve bu da o gün zeval vaktine kadar sürer, zevalden sonra kılınmaz.355
12-Güneş batıncaya kadar da ikindi namazından sonra nafile namaz kılmak mekruhtur. Müctehidlerin çoğunluğu bu görüştedir. Söz konusu ihtilaflar:
a-Bu vakitlerde namaz kılmak mubahtır, zikredilen hadisler mensuhtur; bu görüş Dâvud ez- Zahiri ve îbn Hazm gibi Zahirî âlimlere aittir.
b-Bu vakitlerde bir sebepten dolayı namaz kılmak caizdir. Zira Rasûlullah (Sallallahü aleyhi ve setlem) ikindi namazını kıldıktan sonra öğle namazının kılmadığı son İki rekatın (sünnetin) kazasını kıldı; bu İmam Şafiî'nin görüşüdür.
c-İ. Ahmed b. Hanbel'den bu konuda iki görüş nakledildi.
d-Bu vakitlerde namaz kılmayı yasaklayan hadislerle amel etmek ve Rasülullah'ın kıldığı namazı da kendisine tahsis etmek daha doğrudur. Bu görüş îmam Ebû Hanîfe ve Mâlikîlere aittir.356
13-Namazı bilerek geçirene de kazası gerekir ki bu âlimlerin büyük çoğunluğunun görüşüdür. Zİra hadiste geçen uyku ya da unutma kayıt İçin değil beyan
352 Buhari, Mevâkît, 17, Nesâî, Mevâkît, 11; Hâkim, 1/408 H.no: 341/1014 (Zehebî; sahih dedi.)
353 Aliyyü'1-Kârî, Fethu babi'l-maye, 1/190
354 İ. Şafiî, age., 1/93; Serahsî, age., 1/303; Nevevî, Ravzatü't-talibîn, 1/193; Îbn Kudâme, age., 1/749-750; Aliyyü'1-Kâfî, age.. I/İ89
3fi İbn Rüşd, age., 1/75; Îbn Kudâme, age., 1/753, 757; Hattabî, Meâlimü's-Sünen, 11/78; Ayrıca bk. Müsned Trc. H.no: 196/1066.
3sS 1. Muhammed, age., 1/152, 155-156; Şafiî, age., 1/93,172-174; Sehnûn, age., 1/56; İbn Hazm, age., 111/114,200; Rafıî, Fethu't-Aziz Şerhu'l-Veciz (Mecmu' ile birlikte), IÜ/102-105; îbn Kudâme, age., 1/753-755; Desûkî, age., 1/187
Geçmiş Namazların Kazası_____________________________________________159
içindir. Ancak İbn Hazm gibi bazı âlimler kaza olmaz, onun yerine hayır yapmayı ve nafile ibadeti çoğaltsın, dediler. İhtiyatlı olan görüş kaza edilmesidir.3 7
14-Kazanın hemen kılınması ya da geciktirmenin cevazında ihtilâf edildi;
İmam Ebû Hanîfe ve Ebû Yûsuf hemen kazası kılınmalı dediler, zira rivayetlerde Rasûlullah kazaları hemen kılmıştır ve sürekli böyle davranması vücûbuna delildir.
İ. Mâlik ve Şafiî gibi âlimler geciktirmek caizdir, ancak hemen kılmak efdaldir dediler, zira Rasûlullah'ın hemen kılması efdal olana işaret eder, vücûbiyete değil.
İ. Ahmed b. Hanbel'den bu konuda iki görüş nakledilir.
İhtiyatla davranıp hemen kılmak, hattâ vakit namazını bile eda etmeden kılmak en güzelidir, çünkü daha sonra unutulabilir. Doğrusunu Allah bilir. 5
15-Kaza namazının vakit namazından önce kılınması konusunda ihtilâf edildi:
a-İmam Ebû Hanîfe ve Mâlik'e göre bir gün ve bir geceden (beş vakitten) az olan kaza namazını Önce kılmak vacibdir, çünkü Rasûlullah hep böyle yapt, ancak vakit dar ise vakit namazı önce kılınabilir.
b-İ. Şafiî'ye göre vacib değildir, ancak efdaldir.
c-İ. Ahmed b. Hanbel'e göre sayısı ne kadar fazla olursa olsun kaza namazları önce kılınmalı, ancak vakit dar ise vakit namazı önce kılınabilir.359
16-Kaza namazlarını kılarken tertibe riâyet (sırasıyla kılmak) gerekir mi?
a-İmam Ebû Hanîfe ve Ahmed b. Hanbel'e göre altı vakitten az namaz kazası olana tertip vacibdir.
b-İ. Şafiî'ye göre vacib değildir, Rasûİullah'ın fiili her zaman vücûb ifade etmez.
c-Mâlikîlere göre şart olmayan bir vacibdir. Bİr diğer görüşe göre İse şart olan vacibdir.3
,360
17-Cumhura göre kaza namazlan kılınacağında tek ezan yeterlidir, ancak her biri için kamet edilmeli. Mâlikîlere göre geçmiş namaz için kamet edilir, ancak ezan mekruhtur. İmam Şafiî'nin kadim görüşünde tek ezan okunur ve her biri için kamet edilir, ama Şafiî'nin sonraki görüşünde kamet edilir, ancak ezan okunmaz, şeklinde nakledildi.
Bu konudaki ihtilafın nedeni farklı rivayetlerin olmasıdır, ancak cumhurun delili kuvvetlidir."
361
357 İbn Hazm, age., 11/235,244; Nevevî, Mecmu', IH/71
"8 İ. Muhammed, age.,, 1/137; Şafiî, age., 1/291; İbn Hazm, age., 11/235; Merğınânî, age.,
1/73; Nevevî, Mecmu1, 111/70-71; İbn Kudâme, age., 1/643-644; DesÛkî, age., 1/263-266;
Bennâ, age., 11/302
359 Kâsânî, Bedâiu's-sanâi', 1/131,133; Merğınânî, age., 1/72; Nevevî, Mecmu', 111/68-70; tbn
Kudâme, age., 1/641-642; DesÛkî, Haşiye, 1/263, 266
llSO
Merğınânî, age., 1/73; Nevevî, Mecmu', 111/68, 70, 71; ibn Kudâme, age., 1/641; Desûkî, age., 1/266
** Sehnûn age.. 1/62; Serahsî, age., 1/281; Merğınânî, age., 1/42/58; Şîrâzî, age., 1/55; Nevevî, age., IV/189; Desûkî, age., 1/200, 319
160
Geçmiş Namazların Kazası
Tablo V (Namaz Vakitleri)
AMEL |
ÎLGİLİ HÜKÜMLER |
||||
GENEL |
ÖZEL |
HANEFİ |
MÂLİKİ |
ŞAFtî |
HANBELİ |
öğle Namazı |
İlk Vakti |
GUneşin zevalden meylettiği an |
GUneşin zevalden meylettiği an |
GUneşin zevalden meylettiği an |
Güneşin zevalden meylettiği an |
Son Vakti |
1. Ebü Hanîfe'yc göre, zevaldeki gölge hariç gölge iki misli oluncaya kadar, ondan diğer rivayet bir misli oluncaya kadar. İmameyne göre ise gölge bir misli oluncaya kadar devam eder |
Zevaldeki gölge hariç gölge iki misli oluncaya kadar devam eder, gölge bir misli olduğunda ikindi vakti girer, ancak öğle vakti sona ermez, takı gölge iki misli oluncaya kadar. Bu, koridor vakittir. |
Zevaldeki gölge hariç gölge bir misli oluncaya kadar devam eder |
Zevaldeki gölge hariç gölge bir misli oluncaya kadar devam eder |
|
İkindi Namazı |
İlk Vakli |
1. Ebü Hanîfe'ye göre, zevaldeki gölge hariç gölge iki misli olunca, ondan diğer rivayet bir misli olunca, İmameyne göre ise gölge bir misli olunca başlar |
Zevaldeki gölge hariç gölge bir misli olunca başlar |
Zevaldeki gölge hariç gölge bir misli olunca başlar |
Zevaldeki gölge hariç gölge bir misli olunca başlar |
Son Vakti |
Güneş batıncaya kadar devam eder |
Güneş batıncaya kadar devam eder |
Güneş batıncaya kadar devam eder |
GUnes batıncaya kadar devam eder |
|
Akşam Namazı |
İlk Vakti |
GUneşin batmasından sonra başlar |
GUneşin batmasından sonra başlar |
Güneşin batmasından sonra başlar |
Güneşin batmasından sonra başlar |
Son Vakti |
1. Ebû Hanîfe'yc göre, şafak (beyazlık) kayboluncaya kadar, ondan diğer rivayette kızıllık kayboluncaya kadar, imameyne göre ise şafak (kızıllık) kayboluncaya kadar devam eder |
Şafak (kızıllık) kayboluncaya kadar devam eder |
Şafak (kızıllık) kayboluncaya kadar devam eder |
Şafak (beyazlık) kayboluncaya kadar devam eder |
|
Yat.» Namazı |
İlk Vakli |
Şafağın kaybolması anında başlar |
Şafağın kaybolması anında başlar |
Şafağın kaybolması anında başlar |
Şafağın kaybolması anında başlar |
Son Vakti |
Fecr-i sadığın dogmasına kadar devam eder |
Fecrin dogmasına kadar devam eder |
Fecrin doğmasına kadar devam eder |
Fecrin doğmasına kadar devam eder |
|
Sabah Namazı |
tik Vakti |
Fecr-i sadığın doğması ile baslar |
Fecrin doğması ile başlar |
Fecrin doğması ile başlar |
Fecrin doğması ile başlar |
Son Vakti |
GUneşin dogması ile sona erer |
GUneşin doğması ile sona erer |
GUneşin doğması ile sona erer |
GUneşin doğması ile sona erer |
Ezan ve Kamet 163
e)- EZAN ve KAMET
• Her Namaz Vaktinde Ezan Okumak Gerekir
• Ezan Okumanın, Müezzinlik ve İmamlık Yapmanın Fazileti
• Ezanı Yüksek Sesle Okumanın Önemi ve Ezan Arasında Yapılan Duanın Kabul Edileceği Müjdesi
• İlk Ezan ve Sahabeden Abdullah b. Zeyd'in Rüyası, Sabah Ezanında Tesvîbin Cevazı
• Ezan Okuma Karşılığında Ücret Almanın Hükmü
• Ezanı Duyan Kişinin Söyleyeceği Sözler/Dualar
• Vaktin Başında Ezan Okumak Gerekir, Ancak Sabaha Özel Olarak Fecrden Önce Ezan Okumak Caizdir
• Cuma Günü, Ayrıca Yağmurlu Bir Günde Ezan Okuma Şekli
• Ezan ile Kamet Arasında Ara Verilmeli, Ezan Okuyanın Kamet Etmesi Efdaldir
• Müezzine İcabet Etmeyi İhmal Etmenin ve Ezandan Sonra (Namazı Kılmadan) Mescidden Çıkmanın Sorumluluğu
164_____________________________________________________Ezan ve Kamet
e)- EZAN ve KAMET
Ezan İslâm'ın şiarıdır (sembolüdür). Saat farkı sebebiyle yeryüzünün her bölgesinde ahenkle İlerleyen bir tempoyla her an ezan okunmakta ve yeryüzü bir an olsun ezansız kalmamaktadır.
Ezan bir çağrıdır; insanları tevhîd, risalet, İbadet ve kurtuluşa davettir. Asr-ı saadetten günümüze gelen bu ses ve yansıma kıyamete kadar devam edecektir.
Allah Teâlâ buyurdu:
"Ayrıca bu, büyük hac günü Allah ve Rasûlünden insanlara bir ezandır (duyurudur) ki, Allah ve Rasûlü müşriklerden (inançlarından) uzaktır. Eğer tövbe ederseniz bu sizin için daha hayırlıdır. (Yok) eğer reddederseniz bilin ki Allah'ı aciz bırakamazsınız. O inkarcılara acıklı bir azabı müjdele!" (Tevbe, 9/3)
* Her Namaz Vaktinde Ezan Okumak Gerekir
Ezan ve Kamet 165
224/1094- Ubâde b. Nüsey anlattı:363
Şam bölgesinden bir kişi vardı ki ona Ma'dân denirdi. Ebu'd-Derdâ ü anlı) bu kişiye Kur'ân okuturdu. (Bir süre sonra) Ebu'd-Derdâ onu kaybetti, Dânik364 denilen yerde bir gün onunla karşılaşınca dedi ki:
'Ey Ma'dân! Seninle olan Kur'ân ne yapıyor? Kur'ân'la irtibatın nasıl?'
Ma'dân:
1Allah bana ondan öğretti365 ve ihsanda bulundu.*
Ebu'd-Derdâ:
'Ey Ma'dân! Bugün şehirde mi oturuyorsun yoksa kasabada mı?'
'Hayır (şehirde kalmıyorum). Bilâkis kasabada, şehrin kasabasında-yım (bir rivayette: kasabada, Humus dışında bir kasabadayım)/
'Dur biraz! Yazık sana, Ey Ma'dân! Ben Rasûlullah'ın (Saiiatiaha aleyhi ve seiiem) şöyle dediğini işittim:
"Bir yerde beş hane bulunur da onlartn içinde namaz için ezan okunmaz ve namaz kameti getirilmezse (farz namazlar kılınmazsa) onlara ancak şeytan galip gelir/hakim olur. (Sürüden) ayrılanı kurt yer."
363 o _ J
Sened: Hasen: Müsned, VI/445^46, H.no:27386; İkinci rivayet için bk. VI/446, H.no:27387; Senedi:
Ebû Dâvûd, Salât, 46, H.no:547; Nesâî, İmame, 48, H.no:845; İbn Huzeyme, 11/371, H.no:1486; İbn Hıbbân, V/457, H.no:2101; Ebû Dâvûd ve Nesâî'de (O j *S«> <■) lafzından sonra
(jj; %) ziyâdesi bulunmaktadır. Bennâ hadisin İbn Huzeyme, İbn Hibbân ve Hâkim tarafından da rivayet edildiğini ve Hâkim'in: "İsnadı sahihtir" dediğini söyler. Bk. Bulûğu 'l-emânî, UV4.
İlk senedindeki Ali b. Sâbİt ve Hişâm b. Sa'd sadûk. Hatim b. Ebû Nasr ise meçhuldür. Hatim b. Ebû Nasr'ı Zehebî ve İbn Hacer meçhul; İbn Hibbân ve tbn Huzeyme sika sayar. İkinci rivayetin senedindeki râviler ise sika ve sağlam kimselerdir. Dolayısıyla birinci isnad zayıf, ikinci isnad sahihtir ve birincisi ikincisi ile hasen İi ğayrihi seviyesine yükselir.
Hadiste bahsedilen zât, bu senedde de görüldüğü gibi Ma'dân b. Ebû Talha el-Ya'mürî (el-Ya'merî)'dir. Sâib ise Veki'in belirttiği gibi Sâib b. Hubeyş el-Kelâî'dir.
364 Halep'te bulunan bir kasaba. Bk. Bennâ, age. HI/2
365 (,>) için bk. Müsned, Thk. Şuayb el-Arnavut, XLV/506
166_____________________________________________________Ezan ve Kamet
(Cemaatle namaz kılınan) şehirlerde oturman gerekir, yazık sana ey Ma'dân!'
şîkinci tarikten gelen rivayette Ma'dân366 Ebu'd-Derdâ'nm şu sözünü
nakletti:
Rasûlullah'ın (Saiiaiiaku aleyhi ve seiiem) şöyle dediğini işittim:
"Bir kasabada üç hane bulunur da ezan okunmaz ve içlerinde namaz
kameti getirilmezse onlara ancak şeytan galip gelir/hakim olur. Cemâate
gitmen gerekir. (Sürüden) ayrılanı kurt yer."
§İbnü'l-Mehdî burada Sâib'in; 'yani namaz cemâatine' şeklindeki açıklamasını nakletti:
225/1095- Mâlik b. Huveyris'ten (Radıyaiiahü anhy.361 Biz yaşları birbirine yakın gençler olarak Rasûlullah'ın yanına gittik, Onunla yirmi gün kaldık.
Mâlik b. Huveyris anlatmaya şöyle devam etti:
Rasûlullah (Saüaiiahü aleyhi ve seiiem) merhametli ve dost canlısı/düşünceli bir insandı. Ailelerimizi özlediğimizi düşündü de bize bırakıp geldiğimiz ailelerimizi sordu ve buyurdu ki:
366 Ma'dân, İbn Ebî Talha el-Kenânî'dir. Hz. Ömer, Ebu'd-Derdâ vd. Birçok sahabeden rivayette bulundu, Iclî, İbn Hıbbân ve İbn Sa'd sika (güvenilir) râvi olduğunu belirttiler. (Bk. Mizzi, Tehzibü'l-kemâi, XXVIII/256-257; İbn Hacer, Takribü't-tehzib, 539)
367 Sened: &< J- j* vj? &» jU*1^! & Jt*-1^-! £^-
Sahih: Müsned, m/436, H.no:15535; Benzer rivayetler İçin bk. V/53, H.no:20408, 20409 (Bu rivayette Mâlik b. el-Huveyris'in künyesinin Ebû Süleyman olduğu, Eyyûb veya Hâlid isimli bir veya iki arkadaşı ile beraber geldikleri de kayıtlıdır ve sonunda şu ziyade vardır: ( &> *j^>}
jkf jj'J); HI/436, H.no:15538 (£/& ütf" ıl*1 jû £ı>ı 'Ji i&i Jb ija Üı* jû) ziyadesi ile; Buhâri,
Ezan, 17-18, 35, 49, 140; Cihâd, 42; Edeb, 27; Ahbâru'l-âhâd, 1; Müslim, Mesâcid, 292-293; Ebû Dâvûd, Salât, 60, H.no:589; Tirmizî, Salât, 37, H.no:205 (hasen-sahih); Nesâî, Ezan, 7-8, 29, H.no:632-633, 667; İmame, 4, H.no:779; ibn Mâce, İkâme, 46, H.no:979; Dârimî, Salât, 42, H.no:1256.
Ezan ve Kamet_________________________________________________167
"Ailelerinize geri dönün, onlarla kalın, (öğrendiklerinizi) onlara öğretin ve namaz vakti geldiğinde ezan okumalarını söyleyin! Sizden biri ezan okusun ve en büyüğünüz de size imam olsun!"
NOT: Senetü'I-vüfûd (Heyetlerin ziyaret yılı) denilen dönemde bu gençler de İslam'ı öğrenmek için Medine'ye Rasûlullah'm (Saitaiiahu aieyiu ve seiiemi yanına gelmişlerdi. İbn Sa'd Mâlik b. Huveyris'in grubu olan Benî Leys heyetinden bahseder. Bu ziyaret h.9. yılda olan Tebük savaşından önceydi.
Bu rivayetten İslâm'ı Rasûlullah'ın gösterdiği ve öğrettiği şekilde anlamak ve yaşamak gerektiğini anlıyoruz. Kur'ân yanında hadislerden öğrendiğimiz pratikler de halka doğru olarak aktarı İmalıdır.1
,368
Ezan Okumanın, Müezzinlik ve İmamlık Yapmanın Fazileti
226/1096- Ebû Hüreyre'den (Radıyaiiaha anh>:
369
368 İbn Hacer, Fethu'l-Bârî, XIII/236
m Sened: pic» ^f ^ ^ 'J* idli ıT£f &"j\
Sahih: Müsned, 11/278, H.no:7724; Benzer rivayetler için bk. 11/236, H.no:7225; 11/303, H.no:8009; 11/374-375, H.no:8858; 11/424, H.no:9454; 11/466, H.no:9974; 11/472, H.no:10056; 11/479-480, H.no: 10168; 11/53i, H.no: 10821:
U jjÛ* '/j jiJjı '&*'} î>B*i «üJı îîC* os*»ıİİı Ji. âCJi jîîf jı j£.j 4*- «İJ1 yP «İl Jj^-j Jıî Jıî v> >' j*
^îl p fUa nCo)l« ^il t)î ^ .,*.'»* JÎi jjuli-î lij^İu jŞÎIj- jJİt/' jl t^- ili j^ U'^ lû-j lij ÜÎ İ5"J*J «t ^)'j 1^- j)j UijîÖ U^
jU Ûij ^' 'J><) sijiii / .\3ii- j J^îjrf ^ J^-« :^«)l > 'fa jı-ili ^li vîi- j- ijî- öi-T p jjJâlf JU' ^j
11/533, H.no: 10840/2; ü/376, H.no:8876; 11/525-526, H.no: 10748; 11/537, H.no:
10877; 11/539, H.no:10904; A/di/Jt, Salât, 3; Cemâat, 6; S«/iân, Ezan, 9, 32, 74; Şehâdât, 30;
Müslim, Salât, 129; Tirmizî, Salât, 52, H.no:225; Nesâî, Mevâkît, 22, H.no:538; Ezan, 31,
H.no:669; Dârimî, Salât, 53-54. H.no:1276-1277.
Bazı rivayetlerde "iliîı" yerine "*ıi-îı" lafzı kullanılmıştır. Bk. 11/236, H.no:7225. Bazı rivayetlerde hadisin birinci kısmının metni şöyledir:
Bk. ü/236, H.no:7225; ü/303, H.no:8009; ü/374^375, H.no:8858; ü/533, H.no: 10840/2.
168_____________________________________________________Ezan ve Kamet
Rasûlullah (Saiiaiiaha aleyhi ve setiem) şöyle dedi:
"İnsanlar ezan okuma ve birinci safta namaz kılmanın sevabını bilselerdi bu ikisi için kura çekerlerdi,
İmamla ilk tekbiri almanın sevabını bilselerdi onun için yarışırlardı/koşarlardı,
Ateme (yatsı)370 ve sabah namazlanndaki sevapları bilselerdi sürünerek de olsa o ikisine gelirlerdi."
(Râvi Abdurrezzak) Mâlik'e:
'Ateme lafzını kullanmak mekruh değil miydi?' diye sorunca:
'Bana nakleden kişi böyle söyledi' diye cevap verdi.
NOT: Burada ezan okuma, ilk safta namaz kılma, imamla ilk tekbiri alma (cemaate erken yetişme) ve yatsı ile sabahı cemaatle kılmanın faziletine dikkat çekilmiştir; insanlar bunlardaki sevabı/fazileti bilselerdi elde edebilmek için her yola baş vururlardı.
Abdurrezzak'ın Mâlik'e Ateme lafzının kullanımı ile ilgili mekruhluktan bahsetmesi hadislerde bedevilerin yanlış kullanımına dikkat çekilmesinden dolayıdır. Ayrıca bu rivayette lafız rivayetine ne kadar önem verildiği, tenkid olunsa da duyduğu şekilde ve değiştirmeden nakletmenin önemi anlaşılmaktadır.371
227/1097- Ebû Saîd el-Hudrî'den (Radıyallahü anhy?n
Enes'ten (Radıyallahü anh) şâhİdİ:
<£- y j u*yti ü+i j^i u «ıjjkiı va*} tûJı i%* j*. j
Bk. Müsned, III/151-152, H.no:12472 (Senedindeki Ebû Rabîa Sinan b. Rabîa sebebiyle rivayet hasendir. Heysemî ise Ahmed b. Hanbel'in senedindeki râvilerin sika olduklannı belirtir. Bk. Mecma', 11/39").
Übey b. Ka'b'dan (Radıyallahü anh) şahidi:
Bk. Wü5«ed, V/141, H.no:21169;'v/140-İ4l', H.no:21162-21171 (Rivayetlerin bir kısmı oğlu Abdullah'ın ziyadeleridir); Nesâî, İmame, 45, H.no:841; Dârimî, Salât, 53, H.no: 1273-1275.
Hz. Âişe'den (Radıyallahü anhâ) şahidi için bk. İbn Mâce, Mesâcid, 18, H.no:796.
Ayrıca bk. 171/1041. hadis
370 Bk. Bennâ, age. I1I/5
371 Ateme ile İlgili hadis için bk. Müsned Trc.:149/1019.hadis ve açıklaması.
372 Sened: ^ J j» ^ ı&- zj & â
Hasen: Müsned, 111/29, H.no: 11180; Heysemî hadisi hasen sayar. Bk. Mecma', 1/325. Hadisin senedinde tbn Lehîa bulunmaktadır. Bu râvî ile ilgili geniş bilgi için bk.22/64. hadis. Ayrıca
Ezan ve Kamet_____________________________________________________169
RaSÛlllUah (Sallallahü aleyhi ve seltem) dedi ki:
"İnsanlar ezan okumadaki sevabı bilselerdi onu kazanmak için kılıçlarla vuruşurlardı (savaşırlardı)'"
228/1098- Ukbe b. Âmir anlattı (Radıyaiiahüanhy™
Rasûlullah'ın (Saiiaiiahu aleyhi ve seiiem) şöyle dediğini duydum:
"Bir dağın tepesinde namaz İçin ezan okuyan ve namaz kılan koyun
çobanını izzet ve celâl sahibi Rabbin kıymetli görür/hoşuna gider. İzzet ve
cefâl sahibi Allah:
'Şu kuluma bakın! Bir şeyden korkarak ezan okuyor ve namaz kılıyor.
Ben de onu affettim ve cennete koydum' der."
§Aynı râviden gelen rivayette benzeri nakledilir, ancak 'bunları benden korkarak yaptıysa onu affettim ve peşinden cennetime koydum,' şeklinde olduğu zikredilir.
senedinde Derrâc bulunmaktadır. Bu râvi ile ilgili bk. 84/126. hadis. Şuayb el-Arnavut ve ekibi ise hadisin şahidi bulunmadığı için senedinin zayıf olduğu görüşündedirler. Bk. İlgili tahric, H.no:I1240.
3" Sened: îıü £ lâi İW ^ı ısü 'j-^- \£h~
Hasen: Müsned, IV/157, H.no:17373; İkinci rivayet: IV/158, H.no:17374 (Bu rivayetteki Amr b. Haris mütâbîdir); Benzer rivayet için bk, IV/145, H.no: 17245; Ebû Dâvûd, Sefer, 3, H.no:1203; Nesâî, Ezan, 26, H.no:664; Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, VII/310, H.no:855; Bennâ hadisin isnâdındaki râvilerin sika olduklarını söyler. Bk. Bulûğu '1-emânU 11116. Hadisin İlk senedinde ve benzer rivayette İbn Lehîa bulunmaktadır. Bu râvî ile İlgili geniş bilgi İçin bk.22/64. hadis.
170 Ezan ve Kamet
229/1099-Abdullah b. Mes'ûd'dan (Radıyaiiahu anhy.374
Yolculuklarının birinde Rasûllah'la (Saitaiiahu aleyhi w seiiem) beraberdik. 'AHahü Ekber, Allahti Ekber' diye nida eden (ezan okuyan) bir kişi duyduk. Allah'ın Peygamberi dedi ki:
"Bu kişi fıtrat375 hâlini korumuş."
O kişi:
'Eşhedü En Lâ İlahe İllallah' diye nida edince Rasûlullah:
"Cehennemden çıktı/kurtuldu" dedi.
Biz o kişiye doğru koştuk, bir de baktık ki namaz vakti gelmiş ve onu ilân eden376 davar sahibi (bir çoban).
Sened: ^'^ ^' ji «ıî ^ *îj^ Jj
Sahih: Müsned, 1/406-407, H.no:3861; Ebû Ya'lâ, TX/276, H.no:5400; Heysemî, hadisin Ebû Ya'lâ ve Taberânî tarafından da nakledildiğini ve Ahmed b. Hanbel'in râvilerinin sahih hadis ricali olduklarını belirtir. Bk. Mecma', 1/334.
Hadisin Enes b. Mâlik'ten (Radıyallahii anlı) şahidi:
Bk. MOmaZ, III/229, H.no:13332; Benzer rivayetler için bk. III/132, H.no:1229I; III/241, H.no:13466; III/253, H.no:13586; III/159, H.no:12555; III/236, H.no:13415; III/237, H.no:13420; III/270, H.no:13786; Buhârî, Ezan, 6; MOs/ım, Salât, 9 (^ ^0 >i W h'M)
ziyadesiyle; Ebû Dâvûd, Cihâd, 91, H.no:2634; Tirmizî, Siyer, 48, H.no:1618 (hasen-sahih); Dârimî, Siyer, 9, H.no:2449; Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, 1/405; Enes'in bu rivayeti 191/4379. hadiste zikredilecektir.
Muâz b. Cebel'den {Radıyallahii anh) şahidi için bir sonraki 230/1100. hadise bk.
375 Yani hak din ve doğru düşünce hâli
376 Yani ezan okuyan
172Ezan ve Kamet
230/1100- Muâz (b. Cebel)'den
Yolculuklarının birinde Rasûllah'la (Saitaitaha aleyhi ve seiiem) beraberdik. Kendisi 'Alîahii Ekber, Allahü Ekber" diye nida eden (ezan okuyan) bir kişi duydu. Allah'ın Peygamberi dedi ki:
"Bu kişi fıtrat378 hâlini korumuş."
O kişi:
'Eşhedii En Lâ İlahe İllallah' diye nida edince Rasûlullah:
"Doğru şehadetle şahitlik yaptı" dedi.
O kişi:
'Eşhedü Erine Muhammeden Rasûlullah' deyince de Rasûllulah:
"Ateşten çıktı/kurtuldu. (Gidin) bakın, bu kişi ya hayvanlarını otfatan bir çoban veya avlanan bir kişidir."
O kişiye (gidip) baktılar ki namaz vakti gelmiş ve onu ilân eden379 davar sahibi (bir çoban).
§Bir diğer rivayette Abdullah b. Rebîa es-Sülemî şöyle anlattı:
377 Sened: J$ ^ Ji ^ ^ f y ^
Hasen: Müsned, V/248, H.no:22033; Bennâ'nın diğer rivayet diye verdiği kısım, Abdullah b. Rubeyyİa b. Ferkad es-Sülemî el-Kûfî*den nakledilmektedir. Bu sebeple onu senediyle ayrıca verdik. Bu zâtın sahabeden oluşu ihtilaflı bir konudur. Bazı nüshalarda ismi Rabîa olarak hatalı harekelenmiştir. (Bk.lbnÜ'1-Esîr, Üsdü'l-ğâbe, III/233-234, Trc.no:2940) Bu rivayet için bk. IV/336, H.no:18485; Nesâî, Ezan, 25, H.no:663.
Abdullah b. Rubeyyİa es-Sülemî'nin rivayeti için bk. 268/1138. hadis.
Heysemî, senedinde zayıf kabul ettiği Hakem b. Abdülmelik el-Kuraşî'nin bulunduğunu belirtir. Bk. Mecma', 1/334. Heysemî Ebû Cühayfe'den şahidinin bulunduğunu, bu rivayeti Taberânî'nin Kebîr'inde naklettiğini, senedindeki Mûsâ b. Muhammed'in Ebû Zür'a tarafından zayıf sayıldığını, Ibn Hıbbân'm Sikât'mda bu râviye yer verdiğini, diğer râvilerinin ise sika olduklarını söyler. Bk. Mecma', 1/334. Hakem b. Abdülmelik zayıftır. Abdullah b. Rubeyyİa es-Sülemî'den nakledilen rivayette ismi geçen Hakem b. Uteybe (v. 113/731) ise sika biridir. Fakat hadis şâhidieri ile kuvvetlenmektedir:
Enes'ten (RadıyattahUanh) şahidi İçin 191/4379. hadise bk.
tbn Mes'ud'dan (Radıyaltaha anh) şahidi için bir önceki 229/1099. hadise bk.
Hadisin en son paragrafının şâhidieri:
a-Ebû Hüreyre'den (Radıyallahü anh) şahidi:
Jli '^ Ijllî l^li! Ji i5ı i Ji Cıjyl Jlîi I^Iif l+i-^' '■& eC,*- y*l- */• '{£■'} 4* *U( J^ »Ul Jjl*j J i'j')> ^\ 'Jc-
ı^iî J* .ü ^ jij > Jiı Ji. ■)>( giıi
Müsned, 11/338, H.no:8445 (Senedindeki Ebu'l-Mühezzim Yezid b. Süfyan et-Temîmî sebebiyle zayıftır); Dârimt, Rikâk, 27, H.no:2740. b-Miistevrid b. Şeddâd'dan (Radıyallahii anh) şahidi:
'•/■ <L!ı Ji- ü'j*' Çjii ı-Ç> j?Jv Ij-ji ı^ilıj» : Jli ¥ li'jiil ı+;iy. ^. *I)ı Jji.j \İ : ı^Ju» . ^1>( Ji- LJl* .^* oj^
, IV/229, H.no: 17936 (Senedindeki Mücâlid b. Saîd el-Hemdânî el-Kûfî sebebiyle hasendir); Tirmizî, Zühd, 13, H.no:2321 (Câbİr ve Ibn Ömer'den de nakledilir. Müstevrid'in rivayeti hasendir); İbn Mâce, Zühd, 3, H.no:4111.
378 Yani hak din ve doğru düşünce hâli
379 Yani ezan okuyan
Ezan ve Kamet_____________________________________________________173
Peygamberimiz (Saiiaiiaha aleyhi ve seiiem) bir yolculuk sırasında ezan okuyan bir kişiyi dinledi, o kişi:
'Eşhedü En Lâ İlahe İllallah' deyince Hz. Peygamber de:
'Eşhedü En Lâ İlahe İllallah' dedi.
O kişi:
'Eşhedü Enne Muhammeden Rasülullah'' deyince Hz. Peygamber de:.
"Eşhedü Ennî Muhammedün Rasûlullah" dedi ve ekledi:
"(Gidin, bakın!) Bu kişiyi ya davar çobanı veya ehlinden uzakta bir kişi olduğunu bulacaksanız."
Vadiyi inince (ya da indiklerinde, bir de ne görsünler davar çobanı, bir de ölmüş bir koyun), Hz. Peygamber terk edilmiş kuzunun yanına geldi ve şöyle dedi:
"Görüyor musunuz şu kuzuyu, sahibi yanında ne kadar değersiz?! (Vallahi,) Allah katında dünya, sahibi yanındaki şu koyundan daha değersizdir."
231/1101- İbn Ömer'den (Radıyallahü anhümâ)-.380 RaSUİUİlah (SallallahU aleyhi ve seltem) ŞÖyle dedi:
"Allah müezzini, sesinin ulaşacağı yer kadar381 (günahı olsa da) affeder, sesini duyan her yaş ve kuru şey onun lehine şahitlik yapar."
§Başka lafızla gelen rivayette: Rasülullah (Saiuuiahü aleyhi ve seiiem) dedi ki: "Allah müezzini, ezanın ulaşacağı yer kadar382 (günahı olsa da) affeder, sesini duyan her yaş ve kuru şey onun için istiğfar eder."
Sened: A*ıki ^i. j^jfa j* ^'j 'J, %* ıi!ıi- v.ı^jı ^1 ıdii-
Sahih: Müsned, ü/136, H.no:6201; Diğer rivayet için bk. H/136, H.no:6202 (Senedinde müphem bir râvİ bulunmaktadır. Bunun ise birinci senedden Mücâhid olduğu anlaşılmaktadır. Çünkü A'meş'in hocası müphemdir. Birinci senedde hocası Mücahid'dir); Humeydî, 11/320, H.no:749.
Heysemî, hadisin Ahmed b. Hanbel, Bezzâr ve Taberânî tarafından nakledildiğini, Ahmed b. Hanbel'in râvilerinin sahih hadis ricali olduklarım belirtir. Bk. Mecma', 1/325-326; Münzirî, Terğıb, 1/107.
Hadisin şâhidleri:
a-Ebû Hüreyre'den (Radıyallahü anh) şahidi için bir sonraki 232/1102. hadise bk.
b-Berâ b. Âzib'den (Radıyallahü anh) şahidi için 237/1107. hadise bk. 381 Bk. Bennâ, age., II1/7
174 Ezan ve Kamet
233/1103- Ebû Hüreyre'den (Ra
Sened: »X* ı? L.*-'- Jı» jCi w ^JLi. Jıi jtü ^' jî ^^i ^* üi ı2ji- jıi
382 Bk. Bennâ, III/7
»X* ı
Sahih: Müsned, 11/411, H.no:9299; Benzer rivayetler için bk. 11/266, H.no:7600 (Senedinde Abbâd b. Üneys var. Bu râvinin Müsned'de bu rivayetten başka rivayeti bulunmamaktadır. Ahmed Muhammed Şâkİr, râvi hakkında sadece İbn Hıbbân'ın Sikât'ında bilgi verildiğini belirtir); Şu rivayetlerin de isnadlan hasendir: 11/429, H.no:9507; 11/458, H.no:9868; 11/461, H.no;9897; Ebû Dâvûd, Salât, 31, H.no:515; Nesâî, Ezan, 14, H.no:643; İbn Mâce, Ezan, 5, H.no:724. Bennâ hadisin Beyhakî, İbn Huzeyme ve İbn Hıbbân tarafından da nakledildiğini belirtir. Bk. Bülûğu'l-emâm, III/8,
9299. hadisin senedinde Mûsâ b. Ebû Osman'ın hocası (Muğîre b. Şu'be'nin âzâdlığı Saîd) Ebû Osman var. Bu râviyi İbn Hıbbân Sikât'ında zikreder; 9507, 9868 ve 9897. hadislerin senedlerinde ise Mûsâ b. Ebû Osman'ın hocası (Ca'de b. HUbeyrâ'nın âzâdhğı) Ebû Yahya (el-Mahzûmî) var. Bu zâtı İbn Hıbbân ve Zehebî sika sayar.
Hadisin şâhidleri:
a-İbn Ömer'den (Radıyallahü anhümâ) şahidi için bir Önceki 231/1101. hadise bk.
b-Berâ b. Âzib'den (Radtyallahü anh) şahidi için 237/1107. hadise bk. "184 Sened: £-^ Jİ \\ jç} % pJO J 'j* 'J&- jıi ^Gı ^* JX 'j, Jjı i^. ı£û-
Sahih: Müsned, lî/382, H.no:8949; Benzer rivayetler için bk. 11/232, H.no:7169; H/284, H.no:7805; 11/378-379, H.no:8895; 11/419, H.no:9391; 11/424, H.no:9445; n/461, H.no:9904; 11/472, H.no:10054; 11/514, H.no:10614; Abdürrezzâk. 1/476, H.no:1838; Ebû Dâvûd, Salât, 32, H.no:517; Tirmizî, Salât, 39, H.no:207 (hasen-sahih); Tayâlisî, IV/156, H.no:2526; Humeydî, 11/213, H.no:1029; Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, VIII/343, H.no:8097; Ebû Ya'lâ, V1II/45, H.no:4562; Bennâ hadisin Şâfıî, İbn Huzeyme ve İbn Hıbbân tarafından da nakledildiğini, İbn Hıbbân'ın hadisi sahih saydığını belirtir. Bk. Bülûğu'l-emânî, M/8.
Ezan ve Kamet_____________________________________________________175
Hz. Peygamber (Saitaüahü aleyhi ve seitem) şöyle dedi:
"İmam (cemaatin namazını korumakla) sorumlu olan, müezzin de (insanların) kendisine güvendiği kişidir.385 Allah'ım, imamları olgunluğa/ doğruya ilet ve müzzinleri de bağışla!"
234/1104- Hz. Âişe annemizden (Radıyaitahu anhây.m
RaSÛlullah (Sallallahü aleyhi ve sellem) dedi ki:
Heysemî, Bezzar'ın Ebû Hüreyre'den naklettiği rivayete değinir ve râvilerin hepsinin sika sayıldıklarını belirtir. Fakat bu rivayette şöyle bir ziyade bulunmaktadır:
Bk. Mecma MI/2.
Ek: Ebû Ümâme'den (Radıyatlahüanh) şahidi:
, V/260, H.no:22139. Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, 1/432; Heysemî, hadisin Ahmed b. Hanbel ve Taberânî tarafından nakledildiğini, râvilerin sika sayıldıklarını belirtir. Bk. Mecma', 11/2. Bennâ bu hadise tertibinde yer vermemiş, ancak şerhinde zikretmiştir. Bk. BiÜûğu'l-emânt, V/220.
Vasile b. el-Eska'dan (Radıyallahü anh) şahidi:
Heysemî, hadisin Taberânî tarafından nakledildiğini, senedinde Velid'in mev-lâsı/âzâdlığı Cünâh'ın bulunduğunu, bu râviyi Ezdî'nİn zayıf saydığını, İbn Hıbbân'ın ise Sİkât'ında zikrettiğini belirtir. Bk. Mecma', H/2. Buhârî ve İbn Ebî Hatim bu râvi hakkında bir cerhte bulunmamıştır. Bk.et-Târfhu'l-kebîr, 11/244; el-Cerhu ve't-ta'dît, 1/537. İbn Hacer ise Ezdî'nin delili olmadığı için bu zâtı zayıf sayışını dikkate almaz. Bk. Lisânü'l-Mîzân, 11/138-139.
Ahmed Muhammed Şâkir 11/232, H.no:7169. hadisin şerhinde rivayetle ilgili olarak çok geniş bir açıklama yapar. Sonunda ise şu kanaatini belirtir: "Senedde yer alan Ebû Salih, bu hadisi hem Ebû Hüreyre'den hem de Âİşe'den işitmiştir."
Hz. Aişe'den (Radıyallahü anhâ) şahidi için bir sonraki 234/1104. hadise bk.
Ebû Hüreyre'nİn rivayeti 1360/2230. hadiste tekrar edilecektir. 385 Bu açıklamalar için bk. İbnü'1-Esir, Nihaye, III/102
Sened: *J 'jt- '&*- -JC* ^['Jı il^ doıllii. 'J, ^»u! ^jîû- jıî ~'^i 'J, ı'£- ıSji. ^S-'}\ x* y> dii.
Şnbiht Müshed, VI/65, H.no:24244; Ebû Ya'İâ, VIII/45, H.no:4562; Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, 1/431; Bennâ hadisin Beyhakî ve İbn Hıbbân tarafından da nakledildiğini, İbn Hıbbân'ın hadisi sahih saydığını belirtir. Bk. Bulûğu'l-emâriî, III/8.
Hadisin, senedinde Muhammed b. Ebû Sâlİh bulunmaktadır. Bu râvinin hafızası hakkında tenkîdde bulunulmuştur. Fakat hadis şâhidleri ile sahih İİ ğayrihî seviyesine yükselir.
Ebû Hüreyre'den (Radıyallahü anh) şahidi için bir önceki 233/1103. hadise bk.
EbÛ Ümâme'den f Radıyallahü anh) şahidi: Müsned, V/260, H.no:22139.
Vâsıle'den şahidi için bir Önceki hadisin tahricine bk.
176________________________________________________Ezan ve Kamet
"İmam (cemaatin namazını korumakla) sorumlu olan, müezzin de (insanların) kendisine güvendiği kişidir. Allah imamları olgunluğa/doğruya iletsin ve müzzinleri de affetsin!"
235/1105- Enes b. Mâlik'ten (Radıyallahü anh):387
Hz. Peygamber (Saiiaiiahü aleyhi ve seiiem) dedi ki:
"Kıyamet günü boyunları en uzun insanlar müezzinlerdir.'
"1)t7 Sened: LİÜ- jû ^1*6 tffc- hiıj ıüi. .ûidı iş. ı&-
Sahih: Mtoned, 111/169, H.no:12665; Benzer rivayetler için bk. III/264, H.no:İ3724; İbn Hıbbân, IV/556, H.no:1670. Hamza Ahmed hadisin isnadının kopuk olduğunu söylemiş; Şuayb el-Arnavut ve ekibi ise isnadının zayıf olduğunu, fakat hadisin sahih li gayrihi seviyesinde bulunduğunu belirtmişlerdir (Bk. H.no:I3789, 12729). Heysemî, Ahmed b. Hanbel'in râvilerinin sahih hadis ricali olduklarını, ancak A'meş'in (öi^-) lafzı ile müphem
bir râviden hadis aldığını, hâlbuki A'meş'in Enes'ten rivayetinin bulunmadığını belirtir. Heysemî Taberânî'nin £vsa/'ında Enes'ten naklettiği şu rivayete de değinir ve senedinde Cünâde b. Mervân'ın bulunduğunu, Zehebî ve Ebû Hâtim'in bu râviyi tenkid ettiğini söyler:
Bk.Mecma\ 1/326-327.
Hadisin şâhİdleri:
a-Zeyd b. Erkam'dan (Radtyaüahü anh) şahidi: An EbîŞeybe, 1/204, H.no:2343; Taberânî, ei-Mu'cemü'l-evsat, 111/178, H.no:2851; el-Mu'cemü'l-kebîr, V/209, H.no:5118; /«&m, IH/322, H.no:5244; Heysemî, hadisin Taberânî'nin Kebîr ve fiVsa/'ında nakledildiğini, senedinde zayıf olan Husâm b. Misak'ın bulunduğunu belirtir. Bk. age., 1/326; IX/300.
b-Abdullah b. Zübeyr'den (Radıyallahü anhümâ) şahidi: Hâkim, IH/640, H.no:6350; Heysemî, hadisin Taberânî'nin Kebîr ve Evsafında nakledildiğini, senedinde "metrukü'1-hadis" olan Abdullah b. Muhammed b. Yahya b. Urve'nin bulunduğunu belirtir. Bk. age., 1/326.
c-Bilâl'den (Radıyallahü anh) şahidi: Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, 1/355, H.no:1080; Bezzâr, IV/203, H.no:1365; Heysemî, hadisin Bezzâr ve Taberânî tarafından nakledildiğini, râvilerin sika sayıldıklanni belirtir. Bk. age, 1/326.
d-Ukbe b. Âmir'den (Radtyallahüanh) şahidi: Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, XVII/282, H.no:777; Heysemî, hadisin Taberânî tarafından nakledildiğini, senedinde zayıf olan İbn Lehîa'nm bulunduğunu belirtir. Bk. age, 1/326.
e-EbÛ Hüreyre'den (Radtyallahü anh) şahidi: Abdürrezzâk, 1/483, H.no:1861; İshâk b. Râhûye, 1/197, H.no:151; Taberânî, el-Mu'cemü'1-evsat, VII/61, H.no:6851; Heysemî, hadisin Taberânî tarafından Evsafında nakledildiğini, senedinde Ebu's-Salt el-Basrî'nİn bulunduğunu, diğer râvilerinin ise sika sayıldıklarını belirtir. Bk. age, 1/326.
f-lbn Ömer'den (Radıyallahü anhümâ) şahidi: Tarsûsî, Müsnedü Abdillahi'bni Ömer, s.24,H.no:13.
g-Muâviye b. Ebû Süfyan'dan (Radıyallahü anhümâ) şahidi için bir sonraki 236/1106. hadise bk.
Ezan ve Kamet 177
236/1106- Muâviye b. Ebû Süfyan'dan (Radıyaiiakü anhumây.m Rasûlullah'ın (Saiiaiiahu aleyhi ve seiiem) şöyle dediğini işittim: "Kıyamet günü boyunları en uzun insanlar müezzinlerdir."
NOT: Müezzin için boyun kelimesinin temyiz oarak ifade ettiği manada ihtilaf edildi, bunlardan bazı lan:
1-Müezzinler rahmetten en çok istifade edenler demektir ve aldıkları sevaplardan kinayedir.
2-İnsanlar kıyamet günü hesabın şiddetinden tere gark olduklarında bu sıkıntı kendilerine zarar vermemesi için boyunlarını dışarıya uzatırlar. İşte bu anda en kolay kurtulacak olanlar müezzinlerdir.
3-Kıyamet günü müezzinler insanlann gözdelerinden ve önemli kişilerden olacaktır.
4-Müezzinler amelleri en fazla olan kişilerdir.
5-Boyu en uzun olanlar manasında bir kinayedir. Arapça'da boynu uzun kelimesi boyu uzundan kinayedir, Meselâ, (i>j-$ ıSj** «^ -*•*>) filan kadının küpe yeri
uzundur, sözü boyu uzundur, anlamındadır.
6-Hemzenİn kesresiyle de rivayet edildi, bu durumda cennete hızlıca gidenlerdendir, anlamında olur.389
Müezzinlere bu kadar değer verilmesi onların her gün insanları tevhide, risalete ve ibadete çağırmalarından olsa gerek. Bu çağrı onların itibarını yükseltmektedir.
178 Ezan ve Kamet
237/1107- Bera b. Âzib'den (Rad,yaUahüanh):m Allah'ın Peygamberi (Saiiattahü aleyhi ve seiiem) şöyle dedi: "Allah ve melekler ilk safı överler, müezzin sesinin ulaştığı yer kadar (günahı da olsa) affedilir. Müezzinin sesini işiten yaş ya da kuru her şey onu tasdik eder, ayrıca müezzine kendisiyle beraber namaz kılanların aldığı sevabın benzeri de verilir."
AÇIKLAMA
Bu hadisler müezinliğin faziletini açıklamaktadır. Buharı, Müslim ve diğer hadis kitaplarında müezzinin derecesinin yüksek olması, yarışılan yüksek bir ibadet olduğu ve kıyamette diğer insanlardan farklı olacağı zikredilmektedir.
§lmamhk ve müzzinlİğİn faziletinde İhtilaf edildi:
1-Bazı âlimlere göre ezan okumak imamlıktan efdaldir, bazılarına göre ise imamlık efdaldir. Şevkânî imamlığın efdal olduğunu söyler, zira Hz. Peygamber, Hu-lefa-i Raşidîn ve sonrakiler imamlık yaptılar, aynca büyük âlimler de İmamlık yaptılar.
3-Bir kısım âlimler her ikisinin de eşit olduğunu söylediler.
§Ezan okuma ve imamlık yapmanın bir kişide toplanması konusunda İhtilaf edildi:
1-Âlİmlerden bazılarına göre böyle yapılmaması müstehabdır.
2-Bir kısmına göre ise bu mekruhtur.
3-Bazılan da bir kişi tarafından yapılabilir, hattâ müstehabdır, dediler.391
390 Sened: 'j>£j\ jik^ı Jy
Sahih: Müsned, IV/284, H.no:18416; Nesât, Ezan, 14, H.no:644;
Hadis iki kısımdan oluşmaktadır.
a-Namazda ilk safta namaz kılanlara Allah'ın ve meleklerin salât edeceği İle ilgili kısım: Müsned, IV/299, H.no: 18553; IV/298-299, H.no: 18550; IV/298, H.no: 18547; IV/296, H.no:18523; IV/297, H.no:18528; Nesât. İmame, 25, H.no:809; Ebû Dâvûd, Salât, 93, H.no:664; îbn Mâce, İkâme, 51, H.no:997; Dârimî, Salât, 49, H.no:1267.
b-Müezzinle ilgili kısım: Bu kısmın şâhidleri:
aa-tbn Ömer'den (Radıyallahü anhümö) şahidi için 231/1101. hadise bk.
bb-Ebû Hüreyre'den (Radıyailahü anlı) şahidi için 232/1102. hadiscbk.
Bennâ, Münzirî'nin: "Ahmed ve Nesâî bu hadisi "hasen-ceyyid" bir isnadla naklettiler" sözünü naklederek İbnüVSeken'in sahih saydığını ifade eder. Bk. Bülûğu'l-emâm, İÜ/10.
391 Bk. "İ. Şafiî, Ümm, I/106-107;,lbn Kudâme, Muğnî, 1/414; Bennâ, age., 111/10.
Ezan ve Kamet_____________________________________________________179
* Ezanı Yüksek Sesle Okumanın Önemi ve Ezan Arasında Yapılan Duamn Kabul Edileceği Müjdesi
238/1108- İbn Ebî Sa'saa (Abdullah b. Abdurrahman) babasından nakletti:392
Ebû Saîd el-Hudrî (Radıyaiiaha anh) hücresindeyken bana dedi ki:
'Ey yavrum, ezan okuduğunda sesini yükselt, ben Rasûlullah'tan
(Sallallahü aleyhi ve setlem) ŞUtlU İşittim: .
"Müezzini işiten her şey; ister cin, insan ve taş olsun, müezzin lehine şahitlik yaparlar.'"
" Sened:
Sahih: Müsned, ÜV6, H.no:10972; Burada Ahmed b. Hanbel hocası Süfyan'm senedde kendi hocasının isminde hataya düştüğünü söyler ve rivayetin sonunda düzeltme yapar:
İkinci rivayet: 111/35, H.no:l 1244; Bu rivayetin senedi:
Benzer rivayet için bk. 111/43, H.no:11332; Mâlik, Salât, 5; Buhân, Ezan, 5; Nesâî, Ezan, 14, H.no:642; îbn Mâce, Ezan, 5, H.no:723; Dârimî, Salât, 42, H.no: 1256.
180_____________________________________________________Ezan ve Kamet
§Aynı râviden ikinci tarikle gelen rivayet:
'Ebû Saîd el-Hudrî râviye dedi ki:
(Ey Yavrum,) davar ve çölü sevdiğini görüyorum. Koyunlarının içinde ya da kırsal alanda olup namaz için ezan okuduğunda sesini yükselt!
"Şüphesiz müezzinin sesinin ulaştığı insan ve cin kıyamet gününde onun lehine şahitlik yapacak."
Ben bunları Rasûlullah'tan (Saiiatiahü aleyhi ve seitem) duydum.
239/1109- Ebû Hüreyre'den madıyaiiahü anh):m
Rasûlullah (Saiiatiahu aleyhi ve seiiem) şöyle dedi:
"Namaz için nida edildiğinde (ezan okunduğunda) şeytan ezanı işitmemek için yellenerek kaçar. Ezan okuma bitince geri döner, tevsib (kamet)394 yapılınca tekrar kaçar. Tesvib bitirilince şeytan kişi ile nefsi arasına girip vesvese vermek için geri döner. Ona der ki:
Sened:
Sahih: Müsned, Ü/313, H.no:8124; İkinci rivayet': 11/398, H.no:9143; Benzer.rivayetler için bk. 11/460, H.no:9893; 11/503-504, H.no: 10491; 11/522, H.no: 10715 ^U p&£' ^ >j JS&^ '■^S £?) j{ Wî J^) ziyadesiyle; 11/483, H.no:10212 (>C^ Üj) lafzı ile; Salât, 6; Sehv, 1; Buhâri, Ezan, 4; Müslim, Salât, 17; Ebû DâvÛd, Salât, 31, 192, H.no:5l6, 1030; Tirmizî, Salât, 174, H.no:397 (hasen-sahih); Nesâî, Ezan, 30, H.no:668; İbn Mâce, İkâme, 135, H.no:1216-12l7; Dârimî, Salât, U, H.no:1207; Hemmâm, Sahîfe, H.no:26; An Huzeyme, 1/204, H.no:392. Bennâ hadisin Beyhakî tarafından da nakledildiğini söyler. Bk. BMÛğu'l-emânî,\\V\2. 394 lbnü'1-Esir, Nihaye, 1/226; İbn Abdilber, Temhid, XX/231; Azimâbâdî, Avnü'l-Ma'bÛd, ü/150
Ezan ve Kamet________________________________________________181
"Şunu hatırla, bunu hatırla!.. Hâlbuki o kişi önceden bunları hatırlamazdı, ta ki o kişi nasıl namaz kıldığını bilemez."
§Ayni râviden ikinci rivayet:
Hz. Peygamber (SaiiaiiaM aleyhi ve seiiem) şöyle dedi:
"Şeytan, bir kişinin namaz İçin ezanı okumasını işitince bu sesi işitmemek için yellenerek kaçar. Ezan bitince geri döner ve vesveseye başlar. Kamete başlayınca şeytan önceki yaptığını yapar (kaçar)."
240/1110- Câbir b. Abdullah'tan (Radıyaiiaha anh):295
RaSÛlUİlah (Saltaltahü aleyhi ve sellem) dedi kî:
"Müezzin (Medine'de) ezan okuduğunda şeytan öyle kaçar ki hattâ kendisini Ravha'da bulur."
§(Râvi Süleyman (İbn Mihrân el-A'meş) ekledi:
Ravhâ'yı Ebû Süfyan'a (yani Talha b. NâfT'a)396 sordum;)397
Ravhâ Medine'ye otuz mil398 uzaklıkta bir yerdir, dedi.
a Sened:
Sahih: Müsned, HI/316, H.no:14341; Benzer rivayet için bk. III/336, H.no: 14545 ( iij iıi£j> j|
J»ı> İİ iioJij ,ü-j> 'j: & & '} ftOı '& ^-) lafzı ile; Müslim, Salât, 15; Tayâlist, IV/104, H.no:2345; Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, 1/432. Enes'ten (Radıyallahü anh) şahidi:
Heysemî, hadisin Taberânî'nin Evsafında, nakledildiğini, senedinde âlimlerin zayıf kabul ettiği Zem'a b. Salih'in bulunduğunu belirtir. Bk. Mecma', 1/334.
Ebû HUreyre'den (Radıyallahü anh) şahidi için bir önceki 239/1109. hadise bk.
396 Süleyman ve Ebû Süfyan'ın isimleri İçin bk. Nevevî, Şerhu Sahihi Müslim, 1/91
397 Buradaki ziyade hadis değil, râvinin sözüdür. Bu bilgiyi Müslim'deki aynı rivayetten öğreniyoruz. (Bk. Müslim, Salat, 388)
39^ Müslim'de bu mesafe otuz altı mil olarak nakledilir. (Bk. Müslim, Salat, 388)
182_____________________________________________________Ezan ve Kamet
241/1111- Enes b. Mâlik'ten (Radıyatiahu anhy?m
Rasûlullah (Saihiiahu aleyhi ve seilem) şöyle dedi:
"Ezan ile kamet arasında yapılan dua reddedilmez."
242/1112- Câbir b. Abdullah'tan (Radıyaiiaha anhy.
400
Sened: ı'j 'J ^ J £
Sahih: Müsned, III/I19, H.no:12139; Benzer rivayetlerin sonunda Oyöıî) ziyadesi bulunmaktadır Bu rivayetler için bk. İÜ/155, H.no:12522 (sahih); III/225, H.no:13290 (hasen); III/254, H.no:13602 (sahih); Ebû DĞvÛd, Salât, 35, H.no:521; Tirmizî, Salât, 44, H.no:212 (hasen-sahih); Deavât, 128, H.no:3595; Tayalisî, III/576, H.no:2220; &>w Ya'lâ, VII/143, H.no:1354; İbn Sünnî, Amelü'l-yevm ve'l-leyle, H.no:100; Bennâ hadisin Nesâî, İbn Huzeyme ve tbn Hıbbân tarafından da nakledildiğini, Tİrmizî'nİn hadisi hasen saydığını söyler. Bk. Büİüğu'l-emânhlll/\2.
Hadisin senedi Zeyd b. el-Havârî el-Ammî el-Basrî Ebu'l-Havârî sebebiyle zayıftır. (Bu râvi İle ilgili bilgi için bk. 150/458. hadis) Fakat diğer üç rivayette bu râvinin mütabileri bulunmaktadır. Dolayısıyla bu mütabilerle hasen liğayrihî seviyesine yükselir. Fakat diğer senedlerle gelen rivayetler sahihtir. Ahmed Muhammed Şâkir zayıf sayılan bu senedi de Zeyd'in sika oluşunu tercih ederek sahih saymıştır.(Bk. Tirmizî, Salât, 44, H.no:212 şerhi)
Heysemî, hadisin Ebû Ya'lâ tarafından da nakledildiğini, senedinde Yezid er-Rakaşî'nİn bulunduğunu söyler. Bk. Mecma\ 1/334. 41111 Sened: -J)\ / ûfc- iy'j) ıâi ^J. ı&.
Hasen: Müsned, III/342, H.no:14624; Heysemî, senedinde zayıf kabul ettiği tbn Lehîâ'nın bulunduğunu belirtir. Bk. Mecma', II/4. Bennâ hadisi bir başka kaynakta bulamadığını, senedinde İbn Lehîâ'nın varlığını, fakat hadisin şâhidlerinin bulunduğunu söyler. Bk. Bülûğu'l-emânî, 111/13.
Senedindeki Ebu'z-Zübeyr, Muhammed b. MUslİm b. Tedrüs'tür (v.126/744). Bu râvi ile ilgili olarak 126/434. hadise bk.
Hadisin şâhidleri:
a-Enes'ten (Radıyatlahü anlı) şahidi için bk. Heysemî, hadisi iki ayrı metinle verir. Bunlardan birinin Taberânî'nin Evsafında nakledildiğini, senedinde âlimlerin zayıf kabul ettiği Zem'a b. Salih'in bulunduğunu belirtir. İkinci metni de Ebû Ya'lâ'nın naklettiğini, senedinde Yezîd er-Rakaşî'nin bulunduğunu, bu râvi İle delil getirme konusunda farklı görüşlerin olduğunu söyler. Bk. Mecma', 1/334. Elbânî, Ebû Ya'lâ'mn hadisi iki isnadla naklettiğini, bunlardan birinin senedinin hasen olduğunu belirtir. Bk. es-Silsiletü's-sahîha, H.no:1413.
b-Sehl b. Sa'd es-Sâİdî'den (Radıyallahü anh) şahidi için bk.
Bk. İbn Huzeyme, 1/219, H.no:419; Îbnü'l-Cârûd, s.267, H.no:1065; Hâkim, V313, H.no:712; 11/124, H.no:2534; Hadis Sehl'in sözü (mevkûO olarak da nakledilir:
il\ J^- ^ uuai\j rA~Jl Jl ıljjl ijj»; 'iy-J *jU >j ^lj Jij SU_)I v''
Bk. Abdürrezzak, 1/495, H.no:1910.
Ezan ve Kamet_____________________________________________________183
Rasûlullah (SaUaiiaha aleyhi ve seiiem) şöyle dedi:
"Namaz için kamet40' edildiğinde gökyüzünün kapıları açılır ve dualar kabul edilir."
AÇIKLAMA
Bu rivayetlerden ezanın fazileti ve ezandan sonra yapılan duaların kabul olacağını anlıyoruz.
Ezan sırasında sllnnet olan, müezzinin dediğini tekrar etmektir. Ancak hay'ale-lerde *Lâ Havle ve Lâ Kuvvete İllâ Billâh' denir.
Ezan bittikten sonra şunlar tavsiye edilmektedir:
1-Rasûlullah*a salat ve selâm edilir,403
2-Şu dua yapılır:404
Allahümme, Rabbe hazihi'd-Da'veti't-Tâmme ve's-Salâti'l-Kâime Âti Muhammedeni'l-Vesîlete ve'l-Fadîlete veB'ashü Makamen Mahmuden'illezî Veadteh.
§Duanın tercemesi:
Allah'ım! Ey tam çağrının (ezanın) ve kılınan namazın sahibi! Hz. Muhammed'e vesile (cennet makamı) ve fazilet bahşet! (Âhirette) vadettiğin yüce makamda onu dirilt!
3-Aynca istenildiği kadar dua edilir. 4-Allah'tan afiyet (yani bizi koruması) istenir.405
*İlk Ezan ve Sahabeden Abdullah b. Zeyd'in Rüyası, Sabah Ezanında Tesvîbin Cevazı
401 Metindeki tesvib kamet manasındadır. Bk. İbnü'1-Esir, Nihaye, 1/226; İbn Abdilber,
Temhid,XX/23l ; Azimâbâdî, AvnM7-Ma7>/2</, 11/150
402 Buharı, Ezan, 7; Müslim, Salat, 10-12.
403 Bk. Müsned Trc. H.no 273/1143
404 Buharı, Ezan, 8.
405 Tirmizî, Sa/ar, 158.
184______„„__„_________________ Ezan ve Kamet
243/1113- Nâfı1 nakletti:406
İbn Ömer (Radıyallahü anhumâ) şöyle derdi:
Müslümanlar Medine'ye geldiklerinde toplanırlar ve (cemaat) namazı için vakit belirlerlerdi. Kimse namaz için nida etmezdi. Bir gün bu meseleyi konuştular. Bir kısmı: 'Hristiyanlann çanı gibi çan kullanın' dedi. Bazıları: 'Yahudilerin borusu gibi boru kullanın' dedi. Hz. Ömer de şöyle dedi: 'Namaz için nida edecek bir kişi göndermeniz (daha uygun) olmaz mı?' dedi. Rasûlullah (Saiiaiiahu aleyhi ve seiiem) şöyle buyurdu:
"Kalk ey Bilâl! Namaz için nida et!"
NOT: Bu rivayette bazı sahabilerce namaza çağrıda bulunmak için Yahudi ve Hristiyanlann araçlan tavsiye edildiği, ancak bunun tasvip görmediği anlaşılmaktadır. Hz. Ömer'in teklifi olan namaz için nida edilmesini Peygamberimiz (Somum aleyhi ve ,«««n) kabul etti ve Bilâl'e emretti.
Namaz için nida, önceleri 'namaz toplayıcıdır' manasına gelen: "İnne's-Salate Câmiatün («*.u i-jujı jı) " şeklindeki bir çağrı ile oluyordu.
Daha sonra farz namazlar için ezan meşru kılındı ve farz namaz dışındaki ibadetler ile önemli olaylar için yapılan çağrıda bu cümle kullanılmaya devam etti.407
406 Sened: £t; j
Sahih: Müsned, 11/148, H.no:6357; Buhâtİ, Ezan, 1; Müslim, Salât, 1; Tirmizî, Salât, 25, H.no:190 (hasen-sahih-garib); Nesâî, Ezan, 1, H.no:624; İbn Mâce'nin lafzı şöyledir:
*ÎH J/-J ^jCsJlîl '£)â ■JbJÂy 'J 'JS3 £j 'j. âlı X* ij JÜj' jCaîfj'l ^ ji-j ÎOİı îli" etöı i^jfî ^jCaîH J^İ ^. lijiî ^-ji'lÜl
Bk. ibn Mâce, Ezan, 1, H.no:707; Bennâ hadisin Beyhakî ve Tahâvî tarafından da nakledildiğini ve râviterinin de sika sayıldıklarını söyler. Bk. Bulûğu'l-emânî, 11/314.
Abdullah b. Zeyd'den (Radtyaüahü anh) şahidi için bir sonraki 244/1114. hadise bk.
Muâzb. Cebel'den (Radıyallahü anh) şahidi için 245/1115. hadise bk.
Ensardan Abdullah (Ebû Umeyr) b. Enes b. Mâlik'in amcasından (Radıyallahü anhüm) şâhid:
Ebû Dâvûd, Salât, 27, H.no:498.
İbnu'l-Arabî hadisi tenkİd eder. Ahmed Muhammed Şâkir de bu tenkidlere cevap verir ve Abdullah b. Zeyd hadisi ile çelişen hadisi yorumlar. Geniş bilgi için bk. Müsned, 11/148, H.no:6357'in şerhi (V/528-529) 407 İbn Sa'd, Tabakât, 1/246-247.
186 Ezan ve Kamet
244/1114- Abdullah b. Zeyd (b. Abdürabbih)'ten (Rad,yaiiahu anhym
Rasûlullah (Saiiaitaha aleyhi ve seiiem) insanları namaza toplamak için vurulacak/çalınacak bir çan kullanılmasını emretti. (Bir rivayette; Rasûlullah çanın Hristiyanlara uygun olmasından dolayı hoşlanmadığı hâlde emretti.)
Ben uyurken, rüyamda elinde çan taşıyan bir kişi bana geldi, ona dedim ki:
'Ey Allah'ın kulu! Bu çanı satıyor musun?' Bana:
4UMSened:
Sahih: Müsned, IV/43, H.no:16430; Diğer rivayet için bk. IV/42-43, H.no:16429 (Bu rivayetin senedi munkatıdır. Muhammed b. İshak, Muhammed b. Müslim ez-ZUhrî'den hadis İşİtmemiştir. Yukarıdaki metne ek olarak şu lafız da bulunmaktadır (ji-j jju \fi3 Zm» jiı > ^ LiıL ^.jitf W yj jı>i^! oıTji 4*); Benzer rivayet için bk. IV/42, H.no: 16428 (Bu rivayet Muhammed b. Amr el-Ensârî el-Vâkıfî sebebiyle zayıftır); Abdürrezzâk, 1/455, H.no:1774 (Saîd b. el-Müseyyib'den mürsel olarak nakledilir), 1775 (Ubeyd b. Umeyr'den mürsel olarak), 1776 (İbn Ömer kanalı ile nakledilir); Ebû Dâvüd, Salât, 28, 30, H.no:499, 512; Tirmizî, Salât, 25, H.no:189 (İbn Ömer'den de nakledilen Abdullah b. Zeyd'in bu rivayeti "hasen-sahih'"tir); İbn Mâce, Ezan, 1, H.no:706; Dârimİ, Salât, 3, H.no: 1190-1191.
Bennâ hadisin İbn Mâce, İbn Huzeyme, tbn Hıbbân ve Beyhakî tarafından da nakledildiğini belirterek şunları söyler: Muhammed b. Yahya: "Abdullah b. Zeyd'in rivayetleri, Muhammed b. İshak'ın Muhammed b. İbrahim et-Teymî kanalı ile naklettiği rivayetlerinden daha sahih değildir. Çünkü burada verilen seneddeki Muhammed b. Abdullah b. Zeyd babası Abdullah b. Zeyd'den hadis İşitmiştir" der. İbn Huzeyme ise: "Nakil açısından bu hadis sahih ve sabittir. Çünkü Muhammed b. Abdullah b. Zeyd babası Abdullah b. Zeyd'den, İbn İshak da et-Teymî'den hadis işitmiştir ve bu rivayet İbn İshak'ın tedlis yaptığı rivayetlerinden değildir" der. Tirmizî'nin tlel'inde nakledildiğine göre Buhârî de bu tariki sahih saymıştır. Ahmed b. Hanbel'in ikinci rivayetini Hâkim de Müstedrek'inde rivayet eder ve: "Bu, Abdullah b. Zeyd hikâyesini nakleden en uygun rivayettir. Çünkü Saîd b. el-Müseyyeb Abdullah b. Zeyd'den hadis işitmiştir. Ayrıca Yûnus, Ma'mer, Şuayb ve İbn İshak Zührî'den naklederler. Böylece İbn İshak'ın tedlis İhtimali ortadan kalkmış olur. Bk. Bulûğu 'l-emânî, 111/15. Buradaki senedde ise tahdis sigast ile nakledildiği görülmektedir.
Abdullah b. Zeyd'in (Radıyallahü anh) bu ezan nimetine dizelerle hamdedişini İbn Mâce nakleder:
Bk. İbn Mâce, Ezan, 1, H.no:706.
Abdullah b. Ömer'den (Radıyallahü anhümâ) şahidi için bir önceki 243/1113. hadise bk.
Muâz b. Cebel'den (Radıyallahü anh) şahidi için bir sonraki 245/1115. hadise bk.
Ezan ve Kamet_____________________________________________________187
'Onunla ne yapacaksın?* dedi. Ben: 'Onunla namaza çağrıda bulunacağız.' 'Bundan daha hayırlısına rehberlik edeyim mi?' 'Evet'
'Şöyle dersin:
Allahü Ekber, Allahü Ekber, Allahü Ekber, Allahü Ekber, Eşhedii enlâ İlahe İllallah, Eşhedü enlâ İlahe İllallah, Eşhedü enne Muhammeden Rasûlullah, Eşhedü enne Muhammeden Rasûlullah,
Hayye ale's-Salâh, Hayye ala's-Salâh, \ Hayye ale'l-Felâh, Hayye ale'l-Felâh, Allahü Ekber, Allahü Ekber, Lâ Mhe İllallah:
Bu kişi biraz bekledi, sonra dedi ki:
'Namaz için kamet edileceğinde şöyle dersin:
Allahü Ekber, Allahü Ekber,
Eşhedü enlâ İlahe İllallah,
Eşhedü enne Muhammeden Rasûlullah,
Hayye ale's-Salâh,
Hayye ale 'l-Felâh,
KadKameti's-Salâh, KadKameti's-Salâh,
Allahü Ekber, Allahü Ekber,
Lâ İlahe İllallah:
Sabaha ulaşınca Rasûlullah'a gittim ve gördüğümü anlattım. Bunun üzerine Rasûlullah dedi ki:
"Bu, Allah'ın izniyle (görülen) hak bir rüyadır. BilâJ'le beraber git ve gördüğün şeyi ona öğret ki o şekilde ezan okusun! Şüphesiz o senden daha gür/güzel sesli."
Ben de Bilâl'le gittim ve ona ezanı Öğrettim, o da bu şekilde ezan okudu. Hz. Ömer b. Hattab evindeyken bunu işitince hemen elbisesini çekerek geldi, şöyle diyordu:
'Seni hak ile gönderen (Allah'a) yemin olsun ki ona gösterileni ben de gördüm.' Bunun üzerine Rasûlullah:
"Bu durumda Allah'a hamd edilir."
§Aynı râviden ikinci tarikle gelen rivayette benzeri nakledildi ve ek olarak:
(Rasûlullah) ezan okunmasını emretti. Hz. Ebû Beîcir'in mevlâsı Bilâl öğretilen şekilde ezan okuyor ve RasÛlullah'ı (Saiiaitahü aleyhi ve seiiem) namaza çağırıyordu.
Bir sabah Rasûlullah'ın yanına gelip sabah namazına çağırdı. Kendisine: 'Rasûlullah uyuyor' denilince Bilâl en yüksek sesiyle şöyle haykırdı:
188________________________________________________________Ezan ve Kamet
ıes-Salâtü hayrun mine'n-nevm.409'
§Saîd b. Müseyyeb:
Bundan sonra bu cümle sabah namazı ezanına eklendi, dedi.
245/1115-Muâzb. Cebel'den (Radıyaiiahü anh):410
Ensardan bir kişi Rasûlullah'a (SaihiUıhü aleyhi ve seiiem) geldi ve şöyle dedi:
'Uykumda bir şey gördüm, sanki uyanmış gibiydim; Üzerinde iki yeşil elbise olduğu hâlde gökten inen bir kişi gördüm, Medine'deki bahçenin bir kenarına indi. İkişer ikişer olmak üzere ezan okudu, sonra oturdu. Ardından kamet etti ve ikişer ikişer okudu.'
Rasûlullah şöyle dedi:
"Gördüğün şey ne güzel! O ezanı Bilâl'e öğret!"
Hz. Ömer iRadıyaiiaha anh) şöyle dedi:
'Ben de benzerini gördüm, ancak o benden önce davrandı.'
409 Yani 'namaz uykudan daha hayırlıdır'
410 Sened: J) ^ Ji ^ V ^
Sahih: Müsned, V/232, H.no:2l926; Abdürrezzâ'k, 1/461, H.no:1788; İbn EH Şeybe, V185, H.no:2118; Dârekutnî, 1/242 (Ensardan olan bu sahâbinin Abdullah b. Zeyd olduğu belirtilmektedir); Tahâvî, Şerhu meâni't-âsâr, 1/131-133; Beyhakî, es-Sünenü'İ-kübrâ, 1/420; Bennâ hadisin Dârekutnî ve Beyhakî tarafından da nakledildiğini, senedinin ceyyid olduğunu söyler. Bk. Bülûğu'l-emânî, İÜ/16.
Abdullah b. Zeyd'den (Radıyallahü anh) şahidi için bir önceki 244/1114. hadîse bk.
Abdullah b. Ömer'den (Radıyallahü anhümâ) şahidi için 243/1113. hadise bk.
Ezan ve Kamet_____________________________________________________189
246/1116- Bilâl (Radıyatiahu anht anlattı:411
Rasûlullah (Saiiaiiaha aleyhi ve seiiem) bana sabah namazı dışında diğer vakitlerde tesvibi (yani es-salâtü hayrun mine'n-nevm demeyi) yasakladı.
§Râvilerden Ebû Ahmed, Hz. Bilâl'in (Radıyaitahu anh) rivayetini şöyle nakletti:
Rasûlullah (Saiiaiiaha aleyhi ve seiiem) bana dedi ki: "Ezan okuduğunda tesvib yapma!"
AÇIKLAMA
Tesvib (kelime olarak); bir şeyi peş peşe tekrarlamak ve kamet412 anlamına geldiği gibi müezzinin ezan okuduktan sonra (Ji'^j^ âJ) 'Namaza! Allah size
rahmet etsin!' gibi namaza teşvik edici şeyler söylemesi için de kullanılır. Bu şekildeki teşvikin caiz olması konusunda ihtilaf edildi:
1-İ. Ebû Hanîfe, Mâlik ve Ahmed b. Hanbel'e göre sadece sabah ezanında söylenen 'es-salâtü hayrun mine'n-nevm' cümlesi caizdir.
41' Sened: Jİ J> j JZ-'y £* ^ ,&Jı ük- *^ ^i üU $ jıî j
Hasen: MUsned, VI/14, H.no:23797; Benzer rivayetler: VI/14-15, H.no:23798; VI/İ5, H.no:23799:
Tirmizî, Salât, 31, H.no:198 G*j» ^) lafz' ile (Bu konuda Ebû Mahzûre'den de rivayet nakledilir. Bilâl'in hadisi İse Ebû İsrâîl el-Miilâî tarafından nakledilir. Ebû Isrâîl ise bu hadisi Hakem b. Uteybe'den işitmemiştir. Sadece Hasan b. Umara kanalı ile ondan nakleder. Ebû İsrâîl, İsmail b. (Halife) Ebû İshak'tır. Bu zât, hadis âlimlerince pek kuvvetli sayılmaz.); İbn Mâce, Ezan, 3, H.no:715; Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, 11/424.
Bennâ senedindeki inkıtaya işaret ederek hadisin şâhidlerini verir: "İbn Ebî Leylâ ile Bilâl Habeşî arasında kopukluk bulunmaktadır. Çünkü, İbn Ebî Leylâ, h.17 yılında doğdu. Bilâl Habeşî'nin vefatı ise Şam'da h.20 veya 21 yılıdır. Şam'ın fethedildiği İlk yıllardan itibaren orada murâbit (sınır mücâhidi) olarak bulunuyordu. Dolayısıyla o Şamlıdır, tbn Ebî Leylâ İse Kûfelİdİr. O küçük yaşta ve çok uzak diyarlarda iken ondan nasıl hadis işitsin?" der. Bk. Bülûğu'l-emânî, 111/17. Hadis, inkıta sebebiyle zayıftır. Fakat, şâhidleri ile hasen li ğayrihî seviyesine yükselir:
Ebû MahzÛre (Evs b. Mi'yer)'den (Radıyallahü anh) şahidi için 247-251/1117-1121. hadislere bk.
Bennâ, Taberânî ve Beyhakî'nin hasen isnadla İbn Ömer'den de şahidini naklettiğini; Ya'merî'nin bu isnadın sahih olduğunu söylediğini belirtir. Ayrıca İbn Huzeyme, Dârekutnî ve Beyhakî'nin Enes'ten naklettiği rivayeti için İbn Seyyid en-Nâs'ın: "İsnadı sahihtir" dediğini nakleder. BV..age., 111/17.
Hadisin mü tabileri de vardır:
^ nü» jıa J«î> J^ >Sne*, '&'£'rk&jJl
ibn Mâce, Ezan, 3, H.no:716 (Zührî - Saîd b. MUseyyeb - Bilâl); Dârimî, Salât, 5, H.no: 1194 (Zührî - Hafs b. Ömer b. Sa'd - Bilâl). 412 İbnü'1-Esir, Nihaye, 1/226; İbn Abdüber, Temhid, XX/231; Azimâbâdî, Avnü'l-Ma 'bûd, 11/150
190_____________________________________________________Ezan ve Kamet
2-İ. Şafiî'nin kadîm içtihadına göre caiz, ancak cedid (sonraki) içtihadına göre tesvib sabah dahil bütün namaz vakitleri için mekruhtur.
3-İshak'a göre tesvib RasÛlullah'tan sonra icat olmuştur ve mekruhtur. îns-anlar namaza gelmede ağır davranıyorlardı ve müezzin ezan ile kamet arasında; kad kameti's-salah, hayye ale's-salah, hayye ale'l-feîah, diyordu. '
§Tekbirde terbi' (dört kere söylemek) konusunda ihtilaf edildi:
1-İ. Ebû Hanîfe, Şafiî ve diğer âlimlerin çoğunluğuna göre terbi' gereklidir.
Zira yukarıda geçen hadislerde dört tekbir vardır. Sahabe ve sonraki nesillerden
bunu inkâr eden ya da yadırgayan olmamıştır.
2-İ. Mâlik ezanda ilk tekbirlerin İki olduğunu belirmektedir. Ancak cumhurun
delilleri kuvvetlidir.4
,414
%Terci' (iki şehadet kelimesini ikişer defa gizli söyledikten sonra açıktan okumak) konusunda da ihtilaf edildi:
1-İmam Ebû Hanîfe ve Kûfe'li âlimler müstehab olmadığını söylediler.
2-İmam Mâlik, Şafiî, Ahmed b. Hanbel ve diğer âlimler terci 'in caiz olduğunu söylediler.
3-Muhaddislerden bir grup terci' yapma ya da yapmama arasında kişi muhayyerdir, dediler.415
§Bu rivayetlerden müezzin olmanın müstehab olduğu anlaşılmaktadır; bu müzezzin de gür ve güzel sesli olmalıdır. ŞEzanın bize kazandırdıktan: 1-İslam'ın şianm yüceltmek, 2-Tevhid kelimesi,
3-Namaz vaktinin geldiğini haber vermek. 4-İnsanlan cemaate çağırmak.
* Ezan ve Kametin Keyfiyeti, Kelime Âdetleri ve Ebû Mahzûre'nin Başından Geçen Bir Olay
413 İ. Muhammed, AsU I/I33, el-Hucce alâ Ehli'l-Medîne 1/85-86; Şafiî, Ümm, I/I04; V/105; Sehnûn, Müdevvene, 1/58; Tirmitf, Salât, 145 ; Merğınânî, Hidâye, 1/41; İbn Kudâme, Muğnî, 1/424; Bennâ, age.. 111/17
414 İ. Muhammed, Asi, 1/132, Hucce, 1/84; Şafiî, Ümm, 104; Salih b. Ahmed, Mesâil, III/224; Sehnûn, Müdevvene, 1/57; Kâsânî, Bedâiu's-sanâV, 1/147; Bennâ, age., 111/26
415 Sehnûn, age., 1/57; Şîrâzî, Mühezzeb, 1/56; Merğınânî, Hidâye, 1/41; İbn Kudâme, age., 1/419
192_________________________________________________Ezan ve Kamet
247/1117- Abdülaziz b. Abdülmelik b. Ebû Mahzûre'den:416
Ona Abdullah b. Muhayriz nakletti;
Ebû MahzÛre (Radıyaiiaha anh) Abdullah'ı Şam bölgesi için yolculuğa hazırladığında Abdullah onun himayesinde bir yetimdi. Abdullah anlatmaya şöyle devam etti:
Ebû Mahzûre'ye dedim ki:
'Ey Amcam! Ben Şam bölgesine gidiyorum ve korkarım ki orada senin ezan okuman ile ilgili olay bana sorulacak.'
Ebû Mahzûre:
'Evet, bir grup içerisinde (Bir rivayette; on genç içinde) olduğum hâlde yola çıkmıştım. Huneyn'in bir yolundaydık, Rasûlullah da Huneyn'den dönmüştü ve yolun bir bölümünde bizimle karşılaştı.
Rasûlullah'ın (Saiiaiiaha aleyhi ve seiiem) yanında kendi müezzini ezan okumaya başladı. Biz yoldan sapan kişiler olarak müezzinin dediğini tekrar edip alay ederek bağırıp çağırdık. Rasûlullah bu sesi duyunca yanına gelmemiz için adam gönderdi, huzuruna vardık ve şöyle dedi:
"Duyduğum o gür sesi olan kişi hanginiz?"
Topluluk beni işaret etti ve hepsi bunu doğruladı. Rasûlullah onları gönderdi ve beni salmadı, sonra da şöyle dedi:
"Kalk ve namaz ezanı oku!" Ben kalktım, hâlbuki o anda bana Ra-sûlullah'tan ve emrettiği şeyden daha kötü gelen bir şey yoktu. Rasûlullah'ın yanında kalktım ve bana bizzat kendisi ezan okumayı öğretti, şöyle dedi:
"De ki: Allahü Ekber, Allahü Ekber,
Eşhedü enlâ Üâhe İllallah, Eşhedü enlâ İlahe İllallah,
Eşhedü enne Muhammeden Rasûlullah, Eşhedü enne Muhammeden Rasûlullah"
Sonra Rasûlullah : "Bunları tekrar et ve sesini yükselterek söyle!" dedi ve devam etti: *
"Eşhedü enlâ İlahe İllallah, Eşhedü enlâ İlahe İllallah,
Sened:;'J
Sahih: Müsned, 111/408, H.no:15316; Benzer rivayetler için bk. VI/401, H.no:27127; III/408-409, H.no:15315; III/409, H.no:15317; III/408, H.no:15312-15214; Müslim. Salât, 6; Ebû Dâvûd, Salât, 28, H.no:500-50I, 503-505; Nesâî, Ezan, 3, 9, H.no:627, 636; Tirmizî, Salât, 26, H.no:191-192 (sahih); tbn Mâce, Ezan, 2, H.no:708-709; Dârimî, Salât, 7, H.no:I199. Bennâ hadisin İbn Huzeyme ve İbn Hıbbân tarafından da nakledildiğini ifade eder. Bk. Bülûğu'l-emânî, IİV21.
EbÛ Mahzûre (Evs b. Mi'yer b. Levzen b. Rabîa b. Urayc b. Sa'd b. Cümah) el-Kuraşî el-Cumahî, Mekke'nin fethinden sonra Allah Rasûlü'nün Mekke'ye müezzin olarak atadığı ve kendisine bereket duası yaptığı bir sahâbİdir. KUnyesİ ile meşhur olmuştur. Bk. İbnü'1-Esîr, ÜsdÜ'l-ğâbe, 1/329-330, Trc.no:324.
Dârimf nin rivayetinden, bir nevi güzel ezan okuma yarışması düzenlenerek Ebû Mahzûre'nin en güzel ezan okuyan kişi olduğu ve müezzinliği hak ettiği anlaşılmaktadır:
Bk. Dârimî, Salât, 7, H.no:l 199.
Ebû Mahzûre'den (Radtyaltahü anh) nakledilen diğer rivayetler için bk. 248-251/1118-1121. hadisler.
Ezan ve Kamet_____________________________________________________193
Eşhedü enne Muhammeden Rasûlullah, Eşhedü enne Muhammeden Rasûlullah"
Hayye ate's-Salâh, Hayye ala's-Salâh,
Hayye ale'l-Felâh, Hayye ale'l-Felâh,
Allahü Ekber, Allahü Ekber,
Lâ İlahe İllallah."
Daha sonra ben ezanı bitirince yanına çağırdı ve içinde gümüş (para) bulunan bir keseyi bana verdi. Sonra Rasûlullah elini EbÛ Mahzûre'nin alnına koydu ve yüzünde iki kere dolaştırdı, sonra kollan417 üzerine, sonra da karaciğeri üzerine indi, ardından Rasûlullah'ın eli Ebû Mahzûre'nin göbeğine indi/mesh etti ve şöyle dua etti:
"Allah seni mübarek kılsın! " Bunun üzerine ben:
'Ey Allah'ın Rasûlü! Bana emret Mekke'de ezan okuyayım' deyince şöyle buyurdu:
"Tamam, bunu sana emrettim."
Önceden bende bulunan Rasûlullah'a ait kötü düşünceler gitti, bu duygular Rasûlullah'a karşı bir sevgiye dönüştü. Ben Mekke'de Rasûlullah'ın görevlisi (valisi) Attab b. Useyd'in yanına geldim, Rasûlullah'ın emri üzerine onun maiyetinde ezan okudum.'
§(Râvi ekledi;) Ebû Mahzûre'ye ulaşan ailemden kendisine ulaştığım kişiler Abdullah b. Muhayzir'in bana anlattığı bu haberin bir benzerini naklettiler.
AÇIKLAMA
Peygamberimiz'in müezzinleri hakkında çeşitli rivayetler bulunmaktadır. Bunlara göre şu kişiler o dönemde müzezzinlik yapmışlardır:
A-Sürekli Olarak Ezan Okuyanlar
1-Medine'de:
a-Biîâl Habeşî (Radıyaüaha anhy. (Mekke'de ilk Müslüman olanlardan olup işkenceye maruz kalanlardandır. Ancak Hz. Ebû Bekir'in onu satın alıp âzâd etmesiyle özgürlüğüne kavuşmuştur. Hicretin 1. yılında Hz. Peygamberin İsteğiyle İlk ezan okuyan kişidir. Bundan sonra Medine'de sürekli müezzinlik yapmış, Rasûlullah'ın yanından hayatı boyunca hiç ayrılmamıştır. Ona abdest suyu getirir, sütre olarak kullanılan harbesini taşır, nöbetler de dahil birçok yerde görev almıştı. Mekke'nin fethinde Kabe'de İlk fetih ezanını okuyan kişidir. Hz. Peygamberin vefatından sonra üzüntüsünden dolayı hiç ezan okumamıştır. Hz. Ebû Bekir'in halifeliği döneminde Suriye'ye gitmek için izin istemiş ancak halifenin ısran üzerine Medine'de kalmıştır, Hz. Ömer'in halifeliği döneminde ise Medine'den ayrılıp Suriye'deki fetih hareketlerine katılmıştır. Bazı Müslümanlar Bilâl'in ezan okuması için halifeye müracaat etmişler; halifenin İsteği üzerine Bilâl ezan okuyunca herkes gözyaşları içinde onu dinlemiş, sanki Rasûlullah dirildi de geldi zannetmişlerdi.Bilâl Habeşî altmış yaşında Dımeşk'te vefat etti. Hz. Ömer onun hakkında şöyle demişti: 'Ebû Bekir efendimizin efendimizi (Bilâl'ı) âzâd etmiştir.'41*)419
417 Metinde (^ Jt) iti eti üzerinde, şeklinde geçmektedir. Arapça'da U) el kelimesi ile parmak
ucundan omuz köküne kadar kısım kastedildiği için burada kollan şeklinde terceme edildi.
418 Buhari, Fedailü ashabi'n-nebî, 23
419 tbnÜ'1-Esîr, Üsdü'l-ğâbe, 1/243-245; Zehebî, Siyeru a'lâmi'n-nübelâ, 1/347-360; İbn Hacer, İsâbe, 1/165
194_____________________________________________________Ezan ve Kamet
b-Abdullah/Amr b. Ümmi Mektûm (RadıyatUM anhy. İsmi Medine ehline göre Abdullah, İrak ehline göre Amr'dır, İbn Hacer (v.852/1448) el-İsabe'dc Amr isminin daha çok kullanıldığını zikreder. Gözleri küçükten âmâ olup, Peygamberimiz'İn Medine'deki müezzinidir. Bedir'den sonra hicret ettiği rivayeti yanında Bedir savaşma katıldığı da nakledilmektedir. Bu iki rivayetten; onun hicretinin küçük Bedir seferinden sonra, ama Bedir savaşından önce olduğunu anlayabiliriz. Rasûlullah kendisini çok severdi, Tebuk seferine çıkacağında Medine'de yerine Abdullah'ı bıraktı ve o da insanlara imamlık yaptı. Bilâl Habeşî sabah vaktinden önce ezan okurdu ki oruç tutacaklar son hazırlıkların] yapabilsin, onun ezanı uyarı niteliğindeydi. İbn Ümmi Mektum da fecr açılıp kendisine sabah oldu denildiğinde vakit ezanını okurdu. Abese sûresinde hatırlatılan olay sebebiyle Peygamberimiz kendisine özen gösterir, hürmet ederdi. Cihada katılmayı çok isterdi, son olarak Kadisiye savaşına üzerinde zırh ve elinde siyah bir bayrakla katılmıştı. Bu savaştan sonra vefat etti, bazıları o savaşta şehit oldu, dediler.420
2-Mekke'de:
-Ebû Mahzûre (Radıyaliahü aııhy. Adı Evs olan bu kişi Peygamberimiz Huneyn'den Mekke'ye dönerken Cİ'râne yolunda onunla karşılaşmış ve yukarıda hadiste geçen hâdise Üzerine Müslüman olmuştu.42 Sesi güzel ve gür olduğu için Rasûlullah onu Kabe'nin müezzini olarak görevlendirdi. Ebû Mahzûre Rasûlullah'ın Mekke'den ayrılmasına kadar Bilâl Habeşî İle birlikte ezan okudu. Vefat edinceye kadar ezan okuma görevine devam etti. Mekke'de ezan okuma görevi İmam Şafiî zamanına kadar Ebû Mahzûre ve oğullarının nesli elinde kaldı. Ebû Mahzûre'nin Rasûlullah'ın okşadığı alnına düşen saçlarını hiç kestirmemesi Peygamberimize olan derin saygı ve sevgisini göstermektedir.422
3-Kuba'da:
-Sa'd el-Karaz (Radıyaitaha anhy. (Rasûlullah döneminde Küba müezzini olan bu sahabi Peygamberİmiz'in âhirete irtihâli ile Üzüntüsünden müezzinliği bırakan Bilâl Habeşî42 yerine Medine'de Mescid-İ Nebevî'de müezzinlik yaptı.)
B-Nadir Olarak Ezan Okuyanlar -Abdülaziz b. Esam (Radtyaiiahu anhy. Bir kere ezan okumuştu. -Ziyad b. Haris es-Südâî (Radıyaitaha anhy. Bir defa sabah ezanı okumuş ve kamet etmişti.
-Sevbân (Radıyaitaha anhy. Birkaç kere ezan okumuştu.
-Hz. Osman (Radıyaitaha anhy. Rasûlullah'ın huzurunda minberin yanında ezan
ı 424
okumuştu.
