ADAM KARISINA BİR $EY VERMEDEN ONUNLA GERDEĞE GİREBİLİR, BABI
ADAM. KARISI İÇİN (BİR MEHÎR) TÂYİNETMEDEN NİKÂHI KIYAR, SONRA MEHİR DURUMU BÖYLE İKEN ÖLÜR, BABI
BAKİRE KIZLARLA EVLENME (NİN FAZlLETÎ) BABI
BAKİRE VE DUL KADINDAN (NİKÂH İÇİN) EMİR İSTEMEK BABI
BİR CARİYEYİ AZAT EDİP SONRA ONUNLA EVLENEN ADAM (İN SEVABININ BEYÂNI) BABI
'BİR VE İKİ DEFA SÜT EMMEK (NÎKÂHLAMAYI) HARAM ETMEZ* BABI
ÇOCUĞUNUN KENDİSİNDEN OLDUĞUNDAŞÜPHE EDEN ADAM
DİNDAR KADINLA EVLENMEtNİN FAZİLETİ) BABI
EFENDİSİNİN İZNİ OLMAKSIZIN KÖLENİN NİKÂH AKDİNİN KIYILMASI(HÜKMÜNÜN BEYÂNI) BABI
ERKEĞİN KARISI ÜZERİNDEKİ HAKKI CNIN BEYÂNI) BABI
ERKEKLERİN KARILARINI DÖVMELERİ BABI
EŞLERİN CİNSEL İLİŞKİDE ÖRTÜNME (YERİÂYET ETMELERİNİN ÖNEMİ) BABI
EVLENDİRME İŞİNDE ARACI OLMAK BABI
HARAM, HELÂLİ HARAM ETMEZ, BABI
İHRAMDA BULUNANIN EVLENMESİNİN CAİZ OLUP OLMADIĞININ BEYANI BABI
KADIN KENDİ GÜNÜNÜ (KUMASI OLAN) ARKADAŞINA HİBE EDER, BABI
'KADIN NE HALASI ÜZERİNE NE DE TEYZESİ ÜZERİNE NİKAHLANIR' BABI
KADININ SAÇINI BAŞKA SAÇ İLÂVESİYLEÇOĞALTAN VE DÖVÜNLEYEN KADIN
KADININ, KOCASI ÜZERİNDEKİ HAKKI (NIN BEYÂNI) BABI
KADINLARIN EN FAZİLETLİSİ (NÎN BEYÂNI) BABI
KARISI, YATAĞINA GİRECEĞİ ZAMAN ADAMIN SÖYLİYECEĞİ (DUÂ) BABI
KOCASINA EZİYET EDEN KADIN HAKKINDA BİR BÂB
MAK'ADLARINDA KADINLARA VARMAKTAN NEHİY BABI
NE ZAMAN GERDEĞE GİRMENİN MÜSTEHAB OLDUĞUNUN (BEYÂNI) BABI
NEFSİNİ (KADINLIĞINI) PEYGAMBER(SAS) E HİBE EDEN (YÂNÎ MEHÎRSÎZ VEREN) KADIN
NİKÂH AKDİNİN HUTBESİ(NtN BEYANI) BABI
NİKÂHIN FAZİLETİ HAKKINDAGELEN (HADÎSLER) BABI
NİKÂH KIYIUBKEN KOŞULAN ŞART (İNYERİNE GETİRİLMESİ) BABI
NİKÂH TEBRİKİ (İÇİN SÖYLENMESİ MÜSTEHAB DUANIN BEYÂNI) BABI
NİKÂHI ALTINDA İKİ KIZ KARDEŞ VARKENMÜSLÜMAN OLAN ADAMIN (NİKÂH DURUMUNUNBEYÂNI) BABI
SOY SEBEBİ İLE (NÎKÂHLANMASI)HARAM OLANLAR, SÜT SEBEBİ İLE DE HARAMDIR. BABI
VELÎME ZİYAFETİNE DAVET EDENE İCABET ETMEK
NİKÂHIN
FAZİLETİ HAKKINDAGELEN (HADÎSLER) BABI
1845) "... Alkarna bin Kays (Radıyallâhü anh)'den:
Şöyle demiştir: Ben, Minâ'da Abdullah bin Mes'ud (Radıyallâhü
anh)'m beraberinde idim. Osman (bin Affân) (Radıyallâhü
anh) (bir ara) onunla özel görüştü. Ben de Abdullah'ın
yakınında oturdum. Osman, Ona:
— Senin (gençlik döneminde) geçen (neşe ve kuvvetin)in
bâzısını sana hatırlatacak genç bir kızla seni
evlendirmeme arzun var mı? dedi. Abdullah, Osman'ın bu (soru) dan
başka bir işi olmadığını görünce, (yanlarına
varmam için) bana eliyle işaret etti. Ben de vardım. (O sıra)
Abdullah (O'na) şöyle diyordu:
Eğer cen (evlenmeyi teşvik edici) bunu söyler isen şüphesiz
Re-sûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
«Ey gençler topluluğu, sizlerden kimin evlenme külfetine gücü yeterse
evlensin! Çünkü evlenme, gözü (haramdan) son derece men edicidir. İffeti
de o oranda koruyucudur. (Evlenme masrafına) gücü yetmeyen kinişe-de
(nafile) oruç tutsun. Çünkü şüphesiz oruç, şehvet için kuvvetli bir kırıcıdır.-"
1846) "... Âîşe (Radtyallâhü anfıâ)'dan rivayet edildiğine
göre Rcsûlullah (Sallattakü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir
:
«Evlenmek benim sünnetim (girdiğim yolum) dur. Kim benim bu yolum ile amel
etmez (bundan yüz çevirir) ise, benden değildir. Ve evleniniz. Çünkü ben
(kıyamet günü diğer) ümmetlere karşı çokluğunuzla
iftihar ediciyim. Kimin evlenme harçlığı var ise evlensin. Kim
(bu masrafı) bulamazsa (nafile) oruç tutmalıdır. Çünkü
şüphesiz oruç, sahibi için şehvet
kırıcıdır.»"
I847) ... (Abdullah) hin Ahhâ>
(Radtyullâhü anhumâ)dan rivayet edil Hinine göre; Resûlullalı
(Sollalhıhu Aleyhi vr Srflrm) şöyle huyıırHu. demiştir
:
«Sevişenler için nikâh kadar sevgiyi artırıcı hiç bir
şey görme dik veya görülmedi.""
1848) "... Sa'd (bin Ebi Vakks) (Radtyaltâkü anh)'<\en;
Şöyle demiştir :
(And olsun ki) Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) Osman bin Maz'ûn
(Radıyallâhü anh)'in tebettül (= evlenmekten imtina etmesi )ni menetti.
Eğer ona izin verseydi (biz daha ileri giderek)
ha-dımlaşırdık."
1849) "... Senıûre (hin ('ündün) (Rmîtyallâhü anh)\\c\\:
Şöyle demiştir : Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Seilem) tebettül
(evlenmemek)-den nehiy buyurdu.
Bâvi Zeyd bin Ahzam şunu da ilâve etti: Ve râvi Katâde:
-üJj ııazm i celili okudu."
KADININ, KOCASI
ÜZERİNDEKİ HAKKI (NIN BEYÂNI) BABI
1850) "... Hâkimin babası
Muâviye {bin Hayde) (Radıyaltâkü
anhü-«O'dan; Şöyle demiştir:
Bir adam Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'e: Kadının,
kocası üzerindeki hakkı nedir? diye sordu. Efendimiz ı
-Kocasının yemek yediği zaman ona (da) yedirmesi ve elbise
edindiği zaman onu (da) giydirmesidir. Sakın
(karısının) yüzünü dövmesin, (onu) takbih etmesin ve ev içi (=
ayni yatakta yatmak) müstesna (onu) terketmesin.»"
I851) ... Süleyman bin Amr bin el-Ahvas (2)
(RadtyaUâhü anhümâ)'-Han rivayet edildiğine göre şöyle
demiştir :
Babam Amr bana anlattığına göre kendisi Veda haccında Re
sûlullah (Sallallahü Aleyhi ve SelJem) ile beraber bulunmuş ve Re-sûlullah
(Sallallahü Aleyhi ve Sellem) (meşhur Veda hutbesinde) Allah'a hamd ve
sena ettikten sonra vaaz ve nasihat ederek (ez cümle) şöyle
buyurmuştur:
«(Ey Ashabım!) Kadınlarınıza karşı iyi
olmanızı tavsiye ederim. (Bu tavsiyeme riâyet ediniz). Çünkü onlar
sizin yanınızda (sizlere bağlılık bakımından)
esirler (gibi)dir. Şu (malum cinsel ilişkilerden başka
onların hiç bir şeyine mâlik değilsiniz. Ancak apaçık
çirkin ve haddi aşan hatâları olduğu zaman (onlar hakkında
şu şeylere sahipsiniz:) Eğer (böyle çirkin ve haddi aşan
hareketler) işlerler ise onların yataklarını terkediniz ve
eziyet verici olmayan şekilde onları dövünüz. Eğer bundan sonra
size itaat ederlerse onları takbih ve eziyet verme yoluna tevessül
etmeyiniz. (Geçmiş kusurları bağışlayın)
Şüphesiz karılarınızdan (istediğiniz birtakım)
hakkınız vardır. Karılarınız için de üzerinizde
(birtakım) hak dar) vardır. Karılarınız üzerindeki
hakkınıza gelince, karılarınız sizin
hoşlanmadığınız hiç bir kimseyi evlerinize alıp
onlarla konuşmasınlar ve hoşlanmadığınız hiç
bir kimsenin evlerinize girmesine izin vermesinler. Bilmiş olunuz ki:
Karılarınızın üzerindeki hakkı ise onları
giydirmek ve yedirmek hususunda onlara İyi davran man izdir.»"
ERKEĞİN
KARISI ÜZERİNDEKİ HAKKI CNIN BEYÂNI) BABI
1852) Âişe (Radtyaîlâhü anhâyâan rivayet edildiğine göre; Resûlullah
(Sallallahü Aleyhi ve Sellem) şöyle demiştir:
«Eğer ben her hangi bir kimseye, her hangi bir kimsenin secde etmesini
emretmiş olsaydım kadına, kocasına secde etmesini
emre-decektim. Ve eğer bir erkek karısına kırmızı
bir dağdan siyah bir dağa ve siyah bir dağdan
kırmızı bir dağa taş taşımasını
emretsey-dim kadınm görevi ve uygun olan hareketi bu işi yapmak
idi.»"
1853) :;... Abdullah bin Ebî Evfâ (Radtyaltâkü ankümâ)'âan; Söyle
demiştir :
Muâz (bin Cebel) (Radıyallâhü anh) (Şam'dan Medîne-i Münev-vere'ye)
geldiği zaman Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'e secde etti.
Efendimiz (onun bu hareketini red etmek üzere) :
"Bu ne Yâ Muâz?" buyurdu. Muâz:
Ben Şam'a vardım, onların, reislerine ve emirlerine secde
ettiklerine rastladım. Bu (secde) işini zâtınıza
yapmamızı içimden arzuladım, diye cevap verdi. Bunun üzerine
Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) :
-Sakın (böyle bir şey) yapmayın. Çünkü eğer ben Allah'tan
başkasına secde etmeyi her hangi bir kimseye emir etmeyi caiz
gorsey-dim, karının kendi kocasına secde etmesini emrederdim.
Muham-med'in nefsi (kudret) elinde olan (Allah) 'a yemin ederim ki kadın,
kocasının hakkını Ödeyinceye kadar, Rabbınm
hakkını ödemiş olmaz ve eğer kadın deve
(sırtındaki) semer üzerinde (binmiş) iken kocası kendisini
(cinsi münâsebet için) istemiş olsa kadın kocasına mani
olamaz.*"
1854) "... Ümmü Seleme (Radıyallâhü anhâ)'dzn;
Şöyle demiştir: Ben, Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'i
şöyle buyururken işittim:
«Kocası kendisinden râzi olduğu halde hangi (mü'mine) kadın
ölürse Cennet'e girer.»"
KADINLARIN EN FAZİLETLİSİ
(NÎN BEYÂNI) BABI
1855) "... Abdullah bin Amr (bin el-Âs) (Radıyallâhü anhümâ)'daa
rivayet edildiğine göre; Resûlullah (Sallatlçhü Aleyhi ve SeVem)
şöyle buyurdu, demiştir:
«Şüphesiz dünya, ancak geçici bir yararlanma (yeri)dır. Saliha
kadından daha faziletli (üstün) hiç bir dünya metai (= yararlı
şey) yoktur."
1856) "... (Peygamber'İn Mevlâsi) Sevbân (Radtyallâhü
anh)'âen; Şöyle demiştir:
Gümüş ve altın (biriktirme) hakkında inen (Çetin tehdite ait
ilâhî (emir — 6 —) inince, sahâbiler (Radıyallâhü anhüm), (bir yolculuk
esnasında kendi aralarında konuşup) :
Şu halde biz malın hangi çeşidini edinebiliriz? dediler. Ömer
(Radıyallâhü anh) : Bunu ben (sorup) size haber veririm, dedi ve binek
devesini hemen koşturdu. Ben de onu takip ettiğim halde (ilerde
giden) Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) 'e yetişti ve:
Yâ Resûlallah! Malın hangisini edinebiliriz? diye sordu. Bunun üzerine
Efendimiz:
«(Mal edinmek isteyen her hangi) biriniz, şükür edici bir kalb, zikir
edici bir dil ve âhiretle ilgili işte ona yardım eden imanlı bir
karı edinsin» buyurdu."
1857) "... Ebû Üsâme (Radıyallâhü anh)'âen rivayet edildiğine
göre kendisi Peygamber (Sallallakü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyuruyordu,
demiştir :
«Mümin, Allah'tan korkmak (meziyetin) dan sonra sâliha bir kandan daha
hayırlı hiç bir yararlı şey elde etmiş olamaz. (Çünkü)
kendisi, ona (neyi) emrederse, emrine itaat eder. Ona bakarsa, o kendisini
ferahlandırır. Karısı (nın bir şey yapması
veya yapmaması) üzerine yemin ederse, karısı (ona uymakla)
kendisinin yeminini yerine getirir. Karısının yanında
olmazsa, kansı kendi namusu ve onun malı (m korumak) hususunda dürüst
ve samimî davranır.-11
DİNDAR KADINLA
EVLENMEtNİN FAZİLETİ) BABI
1858) "... Ebû Hüreyre (Radıyallâhü anh)'6en rivayet edildiğine
göre; Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu,
demiştir:
«Kadınlar (ile şu) dört (hasletleri) için evlenilir: Malı için,
soyu için, güzelliği için ve dindarlığı için. (Ey Mü'min
sen bunlardan) dindar olanı ele geçirmeye bak. (Eğer dediğim
gibi yapmazsan) fakirliğe düşersin,-"
1859) "... Abdullah bin Amr (bin el-As) (Radtyallâhü anhümâydan rivayet
edildiğine göre; Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) şöyle
buyurdu, demiştir :
«Kadınları (sırf) güzellikleri için nikahlamayınız.
Çünkü onların güzelliğinin (böbürlenmek ve kibirlenmek yüzünden)
onları tehlikeye atmaları umulur. (Sırf) malları için de
onları nikahlamayınız. Çünkü malların onları
azdırması (ve günahlar ile serlere sokması) umulur. Lâkin
dindarlıkları için onları nikahlayınız. Şüphesiz,
burnunun bir kısmı kesik, kulağı delik ve teni siyah dindar
bir câriye (dindar olmayan hür kadından nikahlamak bakımından)
efdal-dır.-"
BAKİRE KIZLARLA EVLENME (NİN
FAZlLETÎ) BABI
1860) "... Câbir bin Abdillah (Radıyallâhü anftümâydan;
Şöyle demiştir:
Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Seli em) hayatta iken bir kadınla
evlendim. Sonra Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'e rastladım.
Buyurdular ki:
— «Evlendin mi Yâ Câbir?» Ben:
Evet. (Evlendim) diye cevap verdim. Buyurdu ki: —«Bakire (kız)
mı, yoksa dul mu? (aldın.)» Ben:
— Dul (aldım), diye cevap verdim. Buyurdu ki:
— «Niçin birbirinizle oynaşacağınız bir kızla
evlenmedin?» Ben ı
— (Bakımları bana ait olan) kız kardeşlerim
vardı. Benimle kız kardeşlerim arasına, (bir genç)
kızın girmesinden korktum, dedim. Buyurdu ki:
— «Gayen bu olunca, dul alman daha iyidir.»"
1861) "... Abdurrahman bin Salim bin fkbe bin Üveym bin Sâide el-En-sârî,
babasından, O da dedesi (Üveym bin Sâide) (Radıyallâhü anhüm)'âen
rivayet ettiğine göre:
Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir:
«Bakire (kız)larla evlenmeye bakınız. Çünkü (dul kadınlara
nazaran) onların ağızlan daha tatlı, rahimleri daha çok
çocuk atıcı ve kendileri aza daha razidirler.»"
1862) "... Enes bin Mâlik (Radıyallâhü ank)'Ğen;
Şöyle demiştir:
Ben, Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'den işittim, buyurdu ki :
«Pak ve temizletilmiş olarak Allah'a kavuşmak İsteyen kimse, hür
kadınlarla evlensin.»"
1863) '... Ebû Hiireyre (Radtyallâhü anh)'âen rivayet
edildiğine göre; Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellern) şöyle
buyurdu, demiştir :
«(Çok çocuk doğurucu kadınla) evleniniz. Çünkü ben (kıyamet
günü) sîzin çokluğunuzla iftihar ediciyim.»"
1864) "... Muhammed bin Mesleme (bin Seleme) (Radıyallâhü ank)'den
rivayet edildiğine göre kendisi :
Ben bir kadınla evlenmek istedim. Artık ona gizlice bakmak için
çalışmaya başladım. Nihayet kendisine âit bir hurma
ağaçları içinde ona baktım, demiş, sonra kendisine:
— Sen, Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'in sahâbîsi olduğun
halde bunu yapar mısın, denilmiş. Kendisi de:
— Ben Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'den şöyle
buyururken işittim, diye cevap vermiştir:
«Allah Teâlâ bir kadınla evlenme isteğini bir adamın kalbine
attığı zaman, artık adamın o kadına
bakmasında hiç bir beis yoktur.»"
1865) "... Enes bin Mâlik (Radtyaüâhü anh)'âen rivayet edildiğine
göre; el-Muğîre (10) bin Şu'be (Radtyaüâhü anh) bir kadınla
evlenmek istedi. Bunun üzerine Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) ona :
«Git o kadına bak. Çünkü, bakman (evlendiğinizde) aranızda ülfet
ve sevginin devam etmesi için daha uygundur.» buyurdu. El-Muğîre de
(buyurulam) yaptıktan sonra o kadınla evlendi. Büâhere,
el-Muğîre eşi ile kendisi arasındaki ittifak ve anlaşmadan
(tarifi güç memnuniyetini) anlattı."
1866) "... El-Muğîre bin Şu'be (Radıyallâhü
anh)'den; Şöyle demiştir: (10) H&l tercemesi 41.
badis bölümünde geçmiştir.
Ben, Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'in yanına vararak, nikahlamak
istediğim bir kadını O'na anlattım. Buyurdu ki:
«Git o kadına bak. Çünkü bakman, (evlendiğinizde) aranızda ülfet
ve sevginin devam etmesi için daha uygundur.» Bunun üzerine ben Ensâr
(Radıyallâhü anh um â) 'dan olan bir kadına gidip onu babası ile
anasından istedim. Ve Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'in
(kızı gönnekliğimle ilgili) buyruğunu onlara haber verdim.
Bana öyle geliyor ki kızın babası ve anası kızı
görmek teklifinden hoşlanmadılar. El-Muğîre (Radıyallâhü
anh) demiştir ki: Kız Örtüsü içinde olduğu halde (yapılan)
konuşmayı işitti ve bana hitaben:
"Eğer Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) senin (bana)
bakmanı emir etmiş ise, (bana) bak. Aksi takdirde, Allah'a yemin
ederek senin bana bakmamanı isterim, dedi. Bana öyle geliyor ki kız
benim ona bakmamı izam etti. El-Muğîre (Radıyallâhü anh) : Sonra
ben ona baktım ve onunla evlendim, demiştir. Râvi demiş ki:
(El-Muğîre bu kızla evlendikten) sonra aralarındaki ittifak ve
anlaşmadan (tarifi güç memnuniyetini) anlattı/1
ADAM (DÎN)
KARDEŞİNİN BİR KADINA(EVLENMEK İÇİN)
İSTEKLİ ÇIKMASI ÜZERİNE (O KADINA) TALİP OLMASIN BABI
1867) "... Ebû Hüreyre (Radtyallâhü an h)'den rivayet
edildiğine göre; Resûlullah (Sallaliahü Aleyhi ve Sellem) şöyle
buyurdu, demiştir:
«Adam, (din) kardeşinin bir kadına (evlenmek için) istekli
çıkması üzerine (o kadına) talip olmasın.»"
1868) "... Abdullah bin Ömer (Radtyallâhü anhümâyâan rivayet edildiğine
göre Resûlullah (Sallaliahü Aleyhi ve Sellem) jöyle buyurdu, demiştir:
«Adam, din kardeşinin bir kadına (evlenmek için) istekli
çıkması üzerine (o kadına) tâüp olmasın.»*'
1869) "... Fâtima bint-i Kays (el-Kureşiyye) (Radtyallâhü an*â)*dan;
Şöyle demiştir:
Resûlullah (Sallaliahü Aleyhi ve Sellem) bana * «Senin (boşanmadan
dolayı devam eden) iddetinden çıktığın zaman
(iddetihin bittiğini) bana haber ver.» buyurdu. (îddeti bittikten) sonra
Fâtıma O'na haber verdi. Sonra Muâviye (bin Ebi Suf-yânî, Ebü'1-Cehm bin
Suhayr ve Üsâme bin Zeyd (Radıyallâhu an-hüm) Fâtıma'yı
nikahlamak için istekli çıktılar. Resûlullah (Sallaliahü Aleyhi ve
Sellem), (anılan istekliler hakkında Fâtıma'ya) :
«Muâviye'ye gelince (o), hiç malı olmayan fakir bir adamdır.
Ebü'l-Cehme gelince (O,) da kadınları çok dövücü bir adamdır. Ve
lakin Üsâme (ile evlenmen iyidir)» buyurdu. Bunun üzerine Fâtıma:
' (Üsâme'yi beğenmediğini belirtmek üzere) eliyle şöyle
işaret ederek : Üsâme, Üsâme' dedi. (Fâtıma'nın Üsâme ile
evlenmeye taraftar olmaması üzerine) Besûlullah (Sallallah üAleyhi ve
Sellem), Fâtı-ma'ya!
«Allah'a itaat ve Resulüne itaat senin için hayırdır.» buyurdu.
Fâtıma, demiştir ki -. Bunun üzerine ben Üsâme ile evlendim de onunla
mutlu oldum. (Veya durumuma kadınlarca gıbta edildi.)"
BAKİRE VE DUL KADINDAN (NİKÂH
İÇİN) EMİR İSTEMEK BABI
1870) "'... Abdullah bin Abbâs (Radtyaltâhü anhümâ)'da.n rivayet
edildiğine göre Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) şöyle
buyurdu, demiştir:
«Dul kadın, nefsinin evlenmesi hususunda velîsinden daha çok hak
sahibidir. Bakire de nefsi (nin evlenmesi) hakkında emri (= izni)
istenir.»
Denildi ki:
'Yâ Resûlallahl Şüphesiz, bakire, konuşmaktan haya eder.
Efendimiz buyurdu ki:
«Bakirenin izni onun susmasıdır.»"
1871) "... Ebû Hüreyre (Radıyallâhü anh)'den
rivayet edildiğine göre Peygamber (Sallaîlahü Aleyhi ve
Sellem) şöyle buyurdu, demiştir :
«Dul kadın, kendisinin açık emri alınmadıkça nikâh olunmaz.
Bakire de izni alınmadıkça nikâh olunmaz ve onun izni,
susmasıdır.»"
1872) "... Adiy (bin Amîre) el-Kindî (Radıyallâhü anhyâtn rivayet
edildiğine göre Resûlullah (Sallaîlahü Aleyhi ve Sellem) şöyle
buyurdu, demiştir:
«Dul kadın, nefsinin arzusunu açıkça söyler. Bakire de
rızâsı onun susmasıdır.»"
ERGİNLİK ÇAĞINA
ERMİŞ BÂKÎRE VEYA DUL KIZI HOŞLANMADIĞI HALDE ONU
EVLENDİRENBABA(NIN KIYDIRDIĞI NİKÂHA AİT) BÂB
1873) "'... Ensâr'dan olan Abdurrahmân bin Yezîd ile Mücemmî' bin Ye-zîd
(Radtyallâhü anhütnâ) (isimli iki kardeş)'den rivayet
edildiğine göre:
Onlardan Hizam (Radıyallâhü anh) isimli bir adam (Hansa adındaki)
kızının nikâhını yapmış, sonra kız
babasının yaptığı nikâh işinden hoşlan
mı yarak Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'in yanına varıp
(durumu) O'na anlatmıştır. Bunun üzerine Resûlullah (Sallallahü
Aleyhi ve Sellem) kızın babasının yaptığı
nikâh işini iptal buyurmuş, kız da bundan sonra Ebû Lübâbe bin
Abdi'l Münzir (Radıyallâhü anh) ile evlenmiştir.
Râvi Yahya o kızın dul olduğunu
anlatmıştır."
1874) "... İbn-i Büreyde (Abdullah)ın babası Büreyde (11)
(bin el-Hu-sayb) (Radtyalİâkü anhümâ)'dan rivayet
edildiğine göre şöyle demiştir:
Gene bir kız Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'in yanına
gelerek:
Babam hakirliğini benimle giderip yükselmek için beni erkek
kardeşinin oğlu ile evlendirdi, diye şikâyette bulundu.
(Büreyde) demiştir ki: Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)
(yapılan nikâhın kabul veya redd) işini kıza verdi. Bunun
üzerine kız:
Ben babamın yaptığı işi kabul ettim. Velâkin
babaların böyle yapmaya hakları olmadığının
kadınlarca bilinmesini istedim, dedi."
1875
İbn-i Abbâs (Radtyallâhü anhümâydan; Şöyle demiştir:
Bakire genç bir kız Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'e gelerek,
kendisi hoşlanmadığı halde babasının onun
nikâhını kıydığını Efendimize anlattı.
Bunun üzerine Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) onu (yapılan
nikâhın kabul veya reddi için) muhayyer kıldı.
ERGİNLİK ÇAĞINA
VARMAMIŞ KIZLARININNİKÂHINI KIYAN BABALARIN AKDETTİKLERİ
NİKÂH (İN HÜKMÜNÜN BEYANI) BABI
1876) "... Âişe (Radıyallâhü ankâ)'â<ın;
Şöyle demiştir:
Ben altı yaşımda bir kız iken Resûlullah (Sallallahü Aleyhi
ve Sellem) beni nikâh eyledi. (Üç sene sonra) biz Medine'ye hicret ettik.
El-Hâris bin el-Hazreç oğullarının konağına indik.
Sonra ben sıtmaya tutuldum. Bu nedenle saçım döküldü. (Bu
hastalığı allattıktan sonra) saçım gürleşti. Öyle
ki uzayıp omuzlarıma döküldü. (Bir gün) Ben kız
arkadaşlarımla beraber salıncakta oynarken annem Ümmü Rûmân
benim yanıma gelip beni çağırdı. Bunun üzerine ben annemin
yanma geldim. Annemin ne etmek istediğini bilmiyordum. Annem elimi tuttu.
(Hızlıca eve doğru yürüdük) Nihayet evimizin kapısı
Önünde beni durdurdu. Ben yorgunluktan sık sık soluyordum.
Soluğum yatışmcaya kadar orada durdurdu, sonra annem biraz su
alarak onunla yüzümü ve başımı sıvazlayıp bunun
akabinde benieve koydu. Evin bir odasında bulunan Ensâr'dan bir kadın
grubu ile aniden karşılaştım. Bunlar (bana) ;
Hayır ve bereket üzerine ve nasibin en hayırlısına
(kavuştun veya kavuşasın) dediler. Annem beni bunlara teslim
etti. Bunlar da benim (başımı yıkadılar ve)
kılık kıyafetimi düzleyip süslediler. (O âna kadar
hatırıma bir şey gelmediği için) beni hiç bir şey
sıkmadı. Ancak Resülullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) "i
kuşluk-zamanı habersiz görünce sıkıldım. Biraz sonra
kadınlar beni O'na teslim ettiler. O gün ben dokuz yaşında bir
kız idim."
1877) "... Abdullah (bin Mesuıi) (Radtyailâhü anh)Vlen:
Şöyle demiştir:
Âişe (Radiyallâhü anhâ) yedi yaşında bir kız iken Peygamber
(Sallallahü Aleyhi ve Sellem) onu nikahlamıştır. Ve Aişe
dokuz yaşında iken Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) onunla
zifafa girmiştir. Ve Âişe (Radiyallâhü anhâ) 18 yaşında
iken Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) vefat etmiştir."