§llk kamet eden; Abdullah b. Zeyd'dir (Radıyattahu a»hi
425
420 Müslim, Salât, 7; Sıyâm, 38;Zehebî, Siyeru a'tâmi'n-nübelâ, 1/360-364; tbn Hacer, age.. 11/523
421 Müslüman olması ile ilgili hâdise için bk. Müsned Trc. H.no: 247/1117
422 İbn Sa'd, Tabakât, III/232-234; Zehebî, age., III/l 17-119; Nevevî, Tehzibü'l-esmâ ve'l-lügâu 11/266-267
423 tbn Sa'd, Tabakât, III/234
434 Bk.Kettânî, Hz. Peygamber'in Yönetimi (Trc. Ahmet Özel), 1/156-158 425Kettanî,age.I/157
Ezan ve Kamet 195
248/1118- Sâib ve Ümmü Abdilmelik b. Ebû Mahzûre'den:426
Bu iki râvinin naklettiğine göre Ebû Mahzûre (Radıyatiahü <mh) şöyle
anlattı:
'Ben on gençle beraberken Hz. Peygamber'Ie (Saiiaiiahu aleyhi ve seiiem)
karşılaştım. O esnada, insanlar içinde en çok kızdığımız/hoşlanmadığımız ki-
Sened: JiDı & \\ '^ ıjji*^ ^ J'y w£->1
Sahih: Müsned, III/408, H.no:15312-15313; Ebû DâvÛd, Salât, 28, H.no:500-501, 503-505; Bennâ hadisin Ebû Dâvûd, Beyhakî, Dârekutnî ve Tahâvî tarafından da nakledildiğini, senedinin ceyyid olduğunu söyler. Bk. Bulûğu'l-emânî, IH/21.
Ebû Mahzûre'den (Radıyallahü anh) nakledilen diğer rivayetler için bk. 247, 249-251/1117, 1U9-1121. hadisler.
196_____________________________________________________Ezan ve Kamet
siydi. Onlar ezan okumaya başlayınca biz de kalktık ve onlarla alay eder bir şekilde ezan okumaya/tekrarlamaya başladık.RasûluIlah:
"O gençleri bana getirin!" dedi. (Biz yanına gidince de:)
"Ezan okuyun!" dedi.
Gençler ezan okudular, ben de onlardan birisiydim. (Sonra) Rasûlullah (bana):
"Evet, işte sesini duyduğum kişi bu, sen git ve Mekkelilere (namaz vakitlerinde) ezan oku!" dedi. (Ebû Mahzûre'nin) alnını mesh etti ve şöyle buyurdu:
"De ki: Allahü Ekber, Allahü Ekber, Allahü Ekber, Allahü Ekber,
(Gizlice) Eşhedü enlâ İlahe İllallah (de ve) iki kere söyle!
(Gizlice) Eşhedü enne Muhammeden Rasûlullah (de ve) İki kere söyle!
Sonra sesini yükselterek şunları söyle!
Eşhedü enlâ İlahe İllallah, iki kere söyle!
Eşhedü enne Muhammeden Rasûlullah, iki kere söyle!
Hayye ale's-Salâh, Hayye ala's-Salâh,
Hayye ale'l-Felâh, Hayye ale'l-Felâh, bunları ikişer kere söyle!
Allahü Ekber, Allahü Ekber,
Lâ İlahe İllallah.
Sabah vaktindeki birinci ezanı okuduğunda şunları ekte: es-Salâtü Hayrun mine'n-Nevm, es-Salâtü Hayrun mine'n-Nevm, Kamet ettiğinde de şunları ekle: Kad Kameti's-Salâh, Kad Kameti's-Salâh
Duydun (anladın) değil mi?.."
§Ebû Mahzûre bundan sonra perçemindeki saçları ne tıraş etti, ne de ayırdı, çünkü Rasûlullah oraya elini değmişti/mesh etmişti.
§Muhammed b. Bekr, İbn Cüreyc yoluyla Osman b. Sâib'den, o da Ümmü Abdilmelik b. Mahzûre yoluyla Ebû Mahzûre'den (Radıyatia/uianh) şöyle nakletti:
Rasûlullah (Saiiaiiaha aleyhi ve setiem)Huneyn't giderken ben de on gençle beraber yola çıkmıştım...(Hadisin devamını yukarıdakinin benzeri şekilde nakletti ve ekledi:)
Ezanda Allahü Ekber, Allahü Ekber, iki keredir.
(Râvi) Ravh da: iki kere, olduğunu belirtti.
Ezan ve Kamet_____________________________________________________197
249/1119-Ebû Mahzûre'den (Radtyaiiahü mhy.427
Ben Hz. Peygamber (Saüaiiahu aleyhi ve setiem) döneminde sabah ezanı okuyordum; Hayye ale'l-Felâhîan söyledikten sonra es-Salâtü Hayrun mi-ne'n-Nevm, es-Salâtü Hayrun mine'n-Nevm, derdim; yani ilk ezanda.
Sened: uCL. Jt ^ *vh '^ '^ ^-*)\ xi jıi
Sahih: Müsned, III/408, H.no:15314; Nesâî, Ezan, 3, 9, H.no:627, 636; Bennâ hadisin Beyhakî ve Nesâî tarafından da nakledildiğini, senedinin ceyyid olduğunu söyler. Bk. Bütûğu'l-emânl IH/21.
EbÛ Mahzûre'den (Radıyallahü anh) nakledilen diğer rivayetler için bk. 247-248, 250-251/U17-1118,1120-1121. hadisler.
198_____________________________________________________Ezan ve Kamet
250/1120- EbÛ Mahzûre'den (Radiyatiahü anh):42*
Rasûlullah (Saiiaiiahü aleyhi ve seitem) kendisine ezanı on dokuz kelime ve kameti on yedi kelime olarak Öğretti.
Ezan:
Atlahü Ekber, Allahü Ekber, Allahü Ekber, Allahü Ekber,
(Gizlice) Eşhedü enlâ İlahe İllallah, Eşhedü enlâ İlahe İllallah
(Gizlice)425 Eşhedü enne Muhammeden Rasûlullah, Eşhedü enne Muhammeden Rasûlullah
(Sonra sesini yükselterek;)
Eşhedü enlâ İlahe İllallah, Eşhedü enlâ İlahe İllallah
Eşhedü enne Muhammeden Rasûlullah, Eşhedü enne Muhammeden Rasûlullah
Hayye ate's-Salâh, Hayye ala's-Salâh,
Hayye ale'l-Felâh, Hayye ale'l-Felâh,
Allahü Ekber, Atlahü Ekber,
Lâ İlahe İllallah.
Kamet, ikişer ikişer:
Allahü Ekber, Allahü Ekber, Allahü Ekber, Allahü Ekber Eşhedü enlâ İlahe İllallah, Eşhedü enlâ İlahe İllallah, Eşhedü enne Muhammeden Rasûlullah, Eşhedü enne Muhammeden Rasûlullah,
Hayye ale's-Salâh, Hayyeale's-Salâh, Hayye ale'l-Felâh, Hayye ale'l-Felâh, KadKameti's-Salâh, KadKameti's-Salâh, Allahü Ekber, Allahü Ekber, Lâ İlahe İllallah/
Sened: Îi5
Sahih: Müsned, III/409, H.no:15317; Bennâ hadisin Şâfıî, Ebû DâvÛd, Tirmizî, Nesâî, tbn Mâce, Dârimî, Beyhakî, Dârekutnî, Taberânî ve Hâkim tarafından da nakledildiğini, senedindeki zayıflığından dolayı birtakım tenkidlerin yapıldığını; fakat, İbn Dakîk el-îd'İn bunu reddederek hadisi sahih saydığını, Tirmizî'nin de: "hasen-sahih" dediğini söyler. Bk. Bulûğu 'l-emânî, 111/22.
Ebû Mahzûre'den (Radıyallahü anh) nakledilen diğer rivayetler İçin bk. 247-249, 251/1117-1119, 1121. hadisler.
429 Yanlış anlaşılmaması için terci' denilen gizlice tekrar parantezle belirtilmiştir. (Bk. bir önceki hadis, 248/1118)
Ezan ve Kamet 199
251/1121- Muhammed b. Abdülmelik b. Ebû Mahzûre babası yoluyla dedesinden430 (Radtyaiiaha anhüm) nakletti;431
Peygamberimiz' e (Sallallahü aleyhi ve sellemy.
'Ey Allah'ın Rasûlü! Bana ezanın yolunu/şeklini öğret' deyince başımın Ön tarafım sıvazladı ve şöyle buyurdu: "Sesini yükselterek, ikişer ikişer: Allahü Ekber, Afiahü Ekber, de!
Sonra ikişer kere hafif sesle: Eşhedü enlâ İlahe İllallah, Eşhedü enlâ İlahe İllallah, Eşhedü enne Muhammeden Rasölullah, Eşhedü enne Muhammeden Rasûlullah, dersin.
Sonra sesini yükselterek iki kere:
Eşhedü enlâ İlahe İllallah,
İki kere de:
Eşhedü enne Muhammeden Rasûlullah, (dersin, sonra:)
Hayye ale's-Salâh, Hayye ale's-Salâh,
Hayye ale'l-Felâh, Hayye ale'l-Felâh, bunları ikişer kere söylersin.
Eğer sabah namazı için ezan okuyorsan:
es-Salâtü Hayrun mine'n-Nevm, es-Salâtü Hayran mine'n-Nevm, (cümlesini eklersin ve:)
Allahü Ekber, Allahü Ekber,
Lâ İlahe İllallah (diyerek ezanı tamamlarsın.)"
430 Yani dedesi Ebû Mahzûre'den nakletti.
m Sened: -C* 'J i>j£Jı efc. jU& 'J &J* t&-
Sahih: Müsned, III/408-409, H.no:15315; Bennâ hadisin Şafiî, Müslim, Ebû Dâvûd, İbn Mâce, ve Beyhakî, tarafından da rivayet edildiğini söyler. Bk. Bülûğu'l-emânî, 111/22.
Ebû Mahzûre'den (Radıyallahü anh) nakledilen diğer rivayetler İçin bk. 247-250/1117-1120. hadisler.
200 Ezan ve Kamet
252/1122-îbn Ömer'den (Radıyaiiahu anhümây.432
Ezan Rasûlullah (Saiiaiiahu aleyhi ve seiiem) döneminde ikişer söylenirdi. (Haccac: ikişer ikişer olduğunu belirtti.) Kamet ise birer kelime ile (tekrar edilmeksizin) söylenirdi. Ancak, Kad Kameti 's-Salâh, Kad Kameti 's-Salâh, cümlesi (iki kere tekrarlanırdı). Biz kameti duyduğumuzda abdest alır ve namaza yetişirdik.
ŞHaccac, Şu'be'den:
Benî Hilal'in mescidi (olan) Urban (mescidi)433 müezzini Ebû Ca'fer, büyük mescidin434 imamı olan Müslim Ebu'l-Müsennâ'dan şöyle rivayet etti, deyip bu hadisin benzerini zikretti.
Sen6<ı: ^-^ ^^uiı
Sahih: Müsned, H/8-5, H.no:5569-5570; Benzer rivayetjçin bk. 11/87, H.no:5602; Tayâlisî, III/432, H.no:2035; Ebû Dâvûd, Salât, 29, H.no:510; Nesât, Ezan, 2, H.no:626.
Bennâ hadisin Şafiî, EbÛ Dâvûd, Nesâî, Dârimî, Beyhakî, Dârekutnî, İbn Huzeyme, Ebû Avâne, Tahâvî ve Hâkim tarafından da nakledildiğini, Ya'merî'nin Tirmizî şerhinde: "İbn Ömer hadisinin isnadı sahihtir" dediğini söyler. Bk. Bulûğu'l-emânî, 111/23.
Enes'ien (RadıyaUahüanh) şahidi için bir sonraki 253/1123. hadise bk.
433 "Urban Mescidi" şeklindeki okunuşu için bk. el-Müsned, Thk. Şuayb el-Arnavut, IX/4O5; İbn Hibbân, Sikât, V/392, Trc.no:5355; İbn Hacer, Tehzîbü't-Tehzîb, MI/61, Trc.no:226; Zeylaî, Nasbu'r-râye, 1/262.
Aynı rivayet başka hadis kitaplarında Uryân mescidinin müezzini (oı^ı -**_ ö>y)
şeklinde geçmektedir. {Ebû Dâvûd, Salât, 30; Nesâî, Ezan, 28; Beyhaki, es-Sünenü'l-kübrâ, 1/413; Mizzî, Tehzîbü'l-Kemâl, XXIV/332; îbn Hacer, Tehzîbü't-Tehzîb, IV/300; IX/15)
Bu mescidin Kûfe'de olduğu nakledilmektedir. (Bk. Azimâbâdî, Avnü'l-Ma'bûd, 11/144-145)
434 Burada mevsûfun sıfata izefeti söz konusudur. Kûfelİ lisan âlimlerine göre bu durum herhangi bir takdire ihtiyaç kalmaksızın caizdir, Basraiı âlimlere göre ise (^IjM ji&ı -u—) şeklinde takdir yapılmalıdır. Ancak iki ekole göre de mâna aynıdır. (Bk. tbn Hacer, Fethu 7-Bârî, V/198); Büyük Mescid şeklinde terceme edilmesinin sebebi iki ayrı rivayette
lafzı (j>rV< -u—•) olarak geçmektedir. (Bk. Ebû Dâvûd, Salât, 511; Nesât, Ezan, 28)
Ezan ve Kamet 201
253/1123- Enes b. Mâlik'ten (Radtyaiiaha onAj:435
Bilâl ezam ikişer ve kameti birer kere tekrarla emrolundu.
§Enes b. Mâlik'ten (Radtyaitahü anh) ikinci tarikle gelen rivayet: Bilâl ezanı ikişer ve kameti birer kere tekrarla emrolundu.
(Bunu) Eyüb'e nakledince o da: 'ancak kamet {kod kameti's-salâh lafzı) bundan müstesnadır' şeklinde olduğunu belirtti.
435 Sened: îbu ^ 'j- i^yf öîi. vi*jj> '■&■ (35*
Sahih: Müsned, İÜ/103, H.no:11940; Benzer rivayet için bk. İÜ/189, H.no:12906; Buhâti, Ezan, 1-3; Müslim, Salât, 4; Ebü DâvÛd, Saiât, 29, H.no:508; Tirmizî, Salât, 27, H.no:193 (îbn Ömer'den de nakledildiğini söyleyen Tîrmİzî hadisin "hasen-sahih" olduğuna hükmeder); Nesâî, Ezan, 2, H.no:625; İbn Mâce, Ezan, 6, H.no:729-730; Dârimî, Salât, 6, H.no:1196-1198; Tayâüst, IH/567, H.no:2209; EbÛ Yala, V/179-1SO, 187, H.no:2792-2793,2804.
EbÛ Kılâbe, Abdullah b. Zeyd el-Ceremî'dir.
İbn Ömer'den (Radıyallahü anhümâ) şahidi için bir Önceki 252/1122. hadise bk.
202_____________________________________________________Ezan ve Kamet
254/1124-Avn b. Ebû Cühayfe babasından (Radıyaiiaha anh) nakletti:436 Bilâl'ı (Radtyaiiahü anh) ezan okurken gördüm, ağzını (yani başını) takip ettim, bir oraya bir buraya dönüyordu ve iki parmağı iki kulağındaydı.
Rasûlullah da (Saiiaiiaha aleyhi ve seiiem) deriden olduğu görülen kırmızı küçük bir çadır/çardak437 içindeydi. (Sonra) Bilâl elinde orta boylu bir değnek438 ile geldi, Rasûlullah onu alıp (namaz kılacağı yere sütre olarak) dikti ve namazı kıldı.
§Râvilerden Abdürrezzak, bunu Mekke'de duyduğunu ve bu haberin '(Rasûlullah) bu vadide439 önünden440 köpek, kadın ve merkep geçer bir hâldeyken (namazı kıldı) ve Üzerinde kırmızı bir elbise vardı, sanki şu anda onun ayak bileklerinin parlaklığını441 görür gibiyim' şeklinde geldiğini de nakletti.
§Süfyan ise rivayetin, 'çizgili Yemen kumaşından442 olduğu görülen' şeklinde de geldiğini nakletti.
NOT: Ezan okurken sesin daha fazla mekâna dağılması için hay'ale'Ierde müezzinin başını sağa ve sola çevirmesinin caiz olduğunu bu ve benzeri rivayetlerden anlamaktayız. Vücûdu sabit olduğu hâlde başı çevirmenin cevazında da ittifak vardır.
436 Sened:
Sahih: Müsned, IV/308, H.no:18665; Benzer rivayetler için bk. IV/308, H.no:18655-18657 (Bathâ'da), 18658-18659, 18661 (Ebtah'ta), 18663 (19/327. hadis); 18664 (Mina'da); IV/307, H.no:18649-18650, 18652 (150/1320. hadis), 18653; IV/309, H.no:18666-I8668; İV/309, H.no:18673; Buharı, Vudû', 40; Ezan, 18-19; Salât, 17; Libâs, 42; Meğâzî, 57; Müslim. Salât, 250, 253; Ebû Dâvûd, Salât, 34-35, 101. H.no:520-521, 688; Tirmizî, Salât, 30, H.no:197; Nesâî, Salât, 12, H.no:468; Taharet, 103, H.no:137; Kıble, 21, H.no:770; İbn Mâce, Salât, 3, H.no:711; Dârimî, Salât, 8, H.no:1201-1202; Bennâ hadisin Nesâî, İbn Huzeyme ve İbn Hıbbân tarafından da nakledildiğini, Tirmizî'nin hadisi hasen saydığını söyler. Bk. Bülûğu'l-emânî, 111/12.
Diğer rivayetlerde olayın cereyan ettiği yerin ismi de telaffuz edilmektedir: 18664. hadis: Mina; 18650. hadis: Bathâ; 18659. ve 18661. hadis: Ebtah. İsmi zikredilen yerler aynı bölgenin sınırları içinde yer atan mahallerdir.
Ebû Cühayfe, Vehb b. Abdullah (Vehb es-Süvâî)'dir. Küçük yaşta Müslüman olmuş, henüz bulûğ çağına ermemişken Hz. Peygamber vefat etti. Kendisi ise h.74 yılında Kûfe'de hayatını yitirdi. Bir rivayette Ebû Cuhayfe'nİn (Radıyallahü anh) ismi Vehb b. Abdullah es-Süvâî olarak geçmektedir. Bk. IV/307, H.no: 18658.
Ayrıca bk.19/327. hadis. Ebû CUhayfe'den benzer bir rivayet için bk.450/I320. hadis.
437 Kubbe (yiı); çadırdan yapılan küçük çardaktır ki mescidde itikâfa girenler veya geçici olarak bir yerde konaklayacakların kalacağı pratik-küçük çadıra denir. Bk. tbnü'1-Esîr, Nihâye, IV/3; İbn Hacer, Fethu'l-Bârî, IV/276; Bazı rivayetlerde kırmızı elbise lafzı ile gelmektedir. Bk. Ebû Davûd, Salat, 24 H.no 520
438 Râzî, Muhtâru's-Sıhâh, 457
439 Bathâ, (*uW); vadi, geniş alan demektir. (Bk. İbnli'1-Esîr, Nihâye, 1/134); Bu vadinin
Mekke ile Mina arasında olduğu belirtilmektedir. (Bk. İbn Hacer, Fethul-Bârî, IH/590)
440 Bk. Ebû Avâne, IV/49; Müsned, IV/308; Hâkim, 1/202
441 MübârekpÛrî, Tuhfetü'l-ahvezU 1/503
442 İbnü'1-Esîr, age.. IV/64-65; İbn Hacer, Fethu'l-Bârî, III/115,135
Ezan ve Kamet________________________________________._____________203
Peygamberimiz namazı Mekke'deki bu vadide yolcu olduğu için iki rekat kılmış ve kıble tarafına sütre dikmiştir.443 Bu uygulamadan kırsal alanlar gibi namaz kılanın önünden geçenlerin bulunması ihtimali olan mekânlarda sütre dikilmesinin sünnet olduğu anlaşılmaktadır..
255/1125-İbn Ebî Mahzûre babasından ya da444 dedesinden nakletti
445 (Radtyallahü anh)'
Rasûlullah (SaMiaM aleyhi ve seiiem) ezan okuma işini bize ve mevl âl arımıza,446 Kabe'de su dağıtmayı (sikiyeyi) Haşim oğullarına ve perdedarlık (hicâbe) görevini de Abdüddâr oğullarına bıraktı.
AÇIKLAMA
Ezanda terbi* (*—-j>ı), yani tekbirin dört kere olması rivayeti ziyade ile geldiği
için tercih edilir, çünkü sika (güvenilir) râvilerin ziyedeli rivayetleri makbuldür.
Kametin ikişer olması rivayeti Ebû Mahzûre'den gelmektedir ki o da Mekke-nin fethinden sonra Müsiüman olmuştur. Dolayısıyla Bilâl Habeşî'den gelen kametin tek olma rivayetinden sonra varid olmuştur ve sonraki rivayeti almak efdaldir, sonrakini nesh etmiş olabilir. Bu görüş Hanefîler, Süfyan es-Sevrî ve İbnü'l-Mübarek'e
443 Müsned, IV/308
444 Ahmed b. Hanbel'in senedindeki 'ya da dedesinden' şeklindeki şüphe Hâkim ve Taberânî'nin rivayetlerindeki senedlerde bulunmamaktadır. Bu nedenle İbn Ebî Mahzûre'nin babası Ebû Mahzûre'den naklettiği haberi kesinlik kazanmakta, ayrıca bu rivayetlerde isim Ebû Mahzûre'nin oğlu AbdÜlmelik olarak beyan edilmektedir. (Bk. Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, VII/175, H.no:6737; d-Mu'cemü'l-evsat, 1/230, H.no:757; Hâkim, III/589, H.no:6182)
445 Sened: J* 'J, j«'ii ı&- jıi ^'j>\ 'J. Uk ı&-
Hasen: Müsned, VI/401, H.no:27128; Taberânî, et-Mu'cemü'l-kebîr, VII/175, H.no: 6737; et-Mu'cemü'l-evsat, 1/230, H.no:757; Hâkim, III/589, H.no:6182; Bennâ bu hadisi diğer kaynaklarda bulamadığını söyleyerek, Heysemî'nİn eserinde: "Hadisin Ahmed b. Hanbel tarafından nakledildi, senedinde mliphem bir râvi bulunmaktadır (Heysemî, Mecma', 1/336)" dediğini nakleder. Bk. Bulûğu 'l-emânî, 111/25. Heysemî, eserinin bir başka yerinde: "Hadisi Ahmed b. Hanbel Müsnedi'inde Taberânî ise Kebir ve £vraf*ında nakleder. Senedinde Hüzeyl b. Bilâl el-Eş'arî bulunmaktadır. Ahmed b. Hanbel ve diğerleri sika, Nesâî ve diğerleri zayıf sayar" der. Bk. Mecma', III/285. Hadisin senedinde yer alan HUzeyl b. Bilâl el-Fezârîel-Medâinî zayıf sayılmıştır. İbn Sa'd: "Hadiste zayıftı", Ebû Zür'a er-Râzî: "Kuvvetli değildir", Yahya b. Maİn: "Bİr şey değildir, İsnadlarda kalb yapar, mürselleri merfu yapar", Ahmed: "Bİr beis görmüyorum" derler. İbn Şahin ve İbnü'l-Cârûd Duafâ'da zikrederler. Ahmed b. Hanbel Müsned'inde, bu râvinin sadece iki rivayetini nakleder, ibn Ebî Mahzûre'nin ismi AbdÜlmelik'tir.
446 Peygamberimiz özellikle Habeşlilerin seslerinin çok güçlü olduğunu bildiği için ezan görevini onlara vermiştir. Bk. Bennâ, age., M/25
204_____________________________________________________Ezan ve Kamet
aitir. Ancak cumhurun görüşü kametin tek olmasıdır, çünkü tek olması ile ilgili rivayetler daha kuvvetlidir ve tekbir dışında sadece kod kâmeti's-salâh sözü İki keredir (İmam Mâlİk'ten gelen kuvvetli görüşe göre o da bir keredir). Bazı âlimler İse kametin tek ya da çift olması arasında fark yoktur, ikisi de caizdir dediler, bu görüş İmam Ahmed b. Hanbel, îshak b. RâhÛye, Davûd b. Ali ve Muhammed b. Cerir'e aittir ve bu âlimler her iki rivayetle amel edilmesinde bir sakınca olmadığını, zira zıtlık bulunmadığını ifade ettiler. Tercih edilen görüş bu olsa gerek. Doğrusunu Allah bilir.447
§Rasûlullah Mekke'nin fethi sırasında yaptığı bir konuşmada şunları söylemişti:
"Dikkat edin! Kabe'nin hizmeti (sidâne) ve hacılara su temini (sikâye) dışında geçmişe ait bütün mefahir iddiası, kan ve mal davaları şu iki ayağımın altındadır.*
Kabe, yeryüzünün ilk mabedi olması yanında, Hz. İbrahim ile yeniden yapılmış ve Hz. Mühammed'le kıyamete kadar kutsallığı kalıcı olacak şekilde dünya gündemine yeniden girmiştir. Önün bu kutsallığı nedeniyle eski dönemlerden itibaren bakım ve temizliği yanında buraya gelenleri ağırlama işi üstün bir görev olarak yapılmıştı.
Kabe'nin anahtarını taşıyan kişi oranın hicâbe (bakımı ve perdedarlığı) görevini üstlenmiş demektir, buna sidâne de denir. Bu görev Hz. İsmail'den sonra Cür-hümîler'e geçmiş, sonra Huzâahlar'a ve onların reisi Huleyl b. Hubşiyye'nin kızı ile evlenen Kusay'a geçmişti. Kayınpederinin ölümünden sonra Kusay Mekke'nin hakimi oldu, Kabe'ye ve hacılara hizmet etme görevini yerine getirdi. Kusay'dan sonra oğlu Abdüddâr ve onun soyundan babadan oğula geçerek sırasıyla Osman b. Abdüddâr, Abdüluzza b. Osman Ebû Talha (Abdullah) b. Abdüluzza, Talha b. Ebû Talha ve Osman b. Talha'ya intikal etti. Bu görev Mekke'nin fethi sırasında Osman b. Talha'nm elinde bulunuyordu. Rasûlullah orayı açtırdı, putlardan temizledikten sonra içeride namaz kıldı. Dışarıya çıktığında Abbas ve Hz. Ali sikâye (su dağıtma görevi) yanında hicâbe görevinin de kendilerine verilmesini istedi, ancak Rasûlullah Osman b. Talha'yı çağırarak anahtarı ona verdi ve şöyle dedi:
"Gün iyilik ve vefa günüdür. Ey Ebû Tatha oğullan! Emaneti kıyamete kadar sizde kalmak üzere alın! Hicâbeyi sizden ancak zâlimler alır."449 Bu olaydan Peygamberimiz'in vefakârlığını ve ümmetin işlerinde akrabaları kayırmanın doğru hareket olmadığını, ayrıca kesin bir emir olmadığı sürece toplumdaki dengelerin fazla bozulmaması gerektiğini anlıyoruz.
Mekke'nin fethinden sonra Osman b. Talha Medine'ye geri döndü ve hicâbe görevi amcaoğtu Şeybe b. Osman tarafından yürütüldü. Rasûluilah'ın vefatından sonra Osman b.Talha Mekke'ye geri döndü ve Şeybe ile beraber hicâbe görevine katıldı. Sonra bu görev Şeybe b. Osman'ın oğulları tarafından devam ettirildi, herhalde Rasûlullah bu görevi Osman ile Şeybe'ye vermişti. Günümüzde de bu Şeybe soyundan gelen aile tarafından yürütülmektedir.450
§Kâbe'deki diğer görevler:
-Sikâye: Hicâbe dışında hacılara su dağıtma manasına gelen sikâye görevi bulunmaktaydı ve bu görevi Abdülmuttalip oğullan beraber yürütüyordu. Abdülmuttaüp'ten
447 1. Muhammed, Asi, 1/132, el-Hucce ala ehli'l-Medtne, 1/84; Şafiî, Ümm, 102, 104; Sehnûn, Müdevvene, 1/57-58; Kâsânî, Bedâiu's-sanâi', 1/147; Zerkeşî, Şerh alâ'l-Hırakî, 1/269, 273; Bennâ, age.. 111/26 MSAhmedb. Hanbel, 11/36,103
449 İbnStf d, Tabakât, 11/137
450 Muhammed b. Alevî b. Abbas, Fi Rihabi'l-Beyti'l-Haram, 125; DİA, Hicâbe md. XVü/431-432
Ezan ve Kamet_____________________________________________________205
bu görevi Abbas devralmıştı. "İslâm'ın hakimiyet dönemine kadar onlarda kaldı ve Mekke'nin fethinden sonra Rasûlullah da onlarda kalmasını onayladı.
-Rifâde: Mekke'ye gelen hacılara ikramda bulunmak, fakirleri gözetmek görevi Kusay tarafından yapılmıştı. Bu gelenek İslâm döneminde de devam etti.
-Kıyade: Kureyş'in Ukab (kartal) denilen sancağını savaş sırasında taşıma, barış zamanında koruma ve bakımı Mekke'nin fethine kadar Ebû Süfyan tarafından yerine getirilmişti.
Bunlar dışında Daru'n-Nedve ve sifaret (elçilik) gibi görevler de bulunmaktaydı.451
NOT: Bennâ 256/1126-265/1135.hadisleri sehven atlamıştır. Numaralama sistemini bozmamak için biz de bu sayılan burada kullanmıyoruz. Burada zikredilmeyen hadisleri Allah nasip ederse Ek Hadisler bölümünde terceme edeceğiz.
Ezan Okuma Karşılığında Ücret Almanın Hükmü
266/1136- Osman b. Ebu'l-Âs (Radıyallahüanhy.452
451 İbnü'l-Ezrakî, Ebu'l-Velid Muhammed b. Abdullah, Ahbaru Mekke, 1/1/194,195, 1/2/104-106; İbn Hacer, Fethu'l-Bari, IH/491, VI/548; Mekke Tarihi ile ilgili geniş bilgi için bk. Fakİhî, Ebû Abdullah Muhammed b. İshak, Ahbaru Mekke fi kadimi 'd-dehr ve hadîsih (I-VI)
452 c jt 'A i.....»I •* t. -». ■ ■ .t ı.. „-«.--
Sahih: Müsned, IV/21, H.no:16223; Benzer rivayetler için bk. IV/21, H.no:16224 (Mükerreri: IV/21, H.no:16225); İV/217, H.no: 17831; Ebû Dâvûd, Salât, 39, H.no:531; TirmizU Salât, 41,
206_____________________________________________________Ezan ve Kamet
RasÛlUİlah'a (Sattallahü aleyhi ve seltem):
'Ey Allah'ın Rasûlü! Beni kavmimin imamı yap!' deyince şöyle buyurdu: ,'
"Seri onların imamısın, onların zayıflarını/güçsüzlerini göz önünde bulundur (namazı hafif kıldır) ve ezan okumasına karşılık ücret almayacak bir müezzin edin!"
AÇIKLAMA
Ezan okuma karşılığında ücret almanın hükmünde âlimler ihtilaf etti:
1-Ücret almak haramdır, ancak hediye verilebilir. Bu ve Ebû Mahzûre'nin müezzin olma rivayeti bu konuda delildir, Ebû Mahzûre'ye verilen ücret değil, müezzin olarak tayininden Önce verilen bir hediyedir. Bu mütekaddimûn Hanelilerin görüşüdür, ancak müteahhirûn alimler buna ihtiyaç olduğu için cevaz vermişlerdir.
2-Ücret almakta bir beis yoktur, ancak almamak efdaldir. Bu ve benzeri rivayetlerde bir yasak yoktur, ancak efdal olan zikredilmiştir.
Mâlikîlere göre caizdir, Şafiî ve Hanbeli âlimlerin bu konuda iki görücü vardır. Bunlardan birisi caiz olması, diğeri de caiz olmamasıdır.453
H.no:209 (hasen-sahih); Nesâî, Ezan, 32, H.no:670; es-Sünenü'l-kübrâ, 1/509, H.no:1636; İbn Mâce, Ezan, 3, H.no:714; İkâme, 48, H.no:987:
^*w>(* ><3ı jjiij »un j "ji&j ötJ*. ıi j_ Jıî jü'İJi J* Jp< öy- 'fL'j «£■ «i>1 J^> ^ *j\ V- £ W övr
İbn Huzeyme, 1/221, H.no:423; İbn Ebî Şeybe, 1/206, H.no:2369; Humeydî, 11/403, H.no:906; Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, IX/52, H.no:8365; Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, 1/429; Hâkim, 1/314, 317, H.no:715, 722.
Osman b. Ebu'l-Âs, kendi kavmine (Taife) imam olduğunda, Hz. Peygamber, en zayıflarına göre namaz kıldıracağı, müezzin tutacağı ve bu müezzine herhangi bir ücret vermeyeceği ile İlgili tavsiyelerde bulunmaktadır. İmamın namazını kısa/hafif tutup hemen kıldırması ile İlgili tavsiyeler de 1377/2247. hadiste zikredilecektir.
Hadisin şâhİdlerİ:
a-Muğîre b. Şu'be'den (Radıyallahii anh) şahidi:
Taberânî, e/-Mu 'cemü't-kebîr, XX/434, H.no: 1057; Heysemî, hadisin Taberânî tarafından nakledildiğini, senedinde Sa'd el-Kat'î'nin bulunduğunu, bu râvi hakkında değerlendirmede bulunan birine rastlamadığını ifade eder. Bk, Mecma', II/3. Şayet burada bahsedilen râvî Saîd b. Kutn el-Kat'î ise bu zat hakkında Ebû Hatim: "şeyh" ifadesi kullanır. Bk. el-Cerh. IV/56.
b-lbn Ömer'den (Radıyatlahü anhünıâ) şahidi: ^ ii;ı : Jli î ,1 j : Jlî. İl J ,ulW ^ : ^* ^ Jlü . İ»ı J .iLj-V ji : j** ^V J*j Jt*: Jl>
Heysemî, hadisin Taberânî tarafından nakledildiğini, senedinde Yahya el-Bekkâ'nın bulunduğunu, bu râviyi Ahmed, Ebû Zür'a, Ebû Hatim ve Ebû DâvÛd zayıf; Yahya b. Saîd el-Kattân sika sayar. İbn Sa'd İse: "İnşaallah sikadır" der. Bk. age., II/3.
453 SehnÛn, Müdevvene, 1/62; Şîrâzî, Mühezzeb, 1/59; Kâsânî, Bedâi, 1/152; İbn Kudâme, MuğnU 1/430; Mevsılî, İhtiyar, 235-236
Ezan ve Kamet 207
* Ezanı Duyan Kişinin Söyleyeceği Sözler/Dualar
267/1137-EbÛRafİ' (Radıyallahü anh): 454
Hz. Peygamber'in tsaiiaiiahu aleyhi ve seiiem) şu hareketini nakletti: Rasûlullah ezanı dinlerken 'Hayye ale's-Salâh' ve ıHayye ale'l-Felâh'
kısmına kadar müezzinin dediğini söylerdi (tekrar ederdi), bu kısımlarda ise Lâ
Havle veLâ Kuvvete İllâ Billâh derdi.
Sened: jJÜJi J 'j* '^ <uı -Hasen: Müsned, VI/9, H.no:23756; Benzer rivayet için bk. Vl/391, H.no:27067 (Hocası Yahya b. Âdem kanalı ile ve aynı senedle nakleder); Buhâri, Ezan, 7 ('& ujı^m j^ Jfc'j ^ ju
. J^' ^Lj 4i 4!ı J^ ^î 12^- ü£i Jlîj ^)U Vi İy ^j j> V Jtî İ^İI Jp 'J- jlî dj Jlİ).
Senedindeki Âsim b. Ubeydullah zayıf biridir. İbn Hacer, bu zâtın zayıf olduğunu söyler. Bk. Takrîb, Trc.no:3065. Zehebî ise İbn Maîn'in "zayıf, Buhârî ve diğer âlimlerin "münkeru'I-hadis" dediklerini nakleder. Bk.Kâşif, Trc. no:2506. Bu râvi ile İlgili değerlendirme için bk. 34/76 ve 179/487. hadisler. Heysemî, hadisi Ahmed b. Hanbel, Bezzâr ve Taberânî Kebir'inde naklettiğini, senedindeki Âsim b. Ubeydullah'ın zayıf olduğunu, ancak İmam Mâlik'in kendisinden rivayette bulunduğunu belirtir. Bk. Mecma', 1/331. Şerik b. Abdullah b. Ebû Şerik en-Nehaî (v.177/793) hakkında bilgi için bk. 145/453. hadis.
Fakat hadis şâhidleri ile hasen li ğayrihî seviyesine yükselir:
a-Hz.Ömer'den (Radıyallahü anh) şahidi:
Müslim, Salât, 12; Ebû Dâvûd, Salât, 36, H.no:527.
b-Muâviye'den (Radıyallahü anh) şahidi için bk. 280-282/1150-1152. hadisler.
208 Ezan ve Kamet
268/1138-Abdullah b. Rubeyyi'a es-Sülemî'den (Radıyaiiahu a**;:455
Rasûlullah (Saiiaiiaha aleyhi \>e setiem) bir yolculuktayken ezan okuyan birisini duydu, o:
Eşhedü enlâ İlahe İllallah, deyince Hz. Peygamber de:
"Eşhedü enlâ İlahe İllallah" dedi. O kişi:
Eşhedü enne Muhammeden Rasûlullah, deyince Hz. Peygamber de:
"Eşhedü ennî Muhammedün Rasûlullah" dedi.
(Ezan bitince) Peygamberimiz: "(Gidin, bakın!) Bu kişiyi koyun çobanı ya da ehlinden uzakta bir yolcu olduğunu bulacaksınız" dedi.
Rasûlullah vadiden inince atılmış/Ölmüş456 bir kuzuyla karşılaştı ve şöyle dedi:
"Şu (ölmüş) yavrunun, sahibi için ne kadar değersiz olduğunu görüyor musunuz? Allah'a göre dünya işte bu kuzunun sahibi yanındaki değerinden daha düşüktür/ değersizdir."
269/1139- Hz. Âişe annemizden (Radıyaiiahu anhây.
.457
Sened: JJ Jj J o*^1 ■£ j* r^**11 o* £^ £ JÛ £/j öj*
Sahih: Mfcneİ, İV/336, H.no: 18866; Nesâî, Ezan, 25, H.no:663; Makdisî, Muhtara, IX/295, H.no:251; Heysemî, Ahmed b. Haabet ve Taberânî'nin Kebir'inde naklettiği rivayetin râvilerinin sahih hadis ricali olduklannı bchrttf. Bk. Mecma', t/335; X/287.
Bu rivayet için bk.230/1100. had».
456 Bu mânâyı gösteren rivayet Ahmed b. Hanbci, Ebû Ya'lâ ve Bezzar tarafından nakledildi. Bk. Heysemî, Mecma', X/286-287
Sahih: Müsned, VI/124. H.no:24814; Ân Htbbân, IV/58O] H.no:1683:
Ezan ve Kamet_____________________________________________________209
RasÛlullah {SaiiaiiaM aleyhi ve seiiem) ezan okuyan kişiyi işittiğinde şöyle derdi:
"Eşhedü enlâ İlahe İllallah ve Eşhedü enne Muhammeden Rasûlutlah."
271/1141-(Z.) Abdurrahman b. Ebî Leylâ'dan:
459
Bennâ hadisin Beyhakî, Hâkim ve tbn Hıbbân tarafından da nakledildiğini, Hâkim'in hadisi sahih saydığını söyler. Bk. Bulûğu 'l-emânî, 111/29. Hadisin şâhidleri:
a-Ebû Saîd el-Hudrî'den (Radtyallahu anh) şahidi için 277/1147. hadise bk. b-Muâvjye'den (Radıyallahü anh) şahidi için bk. 280-282/1150-1152. hadisler. c-Ümmü Habîbe'den (Radıyallahü anhâ) şahidi için 270/1140. hadise bk. d-Ebû Râfi'den (Radıyaitahüanh) şahidi için 267/1137. hadise bk. Sened: pp Jt'jt- ^ Ji'j* *£i ü'ji- jıi >ü 'j ÜiJ ıîâi.
Sahih: Müsned, VI/326, H.no:26646; Benzer rivayetler için bk. VI/425, H.no:27267; îbn Mâce, Ezan, 4, H.no:719; îbn Huzeyme, 1/215, H.no:412; Ebû Ya'lâ, XIII/67, 63, H.no:7U6, 7141-7142; Bennâ hadisin tbn Mâce, tbn Huzeyme ve Hâkim tarafından da nakledildiğini, râvilerinİn sika olduklarını söyler. Bk. Bülûğu'l-emânî, 111/29.
EbÛ Râfi'den (Radıyallahü anh) şahidi için 267/1137. hadise bk. Sened: 3£J-j j| J^-'j/ı ■£* 'J*- *Uj 'Ji j^^ i|* ı3Ü- jı^î. Jl ç&J- y^ Jı*Uı ^' jJUJ ^'ji- «İh
Hasen: Müsned, 1/119-120, H.no:965; Senedindeki Abdurrahman b. İshak Ebû Şeybe el-Vâsıtî el-Kûfî zayıftır. Îbn Sa'd, Ebû Dâvûd, Nesâî vd. âlimler bu râviyi zayıf sayarlar. Heysemî, hadisin Abdullah b. Ahmed b. Hanbel'in babasının Müsned'İne yaptığı ziyadelerden biri olduğunu belirterek senedinde Ebû Saîd'in bulunduğunu, bu zât hakkında bilgi veren birini bulamadığını söyler. Bk. Mecma', 1/332.
Abdurrahman b. İshak hakkında Zehebî: "Zayıf saydılar" der. Bk. Kâşif, Trc.no:3137. İbn Hacer: "Zayıftır" der. Bk. Takrib, Trc.no:3799. Tirmizî on bir, Ebû Dâvûd iki, Dârimî üç ve Ahmed b. Hanbel on altı rivayetini nakleder. Tirmizî hadislerinin bir kısmına hasen hükmü vermiş (bk. Sünen, Savm, 40, H.no:741; Tıb, H.no:2052; Deavât, H.no:3462, 3563); bir kısmında İse şu değerlendirmeyi yapmıştır: "Bazı hadîs âlimleri Abdurrfthman b. İshak'ı
210_____________________________________________________Ezan ve Kamet
Hz. Ali (Radıyattahü anh) bir müezzini ezan okurken dinlediğinde onun dediğini derdi/tekrarlardı; müezzin:
'Eşhedü enlâ İlahe İllallah, Eşhedü enne Muhammeden Rasölullah' dediğinde o da:
'Eşhedü enlâ İlahe İllallah, Eşhedü enne Muhammeden Rasölullah. Hz. Muhammed'i inkâr edenler yalanctlanların ta kendileridir' derdi.
272/1142-Sa'd b. Ebî Vakkas'tan (Radıyaiiahu anh):460
RaSÛİUİlah (SallallahU aleyhi ve seliem) dedi kî:
"Kim müezzini dinlerken şöyle derse günahı affolun ve Ene Eşhedü en Lâ İlahe İllallah, Vahdehû Lâ Şerike Leh, ve enne Muhammeden Abdühû ve Rasûlüh,
Radîyna billahi Rabben ve bi Muhammedîn Rasûlen ve bi'l-İslâmi Dînen"
§Tercemesi:
"Ve ben de Allah'tan başka ilah olmadığına, O'nun ortağı olmayan birliğine, (ayrıca) Hz. Muhammed'in de O'nun kulu ve peygamberi olduğuna şahitlik yaparım, Biz Allah'ı rab, Hz. Muhammed'i rasûl ve tslâm'ı da din olarak kabul ettik."
hafızası sebebiyle tenkid ettiler. Bu râvî Kûfelİdir. Ayrıca Abdurrahman b. İshak el-Kuraşî vardır ki bu zât Medinelidir. Her ikisi de aynı asırda yaşamıştır. Fakat Medîneli, Kûfelİden daha sağlamdır" (bk. Sünen, Birr, H.no:1984; Sıfetü'l-cenne, H.no:2526). Ebû Dâvûd ise: "Hocam Ahmed b. Hanbel'İn, Abdurrahman b. İshak el-Kûff'yi zayıf saydığını duydum" der. Bk. Sünen, Salât, 118, H.no:758. Bu zâtın rivayetlerinin hepsi Hz. A1İ nakilleri olup Ahmed b. Hanbel'İn oğlu Abdullah'ın Müsned'e yaptığı ziyâdelerdendir. Bennâ ise Beyhakî'nin şu değerlendirmasini nakleder: "Râvİ, el-Vâsıtî el-Kuraşî'dİr. Ahmed b. Hanbel, Yahya b. Maîn, Buhârî vd. bu zâtı cerhederler. Metruk biridir" Bk. Bulûğu'l-emânt, 111/171.
Ebû Saîd el-Hudrî'den (Radıyallahü anh) şahidi için 277/1147. hadise bk.
Muâviye'den (Radıyallahü anh) şahidi için bk. 280-282/1150-1152. hadisler.
Ümmü Habîbe'den (Radıyallahü anhâ) şahidi için 270/1140. hadise bk.
Hadis şâhidleri İle hasen Iİ ğayrihî seviyesine yükselir.
Sahih: Müsned, 1/181, H.nö:1565; Müslim, Salât, 13; Ebû Dâvûd, Salât, 36, H.no:525; Tirmizi, Salât, 42, H.no:210 (hasen-sahih-garîb); Nesâî, Ezan, 38, H.no:677; îbn Mâce, Ezan, 4, H.no:721; Bennâ hadisin Hâkim, Beyhakî ve Tahâvî tarafından da nakledildiğini belirtir. Bk. Büiûğu'l-emânî, 111/29.
Ezan ve Kamet 211
273/1143-Amr b. Âs'ın oğlu Abdullah'tan (Radıyaiiaha anhümâ);4f>] Rasûlullah'm (Saiiaiiahü aleyhi ve seiiem) şöyle dediğini duydum: "Siz bir müezzinin ezan okuduğunu işittiğinizde onun dediğini deyin/tekrarlayın!
Sonra bana salevât getirin! Kim bana bir salevât getirirse Allah ona on kat fazlasıyla sevap verir.
Sonra benim için vesile isteyin, çünkü vesile cennetteki bir mekândır/makamdır ki Allah'ın (sevgili) kullarından olana verilir. Ben o kişi olmayı umarım. Kim benim için (Allah'tan) vesile isterse ona şefaat ulaşır."
274/1144-EbÛ Saîd el-Hudrî'den (Radıyaiiahü anhy.462
4 ' Sened:
Sahih: Müsned, 11/168, H.no:6568; Benzer rivayetler: 11/172, H.no:6601 (275/1145. hadise bk.); Ebû Dâvûd, Salât, 36, H.no:523; Timizi, Menâkıb, 1, H.no:3614 (Hadis "hasen-sahih"'tir. Hocam Buhâıi: "Abdurrahman b. Cübeyr, Kuraşî, Mısrî ve Medenî'dir. Abdurrahman b. Cübeyr b. Nüfeyr ise Şâmî'dir" der); Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrö, 1/409-410.
Muâz b. Enes el-Cühenî'den (Radıyallahü anh) şahidi İçin 296/1166. hadise bk.
Ebû Saîd el-Hudrî'den (Radıyaliahü anh) şahidi için 277/1147. hadise bk.
Aynca bîr sonraki 274/1144. hadise bk. Sened: ^jJİJı ±*i- 4 c-^ jıi jıijj J J*y 'J^i^iJİ^ >'/> 'J J*y ı&-
Hasen: Müsned, 111/83, H.no:11722; Suyûtî, hadisin sahih olduğunu remzetmiştir. Bk.el-Câmiu's-sağîr, H.no:9674; Münâvî ise musannif Suyûtî'nin "hasen" remzine işaret ederek bunu Heysemî ve diğer âlimlerin "hadisin senedinde İbn Lehîa bulunmaktadır. Bu zâtta ise zayıflık vardır" sözünden kaynaklanan bir hata olduğunu ifade etmiştir. Hâlbuki İbn Lehîa, Musa b. Verdan'dan nakletmektedir. Zehebî bu râviyi Kitâbii'd-Duafâ ve'1-metrûkîn'de zikretmiş, İbn Main'in zayıf, Ebû Davud'un İse sika saydığını söylemiştir. Bk. Feyzu'l-kadîr, VI/485-486. Hadîsin senedinde İbn Lehîa bulunmaktadır. Bu râvî ite ilgili geniş bilgi İçin bk.22/64. hadis.
Abdullah b. Amrb. Âs'tan (Radıyallahü anh) şahidi için bir önceki 273/1143. hadîse bk.
Ebû Hüreyre'den (Radıyallahü anh) şahidi için bk. Müsned, 11/265, H.no:7588:
11/365, H.no:8755; Tirmizî, Menâkıb, 1, H.no:3612; Ebû Ya'lâ, XI/298, H.no:6414.
212___________________________________________________ Ezan ve Kamet
Rasûlullah (Saiiaitaha aleyhi ve seiiem) şöyle dedi:
"Vesile Allah katındaki öyle bir derecedir ki onun üstünde başka derece yoktur. Allah'tan bana vesile (derecesini/makamını) vermesi (için) istekte bulunun/dua edin!"
AÇIKLAMA
Bu rivayetlerde geçen vesile kelimesinin ortak anlamı; bir şeye kendisiyle yaklaşılan ve aracı olan mânâsındadır.463 Ayrıca Peygamberimiz onun Allah katında üstün bir derece ve cennette yüce bir makam olduğunu beyan etmiş ve kendisi için her ezandan sonra dua etmesi için ümmetinden bir İstekte bulunmuştur. Kim Rasûlullah'in bu isteğini yerine getirirse/dua ederse Allah'ın izniyle âhirette kendisine şefaat edilecektir.
Allah Teâlâ şöyle buyurur:
"Ey İman edenleri Allah'a karşı takva sahibi olun, O'na ulaşmaya vesile arayın /İsteyin ve O'nun yolunda clhad edinl Umulur ki kurtuluşa erersiniz." (Mâide, 5/35)
Allah'a ulaşmada meşru vesileler edinilmelidir. Kur'ân ve Sünnet ışığında düşünce ve hareket Allah'a giden yoldur,. Allah ve Rasûlü'nün kabul etmediği vesileler ise merduttur. Müşrikler putlarını Allah'a yaklaştırır düşüncesiyle kutsallaşünyorlar, onlara ibadet ve dua ediyorlardı.464 Allah ve Rasûlü'nün kabul etmediği ya da reddettiği metodlar kesinlikle sapıklığa götürür, vesile olamaz.
Rasûlullah'ın vesile olarak açıkladığı vesilenin sonucudur, yani kim dünyada onu vesile edinirse ve onun gibi kul olmaya, Kur'ân'] anlamaya çalışırsa Allah'ın İzniyle âhirette de kendisini vesile edinenlere yardımcı olacak ve şefaat edecektir.465
§Vesilenin anlamı ve hadisteki irabı hakkında çeşitli yorumlar yapıldı: 1-Her türlü hayır, 2-Yakınhk (kurbet),
3-Makam-ı mahmûd gibi anlamlan vardır.
Makam-ı mahmûdun ne olduğu konusunda farklı görüşler bulunmaktadır: a-Şefaat yetkisi, b-Allah'a yakınlık.466 Bu İki mânâyı açıklayan bir hadis:
"Allah insanları hasrettiğinde bana yeşil bir elbise giydirir ve ben de Allah'ın dilediği kadar konuşurum (şefaat ederim), İşte bu makam-ı mahmuddur."
4-el-Vesile kelimesi mansûb olduğu için mef ül olması yanında hâl olabilir, yani vesile/makam-ı mahmûd sahibi kıl, anlamındadır, sanki Rasûlullah bununla Kur'ân'daki ilgili ayeti hatırlatmıştır.
463 Râzî, Muhtâru's-Sıhâh, 721.
464 Bk. tsrâ sûresi, 17/57
465
Râzî, Fahruddin, Mefâtihu'l-gayb, IV/349; Zemahşerî, Keşşaf, 1/615
466 Nevevî, Şerhu Sahihi Müslim, IV/88; İbn Hacer, Fethu'l-Bârî, 11/95; Şevkânî, Fethu'l-Kadîr, 11/48-49
467 İbn Hıbbân, Sahih. XIV/399; Hâkim,II/395
Ezan ve Kamet_____________________________________________________213
5-Bu kelime mansûb olduğu İçin zarf mânâsı olabilir, yani makam-ı mah-mûdda kıl, anlamındadır.
§Müezzinin dediği gibi tekrarlamanın şekline gelince Kadı Iyad'ın (v.544 /1149) tavsiyesi şudur:
Müezzin Allahü Ekber, Allahü Ekber, dediğinde dinleyen de Allahü Ekber, Allahü Ekber, der ve böyle sonuna kadar devam eder, yani müezzin cümleyi biti-rince/nefes alınca dediği tekrar edilir. Hay'ale'lerde ise La Havle ve Lâ kuvvete İllâ Billâh denir.4*8
275/1145- Abdullah b. Amr'dan (Radıyattahu anhümâ):469
Bir kİŞİ RaSÛlUİlah'a (SallaUahÜ aleyhi ve sellemY.
'Ey Allah'ın Rasûlü! Müezzinler ezanlanyla bizi geçiyorlar/üstün oluyorlar' deyince Rasûlullah şöyle buyurdu:
"Siz de {ezan okunurken) onların dediğini tekrarlayın, bunu bitirdiğinde (dilediğini) iste verilsin."
468 Kadı Iyâz, İkmâlü'I-mü'lim bifevâidi'l-Müslim, ID/253; Nevevî, Şerhti Sahihi Müslim, IV/88
*69 Sened: «&- ^£Jı J^~*J».#■ tf öt «İn -£■ 'Ji *^- ls'ji- îl^' ^ı ğ%. '^s. üi^
Sahih: Müsned, 11/172, H.no:6601; Benzer rivayet İçin bk. 11/168, H.no:6528 (273/1143. hadise bk.); Ebû Dâvüd, Salât, 36, H.no:524 (&•' [p) lafeı İle; Nesâî, es-Sünenü'l-kübrâ, VI/16, H.no:9872; Amelü'l-yevm ve'l-teyte, 157, H.no:44; İbn Hıbbân, IV/593, H.no:1695; Beyhakî, es-Sünenii'l-kİibrâ, 1/410; Hadisin senedinde İbn Lehîa bulunmaktadır. Bu râvî ile ilgili geniş bilgi için bk.22/64. hadis. Nesâî, Beyhakî, İbn Hıbbân ve Ebû Davud'un senedinde İbn Lehîa'ya mütâbî olarak İbn Vehb bulunmaktadır. Ayrıca Huyey b. Abdullah saduk biridir, hata yapar. Bu râvi ite ilgili geniş bilgi için bk. 92/134. hadis.
Bennâ hadisin Nesâî, Ebû Dâvûd ve İbn Hıbbân tarafından da nakledildiğini, senedinde İbn Lehîa bulunduğunu, İbn Hıbbân'm Sahih'inde geçmesinin hadisin sıhhatine delil teşkil ettiğini söyler. Bk. Bülûğu'l-emânî, 111/30. Münzirî, Terğîb, 1/116, 119.
214_____________________________________________________Ezan ve Kamet
276/1146-Ebû Hüreyre (Radıyallahü anh) anlattı:470
Rasûlullah' la (Saihiiaha aleyhi ve seiiem) beraber Yemen sularının aktığı bir bölgedeydik.471 Bilâl Habeşî kalktı ve ezan okumaya başladı, bitirince Rasûlullah şöyle dedi:
"Kim kesin bir inançla bunun dediği gibi derse/tekrarlarsa cennete girer."
277/1147-Ebû Saîd el-Hudrf den (Radıyallahü anh):472
Hz. Peygamber (Saiiaiiahu aleyhi ve seiiem) şöyle dedi:
"Nidayı (ezanı) işittiğinizde müezzinin dediği gibi deyin/tekrarlayın!"
Sened: i>( ^jiiJt 'J. /JS j^Jj" Jtf v*j cil *^ •£ ^^ Jü ^jj1* S* ^ *£*■»} illi j|* ju
S*
Sahih: Aftonerf, 11/352, H.no:8609; /V«df. Salât, 34, H.no:672; es-Sünenü'l-kübrâ, 1/510, H.no:1641; /ön Hıbbân, IV/553, H.no:1667; ffAfcim, 1/321, H.no:735 (Hâkim'in isnadından Nadr b. Süfyân düşmüştür. Buna rağmen Hâkim sahih saymış, Zehebî de bunu onaylamıştır); İbrahime]-Huseynî, el-Beyân ve't-ta'rif, 11/225; Münzirî, Terğîb, 1/112, 115.
Bennâ hadisin Nesâî, İbn Mâce ve Hâkim tarafından nakledildiğini, Hâkim'in hadisin İsnadını sahih saydığını söyler. Bk. Bulûğu 't-emânı, 111/31. Fakat biz İbn Mâce'de bu hadisi bulamadık.
Hadisin şâhidleri:
a-Ebû Saîd el-Hudrî'den (Radıyallahüanh) şahidi için bir sonraki 277/1147. hadise bk.
b-Câbir'den (Radıyatlahü anlı) şahidi için bk. 278-279/1148-1149. hadisler.
c-Muâz b. Enes el-Cühenî'den (Radıyallahü anh) şahidi için bk. 296/1166. hadise bk.
d-Muâviye'den (Radıyallahüanh) şahidi için 280-282/1150-1152. hadislere bk.
e-Ebû_Râfi*den (Radıyallahüanh) şahidi için bk. 267/1137. hadis.
f-Hz.Âİşe'den'den (Radıyallahü anhâ) şahidi için bk. 269/1139. hadîs.
g-Ümmü Habîbe'den (Radıyallahü anhâ) şahidi için 270/1140. hadise bk.
*71 Bk. Bennâ. age. 111/31
Sened: mi. Jieü»* j*-U^JS J*i^£ j-*-!^1 '•&£^-j-iU'- j*^Caî»
Sahih: Müsned, IIV53, H.no:11442; Benzer rivayetler için bk. III/6, H.no:10962; 111/78, H.no:11681; 111/90, H.no:11799; Mâlik, Salât, 2; Bu/idrî, Ezan, 7; A/üs/im, Salât, 10; £fc« Dâvûd, Salât, 36, H.no:522; 7VnwU Salât, 40, H.no:208 (hasen-sahih); Nesâî, Ezan, 33, H.no:671; İbn Mâce, Ezan, 4, H.no:720; Dânmf, Salât, 10, H.no:1204; Tayâlisî, s.294, H.no:2214 (III/665, H.no:2328); £W Ka'M, 11/406, H.no:1189; Humeydî, III/275, H.no:606.
Aynca bk. 274/144. hadis
Ezan ve Kamet 215
278/1148-Câbir b. Abdullah'tan (Radıyaiiahu anhy.m
RaSÛlullah (Sallaltaha aleyhi ve setlem) dedi ki:
"Kim ezanı dinleyip (bitirdiğinde) şöyle derse kıyamet günü şefaat kendisine mutlaka ulaşır/faydalı olur:
Allahümme! Rabbe hâzihİ'd-Da'veti't-Tâmme, ve's-Satâti'l-Kâİme!
Âti Muhammedeni'l-Vesilete ve'l-Fadîlete ve'b'ashü Makamen Mahmuden i '1-11 ezî ente veadteh."
§Duanın tercemesi:
"Allah'ım! Ey bu mükemmel çağrının ve yapılan duanın Rabbi! Hz. Muhammed'e vesile ve fazilet (derecesi) ver! Vadettiğin şekilde onu yüce/övgüye lâyık bir makamda hasret (dirilt)!"
279/1149- Câbir b. Abdullah'tan (Rad.ıyaUahü anhy.™
RaSÛlullah (Sallaüahü aleyhi ve sellem) dedi ki:
"Müezzin ezanı okuduğunda kim şöyle derse Alfan onun duasını kabul eder:
Allahümme! Rabbe hâzihi'd-Da'veti't-Tâmme, ve's-Salâti'l-Kâimel Salli alâ Muhammedin, verda anhü Rıdan lâ Teshatu ba'dehû."
§Duanın tercemesi:
"Allah'ım! Ey bu mükemmel çağrının ve yapılan duanın Rabbi!
Sened: j J > p ^ J ^ j j jf
Sahih: Müsned, İ\V354, H.no: 14753; Benzer rivayet için bk. III/337, H.no: 14554 (Bir sonraki rivayet); Buharı, Ezan, 8; Tefsîr, 17/11; Ebû Dâvûd, Salât, 37, H.no:529; Tirmizî, Salât, 43, H.no:211 (hasen-sahih); Nesâî, Ezan, 38, H.no:678; İbn Mâce, Ezan, 4, H.no:722. Aynca bir sonraki 279/1149. hadise bk.
474 Sened: jfy J ıiSö- îl+İ ^'ı ıİj^ 'jj*. c*^-
Sahih: Müsned, III/337, H.no:14554; Benzer rivayet için bk. III/354, H.no:14753 (Bir önceki rivayet); Taberânî, el-Mu'cemii'l-evsat, 1/69, H.no:194 (uiuJı i%jij) lafzı, ile; Heysemî ve
MUnzirî, hadisin Taberânî'nin Evsafında da nakledildiğini, senedinde zayıf kabul ettiği İbn Lehîâ'nın bulunduğunu belirtir. Bk. Mecma\ U332; Terğîb, 1/116. Bu râvî İle ilgili geniş bilgi için bk.22/64. hadis.
Aynca bir önceki 278/1148. hadise bk.
216_____________________________________________________Ezan ve Kamet
Hz. Muhammed'e rahmet et, bir daha gazap etmeyecek şekilde ondan razı/hoşnut ol."
280/1150- (Ht) Abdullah b. Alkame b. Vakkâs'tan:475 Ben Hz. Muâviye'nin (Radıyaiiahu anh) yanındaydım, o anda müezzini ezan okudu. Hz. Muâviye müezzinin dediği gibi dedi/tekrarladı ve müezzin 'Hayye ale's-Salâh' deyince o; 'Lâ Havle ve Lâ Kuvvete illâ Billah' dedi ve müezzin 'Hayye ale'l-Felâh" deyince de o; 'Lâ Havle ve Lâ Kuvvete illâ Billah* dedi. Bundan sonra müezzinin dediklerini söylemeye devam etti. (Ezan bittikten) sonra şöyle dedi:
Sahih: Müsned, IV/91-92, H.no:16774; Benzer rivayetler için bk. IV/91, H.no:16772; IV/93, H.no:16784 (bir sonraki hadis); IV/98, H.no:16844, 16838; IV/100, H.no:16862, 16864; Nesâî, Ezan, 36, H.no:675; EbÛ Ya'lâ, XIII/354, H.no:7366; Humeydî, 11/275-276, 617, H.no:606; IV/98.
Ayrıca sonraki 281-282/1151-1152. hadislere ve 276/1İ46,267/1137. hadislere bk.
Müsned, IV/91, H.no:16772;
Müsned, IV/91-92, H.no:16774 (vicâde yolu ile nakledilmiştir), IV/98, H.no:16838; IV/93, H.no:16784; IV/98, H.no:16838; Nesâî, Ezan, 36, H.no:675; Dârimî, Salât, 10, H.no:1205-1206.
Ezan ve Kamet_____________________________________________________217
'Rasûlullah'ın (Saiiailaha aleyhi ve settem) böyle dediğini duydum.'
NOT: İmam Ahmed b. Hanbel'in oğlu Abdullah bu hadisi babasının ham ile bulmuş, ancak kendisinden dinlememiştir. Onun için rivayetin başına hat kelimesini eklemiş ki okuyucu ya da dinleyen kişi bu rivayetin Abdullah'a sema' (işitme) yoluyla değil de babasının yazısı ile ulaştığını anlasın. Bu gayretler hadislerin ne kadar titizlikle toplandığı ve tedvin edildiğini bize göstermektedir. Selefimiz âlimleri yapılabilecek çalışmanın en üstününü gerçekleştirmişlerdir. Bugün bile şu teknoloji ile bu başarıyı yakalamak çok zor, Allah'ın Özel yardımı olduğu kesin.
281/1151-Muâviye b. Ebû Süfyan'dan (Radtyaitahu anhümây.416 Hz. Peygamber (Saiiaiiahu aleyhi ve seiiem) müezzinle beraber şehadet ederdi/tekrarlardı.
282/1152-Mücemmi' b. Yahya el-Ensârî'den:477
Ben müezzine doğru dönerek duran EbÛ Ümâme b. Sehl'in
anh) yanındaydım. Müezzin iki kere tekbir getirdi, EbÛ Ümâme de iki kere
tekbir getirdi. Müezzin iki kere 'Eşhedü en Lâ îlâhe illallah'' dedi, Ebû
Ümâme de iki kere bu şehadeti tekrarladı. Müezzin iki kere 'Eşhedii enne
47(1 Sened: Ş^ J, öd ^ ^ J^ 'j ^ t&- yr3 eü-
Sahih: Miİsned, IV/93, H.no:I6784; Mükerrer: IV/98, H.no:16844; Benzer rivayet için bk. ÎV/91, H.no:16774; Nesâİt Ezan, 36, H.no:675;/frn HıbbÛn, IV/580-581, H.no:1684:
liij Jjjl*. Jı* İı^ı A "i û' -i#aI Jli Ui jrfl iı îjjU. Jüi j£\ iı jjSİ iı Jjk <;jUı jjc il \^ w Uf JU bJl* j, ^
Jjil pLsj *1* İl ^jLa il Jj__) kljuf Ü£U 1<jIm JÜ f J+i! ifj JU (J-j *4>t il ^^La il J^j U-jî ji O^-lI Jlİ Uj J^i!
Aynca bir önceki 280/1150 ve bir sonraki 282/1152. hadislere bk.
Sened: ^ClKı ^i 'J '£U, ı£ö- vû jjju jî i*jij J^' lâi-
Sahih: Müsned, IV/95, H.no:16805; £fcıî Ya'lâ, XIII/354, H.no:7365; Bennâ hadisin Nesâî, ve Buhâri tarafından da nakledildiğini söyler. Bk. Bülûğu'l-emânî, 111/33. Ayrıca 280-281/1150-1151. hadislere bk.
218_____________________________________________________Ezan ve Kamet
Muhammeden RasûlullaK1 dedi, Ebû Ümâme de iki kere bu şehadeti tekrarladı. Sonra bana döndü ve şöyle dedi:
'İşte bu şekilde Muâviye b. EbÛ Süfyan (Radıyatiaha anhamâ) Rasûlullah'tan
(Sailaliahüaleyhi ve sellem) bana nakletti.'
NOT: Bu rivayette ezanda ilk tekbirin iki kere olduğu ve tekrarın şehadet kelimesine kadar olduğu nakledilmektedir. İmam Mâlik bu gibi rivayetlere dayanarak ezanda tekbirin iki kere olduğu ve tekrarın şehadet kelimeleriyle sınırlı olduğu görüşündedir. Ancak bu konuda bize gelen diğer rivayetler çok kuvvetlidir. Onun için tercih edilen cumhurun görüşüdür; ilk tekbirler dört tanedir ve ezan tekrarı ezanın sonuna kadar devam eder. Doğrusunu Allah bilir.478
* Vaktin Başında Ezan Okumak Gerekir, Ancak Sabaha Özel Olarak Fecrden Önce Ezan Okumak Caizdir
283/1153-Câbir b. Semüra'dan (Radıyaltaha anh):479
Bilâl güneş zevalden meylettiğinde hiçbir şey eksiltmeksizin ezan okurdu ve Rasûlullah (SaiiaiiaM aleyhi ve sellem) çıkıp gelmeden kamet etmezdi. Rasûlullah geldiğinde Bilâl onu görünce kamet ederdi.
4781.Muhammed, Asi, 1/132, Hucce, 1/84; Şafiî, Ümm, 104; Salih b. Ahmed, Mesâil, III/224; Sehnûn, Müdevvene, 1/57; Kâsânî, Bedâiu's-sanâi', 1/147; Bennâ, age., M/26
Sahih: Mü'sned, V/91, H.no:20741; Benzer rivayet için bk. V/86, H.no:20683; V/87, H.no:20700; V/91, H.no:20742, 20744; V/104, H.no:20895; V/104-105, H.no:20899; V/105, H.no:20905; V/106, H.no:20914-20915, 20917; Müslim, Mesâcid, 160; EbÛ DâvÛd, Salât, 11, H.no:439; Tirmizl, Salât, 44, H.no:202 (hasen-sahih); îbn Mâce, Ezan, 3, H.no:713; Tayâlisî, 11/129, H.no:807 (sahih); 11/135, H.no:820 (hasen); Ebû Ya'lâ, XIII/447, H.no:745 (zayıf);
Senedinde Simâk b. Harb var. Şuayb el-Arnavut ve ekibi bu râvinin hadislerini hasen sayarlar. Hamza Ahmed ise sahih sayar.
Ayrıca bk.102/972 ve 291/1161. hadisler.
Ezan ve Kamet 219
284/1154-Abdullah b. Mes'û
RaSÛlUİlah (SatlallahU aleyhi ve sellem) ŞÖyle dedi:
"Bilâl'in ezanı sizden birisinin sahur yemeğini481 engellemesin! O sizden kıyamdaki kişinin (teheccüd benzeri namaz kılanı sahur yemeğine) dönmesi482 ve uyuyanlarınızı da uyarmak için ezan okur.
Böyle olunca değil, fakat şöyle oluncaya kadar."
§Râvi İbn Ebî Adî Ebû Amr (iki elinin) parmaklanın birleştirdi, sonra onları aşağıya çevirdi/indirdi ve iki işaret parmağının arasını açtı, (ufukta enlemesine olan) fecri kastediyordu.
AÇIKLAMA
Burada geçen işaret, Buhari'deki Abdullah b. Mes'ûd yoluyla gelen benzeri rivayette açıklanmaktadır;483
Rasûlullah dedi ki: "Bilâl'in ezanı sizi sahur yemeğinden men etmesin (yemenize devam edebilirsiniz). Çünkü o, kıyamdaki kişiyi (ibadet edeni) sahur yemeğine döndürmek ve uyuyanınızı da (sahur yemeğine) uyarmak (çin gece ezan okumaktadır. (Ancak bu) fecr ya da sabah vakti değildir" dedi ve parmaklarıyla gösterdi;484 parmaklarını (birleştirip) yukarı yükseltti, sonra aşağı doğru indirdi 5 (sonra yana doğru açıp)486 işte böyle oluncaya kadar, (diye işaret etti.)
(Râvİlerden) Züheyr,487 şehadet parmaklarıyla gösterdi; onlardan birisini diğeri üzerine koydu, sonra sağına ve soluna doğru çekti/yaydı. (Böylelikle ufukta enlemesine olan aydınlığı, yani fecr-i sadıkı tarif etti.)
480 Sened: kJi ^f > ht
Sahih: Müsned, 1/392, H.no:3717; Benzer rivayetler için bk. 1/386, H.no:3654 (Bu rivayetin sonunda Ahmed b. Hanbel'in oğJu: "Ben bu hadisi -babamın haricinde- hiç kimseden işitmedim" der); 1/435, H.no:4147; Buhâri, Ezan, 13; Talâk, 24; Ahbâru âhâd, 1; Müslim, Sıyâm, 39; Ebû Dâvûd, Savm, 18, H.no:2347; NesâU Ezan, 11, H.no:639; Sıyâm, 30, H.no:2168-2169; îbn Mâce, Sıyâm, 23, H.no:1696; Ebû Ya'lâ, IX/154, H.no:5238.
tbn Ömer'den ve diğer sahabeden şahidi için bir sonraki 285/1155. hadisin tahricine bk.
481 Bennâ, age., 111/35
482 Yani bu kişilere sabah namazı vaktinin yaklaştığını bildirip biraz istirahat etmelerini sağlamak ya da sahur yemeğine çağırmak için ezan okur. Bk. İbn Hacer, Fethu'l-Bârî, 11/104, Bennâ, age., 111/35
m Buhari, Ezan, 13
484 Azimâbâdî, Avnü'l-Ma'bûd, Xm710; Burada sözden fiile geçiş vardır. Bk. İbn Hacer, age., 11/105
485 Bununla fecr-i kazib, yani yukarıdan aşağıya, boylamasına olan (ilk) aydınlık tarif edilmektedir. Bu vakitte imsak ve sabah namazı vakti başlamamaktadır. Ta ki aydınlık ufukta enlemesine sağa ve sola açılıncaya kadar.
486 Daha sonra geîen râvİ Ztiheyr'in açıklaması nedeniyle bu şekilde terceme edildi. Aynca bk. Müsned Trc^H.no: 284/1154
487 Bu kısım Züheyr'in sözü değil işaretidir ve hadisin parçası değildir. (Bk. îbn Hacer, age., 11/105); Ancak Zebîdî ve Türkçe'ye terceme-eden Ahmed Naİm buradaki (—i mj Ju) ekini almadıktan için bu bölümU hadisin bir parçası olarak anlamışlardır. Bk. Ahmed Naim, Tecrid-i Sarih Tercemesi, 11/585-586
220___________________________________________________ Ezan ve Kamet
Ayrıca Müslim'deki 'jjc—ü Jüj j>jjii j*j& ^J/; "Fecr boylamasına (olan aydınlık) değil, bilâkis enlemesine (ufukta açılan) aydınlıktır" rivayeti de bunu açıklamaktadır.
488
285/1155-AbduIlah b. Ömer'den (RadıyaiiaM anhumay.A%9
488 Müslim, Siyam, 40
489Sened:^r
Sahih: Müsned, II/9, H.no:455I; Benzer rivayetler için bk. ü/57, H.no:5l95; 11/62, H.no:5285; 11/64, H.no:5316; 11/73, H.no:5424; 11/79, H.no:5498; 11/107, H.no:5852; 11/123, H.no:6050-6051; Mâlik, Salât, 14-15; Buhârî, Ezan, 11-13; Mbttm, Sıyâm, 34-36; Tirmizî, Salât, 35, H.no:203 (hasen-sahih); Nesâî, Ezan, 9, H.no:635-636; Dârimt, Salât, 4, H.no: 1192-1193; Tayâlisî, III/360, H.no:1928; Humeydî, 11/236-237; £ftû ra7â, IX/37O, H.no:5492; Beyhakî, es-Sünenü 'l-kübrâ, 1/380.
Hadisin şâhidleri:
a-Hz. Âİşe'den (Radtyallahü anhâ) şahidi:
Bk. Mitoned, VI/44, H.no:24050; Mükerrer rivayet: Vl/54, H.no:24154; Benzer rivayet: VI/185-186, H.no:25398; A/üsKm, Salât, 7-8; Sıyâm, 1091-1092; Nesâî, Ezan, 10, H.no:637; İbn Huzeyme, 111/211, H.no:1932.
b-Üneyse bt. Hubeyb'den (Radıyaliahü anhâ) şahidi:
ı m oj~i- cJıS*j Jyi (v^i cJ( *1-Jİ) ^~* c«— Jlî v_|> j* Çi 12Îİ- lJUi L.ji-
ijf Uİ" J^ «( jiiü O* J jî^ İÜ İCaj' ütf'j f_^C f( ^1 ^jlîî ^p-
Bk. A/MCTerf, IV/433, H.no:273l2; VI/433, H.no:27313 '^ îİ V
^^ ^> yt >• j^I J%! J>Q); VI/433, H.no:273l4 (^13 J- c ^
m/237, H.no:1766; N«df, Ezan, 10, H.no:638; Heysemî, Ahmed b. Hanbel'in râvilerinİn sahih hadis ricali olduklanm belirtir. Bk. Mecma', İÜ/156.
c-SemUra b. Cündüb'den (Radıyaltahü anh) şahidi:
Müsned, V/13, H.no:20034; V/9, H.no:19980 ( tf> >£ V} tjl. .>: ^ jjİ J^ «>x ^ ^ ); V/13, H.no:20025; V/7, H.no: 19962; V/19, H.no:20080 ( ^ *> jiit'j üs^ ,4 t'/j ); Müslim, Sıyâm, 41; £&« DâvÛd, Salât, 18, H.no:2346; 77nnizf, Savm, 15, H.no:706 (hasen); Nesâî, Sıyâm, 30, H.no:2169.
d-Enes'ten (Radıyaltahü anh) şahidi:
,.; e-lbn Mes'ûd'dan (Radıyaliahü anh) şahidi İçin bir önceki 284/1154. hadise bk. Ayrıca bir sonraki 286/1156. hadise bk.
Ezan ve Kamet_____________________________________________________221
Hz. Peygamber (Satiaiiaha aleyhi ve seiiem) şöyle dedi: "Bilâl gece (yani fecr olmadan) ezan okur. Siz İbn Ümmi Mektûm ezan okuyuncaya kadar yeyin, için!"
286/1156-Abdullah b. Ömer'den (Radıyattahu anhamây.490 Rasûlullah (SaUaiiaha aleyhi ve seiiem) şöyle dedi:
"Bilâl geceleyin ezan okur, siz yemenize içmenize devam edin, tâ ki İbn Ümmi Mektûm'un ezan okumasını duyuncaya kadar."
§(Râvi) ekledi: İbn Ümmi Mektûm görmeyen (âmâ) bir zattı ki insanlar: 'Ezan oku! Sabaha (fecre) ulaştın1 deyinceye kadar ezan okumazdı.
287/1157-îbn Ömer'den (Radtyaüahu anhtimâ):491
Hz. Peygamber'in (Saiiaiiahu aleyhi vesetiem) (Medine'de) iki müezzini vardı.
m Sened: *J > pjc > wt+i 'J\ ı**£.f iıL ^f J -Ilı jŞ 'j
Sahih: Müsned, 11/123, H.no:6051; Benzer rivayetler için bk. 11/57, H.no:5195; 11/62, H.no:5285; 11/64, H.no:5316; 11/73, H.no:5424; H/79, H.no:5498; 11/107, H.no:5852; 11/123, H.no:6050; II/9, H.no:4551; AAÎ/jft, Salât, 14-15; Buhârî, Ezan, 11-13; Savm, 17; Müslim, Salât, 7; Sıyâm, 36-38; Tirmitf, Salât, 35, H.no:203 (hasen-sahih); Nesâî, Ezan, 9, H.no:635-636; Dârimî, Salât, 4, H.no: 1192-1193.
Ayrıca bir önceki 285/1155. hadise bk. Sened: *iti j* «û' -£*■ ıj-ı>- ^t 'Ji i-iJ Cji-
Sahih: Müsned, 11/94, H.no:5686; Mü^/im, Sıyâm, 36-38; Aişe'den (Radıyallahü anhâ) şahidi:
«i «m Ji* *uı j jlj jû» f>ü ff ^*t /^ij jî^ ûii'jji jJL j 4* -«JJ1 ,jt> *u> Jj^-^) ö&"} 'd» ^~în gün' ^- OjSj? c^j o jüjı' ,_^-
. ^' ^- Jlî ÜS* Jij,' V &( â^ ^4 Ij-jlî J"*, ûif »İp _>jl ^,> Jİ-j ^ !/>} IjSi j^ Jif ılı ^L}
Wfene</, Vİ/185-186, H.no:25398; Benzer rivayetler için bk. VI/54, H.no:24154; VI/44, H.no:24050; Dâr/mf, Salât, 4, H.no:1193.
Müslim her iki (Hz.Âişe ve îbn Ömer) rivayeti de birlikte nakleder:
. İÜ* İjjıi 'j> . JJ&\ fj& fi 'JTj J^ ol'Î>i 'fJL.j 4^ ^lı Jİ* âlı J^-J iıT jû '_,!* ^'ı j.
Müslim, Salât, 7.
Bu rivayet 285-286/1155-1156. hadislerin özeti gibidir.
222______________________________________________.______Ezan ve Kamet
* Cuma Günü, Ayrıca Yağmurlu Bir Günde Ezan Okuma Şekli
Allah Teâlâ buyurdu:
'Ey İman edenler! Cuma günü namaz için çağrı yapıldığında Allah'ı zikretmeye koşun ve ticareti de bırakın! Eğer bilirseniz bu sizin siçin daha hayırlıdır.' (Cum'a, 62/9)
288/1158-Sâib b. Yezid (İbn Uhti Nemr)'den (Radıyaiiahu ankyf91 Rasûlullah'ın (Saiiatiahu aleyhi ve seiiem) cuma ve diğer (vakitler) olmak üzere namazların hepsinde ezan okuyan ve kamet eden sadece bir müezzini vardı.
§(Râvi) ekledi: Bilâl Habeşî cuma günü Rasûlullah minbere oturduğunda ezan okurdu. Minberden inerken de kamet ederdi. Hz. Ebû Bekir, Ömer döneminden Hz. Osman (Radıyatiahu anhüm) dönemine kadar böyle devam etti.
492 Sened;
Sahih: Müsned, 111/449, H.no:15656; Benzer rivayet için bk. HI/449, H.no:15663; Buhârî, Cum'a, 21-25; Tirmizî, Cum'a, 20, H.no:516 (hasen-sahih); Nesâî, Cum'a, 15, H.no:1390-1392; İbn Mâce, İkâme, 97, H.no:1135; Ayrıca bir sonraki 289/1159. hadise bk.
Ezan ve Kamet_____________________________________________________223
289/1159- Sâib b. Yezid'den:493
(Cuma günü) ezan Rasûlullah (Sattatiahu aleyhi ve seiiem), Hz. Ebû Bekir ve Ömer döneminde iki ezan şeklindeydi. Hz. Osman'ın (Radıyaiiaha anham) halifeliği zamanında insanlar çoğaldı ve o da Zevrâ (denilen mekân)'da494 ilk/dış ezanın okunmasını emretti.
AÇIKLAMA
Rivayetteki iki ezandan kasıt ezan ve kamettir. Bu haberlerde cuma günü okunan ezanın şekli ve sayısı açıklanmıştır. Rasûlullah döneminde Peygamberimiz minbere çıktığında ezan okunurdu ve minberden inerken de kamet edilirdi. Bu uygulama Hz. Ebû Bekir ve Ömer'in halifelikleri döneminde devam etti. Ancak Hz. Osman zamanında insanlann çoğalması sebebiyle onların önceden uyarılması gerekiyordu. Bu nedenle cuma günü öğle vakti olunca dışanda da ezan okunmaya başlandı. Sahabe dahil o günkü Müslümanların icmaı ile kabul edilen/kabul gören bu uygulama günümüze kadar devam etmiştir. Ayette emredilen cuma günü Allah'a ibadet için koşma emri artık dış ezanla irtibatlıdır, Müslüman erkekler cuma günü hasta ya da yolcu olmadıkları (yani cuma namazı ile mükellef oldukları) sürece dış ezanı duyunca namaza gelmeleri ve işlerini bırakmaları gerekir.
§ Peygamberi miz'in tek müezzini vardı rivayeti sürekli ezan okuyan anlamında olsa gerek. Sürekli ezan okuyan da Bilâl Habeşî'dir. Ancak onun dışında yukarıda zikrettiğimiz gibi Rasûlullah'ın başka müezzinleri de vardı.495
290/1160-Amr b. Evs anlattı:
496
Sened: ^Âj11 j* -r1* ^
Sahih: Müsned. IH/450, H.no:I5668; Buhâri, Cum'a, 21-25; Tirmizî, Cum'a, 20, H.no:516 (hasen-sahih); Nesâî, Cum'a, 15, H.no: 1390-1392; îbn Mâce, İkâme, 97, H.no:l 135. Aynca bir önceki 288/1158. hadise bk.
494 Zevrâ («ijj» konusunda çeşitli açıklamalar bulunmaktadır: O, mescidin kapısındaki bir taştır,
Medine'de bir mekândır, yüksek bir yerdir... Bütün bunlardan Zevrâ'nın yüksek bir yer olduğu ve üzerine çıkılıp ezan okunduğu anlaşılmaktadır. (Bk. Îbn Hacer, Fethu'l-Bâıî, ü/394)
495 Bennâ, age., 111/38-39; Peygamberimiz'in diğer müezzinleriyle İlgili bilgi için bk. Müsned Trc. 247/1117. hadisin açıklaması.
Hasen: Müsned, V/373, H.no:23060; Benzer rivayetler için bk. V/370, H.no:23034 (&^ ^ > iy) (Mükerrer: IV/346, H.no:18942 (^t-j & <ûı J* 'J\ ü\y '&. jij»); IV/167,
224_____________________________________________________Ezan ve Kamet
Sakîf kabilesinden bir kişi (Radıyallahü anh)\
Yağmurlu bir günde Rasûlullah'ın (Saiiatiahu aleyhi ve seiiem) müezzininin: "Hayye ale's-Salâh, Hayye ale'î-Felâh! Bineklerinizde namaz kılın!' diye nidasım işittiğini nakletti.
NOT: Yolculuk sırasında yağmurlu bir hava olur da yerler çamur hâline gelirse Peygamberimiz binek Üzerinde namaz kılmaya izin verirdi. Bu ruhsat o andaki zaruret sebebiyle verilmişti. Çünkü Müslümanların bineklerinden inme ve yerde namaz kılma imkânları yoktu, yolculuk sırasında yerlerin de çamur olması nedeniye böyle bir kolaylık sağlanmıştır.
Nesâî, Ezan, 17, H.no:653; Görüldüğü gibi Amr b. Evs'in hocası müphemdir. Sahâbî de müphemdir. Fakat sahabenin meçhul oluşu hadisin senedine zarar vermez. Çünkü ashab âdildir. Aynca hadisin şâhidleri de bulunmaktadır:
a-Câbİr'den (Radıyatlahü anh) şahidi:
«lj-j yi Jjı.li »>-> «I— ,jl Jlü Lijlı*i j£* yi li— j *jl* «Di jCb «Di Jj—j w \z"j*- JU ylir "^
Wtonerf, III/397, H.no:15216; III/312, H.no:14283; 111/327, H.no:14440 ("Jiİıi «t*, y>); £t« D<îvJîcf, Salât, 208, H.no:1065;
b-tbn Ömer'den (Radıyallahü anhümâ) şahidi:
i, ü/103, ano':S8Û0; 11/63, H*.no:5302; II/4, H.no:4478; Bııftdrf, Ezan, 18, 10, 40; Müslim, Müsâfirûn, 22-24; Ebû Dâvûd, Salât, 208, H.no:1060-1064; îbn Mâce, İkâme, 35, H.no:937.
c-Üsâme b. Umeyr b. Âmir'den (Radıyallahü anh) şahidi:
"İJıi-j ^ ı jL y "i-j 4* «iiı Müsned, V/74, H.no:20582, 20580 (^- fV), 20578-20583; V/75, H.no:20589. 20591,
20593, 20598; V/24, H.no:20158; Ebû Dâvûd, Salât, 207, H.no:I057-L059; Nesâî, İmame,
51, H.no:852;/fcn Mdce, İkâme, 35, H.no;936.
d-lbn Abbas'tan (Radıyallahü anhümâ) şahidi:
. J^JU-j yi ijij Jl _nlıİ fy yi ,jjü CjIİ ^ Jü Üij İİ &( 0*^ j|l Jlİ ^/^ j"l 0' Jİii ^ C)j«- j? ,/■ Jf-^ yt> j*l l&-
*
Müsned, 1/277, H.no:2503; AuAâ/f, Ezan, 18,10,40; A/ö^/m, Müsâfirûn, 22-24:
Ji. 'J~ jî ^İ «Ilı Jjl-j Glki j( i£t lüı VJ «İl V y i+iî oÜ ıiı jıl«i f^' yi «iip jıİ Üt J& Jt ^ı -^ j* y ^>/ yîîj «i> iiiiît 01 J* 'J£- 'f '& li jU Jİ lî "j- J^ii jlîî İllî 'jjS^1 Ir^11 ûlü Jlİ Jİİ^
ı yi iji
, Salât, 208, H.no:1066; An ^dce, İkâme, 35, H.no:938-939 (i^ fy yi). e-Nuaym b. Nehhâm'dan (Radıyallahü anh) şahidi:
*İ)I yİİ» y,3l Jiji LU- Jli flîJlI J^_ f^S'ji- ftL*. «|İ "/■ ^li- ^| *Ul J^i ^İ- %ü lTji-1 Jij*^)ı i*# I3oi-
Ju y^ı ıîıi ı^i Üt, ^r "iüu-j yi ijL. jıi çöıîh Jt ^- ^L; ılü fiatj yi ijb jji Öl L^i yiiiJ ^ ıif} ;s>; <ü yi
. İÜJL ','^t [ti '
Müsned, IV/220, H.no:17857, 17858
Ezan ve Kamet_____________________________________________________225
* Ezan ile Kamet Arasında Ara Verilmeli, Ezan Okuyanın Kamet Etmesi Efdaldir
291/1161-Câbirb. Semüra'dan
Rasûlullah'ın (Saiiaitahü aleyhi ve seiiem) müezzini ezan okur, sonra ara verir ve Rasûlullah'ın çıkıp geldiğini görünceye kadar (hemen) kamet etmezdi,. Rasûlullah'ı gördüğü anda kamet ederdi.
292/1162- Ebû Katâde'den (Radtyattahüanhy.m
RaSÛlUİlah (Sallallahü aleyhi ve sellem) dedi ki:
"Namaz için nida edildiğinde (bir rivayette; kamet edildiğinde) beni görmedikçe ayağa kalkmayın!"
497 Sened: \'^- 'J, '^U- £~- Üf Î1O- jpJ Jıî jjÇ-i tf£.f jı
Sahih: Müsned, V/87, H.no:20700; Mükerrer için bk. V/86, H.no:20683; V/104, H.no:20895; Benzer rivayetler için bk. VAH, H.no:20741-20742, 20744; V/104-105, H.no:20899; V/105, H.no:20905; V/106, H.no:20914-20915, 20917; Müslim. Mesâcid, 160; Ebû Dâvûd, Salât, 11, H.no:439; Tirmizî, Salât, 44, H.no:202 (hasen-sahih); îbn Mâce, Ezan, 3, H.no:713; Tayâlist, 11/129, H.no:807 (sahih); 11/135, H.no:820 (hasen); Ebû Ya'lâ, XIII/447, H.no:745 (zayıf).
Senedinde Simâk var. Şuayb el-Arnavut ve ekibi bu râvinin hadislerini hasen saymışlardır.
Ayrıca bk.102/972 ve 283/1153. hadisler.
Sened: -J 'J* üû J^ J <u> ■&■ j*- j/îr J^ 'Ji J& ^f^ oui Jî 'Ji J-ıi^Ji Gji- j^C-i oâi-Sahih: Müsned, V/296, H.no:22432; Benzer rivayetler için bk. V/303, H.no:22480; V/304, H.no:22486; V/307, H.no:22512; V/308, H.no:22521; V/309, H.no:22532; V/3I0, H.no:22540; V/310, H.no:22548 (i^J> ^» ziyadesiyle; V/305, H.no:22495 (Bu hadisin sonunda zikredilmiştir:
, Ezan, 22; Müslim, Mesâcid, 156; £fcö Dâvw/, Salât, 45, H.no:539; Tirmiû, Cum'a, 62, H.no:592 (hasen-sahih); Nesât, Ezan, 42, H.no:685; İmamet, 12, H.no:788; Dârimî, Sala 47, H.no:1264-1265; Tayâlist, IH/515, H.no:2140; Ebû Ya'lâ, VII/143, H.no:1354.
226 Ezan ve Kamet
293/1163-(Z.) Übey b. Kâb'dan
RaSÛlullah (SallallahU aleyhi ve seUem) dedi ki:
"Ey Bilâl! Ezanın ile kametin arasında (biraz) ara ver ki yemek yiyen rahatlıkla bitirebilsin ve abdest alan da rahatlıkla onu tamamlayabilsin!"
Sened: Sj* 'J int. c'ji. 'Cz'j,'^ ı&. Jijijı ^mi^jı ^ ^j J *Uı jŞ. J ^ 'J $/) ^~ «m
Zayıf: Müsned, V/143, H.no;2U82; Bu senediyle hadis Hamza Ahmed tarafından: "isnadı sahih"; Şuayb el-Arnavut ve ekibi tarafından (H.no:21285): "isnadı zayıf olarak değerlendirilir. Ahmed b. Hanbel bir başka senedle de nakleder:
»ili Âli- t^i-I y^J^I iü- jî İJjlii tî^il ^t—^ S* *j* ^i?1 3'P1 fi*"^1 -M S*' -ı**w" j;'L-^- *^1 -M1 ^"^*-
V/143, H.no:2I183; Bu senediyle ise hadis hem Hamza Ahmed hem de Şuayb el-Arnavut ve ekibi tarafından (H.no:21286): "isnadı zayıf olarak değerlendirilir. Ebû Dâvûd, Salât, 43, H.no:537.
Muârik b. Abbâd el-Abdî zayıftır. Abdullah b. Ebu'l-Cevza'yi ise meçhul sayarlar.
Heysemî hadisin Abdullah b. Ahmed b. Hanbel'in babasının Müsned'i ne yaptığı ziyadelerden biri olduğunu hatırlatarak Ebu'l-Cevzâ'nın Übey'den hadis İşitmediğini kaydeder. Bk, Mecma', II/4. Bu durumda senedde inkıta olması sebebiyle de hadis zayıftır.
Ezan ve Kamet_____________________________________________________227
294/1164-Ziyad b. el-Haris es-Sudâî;500
(Bir keresinde) ezan okudu ve Bilâl de (Raâıyaiiahu anh) kamet etmek istedi. Rasûlullah (Satiaitaha aleyhi ve seiiem) şöyle buyurdu:
"Ey Suda (kabilesinin)501 kardeşi! Ezanı okuyan kişi kamet eder."
§Aynı râviden ikinci tarikle gelen rivayet:
Ziyad b. el-Haris es-Sudâî'den:
Rasûlullah (bana) dedi ki:
"Ey Suda (kabilesinin) kardeşi! Ezan oku! "
Ben de fecr aydınlandığında/parladığında ezan okudum.
Rasûlullah abdest alıp namaza kalktığında Bilâl kamet etmek istedi. Rasûlullah ona şöyle dedi:
"Suda (kabilesinin) kardeşi kamet edecek. Ezanı kim okursa o, kamet eder."
aened: ^ Zayıf: Müsned, IV/169, H.no:17466; İkinci rivayet için bk. IV/169, H.no:17467 (Senedi;
Ebû Dâvûd, Salât, 30, H.no:5l4; Timiz!, Salât, 32, H.no:199 (Bu babda İbn Ömer'den de nakil vardır. Abdurrahman b. Ziyâd b. En'um el-İfrîkî sebebiyle zayıftır. Yahya b. Saîd el-Kattân vd. bu râviyi zayıf saydılar. Ahmed b. Hanbel 'İfrîkî'nin hadisini yazmanı' demiştir. Fakat Muhammed b. İsmail el-Buhârî "mukârİbU'l-hadis" hükmü vererek durumunu kuvvetli gösterir.); îbn Mâcet Ezan, 3, H.no:717.
Abdurrahman b. Ziyâd el-İfrîkî hafızası sebebiyle zayıf sayılmıştır. Tirmizî ve Ebû Dâvûd dokuzar, İbn Mâce on bir, Dârimî dört ve Ahmed b. Hanbel iki rivayetini nakleder. Ahmed b. Hanbel'in iki rivayeti de burada zikredilen hadistir. Tirmizî de rivayetlerinin her birinin sonunda zayıf sayıldığına dikkat çeker (Bk. Sünen, Taharet, 40,44, H.no:54, 59; Salât, 32, 183, H.no:199, 408 -bu rivayette Ahmed b. Hanbel'in de zayıf sayanlar arasında olduğunu söyler-; Birr, H.no:t980; Sıfatü cehennem, H.no:2599; îmân, H.no:2641; Kırâât, H.no:2930; Deavât, H.no:3518). 501 Münâvî, Feyzıı'l-Kadîr, 11/418
228_____________________________________________________Ezan ve Kamet
295/1165-AbdulIah b. Zeyd'den (Radıyaiiahü anh):502
Kendisine (rüyada) ezan gösterildi. (Abdullah) anlatmaya şöyle devam etti:
Rasûlullah'a (Saiiaiiahu aleyhi ve seiiem) gittim ve durumu haber verdim.
Bana dedi ki:
"Bu sözleri Bilâl'e aktar!"
Bilâl'e bunları aktardım ve o da ezanı okudu. Sonra kamet etmek istedi. Ben dedim ki:
'Ey Allah'ın Rasûlü! (Rüyamda) ben gördüm ve ben kamet etmek istiyorum.'
Rasûlullah şöyle buyurdu:
"O hâlde sen kamet et!"
Böylece (ilk) kameti o yaptı ve (ilk) ezanı da Bilâl okudu.
AÇIKLAMA
Bu babdaki hadislerden anlaşılan:
i-Ezanı okuyanın kamet etmesi efdaldir.
2-Ancak bir başkası da kamet edebilir.
îmam Ebû Hanîfe, Küfe âlimleri, Mâlik ve Hicazlı âlimlerin çoğuna göre ikisi arasında fark yoktur.
İ. Şafiî ve Ahmed b. Hanbel gibi bazı âlimler ezan okuyan kişinin kamet etmesinin efdal olduğunu belirttiler. Yukarıdaki 294/1164.hadis açısından bu görüş tercih edilir.503
3-Ezan ile kamet arasında mutlaka bir ara verilmeli ki nafile kılmak isteyenler namazlarım kılsınlar, işi olup da namaza yetişmek isteyenler işlerini bİtirebİlsİnler. Akşam namazında da bir müddet beklemek gerekir, çünkü bize intikal eden sünnette böyle varid olmuştur. Akşam ezanı ile namazı arasında Peygamberimiz'in namaz kıldığı görülmemiştir. Ancak bir ara veriliyordu ve sahabeden isteyen bu arada namaz kılıyordu. Bununla ilgili ihtilaf ve açıklaması ilerde gelecektir.
* Müezzine İcabet Etmeyi İhmal Etmenin ve Ezandan Sonra (Namazı Kılmadan) Mescidden Çıkmanın Sorumluluğu
Sened:
Hasen: Müsned, IV/42, H.no:16428; Benzer rivayetler için bk. IV742-43, H.no:I6429 (munkatı ve zayif)-1643O (sahih); TayâUst. ü/425, H.no:lt99; Ebû Dâvûd, Salât, 30, H.no:512.
Ebû Sehl Muhammed b. Amr el-Vâfikî el-Ensârî el-Basrî zayıftır. Yalnızca Ahmed b. Hanbel sadece bu rivayetini nakleder.
Hadis bu senedi ile zayıftır. Ancak şâhid ve mütâbü İte yükselir.
Aynca 244/1114. hadise bk. 503 İ. Şafiî, Ümm, 1/106-107; İbn Kudâme, Muğnî, 1/426; Bennâ, age., 111/42
Ezan ve Kamet_____________________________________________________229
Allah Teâlâ buyurdu:
'Ey iman edenler! Dininizi oyun ve eğlence edinen sizden önceki Kitap ehlini ve kafirleri dostlar edinmeyin! Eğer müminler iseniz Allah'a karşı takva sahibi olun!
Siz namaza çağrı yaptığınızda namazı oyun ve eğlence (konusu) yaparlar, bu onların düşünemeyen bir topluluk olmalarındandır.' (Mâide, S/57)
296/1166-Sehl babası Muâz b. Enes el-Cühenî'den (Radıyaiiaha anhamâ) nakletti:504
RaSÛİUİlah (Sallallahü aleyhi ve sellem) dedi ki:
"Namaz (vaktini) ilân eden ve kurtuluşa çağıran Allah'ın münâdisini (yani müezzini) işitip de ona icabet etmeyen için büyük sıkıntı, küfür ve nifak (korkusu) vardır."
Sened:
Hasen: Müsned, III/438, H.no:15557; Hadisin senedinde tbn Lehîa bulunmaktadır. Bu râvî ile ilgili geniş bilgi için bk.22/64. hadis. Zebbân b. Fâid zayıf biridir. Sehl b. Muâz b. Enes'te bir beis yoktur. Ancak Zebbân'ın kendisinden yaptığı nakiller eleştirilere maruz kalmıştır.
Heysemî, hadisin hasen olduğuna hükmeder. MUnzirî de bu görüştedir. Bk. Mecma', 11/41-42; Terğtb,V213.
Abdullah b. Amr b. Âs'tan (Radıyallahü anhümâ) şahidi için 273/1143. hadise bk.
230_____________________________________________________Ezan ve Kamet
297/1167-Ebû Hüreyre'den505 nakledildi:506
Müezzin ezan okuduktan sonra birisi mescidden çıktı. Bunun üzerine (Ebû Hüreyre)507şöyIe dedi:
'Şu kişiye gelince o, Ebu'l-Kâsım'a (Peygamber'e) isyan etti.'
§Mesûdî'nin rivayetinde ise EbÛ Hüreyre (Radıyaiiaha anh) konuşmasına şöyle devam etti:
'(Çünkü) RasÛlullah (SatiaUahu aleyhi ve seiiem) bize şöyle buyurdu: "Sizden biri mescidde bulunur ve namaza çağrı yapılırsa (ezan okunursa) namazı kılmadan mescidden çıkmasın!"*
NOT: Bu hadis bir mescidde ezan okunduğunda herhangi bir zarûret-hacet olmaksızın namaz kılmadan dışarı çıkmayı yasaklamıştır. Ancak bir kişinin abdest, gusül veya başka bir camide imam olma gibi şer'î özrü ya da hastalık gibi sağlık problemi varsa o kişi çıkabilir.
Buradaki isyan amelî bir konudadır ve o kişi günahkârdır.5
298/1168-EbÛ Hüreyre'den <Radıyaiiahüanh):509
505
Tirmizî'de Ebu'ş-Şa'saa'mn kendisinden nakledildi. Bk. Tirmizî, Salat, 36, H.no: 204
Sened: *J 'J* »ıüjı ^t j! ti-if j* hij^'j ^»jî^-Jı ı&*- Jjıti £ji-
Sahih: Müsned, 11/537, H.no: 10875-10876; Benzer rivayetlerde İse hadisin sadece bas tarafı nakledilmiştir: 11/506, Eno:10520; 11/410, H.no:9286; 11/416, H.no:9352; 11/471, H.no:10051; Müslim, Mesâcid, 258; Ebû Dâvûd, Salât, 42, H.no:536; Tirmizî, Salât, 36, H.no:204 (hasen-sahih); Nesâî, Salât, 40, H.no:68I-682; îbn Mâce, Ezan, 7, H.no:733-734; Dârimî, Salât, 12, H.no:1208; Tayâlisî, IV/314, H.no:27II; Humeydî, 11/438, H.no:998.
507 Bu kişi Ebû Hüreyre'dir. Bk. Tirmizî, Salat, 36, H.no:204
508 Îbn Hacer, Fethu'l-Bârî, 11/121
Sened: '^- ^' 'j- j_^i jî j-« jt SıÜ- l3jli- ^'jj ı3jj-
Sahih: Müsned, 11/510, H.no: 10577; Diğer rivayet için bk. 11/510, H.no: 10578. Bu rivayetin senedi: OCU J_ J jili 'j. İıli- •&- 'cjj ı£b-); 11/423, H.no:9441(Burada hem merfû hem de Hasan el-Basrî'den mürsel olarak nakledilir:
Efcû Dâvûd, Savm, 19, H.no:2350; Dârekutnî, 11/165; Suyûtî, hadisi Ahmed b. Hanbel, Ebû Dâvûd ve Hâkim'e nisbet ederek sahih olduğuna işaret etmiştir. HV..el-Câmiu's-sağîr, H.no:686; Münâvî ise Hâkim'in Müslim'in şartına/râvisine uygun olduğunu söylediğini
Ezan ve Kamet_____________________________________________________231
Rasûlullah (SaiiaiiaM aleyhi ve seiiem) şöyle dedi:
"Sizden biri elinde kap olduğu hâlde eeani duyduğunda işini bitirinceye (suyunu içinceye) kadar o kabı bırakmasın!"
§İkinci tarikten gelen EbÛ Hüreyre rivayeti:
Hz. Peygamber'den benzerini nakletti ve ekledi510:
'Müezzin, fecr doğduğunda/ortaya çıktığında5" ezan okurdu.'
NOT: Buradaki konu sahur ile ilgilidir ve şu rivayet bunu açıklamaktadır:
Ebu'z-Zübeyr şöyle anlattı:
'Cabir'e; 'oruç tutmak istediği hâlde (sahurda su içmek için) elinde kap bulunan kişi ezanı duyduğunda suyu içebilir mi?' diye sorunca Cabir şöyle dedi: 'Biz Rasûluİah'ın 'İçsin!' sözünü konuşurduk."512
§Yukandaki konu fecr doğmadan önceki ezan için geçerli olsa gerek, çünkü o dönemde Önce Bilâl ezan okurdu, fecr doğarken de İbn Ümmi Mektum ezan okurdu. Geniş bilgi için bk. Müsned Trc. H.no: 284/1154,285/1155,28671156 nolu hadisler.
FIKHÎ HÜKÜMLER
Ezan ve kamet konusunda müctehidlerin İttifak ve ihtilaf ettikleri bazı meseleler vardır, bunlar nasların kuvvetinden ve anlaşılmasından, aynca sahabe içti hadi a-rından kaynaklanmaktadır:
A-İttİfak Edilen Konular:
1-Beş vakit namazın edası ve kazası, ayrıca cuma namazı için ezan okumak ve kamet getirmek meşrudur. Meşrûiyyeti Kitab, Sünnet ve icma' ile sabittir.
2-Namaz vaktinden önce ezan okunmaz.
3-Ezana ilâve (tesvib) yapılmaz, sadece sabah namazında es-Salâtü Hayrun mine 'n-Nevm (<-j—Ji ^ #*■ ;%Ji) cümlesi caizdir. Zira bunu Peygamberimiz onaylamıştır ve cümle 'Namaz uykudan daha hayırlıdır' manasındadır.
4-Müslüman ve akıllı olan ezan okuyabilir. Kafir veya mecnunun okuduğu ezan geçersizdir, tekrar edilir. Çünkü bu bir çağrıdır ve ibadettir. Kafir olanın iman etmeden böyle bir hakkı yoktur, akıllı olmayan da ne söylediğini bilmediği için çağrısı geçersizdir ve sözlerinin fıkhî bir geçerliliği yoktur..
5-Cünüp olarak ezan okuyanın ezanı iade edilir, ancak abdestli okumak müs-tehabdır, abdestsiz okumak mekruhtur, ancak iade edilmez.
6-Bayram, küsuf (güneş tutulması) ve istiska (yağmur talebi) namazı gibi nafile namazlar, aynca nezir (adak) namazı için ezan okunmaz. Bunlardan cemaatle
ve Zehebî'nin de bunu onayladığını aktararak şöyle der: "Fakat, Zehebî Menar'da hadisin merfû oluşunun şüpheli olduğunu söyler" Feyzu'l-kadîr, 1/484. sı° Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, IV/218, No: 7810
511 Râzî, Muhtâru's-Sthâh, 50.
512 Ahmed b. Hanbel, III/348; Heysemi, bu rivayetin hasen olduğunu belirtti. Bk. Mecmpu'z-zevâid,Wf\52
232Ezan ve Kamet
kılınacak olanlarda (=l^-w h—d Öı) İnne's-Salâte Câmiah diye çağrı yapılması hadislerde geçmektedir, manası 'Şüphesiz namaz toplayıcıdır? demektir. Bazı rivayetlerde (Öj) kelimesi bulunmamaktadır, bu durumda her iki kelimenin sonunu men-
sub (birincisi iğrâ, ikincisi hâl olarak) ya da ikisi de merfu' veya birinciyi mensub ikinciyi merfu' yahut tersiyle okumak caizdir.513
7-Cenaze namazı için ezan ve kamet okunmaz, bid'attır.
8-Ezân kendi orijinal lafızlanyla okunur, Arapçadaki başka kelimeterle bile değiştirilemez. Orijinal lafızları RasÛlullah döneminden günümüze bu çağrının bir yansımasıdır. Ezan dünyanın neresinde olursa olsun Müslümanların ortak dilidir ve Çağrısıdır.514
9-Ezan okumak sünnet-i müekkededir ve kifayedir, ancak Ahmed b. Hanbel'den gelen bir görüşe göre farz-ı kifayedir.
10-Ezanda insanların duyacağı kadar sesi yükseltmek şarttır, ancak sesi salmak ve ağır ağır okumak, kameti ise biraz hızlı okumak müstehabdır.
11-Ezan okurken kıbleye dönmek ve hay'ale'lerde sağa -sola çevirmek müstehabdır.
12-Ezan sırasında müezzine icabet etmek ve onun dediklerini tekrarlamak müstehabdır.
13-Ezandan sonra me'sur duaları okumak müstehabdır.315
B-İhtilâf Edilen Konular.
1-Ezanın başındaki tekbirler cumhura göre dört tane, İmam Mâlik'e göre iki tanedir. Cumhurun delilleri çok kuvvetlidir.516
2-Ezandaki iki şehadet kelimesini gizli söyledikten sonra açıktan okumak konusunda ihtilaf edildi: İmam Ebû Hanîfe ve KÛfeli âlimlere göre müstehab değildir, Peygamberimiz Ebû Mahzûre'ye öğretmek için fazladan tekrarlatmıştı. İmam Mâlik, Şafiî, Ahmed b. Hanbel ve diğer âlimlere göre terci' caizdir. Muhaddislerden bir grup ise terci' yapma ya da yapmama arasında kişi muhayyerdir, dediler.517
3-Sabah ezanını vaktinden önce okumak İmam Ebû Hanîfe ve Muhammed'e göre caiz değildir, tekrar edilir. Cumhura göre sadece sabah namazına has olarak caizdir.5'8
4-Kametîn sıfatında ihtilaf edildi; Hanefılere^göre ezan gibidir, ancak hay'ale-lerden sonra iki kere kad kameti's-salâh denir. Bununla ilgili rivayet Ebû Mahzûre-
513 Ahmed b. Hanbel, 1/14; 11/161, İ75, 191; IV/89, 95, 331; VI/98, 374, 418; Buhari, Küsûf, 3, 8, 19; Müslim, KüsÛf, 4, 20; Ebû Dâvûd, Istiskâ, 6; Nesât, KüsÛf, 6, 11, 13, 21; ibnMace, Mukaddime, 11, Fiten, 9.
Ayrıca bk. fbn Hacer, Fethu't-Bâri, 11/533;
514 Nevevî, Mecmu1, IH/129; İbn Abidin, Haşiye, 1/256
MS Bu konular için bk. İ. Muhammed, Asi, 1/132, 135-136; t. Şafiî, Ümm, 1/105; Serahsî,
Mebsût, 1/277-281; İbn RÜşd, Bidayetü'l-müctehid, 1/77-78; Şîrâzî, Mühezzeb, 1/55; Kâsânî,
Bedâiu's-sanâi', 1/149; Merğnânî, Hidâye, 1/41-43; İbn Kudâme, Muğnî, 1/414, 418-419, 424,
427, 435,438; Halil b. İshak, Muhtasar, 18; Şİrbînî, Muğnî'l-muhtac, I/I37; Meydan!, Utbâb,
1/74; DesÛkî, Hafiye, 1/193
Slû I.Muhammed, age., 1/132, Hucce, 1/84; Şafiî, Ümm, 104; Salih b. Ahmed, Mesâi!, III/224;
Sehnûn, Müdevvene, 1/57; Kâsânî, age., 1/147; Bennâ, age., 111/26
517 Sehnûn, age., 1/57; Serahsî, age., 1/271; Şîrâzî, age., 1/56; Merğınânî, age., 1/41; İbn Kudâme,
age., 1/419
5™ Salih b. Ahmed b. Hanbel, Mesâilü'l-îmam Ahmedi'bni Hanbel, 1/277; Sehnûn, age., 1/60;
Serahsî, age., 1/278-279; Şîrâzî, age.. 1/55; Kâsânî, age., 1/154; İbn Kudâme, age., 1/421
Ezan ve Kamet_____________________________________________________233
den gelmektedir ki o da Mekke'nin fethinden sonra Müslüman olmuştur. Dolayısıyla Bilâl Habeşî'den gelen kametin tek olma rivayetinden sonra varid olmuştur ve sonraki rivayeti almak efdaldir, öncekini nesh etmiş olabilir. Bu görüşü Hanelilerle birlikte Süfyan es-Sevrî ve İbnü'l-Mübarek de kabul etmektedir. Cumhura göre kamette tekbirler iki kere, diğerleri birer keredir, sadece kod kameti's-salâh iki keredir. Çünkü Bununla İlgili rivayetler daha çoktur. (İmam Mâlik'ten gelen kuvvetli görüşe göre o da bir keredir). Bazı âlimlere göre de kametin tek ya da çift olması arasında fark yoktur, ikisi de caizdir; bu görüş İmam Ahmed b. Hanbel, îshak b. Râhûye, Davûd b. Ali ve Muhammed b. Cerir'e aittir ve bu âlimler her İki rivayetle amel edilmesinde bir sakınca olmadığını, zira zıtlık bulunmadığını ifade ettiler. Tercih edilen görüş bu olsa gerek. Doğrusunu Allah bilir.519
5-Hanefi mezhebi dışında cumhura göre ezanda tertip ve muvâlât (araya bir fiil ya da sözün girmemesi) şarttır.520
6-Müezzinin Ücret almasının cevazında ihtilaf edildi: Ücret almak haramdır, ancak hediye verilebilir. Ebû Mahzûre'nin müezzin olma rivayeti bu konuda delildir, çünkü Ebû Mahzûre'ye verilen ücret değil, müezzin olarak tayininden önce verilen bir hediyedir. Bu mütekaddimûn Hanefilerin görüşüdür, ancak müteahhirûn Hanefî alimlerine göre ihtiyaçtan dolayı caizdir.
Mâlİkîlere göre caizdir, Şafiî ve Hanbeli âlimlerin bu konuda iki görüşü vardır. Bunlardan birisi caiz olması, diğeri de caiz olmamasıdır.
Bazı müctehidlere göre Ücret almada bir beis yoktur, ancak almamak efdaldir. Bu ve benzeri rivayetlerde bir yasak yoktur, ancak efdal olan zikredilmiştir.521
7-Akılh olan ancak bulûğ çağına girmeyen çocuğun ezan okumasında ihtilaf edildi:
Hanefî ve Şafiîlerde geçerlidir, Mâlİkîlere göre ise caiz değildir, çünkü onlara göre imamlık yapan müezzinlik yapabilir, çocuğun da imamlık yapması caiz değildir. Hanbelîlerde bu konuda iki görüş vardır.522
519 I Muhammed, age., 1/132; el-Hucce alâ ehli'l-Medîne, V84; Sehnûn, age., 1/57; Şafiî, Ümm, 104; Serahsî, age.. 1/272; Kâsânî, age., 1/147; Bennâ, age., 111/26
520 Kâsânî, age., 1/149; Nevevî, Mecmu', İÜ/114; İbn Kudâme,age., 1/437-438; Şirbînî, age., 1/137 321 Sehnûn, age., 1/62; Şîrâzî, age., 1/59; Kâsânî, age., 1/152; İbn Kudâme, age., 1/426; Mevsılî, İhtiyar, 235-236
522 Sehnûn, age., 1/59; Şîrâzî, age., 1/55; Kâsânî, age., 1/150; İbn Kudâme, age., 1/429
234
Ezan ve Kamet
Tablo VII (Ezan ve Kamet)
AMEL |
İLGİLİ HÜKÜMLER |
||||||||||
GENEL |
ÖZEL |
HANEFÎ |
MÂLİKÎ |
ŞAFİÎ |
HANBELI |
||||||
Ezanın Hükmü |
Sünnet-İ Müekkede |
Sünnet-i Müekkede |
Sünnet-İ Müekkede |
Sünnet-İ Müekkede (Farz-ı Kifâye) |
|||||||
Beş vakit ve Cuma Dışındaki Namazlarda |
Okunmaz |
Okunmaz |
Okunmaz |
Okunmaz |
|||||||
|
Niyet |
Şart değil |
Şart |
Şart değil |
Şart |
||||||
Ezanla |
Tertip (Peş peşe) |
Şart değil, MUstehab |
Şart |
Şart |
Şart |
||||||
|
Muvalât (Aralık vermeme) |
Şart değil, Müstehab |
Şart |
Şart |
Şart |
||||||
İlgili |
Arapça orijinali |
Şart |
Şart |
Şart |
Şart |
||||||
|
Vaktin girmesi |
Şart |
Şart |
Şart |
Şart |
||||||
Şartlar |
Terci (Şehadetleri önce gizlice tekrar) |
Müstehab değil |
MUstehab |
Müstehab |
Müstehab |
||||||
|
Tesvib (Ezana ilâve) |
Yapılmaz, sadece sabah ezanına *es-Salâtü hayrun mine 'n-nevm' eklenir |
Yapılmaz, sadece sabah ezanına 'es-Salâtiİ hayrun mine 'n-nevm' eklenir |
Yapılmaz, sadece sabah ezanına Vs-Salâtü hayrun mine 'n-nevm' eklenir |
Yapılmaz, sadece sabah ezanına 'es-Salâtü hayrun mine 'n-nevm' eklenir |
||||||
|
İlk Tekbirler |
Dört |
iki |
Dört |
Dört |
||||||
Müezzinle |
islâm |
MüslUman olmayanın okuması mekruhtur |
Şart |
Şart |
Şart |
||||||
İlgili |
Akıl |
Aklı olmayanın okuması |
Şart |
Şart |
Şart |
||||||
Şartlar |
Temyiz |
Şart |
San |
San |
Şart |
|
|||||
|
Bulûğ |
Şart değil |
$art |
Şart değil |
Şart değil |
|
|||||
|
Ücret Alması |
İki görüş var |
Caiz |
İki görüş var |
tki görüş var |
|
|||||
Kamet |
İlk Tekbirler |
Dört |
İki |
İki |
İki |
|
|||||
Diğerleri |
İki |
Bir |
Bir |
Bir |
|
||||||
Kad Kameti's-Salâh |
İki |
İki |
İki |
İki |
|
||||||
Mescidler . 235
f)-MESCİDLER
• Mescidlerin Tarihçesi, Fonksiyonları ve İlgili Hükümleri
• Yeryüzünde Bina Edilen İlk Mescid ve Mescİd Yapmanın Fazileti
• Yeryüzü Rasûlullah İçin Temiz/Temizleyici Mekân ve Mescid Kılındı
• Mescidde Oturmanın, Oralara Gitmenin ve Mescide Yakın Bir Evde Oturmanın Fazileti
• Mescide Giriş-Çıkış, Orada Oturma ve Geçme Âdabı
• Mescidleri Her Türlü Pislikten Korumak ve Temiz Tutmak Gerekir
• Mescidleri Her Türlü Kötü Kokudan Korumak Gerekir
• Mescidlerde Yasaklanan Diğer Şeyler
• Mescidlerde Serbest Olan Şeyler
• Bereket ve Hürmet Olması İçin de Olsa Peygamber ve Salih İnsanların Kabirleri Üzerine Mescîd (Mabed) Yapma Yasağı
• İhtiyaç Anında Kafirlerin Kabirlerinin Başka Yere Nakledilmesi ve Oraya Mescid Yapılması Caizdir
• İhtiyaç Anında Havraların (Önceki Mabedlerin) Mescid Olarak Kullanılması
• Evlerin İçinde ya da Evlerin Arasında Mescid Edinmek
236 Mescidler
MESCİDLERİN TARİHÇESİ, FONKSİYONLARI VE İLGİLİ HÜKÜMLERİ
Mescidler şüphesiz Allah'a aittir (Oralarda sadece Allah 'a kulluk edilir). O hâlde, Allah ile birlikle kimseye yalvarmayın (ve kulluk etmeyin). Cin 72/18
AAtlah'ın mescidlerini ancak Allah'a ve ahiret gününe İman eden, namazı dosdoğru kılan, zekân veren ve Allah'tan başkasından korkmayan kimseler imar eder. işte doğru yola ermişlerden olmaları umulanlar bunlardır. Tcvbe 9/18
((Bu kandil) birtakım evlerdedir ki, Allah (o evlerin) yücelmesine ve içlerinde isminin anılmasına izin vermiştir. Orada sabah akşam O'nu öyle kimseler teşbih eder ki...
Nûr 24/36
I-MESCİD VE KUR'ÂN'DAKÎ YERİ:
Mescid, kelime olarak secde edilen yer demektir. Secde ise alçak gönüllülüğü ve kulluğu ifade için alnı yere koymaktır. Buna göre mescidin terim anlamı: "Yüce yaratıcı karşısında tevazuun ortaya konulduğu, kulluğun sunulduğu her yerdir."523 Peygamber efendimizin (Satiaiiaha aleyhi ve setiem) Ümmetine necaset bulunmayan ve ibadet yapmaya uygun her yer mescid olarak tayin edilmiştir. Fakat bu terim, "içinde namaz kılınan kutsal mekân" olarak yaygın bir kullanımla bilinmektedir. Âyetin ifadesi ile mescid: "İçinde Allah'ın adının yüceltilmesi ve anılmasına izin verilen evlerdir", Mescid terimi yerine, ibâdet yeri anlamında mabed/ibâdetgâh lâfzı kullanıldığı gibi, kulluk vazifesini ifa etmek isteyenleri tek çatı altında bir araya getirdiğinden dolayı toplayıcı, derleyici anlamında cami, namazgah anlamında musalla lâfzı da kullanılır.
İslâm dininin direği namaz ibâdetinin en önemli bir rüknü olan ve kişinin kendisini Allah'a en yakın hissettiği secde kelimesinden, ibâdet yeri anlamına gelen bir kelimenin türetilmiş olması çok manidardır. Mescidlerin birçok fonksiyon ve işlevi bir arada bulundurması sebebiyle günümüzde, hattâ bizim toplumumuzda, mescid yerine cami terimi daha yaygın olarak kullanılmaktadır. Allah'ın adının anıldığı kutsal mekânlar Kur'an'da manastır, kilise, havra ve mescidler olarak karşımıza çıkar.525 Peygamber efendi-
523 Bir hadiste: "Kulun Allah'a en yakın olduğu an secde hâlidir" buyurulmaktadır. (Bk. Ahmed b. Hanbel, Müsned, 11/421; Müslim, Salât, 215; Nesâî, Mevâkît, 25; Taibîk, 78; Tirmizî, Deavât, 118). Bu hadisten hareketle şöyle bir tarif yapmak da mümkündür: "Kulun Allah'a en yakın olduğu kutsal mekândır." Mescidlerin fonksiyonlarından bahseden âyetlerin ışığında İse mescidleri söyle tanımlayabiliriz: "Sabah-akşam/her an Allah'ın isminin anıldığı, teşbih edilerek zikredildiği ve sânının yüceltildiği ve bu şerefle de kendilerinin ulvîleştiği. kötülüklere kapalı/Muhanem temiz mekânlardır". İlgili âyetler için bk. Nûr, 24/36; Hac, 22/40; İbrahim, 14/37.
524 Nûr, 24/36.
525 Bk. Hac, 22/40.
Mescidler_________________________________________________________237
mizin (Saiiaihhü aleyhi ve seiiem) bir hadisinde de Hristiyan azizlerinin kabirlerinin üzerinde inşa edilen mabedler için mescid kelimesi kullanılmıştır.526
Mescid (ç. Mesâcid), Kur'an-ı Kerim'de birçok yerde zikredilir. Bunların çoğu ise Mescid-i Haram ile ilgilidir. Bazı âyetlerde "Mescid-i Haram" lâfzı kullanıldığı gibi, bazılarında "Beyf\ "el-Beytü'l-Harâm", "el-Beytü'l-AtîK\ "el-Beytü'l-Muharrem" ve "Kabe" kelimeleri kullanılır.527 İslâm öncesine âit Mescid-i Haram dışında "el-Mescidü'l-Aksâ (Beytü'l-Makdis)", "Ashâb-ı Kehfiçin yapılan mescid" kelimeleri de Kur'an'da değinilen mescidlerdir.528
Mescidler İslâm'ın sembolleridir. Yeryüzünde ilk yapılan ev/mabed Kabe'dir. Allah RasÛlü de Medine'ye hicretinde ilk yaptığı icraat mescid inşası olmuş ve Küba'da İslâmiyetin Medine döneminin ilk mescidini yapmıştır. Mescidler, Müslümanların birlik, dirlik ve kardeşlik gibi en önemli sosyolojik ilişkilerinin ilk temellerini oluşturduğu gibi bu ilişkilerini pekiştirmede de önemli bir rol üstlenmiştir. Bu sebeple Hz. Peygamber (Saiiaitaha aleyhi ve seiiem), cennette bir köşk gibi mükâfatı müjdeleyerek mescid inşasına teşvik etmiş529, her bölgede ve mahallede bir mescid yapılmasını ve bunların temiz tutulmasını istemiştir.530
İbn Abbas der ki: "Yıldızların yeryüzündekileri aydınlattığı gibi mescidler de gökyüzü halkını aydınlatan Allah'ın evleridir."531 "Mescidler Allah'ın evi, Mü'minler ise Allah'ın ziyeretçileri/misafırleridir. Ziyaret edi~
İşaret edilen rivayet söyledin Hz. Âişe'den: Ümmü Habtbe ve Ümmtl Seleme Habeşistan'da gördükleri içinde resim ve tablolar bulunan Mâriye (Marya) denilen bir kiliseyi Rasûlullah'a anlattılar. Bunun üzerine Allah Rasûlti: "Onlar İçlerinden çok İyi biri çıkıp vefat edince onun kabri üzerine bir mescid yaparlar, tşte onlar Kıyamet gününde Allah Katında yaratılanların en şerlisidirler" buyurdu. Bk. Müslim, Mesâcid, 16-18.
Bir diğer rivayet: RasÛlullah bir daha dogrulamadığı ölümcül hastalığında: "Allah Yahudi ve Hristlyanları rahmetinden uzaklaştıran! Bunlar peygamberlerinin kabirlerini mescid edindiler" buyurdu. Hadis, Hz.Âişe, Ebû Hüreyre, İbn Abbas ve Cündeb b. Abdullah ei-Becelî'den nakledilmiştir. Bk. Müslim, Mesâcid, 19-23
527 "el-Mescidü't-Harâm" lâfzının geçtiği âyetler için bk. Bakara 2/144, 149-150, 191; Mâide 5/2; Enfâl, 6/34; Tevbe 9/7, 19, 28; tsrâ 17/1; Hac 22/25; Fetih, 48/25, 27. "Beyt" lâfzının geçtiği âyetler İçin bk. Bakara 2/125 (iki kez), 127,158; Âlü tmrân 3/96-97; Enfâl 8/35; Hac 22/26 (iki kez); Kureyş 106/3. "el-Beytü'l-Harâm" lâfzının geçtiği âyetler için blcMâide 5/2, 97; uel-Beytü'l-Atîk" lâfzının geçtiği âyetler İçin bk. Hac 22/29,33; "el-Beytü'l-Muharrem" lâfzının geçtiği âyetler için bk.İbrahim 14/37; "Kabe" lâfzının geçtiği âyetler için bk. Mâide 5/95,97. "8 ilgili âyetler için bk. İsrâ 17/1; Kehf 18/21. Ayrıca Kur'an'da (Kabe'nin hizasındaki gök ehlinin ibâdetgâhı) "el'Beytü't-Ma'mûr"'<ian da bahsedilir: "Tûr'a, yayılmış ince deri üzerine satır satır yazılmış Kitab'a, Beyt-i Ma'mûr'a, ... andolsun ki..." Bk. Tûr 52/1-4. Hadislerden de anlaşıldığı gibi yetmiş bin melek her gün oraya girer ve namaz kılarlar. Peygamberimiz, Hz. İbrahim'i miraca çıktığında sırtını Beyt-i Mamur'a dayamış olarak görmüştü. Bk. Bıthârî, Bed'ül-halk, 6; Müslim, îmân, 259. Ahmed b. Hanbel'in rivayetinde (III/154, H.no:12496) ise semanın yedinci katında olduğu ifade edilir.
529 Müslim, Mesâcid, 24; Nesâî, Mesâcid, 24.
530 Ebû DâvÛd, Salât, 13; İbn Mâce, Mesâcid, 9.
531 Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, JC/262, H.no:10608; Beyhakî, Şuabü'l-îmân, 111/83, H.no: 2948; Heysemî, senedindeki râvtterin sika olduklarını belirtir. Bk. Mecma', II/7.
238_________________________________________________________Mescidler
lenin de kendisini ziyaret edene ikram etmesi tabii bir hakkıdır. "532 Ebu'd-Derdâ oğluna şu nasihatte bulunur: Ey oğlum! Mescidler evin olsun. Çünkü mescidler takva sahibi insanların (dolayısıyla Allah'ın) evleridir. Çünkü ben Peygamberimiz'j'n (Saiiaiiaha aleyhi ve seiiem) şu sözünü işittim: "Mescid, kimin evi olursa Allah kendisine ruh (canlılık), rahmet (emniyet) ve sırattan geçerek cennete ulaşma garantisi verir.""3
Hz. Peygamber'in "her mahallede mescid inşa edilip temiz tutulması, güzel kokularla kokulanması, inşaatmın iyi yapılması" mealindeki emirleri ve mescid yapanlara vadedilen uhrevî mükâfatlar gözönüne alınacak olursa, her bir yerleşim ünitesinde (dâr) bir mescid inşâ edildiği, bu sayının da Rasûlullah devrinde yaklaşık kırka ulaştığı, görülmektedir. Medine'de mescidler hicretten önce yapılmaya başlandı. Peygamberimiz Medine'ye teşrif etmeden önce Medine'de Cuma nazmı kılınmıştı.
Ebu Hüreyre'nin (Radıyaüahu anh) naklettiğine göre Rasûlullah aleyhi ve seiiem) şöyle buyurdu: "Allah'ın en çok sevdiği yerler mes: elerdir. Allah'ın en ziyade nefret ettiği yerler de çarşı ve pazarlardır."534
II-MESCtDLERİN TARİHÎ:
A-İsîâm Öncesi Yapılan Mescidler:
1-Mescid-i Haram: Kabe çevresindeki tavaf alanından başlayıp alanı genişletilmiş sahadır. Harem-i Şerif olarak da bilinen Mescid-i Haram hürmete layık olan mescid olduğu için "haram" veya "harem" nisbeti ile meşhurdur. Yeryüzünde (insanlığın ibadet vb. ihtiyaçları için) kurulan ilk bina, Mekke'deki Allah'ın evi (Beytullah) Kabe'dir. Bu gerçek, Kur'ân dili jle şu şekilde ifade edilir;
"Şüphesiz, âlemlere bereket ve hidayet kaynağı olarak insanlar için kurulan ilk ev (mâbed), Mekke'deki (Kabe) dir. Orada apaçık nişaneler, (ayrıca) İbrahim'in makamı vardır. Oraya giren emniyette olur." 535
Ebû Zer'den (Radıyallahü anh) nakledilen rivayette de ilk mescidin Mescid-i Haram olduğu kayıtlıdır. O şöyle der:
Rasûlullah'a (Sallattahü aleyhi ve sellem):
'Yeryüzünde yapılan ilk mescid hangisidir?' dedim. O da:
"Mescid-i Haramdır"536 buyurdu.
Deylemî, Firdevs, IV/216, H.no:6654; Bu anlamı destekleyen şâhid rivayetler: Hz. Ömer <Jbn Ebî Şeybe, VII/115, H.no:34615; Beyhakî, Şuabü'l-lmân, İÜ/82, H.no:2943) ve Câbir (Bk. Deylemî, IV/2I6, H.no:6653).
533lbn Ebî Şeybe, VII/İ14, H.no:34610; Taberânî, el-Mu'cemü'l-evsat, VII/158, H.no:7149; Beyhakî, Şuabü'l-îmân, m/83, H.no:2949; Deylemî, IV/217, H.no:6655.
534 Müslim, Mesâcid, 288.
535 Âlü Imrân 3/96-97
536 Bk.Müsned Trc. H.no:299/1169.
Mescidler_________________________________________________________239^
Bazı kaynaklarda Mescid-i Harâm'ın ilk olarak Hz. Âdem tarafından yapıldığı kaydedilmektedir.
Kabe'nin ilk inşa edilişi ve tarihi hakkında bazı rivayetler nakledilir. Bunların bir kısmı uydurmadır.
Abdullah b. Amr b. Âs'a nisbet edilerek Peygamber efendimize isnad edilen rivayette Kabe'yi Hz. Âdem ve eşi Havva'nın yaptığı, daha sonra bunun çevresinde tavaf etmeleriyle emrolunduklan ve Hz. Âdem'e: 'Sen ilk insansın, bu da ilk evdir' diye vahyolunduğu, Nuh peygamber'in haccettiği, İbrahim peygamberin de temellerini yükselttiği bildirilmektedir.538
Allah'ın bu evi (namaz ve hac gibi) ibadetlerin merkezi ve inananların kıblesi olarak seçildi ve insanların toplanma mahalli ve güvenli bir yer kılındı. Bey-tullah'ın temellerinin yükseltilmesi ise İbrahim ve İsmail peygambere nasip oldu:
"Biz, Beyt'i (Kabe'yi) insanlara toplanma mahalli ve güvenli bir yer kıldık. Siz de İbrahim'in makamından bir namaz yeri edinin (orada namaz kılın), ibrahim ve İsmail'e: Tavaf edenler, ibadete kapananlar, rükû ve secde edenler için Evim'i temiz tutun, diye emretmiştik." "Bir zamanlar İbrahim, İsmail ile beraber Beytullah'ın temellerini yükseltiyor, (şöyle diyorlardı:) Ey Rabbimiz! Bizden bunu kabul buyur; şüphesiz sen işitensin, bilensin." 54°
Bazı rivayetlerde de Kur'an'da (Bakara 2/127) işaret edildiği gibi Kabe'yi ilk yapan oğlu İsmail ile birlikte İbrahim peygamberdir: Hz. Ali'ye "Şüphesiz, âlemlere bereket ve hidayet kaynağı olarak insanlar için kurulan ilk ev (mâbed), Mekke'deki (Kabe) dır" âyetinde kastedilen anlam ilk bina edilen ev midir? diye sorulur, o da "Hayır, 'içine hidayet ve bereketin konduğu ilk ev...' anlamındadır" cevabını verir ve Kabe'nin ilk yapılış şeklini anlatır: "Allah, İbrahim'e bana bir ev yap diye vahyetti..." Rivayetin devamında Hacer-i Esved'i de Cebrail (Aieyhisseiâm) gökten indirmiştir. Onu bulan İsmail peygamberdir.541
Mescid-i Haram (Kabe) idealdeki, niyet ve kalpdeki kıble idi. Mescidi Aksâ'dan sonra İslâm'ın ikinci kıblesi oldu:
"(Ey Muhammedi) Biz senin yüzünün göğe doğru çevrilmekte olduğunu (yücelerden haber beklediğini) görüyoruz- İşte şimdi, seni memnun olacağın bir kıbleye döndürüyoruz. Artık yüzünü Mescid-i Haram tarafına çevir. (Ey Müslümanlar!) Siz de nerede olursanız olun, (namazda) yüzlerinizi o tarafa çevirin. Şüphe yok ki, ehl-i kitap, onun Rablerinden gelen gerçek olduğunu çok iyi bilirler. Allah onların yapmakta olduklarından habersiz değildir.""5*2
Ezrakî, Kabe ve Mekke Tarihi, (Trc. Yunus Vehbi Yavuz), s.40-41
ilgili rivayet ve değerlendirmeleri için bk. Zerkeşî, Bedrüddin Muhammed b. Bahâdır, İ'lâmü's-sâcid bi ahkâmi'l-mesâcid, s.27-28 (Senedinde zayıf olarak telakki edilen İbn Lehîa bulunmaktadır. Fakat bu zat sika biridir. Sadece sonradan İhtilât etmiştir).
539 Bakara 2/125
540 Bakara 2/127
Hâkim, Müstedrek, 11/321, H.no:3154 (Müslim'in şartına/râvîsine uygun olarak sahihtir); İbn Ebî Şeybe, VII/252, H.no:35799; Makdisî, Muhtara, 11/60-62, H.no:438; Beyhakî, Şuabü'Lîmân, III/436-437, H.no:3991. 542 Bakara 2/144
240_________________________________________________________Mesddler
"Nereden yola çıkarsan çık (namazda) yüzünü Mescid-i Haram tarafına çe^Mr. Bu emir Rabbinden sana gelen gerçektir. (Biliniz ki) Allah yaptıklarınızdan habersiz değildir. (Evet Resulüm!) Nereden yola çıkarsan çık (namazda) yüzünü Mescid-i Harama doğru çevir. Nerede olursanız olunuz, yüzünüzü o yana çevirin ki, aralarından haksızlık edenler (kuru inatçılar) müstesna, insanların aleyhinizde (kullanabilecekleri) bir delili bulunmasın.,."™
Kur'ân'da Mescid-i Haram544 ifadesi yerine Beyt-i Haram (veya Beyt-i Muharrem ve Beyt-i Atik) de kullanılmıştır:
"Ey iman edenler! ...Rablerinin lütuf ve rızasını arayarak Beyt-i Haram'a yönelmiş kimselere (tecavüz ve) saygısızlık etmeyin." 545
"Allah, Kabe'yi, o saygıya lâyık evi, haram ayı, hac kurbanını ve (kurbanın boynuna asılan) gerdanlıkları (maddi ve manevi yönlerden) insanların belini doğrultmaya sebep kıldı..." 546
"Ey Rabbimiz! (Ey sahibimiz!) Namazı dosdoğru kılmaları için ben, neslimden bir kısmını senin Beyt-i Muharrem'inin (Kabe'nin) yanında, ziraat yapılmayan bir vadiye yerleştirdim. Artık sen de insanlardan bir kısmının gönüllerini onlara meyledici kıl... "M7
"Bir zamanlar İbrahim'e Beytullah'ın yerini hazırlamış ve (ona şöyle demiştik): Bana hiçbir şeyi eş tutma; tavaf edenler, ayakta ibadet edenler, rükû ve secdeye varanlar için evimi temiz tut,"548
"...O Beyt-i Atik (Kadim mabed Kabe'yi) tavaf etsinler." M9
"Onlarda (kurbanlık hayvanlarda veya hac fiillerinde) sizin için belli bir süreye kadar birtakım yararlar vardır. Sonra bunların varacakları (biteceği) yer, Beyt-i Atik (Kadim mabed Kabe'ye) kadardır." 55°
Kur'ân'da Beyt tabiri Kabe ve Mescid-i Haram için kullanılmıştır.551
2-Mescid-i Aksa (Beyt-i Makdis): İslâm öncesi inşa edilen mes-cidlerden biri de Kudüs'teki Mescid-i Aksa*dır. Birçok peygamberin uğrak yeri ve ilâhî vahye mazhar olan bir mekân olduğu için İsrâ gecesinde Allah RasÛlü Mekke'de miraca çıkarılmamış, çevresi kutsal kılman bu mescide552 getirilmiştir. Medine'de kıblenin Kabe'ye çevrilmesinden553 önce Müslü-
543 Bakara 2/149-150
544 Mescid-i Harâm'dan bahseden diğer âyetler için bk. Bakara, 2/196; Mâide, 5/2; Enfâl, 6/34; Tevbe, 9/7, 28; İsrâ, 17/1; Hac, 22/25; Fetih, 48/25,27.
545 546
545 Mâide 5/2
Mâide 5/97
547 ibrahim 14/37
548 Hac 22/26 349 Hac 22/29
550 Hac 22/33
551 Bk. Bakara, 2/158; Âlü İmrân 3/97; Enfll, 8/35; Kureyş, 106/3.
"Bir gece, kendisine âyetlerimizden bir kısmını gösterelim diye (Muhammed) kulunu Mescid-i Harâm'dan, çevresini mübarek kıldığımız Mesçid-i Aksâ'ya götüren Allah noksan sıfatlardan münezzehtir..." Bk. tsrâ 17/1. 5" Bakara 2/144,149,150.
Mescidler_________________________________________________________241
manlann beş vakit namazda yöneldikleri kutsal bir mekândır. Medînetü's-selâm (Ûr-Sâlim/Jerusalem), Yebûs, îlîyâ, Beyt-i Makdis/ Mukaddes ve Kuds (el-Kudsü'ş-Şerîf) isimleri554 ile meşhur olan Kudüs bütün ilâhî dinlerin gözbebeğidir.
Mescid-i Haram* dan uzak olduğu için "en uzak" anlamında "Aksa" sıfatı ile bilinmektedir.
"... Artık diğer cezalandırma zamanı gelince, yüzünüzü kara etsinler, daha önce girdikleri gibi yine Mescid'e (Süleyman Mâbedi'ne) girsinler ve ellerine geçirdikleri her şeyi büsbütün tahrip etsinler (diye, başınıza yine düşmanlarınızı musallat kıldık)."sss
Mescid-i Haram ile Mescid-i Aksâ'mn inşası arasında kırk yıllık bir zaman olduğu rivayetlerde ifade edilir:
Ebû Zer'den nakledilen ve biraz önce ilk bölümünü arz ettiğimiz rivayetin devamında Ebû Zer şöyle der:
itaSÜlullah'& (Satlallahü aleyhi ve sellem):
'(Yeryüzünde yapılan ilk mescid Mescid-i Haram'dan) sonra hangisidir?' dedim. O da:
"Mescid-i Aksa"
'İki mescid arasında ne kadar bir zaman var?'
"Kırk yıl" buyurdu.556
Abdullah b. Amr b. Âs'tan nakledilen rivayette bu mescidi yapanın Hz. Süleyman olduğu ifade edilir. Allah RasÛlü bu hususta şöyle buyurur: "Süleyman b. Dâvûd (peygamber) Beyt-i Makdis'i inşa edince Allah Teâlâ-dan üç şey istedi. Allah ikisini verdi/kabul etti. Üçüncüsünü de vermiş olduğunu ümit ederim. (Kabul edilen isteğinden biri), Beyt-i Makdis'e sırf namaz kılma niyeti ile evinden yola çıkan kimse annesinden doğduğu günkü gibi (günahsız olarak evinden) çıksın..."557
Ebû Zerr rivayeti metin tenkidine tabi tutulmuş ve şu gerekçe illetli gösterilmiştir: Abdullah b. Amr b. Âs'tan nakledilen hadis, Hz. Süleyman'ın Mescidi Aksâ'yı yaptığını ifade etmektedir. Süleyman b. Dâvûd peygamber ise Hz. İbrahim'den sonra bin yıl gibi uzun bir süreden .sonra yaşamıştır. Bu iddiaya verilen cevap ise şöyledir: Süleyman peygamberin yaptığı bir inşa değil, tamir, onarım, genişletme, yenileme ve ibadet ortamı oluşturmadır. Yeniden inşa kabul edersek "kendine has özel bir mescid yaptı" anlamı verilebilir.558
Mescid-i Aksa'nın fazileti ile ilgili rivayetler:
Ümmü Seleme'den gelen nakilde Rasûlullah'ın (Saiiaiiahü aleyhi ve setiemy. "Kim Mescid-i Aksâ'dan (Mescid-i Harâm'a hareketle) umre veya hac yap-
Diğer isimleri için bk. İbn Hacer, Fethu'l-Bârî, 11U64; Muhammed Hasan Şurrâb, el-Beytü'l-Makdis ve'l-Mescidü'l-Aksâ, s.33-37.
"5 lsrâ nn
556 Bk. Müsned Trc. H.no:299/l 169 (Rivayet sahihtir).
557 Nesâî, Mesâcid, 6, H.no:691; es-Sünenü'l-kübrâ, 1/256, H.no:772; İbn Mâce, İkâme, 196, H.no:1408; İbn Hıbbân, IV/511-512, H.no:1633;
558 Muhammed Şurrâb, age., s.270,273-274.
242____________________________________________________Mescidler
maya niyet ederek telbiye getirirse geçmiş ve gelecek günahları bağışlanır (veya cennet ona vacib olur)"559 dediği rivayet olunur,
Abdullah b. Artır b. Âs ve Ebû Saîd el-Hudrî'den: Rasûlullah (Saiiattahu aleyhi ve seüem) buyurdu ki; "(İbadet maksatlı ve sevap kazanma niyeti ile) seyehat sadece şu üç mescide yapılabilir: Mescid-i Haram, Mescid-i Aksa ve benim bu mescidim."560
Enes b. Mâlik'ten Hz. Peygamber'in ısaiiaiiahu aleyhi ve seiiem) şöyle buyurduğu nakledilir: "Kişinin evinde kıldığı namazfın sevap olarak karşılığı sadece kıldığı) namaz (miktarınca)dır. Mescidde kıldığı namazın karşılığı yirmi beş derecedir. Cuma namazı kılınan (büyük) mescidlerdeki namazın karşılığı beş yüz derecedir. Mescid-i Aksâ'da kıldığı namazın karşılığı beş bin*61 derecedir. Mescidimde kılınan namazın karşılığı elli bin derecedir. Mescid-i Harâm'da kılınan namazın karşılığı İse yüz bin derecedir."562
Ebû Hüreyre'den nakledilen hadiste: "Mescidimde kılınan namaz Mescid-i Aksa (ve Mescid-i Harami haricindeki diğer mescidlerde kılınan bin namazdan hayırlıdır" buyurulur.
3-Kur'ân'da bahsedilen diğer mescidler:
a-Ashâb-ı Kehf in mağaralarının yanıbaşına yapılan mescidden bahsedilmektedir:
"Böylece (insanları) onlardan haberdar ettik ki Allah'ın vadinin hak ve kıyametin şüphe götürmez olduğunu bilsinler. Hani onlar aralarında Ashâb-ı Kehf in durumunu tartışıyorlardı. Dediler ki: 'Üzerlerine bir binalar (kubbeler, türbeler) yapın. Rableri onları daha iyi bilir.' Onların durumuna vâkıf olanlar ise: 'Bizler, kesinlikle onların yanıbaşlarına bir mescid yapacağız' dediler."56*
b-Önceki peygamberlerin ümmetlerine daha çok kendi evlerini mescid edinmeleri emredilmişti:
"v Ahmed b. Hanbel, Müsned, VI/299, H.no:26437; Ebû Dâvûd, Menâsik, 8, H.no:1741; İbn Hıbbân, DC/13-14, H.no:3701; Dârekutnî, 11/283; Taberânî, el-Mu'cemü'i-evsat, VI/319, H.no:6515; Ebû Ya'lâ, XII/359,441, H.no:6927,7009; Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, V/30. 560 îbn Mâce, İkâme, 196, H.no:1410; Taberânî, Müsnedü'ş-Şâmiyyîn, 11/308, H.no:1400; Ebû Hüreyre'den şahidi için bk. Ahmed b. Hanbel, Müsned, 11/278, H.no:7722; îbn Mâce, İkâme, 196, H.no:1409.
İbn Mâce'de bu sayı "elli bin" olarak geçmektedir. Biz bu sayıyı Suyûtî'nin eserinden tashih ettik. Bk. el-Câmiu's-sağîr, H.no:5079.
562lbn Mâce, İkâme, 198, H.no:1413 (Bûsırî hadisin isnadının zayıf olduğunu söyler. Çünkü Ebu'l-Hattâb ed-Dımaşkî'nin cerh ta'dil açısında durumu bilinmemektedir. Zurayk isimli râvinin ise hakkında tenkid bulunmaktadır); Taberânî, el-Mu'cemü'l-evsat, VII/I12, H.no: 7008. Suyûtî hadis için sahih hükmü vermiştir. Fakat Münâvî bu görüşte değildir. O şöyle der: "İbnü'l-Cevzî hadisin sahih olmadığını söyler. İbn Hıbbân da hadisin senedinde yer alan Zurayk'in sika râvilerin rivayetlerine benzemeyen bazı rivayetlerde tek/ferd kaldığını, bu tür rivâyetleriyle de delil getirilemeyeceğini belirtir. İbn Hacer ise senedinin zayıf olduğunu söyler." Bk. Suyûtî, age., H.no:5079; Münâvî, Feyzu'l-kadîr, IV/289. 5" Ahmed b. Hanbel, Müsned, H/278, H.no:7725 (tsnâdı sahihtir). 564 Kehf 18/21
Mescidler_________________________________________________________243
"Biz de Musa ve kardeşine: Kavminiz için Mısır'da evler hazırlayın ve evlerinizi namaz kılınacak yerler yapın, namazlarınızı da dosdoğru kılın. (Ey Musa!) Müminleri müjdele! diye vahyettik."565
B-İslâm Döneminde Mescidler:
Mescidler Hz. Peygamber ısaiiaiiam aleyhi ve seitem) döneminde ibadet mekânları olması yanında eğitim-öğretim faaliyetlerinin ve İslâm'ın tebliğ merkezi olmuştu. Mekke devrinde Erkam b. Ebu'l-Erkam'ın evi hem bir mescid hem de bir okul idi. Tebliğin Mekke'deki merkezlerinden ilki olan bu ev, Hz. Ömer gibi önde gelen ashabın hidâyetle tanıştığı ulvî bir mekân olmuştu.
Medine'de ise hicretten bir yıl önce Mus'ab b. Umeyr'in imam, vaiz ve öğretmenliğinde, Es'ad b. Zürâre'nin maddî ve manevî katkısıyla Ranûna vadisinde bir mescid inşa edilmiş, burada İslâm tebliğ edilmiş hattâ ilk cuma namazı kılınmıştır.566 Burada yetişen Medîneli ilk Müslümanlar ikinci Akabe Matlarında Hz. Peygamber ve ashabını kararlılıkla ve her türlü tehlikeyi göze alarak Medine'ye davet etmişlerdir. Bu bir yıllık Ranûna'daki mescid İslâm-in yayılışında dönüm noktasını teşkil etmiş, İslâm tarihine damgasını vuran hicret hâdisesine ortam hazırlamıştır.
Hicretle akın atan Medine'ye gelen Mekkeli Muhacir Müslümanlar Küba'da ağırlandılar, Hz. Peygamber'in de katılımlarıyla Medîneli Ensar ve misafirleri Medine döneminin ilk mescidi olan Küba Mescidi'ni yaptılar.
Medine döneminde ikinci inşa edilen mescid Mescidü'n-Nebî'dir. Eğitim-öğretim faaliyetleri bu mescidin Suffa denilen bölümünde icra ediliyordu. Burası aynı zamanda İslâm tarihinin ilk parasız yatılı okulu da sayılır.
1-Mekke'deki mescidler:
İslâm'a gizli davet yıllarında Mekke'de dağ aralarında ve Erkam'ın evinde namaz kılınıyordu. Açıktan tebliğ görevi gelince Kabe'de de namaz kılınmaya başlandı. Müslümanların hakimiyeti mümkün olmadığı için topluma açık bir mescid yapılmamıştı. Kapalı kapılar ardında namazlar kılınıyor ve ileri gelen şahsiyetlerin evleri birer mescid olarak kullanılıyordu.
a-Mescid-i Haram567
b-Ammarb. Yâsir'in Mescidi56*
565 Yunus 10/87. Allah Rasûlü ise mescidlere gitmeyi tavsiye ve teşvik ederken evlerin de İhmâl edilmemesini Zeyd b. Hâlid el-Cühenî, Ebû Hüreyre ve İbn Ömer'den nakledilen şu hadisi ile öğütler: "Evlerinizi kabirlere çevirmeyin. Oralarda da namaz kılın" Bk. Ahmed b. Hanbel, Müsned, IV/1İ4, H.no:16967; IV/116, H.no:16981; 11/367, H.no:8788; Ebû DâvÛd, Menâsik, 96, H.no:2042; İbn Mâce, İkâme, 186, H.no: 1377.
566 tbn Sa'd, Tabakât, III/l 16-122; İbn Hişâm, es-Sîre, 11/77.
367 tbn Hişâm, 1/366; İbn Hacer, îsâbe, 1/605; Muhammed Hamîdullah, İslâm Peygamberi, (Trc. Salih Tuğ), 1/104
İlgili âyet: "İmana eristikten sonra Allah'ı inkâr eden kimseye gelince - ki bundan kasıt kalbi imanla dolu olduğu hâlde baskı altında inkâr etmiş görünen kimse değil fakat kalbini bile isteye hakkın inkârına açan kimsedir - işte böylelerinin üzerine Allah katından bir hışım çökecek ve onların payına çok büyük bir azap düşecektir." Bk. Nahl, 16/106.
244_________________________________________________________Mescidler
c-Hz. Ebû Bekir'in Mescidi569
d-Dâru'l-Erkam (Erkam'ın evi)570
e-Mescid-i Benî Kinâne (Mina-Hayf Mescidi)571
2-Medine'deki mescidler:
a-Es'adb. Zürâre Mescidi572
b-Kuba Mescidi-™
Küba mescidi ile ilgili olarak Allah Teâlâ şöyle buyuruyor:
"...İlk günden takva üzerine kurulan mescid (Küba Mescidi) içinde namaz kılman elbette daha doğrudur. Onda temizlenmeyi seven adamlar vardır, Allah da çok temizlenenleri sever:"S74
Muhammed b. Abdullah b. Selâm (Radıyaiiahu anhy.
Rasûlullah (Saiiaiiaha aleyhi ve seiiem) yanımıza, yani Küba'ya geldiğinde '...Orada öyle kişiler var ki temizlenmeyi severler. Allah da temizlenenleri sever* ayetini kastederek şöyle dedi:
"İzzet ve celâl sahibi Allah (Kur'ân'da) sizin temizlik hâlinizi hayırla överek konuştu, sizi överek lütufta bulundu. Bunun sebebini bana haber verir misiniz (biraz açıklar mısınız)? Bu uyguladığınız temizlik nedir?"
Dediler ki: 'Ey Allah'ın Rasûlü! Biz temizlik konusunda fazla bir şey bilmiyorduk. Ancak Yahudilerden komşularımız vardı ve tuvalette avret mahallerini yıkarlardı (su kullanırlardı, Tevrat'ta su ile temizlenmenin bize
569 îbn Sa'd, III/169; tbn Hişâm, 11/12-13, 269; (Buhârİ, Salât, 86; Kefalet, 5; Mezâlim, 22; MenâkıbÜ'l-ensâr, 45)
îbnU'1-Esîr, age., 1/187, Trc.no:70. İslâm Ansiklopedisine Erkam maddesini yazan Reckendorf bu evde kalış süresi için yıl tesbiri de yapmıştır 615-617 yıllan arası. Bk. age., IV/316 571 Müsned, 11/237, H.no:7526, 8079, 8421; Buhâıİ, Hac, 45, Menâkıb, 39; Meğâzî, 49; Ebû Dâvûd, Menâsik, 86; Ebû Ya'lâ, XI/232, H.no:6349.
Bu mescid, Rasûlullah (Saüallahü aleyhi ve sellem) Mekke'den daha henüz gelmeden önce Benû Beyâza'nın arazisindeki Hezmü'n-Nebît'te Nakîu'l-Hadamât denilen yerde cuma namazı kılman mesciddir. Bk. Ebû Dâvûd, Salât, 210, H.no:1069; îbn Mâce, İkâme, 78, H.no: 1082; îbn Sa 'd, 1/239; ÜVl 18, 609; îbn Hişâm, Ü777; İbnü'1-Esîr, age., 1/187, Trc.no:70; V/175-176, Trc.no:4936; Ebu's-Seâdât Ibnü'I-Esîr el-Cezerî, en-Nihâye, ü/42.
573
Hz. Peygamber Medîne'ye hicretinde, Küba'da Külsûm b. Hidm el-Evsî'nin (Radıyallahü anh) evinde pazartesi, salı, çarşambe, perşembe ve cuma günleri kaldı. Bu geçici ikâmet sırasında halkla olan temasını "Menzilü't-Uzzâb", "Beytu'l-Uzzâb" yâni "Bekârlar Evi" diye isimlenen Sa'd b. Hayseme'nin evinde sürdürdü. Gerek isminden ve gerekse Hz. Peygamberin ziyaretçileri kabul için oraya uğramasından, bu evin, böylesi faaliyetlere mahal olduğu anlaşılmaktadır. Bk. İbnü'1-Esîr, age., IV/467-468, Trc.no:4494; ü/429-430, Trc.no:1986; VII/165, Trc.no:7054. Hâkim, III/434, H.no:5'655; İslâm'da ilk mescid yapanın Ammar olduğu kayıtlıdır. Bk. Îbnü'1-Esîr, Üsdü'l-ğâbe, IV/126, Trc.no:3804. İbnü'l-Cevzî de "Telkîhu föhûmi ehli'l-eser" isimli eserinde bu görüşü teyid eder. Bk. Zerkeşi, age., s.16. Bir rivayette de İlk hicret eden sahâbilerin Kuba'daki Usbe/Asabe denilen yere gelerek Allah Rasûlü'nün Küba'ya teşriflerine kadar Kur'an kıraati çok iyi olan Ebû Huzeyfe'nin âzâdlığı Sâlim'in imamlığında namaz kıldıkları nakledilir. Bk. Buhârî, Ezan, 54. 574 Tevbe 9/108
Mescidler_________________________________________________________245^
emredildiğini gördük), biz de onlardan öğrenip su ile yıkamaya/temizlemeye başladık (ve bunu uyguladık).'575
Kıble değişikliğinde Küba Mescidi'nde de uygulama nakledilir: İbn Ömer'den nakledilen rivayette sabah namazında Mescid-i Aksâ'dan Mescid-i Harâm'a dönüş anlatılmaktadır: "İnsanlar sabah namazında Küba mescidin-deydiler. Bir haberci geldi ve dedi ki: 'Allah Rasûlü'ne bu gece Kur'ânfdan bir vahiy) indi. Kabe'ye dönmesi emredildi. Siz de yönünüzü oraya çevirin' İnsanların yüzü Şam/Kudüs tarafında iken Kabe'ye döndüler."576
İbn Ömer, Hz. Peygamber'in (Saiiaitahü aleyhi ve seiiem) Küba'ya hem yürüyerek hem de binitli olarak gittiğini anlatır.577 Ayrıca her cumartesi gittiğini de belirtir.578 Fakat diğer günlerde gittiğini gösteren rivayetler de vardır.579 Yağmur duası için de gitmiştir.5 Peygamberimiz Küba'ya gidişlerinde Kıbrıs'ta medfun olan ve halk arasında Hala58' Sultan diye bilinen teyzesi, Ubâde b. Sâmit'in eşi Ümmü Haram bt. Mühân'ın evinde misafir olarak kalırdı.582 Küba ziyaretlerinden biri ile ilgili bir rivayeti yine İbn Ömer anlatıyor: "Rasûlullah (Saiiaiiahü aleyhi ve seiiem) namaz kılmak için Amr b. Avfoğul-lan (Küba) mescidine girdi. Ensardan da birtakım kimseler o namazdayken selâm vererek huzuruna girdiler. Suheyb de onunla beraber girmişti. Bu nedenle kendisine selâm verildiğinde Rasûlullah'ın (Saiiaiiaha aleyhi ve seium) nasıl davrandığını Suheyb'e sordum. O da eli ile işaret ettiğini söyledi."583
575 Müsned Trc. H.no: 147/455. Uveym b. Sâide el-Ensârî'den (Radtyallahü anh) şahidi: Müsned Trc. H.no: 148/456.
576 Buhâri, Salât, 32, Tefsir, 2/16-17,19-20; Âhâd, 1; Müslim, 526.
577 Buhârî, İ'dsam, 16; Müslim, Hac, 515-522; Ebû DâvÛd, Salât, 96, H.no:2040.
578 Müslim, 1399 (İbn Ömer de bu sünneti aynen uygulamıştır); Ahmed b. Hanbel, Müsned, II/119,H.no:5999;
579 Ebû Saîd el-Hudif den (Radıyallahü anh): Pazartesi günü RasÛlullah'la (SaltatlalUİ aleyhi ve sellem) beraber Küba'ya gitmek için yola çıktık. Benî Sâlİm yurduna uğradık... Bk. Müsned Trc. H.no:417-418/725-726.
580 İlgili rivayet Abdullah b. EbÛ Habîbe'den nakledilir. Bk. Müsned, III/500, H.no: 16026; IV/22İ, H.no:17867; IV/334, H.no:18853-18854.
581 Hala, Arapça'daki teyze anlamına gelen "hâle" kelimesinden kalmış bir kelimedir. Türkçe'de kullanılan babanın kızkardeşi anlamında değildir.
Buhârî, Isti'zân, 41 (Onun evinde kaldığı bir gün rüyasında istanbul ve Kıbrıs'ın fethedileceği gösterilmiştir. Bu savaşlarda kendisinin de bulunması için dua taleb eden teyzesine sadece Kıbrıs seferine katılacağını söylemiş, gerçekten de o bu sefere katılarak fethe şahit olmuş, katırından düşerek boynu kırılmış ve şehid olmuştur. Kabri Larnaka'dadır.) Ebû DâvÛd, Cihâd, 9, H.no:2490.
583 Ahmed b. Hanbel, Müsned, 11/10, H.no:4568; Nesâî, Sehv, 6, H.no:lİ85; İbn Mâce, İkâme, 59, H.no:İ017; îbn Ebî Şeybe, VII/325, H.no:36531 (Ebû Hanîfe'nin muhalefet ettiği rivayetler başlığı altında verir); Humeydî, 1/81, H.no:148; İbn Hıbbân, VI/33, H.no:2258; Ebû Ya'lâ, X/15, H.no:5643; Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, VIII/30, H.no:7291; Hâkim, in/13, H.no:4278; Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, 11/259; Ebû Davud'un rivayetinde ise İbn Ömer, Bilâl'ın Hz. Peygamber'le mescide girdiğini, dolayısıyla namazda iken selâm alışını ona sorduğunu, cevap olarak da Atlah RasûlU'nün elini yere paralel olarak uzatarak işaret ettiğini belirtir. Bk. H.no:927.
246______________________________________________________Mescidler
Sahabeden de Küba'ya geliş sünnetini uygulayanlar olmuştur. Bunlardan biri de Enes b. Mâlik'tir.584
Allah Rasûlü (Satiaiiahü aleyhi ve seiiem) Ammar b. Yâsİr'in mevlası Sa'd (el-Karaz) b. Âiz'in başını meshederek hakkında bereket duası yaptı ve Küba Mascidi'ne müezzin olarak atadı. Bilâl Habeşî'nin bulunmadığı günlerde Mescid-i Nebfye gelir onun yerine müezzinlik yapardı. Peygamberimiz'in vefatından dolayı Medine'de kalamayan ve oradan ayrılan Bilâl Habeşî'nin yerine Hz. Ebû Bekir ve Ömer dönemlerinde Mescid-i Nebî'de müezzinlik yaptı.585 Küba mescidinin fazileti ile ilgili rivayetler:
xKtm (dört) mescîdde (ki bunlardan biri de Küba Mescidi'dir)586 namaz kılarsa günahı affolunur.'587
Sehl b. Huneyf'ten: Rasûlullah (Saiiaitahu aleyhi ve seiiem) şöyle buyurdu: "Kim evinde temizlenir/abdest veya guslünü alır sonra Küba Mescidine gelip de namaz kıtarsa kendisine umre sevabı gibi ecir verilir1588 c-Benû Salim Mescidi (Atike / Cuma / Vadi Mescidi)5*9 d-Mescid-i Nebî (Mescidii 'r-Rasûl: Peygamber Mescidi): Enes b. Mâlik'ten (Radıyaiiaha anh) nakledilen rivayet şöyledir: Rasûlullah (Saiiaiiahu aleyhi ve seiiem) Medine'ye geldi, dayıları Neccaroğullan'mn ileri gelenlerine haber gönderdi. Ebû Eyyûb el-Ensârî (Hâlid b. Zeyd)'in evinin avlusunda devesini çökertti. Mescidin yapılmasını emretti. (Mescid arsası için) Neccaroğullan'nın ileri gelenlerine: "Ey Neccaroğulları! Arsanızın kıymetini bana söyleyin de size ücretini ödeyeyim" dedi. Onlar da: "Vallahi ücretini istemeyiz. Biz onun kıymetini/karşılığını Allah'tan bekleriz" dediler. Hz. Peygamberin mescidinin yapılacağı yer Neccar oğullannındı. Orada cahiliye döneminden kalma müşriklerin kabirleri vardı. Kimi yeri oyuk ve yıkıntı, kimi yeri tümsek ve bakımsız, terk edilmiş, başıboş bırakılmış harap bir yerdi ve hurma ağaçları vardı. Rasûlullah (Saiiaiiaha aleyhi ve seitem) hurma ağaçlarının diplerinden kesilmesini, köklerinin çıkarılmasını, harap yerlerin tesviye edilmesini, ekinlerin bozulmasını ve kabirlerin de açılıp (başka yere nakledilmesini) emretti. Hurma ağaçlarını mescidin kıble tarafına sıra ile dizdiler, duvarlarını taştan ördüler. Taşlan taşıyan ashab beyitler söylüyorlardı. Rasûlullah da onlarla birlikte şu dizeleri seslendirdi: "Allah'ım! Ahiret
584 Mâlik, Salât, 76;
S*sîbnü'l-Esîr, age., 11/440-441, Trc.no:2011. Hanzale b. Ebû Hanzale el-Ensârî de Küba Mescidi'nİn İmamı idi. Cebele b. Sühaym ardında namaz kıldığını, namazın birinci rekatında Meryem sûresini okuduğunu, secde âyeli gelince de secde ettiğini söyler. Bk. Îbnü'l-Esîr, age., 11/82, Trc.no:1277.
Bu dört mescid; Mescid-İ Haram, Mescid-İ Nebî, Mescid-i Aksa ve Mescid-i Küba'dır. Bk. Haşiyetü's-Sindî ala Süneni'n-Nesâî (Nesâî, Taharet, 108, H.no:144; Muhammed Abdübâkî (İbn Mâce'nin dipnotunda. Bk. tbn Mâce, İkâme, 193, H.no:1396)
587 Bk. Müsned Trc. H.no: 209/517.
588 Müsned, 111/487, H.no:İ592l;/M Mâce, İkâme, 197, H.no:1412.
589 İbn Sa'd, 1/236; İbn Hişâm, 11/139.
Mescidler_________________________________________________________247^
hayatından başka bir -hayatta- hayır yok. Ensar ve muhacirine yardım et!" Mescidin inşasında Ensar-Muhâcir omuz omuza birlikte çalıştılar. Ammar b. Yâsir de şevkle çalışanlardan biri idi. Rasûlullah'a: "Taşıyamadıkları kerpiçleri bana yüklüyorlar, bunlar beni öldürecek!" diyerek arkadaşlarım şaka olsun diye şikayette bulununca Allah Rasûlü: "Ey Sümeyye'nin oğlu! Seni haktan ayrılan/haddi aşan bir topluluk öldürecek" dedi. Gerçekten de o Sıffîn'de Muâviye'nin askerleri tarafından şehid edildi.591 Mescid-i Nebî'nin fazileti ile ilgili rivayetler:
Sa'd b. Ebî Vakkâs'tan (RadıyallahÜ anh): RaSÛlUİlah'in (SallallahU aleyhi ve
seiiem) şöyle dediğini işittim:
"... Ebu'l-Kâsım'ın canının elinde tutan Allah'a yemin ederim ki tıpkı bir yılanın yuvasına girip sıkıştığı gibi İslâm da şu iki mescid arasına hapsola-cak, sıkışıp kalacak." Bu iki mescid Mescid-i Haram (Kabe) ve Mescid-i Nebî'dir.
EneS b. Mâlİk'ten (Radıyallahü anh) Allah RaSÛlÜ'nÜn (Sallallaha aleyhi ve
seiiem) şöyle buyurduğu nakledilir:
"Kim benim mescidimde hiçbir vakti kaçırmaksızın kırk (vakit) namaz kılarsa, cehennem (ateşin) den beraati, azabdan kurtuluşu yazılır (takdir edilir) ve nifaktan berî/uzak olur."593
Enes b. Mâlik'in Hz. Ömer (Radıyaiiaha anMmâ) kanalıyla naklettiği bir başka rivayette ise Hz. Peygamber (Sallallaha aleyhi ve seiiem) şöyle buyurur:
"Kim herhangi bir mescidde birinci rekatını kaçırmaksızın yatsı namazını kırk gece cemaatle kılarsa, Allah yaptığı bu amel sebebiyle onun cehennemden âzâd oluşunu takdir eder."594
590 Bk. Mtlsned Trc. H.no:357/1227.
mMüsned, 11/361, III/5, VI/315; Tirmizî, Menâkıb, 35, H.no:3800 (hasen-sahih); İbnü'1-Esîr,
Üsdü'l-ğâbe, IV/125-127, Trc.no:3804.
592 Bk. Müsned Trc. H.no:99/141.
Ahmed b. Hanbel, Müsned, III/155; Taberânî, eİ-Mu'cemü'l-evsat, V/325 ( "Nifaktan beri/uzak olu?* kısmı Taberânî'nİn rivayetinde bulunmamaktadır.) Bu hadis, Nubeyt b. Ömer (veya Amr) isimli râvisİ sebebiyle tenkide maruz kalmıştır. Ancak, İbn Hibbân bu râviyi sika/güvenilir râviler arasında saymıştır. İbn Hibbân, Kitâbü's-Sikât, V/483, Trc.no:5840; İbn Hacer ve el-Huseynî, İbn Hıbbân'ın bu râviyi sika râviler arasında zikredişini dile getirirler. Bk.Ta'cîlü'l-menfea, 1/420, Trc.no:11100; el-lkmâl, 1/432; Heysemî: "Ahmed b. Hanbel, MUsned'inde; Taberânî de el-Mu'cemÜ'l~evsa?\nfa bu hadisi nakleder. Râvİleri sikadır. Hadisin bir bölümünü Tirmizî de nakletmiştir,"der. Bk. Mecmaü'z-zevâid, IV/8; MUnzİrî de Heysemî'nin verdiği bilgileri ifade eder. Râvilerinin sahih râvileri olduğunu belirtir. Bk. et-Terğîb ve't-terhîb, 11/139, H.no:1832. Fakat hadis zayıftır.
İbn Mâce, Mesâcid, 18, H.no:798 (Bûsırî bu hadis hakkında Zevâid'de şöyle der: "Bu hadiste irsal vardır ve hadis zayıftır. Çünkü Tirmizî ve Dârekutnî, senedde bulunan râvilerden Umara b. Ğariyye'nin Enes b. Mâlik (Radıyallahü anh) ile beraber bulunmadığını, onunla karşılaşmadığını; İsmail b. Ayyaş ise tedlis yaptığını söylerler." Bk.Misbâhu 'z-zücâce, 1/101-102); Dârekutnî'nin rivayetinde ise: "Kim benim mescidimde ilk tekbirini kaçırmaksizın sabah namazını cemaatle kılarsa, bu sebeple Cehennem'den kurtuluşu takdir edilir." Bk. llel, 11/118. Hadis şâhidleri ile hasene yükselir. Tirmİzî'nin Enes b. Mâlİk'ten (Radıyallahü anh) benzer rivayeti de şöyledir: "Kim iftitah tekbirini de idrâk ederek kırk gün cemaatle namaz kılarsa kendisi için iki beraat yazılır: Cehennemden ve nifaktan kurtuluş." Bk. Tirmizî, Salât, 64, H.no:241 (mevkuf olarak). Beyhakî ise, Ebû Hureyre'den (Radıyallahü anh) benzer bir rivayette bulunur: "Münafık kimse, yatsı namazını kırk gece (cemaatle) kılamaz." Bk.
248_____________________________________________________________Mescidter
Kırk gün ile ilgili diğer rivayetlerin teşvik nitelikli olduğunu ve nefislerin kırk günlük bir zaman diliminde cemaatle namazda olduğu gibi birtakım alışkanlıklar kesbedilebileceği ifâde ediliyor. Mescid-i Nebî'deki namaz fazileti ve asırlardır Müslüman kitlenin bu namaza gösterdiği önem de dikkate alınırsa, uygulanması ve uygulatılması yararlıdır.
Mescid-i Nebî'de namazın fazileti ile ilgili Ebû Hureyre, İbn Ömer ve Zeyd b. Sabit'ten rivayetler de nakledilir:
"Benim şu mescidimde kılınan namaz, Mescidi Haram'ın haricindeki diğer bütün mescidlerde kılınan bin namazdan daha faziletlidir."595
e-Dokuz mescidler: Bilâl Habeşî'nin Mescid-i Nebî'de okuduğu ezanla yetinen mescidlerdir. Bu mescidler şunlardır:596
aa-Neccaroğullarından Amr b. Mebzul'ün (Amr b. Mebzûloğulları) Mescidi
bb-Benû Sâide (Sâideoğulları) Mescidi
cc-Benû Ubeyd (Ubeydoğulları) Mescidi
dd-Benû Selime (Kıbieteyn) Mescidi1
ee'Abdüleşheloğuüarından Benû Râtic Mescidi
ff-Zuraykoğulları Mescidi (Mescidü Benî Zurayk)59*
gg-Benû Gıfâr Mescidi599
hh-Benû Eşlem Mescidi
ii-Benâ Cüheyne Mescidi (Bu mescidin dahil olup olmamasında şüphe edilmiştir.)
Beyhakî, Şuabü't-îmân, 111/61. Habİb b. Ebi'l-Hazze (Ebû Umeyr)'den İse nakli şöyledir:
"Kim İlk/tftitah tekbirini kaçırmaksızin ktrk gün cemaatle namaz kılarsa, cehennem
ateşinden ve nifaktan beraatı yazılır/takdir edilir." Bk. Beyhakî, Şuabü'l-îmân, 111/62,
H.no:2872.
59SMüslim, Hac, 505-510
Ebû Dâvûd, MerâsîU s.78-79, H.no:15; Dârekutnî, 11/85; İbn Hacer, Telhîsul-habîr, 11/54-55; Azîmâbâdî, Avnü'l-Ma'bÛd, İÜ/269.
Enes'ten nakledilen hadis için bk. Müslim, Mesâcid, 15; Ebû Dâvûd, Salât, 200, H.no: 1045. Berâ b. Âzib'den nakledilen rivayetler için bk. Buhâri, Salât, 31; îman, 41; Tefsîr, 2/12, 18; Âhâd, 1; Müslim, Mesâcid, 11-12.
598 Hz. Peygamber (SallallaM aleyhi ve sellem) Hafyâ/Hayfâ'dan Seniyyetü'l-vedâ'ya kadar idmanlı atlarla, Seniyyetü'l-vedâ'dan da Mescid-i Benî Zurayk'a (Zurayk-oğulları Mescidi'ne) kadar idmansız atlarla at yansı tertip ederdi. îbn Ömer de idmansız atların yansında bulunmuş ve birinci gelmişti. Atı bitiş sınırı olan mescide gelince duvannın alçak olması sebebiyle kendisini mescid duvarından öte fırlatmıştı. Bk. Ahmed b. Hanbel, Miisned, U/5, H.no:4487; 11/11, H.no:4594; Buhârî, Salât, 41; Cihâd, 56-58; İ'dsâm, 16; Müslim, îmâre.95; Ebû Dâvûd, Cihâd, 60, H.no:2575; Tirmitf, Cihâd, 22, H.no:1699 (Ebû Hüreyre, Câbir, Aişe ve Enes'ten şâhİdleri vardır. İbn Ömer'in hadisi ise hasen-sahihtir); Nesâî, Hayl, 12-13, H.no:3581-3582; es-Sünenü'l-kUbrâ, 111/41, H.no:4424-4425; Dârekutnî, IV/299-300; Ebû Ya'lâ, X/209, H.no:5839; Abdürrezzâk, V/304, H.no:9694; İbn Ebî Şeybe, VI/528, H.no:33557; Ebû Avâne, IV/440-442, H.no:7246-7253; Humeydî, 11/301, H.no:684; İbn Hıbbân, X/541-542, 546, H.no:4686-4687, 4692; Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, XII/395, H.no:İ3459; el-Mu'cemü'l-evsat, IX/U, H.no:8969.
599 Beyhakî, 11/133.
596
Mescidler_________________________________________________________249^
f-Mescidü Bent Zafer600
g-Kesirb. Sait'in yurdu601
h-Ziilhuleyfe Mescidi02
ı-Hazreclilerin mescidleri: Cüheyneoğullan, Hudâneoğullan, Beyâza-oğullan, Mâzinoğulları, Dînâroğulları, Âdîoğulları, Hublaoğullan, Hâris-oğullan, HaramoğuUarı, Hudreoğullan ve İtbân b. Mâlik Mescidi.
i-Evslilere ait mescidler. Hâriseoğutlan Mescidi (Mescidü Benî Hâri-se)m, Muâviyeoğullan Mescidi (Mescidü Bent MuâviyelMescidü İcâbe)604, Mescidi Benî Abdüleşhel/Vâkım (Harretü'l-Vâkım) mescidim
j-Kabile/Taşra mescidleri: Cuvâsâ606, Mustalikoğullan, Sa'd b. Bekr-oğullan, Cezîmeoğullan, Tâif mescidleri, Yemâme mescidleri, Becîle mescidleri, Ebû Busayr Mescidi
600 Bk. Müsned, H.no:3540-3541, 3595, 4107; Buhârî, Fezâilü'l-Kur'ân, 32-33, 35; Tefsîr, 4/9; Fezâilü'l-Kur'ân, 35; Müslim, Müsâfirûn, 247-248; Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, XIX/243, H.no:546; Heysemî, senedindeki râvilerin sika olduklarını belirtir. Bk. Mecma', VII/4. Bu hadis rivâyetlerdekİ farklılıkları dikkate alınarak manayı tamamlaması için İbn Mes'ûd hadisi ile birleştirilerek terceme edildi. Farklı rivayetler için bk. İbn Hacer, Fethu'l-Bârî, DC/122 {Buhârî, Fezâilü'l-Kur'ân, 35'in şerhi).
İbn Abbas'tan nakledilen rivayete göre Peygamber efendimiz Kesir b. Sait'in yurdunda bayram namazı kıldırmış, hutbesinde ise sadaka konusundan bahsetmiştir. Bk. Buhârî, İlim, 32; Ezan, 161; îdeyn, 7; Müslim, îdeyn, 1-2. 002 Buharı, Cihâd, 53; Hac, 2, 14-15, 17, 29, 20, 148, Umre, 14; Müslim, Hac, 23-25.
603 Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, XXV/43, H.no:82; Ahmed eş-Şeybânî, Âhâd, VI/200, H.no:3428; Heysemî senedinde İshak b. İdris'in bulunduğunu, bu zâtın da zayıf ve metruk olduğunu söyler. Bk. Mecma', 11/14. Fakat bu râvînin mütabileri bulunmaktadır: Yakub b. Muhammed ez-Zührî, İbrahim b. Hamza ez-Zübeyrî.
604 Müslim, Fiten, 20-21; İbn Huzeyme, 11/216; Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, 11/192, H.no:1781; Sa'd b. Ebî Vakkâs ve Cebr/Câbir b. Atîk el-Evsî'den nakledilir. Cebr rivayetinde zayıf olan Câbir el-Cu'fî bulunmaktadır. Bk. Heysemî, Mecma', VII/222.
Talha b. Ubeydullah'tan Vâkım isimli yer hakkında nakledilen rivayet: Ebû Dâvûd, Menâsik, 97, H.no:2043; Vâkım için bk. İbnü'1-Esîr, Nihâye, (v.k.m. maddesi); Tirmizî, Cum'a, 71, H.no:604 (garib); Ebû Dâvûd, Tatavvu1, 15, H.no:1300; Nesâî, Kıyâmü'1-leyl, 1, H.no:1598; İbn Huzeyme, 11/210, H.no:1201; Taberânî, ei-Mu'cemü'l-kebîr, XIX/146, H.no:320; Beyhakî, es-Sünenü'l-kUbrâ, 11/189.
Ahmed b. Hanbel, Müsned, VI/372-373, H.no:26978; Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, XXV/148, H.no:357; İbn Sa'd, Tabakât, VIII/320; Tahâvî, Şerhu meâni'l-âsâr, 1/66; Ahmed eş-Şeybânî, Âhâd, VI/125, H.no:3346; Heysemî, hadisin Taberânî tarafından nakledildiğini, senedindeki râviler hakkında değerlendirmede bulunan birine rastlamadığını ifade eder. Bk. Mecma', 1/254. İbn Mâce, İkâme, 64, H.no:1032; Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, W76, H.no:1344; Ahmed eş-Şeybânî, Âhâd, IV/166, H.no:2147; Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, D/108.
İbn Mâce, İkâme, 64, H.no:1031; İbn Ebî Şeybe, 1/237-238, H.no:2728; Ahmed eş-Şeybânî, Âhâd, iy/165, H.no:2146. Bûsırî, senedinde iki râvînin peşpeşe düştüğünü söyleyerek rivayetin mudal olduğunu belirtmiş ve ba sebeple de zayıf saymıştır. Bk.Misbâhu 'z-zücâce, 1/124.
Abdülkays Mescidi: İbn Abbas diyor ki: "Allah Rasûlü'nün Mescidİ'nde kılınan cuma namazından sonra ilk kılınan cuma bugün Suudi Arabistan'ın doğusunda Dammam'a 140 km. uzaklıkta bulunan el-thsâ denilen mıntıkada "Hufuf" adında bir şehir olarak bilinen Bahreyn'in köylerinden biri olan Cüvâsâ'daki Abdülkays Mescidi'dir" Bk. Buhârî, Cum'a, 11; Meğâzî, 70; Ebû Dâvûd, Salât, 210, H.no: 1068.
250_________________________________________________________Mescidler
k-Askeri seferlerde yapılan mescidler. Bathâ, Isr, Liyye ve Tebük Mescidi.
l-Mescid-i Dtrâr.
İçinde ibâdet edilmeyen, Allah'ın adının anilmadığı, aksine Müslümanlara zarar vermek, aralarına kin, nefret, ayrılık ve fesat tohumlan sokmak ve fitne tohumlan üretmek, küfür ve nifak imâl etmek niyeti ile mescid adı altında inşa edilen bir mesciddir. Kur'ân bunu şu ifâdeleri ile bize haber vermektedir:
"(Münafıklar arasında) bir de (müminlere) zarar vermek, (hakkı) inkâr etmek, müminlerin arasına ayrılık sokmak ve daha önce Allah ve Rasûlüne karşı savaşmış olan adamı beklemek için bir mescid kuranlar ve: (Bununla) iyilikten başka bir şey kasdetmedik, diye mutlaka yemin edecek olanlar da vardır. Hâlbuki Allah onların kesinlikle yalancı olduklarına şahitlik eder."
Medine'de Küba Mescidi yakınlannda inşa edilen bu mescid inşa ediliş gayesi ve Kur'an'da zikredilmesi sebebiyle Dırar Mescidi ismi ile adlandınlır. Tebük seferi dönüşünde Dırar Mescidi ile ilgili âyet nazil olunca Peygamber efendimiz bu zararlı mescidin yakılıp yıkılmasını emretti.608 Böylece İslâm toplumuna büyük zararlar getirebilecek faaliyetlere engel olunmuş oldu.
m-Diğerleri: Vâiloğullan, Hatmeoğullan, Ümeyyeoğullan, Udeyye-oğullan, Vâkıfoğullan Mescidi.m
III-MESCİDLERtN FONKSİYONLARI:
1-İbadethane, mâbed: Beş vakit farz namazlar cemaatle orada eda edilmektedir. Mescidlerin en önemli ilk işlevi içinde Allah'a ibâdet edilmesidir. Allah'ın adının anıldığı kutsal mekânlar sadece mescidler değildir. Kendi zamanlarında manastır, kilise ve havralar da Kur'an'da dikkatimizi çeker:
"Onlar, başka değil, sırf "Rabbimiz Allah'tır" dedikleri için haksız yere yurtlarından çıkarılmış kimselerdir. Eğer Allah, bir kısım insanları (kötülüklerini) diğer bir kısmı ile defedip önlemeseydi, mutlak surette, içlerinde Allah'ın ismi bol bol anılan makastırlar, kiliseler, havralar ve mescidler yıkılır giderdi. Allah, kendisine (kendi dinine) yardım edenlere muhakkak surette yardım eder. Hiç şüphesiz Allah, güçlüdür, galiptir."610
"Bu kandil birtakım evlerdedir ki, Allah (o evlerin) yücelmesine ve içlerinde isminin anılmasına izin vermiştir. Orada sabah akşam O'nu Öyle kimseler teşbih eder ki..." '
607 Tevbe 9/107-108
608 İbn Hişâm, IV/169-170,173-174.
İsmi zikredilen mescidler hakkında bilgi için bk. Ahmed Güner, Asn Saadette Mescid-ler/Câmİler ve Fonksiyonları ("Bütün Yönleri ile Asrı Saadette İslâm" isimli eser içinde), IV/153-226
610 Hac 22/40
611 NÛr 24/36
Mescidier_________________________________________________________251_
Hz. Ömer ve Amr b. Abese'den nakledilen ve mescid yapmaya teşvik eden hadislerde de bu özelliğe dikkat çekilir:
"Kim içinde Allah'ın adının anıldığı bir mescid inşa ederse Allah da ona cennette bir ev yapar."612
Mescidlerde tabiî âfet, felâket ve sıkıntılardan kurtulmak için toplu namaz kılınarak genel dualar yapılıyordu. İstiskâ/yağmur isteme, husuf-kusuf/ay ve güneş tutulması gibi durumlarda toplu namaz ve duaların yapılması gibi.
İçinde ibâdet edilmeyen, Allah'ın adının anıl madiği mescid adı altında inşa edilen zararlı mekânların da olabileceği Kur'ân dili ile bize bildirilmiştir.614
2-Eğitim-öğretim müessesesi: Mescidier ilim ve zikir meclisleridir. Dünyadaki cennet bahçeleridir. Allah Rasûlü'nün deyimiyle Müslümanların bu cennet bahçelerinden / mescidlerden yararlanması gerekir:
EbÛ Hüreyre'den nakledilen hadiste Rasûlullah (Saiiaiiaha aleyhi ve seiiem) şöyle buyurmaktadır: "Cennet bahçelerine uğradığınızda (sevabınızı artırmak İçin) Allah'ı çokça zikredin!"
"Ey Allah'ın Rasûlü! Cennet bahçeleri nedir/nerelerdir?" dedim.
"Mescid lerdir."
"Peki ey Allah'ın Rasûlü! Çokça (söylenilmesini tavsiye edeceğiniz) zikir (sözü) nedir?"
"Sübhânellahi ve'İ-hamdü lillâhi velâ ilahe illallâhü vallâhü ekber (zikridir.)"615
Mescidlerin bu fonksiyonunu sağlamak "kalbi mescidîere bağlı gençlerin" yetiştirilmesine imkân verir. Böylece "hiçbir gölgenin bulunmadığı kıyamet gününde Allah'ın arşının gölgesinde" bulunabilecek "yedi sınıftan biri" yetişmiş olur.61.6 îçi mescid sevgisi ile dolu bir gençliğin, cemaate devam ilkesine sahip bir neslin, mescid eğitiminden geçen ve cami kültürü ile beslenen kimselerden oluşacağı tabiidir. Yoksa kalbi mescide bağlı olmak, mescidlerde veya avlusunda sabahtan akşama kadar vakit geçirmek veya bir sonraki namaz vaktinin gelmesi için âvârece beklemek değildir.
İlk inşa edildiği günden itibaren Mescid-i Nebî suffa Öğrencileri ile örgün eğitimi başlatarak yaygın eğitimin uygulanmasına da fırsat tanımıştır. Biraz önce ilim ve zikir meclislerinin cennet bahçesi olduğunu vurgulayan hadise değinmiştik. Müslümanların günümüzde izdiham yaratarak hattâ birbirlerini tartaklayarak namaz kılmak için yarıştıkları, bazılarının da sadece
612 Bk. Müsned Trc. H.no:300/l!70; 306/1176. Vasile b. Eska'dan şahidi için bk. Müsned Trc. H.no:304/1174 6ı3Buhârî, ttikâf, 3.
614
Dırar Mescidi ile ilgili bölüme bk.
615 Tirmizî, Deavât, 82, H.no: 3509 (hasen-garîb). Tirmizî'nin Enes b. Mâlik'ten naklettiği rivayette ise "mescidlerdir" yerine "zikir halkaları" lafzı zikredilmiştir. Bk. age., Deavât, 82, H.no: 3510 (hasen-garîb); Ahmed, Müsned, HI/151, H.no:I2462.