BABALARINDAN
BAŞKA KİMSELERİN KIYDIKLARI
KÜÇÜK YAŞTAKİ (BAKİRE VEYA DUL) KIZLARIN
NİKÂH (İN HÜKMÜNÜN BEYANI) BABI
1878) "... (Abdullah) bin Ömer (Radıyallâhü anhümâ)'&dn rivayet
edildiğine göre:
Osman bin Maz'un (13) (Radıyallâhü anh) vefat ettiği zaman, (geride
yetim) bir kızını bıraktı. İbn-i Ömer:
Kızın amcası olan dayım Kudame (bin Maz'un)
(Radıyallâhü anh) ona danışmadan nikâhını bana
yaptı. Bu (nikâh) İşi kızın babasının
ölümünden sonra oldu. Kız, amcasının yaptığı
nikâh işinden hoşlanmadı ve el-Muğîre bin Şu'be
(Radıyallâhü anh) ile evlendirmesini arzuladı. (Kız bulûğ
çağına vardıktan) sonra amcası onu el-Muğire
(Radıyallâhü anh) ile evlendirdi."
1879) '... A içe (Radtyaüâhü anhâ
)"f\an rivayet edildiğine göre:
Resii-hıllah (Sulltillahii Alryhi ve Selimi) şöyle
Inıyurdu. demiştir:
«Herhangi bir kadın ki velîsi onun nikâhının
kıyılmamasına izin vermemiş ise onun nikâhı
bâtıldır, onun nikâhı bâtıldır, onun nikâhı
bâtıldır. (Veliden izinsiz kıyılan nikâhtan) sonra
eğer kocası onunla cinsel temasta bulunursa, bu teması sebebi
ile ona mehritnin ödenmesi lüzumu) vardır. Eğer velîler,
(kadının nikâhını engelleyecek derecede evlendirme
işinde) ihtilâfa düşerlerse artık sultan, hiç bir velîsi
olmayanın velîsidir.-"
1880) "... Aişe ve İbn-i Abbâs (RadtyaUâhü
ankümâyâan rivayet edildiğine göre; Resûllullah (Sallallahü Aleyhi ve
Sellem) şöyle buyurdu, demiştir:
«Veli(den izinhsiz hiç bir nikâh olamaz.»
Aişe (Radıyallâhü anhâ)'nın merfu hadîsinde şu ilâve
vardır. «Sultan, hiç bir velîsi olmayanın velîsidir.»"
1881) (;... Ebû Musa (el-Eş'ârî) (Radtyallâhü anh)'(\en
rivayet edildiğine göre; Resûlullah (SaUallahü Aleyhi ve Sellem)
şöyle buyurdu, demiştir:
«Velîtden izin)siz hiç bir nikâh olamaz.-"
1882) "... Ebû Hüreyre (Radtyallâhü anhyden rivayet
edildiğine göre; Resûlullah (SaUallahü Aleyhi ve Sellem) şöyle
buyurdu, demiştir:
«Kadın kadının nikâhını kıyamaz. Kadın kendi
nefsinin nikâhını da kıyamaz. Çünkü şüphesiz, zâniye
kadın, kendi nefsinin nikâhını kıyan
kadındır.»"
1883) "... (Abdullah) bin Ömer (Radtyallâkü ankümâydatı; Şöyle
demiştir :
Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem), şiğar (yolu ile
nikâhı) yasaklamıştır. Şiğar, bir adamın bir
adama şöyle demesidir t
Kızımı veya kız kardeşimi seninle evlendirmem üzere,
sen kızını veya kız kardeşini benimle evlendir.
Aralarında mehir de yoktur."
1884) "... Ebû Hüreyre (Radtyallâhü anA/den; Şöyle
demiştir:
Resulullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem), şiğâr (şekli ile nikâh
yapmay)i yasaklamıştır.1'
1885) "... Enes bin Mâlik (Radtyallâhü anh)'den rivayet
edildiğine göre; Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) şöyle
buyurdu, demiştir :
«İslâm'da şigâr (şekli ile nikâh yapmak) yoktur.»"
1886) "... Ebû Seleme (20) (bin Abdirrahman bin Avf)
(RadtyaÜâhü an-Awmâ)'dan; Şöyle demiştir:
Ben, Âişe (Radıyallâhü anhâVye:
— Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'in eşlerinin mehiri ne
kadar idi? diye sordum. Âişe:
— O'nun eşleri hakkındaki mehiri 12 okiyye ve bir
neşş idi. Neş-şin ne olduğunu biliyor musun? O,
yarım okiyyedir. O (on iki buçuk okiyye) de beşyüz dirhem
(gümüşî tür, diye cevap verdi."
1887) "... Ebü'1-Acfâ es-Sülemî (Radıyallâhü ank)'âen rivayet
edildiğine göre, Ömer bin el-Hattâb (Radıyallâhü anh) şöyle
söyledi, demiştir:
(Ey Mü'minler!) Kadınların mehiri (ni çoğaltmak) hususunda
aşırı gitmeyiniz. Çünkü bunda aşırı gitmek,
eğer dünya (hayatın) da Övülecek bir şey veya Allah katında
bir takva olmuş olsaydı, buna en çok hakkı ve en liyakatli
olanınız Muhammed (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) olacaktı.
(Halbuki) O, (muhterem) hanımlarından hiç bir kadının m eh
irini on iki okiyyeden fazla yapmamış ve O'nun kızlarından
hiç bir kadının mehri on iki okiyyeden fazla
yapılmamıştır.
Şüphesiz adam, karısının mehirini gerçekten o kadar
ağır görür ki nihayet karısına (karşı) içinde bir
düşmanlık olur ve (karısına) : Senin (ile evlenmek) için
alaku'l-Kırba (= kırba ipi) veya araku'l-Kırba (= kırba
teri) ne varıncaya kadar her şeyin külfetine girdim, der.
1888) •... Abdullah bin Amir bin Rebîa'nın bahası
(Amir bin Rebîa) (23) (Radtyal/âhü attftümâ)'(\an rivayet edildiğine göre
:
Benî Fezâre (kabilesin)den bir erkek (mehir olarak) bir çift ayakkabı
üzerinde nikâhını kıydı. Sonra Peygamber (Sallallahü Aleyhi
ve Sellem) onun (kıyılan) nikâhını caiz (muteber)
saydı."
1889) "... Sehl bin Sa'd (Radtyallâkü anh)'den; Şöyle
demiştir: Bir kadın (evlenmek teklifi ile) Peygamber (Sallallahü
Aleyhi ve Seli em) 'e geldi. Efendimiz:
— «Kim bu kadınla evlenmek ister?» diye sordu. Biraz sonra bir adam:
— Ben, dedi. Bunun üzerinde Peygamber {Sallallahü Aleyhi ve Sellem)
adama: Demirden bir yüzük bile olsa kadına (mehir olarak bir şey) ver
buyurdu. Sonra adam Efendimize demirden bir yüzüğüm (bile) yoktur, (hiç
bir şey bulamadım) Dedi. Efendimiz adama:
— «Kur'an'dan ezberindeki (süreleri kadına
öğretmen şartı) üzerine seni onunla tevziç ettim.
(Evlendirdim.)» buyurdu."
1890) "... Ebû Saîd-i Hudrî (Radtyallâhü anhy&en;
Şöyle demiştir:
Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) Aişe (Radıyallâhü an-hâ) 'yi
(mehir olarak) 50 dirhem (gümüş) kıymetindeki ev eşyası
üzerine nikahladı."
ADAM. KARISI
İÇİN (BİR MEHÎR) TÂYİNETMEDEN NİKÂHI
KIYAR, SONRA MEHİR DURUMU BÖYLE İKEN ÖLÜR, BABI
1891) "... Abdullah (bin Mes'ud) (RadtyaUâhü anh)'den rivayet
edildiğine göre, kendisine :
Bir adam bir kadınla evlenmiş, sonra adam duhul (= kadınla
cinsel münâsebet) de bulunmamışken, (nikâh akdinde bir) mehir de
tâyin etmemişken ölmüş, meselesi sorulmuştur.
Râvi demiştir ki Abdullah (Radıyallâhü anh) :
Kadına, mehir (i misil hakkı) var, kadına (kocasından)
miras (hakkı) vardır. Ve kadın üzerinde iddet vardır,
demiştir. (Abdullah'ın bu fetvasından) hemen sonra Ma'kıl
bin Sinan el-Eşcaî (Radıyallâhü anh) :
Birvâ' bint-i Vâşık (Radıyallâhü anhâ) hakkında Resûlullah
(Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'in aynen böyle hüküm buyurduğuna şâhid
oldum, demiştir.
NİKÂH AKDİNİN
HUTBESİ(NtN BEYANI) BABI
1892 "... Abdullah bin Mes'ud (Radıyaîlâkü anA/den; (Ya) şöyle
demiştir :
Her hayrı içine alan veciz sözler ve her hayrın sonuçları (na
âit en edebî konuşmalar) veya böyle demiştir: Her hayrın
başlangıçları (na dâir en edebi) sözler, (Allah tarafından)
Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'e verildi. O da bize namaz (in sonunda
okunan) teşehhüdü ve (nikâh akdi ile benzeri) hacettin
başlangıç) hutbesini öğretti. Namaz teşehhüdü şudur:
(Nikâh akdi ve benzeri) hacettin başlangıç) hutbesi de şudur.-
Sonra (bu) hutbene, Allah'ın kitabından şu üç âyeti
sonlarına kadar eklersin:
1893) "... (Abdullah) bin Abbâs (Radtyallâhü
anhümâ)'dan rivayet edildiğine göre:
Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) (hutbenin başında:)
buyurdu/'
1894) "... Ebû Hüreyre (Radtyallâhü ankyden rivayet edildiğine göre;
Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir:
-(Allah'a) Hamd (etmek) ile başlanılmayan her önemli şey
(bereketi) kesilmiş (veya noksan bir şey)dir.»"
1895) "... Âişe (RadtyaUâhü anhâ y dan rivayet edildiğine göre
Peygamber (SallaUahü Aleyhi ve SeÜem) şöyle buyurdu, demiştir:
«Bu evlenme işini (halka) duyurun ve bunun için def çalınız.»*'
1896) "... Muhammed bin Hâtib (RadtyaUâhü anh)'den rivayet
edildiğine göre; Resûlullah (SallaUahü Aleyhi ve Seltetn) şöyle
buyurdu, demiştir:
«Helâl (birleşme) ve haram (birleşme)
arasındaki fark, evlenmekte def çalmak ve duyurmaktır.»"
1897) "... Hâlid el-Medenî isimli Ebü'I-Hüseyn (Radtyallâhü
anhyûen; Şöyle demiştir :
Biz bir aşure günü Medine (-i Münevvere)'de idik. Cariyeler, def
çalıp nağme ile söz söylüyorlardı. (Bu durumu
yadırgadığımız için) Biz er-Rubeyyi' bint-i Muavviz
(Radıyallâhü anhümâ) 'nın yanına girdik de cariyelerin durumunu
ona anlattık. Kendisi bize şöyle dedi: Ben, gelin olduğumun
kuşluk vaktinde Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) evlenme törenime
gelerek odama girdi. O sırada iki kızcağız def
çalgısı eşliğinde nağme ile söz söylüyor ve Bedir
savaşında şehid edilen babalarımın menkıbelerini
anıyorlardı. Bu kızcağızlar söyledikleri sözler
arasında: İçimizde yarın ne olacağını bilen bir
Peygamber de vardır, diyorlardı. Bunun üzerine Peygamber (Sallallahü
Aleyhi ve Sellem) (oradaküere) :
«Bu söze gelince bunu söylemeyiniz. Yarın ne olacağını
Allah'tan başka kimse bilmez.» buyurdu."
1898) "... Âişe (Riuhyallâhiİ aıthâ)'thın ; ŞüyU*
demiştir : Bir defa ensâr kızlarından iki
kızcağız (def"çalgısı eşliğinde) Buâs
savaşında ensâr'ın yekdiğeri hakkında söyledikleri
şiirleri nağme ile ve yüksek sesle benîm yanımda okurlarken
(Babam) Ebû Bekir (Radıyallâhü anh) odama girdi. Âişe
(Radıyallâhü anhâ) demiştir ki: ve bu iki kız
şarkıcı değillerdi. Ebû Bekir (Radıyallâhü anh) :
(Bu ne hâl?) Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'in odasında
şeytan mezmûru mu? diyerek beni azarladı. Bu iş fıtır
bayramı gününde idi. (Odamdaki yatağına uzanıp mübarek
yüzünü çevirmiş vazıyette bulunan) Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve
Sellem), bunun üzerine (Ebû Bekir) (Radıyallâhü anh)'a
dönerek) :
*Yâ Ebâ Bekir! (Onlara ilişme.) Şüphesiz her kavmin bir bayramı
vardır. Bu da bizim bayramımızdır.- buyurdu."
1899) "... Enes bin Mâlik (Radtyallâhü anh)'6en; Şöyle
demiştir:
Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Selle m) bîr defa Medine (i Münevvere) 'nin
bâzı yerlerinden geçti de aniden bir kaç kızcağızla
karşılaştı. Kızlar def çalıyor, nağme ile
şiirler okuyor ve ■.
Biz Neccâr oğullarının kızlarıyız. Muhammed
(Sallallahü Aleyhi ve Sellem) ne iyi komşudur, diyorlardı. Bunun
üzerine Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem), o kızcağızlara:
«Allah biliyor ki cidden ben de sizleri seviyorum.» buyurdu."
1900) "... Abdullah bin Abbâs (Radtyallâkü anhümâ)'(\an; Şöyle
demiştir :
Âişe (Radıyallâhü anhâ), yakını olan bir kızı
Ensâr'dan bir adam ile evlendirdi. (Gelin götürüldükten sonra) Resûlullah
(Sallallahü Aleyhi ve Sellem) geldi ve (orada bulunanlara) :
— «Genç kızı (damadın evine) gönderdiniz (mi?)» buyurdu.
Sa-hâbîler:
— Evet, dediler. Efendimiz:
— «Def çalıp nağme ile şiir söyleyecek bir
kızcağızı gelinle beraber gönderdiniz (mi?)» buyurdu.
Âişe (Radıyallâhü anhâ) :
— Hayır, dedi. Bunun üzerine Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve
Sellem) :
— «Şüphesiz Ensâr, içlerinde gazel (âdeti) bulunan bir kavimdir.
Keski onlara: *jfÇ>j üÇiû (*^l~?l jj'ül'l - *Size
geldik, size geldik. Artık Allah bize de, size de uzun ömür versin,
diyecek bir kızcağızı gelinle beraber göndereydiniz.»
buyurdu."
1901) "... Mücâhid (29) (Radıyallâhü ank)'âen;
Şöyle demiştir:
(29) Mücâhid bin Cebr Mevle's-Sâib bin Ebl's-Sâib Ebü'l-Haccâc
el-Mekld, Kıraat ve Tefsir ilimlerinde önder bir tâbirdir. îbn-i Abbâs,
Ümmü Seleme, Ebû
(Devamı 327.Cİ Sabitede)Ben, (Abdullah) bin Ömer (Radıyallâhü
anhümâ)'nın beraberinde idim. Bir davul sesini işitti. Bunun üzerine
iki parmağı (nm uçları) nı kulaklarına soktuktan sonra
oradan uzaklaştı. Hattâ bunu üç defa yaptı. Sonra dedi ki:
Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Seli em) böyle yapmıştır."
1902) "... Peygamber'in eşlerinden Ümmü Seleme
(Radtyallâhü rivayet edildiğine göre:
(Tâif in muhasarası esnasında) Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve
Sellem) onun yanına girmiş. O sırada (Ümmü Seleme'nin
kardeşi Abdullah bin Ebî Ümeyye (Radıyallâhü anh) ve kölesi Muhannes
orada idiler.) Muhannesin Abdullah bin Ebî Ümeyye (Radıyallâhü anh)'a
şöyle söylediğini efendimiz işitti = Eğer Allah yarın
Tâif in fethini müyesser eylerse ben sana öyle bir (genç) kadın
göstereceğim (yâni senin için yakalıyacağım) ki
(semizlikten karnı) dört büklüm karşılar, sekiz büklümle de
arkaya döner.
Bunun üzerine Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) :
«(Ey Mü'minler!) bu herifi evlerinizden çıkartınız.»
buyurdu."
1903) Ebû Hüreyre (Radtyallâhü anhyâen: Şöyle demiştir:
Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) kendini (kasden) erkeklere benzeten
kadına ve kendini (kasden) kadınlara benzeten erkeğe lanet
etmiştir."
1904) '... (Abdullah) bin Abbâs (Radtyallâhü ankümâ)'dan; Şöyle
demiştir :
Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) erkeklerden kendilerini (kasden)
kadınlara benzeten erkeklere ve kadınlardan kendilerini (kasden)
erkeklere benzeten kadınlara lanet etmiştir."
NİKÂH
TEBRİKİ (İÇİN SÖYLENMESİ MÜSTEHAB DUANIN
BEYÂNI) BABI
1905) "... Ebû Hüreyre (Radtyallâhii anh)'den:
Şöyle demiştir : Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve
Sellem), (evlenenleri) tebrik
etmek (veya onların uyum ve düzenleri) için dua ettiği zaman
şöyle
derdi:
•Allah sizler için bereket versin, O'nun bereketi üzerinizde olsun
ve O ikinizi hayır içerisinde bir araya getirsin.»"
1906) ... Akıl bin Ebî Tâlib (Radıyallâhü ankyâen
rivayet edildiğine «Öre:
Kendisi (Basra'da) Benî Cüşem kabilesinden bir kadınla evlenmiş.
Bunun üzerine halk, onun için uyum ve oğlan çocuklar, dileğinde
bulunmuşlar. Kendisi halka t
— Böyle söylemeyin. Lâkin Resulullah (Sallallahü Aleyhi ve Sel-lemJ'in
dediği gibi şöyle söyleyin, demiştir t
«Allah'ım! Onlara bereket ver ve senin bereketin onların üzerinde
olsun.»"
1907) "... Enes bin Mâlik (Radıyallâhü ankyden;
Şöyle demiştir: Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem}
(bir gün) Abdurrah-man bin Avf (Radıyallâhü anh)'in üzerinde
(kadınlara mahsus güzel kokulardan) sufra (kokusunun) izini gördü ve (Ona)
:
— «Bu (koku izi) nedir?» veya «Nedir?» buyurdu. Bunun ü*e-rine
Abdurrahman bin Avf:
— Yâ Resul ali ah! (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) ben (mehir olarak)
bir nevât (= çekirdek) ağırlığında
altın üzerinde bir kadınla evlendim, diye cevap verdi. Bunun üzerine
Efendimiz (Ona) :
— «Bir koyun (kesmek sureti) ile de olsun velime (ziyafetini) ver.»
buyurdu."
1908) "... Enes bin Mâlik (Radıyallâhü anh)'den;
Şöyle demiştir:
Ben, Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve SellemVin Zeyneb (bint-i Cahş)
(Radıyallâhü anhâ) için velîme ziyafeti verdiği kadar
kanlarından hiç birisi için velîme ziyafeti verdiğini görmedim. Çünkü
Zeyneb (Radıyallâhü anhâ) 'nın velîmesinde bir koyun (keserek)
ziyafet verdi."
1909) "... Enes bin Mâlik (Radtyallâhü anh)'dtn; Şöyle
demiştir:
Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) (Zevcesi) Safiyye bint-i Huy ey
(Radıyallâhü anhâ) (33) için kavud ve kuru hurma ile velîme ziyafetini
verdi."
1910) "... Enes bin Mâlik (Radıyallâhü ank)'den;
Şöyle demiştir:
Ben, Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve SellemVin bir velime ziyafetinde bulundum.
O ziyafette ne et vardı ne de ekmek vardı.
1911) "... (Efendimizin eşlerinden) Âişe ve Ümmü Seleme (Hind
bint-i Ebî Umeyye) (Radtyallâhü anhümâ)'dan; Şöyle demişlerdir:
(Alt bin Ebî Tâlib ile Efendimizin kızı Fâtıma (Radıyallâhü
an-hümâ)'nın düğününde) Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem),
Fâtıma (Radıyallâhü anhâ)'nın gelinlik
hazırlığını yapıp onun Ali (Radıyallâhü
anh)'in odasına götürmemizi emretti. Bunun üzerine biz Alî
(Radıyallâhü anh)'m odasına gittik ve Bathâ (34) taraflann-
dan (getirilen) yumuşak toprağı odaya yaydık. Sonra
ellerimizle dittiğimiz hurma kabuğunun elyafı ile iki
yastık doldurduk. Daha sonra velîme ziyafeti olarak kuru hurma ve kuru
üzüm yedirdik, güzel bir su içirdik. Sonra üstüne elbise atılacak ve su
kabı asılacak bir ağaç parçasını getirip odanın
bir kenarına koyduk. Biz, Fâtıma (Ra-dıyallâhü anhâ) 'nın
düğününden daha güzel bir düğün görmedik."
1912) "... Sehl bin Sa'd es-Sâidî (Radtyallâhü ankümâydan
(35); demiştir :
Ebû Üseyd es-Sâidî (Radıyallâhü anh), Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve S
eli e m) i düğününe davet etti. Gelin (velime yemeğini
hazırlamak işinde) onlara hizmet ediyordu. Gelin:
Ey Sehl! Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve SeüemKe ne içirdiğimi biliyor
musun? dedikten sonra: Ben (Tevr denilen kab içinde) geceden bir kaç tane kuru
hurma ıslattım. Sabah olunca hurmaları süzdüm ve bunun
şırasını O'na içirdim, demiştir."
VELÎME
ZİYAFETİNE DAVET EDENE İCABET ETMEK
1913) "... Ebû Hüreyre (Radtyallâkü ankyden; Şöyle
demiştir: Yemeğin en fenası zenginlerin davet edilip fakirlerin
terkedildi-ği (bu hâlin âdet edildiği) velîme yemeğidir.
Kim (velîme ziyafeti dâvetine) icabet etmezse şüphesiz Allah'a ve
Resulüne İsyan etmiş olur."
1914) "■... İbn-İ Ömer (Radtyallâhü anhümâ)'d&n
rivayet edildiğine göre; ResûluHah (Sollallahü Aleyhi vr Sellem)
şöyle buyurdu, demiştir :
"Sizden birisi düğün yemeğine
çağırıldığı zaman (davete) icabet etsin.",,
1915) '... Ebû Hüreyre (Radtyallâhü anh)yden rivayet edildiğine göre;
Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir :
«Düğün yemeği ilk gün haktır, ikinci gün meşrudur. Üçüncü
gün riya ve gösteriştir.»"
EVLİ İKEN
TEKRAR EVLENEN ADAMIN SON ALDIĞI BAKİRE VE DUL KADININ YANINDA
İKAMET (EDECEĞİ SÜRENİN BEYÂNI) BABI
1916) "... Enes (bin Mâlik)
(RadıyaUâhü ankyden rivayet edildiğine göre; Resûlullah
(Saltallahü Aleyhi ve Selle m) şöyle buyurdu, demiştir:
«Şüphesiz (son nikahlanan) dul kadın için üç gece ve bakire kız
için yedi gece (ikâmet hakkı) vardır.»'*
1917) "... Ümmü Seleme (Radtyallâhü a«/rfl)'dan; Şöyle
demiştir:
Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem), Ümmü Seleme (yâni kendisi) ile
evlendiği zaman, yanında (üst üste) üç gece ikâmet etti ve (ikâmet
süresini kısa tutmasının sebebinin sırayla diğer zevcelerinin
yanında kalması gereği olduğuna işaret etmek üzere)
ona şöyle buyurdu:
«Senin ehlin yanında seninle ilgili bir önemsizlik yoktur. Dilersen senin
için (ikâmet süremi) yedi geceye tamamlarım. Eğer senin için yedi
geceyi tamamlarsam, (diğer) karılarımın her birisi
yanında yedişer gece ikâmet ederim.»"
KARISI,
YATAĞINA GİRECEĞİ ZAMAN ADAMIN SÖYLİYECEĞİ
(DUÂ) BABI
1918) "... Abdullah bin Amr (bin el-As) (Radıyallâkü anhümâ)'âan
rivayet edildiğine göre; Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)
şöyle buyurdu, demiştir :
«Biriniz bir kadına, bir hizmetçi (=köle veya câriye) ye veya bir hayvana
sahip olduğu zaman onun başının ön kısmından
tutsun ve şöyle desin; Allah'ım! Ben bunun hayrından ve
yaradılışın-daki (huylan ile vasıflan) nın
hayırlısından (nasibimi) şüphesiz senden diliyorum. Bunun
şerrinden ve yaratılışındaki (huylan ile
vasıflan) nın şerrinden sana
sığınıyorum.-"
1919) "... İbn-İ Abbâs (Radıyallâhü anhümâ)'&dtı
rivayet edildiğine ibre Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) şöyle
buyurdu, demiştir :
«Sizden bir kimse karısının yanına (cinsel ilişki
için) yaklaşmak isterken: "(Bismillah) Allah'ım!
Şeytanı benden (ve eşimden) uzak 1 aştır ve
şeytanı bize vereceğin (zürriyet)den uzak eyle" derse,
soı» ra (bu cinsel ilişkiden) onların bir çocuğu olursa
Allah Teâlâ şeytanı o çocuğa musallat etmez veya şeytan o
çocuğa zarar veremez >'
EŞLERİN CİNSEL
İLİŞKİDE ÖRTÜNME (YERİÂYET ETMELERİNİN
ÖNEMİ) BABI
1920) "... Behz bin Hakîm'in dedesi (Muâviye bin Hayda)
(Radtyal-lâhü anhümyden rivayet edildiğine göre şöyle
demiştir :
— Yâ Resul al I ah! Avretlerimizin neresini örteriz (örtmemiz gerekir),
neresini örtüsüz bırakırız (örtmeyebiliriz)?
diye sordum.
Efendimiz, (bana) :
— «Sen avretini (helâlin olan) karından veya cariyenden
başka herkesten sakla!» buyurdu. Ben:
— Yâ Resûlallah! Eğer kavm kendi aralarında
(karışık ve bir yerde) olsalar, (avretle ilgili hüküm nedir?)
bana bundan haber ver, dedim. Efendimiz (bana) :
— «Avretini hiç kimseye göstermemeye gücün yeterse sakın avretini katiyyen
gösterme!» buyurdu. Ben t
— Yâ Resûlallah! Eğer birimiz (tek başına) boş
bir yerde olursa? (hüküm nedir) diye sordum. Buyurdu ki:
— «İnsanlara nazaran Allah'tan haya etmek daha vâcibtir.»"
1921) 1L... Utbe bin Abd es-Sülemî (37) (Radıyallâhü a«A)'den rivayet
edildiğine göre; Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellcm) şöyle
buyurdu, demiştir :
«Sizden birisi karısına yaklaşmak (cinsel münâsebette bulunmak)
istediği zaman (karısı ile beraber) örtünsün der) ve yabanî
eşeklerin çıplaklığı gibi soyunmasından).»"
1922) "... Aîşe (Radıyallâhü anhâ)'dan; Şöyle
demiştir:
Ben, Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellemî'in fercine katiy-yen
bakmadım veya bu yerini görmedim.
Râvi Ebû Bekir demiştir ki: Ebû Nâim'in dediğine göre bu hadîsi
Âişe (Radıyallâhü anhâ)'dan rivayet eden râvi Aişe
(Radıyallâhü anhâ) nın kadın olan mevlasıdır."
MAK'ADLARINDA KADINLARA VARMAKTAN
NEHİY BABI
1923) "... Ebû Hüreyre (Radıyallâhü anh)'ûen
rivayet edildikte göre; Peygaml>er (Sa/ta/lahü Aleyhi ve Scllem) şöyle
buyurdu, demiştir :
•Makadında karısıyla cima eden adama Allah (rahmet
bakışı ile) bakmıyacaktır."
1924) "... Huzeyme bin Sabit (39)
(Radtyallâhü anh)\\en rivayet edildiğine RÖre :
Besûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) : Üç kez (üst üste)
"Şüphesiz Allah gerçeği bildirmeyi bırakmaz." buyurdu
(ktan sonra) : "Mak'adi arında kadınlara
varmayınız" buyurdu, demiştir."
1925) "... Câbir bin Abdillah (Radtyallâhü anhümâydan;
Şöyle demiştir: Yahudiler t Bir erkek bir kadının tenasül
uzvuna kadının makat tarafından varırsa (bu
birleşmeden doğan) çocuk gözü şaşı olur,
diyorlardı. Bunun üzerine Allah Sübhanehû t
"Kadınlarınız sizin
için bir
ekin yeridir. Artık bu ekin yerinize (kadının rahim
yoluna) nasıl isterseniz varabilirsiniz." (40) âyetini
indirdi."
1926) "... Ebû Saîd-î Hudrî (Ratityaf/âkü
anA/den; Şöyle demiştir:
Bir adam azil'in hükmünü Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sel-lem)'e sordu.
Bunun üzerine Efendimiz s
«Siz azil yapıyor musunuz? Bunu yapmamanızda bir zararınız
yoktur. Çünkü Allah Teâlâ'mn, olmasını (ezelde) takdir buyurduğu
her canlı behemehal olacaktır.» buyurdu."