616 İlgili hadis için bk. Mâlik, Şiir, 14; Müsned, 11/439; Buhâıi, Ezan, 36; Zekât, 16; Tefsir, 24/1İ; Rikâk, 24; HudÛd, 19; Müslim, Zekât, 91; Tirmizî, Zühd, 53; Nesâî, Cenâiz. 22; Kudât, 2.
252_________________________________________________________Mescidler
kendi nefsini düşünerek saatlerce tefekküre dalıp diğer Müslüman kardeşlerine ziyaret imkânı bile tanımadıkları ve Hz. Peygamber'in (Saiiaiiahu aleyhi ve seiiem) "Evimle minberim arası cennet bahçelerinden bir bahçedir"617 diye buyurduğu mekân, o ilim merkezinden bir kesittir. Mescidlerin tamamının veya bir bölümünün cennet bahçelerinden bir bahçe olması demek, buralarda Allah rızası için kılınan namazın, telaffuz edilen zikrin ve elde edilen ilmin kazandırdığı sevap ve derecelerin ulaştıracağı yer anlamındadır. Nasıl ki "Cennet anaların ayaklan altındadır618 hadisi anneye saygıyı teşvik ediyorsa, "Cennet, kılıçların gölgesi altındadır'619 hadisi de savaşa ve cihâda katılmaya davet ediyorsa, mescidlerin cennet bahçesi olması da namaz, ilim, zikir ve tefekküre davet ve teşvik etmesi anlamındadır. Ashab-ı kiram mes-cidde Allah Rasûlü'nün yanıbaşında ilim halkaları oluşturur, oturup karşılıklı soru-cevap veya müzâkere yahut takrir yolu ile dersler yaparlardı. Bir kısmı mescidde minberdeyken soru sorardı.620
Mescid-i Nebî bir okuldu. Suffa denen bir nevi yatılı mektebin Mes-cid'de açıldığını, hususî muallimlerden, bilmeyenlerin orada okuma yazma ve Kur'ân öğrendiklerini de burada vurgulamak gerekir. Bedir esirlerinin de okuma-yazma öğretme karşılığında hürriyetlerine kavuşturulduğu da unutulmamalıdır. İslâmda en önemli hususların başında irşad, tebliğ ve davet gelmektedir. Bu ise sosyal müessese olmadan tam anlamı ile gerçekleşemez. Allah Rasûlü İslâm'a davette Mekke'de Dâru'l-Erkam'ı, Medine'de ise Mescid-i Nebî'yt merkez olarak kullandı. Eğitim-öğretim faaliyetleri burada icra edildi. Burada evi, malı olmayan, Medine'de yanında barınacak yakını bulunmayan kimsesiz ve bekâr muhacirler kalırdı. Medine'ye hariçten gelenler, öncelikle herhangi bir tanışı varsa onun yanma yerleştirilirdi. Tanışı bulunmayanlar Suffa'ya dahil edilirdi. Abdullah b. Ömer, Ebû Hüreyre, Ebû Zer gibi meşhurlar da orada yetişti. Ebû Hüreyre'den nakledilen rivayete göre Hz. Peygamber Ehl-i Suffa'yı "İslâm'ın / Müslümanların misafirleri (Edyâju'l-îslâm - Edyâfu ehli'l-İslâm)" diye tavsif eder.621 Kur'an'la olan iştigallerinin çokluğu sebebiyle bunlara Kurrâ da denmiştir.
Mescidler namazların ahkâmı hakkında bilgisi olmayanların, bilen insanlardan namazların nasıl kılınacağını pratik/uygulamalı olarak öğrendik-
Abdullah b. Zeyd el-Mâzinî el-Ensârî'den nakledilen bu hadis için bk. Buharı, Fadlü's-salât fî mescidi Mekke ve'1-Medîne, 5; Müslim, Hac, 500-501; Ebû Hüreyre'den şahidi için bk. Buhûrî, Fadlü's-salât fî mescidi Mekke ve'l-Medîne, 5; Fezâilü'l-Medîne, 12; Rikâk, 53; İ'tisâm, 16; Müslim, Hac, 502. Hadisin Ahmed b. Hanbel'in Müsnedi'nde Ebû Saîd el-Hudrî (111/64, H.no:11547), Câbir b. Abdullah'tan (III/390, H.no:15123) da şâhidleri vardır. 618 Kudâî, Müsnedü'ş-şihâb, 1/102, H.no:119; Deylemî, Firdevs, 11/116, H.no:2611 (Enes b. Mâlİk'ten nakledilmiştir). Hadisin İbn Abbas ve Muâviye b. Câhime es-Sülemî'den (Ahmed, Müsned, III/428, H.no:15475; Nesâî, Cİhâd, 6, H.no:3102; İbn Mâce, Cihâd, 12, H.no:278I) şahidi de vardır. Rİvâyetierin değerlendirmesi İçin bk. Aclûnî, Keşfii'l-hafâ, H.no:1078. g19 Buhâri, Cihâd, 22.
620 Buharı, Salât, 84.
621 Buhâri, Rikâk, 17; TirmizS, Sıfatü'l-kıyâme, ^6, H.no:2477.
Mescidler_________________________________________________________253
leri mekânlardır. Ashab, Hz.Peygamber'den (Saiiatiahu aleyhi ve seiiem) gördüklerini uyguluyordu. Kısacası mescid, aynı zamanda medrese ve bir okul idi. inen âyetler orada okunurdu, ilim halkaları ile şenlenmişti. Irşad, tebliğ ve ziyaretlere gidişin başlangıç noktalan idi.624
Günümüzde de mescidlerde veya bitişiğinde normal bir sınıf büyüklüğünde odalar inşa edilmeli ve buralarda cami cemaatinin Kur'an, tefsir, hadis, fıkıh, akâid, siyer ve İslâm tarihi gibi dînî sahalardaki kültürel ihtiyacı giderilmelidir. Bid'at ve hurafelerden uzaklaşmanın yolu, konunun hakimi, bilgili, görgülü, her yönden donanımlı aydın din adamlan ve din görevlilerimizin vereceği cami derslerinden geçmektedir. Eğitim-öğretim için hiçbir masraftan kaçınılmamalıdır. Unutulmamalıdır ki her türlü fitne ve fesat cehaletten kaynaklanmaktadır. Mescide idrarını yapan câhil bedeviye öfkeyle saldıran ve ona engel olmaya çalışan sahabeyi Allah Rasûlü durdurdu ve o bedeviye uygun bir üslupla mescidlerin inşa ediliş gayesini ve gerekçesini anlattı. Bu hâdise bize âdâb dışı hareket ve davranışların uygulamalı olarak toplum içinde anlatılabileceğini ve daha tesirli olacağını gösterir.
3-Fetva bürosu: İslâm tarihinde mescidlerde fetvalar verildiği görülmektedir. Rifâa b. Râfî'den (Radıyaiiaha anh) nakledilen rivayet buna bir örnektir. Bu rivayette Zeyd b. Sâbit'in mescidde insanlara kendi görüşüyle fetva verdiği ve Hz. Ömer'in: Zeyd b. Sâbit'e 'Ey kendisine düşmanlık eden, Rasû-lullah'ın mescidinde kendi görüşünle fetva verme seviyesine ulaştın mı?1 dediği kayıtlıdır. Rivayete göre Hz. Ömer ashabı topladı ve hepsi su ancak sudan gerekir hükmünde ittifak etti625. Günümüzde de fetvaya yetkili kimselerin büyük camilerde görevlendirilerek halkın sorularına cevap vermeleri için bir imkân tanınmalıdır. Çünkü günümüz bilgi çağında halkımızın soracağı birçok soru bulunmaktadır. Böyle bir hizmet müftülüklerdeki büyük bir yükü de hafifletecektir.
4-Kültür merkezi: Mescidler, İslâm tarihinde vaaz, hutbe, edebî konuşma, ilâhî, naat, şiir ve kaside okuma alanları olduğu gibi aynı zamanda bilgi yarışlarına ve piyes vb. oyunlara sahne olmuştur.
Mescid'in mufâhara denen şiir ve hitabet yarışmalarına sahne olduğunu, Rasûlullah'ın (Saihiiaha aleyhi ve setiem) husûsî şâiri Hassan b. Sabit için -müşrikleri tezlîl, mü'minleri teşcî edici şiirlerini okuması maksadıyla müstakil bir minber konduğunu, Rasûlullah'ın Mescid'de zaman zaman Arapların tarihi ve İsrâiloğullannın geçmişi ile ilgili bazı hikâyeler anlatıp, anlattırdığını da göz önüne alacak olursak Mescid'in canlı ve her an îmanların kaynaştığı bir kültür merkezi de olduğunu anlarız.
Saîd b. Müseyyeb'den nakledildiğine göre Hz. Ömer ile Hassan (Radt-
anhümâ) arasında geçen mescidde şiir okunup okunmayacağına dair
622 Buhâri, Tefsir, 1/1; 2/50-51; Tefsir, 36/1; Fezâilü'l-Kur'ân, 27.
623 Buhârî, İlim, 8; İlim, 52; Saiât, 84.
624 Buhârî, Cizye, 6.
62İ Bk. Müsned Trc. H.no: 421-422/729-730.
254______________________________________________________Mescidler
tartışma Ebû Hüreyre'nin (Radıyaiiahu anh) olumlu yöndeki şahitliği ile son bulmuştur.626
Allah ve RasÛlÜ'nÜn sevgisini anlatan ya da İslâm'a cezbeden veya onu müdafaa eden şiirlerin, kasidelerin veya ezgilerin mescidlerde okunmasında bir sakınca yoktur.
4-Resmî salon: Mescidler, devlet ve hükümet işlerinin yürütülmesi için ayrı binalar yapılana kadar devlete ait bütün işlerin idare ve takip edildiği yerlerdi. Yönetim mescidden yapılıyor, halk oradan idare ediliyordu.
a-Şûrâ/İstişare meclisi: Mescidler, istişarelerin yapıldığı alanlar olmuştur. Allah Rasûlü gerek devlet işlerini, gerek askerî plân ve stratejilerini ve gerekse ticarî, ziraî faaliyetler gibi dünyevî bütün işleri ashabına danışır, hayatî önem arz eden birçok meseleyi orada karara bağlardı.
b-Diplomatik görüşme ve kabul merkezi: İslâmı kabullenmek veya birtakım anlaşmalar yapmak üzere gelen elçiler Öncelikle mescidlerde ağırlanır ve buralarda diplomatik görüşmeler, dînî kabul (islâm'a giriş) veya siyâsî anlaşmalar gerçekleştirilirdi. Heyetler yılında gelen tüm kabile delegeleri mescidde kabul edildi. Biatlar bu mescidde alındı. Halifeler de biatlan mes-cidde kabul ettiler ve ilk siyasi konuşmalarını/hutbelerini de halka burada irad ettiler.
c-Mahkeme/Adliye: İslâm dininin insanlığın dünya ve ahiret işlerini düzenlemesi ve yön vermesi gibi önemli bir yönü olması sebebiyle hem Hz. Peygamber (Saiiaiiaha aleyhi ve seiiem) hem de ilk dört halife döneminde mescid hükümet konağı, adliye sarayı vb. devlet işlerinin de merkezi idi. Kararların alındığı ve icra edildiği bir merkezdi. Bazı şikâyetlerin dinlendiği, dâvaların görüldüğü mahkeme hizmetleri de mescidde verilmekteydi. Allah Rasûlü döneminde hukukî meselelerin hemen hepsi mescidde çözüme kavuşturuldu. Davalı, davacı ve şâhidler mescidde dinlenir; belge, bilgi ve bulgular burada ortaya konulur ve hükme bağlanırdı.627
d-Karargâh: Askerî plânlar mescidde hazırlanır, stratejiler orada geliştirilirdi. Savaş öncesi hazırlıklar yapıldığı gibi, savaş sonrası değerlendirme ve müzakereler de mescidde yapılırdı.
e-İlân bürosu/aktif resmî gazete görevi: Devletin aldığı kararlar hutbe ve minber aracılığı ile halka duyurulurdu. Her türlü çalışma ve icraatlar hakkında halka bilgi aktarılırdı. Böylece mescid vasıtası ile şeffaf bir yönetim icra edilirdi. Aynı zamanda devlet de kendi isteklerini halka mescid vasıtası ile iletmiş olurdu. Halk-devlet kaynaşmasını tarihte mescidler gerçekleştirmiştir. Toplumun meseleleri ele alınır, içtimâi sorunlar çözümlenir, kişisel problemler tesbit edilerek en uygun olan bir tarzda giderilmeye çalışılırdı. Mescidler sosyal hayatın kalbi olmuştu.
626 Bk. Müsned Trc. H.no: 353/1223 (Rivayet sahihtir).
627 Buhârî, Talak, 30; Ahkâm, 18; HudÛd, 29; Salât, 44,71.
Mescidler_________________________________________________________255^
f-Hapishane: Esir ve borçlular mescidde tutulurdu. Necid bölgesinden Benû Hanîfe kabilesinden esir olarak getirilen Sümâme b. Üsâl mesciddeki direklerden birine bağlanmıştı.628
g-Devlet hazinesi: Ganimet mallan ve vergiler mescidde toplanır ve orada hak edenlere dağıtılırdı.629
5-Ticaret merkezi: Ticari müzâkereler, islâm iktisadı ile tartışma ve uygulamalar da mescidde yapılırdı. Ganimetler buradan dağıtılırdı.630
6-Yardımlaşma ve dayanışma sandığı: Teberru mescidde yapılır ve ilgililere de burada dağıtılırdı. Fakirlere zekât ve sadakalar verilirdi. Yardımlaşmalar olurdu.
7-Misafirhane, otel ve pansiyon: Mescid-i Nebî, hem evi-barkı olmayanların hem de dışarıdan gelen elçi, ziyaretçi ve misafirlerin ağırlandığı bir otel ve pansiyon olmuştur. Sakîf heyeti mescidde ağırlanmıştı. Mescid İslâmı kabulleniş yeri idi.632 Mescidde uyumak ve yatmak, kaylûle ve geceleme633 caizdir. Çünkü mescid evi ve kalacak yeri olmayanların evi idi: İbn Ömer'in (Radtyaiiahü anhümâ) anlattığına göre Rasûlullah (Saiiaiiaha aleyhi ve setiem) devrinde gençler mescidde kaylûleye (öğle istirahatına) kalarak uyurdu.634 Mescidde yatsı namazı kılmak için Rasûlullah'ı (Saüaiiahü aleyhi ve seiiem) bekleyen ashâb, çoluk çocuk uyumuştu.635
Abbâd b. Temîm'in amcasından (Radıyaitaha anh) naklettiği rivayette ise: Rasûlullah'ı (Saiiaiiahu aleyhi ve seiiem) mescidde ayaklarından birini diğerinin Üzerine koymuş bir hâlde uzanarak yatarken gördüm" dediği nakledilir.636
Misafirhane ve pansiyon olarak kullanılan mescid, abdest ve gusül almaya da uygun idi: Ebu'l-Aliye, Rasûlullah'm (Saiiaiiaha aleyhi ve seiiem) sahabesinden birinin (Radıyaium anhiim) şöyle dediğini nakletti: Rasûlullah'm mescidde abdest aldığını senin (gibilerin sorusu) için aklımda tuttum.637 Sahabenin de mescidde abdest aldığı görülmüştür. Atıyye'den: "îbn Ömer mescidin dışında bevl-ettikten sonra mescidde abdest aldı" dediği nakledilir.638
8-Yemekhane: Toplu hâlde yemekler yeniyor, Suffa öğrencilerine ziyafetler çekiliyordu. Mescidde yemek ikramı yapıldığını gösteren rivayetler vardır:
mBuhârî, Salât, 75-76; *29Buhârî, Cizye, 4; Salât, 42. 630Buhârî, Salât, 42. 63lBuhârî, Zekât, 15; Zekât, 48. mBuhâri, Menâkıbü'l-ensâr, 26.
Buhâri, Salât, 57 (Kadınların mescidde uyuması) -58 (Erkeklerin mescidde uyuması); istİ'zân, 40,44.
634 Bk. Müsned Trc. H.no: 349/1219; 37/345.
635 Bk. Müsned Trc. H.no: 152/1022.
636 Bk. Müsned Trc. H.no: 350/1220.
637 Müsned, V/364, H.no:22983; İbn EbîŞeybe, 1/41, H.no:393; Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, IV/322, H.no:8382.
638 Bk. Müsned Trc. H.no:316/624.
256Mescidler
Abdullah b. Haris b. Cez'i' ez-Zübeydî'den
Rasûlullah'la (Satiaiiahu aleyhi ve seiiem) beraber mescidde kızarmış et yedik, namaz için kamet getirilince ellerimizi kumlara daldırıp (kuruttuk), sonra namaz kılmaya doğrulduk, (ama yeniden) abdest almadık.639
Rasûlullah'a biat eden kadınlardan Ümmü Âmir bt. Yezîd'den (Radıyaiiaha
anhâ)'.
Kendisi Rasûlullah'a (Saiiaiiahu aleyhi ve seiiem) filancaların (Abdüleşhel-oğullannın) mescidindeyken kemikli et yemeği getirdi. Peygamber'imiz (Saiiaiiahu aleyhi ve setiem) ondan yedi, sonra kalkıp namaz kıldı, (ama yeniden) abdest almadı.640
9-Eğlence merkezi ve spor salonu: Bir bayram günü Habeşliler mızrak ve kalkanları ile oyun/folklor oynadılar, Hz. Âişe ile birlikte Hz. Peygamber (Saiiaiiahü aleyhi ve seiiem) de bu gösteriyi izlediler.641 Ebû Hüreyre'den (Radiyaiiaha anhy. Habeşliler mescidde kalkan ve kısa mızraklanyla (harp) oyunu oynarlarken Rasûlullah (Saitaiiahu aleyhi ve seiiem) girdi. Hz. Ömer onları men etmek istedi. Rasûlullah şöyle buyurdu: "Onları bırak, ey Ömer! Onlar Erfide oğulları ndandır."642
İO-Hastane ve sağlık ocağı veya âcil servis merkezi:
Zeyd b. Sâbİt'ten (Radıyallahü aııhf. Rasûlullah (Sallallahüaleyhi ve sellem) meS-
cidde hacamat yaptırdı veya kendisine özel bölüm/oda ayırdı.
Râvİ, İbn Lehîa'ya: 'Evinin mescid bölümünde mi?' diye sorunca o: 'Hayır, Rasûllulah'ın mescidinde' diye cevaplandırdı.M3 Buhârî "hasta ve diğer insanlar için mescidde çadır kurulması" başlığı altında Hz, Aişe'den bir rivayet nakleder: "Hendek savaşında Sa'd b. Muâz, Kureyş'ten Hıbbân b. Anka demlen biri tarafından yaralandı. Rasûlullah (Saiiaiiahü aleyhi ve sellem) da onu yahndan bakıp tedavi edebilmek (ve diğer sağlık hizmetleri) için mescidde bir çadır kurdurttu.644 Mescidde hayvan bakımı da yapılmıştı.645
Mescidler İslâm'ın sembolü, nişanesi ve şiarıdır. Her türlü saygı ve ihtirama layıktır. Bir yerin İslâm beldesinden olup-olmadığı ilk bakışta mescid ve camilerinden anlaşılır. Savaşlarda Öncü birlikler bu özelliğe dikkat ederler, ezan sesi duydukları bölgelere baskın yapmazlardı.646
639 Bk. Müsned Trc. H.no:404/712.
640 Bk. Müsned Trc. H.no:41I/719.
641 Buharı, Salât, 69; Salâtü'l-îdeyn, 2, 25; Salât, 69; Cihâd, 79; Nikâh, 115 (Bu rivayette Hz. Âişe'nin bu oyunları doyasıya/bıkasıya seyrettiği ifade edildikten sonra Hz. Âişe'nin şu sözüne yer verilir: "Genç yaşta oyun eğlenceye düşkün bir kızın seyretme süresini gelin siz takdir edin").
642 Bk. Müsned Trc. H.no:352/I222
■ Bk. Müsned Trc. H.no:351/1221. Fakat hadisin "kan aldırma" anlamının râvi hatası olduğu dikkate alınırsa burada örnek olarak göstermek uygun düşmez. 644 Buharı, Meğâzî, 31; tttkâf, 7. M5Buhârî, Salât, 78; 646 Ebû Dâvûd, Cihâd, 91; Tirmizl Siyer, 2.
Mescidler_________________________________________________________257^
III-MESCİDLERLE İLGİLİ HÜKÜMLER: İ-Mescidleri inşa etme hak ve selâhiyeti:
Kur'ân ifadesine göre bu hak Allah'a ve âhiret gününe iman eden, namazını kılan, zekâtını veren ve sadece Allah'tan korkan kimselere aittir. Müşriklerin ise böyle bir selâhiyeti yoktur:
"Allah'a ortak koşanlar, kendilerinin kafirliğine bizzat kendileri şahitlik ederlerken, Allah'ın mescidlerini imar etme selâhiyetleri yoktur. Onların bütün işleri boşa gitmiştir. Ve onlar ateşte ebedi kalacaklardır. Allah'ın mescidlerini ancak Allah'a ve ahiret gününe iman eden, namazı dosdoğru kılan, zekâtı veren ve Allah'tan başkasından korkmayan kimseler imar eder. İşte doğru yola ermişlerden olmaları umulanlar bunlardır.647
Müslümanlara verilen bu hakkın her işte olduğu gibi Allah'ın rızası gözetilerek kullanılması gerekir:
Hz. Osman'dan (Radıyaiiahu anh) nakledilen hadiste Allah Rasûlü (Saiiaiiahu aleyhi ve seiiem) şöyle buyurur: "Her kim Allah için -Allah'ın rızasını umarak-bir mescid yaparsa Allah da ona cennette benzeri bir ev yapar."648
2-Yeni mescid inşası ve var olanların onarım ve bakımı:
Dünyevî amaçlar ve gayeler uğruna değil, inancı hayata aksettirebilme adına mescid inşa ve onarımları yapılmalıdır. Bu durum âyette şöyle dile getirilir:
"(Ey müşrikler!) Siz hacılara su vermeyi ve Mescid-i Harâm'ı onarmayı, Allah'a ve ahiret gününe iman edip de Allah yolunda cihad edenlerin imanı ile bir mi tutuyorsunuz? Hâlbuki onlar Allah katında eşit değillerdir. Allah zâlimler topluluğunu hidayete erdirmez"649
Peygamberimiz'in (Saiiaiiahu aleyhi ve seiiem) her peygamberde bulunmayan hasletlerinden biri de, yeryüzünün her tarafının mescid niteliğinde ümmetine sunulmuş olmasıdır. Câbir b. Abdullah'tan (Radıyaüahu anhümâ) nakledilen hadiste Rasûlullah (Saiiaiiahu aleyhi ve seiiem) şöyle dedi:
"Bana beş şey verildi ki daha önceden kimseye (yani hiçbir peygambere hepsi) verilmemişti: ...(Bu beş maddeden biri:) Yeryüzü bana temizleyici (madde) ve mescid kılındı, kime namaz vakti ulaşırsa, (vakit) geldiği yerde namazı kılsın!"650
İhtiyaç anında havra, sinagog, kilise ve diğer mabedlerin mescid olarak kullanılması veya mescide çevrilmesi mümkündür.
Bereket ve hürmet olması için peygamber ve salih insanların kabirleri üzerine mescid (mabed) yapma yasağı bulunmaktadır. Abdullah b. Abbas ve Hz. Âişe annemizden (Radıyaiiahüanhum) nakledilen rivayette, ikisi şöyle anlatır-
647 Tevbe 9/17-18
648 Buhârî, Salât, 65; Müslim, Mesâcid, 24-25; İbn Mâce, Mesâcid, 1, H.no:736 (Hz. Osman rivayeti için bk. MUsned Trc. H.no:301/I171). Mescidlerin Allah rızasına uygun olarak yapılması gerekliliğini tekid eden rivayetler: Hz.Ali rivayeti İçin bk. İbn Mâce, Mesâcid, 1, H.no:737; Câbir b. Abdullah rivayeti için bk. İbn Mâce, Mesâcid, 1, H.no:738.
649 Tevbe 9/19;
650 Bk. MUsned Trc. H.no:6/857.
258
Mescidler
lar: 'RasÛlullah'a (SaiiaiiaM aleyhi ve seiiem) ölüm (ağnsı şiddetlenip) yaklaştığında yüzünü elbisesiyle örttü. Daraldığında üstünden elbiseyi çektik, o şöyle diyordu: "Allah Yahudi ve Hristiyanlara lanet etsin! Peygamberlerinin kabirlerini mescidler (mabedler) hafine getirdiler." Hz. Âişe ekledi: "Rasû-luîlah (Saiiaiiahü aleyhi ve seiiem) (sanki) oradakileri bunun benzerini yapmama konusunda uyarıyordu."651 Hz. Âişe bu haberi Ümmü Seleme ve Ümmü Habibe annelerimizden (Radıyaiiahu anhum) nakletti: O ikisi Peygamberimiz'in (Saiiatiahu aleyhi vesetiem) ölüm hastalığı anında Habeşistan'da gördükleri Mâriye/ Marya isimli bir kiliseden ve orada bulunan bazı resimlerden bahsettiler. Bunun üzerine
RaSÛlUİlah (Sallallahü aleyhi ve seilem) ŞÖyle dedi:
"Onlar içlerinde salih bir kişi olduğunda ve o öldüğünde kabrinin üstüne mescid (mabed) yaptılar ve oraya da bu resimleri işlediler. İşte onlar kıyamet günü.aziz ve celil olan Allah'ın yanında yaratılmışların en şerlileridir."652
3-Apartman, ev veya dairelerde mescid açılması: Itbân b. Mâlik es-Sâlimî (Radıyaitahu anh), Sâlimoğullan yurdunda kendi kavminin imamı idi. Allah Rasûlü ile birlikte Bedir'de savaşmış Ensar'dan çok şişman biridir. Gözlerinden rahatsızlığını, evi ile kavminin mescidi arasında sel yatağı bulunduğuna ve bu sebeple de Hz. Peygamberin arkasında namaz kılamadığını dile getirerek: "Gelseniz, evimin bir köşesini mescid olarak hazırlasanız, namaz kılsanız da ben orayı namazgah edinsem (olur mu?), ne dersiniz?" demiş ve Hz. Peygamber (Saiiaiiahu aleyhi ve seilem) Ebû Bekir ve Ömer'le birlikte evine giderek cemaatle namaz kıldırmıştı.653
Semüra b. CündÜb (Radıyallahii anhy. RaSÛlUİlah (Sallallahü aleyhi ve seilem)
kendi memleketlerimizde evlerimizin bir bölümünü mescid edinmemizi ve buralan da temizlememizi emretti" der.654 Berâ b. Âzib evinde mescid açarak cemaatle namaz kıldırmıştır.655
Rivayetlerde geçen bu mescidler evlerin bir kenarını namaz kılmaya ayırmak ya da evler arasında küçük mescidler yapmak anlamındadır. Ancak bu mescidler cemaate gitmeyi engellememelidir; buralarda nafile kılınması tavsiye edilmektedir.
4-Mescidlerîn temizliği:
Semüra b. Cündüb'den (Radıyaiiahu anhümâ) gelen (biraz önce metnini verdiğimiz) rivayette mescidlerin temiz tutulması ve güzel koku ile kokulan-dmlmasi emredilmektedir.
651 Bk. Müsned Trc. H.no:354/I224 ve 356/1226.
632 Bk. Müsned Trc. H.no:355/1225.
653 Bk. Müsned Trc. H.no: 69/111 ve 361-362/1231-1232.
654
Bk. Müsned Trc. H.no: 359/1229. Hz. Aişe annemizden (Radıyailahü anhâ) şahidi için bk. Müsned Trc. H.no: 360/1230.
655 Buhârî, Salât, 46 (Başlık olarak zikredilir). İbn Hacer de bunun İbn Ebî Şeybe tarafından nakledildiğini ifade eder. Bk. Fethu'l-Bâri, 1/683.
Mescidler______________________________________________________259
EbÛ Saîd el-Hudlî'den (Radıyallahü anh) Allah RaSÛlÜ'nÜn (Sallallahüaleyhi v(
seiiem): "Kim mescidden bir ezayı kaldırıp (dışarı) atarsa Allah da kendisi için cennette bir ev yapar" buyurduğu nakledilir.656
Enes'ten (Radıyaifahu anh) nakledilen hadiste ise: Allah Rasûlü (Saiiaiiaha aleyhi buyurdu ki: "Ümmetimin aldığı sevaplar bana gösterildi. Hattâ biri-
nin mescidden çıkardığı çöp (sebebiyle kazandığı ecir bile gösterildi)".657
Mescidden en basit bir saman çöpünü atmak, Allah'ın evini temiz tutmak sevaptır. Aynı şekilde mescide çöp taşımak ya da atmak günahtır.
Peygamber efendimiz de mescide süpürme, çöp ve ağaç kırıntılarını toplama gibi hizmet eden (kadın veya erkek) Ümmü Mihcen isimli bir zencinin defnedildikten sonra kabri başına gelerek cenaze namazı kılmıştır.658 îbn Abbas'tan gelen rivayette şu ziyade vardır: "Ben onu cennette mescidden çer-çöp toplarken gördüm".659
5-Mescidlerin süslenmesi:
Rasûlullah (Saiiaüaha aleyhi ve seiiem) şöyle buyurur: "İnsanlar mescidlerde birbirlerine (bizim mescid sizinkinden daha güzel diyerek) övünmedikçe kıyamet kopmaz."660 Bir başka hadiste ise Allah Rasûlü (Saiiaiiaha aleyhi ve seiiem): "Mescidleri boyayıp süslemekle emrolunmadım" der.661 İbn Abbas da der ki: "Yahûdî ve Hristiyanların kendi mabedlerini süslediği gibi siz de kendi mescidlerinizi (bir gün mutlaka) süsleyeceksiniz".662
Hz. Peygamber'in mescidi her türlü süsten an, gayet sade ve gösterişten uzak bir şekilde idi. Mescidde aslolan Allah'ın adının anılması ve dininin yüceltilmesidir. Bu hususta ifrat ve tefritten uzak durma kaydı ve insanların dikkatini celbetmeyecek, Allah'ı zikirden alıkoymayacak türden işlemeler, hat ve motifler ile süslenmesinde bir sakınca yoktur. Dört halife devrinde sadece Hz. Osman'ın halifeliğinde aşırılığa kaçılmadan süslemelerde bulunulmuştur. Asıl süslemeler Velid b. Abdülmelik zamanında başladı. Fitne çıkar korkusu ile âlimlerin çoğu bu uygulamalara ses çıkarmadılar.663
656 İbn Mâce, Mesâcid, 9, H.no:757.
657 EbÛ Dâvûd, Salât, 16, H.no:461.
mBuhâri, Salât. 72; Cenâiz. 66; Müslim, Cenâiz. 71; Ebû Dâvûd, Cenâiz, 57, H.no:3203; İbn Mâce, Cenâiz, 32, H.no:1527; İbnü'1-Esîr el-Cezerî, Üsdü'l-ğâbe, VII/381. Trc.no:7592.
659 Taberânî, el-Mu'cemü't-kebîr, XI/238, H.no:11607; el-Mu'cemii'l-evsat, VIÜ7143, H.no: 8220; Heysemî, senedinde mechûl bir râvinin bulunduğunu söyler. Bk. Mecma', 11/10; Büreyde-den nakledilen rivayette ise bunun Ümmü Mihcen isimli bîr hanım olduğu, mezarlıkta Hz. Ebû Bekir ve bazı sahabe ile birlikte dolaşırken yeni bir mezar gördüğü, o mezarın kime âit olduğunu sorup öğrenince de cemaatle kabre doğru cenaze namazı kıldırdığı nakledilir. Bk. Rûyânî, Müsned, 1/80, H.no:43; Beyhakî, es-Sünenü't-kübrâ, IV/48.
660 Müsned, III/134, 145,152,230, 283; Ebû Dâvûd, Salât, 12, H.no:449; İbn Mâce, Mesâcid, 2, H.no:739.
mEbÛ Dâvûd, Salât, 12, H.no:448.
662 Ahmed b. Hanbel, Vera', s.!83; İbn Hıbbân, IV/493, H.no:1615.
663 Emir San'ânî, age., 1/326-327.
260 Mescidler
Ebû Saîd el-Hudrî (RadıyaüaM anhy. "Mescide ilk lambayı getiren Temîm ed-Dârî oldu" dedi.664
Mescidlerin sarı, kırmızı ve diğer cazibeli renklerle boyanması, nakış ve işlemelerle tezyini namaz kılanların dikkatini dağıttığı için Mâlikî ve Hanbelî âlimlerine göre mekruh sayılır. Hanefıler ise helal mal ile mescidlerin süslenmesinin caiz olduğunu belirtirler.665
6-Farz namazların mescid ve camilerde kılınması:
Abdullah b. Sa'd (Radıyallahü anh)t RaSÛlullah'a (Saltallahü aleyhi ve sellem), ba-
zı sorular sormuştu. Bu sorulardan biri de evinde ve mescidde namaz kılmanın hükmü idi. Rasûlullah şöyle buyurdu:
"Allah doğruyu ifade etmede haya emretmez... Mescidde ve evimde namaz kılma durumu, gördüğün gibi evim mescide ne kadar yakın ve benim için farz namazlar dışında evimde namaz kılmam, mescidde kılmamdan daha hoştur."666
7-Tek ezan sistemi: Birçok mescidin tek ezanla idare edilmesi konusunda ruhsat verilmiştir. Bilâl Habeşî'nin Mescid-i Nebî'de okuduğu ezanla dokuz mescid namaza başlıyordu.667 Güzel ve tertipli ezan açısından olumlu bakabileceğimiz bu sistemin olumsuz yönleri de olabilir. Elektrik kesintileri ve diğer arızalar gibi. Bunun için bu sistemin beş-on cami için uygulanması ve her bir bölgeye ezan konusunda Özel eğitim almış kimselerin verilmesi, çeşitliliği koruma, daha çok kişinin sevabına fırsat verme ve her çeşit arıza ve aksaklığa engel olma açısından tavsiye edilebilir.
8-Bir mescidde iki veya daha fazla müezzin: Amr b. Ebî Ümmi Mektûm ile Bilâl Habeşî Mescid-i Nebî'nin müezzini idi. Biri imsaki diğeri namaz saatini bildirmek üzere bir günde sabah ezanını iki kere okumuş oluyorlardı. Müezzinlerin nöbetleşe ezan okumaları mümkündür.
9-Falanlann veya filancaların mescidi demek doğru mudur? Allah-tan başkasına izafesi/nisbeti caiz midir?
Medine mescidlerinin isimleri zikredilirken kabilelere nisbet edilen mescidlere değinmiştik. Hâriseoğulları, Zureykoğullan, Selimeoğulları gibi. Hadislerde "Mescîd-i Benî Fülân" şeklinde belirsiz bir nisbet de yapılmıştır. Mescidler Allah'a aittir. Oralarda sadece Allah'a kulluk edilir. Bu anlamda nisbet caiz değildir. Fakat bulunduğu bölge veya inşa eden şahıs veya topluluğa nisbet edilmesinde bir sakınca yoktur. Buhârî de bunun caiz olduğunu gösteren bir bab açmıştır.669
10-Kadınların mescide gitmeleri: Aslolan kadının evde kılmasıdır. Fakat cami vaz ve irşadından faydalanabilmesi için özellikle cuma, bayram ve teravih namazlarında mescide gitmeleri teşvik edilmelidir. Mescide
İbn Mâce, Mesâcid, 9, H.no:760.
665 Zuhaylî, age., 1/302.
666 Bk. Müsned Trc. H.no: 427/735; 23/827 ve 84/392. hadisler.
667 Medine'de dokuz mescidler konusuna bk.
668 Müsned, 111/470, VI/372-373, H.no:26978; Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, XIX/442, H.no:1074.
Mescidler_________________________________________________________261
gitmek için kocasından izin isterse kocası onun mescide gitmesine engel olmamalıdır. Fakat kadınlar mescide giderken başkalarının dikkatini çekecek güzel koku sürmemeli, çekici elbiselerden kaçınmalıdır. Rasûlullah döneminde mescide giden hanımlara birçok Örnek gösterilebilir: İbrahim b. Abdurrahman b. Avf m ümmü veledi olan ve uzun etekli elbise giyen Hamide670, Abdüleşhel kabilesine müntesip bir hanım sahâbi671.
Çocukların da mescide gitmelerinde bir sakınca yoktur. Hattâ alışmaları için teşvik edilmelidir. Henüz temyiz çağına girmemiş çocukların mescidi kirletme ihtimalleri sebebiyle mescide sokulmaları mekruh addedilse de bu haram boyutunda değildir. Çünkü Allah RasÛlü kızı Zeyneb'in kızı (torunu) Ümâme/Ümeyme bt. Ebu'1-As'ı mescidde cemaatle kılınan bir namazda kıyamda iken omuzuna oturtmuş, rükû ve secdeye gittiğinde ise kenarına bırakmıştır.
11 Mecidde uyumanın hükmü:
Mescidde uyumak caizdir. İbn Ömer, Ashâb-ı Suffa, Uraniler, Ali, Safvan b. Ümeyye vb. ashabın mescidde uyuduğunu gerekçe gösteren Şâfiî-ler buna cavaz vermişlerdir. İmam Mâlik bu cevazı yabancılar için, Hanefiler yabancı ve itikafta bulunanlar için, Ahmed b. Hanbel ve İshak ise seferi olanlar için vermiştir.
12-Hayızlı (Adetli) ve cünüp kimse mescide girebilir mi?
Cünüp, adetli ve lohusa kimseler mescidlere giremez. Şafiî ve Hanbelîler ister bir ihtiyaca binaen olsun isterse ihtiyaç bulunmadan olsun durmaksızın mescidden geçmeyi mubah görmüşlerdir. Hanefiler ise Özürsüz olarak mescidi bir geçit olarak kullanmalarının tahrimen mekruh olduğunu söyler. Mâlikiler görüşlerini mescid ve yolun yapılış önceliği üzerine bina etmişlerdir. Buna göre mescid önceleri yapılmışsa oradan geçmekte herhangi bir sakınca yoktur. Mescidde ihtilam olan biri de dışarı çıkmalıdır.674
Mazerete binaen giriş çıkışlara ruhsat verilmiştir. Rasûlullah (Saiiaiiahu aleyhi ve seitem) mescidde itikâftayken Hz. Aişe annemize (Radıyaiiaha anhâ) başım uzatır, o da hayızh olduğu hâlde onun saçını tarardı.675 Meymûne annemiz iRadıyaiiahüanhâ) "Bizden birisi hayızlıyken, Rasûlullah'ın seccadesini getirir ve mescide sererdi. Hayzın el ile ne alâkası var?" dediği nakledilir.676 Rasûlullah
(Sallallahü aleyhi ve sellem) Hz. Aİşe annemize (Radıyaliahü anhâ): "MeSCİdden secca-
deyi bana al, getir!" deyince: "Temiz değilim/hayızlıyım" dedi. Rasûlullah şöyle buyurdu: "Hayzın elinde mi? (Hayzın elinde değil.)" 677 İbrahim b.
1 Bk. Müsned Trc. H.no: 44/352.
671
Bk. MüsnedTrc. H.no: 45/353.
*" Bk. MüsnedTrc. H.no:420/1290.
Zuhaylî, age., 1/295. Ayrıca "Mescidlerin Fonksiyonları" bölümünde mescidin yatakhane, pansiyon ve otel olarak kullanılmasına değinilmişti.
Zuhaylî, el-Fıkhü 'l-îslâmî ve edilletühû (tslâm Fıkhı Ansiklopedisi), 1/204.
675 Bk. Müsned Trc. H.no: 11/815 ve 14/818.
676 Bk. MüsnedTrc. H.no:24/828.
677 Bk. Müsned Trc. H.no:27/831,26/830 ve 28/832.
262______________________________________________________Mescidler
Yezid b. Kays en-Nehaî (v.96/714): "Hayızlı bir kimsenin mescidden bir şey almasında herhangi bir sakınca yoktur. Girmeksizin bir şey alabilir" der. Katâde b. Diâme (v.l 17/735) ise: "Cünüp biri mescidden bir şey alır, fakat mescide bir şey koyamaz" der. Atâ b. Ebû Râbah da: "Hayızlı biri mescidden bir şey alabilir mi?" sorusuna: "Evet, Kur'ân'ın dışında her şeyi alabilir" cevabı verir.678 Enes b. Mâlik: "Cünüp mescidden geçebilir, fakat orada oturamaz" der. Saîd b. Cübeyr ve İbn Mes'ûd'un oğlu Ebû Ubeyde Âmir de bu görüştedir. Câbir b. Abdullah ise: "Biz cünüp olarak mescidden geçerdik de bunda bir sakınca görmezdik" der.679
Hayızlı kadının mescide girmesi konusunda farklı görüşler bulunmaktadır:
a-Zeyd b. Sabit, Müzenî ve Zahirîler 'mescidin kirletilmesi söz konusu değilse hayızlı kadın girebilir' dediler ve biraz önce arz ettiğimiz hadisleri delil getirdiler.
b-Hanefî ve Mâlikîler 'orada oturması ve oradan geçmesi caiz değildir' dediler ve Rasûlullah'ın: "Mescide cünüp ve hayızlı olanın girmesini helâl kılmıyorum"680 hadisini delil getirdiler ve bu babdaki hadisleri de "girmek" yerine, sadece "elini uzatıp almak/vermek" olarak anladılar.
c-Şâfıî ve Hanbelîler 'Cünübde olduğu gibi sadece mescidden geçebilir, ancak orada kalamaz' dediler ve âyetteki "...ancak yolcu/yolda giden"681 bölümü ile delil getirdiler, Hanefî ve Mâlikîlerin delil olarak getirdiği hadisin bu âyetle tahsis edildiğini iddia ettiler.682
Zaruret olmadıkça mescidlerden geçilmemelidir.683
13-Kâfir mescide girebilir mi?
Bu konuda da mezheplerin farklı görüşleri vardır: Mâlikîler: "Müslümanlar izin vermiş olsa bile mescide girmeleri engellenir" derler. Ebû Hanîfe ise kâfirin bütün mescidlere girmesinin caiz olduğunu ifade eder. Şâfiîlere göre, Müslümanların izni ile Mescid-i Haram dışındaki mescidlere girmesinde bir sakınca yoktur.684
14-İtikaf: Allah'ın rızasını kazanmak düşüncesiyle belli âdab çerçevesinde mescidde kalmaya itikaf denir. İtikafın yeri mescidlerdir. Bu nafile bir ibâdettir. Sadece nezredilmek suretiyle vâcib olur. îtikafın en az müddeti bir gün en fazla müddeti on gündür. İtikâf senenin her ayında olabilir. îti-kafta iken, bazı âlimlere göre oruç şart değildir. Ancak Hanefîlere göre vâcib olan itikâf için oruç şarttır. Yine bazılarınca Mescid-i Nebevî, Kabe ve Mescid-i Aksa'da, bazılarınca cuma kılınan mescidlerde itikaf caiz addedilir-
678 Dârimî, Vudû', 116, H.no:l 170-1173. mDârimî, VudÛ',117, H.no:U74-1178. 680EbÛDavûd,Taharet, 92\tbnMâce, Taharet, 92; Taberânî, XXIII/373; Beyhakî, VII/65.
681 Nisa, 4/43.
682 İbn Rüşd, Bidâyetü'l-müctehid, 1/35; Nevevî, Şerhu Müslim, 111/209-211; Bennâ age.. ü/165
683 Şîrâzî, age., 1/30; İbn Rüşd, age., 1/29-31,34-35; Dehlevî, age., 1/510.
684 Zuhaylî, age., 1/295.
Mescidler_________________________________________________________263
ken, Hanefîler beş vakit namazın kılındığı her yerde itikafin caiz olacağına hükmederler. İtikaf yapan kimse mescidde kalır; namaz, tilavet, ilim, zikir ve tefekkür gibi ibadet çeşitleriyle meşgul olur. Dünyevî meşguliyetleri terk eder.
Rasûlullah her Ramazan'da on günlük (son on gün) itikafa girerdi. Vefat ettiği yıl yirmi gün itikafta kaldı. Sabah namazını kılar kılmaz itikaf mahalline gelirdi.685 Bunun için özel çadır kurdururdu. Bir rivayette Türk ça-dınnda itikaf yaptığı nakledilir.
Annelerimiz Hz. Aişe, Hafsa, Zeyneb (Radıyallahu anhiim) için mescidin içinde itikaf için çadırlar kuruldu. Rasûlullah da bu çadırların kaldırılmasını emretti. O Ramazan Rasûlullah da itikâfı terk etti. ŞevvâTin son onunda itikâfa girdi. Bir rivayette ise şöyle denir: "Rasûlullah çadırların kaldırılmasını emretti. Derhâl kaldırdılar, söküp attılar. O yıl itikâfa girmeyi Ramazan'da terk etti, Şevval ayının ilk onunda yerine getirdi.
Özür kanı gelen / istihâze gören bir eşi Peygamber efendimizle itikafta kaldı.688
Mescidden geçiş ve kısa bir bekleyiş de niyet edilerek itikaf sayılır.689
IV-MESCİDDEKİ TUTUM VE DAVRANIŞLAR:
a-İhlaslı, samimi ve içten davranmak, Allah'tan başkasına meyletmemek:
"De ki: Rabbim adaleti emretti Her (mescide girişinizde) secde ettiğinizde yüzlerinizi O'na çevirin ve dini yalnız Allah'a has kılarak O'na yal-varın. ilkin sizi yarattığı gibi (yine O'na) döneceksiniz"690
Rasûlullah (Saiiaifaha aleyhi ve seiiem) şöyle buyurur:
"Sizden birisi mesciddeyken şeytan kendisine gelir ve tıpkı bir kişinin hayvanını kamçıladığı gibi kamçılar. Sakin durursa/gaflet içindeyse (burnuna) halka ya da (ağzına) gem vurur." Hadisi nakleden Ebû Hüreyre ekledi: 'Siz bunları gören kişilersiniz. (Burnuna) halka vurulan kişiyi, Allah'ı zikretmediği hâlde şöyle eğik olarak durur görürsün, kendisine gem vurulan kişi de izzet ve celâl sahibi Allah'ı zikretmediği hâlde ağzını açandır.'691
b-Mescide temiz elbiselerle girmek, diğer insanları rahatsız edici her türlü kötü kokulu şeylerden ve zarar veren tehlikeli maddelerden kaçınmak, mescidi evi gibi temiz tutmak:
6SSBuhârİ, Fadlu leyleti'1-kadr, 3, ttikâf, 1, 14; Müslim, İtikaf, 5; Mâlik, İtikaf, 7; Tirmİzî, Savm, 71, H.no:790; Nesât, Mesâcid, 18; Ebu Dâvûd, Sıyâm, 77, H.no:2462,2464; İbn Mâce, Sıvam, 58-59, 61, H.no:1769-1771, 1773. 6s6İbn Mâce, Sıyâm, 62, H.no:1775.
687 İbn Mâce, Sıyâm, 59, H.no:1771.
688 Bk. Müsned Trc. H.no: 45/849.
689
Mescidlerin hüküm ve Özellikleri İle İlgili daha geniş bilgi için bk. Zerkeşi, age., 213-283 (137 hüküm). Özet için bk. Nevevî, Mecmu', 11/187-196 (33 hüküm); Zuhaylî, age., 1/294-302 (Nevevî'den naklen).
690 A'râf 7/29
691 Bk. Müsned Trc. H.no: 320/1190 ve 357/665.
264_____________________________________________________ Mescidler
"Ey Âdem oğulları! Her (mescide girişinizde) secde edişinizde güzel elbiselerinizi giyin; yeyin, için, fakat israf etmeyin; çünkü Allah israf edenleri sevmez"
Özellikle soğan-sanmsak ve sigara kokusu gibi yiyecek ve içecek türünden şeylerle çorap kokusu konularında hassasiyete sahip olmak gerekir. Konu ile ilgili olarak hadislerde ifade edilen yasaklar şöyle özetlenebilir:
aa-Balgam ve tükürük:
Mescidlerİ her türlü pislikten korumak ve temiz tutmak gerekir. İnsanlara eziyet veren ve iğrendiren şeylerin başında da mescidde görülen balgam ve tükürüktür. Hadislerde bu yasak şu şekilde dile getirilir:
"Sizden birisinin balgamı mescide düştüğünde bir mü'minin cildine ya da elbisesine bulaşıp da ona eziyet vereceğinden dolayı onu yok etsin!"693
"Sizden birisi mescidde namaz kılar ve Rabbine sığınır/seslenir. Yüce Allah da ona yüzüyle yönelir/karşılar. Sizden birisi sakın kıble tarafına ya da sağ tarafına balgam atmasın!" 94
"Birinizin tükürüğü mescide düşerse onu gömsün, bunu yapamazsa tükürüğü elbisesinin kenarına atsın!"6 5
"Mescide balgam atmak büyük hatadır/günahtır ve keffareti ise onu gömmektir/yok etmektir."696
"Bana ümmetimin iyi ve kötü (bütün) amelleri gösterildi. Yoldan eziyet verici bir engeli kaldırmayı amellerinin güzelleri arasında buldum. Mescidde bir balgam olup da onun gömülmemesini/yok edilmemesini de amellerinin kötüleri arasında buldum."697
Bir kişi topluluğa imam olmuştu. Namazda kıble tarafına tükürdü. Rasûlullah (Saiiaitaha aleyhi ve seiiem) o kişi namazı bitirince şöyle buyurdu: "Bu kişi bir daha size namaz kıldırmasın!"
O kişi namaz kıldırma konusunda ısrar edince de: "Sen izzet ve celâl sahibi Allah'a eziyet verdin (onun hoşlanmayacağı şeyi yaptın)."698 dedi.
bb-Soğan ve sarımsak:
Hz. Ömer (Radıyaiiahu anh) bir hutbede dedi ki:
"...Ey insanlar! Sizler şu iki bitkiden yiyorsunuz, ancak ben o ikisinin kötü olduğu kanaatindeyim; işte şu sarımsak ve soğan. Vallahi ben şahit oldum ki Rasûlullah bir kişide bu kötü kokuyu bulunca (uzaklaşmasını) emrederdi. O kişinin elinden tutulup, Baki' mezarlığına varacak şekilde uzaklaştırılırdı. Sizden kim onu yemek isterse (önce) pişirerek Öldürsün/ kokusunu gidersin!'6"
692 A'râf 7/31
693 Bk. Müsned Trc. H.no: 321/1191.
694 Bk. Müsned Trc H.no: 324/1194, 325/1195. Enes b. Mâlik'ten (Radıyattahüanh) şahidi için bk. Müsned Trc. H.no:327/1197, 326/1196.
695 Bk. Müsned Trc. H.no: 323/1193.
696 Bk. Müsned Trc. H.no:326/1196. Ebû Ümâme'den (Radıyallahü anh) nakledilen rivayet için bk. Müsned Trc. H.no: 328/1198.
697 Bk. Müsned Trc. H.no: 331/1201.
698 Bk. Müsned Trc. H.no: 330/1200.
699 Bk. MUsned Trc. H.no:198/11087, 333/1203.
Mescidler_________________________________________________________265
Ebû Saîd el-Hudrî'den (Radıyaiiaha anhy. Hayber'in fethinden sonra daha dönmeden kendimizi bu bitki türünün (soğan/sarmısağın) içinde bulduk. İnsanlar aç olduğundan hepimiz o bitkiden çok fazla yedik, sonra mescide gittik. Rasûlullah (Saitaitaha aleyhi ve seiiem) mescidde (onun) kokusunu bulunca:
"Kim bu kötü (kokulu) bitkiden (yâni soğan/sarımsaktan) bir şey yerse kesinlikle mescidimize yaklaşmasın!" dedi.
Bunun üzerine insanlar: 'Bu bitki haram kılındı, haram kılındı' diye konuştular. Onların konuşmaları Rasûlullah'a ulaşınca şöyle dedi:
"Gerçek şu ki Allah'ın helâl kıldığını haram kılma gibi bir yetkim yoktur. Ancak o, kokusundan hoşlanmadığım bir bitki türüdür."700
Muğîre b. Şu'be'den (Radiyaiiaha anhy.
'Ey Allah'ın Rasûlü! Benim özrüm var. Elini bana ver!' dedim, vallahi onu müsamahalı buldum ve elini alıp yenimden sokarak göğsüme/karnıma ulaştırdım. Orayı (taşla) sanlı bulunca şöyle dedi:
"Senin gerçekten özrün var."701
Muğîre b. Şu'be açtı. Zorda kaldığı için de sarımsak yemek zorunda kalmıştı.
cc-Pis kokulu çorap ve pislik bulaşmış mestler çıkartılmalı:
Ebû Saîd el-Hudrî'den (Radıyaiiaha anhy.
Rasûlullah (Saiiailaha aleyhi ve seliem) (namazda) terliğini çıkarınca ashab da terliklerini çıkarttılar. Namaz bitince Peygamberimiz:
"Terliklerinizi niçin çıkardınız?" diye sordu. Onlarda:
"Ey Allah'ın Rasûlü! Senin terliklerini çıkardığını görünce biz de terliklerimizi çıkardık" dediler. Bunun Üzerine Peygamberimiz buyurdu ki:
"Bana Cebrail geldi ve terliklerimin altında pislik olduğunu bildirdi. Biriniz mescide geldiğinde terliklerinin altına baksın. Eğer onlarda bir pislik görürse yere sürtüp temizlesin, sonra namazını kıtsın!"703
dd-Abdest bozulmamalı:
Mescidin havasım bozacak, namaz kılınmasını engelleyecek bir uygulama mescid âdabına yakışmaz. Mescidler Allah'ın evleridir. Orada sadece O'nun adı ve şanı yüceltilir.
Ebû Hüreyre'den (Radıyaiiahu anh) nakledilen rivayette Rasûlullah (Saiiaiiahü aleyhi ve seiiem) ashabı ile birlikte mescidde oturururken bir bedevi geldi ve iki rekat namaz kıldıktan sonra:
'Allah'ım, bana ve Muhammed'e rahmet et, bizimle birlikte başkasına rahmet etme,' dedi. Hz. Peygamber (Saiiaiiahu aleyhi ve seiiem) onun bu sözüne güldü, ona döndü ve buyurdu ki:
"Sen, geniş olan (rahmeti) daralttın."
Kısa bir süre sonra, bedevî mescidin bir köşesine gitti, ayaklarını açtı ve o-raya idrarım yapmaya başladı. Ashab mâni olmak için hemen ona doğru koştular:
700 Hadis ve şâhidleri İçin bk. Müsned Trc. H.no: 333-337/İ203-1207.
701 Bk. Müsned Trc. H.no:338/1208.
702 Azimâbâdî, Avnü'l-Ma'bûd, X/217
703 Bk. Müsned Trc.H.no:46/354.
266_________________________________________________________Mescidler
'Yapma! Yapma!' dediler. Peygamberimiz şöyle buyurdu:
"(Engel olmayın! Bırakın onu,) sizler kolaylaştırmak için varsınız, göreviniz zorlaştırmak değil. İdrarın üzerine bir kova su dökün!" Bunun üzerine o kişiyi bıraktılar. Bedevi bir müddet sonra kalktı. İşini bitirince Peygamberimizin yanına gitti (veya Rasûlullah (Saiiaiiahu aleyhi ve seiiem) o kişiyi yanına çağırdı) ve kendisini şöyle uyardı:
"Bu mâbed, ancak Allah'ı zikir ve namaz kılmak için inşâ edildi. Buraya idrar yapılmaz. Mescidlere pislik atılması, idrar ve tuvalet ihtiyacının görülmesi uygun ve doğru bir davranış değildir."
Bedevî hatasını anlayınca:
'Annem babam feda olsun, Hz. Peygamber (Saiiaiiahü aleyhi ve seiiem) yanıma geldi, bana ne sövdü, ne azarladı ve ne de dövdü (güzelce açıkladı)', dedi.704
ee-Mescidlere insanlara zarar verici ve dikkatini dağıtıcı şeyler alınmamalıdır. Bu bağlamda cep telefonları mutlaka kapatılmalıdır. Zaruret durumunda en azından titreşim ve benzeri konumlarda açık bırakılmalıdır.
ff-Mescidde her çeşit gürültüden kaçınılmalıdır.705
gg-Kesici ya da rahatsız edici bir maddeyle mescide girmemeli, giril-mişse uygun bir şekilde keskin ve delici kısım kapatılmalı:
EbÛ Musa'dan (Radıyallahü anhy,
Hz. Peygamber (Saiiaiiahu aleyhi ve seiiem) dedi ki:
"Oklarınızla Müslümanların çarşılarına ya da mescidierine uğradığınızda keskin tarafını tutun/kapatın ve kimseyi yaralamayın!"706
Câbİr b. Abdullah (Radıyatlahü anhy.
'Yanında oklar bulunan bir kişi mescide uğradı da Peygamberimiz (Saiiaiiahü aleyhi ve seiiem) ona: "Keskin taraflarını tut!" buyurdu.'707
c-Allah'ın adının anılmasına/zikrine imkân tanımak, mescidleri her çeşit tehlikeye karşı korumak, kendi evi gibi sahiplenmek:
"Allah'ın mescidlerinde O'nun adının anılmasına engel olan ve onların harap olmasına çalışandan daha zâlim kim vardır! Aslında bunların oralara ancak korkarak girmeleri gerekir. (Başka türlü girmeye haklan yoktur.) Bunlar için dünyada rezillik, ahirette de büyük azap vardır."m
d-Kötü düşüncelerden annıldığı gibi haram sayılan şeylerden sakınmak: Meselâ, itikafta iken cinsel ilişki yasaktır. Ayrıca mescidler fitne ve fesat yuvalan olmamalıdır.
"...Mescidlerde ibadete çekilmiş olduğunuz zamanlarda kadınlarla birlenmeyin..."
"Onları (size karşı savaşanları) yakaladığınız yerde öldürün. Sizi çıkardıkları yerden siz de onları çıkarın. Fitne, adam öldürmekten daha
704 Bk. MüsnedTrc.H.no:47-48, 69, 348/355-356, 377,1218.
705 Buhârî, Salât, 66; Fiten, 7.
106 Bk. Müsned Trc. H.no: 318/1188.
707 Bk. Müsned Trc.H.no:319/l 189.
708 Bakara 2/114
709 Bakara 2/187
Mescidler_______________________________________________________ 267
kötüdür. Mescid-i Harâm'da onlar sizinle savaşmadıkça, siz de onlarla savaşmayın. Eğer onlar size karşı savaş açarlarsa siz de onları öldürün. İşte kafirlerin cezası böyledir."710
e-Ezan okunduktan sonra mescidden çıkılmamalı:
Ebû Hüreyre'den (Radıyaüaha anh) nakledildi:7"
Müezzin ezan okuduktan sonra birisi mescidden çıktı. Bunun üzerine (Ebû Hüreyre) şöyle dedi:
'Şu kişiye gelince o, Ebu'l-Kasım'a (Peygamber'e) isyan etti.'
'(Çünkü) Rasûlullah (SaiiaiiaM aleyhi ve seltem) bize şöyle buyurdu:
"Sizden biri mescidde bulunuyorken namaza çağrı yapılırsa (ezan okunursa) namazı kılmadan mescidden çıkmasın!"
f-Mescide erken gelerek Allah'a zikir hâlinde namaz saati beklenil-melidir. Mescidde namazdaymış gibi oturulmalı:
Mescidde beklemenin namaz kılma gibi sevap kazandırdığı unutulmamalıdır.712
EbÛ Saîd el-Hudrî (RadıyallahU anhilmâ) Rasûlullah (Sallaüahü aleyhi ve sellem)
ile birlikteyken yanlanndaydım ve beraber mescide girdik. Ne görelim, mescidin ortasında ayaklarım (dizlerini) karnına çekmiş, parmaklarını da birbirine kenetlemiş olarak oturan bir kişi. Rasûlullah (Saiiaiiam aleyhi ve seiiem) kendisine işaret etti, fakat o kişi, RasÛlullah'ın işaretini anlamadı/fark etmedi. Bunun üzerine Rasûlullah EbÛ Saîd el-Hudrî'ye döndü ve şöyle dedi:
"Biriniz mesciddeyken ellerini birbirine kenetlemesin, bu şekilde kenetlemek şeytandandır. Sizden biri mescidden çıkıncaya kadar namazda sayılır."713
Ka'b b. Ucre'den (Radıyallahü anh)'. Rasûlullah (Satlattahü aleyhi ve sellem) mes-
cidde yanıma geldi, ben parmaklarımı birbirine kenetlemiştim. Bana dedi ki: "Ey Ka'b! Mesciddeyken sakın parmaklarını kenetleme! Sen namazı
beklediğin sürece namazda sayılırsın."714
Bu rivayetteki yasak namaz sırasında ya da namazı bekleyen içindir: Rasûlullah namazda parmaklarını birbirine kenetleyen bir kişi gördü
ve parmaklarının arasını açtı.715 Hz. Peygamber: "Sizden biri evinde abdest
alır, sonra namaz kılma niyetiyle evinden çıkarsa, o kişi dönünceye kadar
namazda sayılır. Şöyle yapmayın!" dedi ve parmaklarını parmaklarına
kenetledi.7-16
g-Mescide girince tahıyyetü'l-mescid (iki rekat mescidi selâmlama
namazı) kılmalı: Mescid-i Haram da tavaf ile selâmlanır.
710 Bakara 2/150
71' Bk. Müsned Trc. H.no:297/1167.
Buhârî, Vudû', 34; Ezan, 36; Mescidde bekleyen kişinin namazdaki kimse gibi sayılması ile ilgili olarak bk. 37/907. hadis.
713 Bk. Müsned Trc. H.no:316/1186.
714 Bk. Müsned Trc. H.no: 196/504, 822/1692 ve 317/1187
715 İbn Mâce, İkâme, 42
716 Abdurrczzak, Musannef, 11/272. Hadisin açıklaması için bk. Müsned Trc.H.no:316/l 186.
268_________________________________________________________Mescidler
EbÛ Katâde'deiî (RadıyallaM anh)\ Allah RaSÛlÜ (Sallallaha aleyhi ve sellem)
şöyle buyurdu:
"Sizden biri mescide girdiği zaman iki rekat namaz kılmadıkça oturmasın,"717 Bu namazın vacib veya sünnet oluşu ile kerahat vakitlerinde kılınıp kılınamayacağı hususunda ihtilâf bulunmaktadır. Kamet getirildiğinde mescide girilmişse farza uyulur, tahıyyetü'l-mescid namazı terk edilir.7'8
h-Yolculuk ve seferden dönünce iki rekat namaz kılınmalı ve bir müddet oturmalıdır.
Ka'b. Mâlik'in rivayetine göre Allah RasÛlü seferlerden dönüşünü gündüze duha vaktine bırakır, önce mescide uğrar, iki rekat namaz kılarak bir süre otururdu.719
ı-Mescidlere gönlümüzü ısındırmamız, ayağımızı alıştırmamız gerekir: Her Müslümanın kalbi mescidlere bağlı olmalı, bir namaz vaktini geçirince diğerim iple çekmeli ki hiçbir gölgenin bulunmadığı bir günde Allah'ın arşının gölgesinde bulunanlardan olabilsin.
Ebu Saîd el-Hudrî (Radıyaiiam mh) Hz. Peygamber'in şöyle dediğini rivayet etti: "Bir kimsenin mescide alâkasını görürseniz, onun mü'min olduğuna şehâdet edin, zira Cenâb-ı Hak şöyle buyuruyor: "Allah'ın mescidlerini ancak Allah'a ve âhiret gününe inananlar imar ederler/şenlendirirler." (Tevbe 9/18)720
i-Giriş ve çıkışlar dua ile olmalıdır:
Dua müminin silahıdır. Mescide de girse dua ile girmelidir. Çünkü şeytan onu mescidde bile yalnız bırakmayacak, ona sinsice vesveselerde bulunacak ve onu namazda gaflete düşürerek namazın bereketi ve sevabını azaltacaktır.
Ebû Humeyd ve Üseyd (Radıyaiiaha anhamâ) naklettiler:
RaSÛlullah (SallallahU aleyhi ve sellem) dedi ki:
"Biriniz mescide girdiğinde şöyle desin:
Allahümme'ftah lenâ ebvâbe rahmetik! (Allah'ım, bize rahmetinin kapılarını aç!)
(Dışarı) çıktığında ise şöyle desin:
Allahümme innî es'elüke min fadlik." (Allah'ım, ben senin ihsanından istiyorum.)721
RasÛlullah'ın kızı Hz. Fâtıma'dan (Radtyaiiahüanhây.
Rasûlullah (Saiiaiiahü aleyhi ve sellem) mescide girdiğinde Hz. Muhammed'e (kendisine) salât ve selâm etti {Bismillah ve's-seiâmü alâ Rasûlillah); (Allah'ın adıyla. Selâm Allah Rasûlü'nün üzerine olsun!). Sonra ekledi:
Allahümme'ğfirlî zünûbî, ve'ftah lî ebvâbe rahmetik!" (Allah'ım, günahlarımı affet ve bana rahmetinin kapılarını aç\)
1]1Buhârî, Salât, 60; TeheccÜd, 25; Müslim, Müsâfırûn, 69-70.
110
Emir San'ânî, Sübülü's-selâm, 1/330.
710
Buhârî, Cihâd, 198; Müslim, Müsâfirûn, 74; Ebû Dâvûd, Cihâd, 166, H.no:278l. noTirmizî, Tefsir, Sûre 2, H.no:3093 (hasen-garib). 721 Bk. MüsnedTrc.H.no: 314/1184, 315/1185.
Mescidler_________________________________________________________269
(Mescidden) çıktığında da Hz. Muhammed'e salât ve selâm etti (Bismillah ve's-selâmü alâ Rasûlillah): (Allah'ın adıyla. Selâm Allah Rasûlü'nün üzerine olsun!). Sonra ekledi:
Allahümme'ğfirlî zünûbî, ve'ftah lî ebvâbe fadlik! (Allah'ım, günahlarımı affet ve bana ihsanının kapılarını açV)722
j-Aşağıdaki mescid yasaklanna uyulmalıdır:
1-Mü'minleri ibadetten alıkoymak için mescidleri İslâm'a aykın şiir panayın hâline getirmek, cahiliye türündeki şiirleri okumak, başkalarını hicvetmek,
2-Kayıp ilânında bulunmak,723
3-Cuma günü Müslümanların saflarını ayırmak, yolu daraltmak veya dedikodu gibi faydasız şeylerle uğraşmak niyeti ile halkalar kurmak,724
4-Ahş-veriş yapmak, ticari faaliyetlerde bulunmak,725
5-Bit gibi haşeratı mescide atmak726,
6-Aşın süslemek ve ümmetin malını israf etmek,
7-Bu binalarla başka Müslümanlara karşı övünmek, gurur vesilesi yapmak ,
8-Namaz kılanları meşgul edecek şeyler asmak728,
9-Buralarda cezalar uygulamak ve kısas hakkı almak729.
V-İDEAL BİR MESCİDDE BULUNMASI GEREKENLER:
Hadislerden elde edilen sonuçlara göre günümüz mescidlerinde bulunması gerekli olan sosyal tesisler ve faaliyetler şunlar olabilir:
1-Fetva bürosu730,
722 Bk. Müsned Trc.H.no:314/1184.
723
Ebû Hüreyre'den (Radıyatlahü anh): Rasûlullah'ın (Sallatlahii aleyhi ve sellem) şöyle dediğini duydum: "Kim bir kişinin mescidde kayıp İlânı için bağırdığını duyarsa: "Allah sana onu geri vermesin1.' desin. Çünkü mescidfer bunun İçin yapılmadı." Bk. Müsned Trc. H.no:341/I211. Bürde (Radıyallahü anh) nakletti: Bir bedevi mescidde: 'Sabahtan sonra kızıl bir deve (bulduğunu) kim ilân etti?' deyince, Rasûlullah (Sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: "Onu bu la m ayasın! Onu butamayasın! Onu bu la mayasın! Bu (kutsal) yerler/mescidler yapılma gayeleri için bina edildi, (bunlar için değil)." Bk. Müsned Trc. H.no:342/1212.
Abdullah b. Amr'dan (Radtyallahü anh): Rasûlullah (Sallallahü aleyhi ve sellem) mescidde şiirlerin okunmasını, kayıp ilânı yapılmasını ve cuma günü namazdan önce halkalar kurulmasını yasakladı. Bk. Müsned Trc. H.no:339/1209.
725 Bk. MUsned Trc. H.no:340/1210.
726 Bk. Müsned Trc. H.no:347/1217; 208/516 ve 346/1216.
727 Bk. Müsned Trc. H.no:345/1215.
728
Rasûlullah'ın {Sallallahü aleyhi ve sellem): "Ben Kabe'de (asılmış) boynuz gördüm, onu gizle! Gerçek şu ki Kabe'de namaz kılanları meşgul edecek bir şey bulunmaması gerekir." sözü gibi hadisler bunu yasaklar. Bk. MUsned Trc. H.no:344/1214.
729
Bakîm b. Hizâm'dan {Radtyallahü anh): Rasûlullah (Sallallahü aleyhi ve sellem) buyurdu ki:
"Mescidlerde hadler (cezalar) uygulanmaz ve kısas hakkı alınmaz." Bk. Müsned Trc.
H.no:343/1213.
730 Buhâtİ, İlim, 52; HudÛd, 26.
270_________________________________________________________Mescidler
2-Kütüphane,
3-Konferans salonu (Bilgisayar, tepegöz, slayt makinesi gibi araç ve gereçle donanımlı) Kültürel faaliyetlere açık tutulmalıdır. Şiir okuma, piyes, tiyaftro ve bilgi yarışmalarının yapılabileceği özelliklere hâiz olmalıdır ,
4-Çevresinde park/dinlenme alanları, çocuk oyun parkları, çim/halı saha,
5-Otopark ve bisiklet koyma yerleri ,
6-Yemekhane/aşevi,
7-Düğün salonu,
8-Yaz ve gece kursları için derslikler,
9-Bilgisayar bürolan/internetkafeler,
10-İtikafhaneler,
11-Hanımlar bölümü733 (Bu bölümün cuma ve bayram namazları dikkate alınarak geniş tutulmasına itina göstermek gerekir.)
12-Tanıtım ve ilân panoları bulunmalı, girişte danışma bürosu oluşturulmalıdır.
13-Bir odalık sağlık ocağı veya âcil servis merkezi,
14-Abdesthane, duşhane/hamam, gasilhane ve tuvaletler734,
15-Yardımlaşma ve karz-ı hasen/borç verip-borç alabilme sandıklan, zekat, fitre ve sadaka fonu.
16-Saç-sakaI bakımı/berber veya kuaför.735
17-îç açıcı olması açısından bol pencereli ve bol kapılı olmalıdır.736
İslâm tarihinde mescid ve camiler toplumun her çeşit faaliyetinin yürütüldüğü merkezî yerlere inşa edilmiştir. Hz. Peygamber döneminde tbn Ömer'in birincilikle bitirdiği at yansının bitiş noktası mescid sayılmıştı ki böyle bir sportif faaliyetten bile insanlara mescid sevgisi ve mescide ısındırma amaçlanmıştı. ■■'.•■■
"Cami yapacağınıza okul yapın", "Hacca ve umreye gideceğinize, oralarda kurban keseceğinize parasını ülkenizdeki fakirlere verin" gibi anlayışlar görünüşte bir hayn teşvik ederken çok önemli diğer bir hayırdan alıkoymaktır ki çok yanlıştır. Hayır işleri, gönül işidir. Birinin niyet ettiği hayn gerçekleştirmesine yardımcı olmak, diğer hayırlan da yapma konusundaki planlanna katkı sağlamak insanlık görevlerimiz arasında yer almalıdır. "Herkesin yöneldiği bir yön vardır. O hâlde, hayırda yarışın! "ıyı
Cami yapımlarında da bilinçli hareket etmeliyiz. Rastgele, keyfimize göre ve ihtiyaç bulunmayan yerlere mescid yapmamalıyız.
731 Bk. Buhârî, Salât, 68; Bed'ül-halk, 6.
732 Buhârî, Cihâd, 127.
733 Buhârî, Ezan, 165; Cum'a, 13; Cenâiz, 66.
Cünilp olduğunu hatırlayan kimseler için yahut İhtida edip yeni Müslüman olan kimselerin gusletmesine imkân tanıyacak duşhaneler yapılmalıdır. Bk. Buhârî, Gusül, 17; Salât, 76. r35Buhârî, İtikâf, 2-3,19. 736Buhârt, Salât, 80. 737 Bakara, 2/148.
Mescidler
Mescidler, ibadet ettiğimiz, bir araya gelerek sosyal ilişkilerimizi pekiştirdiğimiz alanlardır. Ancak şu da unutulmamalıdır ki diğer peygamberlere verilmediği hâlde sevgili Peygamberimiz'in şahsında biz ümmetine sunulan nimetlerden biri de yeryüzünün tamamının mescid kılınmış olmasıdır. Her nerede bulunursak bulunalım dinin direği, müminin miracı olan namazı ihmal etmeyelim. Çünkü mescidlerin inşasmdaki ilk hedef kulların Allah ile olan en yakın hâlini, yani secde anım topyekûn görüntülemektir.
Mescidler, bir memleketin İslâm beldesi olduğunun alâmetidir. İslâm-ın sembolüdür. İslâm nişanelerinden biridir. uAllah'ın sembollerine saygı göstermek, kalplerin takvasından kaynaklanır."™ Merhum Mehmet Akif in dediği gibi:
"Bu ezanlar ki şehadetleri dinin temeli
Ebedi yurdumun üstünde benim inlemeli."
Süleyman SARI
738
Hac, 22/32.
272_________________________________________________________Mescidler
f-MESCİDLER
* Yeryüzünde Bina Edilen ilk Mescid ve Mescid Yapmanın Fazileti
Allah Teâlâ buyurdu:
"İnsanlık için ilk ma be d, bütün âlemlere bereket ve hidayet (kaynağı) olarak Mekke'de inşa edildi.
Orada açık ayetler ve İbrahim'in makamı vardır. Kim oraya girerse (her türlü tehlikeden) güvenlikte olur. Gitmeye gücü yetenin bu mabedi hac (ziyaret) etmesi Allah'ın insanlar üzerinde bir hakkıdır. Kim inkâr ederse (bilsin ki) Allah kesinlikle bütün âlemlerden bağımsızdır/ ihtiyaçsızdır." (Âlü tmrân, 3/96-97)
Allah Teâlâ buyurdu:
"Allah'ın mescidlerini ancak Allah'a ve âhiret gününe iman eden, namaz kılan, zekât veren ve Allah'tan başkasından korkmayan insanlar bina eder/yaşatır. İşte onlar hidayete erenlerden olduğu umulan kişilerdir." (Tevbe 9/18)
Allah Teâlâ buyurdu:
"Ayrıca mescitfler Allah'ındır. O hâlde Allah'ın yanı sıra hiç kimseye yalvarıp yakarmaytıt!" (Cin, 72/18)
Mescidler 273
299/1169-lbrahim et-Teymî babasından:739
Yolda ben babama740 Kur'ân okuyordum, o da bana okuyordu ve secde ayetine geldiğinde ise secde ediyordu. Kendisine:
'Yolda secde mi ediyorsun?' deyince şöyle cevap verdi:
'Evet, Ebû Zer'in (Radtyaliahuank) şöyle dediğim işittim: -i
Ben Rasûlullah'a (Satiaiiaha aleyhi ve setiem) dedim ki:
'Yeryüzünde ilk yapılan mescid hangisidir?' Rasûlullah:
"Mescid-i Haram"
'Sonra hangisi?'
"Sonra Mescid-i Aksa"
'îkisi arasında kaç (yıl) var?'
"Kırk yıl."
Sonra Rasûlullah ekledir
"Namaz sana nerede ulaştı, hemen kıil Orası mesciddir."'
739 Sened: ,>ü& iıi
Sahih: Müsned, V/156, H.no:21279; Benzer rivayet için bk. V/150, H.no:21230; Benzer rivayetler için bk. V/156-157, H.no:21286; V/İ60, H.no:21315; V/166-167, H.no:21360; 21390, 21421, Buhârî, Enbiyâ, 10 (v >Ü öiİ) ziyadesiyle, 40; Müslim, Mesâcid, 1-2; Nesâî, Mesâcid, 3, H.no:688; îbn Mâce, Mesâcid, 7, H.no:753; Abdürrezzak, 1/403, H.no:1578; İbn Ebî Şeybe, VI1/265, H.no:35932; Tayâlist, s.62, H.no:462; Humeydî, 1/74, H.no:134; İbn Huzeyme, ü/5, 268, H.no:787, 1290; Bezzâr, K/410-411, H.no:4015; Ebû Avâne, 1/327, H.no: 1158; îbn Hıbbân, IV/475, H.no:I598; Beyhakî, es-Sünenü'Ukübrâ, 11/433.
740 Bk. Nesâî, es-Sünenü 'l-kübrâ, 1/255; VI/376.
274_________________________________________________________Mescidler
§(Diğer rivayette:
"Namaza nerede ulaştın, hemen kıl! Orası bütünüyle mesciddir.")741
AÇIKLAMA
Yeryüzünde bini edilen ilk mescid hiç şüphesiz Kabe'dir. Allah Teâlâ şöyle buyurdu:
"ÖjJUi) ıs'j^'j ıs"j£ *5^; ^JJJ ^tlu i-ij ^Z Jji jj"
'İnsanlık için ilk mabed, bütün âlemlere bereket ve hidayet (kaynağı) olarak Mekke'de inşa edildi.'742
§Hz. İbrahim oğlu İsmail ile birlikte yıkılan Kabe'nin temellerini kendi döneminde Allah'ın izniyle bulmuş ve duvarlarını yeniden inşa etmiştir.
Allah Teâlâ buyurdu ki:
'Hani İbrahim Kabe'nin temellerini yükseltiyordu ve (kendisiyle birlikte) İsmail de vardı. (Şöyle diyorlardı):
Rabbimiz, bizden bunu kabul et, şüphesiz sen her şeyi duyan ve bilensin.
Rabbimiz, Bizi senin için yaşayan iki Müslüman kıl, soyumuzdan da senin için yaşayan Müslüman bir ümmet çıkar, bize ibadet şekillerini göster ve tövbelerimizi kabul et. Şüphesiz sen tövbeleri kabul eden ve bağışlayansın.
Rabb'imiz, kendilerine içlerinden bir peygamber gönder ki onlara senin ayetlerini okusun, Kitabı ve Hikmeti öğretip onları (şirkten) temizlesin. Şüphesiz sen kudret ve hüküm sahibisin.'7"
§Mescid-i Aksa da yeryüzünün en eski mescidlerindendir, burada kastedilen iki mânâ olabilir:
1-Mescİd-i Haram yapıldıktan kırk yıl sonra Mescid-İ Aksa inşâ edildi.
2-Mescid-i Aksa Mescid-İ Harâm'dan kırk yıl kadar daha uzun bir zamanda inşa edildi.
Anlaşılan o ki Mescid-i Aksa Hz.Davûd ve oğlu Hz.SÜleyman tarafından yeniden inşa edilmiştir. Aynca nakledildiğine göre Kabe'yi yeniden inşâ eden Hz. İbrahim ile aralarında yaklaşık bin yıllık bir zaman geçmişti. Bu da gösteriyor ki yukarıdaki hadiste anlatılan, insanlığın ilk döneminde olan bir olaydır. Doğrusunu Allah bilir.744
741 (Râvi) Ebû Avâne yukarıdaki arzın CJ* 'j»)İ} 4* >>f ^), şeklinde Çj* (y«j 4* \'j$) okumak olduğunu belirtti.
742 Bk.Âlu tmrfin, 3/96
743 Bk. Bakara, 2/127
744 İbn Abdilber, Temhid, X/34; İbn Hacer, Fethu'l-Bârî, VI/409; Ebu'l-Mehâsin, Yusuf b. Musa, Mu'tasaru'l-Muhtasar, 1/23
Mescidler 275
300/1170-Hz. Ömerb. Hattab'dan (Radıyaiiahu anhy?45 Rasûlullah'ın (Saitaiiahiı aleyhi ve seiiem) şöyle dediğini işittim: "Kim bir gazinin başını gölgelendirirse746 Allah da onu kıyamet günü gölgelendirir,
745
Sened: > ^ı> J $ j^iı ş Mjs J üü J, f
Hasen: Müsned, 1/20, H.no:126; Benzer rivayet İçin bk. 1/53, H.no:376 (»j^i** j^-î J-) ile; /ön Mâce, Mesâcid, 1, 9, H.no:735 (Hadisin sadece konumuzla ilgili üçünctl kısmını nakleder. Ayrıca bir başka konuda hadisin ikinci kısmını da rivayet eder. Bk. age., Cihâd, 3, H.no:2758. Bûsırî "Şayet Osman b. Abdullah Hz. Ömer'den hadis işitmişse isnadı sahihtir. Fakat Tehzîb'de ondan rivayetinin mürsel/kopuk olduğu ifade edilmektedir" der); Ebû Ya'lâ, 1/217, H.no:253.
Hadisin kısımları:
a-Birincİ ve ikinci kısım: Cihad konusunda 74/4262. hadiste zikredilecektir.
b-Üçüncü kısım; Bennâ sadece bu kısmı bu bölümde zikretmiştir.
Bennâ hadisin tbn Mâce, Ebû Ya'lâ, Bezzâr, Beyhakî, Hâkim ve tbn Hıbbân tarafından da nakledildiğini, Hâkim'in hadisi sahih saydığım, Zehebî'nin de bunu onayladığını söyler. Mtinzirî'nin sükûtuna işaret eder ve bunun da hadisin sıhhatine delil teşkil ettiğini belirtir. Bk. BMÛğu'l-emânî, 111/12; XIV/23.
Hadisin üçüncü kısmının şâhidleri:
a-Hz.Osman'dan (AadryaHaM a/ı/ı,) şahidi için bir sonraki 301/1171. hadise bk.
b-Abdullah b. Amr'dan (Radıyatlahü anhümâ) şahidi için 302/1172. hadise bk.
c-Esmâ bt. Yezid'den (Radıyallahü anhâ) şahidi için 303/1173. hadise bk.
d-Vâsıle b. el-Eska'dan (Radıyallahü anh) şahidi için 304/1174. hadise bk.
e-İbn Abbas'tan (Radtyaltahü anhümâ) şahidi için 305/1175. hadise bk.
f-Amrb. Abese'den (Radıyallahü anh) şahidi için 306/1176. hadise bk.
g-Ebû Zer'den (Radıyallahd anh) şahidi için bk. Tayâlisî, s.62, H.no:461 (1/469, H.no:463); Heysemî, hadisin Bezzâr ve Taberânî'nin Sağîr'İnde nakledildiğini, râvilerin sika olduklarını belirtir. Bk. Mecma', Ü/7.
h-Enes'ten (Radıyatlahü anh) şahidi için bk. Ebâ Ya'lâ, VII/85, 277, H.no:4018, 4298 (zayıf)-
ı-Ebû Kırsâfe'den (Radıyallahü anh) şahidi: Taberânî'nin Kebir'inde nakledilen hadisin senedinde mechûl râviler bulunmaktadır. Bk.Heysemî, Mecma', U/9.
i-İbn Ömer'den (Radıyallahü anhümâ) şahidi: Heysemî, hadisin Bezzâr ve Taberânî'nin Evsafında nakledildiğini, senedinde metruk olan Hakem b. Zâhir'in bulunduğunu belirtir. Bk. age.. U/1.
Heysemî, bu hadisin şâhidlerinin sayısını daha da artırır. Hz. Ebû Bekir, Âişe, Ebû Hüreyre, Ebû Ümâme ve Nübeyt b. Şerît gibi. İlgili şâhidler için bk. age., II/8
Hadisin senedleri inkıta sebebiyle zayıftır. Çünkü Hz. Ömer'in en küçük çocuğu olan Zeyneb'in oğlu Osman b. Abdullah b. Abdullah b. Sürâka dedesi Hz. Ömer'e yetişmemiştir. Ayrıca Velid b. Ebu'l-Velid de leyyinü'l-hadis (hadisi zayıf) biridir. Fakat hadis şâhidleri İle hasen li ğayrihî seviyesine yükselir.
276____________________________________________________Mescidler
Kim bir gaziyi başkasına muhtaç olmayacak şekilde donatırsa747 ölünceye kadar gazinin benzeri sevabına nail olur.
Kim içinde yüce Allah'ın isminin zikredileceği bir mescid yaparsa, Allah da cennette ona bir ev bina eder."
301/1171-Hz. Osman b. Affan'dan {Radıyaüaha ûbAj:748 Rasûlullah'ın (Saiiaiiahü aleyhi ve seiiem) şöyle dediğini işittim: "Kim Allah için bir mescid yaparsa Allah da cennette ona benzeri bir ev bina eder."
NOT: Hz. Osman (Radıyallahu anh) mescide ilâve bina yaptığında insanlar ileri geri konuştular. Hz. Osman bunJan duyunca:
'Siz sözü uzattınız/çoğalttınız. Ben Rasûlullah'ın şöyle dediğini işittim' dedi yukardaki hadisin benzerini nakletti.749
302/1172-Amr b. Şuayb babası yoluyla dedesinden (Radtyaiiahu anhüm) nakletti:750
746 Yani miğfer giydirirse
741 Teçhiz (>+>3) savaş tekniği açısından; giyecek, silah ve mühimmat açısından donatmak
elemektir ve donatımın yeterli ölçüde olması tavsiye edilmektedir.
ns Sened: -J j? >^- > *J ji >£. $ ^i j^jjı & ı&- J^Jı & £ o^jı ji 'J _*& ii uS^
Sahih: Müsned, 1/61, H.no:434; Ahmed b. Hanbel bu hadisi hocası Dahhâk b. Mahled kanalı ite de nakletmiştir. Hadisin başında şu ziyade vardır:
«aj* ^ îjtij jf ijj-ij İlli ^-lîll İji» *î(-ûJl i»lj ^i 01 Stj' <İ^ Jl' ,^->j 01^^ ûj* oJ ^ ıpû ^i
Bk. 1/70, H.no:506; Buhârt, Salât, 65; MAs/ûn, Mesâcid, 24-25; Zühd, 43-44; 7VnBizf, Salât, 120, H.no:318 (hasen-sahih); İbn Mâcet Mesâcid, 1, H.no:736; Dârimî, Salât, 113, H.no:1392;
Hadisin şâhidleri için bk. 300/1170 hadisin tahrici. 749 Bk. Buhari, Salât, 65; Müslim, Mesâcid, 24, Zühd, 43 Sened: *j» je *J '^ v4*^ J< jj~* j* rı*»^1 j* j|*'j jî -ı^-
Mescidler_____________________________________________________________277
Hz. Peygamber (Saiiaiiahü aleyhi ve seiiem) dedi ki:
"Kim Allah için bir mescid yaparsa kendisi için cennette daha geniş bir ev yapılır."
303/1173-Esmâ bt. Yezid'den
RaSÛlUllah (Sallallakü aleyhi ve sellem) dedi ki:
"Kim Allah için bir mescid yaparsa Allah, kendisi için cennette daha geniş bir ev yapar."
304/1174-Bişr b. Hayyan'dan (Radıyaitahu <u&y:
Sahih: Müsned, 11/221, H.no:7056; Heysemî, senedinde tenkide maruz kalan Haccac'ın bulunduğunu belirtir, Bk. Mecma', U/1. Fakat hadis şâhidleri ile sahih li ğayrihî seviyesine yükselir.
Hadisin şâhidleri için bk. 300/1170 hadisin tahrici. Sened: jp- J, *JSJ 'j-J>Jyjı J^i <j&- Jû jiii< ^i jtf ö& }^* 'J S£. &~ Sahih: Müsned, VI/461,H.no:27484; Tayâlisî, IV/344, H.no:2739 (sahih); 1/369, H.no:463 (sahih); EbÛ Ya'lâ, VII/85, H.no:4018 (zayıf); VII/277, H.no:4298 (zayıf); IV/411, H.no:2534 (zayıO; Heysemî, hadisin Ahmed b. Hanbel ve Taberânî tarafından nakledildiğini, râvilerin sika olduklarını belirtir. Bk. Mecma', II/8.
Bennâ hadisin Nesâî, İbn Huzeyme ve tbn Hıbbân tarafından da nakledildiğini, Tirmizî'nin hadisi hasen saydığını söyler. Bk. Bülûğu'l-emânî, III/İ2.
Hadisin şâhidleri için bk. 300/1170 hadisin tahrici.
7"12 Sened: ^îii ^ 'J, '^ü ^ £■ y> \i'pt jû '^^ J,
Hasen: Müsned, III/49Û, H.no:15947; Heysemî, hadisin Ahmed b. Hanbel ve Taberânî tarafından nakledildiğini, senedinde Ebû Abdülmelik Hasan b. Yahya el-Huşenî'nin bulunduğunu, bu râviyi Dârekutnî'nin ve bir rivayete göre Yahya b. Maîn'in zayıf; Duhaym, Ebû Hatim ve diğer rivayetine göre Yahya b. Maîn'in sika saydığını İfade eder. Bk. Mecma', II/7. Hadisin şâhidleri için bk. 300/1170 hadisin tahrici.
278_________________________________________________________Mescidler
Biz mescidimizi yaparken Vasile b. Eska' geldi, yanımızda durdu ve
selâm verdi. Sonra dedi ki:
Rasûlullah'ın (Saifaiiahu aleyhi ve setiem) şöyle dediğini duydum:
"Kim içinde namaz kılınan bir mescid yaparsa izzet ve celâl sahibi
Allah da onun için cennette daha güzel bir bina yapar."
§Ebû Abdurrahman (Abdullah b. Ahmed b. Hanbel) ekledi: 'Bu hadisi (babamdan dinlediğim gibi) Heysem b. Hatice'den de dinledim.'
305/1175-İbn Abbas'tan (RadıyallahU an/tUmâ)?52
Hz. Peygamber (Saitaiiaha aleyhi ve seiiem) dedi ki:
"Kim bir mescid yaparsa, isterse yumurtası için bağırtlak kuşunun (tünediği) yuva kadar olsun, Allah ona cennette bir ev yapar."
Sened: £» y\ -v^- o* j1** j* j^* 'j- *^ ^ai- >■* jî ^*- &>*■
Hasen: MUsnedl I/24l', H.no:2157; Tayâİisî, s.341, H.no:2617 (IV/344, H.no:2739); Ebû Ya'lâ, IV/4I1, H.no:2534; Heysemî, hadisin Ahmed b. Hanbel ve Bezzâr tarafından nakledildiğini, senedinde zayıf olan Câbir et-Cu'fî'nin bulunduğunu "belirtir. Bk. Mecma', II/7.
Câbir b. Yezid b. el-Hâris el-Cu'fî (v.128/746) hakkında bilgi için bk. 63/260, 150/458 ve 314/622. hadisler. Bennâ hadisin Nesâî, İbn Huzeyme ve îbn Hıbbân tarafından da nakledildiğini, Tirmizî'nİn hadisi hasen saydığını söyler. Bk. Bülûğu'l-emânî, 111/12. Heysemî, Taberânî'nin Evsat'ına nîsbet ettiği bir rivayet ise şöyledir:
jj jii. ttjt j* CjL» ûtj <i-ı $ U «J ı*l ^j Üt\ Aj l_pi yo~ j»} «J jii- <ty jt <^U Jli «Jfl J l^ 4İ İA ^ il t\j Usu__• it ^ı j*
Heysemî, senedinde İmrân b. Abdullah'ın bulunduğunu, Buhârî'nin Târih'inde bu râviye yer verdiğini ve "> v" dediğini, Yahya b. Maîn'in zayıf saydığını, tbn Hıbbân'ın Sikat'ında zikrettiğini belirtir. Bk. Mecma', II/8.
Hadisin senedi zayıftır. Fakat hadis şâhidleri ile hasen Iİ ğayrihî seviyesine yükselir.
Hadisin şâhidleri için bk. 300/1170 hadisin tahrici.
Mescidler_________________________________________________________279^
306/1176-Amrb. Abese (Radıyaiiaha anh) nakletti:754
RaSÛlUİlah (Sallallahü aleyhi ve selle m) dedi ki:
"Ktm içinde izzet ve celâl sahibi Allah'ın zikredilmesi için bir mescid yaparsa Allah da onun için cennette bir ev yapar.
Kim Müslüman bir kişiyi âzâd ederse o, cehennemden kendisi için (kurtuluş) fidyesi olur.
Kim de izzet ve celâl sahibi Allah yolunda bir kıl/saç teli755 ağartırsa o, kıyamet günü kendisi için nur olur."
* Yeryüzü Rasûluilah İçin Temiz/Temizleyici Mekân ve Mescid Kılındı
Sened: »y ol s& i* ^l Sahih: Müsned, İv/386, H.no: 19332; Benzer rivayetler için bk. IV/386, H.no:19330:
IV/386, H.no:19331 (Bu rivayet için 204/512 (Hadisin tam metni dipnotta verildi), 36/4224, 1/4578, 20/7297, 89/8659, 38/8492 ve 56/8436. hadislere bk.) Bennâ hadisin Nesâî, İbn Huzeyme ve İbn Hıbbân tarafından da nakledildiğini, Tirmizî'nın hadisi hasen saydığını söyler. Bk. Bulûğu'l-emânî, 111/12.
Hadîsin kısımları:
A-Birinci kısım: Konu ile ilgili bölümdür. Bu bölümün şâhidleri için bk. 300/1170 hadisin tahrici.
B-tkinci kısım: Müslüman bir köleyi âzâd eden kişi İle ilgili bölümü: Müsned, IV/386, H.no:19330, 19332-19333; IV/I13, H.no:16957, 16961; IV/384, H.no:1932l (Ebû Nüceyh es-Sülemî'den); IV/235-236, H.no:17984; IV/235, H.no:17983; IV/234-235, H.no:17981 (Ka'b b. Mürre es-Sülemî'den); IV/321, H.no:18798 (Ka'b b. Mürre el-Behzî'den); 11/525, H.no:10747; 11/525, H.no:10747 (EbÛ Hüreyre'den). Bk. 1/4578. hadis.