1927) "... Câbir (bin Abdillah) (Radtyallâhü anhümâ)'dan; Şöyle
demiştir :
Besûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) hayatta ve Kur*an (âyetleri) inmekte
iken biz azil (işini) yapardık."
1928) "... Ömer bin el-Hattâb (Radıyallâhü ankyûtn;
Şöyle demiştir:
Hür kadının izni olmadıkça (kocası tarafından) ondan
azil yapılmasını Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)
yasaklamıştır.
'KADIN NE HALASI ÜZERİNE NE DE TEYZESİ
ÜZERİNE NİKAHLANIR' BABI
1929) "... Ebû Hüreyre (Radtyallâhü anh)'t\ex\ rivayet
edildiğine göre Peygamber (Sallaltahü Aleyhi ve Selletn) şöyle
buyurdu, demiştir :
«Kadın ne halası üzerine ne de teyzesi üzerine
nikahlanır.»"
1930) "... Ebû Saîd-i Hudrî (Radtyallâhü ank)\]en; Şöyle
demiştir:
Adamın, bir kadınla onun halasını, yine bir kadınla
onun teyzesini birlikte nikâhı altında bulundurmasının
yasaklığını Resûlullah (Sallalahü Aleyhi ve SellemJ'den
işittim."
1931) "... Ebû Mûsâ (Radtyallâhü anh):den rivayet
edildiğine göre; Resûlullah (SallaUahü Aleyhi ve Selletn) şöyle
buyurdu, demiştir :
«Kadın ne halası üzerine ne de teyzesi üzerine
nikahlanır.-" Not: Bunun senedinde Cübâre bin
el-Muğallis'in bulunduğu Zevâid'de bildirilmiştir.
1932) i;... Âişe (Radtyallâhü a«*â)'dan; Şöyle
demiştir: Rifâa el-Kurazi'nin karısı (Temime
el-Kurazîyye) (Radıyallâhü anhümâ) Resûlullah (Sallallahü
Aleyhi ve SeHemJ'e gelerek:
— Yâ Resûlallah! Rifâa beni boşadı ve (üç talâkla) kesin
boşadı. Sonra ben Kurazî Abdurrahman bin ez-Zebîr ile evlendim. Fakat
Ab-durrahman'ın erliği elbise saçağı gibi
(gevşek) dir, (cinsel ilişki görevini yapamıyor) dedi. Onun bu
sözü üzerine Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Seli em) gülümsedi ve sonra i
— «Sen Rifâa'ya dönmek mi istiyorsun? Sen diğer kocanın
balca-ğızını tatmadıkça o da senin balcağızmı
tatmadıkça, bu olamaz.» buyurdu."
1933) "... İbn-i Ömer (Radtyallâhü anhümâ>'dan rivayet
edildiğine göre; Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'e:
Bir adam, karısını boşar. Sonra başka bir adam o
kadınla evlenir ve gerdeğe girmeden bu da onu boşar. Kadın
ilk kocasına dönebilir mi? (onunla tekrar evlenebilir mi?) diye soru
soruldu. (Bunun üzerine Resûl-i Ekrem) :
-Kadının ikinci kocası onun bale a gizini tatmadıkça, (onun
ilk kocasına dönmesi) olamaz* buyurdu.'1
1934) "... İbn-i Abbâs (Radıyallâhü
anhümâ)'dan; Şöyle demiştir:
Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem), hulleci (koca)yı ve kendisi için
hülle yapılan (koca)ı lânetlemiştir."
1935) "... Ali (bin Ebî Tâlib) (Radtyallâhü ank)'den;
Şöyle demiştir: Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem), hulleci
(koca) yi ve kendisi için hülle yapılan (koca) yi
lânetlemiştir."
1936) "... Ukbe bin Amir (el-Cühenî —42 — )
(Radtyallâkü anh)'âen rivayet edildiğine göre; Resûlullah
(Sallallahü Aleyhi ve Sellem) :
— «(Ey ashabım!) Ben size kiralık döl hayvanı
bildirmiyeyim mi?» buyurdu. Sahâbîlert
— Bildir, Yâ Resul al I ah! dediler. Resûl-i Ekrem t
— «O (kiralık döl hayvanı) hulleci (koca) dır. Allah
hulleci (koca) ya ve kendisi için hülle yapılan (kocay)a lanet etsin.»
buyurdu."
SOY SEBEBİ İLE
(NÎKÂHLANMASI)HARAM OLANLAR, SÜT SEBEBİ İLE DE HARAMDIR. BABI
1937) "... Âişe (Rûdtyallâhü anhâ)'&dn rivayet
edildiğine göre Resûlul-lah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) şöyle
buyurdu, demiştir:
«Neseb (soy) sebebi ile (nikâhlanması) haram olanlar süt sebebi ile de
haramdırlar,»"
1938) "... İbn-i Abbâs (Radıyallâhü anhümâydan;
Şöyle demiştir :
Bir defa Resülullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'e Abdü'1-Mut-talibin
oğlu Hamza (43) (Radıyallâhü anh)'in kızı (ile evlenmesi
için Hz. Ali (Radıyallâhü anh) tarafından) teklif yapıldı.
Bunun üzerine Resûl-i Ekrem (Sallallahü Aleyhi ve SellemJ:
«Hamza'nın kızı benim süt kardeşimin
kızıdır. Şüphesiz soy se-bebîtonikâhlanmasi) haram olanlar
süt sebebi ile de haramdır.»"
1939) "... (Müminlerin analarından) Ümmü Habİbe (Radtyaltâhü
art' hâ)'dan rivayet edildiğine göre kendisi Resûlullah (Sallallahü Aleyhi
ve Sel-l)*e:
— Yâ Resûlallah! Kız kardeşim Azze ile evlen, demiş.
Resûlul (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) O'na:
— «Acâİb sen (kıskanmayıp) bunu arzu eder misin?»
buyurmuş. O da t
— Evet. (arzu ederim) Yâ Resûlallah! Çünkü sizin için ortak ve kumadan
boş ve tek başıma değilim. Zâtına karı olmak
hayır ve şerefi hususunda ortaklarıma nazaran kız
kardeşimin bana ortak olmasını daha çok arzu edip uygun görürüm,
demiş. Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) :
— «İşte iyi bil ki senin kız kardeşin bana helâl
değildir.» buyurmuş. O da:
— Peki ama biz senin, Ebû Seleme kızı Dürre ile evlenmek
istediğini söylüyoruz, demiş Bunun üzerine Resûl-i Ekrem
i
— «(Eşim) Ümmü Seleme'nin kızını (mı)?* diye
sormuş. Ümmü Habîbe de:
— Evet, demiş. Bunun üzerine Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve
Sellem) :
— «Ümmü Seleme'nin kızı (Dürre) benim himaye ve terbiyem
altında üvey kızım olmamış olsaydı bile
(yine) nikâhı bana helâl olmazdı. Çünkü O benim süt
kardeşimin kızıdır. Süveybe (adlı kadın)
beni ve Onun babasını (= Ebû Seleme'yi) emzirmiştir. (Siz
eşlerim) bir daha kız kardeşlerinizi ve kızlarınızı
sakın bana teklif etmeyiniz.» buyurmuş."
'BİR VE İKİ DEFA SÜT EMMEK
(NÎKÂHLAMAYI) HARAM ETMEZ* BABI
1940) "... Ümmü'I-Fadl (Lübâbe bintü'l-Hâris —46
— ) (Radtyallâkü sm rivayet edildiğine göre Resûlullah
(Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'in şöyle buyurduğunu söylemiştir:
«Ne bir defa ne de iki defa süt emmek (evlenmeyi) haram eder.»"
1941) "... Aişe (Radıyattâhü anhâ)'dan rivayet
edildiğine göre; Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) şöyle
buyurmuştur :
-Bir defa ve iki defa süt emmek( evlenmeyi) haram etmez.»"
1942) '*... Âişe (Radıyallâhü ankâ)'dan; Şöyle
demiştir:
"Ancak kesinlikle bilinen
on defa veya beş defa süt emmek (evlenmeyi) haram eder." buyruğu
Allah'ın indirdiği Kuranda idi. Sonra nesh oldu."
1943) "... Aişe (Radtyallâkü anhâ)'âan; Şöyle
demiştir: (Ebû Huzeyfe'nin karısı) Sehle binti Süheyl
(Radıyallâhü anhüm) Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'e gelerek t
— Yâ Resûlallahî (Evlâtlığımız)
Salimin yanıma girmesinden dolayı (kocam) Ebû Huzeyfe (bin Utbe)'nin
yüzünde cidden bir hoşnutsuzluk görüyorum, dedi. Bunun üzerine
Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) (Sehle'ye
— «Sen Salim'e süt emzir- buyurdu. Sehle:
— O, yetişkin bir adam olduğu halde ben nasıl onu
emzireyim? dedi. Bunun üzerine Resûluilah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)
gülümsedi ve:
— «Ben onun yetişkin bir adam olduğunu şüphesiz biliyorum.»
buyurdu. Sehle (Radıyalâhü anhâ) da (gidip bu işi) yaptıktan
sonra Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'e gelerek;
Ben (Sâlim'e süt emzirdikten) sonra (kocam) Ebû Huzeyfe (Radıyallâhü
anh)'uı yüzünde bir hoşnutsuzluk görmedim, dedi. Salim (onun sütünü
emmeden önce) Bedir savaşma katılmış idi."
1944) "... Âişe (Radtyallâhü anhâ)'âan; Şöyle
demiştir :
Andolsun ki recm etme âyeti ve yetişkin kişiyi on defa emzirme
(sebebi ile nikahlamanın haramlıgı) ayeti indi ve andolsun ki bu
âyetler tahtımın altındaki bir yaprakta (yazılı) idi.
Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) vefat edip bizO'nun Ölümü ile
meşgui olunca, evde beslenen bir koyun (veya keçi odaya) girip o
yaprağı yedi."
1945) "... Aije (Radtyallâhü anio/dan rivayet edildiğine
göre:
Bir defa Aişe'nin odasında bir adam otururken Peygamber
(Sal-laJlahü-Aleyhi ve Sellem) içeri girdi ve :
— «Bu kimdir?» diye sordu. Âişe s
— Bu benim (süt) kardeşimdir, diye cevap verdi.
Efendimiz, Âise'ye î
— «Odalarınıza aldığınız adamlar (m sütten
mahreminiz sayılıp sayılmıyacağınla dikkat
ediniz. (Çünkü (mahremliğe sebep olan) süt emme
işi, ancak açlık hâlitni gidermek) için olanıdır.»"
1946) "... Abdullah bin Zübeyir (Radıyatlâhü anhümâ)'âan rivayet
edildiğine göre; Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) şöyle
buyurdu, demiştir:
"Barsakları (doldurup) birbirinden ayıran sütten başka süt,
nikâh haremliğini gerektirmez."
Not: Zevâid'de şöyle denilmiştir: Bunun senedinde zayıf bir ravl
olan ftm-i Lahİa vardır. Tirmizl bu hadisi Ümmü Seleme (Rj^.)'m
hadisi olarak rivayet edip hasen - sahih olduğunu söylemiştir,
1947) "... Zeyneb binti Ebi Seleme (Radtyallâhü ankümâ)'frdn; Şöyle
demiştir :
Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'in bütün karılan Aişe
(Radıyallâhü anha)'ya muhalefet ederek, Ebû Huzeyfe'nin mevlâsı Salim
(Radıyallâhü anhümâ) 'nin (erginlik çağına varmışken)
Senle (Radıyallâhü anhâ)'nın sütünü emmesinin benzeri ile bir
erkeğin onların odalarına girmesinden imtina ettiler ve:
(Âişe'ye) Biz ne biliriz? Salimin erlik çağında iken Sehle'nin
sütünü emerek, onun odasına girmesinin Sâlim'e özel bir ruhsat
olduğunu umuyoruz, dediler."
1949) "... Âişe (RadtyaUâhü anAâJ'dan; Şöyle
demiştir;
Süt amcam gelerek, odama girmek için izin istedi. Ben ona izin vermekten imtina
ettim. Bunun üzerine Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) bana:
— "(Süt) amcan senin yanına girsin" buyurdu. Ben de ı
— Beni ancak kadın emzirdi ve beni erkek emzirmedi, dedim. Efendimiz
buyurdu ki:
— "Şüphesiz o senin (süt) amcandır. Bunun için senin
yanma girsin.*',,
NİKÂHI ALTINDA
İKİ KIZ KARDEŞ VARKENMÜSLÜMAN OLAN ADAMIN (NİKÂH
DURUMUNUNBEYÂNI) BABI
1950) "... (Feyruz) ed-Deylemî (RadtyaUâhü ank)>den;
Câhiliyyet devrinde evlendiğim iki kız kardeş benim nikâhım
altında iken Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'e geldim (Ben
muslumanlığı kabul ettikten) sonra Peygamber (Sallallahü Aleyhi
ve Sellem) (bana) :
«Eve döndüğün zaman onlardan birisini boşa.- buyurdu."
1951) "... Feyruz ed-Deylemî (Radıyallâhü anh>'den;
Şöyle demiştir:
Ben, Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'e gelerek: Yâ Resûlallah!
Nikâhım altında iki kız kardeş varken ben müs-lüman oldum
dedi. Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) bana buyurdu kİt
«İkisinden istediğin birisini boşa.-"
NİKÂHI ALTINDA DÖRTTEN FAZLAKADIN
BULUNDUĞU HALDE MÜSLÜMAN OLAN ADAMIN (NİKÂH DURUMUNUN BEYANI) BABI
1952) "... Kays bin H-Hâris (Radıyallâhü anh)\\en;
Söylememiştir:
Nikâhım altında sekiz kadın varken müslüman oldum. Sonra
Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) e gelerek bu durumu kendilerine arz
ettim. Bunun üzerine buyurdular ki:
-Onlardan dört tanesini seç.»
1953) "... (Abdullah) bin Ömer (RadıyaUâkü anhümdi'&dn:
Şöyle demiştir :
Cay lan bin Seleme (Radıyallâhü anh), nikâhı altında on
kadın bulunduğu halde müslüman oldu. Bunun üzerine Peygamber
(Sallallahü Aleyhi ve Sellem) ona:
«Onlardan dört tanesini al» buyurdu."
NİKÂH KIYIUBKEN KOŞULAN
ŞART (İNYERİNE GETİRİLMESİ) BABI
1954) Ukbe bin Amir (Radtyallâhü anh)'den rivayet edildiğine
göre: Pey gamber (Sallallahü Aleyhi ve Selletn) şöyle buyurdu,
demiştir:
1955) "... Amr bin Şuayb'ın dedesi (Abdullah bin Amr bin el-A.-O
(Katlt-yallâbü anhüm)'(\en rivayet edildiğine züre; Re?ûlull;ıh
(Salta/lahit Ah-yki ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir :
«Nikâh akdinden önce (verilmiş) olan mehir, hediye ve hibe
kadınadır. Ve nikâh akdinden sonra (verilmiş) olan (mal) kime
verilmiş veya hediye edilmiş ise onadır. Adama ikram edilmeye en
uygun vesile onun kızı veya kız kardeşidir.-"
BİR CARİYEYİ AZAT
EDİP SONRA ONUNLA EVLENEN ADAM (İN SEVABININ BEYÂNI) BABI
1956) "... Ebû Musa (eİ-E$'arî — 53 — ) (Radtyallâhü anh)'den rivayet
edildiğine göre Resul ullah (S ali ali ahu Aleyhi ve Sellem) şöyle
buyurdu, demiştir :
«Kimin bir cariyesi olup onu (incitmeden) güzelce eğitip. Öğretir;
sonra azat eder ve onunla evlenirse iki ecir kazanır. Ehl-i Kitab'tan her
hangi bir adam kendi peygamberine ve Muhammed (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'e
îman ederse ona da iki ecir vardır. Başkasının mülkiyeti
altında bulunan her hangi bir köle, üzerinde bulunan Allah Teâlâ'nm
hakkını ve efendilerinin hakkını edâ ederse ona da iki ecir
vardır.»
(Hâvi) Salih demiştir ki t (Şeyhim) Şâ'bi şöyle dedi t Ben
sana bu hadîsi, bir şey (karşılık ve bedel)
olmaksızın verdim .Şüphesiz bineği bulunan kişi bunun
durumdaki bir mes'ele uğrunda binip (ta) Medîne-i Münevvere'ye kadar
gider."
İZAHI
1957)'*... Enes (Radtyallâhü anh)'dtn; Şöyle demiştir:
(Hayber savaşında esir alman) Safiyye (binti Huyey)
(Radıyal-lâhü anhâJ; Dıhye el-Kelbiyye (Radıyallâhü anh)'m
(cariyesi) oldu. Bundan sonra Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) 'in
(cariyesi) oldu. Bunun üzerine Efendimiz onunla evlendi ve onu azat etmeyi onun
için mehir eyledi.
(Râvi) Hammâd demiştir ki: (Râvi) Abdü'1-Aziz, râvi Sâbit'e: Ey Ebâ
Muhammed! Sen Peygamberin Safiyye'ye neyi mehir eylediğini Enes'e sordun
mu? demiş. Sabit: Efendimiz, Safiyye'nin nefsini (azat etmeyi) onun için
mehir eyledi demiştir."
1958) "... Aişe (Radtyallâhü antâj'dan; Şöyle
demiştir: Resûlullah (Sellallahü Aleyhi ve Sellem) Safiyye (binti Huyey)
(Radıyallâhü anhâ) 'yi azat etti ve onu azat etmeyi ona mehir eyleyerek
onunla evlendi."
EFENDİSİNİN İZNİ
OLMAKSIZIN KÖLENİN NİKÂH AKDİNİN KIYILMASI(HÜKMÜNÜN BEYÂNI)
BABI
1959) "... tbn-i Ömer (Radtyallâhü anhiimâydan rivayet
edildiğine göre ; Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) şöyle
buyurdu, demiştir:
«Efendisinin izni olmaksızın köle nikâhını
kıydığı zaman zina tehlikesine düşmüş
olur.»"
1960) "... İbn-i Ömer (Radtyallâhü ankümâydan rivayet
edildiğine göre;
Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Settem) şöyle buyurdu, demiştir:
«Efendilerinin izni olmaksızın hangi köle nikâhını
kıyarsa zina tehlikesine düşmüş olur.»"
1961) "... Ali bin Ebî Tâlib (Kadtyallâkü fl«A)'den;
Şöyle demiştir:
ResûluIIah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) Hayber (savaşı) günü
kadınların mut'a usûlü ile nikahlanmasın* ve ehli merkeblerin
etinin yenilmesini şüphesiz yasakladı."
J962) "... Sebre (bin Ma'bed .....54 — )
(Radtyaltâhü anhydcn; Şöyle
demiştir:
Biz ResûluIIah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) ile beraber Veda hacci
yolculuğuna çıktık. Sonra sahâbîler:
— Yâ Resûlallaht Bekârlık (kadınlardan uzak kalmak) bize cidden çetin
geldi, dediler. Efendimiz (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) :
— «(Nikâhlanmasına engel bulunmayan) şu kadınlarla mut'a
suretiyle evlenebilirsiniz» buyurdu. Bunun üzerine biz onların yanına
vardık. Onlar ancak bizlere kendileri arasına belirli bir süre
koyduğumuz takdirde bizlerle evlenmeyi kabul edebileceklerini belirttiler.
Bunun üzerine sahâbîler bu durumu Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'e
anlattılar. Efendimiz (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) :
«Onlarla aranıza belirli bir süre koyunuz.» buyurdu. Sonra ben ve bir
amcam oğlu çıkıp gittik. (Mehir olmaya elverişli mal
olarak) amcam oğlunun beraberinde bir hırka vardı. Benim de
yanımda bir hırka vardı. Onun hırkası benimkinden iyi
idi. Ben de ondan daha gençtim. Nihayet bir kadının yanma
vardık. (Ve evlenme teklifinde bulunduk.) Kadm (benimle evlenmeyi tercih
ederek) : Bir hırka diğer hırka gibidir, dedi. Bunun üzerine ben
(hırkamı mehir vererek) onunla evlendim. Ve o gece onun yanında
durdum. Ertesi gün gittim. Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) Kabe'nin
kapısı ile rüknü arasında ayakta şöyle buyuruyordu:
«Ey insanlar! Ben gerçekten mut'a suretiyle evlenmek için sizlere izin
vermiştim. Bilmiş olunuz ki: Şüphesiz Allah Teâlâ bunu
kıyamet gününe kadar haram kıldı. Artık kimin yanında
mut'a suretiyle evlendiği kadınlardan varsa derhal ona yol versin
(salıversin) ve onlara mehir olarak verdiğinizden bir şeyi
(geri) almayınız.»"
1963) "... tbn-i Ömer (Radtyailâhü anhümâydan; Şöyle
demiştir:
(Babam) Ömer bin el Hattâb (Radıyallâhü anh), halîfe olunca halka bir
hitabede bulunarak şöyle dedi:
Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'in şüphesiz mut'a nikâhı
için bize üç gün (veya üç defa) izin verdi. Sonra bunu haram kıldı.
Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'in mut'a nikâhını haram
kıldıktan sonra helâl kıldığına şahitlik
edecek dört şahidi bana getirmedikçe, evli iken mut'a suretiyle bir
kadınla birleştiğini bileceğim. Her hangi bir adamı
mutlaka taşla recmedeceğime Allah'ın adıyla yemin
ederim."
İHRAMDA BULUNANIN
EVLENMESİNİN CAİZ OLUP OLMADIĞININ BEYANI BABI
1964) "... Yezîd bin el-Asamm (Radtyallâkü aw//)'den:
Şöyle demiştir: Meymûne bint el-Hâris (Radıyallâhü anhâ) (56)
Resûlullah (Sal* tallahü Aleyhi ve Sellem) in ihramda değil iken kendisi
İle evlendiğini bana anlattı.
Yezîd (sözüne devamla) ve Meymûne, benim ve (Abdullah) bin Abbâs
(Radıyallâhü anhümâ) nın teyzesi idi, demiştir."
1965) "... Abdullah bin Alılıâs
(RadtyaUâhiİ anhümâ)\\ıın: Şöyle
demiştir :
Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) ihramda iken (Mey
rnûne ile) evlendi."
1966) i;... Osman bin Affân (Radtyallâhü anh)'den rivayet
edildiğine göre ; Resûlullah (Sattallahü Aleyhi ve Sellem) şöyle
buyurdu, demiştir:
«İhramda bulunan adam, evlenemez, (başkasını)
evi endi rem ez ve evlenme teklifinde bulunamaz.'
1967) "... Ebü Hüreyre (Radtyalİâkü anhyden
rivayet edildiğine göre: Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellent)
şöyle buyurdu, demiştir:
«Huyundan ve dindarlığından râzi olduğunuz bir adam
(yakını nız olan bir kızla evlenmek için) size geldiği
zaman (kızı) onunla evlendirin. Eğer (bunu) yapmazsanız
yeryüzünde bir fitne ve büyük bir bozukluk olacaktır.»*'
1968) "... Aişe (Radıyattâhü anhâ)d&n rivayet
edildiğine göre; Resûtul-Iah (SaUallahü Aleyhi ve Sel/em) şöyle
buyurdu, demiştir :
«Kadınların en hayırlısıyla evlenmeye bakın,
küfülük (emsalliniz olan kadınlarla evlenin ve küf ülerinizin
kızlarını isteyin.»"
İ969) ... Ebü Hüreyre (Radtyallâhü anhyâen rivayet edildiğine göre;
Resûlullah (SaUallahü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir:
«İki karısı olup (yanlarında yatmak hususunda) birisini
diğerin* den Üstün tutan adam, kıyamet günü vücûdunun bir tarafı
eğri olarak gelir.»"
1970) "... Âişe (RadtyaUâhü anhâ)*i\ax\; Şöyle
demiştir:
Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) bir yolculuğa
çıkacağı zaman kadınları arasında kur'a çekerdi
(ve kur'ayı kazananı beraberinde götürürdü.)"
1971) '... Âİşe (Radıyallâhü ankâ)'âm; Şöyle
demiştir:
Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) (gecelerini) karıları
arasında bölerdi ve (bölme işini) tam bir adaletle yapardı.
Sonra şöyle derdi t
-Allahim! İşte bu, benim gücümün yettiği adalettir. Artık
senin kadir olduğun ve benim gücümün yetmediği (kalb sevgisi
farklılığı) hakkında beni kınama.»"
KADIN KENDİ GÜNÜNÜ (KUMASI OLAN)
ARKADAŞINA HİBE EDER, BABI
1973) "... Âİşe (Radıyallâhü anhâ)'dan rivayet
edildiğine göre :
Resülullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellera) (bir defa) Safiyye binti-Huyeyy
(Radıyallâhü anhâ)'ya (57) bir şeyden dolayı hiddetlen misti.
Bunun üzerine Safiyye:
Yâ Âişe! (bu) günüm sana olmak üzere sen Resülullah (Sallallahü Aleyhi ve
SellemKi benden râzi etmeye çalışır mısın? demiş.
Âişe de:
Şevde (R.A.)'nm Hâl Tercemesi
Şevde bint-i Zamaa (veya Zam'a) bin Kays, baba tarafında Kureyş
kabilesin' den olup ana tarafından Ensâr'ın Beni Neccâr kabilesine
mensubtur. Bilindiği gibi Beni Neccâr kabilesi Peygamber (S.A.V.)'İn
da dayıları sayılırdı. Şevde (R.A.) amcası
oğlu Sekrân bin Amr (R.A.) ile evli idi. Kocası ile beraber
müslümanlığı kabul etmek şerefine erişmiş ilk
müslümanlardan ve Habeşistan'a hicret eden bab» «yarlardandır.
Habeşistan'dan Mekke'ye döndükten sonra Sekrân (RA.) vefat etti.
Anamız Hz. Hadîce (R.A.) da vefat ettikten sonra hicretten 3 yıl önce
Peygamber (S.A.V.) Şevde (R.A.) İle evlendi. Şevde son
zamanlarda çok yaşlanmıştı, bu nedenle gününü Aişe
(R.A.)'ya hibe etmişti. Bir rivayete göre Ali (R.A.)*ın
halifeliği döneminde, diğer bir rivayete göre Muaviye (R.A.)'ın
hilâfeti devrinde vefat etmiştir.
Peygamber (S.A.V.)'In vefatından sonra muhterem kadınlarından
ilk önce vefat eden hanımın Şevde bint-i Zam'a veya Zeyneb
bint-i Cahş olduğu hususunda ihtilâf vardır
1974) "... Âişe (Radıyallâhü ü»Aa)'dan; Şöyle
demiştir:
Bir adamın uzun süre hayat arkadaşlığı ettiği bir
karısı vardı. Bu kadından çocukları da olmuş idi.
Adam bu kadmı boşayıp başka bir kadınla evlenmek
istedi. Kadıncağız, kendisine gün ayırmaksı-
zın (nikâh altında) durmaya (ve başka bir kadınla
evlenmeye) ko- casmı râzi etti. Bu adam hakkında jü> {«*aHj = -ve
sulh hayırlıdır-
âyeti İndi."
EVLENDİRME İŞİNDE
ARACI OLMAK BABI
1975) "... Ebû Rühm (Radıyallâhü anh)'den rivayet edildiğine
göre; Re-sûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu,
demiştir:
«Evlenme işi için iki kişi arasında aracı olmak, en
faziletli aracılıklardandır.»"
1976) "... Aişe (Radıyallâhü anhâ)'önn: Şöyle
demiştir:
(Bir gün) Üsâme (Radıyallâhü anh)'ın ayağı kaydı ve
kapının eşiği üstüne düşüp yüzü yaralandı. Resulullah
(Sallaîlahü Aleyhi ve Sellem) de (bana) :
«Onun kanını sil,» buyurdu. (Fakat tiksinmem nedeni ile) ben onun
kanını silmekten hoşlanmadım. Bunun üzerine Efendimiz onun
(yarasının) kanını emip yüzünden atmaya başladı.
Sonra şöyle buyurdu :
«Eğer Üsâme kız olsaydı, onu evlendirmek için kendisini süsleyip
(güzel) giydirecektim.»"
KADINLARLA İYİ GEÇİNMEK
BABI
1977) "... (Abdullah) bin Abbâs (Radtyattâkü ankümâyâan
rivayet edilgine göre; Resftlallah (SaUollahn Aleyhi ve Sellem) şöyle
buyurdu, demiştir:
«Sizin en hayırlınız, ailesine en iyi olamnrahr. Ben de ailem»
en iyi olanın izim V
1978) « . Abdullah bin Amr (bin el-As) (Radıyallâhü ankütnâ)'âan rivayet
edildiğine göre: Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve SeUem) şöyle
buyurdu.
demiştir:
«Sizin en hayırlılarınız, karılarına en iyi
olanlanmzdır.*
1979) "... Âişe (Radtyallâkü anhâ)'(\an: Şöyle
demiştir:
Resûiullah (Sallallahü Aleyhi ve Seli em) benimle koşu
yarışması yaptı da ben O'nu geçtim."
1980) "... Âişe (Radtyallâhü anhâydan: Şöyle
demiştir:
Resûiullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem ), Safiyye bintl Huyey
iRadıyallâhü anhâ) ile yeni evlenmiş iken (Hayber
savaşından dö-nüp) Medîne-i Münevvere'ye gelince Ensâr-ı
Kiramın kadınları (yanıma) gelip Safiyye'den bahsettiler.