C-Üçüncü kısım: Allah yolunda saç ve sakalını ağartan kişi ile ilgili bölümü: Müsned, IV/386, H.no:19330, 19332; ÎV/113, H.no:16957, 16961; IV/384, H.no:1932l (EbÛ Nüceyh es-Sülemî'den); IV/235-236, H.no: 17984 (Ka'b b. MUrre es-Sülemî'den). Bk.20/7297. hadis. 755 Mübarekfûrî, Tuhfetü'l-Ahvezî, V/215
280_________________________________________________________Mescidler
307/1177- Câbir b. Abdullah'tan (Radıyallahü anh):756
Rasûlullah (Saiiaha aleyhi ve seiiem) şöyle dedi:
"Bana beş şey verildi ki daha önceden kimseye (hiçbir peygambere) verilmemişti;
Kızıl ve siyah renkli (bütün) insanlara gönderildim, hâlbukirbir Peygamber sadece kendi kavmine gönderilirdi,
Bana ganimetde (tasarruf) yetkisi verildi757, benden önce kimseye böyte yetki verilmemişti,
Bir aylık mesafeden (düşmanlarımın kalbine) korku salınması ile yardım edildim,
756 Sened:
Sahih: Müsned, III/304, H.no:14I98; Buhâri, Teyemmüm, 1; Salât, 56; Müslim, Mesâcid, 3; Nesâî, Gusl, 26, H.no:430; Mesâcid, 42, H.no:734; Dârimî, Salât, 111, H.no:1396; Yezid el-Fakir: Ebû Osman Yezid b. Suheyb sika biridir. Buhârî ve Müslim üç, Ahmed b. Hanbel ve Nesâî dört, Ebû Dâvûd iki, İbn Mâce ve Dârimî bir hadisini nakleder. Bu hadis 6/857. hadiste zikredilmişti.
Bu hadislerin sahicileri:
a-Huzeyfe'den (Radıyallahü anh) şahidi için bk. Müsned, V/383, H.no:23144; Müslim, Mesâcid, 4;
b-Ebû Zer'den (Radıyallahii anh) şahidi için bk. Müsned, V/16I-162, H.no:21327; V/148, H.no:21211; V/I45, H.no:21196; Dârimî, Siyer, 29, H.no:2470 (Abdullah Hâşim, hadisin Ahmed b. Hanbel, Ebû Dâvûd ve Tayâlisî, tarafından sika râvilerce nakledildiğini belirtir);
c-İbn Abbas*tan (Radıyallahü anhümâ) şahidi için bk. Müsned, 1/301, H.no:2742 (Heysemî, Bezzâr, Taberânî ve Ahmed b. Hanbel'in Yezîd b. Ebû Ziyâd'ın (v.136/753) dışındaki râvilerin sahih hadis ricalİ olduklarını, bu zâtın ise hadisinin hasen olduğunu belirtir. Bk. Mecma', VIII/258; Fakat hadis şâhidleri ile sahih li ğayrihî seviyesine yükselir. Müslim (miitâbî olarak) bir, Tirmizî 14, Nesâî üç, Ebû Dâvûd 19, İbn Mâce 21, Ahmed b. Hanbel 110, Dârimî 8 rivayetini nakleder. Tirmizî hadislerini "hasen-sahih" sayar. Bk.Sünen, H.no:114, 777); Bu rivayet 727/10136. hadiste zikredilecektir.
d-Ebû Musa'dan (Radıyallahü anh) şahidi için bk. Müsned, IV/416, H.no:19623; Bennâ hadisi Taberânî'ye nisbet ederek senedinin sahih, râvilerinin de sika olduklarım belirtir. Bk. Bulûğu'l-emânî, XXÜ/40. Bu rivayet 728/10137. hadiste zikredilecektir.
e-Ebû Ümâme'den (Radıyallahü anh) şahidi için bk. 7/858. hadis. Ayrıca 992/10392. hadiste zikredilecektir (Müsned, V/248, H.no:22036; V/256. H.no:22110).
f-Ebû Saîd'den (Radıyallahü anh) şahidi İçin bk. Tirmizî, Salât, 119, H.no:317 (Tirmizî hadisin Hz.Ali, Abdullah b. Amr, Ebû Hüreyre, Câbir, İbn Abbas, Huzeyfe, Enes, Ebû Ümâme ve Ebû Zer'den şahidi olduğunu söyler).
g-EbÛ Hüreyre'den (Radıyallaha anh) şahidi için bk. 8/859. hadis (Müsned, 11/250, 264, 268, 314, 396,412,455, 501, H.no:7397,7575, 7620,8130,9115;9308,9828, 10465)
h-Hz.Ali'den (Radıyallahü anh) şahidi için bk. 9/860. hadis. Bennâ râvilerinin de sika olduklarını ifade eder. Bk. Bulûğu 'l-emânî, XXII/39. Ayrıca 726/10135. hadiste zikredilecektir.
ı-Abdullah b. Amr'dan (Radıyallahü anhümâ) şahidi için bk.10/861. hadis (Müsned, 11/222, H.no:7068)
i-İbn Ömer'den (Radıyallahü anhümâ) şahidi için bk. Heysemî, hadisin Taberânî ve Bezzâr tarafından nakledildiğini, senedinde zayıf olan İbrahim b. İsmail b. Yahya'nın bulunduğunu, bu-zatı İbn Hıbbân'ın Sikât'ında zikrettiğini, ancak babasından yaptığı nakillerin münker olduğunu belirtir. Bk. Mecma', 1/261
757 Ganimetler helal kılındı, şeklindeki lafız tercemesi yerine anlaşılması için yukarıdaki mana tercemesi tercih edildi.Önceden Peygamberlerin ganimetlerde tasarruf yetkisi yoktu, onlar önceden bir yerde toplanıp yakılıyor ve yok ediliyordu. Peygamberimiz'e bu konuda kolaylık tanındı ve ganimetlerde tasarruf yetkisi verildi. (Bk. Nevevi, Şerhu Sahihi Müslim, V/3)
Mescidter_____________________________________________________281
Yeryüzü bana temiz/temizleyici (mekân) ve mescid kılındı, kime namaz vakti ulaşırsa, (vakit) geldiği yerde namazı kılsın!"
* Mescidde Oturmanın, Oralara Gitmenin ve Mescide Yakın Bir Evde Oturmanın Fazileti
308/1178-Huzeyfeb. Yeman'dan (Radıyaiiaha anhy™
RaSÛlUİlah (SallallahU aleyhi ve sellem) ŞÖyle dedi:
"(Şüphesiz)759 mescide yakın olan bir evin uzak eve üstünlüğü, bir gazinin savaşa gitmeyene olan üstünlüğüne benzer."
AÇIKLAMA
Peygamberimiz bu hadiste birkaç önemli konuyu açıklamaktadır: Mescide yakın bir evin üstünlüğü: Burada evin üstünlüğünden kasıt evde oturanların faziletidir. Mecazen ev denmiştir, tıpkı (»-u-K Jl—'j) 'Şehir/kasaba (halkına)
sor!' cümlesinde olduğu gibi. Ancak bu hadis mescide giderken fazla adımın fazileti rivayeti İle çelişmemektedir. Zira evi yakın olan kişinin mescide gitmesi ve devamlılığı daha kolay olur, cemaatle daha fazla namaz kılma imkânı vardır. Ama evi uzak olanı da teşvik için adımlarından aldığı sevap dile getirilmiştir.760
§Benî Seleme mescide uzak evlerini satmak ve mescid-i Nebî'ye yakın bir ev almak istediler,
Peygamberimiz kendilerine gelip:
758 Sened: iO j& J;
Zayıf: Müsned, V/387, H.no:23180; Benzer rivayet için bk. V/399, H.no:23278; Heysemî, senedinde zayıf kabul ettiği îbn Lehîâ'nın bulunduğunu belirtir. Bk. Mecma', 11/16. Bu râvî ile ilgili geniş bilgi için bk.22/64. hadis. Fakat İkinci senedde tbn Lehîa bulunmamaktadır:
0>
Bu senedde ise Ali b. Yezid el-EIhânî ed-Dımaşkî vardır. Zayıf bir râvidir. Huzeyfe'den de hadis işitmemiştir. 81/278. hadiste de zikredildiği üzere {Müsned, V/266, H.no: 21191; An Mâce, Mukaddime, 17, H.no:228) Bûsirî, cumhurun Ali b. Yezid'in zayıflığını belirttiğini ifade eder; Îbn Hacer ve Zehebî de bu zayıf sayanlardandır. Bk.Takrîb, Trc.no:4817; Kâşif, Trc.no:3983. Heysemî, Ahmed b. Hânbel'in isnadında çok zayıf sayılan Ali b. Yezid var" der. Bk.Mecma',I/199-200.
759 Bir rivayette (ij) tekidi ile geldiği İçin parantez kullanıldı.
760 Münâvî, Feyzu 'l-Kadîr, HI/170
282_________________________________________________________Mescidler
"Bana ulaştığına göre sizler mescidin yanına taşınmak İstiyorsunuz" diye sorunca onlar:
'Evet, ey Allah'ın Rasûlü! Biz bunu istedik* diye cevap verdiler. Bunun üzerine Peygamberimiz şöyle buyurdu:
"Ey Benî Seleme! Yerinizde kalın! Sizin (ayak) İzleriniz yazılıyor. Yerinizde kalın! Sizin izleriniz yazılıyor."
§Tirmizi rivâyetindeki ziyade:
....taşınmak istediklerinde haklarında şu ayet nazil oldu:
'.....ve Biz onların yaptıklarını ve bıraktıkları izleri de yazarız/kaydederiz.'
(Yasin 36/12)762
§Buharî bunu rivayet ettikten sonra Mücahid'in:
4(..-J*ijL-îlj ijİj_* £ Lfcj...) Ayetindeki (^ijLJî)'dan kasıt yeryüzünde yürürken
atılan adımlardır' sözünü nakleder.763
Sonuç olarak 308/1178. hadiste Rasülullah mescide yakın evlerin (sahiplerinin) faziletinden bahsetmekte, ancak yukarıdaki rivayette de mescidin yanına taşınmak isteyen Benî Seleme'ye mani olmaktadır. Çünkü onların mescide geleceklerinden emindir ve çok adım ile daha fazla sevap kazanmalarını istemektedir. Ayrıca bu şekilde mescidin yanına taşınma âdeti başlayabilir ve gereksiz yere toplumsal bir kargaşa doğabilir endişesi de olabilir. Doğrusunu Allah bilir.
309/1179-EbÛ Hüreyre'den
764
761 Taberî, Tefsir, X/429-430, H.no: 29071-29073; Müslim, Mesacİd, 280; İbn Huzeyme, 1/230; EbûAvane. 1/323
762 TirmizS, Tefsir, 36; Hâkim, ü/465
763 Buhari, Ezan, 33
764 Sened: i'^J. J» j> ^ 'j. i^i 'J\ ^&- jû î^' ıâi-
Hasen: Müsned, 11/418, H.no:9388; Abdürrezzâk, XI/297, H.no:20585; Heysemî, senedinde zayıf kabul ettiği İbn Lehîâ'nın bulunduğunu belirtir. Bk. Mecma', 11/22. Bu râvî ile itgİH geniş bilgi için bk.22/64. hadis. Ayrıca senedde Derrâc bulunmaktadır. Heysemî bir başka hadis için: "Hadisin senedinde Ebu's-Semh Derrâc b. Sem'ân es-Sehmî bulunmaktadır. Bu zât ise îbn Maîn tarafından sika kabul edilmiştir" der. Bk. Mecma'. 1/63, 52- Ebû Dâvûd ve
Mescidler_____________________________________________________283
Hz. Peygamber (SaiMiaha aleyhi ve seiiem) dedi ki:
"Mescidlerde sohbet arkadaşları melekler olan direkler (müdavim insanlar) vardır. Onlar kaybolurlarsa melekler kendilerini arar, hasta olurlarsa ziyaretlerine giderler, ihtiyaç içinde olduklarında da kendilerine yardım ederler."
Rasûlüllah ekledi:
"Mescidde oturan üç vasıf üzeredir: Faydalı bir arkadaş veya doğru söz ya da beklenen bir rahmet."
AÇIKLAMA
Bu rivayette mescidlere müdavim olan insanları Rasûlullah mescidlerin direkleri olarak vasıflandırmakta ve arkadaşlarının melekler olduğunu ifade etmektedir. Ayrıca Peygamberimiz bu insanlarda Uç vasıftan birisi bulunduğunu belirtmektedir:
1-Faydalı arkadaş: Mescidlerde oluşan kardeşlik Allah için olur ve herhangi bir menfaat kaygısı taşımaz. Böylelikle Allah'ın: 'Ancak müminler kardeştir' ayetine mazhar olurlar.
2-Doğru söz: Mescidlerde oturan kişiden doğru sözler sadır olur; onun işi Kur'ân okumak, hadis öğrenmek, ilim tedrisi ve zikir gibi faydalı şeylerdir. Faydasız sözler ve hareketlerden uzak kalmayı öğrenir.
3-Beklenen rahmet: Bir kişi mescidde kaldığı sürece melekler kendisine dua ve istiğfar ederler, o kişiyi överler. Bütün bunlar da rahmetin inmesine sebep olur.
Günümüzde mescidler fonksiyonunu yerine getiremiyorsa oralara devam eden insanlarda birtakım eksiklikler var demektir: Bu insanlar birbirlerini Allah için sevmenin, faydalı şeyleri okuma ve konuşmanın, ayrıca rahmetin kıymetini bilmemektedirler, daha doğrusu bunlardan haberleri yoktur. Ancak şükürler olsun ki bunları bize öğretecek bir Kur'ân ve hadis kültürü oluşmaktadır.
310/1180-
765
bir kısım cerh ve ta'dîi âlîmi, bu zâtın hadislerinin müstakîm/sahih, Ebu'l-Heysem'den naklettiği rivayetlerin ise zayıf olduğunu belirtirler. Bk.Zehebî, Kâşif, Trc.no: 1473; İbn Hacer ise, saduk olduğunu belirterek Ebu'l-Heysem'den naklettiği rivayetleri zayıf sayar. Bk.Takrîb, Trc.no: 1824; îbn Hıbbân, sika râvîleri derlediği eserinde yer verdiği gibi (Bk.Sikât, V/114), Sahih'inde birçok yerde bu râviye yer verir, tbn Şahin ise, Ebu'l-Heysem'den naklettiği rivayetlerinde de bir beis görmez. BkSikât, 349; Bu râvi için bk. 84/126. hadîs.
Sahih: Müsned, 11/354, H.no:9802; Benzer rivayetler için bk. 11/328, H.no:8332; 11/340, H.no:8468; 11/307, H.no:8051 (192/500. hadis); îbn Mâce, Mesâcİd, 19, H.no:800; İbn
284_________________________________________________________Mescidler
Hz. Peygamber (Saiiaiiahü aleyhi ve seitemi şöyle dedi:
"Müslüman bir kişi mescidlerde namaz için kalacağında (yâni evinden bu niyetle çıktığından itibaren)766 Allah öyle sevinir ki tıpkı uzakta/ gurbette olan bir kişinin geldiğinde onun ev ahalisinin onu güler yüzle karşıladıkları gibi sevinmesine benzer."
NOT: Allah'ın bu rivayette geçen sevinmesi o kişinin amelini kabul etmesi, ona rahmetîyle davranması ve kendisine ikram etmesi şeklinde anlaşılabilir. Allah'ın buradaki sevinci gurbetten gelen birisine karşı ev ahalisinin gösterdiği sevince benzetiliyor ki bu çok güzel bir teşbihtir. 'Mescidler Allah'ındır' ayetince Allah kendisine gelen misafiri karşılıyor, daha doğrusu sanki o uzaktan/gurbetten gelen bir kişi gibidir ve mescidler de onun gerçek evidir. Mescidleri kendi evi olarak gören ve yabancılık çekmeyen Müslümanlara ne mutlu!
311/1181- Ebû Hüreyre'den (Radıyaiiahü anhy1(p Hz. Peygamber (Sattaiiaha aleyhi ve seiiem) şöyle dedi: "Kim mescide gider gelirse her gidiş ve gelişinde Allah onun için cennette bir konaklama yeri hazırlar."
Huzeyme, ü/379, H.no:1503; Hâkim, 1/332-333, H.no:771 (Hâkim, Buhârî ve Müslim'in şartına/râvîlerine uygun olarak sahih olduğunu söylemiş, Zehebî de bu görUşil onaylamıştır). Bennâ, hadisi İbn Ebî Şeybe, İbn Huzeyme, İbn Hıbbân ve Hâkim'e de nisbet eder. Bk. Bülûğu't-emânî, 111/50. Hadisin tbn Huzeyme tarafından nakledilmesi sebebiyle Bennâ hadisi sahih olarak değerlendirir ve şunları ekler: "İbn Huzeyme kitabında sahih hadisleri toplamayı hedeflemiştir. Sehâvî der kî: 'Buharî ve Müslim'in Sahih'lerinden sonra en sahih eser, İbn Huzeyme'nin, daha sonra da İbn Hıbbân'ın Sahih'leridir.' " Bk. age., 1/306.
Hadisin senedinde yer alan Saîd b. Ebû Saîd el-Makburî sika biridir. Ancak vefatından dört yıl önce ihtilât etmiştir.
Ayrıca 192/500. hadiste benzeri zikredildi.
766 Bu açıklama cümlesi sadece Ahmed b. Hanbel'in bu rivayetinde bulunmaktadır. Bk.tbn Huzeyme, 11/379; Hâkim, 1/332; İbn Hibban, VI/55
Sened: j£-i jt <&& 'j. j&f J 4'j 'j- •S')^ jj ji^ ıî>-' *>' £i^
Sahih: Müsned, 11/509, H.no:10557; Buhârî, Ezan, 37; Müslim, Mesâcid, 285 (Müslim, bu hadisi hocaları Ebû Bekir b. Ebî Şeybe ve Züheyr b. Harb kanalı ile Ahmed b. Hanbel'in hocası Yezid b. Harun'da birleşerek aynı senedle nakleder. Fakat hadiste "ve" atfı yerine "veya (^j jf) atfının kullanıldığı görülmektedir").
Mescidler 285
312/1182-Ebû Saîd el-Hudrf den
Rasûlullah (Saiiaiiahu aleyhi ve seiiem) şöyle buyurdu:
"Bir kişinin mescide devam ettiğini görürseniz onun imanına şahit olun! İzzet ve celâl sahibi Allah (ayetinde) şöyle buyurdu:
'Mescidlerİ ancak Allah'a ve âhiret gününe iman eden insanlar yapar/yaşatır..'"
313/1183-Abdullah b. Amir/Gâbir el-Elhânî'den:
769
Hu sen: Müsned, IIİ/68, H.no:11593; Benzer rivayet için bk. 111/76, H.no:11665; Tirmizî, îmân, 8, H.no:2617 (hasen-garib); Tefsîru'l-Kur'ân, 9/9, H.no:3093 (Tirmizî hadisi iki isnadla verir ve "hasen-garib" olduğuna hükmeder. İkinci senedle verdiği rivayette: "i»-l-Jı iiU5" lafzı vardır. Ebu'l-Heysem ise Süleyman b. Amr b. Abd el-Utvârî'dir. Ebû Saîd el-Hudrî'nİn himayesinde yetişmiş bir yetimdi); İbn Mâce, Mesâcid, 19, H.no:802; Dârimî, Salât, 23, H.no:1226; Abd b. Humeyd, s.289, H.no:923; Adenî, îmân, 68, H.no:3; Saîd b. Mansûr, V/242, H.no:1010; İbn Huzeyme, 11/379, H.no:1502; İbn Hıbbân, V/6, H.no:1721; Hâkim, 1/332, H.no: 770 (Hâkim sahih saymasına karşın, Zehebî Derrâc sebebiyle kendisine muhalefet etmiştir); Beyhakî, es-Sünenü'l'kübrâ. 111/66; Bennâ, hadisi İbn Huzeyme, İbn Hıbbân ve Hâkim'e de nisbet eder. Bk. Bulûğu'l-emânî, IH/51.
Ebu's-Semh Derrâc ile ilgili olarak bk. 84/126 ve 309/1179. hadisler. 76'' Sened: ^ı^İtt y& 'J «Bı jÇi ^xj. jû ^i-^jı icli ^; ^ ıiâi. i^lİt ^1 ü'oi-
Sahih: MUsned, IV/105, H.no:16909; Mükerrer için bk. IV/109, H.no:16939; Taberânî, W-Mu'cemü'l-kebîr, IV/32, H.no:3564; Müsnedü'ş-Şâmiyyîn, 11/141, H.no:1069; Heysemî. hadisin Ahmed b. Hanbel ve Taberânî tarafından nakledildiğini, senedinde Abdullah b. Âmir el-Elhânî'nin bulunduğunu, bu râvi hakkında değerlendirmede bulunan bîrine rastlamadığını ifade eder. Bk. Mecma', 11/16. Bu râvinin İbn Mâce'debir, Ahmed b. HanbePİnMüsned'inde ise iki rivayeti bulunmaktadır. İbn Mâce'nin Sünen'inde Ebû Âmir el-EIhâni olarak künyesi İle zikredilmiş, Bûsırî ise bu zatın İsminin Abdullah b. Gâbir (el-Hımsî) olduğunu belirtmiştir. BkSünen, Zühd, 29, H.no:4245. Zehebî ve İbn Hacer bu râvinin sika olduğunu İfade ederler. Bk. Kâşif, Trc.no:2902; Takrîb, Trc.no:3525.
286_______________:_________________________________________Mescidler
Seher vakti mescide Habis b. Sa'd et-Tâî (RadıyaiiaM anh) girdi, kendisi RasÛlullah (Saüaiiahu aleyhi ve seiiem) dönemine yetişmiş bir kişiydi.770 Mescidin ön (mihrap) tarafında namaz kılan bazı kişiler gördü ve şöyle dedi:
'Kabe'nin Rabbine yemin olsun ki bunlar mürâîlerdir (gösteriş yapanlardır). Onları korkutun (uzaklaştırın), kim onları korkutursa Allah ve Rasûlüne itaat etmiş olur.'
Bunun üzerine insanlar onların yanlarına gittiler ve kendilerini çıkardılar. O ekledi:
'Şüphesiz melekler seher vakti mescidin ön tarafında namaz kılarlar.'
NOT: Seher vaktinde teheccüd kılmak caizdir, melekler bu vakitlerde mescidin ön tarafında namaz kılmaktadırlar. Bu rivayette Mescidde oturmanın ve ibadetin önemi anlaşılmaktadır. Ancak riya ile yapılan ameller boşa gitmektedir, ayrıca diğer amelleri de ateşin odunu yaktığı gibi yok etmektedir.
Görünen o ki Habis b. Sa'd o kişilerin müraî olduklarını biliyordu. Bizim için önemli olan kesin bilmediğimiz kişileri bazı amellerinden dolayı müraî olarak suçlamamaktır. Bu şekilde zaafı olan insanları öncelikle güzel bir şekilde uyarmak gerekir. Ayrıca her Müslümanın riya noktasında nefis muhasebesi yapması (kendisini sorgulaması) gerekir.771
* Mescide Giriş-Çıkış, Orada Oturma ve Geçme Adabı
772
314/1184-Abdülmelik b. Saîd b. Süveyd el-Ensârî anlattı:
İbn Hacer hadisin mevkuf olarak sahih olduğunu söyler. Bk. Jsâbe, 1/560.
770 Buhait, et-Tatihu't-kebîr, III/107, H.no: 365; Habis, o döneme yetişmişti, ancak Peygamberimizi görmedi, bu kişilere muhadram denir. Bk. İbn Hacer, Takribu't-tehzîb, 144, No: 992
771 Bennâ, ase., 111/51
772 Sened: JZ-'J* ■&■ J J îi/, j» J* jî <>c£. sfc. jû y& Jl tâi. Jıî
Sahih: MUsned,lTU497, H.no: 16002; Mükerrer için bk. V/425, H.no:23498 (EbÛ Humeyd es-Sâİdî el-Ensârî el-Medenî'nİn müsnedinde -ona isnad edilen hadisler içinde- yer alır); Müslim,
Mescidler_________________________________________________________287
Ebû Humeyd ve Üseyd'in (Radıyaiiahu anhumâ) şöyle dediklerini işittim:
RaSÛlullah (SallallahU aleyhi ve sellem) dedi ki:
"Biriniz mescide girdiğinde şöyle desin: Allahümme'ftah lenâ ebvâbe rahmetik! (Dışarı) çıktığında İse şöyle desin: Allahümme Inn! es'elüke min fad İlk."
NOT: Duaların tercemesi:
Mescide girerken:
'Allah'ım, rahmetinin kapılarım bize açV
Mescİdden çıkarken:
"Allah'ım, ben senin fazlından/ihsanından istiyorum.'
§Bu rivayette mescide girerken Allah'ın rahmetinin istenmesi, içeriye ibadet için girmesinden kaynaklanmaktadır. Çünkü bu hareket Allah'ın rahmetini celb eder. Daha sonra mescidden çıkılırken de Allah'tan fazlını/ihsanını istemek, çalışma hayatında yardımını talep etmek, helâl rızık ve basan istemek anlamındadır.7 3
Müsâfirûn, 68 (-C-f ^ > jf ±p~ J_ » iki sahâbiden biri (şek lafzı ile) verir; Ebû Dâvûd, Salât, 18, H.no:465 (Müslim'in rivayetinde olduğu gibi şek lafzı ile verir):
Nesâî, Mesâcid, 36, H.no:727; İbn Mâce, İkâme, 13, H.no:772 (Sadece Ebû Humeyd es-Sâidî'nin ismi zikredilir ve Ebû DSvûd rivayetinde olduğu gibi (jX.j & Jjı j* ^Jlı J* 'fL$)
ziyadesi vardır); Dârimî, Salât, 115, H.no:1401 (Çt-'j 4^ *"1 J^> ^ J^ fiS) ziyadesi ile); İsti'zân, 56, H.no:2694.
Ebû Humeyd'İn İsmi Abdurrahman veya Münzir b. Sa'd b. Münzir'dir. İbn Sa'd isminin Abdurrahman b. Amr b. Sa'd olduğunu ileri sürer. Muâviye'nin halifeliğinin son zamanlarında vefat etmiştir.
Hz. Fâtıma'dan (Radıyallahü anhâ) şahidi İçin bir sonraki 315/1185. hadise bk.
Ebû Hüreyre'den (Radıyallahü anh) şahidi: jîîj £ j 4i 411 J^ '^ Ji, -^S i»Üİ fi& >i k : J« 'fZ-'j 4* A Jt A J^j S! İ^'> Jl jÂ
^'jjı ç>ıL£jı > .^--i-1 J4İ' JÎ3 j jX/> 4* «i' J^ J^n J* ^4i ^> (^ ( ^ i
/ftn Mâce, İkâme, 13, H.no:773 773 Azimâbâdî, Avnü'l-Ma'bÛd, 11/93
288 Mescidler
315/1185-Rasûlullah'ın tazı Hz. Fâtıma'dan (Radıyallahü ankay.
.,.774
Hasen: Aföf/wd, VI/282-283, H.no:262%; Diğer rivayet için bk. VI/283. H.no:26297 (hasen); Benzer rivayet için bk. VI/283, H.no:26299 (munkatı); Tirmizî, Salât, 117, H.no:314 (Tirmizî, bu konuda Ebû Humeyd, Ebû Üseyd ve Ebû Hüreyre'nİn nakillerinin bulunduğunu, Fâtıma annemizin (Radıyallahü anhâ) hadisinin hasen olduğunu, fakat isnadının muttasıl olmadığını belirtir. Fâtıma bt. Hüseyin, FâtımatU'l-Kübrâ annemize yetişmemiştir. Çünkü Fâtıma validemiz Hz. Peygamber'in (Sallallahü aleyhi ve sellem) vefatından sonra birkaç ay yaşamıştır); İbn Mâce, İkâme, Î3, H.no:771;
Hadisin senedinde Leys b. Ebî Süleym bulunmaktadır. Leys b. Ebî Süleym Ebû Bekir el-Kuraşî (v.148/765) hiçbir sahâbîye yetişmemiştir. Zehebî: "Hafızasının kötü oluşu sebebiyle az zayıflığı olan biridir. Çokça namazı, orucu ve ilmi vardı. Bazıları kendisi ile delil getirmiştir" der. Bk.Kâşif, Trc.no:4692. İbn Hacer ise: "SadÛktur. Ciddi bir şekilde bunamış, hadisini ayırdedemeyecek seviyeye gelmiş ve bu sebeple terk edilmiştir" der. Bk.Takrîb, Trc.no:5685.
Tirmizî hocası Muhammed b. İsmail el-Buhârî'nin Leys b. Ebî Süleym hakkında: "Saduktur, bazı konularda bazen hata yapar" dediğini nakleder. Yine aynı zat hakkında Buhârî ve Ahmed b. HanbeFin: "Leys'in hadisi İç açıcı değildir. Çünkü o, başkalarının merfu yapmadığı rivayetleri merfu yaptı. Bu sebeple de onu zayıf saydılar" değerlendirmesini nakleder. Tirmizî, Edeb, 43, H.no:2801 (hasen-garib); Bûsırî bu râviyj zayıf görenler arasında yer alır. Bk. İbn Mâce, Taharet, 4, H.no:278; Tıb, 10, H.no:3458 (Bûsırî, cumhurun zayıf saydığı Leys b. Ebî Süleym'in bulunduğunu belirtir.) (18/215. hadis) Heysemî, Ahmed b. Hatibe)'in ricalinin sika olduğunu, Leys'in Tavûs'tan semâmı açıkladığını beyan eder. BkMecma', VIII/70. Eserinin bir başka yerinde ise senedinde zayıf sayılan Leys b. Ebî Süleym'in bulunduğunu belirtmiştir. Bk.Mecma', 1/131; 11/250.
Leys b. Ebî Süleym sebebiyle hadise "hasen" diyenler de vardır. Ahmed Muhammed Şâkir, Heysemî'nİn Leys b. Ebî Süleym'i zayıf göstermesini tasvib etmeyip, sika olduğunu isbat eder. (2136. hadîsin tahricinde) Bu râviyi Müsned'de 2136. hadisin tahricinde ele alarak "sika" olduğunu belirtip, hafızasından dolayı bazıları tarafından tenkide tabî tutulduğunu, hattâ bir kısmının bu tenkidlerinde ileri gittiklerini ifade ederek Vekî'yi buna ömek gösterir. Vekî': "Süfyân, Leys'in adını bile anmaz" diyor, ancak (1199 ve 2136. hadislerde) ismini bizzat söyledi, der. (BkMüsned, 1/100 tahkiki) Buhârî, bu zatı cerh etmedi. Bk.et-Târihu'l-kebîr, IV/I/246.
Bu râvinin rivayetlerinden ikisini Buhâri (Hac, 13; Tıb, 3), birini Müslim (Libâs, 3) mütâbî olarak nakleder. Tirmizî 25, Ebû Dâvûd altı, İbn Mâce 24, Dârimî 42 ve Ahmed b. Hanbel ise 99 rivayetini eserlerine almıştır. Tirmizî, bazı rivayetleri için "hasen" hükmü verirken (bk. Sünen, Birr, H.no:1921, 1995; SıfatÜ'l-kıyâme, H.no:2495; Edeb, 43, H.no: 2801; Deavât, H.no:3521; Menâkıb, H.no:3610); bazılarında: "isnadı kuvvetli değildir" (Sünen, Menâkıb, H.no:3612; Talâk, H.no:1186) demiş; bir yerinde ise "hasen-sahih" hükmü vermiştir (bk.Sünen, Hac, H.no:824). Bu râvi ile ilgili değerlendirmeler için ayrıca 14/14, 18/215, 161/469. hadislere bk.
Ebû Humeyd, Ebû Üseyd ve Ebû Hüreyre'den (Radıyallahü anhüm) şahidi için bir önceki 314/1184. hadis ve tahricine bk.
Hadis inkıta sebebiyle zayıftır. Ancak şâhidlerİ İle hasen li ğayrihî seviyesine yükselir.
Mescidler_________________________________________________________289
Rasûlullah (Saiiattahü aleyhi ve setiem) mescide girdiğinde Hz. Muhammed'e (kendisine) salât ve selâm etti (bir rivayette; Bismillah ve's-selâmü alâ Rasûlillah, dedi). Sonra ekledi:
"Allahümme'ğfirli zünûbî, ve'ftah Iî ebvâbe rahmetikl"
(Mescidden) çıktığında da Hz. Muhammed'e salât ve selâm etti (bir rivayette; Bismillah ve's-selâmü alâ Rasûlillah, dedi). Sonra ekledi:
"Allahümme'ğfirlî zünûbî, ve'ftah Iî ebvâbe fadlik!"
NOT: Duaların tercemesi:
Mescide girerken:
'Allah 'in adıyla. Selâm Allah Rasûlü 'nün üzerine olsun!
Allah'ım, günahlarımı affet ve bana rahmetinin kapılarını açV
Mescidden çıkarken:
'Allah 'in adıyla. Selâm Allah Rasûlü 'nün üzerine olsun!
Allah'ım, günahlarımı affet ve bana ihsan kapılarını açV
316/1186-Ubeydullah b. Abdurrahman b. Mevheb, Ebû Saîd el-Hudrî-nin mevlâsmdan nakletti:775
Sened: v*j* J. <w -v1 jî ^ •
Hasen: Müsned, 111/42-43, H.no:11324; Benzer rivayet için bk. 111/54, H.no: 11450. Heysemî, isnadının hasen olduğunu belirtir. Bk.Mecma', 11/25. MUnzirî de aynı hükmü verir. Bk. et-Terğîb, 1/127.
Hadisin senedinde yer alan Ubeydullah b. Abdurrahman (b. Abdullah) b. Mevheb hakkında Iclî ve Yahya: "sika" derken, İbn Adiy: "Hasenü'l-hadis, hadisi yazılır" demişlerdir. Süfyan b. Uyeyne bu râviyi zayıf sayardı. İbn Hıbbân Sikât'ında zikretmiştir. İbn Hacer kuvvetli olmadığını ifade eder. Bk. Takrîb, Trc.no:4314. Zehebî ise Yahya b. Maîn'in bu râvi hakkında farklı görüşlerde olduğunu, Ebû Hâtim'in: "sâlih" hükmü verdiğini nakleder. Bk. Kâşif, Trc.no:3567.
Hadis iki konuyu içermektedir:
a-Namazda teşbik (parmakları birbirine geçirme): Bu konu ile ilgili olarak Ka'b b. Ucre'den (Radıyallahü anh) nakledilen rivayet için bk. 196/504 ve 317/1187. hadisler.
b-Mescidde bekleyen kişinin namazdaki kimse gibi sayılması: Bu konu İle ilgili olarak bk. 37/907. hadis.
290_________________________________________________________Mescidler
Ebû Saîd el-Hudrî (RadıyaiiaM anh) Rasûlullah ile birlikteyken yanlann-daydım ve beraber mescide girdik. Ne görelim, mescidin ortasında ayaklarım (dizlerini) karnına çekmiş , parmaklarını da birbirine kenetlemiş olarak oturan bir kişi. Rasûlullah (Saiiaiiaha aleyhi ve seiiem) kendisine işaret etti, fakat o kişi, Rasûlullah'ın işaretini anlamadı/fark etmedi. Bunun üzerine Rasûlullah Ebû Saîd el-Hudrî'ye döndü ve şöyle dedi:
"Biriniz mesciddeyken ellerini birbirine kenetlemesin, bu şekilde kenetlemek şeytandandır. Sizden biri mescidden çıkıncaya kadar namazda sayılır."
AÇIKLAMA
Parmaklan kenetlemek mutlak olarak caizdir, Rasûlullah'ın bir şeyler anlatmak için bazen parmaklarını kenetlediği görülmüştür:
1-Rasûlullah mü'minin mü'minle olan birlik ve beraberliğini ifade etmek İçin parmaklarını birbirine kenetlemiştir.777
2-RasÛluIlah (cin gecesi) İbn Mes'ûd'a :
"Eğer bu (çizgiden) çıksaydın sen ve ben kıyamete kadar görüşemeyecektik" dedi ve parmaklarını İbn Mes'ud'un parmaklarına birleştirdi/kenetledi.778
3-RasûIuIlah; "...Benî Hâşim ile Benî Muttallp bir bütündür" dedi ve iki elini birbirine kenetledi.7
779
§Bu rivayette nehyedilen ise namaz sırasında ya da namazı bekleyen içindir: İ-Rasûlullah namazda parmaklarını birbirine kenetleyen bir kişi gördü ve parmaklarının arasını açtı.
2-Rasûlullah şöyle dedi:
"Sizden biri evinde abdest alır, sonra namaz kılmak niyetiyle evinden çıkarsa, o kişi dönünceye kadar namazda sayıfır. Şöyle yapmayın!" dedi ve parmaklarını parmaklanma kenetledi.781
§Bir kişi namaz sırasında ya da namazı beklerken faydalı şeylerle uğraşması gerekir, ancak parmaklarını birbirine kenetlediğinde faydasız şeylerle meşgul olması, bazen parmaklarını çıtırdatması söz konusudur ya da bu durum uyku getirir, bu da abdestin bozulmasına sebeptir. Peygamberimiz namaz sırasında parmakların çıtlatılmasını yasakladı.782 Münâvî (v.1031/1632) bunun tenzihen mekruh olduğunu, na-
Hamza Ahmed ez-Zeyn Müsned'de geçen 11450. hadis için isnadında mechûl bir râvi gerekçe göstererek zayıf saymış; 11324. hadis için ise "Ebû Saîd'İn mevlâsı mechûl değildir, o sahâbîdir" diyerek sahih hükmü vermiştir.
Ka'b b. Ucre'den (Radıyallahü anh) şahidi için bk. 196/504. hadis.
776 Bu oturuş şekli Araplarda âdetti: Kişi dizlerini kamına çekip sırtından dolanan bir kumaşla onları sarar ve bağlardı, bu oturuşta ayakları/dizleri kumaş yerine bazen elleri ile tutarlardı. Bk.İbnü'1-Esîr, Nihâye, 1/335-336
777 Buharî, Salât, 88
778 Taberânî, X/67; Heysemî, Mecma', VIII/314
779 Beyhakî, Sünen, VI/341
780 İbn Mâce, İkâme, 42
781 Abdurrezzak, Musannef, 11/272
782 Rasûlullah dedi ki: "Namazda iken parmaklarını çıtlatma!" {İbn Mâce, İkame, 42); Ayrıca şöyle dedi: "Namazda gülen, başka tarafa yönelen ve (parmağını) çıtlatan kişi aynı hükümdedir." (Ahmed b. Hanbel, III/438; Taberânî, XX/I90)
Mescidler_________________________________________________________291
mazı beklerken ve namaza giderken de bu hükmün geçerli olduğunu belirtti.783 Çünkü bir kişi farz namazı beklerken ya da onu kılmak için mescide giderken namazda sayılır, birtakım mâlâyanî (boş/faydasız) işlerden kaçınılması tavsiye edilmiştir.
Ayrıca ihtibâ denilen dizleri karna çekerek kumaşla ya da elle sarıp oturma insanın uykusunu getirebilir ve rahat bir oturuş şekli olduğu için abdesti bozulabilir, önemli olan bu hareketleri namaz vaktini beklerken ya da camide otururken yapmamaktır.784
317/1187-Ka'bb. Here'den
Rasûlullah (Saiiaiiahu aleyhi ve seiiem) mescidde yanıma geldi, ben parmaklarımı birbirine kenetlemiştim. Bana dedi ki:
"Ey Ka'b! Mesciddeyken sakın parmaklarım kenetleme! Sen namazı beklediğin sürece namazda sayılırsın."
Münâvî, Feyzu'l-Kadîr, VI/414 (Münâvi burada, İbn Mace'deki rivayetini râvî Hâris'ten dolayı zayıf olduğunu söyledi.) Heysemî de Ahmed b. Hanbel ve Taberânî'nin rivayetlerinin râvîlerden İbn Lehîa ve Zeban sebebiyle zayıf kabul edildiğini belirtti. (Bk. Heysemî, Mecma', 11/79) Bu rivayetler zayıf da olsa birbirlerini kuvvetlendirmektedir, ayrıca parmaklan çıtlatmanın hükmü tenzİhen mekruh derecesine İnmekte ve namazı ifsat etmemektedir. (Bk. Münâvî, age., 11/365) m İbn Hacer, Fethu'l-Bân, 1/566-567; İbnü'1-Esîr, Hikâye, 1/335
Sened: ^^J' J* o"£*i- jj xUJ [/■ «m x* 'j, i^p. ır^-ı i^' ti'ii.
Sahih: Müsned, IV/242, H.no:18033; Benzer rivayetler için bk. IV/241, H.no:18021; IV/242, H.no:18030, 18032; IV/243-244, H.no:18048; Mâlik, Taharet, 33; Abdürrezzâk, 11/271, H.no:3331; Ebû Dâvûd, Salât, 50, H.no:562; Tirmizî, Salât, 167, H.no:386; Dârimî, Salât, 121, H.no:1411; İbn Huzeyme, 1/227, H.no:441; Hâkim, 1/324-325, H.no:745 (Hâkim: Şerik b. Abdullah, Muhammed b. Aclan'dan rivayet etti" derken. Zehebî ise: "Şerik, İbn Aclan'dan, o babasından, babası da Ebû Hüreyre'den nakleder" der); Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, XIX/I46, H.no:321; Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, III/230; Hadis Ebû Üsâme el-Hannât (bazı nüshalardaki "Hayyât" hatalıdır) sebebiyle hasen gösterilmiştir. İbn Hıbbân sika, Dârekutnî mechûl sayar, fakat bu râvinin mutâbîleri vardır.
Hadisin Ebû Hüreyre'den (Radıyallahu anlı) şahidi için bk. Taberânî, el-Mu'cemü'l-evsat, V256, H.no:838; Hâkim, 1/324-325, H.no:744, 746 (Hâkim, Buhârî ve Müslim'in şartma/râvîlerine uygun olarak sahih olduğunu söyler, Zehebî de bu görüşü onaylar). Heysemî, Mecma', 1/240;
Teşbîk (parmakların birbirine geçirilmesi) ile ilgili olarak Ebû Saîd el-Hudrî'nin mev-lâsından nakledilen rivayet için bk. bir Önceki 316/1186. hadis.
Şerîk b. Abdullah b. Ebû Şerîk en-Nehaî (v. 177/793) hakkında bilgi için bk. 145/453. hadis.
Ayrıca bk.196/504. hadis. Bu rivayet 822/1692. hadiste zikredilecektir.
292 Mescidler
318/1188-Ebû Musa'dan (Radıyaiiaha anhy.786 Hz. Peygamber (Saihiiahu aleyhi ve seiiem) dedi ki:
"Oklarınızla Müslümanların çarşılarına ya da mescidlerine uğradığınızda keskin tarafını tutun/kapatın ve kimseyi yaralamayın!"
§Aynı sahabiden ikinci tarikle gelen rivayet:
Rasûluîlah dedi ki:
"Sizden biri okuyla beraber çarşıya veya bir meclise ya da bir mescide uğradığında keskin tarafını tutsun! Keskin tarafını tutsun!" (Son cümleyi) üç kere tekrarladı.
' Sened:
Sahih: Mtisned, IV/392, H.no:I9392; Diğer rivayet için bk. IV/418, H.no:19642 (Bu rivayetin senedinde Sâbİt el-Bünânî, Leys b. Ebî Süleym'İn mütâbiidir); Benzer rivayetler için bk. IV/410, H.no:19562; IV/400, H.no:19468 (^ .^ ^ ı&V tisü £. G, ü *îh> : ^ J jû);
IV/397, H.no: 19437 (CÜ-( ^ v ı^-iiü > ui iı_l^); IV/413, H.no: 19591; IV/391, H.no:19380; Bu son iki rivayette hadisin baş tarafı da bulunmaktadır:
Buhârî, Salât, 67; Fiten, 7; Müslim, Birr, 123-124; £■/?« Dâvûd, Cihâd, 65, H.no:2587; An Mâce, Edeb, 51, H.no:3778.
Mescidler_________________________________________________________293^
Ebû Musa ekledi: 'Bize belâlar öylesine gelmeye devam etti ki, hattâ okun keskin kısmını birbirimizin yüzüne tuttuk.'
AÇIKLAMA
Bu ve benzeri rivayetlerde kesici ya da rahatsız edici bir maddeyle Müslümanların toplu hâlde bulundukları çarşı/pazar, mescid ya da bir oturum yerine uğrayan kişi dikkatli olmalı, silahının keskin tarafını eliyle tutmalı veya bir şeyle kapatmalıdır. Böyle yapmadığı takdirde başkasını rahatsız edebilir, hattâ yaralayabilir. Bİr Müslümana şakayla da olsa silah doğrultmayı yasaklayan Rasûlullah bu hadiste de silahlı birisinin Müslümanların yanında dikkatli olmasını, onları rahatsız etmemesini emretmektedir. Başkasını rahatsız etme ya da yaralama kul hakkına girmektedir, hatanın telafisi yanında mutlaka helalleşmek gerekir.
Ebû Musa İkinci rivayette Rasûlullah'ın hadisini naklettikten sonra fitnenin başladığı dönemde Müslümanların büyük hatalarından bahsetmektedir. Rasûlullah okun u-cunu kapatın, elinizle tutun da başkasına zarar vermesin diye emrederken onlar okun keskin tarafını birbirlerinin yüzlerine tutuyorlar, bazen de öldürüyorlardı. Bu büyük sahabinin o günkü üzüntüsü burada net olarak anlaşılmaktadır.
319/1189-Bize Süfyan (b. Uyeyne) anlattı:
787
Sened: tyi ii»J oı** j j^) j^ü iJı jıi (^ ^ oÇu.) ati. cii-
Sahih: Müsned, m/308, H.no: 14244; İkinci rivayet için bk. m/347, H.no:l4678 (İkinci rivayetin senedinde İbn Lehîa bulunmaktadır. Bu râvî ile İlgili geniş bilgi İçin bk.22/64. hadis. Ayrıca EbÛ Abdullah Mûsâ b. Dâvûd ed-Dabbî (v.217/832) sadûktur, hata yapar. Çbu'z-ZUbeyr Muhammed b. Müslim b. Tcdrüs el-Esedî (v.126/744) de saduktur, tedlîs yapar);
294
Mescidler
Amr (b. Dinar)'a: 'Sen Câbir (b. Abdullah)''in (Radıyaliahu anhy™ 'Yanında oklar bulunan bir kişi mescide uğradı da Peygamberimiz ü aleyhi ve seiiem) ona: "Keskin taraflarını tut!'" şeklindeki rivayetini duydun mu, dedim.' O da: 'Evet' dedi.
§Ondan ikinci tarikle gelen rivayette Câbir anlattı:
'Benne el-Cühenî'nin haber verdiğine göre Hz. Peygamber mescidde (ya da bir mecliste)789 oturan bir topluluğun yanına geldi ki onlar bir kılıcı kınından çıkarmışlar, tekrar kınına sokmadan kılıcı aralannda alıp veriyorlar. Rasûlullah şöyle dedi:
"Böyle yapana Allah lanet etsin! Ben sizi bundan men etmedim mi? Kılıcı kınından çıkardığınızda kişi onu tekrar kınına soksun, sonra bu şekilde versin!"'
•aIİ aJJi
-ıJJV /j* ^ laT %'L. •»_/» (3jî>tt L.1
OlT \l\ j
f jf ÜfJ 41 3
0 J * - - ^ <*
y- aJJi /Oj V ûU ~U»
320/1190-Ebû Hüreyre'den
Rasûlullah (SallallahU aleyhi ve sellem) dedi kir
Benzer rivayetler için bk. HI/370, H.no:14920 (Bu rivayet ikinci rivayetin benzeridir. Fakat senedi onun gibi değil, daha kuvvetlidir; daha sağlam ve sika râvilerce nakledilmiştir); III/350, H.no:14717: ^ 'J J ^ f t & İ ^ J û
^ IH/361, H.no:14821 (^ X* j*3 'd >); III/300, H.no:14135; Buharı, Salât 67; Fiten, 7; Müslim, Birr, 122; föâ Dâvûd, Cihâd, 65-66, H.no:2586, 2588; Tirmizî, Fiten, 5, H.no:2163 ("hasen-garib" Ebû Bekre'den de şahidi vardır); Nesâî, Mesâcid, 26, H.no:716; tbn Mâce, Edeb, 51, H.no:3777; Dârimî, Mukaddime, 53, H.no:639; Salât, 119,. H.no:1409; Beyhakî, es-Sünenu'l-kUbrâ, VIII/23.
788 Parantez bilgileri için bk. Bennâ, age., 111/54
789 Râvİnİn şekki
Sahih: Müsned, D/330, H.no:8352. Benzer rivayet için bk. ü/330, H.no:8351. Bu hadiste sened aynı olmasına rağmen lafiz biraz farklıdır. İlgili rivayet daha önce 357/665. hadiste zikredildi.
Heysemî, Ahmed b. Hanbel tarafından rivayet edilen hadisin senedindeki râvilerin sahih hadis ricali olduklarını, hadîsin özetinin Ebû Davud'un Sünen'inde bulunduğunu belirtir. Bk. Mecma', 1/242.
Mescidler____________________________________________________295^
"Sizden birisi mesciddeyken şeytan kendisine gelir ve onu emri altına almak (boyun eğdirmek) ister, tıpkı kişinin hayvanını emri altına almak istediği gibi. Ona itaat ederse (boynuna) halka ya da (ağzına) gem vurur."
Ebû HUreyre ekledi:
'Siz bunları gören kişilersiniz. (Burnuna) halka vurulan kişiyi, Allah'ı zikretmediği hâlde şöyle eğik olarak durur görürsün, kendisine gem vurulan kişi de izzet ve celâl sahibi Allah'ı zikretmediği hâlde ağzını açandır.'
AÇIKLAMA
Burada Peygamberimiz'in bir uyarısı görülmekte; mescidde bulunan kişi dua etmeli, zikir yapmalı, Kur'ân okumalı. Eğer gaflet İçinde olursa şeytan onun burnuna halka ya da ağzına gem takar. Herhalde buradaki halka ya da gem takma mecazdır, yâni onu kontrolü altına alır demektir. Çünkü şeytanın ilk yaptığı iş Müslüman'a Allah'ı unutturmaktır. Bu şekilde etkisizleştirdikten sonra onu kötülüğe sevk eder ve her istediğini yaptırır. Şeytan o kadar sinsi ve kuvvetli bir düşmandır ki sizi nasıl kandıracağını bilemezsiniz. Ona karşı yapılacak olan, ibadete devam etmek, çokça Kur'ân ve hadis okumak, zikir yapmak, hatalar için istiğfara devam etmek, salih insanlarla beraber olmak, kötü insanların etkisinde kalmamak ve Allah'tan çokça yardım istemektir. Kur'ân okumaya başlarken bile şeytanın şerrinden Allah'a sığınmak gerekir. Kur'ân'ın son iki sûresinin bu gibi şer güçlerden Allah'a sığınmakla ilgili olması ve Kitabımız'ın bu şekilde bitmesi oldukça manidardır.
* Mescidleri Her Türlü Pislikten Korumak ve Temiz Tutmak Gerekir
321/1191-Sa'd b. Ebî Vakkas'tan
Rasûlulah'ın (Saiiaiiahu aleyhi ve settem) şöyle dediğini duydum:
7)lSened: jû^
Sahih: Müsned, 1/179, H.no:1543; İbn Huzeyme, 11/277, H.no: 131*1; îbn Kesîr ed-Devrakî, Müsnedü Sa'd, s.69, H.no:29; Bezzâr, III/330, H.no:1127; EbÛ Ya'lâ, D/131, H.no:808; Beyhakî, Şuabü'l-îmân, VII/516, H.no:l 1179; Makdisî, Muhtara, ffl/196,198, H.no:991, 996 (tsnâdlan hasendİr); Heysemî, hadisin Ahmed b. Hanbeİ ve EbÛ Ya'lâ tarafından nakledildiğini, senedindeki râvilerin sika sayıldıklarını belirtir. Bk. Mecma', 11/18; Eserin bir başka yerinde de Bezzâr'a nisbet eder ve râvilerinin sika olduğunu söyler.'Bk. age., VIII/114. Heysemî eserinde diğer şâhidlere de yer verir: EbÛ Ümâme, îbn Abbas, Huzeyfe, Semüra b. Cündüb. İbn Ömer ve Enes'ten (Radıyallahii anhiim) nakledilen rivayetleri zikreder. Bk.age., 11/18-19.
296____________________________________________________Mescidler
"Sizden birisi mescide balgamını düşürürse o balgamı792 bir mü'mi-nin cildine ya da elbisesine bulaşıp da ona eziyet vereceğinden dolayı onu yok etsin!"
322/1192-îbn Ömer'den (Radtyaiiahu anbumâyJ93
Rasûlullah (Saitaiiaha aleyhi ve settem) mescidde namaz kıldı ve kıble tarafında bir balgam gördü. Namazı bitirince şöyle dedi:
"Sizden birisi mescidde namaz kılar ve Rabbine sığınır/seslenir. Yüce Allah da ona yüzüyle yönelir/karşılar. Sizden birisi sakın kıble tarafına ya da sağ tarafına balgam atmasın!"
792 Nuhâme (jl-uJi) dimağdan/boğazın gerisinden gelen kaygan sıvıdır ki Türkçe'de balgam diye isimlendirilir. Busâk (judt) ise ağzın içindeki sıvıdır ki buna Türkçe'de tükürük denir. Bk. lbnü'1-Esîr, Nihâye, V/34; İbn Manzûr, Usanü'l-Arab, X/21 ™ Sened: çMî ^ >'jj Jl '$ ır>( jf)> i£ rfü.
Sahih: Müsned, 11/34-35, H.no:4908; Benzer rivayetler için bk. 11/29, H.no:4841; 11/53, H.no:5152; 11/32, H.no:4877 {... * ı^AÎ vC^ */ û> İi-S üıiJ ıı^iı y j£) 4* «i' J^> «i" J^-J j'j); 11/66. H.no:5335; II/6, H.no:4509 (^ j£3 ^ > jif ^ ^ ı^î jıî j( ı^J fûi); 11/18, H.no:4684 (^1& jt> ı^iJ ±^& aİ> ^i üüJ ^ ^Lj 4i Jiı J^ «b j^j jî); 11/72, H.no:5408; ü/141, H.no:6265; ü/144, H.no:6306; 11/99, H.no:5745 {^î'j-'Yj 'JS& üüJ ty v& iıiJ'JJ** > ^.t J^ ıîj cs^jı «iî üî •; aü > ^î}); MâTâfc, Kıble, 4; B«Aâ/f, Salât, 33; Ezan, 94; Amel, 12; Edeb, 75;
Müslim, Mesâcid, 50; Nesâî, Mesâcid, 31, H.no:722; İbn Mâce, Mesâcid, 10, H.no:763.
Ebû Dâvöd ve Dârimî'nin rivayetinde bu hadisenin hutbe esnasında cereyan ettiği anlatılmaktadır:
Bk. £tö Dâv/îrf, Salât, 22, H.no:479; ZMrimf, Saİât, 116, H.no:1404. '
Heysemî, yine İbn Ömer'den nakledilen ve Bezzar'a nisbet ettiği bir hadiste şöyle buyrulur: "Kıbledeki tükürük kıyamet gününde sahibinin yüzünde iken ba'solur/dirilir." Bu rivayetin senedinde Asım b. Ömer var. Buhâri ve birçok âlim onu zayıf saydı. İbn Hıbbân Sikât'ında zikretti. Bk. Mecma', 11/19.
Enes'ten (Radıyallahü anh) şahidi için bk. 327/1197. hadis.
EbÛ Saîd el-Hudrî'den (Radıyaltahü anh) şahidi için bk. 324-325/1194-1195. hadisler.
Mescidler_________________________________________________________297
Sonra Peygamberimiz bir dal parçası istedi ve onu sıyırdı/attı. Ardından renkli güzel bir koku794 istedi ve oraya sürdü.
323/1193-Ebû Hüreyre'den
RaSÛlullah (Sallaltaha aleyhi ve sellem) dedi ki:
"Birinizin tükürüğü mescide düşerse onu gömsün, bunu yapamazsa tükürüğü elbisesinin kenarına koysun!"
Halûk (JjU-0; zaferan ya da başka bir maddeden yaplan güzel kokudur ki rengi san ya da
kırmızı olur. Bk. İbnü'1-Esîr, Nihâye, 11/71 3 Sened: »
Sahih: Müsned, 11/260, H.no:7522; Benzer rivayetler için bk. 11/266, H.no:7598:
11/324, H.no:8280 {*, jr>3 ^;) ziyadesi ile; n/471-472, H.no:10052; 11/532, H.no: 10833; ü/250, H.no:7399:
11/415, H.no:9337; IV318, H.no:8217 (Hemmâm, H.no:124):
", Salât, 33-35,38; Müslim, Mesâcid, 52-53; Nesâî, Taharet, 193, H.no:308; Ebû Dâvûd, Salât, 22, H.no:477; İbn Mâce, Mesâcid, 10, H.no:761; İkâme, 61, H.no:1022; Dârimî, Salât, 116, H.no: 1405.
Câbir b. Abdullah'tan (Radıyallahü anh) şahidi:
Jlî jX-j 4*
Bk. MüsneJ, III/324, H,no:14407; Benzer rivayetler için bk. III/337, H.no:14560; 111/395, H.no;15196.
Enes'ten (Radıyallahü anh) şahidi: (-^A, *l^i »s-«J» j^JJx r-L-j U* â JL. ^ı c^!j)
Heysemî, hadisin Taberânî'nİn Evsafında nakledildiğini, râvilerinin sahih hadis ricali olduklarını belirtir. Bk. Mecma', 11/19. Heysemî ayrıca hadisin Ebû Ümâme, Sa'd b. Ebî Vakkâs, İbn Abbas, Huzeyfe, Semüra b. Cündüb, İbn Ömer, Abdullah b. Amr, Amr b. Hazm ve İbn Mes'ûd'dan (Radıyallahü anhüm) da şâhidlerini verir. Bk. age., 11/18-19.
298 Mescidler
324/1194-Ebû Saîd el-Hudrfden (Radıyaiiaha anhy™
Hz. Peygamber (Satiaiiaha aleyhi ve seiiem) kıble tarafında balgam (bulaşığı) gördü ve onu bir çakılla sıyırdı/attı. Sonra da kişinin ön tarafına ya da sağ tarafına tükürmesini yasakladı ve şöyle dedi:
"O kişi (zor durumda ise) sol yanma ya da sol ayağının altına tükürüğünü atabilir."
325/1195-Ebû Saîd el-Hudrî'den (RadıyaiiaM anh):
797
7%
Seneo:
Sahih: Müsned, m/6, H.no: 10966; Buhâri, Salât, 33, 36, 38; Müslim, Mesâcid, 52; Nesâî, Mesâcid, 32, H.no:723; Ebû DâvM, Salât, 22, H.no:477; İbn Mâce, İkâme, 61, H.no:1022.
Bazı rivayetler ise hem Ebû Hüreyre hem de Ebû Saîd el-Hudrî'den (birlikte) nakledilir:
IH/58, H.no:lİ488; 111/93, H.no:11818-118l9; Ilİ/88, H.no:11776;S«Mn, Salât, 33-35; Müslim, Mesâcid, 52; İbn Mâce, Mesâcid, 10, H.no:761; Dârimî, Salât, 116, H.no:1405; Humeydî, 11/319, H.no:728.
71)7 Sened: «in j^i 'j. >ı> ^İ3i jıi o^ Jı > ^' ı&-
Sahih: Müsned, 111/24, H.no:11128; Benzer rivayetler için bk. IH/9, H.no:11006; IH/65, H.no:11567; Son hadisin senedinde Füleyh b. Süleyman vardır. Hadis bu râvi sebebiyle hasendir. Çünkü Füleyh sadûk sayılan ve epeyce hatası olan biridir. Bu rivayette hadisin tarihi hikâyesi de anlatılmaktadır. Hadisin lafzı şöyledir:
/it .Uı T^ jllı 1 .*'.'. i. l:!*ıL':'?'i A :-\<" liiı'.l'. .I'.c'.'.ı'iı * ı .'.'.'r *'\: \'-'S' Mu ''.'' '. ' !.'. ı:!*ı'
Mescidler_________________________________________________________299
Hurma dallarını eline almak Rasûlullah'm (Saitaiiahu aleyhi ve seiiem) hoşuna giderdi. Bir gün elinde onlardan bir dal olduğu hâlde mescide girdi, kıble tarafında birkaç balgam gördü ve onları yok edinceye kadar elindeki dal ile sildi/sürttü. Sonra kızgın bir şekilde insanlara döndü ve dedi ki:
"Sizden birisi bir kişinin kendisine dönmesini ve yüzüne tükürmesini arzu eder mi? Biriniz namaza kalktığında izzet ve celâl sahibi Rabbine yönelir, melek ise sağındadır. Bu nedenle ön tarafına ve sağ tarafına tükürmesin! (Tükürmek zorunda kalırsa) sol ayağının altına yada sol tarafına tükürüğünü bırakabilir. Ancak acil bir durum olur (tükürüğünü tutamazsa, tükürüğünü hemen elbisesinin bir kenarına alıp) işte böyle yapsın!" dedi ve ridasımn kenarını üst üste katladı.
(Râvi) Yahya (göstermek için) tükürüğünü elbisesinin bir kenarına bıraktı ve onu ovdu.798
AÇIKLAMA
Peygamberimiz'in karşılaştığı insanların bir kısmı eğitimsizdi, özellikle çölden gelenler kaba yapılan yanında, temizliğe dikkat etmemeleri ile biliniyordu. O günkü şartlarda mescid kumluktu ve herhangi bir sergi de bulunmamaktaydı. Kumluk olmasına rağmen Peygamberimiz mescidin temiz tutulmasını ister, balgam ve tükürük gibi pis maddeleri bazen bizzat kendisi temizler, yukarıdaki hadislerde geçtiği gibi insanları uyanr, bazen de onlan kıyametteki kötü son ile korkuturdu/uyarırdı:
RaSÛlullah (Sallatlaha aleyhi ve seüem) buyurdu ki:
•~* j-j *Lu'j öOJI çjt «I*- "J-i)l *L*J J""j ,j*
"Kim kıble tarafına tükürürse kıyamet günü bu tükürüğü iki gözünün (kaşının)
799
arasında olduğu hâlde gelir.
Müslim, Zühd, 74; Ebû DâvÛd, Salât, 22, H.no:480,485: Ek: Abdullah b. Şihhîr b. Avftan (Radıyallahii anh);
p **^ ^*": r*^ r J~"î r^-j Müsned, IV/25, H.no:16261; IV/25, H.no:16271 (Senedindeki Ali b. Âsim sebebiyle hasendir); IV/25, H.no: 16265; IV/25-26, H.no: 16265; Müslim, Mesâcid, 58-59; Nesâî, Mesâcid, 34, H.no:725; Ebû Dâvûd, Salât, 22, H.no:482..
798 Başka rivayetlerde Paygamberimizİn de böyle gösterdiği nakledilir ki râvi de aynısını göstermiştir. Bk. Buhâri, Salât, 33, 35, 36, 39; Nesâî, Taharet, 193
r" îbn Huzeyme, 111/83; Ebû DavÜd, Et'ıme, 40; İbn Hıbbân, IV/518; Beyhakî, 111/76 (Bk. Müsned Trc. 330/1200).
300_________________________________________________________Mescidler
Aynca Rasûlullah, imamlık yaparken tüküren kişiyi görünce; onu bir daha imam yapmayın, diye uyarmıştı.
Mescidde görülen balgam ya da tükürüğün yok edilmesini emretmişti. Hattâ bu temizliği hasene (sevap/iyilik) olarak nitelemişti.
Peygamberimiz özellikle kıble ve sağ tarafa tükürülme üzerinde durmakta ve insanları uyarmaktadır. Sol tarafa tükürülmesi ile ilgili ruhsatı o günkü şartlarda anlamak doğru olur. Eğitimsiz bazı çöl insanlarının tükürme problemlerini asgariye indirme ve kumluk olan zeminde onun yok edilmesini emretmekteydi. Bu şekildeki olayla ilgili rivayetler fazla bulunmamaktadır, bundan birkaç olay Üzerine Peygamberimİz'in onlan uyardığı anlaşılmaktadır. Bugün için mescidde öksürük vb. sebeplerle önlenmesi mümkün olmayan balgam ve sümüğün yok edilmesi, yere düşerse onu temizlemek ya da mendil içine alıp dışarı atmak şeklinde anlaşılır. Önemli olan mescidlerin temiz tutulmasıdır, her dönemin kendisine göre temizlik şekli vardır.
Allah mekândan münezzehtir, burada kıble tarafında şeklindeki izafet kıblenin önemine yapılan bir vurgudur.
Rasûlullah bu insanların her şeyleriyle ilgilenmiş ve toplumu rahatsız edecek konularda onları eğitmiştir. Bu eğitim burada tükürük vb. pisliklerin temizliği ile ilgili görülürken başka yerde soğan ve sarımsak yiyenlerin mescidlere gelmemelerini istemesi şeklinde tezahür etmektedir.
326/1196-Enes b. Mâlik'ten (Radıyaiiakü anhy.
800 Bk. Müsned Tre. H.no: 328/1198
aened:
Sahih: Müsned, Ilİ/109, H.no:12001; Benzer rivayetler için bk. IH/209, H.no:13115; 111/234, H.no:13384; III/277, H.no;13883; Bazı rivayetler ise değişik lâfızlarla nakledilir: III/173, H.no:I27U CiC4) lâfzı ile; III/274, H.no:1384I; IH/232, H.no:13367 (&#) lafzı ile; ni/289, H.no:14008; III/183, H.no: 12825-12826 ()£\) lâfzı ile; III/252, H.no:13581; III/212, H.no:13149 (.4 ı^J j*iJı «b ^ bıiî Jj ^Lj & Jjı j*> 4lı j^j U); III/238, H.no:13434 (ı^J);
Buhârî, Salât, 37; Müslim, Mesâcid, 56; Ebû Dâvûd, Salât, 22, H.no:474-475; Tirmizî, Cum'a. 49, H.no:572; Nesâî, Mesâcid, 30, H.no:721; Dârimî, Salât, 116, H.no:14Û2.
İbn Abbas'tan (Radıyallahü anhütnâj şahidi: Heysemî, hadisin Taberânî'nİn £v^a/'ında nakledildiğini, senedinde Muhammed b. Ebû Leylâ'nın bulunduğunu, bu râvinin de tenkid edildiğini belirtir. Bk. Mecma', 11/18.
EKrBUreyde'den {Radıyallahü anh) şahidi:
Bk. Müsned, V/354, H.no:22894; Benzer rivayet için bk. V/359, H.no:22933 Dâvûd, Edeb, 160, H.no:5242; İbn Huzeyme, 11/229, H.no: 1226.
Ebû Ümâme'den (Radıyallahü anh) şahidi için bk. 328/1198. hadis Ayrıca bir sonraki 327/1197. hadise bk.
Mescidler_________________________________________________________3(H
RasÛlUİIah (Sallallaha aleyhi ve sellem) dedi ki:
"Mescide balgam atmak büyük hatadır ve keffareti ise onu gömmektir/yok etmektir."
327/1197- Enes b. Mâlik'ten (Radıyallahü anh):m
Sahih: Müsned, Ilİ/109, H.no: 12002; Benzer rivayetler için bk. m/176, H.no:12745; 111/214, H.no:13176; m/234, H.no:13385; DI/273, H.no:13823; m/278, H.no: 13888; ffl/291, H.no:I4031; HI/269, H.no:13780; III/245, H.no:13501; IÜ/19I-192, H.no: 12926; ffl/188, H.no:12894:
tjij <-ji c-iJ jt tjC-i 'y- 'S-j ıiı U>£ *İj]ı jSj «S *Tj j' Ji-j > *o ^C1-V ftUJı Jİ f
j
IH/199-200, H.no: 13000; III/252, H.no:13581; 111/238, H.no:13434; Buhârî, Mevâkît, 8; Müslim, Mesâcid, 54; Dârimî, Salât, 116, H.no:1403. Bu konuda bir rivayet de şöyledir:
f, Mesâcid, 35, H.no:726; İbn Mâce, Mesâcid, 10, H.no:762.
Hadisin şâhidleri:
a-Ebû Saîd el-Hudrî'den (Radıyallahü anh) şahidi için bk.324/1194. hadis.
b-Târık b. Abdullah'tan (Radıyallahü anh) şahidi için bk.332/I202. hadis.
c-Huzeyfe'den (Radıyallahü anh) şahidi: Heysemî, hadisin Bezzâr tarafından nakledildiğini, râvilerinin sahih hadis ricali olduklarını belirtir. Bk. Mecma', ü/18-19.
d-Semüra b. CUndUb'den (Radıyallahü anh) şahidi: Heysemî, hadisin Bezzâr ve Taberânî-nin Kebîr'İnde nakledildiğini, senedinde zayıf olan Yusuf b. Hâtid es-Semtî'nin bulunduğunu belirtir. Bk. age., U/19,
e-îbn Ömer'den (Radıyallahü anhtimâ) şahidi için bk.322/1192. hadis. Ayrıca şöyle bir rivayet de nakledilin (ı+^u. orj j ^j üjüı j olüı f> ^uJi vi^j) Heysemî, hadisin Bezzâr tarafından nakledildiğini, senedinde Âsim b. Ömer'in bulunduğunu, bu râviyi BuhârTnin ve bir topluluğun zayıf saydığını, İbn Hıbbân'm ise Sikât'ında zikrettiğini belirtir. Bk. age., ü/19.
f-EbÛ Ümâme'den (Radıyallahü anh) şahidi:
Heysemî, hadisin Taberânfnin /iTefcrr'inde nakledildiğini, senedinde çok zayıf olan Cafer b. ez-Zübeyr'İn bulunduğunu belirtir. Ebû Ümâme'den nakledilen bir rivayet de şöyledir:
302_____________________________________________________Mescidler
Allah'ın Peygamberi (Saiiaiiahu aleyhi ve seium) şöyle dedi: "Sizden birisi namazdayken Rabbine yönelmiştir/ona yalvarmaktadır. (O hâlde öne tükürmediği gibi) kimse sağına da tükürmesin!"
(tyâvi) İbn Ca'fer ekledi: "Önüne ya da sağına tükürmez/tükürmesin. Ancak (2or durumdaysa) soluna ya da ayaklarının altına tükürüğünü bırakabilir."
328/1198-Ebû Ümâme'den (Radıyaüahü anhy.m
Rasûlullah (Saiiaiiaha aleyhi ve setiem) şöyle buyurdu:
"Mescide tükürmek günahtır, onu gömmek/yok etmek sevaptır."
329/1199-Ebû Saîd anlattı:804
i!j*J f
Heysemî, bu hadisin deTaberânî'nin Kebîr'indt nakledildiğini belirterek: "Senedinde zayıf o!an Ubeydullah b. Zahr ve AH b. Yezîd bulunmaktadır" der. Bk. age., 11/19. Ayrıca bir önceki 326/1196. hadise bk.
Sened: &\J çf »-1. i1 ._jıi ^,1 ı^i- ji\'} 'Jl 'J^S \îj^i v^*" 'Jt %'} öîi
Sahih: AfOnıet/, V/260, H.no:22144; Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, VHI/284, H.no:8091; Heysemî, hadisin Ahmed b. Hanbel ve Taberânî tarafından nakledildiğini, Ahmed b. Hanbel'in râvilerinin sika sayıldıklarını belirtir. Ebû Ümâme'den Taberânî'nin Kebîr'ındc sika kabul edilen râviler tarafından nakledilen bir başka rivayete de yer verir: (^u j——lı ^ ^ ^ i^ki *^j jij i^_i 41İJ*) Bk. Mecma', 11/18. Münzirî: "Ahmed b. Hanbel'in isnadında bir beis
yoktur" der. Bk.Terğîb, V125.
Enes'ten (Radıyallahüanh) şahidi İçin bk. 326/1196. hadis.
804 Sened: ji- / ıSİi. jıi ^>îı iidî ^1 Cji jıi J-tıi üji
Hasen: Müsned, III/490, H.no:15951; EbûDâvÛd, Salât, 22, H.no:484.
Mescidler_________________________________________________________303
Vasile b. Eska'ı (Radıyaiiaha anh) Dımeşk mescidinde namaz kılarken gördüm, sol ayağının altına tükürüğünü bıraktı, sonra ayağıyla sürttü/yok etti. Namazı bitince kendisine:
'Sen RasÛlullah'ın ashabından olduğun hâlde mescide tükürüğünü bırakıyorsun ha?' deyince şöyle cevap verdi:
'Rasûlullah'ı (Saiiaiiahu aleyhi ve sellem) bu şekilde yaparken gördüm.'
NOT: Bu rivayet zayıftır. Olabilir ki bu sahabî Rasûlullah'ı yukarıdaki hadislerde geçtiği gibi tarif ederken görmUş olabilir ve RasÛlullah'ın verdiği ruhsattan yararlanmıştır.
Ebû Fedâle Ferec b. Fedâle b. Nu'mân et-TenÛhî el-Kudâî eş-Şâmî (v. 177/793) zayıf bir râvîdir. Ebû Dâvûd, Tirmizî ve İbn Mâce ikişer, Ahmed b. Hanbel ise 24 rivayetini nakleder. Tİrmizî, bu râvi hakkjnda şunlan söyler: "Bazı hadis âlimleri râviyi tenkid etmişler, hafızası sebebiyle zayıf saymışlardır." Bk. Fİten, 38, H.no:2210; Ahmed Muhammed Şâkir bir başka hadisin tahricinde isnadının çok zayıf olduğunu, bunun sebebinin de Ferec b. Fedâle'nin "münkeru'l-hadis" bir râvi olarak zayıf kabul edildiğini belirtir. Bk. Müsned, 11/311, H.no:8087; 11/89, H.no:5626; 1/78, H.no:581; Çünkü Buhârî "münkeru'l-hadis" hükmü verir (bk. et-Târîhu'l-kebîr, IV/134; ed-Duafâ, s.29) ve "İbn Mehdî sonunda onu metruk saydı", "Abdurrahman ondan hadis nakletmezdi. Yahya b. Saîd'den münker hadisler nakleder" dedi. Bk. es-Sağir, s. 192, 199; Hamza Ahmed ise zayıflığı yesiru'd-da'f seviyesinde gördüğünü iddia eder. Bk. 11/477, H.no:10I33; Bennâ senedde Ebû Fedâle Ferec isminin tahrif yapılarak hatalı yazıldığını, doğrusunun Ferec b. Fedâle olduğunu, hadisin bir başka yerde geçtiğini tesbit edemediğini belirtir. Bk. Bulûğu'l-emânî, UI/59. Fakat durum Bennâ'nın belirttiği gibi değildir. Ebû Fedâle, Ferec'İn künyesidir. Ayrıca hadis Ebû Dâvûd'da da nakledilmektedir.
Ebû Sa'd ise mechûl sayılmış. Ebû Sa'd el-Hımyerî eş-Şâmî el-Hımsî'nin Ebû Dâvûd bir, Ahmed b. Hanbel üç rivayetini nakleder. Fakat bu râvî Ebû Saîd (Keysân) el-Makburî (v.100/718) olabilir. Çünkü Ebû Davud'un rivayetinde EbÛ Saîd olarak geçmektedir. Tirmizî'nin bir rivayetinde de Ferec b. Fedâle, Ebû Saîd el-Makburî'den nakleder. Ahmed Muhammed Şâkir nüshasında Ebû Saîd el-Medînî olarak geçer. Müsned, 11/311, H.no:8087; Heysemî ise Ebû Saîd el-Hımsî'yi tanımadığını, diğer râvilerinin sika olduklarını bildirir. Fakat Ferec b. Fedâle'yi gözünden kaçırmıştır. Bk. Mectna\ X/172. Heysemî eserinin bir başka yerinde Ferec b. Fedâle'yi sahih hadis ricalinden sayar (age., Ü7164). Bu büyük bir hatadır.
Abdullah b. Şihhîr b. Avf el-Âmirî'den (Radıyatlahü anh) şahidi için bk. 403/1273. hadis.
Sa'd'dan (Radıyaltahii anh) şahidi için bk. 321/1191. hadis.
Senedi zayıf olan hadis, sahih olan bu şâhİdleri ile hasen li ğayrihî seviyesine yükselir.
304 ____________________________________________________Mescidler
330/1200-Ebû Sehle Sâib b. Hallâd'dan (RadıyaiiaM anhy.m
Bir adam topluluğa imam olmuştu ve kıble tarafına tükürdü, Rasû-lullah da kendisine bakıyordu, o kişi namazı bitirince şöyle buyurdu:
"Bu kişi size bir daha namaz kıldırmasın!"
O kimse daha sonra namaz kıldırmak istedi. Onu engellediler ve bu konuda Rasûlullah'ın sözünü aktardılar. O adam bunu (duyduğunu) Rasûlullah-a aktarınca Rasûlullah şöyle dedi:
"Evet, (doğru.)"
(Râvi:) zannederim Rasûlullah (Saiiatiaha aleyhi ve seiiem) şöyle demişti:
"Sen izzet ve celâl sahibi Allah'a eziyet verdin (onun hoşlanmaacağı şeyi yaptın)."
331/1201-Ebû Zer'den (Radyaiiahu anhy.m
Hz. Peygamber <sattaiiahu aleyhi ve seiiem) dedi ki:
"Bana ümmetimin iyi ve kötü (bütün) amelleri gösterildi. Yoldan eziyet verici bir engeli kaldırmayı amellerinin güzelleri arasında buldum. Mes-cidde bir balgam olup da onun gömü I memesin İ/yok edilmemesini de amellerinin kötüleri arasında buldum."
805 Sened: '&'£<■ J jJC- '^ ^-&Jı '>><{* ^' _& 'J- ^jtijı Jt }p, 'j. ^j.j 'J âlı i> <£&■ jû olJ Sahih: Müsned, IV/56, H.no:16514; Ebû Dâvûd, Salât, 22, H.no:481 (İi^ âlı ^ ijÎI) lâfzı ile; Taberânî, el-Mu'cemü'l-evsat, VI/215, H.no:6221; İbn Hıbbân, IV/515, H.no:1636. İbn Ömer'den (Radıyallahü anhümâ) şahidi:
J*x VJ '^ <i J« ^ t/*^ J—ı "*"J pJ-J *J* İ' JU il 6yj A J« 1-+* i' ^>j s* jt i» a* je
V ju .^ j J>It İı J^-j w jut ,4-, u* İı j-, ^ı j| »ui JjSıı j—jı >i(i ^l J| j-jl ^ı »u
JİJ^İIj il o*iT* ,j-Ul f jî ^U cjtj ig-4
Heysemî, hadisin Taberânî tarafından (Abdullah b. Amr'dan?) nakledildiğini, senedindeki râvîlerin sika olduklarını belirtir. Bk. Mecma', 11/20. Münzirî isnadının ceyyid olduğunu söyler. Bk. Terğtb, 1/126. Bu hadisi Taberânfnin Mu'cem'İnde bulamadık. Eksik olan beş ciltten birinde olabilir.
Sened: Ji->ü j^i-Ui \? 'f'ı ı^j j^ij && '^ji J> ^î y- j^i y* ^i j* jufij üji- i^oii ıiii- juâ cii.
Sahih: Müsned, V/I78, H.no:21441; Benzer rivayetler için bk. V/178, H.no:21442; V/180, H.no: 21057/21459 CÂ' '"i ^-^ j *P **^ ■. >V >j » ^ ^ Jl-^1 ^ öjS; : f> jti) rivayet farklılığı ile; Müslim, Mesâcid, 57; İbn Mâce, Edeb, 7, H.no:3683; /*n Huzeyme, 11/276, H.no: 1308; EbÛAvâne, 1/406; Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, 11/291.
Mescidler 305
332/1202-Tank b. Abdullah (el-Muhâribî)'den (RadtyaiiaM anhy}01
Hz. Peygamber (Saiiaiiahu aleyhi ve seiiem) şöyle dedi:
"Namaz sırasında ön ve sağ tarafına tükürme! Namazı bitirdiğinde sol tarafın boşsa (ve zorda kalırsan) sol tarafına tükürebilirsin. Böyle olmadığında ise ayaklarının arasını açarsın ve tükürdüğünü orada sürtersin/yok edersin."
NOT: Mescidi balgam veya tükürükten koruma konusunda bk. 325/1195. hadisin açıklaması.
* Mescidleri Her Türlü Kötü Kokudan Korumak Gerekir
333/1203-Hz. Ömer (Radıyaitahu anh) bir hutbede dedi ki:
808
Sened: j-<s- 'J< ^hj (iâi> Jü j^*£ j* ~ç& cü Jt» >ü 'J, Hkİ tfîü-
Sahih: Mü'sned, VI/396, H.nö:27099; Benzer rivayetler için bk. VI/396, H.no:27098, 27100; Tirmizî, Cum'a, 49, H.no:571 (Tirrnizî: "Bu konuda Ebfî Saîd, İbn Ömer, Enes ve Ebû Hüreyre'den de nakiller vardır. Tarık'ın hadisi ise hasen-sahihtir" der ve Veki'İn: "Rib'î b. Hırâş İslâm'da hiçbir yalan söylemedi. Abdurrahman b. Mehdî'nin de: "Kûfelilerin en sikası Mansûr b. Mu'temir'dir"sözUnü nakleder); Nesâî, Mesâcid, 33, H.no:724; Ebû Dâvûd, Salât, 22, H.no:478; İbn Mâçe, İkâme, 61, H.no:102I; Taberânî, el-Mu'cemU'l-kebîr, VIII/312-314, H.no:8165, 8167-8172; el-Mu'cemü't-evsat, III/328, H.no:3307; IV/186, H.no:3331. Heysemî, hadisin Bezzâr tarafından nakledildiğini, râvilerinin sahih hadis ricali olduklarını belirtir. Bk. Mecma', VIII/114.
Hadisin Enes'ten ve diğer sahabeden (Radıyallahü anh) şahidi için 327/1997. hadisin tahricine bk. 808 Sened: ^^iı *iJi ^ Ji h'&> ^ ^ûûiîı o^Jı ^j j ^>C ^* ;Sıî eli- jû ^ 'J fdi ı3Îi. jû* ı3jû-
Sahih: Müsned, 1/15, H.no:89; Benzer rivayetler için bk. 1/49, H.no:341; 1/27-28, H.no:186; Müslim, Mesâcid, 78; Nesâî, Mesâcid, 17, H.no:706; İbn Mâce, İkâme, 58, H.no:1014; Et'ıme, 59, H.no:3363;
306_________________________________________________________Mescidler
'... Ey insanlar! Sizler şu iki bitkiden yiyorsunuz, ancak ben o ikisinin kötü olduğu kanaatindeyim; işte şu sarımsak ve soğan. Vallahi ben şahit oldum ki Rasûlullah bir kişide bu kötü kokuyu bulunca (uzaklaşmasını) emrederdi. O kişinin elinden tutulup, Baki* mezarlığına varacak şekilde uzaklaştırılırdı. Sizden kim onu yemek isterse (önce) pişirerek öldürsün/ kokusunu gidersin!'
334/1204-İbn Ömer'den (Radıyaiiahuanhumâ):m
Hz. Ali'den (Radıyallahü anh) şahidi:
Tirmizî, Et'ıme, 14, H.no:i808-1809; Ebû Dâvûd, Et'ıme, 40, H.no:3828.
Hadis uzunca bir rivayetin konumuz ile ilgili bir bölümüdür. Rivayetin asıl metni şöyledir:
Bu rivayet 198/11087. hadiste zikredilecektir.
Sened: ^ j* «m
Sahih: Müsned, 11/20, H.no:4715; Benzer bir rivayet:
&ı v juî pj\ Jfc '£) LiJi J- 'fL'j «& <ûı yb ^3ı jt- vi-j j( >i ^ı o* jjiî ^i- Jiı
Bk. ü/13, H.no:4619; öuftâ/f, Ezan, 160(ı%^ 'jjiü}J» ^ ı'jAi ai '^ 'fö'j '£■ ij> y Jb);
Mesâcid, 69; Ebû DâvOd, Et'ıme, 40, H.no:3825 (Hocası Ahmed b. Hanbel'den nakleder); İbn Mâce, îkâme, 58, H.no:1016; Dârimî, Et'ıme, 21, H.no:2059.
Senedde zikredilen Yahya b. Saîd b. Ferruh'un hocası, Nâfı'in talebesi Ubeydullah, Ubeydullah b. Ömer b. Hafs b. Asım b. Ömer b. Hattâb'dır (v. 147/764).
Hadisin şâhidleri:
a-Ebû Hüreyre'den (Radıyallahü anh) şahidi için bir sonraki 335/1205. hadise bk.
Mescidler_________________________________________________________307
b-Ebû Saîd'den (Radıyallahü anh) şahidi için bk,336/1206. hadis c-Câbir'den (Radıyallahü anh) şahidi için bk. 337/0207. hadis. d-Muğîre b. Şu'be'den {Radıyallahü anh} şahidi için bk. 338/0208. hadis. e-(EK) Enes b. Mâtik'ten (Radtyallahüanh) şahidi:
Bk Müsned, 111/186, H.no:12872; Buftârf, Ezan, 160, Et'ıme, 49; Müslim, Mesâcid, 70; Ebû Ya'lâ, VII/271, H.no:4291 (İsnadı çok zayıftır. Bk.Heysemî, Mectna', 11/17). f-(EK) Ma'kıl b. Yesar'dan (Radıyallahü anh) şahidi:
Bk Müsned, V/26, H.no:20180-20181; fiöyânf, D/331, H.no:1305 (İsnadı zayıftır). g-(EK) Ebû Sa'lebe el-Huşenî'den (Radıyaüahii anh) şahidi;
Bk Müsned, IV/194, H.no:17670; Taberânî, Müsnedü'ş-Şâmiyyîn, 11/183, 417, H.no:l 154,1613.
h-(EK) Ebû Eyyûb el-Ensârî'den (Radıyallahü anh) şahidi:
Bk Müsned, V/415, H.no:23409; V/416, H.no:23417-23418; V/417, H.no:23428; V/420, H.no:23460; V/414, H.no:23399; V/413, H.no:23396; Tayâlisî, s.80, H.no:589; Müslim, Eşribe, 170-171; Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, IV/153, H.no:3984.
i-(EK) Câbİr b. Semüra'dan (Radıyallahü anh) şahidi:
Bk MUsned, V/103-104, H.no:20888-20889; V/106, H.no:20921; V/94, H.no:20776
akleder. Bk. Mflwd, V/417, H.no;23428; A/üj/j/n, Eşribe, 170-171; Tirmiâ, Et'ıme, 13, I.no:1807 (Hasen-sahih).
308_________________________________________________________Mescidler
Hz. Peygamber (Saiiaiiaha aleyhi ve seiiem) şöyle dedi:
"Kim bu bitkiden yerse, kesinlikle mescidtere gelmesin!
.810
335/1205-Ebû Hüreyre'den {Radıyaiiahu anhy}
RaSUİUİIah (SallallahU aleyhi ve sellem) dedi kî:
"Kim şu bitkiden, yâni sarımsaktan yerse mescidlerimizde bize eziyet vermesin!"
§Başka bir yerde de şöyle dedi:
"...mescidferimize kesinlikle yaklaşmasın ve sanmsak kokusuyla bize eziyet vermesin!"
i-(EK) Ümmil Eyyûb el-Ensâriyye'den (Radıyallahü anhâ) şahidi:
j( oii-î J\ {iii. ±>fc cJj J\ \^k^-i jıîj çL.} -5i
Bk Müsned, VI/433, H.no:27315; Mükerreri için bk.VI/462, H.no:27494; Tirmizî, Et'ıme, 14, H.no:1810 (hasen-sahih-garib); îbn Mâce, Ei'ıme, 59, H.no:3364; Dârimî, Et'ıme, 21, H.no:2060.
j-Kurra el-Müzenî'den Radıyallahü anh) şahidi:
BkMuwd.IV/19, H.no:16200.
k-Huzeyfe'den (Radıyallahü anh) şahidi için bk. ( jis* 5ü i^J-ı iüjı ji «_^ı ;_^üı .i* ^ jsl ı>-
r, VII/307, H.no:2905. 1-Hz. Ali'den (Radıyallahü anh) şahidi için bk. Bezzâr, m/50, H.no:805 (ryiı ^) ziyadesi ile.
m-Aynca Hz.ömer'den (Radıyallahü anh) nakledilen mevkuf rivayet için bir önceki 333/1203. hadise bk.
810 Sened: v^J*1 jî1 o*- '&}■'}'■ cf s^* ^ j'jj11 ^*ı^-
Sahih: Müsned, 11/266, H.no:7599; Benzer rivayetler için bk. 11/264, H.no:7573; 11/429, H.no: 9509; Mâlik, VUkÛt, 30; Mto/im, Mesâcid, 71; An Atöce, İkâme, 58, H.no:1015; Abdürrezzâk, 1/445, H.no:1738; £"i>k Ka'ia, X/322-323,502, H.no:5916,6118 (İsnadları hasendir);
Hadisin şâhidleri için bir Önceki 334/1204. hadise bk.
Mesddler 309
336/1206-Ebû Saîd el-Hudrî'den (Radıyatiaha anh):*u
Hayber'in fethinden sonra daha dönmeden kendimizi bu bitki türünün (soğan/sanmsağın)812 içinde bulduk. İnsanlar aç olduğundan hepimiz o bitkiden çok fazla yedik, sonra mescide gittik. Rasûlullah (Saiiaiiaha aleyhi ve seiiem) mescidde (onun) kokusunu bulunca dedi ki:
"Kim bu kötü (kokulu) bitkiden bir şey yerse kesinlikle mescidimize yaklaşmasın!"
Bunun üzerine insanlar: 'Bu bitki haram kılındı, haram kılındı' diye konuştular. Onların konuşmaları RasÛlullah'a ulaşınca şöyle dedi:
"Gerçek şu ki Allah'ın helâl kıldığını haram kılma gibi bir yetkim yoktur. Ancak o, kokusundan hoşlanmadığım bir bitki türüdür."
AÇIKLAMA
Bu gibi rivayetlerden soğan ve sarımsak gibi bitkilerin kötü kokusu olsa da yenmelerinin helal olduğu anlaşılmaktadır. Ancak bize emredilen bu bitkiler yendiğinde toplum İçine ve mescidlere gidilmemesidir. Çünkü kokusu diğer insanlan rahatsız eder, sû-i zan ve nefret oluşturabilir ya da dedikoduya sebep olur. Bu bitkiler pişirilerek yenmeli ya da çiğ yenirse kokusu giderilmeli veya gidinceye kadar evde kalınmalıdır.
811 Sened: î>î
Sahih: Müsned, m/12, H.no:11026; Mükerreri için bk. ID760-61, H.no:11520; Benzer rivayet:
uf ^-
Bk. III/65, H.no:11566 (İsnadı hasendir. Çünkü Heysemî'nin de ifade ettiği gibi senedinde zayıf olduğu hâlde sika sayılan Bişr b. Harb bulunmaktadır. Bk. Mecma', VMS. Fakat 11026, hadisin senedi sahihtir. Dolayısıyla hasen li ğayrihî seviyesine yükselir); 111/70, H.no:11610 (Senedinde İbn Lehîa bulunmaktadır); 111/85, H.noıl 1744:
Müslim, Mesâcid, 76; £6« Dâvûd, Et'ıme, 40, H.no:3823; Tayâlisî, III/724, H.no: 2285 (Hadis sahihtir, ancak İsnadı zayıftır); Taberânî, Müsnedü'ş-Şâmiyyîn, 11/308, H.no: 1399; Ebû Ya'lâ, 11/410, H.no:1195; Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, 111/76. 812 Diğer rivayette bu bitki türü soğan ve sarımsak şeklinde açıklanmaktadır. Bk. Ahmed b. Hanbel, IH/65
310_________________________________________________________Mescidler
Ayrıca bu hadisten Rasûlullah'ın Allah'ın helal kıldıklannı haram kılma yetkisinin olmadığı anlaşılmaktadır. Rasûlullah'ın haram kıldığı şeyler kendi iradesiyle değil, bilâkis Allah'ın isteği ve emriyle olmuştur. Helal olan birtakım şeylerden Rasûlullah'ın hoşlanmadığı oluyordu şüphesiz. Bunları kendisi yemiyor, ancak yenmesini yasaklamıyordu, keler eti bunun en tipik örneğidir. Bazen de Peygamberimiz soğan ve sarımsak gibi maddelerin kötü kokulanyla başkalarını rahatsız etmesinden endişe ederek yenildiğinde insanların yanına çıkılmamasını tavsiye etmektedir. Bütün bunlar Müslümanların toplumsal sorumlulukların] ortaya koymaktadır.
337/1207-Câbir b. Abdullah (Rad.yaiiaha ««aj:813 Rasûlullah'ın (Saiiatiaha aleyhi ve seiiem) şöyle dediğini belirtti814: "Kim sarımsak ya da soğan yerse yanımızdan uzaklaşsın (ya da mescidimizden uzaklaşsın) ve evinde otursun! "
Sened: '^# j~J>-\ n'jy J. iiiiJi -£ Ji -^ 'J «jjı jŞ ^jijı ü> Jj- ^ \Cl.'} oı^iu yŞ 12!^ <uı xi 'J, j*
Sahih: Müsned, III/400, H.no:15236; Benzer rivayetler için bk. IH/387, H.no:15097:
Ol'^lj J^İ j, '£>. 'J,'} ^ j£j 4^ <İ» Jj> *^l İl ji, *> £)\ y\ lî^î ݱ. 'J illi L*>f ^rtjÂÎl 1&-
III/374, H.no: 14954 (^Jjiı i^ ^' il- ^İtf îiOİdı öjrıîj*^ ^>' *« iHÜı i^ijı ,i* ^. jrî ^); III/38O, H.no:15009 (u'o*^ j&i'yi }p +j Jb ;>Jüı .ü jrf^); III/397, H.no:15210 (Rubey' b.
Subeyh sebebiyle hasendir); Buhâri. Ezan, 160; Müslim, Mesâcid, 72-74; Nesât, Mesâcid, 16, H.no:705; Ebû Dâvûd, Et'ıme, 40, H.no:3822 ( U^ >C jLî djj g ü> J^ı > ^-ı>> «j ji; 'J %
'j;\ i'jj jj; pic ^î U-I jû ^tf v 'j- <frd Jü y jû ı^H ;/■ ;ij di i^ îıs* ^ıkul ^ Jı &/) jûî j^ ^. y
iî s-ij) ziyadesi İle; Tirmizî, Et'ıme, 13, H.no:1806 (Bu hadîs hasen-sahihdr. Bu konuda Hz.Ömer, Ebû Eyyûb, Ebû Hüreyre, Ebû Saîd, Câbir b. Semüra, Kurre b. İyâs el-MUzenî ve İbn Ömer'den nakiller vardır); İbn Mâce, Et'ıme, 59, H.no:3365; Humeydî, 11/537, 544, H.no:1278,1299; EbÛ Ya'lâ, IIV407, H.no:1889; IV/159,209, H.no:2226, 2321-2322. 814 (r*j) kelimesi burada şüphe için gelmemiştir. Zira bu kelime doğru ve gerçek olan iddia için kullanılır. Bundan dolayı belirtti, diye terceme edildi. Bk. Bennâ, age. TÎI/62
Mescidler 311
338/1208-Muğîre b. Şu'be'den
Sarımsak yedim, sonra Hz. Peygamber'in (Satiaihhu aleyhi ve seiiem) mescidine gittim ve bir rekat kılmış bir hâldeyken ona yetiştim. Namazı bitirince kalanı tamamlamaya kalktım, Rasûlullah sarımsak kokusunu alınca şöyle dedi:
"Kim bu bitki türünü yerse kokusu gidinceye kadar kesinlikle mescidimize yaklaşmasın!" Ben:
'Ey Allah'ın Rasûlü! Benim özrüm var. Elini bana ver!' dedim, vallahi onu müsamahalı buldum ve elini alıp yenimden sokarak göğsüme/karnıma ulaştırdım. Orayı (taşla) sanlı bulunca şöyle dedi:
"Senin gerçekten özrün var."
AÇIKLAMA
Araplar o dönemde aç kaldıklarında karınlarına taş sararlardı.816 Herhalde burada Muğîre b. Şu'be de çok açtı ve yiyecek bulamadığı için karnına taş bağlamıştı, zorda kaldığı için de sarımsak yemek zorunda kalmıştı.817 Peygamberimiz (Sallailahu aleyhi ve sellem). bu kokudan hoşlanmıyordu, ancak bu sahabî açlık içinde olduğu için onun özrünü anlayışla karşıladı. Rasûlullah açlık çeken aşırı fakirleri bazen kendisi yedirir- içirirdi, bazen de zengin sahabîlere bu görevi verirdi.
Bu rivayette aynca Rasûlullah'ın ne kadar mütevazı olduğu görülmektedir. O, insanlara hiç zorluk çıkartmaz ve hep uyumlu olmaya çalışırdı. Burada sahabî elini aldığı zaman hiç çekmemesi ve karşı koymaması onun mükemmel ahlâkının bir tezahürü değil midir?... Zira o bir Peygamber ve aynı zamanda da bir devlet başkanıydı, ancak en fakir sahabîye kadar herkesin derdiyle ilgilenmesi onun peygamber siretini ortaya koymakta ve ideal bir Müslüman'ın portresini çizmektedir.
Sened: >î).
Sahih: Müsned, IV/252, H.no:18l21; Benzer rivayetler için bk. IV/249, H.no:18093; Ebû DâvÛd, Et'ıme, 40, H.no:3826; Bennâ hadisi Tirmizî'ye de nisbet ederek isnadının ceyyid olduğunu söyler. Bk. Bülûğu'l-emânî, IH/63. Fakat biz Tirmizî'nin Sünen'inde bu hadisi bulamadık.
816 İbn Hacer, Fethu'l-Bân, VII/396
817 Bu açıklama için bk. İbnü'1-Esîr, Nihâye, m/244 (^W0 *nd.; Azimâbâdî, Avnü 'l-Ma 'bûd,YJ2\l
312_________________________________________________________Mescidler
* Mescidlerde Yasaklanan Diğer Şeyler
339/1209-Amr b. Şuayb babası yoluyla dedesi (Abdullah b. Amr)'dan
fllD
(Radıyallahü anhiim)'.
Rasûlûllah (Saiiatiahu aleyhi ve setiem) mescidde şiirlerin okunmasını, kayıp ilânı yapılmasını ve cuma günü namazdan önce halkalar kurulmasını yasakladı.
AÇIKLAMA
Bu hadiste mescidde yasaklanan üç şey bulunmaktadır:
1-Şiirlerin okunması: Bu yasağın nedeni sürekli olarak bunlarla meşgul olmak, mü'minleri ibadetten alıkoymak ya da mescidleri şiir panayırı hâline getirmek veya cahiliye türündeki şiirleri okumak, başkalarını hicvetmek olabilir. Ara sıra söylenen, güzel duygulan canlandıran ya da Allah ve Rasûlü'nün sevgisini hatırlatan veya İslâm'ı müdâfaa için söylenen şiir okumaları yasak değildir. Bunun en güzel örneği Hassan b. Sabit819 ve Ka'b b. Züheyr'in820 şiirleridir. Rasûlûllah (Sallaiiaha aleyhi ve setiem) mescidde şiir okuyan ve müşrikleri hicveden şiiri üzerine Hassan'a C^-j—aı ^ij~>. •■»? r+ui); "Allah'ım! Onu Kutsal Ruh (Cebrail) ile destekle!" diye dua etmişti.821
2-Kayıp ilânı: (üj) fiili Arapça'da yüksek sesle konuşmak, okumak manalarına gelir. Mescidlerde yüksek sesle bu şekilde arama yapmak, kayıp ilânları vermek, ibadet eden mü'minlerin huzurunu kaçırır, dikkatlerini dağıtır. Ancak bazı âlimler Mescid-İ Harâm'da ilân caizdir, çünkü gelen hacıların ihtiyacı olabilir, dediler. En güzeli ihtiyaç olmadıkça mescidlerde yüksek sesle konuşmaktan ve kendi meselelerimizle mü'minleri mescidde oyalamaktan kaçınmaktır.822
Sened: »öi- 'j* m j* v**^
Sahih: Müsned, lî/179, H.no:6676; Tirmizî, Salât, 123, H.no:322 (Abdullah b. Amr b. Âs'ın rivayeti hasendir. Bu konuda Büreyde, Câbir ve EnesHen nakiller vardır); Ebû Dâvûd, Salât, 214, H.no:1079 (>A) yerine (^Lâı) lâfzı ile; Nesâî, Mesâcid, 22-23, H.no:712-713; İbn Mâce, Mesâcid, 5, 11, H.no;749,766; İkâme, 96, H.no:l 133.
Amr b. Şuayb b. Muhammed b. Abdullah b. Amr b. Âs'ın rivayetlerinin değerlendirmesi için bk. 59/256 ve 372/680. hadislere bk.
Ayrıca bir sonraki 340/1210. hadise bk. m İbn Hacer, Fethu'l-Bâri, 1/549; Mübârekpûrî, Tuhfetü'l-ahvezU 11/229;
820 Taberânt, XIX/177; Hâkim, III/670-673 (H.no: 6477-6478); Heysemî, Mecma', IX/393
821 Buharı, Salât, 68; Müslim, Fedai!ü's-sahâbe, 151, 152, 157; Nesâî, Mesâcid, 24; Ahmed b. Hanbel, V/22
822 İbn Hacer, age., V/88; Azimâbâdî, Avnü'l-Ma'bûd, 11/97
Mescidler ___________________________________________________313
3-Cuma günü halkalar kurmak: Burada Müslümanların saflarını ayırmak, yolu daraltmak veya dedikodu gibi faydasız şeylerle uğraşmak yasaklanmıştır.823
340/1210- Amr b. Şuayb babası yoluyla dedesi (Abdullah b. Amr)'dan
(Radıyallahü anhünt)'.
Rasûlullah (Saiiaiiaha aleyhi ve seüem) mescidlerde ahm-satım825 yapmayı yasakladı.
341/1211-Ebû Hüreyre'den (Radıyallahü anhy.m Rasûlullah'in (Saiiatiaku aleyhi ve seiiem) şöyle dediğini duydum: "Kim bir kişinin mescidde kayıp ilânı için bağırdığını duyarsa: "Allah sana onu geri vermesini' desin. Çünkü mescidler bunun için yapılmadı."
823 Bennâ, age., IJI/64
J
4 Sened: jjü jî «i» j£ jW j* v^ ^ ^ f
Sahih: Müsned, 11/212, H.no':6991;
Senedindeki Üsâme b. Zeyd b. Eşlem el-Adevî el-Medenî sadûk biridir. Bazen hata yapar. Buhârî bir yerde, Müslim ise 25 yerde rivayetlerini mütâbaat ile alır. Tirmizî 10, Nesâî 4, Ebû Dâvûd 28, tbn Mâce 20, Dârimî 5 ve Ahmed b. Hanbel 77 rivayetini nakleder. Tirmizî aynı senedle (Jvl* J âlı jl* 'j- y ^* ■J^. 'Ji /^i- ^Jjb- jjj 'J ücJ ti'j?.' âlı x* ır>î) nakledilen farklı bir
hadis İçin "hasen-sahih" hükmü verir. Bk. Sünen, Edeb, H.no:2752. Tirmizî burada İbn Amr'dan işittiği kesin olduğu için "hasen-sahih" demiştir.
Ayrıca bir önceki 339/1209. hadise bk.
825 Metinde satış-ahş şeklinde gelmiştir, ancak Türkçe'de meşhur olan ahm-satım şekliyle çevirilmiştir.
Sened: ;>]^ ıifi*ı< 3 s&i. J'y # ■& ^ ^'J^ Jyî >j^-G' $ iıX^ jıî •'£- cii- isJu3i ^-°)\ ■& $ ı&-Sahih: Müsned, DV349, H.no:8572; Benzer rivayet için bk. lİ/420, H.no:941 İ; Müslim, Mesâcid, 79 di & Gİj V); Ebû Dâvûd, Salât, 21, H.no:473; tbn Mâce, Mesâcid, 11, H.no:767. Tirmizî ve pârîmî'nİn rivayetleri şöyledir:
, BüyÛ', 76, H.no:1321 (hasen-garib); Dârimî, Salât, 118, H.no:1408.
314 Mescidler
342/1212-Süleyman b. Bürde babasından (Radıyatlaka anh) nakletti:827 Bir bedevi mescidde:
'Sabah vaktinden sonra kızıl bir deve (kaybettiğini) kim ilân etti?' deyince,
RaSÛlUİlah (Sallallahü aleyhi ve sellem) ŞÖyle dedi:
"Onu bulamayasın! Onu bulamayasın! Onu bulamayasın! Bu (kutsal) yerler/mescidler828 yapılma gayeleri için bina edildi, (bunlar için değil)."
343/1213-Hakîm b. Hizâm'dan (Radıyaiiahu anhy.
829
827 Sened: ji's 'J ûît Cİi- jı^i. ı&- Vû jiji> j^')\ 'j *iı ili &-
Sahih: Müsned, V/360, H.no:22940; Benzer rivayet için bk. V/361, H.no:22947; Müslim, Mesâcid, 80-81 Hadisin başında şöyle bir ziyâde vardır: (;ÎC '^J} & *£" J* ^ J^ ü il; ^ı>( *ıi
... jj^^Uı v^'ö; t*lj Ji'jlî v-^0 "Hz. Peygamber sabah namazını kıldıktan sonra bir bedevi geldi.
Mescidin kapısından başını soktu..." ziyadesi ile; tbn Mâce, Mesâcid, 11, H.no:765.
828 (Râvi) MUemmil: Mescidler, lafzını zikretti.
aened: ^-aJı ^jı ^* j, iJçi\ j* jp& <i)ı a* j, j^^ la^ ^/j uı>-
Hasen: Müsned, III/434, H.no:I5516; Diğer rivayet için bk. III/434, H.no:15517 (Bu mevkuf rivayetin senedi şöyledir: ;i>- J ^ ^ î^, ^ >j > ^i)i i3Ü ^CLi CÜ); £60 Ddvûrf, Hudûd,
37, H.no:4490; tbn Ebî Şeybe, V/526, H.no:28647; Dârekutnî, ni/86; Taberânî, e/-Mu'cemü'l'kebîr, III/204, H.no:3I31.
Mescidler______________________________________________________________315
RasÛlullah (Sallatlahü aleyhi ve sellem) buyurdu ki:
"Mescidlerde hadler (cezalar) uygulanmaz ve kısas hakkı alınmaz."
§(Başka tarikle gelen rivayet) Hakîm b. Hizam'dan:
Dedi ki:
"Mescidler (mabed olduğundan) içlerinde şiirler okunmaz, hadler (ağır cezalar) uygulanmaz ve kısas hakkı alınmaz."
(Abdullah ekledi): Babam (Ahmed b. Hanbeİ) şöyle dedi: O bu rivayeti, merfÛ (Rasûlullah'ın sözü) olarak nakletmedi, (Râvi) Haccac'ı kastediyordu.
Birinci rivayetin senedindeki Abbas b. Abdurrahman el-Medent isimli râvi meçhul biridir. Fakat İkinci seneddeki râvi Züfer b. Vesîme b. Mâlik mütâbiidir. İbn Hacer hadisin İsnadının zayıf olduğunu söyler. Bk. Bülûğu'l-merâm, H.no:24l. Emîr San'ânî İse şunları söyler: "Hadisi Hâkim, Îbnü's-Seken, Ahmed b. Hanbeİ, Dârekutnî ve Beyhakî nakleder. İbn HacerTelhîs'te hadisin isnadında bir beisin olmadığını belirtir." Bk.Sübülü's-selâm, 1/322.
Hadisin şâhidleri: ' a-Cübeyr b. Mut'ım'den (ftadıyaltahü anh) şahidi: (j*lj.ı j j^jJ-ı rız^)
Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, 11/139, H.no:1590; Ayrıca bk. Abdürrezzâk, 1/437, H.no: 1709; Bezzâr, VÜI/373, H.no:3453; Heysemî, hadisin Taberânî tarafından nakledildiğini, senedinde zayıf olan Vâkıdî'nin bulunduğunu söyler. Bk. Mecma', 11/25. Eserinin bîr başka yerinde ise hadisin Bezzâr tarafından nakledildiğini, senedinde tedlisi sebebiyle zayıf sayılan Vâkıdî'nin bulunduğunu fakat sema ve tahdisini açıkça belirttiğini İfade eder. Bk. age., VI/282.
b-İbn Abbas'tan (Radıyallahü anhiimâ) şahidi: {ji% jJı> jâf'% -u-CJı j ijiijı fûf H)
Tirmizî, Diyât, 9, H.no: 1401 (Senedindeki İsmail b. Müslim el-Mekkî'nin hafızası sebebiyle bazı âlimler tenkid ederler); İbn Mâce, Hudûd, 31, H.no:2599; Dârimî, Diyât, 6, H.no:2362; Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, XI/5, H.no:I0846; Dârekutnî, III/I41-142; Hâkim, IV/410, H.no:8104; Beyhakî, es-Sünenü'l-kÜbrâ, VIII/39 (hasen).
c-Abdullah b. Amr b. Âs'tan (Radıyallahü anhümâ) şahidi: İbn Mâce, Hudûd, 31, H.no: 2600 (Bûsırî senedinde İbn Lehîa'mn bulunduğunu, bu zatın zayıf müdellis olduğunu, ayrıca seneddeki Muhammed b. Aclan'm da müdellis olduğunu belirtir).
316 Mescidter
344/1214-Süfyan'ın kızı Ümmü Osman'dan (RadıyaiiaM anhamâ) (ki o, Ümmü Benî Şeybe'dir, (Râvilerden) Muhammed b. Abdurrahman da onun Rasûlullah'a biat ettiğini söyledi):830
Rasûlullah (Sattaiiahüaleyhi ve seiiem) Şeybe'yi çağırdı, o da (geldi ve) Kabe'yi açtı. Hz. Peygamber içeri girdi, (namaz kıldıktan sonra) geri döndü ve çıktı. Tekrar gelmesi için Şeybe'ye Rasûlullah'ın elçisi gitti. Şeybe de geri döndü. (Hz. Peygamber) onun yanına geldi ve dedi ki:
"Ben Kabe'de (asılmış) boynuz gördüm/onu gizle!"
(Râvi) Mansur'dan gelen rivayette Süfyan'm kızı Ümmü Osman dedi ki: Hz. Peygamber (yukarıdaki hadiste geçen sözü) dedi (ve ekledi): "Gerçek şu ki Kabe'de namaz kılanları meşgul edecek bir şey bulunmaması gerekir."
Sened: jUi pf 'J* öt 'y- J^j-J\ & jj ı*£* \f- o***^1 •*** 'J< -1**** ^^' Jü *î" ■£ ^J^' J
Hasen: Müsned, IV/68, H.no:16589; Mükerrer için bk. V/379-380, Rno:23113; İkinci rivayet: IV/^8, H.no:16590; Mükerrer için bk. V/380, H.no:23114 (Senedi: '^ ^ jıi jçû. ci^
); Ebâ Düvû(/,Menâsik, 93, H.no:203Û:
y -j'^i y
Abdürrezzâk, V/96-88, H.no:9081-9083; /^n Ebî Şeybe, 1/399, H.no:4584; Humeydî, i/257, H.no:565; Tahâvî, £er/m meâni'l-âsâr, 1/392; Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr. IX/62, H.no:83?6.
Birinci rivayetin senedindeki Muhammed b. Abdurrahman b. Talha el-Abderî zayıf biridir. İbn Hıbbân Sikat'ında zikreder. Fakat, Dârekutnî: "münkeru'l-hadis" derken, İbn Adiy: "Zayıftır, hadis hırsızlığı yapar" der. Ahmed b. Hanbel de bu rivayetinden başka bir naklini vermez. Dİger (sahih) rivayetlerde bu râvi yer almamaktadır. Dolayısıyla bu senedi ile hadis hasen seviyesine yükselir.
Safiyye bt. Şeybe b. Osman el-Abderiyye, Abdüddâr oğulianndandır. Sahabeden oluşunda ihtilâf bulunmaktadır. Bk.İbnü'1-Esîrei-Cezerî, Üsdü'l-ğâbe,VüjnO-n UTrc.no; 1066.
Mescidler_________________________________________________________317
Şİkinci tarikle gelen rivayet:
Şeybe'nin kızı Safıyye Ümmü Mansur anlattı: Ev ahalisinin hepsini doğuran Benî Süleym'den bir kadının831 bana haber verdiğine göre:
Rasûlullah Osman b. Talha'ya haber gönderdi. (Râvi bir keresinde de dedi ki: Bu kadın Osman b. Talha'ya: Hz. Peygamber seni niçin çağırdı, diye sorunca o, şöyle anlattı:
Rasûlullah (beni çağırdı)832 ve dedi ki: "
"Ben Kabe'ye girdiğimde koçun iki boynuzunu görmüştüm. Onun gizlenmesini emretmeyi unuttum. Onları gizle! Çünkü Kabe'de namaz kılanı meşgul edecek bir şeyin bulunması uygun olmaz."
Süfyan şöyle dedi: (Haccac'ın mancınıkları ile) Kabe yanıncaya kadar koçun iki boynuzu Kabe'de kalmaya devam etti, yangında o ikisi de yandı.
AÇIKLAMA
Kabe'de saklanan koç boynuzlan Hz. İsmail yerine kurban edilmesi için gönderilen koçun boynuzlan olabilir. Hafız İbn Hacer bu rivayetlerin kurban edilmek istenenin Hz. İsmail olduğunu gösterdiğini ve çoğunluğun görüşünün bu şekilde olduğunu, ancak âlimlerden küçük bir azınlığın da kurban edilmek istenenin Hz. îshak olduğunu söylediklerini, ancak bunun zayıf bir ihtimal olduğunu delillerle açıklar.833
Bu boynuzlann Rasûlullah'ın (Sallailahu aleyhi ve seltem) Mekke'yi fethetmesine kadar Kabe'nin dışında, kıble tarafında asılı olduğu nakledilmektedir.
Kabe'ye mancınık isabeti Yezid b. Muâviye'nin saltanatı zamanında olmuştur. Hicaz bölgesindeki Müslümanlann biat ettiği halife Abdullah b. Zübeyr uzun süre Emevî hanedanına karşı mücadele verdi. En son Haccâc'ın orduları bu bölgeyi sardı, insanların dış dünya ile irtibatlarını kesti, attığı mancınıklar Kabe'de de yangın çıkmasına sebep oldu. Bu yangında Kabe yandı ve yıkıldı.835
Buradaki iki rivayette Kabe'yi açan kişiler farklı olarak nakledildi. Biri Şeybe, diğeri de Osman b. Talha. Ancak diğer rivayetlerin hepsinde kapıyı açan Osman b. Talha olarak geçmektedir, doğrusu da o olsa gerek. Zira Osman b. Talha'nın Kabe'de Hicâb görevi vardı.
Bu olay h. 8. yılında Mekke'nin fethi döneminde gerçekleşmişti.
Söz konusu hadislerden, mescidlerde namaz kılanları meşgul edecek şeylerin bulunmasının doğru olmadığı ve gizlenmesi gerektiği anlaşılmaktadır.
831 Bu kadın Süfyan'm kızı Ümmü Osman'dır ki bir Önceki rivayette Ümmü Benî Kebşe olarak geçer. Bk. Bennâ, age., 111/66
832 Bu sözün Rasûlullah'ın olduğu diğer rivayetlerde daha açık. Bk. Abdurrezzak, V/88; Humeydî, Müsned, 1/257; Ahmed b. Amr eş-Şeybânî, el-Âhâd ve'l-mesânî, 1/436
833 İbn Hacer, Fethu'l-Bari, KII/378 ™ Abdurrezzak, V/86
835 Bu olayla ilgili geniş açıklama için bk. Müsned Trc. 95/965. hadisin açıklaması.
836 Bennâ, age., 111/66-67
318 Mescidler
345/1215-Enes b. Mâlik'ten (Radıyaitaha anhy}37
RaSÛlullah (Saltallahü aleyhi ve sellem) dedi ki:
"İnsanlar mescidi e rde/mescidleri ile838 övünmedikçe kıyamet kopmaz."
AÇIKLAMA
Kıyamet alâmetlerinden birisi de Müslümanlar'in cahiliye âdetlerine birer birer dönmesidir. Bu âdetlerden öne çıkanı kibir ve övünmektir. İnsanlar birbirlerine mallarıyla üstünlük sağlamaya çalışırlar. Hattâ bu o dereceye varır ki yaptıkları mescidler, bunların çokluğu ve içlerinin süslemeleriyle övünmeye başlarlar.
Yukarıdaki rivayetin başka tariklerinde mescidlerin çokluğu ile övünme olduğu, ancak onları yaşatma kaygılarının olmadığı ya da az olduğu belirtilir.839
Arapça'da (^—*) fiili yapmak ve yaşatmak manalarına gelir. Rabbimiz şöyle buyurur:
^ A f İf ^ â $ & fo J xj. 'j^ ti;
"Allah'ın mescidlerini ancak Allah'a ve âhiret gününe iman eden, namaz kılan, zekât veren ve Allah'tan başkasından korkmayan insanlar bina eder/yaşatır. İşte onlar hidayete erenlerden olduğu umulan kişilerdir." (Tevbe9/18)
Son dönemlerde insanların mescidlerin çokluğu ve süslemeleriyle öğünme-leri ve yaşatma kaygılarının az olması oralarda ibadet ve zikir gibi ibadetlerin terk edilmesi şeklinde anlaşılmaktadır.840
Müslümanların olaylara kapitalist bir mantıkla yaklaşmaları İslâm'ın getirdiği tüm güzelliklerin yok olmasına sebep olmaktadır; İslâm yardımlaşma, merhamet ve gösterişten uzak sade bir yaşamı emreder. İslâm için önemli olan insandır ve yatırım insana olmalıdır. Madde insanlığın hizmetinde olmadığında, insanlık maddeye hizmet eder ve onun için var olma kavgası verir hâle gelir. Bu durumda insan olma vasfı kaybedilir ve doğrunun egemenliği yerine hayvanlar âleminde var olan kuvvetin egemenliği tehlikesi ortaya çıkar.
837 Sened: >& J j* '*>£ y- IX. 'J iCU ısii- -u^. Ji t&-
Sahih: Müsned, III/145, H.no:12412; Benzer rivayetler için bk. m/134, H.no:12320; III/152, H.no:12476; III/230, H.no:13337; III/283, H.no:13953; Nesâî, Mesâcid, 2, H.no:687 ( v>( > ütİJi); Ebû DâvÛd, Salât, 12, H.no:449; îbn Mâce, Mesâcid, 2, H.no:739; Dârimî, Salât, 123, H.no:1415; Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, 1/259, H.no:752; el-Mu'cemü'l-evsat, VIII/222, H.no:8460\ el-Mu'cemu's-sağîr, 11/235, H.no: 1087.
838 Bennâ, age., 111/67
839 Bk. Buharî, Salat, 62; îbn EbîŞeybe, 1/274; İbn Huzeyme, 11/281;
840 İbn Hacer, Fethu'l-Bârİ, 1/539-540
Mescidler_________________________________________________________319
Her konuda olduğu gibi mescid yapımında esas olan sade yapılmasıdır. Ra-sûlullah döneminde bunun en güzel örneği görülür. Medine mescidinin duvarları kerpiç ve tavanı ile direkleri hurma dallanndandı. Hz. Ebû Bekir döneminde bu şekilde kaldı. Hz. Ömer döneminde mescid dar gelince kerpiç ve hurma dallarıyla genişletildi. Hz. Osman döneminde ise çok büyük ilâveler oldu, duvarları nakışlı taşlar ve kireçle yapıldı. Direkleri de nakışlı taşlardan yapılıp, tavanı sâc'la (abanoz ağacı/hind çınarı) ile kaplandı.841 Ancak nakışlı taşların getirilmesi Hz. Osman'ın emriyle olmamış, bu taşlar bazı civar bölgelerden getirilmiş ve nakışlan bozulmamıştır. Hz. Osman dönemindeki bu yapı hadiste yasaklanan süs ve övünme sınırı içinde olmasa da bazı sahabiler tarafından tenkid edilmiştir.842
İslâm sade ve temiz bir dindir. Rasûlullah'ın hayatı böyleydi ve bizlerin de temiz ve sade bir hayat yaşaması gerekir.
346/1216-Hadramî b. Lâhık Ensâr'dan bir kişiden (Radıyaiiahüanh) nakletti:
843
841 Ebû Davûd, Salât, 12
842 Muhammed Hasan Şürrab, el-Medinelü'l-münevvere, 11/279,281; Muhammed es-Seyyid el-Vekil, el-Mescidü'n-Nebevî abre't-tarih, 91-100
843 Sened: ^ J( Ji J~i > İj£Uı ££J- Jfc j^Oı ts'İi
Sahih: Müsned, V/410, H.no:23377; Heysemî, senedindeki râvilerin sika sayıldıklarını belirtir. Bk. Mecma', 11/20.
Ensâr'dan biri olarak bahsedilen sahâbî Ebû Eyyûb el-Ensârî olabilir. Bir sonraki 347/1217. hadise bk.
Hadrâmî b. Lâhık et-Temîmî el-Yemâmî, İbn Hıbbân'in Sikât'ında yer alır. Ibn Adiy: "Hakkında bir beis görmüyorum" der. Yahya b. Ebû Kesîr'in hocasıdır. Nesâî ve Ebû Dâvûd birer, Ahmed b. Hanbel ise yedi rivayetini nakleder. Zehebî: "Sika sayıldı" derken, İbn Hacer: "Bir beis yok" der. Bk. Kâşif, Trc.no:l 139; Takrîb, Trc.no:1396.
Hadisin şâhidleri:
a-Ebû Eyyûb el-Ensârî'den (Radıyallahüanh) şahidi için bir sonraki 347/1217. hadise bk.
b-Ebû Ümâme'den (Radıyallahil anh) nakledilen rivayet:
(Ebû Müslim anlatıyor: Ebû Ümâme'nin (Radıyaltahü anh) yanma girdim, kendisi mescidde üzerindeki biti/böceği alıp çakılların içine gömüyordu.) Bk. 208/516. hadis (Müsned, V/263, H.no:22173; İbn Ebî Şeybe, Musannef, 11/145, H.no:7490-7491; Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, VIII/266, H.no:8032; Beyhakî, Şuabü't-îmân, 111/14, H.no:2736).
c-Ebû Hüreyre'den (Radıyallahü anh) şahidi: (ı+i-üi j*_j.ı j <lüı ^^î j*j \»\)
Peygamber efendimiz şöyle buyuruyor: "Sizden biri mesciddeyken bit bulursa onu gömsün/imha etsin." Taberânî, el-Mu'cemü'l-evsat, 11/46, H.no:1197; Heysemî, hadisin Bezzâr ve Taberânî'nin Evsafında ise (*^ W-Wjt) ziyadesi ile nakledildiğini, senedinde zayıf olan Yusuf b. Hâlid es-Semtî'nin bulunduğunu söyler. Bk. age., 11/20.
320_________________________________________________________Mescidler
RasÛlullah (Saitaiiaha aleyhi ve seiiem) şöyle dedi:
"Biriniz elbisesinde bit bulduğunda, (mescidden çıkıncaya kadar) onu elbisesinde tutsun ve mescide atmasın!"
347/1217-Ebû Eyyûb el-Ensârî'den (Radıyattahu anh):m Bir kişi elbisesinde bit buldu ve mescide atmak için onu aldığı o anda RasÛlullah (Saiiaiiahu aleyhi ve seiiem) ona şöyle dedi:
"Böyle yapma! Mescidden çıkıncaya kadar onu elbisende tut!"
d-Muâz b. Cebel'den (Radıyallahii anh) şahidi (sahâbî fiilini gösteren mevkuf bir rivayet):
Mâlik b. Yehâmir anlatıyor: "Muâz b. Cebel'i mescidde bit ve pire öldürürken gördüm." Ibn EbîŞeybe, n/145, H.no:7482; TaberSnî, el-Mu'cemü'l-kebîr, XX/35, H.no:51. Heysemî, Taberânî'nin Kebir'inde naklettiği rivayetin senedindeki râvilerin sika sayıldıklarını belirtir. Bk. age., 11/20.
Hadislerin değerlendirmesi İçin bk. Aclûnî, Keşfii'l-hafâ, 11/416. Sened: jl'j j* SU jlî 'j, ga 'J^ /f ^'ı J^ *uı 4İ J ı^İİ. 'ji- 'j\^L\ 'J, ilki üii. ji* 'J ilki ü'ik
Hasen: Müsned, V/419, H.no:23448; Hüseynî, el-Beyân ve't-ta'rif, 11/283; Heysemî, senedindeki râvilerin sika olduklarını, fakat müdellis olan Muhammed b. İshak'm an'ane ile rivayet ettiğini belirtir. Bk. Mecma', 11/20. Ayrıca hadisin senedinde Kureyş'ten Mekkeli şeyhin ismi açıklanmamıştır. Senedindeki ibhamhk sebebiyle de hadisin senedi zayıftır. Fakat bir önceki 346/1216. hadis ile hasen li ğayrihî seviyesine yükselir. Seneddeki müphem râvİ bir, önceki hadisin senedindeki Hadrâmî b. Lâhık olabilir. Bu İsim doğru İse bir önceki rivayette olduğu gibi hadis sahih kabul edilir.
Ayrıca bazı Müsned nüshalarında Ebû Eyyûb el-Ensârî'nin ismi zikredilmemektedir. Bennâ'nm tertibinde de bu eksiklik görülmektedir.
Hadisin şâhidleri için bir önceki 346/1216. hadisin tahricine bk.
Mescidier 321
348/1218-Enes b. Mâlik'ten fiuuhyaiiaha anh):wi
Rasülullah (Saiiaüahü aleyhi ve seüem) mescidde oturuyordu ve ashabı da kendisiyle beraberdi. O anda mescide bir bedevi geldi ve bevletmeye başladı. Ashabı hemen:
'Yapma! Yapma!' dediler. Rasülullah:
"Enge! olmayın! Onu bırakın!" dedi ve o kişiyi bıraktılar. (Sonra) Rasülullah o kişiyi yanına çağırdı ve şöyle dedi:
"Mescidlere pislik, idrar ve tuvalet ihtiyacının atılması uygun/doğru değildir."
AÇIKLAMA
Peygamberimiz eğitimsiz kişilere karşı müsamahalıydı. Çölden gelen bu insanlar zaman zaman hata yapıyorlardı. Rasülullah her seferinde onlara bu yaptıklarının hata olduğunu anlatıyor ve kendilerini tatlı bir dille ikna ediyordu.
O dönemde Rasûlullah'ın mescidi kumluktu ve dökülen bir kova su ile idrarın kaybolma/temizlenme imkânı vardı. Eğer burada Rasülullah sahabenin o kişiye karşı hareketine mani olmasaydı belki o bedevi linç edilecekti, tıbbî yönden de hastalanma ihtimali vardı. Bütün bunlar Rasûlullah'ın olgun tavırlarıyla halledilmiş oldu.
§Bu konuda geçen hadislerden mescidlerde yasaklanan şeylerin şunlar olduğu anlaşılmaktadır:
1-Ahm-satım gibi ticarî işler,
2-Kayıp ilânında bulunmak,
3-Sürekli olarak ya da İslâm'a aykırı olan şiirler okumak,
4-Cuma günleri Müslümanların geçeceği yerlere halkalar kurmak ve dedikodu yapıp, boş şeylerle uğraşmak,
5-Tükürük ve balgam gibi tiksindirici maddeleri atmak,
6-İdrar gibi pis maddeleri atmak,
7-Bit gibi haşeratı oraya atmak,
8-Oralan aşırı süslemek ve ümmetin malım israf etmek,
9-Bu binalarla başka Müslümanlara karşı övünmek, gurur vesilesi yapmak,
Sened: ii
Sahih: Miİsned, 111/191, H.no:12919; Benzer rivayetler için bk. 111/226, H.no: 13301; İli/167, H.no:12645; III/UO-111, H.no:12021; m/114, H.no: 12071; Mâlik, Taharet, 111; Buhârî, Vudû', 57; Edeb, 35; Müslim, Taharet, 98-100; Ebû Dâvûd, Taharet, 136, H.no:380; Nesâî, Taharet, Mİyâh, 2, H.no:328; Tirmizî, Taharet, 112, H.no:147-148 (hasen-sahih); îbn Mâce, Taharet, 78, H.no:528; Dârimî. Vudû1,62, H.no:746.
Ebû Hüreyre'den (Radıyallahü anlı) şahidi için bk.47/355. hadis.
Hadis daha Önce zikredildi. Bk. Müsned Trc.H.no:48, 69/356, 377.
322_________________________________________________________Mescidler
10-Mescidde namaz vaktini beklerken elleri birbirine kenetlemek, uyku getirici hareketler yapmak,
11-Namaz kılanları meşgul edecek şeyler asmak, koç boynuzu gibi.
12-Buralarda cezalar uygulanmaz ve kısas hakkı alınmaz.
13-Soğan ve sarımsak gibi maddeleri yedikten sonra buralara gelmek ve insanları rahatsız etmek
13-Ucu keskin ya da yaralayıcı bir silahla oralara girmek ve bunların uçlarını tutmamak,
14-Gereksiz yere sesi çok yükseltmek ve başkalarını rahatsız etmek gibi hareketler mescidlerde yasaklanmıştır.
* Mescidlerde Serbest Olan Şeyler
349/1219-lbn Ömer (Radıyaiiahuanhümâj anlattı:846 Biz Rasûlullah (Saiiaiiaha aleyhi ve seiiem) devrinde gençler olarak mescidde kaylûleye (öğle istirahatına) kalarak uyurduk.
§İbn Ömer'den ikinci tarikle gelen rivayet:
Rasûlullah döneminde benim mescid dışında kalıp gecelediğim ve sığındığım bir başka yer yoktu.
350/1220-Abbâd b. Temîm amcasından (Radtyaiiahu anh) nakletti:
847
Sened:
Sahih: Müsned, 11/12, H.no:4607; İkinci rivayet için bk. 11/106, H.no:5839; İI/70-71, H.no:5389; Buhârî, Salât, 58; Müslim, Fezâilü's-sahâbe, 140; Nesâî, Mesâcid, 29, H.no:720; Ebû Dâvûd, Taharet, 137, H.no:382; Tinnizî, Salât, 122, H.no:321 (hasen-sahih); İbn Mâce, Mesâcid, 6, H.no:751; Dârimî, Salât, 117, H.no:1407.
Ebû Zer'den (Radıyaltahü anh) şahidi için bk. Dârimî. Salât, 117, H.no: 1406. Sened: ^i+a Ja j- ^'J* 'J ^i jp^ jû ~^ir Jı j* jlki 'J, 'ç&^- ıiii. jıî
Mescidler_________________________________________________________323^
Rasûlullah'ı (Saiiaitaha aleyhi ve seiiem) mescidde ayaklarından birini diğerinin üzerine koymuş bir hâlde sırt üstü uzanarak yatarken gördüm.
AÇIKLAMA
Bu rivayetlerden mescidde uyumanın ve kaylûlenin caiz olduğu anlaşılmaktadır. Ayrıca mescid evi ve kalacak yeri olmayanların evi sayılır. Peygamberimiz uzanıp yatarken bir ayağını diğerinin Üstüne koyması setr-i avret içindir. Rasûlullah-ın mescidde uyuyacağında ya da istirahat edeceğinde bu şekilde yatması âdetiydi Başka sahabiler de onu bu şekilde yatarken görmüşlerdi. Meselâ Abdullah b. Mes'ûd (Radıyaliahü anh) Rasûlullah'ın bu şekilde yatıp uyuduğunu, sonra kalkıp abdest almadan namaz kıldığını nakleder. Diğer rivayetlerde sırt üstü yattığı şeklinde bir açıklama vardır.
§Uykunun abdesti bozması konusunda müctehidler ihtilaf ettiler. Tabiî ki bu ihtilaf hadislerin anlaşılması yanında sahabenin de ihtilafından kaynaklanmaktadır. Bu konudaki görüşler şöyledir:
1-Yatarak veya bir şeye dayanarak uyumak ittifakla abdesti bozar. Zira insan yatarak/dayanarak uyuduğu zaman vücudu gevşer, ne yaptığını bilemez ve bundan dolayı abdest alır.
2-Namaz kılarken ya da böyle bir hâldeyken (bir şeye dayanmaksızın) uyuyan kimsenin abdestinin durumunda müctehidler ihtilâf etti;
. a-lmam Ebû Hanîfe'ye göre uzun da olsa namazda kaldığı sürece abdesti bozulmaz;
b-1. Mâlik'e göre kıyam (ayakta durma) ve kuûd (oturma) hâlinde abdesti bozulmaz, ancak rükû ve secde hâlinde uyursa bozulur;
c-İ. Şafiî'ye göre kuûd (oturma) hâlinde bozulmaz, diğer rükünlerde bozulur. d-İ. Ahmed'den bu konuda birden fazla rivayet vardır:
-Kıyam, oturma, rükû ve secdedeki uyku hafıfse bozmaz, ama uzarsa bozar,
-Rükû ve secde hâlinde uyuyan kişi o rekatı iade eder, namazı değil, -Ayakta ve oturarak uyku abdesti bozmaz, -Sadece oturarak uyku bozmaz.
İ. Ahmed'in bu dört görüşünü ayakta ve oturarak uyuklama hafif olursa abdesti ve namazı bozmaz, sadece o rekatı iade etmek gerekir, şeklinde anlayabiliriz.850
Sahih: Müsned, IV/39, H.no:16396; Benzer rivayetler için bk. IV/40, H.no:16399, 16401; IV/38, H.no:I6382; Mâlik, Kasr, 87; Buharı, Salât, 85; İstPzân, 44; Müslim, Libâs, 75-76; Nesâî, Mesâcid, 28, H.no:719; Ebû Dâvûd, Edeb, 31, H.no:4866; TirmizU Edeb, 19, H.no: 2765 (hasen-sahih); Dârimî, lsti'zân, 27, H.no:2659; Saydâvî, Mu'cemü'ş-şüyûh* 1/74. 848 Ebû Ya'iâ, IX/145; Heysemî, Mecma', VIII/266 (Ebû Ya'lâ'mn râvîleri sikadır, dedi.) 849Taberânî,\\V\%
m Salih b. Ahmed b. Hanbel, Mesâil, 1/178; Şîrâzî, Mühezzeb, 1/23; Merğınânî, Hidâye, 1/15; İbn Rüşd, Bidayetü'l-müctehid, 1/26; Nevevî, Mecmu', 11/14; İbn Kudâme, Muğnî, 1/160,165
324Mescidler
351/1221-Zeyd b. Sâbit'ten (Radıyaiiahu anhy™
Rasûlullah (Saiiattaha aleyhi ve seiiem) mescidde hacamat yaptırdı/kendine bölüm ayırdı.
Râvi, İbn Lehîa'ya: 'Evinin mescid bölümünde mi?' diye sorunca o : 'Hayır, Rasûllulah'ın mescidinde' diye cevaplandırdı.
Sened:
Sahih: Müsned, V/185, H.no:21500; Hadisin senedinde İshak b. İsa vardır. Bu râvi sadûk biridir. Ayrıca İbn Lenîa bulunmaktadır. Bu râvî ile İlgili geniş bilgi için bk.22/64. hadis.
Heysemî bu hadisi "Mesfcİdde Hacamat/Kan aldırma" başlığı altında vermiştir ki bu yanlıştır. Bu da İbn Lehîa'nın bir hatasıdır. Heysemî, senedinde hakkında tenkid bulunan İbn Lehîâ'nın varlığına dikkat çeker. Müslim'in Kitâbü't-Temyîz (s.187) isimli eserinde İbn Lehîa'nın (^İ-0 "Mescidde kendisi için bir bölüm/hücre ayırdı" lâfzını (jU-S-ı) olarak naklettiğini ifade ettiğini söyler. Bk. Mecma', H/2Ö-21; Bennâ, Bülûğu'l-emânî, m/72. Hadis mescidde kendine âit bir bölüm edinme başlığı altında yer atsa idi daha isabetli olurdu. Gerçekten de sahih rivayetlerde Müslim'in dediği gibidir. Hata İbn Lehîa'dan kaynaklanmaktadır. Zeyd b. Sâbit'ten (>iı) "Mescidde kendisi için bir bölüm/hücre ayırdı" lafzı ile nakledilen rivayetler: 'fj^'j 4İi Jjı J^ Jjı Jj^-j i><k"j \'f&- JüfL^İ\ J jjbj 4* J)ı Jt> *JJı Jj^'j 'j?£-\ JÛ ^jC-îlİ
Miisned'de ayrı ayrı İsnadlarla nakledilen rivayetlerde:
a-Zeyd b. Sâbit'ten Büsr b. Saîd, ondan (Salim) Ebu'n-Nadr (Ömer b. Ubeyduliah'ın mevlâsı), bu râviden Abdullah b. Saîd b. Ebû Hind nakleder. Bk. Müsned, V/187, H.no: 21525; V/186, H.no:21516 (Özetle); V/183, H.no:21486 (özetle); Buharı, Edeb, 75 ('<L^U \^ {*~- j'); Müslim, Müsâfırûn, 213 (^- j! ûuk, l^); Ebû DâvÛd, Vitir, 11, H.no:1447; Taberânî, el-Mu'cemü'î-kebîr, V/I44, H.no:4895-4896.
b-Zeyd b. Sâbit'ten Büsr b. Saîd, ondan (Salim) Ebu'n-Nadr (Ömer b. Ubeyduliah'ın mevlâsı), bu râviden Mûsâ b. Ukbe nakleder. Bk. Müsned, V/182, H.no:21474 ( j î>İ- i*S j^. -j, j**lJ\); V/184, H.no:21495; Buhârî, Ezan, 81 (âc*r, j ^ 'j, Jıî 3( LLS- jıi i}^ i*ft) (Ramazanda İtikafa girmesi için hasırdan bir oda yaptırdı); İ'tisâm, 3; Müslim, Müsâfirûn, 213-214; Nesâî, Kıyâmü'1-leyl, 1, H.no:1597; Tahâvî, Şerhu meâni'l-âsâr, 1/350.
Bu rivayetlerde özetle şunlar anlatılmaktadır: Rasûlullah mescidde hurma yaprağı liflerinden veya hasırdan bir odacık yaptı. Çıkıp orada (ramazan ayında teravih) namazı kılardı. Bazıları onun bu odacığını arayıp buldular ve onun kıldığı namazı kılabilmek için ona uydular. Ertesi gece yine gelip ona uydular. Rasûlullah onların bu davranışına hemen müdahale etmedi. Fakat bir gün ağırdan alarak namaza hemen durmadı. Rasûlullah'ı uyarmak isteyenlerin sesleri artmaya gürültü çoğalmaya başladı. Bazıları kapısına küçük taşlar atarak onu uyarmaya çalıştılar. Bunun üzerine Rasûlullah öfkeli bir şekilde onların yanına geldi ve: "Ey insanlar! Yaptıklarınızın hepsinden haberim var. Fakat bu namazın size farz kılınmasından endişe ediyordum. Namazlarınızı evlerinizde kılın. Çünkü farz namazların dışında insanlann en hayırlı namazı evlerinde kıldıkları namazlarıdır" buyurdu.
Zeyd b. Sâbİt'in bu rivayetleri sahihtir.
Mescidler 325
♦AÇIKLAMA
Ahmed b. Hanbel dışında Zeyd b. Sabit'ten (Radıyaliahu ank) gelen diğer rivayetlerde (pj-^-O 'hacamat yaptırdı' yerine (j-**-ı) 'kendine bir bölüm ayırdı' lafzı bulunmaktadır. Bu durumda iki ihtimal düşünülür:
1-Rasûlullah mescidde hacamat yaptırdı ve bu rivayet diğerlerinden farklıdır.
2-Zeyd b. Sabit'ten gelen diğer rivayetlerin hepsinde (j—*&-\) "kendisine
hasırdan bir oda edindi' fiili ile nakledilmesi râviden kaynaklanan bir hatanın olabileceğini akla getirmektedir. Nitekim Heysemî (v.807/1405) Ahmed b. HanbeFin rivâyetindeki senedde İbn Lehîa'nın olduğunu ve onun hata yapma ihtimali üzerinde durduğunu zikretmektedir. Zira İmam Müslim (v.261/871) Kitabu't-Temyiz'de İbn Lehîa'nın fiilin sonunu ra Q yerine hata ile C**^-^) şeklinde mim (<•) ile okunmuş olduğunu belirtmektedir.852 Doğrusunu Allah bilir.
352/1222-Ebû Hüreyre'den (Radıyaliahu anhy^
Habeşliler mescidde (harp) oyunu oynarlarken Rasûlullah (Saiiaiiaha aleyhi ve seitem) girdi. Hz. Ömer onlan men etmek istedi. Rasûlullah şöyle buyurdu: "Onları bırak, ey Ömer! Onlar Erfide oğullarındandır."
NOT: Mescidlerde oyun oynamak hoş görülmemiştir. Hz. Ömer (Radıyaliahu anh) bu nedenle mani olmak istedi, belki de Rasûluliah'ın onlara, hayası sebebiyle engel olmadığını zannetti. Ancak Peygamberimiz bunun mubah olduğunu belirtti ve
852 Müslim, Kitabu't-Temyiz, 187, H.no; 55-56 (Thk. Muhammed Mustafa el-A"zamî); Heysemî, Mecma\ 11/20-21
Sened: j^- j* If^y Ji- ^Oj"1 *2fc- v*-" ö! •£*>* *&*-
Sahih: Mü'sned, 11/540, H.no: 10909- Benzer rivayetler için bk. U/308, H.no:8066:
rf, Cihâd, 79; Müj/im, Salâtü'l-îdeyn, 22; Nejdf, Salâtü'l-îdeyn, 35, H.no:1594. Ahmed b. Hanbel'in hocası Muhammed b. Mus'ab Ebû Abdullah el-Karkasânî hakkında Ahmed b. Hanbel ve çoğu âlimler iyi bir kanaate sahiptirler. Fakat talebesi Ahmed bazen karıştırdığını ifade eder. 854 Bazı rivayetlerde (^i/î) kısa mızraklanyla ya da (^/-'j J>M ita/Aan ve kısa mızraklanyla,
şeklinde açıklama vardır. Bk. Ma'mer b. Râşid, Cami', X/465; Buhari, Cİhad, 81; Müslim, Iydeyn, 19-22
326________________________________________________________Mescidler
burada Benû Erfide lafzını kullandı, bunun ne olduğu konusunda ihtilaf bulunmaktadır; Habeşlilerin lakabı ya da Habeşlilerin ilk dedelerinin ismi olabilir.855 Burada Peygamberimiz onların bu işlerle meşgul olduğunu, hattâ mahir olduğunu ve olayın fazla büyütülmemesini vurgulamıştır.856
353/1223-Saîd b. Müseyyeb'den
Hz. Ömer (Radıyailaha anh), Hassan mescidde şiir okurken yanma geldi, kendisine sert bir şekilde baktı. Bir rivayette ona: 'Rasûlullah'ın mescidinde şiir okuyorsun (Ija)?' deyince) Hassan (RadıyaiiaManhy.
855 Bk. Bennâ, age., 111/72
856 İbn Hacer, Felhu'l-Bârİ, 11/444 s"Sened:
Sahih: Müsned, V/222, H.no:21833; Metin içindeki diğer rivayet: V/222, H.no:21834; Ziyâdenin verildiği rivayet-için bk. V/222, H.no:2I835; Benzer rivayet için bk. V/222-223, H.no:21836 (<*"f} 'j&S '^'} 4* «W j*> «Ilı J^ 'C>'Â 'd ^j)ziyâdesiyle; Buhârî, Salât, 68; Bed'Ü'I-halk, 6; Edeb, 91; Müslim, Fezâilü's-sahâbe, 151-152; Nesâî, Mesâcid, 24, H.no:714; Ebû Dâvûd, Edeb, 87, H.no:5013,
Berâ b. Âzib'den (RadıyallaM anh) şahidi:
Müsned, IV/286, H.no:18435; Benzer rivayetler için bk. IV/298, H.no:I8549; IV/301, H.nö:18584; IV/299,_H.no:18557; IV/302, H.no: 18595-18596; IV/303, H.no:18603; Buhârî, Bed'ü'1-halk, 6; Meğâzî, 31; Edeb, 91; Müslim, Fezâilü's-sahâbe, 153; Nesâî, es-Sünenü'l-kübrâ, V/80, H.no:8294-8295; Taberânî, el-Mu'cemü'l-evsat, 11/49, H.no:1209; III/268, H.no: 3108; el-Mu'cemü's-sağîr, 1/90, H.no:119; 11/183, H.no:994.
Hz. Âişe'den (Radıyallahu anhâ) şahidi: Müslim, Fezâilü's-sahâbe. 157; Taberânî, el-Mu'cemü'l-evsat, V/213, H.no:5117; el-Mu'cemü's-sağîr, 11/54, H.no:769.
Mescidler_________________________________________________________327
'Burada, senden daha hayırlısı (Rasûlullah) varken şiir okumuştum' diye cevapladı, sonra Ebû Hüreyre'ye yöneldi ve ona:
'Rasûlullah'in (Saiudiahu aleyhi ve seiiem) şöyle dediğini duydun (değil mi?):
"Benim adıma (o müşriklere) cevap ver! Allah'ım! Onu Kutsal Ruh (Cibrîl) ile destekle!'" deyince Ebû Hürcyrc (Radıyatiaha anhy.
"Evet" dedi.
§(Râvi) diğer rivayette şunu ekledi:
Bunun üzerine Hz. Ömer, Rasûlullah'ın bunu kabul ettiğini anlamış olarak oradan ayrıldı.
AÇIKLAMA
Bu bölümde mescidde serbest olan şeyler nakledildi. Onlar: 1-Uyumak ve kaylûle, 2-Uzanarak yatmak, 3-Evi olmayanların gece kalabilmesi,
4-Mescidde yetkili bir kişi için itikafa gireceği müstakil bir bölüm/oda yapılması, 5-Harp oyunları gibi faydalı şeyler,
6-Allah ve Rasûlü sevgisini anlatan ya da İslâm'ı müdafaa eden şiiirlerin ara-sıra okunması serbesttir.
* Bereket ve Hürmet Olması tçin de Olsa Peygamber ve Salih İnsanların Kabirleri Üzerine Mescid (Mabed)Yapma Yasağı
354/1224-Abdullah b. Abbas ve Hz. Âişe annemizden (Radıyaiiahüanhüm):
.858
858 Sened: 4lı
Sahih: Müsned, VI/34, H.no:23942; Mükerrer için bk. 1/218, H.no:1884 (İbn Abbas'ın Müsned'inde nakleder); Benzer rivayetler için bk. VI/80, H.no:24394 (jJLj 4*& J^-û' J^-j Jiî j>4' ji ^i>. üt ^ \'% 'jj\ iui vv'j '^ '-ifts J-*îÇî >£ iji^fı ^ <jjcji\'} Sji^ı iûı 'jS Z* 'fX '{S <;jiı <*~J- j ı^-i); VI/121, H.no:24776; VI/255, H.no:26056; VI/146, H.no:25009; VI/228, H.no:25793; VI/252, H.no:26027; VI/274, H.no:26228 (356/1226. hadis); VI/275, H.no:26231 (*în CJ);
BuM/f. Salât, 55; Cenâiz, 61, 96; Ehâdîsü'l-enbiyâ, 50; Meğâzî, 84; Libâs, 19; Müslim, Mesâcid, 19, 22; Nesâî, Mesâcid, 13, H.no:701; Cenâiz, 106, H:no:2044; Ebû Dâvûd, Salât, 22, H.no:477; Dârimî, Salât, 120, H.no:1410; İbn Hıbbân, VI/96, H.no:2327; VII/455, H.no:3182; Taberânî, el-Mu 'cemü'l-evsat, 11/25, H.no: 1113.
328_________________________________________________________Mescidler
Ayrıca bk.355-35671225-1226. hadisler..
Hadisin şâhidleri:
a-Ebû HÜreyre'den (Radıyallahü anh) şahidi:
Müsned, 11/285, H.no:7818; Benzer rivayetler için bk. 11/246, H.no:7352 ( ji-î Sı ^
- .' ' * ,,* ti - *' , *■' t ,'«i *fı. ''T ,K' <*\. TT/^OÇ LJ nrt.1011 /* ı' " ■ pi''l ' ^ < '" ft * mı ' f\. Tll'iĞ.dL
H.no:8774 (i»c; ^igf j£ ijîift i^ı İı ^'); II/396, H.no:9ll8 (i-c- ^JCİ j^ ı^îiA i^ı & jivi); II/453-454, H.no:98lI; II/284, H.no:78l3; II/518, H.no:l0663 (^îf J3$ ijiift ^C^lıj i^'ı ^>î a-CJ)-10664 (lu-C-i ^*jÇJİ ^ji ijjii jjCoâij ijii iuı ^i)); Mâlik, Kasr, 85 (Atâ'dan mürsel olarak);
Buhârt, Saiât, 55; Müslim, Mesâcid, 20-21; Ebû Dâvûd, Cenâiz, 72, H.no:3227; Nesâî,
Cenâiz, 106, H.no:2045.
Ebü Hüreyre'den şöyle bir rivayet de nakledilir: (j~ı— ^v jjj 'j^1 ^y ^ ^ b'j */.** >*"") £ftû ra'/â, XII/33, H.no:6681; Heysemî, Ebû Ya'lâ tarafından nakledilen hadisin
senedinde İshak b. Ebû İsrail'in bulunduğunu, bu zât hakkında tenkidin varlığını, diğer
râvilerin ise sika olduklarını belirtir. Bk. Mecma', IV/2.
b-Cündeb b. Abdullah b. Süfyan'dan (Radıyallahü anh) şahidi:
Müslim, Mesâcid, 23.
c-Ebû Ubeyde'den (Radtyatlaha anh) şahidi:
: Jü î^C* yj» j* v' j* v-^- yî »r" j! •**- l2-ıi- i)^4* jî (U*ijÎ! &* ^ î ^î t*
Müsned, 1/195, H.no:1691; Benzer rivayetler için bk. 1/195, H.no:1694; 1/196, H.no: 1699; Mâlik, Câmî', 17 (Ömer b. Abdülaziz'den mürsel olarak); Heysemî, hadisin Ahmed b. Hanbel tarafından birçok isnadla nakledildiğini, iki isnadının muttasıl ve râvilerinin de sika olduklarını ifade eder. Aynca hadisi Ebû Ya'lâ*mn da naklettiğini belirtir. Bk. Mecma', V/325. Eserinin bir başka yerinde İse Bezzâr'a nisbet eder ve râvilerinin sika olduklarını söyler. Bk. age., 11/28.
d-Zeyd b. Sâbit'ten (Radıyallahü anh) şâhidİ:
1 jJıiJl ijijı ilJı ^İ jü j
>$, illi jîû Jıî i5 fjı
Miünerf, V/184, H.no:21496-21497; V/186, H.no:21517; Hadisin senedinde yer alan Ukbe b. Abdurrahman, Buhâj-î tarafından mechûl, İbn Hıbbân tarafından sika sayılmıştır. Heysemî, hadisin Taberânî'nin Kebİr'inde nakledildiğini, senedindeki râvilerin sika oldukla-nnı belirtir. Bk. age., 11/27. Görüldüğü gibi Ahmed b. Hanbeİ'e değinmemiştir.
e-Üsâme b. Zeyd'den (Radıyallahü anhümâ) şahidi:
: jlî Jİ ^üîı Lii£i 4â ijÎ^ji . ^UC*f ^î jy-if: jX-j 4^ Jlı Jt- 411 J^j ^1 jü
, V/203-204, H.no:2167l-21672; Heysemî, hadisin Taberânî'nin Kebir'înde nakledildiği, senedindeki râvilerin sika olduklarını belirtir. Bk. age., 11/27.
Mescidler____________________________________________.___________329
İkisi şöyle anlattı:
'Rasûlullah'a (Saiiaüaha aleyhi ve seiiem) Ölüm yaklaştığında yüzünü elbisesiyle örttü.859 Daraldığında üstünden elbiseyi çektik, o şöyle diyordu:
"Allah Yahudi ve Hristiyanlara lanet etsin! Peygamberlerinin kabirlerini mescidler (mabedler) hâline getirdiler."
Hz. Âişe ekledi:
"Rasûlullah (sanki) oradakileri bunun benzerini yapma konusunda uyarıyordu.'"
NOT: öltlm anında bile Rasûlullah'ın bu duyarlılığı insanı şaşırtmaktadır, onun hassasiyetleri şunlardı:
1-Tevhid konusundaki titizliği,
2-Mütevazı hâline son nefesine kadar devam etmesi,
f-İbn Abbas'tan (Radıyallahü anhümâ) şâhİdİ:
/, 1/337, H.no:3118; Benzer rivayetler için bk. 1/324, H.no:2986; 1/287, H.no: 2603; 1/229, H.no:2030; Tirmizî, Salât, 121, H.no:320 (EbÛ Hüreyre ve Âişe'den de nakledildiğini, İbn Abbas rivayetinin ise hasen olduğunu söyler); Nesâî, Cenâiz, 104, H.no:2041; Ebû Dâvûd, Cenâiz, 78, H.no:3236; İbn Mâce, Cenâiz, 49, H.no:1575. g-lbn Mes'ûd'dan (Radıyallahü anh) şahidi:
Müsned, 1/405, H.no:3844; Benzer rivayetler için bk. 1/435, H.no:4143; 1/454, H.no:4342:
Müslim, Fiten, 131. Heysemî, hadisin Taberânî'nin Kebir'inde nakledildiğini, senedinin hasen olduğunu söyler. Bk. age., 11/27. Eserinin bir başka yerinde ise Bezzâr'ın iki isnadla naklettiğini, bunlardan birinde Âsim b. Behdele (Ebu'n-Necûd)'un bulunduğunu, bu râvinin sika olduğunu, fakat zafiyetinin de varlığını, diğer râvilerinin İse sahih hadis ricalinden olduklarını belirtir. Bk. age., VIII/13.
h-Hz. Ali'den (Radıyallahü anh) şahidi:
L.jS Al jJ : Jü ^Jili ^ jJJJ J-Üj v ûL. ^ÖJl -^y ^ (JUj U*. âl yU ^.Jl J Jü Jl» UÜ. J1 o*' j^ J^ o* ^'LJİ jjj ijJ^ı Uy il j-J : JUi <,U ^U) c-iili J* .^UU 0JJ1 J* V Jli Jül Uli ^U ^»it ^ Ia»»—. ^'Lj' j^t* 'j-5*1 lı Jli jüt LJ» *> ^t ^ la*—. r^\J> jji ijJütı Ujî il jai : JUİ [»i oJili ^U) OJJJ ,^1* 1^ Jü Jlit Ui ^î ^ ij»—.
*iy J>s J IftU İJ*— ^1^1 jjj ijJjCl Uy il j-J : Jlü (»i oJiti ^Lü 0JJ1 ^U
Bezzâr, 11/216, H.no:605; Heysemî, hadisin Bezzâr tarafından nakledildiğini, senedinde meçhul olan Ebu'r-Rakkad'ın bulunduğunu, diğer râvilerinin ise sika sayıldıklarını söyler. Bk. age., 11/27-28.
ı-Ebû Saîd'den (Radıyaltahü anh) şahidi:
Heysemî, hadîsin Bezzâr tarafından nakledildiğini, senedinde zayıf oluşunda İcma bulunatvömer b. Subhan'ın bulunduğunu söyler. Bk. age., 11/28. 859 Bennâ, age., 111/74
330_________________________________________________________Mescidler
3-öldükten sonra diğer ümmetlerin düştüğü hataya düşmemeleri için Müslümanları uyarması,
4-öldükten sonra da hayatındaki gibi bilinmeyi istemesiydi.
O Peygamber kulluğun nasıl olduğunu bize gösteren mükemmel bir insandı. O ve arkadaşları yeryüzünün belki bir daha şahit olamayacağı güzellikleri tanıtmışlar ve yaşamışlardı.
355/1225-Hz. Âişe bu haberi Ümmü Seleme ve Ümmü Habibe annelerimizden (Radtyallahü anhüm) nakletti:860
O ikisi Habeşistan'da gördükleri bir kiliseden bahsettiler, (Bir rivayette; O ikisi Peygamberimiz'in ölüm hastalığı anında bunu anlattılar. Ümmü Seleme ve Ümmü Habibe Habeşistan yurdunda gördükleri bir kiliseden) ve orada bulunan bazı resimlerden bahsettiler. Bunu üzerine Rasûlullah (SaüaiiaM
aleyhi ve sellem) ŞÖyle dedi:
"Onlar içlerinde salih bir kişi olduğunda ve o öldüğünde kabrinin üstüne mescid (mabed) yaptılar ve oraya da bu resimleri işlediler. İşte onlar kıyamet günü aziz ve celil olan Allah'ın yanında yaratılmışların en şerlileridir."
Setıed: J\ J?^ J« J^Jı fıî* ı&- "^y} J\ jıî Sahih: Müsned, VI/51, H.no:24133; Buharı, Salât, 48, 54 (
Hadisin şâhîdleri için bk. 354/1224. hadisin tahrici.
Mescidler
356/1226- Hz. Âişe annemizden
(Ölüm anında) ağrısı şiddetlendiğinde Rasûlullah'ın (Saiiaitaha aleyhi ve
üzerinde bir elbise vardı ki, onu bazen yüzüne koyuyor, bazen de çekiyor ve şöyle diyordu:
"Peygamber ümmetine yasakladığı hâlde onlar peygamberlerinin kabirlerini mescidler (mabedler) edindiler."
AÇIKLAMA
Peygamberimiz kendisine karşı aşın tazim ve hürmet edilir, bu da tevhid inancını zedeleyebilir endişesiyle son anda böyle bir uyanda bulunmuştu. Ümmü Seleme ve Ümmii Habibe annelerimizin anlattıkları kendisine çok tesir etmiş olacak ki sürekli yukarıda hadiste geçen sözleri tekrarlıyordu.
Hz. Peygamber'den sonra sahabe ve etba' Mescid-i Nebî'yi genişletme ihtiyacı duydu. Çünkü Müslümanların sayısı çok artmıştı ve mescide sığmıyorlardı. Genişletme çalışması devam etti ve Peygamberimiz'in hanımlarının odalarına kadar geldi ki bu odalardan birisi de Hz. Âişe annemizindİ ve o odada Rasûlullah ile birlikte iki arkadaşı Hz. Ebû Bekir ve Ömer'in kabirleri vardı. Zira Peygamberler öldükleri yere gömütürlerdi ve sonra vefat eden iki büyük sahabi de Hz. Âişe'den izin alarak Rasûlullah'ın yanına gömülmeyi vasiyet etmişlerdi. Genişletme çalışmasında bu kabirlerin etrafına geniş bir duvar çekildi, böylece mescidden görülmesin ve insanlar ona ibadet etmesin. Şu anda da bu kabirler mescidin giriş tarafındadır.862
* İhtiyaç Anında Kafirlerin Kabirlerinin Başka Yere Nakledilmesi ve Oraya Mescid Yapılması Caizdir
ıSened:
Sahih: Müsned, VI/274, H.no:26228; Daha geniş tahrici için bk.354/1224. hadis. Aynca kabirlere karşı namaz kilınmamasının gerekliliği ile Ügilİ Ebû Mersed el-Ganevî rivayeti için bk. 393/1263. hadis. 862 Bennâ, age., 111/77-78
332_________________________________________________________Mescidler
357/1227-Enes b. Mâlik'ten <Radıyaıiahuank):m
Hz. Peygamber'in mescidinin yapılacağı yer Neccar oğullannmdı ve orada hurma ağaçlan, yıkıntılar ve cahiliyye döneminden kalma kabirler bulunmaktaydı. Rasûlullah onlara:
"Burayı bana satın!" deyince onlar:
'Aziz ve celil olan Allah dışında kimseden onun parasını/karşılığını almayız1 dediler.
Rasûlullah (Saiiaiiahu aleyhi ve seiiem) hurma ağaçlarının kesilmesini, ekinlerin bozulmasını ve kabirlerin de açılıp (başka yere nakledilmesini) emretti. Rasûlullah bu mescid yapılmadan önceleri namaz vakti geldiğinde koyun ağıllarında namaz kılardı.
NOT: Peygamberimiz mescid yapılmadan Önce yollarda, koyun ağıllarında namazlarını kılardı,864 Başka yer bulunmadığında865 koyunların olduğu yerde namaz kılmaya izin vermiş, ancak develerin bulunduğu yerlerde namaz kılmayı yasaklamıştı. Bunun sebebi devenin inatçı ve kindar bir hayvan olması, namaz sırasında zarar verme ihtimalinin bulunmasından olsa gerek, ancak koyunlardan böyle bir tehlike beklenmez.
* İhtiyaç Anında Havraların (Önceki Mabedlerin) Mescid Olarak Kullanılması
m Sened: ^ J 'j- îlL 'J, iCU-
Sahih: Müsned, III/123, H.no:12182; Benzer rivayetler için bk. III/211, H.no:13143:
III/118, H.no:12117; III/244, H.no:13495; Buhârî, Salât, 48; Fezâilü'l-Medîne, 1; Manâkıbü'l-ensâr, 46; Müslim, Mesâcid, 9-10; Nesâî, Mesâcid, 12, H.no:700; Ebû Dâvûd, Salât, 12, H.no:453.
Bazı rivayetlerde sadece mescidin inşasından Önce koyun ağıllarında namaz kıldığı ifade edilir:
864 865
Müsned, IH/194, H.no:12952; ID7131, H.no:12275; Buhârî, Vudû', 66; Müslim, Mesâcid, 9-10; Timizi, Salât, 142, H.no:350. Şâhidleri için bk.395/1265. hadis. "" Ebû Avâne, 1/327
Ebû Avâne, 1/335; Beyhakî, 11/449
Mescidler 333
358/1228-Talk b. Ali'den (Radıyaiiahü anh>:m
Hz. Peygamber'in (Saiiaiiahu aleyhi ve settem) huzuruna heyet hâlinde gittik. Ayrılacağımızda bana emretti ve kendisine su dolu bir kap getirdim. Ondan avuçla su aldı ve içine üç kere püskürttü, sonra onun ağzını bağladı ve dedi ki:
"Onu götür ve kavminin mescidine serp! Allah'ın onları yüceltmesi için onlara başlarını kaldırmalarını emret."
Ben ona:
'Bizimle senin arandaki mesafe uzun, kaptaki su kuruyabilir' deyince şöyle buyurdu:
"Kuruduğunda ona su ilâve et!"
NOT: Başka tarikten gelen bu rivayet şu şekildedir:
... RasÛlullah dedi ki: "Bu (suyu)867 beraberinizde götürün, beldenize vardığınızda havranızı (önceki mabedinizi) yıkın, onun yerine bu sudan serpin ve orayı mescid yapın!"868
Sened: >u J *uı al* ^* ^i 'J. xSS £%■'»'/»'Ji j*y ıs'ji- jıi
Hasen: Müsned, IV/23, H.no:16245; Nesâî, Mesâcid, 11, H.no:699; Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, VIII/398, H.no:8241.
Hadisin senedinde sadûk olan Mûsâ b. Dâvûd ve Muhammed b. Câbir bulunmaktadır. Nesâî'nin senedinde de mütâbîleri bulunmaktadır:.
Bennâ, hadisi Taberânî'nin Kebîr ve Evsat'ına da nisbet eder ve isnadının ceyyid olduğunu söyler. Osman b. Ebu'l-Âs'tan şu şahidi getirir: 1^4* ^ J^> ^ ^ ^ı ^ J îılii ^
(Ebû Dâvûd, Salât, 12, H.no:450; İbn Mâce, Mesâcid, 3, H.no:743). Buharı'nin başlıkta verdiği mevkuf rivayetleri de zikreder.
j j J f ^ jüî Sı ıîj«*in ^>: ^i jüj üjı ^ »uı v»i
Bk. Bülûğu'l-emânî, İÜ/78.
867 Rivayetteki zamir başka rivayetlerde su olarak açıklanmaktadır. Bk. Nesâi, es-Sünenü 'I-kübra, 1/258, H.no: 780; İbn Hibbân, III/405, IV/480, H.no:1602
868 îbn EbîŞeybe,V423, H.no:4870; Nesâi, es-Sünenü'l-kübra, 1/258, H.no: 780; İbn Hibbân, III/405, IV/480, H.no:1602
334________________^________________________________________Mescidler
§Müslümanlar diğer dinlerin mabedlerine dokunmamışlar ve onlara dinlerini yaşama özgürlüğü vermişlerdi. Peygamberimiz'in yaşadığı dönemde bunun örnekleri görülüf, hatta savaşta bile Rasûlullah bu mabedlere dokunmayı ve onları yıkmayı yasaklardıştı. Ancak bazı nedenlerden dolayı yukarıdaki rivayette geçtiği gibi bunun istisnalan vardı ve bunlar da çok azdı. Eğer bir havra/kilise kullanılmaz hâle geldiyse yada müntesipleri kalmadıysa veya mülkiyeti onlardan satın alındıysa, işte bu gibi durumlarda o eski mabedi yıkıp yerine cami yapmak yada orayı camiye çevirmek ittifakla caizdir. Bunun örneklerini günümüzde Avrupa ve Amerika gibi yabancı ülkelerde görmekteyiz. Savaş yada barışta diğer dinlerin mabedlerine dokunulmaz, yıkılmaz, oraların camiye çevirilmesi için yukarıda zikredilen meşru mazeretlerin olması gerekir.
§Hadisleri doğru anlamak için Rasûlullah'in diğer söz ve davranışları ile birlikte düşünmek ve sünnet boyutunu kavramak gerekir. Değilse İslâm adına yanlış uygulamalar yaplır. Bu gibi hassas konular mutlaka alimlre sorulmalı ve doğrusu Öğrenilmelidir.
* Evlerin İçinde ya da Evlerin Arasında Mescid Edinmek
359/1229-Semüra b. Cündüb'den (Rdithü h):m
Rasûlullah (Saiiatiaha aleyhi ve seiiem) evlerimizin içinde (ya da arasında) mescidler edinmemizi, ayrıca buraları da temiz tutmamızı emretti.
360/1230-Hz. Âişe annemizden (Radıyaiiaha anhây.
870
Senedi
Hasen: Müsned^ V/17, H.no:20060; Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, ü/440. Sçnedi zayıfur. Çünkü senedinde "munkeru'l-hadis" olan lshak b. Sa'lebe ve mtldellis olan Bakıyye bulunmaktadır. Ayrıca Mekhul'Un Semüra'dan hadis İşitip işitmemesi konusunda farklı görüşler bulunmaktadır. Ebû Davud'un rivayetinde (ıi'^Tj <£Z# yUTj •&&> y <£L» jl -u-i^Jv ıî^t iıT) mütâbii vardır. Bk. Salât, 13, H.no:456.
Hz. Âİşe'den şahidi için bir sonraki 360/1230. hadise bk, B7° Sened: J j» î'/> 'J, f\i» ^2îi- jü p)O 'j >ıi tffo
Hasen: Müsned, VI/279, H.no:26264; Tirmizî, Cum'a, 64, H.no:594 (Urve'den mürsel bir rivayet daha verir ve bunun merfû rivayetten daha sahih olduğunu söyler); Ebû Dâvöd, Salât, 13, H.no:455; îbn Mâce, Mesâcid, 9, H.no:758-759; İbn Hıbbân, IV/513, H.no:1634; Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, 11/440.
Ahmed b. Hanbel'in hocası (Ebu'l-Hâris) Âmir b. Salih b. Abdullah b. Urve b. Zübeyr b. Avvâm (v.182/798) hakkında şunlar söylenmektedir:
Yahya b. Maîn: "O zayıf biridir. Yalancı biri idi. Hişâm b. Urve'den duyduğu her hadisi naklederdi. Ben de bu hadislerin hepsini ondan yazdım. O, yalancı, pis ve Allah'ın
Mescidler_________________________________________________________335
RasÛlullah (Saiiaiiahu aleyhi ve seiiem) evlere (ya da evler arasına) mescidle-rin yapımını emretti ve orayı temiz tutup güzel koku ile kokulandırmayı da emretti.
NOT: Yukarıdaki hadiste geçen (Ujiu) veya Cu-1—*) kelimeleri evler anlamına geldiği gibi kabileler/meskûn mahaller anlamına da gelebilir. Tirmizi'den gelen bir rivayette SUfyan b. Uyeyne bunu (Jîliiı $*) yani kabileler, şeklinde açıklamıştır.871
O hâlde hadisteki tavsiye, evlerin bir kenarını namaz kılmaya ayırmak ya da evler arasında küçük mescidler yapmak anlamındadır. Bunun nedeni nafile namaz kılmak ya da büyük mescide uzak mahallerin cemaatle namazdan mahrum kalmamaları olabilir. Büyük mescide yakın olan mahallerdeki küçük (ev ya da akraba/ kabile) mescidleri cemaate gitmeyi engellememelidir.872
Ayrıca mescidlerin temiz tutulması ve güzel koku ile kokul andın İması em-redilmektedir.
düşmanı biridir." der. Kendisine Ahmed b. Hanbel'in ondan hadis naklettiği bildirilince: "O deli mi ki?" cevabını verir. Ebû Dâvûd: "Ahmed b. Hanbel ondan üç hadis nakletti" der. Ahmed b. Hanbel de: "O sika biridir. Yalancı biri olmadı" demektedir. İbnii'l-Medînî bu zatın hadisini münker sayarken Ebû Hatim: "sâlihu'l-hadis" sıfatı ile tanıtır ve "Onda bir sakınca görmüyorum" der. Nesâî de sika biri olarak görmez. İbn Adiyy'in iddiası da şöyledir: "Hadislerinin umumu sikalardan çalıntıdır." Ezdî: "zâhibü'l-hadis" derken, İbn Hıbbân: "Sika râvilerden mevzu rivayetler nakleder" iddiasında bulunur. Dârekutnî ise durumu net bir şekilde belli olmayan birini ağır bir dille eleştirmesi sebebiyle Yahya b. Maîn'i eleştirir. Bk. İbn Hacer, Tehzîbii't-Tehzîb, V/62, Trc.no: 114. ibnHacerde Yahya b. Main'in tenkidde aşırı gittiğini söyleyerek kendisi onun "metrukü' 1-hadİs" biri olduğu kanaatine vanr. Bk. Takrîb, Trc.no:3096. Zehebî İse biraz önce verdiğimiz nakilleri özetler. Bk. Kâşif, Trc,no:2535. Râvi hakkında değerlendirme için bk. 118/988. hadis.
Hadisin senedi zayıftır. Ancak şahidi İle kuvvetlenir ve hasen li ğayrihî seviyesine çıkar. Semüra b. Cündüb'den şahidi için bir önceki 359/1229. hadise bk. 871 Bu rivayette Süfyan hadisin sonunda ( JjuJi ^ jj-lH ^ j*l-iı *u* :ju- Jü) yani kabileler diye
açıklamıştır. Bk Tirmizî, Cuma, 64, H.no: 596
*™ Azimâbâdî, Avnü'l-Ma'bûd, 11/89; Mübârekpûrî, Tuhfetü'l-ahveû, III/168.
Mescldler_________________________________________________________337^
361/1231-Ali b. Zeyd b. Cüd'ân'dan:873
Bana Enes b. Mâlik'in oğlu Ebû Bekir (Hadtyaiiahü anhümâ) şunları anlattı:
Babam Şam bölgesine temsilci olarak geldi ve ben de onunla beraberdim. Bizi Mahmud b. Rabi' karşıladı. Bu kişi babama Itbân b. Mâlik'ten (RadıyaiiaM anh) bir hadis nakletti.875 Babam dedi ki;
'Ey Yavrum, bu hadisi ezberle/koru! Şüphesiz o hadis hazinelerinden birisidir.'
Biz yolculuktan dönüp Medine'ye geldik ve onu (yâni Itbân'ı) soruşturduk, baktık hayatta ve âmâ bir ihtiyar. Hemen bu hadisi sorduk. O şöyle anlattı:
Gözlerim Rasûlullah döneminde kapandı, dedim ki:
'Ey Allah'ın Rasûlü! Gözlerim kapandı. Senin arkanda namaz kılamıyorum (kılmaya gelemiyorum)876. Evimde bir yeri mescid olarak seçsen/ hazırlasan ve orada namaz kılsan da ben o mekânı namazgah edinsem (olur
mu?)' RaSÛlullah (Sallallahü aleyhi ve settem)\
"Evet, (olur) ben sana yarın gelirim" dedi.
Ertesi günü (sabah) namazını kıldıktan (sonra gün yükselirken)877 bana geldi ve yanıma yaklaştı (bir rivayette: O, Ebû Bekir ve Ömer'le birlikte geldi). Dedi ki:
' Sened: ^ $ ^i >> isli jıî
Sahih: Miİsned, IV/44, H.no:16436; Diğer rivayet: IV/43, H.no:16433; İkinci tarik: III/174-175, H.no:12724; Benzer rivayetler için bk. IV/43, H.no:16431-16432; IV/43-44, H.no: 16433-16435; III/135, H.no:12325; V/449-450, H.no:23660-236663; 111/131, H.no:12269-12270; IH/423, H.no:15429-15430; V/449-450, H.no:23660-23663; Hadisi Enes, MahmÛd b. er-Rebî'den, O da Itbân b. Mâlik'ten nakletmektedir. Her üçü de sahâbîdir (Radıyt&ahü anhüm). Mâlik, Kasr, 86; Buhâri, Salât, 45-46; Ezan, 40,50,153, İ54; Teheccüd, 36; Meğâzî, 12; Et'ıme, 15; Rikâk, 6; tstitâbe, 9; Müslim, îmân, 54; Mesâcid, 33; Nesâî, îmâme, 10, 46, H.no: 786, 842; Sehv, 73, H.no:1325; İbn Mâce, Mesâcîd, 8, H.no:754; EbÛ Ya'lâ, 111/74, H.no:1505-1506; Şeybânî, III/473, H.no:1935; İbn Huzeyme, 11/232, H.no:1231; Taberânî, el-Mu'cemU'l-kebîr, XVIII/25, H.no:43; İbn Mende, 1/198-199, H.no;52; Hâkim, 1/246, H.no:247.
Enes b. Mâlik ile Itbân b. Mâlik arasında akrabalık olabilir: -
a-Enes b. Mâlik b. Nadr b. Damdam b. Zeyd b. Haram b. Cündeb b. Âmir b. Ganm b. Adiy b. en-Neccâr el-Ensârî.
b-Itbân b. Mâlik b. Amr b. Aclân b. Zeyd b. Ganm en-Neccâr el-Ensârî es-Sâlimî.
Bu şecereye göre her ikisi de Peygamber efendimizin dayıları olan Neccaroğulları sü Meşindendirler. Itbân b. Mâlik Medine'deki İslâm kardeşliği tesisinde Hz. Ömer'le kardeş yapılmıştı. Muâviye zamanında vefat etmiştir.
Ayrıca bk. 69/111. hadis. 410/1280 ve 362/1232. hadislerle karşılaştırınız.
874 Başka rivayette: (fUJi Jj J £,*■) Babam Şam bölgesine gitmek için yola çıktı, şeklinde geçmektedir. (Bk. Ebû Bekir eş-Şeybânî, el-Âhâd ve'l-mesânî, ID7474) Ayrıca yukarıdaki rivayetin devamında Medine'ye dönme hadisesi anlatıldığı için bu şekilde terceme edildi.
875 Nakleden Mahmud b. Rabî'dir. (Bk. Ebû Bekir eş-Şeybânî> age., III/474; Bu hadisin Mahmud b. Rabi'den gelen benzerleri İçin bk. Ahmed b. Hanbel, IV/44, V/449, 450; Buhari, Salat, 46, Teheccud, 36; Müslim, Mesacid, 263,265)
876 Bu sahabinin gelememe nedeni sadece âmâ olması değildir. Aşırı yağan yağmurlar sebebiyle bu kişinin evi ile kendisini mescide getiren kavmi arasındaki vadiyi sel almasıdır. (Bk. Buhari, Salat, 46, Teheccüd, 36; Müslim, Mesacid, 263,265)
877 Buhari, Salat, 46, Teheccüd, 36; Müslim, Mesacid, 263,265
338______________________________________________________Mescidler
"Ey Itbân! Senin için nereyi seçmemi/hazırlamamı istersin?" Itbân ona bir yer tarif etti, Rasûlullah da orayı onun için seçti/hazırladı ve orada namaz kıldı. Sonra Peygamberimiz bırakılmadı ya da oturdu (Bir rivayette: Yemek sebebiyle bırakılmadılar)878. Bu olay etrafımızda oturan Ensar'dan kişilere ulaştı ve onlar da geldi, hattâ ev doldu/dar geldi. Orada münafıklardan ve onlardan gördükleri eziyet ve serlerden bahsetmeye başladılar, onlardan Mâlik b. Duhşem isimli birisine sorumluğu attılar. Dediler ki:
'Onun hâlinden şu da var, bu da var.' Rasûlullah bu arada suskundu. Onlar lafı çoğaltınca Rasûlullah şöyle buyurdu:
"Allah'tan başka ilâh olmadığına şahitlik etmiyor mu?" Rasûlullah sözünü ikinci kere tekrarlayınca orada bulunanlar: 'Şüphesiz, onu söylüyor' dediler. Bunun üzerine Rasûlullah: "Beni hak (din) ile gönderen Allah'a yemin ederim ki eğer o kişi bunu kalbden sadık olarak söylerse ateş onu hiç yakmayacak" dedi.
Sahabe burada RasÛlullah'm sözüne sevindikleri kadar bir başka şeye böyle sevinmemişlerdi.
§ İkinci tarikle Enes b. Mâlik'ten Sâbit'in rivayeti:
Itbân'ın gözü kapanınca dedi ki:
'Ey Allah'ın Rasûlü! Gelsen ve evimde namaz kılsan ben senin namaz kıldığın mekânı mescid edinirdim.'
Bunun üzerine Hz. Peygamber onun evine geldi. Itbân'ın kavmi de Peygamberimiz'in yanında toplandı ve Mâlik b. Dühşem'den bahsettiler. Nifakla ilgili durumunu ima ederek:
'O şöyle böyle yaptı' diye konuştular. Bunun üzerine Hz. Peygamber:
"Allah'tan başka ilâh olmadığına ve benim O'nun Peygamberi olduğuma şahitlik etmiyor mu?" diye sorunca:
'Bilâkis (ediyor)' dediler. Rasûlullah şöyle buyurdu:
"Nefsimi elinde tutan Allah'a yemin ederim ki kim bunu söylerse ateş kendisine yasaklanır (cehenneme ebedi kalacak şekilde girmez)880."
878 Bu yemeğin (i^ jî >>») Hatfr ya da Hatfra olduğu diğer rivayetlerden anlaşılmaktadır. (Bk. Ahmed b. Hanbel, IV/44, V/449,450; Bahan, Salat, 46, Teheccüd, 36; Müslim, Mesacid, 263,265)
Hazİra yemeği (i>>0î etleri küçük küçük doğrayıp su ilave ederek pişirmek ve
üzerine un serpmek ile olur. Eğer et olmazsa ona Asîde (;j_*Ji) yani un çorbası denir. (Bk. İbnü'i-Esîr, Nihâye, U/28; tbn Hacer, Fethu'l-Bârî, IX/543)
879 Yâni İslâm'daki kolaylık ve müsamahaya (Bennâ, age., 111/81)
880 Ateşin haram kılınması; ebedi olarak İçinde kalmaması ve günahı kadar azap gördükten sonra çıkması, şeklinde anlaşılır. Tevhid inancında olan kişi erken ya da geç de olsa cennete mutlaka girecektir. (Bk. Bennâ, age., IH/81)
Mescidler 339
362/1232-Enes b. Mâlik'ten (Radıyaiiahu anh):m
Ensardan çok şişman bir kişi vardı ki (gelip) Hz. Peygamber'le beraber (mescidde) namaz kılamıyordu. Bu kişi:
'Ey Allah'ın Rasûlü! Ben (gelip) seninle namaz kılamıyorum' dedi ve Rasûlullah için yemek hazırlayıp onu çağırdı. Hz. Peygamber'e ısaitaiiahu aleyhi ve seiiem) bir hasır serdiler ve üzerine su serptiler.882 Rasûlullah orada iki rekat namaz kıldı.
Cârud ailesinden bir kişi883 râviye (yani Enes'e)884:
'Rasûlullah duhâ (namazını) kılar mıydı?' diye sorunca (Enes):
'Sadece o gün duhâyı kıldığını gördüm' dedi.
AÇIKLAMA
Bu hadislerden cemaate devam etmenin önemi anlaşılmaktadır. Ancak bazı durumlar vardır ki cemaate gitmemenin özrü sayılır. Bunlar aşın şişmanlık ve yürü-yememe, âmâ olmak ya da hastalık hâli gibi durumlar. Bu rivayetlerden anlaşılanlar:
1-Bir kişi kendi problemlerini başkalarına açabilir ve bu şikâyet hâli sayılmaz, çünkü çözüm aramaktadır.
2-Evin bir bölümü mescid olarak ayrılabilir.
3-Evde edinilen köşe diğer mescidlere benzemez, vakıf değildir-ve mülkiyeti ev sahibine aittir.
4-Mescid edinilen bir yerde salih bir insanın namaz kılması ile bereket ve rahmet ummak caizdir. Ancak bu, insanı kendisini beğenme ve kibre götürmernelidir.
5-Sözde durmak çok önemlidir ve Peygamberler'in ürerinde hassasiyetle durdukları bir konudur,
6-Salih İnsanlar ve diğer Müslümanlar davet edildiğinde ikramda bulunmak efdaldir.
881 Sened: JJ£ 'J, 'J> ^ Jıi j^. 'J. "J> ^>f Jıi Çi
Sahih: Müsned, m/291, H.no:14033; Mükerrer rivayet için bk. IH/184-185, H.no:12852; III/130-131, H.no: 12269-12270; Buhârî, Ezan, 41; Ebû Dâvûd, Salât, 91, H.no:657; Bazı rivayetlerde senedde Enes b. Sîrîn'in ismi yanlışlıkla Enes b. Süleym olarak yazılmıştır.
Hadis metninde geçen ensardan İrice olan zatın Itbân b. Mâlik olma ihtimâli kuvvetlidir.
Ayrıca bir önceki 361/1231. hadise bk. 361/1231 ve410/1280. hadislerle karşılaştırınız.
882 Mübârekpûrî, Tuhfetü 'l-ahvezî, 11/250
883 Bu kişi Abdülhamid b. Münzir b. el-CârÛd el-Basrî'dir. Bk. İbn Hacer, Fethu 'l-Bârt, D7158
884 Enes isminin açıkça geçtiği rivayet İçin bk. İbn Hıbbân, V/426
340_________________________________________________________Mescidler
7-Lider ya da saüh birisi yanında münafıklann hâlleri konuşulabilir, ancak işi uzatmamak gerekir.
8-Salih bir insan bir yere geldiğinde diğer Müslümanların da oraya gelip ziyaret yanında o kişinin İlminden istifade etmeleri efdaldir.
9-Lider ya da salih kişi Müslümanların konuşmaları ya da hareketlerini kontrol etmeli, ifrat ve tefrit hâllerine müdahale etmeli ve ilgili açıklamaları yaparak onları da ikna etmelidir.88S
10-BUtün bunlardan Rasûlullah'ın ne kadar mükemmel bir insan ve lider olduğu anlaşılmaktadır. İnsanların küçük problemlerini dahi halletmeye çalışmaktaydı ve insanlar onunla diyalog kurmaya, konuşmaya bayılıyorlardı.
NOT: Mescid-i Haram, Mescid-i Nebî ve diğer mescidlerle ilgili hadisler Halifelik ve Emirlik/İdarecilik ve Yöneticilik konusunda zikredilecektir. Bk. Müsned Trc. H.no:542-544/l 1431-11433 ve 607-638/11496-11527.
885 Bennâ, age., 111/82
Setr-i Avret 341
g)-SETR-İ AVRET
• Setr-i Avret Emrinin Sınırı ve Uyluğun Avret Kabul Edilmesi
• Diz ve Göbeğin Avret Mahalline Dahil Olmama Konusu
• Avret Mahallini Örtmek Allah ve Rasûlü'nün Emridir
• Hür Kadının Elleri ve Yüzü Dışında Her Tarafı Avret Mahallidir ve Kapatılmalıdır
• İhtiyaç Yokken Erkeklerin Namazda Omuzlarını Açmaları Doğru Değildir ve Avret Mahallini Kapatan Tek Parça (Rîda ve Peştamal Türü) Elbise/Örtü ile Namaz Kılınabilir
• İki Parça Elbise/Kumaş ile Vücûdun Tamamını Örterek Namaz Kılmak Müstehabdır, Ancak Tek Parça Elbise/Kumaş ile Sadece Avret Mahallini Örterek Namaz Kılmak da Caizdir
• Tek Parça Elbisede/Kumaşta Yasaklanan Örtünme Şekilleri
342 Setr-i Avret
g)-SETR-İ AVRET
* Setr-i Avret Emrinin Sınırı ve Uyluğun Avret Kabul Edilmesi
Setr-i avret; başkalarına gösterilmesi ayıp kabul edilen yerlerin/uzuvların örtülmesi, gösteri lmemesidir. Allah Teâlâ ilk Peygamberden itibaren insan olma şerefinden dolayı bizlere bu yerlerin örtülmesini emretmiştir. Ancak bu emir hayvanlar için geçerli değildir, örtülmesi emredilen yerler iki kısımdır:
1-Avret-i Galİza (Açılması ve görülmesi çok kötü, iğrenç olan uzuvlar): Bunlar insanın ön ve arka cinsel organlarıdır ki mutlaka örtülmesi gerekir. Tuvalet, yıkanma ve tedavi gibi ihtiyaçlar dışında açılmaması tavsiye edilmekte, başkalanna götse-rilmesi de kesinlikle yasaklanmaktadır.
2-Avret-i Hafife (Açılması ve görülmesi ayıp sayılan uzuvlar): Erkekler için göbekten diz kapağına kadar olan kısımdır, kadınlar için de el ve yüz hariç bütün vücuttur. İhtiyaç olmadıkça buraların açılmaması tavsiye edilmiş, başkalanna gösterilmesi ise yasaklanmıştır.
§Mü'minlerin (eşleri ve evlenmesi ebediyen haram olan yakınları dışında) başkalarının avret yerlerine bakmaları, görmeye çalışmaları haramdır. Bize emredilen, gözlerimizi böyle iğrenç ve ayıp şeylerden korumaktır.