Âişe (Radıyallâhü anhâ) demiştir ki ben de (onu görmek üzere)
tanınmıyacak bir kıyafetle ve yüzümü örtüp gittim. Resûiullah
(Sallallahü Aleyhi ve Sellem) (açık) olan) gözüme bakıp beni
tanıdı. Âişe demiştir ki ı Bunun üzerine ben hemen
geri döndüm ve hızlıca yürüdüm. Resûl-i Ekrem (arkamdan gelip) bana
yetişti ve beni bağrına bastı. Sonra:
— «Sen onu (Safiyye'yi) nasıl gördün?» diye (bana) sordu. Âişe
demiştir ki, ben O'na:
— Bırak (beni). Yahudi kadınlar arasında bir Yahûd?
kadındır, dedim."
1981) "... Aişe (Radıyallâhü <mA£J'dan;
Şöyle demiştir:
Zeyneb (bint-i Cahş — 58 —) (Radıyallâhü anhâ), benim odama izinsiz
ve öfkeli olarak girinceye kadar (Kumalarımın
kızdıklarını) bilmiyordum. (Zeynebî odama girdikten sonra
(odamda bulunan) Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve SellemKe =
— Yâ Resul ali ah I Ebû Bekir'in kızcağızı senin için
kollarını çevirince, (onun yaptığı iş) sana
yetiyor mu? dedikten sonra bana yöneldi (aleyhimde atıp tuttu.) Ben (ona
cevap vermeyip) ondan vazgeçtim. Nihayet Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve
Sellem) (bana) :
— 58— Peygamoer (S-A.V.)'in zevcelerinden olan bu hâtûnun hâl
tercemesi 1908 nolu hadisin İzahında verilmiştir.
— «O'nu tutup kendini savun,» buy uru ne a ben ona yöneldim. Nihayet bana cevap
veremez ve tükürüğü ağzında kurumuş vaziyette kendisini
gördüm. Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) 'in de mübarek yüzünün
güldüğünü gördüm."
1982) "... Âî§e (Radtyallâkü fl»Aâ>'dan; Şöyle
demiştir: Ben, Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve SeUem)'in yanında
iken (yâni O'nunla evli iken) oyuncak bebeklerle oynardım. Efendimiz de
benim (kız) arkadaşlarımı bana gönderirdi,
arkadaşlarımla oynaşırdık."
ERKEKLERİN
KARILARINI DÖVMELERİ BABI
1983) "... Abdullah bin Zam'a (Radtyallâhü ankyâen:
Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) (ashabına) hitabede bulundu. Sonra
kadınlardan bahsedip bunlar (a iyilik etmek) hakkında erkeklere
nasihatta bulunduktan sonra şöyle buyurdu t
«Cariyeyi değnekle dövercesine ne zamana kadar bazılarınız
karılarını değnekle dövecek (yâni bu âdeti sürdürecek)tir?
Halbuki döven adamın, dövdüğü karısının
yatağına ayni günün sonunda girmesi umulur.»"
1984) "... Âişe (Radtyallâhü anM/dan; Şöyle
demiştir:
Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) hiç bir hizmetçisini ve hiç bir
kadını dövmemiş ve mübarek eli İle hiç bir şeyi
dövmemiştir."
1985) "... lyâs bin Abdillah bin Ebî Zübâb (Radtyallâhü onAJ'den rivayet
edildiğine göre; Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) şöyle
buyurdu, demiştir:
«Allah'ın cariyeleri (olan karılarınızı) dövmeyin.» Bu
emirden sonra Ömer (Radıyallâhü anh), Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve
Sellem) 'in yanına gelip t
— Y& Resûlallah! (bu emrinizden sonra) Kadınlar cesaretlenip
kocalarına itaatsizlik etmeye başladılar, dedi. Bunun üzerine
(te'dip için ve yara bere bırakmıyacak tarzda) kadınları
dövme ruhsatı verildi. Kadınlar da dövüldü. Bundan sonra
Muhammed
Aleyhi ve Sellem) 'in zevcelerine çok sayıda kadın gitti,
(kendilerini şiddetle döven kocalarından şikâyet ettiler.)
Ertesi gün sabahleyin Efendimiz şöyle buyurdu
— «Bu gece yetmiş kadın Muhammed (Sallallahü Âleyhive Sellem)'in
zevcelerine vardılar. Her birisi kendi kocasından (şiddetli
dövmesinden) şikâyet etti. Artık siz, kanlarını (böylesine)
döven adamları iyileriniz olarak bilmeyiniz.»"
1986) "... el-Eş'as bin Kays (Radtyallâhü ank)'den;
Şöyle demiştir:
Ben bir gece Ömer (Kadıyalâhü anh) 'a misafir oldum. Gece yansı
olunca Ömer kalkıp karısını dövmeye başladı. Ben
onlan ayırdım Ömer yatağına dönünce bana t Ey Eş'asi
Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'den işittiğim (şu)
şeyi benden (öğrenip) bellet
«Adama, karısını niçin dövdüğü sorulmaz. Vitir
namazını kılmadan uyuma.» Râvi demiştir ki ben
(Peygamber'in) üçüncü cümlesini unuttum.
Müellif, râvi Ebû Avane'den sonra ikinci bir sened ile de hadisin kendisine
rivayet edildiğini söylemiştir.*'
KADININ SAÇINI BAŞKA SAÇ
İLÂVESİYLEÇOĞALTAN VE DÖVÜNLEYEN KADIN
1987) "... (Abdullah) bin Ömer (Radtyallâhü anhümâydan rivayet
edildiğine göre:
Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) kadının saçını
başka saçla çoğaltan, başka saç ilavesiyle saçını
çoğalttıran, dövme yaptıran ve dövûnlenen kadınları
lanetlemiş (veya Allah'ın lanetlediğini haber vermiş)
tir."
1988) *'... Esma (bint-i Ebibekr) (Radtyallâhü anhümâydan; Şöyle
demiştir :
(En.sâr'dan) bir kadın Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'in yanma
gelerek: Benim kızım yeni evlenmiş bir gelinciktir. Bir
salgın hastalığa tutulup saçları döküldü. Ben başka
saçla onun saçını çoğaltabilir (miy)im? dedi. Bunun üzerine
Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu t
«Kadının saçını başka saçla çoğaltan kadına
ve başka saçla saçını çoğaltan kadına Allah lanet
eylemiştir (veya lanet eylesin.)»"
1989) "... Abdullah (bin Mes'ûd) (Radıyallâhü a»A)'den; Şöyle
demiştir: Resûlullah (SaJlallahü Aleyhi ve Sellem), güzellik İçin
dövme yaptıran, dövûnlenen, yüzünün kıllarını yolduran ve
ön dişlerini (eğe gibi âletlerle) aralayan ve bu suretle
Allah'ın yarattığı tabiî güzelliği
değiştiren kadınları Iânetlemiştir. Beni Esed
kabilesinden Ümmü Yakûb isimli bir kadın (İbn-i Mes'ûd'un) bu
hadisini duyunca İbn-i Mes'ûd'a gelerek t
— Senin böyle böyle söylediğini haber aldım, dedi. tbn-i Mes'ûd
(Radıyallâhû anh) :
— Söylediğim şey Allah'ın kitabında bulunduğu
halde Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'in lanetlediği kimseleri
niçin ben de lânetlemiyeyim? dedi. Kadın:
— Ben şüphesiz Allah'ın kitabının tamamını
okurum. (Onda) senin dediğin bu hususu bulamadım, dedi.
İbn-İ Mes'ûd t
— Eğer sen Kur'an'ı okudu isen şübhesiz dediğim
hususu bulmuşsun. Sent âyetini okumadın mı? diye
cevap verince, kadın t
— Evet. (Ben bu âyeti okudum) dedi. Ibn-i Mes'ûd ■
— Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) dediğim şeyi
şübhesiz yasakladı. (Bu kere) kadın :
— Sanırım senin aile ferdlerin
(yasaklandığını haber verdiğin şeyi) yaparlar,
dedi. tbn-i Mes'ûd i
— Cit de bak, dedi. Kadın gidip baktı da
aradığını bulamadı. (Sonra döndü ve) bir şey
göremedim, dedi. Abdullah (îbn-i Mes'ud) kadına t
— Eğer benim ailem senin dediğin gibi olmuş olsaydı
bizimle ya* şıyamazdı (yâni onu boşardık), dedi."
NE ZAMAN GERDEĞE GİRMENİN
MÜSTEHAB OLDUĞUNUN (BEYÂNI) BABI
1990) "... Aişe (Radtyallâhü ankâ)'âan; Şöyle
demiştir :
Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) Şevval ayında beni
nikahladı ve (yine) Şevval ayında benimle gerdeğe girdi.
(Nikâh ve zifafım Şevval ayında olduğu halde) O'nun hangi
zevcesi Onun yanında benden daha şanslı (mutlu) dur? Âişe
de (Peygamber'e uymak üzere) kendi yakını olan kadınları
Şevval ayında gerdeğe ithal etmeyi tercih ederdi."
1991) ;'.., el-Hâris bin Hişâm (Radtyallâhü onh)'âen rivayet
edildiğine göre:
Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) Ümmü Seleme (Radı-yallâhü
anhâ)'yı Şevval ayında nikahladı ve Şevval ayında
onunla gerdeğe girdi."
Not: Zevâid'de şöyle denilmiştir : Bunun isnadında bulunan
Muhammed bin îsh&k tedlisçi olup bu hadisi an'ane ile rivayet etmiştir.
Ayrıca müellifin yanında, el-Hâris bin Hişam bin
el-Muğİre'nin bundan başka hadisi yoktur. BuhârI, Müslim,
Tirmizl, Ebû Dâvûd ve Nesai'de İse bu ravlnin hiç bir hadisi yoktur.
El-MizzI: Muhammed bin Yezld el-Müstemli de bu hadisi Esved bin Âmir'-den,
Esved'ln senedi ile rivayet etmiştir. Buradaki senedden şu farkla ki
bu se-neddeki Abdülmellk yerine Abdurrahman bulunur. O daha isabetlidir,
demiştir.
ADAM KARISINA BİR $EY VERMEDEN
ONUNLA GERDEĞE GİREBİLİR, BABI
1992) *... Âişe (Radtyallâhü anhâyâan rivayet
edildiğine göre;
Bir adam karısına bir şey vermemiş İken
karıyı adamın gerdek odasına dâhil etmesini Resûlullah
(Sallallahü Aleyhi ve Sellem) Âişe (Radıyallâhü anhâ)'ya
emretmiştir/*
1993) '... Mihmar bin Muâvİye (Radtyallâhü anh)'Aen;
Şöyle demiştir:
Ben, Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'den şöyle buyururken
işittim t
«Hiç bir uğursuzluk yoktur. Bazen (şu) üç şeyde uğur olur»
Kadında, atta ve evde.»"
1994) '... Sehl bin Sa'd
(es-Sâidî) (Radtyallâkü anhümâyâan rivayet edildiğine
göre: Resûlullah (Sullallahü Aleyhi ve Seli cm) şöyle buyurmuştur;
«Eğer olursa, atta, kadında ve meskende olur.» Resûlullah
lallahü Aleyhi ve Sellem) uğursuzluğu kasdeder.*"
1995) "... Sâlim'İn babası (Abdullah bin Ömer) (Radtyaüâhü an
hum)'-den rivayet edildiğine göre; Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve
Sellem) şöyle buyurmuştur :
«Uğursuzluk (şu) Üç şeyde olur t Atta, kadında ve evde.»
GAYRET (KISKANMA) BABI
1996) "... Ebû Hüreyre (Radtyallâhü ank)'âen rivayet edildiğine göre;
Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir :
«Kıskançlığın bâzısını Allah sever,
bazısını da çirkin görür. Allah Teâlâ'nın sevdiği
kıskançlık, kötülük olduğu kuvvetle
sanıldığında gösterilen tepkidir. Allah'ın çirkin
gördüğü kıskançlığa gelince, kötülük belirtisi
olmadığı yerde gösterilen tepkidir.»"
1997) "... Âişe (Radıyallâhü attftâyd&n;
Şöyle demiştir:
Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) in Hadice (Radıyallâhü
anhâ)'yı (yanımda çok) andığını gördüğüm
için onu kıskandığım kadar (kumalarımdan) hiç bir
kadını kıskanmadım. (Kıskanmanın diğer bir
nedeni olarak) ve and olsun ki Rabb Teâlâ Hadîce'yi cennette kasab'tan (îbn-i
Mâceh dedi ki yâni altından) bir köşk ile müjdelemeyi Peygamber'e emretmiştir."
1998) "... el-Misver bin Mahreme (Radtyattâkü ank)'den;
Şöyle demiştirHz. Hadice, Huveylid bin Esed bin Abdİ'1-Uzzâ bin
Kuseyy'in kızıdır. Onun nesebi Peygamber (S.A.V.)'in nesebi île
Kusay'de birleşir. Hadİce'nin anası ise Pâtime bint-i Zâide'dir.
Peygamber (S.A.V.) 25 yaşında iken 40 yaşında olan Hadîce
İle evlenmiştir. Hz. Hadice 64,5 yaşında iken vefat
ettiğine göre bu yüce evlilik hayatı 24 küsur yıl
sürmüştür. Hadİce'nin vefat târihi hakkında müteaddit rivayetler
vardır. Katâde'nin rivayetine göre hicretten 3 yıl Önce vefat
etmiştir. Kabr-i şerifi Mekke'nin Cennetü'l-Muallâ
mezarîıgındadır. Buharl'nİn Hz. Ali (ItA.)'den rivayet
ettiğine göre; Peygamber (S.A.V.) : «Meryem, (zamanındaki)
kadınların hayır-bjsıdır. İslâm Ümmetinin en
hayırlı kadını Hadîce'dir.» buyurmuştur. Bazı
İlim ehli bu badls'e dayanarak Hz. Hadİce'nin Hz. Âişe'den
faziletçe Üstün olduğunu söylemişlerdir.
Hz. Hadîce, Peygamber (S.A.V. >'e çok fedakârlık etmiş, en dar
günlerinde O"nu teselli etmiş ve yardımcı olmuştur.