Allah Teâlâ buyurdu:
'Ey Âdemoğulları! Mescidlerin hepsinde bulunurken ziynetlerinizi (elbiselerinizi)886 giyinin! Yiyin, için ve israf etmeyin! Şüphesiz Allah israf edenleri sevmez.' (Araf, 7/31)
886 Müşriklerin bir bölümü cahiliye döneminde Kabe'yi çıplak olarak tavaf ediyorlardı; gündüz erkekler, gece de kadınlar bu şekilde orada bulunurdu. Bunu dünya süslerinden uzak olarak Allah'a yakınlaştıklarını iddia ederek yapıyorlardı. Şüphesiz bu şeytanın onlara bir vesvesesiydi ve hiçbir Peygamber ümmetine böyle ibadeti emretmemişti. Şurası unutulmamalıdır ki Peygamberlerin ibadet şeklillerinde ahlâkî renk çok önemlidir. Kur'ân bu ayetle onların yanlış davranışlarını düzeltmekte, ayrıca diğer nimetlerden de israf etmeden yararlanabileceklerini belirtmektedir. Kİm Peygamber'in getirdiği dışında kendi kafasına göre din oluşturmaya çalışırsa şeytanın oyuncağı olur ve cahiliye döneminde olduğu gibi gayr-i ahlâki ve gülünç durumlara düşer. (Bu ayetle ilgili rivayetler İçin bk. Buharı, Hac, 91; Müslim, Hac, 152; İbn Kesir, Tefsir, n/201)
343
Setr-i Avret
Allah Teâlâ buyurdu:
'Mü'min erkeklere söyle, gözlerini (bakılması yasak olandan) çevirsinler ve mahrem yerlerini korusunlar/kapatsınlar!
Mü'min kadınlara da söyle, gözlerini (bakılması yasak olandan) çevirsinler, mahrem yerlerini korusunlar/kapatsınlar. Görülmesinde sakınca olmayan kısım hariç süslerini/güzelliklerini de gizlesinler ve başörtülerini yakalarının üzerine satsınlar!
Süslerini/güzelliklerini göstermesinler, ancak kocaları, babaları, kayınpederleri, oğulları, üvey oğulları, erkek kardeşleri, erkek kardeşleri ya da kız kardeşlerinin oğulları, (tanıdık/yakın) kadınları, kendi köleleri, kendilerine bağlı cinsel istekten yoksun bulunan erkekler ya da kadınların mahrem yerlerinin farkında olmayan küçük çocuklar bu yasağın dışındadır. (Yürürken) süslerini belli edecek şekilde ayaklarını yere vurmasınlar.
Ve siz, ey mü'minler hepiniz topluca Allah'a tövbe edin ki
kurtuluşa eresiniz!' (Nur, 24/30-31)
Allah Teâlâ buyurdu:
'Cinsel arzu duymayacak kadar kocamış olan kadınlara süslerini açığa vurma niyeti taşımaksızın (dış) elbiselerini çıkarmada bir sakınca yoktur. Ancak bunların da iffetli hareket etmeleri kendileri için daha hayırlıdır. Allah (her şeyi) işiten ve bilendir/ (Nur, 24/60)
Allah Teâlâ buyurdu:
"Ey Peygamber! Eşlerine, kızlarına ve mü'minlerin kadınlarına (toplum içine çıktıklarında) dış elbiselerini almalarını, söyle! Bu onların (temiz kalarak) tanınmamaları ve rahatsız edilmemeleri açısından en uygun olanıdır.
(Unutmayın,) Allah affeden ve bağışlayandır." (Ahzâb, 33/59)
344
Setr-İ Avret
363/1233-(Z.) HZ. Ali'den (Radıyaltahüanh)^1
Rasûlullah (Saiiaiiahu aleyhi ve seiiem) bana şöyle dedi:
"Uyluğunu gösterme! Diri olsun ölü olsun kimsenin uyluğuna bakma!"
364/1234-İbn Abbas'tan (Radıyallahü anhümâ)'.
Sened:
Hasen: Müsned, 1/146, H.no:1248; Ebû Dâvûd, Cenâiz, 28, H.no:3140 C*'j&%)\ Hammâm, 1, H.no:4015 (Ebû Dâvûd hadisten sonra: 'V,& *j ^j^Jı üi" (Bu hadiste münkertik vardır) der); İbn Mâce, Cenâiz, 8, H.no:1460; Dârekumî, 1/225; 11/86; Öezzâr, 11/274-275, H.no:694-695; Ebû Ya'lâ, 1/277, H.no:331; Hâkim, IV/200, H.no:7362 (Hâkim ve Zehebî hadisin herhangi bir illetine işaret etmezler); Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, 11/228; III/388; ŞuabÜ'l-îmân, VI/153, H.no:7760;Makdisî, Muhtara, VII/43, H.no:2437 (sahih).
Bennâ, hadisi Bezzâr ve Hâkim'e de nisbet eder ve İbn Maîn'in de belirttiği gibi Habîb b. Ebû Sâbit'in, Âsim b. Damre'den hadis işitmediği ve aralarında sika olmayan bir râvinin bulunması sebebiyle hadisin illetli olduğunu belirtir. Bk. Bülûğu'l-emânî, 111/50. İbn Hacer "Ebû Hâtim'in: 'İbn Cüreyc, Habib'den, Habib de Âsım'dan hadis işitmedi' sözünü nakleder. Bk. ed-Dirâye fi tahrîci ehâdîsi'İ-Hidâye, 11/227; Ahmed Muhammed Şâkir ise hadisin isnadının sahih olduğunu söyler ve şunları ekler: "Ebû Hâtim'in Ilel'inde (2/270) "Hasan b. Zekvan, Amr b. Hâlid el-Vâsıtî'den, o da Habib'den nakleder. Hasan ve Amr'ın her ikisi de zayıftır" denilmektedir. Hadisin isnadında tenkid edilecek bir yön yoktur, isnadı sahihtir." Ömer b. Ali el-Endelûsî de der ki: "İbnü'l-Kattân Ahkâmü'n-nazar isimli eserinde râvîlerinin hepsinin sika olduklarını, aradaki İnkıtanın da Dârekutnî'nİn rivayeti ile giderildiğini söyler." Bk. Tuhfetü'l-muhtâc, 11/14-15. Hadisin değerlendirmesi İçin bk. Zeylaî, Nasbu 'r-râye, IV/244.
Hadisin şâhidleri:
a-İbn Abbas'tan (Radıyallahü anhümâ) şahidi için bir sonraki 364/1234. hadise bk.
b-Abdullah b. Amr b. Âs'tan (Radıyallahü anhümâ) şahidi için 365/1235. hadise bk.
c-Cerhed el-Eslemîden (Radıyallahü anh) şahidi İçin 366/1236. hadise bk.
d-Muhammed b. Abdullah b. Cahş'tan (Radıyallahü anh) şahidi için 367/1237. hadise bk.
Hadis şâhidleri İle hasen İİ ğayrihî seviyesine yükselir.
Şuayb el-Arnavut ve ekibi hadisin sahih li ğayrihe yükselebileceğini belirtirler. Bk. H.no:1249.
Sened: -uii^ 'jc- oiüiı ^^ ^S 'ji- jjÇ-! &>- ^ y. '■^^ ^-
Setr-i Avret_______________________________________________________345^
Rasûlullah (SaiiaiiaM aleyhi ve seiiem) uyluğu açıkta olarak (duran) bir kişinin yanına geldi ve ona şöyle dedi:
"Uyluğunu ört! Erkeğin uyluğu kesinlikle avret mahallindendir."
365/1235- Amr b. Şuayb babası yoluyla dedesinden (Radıyaiiahu nakleder :m
RaSUİUİlah (SaüallaM aleyhi ve sellem) dedi ki:
Hasen: Mtisned, 1/275, H.no:2493; Tirmizî, Edeb, 40, H.no:2796-2798 (Hadis hasen-gariptir. Bu konuda Hz. Ali ve Muhammed b. Abdullah b. Cahş'tan nakil vardır. Hem Abdullah b. Cahş hem de oğlu Muhammed sahâbîdir); Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, XI/84, H.no:lIU9; Buhârî de muallâk olarak bu hadise yer verir:
Buhârî, Salât, 12;
Ahmed Muhammed Şâkir hadisin tahririnde şunlan dile getirir: "Ebû Yahya el-Kattât'm isminde ihtilâf edilmiştir. Buhârî et-Târîhu'l-kebîr'in<le Zâzân ismi ile verir. Bu zât sikadır. Çünkü Buhârî râviyi cerh etmedi ve ed-Duafö'da zikretmedi. Yahya b. Main sika sayar. Nesâî de: "pek kuvvetli değildir", Ahmed b. Hanbel İse: "İsrail kendisinden birçok münker rivayet nakletti" der. Biz onun sika oluşunu tercih ediyoruz." Hadisin değerlendirmesi için bk. Zeylaî, Nasbu'r-râye, IV/244.
Hz. Ali'den (Radıyaltahü anh) şahidi için bir Önceki 363/1233. hadise bk. Sencd: »>»*■ $ '/y* £i»- ııı» i*-'} J*J> ^-İİ-H j& j! «Ilı âl*j ^jûyı jl*-^)ı & jj il*J £ii-
Sahih: Müsned, 11/187, H.no:6756; Benzer rivayet (11/180, H.no:6689) daha Önce zikredildi. Bk. 84/954. hadis. İbn Ebî Şeybe, 1/304, H.no:3482 (îbn Ebî Şeybe bu hadisi Ahmed b. Hanbel'in hocası Vekî'den aynı senedle almıştır); Ebû Dâvûd, Salât, 26, H.no:495-496; Dârekutnî, 1/230; Hâkim, Müstedrek, 1/311, H.no:708 (Hâkim, Yahya b. Main'den: "Amr b. Şuayb sikadır" sözünü nakleder ve "Bu rivayetin mürsel oluşu dile getirilmektedir. Çünkü Amr b. Şuayb b. Muhammed b. Abdullah b. Amr b. Âs, dedesi Abdullah b. Amr'dan (Radtyallahii anh) hadis işitmemiştir" der); Beyhakî, Şuabü'l-tmân, VI/398, H.no:8650; es-Sünenü'l-kübrâ, 11/228-229; 111/84; (Beyhakî'nin bir rivayetinde ziyâdeli şekli ile ve "emredin" yerine, 0^) "öğretin" emri; "dövün" yerine, (p-»^*') "edeplçndirin" emri zikredilmiştir. Bk. es-Sünenü'l-
kübrâ, 11/229); Ebû Nuaym, Hüye, X/26.
Şâhidleri ve daha geniş bir tahrici için bk. 84/954. hadis.
346_______________________________________________________Setr-i Avret
"Yedi yaşına varınca çocuklarınıza namaz kılmalarını emredin, on yaşına vardığında yine kılmazlarsa (hafifçe) vurabilirsiniz, bu yaşta çocukların yataklarını birbirinden ayırın!
Sizden birisi (cariyesini)890 kölesiyle ya da işçisiyle evlendirdiğinde artık onun (cariyesinin) avret mahalline bakamaz! Onun göbekten aşağısı diz kapaklarına kadar olan kısmı kesinlikle avret mahallindendir."
AÇIKLAMA
Çocuğun namaz eğitimi ile ilgİÜ bir makale önceki cildde geçmişti.891 Avret mahalli yasağı açısından evli olmayan cariye efendisine karısı gibidir, ancak evlendiği zaman başkasının cariyesi gibi olur, sadece hizmet eder ve avret mahalline bakmak yabancı cariyelerde olduğu gibi yasaktır. Cariyeler hür kadınlar gibi el ve yüz hariç bütün vücutlarını örtmek zorunda değillerdir. Çünkü onlann hizmetleri ve farklı statüleri sebebiyle sorumlulukları azdır. Yetki kadar sorumluluk (ol—JL cı>ı) kaidesince onlara bazı kolaylıklar verilmiştir. Ancak bu durum fitneye
sebep olursa hür kadınlar gibi kapanmaları emredilir.
Cariyelik köleliğin meşru olduğu toplumlarda kabul edilen bir vakıaydı ve bu kişiler toplumda düşük bir statüye sahipti. Peygamberimiz'in geldiği dönemde de kölelik bütün devletlerde hukuken geçerliydi. İslâm onlara birtakım statüler getirdi, haklarını korudu ve özgürlüklerini kazanmaları için farklı yollar izledi:
-Keffaretlerde önce köle âzâdı şart koşuldu,
-Köle âzâd etmede çok büyük sevap olduğu müjdesi verildi,
-Efendisinden çocuğu olan cariye yan hürdür, çocuğu da tam hürdür ve bu cariye efendisinin ölümü ile hürriyetine kavuşur,
-Efendisi kölesine; ben Ölünce hürsün, dediği zaman o kişi yarı hürdür ve satılmaz, efendisi öldüğünde hür olur.
-Şakadan da olsa kölesini âzâd etmek geçerlidir, o köle artık hürdür ve efendisi sözünden dönemez,
-Ayrıca kölelerin hür olma durumları kendilerine bırakılmıştır; âzâd olmak isteyen köle efendisiyle anlaşır ve kendi değerindeki parayı kazanmak için çalışır. Devlet de kendisine yardım eder ve o köleye zekat verilir.
İslâm'ın ilk başta köleliği tümüyle yasaklaması büyük zorluklara/problemlere yol açardı: Onlarca ve yüzlerce kölesi olan efendilerin maddi zaran ve muhalefetleri, kölelerin hür bir hayatta yaşamalarının zamana bağlı olması, bir anda sokağa bırakılan bu insanların oluşturacağı toplumsal problemler ve o gün bütün dünyada olan hukukî statü gibi sebeplerden dolayı İslâm bu problemin halledilmesini zamana yaydı.
Köleliğin ana sebebi savaşlar ve esirlerdir. İslâm yukarıdaki uygulamalarla köleliği azaltmak ve yok etmek istiyordu. Çünkü kölelik İslâm'ın problemi olmayıp, cahiliye toplumlarında var olan bir vakıaydı. Ancak köleliğin bütün dünyadaki yaygınlığı ve İslâm devletlerinde saltanat sisteminin hakim olması gibi sebeplerden dolayı bu hedefler asırlardır gerçekleşemedi. Sonunda dünya toplumlarının konsensüsü ile İnsan Haklan Evrensel Beyannamesi yayınlanarak kölelik bütün dünyada yasaklandı ve hukukî statüsU iptal edildi. Umarız ki cahiliye eliyle hukukî bir statü kazanan kölelik sistemi tekrar başlamaz.
890 Bennâ, age., IU/83
Bk. MUsned Trc.C.III- Çocuk ve Namaz makalesi.
347
Setr-i Avret
366/1236-Zür'a b. Müslim b. Cerhed''öesH/tadıyaUaha anham):m Hz. Peygamber (Satiattaha aleyhi ve sellem) Cerhed'i mescidde üzerinde cübbe olup uyluğu açılmış olarak gördü ve ona şöyle dedi: "Uyluk avrettendir (kapatman gerekir),"
şîkinci tarikle gelen bu rivayetin benzeri Abdullah b. Cerhed el-Eslemî'den nakledildi ki Abdullah bizzat babasının şu sözünü işittiğini bildirdi:
892 Sened: >3ı ^f j* Stfi. t&.
Hasen: MUsned, III/478, H.no:15870; İkinci rivayet: HI/478, H.no:15873; Üçüncü rivayet: UI/478, H.no:I5872; Benzer rivayetler İçin bk. III/479, H.no:15876; m/479, H.no:15875 (j* Cj ^ jî ;> j£f ^ >T, .'oi ji> ^i ji> ^ ^ü-> ^ j Uji); III/479, H.no:15874; HI/478, H.no:
15869; Ilİ/478, H.'no:İ5871 (mevkuf olarak); EbÛ Dâvûd, Hammâm, 1, H.no:4014; Tİrmizî, Edeb, 40, H.no:2795 (Tirmİzî: "Hadis hasendir, fakat ben isnadının muttasıl olduğunu zannetmiyorum" der), 2796 (hasen), 2797; Dârimî, İsti'zân, 22, H.no:2653 (Senedde Ebu'n-Nadr'ın hocası Zür'a b. Abd^ırrahman b. Cerhed el-Eslemî, o da Suffa ashabından biri olan babası Abdurrahman'dan nakleder); Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, 11/271, 273, H.no:2138-2142, 2148. Heysemî, hadisin Ebû Dâvûd ve Tirmizî tarafından da nakledildiğini, senedinde zayıf olan Abdurrahman b. Ebu'z-Zinad'ın bulunduğunu belirtir. Bk. Mecma', 11/52.
Cerhed b. Huveylid, Suffa öğrencilerinden biridir. Yezİd'in halifeliğinin son yıllarında vefat etmiştir.
348__________________________________________________Setr-İ Avret
Rasûlullah'ın (Satiatiaha aleyhi ve seiiem) şöyle dediğini işittim: "Müslüman bir kişinin uyluğu avrettir (örtülmesi gerekir)."
§ÜçüncÜ tarikle gelen benzer rivayet onun, babası Cerhed'den naklidir: Babası Cerhed dedi ki:
Ben uyluğum açık olarak dururken Rasûlullah (Saiiaiiahü aleyhi ve settem) yanıma uğradı ve şöyle dedi:
"Uyluğunu kapat! Şüphesiz o avret mahallindendir."
367/1237-Hz Peygamber'in hanım tarafndan akrabası893 Muhammed
b. Cahş'tan (Radıyallahüanhümây}^
Mescidin avlusunda ayaklarını toplayıp karnına yapıştırarak oturan895, uyluğunun bir bölümü de açıkta kalmış olan Ma'mer'in896 yanına Hz. Peygamber (SaiiaiiaM aleyhi ve seiiem) geldi ve ona dedi ki:
893 Metinde geçen haten (jd-ı) kelimesi Arapça'da kişinin hanımı tarafından akrabası için kullanılır, kayın peder, kayın valide ya da kayın birader gibi. (Bk. Râzî, Muhtâru's-Sıhâh, 169), Buradaki kişi dedesine nİsbet edilmiş aslında ismi Muhammed b. Abdullah b. Cahş'tır. (Bennâ, age., M/84) Muhammed b. Abdullah b. Cahş sahabenin küçüklerindendİr ve Zeyneb validemiz onun halasıdır, (tbn Hacer, Takribu 't-Tehzîb, 471,487) aenea: j**- ^ a«w ^y jp ^ 5* «w j* • j-»* ^ ^o- ^-^ fr~* ^*^
Sahih: Mü'sned, V/290, H.no:22393; İkinci rivayet: V/290, H.no:22394; Buhârî, Salât, 12 (muallâk olarak); Heysemî, hadisin Ahmed b. Hanbel ve Taberânî tarafından nakledİİdiğini, Ahmed b. Hanbel'in râvilerinin sika olduklarını belirtir. Bk. Mecma', 11/52. Seneddeki sahâbî Heysemî'nin bu eserinde Muhammed b. Abdullah b. Cahş olarak verilir.
Bennâ, hadisi Buhârî'nin et-Târîhu'1-kebîr'ine ve Hâkim'e de nisbet eder ve İbn Hacer'den şu biigileri aktanr: "EbÛ Kesîr dışındaki rHvihri sahih hadis ricâlindendir EbÛ Kesîr'den birçok kimse nakilde faulunmu?. fakat ben açık bir ta'dile rastlamadım. Hadisi İbn Kân. de aym senedie nakleder. Muhammed b. Cahş hadisi başlangıçtan sonuna kadar senedinde Muhammed lenn birbirinden naklettiği hadis olduğu için Muhammenlerin müselse-
Sa'SÎSa^ yazdım"BennâŞevkânrninde»**dediğini
Setr-i Avret_______________________________________________________349
"Ey Ma'mer! Uyluğunu kapat! Şüphesiz uyluk avret mahallidir."
§Aym râviden (Muhammed b. Cahş'tan) ikinci tarikle gelen rivayet: Ben Hz. Peygamber'le beraberken Hz. Peygamber (SaUaiiaM aleyhi ve seitem) uylukları açılmış olan Ma'mer'in yanına uğradı ve ona şöyle dedi: "Ey Ma'mer! Uyluklarını kapat! Şüphesiz uyluklar avret mahallidir."
* Diz ve Göbeğin Avret Mahalline Dahil Olmama Konusu
368/1238-Enes anlatı (Radıyaitahu anh):m
Rasûlullah (Saiiaiiahu aleyhi ve seüem) Hayber harbini yaptı ve orada alacakaranlık vaktinde sabah namazını kıldık. Rasûlullah bineğine bindi, Ebû Talha da bindi, ben de Ebû Talha'nın terkisindeydim. Hz. Peygamber Hayber yoluna (bineğini) sürdü, dizlerim Hz. Peygamber'in uyluklarına898 değdi ve
895 Metinde geçen ihtıbâ (t^-y) ayaklarını toplayıp karnına yapıştırması ve bir kumaşla ayaklarım sırtından itibaren bağlamasıdır. Bazen kumaş yerine elleriyle de dizlerini tutar. Bu o dönemde âdet olan rahat bir oturuş şekliydi. (lbnü'1-Esîr, Nihâye, V335) B% Bu kişi Ma'mer b. Abdullah b. Nâfi' b. Nadle'dir. Sahabenin yaşı büyük olanlarından ve Habeşistan'a hicret edenlerdendir. (Ibn Hacer, Takribu't-Tehzib, 541; Bennâ, age., 541) 897 Sened: jydı ±* \&
Sahih: Müsned, 111/101-102, H.no:11931; Buhârİ, Salât. 12; Müslim, Hac, 462; Nesâî, Mevâkît, 26, H.no:545; Nikâh, 79, H.no:3378.
Hadis Müsned'İn sülâsiyyâtından biridir. Uzun bir rivayet olmasına rağmen Bennâ hadisin konu ile ilgili kısmını almıştır. Hadisin diğer bölümü şu şekildedir:
Bu kısım Siyer bölümünün Hayber Savaşı başlığı altında zikredilecektir. 898 Başka yoldan gelen aynı rivayette (.w) kelimesi müfret (tekil) olarak geçmektedir. Bk. Müslim, Nikah, 1365
350__________________________________________________Setr-i Avret
Hz. Peygamber'in elbisesi uylukları899 tarafından sıynldı/açıldı, ben Rasûlullah-m uyluklannin beyazlığını (hâlâ) görür (gibiyim).
AÇIKLAMA
Erkeklerde göbek ile diz kapağı arasının avret mahalli olduğunda ittifak vardır. Göbek ve dizin avret mahalline dahil olması konusunda ihtilaf edildi:
Hanefî'lere göre erkek için diz avrettir, ancak göbek avret mahalli değildir. Bununla ilgili 'Göbekten aşağısı, dizleri geçinceye kadar (kapatılır)* ve ıDiz avret mahallindendirt90] rivayetleri bulunmaktadır.902
Cumhura göre göbek ve diz avret mahalline dahil değildir.903
§Yukandaki hadisi delil getirerek Bazı Hanefîler ve Mâlikîler uyluğun muğallaza (ağır) olan avret mahalline dahil olmadığını, muhaffefe (hafif) olduğunu belirttiler. Ancak burada peygamberimizin uyluğu Enes*in çarpmasıyla açılmıştır ve istek dışı bir olaydır. Ayrıca 367/1237. hadiste geçtiği gibi Peygamberimiz uyluğun avret yeri olduğunu belirtiyor ve kapatılmasını emrediyor.
Hanefî, Şafiî ve Hanbelîlere göre ise uyluk avret mahalline dahildir ve kapatılmalıdır. Hanbelîlerden gelen diğer içtihada göre uyluk avret-i muhaffefedir. Ancak bu konuda cumhurun delili kuvvetlidir ve ihtiyatlı olmak gerekir.904
369/1239-Mü'mirilerin annesi Hz. Âişe*den
899 Uyluk, dizin üst kısımlarıdır.
900 Bu lafızla fıkıh kitaplarında gelen rivayet garibdir ve hadis kaynaklarında bulunmamaktadır. Bk. Zeylaî, Nasbu'r-raye, 1/297
901 DârekutnU 1/230 (Zayıf); Deylemî, 11/284, H.no: 2313
902 Merğınânî, Hidâye, 1/43.
903 Şîrâzî, Münezzeh, 1/64; îbn RÜşd, Bidayetü'l-müctehid, 1/83; tbn Kudâme, Muğnî, 1/616-617; DesÛkî, Haşiye, 1212-213
904 Tahavî, Şerhu meâni'l-âsâr, 1/474; Şîrâzî, age., 1/64; Merğınânî, age., 1/43; İbn Kudâme, age., 1/615-616; DesÛkî, age., 1/214
91)5 Sened: JL İ â ö
Sahih: Müsned, VI/62, H.no:242ll; Benzer rivayetler için bk. VI/155, H.no:25094-25095; VI/167, H.no:25215; Hadis Hz. Osman'ın müsnedinde (ona İsnad edilen hadisler arasında da) zikredilir. Bk. 1/71, H.no:514; Müslim, Fezâilü's-sahâbe, 26-27.
Setr-i Avret__________________________________________________351
Rasûlullah (elbisesinden) uyluğu sıyrılmış/açılmış olarak oturuyordu906. Hz. Ebû Bekir huzuruna girmek için izin istedi, o hâldeyken izin verdi. Sonra Hz. Ömer gelmek için izin istedi, o hâldeyken izin verdi. Sonra Hz. Osman için izin istedi, Rasûlullah (hemen toplanıp) üstünü elbisesiyle örttü. Onlar kalkıp (gidince) Peygamberimiz'e dedim ki:
"Ey Allah'ın Rasûlü! Ebû Bekir ve Ömer gelmek için izin istediler, sen hâlini bozmaksızın o ikisine izin verdin. (Ancak) Osman gelmek için izin istediğinde (hemen toplanıp) üstünü elbisenle örttün." Bunun üzerine
Rasûlullah (SallallahÜ aleyhi ve settem) ŞÖyle dedi:
"Ey Âişe! Ben böyle kişiden (nasıl) haya etmeyeyim/çekinmeyeytm, vailahi melekler (bile) ondan haya ediyor."
AÇIKLAMA
Bazı âlimler bu hadisi de uyluğun avret olmamasına delil getirmektedirler, ancak aşağıdaki sebepler ile bu rivayeti doğru anlamak gerekir:
1-Bu olay Rasûlullah'ın bir fiilini nakleder, sözü ile fiili tearuz ettiğinde sözü kabul edilir.
2-Bir hükümde haram ve helâl olması konusunda naslarda tearuz varsa haram olması tercih edilir.
3-MUslim ve EbÛ Ya'lâ rivayetlerinde907 (vi— j' <-^i o* ıüW) uylukları açık
olarak ya da incikleri açık olarak şeklinde râviden kaynaklanan bir şüphe mevcuttur. İncik icma ile avret mahallinden değildir. Şüphe lafzı olan nas diğer çok açık naslar karşısında zayıf düşer ve alınmaz. Ayrıca Müslim'in diğer rivayetinde Peygamberi-miz'in bir kuyuya ayağını sarkıttığını ve sadece inciklerini açtığını nakledilir.908
370/1240-Umeyrb. İshak'tan:
909
Ubeyduliah b. Seyyar meçhul sayılsa da diğer rivayetlerde mütâbii bulunmaktadır.
906 Bir rivayette uzanmıştı. Bk. Müslim, Fezâilü's-sahâbe, 2401-2402; Ebû Ya'lâ, VIII/240
907 Müslim, Fezâilü's-sahâbe, 2401; Ebû Ya 'lât VIII/240
908 Müslim, Fezâilü's-sahâbe, 2403 (29)
909 Sened: o> J\ j- ^ai J.
Sahih: Müsned, 11/255, H.no:7455; Mükerrer için bk. 11/493, H.no: 10348; Benzer rivayetler İçin bk. 11/427, H.n<x 9478 (Mükerrer: 11/488, H.no: 10275):
;& ^'> ;^ jâ £ j£ £;, # â J^ j^, ^t ^ $ > ^
İbn Hıbbân, XU/405, H.no:5593; XV/420, H.no:6965;Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, 111/31, H.no:2580; 111/94, H.no:2764; Hâkim, III/I84, H.no:4785:
352_______________________________________________________Setr-i Avret
Ben Hasan b. Ali ile beraberdim, Ebû Htlreyre (Radtyaüaha anhum) bizimle karşılaştı ve:
'Rasûlullah'ın (SaiiaiiaM aleyhi ve seiiem) öperken gördüğüm yeri bana göster ben de öpeyim' dedi.
(Hz. Hasan) gömleği açtı910 ve Ebû Hüreyre onun göbeğini öptü.
NOT: Burada RasÛlullah aşkıyla yapılan bir hareket mevcuttur, bu konuda ihtiyatlı olmak ve mümkün olduğu kadar göbeği de kapatmak efdaldir. Ayrıca Hz. Hasan efendimiz çocuk yaşta olduğu için göbeğini Öpmekte bir beis yoktur.
* Avret Mahallini Örtmek Allah ve Rasûlü'nün Emridir
(Hâkim hadisin sahih olduğunu söyler, Zehebî de buna muvafakat eder); Beyhakî, es-Stinenü'l-kübrâ,lV232.
Umeyr b. tshak'ı İbn Adiy'in dışında herkes sika kabul eder.
Bennâ, hadisi Hâkim'e nisbet eder ve Umeyr'in dışında (Muhammed isimli) bir râvinin tarîki ile naklettiği söyler. Bk. Bülûğu'l-emânt, 111/86. Ahmed Muhammed Şâkir de hadisin sahih olduğunu söyler. Hâkim'in isnadında Muhammed ismine yer vermesinin bir hata olduğunu belirtir. Fakat doğrusunun İshak'ın künyesinin "Ebû Muhammed" olabileceğini, bu durumda başındaki "Ebû" lafzının ise düşme ihtimalinin bulunabileceğini belirtir. Heysemî, hadisin Ahmed b. Hanbel ve Taberânî tarafından nakledildiğini, Ahmed b. Hanbel'in Umeyr b. tshak'ın dışındaki râvilerinİn sahih hadis ricali olduklarını, Umeyr'in ise sika olduğunu belirtir. Bk. Mecma', IX/177. Hadisin değerlendirmesi için bk. Zeylaî, Nasbu 'r-râye, IV/242.
910 Bazı Müsned nüshalarında (wij> Jl>) şeklinde geçmektedir. Sindî bunu; gömleğinin bir kenarını açtı, şeklinde açıkladı. (Bk. Müsned, Thk. Şuayb et-Arnavut, XII/427)
Setr-i Avret ________________________________________________353
371/1241-Behz b. Hakim babası yoluyla dedesi (Muâviye b. Hayde el-Kuşeyrî)den (Radtyaltahu anh) nakletti:91'
Ben RaSÛlullah'a (Saltaltahü aleyhi ve sellem):
'Ey Allah'ın Rasûlü! Avret mahallimizden kapatmamız gereken ve gerekmeyenler nelerdir?' deyince şöyle buyurdu:
"Eşin ve sahip olduğun cariyen dışında (ki kişilere karşı) avret mahallinin (hepsini) koru/gösterme!"
'Ey Allah'ın Rasûlü! Topluluk birbirine yakınsa?912'
"Avret mahallini kimsenin görmemesini sağ I ay a bil irsen (öyle yap), kimse görmesin!"
'Birimiz yalnız başına duruyorsa?'
"Allah kendisinden haya edilmeye daha lâyıktır,"
§Bir rivayetteki ziyade: Hz. ne koydu.
Hz. Peygamber (kapanmaya işaret olsun diye)913 elini kaldırdı ve önü-
AÇIKLAMA
Avret, açıldığı zaman İnsanın utanacağı yerlerdir. 914Avret mahaili erkek için göbek ile diz kapağı arası ve kadın için de el ve yüz hariç bütün vücuttur. Burada sahabi avret mahalli olan kısmından ne kadarı açılabilir, diye sorunca Peygamberimiz (Saiialiahü aleyhi ve sellem) bu yerlerin tümüyle kapatılması gerektiğini, ancak eşi ve sahip olduğu cariyenin bu yasağın dışında olduğunu vurgulamaktadır.915
Yakın akraba ile ya da kadın kadına veya erkek erkeğe oturmalarda da mümkün olduğu kadar insan avret mahallini örtmeye dikkat etmelidir. Hattâ yalnız başına bulunduğunda yanında kimse olmasa bile hayalı hareket etmek Müslüman'ın sire-tindendir. Çünkü orada her ne kadar başkası bulunmasa da Allah kendisinden haya edilmeye başkasından daha layıktır. Rasûlullah şöyle buyurmaktadır:
'"' Sened: '^f}\ 'J, ^
Hasen: Müsned, V/4, H.no:19923; Ahmed b. Hanbel hocası İsmail b. İbrahim (v.193/809) ile birlikte hadis dinlediği diğer hocası Yahya b. Saîd (v.198/813) kanalı ile naklettiği rivayet de bu şekildedir. Fakat hocası Abdürrezzak b. Hemmâm (v.211/826)-Ma'mer b. Râşid (v.154/771) kanalı ve bir başka hocası Yûnus b. Muhammed b. Müslim (v.207/822)- Hammad b. Zeyd (v.179/795) kanalı ile gelen ziyadeli rivayet için bk. V73-4, H.no:19917-19919; Ebû Dâvûd, Hammâm, 2, H.no:4017; Tirmizî, Edeb, 22, H.no:2769 (hasen); 39, H.no:2794 (hasen); İbn Mâce, Nikâh, 28, H.no:1920; Taberânî, el-Mu'cemü't-kebîr, XIX/413, H.no:992.
Behz b. Hakîm b. Muâviye b. Hayde el-Kuseyrî ve babası sadûk kabul edilir.
912 Yani birbirlerinin yakın akrabası (baba, dede, oğlan ve kız gibi) ya da benzerleri (kadın kadına ya da erkek erkeğe) olarak oturduklarında (Bk. Ebû Dâvûd, Hammâm, 3; Tirmizî, Edeb, 22; İbn Mâce, Nikah, 28; Bennâ, 111/87)
913 Bennâ, age., 111/87
914 İbnu'1-Esîr, Nihâye, HI/319
915 Mübârekpûrî, Tuhfetü'l-ahvezî, VIH/43
354_______________________________________________________Setr-i Avret
"Çıplak durmaktan sakının! Şüphesiz sizinle beraber olan ve tuvalet ya da kişinin eşiyle beraber olması dışında ondan ayrılmayan (melekler) bulunmaktadır. Onlara karşı hayalı davranın ve saygılı olun!"
Tuvalet ya da cima gibi bir ihtiyaç hâli dışında insanın evinde de avret mahalli kapalı olarak durması tavsiye edilmektedir.
RasÛlullah insanları ahlâkî yönden eğitmekte, yalnız başlarına olduklarında bile dikkatli ve düzenli olmalarım tavsiye etmektedir.
372/1242-EbÛ Saîd el-Hudrî'den (Radtyaitaha anhynı
Hz. Peygamber (Saitaiiahu aleyhi ve seiiem) şöyle dedi:
"Bir erkek başka bir erkeğin avret mahalline bakmasın! Bir kadın da başka bir kadının avret mahalline bakmasın!
Bir erkek başka bir erkekle aynı yorgan içinde918 yatmasın! Bir kadın da başka bir kadınla aynı yorgan içinde yatmasın!"
NOT: Metinde geçen (j^-k n) kelimesinin lafız anlamı, aynı yorgan altında o
erkeğin yanına sokulmasın/yaklaşmasın, şeklindedir. Bu konuda ihtilaf edildi:
Bazı âlimler aynı yorgan içinde yatmak haramdır, şeklinde anlarlarken, bazıları da aynı yorgan ile zaruret varsa yatabilirler, ancak giyinik olmalı ve birbirlerine yaklaşmama! ıdirlar, dediler. Bu konuda ihtiyatlı olan aynı yorgan içinde erkek erkeğe ya da kadın kadına da olsa beraber yatmamaktır.919
916 Tİrmizî, Edeb, 42, H.no:2800. Sened:
Sahih; Müsned, 111/63, H.no:11544; Müslim, Hayz, 74 (Müslim ikinci bir rivayetinde " h/-îfp'ı C>} >>" lafzı ile nakleder); Ebû D&vüd, Hammâm, 2, H.no:4018 (Müslim'in ikinci rivayetinde olan lafızlarla); Tîrmîzî, Edeb, 38, H.no:2793 (hasen-sahih-garib); Nesâî, Mesâcid, 32, H.no:723; İbn Mâcet Taharet, 137, H.no:661 (Hadisin sadece birinci bölümünü nakleder); Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, VI/36, H.no:5438; el-Mu'cemü'l-evsat, IV/87, III, H.no:3680, 3692; Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, VII/98. 18 Ya da "...aynı yatakta yatmasın!" 919 Azİmâbâdî, Avnü'1-Ma 'bûd, XI/40
Setr-i Avret_______________________________________________________355^
373/1243-Enes b. Mâlik'ten (Radıyaiiaha anh):m
RaSÛlUİlah (Sallallahü aleyhi ve sellem) dedi ki:
"İmran'ın oğlu Musa (Aieyhisseiâm) suya gireceğinde, avret mahallini su örtmedikçe921 elbisesini çıkartmazdı."
374/1244-Hz. Âişe annnemizden (RadıyaiiaM anhây?22
1)20 Sened: oTj j. 'j* 'j- ^ 'J >&- ı&- ^ -û^ 'J
Sahih: Müsned, III/362, H.no:13699; Heysemî, Ahmed b. Hanbel tarafından rivayet edilen bu hadisin râvîlerinin sika olduklarını, fakat Ali b. Zeyd ile delil getirilip getirilmeyeceğinde İhtilafın bulunduğunu belirtir, Bk.Mecma \ 1/269.
Ebû Hüreyre'den (RadıyallahU anh) şahidi için bk. 11/514-515, H.no:10626; 11/535, H.no: 10856; 11/392, H.no:9067; Buharı, Gusl, 20; Ehâdîsü'l-Enbiyâ, 28; Tefsîr, 11; Müslim, Hayz, 75; Tirmitf, Tefsîr, 33/24, H.no:3221.
Buhâri, Gusl, 20: "tsrâiloğullan çıplak ve birbirlerine bakarak yıkanırlardı. Musa (Aleyhisselâm) ise (haya ve edebinden dolayı) tek başına yıkanırdı, tsrâiloğullan: "Vallahi, Musa'yı bizimle beraber yıkanmaktan engelleyen mutlaka kasığının çıkık olmasıdır" diyerek (ona eza verirlerdi). (Mûsâ) bir seferinde yıkanmaya gitmiş, elbiselerini de bir taşın üstüne koymuştu. Taş elbisesini alıp götürdü. Musa (Aleyhisselâm) da: "Aman taş elbisemi bırak" diyerek taşın peşine düştü. Neticede tsrâiloğullan Musa'ya baktılar ve: "Vallahi, Musa'da bir kusur yokmuş" dediler. Elbisesini aldı ve taşa vurmaya başladı." Ebû Hüreyre: "Vallahi, taşa vurulan o darbelerden altı veya yedisinin izi hâlâ durmaktadır."
Buhâri, Tefsîr,l I: "Musa (Aleyhisselâm) çok hayalı biriydi. Bu durumu Allah Teâlâ-nın şu sözü doğrulamaktadır: "Ey imân edenler! Musa'ya eziyet verenler gibi olmayın. Çünkü Allah onu (İsrâİloğullanmn) sözlerinden temize çıkardı. Allah katında onun değerli bir yeri vardı." (Ahzâb 33/69)"
Bu rivayet 440/748. hadiste zikredilmişti. Ml Yani derine girmedikçe
senedi uju) j^. ^ ^..in^n jj% ^ «ut a^*. jı ^y j* jj-*1* o* oı~«— u.ji- ^s j ıiî-ı»-
Zayıf: Müsned, VI/63, H.no:24225; Benzer rivayet için bk. VV190, H.no:25444; îbn Ebî Şeybe, 1/100, H.no:1130; İbn Sa'd, Tabakât, 1/384; VIII/193; Tirmizî, Şemail, H.no:344 (İbn Hacer el-Heytemî, Eşrafii'l-vesâil ilâ fehmi'ş-Şemâil, s.521); İbn Mâce, Taharet, 137, H.no:662; Nikâh, 28, H.no:1922; Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, VII/94; Bûsırî, senedindeki Hz. Aİşe'nin âzâdlığının isimlendirilmemesi sebebiyle hadisin isnadını zayıf sayar. Taberânî'nİn el-Mu'cemü's-sağÇr isimli eserinde Bereke b. Muhammed kanalı ile de nakledildiğini, fakat bu râvinin Dârekutnî tarafından: "yalancıdır, hadis uydurur". Hâkim tarafından: "mevzu / uydurma hadisler nakleder", tbn Adiy tarafından da: "sair hadisleri batıldır" cümleleri ile tenkide tabi tutulduğunu belirtir. Bk.Misbâhu'z-zİicâce, 1/85; 11/109.
Müsnedi tahric eden Hamza Ahmed ez-Zeyn 25444. hadiste: "Hz. Aİşe'nin âzâdlığı Ebû Yunus'un mechullüğü sebebiyle hadis zayıftır" derken, 24225. hadis İçin "isnadı sahihtir" demiştir. Bu senedde de aynı şahsın yer almış olmasına rağmen böyle bir yargıya varılmış olması herhalde bir dalgınlık eseridir.
Hz. Aİşe'nin âzâdhğı ile ilgili rivayetlerin değerlendirmelerine baktığımızda şu sonuçlarla karşılaşabiliriz: Heysemî: "Onu tanımıyorum" der (Bk. Mecma', V/174); Bûsırî: "müphem" sayar (age., 1/85; 11/109); Beyhakî'nin rivayetinde: "Ebû Amr" künyesi ile zikredilir (es-
356 _____________________________________________________Setr-i Avret-
Şöyle dedi:
'Ben Hz. Peygamber'in (SdUdUMateyhiveseüem) cinsel uzvuna hiç bakmadım.
(Ya da) ben Hz. Peygamber'in cinsel uzvunu hiç görmedim.'
* Hür Kadının Elleri ve Yüzü Dışında Her Tarafı Avret Mahallidir ve Kapatılmalıdır
Sünenü'l-kübrâ, IV/272); Abdürrezzak'ın rivayetinde: 'Talha'nın kızı" şeklinde geçer (Musannef, VI/444, H.no: 11598). Ayrıca Hz. Âİşe'nin âzâdlığının mirası konusunda Kasım b. Muhammed b. Ebûbekir, Abdullah b. ez-Zübeyr'e miras davası İçin müracaat eder. İbnü'z-Zübeyr de Abdullah b. Abdurrahman b. Ebûbekir lehine hükmeder. (Muhammed, Hz. Âişe'nin baba bir kardeşi, Abdurrahman İse öz kardeşidir) Bk. Abdürrezzak, IX/32-33; Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrû, X/305. İbn Ebî Şeybe'nin Musannef inde Ebû Amr'm imamlık yaptığı bilgisi de verilir:
JJj ,y\j UJU Jjrf( IjİlT fti İİA. J j.
Bk. İbn Ebî Şeybe, 11/31, H.no:6112; Abdürrezzâk, Musannef, 11/393, H.no:3824 (Kölenin imamlığı konusunda); Şafiî, Müsned, s.54. Ztyâd b. Umeyra es-Sadefî İsimli bir râvi de Hz. Âişe'nin âzâdlığı olarak tanıtılır. Bk. İbn Ebî Hatim, ei-Cerh, III/540, Trc.no:2442; İbn Hıbbân ise Ziyâd b. Umeyra es-Sayrafî isimli râvînin Hz. Âişe'nin âzâdlığından hadis naklettiğinden bahseder. Bk. Sikât, VI/327, Trc.no:7947; İbn Mâkûlâ ise Ziyâd b. Umeyra es-Sadefî'nin Hz. Âişe'nin âzâdlığından hadis aldığından bahseder. Bk. İkmâl, VI/279.
Hz. Âişe'nin âzâdlığı olarak zikredilen kişiler
a-Ebû Amr Zekvan: Buhârî ve Müslim ricalinden olan bu zat Kurrariin en fasihlerinden olup sika biridir. Harre olayiannda vefat etti. Bk. Zehebî, Kâşif, Trc.no: 1490; el-Mukîenâ fiserdi'l'künâ, 1/428, Trc.no:4618; İbn Hacer, Takrîb, Trc.no:1842; Buhârî, et-Târîhu'l-kebîr, III/261,Trc.no:896.
b-Ebû Yunus; Müslim ricalinden olup sika biridir. Bk. Zehebî, Kâşif, Trc.no:6907; İbn Hacer, Takrîb, Trc.no:8458. Bu râvi ile ilgili rivayet için bk. 129/999. hadis.
c-Ebû Hafsa: Bk. Nesâî, Küsûf, 13, H.no:1479; es-Sünenü'l-kübrâ, 1/574, H.no:1866; Zehebî, Kâşif, Trc.no:5687; el-Muktenâ, 1/196, Trc.no: 1716; İbn Hacer, Takrîb, Trc.no:8058 (makbul biridir). Buhârî, el-Künâ, s.26, H.no:207.
d-Abdullah b. Sa'd: Bk. Buhârî, el-Edebü'l-müfred, s.82, H.no:207; et-Târîhu'l-kebîr, V/106, Trc.no:309. EbÛ Hüreyre'nin talebesidir.
e-Ebû Mudille: Zehebî: "Sika sayılmıştır" der. Bk. Kâşif, Trc.no:6821; el-Muktenâ, 11/68, Trc.no:5654; İbn Hacer, Takrîb, Trc.no:8349 (makbul biridir). İsmi Ubeyduliah'tır. Tirmİzî hadislerinin hasen olduğunu söyler. Bk. Sünen, Deavât, 9, H.no:3592.
f-Abduİlah b. Ferrûh: İbn Ebî Hatim onun meçhul biri olduğunu söyler. Bk. Cerh, VI/137,Trc.no:638.
Hz. Âişe'nin âzâdlığının mütabii de bulunmaktadır. Zehebî ve İbn Hacer, meçhul sayılan Zeyd b. Hasan el-Mısrî*yi tanıtırlarken aralarında İmam Mâlik'in de bulunduğu bir sened zinciri ile şu rivayete yer verirler:
Zehebî, Mîzân, Vliyi 12, Trc.no:408; İbn Hacer, Mîzân, 11/504, H.no:2024. Bu rivayet de zayıftır.
Setr-t Avret_______________________________________________________357
375/1245- Hz. Âişe annnemizden {Radıyattahu anhây?2* Hz. Peygamber (Saiiattahu aleyhi ve seiiem) dedi ki:
"Hayız görebilen (buluğ çağına eren) bir kızın924 naTnazı ancak başörtüsü ile kabul olur."
NOT: Bu hadisten anlaşılan mutlak mana hür ya da cariye olsun bir kadın namaz kılacağında mutlaka başını örtmelidir. Burada O^l^-) hayız görmeye başlayan demektir
ki bu kelime bulûğ çağından kinayedir. Bu hadisi Arap dili ve edebiyatı bilmeyen bazı cahillerin anladığı gibi, yani hayızlı kadının namaz kılması şeklinde anlamak büyük yanlıştır, bu şekilde anlayış hayızlı/nifaslı hâldeyken namaz kılma yasağını açıklayan diğer hadislere aykırıdır. İslâm âlimleri bu hadisi bulûğ çağına giren olarak anlamışlardır, farklı anlayan yoktur.925
376/1246-Muhammed (b. Şîrîn) anlattı:
926
Sened:
Hasen: Müsned, VI/150, H.no:25045; Benzer rivayetler için bk. VI/218, H.no:25709-25710; VI/259, H.no:26104; Ebû DâvÛd, Salât, 84, H,no:641; TirmizU Salât, 160, H.no:377 (Bu konuda Abdullah b. Amr'dan da nakil vardır. Hz. Âişe'nin hadisi ise basendir); İbn Mâce, Taharet, 132, H.no:655; İbn Huzeyme, 1/380, H.no;775. Ayrıca bir sonraki 375/1245. hadise bk.
924 Bazı rivayetlerde (jU* ^ o->u ji ;iy r**, Âı jj^ v) şeklinde ya da (ju* ^ı ^v i!> iîu.)
şeklinde sıfat olarak gelmiştir. (Bk. İbn Huzeyme, Sahih, 1/380; İbn Hibban, Sahih, IV/612)
925 Azimâbâdî, Avnü'l-Ma'bÛd, 11/243; MübârekpÛrî, Tuhfetü'l-ahvezî, 11/314; Münâvî,
beneü:
Sahih: Müsned, VI/96, H.no:24527; Diğer rivayet için bk. VI/238, H.no:25894; Ebû Dâvûd, Salât, 84, H.no:642; An Afdc*. Taharet, 132, H.no;654; Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, 11/223.
Bennâ hadisin isnadındaki râvilerin Buharı ve Müslim'in Sahih'lerinde geçen ricalden olduğunu söyler. Bk. BUlûğu'l-emânî, 111/90.
Ayrıca bir önceki 376/1246. hadise bk.
358_______________________________________________________Setr-i Avret
Hz. Âişe annemiz (Radıyaiiahu mhâ) Ümmü927 Talhati't-Talehât928 (olarak bilinen) Safîyye'nin evine geldi929 ve orada hayız gördükleri (bulûğa erdikleri) hâlde başörtüsüz namaz kılan kızlar gördü. Bunun üzerine Hz. Âişe annemiz şöyle dedi:
'Onlardan hiçbir kız/cariye başörtüsü takınaksızın böyle namaz kılmasın! (Bir rivayette: (Hz. Âişe;) Senin kızlarının ya da bir kısmının buluğ çağına erdiklerini görüyorum). O da: Evet, dedi. (Hz. Âişe;) Onlardan hiçbir kız/cariye başörtüsü takınaksızın böyle namaz kılmasın!)
Bir keresinde RasÛlullah (Saiiaiiaha aleyhi ve seiiem) himayemde bir cariye varken gelmişti, bana izannı verdi ve dedi ki:
"Bunu bölerek şu cariye ile Ümmü Seleme'nin yanındaki kızlar arasında paylaştır. Sanıyorum ki bunlar kesinlikle hayız görecek yaşa geldiler (ya da bu iki kız kesinlikle hayız görecek yaşa geldiler)."'
AÇIKLAMA
Namaz kılacak olan kadınların başını örtmesi gerekir. Bazı âlimler bu rivayetlerden yola çıkarak avret mahalli konusunda hür ve cariyenin aynı olduğunu belirttiler ki Hasan el-Basrî ve Zahirîlerin görüşü budur. Cumhura göre hür ve cariyenin avret mahallindeki sınırlar biraz farklıdır;
Mâlikîler ve Şafiîlere göre hür kadının yüz ve bileklere kadar eller hariç her tarafının kapanması gerekir.
Hanefîlere göre yüz ve eller dışında ayaklar da avret mahallinden sayılmaz.
Hanbelîlere göre yüz dışında bütün bedenin kapanması gerekir, el konusunda onların iki görüşU vardır. Bu ihtilafın sebebi (ı+> j& l- V! j&j ^-v v_j) 'Görünen kısım hariç ziynetlerini/ziynet yerlerini göstermesinler/örtsünler" ayetindeki istisna istemeden açılan kısım mı yoksa el ve yüz gibi âdeten görülen yerler midir? Ayrıca hacda bu uzuvların açık olması avret olmadığını gösterir.930
§Cariyenin avret mahalli cumhura göre erkek gibi göbek ile diz kapağı arasıdır, ayrıca kamı ve sırtını da örtmelidir. Ancak fitne doğacaksa hür kadınlar gibi örtünür.
Namazda avret mahalli konusunda cumhura göre başı açık kılabilir, Hasan el-Basrî'ye göre cariyeler de namazda hür kadınlar gibi örtünmelidir.
927 Ümmü Talhati't-Talehât olarak bilinen bu kadının ismi Safiyye bt. Haris b. Talha'dır. Bk Zehebl Kâşif, 11/511
928 Talhatü't-Talehât ya da Ebu'l-Mutarrif el-Basri olarak bilinen zat Talha b. Abdullah b. Halef b. Es'ad b. Âmir el-Huzâî'dir. Bk. İbn Hacer, Takribu 't-Tehzib, 282, H.no: 3022
Talhatü't-Talehât''in manası Talhalar'ın Talha'sı demektir. Talhalar'dan kasıt Talha isimli cömert kişilerdir,jm\ar şu kişilerdir:
Talha b. Ubeydullah et-Teynıî, Talha b. Ömer b. Ubeydullah, Talha b. Abdullah b. Avf, Talha b. Hasan b. Ali ve bu zat Talha b. Abdullah b. Halef b. Es'ad b. Âmir'dir. Bunların İçinde en cömerdi olduğu için Talha b. Abdullah'a Talhalar'ın Talha'sı denmiştir. Bk. İbn Hacer, Tehzibü't-Tehzib, V/17
929 Hz. Âişe annemiz Cemel vak'asından sonra Basra'da Abdullah b. Halefin evinde bulunan Safiye'niıı yanına uğradı. Bk. Bennâ, age., M/89
930 Sehnûn. Müdevvene, 1/95; Şîrâzî, age., 1/64; Merğınânî, age., 1/43: İbn Kudâme, age., 1/632; Desükuage.. 1/212-213
Setr-i Avret_______________________________________________________359
Hanefîlere göre yukarıda sayılan avret yerlerini örtmeleri yeterlidir.
Mâlikîler hürlerde olduğu gibi cariyenin avret mahallinin iki kısma ayrıldığını; Ön ve arka cinsel organının muğallaza olduğu, buralar açık olarak kılınırsa bu namazın mutlaka iade 7a da kaza edilmesi, bu yerler dışında yukarıda sayılanların muhaffefe olduğu, buralar açık kılınırsa vakit içinde iadesinin rnüstehab olduğunu belirtmişlerdir.
Bu konuda Şafiiîlerden gelen iki görüş vardır: a-Hür kadınlar gibi örtünme-lidir, b-Yukanda sayılan avret mahalleri de örtünse yeterlidir.
Hanbelilere göre başı açık kılabilir, ancak diğer yerlerinin açık kılınması konusunda farklı ictihadlan bulunmaktadır: a-Erkekler gibi göbek ile diz kapağı arasını kapatmaları yeterlidir. b-Sadece başı, kollan ve dize kadar ayaklan açık olabilir.931
375/1245. hadisin umûm ifade edip hür ya da cariye olsun bütün Müslüman kadınlara şamil olup olmaması konusunda ihtilaf vardır.932
* İhtiyaç Yokken Erkeklerin Namazda Omuzlarını
Açmaları Doğru Değildir ve Avret Mahallini Kapatan
(Ridâ ya da Peştamal Türü) Tek Parça Elbise/Örtü ile
Namaz Kılınabilir
Rasûlullah döneminde insanların farklı giysileri vardı ve İslâm bunlara fazla müdahale etmedi, ancak giysiden amacın avret mahallinin kapatılması olduğunu belirtti. Çünkü bu farziyet ifade eden bir emirdir, buna uymamak haramdır. Bir erkek tek parça elbise, meselâ izar (peştamal) ya da ridâ ile namaz kılabilir. Ancak imkânı olanlar için geniş bir örtü/elbise ya da iki parça olması ve bütün vücûdu kapatması tavsiye edilmiştir. O dönemin ekonomik şartlarını da göz önünde bulundurursak burada İslâm'ın sağladığı kolaylığı ve nasıl bir hayat dini olduğunu daha iyi anlarız. Bu bölümde geçen ve o dönemde kullanılan giysilerden bazıları:
1-Ridâ (cb^_)ı): Vücûdun üst kısmını örten ya da dışarısı için kullanılan
örtü. Boyundan itibaren göbeğe ya da ayaklara kadar uzanabilir. Türkçe'de örtü, bürgü ve kaftan şeklinde kullanılmaktadır.933
2-lzar Oj^): Vücûdun alt kısmını örten, göbekten dizelere ya da ayak-İara kadar uzanan örtüdür. Buna Türkçe'de peştamal ya da futa denir.934
§Rİdâ ve izar ihrama benzeyen örtülerdir.
3-Kamîs C_^—d'): Boğazdan bele, dizlere ya da ayağa kadar uzanan giysidir. Türkçe'de uzun ya da kısa gömlek anlamındadır.935
4-Serâvîl (j^jij,—Ji): Göbekten ayağa kadar kısmı örten pantolon ya da
şalvardır. Çoğulu serâvîlât (cttt/,—iı)'tır. Sibeveyh (v.180/796) bu kelimenin
müfret olduğunu belirtti, ancak bazı dilcilere göre bu kelime sirvâl kelimesinin cem'idir (çoğuludur).93 Rivayetlerin hemen hemen hepsinde bu kelime
931 liram Şafiî, (jmm, V/109; Sehnûn, age., 1/94-95; Şîrâzî, age., 1/64; Merğınânî, age., 1/43, 44: Hm Rüşd, Bidayetü'l-müctehid, 1/83; İbn Kudâme, age., 1/637, 639; DesÛkî, age., 1/213
932 Sehnmı, age., 1/94; İbn Rüşd, age., 1/84; İbn Kudâme, age., 1/639
1)33 Ibııü'i-Esîr, Nihâye, 11/217, Karahisarî, Ahterİ-i kebir, 1/429; Şemseddin Sami, Kamus-ı
Türkî, 661
9M F-tiuzîlbâbâdî, el-Kamusu'l-muhît, 437; Mutarrİzî, Muğrib, 1/38; Semseddİn Sami, age,, 92
1135 Sems^ddin Sami, age., 1083
":*, Muhrâru's-Sıhâh, 296
360_______________________________________________________Setr-i Avret
serâvîl, bazen de cem'İ serâvilât937 olarak geçmekte, sadece bazılarında meselâ, Deylemî'nin (v.509/1115) bir rivayetinde olduğu gibi sirvâl olarak zikredilmektedir.
5-Kaba {*ı_jJi): Yenleri dar ve gömlek şeklinde bir giysi; üstlük, cübbe
ve kaftan manalarında kullanılmaktadır.939
§Bu isimlerin toplu hâlde geçtiği Hz. Ömer'in sözü için bk. Müsncd Trc. H.no: 386/1256
6-Dir' (^A11): Kadının giydiği uzun gömlek, entari?"**
§Metİnlerde geçen (j^ij vj* j) lafzı tek parça elbise ya da örtü manasına gelmektedir. Başlıkta bu ikisini vererek iki mana da vurgulanmış oldu. Ancak rivayetlerde dikişli ya da dikişsiz olması belirlenmişçe elbise ya da örtüden birisi tercih edildi. Mutlak olan rivayetlerde her ikisi de alındı.
377/1247-Ebû Hüreyre'den (Radıyaiiahu «ba;:941
RaSÛlullah (Sallaliahü aleyhi ve sellem) dedi kî:
"Bir erkek omuzlarını kapatmaksızın tek parça örtü (ridâ) ile namaz kılmaz."942
378/1248-Ebû Hüreyre'den (Radıyaiiahu anhy.943
937 Bk. Wensinck, el-Mu'cemu'l-müfehres, serâvîl/serâvîlât (*>%js* (^) J*j'^- ) maddesi.
938 Deylemî, Firdevs, 1/28
939 İbn Hacer, Fethu'l-Bârt, X/269; Semseddin Sami, age., 1047
940
Râzî, age., 203; Semseddin Sami, age., 606
Sahih: A/ton^, 11/243, H.no:7305; Buhâri, Salât, 5; A/ws/im, Salât, 277; Ebû Dâvûd, Salât, 77, H.no:626; Nesâî, Kıble, 18, H.no:767; Dârimî, Salât, 99, H.no: 1378.
Hadisin Ebû Hüreyre'den bir başka rivayeti ve şâhidleri için bir sonraki 378/1248. hadisin tahricine bk.
942 Metindeki ek: Bir keresinde de (**n*) kelimesi ile söyledi (ki bu da omuz manasına gelmektedir).
S€Q6Q: l-yM ^ jfi jji ^ ^jj** Jp j+*+ LjO^ iJIj^M J_jp Li^^
Sahih: Müsned, Ü/266, H.no:7597; Benzer rivayetler için bk. D/255, H.no:7459; D/520, H.no: 10695; D/427, H.no:9480 («^ > 4> ^ ^«-4* -^ıj ^ j ihi-f Ju lîı); ü/319, H.no:8234:
Setr-i Avret_________.______________________________________________361
j ^
Buhâri, Salât, 5; E£Û DâvÛrf, Salât, 77, H.no:627; Âto<Sf,Kibîe, 18, H.no:767; Dârimî, Salât, 99, H.no:1378; Abdürrezzâk, 1/353, H.no:1374; An Huzeyme, 1/376, H.no:765.
Heysemî'nin Taberânrnin Evsat'ına nisbet ettiği Ebû Hüreyre rivayeti mealen şöyledir: "Rasûlutlah bUründüğU bir elbise içinde bize namaz kıldırdı. Elbisenin İki ucu birbirine ulaşmıyordu. Rasululİah onu bağladı." Heysemî bu rivayetin senedinde biyografisini bulamadığı bir râvinin varlığından bahseder. Bk. Mecma', 11/50.
Bu konuda Ebû Hüreyre'den nakledilen diğer rivayetler için bk. 377/1247 ve 386/ 1256. hadisler.
Hadisin şâhidleri:
a-(Ek) Enes b, Mâlik1 ten (Radıyallahü anh) şahidi:
, 111/239, H.no:İ3444; III/257, H.no:13637 (Mükerreri: IH/281, H.no:13923);
III/159, H.no:12554; Benzer rivayetler İçin bk. III/262, H!no:13696, 13698; Ilİ/216, H.no:13193; III/243. H.no:13490; IIV128, H.no:12324 (Mükerreri: III/I27, H.no:12220):
Tirmizî, Salât, 151, H.no:363 (hasen-sahih) (ij*ıî & ^ 'jk* *-ı.'> y). Heysemî Enes'ten
nakledilen hadisleri Bezzâr ve Ebû Ya'lâ'ya nisbet eder. Bir rivayetin râvilerinin sika sayıldığını, diğer rivayetin ise senedindeki râvilerin sahih hadis ricalinden olduklarını ifade eder. Bk. age., 11/49. Enes b. Mâlİk'İn bu konudaki rivayetlerinden biri de Ümmü'1-Fadl bt. Hâris'ten naklettiğidir. Bu rivayet İçin (o) şıkkına bk.
b-(Ek) Ebû Seleme b. Abdurrahman'ın Hz. Peygamber'İ gören bir sahâbîden (Radıyallahü anh) şâhİdİ:
, III/462, H.no:15744 {Mükerrerleri: IV/17, H.no: 16162; V/366, H.no:22996); Heysemî, Ahmed b. Hanbel'in râvilerinin sahih hadis ricali olduklarını belirtir. Bk. age., H/49. c-(Ek) Ömer b. Ebö Seleme'den (Radıyallahü anh) şahidi:
, IV/27, H.no:16287; IV/26, H.no:16281 (Ll ff ^ ^); IV/27, H.no:16288;
IV/26, H.no:16285; Afâ/ilt, Cemâat, 29; Buhâri, Salât, 4; Müslim, Salât 278-280; ££Û Dâvûrf, Salât, 77, H.no:628; İbn Mâce. ikâme, 69, H.no:1049; Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, IX/21, 24, H.no:8270, 8286;
d-(Ek) Abdullah b. Ebû Ümeyye'den (Radıyallahü anh) şahidi:
362 Setr-i Avret
Müsned, IV/27, H.no; 16294; Heysemî, senedindeki râvilerinden Abdurrahman b. Ebu'z-Zinâd'ın zayıf olduğunu söyler. Fakat hadisin Taberânî tarafından nakledildiğine işaret ederek bu sözünü "tariklerinden birinde bulunan..." cümlesi ile kayıtlar. Bir diğer rivayette sİka-müdellis biri olan İbn İshak'ın bulunduğunu, bu zatın da an'ane ile naklettiğini İfade eder. Heysemî, İbn Abdilberr'in imam Müslim b. Haccac'ı senedinde hatalı bulur. Çünkü senede ismi geçen Urve b. Zübeyr değil, Abdullah b. Ebû Ümeyye'nin oğlu Urve'dir der. Ayrıca o Abdullah b. Ebû Ümeyye'nin yaşının küçüklüğünü bahane göstererek sahabeden oluşunu kabullenmez. Bk. age., ü/48-49.
Bu sahabi Abdullah b. Abdullah b. (Ebû Ümeyye) Muğîre el-Mahzûmî (Radtyaüahü anh) olarak da karşımıza çıkar:
<& pfUl J^r '^ r'jj *^» f' -^ y J^i jX.j 4* *Ul JLn <Uı J^-j öjl} Jl»
Müsned, IV/27, H.no: 16293; Heysemî, senedindeki râvilerin sika olduklarını belirtir. Bk. age., 11/48. Heysemî bir önceki rivayetin değerlendirmesinde tbn tshak'tan ve onun an'ane yapmasından bahsetmişti. Demekki o sadece Taberânîdeki hadise vakıf olmuş, bu rivayeti gözden kaçırmış, tbn İshak bu rivayette tahdis sigası ile nakletmektedir.
e-Ebu'd-Derdâ'dan (Radtyallahü anh) şahidi:
An Af&w, Taharet, 83-84, H.no:541-542. "
f-(Ek) Ebû Saîd el-Hudri'den (Radıyallahü anh) şahidi:
Müsned, İÜ/59, H.no:11498; İÜ/52, H.no: 11431; 10/15, H.no:l 1058; DI/10, H.no:l 1014:
Müslim, Salât, 281-283; An A/-3ce, İkâme, 69, H.no:1048. Bu hadis Müsned'de şu sened ve metinle de geçer:
Müsned, III/356-357, H.no:14780; m/15, H.no:l 1058:
Benzeri: 111/54, H.no: 11457 (Bu rivayet Ali b. İshak - Abdullah b. Mübarek - İbn Lehi a ... senedi ile nakledilir); Heysemî, senedinde hakkında tenkid bulunan İbn Lehîâ'nın bulunduğunu belirtir. Bk. age., 11/48-49.
g-Câbir b. Abdullah'tan (Radıyallahü anh) şahidi için bk. 380/1250, 381/1251 ve 388/1258. hadisler
h-Keysan'dan (Radıyallahü anh) şahidi için bk.379/1249. hadis.
ı-Sehl b. Sa'd'dan (Radıyallahü anh) şahidi İçin bk.382/1252. hadis.
i-Übey b. Ka'b'dan (Radıyallahü anh) şahidi için bk.384/1254. hadis.
j-lbn Abbas'tan (Radtyallahü anhiimâ) şahidi için bk.385/1255. hadis.
k-İbn Ömer'den (Radıyallahü anhiimâ) şahidi için bk.387/1257. hadis.
1-Seleme b. Ekva'dan {Radıyallahü anh) şahidi için 389/1259. hadise bk.
rn-Ümmü Hânî'den (Radıyallahü anhâ) şahidi için 383/1253. hadise bk.
n-(Ek) ÜmmU Habîbe'den (Radıyallahü anhâ) şahidi:
Setr-i Avret_______________________________________________________363^
RaSÛlüllah (SaUallahü aleyhi ve sellem) dedi ki:
- "Biriniz tek parça örtü (ridâ) içinde namaz kılarsa iki (üst) ucunu çaprazlama boğazında bağlasın!"
AÇIKLAMA
Önemli olan avret mahallinin öitülmesidir ve bu şarta uyulduğu sürece tek parça elbiseyle namaz kılmak mekruh değildir. Eğer böyle olsaydı tek parça elbiseden başka bulamayana da mekruh olurdu. Ancak imkânı olan için iki parça elbise ile vücûdun üst ve altını örterek namaz kılmak müstehabdır.944
Tek parça örtüden kasıt ridâ ya da izar (peştamal) olabilir. Eğer bu Örtü geniş ise vücûdun tümüne sarılır ve düşmemesi İçin de boğaza bağlanır. Ancak dar ise sadece izar (peştamal) olarak kullanılır.945
Cumhura göre boğaza bağlanması müstehabdır, ancak İmam Ahmed b. Hanbel'e göre omuzdan bağlamaya gücü yetene bu vacibdir, bunu yapmazsa mekruhtur, ama
• ı • i 946
namazın iadesi gerekmez.
Bk. Müsned, Vl/325, H.no:26640; Heysemî, senedindeki râviierin sika olduklarını belirtir. Ebû Ya'lâ ve Taberânrye nİsbet ettiği hadisi de ele alır ve Ebû Ya'lâ'nın isnadının hasen olduğunu söyler. Bk. age., 11/49.
o-Ümmü'1-Fadl bt. Haris't en (RudıyalUıtıii un hû) şahidi için bk. 578/1448. hadis.
p-(Ek) Hz. Âişe'den (Radıyallahü anhû) şâhİdt:
fjii ,X-) <ü- *Ul Jl* -dil J^j Cllf LJli *lfli 'Jf- ^'}- J jljJJl Ji- Jvli *J IfJJ lîûi. Jü J|ii 'J ilki Cjİ-
JUİ p ii> «İJU J*'} JlkÜl ij'j, 4*') J^>i)
Bk. Müsned, VI/32, H.no:23926; Ebû Dâvûd, Salât, 79, H.no:63l; Bu rivayeti Heysemî Ahmed b. Hanbel'İn Huzeyfe'den de naklettiğini râviterinin ise sahih hadis ricalinden olduklarını söyler (Bk. age., 11/49):
Bk. (Ek) Müsned, V/402, H.no:23289;_V/403, H.no:23297. Ebû YaTffnın Hz. Âişe'den naklettiği rivayete Heysemî hasen; Hz. Âişe'nin bakıcısı/dadısı Ebû Abdurrah'man'ın Taberânînin Evsat'ında geçen rivayeti için de zayıf hükmü verir. Bk. age., 11/49-50;
Ayrıca Heysemî bu konuda şu sahâbrlerden de nakledilen hadislere yer verir: Esma bt. Ebû Bekir, Ammar, Ebû Cühayfe, Ubâde, Muâz, Ebû Ümâme, Abdullah b. Üneys, Abdullah b. Sercis, Hâlid b. Velid ve el-Feletân b. Asım el-Cermrden de rivayetler verir. Bk. age., U/48-51.
* Tek parça elbise giyilirken dikkat edilmesi gereken konu hakkında Ebû Hüreyre (390/1260) ve Câbir b. Abdullah (391/1261) hadislerine bk.
944 Bununla ilgili rivayetler için bk. Tahavî, 1/378-380
945 Bu konudaki rivayet için bk. MUsned Trc. H.no: 380/1250
m Tahavî, Şerhu meani'l-âsâr, 1/382; Şîrâzî, age., 1/64; İbn Ruşd, age., 1/83; İbn Kudâme, age., 1/619
364 Setr-i Avret
379/1249-Hâlid b. Üseyd'in mevlâsı Abdurrahman b. Keysan'dan
947 (Radıyallahü anhüm)'.
Babam (Keysan)'ın anlattığına göre kendisi Rasûlullah'ı ridası olmaksızın sadece izarlı (peştamallı) olarak Metabih'ten948 çıkıp (Benî Mutî'a ait) kuyuya geldiğini gördü. RasÛlullah (Saiiaitaha aieyhi ve setiem) kuyunun yanında namaz kılan kullar görünce izannı açıp boynuna kadar çekerek ona iyice büründü949 ve iki rekat namaz kıldı, öğle mi yoksa ikindi miydi, tam bilemiyorum.
§Aynı râviden ikinci yolla gelen rivayet:
Babam Keysan'a 'RasÛlullah'tan neye ulaştın?' diye sorunca şöyle dedi: 'öğle ya da ikindiydi, ben Rasûlullah'ı (Mekke'deki vadide bulunan)950 Benî Mutî'a ait yüksek kuyunun yanında bir parça örtüye bürünmüş olarak namaz kılarken gördüm, iki rekat kıldı.551'
AÇIKLAMA
RasÛlullah sade ve halkı gibi yaşayan bir lider ve peygamberdi. Halkı gibi aç kalmış, kamına taş bağlamıştı, onlar gibi bazen iki parça elbise ile, bazen de tek parça elbise ile hayatini devam ettirmiş, namazını kılmıştı. Kısaca onların çektiği sıkıntıyı fazlasıyla kendisi de çekiyordu, lüks bir hayatı yoktu. Bu da onun ne kadar mükemmel bir lider olduğunu göstermektedir. Bu nedenle kendisiyle beraber yaşayan her insanın yüreği onun için yanıyordu.
Sened: ^&J tf Üi .ç' J aJfr Jy hc& 'J ^> & öiL. jtî
Hasen: Müsned, m/417, H.no:15384; İkinci rivayet: m/417, H.no:15385; İbn Mâce, İkâme, 69, H.no:1050-1051; Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, XIX/194, H.no:436.
Senedinde yer alan sahâbi Keysan b. Cerir'in oğlu Abdurrahman b. Keysan, İbn Hıbbân tarafından sika sayılmasına rağmen mestur kabul edilmiştir. Amr b. Kesîr b. Efiâh'ta ise bir beisin olmadığı Ebû Hatim tarafından ifade edilmiştir. İbn Hıbbân sika saymış, fakat Ali b. el-Medînî "Ma'rûf değildir/mechûldür" demiştir.
Bennâ, hadîsi tbn Hacer'in Ad^e'sinde sadece Ahmed b. Hanbel'e nisbet ettiğini ve hasen saydığını ifade eder. Bk. Bülûğu'l-emânî, 111/93.
Hadisin şâhidleri için bk. 378/1248. hadis.
948 Mekke'de bir yer İsmidir. Bİr zamanlar orada yemek hazırlandığı ve damıtıldığı için de bu isim verilmiştir. (Bk. İbn Hişam, Sîret, 1/242; Taberî, Tarih, 1/371; Hamevî, Ahbâru Mekke, V/147)
949 Teveşşuh (^>Ji) : Ridânm sol ucunu sol kolun altından geçirip sağ omuza atmak ve sağ tarafını da sağ kolun altından geçirip sol omuza atmak ve bağlamaktır. (Bk. Münâvî, Feyzu'l-Kadîr,VU342)
950 İbn Hacer, İsabe, V/627
951 Kılınan iki rekattan Rasûlullah'in yolculukta olduğu anlaşılmaktadır. Bk. Bennâ, age., İÜ/94
Setr-i Avret_______________________________________________________365
RasÛlullah'm (Saitaiiaha aleyhi ve sellem) giysilerinden birkaç örnek:
1-Bazen izar (peştamal) giyer ve göbeğinden itibaren vücudunun alt tarafını
örterdi, bu izar ayaklarına kadar inerdi. O dönem her insanın iki parça elbisesi yoktu
ve iklim şartları da buna müsaitti.952
2-0nun uzun bir ridası (örtüsü) vardı. Vücudunun üstünden altına kadar her
tarafını örterdi. Hadramevt yapımı çizgili ridası ile heyetleri karşılardı.953
3-Pamuktan mamul gömleği vardı, bunun boyu kısa ve beline kadar uzanırdı,
yenleri ise kısaydı ve bileklerine kadar gelirdi.954
4-0nun kalın ve Necran yapımı bir hırkası vardı.955
5-Yemen yapımı kalın bir izan vardı.956
6-Yenleri dar ve Şam yapımı bir cübbesi vardı.957
7-Ridası bir dinarlık idi. 8
8-Beyaz renk elbiseyi çok severdi.959
9-Ancak kızıl, san ve yeşil renkte elbiseler de giymişti.960
10-Necran yapımı, kalın ve yeşil bir bürdesi (hırkası) vardı.961
11-RasÛlullah elbise konusunda çok kanaatkardı ve yeni elbise giydiğinde
şöyle derdi:
"Allah'ım! Hamd sana, sen beni giydirdin. Senden bu elbisenin hayrını ve yapılma gayesinin de hayrını isterim. Bu elbisenin şerrinden ve yapılma gayesinin şerrinden de sana sığınırım."
Bir keresinde de şöyle demişti:
"Beni giydiren, bu elbiseyle avret yerlerimi kapatan ve onunla hayatımı güzelleş-
4*962
tiren Allah'a hamd olsun.
932 İbn Sa'd, Tabakât, 1/459 m İbn Sa'd, age., 1/458
954 îbn Sa'd, age., 1/458; Tirmizî, Şemail. 102-103; Beğavî, el-Envârfi şemaili'n-Nebîyyi7-Muhtâr, 11/513
955 İbn Sa'd, age., 1/457
956 İbn Sa'd, age., 1/453
957 îbn Sa'd, age., 1/454,459; tbnÜ'l-Cevzî, Vefa, 576
938 İbn Sa'd, age., 1/461
939 İbn Sa'd, age., 1/449; Tirmizî, age., 115
960 îbn Sa'd, age., 1/451-452; îbnU'l-Cevzî, age., 582
961 Ebû Dâvûd, Tereccül, 18; Tirmizî, Edeb, 48
962 İbn Sa'd, age.. î/460; Beğavî, age., 11/531
366
Setr-i Avret
380/1250-Saîd b. Haris anlattı:963
Câbir b. Abdullah'ın (Radıyaiiahü ank) yanına girdik, kendisi tek parça örtüye (peştamale) bürünmüş olarak namaz kılıyordu, ridası da kendisine (o kadar) yakındı ki elini uzatsa alırdı. Selâm verince böyle namaz kılmasının sebebini sorduk. Dedi ki:
'Rasûlullah'ın (Saiiatiahu aleyhi ve seiiem) Câbir'e verdiği ruhsatı yavmalan sebebiye sizin gibi cahiller964 beni görsün diye (böyle kılıyorum).'
Câbir anlatmaya şöyle devam etti:
963 Sened: &fi& 'J, i^- ı&- }$ e
Sahih: Müsned, III/328, H.no:14455; Bu senedde yer alan Füleyh b. Süleyman b. Ebu'l-Muğîre
(v. 168/784) sadûk, fakat çok hata yapan biridir. Hadisin mütâbaatı çoktun ni/335, H.no: 14529:
■^'j -^'y </ J** j*j *Uı -M1 jî ş$" J* '$*■'* *^ •*■-* jr Ja^-lA J^~ J^1 jî1 tf* J^'j1 '■&■ &*- [r** ^&*~
"Ji- Jİ.Jİ jf iyîjf Jlİ İl^r J\ ilfö «JlÂj Jj-IJ vV ^ J-^ *Ul Jİ 1(11 il) «Ul ^i* îzJi Jlî Öd ^. j'/ IİÜ CjÇ il^i-j
j_^j jıî jûî ı2i^' ^u- tiît fi jû oıTjİ ^hj 4* Jiı Jt- Jit j^j ^ı^L.I jb îırjl ^ı} v>: ^ Juf ^ iiü- j^-liı
hî/351,H.no;14725: , '
«Ilı Jirf Jjı Jjlj ^ L!s" Ju •Ilı j^p jî ^Gr ^* _rısHJi jj ol»»i ^* »lîjj ütîl >» ö! ji*- ı^
Lii p Jlî Ü^ilj 'fX*j 4λ *AJı ^ *Ul J^!.j J ji Jü Ji £& JU yli- >İ £^' VI JUÎ
III/326, H.no:14433 (v^i Jt-İ); ffl/356-357, H.no:14780 (*, ı^i£ a^ij ^' ^); TII/357, H.no:14784; İÜ/391, H.no:15143; III/294, H.no:14068; IIJ/300, H.no:14Î37;'lIV312, H-no: 14280 (388/1258. hadis); IH/324, H.no:14406; III/293, H.no:14052; III/375, H.no:14963; III/379, H.no: 14994 (v>: / JU' >*j ^.j 4^ «I» J^- *İ" J^j J* y> Uj'-^' ^ $ ^ ^ »; HI/386, H.no:15076; III/387, H.no:15098; III/385, H.no:r5069 (Âsimb. Ubeydullah b.'Âsım b. Ömer b. Hattâb sebebiyle zayıftır):
4İI
*i)l J^
Liralı
JU j
Mto/im, MüsâfirÛn, 196.
flufcîrf, Salât, 3; Wto//m, Salât, 281; Ebû Dâvûd, Salât, 80-81, H.no:633-634; İbn Mâce, İkâme, 44, H.no:974.
Aynca bir sonraki 381/1251 ve 388/1258. hadislere bk.
Hadisin şâhidleri için bk. 378/1248. hadis.
964 Metinde geçen ahmak lafzı ile cahil ve doğru düşünemeyen kişi kastedilmektedir. Bk. Azimâbâdî, Avnü'l-Ma'bÛd, ü/234
Setr-i Avret__________________________________________________367
'Yolculuklarının birisinde Rasûlullah'Ia beraberdik, gece tek parça örtü ile namaz kılarken yanına gittim, benim üzerimde de tek parça (dar) bir Örtü vardı, ona bürünmüştüm. Sonra onun yanına gelip durdum. Rasülul-lah bana şöyle dedi:
"Bu bürünme de ne böyle? Eğer tek parça örtün olduğu hâlde namaz kılmak istersen ve bu örtü geniş ise bütün vücudunu ört, ama dar ise sadece izar (peştamal) olarak sar!'"
381/1251-Abdullah b. Muhammed b. Akîl'den:966
Câbİr b. Abdullah'a (Radtyaltahüanh):
'Rasûlullah'ı (Saiiaiiaha aleyhi ve seiiem) namaz kılarken gördüğün gibi bize namaz kıldır!' dedim. Câbir üzerinde göğsünün altında başlanmış tek parça örtü (peştamal) olduğu hâlde bize namaz kıldırdı.
382/1252-Sehl b. Sa'd es-Sâidî'den (Radıyaiiahüanhy.
967
965 Râzî, Muhtâru's-Sıhâh, 347.
Sened: *î)ı ili üjj- j^-*- £j^-Hasen: Müsned, m/343. H.no:14630; Benzer rivayet: IH/352, H.no:U735:
J^—j ki^'j US" llj Jl» Âl lILu "4i j Ai\j^a\ jjC* jU ^(li- Jz Jji* ^ı w ^ »Ut A-p ^t J]ı j,
i_sdj IX-j *$£■ <klJ> jij 4İ)I Jjl-j ı^jlj ÜÜ Jljj jjjTjjİJl cJJ U.ÛJ Uni* ji llj ıjCaİ JU ,Jjj lil-j <Q» J)l [jS^ •İli
Hadisin senedindeki Abdullah b. Muhammed b. Akîl, sadûktur, hadiste leyyindir. ömrünün son dönemlerinde ihtilât ettiği belirtilir.
Ayrıca bir önceki 380/1250 ve 388/1258. hadislere bk.
Hadisin şahidi eri için bk. 378/1248. hadis. Sened: f jii- ^f 'je oılu» '^ ^Tj ı2Âi-
Sahih: Müsned, III/433, H.no:15499; Diğer rivayet için bk. V/331, H.no:22708; Salât, 6 (Buhârî'nin bab başlığı: " Jfc* yiı £ ı'jk jÜ. jî j£ j* fjü- ^1 Jöj âc*jı y ûîîı Ji jij
368_______________________________________________________Setr-i Avret
Namazda Rasûlullah'ın (Saiiaiiahu aleyhi ve seiiem) arkasında öyle kişiler gördüm ki darlığından/azlığından dolayı (tek parça örtü olan) izarlarım(n üst tarafını^ çocuklar gibi boyunlarına bağlamışlardı. Bir kişi968 şöyle dedi (o gün):
/Ey kadınlar topluluğu! Erkekler (secdeden) kalkıncaya kadar başlarınızı kaldırmayın!'
§Diğer rivayette ise şöyle geçmektedir:
'Kadınlara şöyle denildi: Erkekler tam doğrulup oturuncaya kadar sakın başlarınızı kaldırmayın!'
AÇIKLAMA
Erkekler için efda! olan iki parça elbise/örtü olup vücûdun Ust ve alt kısmının örtülmesi ve bu şekilde namaz kılınmasıdır. Ancak sadece izar (peştamal) olursa göbek ile diz kapaklarının arasını örtmek şaröyla caizdir. Bir de bu rivayetlerde boyna bağlanması emredildi ki kalkıp otururken izar düşmesin. Çünkü Peygamberimiz (SaiiatiaM aleyhi ve seilem) döneminde kadınlar erkeklerin arkasında namaz kılarlardı ve arada bir perde yoktu. Buradaki tavsiye kadınların başlarını biraz geç kaldırmalarıdır, çünkü erken kaldınrlarsa izan dar olan bazı kişilerin avret mahallerini görme tehlikesi oluşur. Kumaşın az ve fakirliğin yaygın olduğu o dönemde buna (yani tek parça örtü ile namaza) ruhsat verilmişti. Ancak iki parça ya da geniş örtüsü/elbisesi olanlara vücûdun örtülmesi emredilmektedir.969 Bunlardan İslâm'ın kolaylık dini olduğunu anlıyoruz,
^a> Ji- \»jj #ai 'fL'j 4* -İn"); Ezan, 69; Amel, 14; Müslim, Salât, 133; Ebû Dâvûd, Salât, 78, H.no:630; Nesâî, Kıble, 16, H.no:764.
EbÛ Saîd el-Hudrî'den (Radıyallahü anh) şahidi: Müsned, III/3, H.no:10936 (uzun bir rivayetin sonunda); 111/16, H.no: 11063:
Bu şâhid için 193/501 ve 39/909. hadise bk. Hadisin tamamı cemaatle namazda safların düzgün tutulması ile ilgili başlıkta 1454/2324. hadiste zikredilecektir. Câbir'den (Radtyallahü anh) şahidi:
III/293, H.no:14055; m/387, H.no:I5099. Bu şâhid de 1456/2326. hadiste zikredilecektir.
Hadisin her iki şahidinin de senedinde Abdullah b. Muhammed b. Akîl vardır, bu zat sadûk biridir.
Saf tertibi ile ilgili olarak Ebû HUreyre'den {Radtyallahü anh) şahidi için bk. Müsned, D7367, H.no:8784; ü/247, H.no:7356; U/340, H.no:8467; ü/354, H.no:8629; fl/438, H.no: 9611 (Bu rivayet de "kadınların mescidden engellenmemesi" ile ilgili lafızlarla başlamaktadır); Müslim, Salât, 132; EbÛ Dâvûd, Salât, 97, H,no:678; Tirmi& Salât, 52, H.no:224 (hasen-sahih).
Hadisin tek elbiseyle namaz kılma ile ilgili şâhidleri İçin bk. 378/1248. hadis.
968 Bu kişinin RasÛlullah olduğu belirtildi. Bk. İbn Hacer, Fethu'l-Bârî, Ü7236
969 Bk Müsned Trc. H.no: 380/1250
Setr-i Avret_______________________________________________________369
ancak imkân varsa bu kolaylığı istismar etmemek .en güzelidir. Ayrıca bu kolaylıklardan İslâm'ın her ortam ve şartta yaşanabileceği görülmektedir. İslâm'da bu alt limit çok önemlidir ve doğru anlaşılması gerekir.
383/1253-Ümmü Hânî (Radtyaiiaha anhâ) anlattı:970
Kendisi Fetih günü Mekke'de Rasülullah'ın (Saiiaiiahu aleyhi ve seiiem) iki ucunu çaprazlama (boynuna) bağlayarak tek parça örtü ile sekiz rekat namaz kıldığım gördü.
tedir971.
§Diğer rivayette: Duhayi sekiz rekat olarak kıldı, şeklinde geçmek-
* İki Parça Elbise/Kumaş ile Vücûdun Tamamını Örterek Namaz
Kılmak Müstehabdır, Ancak Tek Parça Elbise/Kumaş ile Sadece
Avret Mahallini Örterek Namaz Kılmak da Caizdir
y/üSened:
Sahih: Müsned, VI/343, H.no:26783; Benzer rivayet:
VI/342, H.no:26776,26780-26781,26778-26779; VI/341, H.no:26766-26768,26771; Vl/343, H.no:26784, 26787-26788; VI/423, H.no:27252; VI/423-424, H.no:27253; VI/425, H.no:27261 (Bu rivayet üç ayrı konuyu da birleştirir: Yıkanırken gizlenme (443/751. hadise bk.), duha namazı ve tek elbise ile namaz), 27264-27265; VI/424, H.no:27259 (Bu rivayette dört rekat geçmektedir); Mâlik, Kasr, 27-28; Buhârî, Salât, 4; Taksîru's-Salât, 12; Müslim, Salâtü'l-müsâfırîn, 80-83; Dârimî, Salât, 151, H.no:İ461.
25-26/333-334. hadislerle karşılaştırınız. Ayrıca duha namazı ile ilgili bölümde de zikredilecektir.
Şâhidleri İçin bk. 378/1248. hadis. '"' Bu rivayetin metni için bk. MUsned Trc. 383/125 nolu hadisin tahricİ.
370_______________________________________________________Setr-i Avret
384/1254-(Z.) Ebû Nadra, Übey b. Kâ'b'ın (Radtyaiiahu anh) şöyle dediğini nakletti:972
Tek parça elbise/örtü içinde namaz kılmak Rasûlullah'la (SaUaitahu aleyhi ve seüem) beraber yapageldiğimiz bir âdetti. Bundan dolayı da bize bir ayıplama gelmezdi.
§İbnMes'ûd (Radıyatiahu anh) dedi ki:
'Bu o dönemdeydi. Çünkü elbiseler/örtüler azdı. Ama Allah bolluk/ zenginlik verirse iki parça elbise/örtü ile (vücûdun tamamını) örterek namaz kılmak daha temiz bir harekettir.'
385/1255-Abdullah b. Abbas <RadtyaUahüanhumây.
973
Sened:
Hasen: Müsned, V/141, H.no:21173; Heysemî, hadisin Ahmed b. Hanbel'in oğlu Abdullah ve Taberânî tarafından Zir b. Hubeyş'in Übey b. Ka'b ve İbn Mes'ûd'dan mevkuf olarak nakledildiğini, Ebû Nadre'nİn Übey b. Ka'b ve İbn Mes'ûd'dan hadis İşitmediğini-ifade eder. BkMecma ',11/49.
Senedindeki Ebû Nadre b. Bakıyye meçhuldür. Abdullah es-Sekafî sika olmasına rağmen ömrünün son üç yılını ihtilâtlı olarak geçirmiştir. Ebû Mes'ûd el-Cüreyrî de aynı şekilde vefatından önce ihtilâl etmiştir.
Hadisin şâhidleri için bk. 378/1248. hadis. Bu şâhidleri ile hasen li ğayrihî seviyesine yükselir. 'm Sened: ti&f j?$ jı jy gj J ^ 'J ilkij J^>^iı j^ 'Jt '& fö- 'J^! J ş J_ &z- '*& û1^
Sahih: Müsned, 1/265, H.no: 2384; Benzer rivayetler:
1/256, H.no:2320; 1/265, H.no:2385; 1/303, H.no:2760;l/32Ö, H.no:2940; 1/354, H.no:3327 (Bu benzer rivayetlerin hepsinin senedi zayıftır. Çünkü senedlerinde Hüseyin b. Abdullah b. Ubeydullah b. Abbas bulunmaktadır. Bu râvi zayıftır. Heysemî: "Ahmed b. Hanbel, Ebû Ya'lâ ve Taberânfnin Evsat ve Kebîr'inde nakledilen hadisin Ahmed b. Hanbel isnadı sahih hadis ricâlindendir" der. (Bk. Mecma', 11/48) Hâlbuki Hüseyin sahih hadis ricalinden biri değildir); Heysemî'nin Taberânî'nin Evsat'ına nisbet ettiği ve hasen hükmü verdiği rivayet de şöyledir: "Rasûlullah yünlü bir elbiseye bürünmüş, elinde bir mızrakla. Üsâme b. Zeyd'e de dayanmış bir vaziyette yanımıza çıka geldi. Mızrağı Önüne diktirdi. Sonra ona doğru namaz kıldı." Bk; age.. 11/50; Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, 11/108.
Bennâ bu lâfızla başka bir kaynakta bulamadığını, ancak hadisin isnadının ceyyid olduğunu söyler. Bk. Bülûğu'l-emânî, 111/91.
Setr-i Avret
Bir gece Rasûlullah'ı (Saiiaüaha aleyhi ve seitem) boynuna kadar bürün-düğü974 hâlde975 Hadramevt976 yapımı çizgili örtüsü içinde namaz kılarken gördüm, üzerinde başka bir (dış elbisesi) yoktu.
386/1256-Ebû Hüreyre'den (Radıyaiiahu anh):9
Bir kİŞİ RasÛlUİlah' a (Saltallahü aleyhi ve sellem):
974 Teveşşuh kelimesinin anlamı için bk. 379/1249. hadisin dipnotu.
975 Bazı rivayetlerde («< u^jl.) şeklindedir. Ayrıca şâhidleri için bk. Tahâvî, Şerhu Meâni'l-
âsâr, 1/380-381
976 Hadramevt, Yemen'de bir yer ismidir ve bu kumaş orada dokunmuştur. (Bk. Bennâ, 111/97)
Sahih: Mü'sned, 11/230, H.no:7149; İkinci rivayet: 11/238-239; H.no:7250; Benzer rivayetler için bk. ü/285, H.no:7817; D/345, H.nq:8530; H/495, H.no:}0368; D/498, H.no:lÖ412; H/499, H.no: 10433; Buharı, Salât, 9 ( j»j| ^ «6.« & j ji-j Ju Ü£ 4i j^j ^ ı^-jt Aı g.j ıî; jıîî '^li ji-j jt ^;
ziyadesiyle; Mâlik, Cemâat, 30, 31:
Afto/ûn, Salât, 275-276; An A*<5cı?, tkâme, 69, H.no: 1047; Dârimî, Salât, 99, H.no: 1377;Taberânî, el-Mu'cemü's-sağîr, 11/253, H.no: 1117. EK: Talk b. Ali'den (Radıyallahüanh) şahidi:
/, IV/22, H.no: 16237, 16239; IV/23, H.no:16241 ("Bir gecede iki vitir namazı kılınmaz" hadisi ile birlikte nakledilen bu rivayetin senedinde Muhammed b. Câbİr bulunmaktadır. Bu râvi sebebiyle hadisin isnadı hasendir); Ebû Dâvûd, Salât, 77, H.no:629; Vitir, 9, H.no:1439; Nesâî, Kıyam, 29, H.no:1677; İbn Huzeyme, 11/156, H.no:l 101. Hadisin şâhidleri için bk. 378/1248. hadis.
372_______________________________________________________Setr-i Avret
'Bizden birisi tek parça örtü/elbise içinde namaz kılabilir mi?' deyince Rasûlullah:
"Hepiniz iki parça örtü/elbise bulabilecek mi?" dedi.
§İkinci tarikle gelen rivayetteki ek: Adam:
'Ey Allah'ın Rasûlü! Birimiz tek parça örtü/elbise ile namaz kılabilir mi?' deyince Rasûlullah şöyle dedi:
"Hepinizin iki parça örtüsü/elbisesi var mı?"
§Ebû Hüreyre ekledi:
'EbÛ Hüreyre'yi örtüleri/elbiseleri askıdayken tek parça elbise ile namaz kılacak biri olarak mı biliyorsun?'
AÇIKLAMA
Burada Ebû Hüreyre tek parça elbiseyle namaz kılmanın caiz olduğunu ancak iki parça elbisesi varsa bunun efdal olduğunu vurgulamaktadır. Hz. Ömer'in şu sözü de konuyu açıklamaktadır:
'Allah bir kolaylık gösterdiğinde siz de kolaylık gösterin! Bir kişi elbisesini tam (yani iki parça) bulduğunda;
İzar (peştamal) ve rida (bürgü) ile,
izar ve gömlek ile,
izar ve kaba (yenleri dar üstlük) ile,
pantolon (şalvar) ve rida ile,
pantolon ve gömlek ile,
pantolon ve kaba ile,
tübbân (dizlere kadar kısa pantolon) ve kaba ile namaz kılabilir. '97B
§Önemlİ olan avret mahallini ve vücûdun üst kısmını örtmektir.
978 Bühatî, Salât, 9; İbn Hıbbân, Vl/75.
Setr-i Avret_______________________________________________________373
387/1257-Nâfı'den:979
Abdullah b. Ömer (Radıyaiiahaanhumâ) şöyle derdi:
Kişinin ancak tek parça Örtüsü varsa onu izar (peştamal) olarak kullansın ve namazım kılsın! Ben Ömer b. Hattab'ın böyle dediğim işittim. Hz. Ömer980 derdi:
'Örtü tek parça olduğunda Yahudilerin yaptığı gibi üstünüze bürümeyin!'
Nâfi' ekledi:
'Onun bu sözü Rasûlullah'a (Saiiaiiaha aleyhi ve seiiem) isnad ettiğini size söylesem umarım yalan söylememiş olurum,'
NOT: Nâfi' burada 'Örtü tek parça olduğunda Yahudilerin yaptığı gibi üstünüze bürümeyinVközünün merfu (Rasûlullah'ın sözü) olma ihtimali üzerinde durmaktadır. Belki bu konuda zannı galibi olduğu için başka tarikle gelen rivayetinde, Rasûlullah dedi ki diye merfu olarak nakletmİştir.. Sâlim'den gelen diğer rivayete göre Hz. Ömer böyle namaz kılan birisini görmüş ve yukafıda geçen sözlerle uyarmıştı. İmam Tahavî (v.321/933) Sâlim'in rivayetinin alınması gerektiğini, zira onun daha kuvvetli ve hıfzı daha sağlam bir râvi olduğunu belirtmektedir.981
'"'' Sened: &^ £*ı; îk J
Sahih: Müsned, 1/16, H.no:96; Senedinde İbn îshak bulunmaktadır. O da tahdis sigası ile nakletmİştir. Ayrıca Ebû Davud'un rivâyetindeki Eyyûb es-Sahtİyânî bu zâtın mütâbiidir:
Jü Jü jl jjû') 4İ» <Û' j^e &• Jj^-j Jl* Jtf j* j!1 j* $• jf- UJ>1 J* -Wj jî j£*" £j*- 'Sf- ij. Ol*S" l2İ*-
jj^iı jtiiı j-ü Sij v 'j& *j^'i vV* ^1 & fJ ^ ^ j^* tâ 'ff-zü öır ı'âi ^ Jiı ^>j ^i Bk. £öû Dâvûd, Salât, 81, H.no:635; Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, 11/235-236. Bennâ hadisin isnadının ceyyid olduğunu söyler. Bk. Bulûğu'l-emânî, 111/97.
Rivayet Hz. Ömer ile oğlu Abdullah b. Ömer'in sözü olduğu İçin mevkuftur. NâtT, hadisin merfÜ oluşunda şüphe etmiştir. Burada verilen rivayet Müsned'de Hz. Ömer'in hadisleri arasında zikredilmiştir. İbn Ömer'in hadisleri arasında zikredilen rivayet ise şöyledir:
Bk. Müsned, 11/148, H.no:6356. Ahmed Muhammed Şâkir bu rivayetin tahricinde konu ile ilgili rivayetlerin her birini vererek hadisin merfû olduğunu benimsemiştir.
Heysemî İbn Ömer kanalı ile nakledilen bir rivayete yer vererek hadisi Bezzar'a nisbet eder ve isnadının çok zayıf olduğunu ifade eder. Bu rivayet mealen şöyledir: "Hz. Peygamber ayakta tek elbise içinde namaz kılarken kendisi onun yanına gider. Rivayetin devamında şöyle der: 'Ben namaz kılmak İçin sol tarafına durmuştum. Beni döndürdü ve sağ tarafına geçirdi'" Bk. Mecmu', 11/50.
Hadisin şâhidleri için bk. 378/1248. hadis.
m Sarih ismi geçen rivayet için bk. Ebû Dâvûd, Salât, 81, H.no: 635; Beyhakî, 11/236 981 Tahavi, Şerhu meâni'l-âsâr, 1/377-378
374Setr-i Avret
388/1258-Câbİr'den (Radıyallahü anh)?*2
Rasûlullah (Saitaiiaku aleyhi ve seiiem) tek parça örtüyle boynuna kadar bürünerek983 namaz kıldı. Topluluktan birisi Ebu'z-Zübeyr'e: 'Farz namazı mı (kıldı)984?' deyince o: 'Farz namazı da ve farz olmayan (nafile) namazı da (kıldı)' diye cevap verdi.
389/1259-Seleme b. Ekva' (Radyaiiahaanh) anlattı:985
Ben dedim ki:
'Ey Allah'ın Rasûlü! Ben avda olduğumda ancak üzerimdeki (uzun) bir gömlek ile namaz kılıyorum.' Rasûlullah (Saitaiiahaaleyhi ve seiiem) şöyle buyurdu:
"Onun (uçlarını/yakasını)986 İlikle/kapat, dikenden başka (ilikleyecek) bir şey bulamazsan bile (onunla kapat)!"
Sahih: Müsned, III/312, H.no: 14280; Benzer rivayetler için bk. 111/386, H.no: 15076; 111/59, H.no:11500 (Ebû Süfyân Talha b. Nâfı' sebebiyle hasendir); III/294, H.no:14068; III/300, H.no:141317; HI/356-357, H.no:14780; Mâlik, Salâtü'l-cemâa, 34:
: jlî jJL j ât- -Âl' t İ â'
M 'ipi ■>* Vj* W? ty M ^ y y £
İX* Jİ Cjî 4î'l* Ji J-91 ^»-Îİ1 y» J^*i' <^JÎİ JiW üt y* i-it: iUL. Jıi Salât, 3:
^Lj 4» ân Jc» yiı jV«- Ji oıTjJ iî jıs" cff'j iiiL ^U-î ^r^ı iuİ ö^u Cı jûî
, Salât, 281-283; £M Dâvâd, Salât, 80, H.no:633. Ayrıca bk.380-381/1250-1251. hadisler. Diğer şâhidleri için bk. 378/1248. hadis.
983 Teveşşuh kelimesinin anlamı için bk. 379/1249. hadisin dipnotu.
984 Bk Bennâ, 111/99; Başka tarikten gelen rivayette ise o kişi. 'Ben farz namazı (kıldığını) duyuyordum' deyince Câbir: 'Farz olan ve olmayan namazı (böyle kıldı) diye cevap verdi, şeklindedir. Bk. Ahmedb. Hanbel, III/386'
985 Sened: j_/Gı ^ ilL ^ ju ^ ^ J ^j ^ j^y 'j. Imû \&- jû rûİı ^ ^ı> ı&-
Sahih: Afiis^d, IV/49, H.no: 16474;'Benzer rivâyeüer için bk. IV/49, H.no':16472; IV/54, H.no: 16499; Ebû DâvÛd, Salât, 80, H.no:632; Nesâî, Kıble, 15, H.no:763; Taberânî, el-Mu'cemÜ'l-kebîr, VII/29, H.no:6279;
Bennâ, hadisi İmam Şafiî, İbn Huzeyme, İbn Hıbbân ve Tahâvî'ye de nisbet eder. Buhârî'nin de muallâk olarak Sahih'inde zikrettiğini, et-Târîhu'1-kebîr'de ise bunu mevsûl hâle getirdiğini ifade eder. Bk. Bülûğu'l-emânî, 111/98.
Buhârî bu hadisi muallak bir rivayet olarak Sahih'İne almış ve temriz sigası / meçhul bir fiil olan (yüzkeru/zikredilir ki) ile vermiş ve "isnadı su götürür" demiştir. Bk. Buhârî, Salât, 2.
Hadisin şâhidleri için bk. 378/1248. hadis.
Setr-i Avret______________________________________;_________________375
NOT: Bumda emredilen hüküm bol gömlek için geçerlidir ki rükû ya da secdeye giderken avret mahalli gözükmesin. Ama altında pantolon bulunan ya da avret mahalli gözükme ihtimali olmayan gömleğin yakalarını İlikleme ile ilgili bir emir değildir.987
* Tek Parça Elbisede/Kumaşta Yasaklanan Örtünme Şekilleri
390/1260-Ebû Hüreyre'den (RadıyaiiaM anhy.
.988
986 İbn Hacer, Fethu'l-Bârî, 1/466
987 İbn Hacer, age., 1/465 Sened: y.' j*
J* J
Sahih: Müsned, İl/419, H.no:9398; Benzer rivayetler için bk. 11/319, H.no:8234 (Hemmâm, H.no:141):
11/380, H.no:8929 (Şu ziyade ile makleder:
11/432, H.no:9550; 11/464, H.no:9938,9940:
11/475, H.no:lbl04; 11/478, H.no:10143; lİ/49l, H.no:103l9:
1^496, H.no: 10390:
>i a,' .Scjı ^j ^ii* ^ ^ }2\ ji; ik-jı ^ ^ j££ j^jj ^Sc & Jfi'fk.'} 4* & J
* 11/503, H.no:T0483:
11/510, H.no:10571:
11/529, H.no: 10790:
j*j »dljı jıüı
iit, Libâs, 17; Buhârî, Libas, 21; Mevâkît, 30; BüyÛ', 62; Ebû Dâvûd, Libas, 22, H.no:4080; Tirmizî, Libas, 24, H.no:1758 (Hz. Ali, İbn Ömer, Âişe, EbÛ Saîd, Câbir ve Ebû Ümâme'den (Radtyallaha anhüm) şahidi vardır. Ebû Hüreyre rivayeti ise hasen-sahihtir); ibn Mâce, Libas, 3, H.no:3560; Dârimî, Salât, 99, H.no: 1378.
376_______________________________________________________Setr-i Avret
Rasûlutlah (Satiaiiahüa^yhiveseiiem) iki (çeşit)989 örtünmeyi yasakladı: Sammâ (yani kollan örtünün içinde kalacak/hareket edemeyecek) şekilde990 sıkı bürünmeyi ve kişinin tek parça örtüsü (olduğu hâlde) ihtibâ şeklinde (dizlerini dikerek) oturması ve avret mahallinin açılmasına dikkat etmemesidir.
Peygamberimiz ayrıca mülâmese, münâbeze, muhâkale ve müzâbene satışlarım da yasakladı.
AÇIKLAMA
Rivayette geçen örtünme ve oturma şekillerindeki yasak avret mahallinin açılmasından kaynaklanmaktadır:
Birinci şekli sammâdır ki örtüye tümüyle bürünür; kollarını hareket ettiremeyecek şekilde vllcûduna sarar ve ellerini kullanacağı zaman mecburen alttan dışan çıkarması gerekir» tabiî, bu hareketi de avret mahallinin açılmasına sebep olacaktır. Sammâ kelimesi sağırlıktan gelmektedir, dışarıyla irtibatı olmayan şeyler için kullanılır.991
İkincisi ihtibâdır ki dizleri karna yapıştırarak oturmadır ve tek parça örtüye bürünen mutlaka avret mahallinin kapanmasına dikkat etmelidir.992 Bu hadiste de
Hadisin şâhidleri:
a-(Ek) Ebû Saîd el-Hudrî'den (Radıyallahü anlı) şahidi:
I O İ '&& Âd $ İf 4 «İh jt. *Ûl j^j Ji
Müsned, III/6, H.no:10964-10965; Benzer rivayetler İçin bk. 111/66, H.no:l 1574:
" ^-=~ ı^ V-*^1 "^ •^i'
111/66, H.no:l 1575; 111/95, H.no:11843:
^> ^' a^i'j ^.y ^i J-ii*' jt »CflJl JUiİlİ ülLJll liî j^İ 'JTj j^J ^i. ^j 4* Jjl JU *Ul Jj^j ,jiî
111/96, H.no:11849; III/13,H.no:11036; 111/46, H.no:11359-U360; Buhârî, BüyÛ', 63; Libas, 20; İsti';tân, 42; Müslim, BüyÛ', 3; H>Ö Dâviîrf, Savrn, 49, H.no:2417; Büyü', 24, H.no:3377; Nesâî, Büyü', 23-26, H.no:4506-4514; İbn Mâce, Libas, 3, H.no:3559; Dârimî, BUyû',28,H.no:2565.
b-İbn Ömer'den (Radıyallahü ankumâ) şahidi:
î, Büyü', 23-26, H.no:4506-4514; Taberânî, el-Mu 'cemi 'l-evsat, 1/296, H.no:982. C-Hz. Aişe'den (Radıyallahü anhâ) şahidi:
İbn Mâce, Libas, 3, H.no:3561.
d-Câbir'den (Radtyallalıü anh) şahidi için bir sonraki 391/1261. hadise bk.
989 Bazı rivayetlerde lamın kesri (js^-J) ile, yani nevini (çeşidini) bildiren masdar şeklinde
gelmiştir, örnekler İçin bu hadisin tahricine bk.
990 Râzî, Muhtâru's-Sıhâh, 370
991 İbnü'1-Esîr, Nihâye, 111/54
992 İbnü'l-Esîr.ag*., 1/335
Setr-i Avret_______________________________________________________377
dikkatsiz oturuş yasaklanmaktadır; böyle oturmaya alışan insanlar mutlaka bol ve iki parça elbise giymeli ki vücûdun Üst ve altını örtsün, avret mahallinin görllnme tehlikesi olmasın.
§Bu rivayette ayrıca cahiliyede yapılan bazı satış türleri de yasaklanmaktadır, çünkü bunlarda aldatma/aldanma ve faiz tehlikesi vardır. Bu satışlar şunlardı:
1-Mülâmese (t—~stl\): Müşteri hangi mala değerse onda satış bitmiş ve bağlayıcı hâle gelmiş olacak kabul edilirdi.
2-Münâbeze (îiıiı): Bayi hangi malı atarsa onda satış bitmiş ve bağlayıcı hâle gelmiş sayılırdı.
3-Muhâkale (*—üi^ı): Toplanmış (kuru) buğday karşılığında başaktaki buğdayları tahmini ölçekle takas etmektir.
4-Müzâbene (?—$p): Toplanmış (kuru) hurma karşılığında ağaçtaki taze hurmaları tahmini ölçekle takas etmektir.993
.994
391/1261-Câbir b. Abdullah'tan (Radıyaiiahu mhy! Allah'ın Peygamberi (Saiiaitahu aleyhi ve seiiem) şöyle dedi:
993 İbnü'l-Htlmâm, Fethu'l-Kadîr, VI/415-417
994 Sened: jfr ^ ^Âsp. J^ 'j fıî» ır>( yj
Sahih: MUsned, III/357, H.no: İ4792; Benzer rivayetler için bk. ÜI/297-298, H.no: 14112:
(l oi . İI^Sii ^ii-! J^ ^jlİj a^ İUıi JİJ ,^4lı ^Jİ-j ^İ »\l^Jl lî': jli. J^î: Jlî * üiî-İ
III/322, H.no:14389; III/327, H.no:14441; Ilİ/331. H.no:14482; Ilİ/349, H.no:147()6; III/293, H.no:14050, 14053; 111^99-300, H.no:14133; III/344, H.no:14640; III/331, H.no:14482 (Abdullah b. Muhammed b. Akil sebebiyle hasendir); m/362, H.no:14836.
A/â/iJt, Sıfetü'n-Nebî, 5; Müslim, Libas, 70; E&3 Dâvûd, Libas, 22, H.no:4081; Edeb, 31, H.no:4865; Ti'rmizt, Edeb, 20, H.no:2767; Nesâî, Zînet, 106-107, H.no:5337-5339.
Bazı rivayetlerde İse sadece sol elle yemek yemenin yasaklanışı vardır. Bk. Müsned, m/334, H.no:14522; HI/387, Rno: 15091; Müslim, Eşribe, 104; İbn Mâce, Efıme, 8, H.no: 3268.
Bazılarında da sadece tek ayakkabı ile dolaşmanın yasaklanışı yer alır. Bk. Müsned, III/326, H.no:14426; m/363, H.no:14833; III/367, H.no:14892;
Hadisin Ebû Hüreyre'den ve diğer sahabeden şahidi için bk. 390/1260. hadisin tahrici.
378__________________________________________________Setr-i Avret
"Tek parça kumaş İçinde sarnmâ şeklinde örtünmeyin!
Hiçbiriniz sol eliyle yemesin!
Tek sandalet/terlik İle yürümesin!
Tek parça örtüsü (olduğu hâlde) ihtibâ şeklinde oturmasın!"
AÇIKLAMA
Peygamberimiz (SallallaM aleyhi ve seliem) burada dört önemli şeye dikkat çekmiştir:
1-Tek parça kumaş ile sammâ örtünüşü: Bununla ilgili açıklama önceki hadiste geçmişti.
2-Sol elle yemek, (Bu el ile temizlik yapıldığı için yıkanması unutulmuş olabilir, bundan dolayı, sol elin yemekte kullanımı yasaklanmıştır, ancak bir şeyi kesmede ya da bölmede sağ ele yardımcı olabilir, sol elle yiyen gayr-ı müslimlere benzeme söz konusudur.)
3-Tek sandaletle/terlikle yürümeye çalışmak. (Burada başkalanna karşı gülünç duruma düşme söz konusudur.)
4-Tek parça Örtüsü olduğu hâlde ihtibâ oturuşu. (İhtibânın anlamı önceki hadisin açıklamasında geçmişti. Tek parça örtüye bürünen kişinin dizlerini dik.—k oturuşunda da avret mahallinin açlıma tehlikesi vardır.)
§Bu uyarılardan şunu anlıyoruz: Bir Müslüman vakannı her an korumalı ve kendisini küçük düşürecek iş ve davranışlardan kaçınmalıdır. Bu yeme-içme konusunda olduğu gibi giyim ve yürüme gibi davranışlarda da olabilir. Bizleri böyle eğiten ve şahsiyetli bir hayatı öğreten Peygamberler gönderdiği için Allah'a ne kadar şükretsek azdır.
FIKHÎ HÜKÜMLER
Müctehid imamlar gelen nasların durumu nedeniyle bazı konularda ittifak, bazılarında ihtilaf ettiler:
A-İttifak Edilen Konular.
1-Namaz kılarken ve başkalarının yanında bulunurken avret yerinin Örtülmesi farzdır, açılması haramdır ve namazın da bozulmasına sebeptir.
2-Erkeğin avret mahalli göbek ile diz kapağı arasıdır ve kapatılmalıdır.
3-Hür kadının yüzü ve elleri hariç her tarafı avret sayılır ve kapatılmalıdır.
4-Bir kişi, eşi dışında kimsenin avret yerine bakamaz, haramdır. Zaruret hâli bunun dışındadır. Ebediyyen evlenmesi yasak olan yakın akrabalarının yanındayken baş ve kollar gibi avret-i hafıfeler için ruhsat verilmektedir, meselâ, bir kadın, kardeşi veya babası yanında rahat davranabilir, onların yanında başı, kolları açık dolaşabilir. Ancak orada yabancı bir erkek bulunmayacak ya da görme ihtimali olmayacak. Erkek de avret mahallini aynı şekilde koruyacak, göstermeyecektir.
5-Gİyilmesİ haram olan (meselâ erkekler İçin ipek gibi) bir elbise ile namaz kılmak da haramdır.
6-Erkeklerin kadınlara benzemesi ve kadınların da erkeklere benzemesi haramdır, îki cinsin giyimi, konuşması, hâl ve hareketleri farklı olmalıdır.
7-Alış veriş, şahitlik ya da tıbbî konular gibi ihtiyaç anında yabancı kadına bakmak caizdir. Bu durumda şehvetli bakış haramdır.
8-Bir erkek başka erkekle ya da bir kadın başka kadınla aynı yorgan/yaygı içinde yalamazlar, haramdır.
Setr-1 Avret_______________________________________________________379
9-Çarşı hamamianna gidilmemesi tavsiye edilir. Ancak kadın ve erkeğin ayrı olduğu hamamlarda avret mahalli olan göbek ile diz kapağı arasının kapatılması şartıyla yıkanılabİlİr. Bu konuda hadislerde geçen tehditleri/uyanları unutmamak ve ihtiyaç olmadıkça buralara gitmemek gerekir.
B-İhtilaf Edilen Konular.
Avret mahallini örtme konusunda âlimler yer, şahıs ve şartlara göre ihtilaf ettiler: 1-Namaz kılacak olan kadınların başını örtmesi gerekir. Bazı âlimler bu rivayetlerden yola çıkarak avret mahalli konusunda hür ve cariyenin aynı olduğunu belirttiler ki Hasan el-Basrî ve Zahirîlerin görüşü budur. Cumhura göre hür ve cariyenin avret mahallindeki sınırlar biraz farklıdır:
a-Mâlikîler ve Şafiîlere göre hür bir kadının yüz ve bileklere kadar elleri hariç her tarafının kapanması gerekir.
Hanefîlere göre yüz ve eller dışında ayaklar da avret mahallinden sayılmaz.
Hanbelîlere göre yüz dışında bütün bedeninin kapanması gerekir, el konusunda onların iki görüşü vardır. Bu ihtilafın sebebi (ı+^- ^ u ı/ı ^j ^ Vj) "Görünen
kısım hariç zinetlerini/zinet yerlerini göstermesinler/örtsünler' ayetindeki istisna istemeden açılan kısım mı yoksa el ve yüz gibi âdeten görülen yerler midir? Ayrıca hacda bu uzuvların açık olması avret olmadığını gösterir.996
b-Cariyenin avret mahalli cumhura göre erkek gibi göbek ile diz kapağı arasıdır, ayrıca karnı ve sırtını da örtmelidir.
Namazda avret mahalli konusunda cumhura göre başı açık kılabilir, Hasan el-Basrî'ye göre cariyelerde namazda hür kadınlar gibi örtün mel idi r.
Hanefîlere göre yukarıda sayılan avret yerlerini Örtmeleri gerekir.
Mâl ikiler hürlerde olduğu gibi cariyenin avret mahallinin iki kısma ayrıldığını; Ön ve arka cinsel organının muğallaza olduğu, buralar açık olarak kılınırsa bu namazın mutlaka iade ya da kaza edilmesi, bu yerler dışında yukarıda sayılanların muhaffefe olduğu, buralar açık kılınırsa vakit içinde İadesinin müstehab belirtmişlerdir.
Bu konuda Şafiiîlerden gelen iki görüş vardır: a-Cariye hür kadınlar gibi Örtünmelidir, b-Yukarıda sayılan avret mahalleri de örtünse yeterlidir.
Hanbelilere göre başı açık kılabilir, ancak diğer yerlerinin açık kılınması konusunda farklı ictihadlan bulunmaktadır: a-Erkek!er gibi göbek ile diz kapağı arasını kapatmaları yeterlidir. b-Sadece başı, kollan ve dize kadar ayaklan açık olabilir. 7
375/1245. hadisin umûm ifade edip hür ya da cariye olsun bütün Müslüman kadınlara şamil olup olmaması konusunda ihtilaf vardır.998
2-Namazda setr-i avretin hükmü:
Cumhura göre setr-İ avret namazın sıhhat şartlarındandır. Bazı Mâlikîler bu konuda bilerek örtmeyen ile unutanın farklı olduğunu söylediler. Bilerek bu şart terk edilirse namaz batıl olur, İmam Mâlik'e göre vaktinde iadesi gerekir.999
995 Şîrâzî, Mühezzeb, 1/64; Merğınânî, Hidâye, 1/43-44; İbn Kudâme, Muğnî, 1/6/5-643; DesÛkî,/ttjıye,I/212/213
996 Sehnûn, Müdevvene, 1/95; Şîrâzî, age., 1/64; Merğınânî, age., 1/43; İbn Kudâme, age., 1/637; DesÛkî, age., 1/212-213
997 İmam Şafiî, Ümm, V/109; Sehnûn, age., 1/94-95; Şîrâzî, age., 1/64; Merğınânî, age., 1/43, 4; İbn Rüşd, Bidayetü'l-müctehid, 1/83; İbn Kudâme, age., 1/637, 639; Desûkî, age., 1/213
"* Sehnûn, age., 1/94; İbn Rüşd, age., 1/84; İbnJCudâme, age., 1/639
999 İ.Şafiî, age., V/109; Şîrâzî, age., 1/64; İbn Rüşd, age., 1/82; İbn Hacer, Fethu'l-Bâri, 1/466
380_______________________________________________________Setr-i Avret
Hanefîlerde avret-i muğallaza ve hafife şeklinde ikiye ayrılır, Muğallaza ön ve arka cinsel organlardır, hafife olan avret mahalli de diğer kısımlardır. Namazda muğallaza olan kısımda dirhem miktarı (el ayası) kadar ve hafifede de V* kadar yer açılırsa namaz bozulur.1000
Mâlikîlere göre avret mahalli Hanefîlerde olduğu gibi ikiye ayrılır: Muğallaza olan kısmı açıldığında namaz bozulur ve vakit içinde iadesi, buna gücü yetmezse sonra kazası gerekir. Hafife olan yerler açılırsa namaz bozulmaz, ancak vakit içerisinde iadesi müstehabdır.1001
Şafiîlere göre buralarda bir yer az da olsa açılır ve örtmeye gücü yettiği hâlde Örtmezse namazı bozulur.1002
3-Avret mahalline bakma konusunda âlimlerin görüşü:
a-Bir erkek başka bir erkeğin avret mahalline bakamaz, haramdır.
b-Bir kadın başka bir kadının avret mahalline bakamaz, haramdır.
c-Erkek ve kadınlar birbirlerinin avret mahalline bakamaz, haramdır.
d-Eşinin avret mahalline bakması kişiye mubahtır, ancak cinsel organına bakılmasında ihtilaf edildi: Bazı âlimler mekruh, bazıları haram, üçüncü kısımda-kiler ise erkeğe haram, kadına mekruh olduğunu söylediler.
e-Cariye başkasıyla evli değilse avret mahalli efendisine kan-kocanın birbirlerine olan durumu gibidir. Ancak cariye Müslüman ya da Ehİ-i kitab olmayıp kendileriyle ev-lenilmesi yasak olan din/inanç sahiplerinden ise efendisine de yabancı cariyeler gibidir.
f-Bir erkeğin mahrem olan yakın akrabalarına, o kadınların da bu erkeğe bakışı göbek ile diz kapağı arası dışındaki yerlere helaldir. Bazı âlimler bunlar helal değildir, ancak yanlarında çalışırken açılan yerler müstesna, dediler.
g-Erkeğin erkeğe avret mahalli göbek ile diz kapağı arasıdır.
h-Kadının kadına avret mahalli göbek ile diz kapağı arasıdır.
4-Ihtiyaç anında erkeğin kimsenin olmadığı bir yerde avret mahallini açması caizdir, ihtiyaç yoksa bazı âlimlere göre tahrimen mekruh, bazılarına göre de haramdır.1003
5-Giyilmesi haram olan bir elbise (meselâ erkekler için ipek elbise) ile namaz kılmak haramdır, bu konuda farklı bir görüş yoktur. Başka elbise bulamayan bîr kişi bunları giyerek namaz kılabilir mi, konusunda müctehidlerin görüşü:
Başka elbise bulunmadığında bu haram elbise ile namaz kılınabilir ve vakit İçerisinde başka elbise bulunsa da namazın iadesi gerekmez, bu namazın vakit içinde iadesinin mendup olduğunu söyleyen âlimler de vardır.1004
6-Çoğunluğa göre başka elbise bulamayan bir kişi necis olan bir elbise ile namaz kılabilir ve vakit içinde temiz elbise bulsa bile iade etmez.1005
1000 İbn Nüceym, el-Bahru'r-râik, 1/285
1001 SehnÛn, age.t 1/94
1002 İ.Şafiî, age., V/109; Maverdî, el-Havi'l-kebîr, 11/169
1003 Şîrâzî, age., 1764
1004 Nevevi, MecmÛ1, III/178-180; İbn Kudâme, age., 1/626; DesÛkî, age,, 1/212
1005 Merğınânî, age., 1/44; İbn Kudâme, age., 1/631; DesÛkî, age., 1/212
İndeks 381
ŞAHIS VE YER
Abbas, 54, 55, 59, 90, 141, 204, 205, 315, 370
Abdullah b. Abbas, 2, 4, 23, 24, 30, 42, 44, 45, 48, 56, 61, 64, 68, 70, 73, 74, 77, 87, 92, 104, 107, 108, 109, 111, 118, 122, 125, 138, 139, 148, 155, 156, 224, 237, 249, 252, 257, 259, 275, 278, 280, 295, 297, 300, 315, 327, 329, 344, 362, 370
Abdullah b. Amr, 2, 4, 9, 22, 23, 48, 56, 61, 65, 79, 105, 107, 114, 115, 118, 125, 155, 211, 213, 229, 239, 241, 242, 269, 275, 280, 297, 304, 312, 313, 315, 344, 345, 357
Abdullah b. Avf, 146, 358
Abdullah b. Cerhed el-Eslemt, 347
Abdullah b. Muğaffel el-Müzenî, 60, 113
Abdullah b. Muhammed b. Akil, 367, 368
Abdullah b. Ömer, 2, 23, 28, 30, 31, 39, 45, 48, 49, 55, 56, 57, 66, 68, 69, 70, 74, 77, 78, 83, 85, 89, 92, 104, 105, 107, 109, 114, 115, 118, 119, 122, 156, 172, 173, 174, 176, 178, 184, 186, 188, 189, 200, 201, 206, 219, 220, 221, 224, 227, 243, 245, 248, 252, 255, 261, 270, 275, 280, 295, 296, 297, 301, 304, 305, 306, 310, 322, 362, 373, 375, 376, 394
Abdullah b. Ömer'in mevlâsı, 114
Abdullah b. Rebîa es-Sülemî, 172
Abdullah b. Zeyd, V, 149, 163, 183, 184, 186, 188, 194, 201, 228, 252
Abdullah b. Zübeyr, 14, 15, 176, 317, 394
Abdullah ibn Alkame b. Vakkâs, 216
Abdurrahman b. Ebân b. Osman, 46
Abdurrahman b. Ebî Leyla, 64, 85, 189, 209, 300
Abdurrahman b. Keysan, 364
Abdülaziz b. Abdülmelik b. Ebû Mahzûre, 192
Ahmed b. Hanbel, II, 3, 6, 12, 13, 22, 24, 27, 28, 29, 32, 34, 35, 36, 37, 38, 44, 48, 49, 54, 55, 56, 57, 58, 65, 69, 71, 72, 79, 80, 82, 83, 86, 88, 102, 103, 115, 117, 121, 126, 127, 131, 132, 137, 138, 141, 146, 147, 149, 150, 151, 152, 155, 157, 158, 159, 168, 170, 173, 17d, 176, 179, 186, 189, 190, 203, 204, 207, 208, 209, 217, 219, 220, 226, 227, 228, 230, 231, 232, 233, 236, 237, 242, 243, 245, 247, 248, 249, 252, 259, 261, 276, 277, 278, 280, 281, 284, 285, 288, 290, 291, 294, 295, 302, 303, 306, 309, 312, 313, 315, 316, 319, 323, 325, 328, 334, 335, 337, 338, 345, 348, 352, 353, 355, 361, 363, 364, 370, 374, 394
Alâ b. Abdurrahman, 50
Hz. Ali (r.a.), 42, 44, 48, 107, 110, 204, 210, 239, 344
Ali b. Zeyd b. Cüd'ân, 337
Hz. Âişe (r.a.), 2, 16, 26, 28, 37, 38, 43, 45, 47, 48, 62, 63, 64, 66, 68, 74, 75,
77, 82, 85, 89, 92, 93, 107, 108, 109, 112, 113, 114, 118, 121, 148, 150, 151,
168, 175, 208, 214, 220, 221, 237, 248, 256, 257, 258, 261, 263, 275, 326, 327,
329, 330, 331, 334, 350, 351, 355, 356, 357, 358, 363, 375, 376
Ammar b. Yâsir, 243, 246, 247
Amr (b. Dinar), 294
Amr b. Abese, 28, 56, 98, 99, 100, 103, 107, 110, 118, 251, 275, 279, 398
Amrb. Âs, 211
Amr b. Evs, 223, 224
Amr b. Şuayb, 107, 276, 312, 313, 345
Amr b. Ümeyye ed-Damrî, 46, 131, 138
Atâ b. Sâib, 113
Avâlî, 35
Avf b. Amr, 34
Bedir, 194, 252, 258
Behz b. Hakim, 353
382___________________________________________________________İndeks
Benî Harise b. Haris, 34
Benî Selime, 53
Bera b. Âzib, 173
Beşir b. Ebû Mes'ûd, 18
Beyt-i Makdis, 240, 241
Bilâl, 19, 20, 21, 25, 53, 79, 80, 82, 90, 99, 118, 120, 125, 128, 132, 135, 139, 140, 142, 145, 146, 176, 184, 187, 188, 189, 193, 194, 201, 202, 203, 214, 218, 219, 221, 222, 223, 226, 227, 228, 231, 233, 245, 246, 248, 260
Buhârî, 3, 4, 8, 13, 16, 17, 24, 26, 30, 31, 32, 33, 36, 38, 39, 41, 42, 43, 45, 48, 50, 51, 52, 53, 54, 56, 57, 60, 62, 64, 66, 67, 68, 69, 70, 71, 73, 74, 77, 80, 87, 91, 92, 103, 104, 106, 107, 108, 109, 113, 116, 119, 120, 124, 125, 127, 131, 146, 149, 152, 166, 167, 170, 175, 179, 180, 184, 186, 201, 202, 207, 210, 211, 214, 215, 219, 220, 221, 222, 223, 224, 225, 227, 237, 244, 245, 248, 249, 251, 252, 253, 254, 255, 256, 257, 258, 259, 260, 263, 266, 267, 268, 269, 270, 273, 276, 278, 280, 284, 288, 291, 292, 294, 296, 297, 298,
299, 300, 301, 303, 306, 307, 310, 313, 321, 322, 323, 324, 325, 326, 327, 328, 330, 332, 333, 337, 339, 345, 348, 349, 356, 357, 360, 361, 366, 367, 369, 371, 374, 375, 376
Büreyde el-Eslemî, 39
Büsr b. Saîd, 324
Câbir b. Abdullah, 3, 8, 14, 26, 36, 43, 52, 68, 70, 76, 146, 181, 182, 215, 252, 257, 262, 266, 280, 297, 310, 362, 363, 366, 367, 377
Câbir b. Semiira, 25, 26, 68, 70, 90, 91, 218, 225, 307, 310
Cebrail, 5, 6, 7, 8, 9, 12, 16, 18, 20, 22, 33, 154, 155, 265, 312
Cübeyr b. Mut'îm, 140
Cüheyne, 62, 248
Cündüb b. Abdullah el-Becelî, 84
Dârimî, 36, 37, 46, 63, 67, 68, 127, 131, 144, 149, 151, 152, 166, 167, 168, 170, 172, 178, 179, 180, 186, 189, 192, 198, 200, 201, 202, 209, 214, 216, 220, 221, 225, 227, 230, 262, 276, 280, 285, 287, 288, 291, 294, 296, 297, 298,
300, 301, 306, 308, 313, 315, 318, 321, 322, 323, 327, 347, 360, 361, 369, 371, 375, 376
Dâru'l-Erkam, 244, 252
Ebû Abdurrahman b. Sunâbihî, 58
Ebû Basra el-Gıfârî, 41
Hz. Ebû Bekir (r.a.), 27, 61, 71, 99, 132, 133, 134, 187, 193, 222, 223, 244,
246, 258, 319, 331, 337, 351
Ebû Berze el-Eslemî, 16, 25, 80
Ebû Bişr, 44, 53, 85, 86
Ebû Dâvûd, 3, 4, 9, 13, 16, 18, 19, 25, 30, 31, 32, 33, 36, 37, 38, 40, 42, 43, 44, 46, 47, 48, 50, 51, 52, 54, 55, 56, 57, 59, 61, 62, 64, 66, 67, 68, 69, 70, 71, 72, 76, 77, 80, 82, 86, 87, 88, 91, 92, 102, 104, 105, 107, 108, 109, 110, 113, 114, 115, 122, 124, 125, 127, 131, 133, 135, 138, 139, 141, 146, 149, 150, 151, 152, 165, 166, 169, 170, 174, 178, 180, 182, 184, 186, 192, 195, 198, 199, 200, 201, 202, 205, 206, 207, 209, 210, 211, 213, 214, 215, 218, 219, 220, 224, 225, 226, 227, 228, 230, 232, 237, 242, 243, 244, 245, 248, 249, 256, 259, 268, 280, 282, 287, 288, 291, 292, 294, 296, 297, 298, 299, 300, 302, 303, 304, 305, 306, 309, 310, 311, 312, 313, 314, 316, 318, 319, 321, 322, 323, 324, 326, 327, 328, 329, 332, 333, 334, 335, 339, 344, 345, 347, 353, 354, 357, 360, 361, 363, 365, 366, 368, 371, 373, 374, 375, 376, 377
Ebû Ervâ, 36, 37, 38
Ebû Hâlid el-Ahmer, 145
Ebû Hanîfe, 2, 5, 22, 23, 24, 33, 40, 48, 56, 61, 82, 94, 117, 127, 147, 154, 155, 156, 157, 158, 159, 160, 189, 190, 228, 232, 245, 262, 323
EbÛ Humeyd es-Sâidî, 286, 287
EbÛ Hüreyre, 2, 4, 5, 10, 23, 24, 28, 30, 31, 41, 43, 45, 48, 66, 67, 68, 70, 80, 83, 85, 87, 90, 91, 92, 93, 102, 104, 107, 115, 118, 124, 139, 151, 156, 167,
İndeks______________________________________________._____________383^
172, 173, 174, 175, 176, 178, 180, 181, 21İ, 214, 230, 231, 237, 242, 243, 248, 251, 252, 254, 256, 263, 265, 267, 269, 275, 279, 280, 282, 283, 284, 287, 288, 291, 294, 295, 297, 298, 305, 306, 308, 310, 313, 319, 321, 325, 327, 328, 329, 352, 355, 356, 360, 361, 363, 368, 371, 372, 375, 377
Ebû İsa b. Cebr, 34
Ebû İshak, 44, 189
Ebû Lübâbe b. Abdülmünzir, 34
Ebû Mahzûre, 189, 190, 192, 193, 194, 195, 196, 197, 198, 199, 203, 206, 232, 233
Ebû Melih, 39
Ebû Mersed el-Ganevi, 331
Ebû Meryem, 131, 138
Ebû MÛsa el-Eş'arî, 19
Ebû Nadra, 370
Ebû Rafi', 207
Ebû Sadaka, 12
Ebû Saîd el-Hudrî, 5, 6, 31, 68, 70, 104, 118, 125, 149, 168, 179, 180, 209, 210, 211, 214, 242, 245, 252, 259, 260, 265, 267, 285, 289, 290, 291, 296, 298, 301, 309, 354, 362, 368, 376
Ebû Sehle Sâib b. Hallâd, 304
Ebû Seleme (b. Abdurrahman), 66
Ebû Talha, 165, 204, 349
EbÛ Ubeyde, 116, 145, 262, 328
Ebû Umeyr b. En es, 85
Ebû Ümâme b. Sehl, 217
Ebû Yûnus, 47
Ebû Zer, 28, 30, 31, 32, 76, 118, 121, 122, 238, 241, 252, 273, 275, 280, 304, 322
Ebu'd-Derdâ, 39, 49, 85, 87, 150, 165, 166, 238, 362
Enes b. Mâlik, 2, 12, 14, 24, 25, 27, 28, 33, 34, 35, 36, 37, 40, 50, 51, 52, 79, 80, 86, 88, 114, 124, 125, 170, 176, 182, 184, 201, 242, 246, 247, 251, 252, 262, 264, 300, 301, 307, 318, 321, 332, 337, 338, 339, 355, 361
Enes b. Şîrîn, 339
Esma bt. Yezid, 275, 277
Eyyûb es-Sahtiyânî, 373
Fâtıma, 268, 287, 288
Habbab b. E ret, 26
Habeşistan, 237, 258, 330, 349
Hâbİs b. Sa'd et-Tâî, 286
Haccâc b. Yusuf es-Sekafî, 14
Hafsa (r.anh.), 48, 263
Hakim b. Hlzâm, 269, 314, 315
Hâlid b. Üseyd, 364
Hasan b. Ali, 90, 352, 358
Hassan b. Sabit, 312
Hudeybİye, 135, 137, 396
Huzeyfe b. Yeman, 281
İbn Cüreyc, 73, 115, 196, 344
İbn Ebî Adî Ebû Amr, 219
İbn Ebî Mahzûre, 203
İbn Ebî Sa'saa, 179
İbn Lehîa, 6, 55, 68, 83, 88, 112, 121, 146, 168, 169, 176, 182, 211, 213, 229, 239, 256, 281, 291, 293, 309, 315, 324, 325
İbn Mâce, 3, 16, 18, 21, 25, 26, 28, 30, 31, 33, 36, 38, 39, 42, 43, 46, 49, 54, 55, 56, 57, 59, 63, 64, 66, 70, 78, 80, 83, 84, 85, 86, 87, 88, 92, 93, 98, 101, 102, 104, 107, 114, 115, 117, 118, 122, 124, 125, 131, 139, 146, 149, 150, 151, 152, 153, 166, 168, 172, 174, 177, 178, 179, 180, 184, 186, 189, 192,
384___________________________________________________________İndeks
198, 199, 201, 202, 206, 209, 210, 214, 215, 218, 219, 222, 223, 224, 225, 227, 230, 237, 241, 242, 243, 244, 245, 246, 247, 249, 252, 257, 259, 260, 262, 263, 267, 273, 275, 276, 280, 281, 283, 285, 287, 288, 290, 292, 294, 296, 297, 298, 301, 303, 304, 305, 306, 308, 310, 312, 313, 314, 315, 318, 321, 322, 329, 333, 334, 337, 344, 353; 354, 355, 357, 361, 362, 364, 366, 371, 375, 376, 377
İbn Mes'Ûd, 2, 16, 19, 26, 28, 43, 45, 48, 54, 62, 63, 64, 65, 68, 76, 80, 86, 87, 90, 107, 125, 131, 135, 136, 142, 144, 145, 170, 219, 220, 249, 262, 290, 297, 323, 329, 370
İbn Uhti Nemr, 222
İbn Ümmi Mektûm, 221
İbrahim et-Teymî, 150, 186, 273
İmam Mâlik, 56, 119, 155, 157, 190, 204, 207, 218, 232, 233, 261, 356, 379
İmam Şafiî, 57, 374
İmrân b. Husayn, 65, 124, 127, 128, 131, 133, 134
Ka'b b. Ucre, 267, 291
Kasım b, Safvan ez-Zührî, 29
Kays b. Amr, 150
Küba, 34, 194, 237, 243, 244, 245, 246, 250
Kudüs, 240, 245
Mahmud b. Lebîd el-Ensârî, 81
Mâlik b. Dühşem, 338
Mâlik b. Huveyris, 166, 167
Medâİn, 203
Medine, 14, 16, 17, 35, 54, 99, 148, 167, 181, 184, 188, 193, 194, 204, 221, 223, 237, 238, 240, 243, 244, 246, 250, 252, 260, 319, 337
Mekke, IV, 14, 29, 34, 95, 98, 99, 104, 110, 116, 118, 121, 122, 135, 192, 193, 194, 202, 203, 204, 205, 233, 238, 239, 240, 243, 244, 252, 272, 274, 317, 364, 369, 389, 397
Mersed b. Abdullah el-Yezenî, 55, 59
Mervan, 46, 47
Mısır, 14, 60, 243
Muâviye b. Ebû Süfyan, 26, 39, 43, 48, 49, 60, 107, 108, 176, 177, 207, 209, 210, 214, 216, 217, 218, 247, 249, 252, 287, 337, 353
Muâviye b. Hayde el-Kuşeyrî, 353
Muaz b. Afra el-Kuraşî, 106
Muâz b. Cebel, 72, 172, 188
Muğîre b. Şu'be, 31, 146, 174, 206, 265, 307, 311, 392, 398
Muhacir Ebü'l-Hasen, 32
Muhammed b. Abdullah b. Selâm, 244
Muhammed b. Abdülmelik b. EbÛ Mahzûre, 199
Muhammed b. Amr b. Hasan b. Ali, 13
Muhammed b. Bekr, 196
Muhammed b. Cahş, 348, 349
Muhammed b. Huyey b. Ya'lâ b. Ümeyye, 116
Mus'ab b. Umeyr, 243
Mutarrif, 358
Muymûne (r.a.), 109, 125, 151, 261
Müslim Ebu'l-Müsennâ, 200
Müslim, 3, 5, 9, 12, 13, 14, 16, 18, 19, 21, 24, 25, 26, 29, 30, 31, 32, 33, 36, 38, 41, 42, 43, 47, 48, 50, 51, 52, 54, 55, 56, 57, 59, 61, 64, 66, 67, 68, 69, 70, 71, 73, 74, 75, 76, 77, 83, 84, 87, 91, 92, 93, 98, 102, 104, 106, 107, 109, 113, 114, 115, 118, 119, 120, 121, 124, 125, 126, 127, 128, 131, 132, 133, 139, 146, 148, 149, 151, 152, 166, 167, 170, 177, 178, 180, 181, 182, 183, 184, 186, 192, 194, 199, 200, 201, 202, 207, 210, 212, 213, 214, 218, 219, 220, 221, 224, 225, 230, 232, 236, 237, 238, 239, 245, 248, 249, 251, 252, 257, 259, 262, 263, 268, 273, 276, 280, 282, 284, 286, 288, 291, 292, 293, 296,
İndeks___________________________________________________________385^
297, 298, 299, 300, 301, 304, 305, 306, 307, 308, 309, 310, 312, 313, 314, 315, 319, 321, 322, 323, 324, 325, 326, 327, 328, 329, 330, 332, 337, 338, 342, 347, 349, 350, 351, 353, 354, 355, 356, 357, 360, 361, 362, 366, 368, 369, 371, 374, 376, 377
Nâfi, 5, 38, 181, 184, 306, 349, 373, 374
Nasr b. Abdurrahman, 106
Nesâî, 3, 8, 9, 10, 12, 13, 14, 16, 18, 19, 21, 24, 26, 28, 30, 31, 33, 38, 39, 41,
42, 43, 47, 48, 49, 50, 51, 53, 56, 57, 61, 64, 66, 67, 68, 69, 70, 73, 74, 75, 76,
77, 79, 80, 81, 86, 87, 90, 91, 92, 93, 98, 101, 102, 104, 106, 107, 108, 109, 110,
111, 113, 114, 118, 119, 121, 122, 124, 125, 133, 138, 139, 140, 144, 145, 146,
149, 151, 158, 165, 166, 167, 168, 172, 174, 178, 179, 180, 182, 184, 192, 197,
198, 200, 201, 202, 203, 206, 208, 209, 210, 213, 214, 215, 216, 217, 219, 220,
221, 222, 223, 224, 225, 230, 232, 236, 237, 241, 245, 246, 248, 249, 251, 252,
263, 273, 277, 278, 279, 280, 287, 294, 297, 298, 299, 300, 301, 305, 310, 312,
313, 318, 319, 321, 322, 323, 324, 325, 326, 327, 328, 329, 330, 332, 333, 335,
337, 345, 349, 354, 356, 360, 361, 368, 371, 374, 376, 377
Nûman b. Beşîr, 61
Osman b. Affan, 276
Osman b. Ebu'l-Âs, 205, 206, 333
Osman b. Sâib, 196
Osman b. Talha, 204, 317
Ömer b. Abdülazİz, 15, 18, 23, 156, 328
Ömer b. Hattab, 2, 30, 48, 62, 65, 73, 74, 86, 90, 107, 108, 110, 111, 113, 114, 116, 121, 135, 166, 184, 187, 188, 193, 238, 243, 247, 251, 253, 256, 264, 275, 305, 319, 325, 326, 327, 337, 351, 360, 372, 373, 389
Ömer b. Ubeyd, 324, 358
Rabia b. Derrâc, 110
Sa'd b. Ebî Vakkas, 103, 210, 295
Sa'd b. Mûaz, 256
Safvan b. Muattal es-Sülemî, 102
Safvan b. Ümeyye, 261
Sâib b. Yezid, 222, 223
Saîd b. Haris, 366
Saîd b. Müseyyeb, 14, 16, 64, 139, 188, 189, 253, 326
Sehl b. Huneyf, 246
Sehl b. Muâz, 88, 229
Sehl b. Sa'd es-Sâidî, 89, 182, 367
Seleme b. Ekva', 374
Semüra b. Cündüb, 2, 43, 45, 48, 76, 83, 84, 118, 120, 124, 126, 220, 258, 295, 297, 301, 334, 335
Seyyar b. Selâme, 16
Suheyb, 245, 280
Süfyan (b. Uyeyne), 293
Süleyman b. Büreyde, 21, 314
Sümâme b. Üsâl, 255
Şam, 142, 165, 189, 192, 245, 337, 365
Şeybe b. Osman, 204, 316
Talha b. Ubeydullah, 249, 358
Talk b. Ali, 76, 333, 371
Tank b. Abdullah, 305
Tebük, 116, 167, 250
Teheccüd, 63, 268, 337, 338
Tirmizî, 3, 4, 8, 10, 11, 13, 14, 16, 21, 24, 26, 27, 30, 32, 36, 37, 38, 42, 43, 44, 45, 46, 47, 48, 50, 51, 54, 56, 57, 61, 63, 64, 65, 67, 70, 71, 76, 77, 80, 83, 84, 86, 87, 88, 90, 91, 92, 102, 104, 105, 107, 109, 114, 115, 122, 124, 125, 131, 145, 146, 149, 150, 151, 166, 167, 170, 172, 174, 180, 182, 183, 184, 186, 189, 190, 192, 198, 200, 201, 202, 205, 209, 210, 211, 214, 215, 218,
386___________________________________________________________İndeks
220, 221, 222, 223, 225, 227, 230, 236, 247, 248, 249, 251, 252, 256, 263, 268, 276, 277, 278, 279, 280, 282, 285, 288, 291, 294, 300, 303, 305, 306, 307, 308, 310, 311, 312, 313, 315, 321, 322, 323, 329, 332, 334, 335, 345, 347, 353, 354, 355, 356, 357, 361, 365, 368, 375, 377
Ubâde b. Nüsey, 165
Ubâde b. Sâmit, 245
Ubeydullah b. Abdurrahman b. Mevheb, 289
Ukbe b. Âmir el-Cühenî, 102
Umeyr b. İshak, 351, 352
Urve b. Zübeyr, 2, 18, 37, 48, 334, 362
Übey b. Kâ'b, 370
Ümmü Abdilmelik b. Ebû Mahzûre, 195
Ümmü Âmir bt. Yezîd, 256
Ümmü Habibe (r.a.), 48, 209, 258, 330, 331
Ümmü Hânî, 362, 369
Ümmü Haram bt. Milhân, 245
Ümmü Mihcen, 259
Ümmü Seleme (r.a.), 27, 48, 54, 66, 152, 153, 241, 258, 330, 331, 358
Vasile b. Eska, 278, 303
Yesar, 114, 115,307
Yezid b. Muâviye, 317
Zevrâ, 223
Zeyd b. Hâlld, 52, 54, 70, 108, 111, 243
Zeyd b. Sâblt, 2, 26, 43, 45, 46, 48, 98, 107, 112, 118, 248, 253, 256, 262, 324, 328
Zeyd b. Vehb, 32
Ziyad b. el-Haris es-Sudâî, 227
Zû Mihber, 125, 131, 141, 142
Zührî, 17, 29, 35, 79, 110, 146, 186, 189, 249
İndeks 387
HADİS NO HADİS KONUSU SAYFA NO
958- Cebrail'in namaz vakitlerini Rasulullah'a öğretmesi........................4
959- Cebrail'in namaz vakitlerini Rasulullah'a öğretmesi........................6
960- Cebrail'in namaz vakitlerini Rasulullah'a öğretmesi........................8
961- Namaz vakitleri.........................................................................9
962- Namazın ilk ve son vakitleri.......................................................10
963- Öğle ve ikindiyi geciktirmemek..................................................12
964- Namaz vakitlerinin isimleriyle açıklanması...................................13
965- Namaz vakitleri........................................................................13
966- Rasulullah'ın kıldığı farz namazların vakitleri................................16
967- Cebrail'in namazda imam olması................................................17
968- Rasulullah'ın namaz vakitlerni öğretmesi.....................................19
969- Namazların ilk ve son vakitleri...................................................21
970- Öğlenin vakti...........................................................................24
971- Kış günlerinde öğlenin vakti.......................................................25
972- Öğlenin vakti...........................................................................25
973- Öğleyi kılınırken kumun sıcaklığından şikayet edilmesi..................26
974- Öğleyi Rasulullah'ın, Ebu Bekir'in, Ömer'in erken kıldırması...........26
975- Öğleyi ilk vaktinde kılmak.........................................................27
976- Sıcakta öğleyi serin vakte geciktirmek........................................28
977- Sıcakta öğleyi serin vakte geciktirmek........................................29
978- Sıcakta öğleyi serin vakte geciktirmek........................................30
979- Sıcakta öğleyi serin vakte geciktirmek........................................31
980- Sıcakta öğleyi serin vakte geciktirmek........................................31
981- Sıcakta öğleyi serin vakte geciktirmek........................................32
981- Namazı sıcak günlerde tehir etmenin hükmü...............................32
982- İkindi namazının vakti..............................................................33
983- İkindiyi vaktinde kılmak............................................................34
984- İkindiyi vaktinde kılmak............................................................35
985- İkindiden sonra kalan vakit.......................................................35
986- İkindiden sonraki vakitte deve kesilir, yenilirdi.............................36
987- İkindiden sonraki vakitte Zül-hulafe'ye kadar gidilirdi...................36
988- İkindiyi ilk vaktinde kılmak........................................................37
989- İkindiyi geciktirerek kılmak........................................................38
990- İkindiyi terk edenin ameli boşa gider..........................................39
991- İkindiyi kılmanın fazileti............................................................40
992- İkindiyi sürekli kılana iki kat sevap verilir....................................41
993- Meleklerin ikindi ve sabah namazında buluşması..........................41
994- Orta namazı ikindi namazıdır.....................................................42
995- Orta namazı ikindi namazıdır.....................................................44
996- Hendek savaşında namazın gecikmesine sebep olanlara beddua ....44
997- Orta namazı İkindi namazıdır.....................................................45
998- Hadis nakletmenin fazileti.........................................................46
999- İkindi namazını korumak...........................................................47
1000- İkindiyi geciktirerek kılmanın durumu.......................................48
388_____________________________________________________İndeks
1001- İkindiyi geciktirerek kılmanın durumu.......................................49
1002- Münafık ikindiyi geciktirerek kılar.............................................50
1003- Münafık ikindiyi aceleyle kılar...................................................51
1004- Akşamı hava aydınlıkken kılmak...............................................52
1005- Akşamı hava aydınlıkken kılmak...............................................53
1006- Akşamı hava aydınlıkken kılmak...............................................54
1007- Akşamı yıldızların doğuşundan önce kılmak................................54
1008- Akşam gündüzün vitridir.........................................................56
1009- Akşam namazını ilk vaktinde kılmak.........................................57
1010- Ümmetin yaptığı sürece hayırda kalacağı ameller.......................58
1011- Akşamı geciktirmeden kılmak...................................................59
1012- Akşam namazına işa dememek................................................60
1013- Yatsı namazının vakti..............................................................61
1014- Yatsı namazının vakti..............................................................62
1015- Yatsı namazından sonra sohbet etmemek..................................62
1016- Yatsı namazından sonra sohbet etmemek..................................63
1017- Yatsı namazından önce uyumamak...........................................64
1018- Rasulullah'ın gece sohbetleri....................................................65
1019- Yatsı namazına ateme dememek..............................................66
1020- Yatsıyı geciktirerek kılmak.......................................................67
1021-Yatsıyı geciktirerek kılmak.......................................................68
1022- Yatsıyı geciktirerek kılmak.......................................................69
1023- Yatsıyı geciktirerek kılmak.......................................................70
1024- Namazı beklemenin fazileti......................................................70
1025- Gece ibadeti için yatsıyı ilk vaktinde kılmak...............................71
1026- Yatsı namazı ile diğer ümmetlere üstünlük.................................72
1027- Yatsıyı geciktirerek kılmak.......................................................73
1028- Yatsıyı geciktirerek kılmak ilk dönemlerdeydi.............................74
1029- Yatsıyı geciktirerek kılmanın hükmü..........................................75
1030- Sabah namazının vakti: Fecr-i Sâdıkla başlar.............................76
1031- Kadınların sabah namazı için cemaata katılmaları.......................77
1032- Sabah namazını alaca karanlıkta kılmak....................................78
1033- Sabah namazının ilk ve son vakti.............................................79
1034- Sabah namazını aydınlıkta kılmanın ecri....................................80
1035- Sabah namazını aydınlıkta kılmanın ecri....................................81
1036- Sabah namazının sünnetini kılmak............................................82
1037- Sabah namazını kılan Allah'ın koruması altında olur....................83
1038- Sabah namazını kılan Allah'ın koruması altında olur....................84
1039- Sabah namazını kılan Allah'ın koruması altında olur....................84
1040- Münafıklar sabah ve yatsı namazına gelmezler...........................85
1041- Rasulullah'ın cemaate gelmeyenlere tepkisi...............................87
1042- Duha namazına kadar beklemenin sevabı..................................88
1043- Rasulullah'ın sabah namazından sonra duaya kadar oturtması.....91
1044- Namazın bir rekatına yetişen tümüne yetişmiş olur.....................91
1045- Güneş doğmadan bir rekata yetişenin durumu...........................92
1046- Güneş doğmadan bir rekata yetişenin durumu...........................93
İndeks_____________________________________________________389
1047- Güneş doğmadan bir rekata yetişenin durumu...........................93
1047- Namazda iken güneşin doğması ya da batmasının hükmü............93
1048- Namaz kılmanın yasaklandığı vakitler........................................98
1049- Namaz kılmanın yasaklandığı vakitler......................................100
1050- Namaz kılmanın yasaklandığı vakitler......................................101
1051- Namaz kılmanın yasaklandığı vakitler......................................102
1052- Namaz kılmanın yasaklandığı vakitler......................................102
1053- Sabah ve ikindi kıldıktan sonra namaz kılmamak......................103
1054- Sabah ve ikindi kıldıktan sonra namaz kılmamak......................104
1055- Sabah ve ikindi kıldıktan sonra namaz kılmamak......................105
1056- Sabah ve ikindi kıldıktan sonra namaz kılmamak......................106
1057- Sabah ve ikindi kıldıktan sonra namaz kılmamak......................107
1058- İkindi namazından sonra namaz kılmamak..............................107
1059- İkindiden sonra iki rekat namaz kılmamak...............................108
1060- İkindiden sonra iki rekat namazın yasaklandığı.........................110
1061- Hz. Ömer'in ikindiden sonra iki rekatı kılana kızması.................111
1062- Rasulullah'ın ikindiden sonra kaldığı iki rekatın sebebi...............112
1062- Zeyd b. Sabit'in Hz. Aişe'nin tatbikatını düzeltmesi...................112
1063- İkindiden sonra İki rekat kılmak.............................................113
1064- Güneşin doğma ve batma anında namaz kılmamak...................113
1065- Sabah'ın farzından sonra namazın hükmü................................114
1066- Sabah ve ikindiden sonra nafile namazın hükmü......................116
1067- Namaz kılmanın yasak olduğu vakitler....................................118
1068- Güneş doğarken ve batarken namaz kılmamak........................119
1069- Güneş doğarken ve batarken namaz kılmamak........................120
1070- Güneş doğarken ve batarken namaz kılmamak........................120
1071- Güneş doğarken ve batarken namaz kılmamak........................120
1072- Güneş doğarken ve batarken namaz kılmamak........................121
1073- Mekke'de mekruh vakitlerin olmaması.....................................121
1074- Namazı vaktinde kılmayı unutan kişi hatırladığında kılar............124
1075- Namazı vaktinde kılmayı unutan kişi hatırladığında kılar............125
1076- Namazı kaza etmenin hükümleri............................................126
1077- Rasulullah'ın kıldırdığı kaza namazı.........................................127
1078- Rasulullah'm kıldırdığı kaza namazı.........................................131
1079- Uyuyarak sabah namazını kaçıranın durumu............................135
1080- Uyuyarak sabah namazını kaçıranın durumu............................136
1081- Uyuyarak sabah namazını kaçıranın durumu............................138
1082- Uyuyarak sabah namazını kaçıranın durumu.................;..........138
1083- Sabah namazını sünnetiyle birlikte kaza etmek........................139
1084- Sabah namazını sünnetiyle birlikte kaza etmek........................140
1085- Sabah namazını sünnetiyle birlikte kaza etmek........................141
1086- Hendek savaşında öğle, ikindi ve akşamın kazası.....................144
1087- Hendek savaşında öğle, ikindi, akşam ve yatsının kazası...........145
1088- Kaza namazlarının hükmü.....................................................146
1089- Kılınamayan nafile namazın kazası..........................................148
1090- Vitirin kazası.........................................................................149
390_____________________________________________________İndeks
1091- Sabahın sünnetinin farzından sonra kazası...............................150
1092- Öğlenin son sünnetinin ikindiden sonra kazası..........................151
1093- Namazları eda ve kaza etme hükümleri...................................152
1094- Her namaz vaktinde ezan okumak..........................................165
1094- Üç-beş hane olunca ezan okuyup cemaat olmak.......................165
1095- Namaz vaktinde ezan okumak...............................................166
1096- Ezan okuma ve birinci safın fazileti.........................................167
1097- Ezan okumanın fazileti..........................................................168
1098- Çobanın dağ başında ezan okuyup, namaz kılması....................169
1099- Çobanın dağ başında ezan okuyup, namaz kılması....................170
1100- Çobanın dağ başında ezan okuyup, namaz kılması....................172
1101- Müezzinliğin fazileti..............................................................173
1102- Cemaatla kılınan namazın değeri ve fazileti.............................174
1103- İmam ve müezzinlere Rasulullah'ın duası................................174
1104- İmam ve müezzinlere Rasulullah'ın duası................................175
1105- Müezzinlerin kıyamet günü boylan..........................................176
1106- Müezzinlerin kıyamet günü boylan..........................................177
1107- Müezzinliğin fazileti..............................................................178
1108- Müezzinin sesini yükseltmesi.................................................179
1109- Şeytanın ezanı duymamak için kaçması...........................,.......180
1110- Şeytanın ezanı duymamak için kaçması...................................181
1111- Ezanla kamet arasındaki dua.................................................182
1112- Kamette göğün kapılan açılır.................................................182
1113- Namaz İçin nida etmek..........................................................184
1114- tik ezanın rüyada görülmesi...................................................186
1115-İlk ezanın rüyada görülmesi...................................................188
1116- Ezanda tesvib yapmamak......................................................189
1117- Rasulullah'ın ezan öğrettiği sahabi..........................................192
1118- Ebu Mahzure'nin müezzinliği...................................................195
1119- Sabah ezanındaki ilave..........................................................197
1120- Ezan ondokuz, kamet onyedi kelimedir...................................198
1121- Rasulullah'ın ezanı öğretmesi.................................................199
1122- Kametle namaz arasındaki vakit.............................................200
1123- Ezanın ikişer, kametin birer tekrarlı olduğu..............................201
1124- Ezanı duyurmak için sağa, sola dönmek..................................202
1125- Ezan için görevli tayin etmek.................................................203
1126-1135 (Hadisler atlanmıştır).....................................................205
1136- Ezan okuma karşılığı ücret almanın hükmü..............................205
1137- Ezanı duyanın söyleyeceği dua...............................................207
1138- Müezzinin sözlerini tekrar etmek............................................208
1139- Müezzinin sözlerini tekrar etmek............................................208
1140- Müezzinin sözlerini tekrar etmek............................................209
1141- Müezzinin sözlerini tekrar etmek............................................209
1142- Ezanı dinlerken okunacak dua................................................210
1143- Ezandan sonra salavat getirmenin fazileti................................211
1144- Rasulullah için vesileyi istemek..............................................211
İndeks
1145- Müezzinlerin sevabına erişmenin yolu.....................................213
1146- Müezzinin sözlerini tekrar etmenin sonucu: Cennet...................214
1147- Müezzinin sözlerini tekrar etmek............................................214
1148- Ezan duası şefaata vesiledir...................................................215
1149- Ezan duası duaların kabulüne vesiledir....................................215
1150- Müezzinin sözlerini tekrar etmek............................................216
1151- Müezzinin sözlerini tekrar etmek............................................217
1152- Ezanda tekbirlerin sayısı........................................................217
1153- İmam görününce kamete başlamak........................................218
1154- Fecrden önce ezan okumak...................................................219
1155- Gece okunan ezan................................................................220.
1156- Gece okunan ezan................................................................221
1157- Rasulullah'ın müezzinleri.......................................................221
1158- Cumada ezan ve kamet........;................................................222
1159- Cuma için dış ezanın okunması..............................................223
1160- Yağmurlu bir günde namazın bineklerde kılınması....................223
1161- Ezanla kamet arasını açmak..................................................223
1162- İmam görülünce namaz için kalkmak......................................225
1163- Ezanla kamet arasını açma sebebi..........................................226
1164- Ezan okuyan kamet eder.......................................................227
1165- Kameti ve ezanı ilk okuyanlar................................................228
1166- Müezzini işitip de icabet etmeyenin durumu.............................230
1167- Ezanı duyup ta camiden namaz kılmadan çıkanın durumu..........230
1168- Sahurda su içerken ezanın okunması....................................230
1169- Yeryüzünde yapılan İlk mesel d ter............................................273
1170- Mescld yapmanın karşılığı......................................................275
1171- Mescld yapmanın karşılığı...........................................,..........276
1172- Mescid yapmanın karşılığı......................................................276
1173- Mescid yapmanın karşılığı......................................................277
1174- Mescld yapmanın karşılığı......................................................277
1175- Mesdd yapmanın karşılığı......................................................278
1176- Mescld yapmanın karşılığı......................................................279
1177- Rasulullah'a verilen özellikler.................................................280
1178- Mescide yakın evin üstünlüğü................................................281
1179- Mescide devam edenlerin fazileti............................................282
1180- Mescide namaz için evinden çıkana Allah sevinir.......................283
1181- Mescide gidiş gelişin karşılığı..................................................284
1182- Mescide devam edenin imanına şahitlik etmek.........................285
1183- Riya ite yapılan ameller boşa gider...........................'..............285
1184- Mescide girerken ve çıkarken okunacak dua.............................286
1185- Mescide girerken ve çıkarken okunacak dua.............................288
1186- Mescidde parmaklan kenetlememek ,......................................289
1187- Mescidde parmaklan kenetlememek.......................................291
1188- Mescide silahla girerken dikkatli olmak....................................292
1189- Mescidde silahlı iken dikkat etmek..........................................293
1190- Mescidde şeytanın kişiyi itaat altına almak istemesi..................294
392_____________________________________________________İndeks
1191- Mesciddeki balgamı temizlemek.............................................295
1192- Mesciddeki balgamı temizlemek.............................................296
1193- Mesciddeki tükrüğü temizlemek.............................................297
1194- Mesciddeki tükrüğü temizlemek.............................................298
1195- Mesciddeki tükrüğü temizlemek.............................................298
1196- Mesciddeki balgamın kefareti.................................................300
1197- Mescidde öne ve sağa tükürmemek........................................301
1198- Mescide tükürmek günah......................................................302
1199- Mescidde sol ağın altına tükürmek..........................................302
1200- Mescide tüküren imamın görevden alınması.............................304
1201- Ümmetin iyi ve kötü amelleri.................................................304
1202- Namazda ön ve sağa tükürmemek..........................................305
1203- Soğan ve sarımsak yiyerek mescide gelmemek........................305
1204- Soğan ve sarımsak yiyerek mescide gelmemek........................306
1205- Soğan ve sarımsak yiyerek mescide gelmemek........................308
1206- Sarımsak yemek haram kılındı mı?.........................................309
1207- Soğan ve sarımsak yiyerek mescide gelmemek........................310
1208- Soğan ve sarımsak yiyerek mescide gelmemek........................311
1209- Muğîre b. Şu'be'nin açlıktan karnına taş bağlaması...................312
1210- Mescidlerde alım-satımın yasaklanması...................................313
1211- Mescidde kayıp ilanının yasaklanması......................................313
1212- Mescidde kayıp İlanının yasaklanması......................................314
1213- Mescidde had ve kısas uygulanmaz.........................................314
1214- Ka'be'de namaz kılanı meşgul edecek şeyin kaldırılması............316
1215- Mescidde övünülmedikçe kıyamet kopmaz...............................318
1216- Elbisedeki haşerayı mescide atmamak....................................319
1217- Elbisedeki haşerayı mescide atmamak....................................320
1218- Mescide bir bedevinin İşemesi ve Rasulullah'ın tutumu..............321
1219- Mescidde gençlerin uyuması..................................................322
1220- Mescidde sırt üstü uzanıp yatmak...........................................322
1221- Mescidde kan aldırmak......................................................:...324
1222- Mescidde Habeşlilerin folklor oyunu........................................325
1223- Mescidde Hassan b. Sabit'in şiir okuması.................................326
1223- Mescidde serbest oîan şeyler.................................................326
1224- Peygamberlerin kabirlerini mescid edinmemek:........................327
1225- Salih insanların kabirlerini mescid edinmemek.........................330
1226- Peygamberlerin kabirlerini mescid edinmemek.........................331
1227- İhtiyaç anında kabirlerin nakledilip mescid yapılması.................332
1228- Önceki mabedlerin mescid olarak kullanılması..........................333
1229- Evlerin arasında mescid yapmak............................................334
1230- Evlerin arasında mescid yapmak............................................334
1231- Evde mescid edinmek...........................................................337
1231- Lailahe illallah diyenin ebediyen cehennemde kalmayacağı........337
1232- Evin bir köşesini mescid edinmek...........................................339
1233- Uyluğun avret olması............................................................344
1234- Erkeğin uyluğu avret mahallindendir.......................................344
İndeks_____________________________________________________393^
1235- Cariyenin avret mahalli.........................................................345
1236- Çocukların yataklarını ayırmak...............................................347
1236- Uyluğun avretten olduğu.......................................................347
1237- Uyluğun avretten olduğu.......................................................348
1238- Erkeklerde göbek ve dizin avret olup olmadığı..........................349
1239- Rasulullah'm Hz. Osman'dan haya etmesi.......................,........350
1240- Ebu Hüreyre'nin Hz. Hasan'ın göbeğinden öpmesi.,...................351
1241- Avret mahallinden açılması ve kapatılması gereken yerler.........353
1242- Avret mahallerine bakmamak................................................354
1243- Suya girerken avret mahallinin örtülmesi................................355
1244- Hz. Aişe'nin Rasulullah'm cinsi uzvuna bakmadığı/görmediği......355
1245- Kadın namaz kılacağında başını örtmelidir...............................357
1246- Kadın namaz kılacağında başını örtmelidir...............................357
1247- Tek parça elbise ile namaz....................................................360
1248- Tek parça elbise ile namaz....................................................360
1249- Tek parça elbise ile namaz....................................................364
1249- Rasuiullah'm giysileri............................................................364
1250- Tek parça elbise ile namaz....................................................366
1251- Tek parça elbise ile namaz....................................................367
1252- Tek parça elbise ile cemaatla namaz ve
kadınlara verilen emir...........................................................367
1253- Tek parça elbise ile Rasulullah'ın kıldığı duha namazı................369
1254- İki parça elbise ile namaz daha lemiz bir harekettir..................370
1255- Vücûdun tamamını örterek namaz kılmak................................370
1256- Rasulullah döneminde kullanılan elbiseler.................................371
1257- Tek parça elbise ile namaz....................................................373
1258-Tek parça elbise ile namaz....................................................374
1259- Bol gömlekle namaz.............................................................374
1260- Rasulullah'm yasakladığı örtünme, oturma ve satış türleri..........375
1261- Rasulullah'm yasakladığı örtünme, oturma ve satış türleri..........377
1261- Avret mahallini örtme ile ilgili hükümler..................................377
394___________________________________________________________İndeks
İNDEKS KONULAR HADİS NO
Abdest günahları temizler....................................................1048. 1049
Abdestten sonra namaz kılmak......................................................1048
Abdullah b. Ahmed b. Hanbel'in muhaddisliği..................................1306
Abdullah b. Ömer'in sünnete düşkünlüğü........................................1032
Abdullah b. Zübeyr'in hilafeti...........................................................965
Aişe'nin (r.a.) Rasulullah'ın cinsi uzvuna bakmadığı/görmediği..........1244
Aişe'nin (r.a.) yazdığı Kur'an-ı Kerim.............................-...................999
Akşam gündüzün vitridir...............................................................1008
Akşam namazına işa dememek............................................1012. 1019
Akşam namazını ilk vaktinde kılmak.............................1009. 1010. 1011
Akşamı geciktirmeden kılmak........................................................1011
Akşamı hava aydınlıkken kılmak..................................1004. 1005. 1006
Akşamı yıldızların doğuşundan önce kılmak.....................................1007
Allah yolunda saç ağartmak..........................................................1176
Amellerin sabah ve ikindi Allah'a yükseltilmesi..................................993
Asr-ı saadet müezzinleri...............................................................1117
Avret mahallerine bakmamak........................................................1242
Avret mahallinden açılması ve kapatılması gereken yerler.................1241
Avret mahallini örtme ile ilgili hükümler..........................................1261
Az suyun çoğaltılması mucizesi......................................................1078
Beklenen rahmet.........................................................................1179
Bol gömlekle namaz.....................................................................1259
Cariyenin avret mahalli................................................................1235
Cebrail'in namaz vakitlerini Rasulullah'a öğretmesi.............958. 959. 960
Cebrail'in namazda imam olması.....................................................967
Cehennemin nefes alıp-vermesi.......................................................978
Cehennemlik ameller...................................................................1098
Cemaatin önemi,.........................................................................1094
Cemaatla kaza namazı.................................................................1085
Cemaatla kılınan namazın değeri ve fazileti.....................................1102
Cenaze defnetmenin yasak olduğu vakit.........................................1051
Cenazeye yardım etmek...............................................................1010
Cuma için dış ezanın okunması......................................................1159
Cumada ezan ve kamet................................................................1158
Cumanın vakti...............................................................................982
Çocuklara yedi yaşında namazı emretmek......................................1235
Çobanın dağ başında ezan okuyup, namaz
kılması............................................................1098. 1099. 1100. 1138
Çocukların yataklarını ayırmak......................................................1235
Doğru söz...................................................................................1179
Duha namazına kadar beklemenin sevabı.......................................1042
Dünürcü üzerine dünürcü göndermemek........................................1055
Dünya'nın Allah katındaki değersizliği....................................1100. 1138
Ebu Hüreyre'nin Hz. Hasan'ın göbeğinden öpmesi............................1240
Ebu Mahzure'nin müezzinliği................................................1117. 1118
İndeks_____________________________________________________39![
Elbisedeki haşerayı mescide atmamak.............................■.-..... 1216. 1217
Emevi yöneticilerinin namazı geç kıldırmaları..............................963. 965
Erkek erkeğe aynı yorgan içinde yatmamak....................................1242
Erkeğin uyluğu avret mahallindendir..............................................1234
Erkeklerde göbek ve dizin avret olup olmadığı.................................1238
Evde mescid edinmek..................................................................1231
Evin bir köşesini mescid edinmek...................................................1232
Evlerin arasında mescid yapmak...........................................1229. 1230
Ezan duası duaların kabulüne vesiledir...........................................1149
Ezan duası şefaata vesiledir..........................................................1148
Ezan için görevli tayin etmek........................................................1125
Ezan okuma karşılığı ücret almanın hükmü.....................................1136
Ezan okuma ve birinci saftn fazileti................................................1096
Ezan okumanın fazileti.................................................................1097
Ezan okuyanın kamet getirmesi.....................................................1164
Ezan ondokuz, kamet onyedi kelimedir...........................................1120
Ezanda tekbirlerin sayısı...............................................................1152
Ezanda tesvib yapmamak.............................................................1116
Ezandan sonra salavat getirmenin fazileti.......................................1143
Ezanı dinlerken okunacak dua.......................................................1142
Ezanı duyanın söyleyeceği dua......................................................1137
Ezanı duyup ta camiden namaz kılmadan çıkanın durumu.................1167
Ezanı duyurmak için sağa, sola dönmek.........................................1124
Ezanın ikişer, kametin birer tekrarlı olduğu.....................................1123
Ezanla kametin arasını açmamak...................................................1161
Ezanla kametin arasını açma sebebi...............................................1163
Ezansız köy ve semtlere şeytanın hakim olacağı..............................1094
Ezanla kamet arasındaki dua.........................................................1111
Ezan ve kametle ilgili hükümler.....................................................1168
Faiz yasaktır...............................................................................1077
Faydalı arkadaş...........................................................................1179
Fecrin anlamı................................................................................964
Fecrden önce ezan okumak...........................................................1154
Fıkıh ilminin önemi.........................................................................998
Fıtrat nedir?................................................................................1009
Gaziyi donatmanın fazileti.............................................................1170
Gece ibadeti için yatsıyı ilk vaktinde kılmak.....................................1025
Gece okunan e2an.....................................................1154. 1155. 1156
Gece okunan ezanın sebebi...........................................................1154
Gençlerin yirmi gün Rasulullah'ın yanında kalmaları.........................1095
Güneş doğarken ve batarken namaz kılmamak......................1068. 1069.
1070. 1071. 1072. 1073
Güneş doğmadan bîr rekata yetişenin durumu...............1045. 1046. 1047
Güneşin doğma ve batma anında namaz kılmamak..........................1064
Güneşin şeytanın boynuzları arasında doğması.............1002. 1003. 1050.
1066. 1067. 1068. 1069. 1070. 1071
Haccac-ı Zalim..............................................................................965
Hadis nakletmenin fazileti...............................................................998
396________________________________________________________ İndeks
Hadis rivayetinde dikkatli olmak....................................................1078
Hadis rivayetinde lafza verilen önem..............................................1096
Hadisleri halka doğru öğretmek.....................................................1095
Hadiste kitabet yoluyla rivayet......................................................1150
Hadiste metin tenkidi...................................................................1062
Halka hizmetin olduğu yüksek yerde nafileleri terk etmek.................1093
Hasaisü'n-nebi............................................................................1177
Hendek savaşında namazın gecikmesine sebep olanlara
Rasulullah'ın bedduası....................................................................996
Hendek savaşında öğle, ikindi, akşam ve yatsının kazası.........1086. 1087
Her namaz için misvak kullanmak............................;.....................1031
Her namaz vaktinde ezan okumak.................................................1094
Hudeybiye'de fetih suresinin nüzulü...............................................1081
İhtasla amel etmek........................................................................998
İhtiyaç anında kabirlerin nakledilip mescid yapılması........................1227
İki parça elbise ile namaz daha temiz bir harekettir.........................1254
İkindi namazından sonra namaz kılmamak......................................1058
İkindi namazını korumak................................................................999
İkindi namazının vakti....................................................................982
İkindiden sonra İki rekat kılmak............................................1063. 1093
İkindiden sonra iki rekat namaz kılmamak......................................1059
İkindiden sonra iki rekat namazın yasaklandığı.......................1060. 1062
İkindiden sonra kalan vakit........................982. 983. 984. 985. 986. 987
İkindiden sonra kılınan namazın sebebi..........................................1093
İkindiden sonraki vakitte deve kesilir, yenilirdi...........,......................986
İkindiden sonraki vakitte Zül-hulafe'ye kadar gidilirdi..................982. 987
İkindinin vaktinin hükmü................................................................990
İkindiyi geciktirerek kılmak...........................................989. 1000. 1001
İkindiyi ilk vaktinde kılmak..............................................983. 984. 988
İkindiyi kılmanın fazileti..................................................................991
İkindiyi sürekli kılana iki kat sevap verilmesi.....................................992
İkindiyi terk edenin ameli boşa gider................................................990
İik ezanın rüyada görülmesi.................................................1114. 1115
İmam görülünce namaz için kalkmak.............................................1162
İmam görününce kamete başlamak......................................1153. 1161
İmam ve müezzinlere Rasulullah'ın duası...............................1103. 1104
İnsana yatırım yapmak.................................................................1215
İslam toplumu ile birlikte hareket etmek...........................................998
Ka'be'de namaz kılanı meşgul edecek şeyin kaldırılması....................1214
Kadın kadına aynı yorgan içinde yatmamak....................................1242
Kadın namaz kılacağında başını örtmelidir..............................1245. 1246
Kadınların sabah namazı için cemaata katılmaları............................1031
Kameti ve ezanı ilk okuyanlar........................................................1165
Kametle namaz arasındaki vakit....................................................1122
Kamette göğün kapıları açılır.........................................................1112
Kamet etmek................................................................................998
Kaza namazı kılarken ezan ve kamet okumak..............1078. 1079. 1080.
1081. 1082. 1083. 1084. 1085. 1086. 1087
İndeks_______________________________________________________39*7
Kaza namazının imkan bulununca hemen kılınması..........................1088
Kaza namazlarının hükmü.............................................................1088
Kaza ruhsat, eda azimettir............................................................1082
Ktlınamayan nafile namazın kazası.................................................1089
Kış günlerinde öğlenin vakti............................................................971
Kabir ve övünmenin kıyamet alametlerinden olduğu........................1215
Köle azad etmenin fazileti.............................................................1176
Kölelik ve cariyelikle İlgili hükümler................................................1235
Lailahe illallah diyenin ebediyen cehennemde kalmaz.......................1231
Mağribin anlamı.............................................................................964
Mekke'de mekruh vakitlerin olmaması............................................1073
Meleklerin dikkate afdığ vakit........................................................1049
Meleklerin duası............................................................................993
Meleklerin ikindi ve sabah namazında buluşması................................993
Meleklerin mescidde namaz kılmaları.............................................1183
Mescid yapmanın karşılığı.......1170. 1171. 1172. 1173. 1174. 1175. 1176
Mescide bir bedevinin işemesi.......................................................1218
Mescide devam edenin imanına şahitlik etmek................................1182
Mescide devam edenlerin fazileti...................................................1179
Mescide girerken ve çıkarken okunacak dualar.......................1184. 1185
Mescide gidiş gelişin karşılığı.........................................................1181
Mescide silahla girerken dikkatli olmak...........................................1188
Mescide tüküren imamın görevden alınması....................................1200
Mescide tükürmek günahtır...........................................................1198
Mescide uzak evlerin fazileti........................................,.................1178
Mescide yakın evlerin üstünlüğü....................................................1178
Mescidde gençlerin uyuması..........................................................1219
Mescidde Habeşlilerin folklor oyunu................................................1222
Mescidde had ve kısas uygulanmaz................................................1213
Mescidde Hassan b. Sabit'İn şiir okuması........................................1223
Mescidde kan aldırmak.................................................................1221
Mescidde kayıp ilanının yasaklanması...........................1210. 1211. 1212
Mescidde namaz için evinden çıkana Allah sevinir............................1180
Mescidde oturanın üç vasfı............................................................1179
Mescidde öne ve sağa tükürmemek .,.............................................1197
Mescidde övünülmedikçe kıyamet kopmaz......................................1215
Mescidde parmakları kenetlememek......................................1186. 1187
Mescidde serbest olan şeyler.........................................................1223
Mescidde sırt üstü uzanıp yatmak..................................................1220
Mescidde silahlı iken dikkat etmek.................................................1189
Mescidde so! ağın altına tükürmek.................................................1199
Mescidde şeytanın kişiyi itaat altına almaya çalışması.......................1190
Mescidde şiir okunmaz........................................................1209. 1213
Mescidde yapılması gereken davranışlar.........................................1190
Mescidde yasaklanan şeyler..........................................................1218
Mesciddeki balgamı temizlemek............................................1191. 1192
Mesciddeki balgamı temizlemenin kefareti......................................1196
Mesciddeki tükürüğü temizlemek.................................1193. 1194. 1195
398_____________________________________________________İndeks
Mescidlerde alım-satımın yasaklanması..........................................1210
Mescidlerde şiir okumak, kayıp ilanı ve halkaların yasaklanması........1207
Mescidlerin temiz tutulması.......................1191. 1192. 1193. 1194. 1195
Muğîre b. Şu'be'nin açlıktan-karnına taş bağlaması..........................1208
Muhammed'İ inkar edenlerin yalancı olduğu....................................1141
Müezzini işitip de icabet etmeyenin durumu....................................1166
Müezzinin sesini yükseltmesi.........................................................1108
Müezzinin sözlerini tekrar etmek........................1100. 1138. 1139. 1140.
1141. 1147. 1150. 1151
Müezzinin sözlerini tekrar etmenin sonucu: Cennet..........................1146
Müezzinlerin kıyamet günü boyları........................................1105. 1106
Müezzinlerin sevabına erişmenin yolu.............................................1145
Müezzinliğin fazileti....................................................1101. 1102. 1107
Münafık ikindiyi aceleyle kılar........................................................1003
Münafık ikindiyi geciktirerek kılar..........................................1002. 1003
Münafıklar sabah ve yatsı namazına gelmezler................................1040
Müslüman olanların dördüncüsü: Amr b. Abese...............................1048
Nafileleri kaza etmenin hükmü......................................................1093
Namaz için nida etmek.................................................................1113
Namaz kılarken güneşin doğması ya da batması..............................1047
Namaz kılmanın yasaklandığı vakitler...............................1048. 1049.1050.
1051. 1052. 1067
Namaz vakitleri......................................................................961. 965
Namaz vakitlerinin isimleriyle açıklanması........................................964
Namaz vaktinde ezan okumak.......................................................1095
Namazda ellerini birbirine kenetlemek............................................1186
Namazda ön ve sağa tükürmemek.................................................1202
Namazı beklemenin fazileti...........................................................1024
Namazı kaza etmenin hükümleri....................................................1076
Namazı sıcak günlerde tehir etmenin hükmü.....................................981
Nama2i vaktinde kılmayı unutan kişi hatırladığında kılar..........1074. 1075
Namazın bir rekatına yetişen tümüne yetişmiş olur..........................1044
Namazın ilk ve son vakitleri.....................................................962. 969
Namazları eda ve kaza etme hükümleri..........................................1093
Orta namazı ikindi namazıdır...................... 994. 995. 996. 997. 998. 999
Öğle ve İkindiyi geciktirmemek........................................................963
Öğleyi ilk vaktinde kılmak................................................973. 974. 975
Öğleyi kılınırken kumun sıcaklığından şikayet edilmesi........................973
Öğleyi Rasulullah'ın, Ebu Bekir'in, Ömer'in erken kıldırması.................974
Öğlenin son sünnetinin ikindiden sonra kazası........................1062. 1092
Öğlenin vakti.........................................................................970. 972
Ölü arkasından ağlamamak...........................................................1032
Ömer (r.a.)'nın ikindiden sonra iki rekat kılana kızması....................1061
Önceki mabedlerin mescid olarak kullanılması.................................1228
Önceki ümmetler ikindi namazı hususunda gevşek davrandığı.............992
Pazara mal getiren satıcıyı yolda karşılamamak...............................1055
Peygamberlerin kabirlerini mescid edinmemek.......................1224. 1226
Rasulullah döneminde kullanılan elbiseler..............................1247. 1256
İndeks___________________________________________________________399
Rasulullah'a verilen özellikler........................................................1177
Rasulullah'ın cemaata gelmeyenlere tepkisi.....................................1041
Rasulullah'ın ezanı öğretmesi........................................................1121
Rasulullah'm ezanı öğrettiği sahabe......................................1117. 1118
Rasulullah'ın gece sohbetleri.........................................................1018
Rasulullah'ın giysileri....................................................................1249
Rasalullah İçin vesile istemek........................................................1144
Rasulullah'ın ikindiden sonra kaldığı iki rekatın sebebi.............1062. 1092
Rasulullah'ın kıldığı farz namazların vakitleri.....................................966
Rasulullah'ın kıldırdığı kaza namazı....................1077. 1078. 1080. 1081.
1082.1083.1084.1085
Rasulullah'ın müezzinleri.....................................................1117. 1157
Rasulullah'ın namaz vakitlerni öğretmesi..........................................968
Rasulullah'ın Osman'dan (r.a.) haya etmesi....................................1239
Rasulullah'ın sabah namazından sonra duaya kadar oturtması...........1043
Rasulullah'ın yasakladığı örtünme, oturma ve satış türleri........1260. 1261
Rasulullah'ın yatsıyı geciktirerek kılması ....1021. 1022. 1023. 1024. 1025.
1026. 1027.1028. 1029
Rasulullah'ın vefat anındaki duyarlılığı............................................1224
Riya ile yapılan ameller boşa gider.................................................1183
Riyakarlara karşı takınılacak tavır..................................................1183
Sabah ezanındaki ilave.................................................................1119
Sabah namazını alaca karanlıkta kılmak.........................................1032
Sabah namazını aydınlıkta kılmanın ecri................................1034. 1035
Sabah namazını kılan Allah'ın koruması altında olur.......1037. 1038. 1039
Sabah namazını sünnetiyle birlikte kaza etmek.... 1078. 1079. 1080. 1081.
1082. 1083. 1084. 1085
Sabah namazının ilk ve son vakti...................................................1033
Sabah namazının sünnetini kılmak.................................................1036
Sabah namazının vakti: Fecr-i Sâdıkla başlar........................-.......... 1030
Sabah ve ikindiden sonra namaz kılmamak.1053. 1054. 1055. 1056. 1057
Sabah ve ikindiden sonra nafile namazın hükmü..............................1066
Sabah'ın farzından sonra namazın hükmü..............................1065. 1092
Sabahın sünnetinin farzından sonra kazası......................................1091
Sahabenin adil oluşu....................................................................1048
Sahabenin fitnelerden dolayı üzüntüsü...........................................1188
Sahabi Allah ve Rasulü adına yalan söylemez..................................1048
Sahurda su içerken ezanın okunması.............................................1168
Salatü'l-Vusta.........................................................994. 995. 996. 997
Salih insanların kabirlerini mescid edinmemek.................................1225
Sandaletle namaz..................1171. 1172. 1173. 1174. 1175. 1176. 1177
Sarımsak yemek haram kılındı mı?.................................................1206
Secde ayetinde secde etmek.........................................................1169
Sıcakta öğleyi serin vakte geciktirmek.........976. 977. 978. 979. 980. 981
Soğan ve sarımsak yiyerek mescide gelmemek............1203. 1204. 1205.
1206.1207.1208
Sol etle yemek yememek..............................................................1261
Suya girerken avret mahallinin örtülmesi........................................1243
400_____________________________________________________İndeks
Sünnete muhalif hareketlerin kınanması...........................................975
Şahitli namaz..............................................................................1048
Şehirlinin köylü adına sattş yapmaması..........................................1055
Şeytanın ezanı duymamak için kaçması.................................1109. 1110
Tek ayakkabı ile yürümemek.........................................................1261
Tek parça elbise ile cemaatla namaz ve kadınlara verilen emir..........1252
Tek parça elbise ile namaz........................1247. 1248. 1249. 1250. 1251
1252. 1253.1256. 1257. 1258
Tek parça elbise ile Rasuluilah'ın kıldığı duna namazı.......................1253
Uykunun abdesti bozup bozmadığı.................................................1220
Uyuyarak sabah namazını kaçıranın durumu.......1077. 1078. 1079. 1080.
1081. 1082.1083. 1084.1085
Üç-beş hane olunca ezan okuyup cemaat olmak..............................1094
Ümmetin fıtrat üzere kalması........................................................1009
Ümmetin iyi ve kötü amelleri.............................................,..........1201
Ümmetin yaptığı sürece hayırda kalacağı ameller.............................1010
Vesilenin anlamı..........................................................................1144
Vitri tek ve gecenin sonunda kılmak...............................................1008
Vitirin kazası...............................................................................1090
Vücûdun tamamını örterek namaz kılmak.......................................1255
Yağmurlu bir günde namazın bineklerde kılınması............................1160
Yahudi ve hristiyanlara benzememek.............................................1010
Yatsı namazı ile diğer ümmetlere üstünlük......................................1026
Yatsı namazına ateme dememek........................,.......,-;.................1019
Yatsı namazından önce uyumamak................................................1017
Yatsı namazından sonra sohbet etmemek.....................1015. 1016. 1017
Yatsı namazının vakti...............................................-...........1013. 1014
Yatsı ve sabah' namazının fazileti...................................................1096
Yatsıyı geciktirerek kılmak........................1020.2021. 1022. 1023. 1027
Yatsıyı geciktirerek kılmak ilk dönemlerdeydi..................................1028
Yatsıyı geciktirerek kılmanın hükmü...............................................1029
Yeryüzünde yapılan ilk mescidler...................................................1169
Yöneticilere nasihat........................................................................998
Zeyd b. Sabit'in Hz. Aişe'nin tatbikatını düzeltmesi..........................1062
Zuhrun anlamı..............................................................................964