Peygamber (S.A.V.)'In ibrahim'den başka bütün çocukları
Hadice'dendir. Bun-lann hepsi Peygamber (S.A.V.)'den önce vefat
etmişlerdir. Yalnız Fâtime (RA.) Efendimizden sonra vefat
etmiştir. Peygamber (S-A.V.)'in erkek çocukları Kasım Ue
Abdullah Peygamberliğini ve halkı îslâma davet etmeden önce vefat
etmişlerdir. Peygamber (S.A.V.)'in Abdullah isimli çocuğuna Tabir ve
Tayyıb da denilir. Peygamber <S.A.V.)1n Mâriye'den olan oğlu
İbrahim İse hicretin 8. yılı doğmuş ve bir buçuk
yıl veya bir yıl on ay sonra vefat etmiştir. Zeyneb, Bukayye ve
Ümmü Külsûm isimli kızları yukarda İşaret ettiğim giW
Peygamber (S-A.V.)'den önce vefat ^emişlerdir. Hz. Fâtime ise Peygamber
(S-A.V.Vden elti ay sonra vefat etmiştir. Peygamber (S.A.V. )'ln nesl-i
mübarekl Ha. Patimû'dandır.
Resûlullah (Sal lal la hu Aleyhi ve Sellem) minber Üzerinde iken şöyle
buyurduğunu (bizzat) İşittim:
«Hişâm bin el-Mugire'nin oğulları, kendilerinin
kızını Âli bin Ebî Tâlib'e nikahlamaları için benden izin
istediler. (Ama) ben onlara izin vermiyeceğim, sonra da izin
vermiyeceğim, daha sonra da İzin vermiyeceğim. Ancak Ali benim
kızımı boşamak ve onların kızını
nikahlanmak isterse (o takdirde izin vereceğim). Çünkü şüphesiz
kızım, benden bir parçadır. Ona elem veren şey bana (da) elem
verir ve ona eziyet veren şey bana (da) eziyet verir.»"
1999) "... Ali bin el-Hüseyn (bin Ali bin Ebi Tâlib) (Radtyallâhü
an-hümyden rivayet edildiğine göre: el-Misver bin Mahreme (Radtyalldhü
ank)f kendisine şöyle demiştir:
Ali bin Ebi Talib (RadıyaUâhüanh), Peygamber (SaüaUahü Aleyhi ve
Sellem)'İn kızı Fûtuna (Radıyallâhü anhâ) ile evli iken Ebû
Cehil'in kızı ile evlenmek istedi. F&tıma, bu durumu
işitince Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'in yanına vararak ;
— (Babacığım kızlarına eziyet edildiğinde) onlar
için senin kızmadığını herkes söylüyor. Bak
İşte Ali, Ebû Cehil'in kızı ile evlenmek üzeredir, dedi.
Misver demiştir ki •. Bunun üzerine Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve
Sellem) kalktı (bir hutbe okudu. Hutbesinde) şehâdet getirdikten
sonra şöyle buyurduğunu işittim:
— «Besmele, hamd ve şehâdetten sonra (bilmiş olun ki:) Ben .
(kızım Zeyneb'i) Ebül-Âs bin er-Rabia nikâh ettim. O bana (Zeyneb
üzerine evlenmiyeceğine) söz verdi ve bana karşı (verdiği
sözde) doğru davrandı. Ve şüphesiz Muhammed'in kızı
Fâtıma benden bir parçadır. (Aranızda dolaşan söylentiler
gibi şeyler yüzünden) onu bir hatâya düşürmenizi çirkin görürüm.
Allah'a yemin ederim ki, hiç bir zaman Resühıllah'm kızı,
Allah'ın düşmanı (Ebü Cehil)'in kızı ile beraber bir
erkeğin nikâhı altında birleşemez.»
Râvi demiştir ki: Bunun üzerine Ali (Radıyallâhü anh), Ebü Ce-hil'in
kızını istemekten vazgeçti."
NEFSİNİ
(KADINLIĞINI) PEYGAMBER(SAS) E HİBE EDEN (YÂNÎ MEHÎRSÎZ
VEREN) KADIN
2000) "... Âişe (Radtyallâhü anhâ)'âan
rivayet edildiğine göre: Şöyİe söylerdi:
Kadın, nefsini (kadınlığını)
Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'e (mehirsiz
olarak) hibe etmekten haya etmez mi? (diye
ayıplardı.) Nihayet Allah TeâIâ
"Ey Nebi, kadınlarından dilediği (nin nöbeti) nî geriye
bırakabilirsin, dilediğini de yanına alabilirsin
(kadınların arasında nöbet usûlünü uygulamaya mecbur
değilsin)» âyetini indirince Âişe ben şöyle söyledim,
demiştir -.
— (Yâ Resülallah) Rab bin şübhesiz senin dilek ve arzunu
geciktirmeden derhal gerçekleştirir."
2001) "... Sabit (el-Iiennâni) (RadtyaUâhü
ank)\\en; Şöyle demiştir : Biz Enes bin Mâlik (Radıyallâhü
anhl'ın yanında atanıyorduk. Onun bir kızı da onun
yanında idi. Enes:
Bir kadın. Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)in yanına gelerek
kendi nefsini (kadınlığını) Ona arzetti ve: Yâ
Resûlallah! Bana ihtiyacın var mı diyerek (O'nunla evlenmek
teklifinde bulundu)?
(Yanımızda bulunan) Enes'in kızı -. O kadının
hayasının azlığına şaşarım, dedi. Bunun
üzerine Enes, (kızına) :
O kadın senden hayırlıdır. Resülullah (Sallallahü Aleyhi ve
Sel-lem) ile evlenmek (şerefine) kavuşmak istediği için kendi
nefsini O'na arz etti, dedi."
ÇOCUĞUNUN KENDİSİNDEN
OLDUĞUNDAŞÜPHE EDEN ADAM
2002) "... Ebû Hüreyrt* (liıulıyatlâhü
anh)\\vn; Söyle «lemi-ıit :
Benî Fezâre (kabilesin)den bir adam ResûluIIah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'in
yanına gelerek:
— Yâ Resûlallah! Benim ailem siyah bir erkek çocuk doğurdu. (Ben
siyah olmadığım için ailemden şübheleniyorum, demek
istedi.) Bunun üzerine ResûluIIah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) (adama) :
— «Senin develerin var mı?» diye sordu. Adam :
— Evet (var), dedi. Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) :
— «Peki, develerin renkleri nasıldır?» buyurdu. Adam î
— Kırmızıdır, diye cevap verdi. Peygamber (Sallallahü
Aleyhi ve
Sellem) :
— -Develerin içinde beyazı siyaha çalar boz deve var mı?»
buyurdu. Adam :
— Şüphesiz bunlar içinde beyazı siyaha çalar boz develer
vardır, diye cevap verdi. Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Seliem) :
— «Şu halde o boz renk nereden bunlara geldi?» diye
sordu. Adam:
— Soyundan bir damara çektiği umulur, diye cevap verdi. Efendimiz:
— «Bu çocuğunu da eski bir soy damarı
çektiği umulur,- buyurdu.
(Bu hadîsi müellife Ebû Bekir ile Muhammed bin Sabbah rivayet etmişlerdir.
Bu ifâde Muhammed bin Sabbah'a aittir.)"
2003) "... (Abdullah) bin Ömer (Rad$yallâkü anhümâ)'<Xan; Şöyle
de-mişlİr:
Bedevilerden bir adam Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) in yanına
gelerek:
— Yâ Resûlatlah! Benim karım benim yatağım üzerinde (yâni
nikâhım altında) siyah bir oğlan çocuk doğurdu.
Halbuki biz Öyle bir aileyiz ki içimizde öteden beri hiç bir siyah kimse
olmamıştır, dedi, (karısından şüphelendiğini
ifâde etmek istedi.) Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem), ona:
—• «Develerin var mı?» diye sordu. Adam:
— Evet (var), dedi. Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) :
— «Peki, bunların renkleri nasıldır?» buyurdu. Adam t
~ Kırmızıdır, diye cevap verdi. Peygamber (Sallallahü
Aleyhi ve Sellem) :
— «Bunların içinde siyah deve var mı?» diye sordu. Adam t
— Hayır, dedi. Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) :
— «Bunların içinde beyazı siyaha çalar boz deve var mı?»
buyurdu. Adam:
— Evet (vardır.), dedi. Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem);
— «Peki, o boz renk nereden oldu?» diye sordu. Adam :
— Soyundan bir damarın onu çektiği umulur, diye cevap verdi.
Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) :
— «Soyundan bir damarın senin bu oğlunu çektiği de
umulur.» buyurdu."
2004) "... Âişe (Radıyallâhü anhâyâan; Şöyle
demiştir:
Zamanın cariyesinin oğlu (Abdurrahman'ın nesebinin tâyini ve
kimin oğlu sayılmasının gerekliliği) hakkında
Zam'a'mn oğlu (Abd) ile Sa'd (bin Ebi Vakkas), aralarında bulunan
ihtilâfın halli için Peygamber (Sallatlahü Aleyhi ve Sellem)'e baş
vurdular. Sa'd:
— Yâ Besûlallah! (ölen) kardeşim (Utbe) bana vasiyet
ederek, Mekke'ye vardığımda Zamanın cariyesinin oğluna
bakıp yakalamamı (almamı) istemiştir, (Çünkü çocuğun
kendisinden olduğunu söylemiştir), diye iddiasını
açıkladı. Abd bin Zam'a da:
— Çocuk benim kardeşimdir, babamın cariyesinin oğludur,
babamın firâşı (yatağı) üstünde doğmuştur,
dedi. Sonra Peygamber (Sal-lallahü Aleyhi ve Sellem) çocuğun Utbe'ye
benzediğini gördü ve:
— «Yâ Abd bin Zam'a! (Abdurrahman isimli) bu çocuk senin
(kardeşin) dir. Çocuk fir&ş (sahibin) e aittir. (Sonra Peygamber
(Sal-UÜahü Aleyhi ve Sellem), kendi zevcesi olan Zam'a kızı Sevde'y®'
:
«Yâ Şevde! Sen bundan sonra (Abdurrahman isimli) bu çocuğa gözükme»
buyurdu."
2005) "... Ömer (bin el-Hattab) (Radtyallâhü aM*;'den rivayet
edildiğine göre :
Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) çocuğun firâş (sahibin)'e
âit olduğuna hükmetmiştir."
2006) ... Ebû Hüreyre (Radtyallâhü ü«A)'den rivayet edildiğine göre;
Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir :
«Çocuk firâş (sahibin) e aittir. Zina eden (erkek) e de (çocuktan)
mahrumiyet vardır.»"
2007) "... Ebû Ümâme el-Bâhilî (Radtyallâhü tf»ft)'den;
Şöyle demiştir : Ben, Besûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) den
şöyle buyururken işittim s
«Çocuk firâş (sahibin) e aittir. Zina eden (erkek) e de (çocuktan)
mahrumiyet vardır
2008) "... (Abdullah) bin Abbas (Radtyallâhü ankümâydan: Şöyle
demiştir :
Bir kadın. Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'in yanına gelerek
müslüman oldu. Sonra bir adamla evlendi. İbn-i Abbas demiştir ki
sonra kadının ilk kocası gelerek :
— Yâ Resûlallah! Ben (bu) karımla beraber müslüman olmuştum ve
karım benim müslüman olduğumu biliyordu, dedi. İbn i Abbas
demiştir ki: Bunun üzerine Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sel-lem),
kadını son kocasından aldı ve ilk kocasına iade
etti."
2009) "... (Abdullah) bin Abbas (Radtyallâhü
an/tümâ)'&dn; Şöyle de-
Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem), kızını
(Zeyneb'i) iki yıl sonra (kocası) Ebü'l-Âs bin er-Rabİ'a
ilk nikâhı ile iade etti."
2010) "... Amr bin Şııayb'in dedesi (Abdullah bin Amr bin
el-Âs) (Radt-yallâhü anhüm)'(\en; Şöyle demiştir:
Hesûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem), kızı Zeyneb'i yeni bir
nikâh ile (kocası) Ebü'l-Âs bin er-Rabi'a iade etti."
2011) "... Cüdâme hint-i Yehb el-Ksediyye (öl) (Radıyallâhü
anhâ)\\di\: Sİİyle demiştir :
Ben, Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve SellemJ'den şöyle buyururken
işittim :
-Ben ğıyali (erkeğin, emzikli karısı ile cinsel
ilişkide bulunmasını) yasaklamayı arzuladım. (Fakat)
baktım ki acemler ve rumlar ğıyal işini yapıyorlar ve
(emzikli) çocuklarını öldürmüş olmuyorlar.»
(Cüdâme demiştir ki) ve O'na azıl (cinsel ilişki esnasında
erkeğin geri çekilip suyunu dışarıya akıtması)
hükmü sorulurken de şöyle buyurduğunu (bizzat) işittim :
-Azıl, ve'd (= kız çocuğu diri olarak toprağa gömme
işin)in gizli bir çeşitidir.»"
2012) "... Esma bint-i Yezîd bin es-Seken (62) (Radtyallâhü anhâyâan
rivayet edildiğine göre kendisi Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve
Sellem)'âen şunu işitmiştir:
«(Emzikli karılarınızla cinsel ilişkide bulunmak sureti
ile) gizlice çocuklarınızı öldürmeyiniz. Nefsim, kudret elinde
olan Allah'a yemin ederim ki ğayl, (emzikli kadınla cinsel
ilişki çocuğa öyle zararlıdır ki çocuk yetişip) atma
binmiş atlı (iken, o)na ulaşır ve nihayet onu attan
düşürüp ölümüne sebebiyet verir.*"
KOCASINA EZİYET EDEN KADIN HAKKINDA
BİR BÂB
2013) Ebû Ümâme (RadtyaUâhü attfı)'dçn\ Şöyle
demiştir:
Bir kadın, iki çocuğu ile beraber Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve
Sellem)'in yanına geldi. Kadın bir çocuğunu
taşımış, diğer çocuğunun da elinden tutup çeker
vaziyette idi. Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) (kadının
çocuklarına olan bu şefkat ve düşkünlüğünü görünce)
şöyle buyurdu:
«(Kadınlar çocuklarını) karınlarında
taşıyıcılardır, doğuruculardır, çok
merhametlilerdir. Kocalarına ettikleri eziyetler olmazsa bunların
namazcıları Cennet'e girer.»"
2014) il... Muâz bin Cebel (Radıyallâhü anh)'den rivayet
edildiğine göre; Resûlullah (Sallallakü Aleyhi ve Sellem) şöyle
buyurdu, demiştir :
«Her hangi bir kadın (mü'min) kocasına eziyet ettiğinde,
adamın
hurü'I-İyn'den olan karısı (bu kadına) :
Allah senin canım alsın, adama eziyet etme. Çünkü şübhesiz o,
senin yanında misafirdir, senden ayrılıp yanımıza
gelmesi yakındır,
der.»"
HARAM, HELÂLİ HARAM ETMEZ, BABI
2015) "... (Abdullah) bin Ömer (Radıyallâhü anHiimâ)'âan rivayet
edildiğine göre; Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) şöyle
buyurdu, demiştir :
«Haram, helâli haram etmez.»"